Cristina Domenech: Poetry that frees the soul (with English subtitles) | TED

64,787 views ・ 2015-01-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Sebastian Betti Reviewer: Gisela Giardino
0
0
7000
Çeviri: Özümsu Alagöz Gözden geçirme: Yusuf Kerem Sağlam
00:14
It's said that to be a poet
1
14963
3025
Şair olmak için en az bir kere cehennemi tatmanız gerektiği söylenir.
00:18
you have to go to hell and back.
2
18948
3605
00:24
The first time I visited the prison,
3
24173
3176
Hapishaneye ilk girdiğimde asma kilit gürültüleri, parmaklıklar
00:27
I was not surprised by the noise of the padlocks,
4
27349
4676
00:32
or the closing doors, or the cell bars,
5
32025
4218
kapanan kapılar veya daha önceden düşündüğüm hiçbir şey beni şaşırtmadı.
00:36
or by any of the things I had imagined.
6
36243
4003
00:40
Maybe because the prison is in a quite open space.
7
40246
5313
Belki de bu hapishanenin çok açık alanda olmasından kaynaklanıyordu.
00:45
You can see the sky.
8
45559
2130
Gökyüzünü görebilirsiniz.
00:47
Seagulls fly overhead, and you feel like you're next to the sea,
9
47689
3643
Martılar havada uçuşur,
az ötede deniz varmış da sahile çok yakınmış gibi hissedersiniz.
00:51
that you're really close to the beach.
10
51332
3043
00:54
But in fact, the gulls are looking for food in the dump near the prison.
11
54375
5930
Ama aslında martılar hapishanenin yakınındaki çöplük için gelirler.
01:01
I went farther inside and I suddenly saw inmates moving across the corridors.
12
61250
5971
İlerlemeye devam ettim ve aniden bloklar arası yürüyen mahkûmları gördüm.
01:07
Then it was as if I stepped back and thought
13
67886
4080
Bir adım geri attım ve belki ben de onlardan biri olabilirdim diye düşündüm.
01:11
that I could have very well been one of them.
14
71966
3809
01:15
If I had another story, another context, different luck.
15
75775
5747
Bambaşka bir hikayem, hayatım ve şansım olabilirdi.
01:22
Because nobody - nobody - can choose where they're born.
16
82457
5502
Çünkü hiç kimse nerede doğduğunu seçemez.
01:29
In 2009, I was invited to join a project
17
89790
4663
2009 yılında San Martin Üniversitesi tarafından 48. cezaevinde düzenlenen
01:34
that San Martín National University conducted at the Unit 48 penitentiary,
18
94453
5407
bir yazarlık kursu projesine davet edildim.
01:39
to coordinate a writing workshop.
19
99865
3215
01:43
The prison service ceded some land at the end of the prison,
20
103080
6445
Hapishane yönetimi onlara hapishanenin uç kısmında bir alan ayırdı,
sonrasında ise buraya üniversite binasını inşa ettiler.
01:49
which is where they constructed the University Center building.
21
109525
5632
01:56
The first time I met with the prisoners,
22
116152
2418
Mahkûmlarla ilk tanışmamda onlara neden bir yazarlık kursu istediklerini sordum.
01:58
I asked them why they were asking for a writing workshop
23
118570
3675
02:02
and they told me they wanted to put on paper
24
122245
3651
Söyleyemedikleri, yapamadıkları her şeyi kağıda yazmak istediklerini söylediler.
02:05
all that they couldn't say and do.
25
125896
3931
02:11
Right then I decided that I wanted poetry to enter the prison.
26
131062
4867
O anda hapishaneye şiiri getirmek istediğime karar verdim.
02:17
So I said to them why don't we work with poetry,
27
137434
3604
Neden şiir üzerine çalışmadığımızı sordum, tabii ne olduğunu biliyorlarsa.
02:21
if they knew what poetry was.
28
141044
1736
02:23
But nobody had a clue what poetry really was.
29
143375
4892
Şiirden bihaberlerdi.
