It's time for women to run for office | Halla Tómasdóttir

Çeviri: Emrullah Ay Gözden geçirme: Sara Ozturk

I feel incredibly lucky

Bir kadın olmak için genellikle dünyadaki

to be from a country

en iyi yer olarak kabul edilen

that's generally considered to be the best place in the world

bir ülkeden geldiğim için

to be a woman.

kendimi çok şanslı hissediyorum.

In 1975, when I was seven years old,

1975 yılında, ben yedi yaşındayken,

women in Iceland went on a strike.

İzlanda'daki kadınlar grev yaptılar.

They did no work that day,

İşleri de olsa

whether they held professional jobs

ev hanımı da olsalar

or had the work of the home.

o gün çalışmadılar.

They marched into the center of Reykjavík --

Reykjavik merkezine yapılan yürüyüşe

90 percent of women participated --

kadınların %90'ı katıldı

and peacefully and in solidarity

ve barış içinde, dayanışmayla

asked for equality.

eşitlik istediler.

Nothing worked in Iceland that day,

O gün İzlanda'da hiçbir şey yolunda gitmedi

because nothing works when women are not at work.

çünkü kadınlar çalışmadığında hiçbir iş yürümez.

(Applause)

(Alkış)

Five years later, Icelanders had the courage

Beş yıl sonra İzlandalılar

dünyada bir kadını cumhurbaşkanı olarak

to be the first country in the world

to democratically elect a woman as their president.

demokratik yollarla seçme cesaretini gösteren ilk ülke oldu.

I will never forget this day,

O günü asla unutmayacağım;

that President Vigdís, as we know her by her first name,

kendisini adıyla tanıdığımız Başkan Vigdís seçimi kazandığında

stepped out on the balcony of her own home,

yanında kızıyla birlikte

a single mom with her daughter by her side as she had won.

bekar bir anne olarak evinin balkonuna çıktı.

(Applause)

(Alkışlar)

This woman was an incredible role model

Bu kadın, ben ve o zamanlarda büyümüş olan

for me and everyone growing up at that time,

herkes için inanılmaz bir rol modeldi.

Buna erkekler de dahil.

including boys.

She frequently shares the story of how a young boy approached her

Birkaç kez daha göreve seçildikten sonra

genç bir oğlan çocuğunun ona gelip

after a couple of terms in office

and asked, "Can boys really grow up to be president?"

"Erkekler de gerçekten başkan olabilir mi?"

diye sorduğunu sık sık anlatır.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Role models really matter,

Rol modeller gerçekten önemlidir

but even with such strong role models

ancak bu kadar güçlü rol modelleri olmasına rağmen

who I am so grateful for,

ki varlıklarına gerçekten minnettarım,

başkan adaylığı için cesaretlendirildiğimde

when I was encouraged to run for president,

my first reaction was, "Who am I to run for president?

ilk tepkim şuydu: Ben kimim de başkan adayı olacağım?

Who am I to be president?"

Ben kimim de başkan olacağım?

It turns out that women

Anladık ki kadınların aday olması

erkeklere göre daha az görülmüş bir durum.

are less likely to consider running than men.

So a study done in the US in 2011

2011 yılında ABD'de yapılan bir çalışma

showed that 62 percent of men had considered running for office,

erkeklerin %62'sinin başkan adayı olmayı düşünürken

but 45 percent of women.

bu oranın kadınlarda ise %45 olduğunu gösterdi.

That's gap of 16 percentage points,

Arada %16'lık bir fark var

and it's the same gap that existed a decade earlier.

ve bu 10 yıl önceki farkla aynı.

And it really is a shame,

Bu gerçekten utanç verici

because I am so convinced that the world is in real need for women leaders

çünkü dünyanın daha fazla kadın lidere,

and more principle-based leadership

ilkelerine daha bağlı yönetimlere ihtiyacı olduğuna cidden inanıyorum.

in general.

So my decision to run

Yani aday olma kararım

ultimately came down to the fact

doğrudan doğruya

that I felt

bir şeyler yapmam gerektiğini hissettiğim,

that I had to do my bit,

even if I had no political experience,

her ne kadar politikada bir tecrübem olmasa da

to step up and try to be part of creating the world

harekete geçip çocuklarımız için oluşturacağımız

that will make sense and be sustainable

anlamlı ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak

for our kids,

and a world where we truly allow both our boys and girls

ve tamamen kendileri olabilecekleri bir dünya oluşturma amacı ile ilgiliydi.

to be all they can be.

And it was the journey of my life.

Bu hayatımın macerası oldu.

It was amazing.

İnanılmazdı.

The journey started with potentially as many as 20 candidates.

Macera, 20 potansiyel adayla başladı.

It boiled down to nine candidates qualifying,

Sonradan sayı 9 uygun adaya düştü

and ultimately the race came down to four of us,

ve nihayetinde yarışta dört kişi kaldık.

three men and me.

Üç erkek ve ben.

(Applause)

(Alkışlar)

But that's not all the drama yet.

Fakat olay bundan ibaret değil.

You may think you have drama in the US,

Bütün olayların ABD'de olduğunu düşünebilirsiniz

but I can --

ama emin olun ---

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I can assure you we had our own drama in Iceland.

İzlanda'da da kendi olaylarımız var.

So our sitting president of 20 years

20 yıldır koltuğun sahibi olan başkanın

announced initially that he was not going to run,

aday olmayacağını açıklaması

which is probably what gave rise

muhtemelen birçok kişinin aday olmayı

to so many candidates considering running.

düşünmesine sebep oldu.

Then later he changed his mind

Daha sonra Başbakan,

when our prime minister resigned

kendisini ve ailesini etkileyen

following the infamous Panama Papers

yüz kızartıcı Panama Belgeleri'ni takiben

that implicated him and his family.

istifa ettiğinde Başkan fikrini değiştirdi.

And there was a popular protest in Iceland,

İzlanda'da epey büyük protestolar yapıldı.

so the sitting president thought they needed a trusted leader.

Başkan da güvenilir bir lidere

ihtiyaç duyduklarını düşündü.

Birkaç gün sonra Başkan'ın eşinin ve aile şirketleriyle ilişkisinin de

A few days later, relations to his wife and her family's companies

were also discovered in the Panama Papers,

Panama Belgeleri'nde yer aldığı ortaya çıktı

and so he withdrew from the race again.

ve o da tekrardan yarıştan çekilmek zorunda kaldı.

Before doing so, he said he was doing that

Bunu yapmadan önce de

artık yerini doldurabileceğini düşündüğü iki kalifiye adam olmasını

because now there were two qualified men

who he felt could fill his shoes running for office.

çekilme kararının nedeni olarak gösterdi.

So on May 9, 45 days before election day,

9 mayısta, yani seçimlerden 45 gün önce

it was not looking too good for me.

benim için işler hiç de iyi görünmüyordu.

I did not even make the graph in the newspaper.

Gazete anketlerinde bile yer almamıştım.

The polls had me at 1 percent,

Anketler bana %1 oy vermişti.

but that was still the highest

Ama bu hala adaylığını

that any woman announcing her candidacy had earned.

açıklayan bir kadın için en yüksek orandı.

So it would be an understatement to say that I had to work extremely hard

O yüzden kendimi kabul ettirmek

ve televizyona çıkabilmek için

çok çalıştığımı söylemek çabamı azımsamak olur.

to get my seat at the table

and access to television,

because the network decided that they would only include

Çünkü yayıncılar anketlerde

yalnızca %2,5 ve üzeri oran alanları

those with 2.5 percent or more in the polls

televizyondaki ilk münazaraya çıkarmaya karar vermişti.

in the first TV debate.

I found out on the afternoon of the first TV debate

İlk münazaranın yapılacağını ve 3 erkekle birlikte

that I would participate along with the three men,

benim de münazaraya katılacağımı o öğlen öğrendim.

and I found out on live TV

Canlı yayında, ilk münazara gününde

that I came in at exactly 2.5 percent on the day of the first TV debate.

anketlerde tam olarak %2,5 oy aldığımı öğrendim.

(Applause)

(Alkışlar)

So, challenges.

Zorluklar.