02:30
They also suggested to me
30
150622
1634
Aynı zamanda kursun sadece üniversiteli mahkûmlara değil,
02:32
that the workshop should be not just for the inmates
31
152256
2519
02:34
taking university classes, but for all the inmates.
32
154775
5256
tüm mahkûmlara açık olmasını istediklerini söylediler.
02:40
And so I said that to start this workshop,
33
160641
3167
Ben de ''Öyleyse bu kurs için hepimizde olan bir şeye ihtiyacımız var.'' dedim.
02:43
I needed to find a tool that we all had in common.
34
163808
3842
02:47
That tool was language.
35
167650
3106
Dilden bahsediyordum.
02:50
We had language, we had the workshop. We could have poetry.
36
170756
6192
Dil vardı, kurs vardı. Şiir de olabilirdi.
Fakat gözden kaçırdığım nokta, eşitsizliğin hapishanede de olmasıydı.
02:56
But what I hadn't considered was that inequality exists in prison, too.
37
176948
5826
03:02
Many of the prisoners hadn't even completed grammar school.
38
182774
5121
Bazıları ilkokula bile gitmemişti.
03:07
Many couldn't use cursive, could barely print.
39
187895
5380
Birçoğu el yazısı nedir bilmiyor, zar zor yazıyı taklit edebiliyorlardı.
03:15
They didn't write fluently, either.
40
195410
3672
Aynı zamanda hızlı yazamıyorlardı.
03:19
So we started looking for short poems.
41
199082
4611
Bu sebeple önce çok kısa fakat çok derin şiirlerle başladık.
03:23
Very short, but very powerful.
42
203693
3066
03:26
And we started to read, and we'd read one author, then another author,
43
206759
3748
Okumaya başladık, önce bir şair, daha sonra bir başkası.
03:30
and by reading such short poems, they all began to realize
44
210507
5475
Böyle kısa şiirleri okudukça, şiirin dili belli bir kalıptan çıkarıp
03:35
that what the poetic language did was to break a certain logic,
45
215982
4657
yeni bir sistem yarattığını fark ettiler.
03:40
and create another system.
46
220639
1755
03:42
Breaking the logic of language also breaks the logic of the system
47
222394
3594
Bu, kendi alıştıkları kalıbın da dışına çıkmak demekti.
03:45
under which they've learned to respond.
48
225988
3767
03:50
So a new system appeared,
49
230550
3493
Böylece şiir sayesinde ne isterlerse söyleyebileceklerini çabucak anlamalarını
03:54
new rules that made them understand very quickly,
50
234043
5159
sağlayan yeni bir sistem ve kurallar oluşturuldu.
03:59
- very quickly -
51
239202
1879
04:01
that with poetic language
52
241081
2149
04:03
they would be able to say absolutely whatever they wanted.
53
243230
4509
04:11
It's said that to be a poet you have to go to hell and back.
54
251479
5091
Şair olmak için en az bir kere cehennemi tatmanız gerektiği söylenir.
04:17
And they have plenty of hell. Plenty of hell.
55
257475
4499
Onlar cehennemi çokça tatmışlar. Çokça.
04:21
One of them once said: "In prison you never sleep.
56
261974
4615
Bir gün içlerinden birisi bana: ''Hapishanede asla uyumazsın.
04:26
You can never sleep in jail. You can never close your eyelids."
57
266589
4865
Burada asla uyulmaz. Hiçbir zaman göz kapağın kapanmaz.'' dedi.
04:32
And so, like I’m doing now, I gave them a moment of silence,
58
272351
6356
Tıpkı şu anki gibi bir nefes alıp, ''Arkadaşlar, işte şiir bu.
04:38
then said, “That's what poetry is, you guys.
59
278707
4722
Bu hapishanede gördüğünüz her şeyde şiir var.
04:44
It's in this prison universe that you have all around you.
60
284309
5185
04:49
Everything you say about how you never sleep,
61
289494
2280
Söylediklerinin hepsi, uyuyamaman.. Bunların hepsi korkuyu açığa çıkarıyor.