The foremost challenges I had to face and overcome on this journey

Bu yolculukta karşılaşmam ve üstesinden gelmem gereken

had to do with media, muscle and money.

en önemli zorluklar medya, güç ve parayla ilgiliydi.

Let's start with media.

Medyayla başlayalım.

There are those who say gender doesn't matter

İş medya ve politikaya geldiğinde

cinsiyetin önemi olmadığını söyleyenler var.

when it comes to media and politics.

I can't say that I agree.

Hemfikir olduğumu söyleyemem.

It proved harder for me to both get access and airtime in media.

Medya erişimi sağlamamın ve görünür olmamın daha zor olduğu ortaya çıktı.

As a matter of fact, the leading candidate appeared in broadcast media

Hatta liderlik yarışını önde götüren aday

87 times in the months leading up to the elections,

seçim süresinde 87 kez TV'ye çıkarken

whereas I appeared 31 times.

ben sadece 31 kez çıktım.

And I am not saying media is doing this consciously.

Bunu medyanın bilinçli yaptığını söylemiyorum.

I think largely this has to do with unconscious bias,

Bence bu daha çok bilinçsiz ön yargı.

because in media, much like everywhere else,

Çünkü her alanda olduğu gibi medyada da

we have both conscious and unconscious bias,

bilinçli veya bilinçsiz ön yargılarımız var.

and we need to have the courage to talk about it if we want to change it.

Eğer bunu değiştirmek istiyorsak bu konuda konuşabilecek cesaretimiz olmalı.

When I finally got access to TV,

Nihayet TV'ye çıktığımda

the first question I got was, "Are you going to quit?"

aldığım ilk soru "Bırakacak mısınız?" oldu

And that was a hard one.

ve bu zor bir soruydu.

But of course, with 1 percent to 2.5 percent in the polls,

Tabii ki %1'den %2,5'e çıkmak belki anlaşılabilirdi.

maybe it's understandable.

But media really matters, and every time I appeared on TV,

Ama medya gerçekten önemli ve televizyonda her göründüğümde

we saw and experienced a rise in the polls,

anketlerde artış olduğunu gördük.

so I know firsthand how much this matters

Yani medyanın önemini ilk elden tecrübe ettim.

and why we have to talk about it.

İşte bu yüzden bunu konuşmalıyız.

I was the only one out of the final four candidates

Dört finalist aday arasında ön sayfada yer alamayan tek kişi bendim.

that never got a front page interview.

I was sometimes left out of the questions asked of all other candidates

Bazen diğer adaylara sorulan soruların

and out of coverage about the elections.

ve seçim haberlerinin dışında bırakıldım.

So I did face this,

Bunlarla karşılaştım

but I will say this to compliment the Icelandic media.

ama İzlanda medyasını övmeden geçemeyeceğim:

I got few if any comments about my hair and pantsuit.

En azından saçım ve kıyafetimle ilgili birkaç yorum aldım.

(Applause)

(Alkışlar)

So kudos to them.

Bu alkışlar onlara.

But there is another experience that's very important.

Ama önemli olan bir başka tecrübem var.

Ben bağımsız bir adaydım,

I ran as an independent candidate,

not with any political party or muscle behind me.

arkamda herhangi bir parti ya da güç yoktu.

That lack of experience

Deneyimsizlik ve kaynak sıkıntısı

and lack of access to resources

probably came at a cost to our campaign,

muhtemelen kampanyamız için pahalıya mal oldu.

but it also allowed us to innovate and do politics differently.

Ama bizim daha yaratıcı olmamızı ve daha farklı politikalar yapmamızı sağladı.

We ran a positive campaign,

Pozitif bir kampanya yürüttük

and we probably changed the tone of the election for others by doing that.

ve bunu yaparak diğerleri için de seçimin rengini değiştirdik.

It may be the reason why I had less airtime on TV,

Bu yüzden televizyona daha az çıkmış olabilirim

because I wanted to show other contenders respect.

çünkü diğerlerine saygı göstermek istedim.

When access to media proved to be so difficult,

Medyaya ulaşmanın çok zor olduğunu gördükten sonra

we ran our own media.

kendi medya işlerimizi yürütmeye başladık.