04:51
it exudes fear.
62
291774
1690
04:53
All the things that go unwritten -- all of that is poetry."
63
293464
4765
Yazılmamış her şey, şiirdir.
04:59
So we started appropriating that hell;
64
299469
4207
Böylece bu cehenneme uyum sağlamaya başladık;
05:03
we plunged ourselves, headfirst, into the seventh circle.
65
303676
3508
başımız önde cehennemin yedinci dairesine daldık.
05:07
And in that seventh circle of hell, our very own, beloved circle,
66
307184
4038
Bu biricik yedinci dairemizde, duvarları yok edebileceklerini,
05:11
they learned that they could make the walls invisible,
67
311222
4212
05:15
that they could make the windows yell,
68
315434
2170
pencerelere çığlık attırabileceklerini, gölgelere girebileceklerini anladılar.
05:17
and that we could hide inside the shadows.
69
317604
2940
05:23
When the first year of the workshop had ended,
70
323504
3960
Kursun ilk yılı tamamlandığında, küçük bir parti verdik.
05:27
we organized a little closing party,
71
327464
2408
05:29
like you do when a job is done with so much love,
72
329872
3690
Tıpkı aşkla yaptığın bir işi bitirmişsin ve kutlamak istiyormuşsun gibi.
05:33
and you want to celebrate with a party.
73
333562
2950
05:36
We called family, friends, the university authorities.
74
336512
4467
Aileleri, arkadaşları ve üniversite çalışanlarını davet ettilk.
05:40
The only thing the inmates had to do was read a poem,
75
340979
4342
Mahkûmların yapmaları gerekenler,
şiir okumak, diplomalarını almak ve alkışlamaktı.
05:45
and receive their diplomas and applause.
76
345321
2237
05:47
That was our simple party.
77
347558
2527
Partimiz bundan ibaretti.
05:52
The only thing I want to leave you with
78
352105
4899
Size asıl anlatmak istediğim kısmı, yanımda kocaman duran adamların
05:58
is the moment in which those men,
79
358694
4325
06:03
some of them just huge when standing next to me,
80
363019
2495
06:05
or the young boys - so young, but with an enormous pride,
81
365519
5711
ya da gencecik ama oldukça gururlu oğlanların kağıtları ellerinde,
06:11
held their papers and trembled like little kids and sweated,
82
371230
5843
küçük çocuklar gibi titreyip, terlemeleri ve şiirleri sesleri titreyerek okumaları.
06:17
and read their poems with their voices completely broken.
83
377078
5209
06:24
That moment made me think a lot
84
384042
3967
O anda en çok düşündüğüm şey,
06:28
that for most of them, it was surely the very first time
85
388959
4107
büyük ihtimalle o insanların hayatlarında ilk kez alkışlanmış olmalarıydı.
06:33
that someone applauded them for something they had done.
86
393066
4498
06:40
In prison there are things that can't be done.
87
400809
3453
Hapishanede bazı şeyler yapılamaz.
06:44
In prison, you can't dream. In prison, you can't cry.
88
404262
4856
Hapishanede, hayal kuramazsın. Hapishanede, ağlayamazsın.
06:49
There are words that are virtually forbidden, like the word "time,"
89
409118
5029
Neredeyse unutulmuş bazı kelimeler var. ''Zaman, gelecek, umut'' gibi.
06:54
the word "future," the word "wish".
90
414147
4869
06:59
But we dared to dream, and to dream a lot.
91
419016
5306
Fakat bizim hayal kurmaya cesaretimiz vardı.
07:04
We decided that they were going to write a book.
92
424322
4804
Bir kitap yazmalarına karar verdik.
07:09
Not only did they write a book, but they also bound it themselves.
93
429126
4420
Sadece kitap yazmıyor aynı zamanda ciltliyorlardı da.
07:13
That was at the end of 2010.
94
433546
3096
Bu 2010'un sonlarına doğruydu.
07:16
Then, we doubled the bet and wrote another book.
95
436642
4409
Arttırdık ve ikinci bir kitap daha yazdık.
07:21
And we bound that one, too.
96
441051
1634
Onu da ciltlediler.
07:22
That was a short time ago, at the end of last year.
97
442685
3424
Üstünden çok geçmedi, geçen yılın sonlarına doğruydu.
07:28
What I see week after week,
98
448474
3526
Her hafta ne kadar çok gelişip bambaşka insanlara dönüştüklerini, sözcüklerin
07:32
is how they're turning into different people;
99
452000
4357
gücüyle hiç düşünemeyecekleri kadar itibar kazandıklarını fark ediyorum.
07:36
how they're being transformed.
100
456357
2547
07:38
How words are empowering them with a dignity they had never known,
101
458904
4347
07:43
that they couldn't even imagine.
102
463251
2083
07:45
They had no idea such dignity could come from them.
103
465334
4791
Böyle bir itibara sahip olabileceklerini hayal bile edemezlerdi.
07:51
At the workshop, in that beloved hell we share, we all give something.
104
471130
7267
Yazarlık kursunda, o biricik cehenemde hepimiz bir şeyler paylaşıyorduk.
07:58
We open our hands and hearts and give what we have, what we can.
105
478397
4600
Ellerimizi, kalbimizi açıyor ve herkes elinden geleni paylaşıyordu.
08:02
All of us; all of us equally.
106
482997
2154
Herkes. Eşit bir şekilde.
08:05
And so you feel that at least in a small way
107
485151
4615
Bu şekilde çok ufak da olsa, devasa sosyal kırılmayı onarabiliyorduk.
08:09
you're repairing that huge social fracture
108
489766
3650
08:13
which makes it so that for many of them,
109
493416
5218
Bu öyle bir hasar ki, birçoğu için hapishane onların tek şansı.
08:18
prison is their only destination.
110
498634
3178
08:24
I remember a verse by a tremendous poet, a great poet,
111
504172
5379
Cezaevi 48'deki çok başarılı şairimiz Nicolás Dorado'nun şiirinin bir kısmı:
08:30
from our Unit 48 workshop, Nicolás Dorado:
112
510586
5844
08:40
"I will need an infinite thread to sew up this huge wound."
113
520395
6394
''Bu devasa yarayı dikmek için, sonsuz bir iplik gerekli.''
08:47
Poetry does that; it sews up the wounds of exclusion.
114
527485
5194
İşte şiir sanatı tam olarak bunu yapar. Dışlanmanın yaralarını diker.
08:53
It opens doors. Poetry works as a mirror.
115
533004
5238
Kapılar açar, ayna görevi görür.
08:58
It creates a mirror, which is the poem.
116
538417
3345
Şiir adını verdiğimiz bir ayna yaratır.
09:01
They recognize themselves, they look at themselves in the poem
117
541762
3983
Kendilerine bakarlar, şiire kendilerini yazarlar ve yazdıkları olurlar.
09:05
and write from who they are, and are from what they write.
118
545745
5063
09:10
In order to write,
119
550808
2705
Yazabilmek için inanılmaz özgür bir alan yaratan yazma anına odaklanmaları gerekir.
09:13
they need to appropriate the moment of writing
120
553513
4191
09:17
which is a moment of extraordinary freedom.
121
557704
3451
09:21
They have to get into their heads, search for that bit of freedom
122
561155
2943
Kimsenin yazma özgürlüklerini ellerinden alamayacağını ve bu özgürlüğün
09:24
that can never be taken away when they write
123
564098
5026
hapishane içinde bile mümkün olduğunu, yarattığımız bu güzel ortamda
09:29
and that is also useful to realize that freedom is possible
124
569124
3511
09:32
even inside a prison,
125
572635
2338
09:34
and that the only bars we have in our wonderful space
126
574973
5262
parmaklıkların olmadığını anlamaları gerekli.
09:40
is the word "bars,"
127
580235
1862
09:42
and that all of us in our hell burn with happiness
128
582097
3862
Aslında orda herkes kendi cehenneminde sözcüklerin aleviyle mutluluktan yanıyor.