I ran live Facebook sessions

Facebook'ta canlı yayınlar yaptım,

where I took questions from voters on anything and responded on the spot.

orada da seçmenlerden her türlü soru aldım ve hemen yanıtladım.

And we put all the questions I got and all the answers on an open Facebook

Tüm soruları ve cevapları Facebook'ta açık bir şekilde yayınladık.

because we thought transparency is important

Çünkü güven duyulmasını istiyorsak şeffaf olmanın önemli olduğunu düşündük.

if you want to establish trust.

And when reaching young voters proved to be challenging,

Genç seçmenlere ulaşmanın da zor olduğunu görünce

I became a Snapchatter.

Snapchat kullanıcısı oldum.

I got young people to teach me how to do that,

Kullanmayı bana öğretecek gençler buldum

and I used every filter on Snapchat during the last part of the campaign.

ve kampanyanın son ayağında tüm Snapchat filtrelerini kullandım.

And I actually had to use a lot of humor and humility, as I was very bad at it.

İyi bir kullanıcı olmadığımdan

espri yapmak ve tevazu göstermek zorunda kaldım.

But we grew the following amongst young people by doing that.

Fakat böyle yaparak gençler arasında da takipçilerimizi arttırdık.

So it's possible to run a different type of campaign.

Farklı tür bir kampanya yürütmek mümkün.

But unfortunately, one cannot talk about politics without mentioning money.

Ama ne yazık ki para konusuna değinmeden politikadan bahsedemeyiz.

I am sad that it is that way, but it's true,

Böyle olduğu için üzgünüm ama doğru

and we had less financial resources than the other candidates.

ve bizim de diğerlerine göre çok daha az finansal kaynağımız vardı.

This probably was partly due to the fact

Sanırım bunun nedeni de

that I think I had a harder time asking for financial support.

finansal destek için yardım istemekte çok zorlanmamdı.

And maybe I also had the ambition to do more with less.

Bir de daha azla daha fazla şey yapma hırsım vardı.

Some would call that very womanly of me.

Kimileri çok kadınca davrandığımı söyleyebilir.

But even with one third the media, one third the financial resources,

Medyanın ve finansal kaynakların üçte biriyle

and only an entrepreneurial team, but an amazing team,

ve sadece girişimci bir ekiple bile -ki oldukça iyi bir ekip-

we managed to surprise everyone on election night,

seçim gecesi ilk sonuçlar açıklandığında

when the first numbers came in.

herkesi şaşırtmayı başardık.

I surprised myself, as you may see in that photo.

Fotoğrafta da gördüğünüz gibi ben de şaşkındım.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So the first numbers,

İlk sonuçlarda

I came in neck to neck to the leading candidate.

önde giden adayla burun burunaydım.

(Cheers)

(Tezahüratlar)

Well, too early, because I didn't quite pull that,

Kutlamak için erkendi çünkü kazanamadım.

but I came in second,

Ama ikinci oldum.

and we went a long way from the one percent,

Toplam oyların yaklaşık üçte birini alarak

with nearly a third of the vote,

%1'den oldukça uzun bir yol gelmiştik

and we beat the polls by an unprecedented margin,

ve anketlerde beklenmeyen bir başarı göstererek

or 10 percentage points above what the last poll came in at.

son tahminden %10 daha fazla oy aldık.

Some people call me the real winner of the election because of this,

Çoğu kişi bu yüzden bana seçimin gerçek kazananı dedi

and there are many people who encouraged me to run again.

ve tekrar aday olmam için çok fazla destek geldi.

But what really makes me proud

Ama beni asıl gururlandıran şey

is to know that I earned

genç insanlardan oldukça fazla

proportionately higher percentage support from the young people,

destek kazanmış olmam

and a lot of people encouraged my daughter to run in 2040.

ve birçok insanın 2040 seçimleri için kızımı desteklemesi.

(Applause)

(Alkışlar)

She is 13,

13 yaşında

and she had never been on TV before.

ve daha önce televizyona hiç çıkmamıştı.

And on election day, I observed her on TV repeatedly,

Seçim günü, onu televizyonda defalarca izledim.

and she was smart, she was self-confident,

Akıllı ve kendine güveniyordu,

she was sincere, and she was supportive of her mother.

samimi ve annesinin destekçisiydi.