09:45
when we light the wick of the word.
129
585959
3710
09:49
(Applause)
130
589669
3000
(Alkışlar)
10:17
I told you a lot about the prison, a lot about what I experience
131
617143
6454
Size hapishanede neler yaşadığımdan, bundan ne kadar keyif aldığımdan,
10:23
every week, and how I enjoy it and transform myself with the inmates.
132
623597
4581
mahkûmlarla birlikte gelişimimden çokça bahsettim.
10:28
But you don't know how much I'd like it
133
628178
3415
Ama sizlerin de birkaç saniyeliğine de olsa her hafta deneyimlediklerimi,
10:31
if you could feel, live, experience, even for a few seconds,
134
631593
5566
beni bugünki ben yapan o anları yaşayıp, hissedebilmenizi o kadar isterdim ki.
10:37
what I enjoy every week and what makes me who I am.
135
637159
4335
(Alkışlar)
10:44
(Applause)
136
644151
3000
Martín Bustamante: ''Kalp zamanın gözyaşlarını çiğner,
10:53
Martín Bustamante: The heart chews tears of time;
137
653228
4231
10:57
blinded by that light,
138
657464
2882
Işıktan körleşip, varoluş hızını gizler,
11:00
it hides the speed of existence
139
660346
3375
11:03
where the images go rowing by.
140
663721
2153
Resimlerin sandalında.
11:05
It fights; it hangs on.
141
665874
2973
Savaşır, direnir.
11:08
The heart cracks under sad gazes,
142
668847
3702
Kalp mahzun bakışlar altında erir,
11:12
rides on storms that spread fire,
143
672554
3773
Ateşli fırtınalarda gezer,
11:16
lifts chests lowered by shame,
144
676327
3124
Utançtan bükülmüş bedeni kaldırır,
11:19
knows that it's not just reading and going on,
145
679451
3176
Sadece okumak, takip etmek olmadığını bilir
11:22
it also wishes to see the infinite blue.
146
682627
3825
Sonsuz maviliğe de ulaşmayı arzular.
11:26
The heart sits down to think about things,
147
686457
3728
Kalp oturur, düşünür
11:30
fights to avoid being ordinary,
148
690185
2712
sıradan olmamak için savaşır,
11:32
tries to love without hurting,
149
692897
3423
Acıtmadan sevmeye çalışır,
11:36
breathes the sun, giving courage to itself,
150
696320
3703
Cesaret veren güneşi içine çeker,
11:40
surrenders, travels toward reason.
151
700023
4368
Teslim olur, akıla doğru yola çıkar.
Kalp bataklıklar içinde savaşır,
11:44
The heart fights among the swamps,
152
704391
2903
11:47
skirts the edge of the underworld,
153
707294
3525
Yer altı dünyasının kenarından dolanır,
11:50
falls exhausted, but won't give in to what's easy,
154
710819
4282
Yorgun düşer ama kolay olana teslim olmaz,
11:55
while irregular steps of intoxication
155
715101
2489
Mest olmuşçasına dengesiz adımlar baş gösterirken,
11:57
wake up,
156
717590
1577
Dinginlik belirir.''
11:59
wake the stillness.
157
719167
1890
12:01
I'm Martín Bustamante,
158
721057
1972
Ben Martín Bustamante,
12:03
I'm a prisoner in Unit 48 of San Martín,
159
723756
3498
San Martín'de cezaevi 48'de mahkûmum.
Bugün, geçici olarak dışarı çıkabildim.
12:07
today is my day of temporary release.
160
727254
2858
Şiir ve edebiyat hayatımı değiştirdi.
12:10
And for me, poetry and literature have changed my life.
161
730112
3672
12:13
Thank you very much!
162
733784
1121
Çok teşekkürler! (Alkışlar)
12:14
Cristina Domenech: Thank you!
163
734905
1420
Cristina Domenech: Teşekkürler!
12:16
(Applause)
164
736325
2320
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7