This was probably the highlight of my campaign.

Bu, kampanyamın belki de en önemli noktasıydı.

(Applause)

(Alkışlar)

But there was another one.

Ama başka bir an daha vardı:

These are preschool girls out on a walk,

Bunlar yolda yürüyen anaokulu öğrencisi kızlar.

and they found a poster of me on a bus stop,

Bir otobüs durağında posterimi görmüşler

and they saw the need to kiss it.

ve onu öpmek istemişler.

Audience: Aw!

(Aaaaa!)

This picture was really enough of a win for me.

Bu görüntü benim için yeterli bir kazanımdı.

What we see, we can be.

Gördüğümüz şey olabiliriz.

So screw fear and challenges.

Korkuyu ve zorlukları boşverin.

(Applause)

(Alkışlar)

It matters that women run,

Kadınların adaylığı önemli

and it's time for women to run for office,

ve artık kadınların aday olma zamanı geldi.

be it the office of the CEO or the office of the president.

Bu, bir CEO'nun ofisi ya da başkanlık ofisi olabilir.

I also managed to put an impression on your very own "New Yorker."

Sizin "New Yorker" derginiz üzerinde de bir etki bıraktım.

I earned a new title, "A living emoji of sincerity."

Yeni bir unvan kazandım, "Samimiyetin canlı emojisi"

(Cheers)

(Tezahüratlar)

It is possibly my proudest title yet,

Bu, belki de en gurur duyduğum unvanım.

and the reason is that women too often get penalized

Sebebiyse kadınların çoğu zaman

benim duygusal sermaye dediğim şeyi

for using what I call their emotional capital,

kullandıkları için cezalandırılmaları.

but I know from experience that we become so good

Ama tecrübelerimden de biliyorum ki

bu sermayeyi kullandığımızda çok başarılı oluyoruz.

when we do just that.

(Applause)

(Alkışlar)

And we need more of that.

Bunu daha çok kullanmalıyız.

We celebrated as if we had won on election night,

Seçim gecesi kazanmışız gibi kutlama yaptık.

because that's how we felt.

Çünkü böyle hissediyorduk.

So you don't necessarily have to reach that office.

Yani aslında o ofise ulaşmanıza da gerek yok.

You just have to go for it,

Harekete geçmelisiniz

and you, your family, your friends, everyone working with you,

ve aileniz, arkadaşlarınız, sizinle çalışan herkes bunu yaparsa

if you do it well, you will grow beyond anything you will experience before.

daha önce hiç deneyimlemediğiniz şeyler yaşayacaksınız.

So we had a good time,

Güzel zaman geçirdik.

and I learned a lot on this journey,

Bu süreçte çok fazla şey öğrendim

probably more lessons than I can share here

muhtemelen bugün burada

in the time we have today.

anlatabileceğimden fazlasını yaşadım.

But rest assured, it was hard work.

Ama emin olun oldukça zorlu bir süreçti.

I lost a lot of sleep during those months.

O aylarda oldukça uykusuz kaldım.

It took resilience and perseverance to not quit,

Bırakmamak için azim ve psikolojik sağlamlık gerekliydi.

but I learned something that I knew before on the one percent day,

Ama %1 oy aldığım günden daha önce bildiğim bir şey öğrendim:

and that is that you can only be good

Kendi sesinizi gerçekten içtenlikle dinlerseniz

when you are truly, authentically listening to your own voice

ve onunla işbirliği içinde çalışırsanız

and working in alignment with that.

ancak o zaman iyi olabilirsiniz.

As a good sister of mine sometimes says,

İyi bir kız arkadaşımın dediği gibi

you may cheat on your intuition,

sezgilerini yanıltabilirsin

but your intuition never cheats on you.

ama sezgilerin seni asla yanıltmaz.

I think it's also very important, and you all know this,

Bence oldukça önemli ve hepiniz de biliyorsunuz;

that on any journey you go on,

hangi maceraya atılırsanız atılın

it's the team you take along.

yanınıza aldığınız ekip önemlidir.

It's having people around you who share your values, your vision,

Değerlerinizi, görüşlerinizi paylaşan

but are different in every other way.

ama diğer her yönden farklı olan insanlara sahip olmak

That's the formula for success for me,

benim için başarının formülüdür.

and I am blessed with an amazing husband,

Şanlıyım çünkü inanılmaz bir eşle,

here today,

(Alkışlar)

an incredible family --

inanılmaz bir aileyle,

(Applause)

(Alkışlar)

and great friends,

şahane arkadaşlarla buradayım.

and we came together as entrepreneurs in the political arena,

Siyaset arenasında girişimciler olarak bir araya geldik

and pulled something off that everyone said would be impossible.

ve herkesin imkansız dediği bir şeyi başardık.

As a matter of fact, the leading PR expert told me

Doğrusu, bir reklam uzmanı kararımı vermeden önce

before I made my decision

bana şöyle demişti:

that I would do well to get seven percent.

%7 alırsam gayet iyi yapmış sayılırmışım.

I appreciated his perspective, because he was probably right,

Bakış açısını takdir ettim çünkü muhtemelen haklıydı

and he was basing it on valuable experience.

ve deneyimlerine dayanarak konuşuyordu.

But on the one percent day,

Ama %1 aldığım gün

I decided here to show him that he was wrong.

ona hatalı olduğunu burada kanıtlamaya karar verdim.

It's very important to mention this, because I did lose a lot of sleep,

Bundan bahsetmem oldukça önemli çünkü çok fazla uykusuz kaldım,

and I worked hard, and so did the people with me.

çok çalıştım ve bunu benimle olan herkes yaşadı:

We can never go the distance if we forget to take care of ourselves.

Kendimize bakmayı unutursak asla ilerleyemeyiz.

And it's two things that I think are very important in that,

Önemli olduğunu düşündüğüm iki şey daha var:

in surrounding yourself with people and practices that nourish you,

Sizi teşvik eden insanlar ve düşüncelerle çevrili olmak.

but it's equally important, maybe even more important,

Ama belki daha da önemlisi

to have the courage to get rid of people and practices

enerjinizi emen insanlardan

that take away your energy,

ve düşüncelerden kurtulacak cesareti göstermek.

including the wonderful bloggers and commentators.

O muazzam bloggerlar ve yorumcular da buna dahil.

I took a lot of support from others in doing this,

Bunu yaparken başkalarından fazlasıyla destek aldım

and I made the decision to go high when others went low,

ve diğerleri düşerken ben yükselmeye karar verdim.

and that's partly how I kept my energy going throughout all of this.

Yaşananlar boyunca enerjimi kısmen bu sayede korudum.

And when I lost my energy for a moment --

Bir anlığına enerjimi kaybettiğimde

and I did from time to time, it wasn't easy --

-- ki zaman zaman da kaybettim, kolay olmadı --

I went back to why I decided to run,

neden başladığımı düşündüm,

and how I had decided to run my own race.

kendi yarışımı nasıl yürütmeye karar verdiğimi düşündüm.

I called it a 4G campaign,

Buna 4G kampanyası dedim,

the G's representing the Icelandic words.

G'ler İzlandaca kelimelerden geliyor.

And the first one is called "Gagn."

İlki "Gagn." [İyi olanı yap]

I ran to do good,

İyi şeyler yapmak, hizmet vermek için

to be of service,

aday oldum.

and I wanted servant leadership

Kampanyada çalışan herkese

to be at the center of how I worked and everybody else in the campaign.

hizmet eden bir lider olmak istedim.

Second one is "Gleði," or joy.

İkincisi "Gleði" ya da keyif.

I decided to enjoy the journey.

Yolculuktan keyif almaya karar verdim.

There was a lot to be taken out of the journey,

Hedefe ulaşmış olayım ya da olmayayım

no matter if the destination was reached or not.

bu yolculuktan çıkarılacak çok ders vardı.

And I tried my utmost to inspire others to do so as well.

Başkalarına da elimden geldiğince ilham vermeye çalıştım.

Third is "Gagnsæi."

Üçüncüsü "Gagnsæi." [Şeffaflık]

I was open to any questions.

Her soruya açıktım.

I kept no secrets,

Sır saklamadım.

and it was all open, on Facebook and websites.

Facebook'ta, internet sitelerinde her şey açıktı.

Because I think if you're choosing your president,

Çünkü eğer başkanınızı seçiyorsanız

you deserve answers to your questions.

sorularınıza cevap alabilmelisiniz.

Last but not least,

Sonuncu ama bir o kadar da önemlisi

I don't need to explain that in this room,

bunu burada açıklama ihtiyacı duymuyorum.

we ran on the principle of Girlpower.

Kız gücünün ilkelerine göre kampanya yaptık.

(Cheers)

(Tezahüratlar)

I am incredibly glad

Seçime katılma cesareti gösterdiğim için çok mutluyum.

that I had the courage to run,

to risk failure but receive success

Başarısız olmayı göze aldık ama başardık hem de birçok alanda.

on so many levels.

I can't tell you that it was easy,

Size bunun kolay olduğunu söyleyemem.

but I can tell you,

Ama şunu söyleyebilirim

and I think my entire team will agree with me,

ve takımım da benimle hemfikirdir:

that it was worth it.

Her şeye değerdi.

Thank you.

Teşekkürler

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you.

Teşekkürler

Thank you.

Teşekkürler

(Applause)

(Alkışlar)

Pat Mitchell: I'm not letting you go yet.

(Alkışlar)

Halla Tómasdóttir: What a great crowd.

HT: Ne güzel bir topluluk.

PM: I can't let you go without saying

Muhtemelen herkesin İzlanda'ya yerleşmeye ve sana oy vermeye hazır olduğunu

that probably everybody in the room is ready to move to Iceland

söylemeden seni gönderemem.

and vote for you.

But of course we probably can't vote there,

Ama muhtemelen orada oy kullanamayız

but one thing we can get from Iceland

ancak İzlanda'dan alabileceğimiz ve hep aldığımız bir şey var:

and have always gotten is inspiration.

İlham.

I mean, I'm old enough to remember 1975

1975'te İzlandalı kadınların yürüyüşünü hatırlayacak yaştayım.

when all the Icelandic women walked out,

and that really was a very big factor in launching the women's movement.

Bu, kadın hareketi için oldukça önemli bir olaydı.

You made a reference to it earlier. I'd love to bring the picture back up

Resme tekrar bakarak senin de bahsettiğin gibi

and just have us remember what it was like when a country came to a standstill.

ülkenin nasıl birlik olduğunu göstermek isterim.

And then what you may not know

Bunu bilmiyor olabilirsiniz

because our American media did not report it,

çünkü Amerikan medyası yayımlamadı:

the Icelandic women walked out again on Monday. Right?

İzlandalı kadınlar pazartesi günü, tekrardan protesto yaptı, değil mi?

HT: Yes, they did. PM: Can you tell us about that?

Bize bundan bahseder misin?

HT: Yes, so 41 years after the original strike,

Asıl grevden 41 sene sonra

kadın olarak yaşamak için en iyi yerde olsak da

we may be the best place in the world to be a woman,

but our work isn't done.

işimiz bitmedi.

So at 2:38pm on Monday,

Pazartesi günü saat 14:38'de

women in Iceland left work,

İzlandalı kadınlar işi bıraktı

because that's when they had earned their day's salary.

çünkü günlük maaşlarını almışlardı.

(Applause)

(Alkış)

HT: Alkışlar onlara.

What's really cool about this

Bu konuda asıl havalı olan şey

is that young women and men participated

genç kadın ve erkeklerin her zamankinden

in greater numbers than before,

daha çok katılım göstermiş olmasıydı.

because it is time that we close the pay gap.

Çünkü artık maaş farkını kapatma zamanımız geldi.

PM: So I'm not going to ask Halla to commit right now

Şu an Halla'dan sonraki adımını

to what she's doing next,

açıklamasını istemeyeceğim.

but I will say that you'd have a very large volunteer army

Ancak söylemeliyim ki tekrardan aday olmak istersen

should you decide to do that again.

arkanda bir gönüllü ordusu var.

Thank you Halla.

Teşekkürler Halla.

HT: Thank you all.

Herkese teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)