Jonathan Drori: Why we're storing billions of seeds

Jonathan Drori: Neden milyarlarca tohumu depoluyoruz?

48,741 views ・ 2009-05-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:12
All human life,
0
12160
2000
İnsan hayatı,
00:14
all life, depends on plants.
1
14160
3000
bütün hayat, bitkilere bağlı.
00:17
Let me try to convince you of that in a few seconds.
2
17160
4000
İzin verirseniz sizleri ikna etmeye çalışayım.
00:21
Just think for a moment.
3
21160
2000
Bir anlığına düşünün.
00:23
It doesn't matter whether you live in a small African village,
4
23160
3000
Afrika'da ufak bir köyde de olsanız,
00:26
or you live in a big city,
5
26160
2000
büyük bir şehirde de, hiç fark etmez,
00:28
everything comes back to plants in the end:
6
28160
2000
her şey dönüp dolaşıp bitkilere geliyor.
00:30
whether it's for the food, the medicine,
7
30160
2000
Yiyecek olsun, ilaç,
00:32
the fuel, the construction, the clothing, all the obvious things;
8
32160
3000
yakıt, inşaat malzemesi, giyecek ve diğer birçok şey olsun,
00:35
or whether it's for the spiritual and recreational things
9
35160
3000
ya da bizler için çok önemi olan
00:38
that matter to us so much;
10
38160
2000
eğlencelik ya da ruhani şeyler,
00:40
or whether it's soil formation,
11
40160
2000
ya da toprak oluşumu,
00:42
or the effect on the atmosphere,
12
42160
2000
atmosferik etkiler,
00:44
or primary production.
13
44160
2000
ya da birincil üretim.
00:46
Damn it, even the books here are made out of plants.
14
46160
3000
Kahretsin ki, kitaplar bile burada bitkilerden yapılıyor.
00:49
All these things, they come back to plants.
15
49160
3000
Bütün bunların hepsi, dönüp dolaşıp bitkilere geliyor.
00:52
And without them we wouldn't be here.
16
52160
3000
Ve onlar olmasaydı bizler de olmazdık.
00:55
Now plants are under threat.
17
55160
2000
Fakat bitkiler artık tehdit altında.
00:57
They're under threat because of changing climate.
18
57160
2000
Değişen iklim nedeniyle tehdit altındalar.
00:59
And they are also under threat because they are sharing a planet
19
59160
2000
Ayrıca bizim gibi insanlarla aynı dünyayı paylaştıkları için
01:01
with people like us.
20
61160
2000
tehdit altındalar.
01:03
And people like us want to do things that destroy plants,
21
63160
3000
Ve bizler bitkileri ve onların doğal yaşam ortamlarını
01:06
and their habitats.
22
66160
2000
yok eden şeyler yapmayı seviyoruz.
01:08
And whether that's because of food production,
23
68160
2000
İster yiyecek üretimi olsun
01:10
or because of the introduction of alien plants
24
70160
3000
ya da yabancı bitkilerin bulunmamaları gereken
01:13
into places that they really oughtn't be,
25
73160
3000
doğal yaşam alanlarına dahil edilmeleri
01:16
or because of habitats being used for other purposes --
26
76160
3000
ya da doğal yaşam alanlarının başka amaçlarla kullanılması,
01:19
all these things are meaning that plants have to adapt,
27
79160
4000
bütün bunlar bitkilerin değişikliklere ayak uydurması,
01:23
or die, or move.
28
83160
3000
yok olması ya da yer değiştirmesi anlamına geliyor.
01:26
And plants sometimes find it rather difficult to move
29
86160
2000
Ve bitkiler kimi zaman kolay yer değiştiremiyorlar
01:28
because there might be cities and other things in the way.
30
88160
3000
çünkü yollarının üzerinde şehirler ya da başka engeller olabiliyor.
01:31
So if all human life depends on plants,
31
91160
3000
Eğer tüm insan hayatı bitkilere bağlıysa,
01:34
doesn't it make sense that perhaps we should try to save them?
32
94160
2000
bitkileri koruma altına almaya çalışmak sizce mantıklı değil mi?
01:36
I think it does.
33
96160
2000
Bence mantıklı.
01:38
And I want to tell you about a project to save plants.
34
98160
3000
Ve sizlere bitkileri korumak için bir projeden bahsetmek istiyorum.
01:41
And the way that you save plants
35
101160
2000
Bitkileri korumanın yolu
01:43
is by storing seeds.
36
103160
2000
tohumlarını depolamaktan geçiyor.
01:45
Because seeds, in all their diverse glory,
37
105160
4000
Çünkü tohumlar, şanlı çeşitlilikleriyle
01:49
are plants' futures.
38
109160
2000
bitkilerin geleceğidir.
01:51
All the genetic information for future generations of plants
39
111160
3000
Bitkilerin gelecek nesillerine ait tüm genetik bilgi
01:54
are held in seeds.
40
114160
2000
tohumlarda bulunur.
01:56
So here is the building;
41
116160
2000
İşte bina.
01:58
it looks rather unassuming, really.
42
118160
3000
Gerçekten mütevazı görünüyor.
02:01
But it goes down below ground many stories.
43
121160
2000
Fakat yerin altında birçok kat daha bulunuyor.
02:03
And it's the largest seed bank in the world.
44
123160
2000
Ve dünyanın en büyük tohum bankası.
02:05
It exists not only in southern England,
45
125160
3000
Sadece Güney İngiltere'de değil,
02:08
but distributed around the world. I'll come to that.
46
128160
3000
dünya çapında yayılmış durumda. Onu da sonra anlatacağım.
02:11
This is a nuclear-proof facility.
47
131160
2000
Burası nükleer işlemez bir tesis.
02:13
God forbid that it should have to withstand that.
48
133160
3000
Tanrı korusun, fakat buna dahi dayanabilir.
02:16
So if you're going to build a seed bank, you have to decide
49
136160
2000
E tabi, bir tohum bankası inşa edecekseniz,
02:18
what you're going to store in it. Right?
50
138160
2000
içine ne koyacağınıza da karar vermeniz gerekir, değil mi?
02:20
And we decided that what we want to store first of all,
51
140160
2000
Ve bizler de istedik ki, Dünya'da en fazla tehdit altında olan
02:22
are the species that are most under threat.
52
142160
3000
türleri saklayalım.
02:25
And those are the dry land species.
53
145160
2000
Ve bunlar da kuru arazi türleri.
02:27
So first of all we did deals
54
147160
3000
İlk önce 50 farklı ülkeyle
02:30
with 50 different countries.
55
150160
2000
anlaşmalar yaptık.
02:32
It means negotiating with heads of state,
56
152160
3000
Tabi bu 50 devletin de
02:35
and with secretaries of state in 50 countries
57
155160
2000
devlet başkanları ve bakanlarıyla anlaşma imzalamak için
02:37
to sign treaties.
58
157160
2000
görüşmek anlamına geliyor.
02:39
We have 120 partner institutions all over the world,
59
159160
2000
Turuncuyla renklendirilmiş ülkelerin tümünde
02:41
in all those countries colored orange.
60
161160
3000
120 kurumla ortaklıklarımız var.
02:44
People come from all over the world to learn,
61
164160
2000
İnsanlar dünyanın dört bir tarafından öğrenmek için geliyorlar.
02:46
and then they go away and plan exactly how
62
166160
2000
Ve sonra da geri dönüp,
02:48
they're going to collect these seeds.
63
168160
3000
bu tohumları nasıl toplayacaklarını planlıyorlar.
02:51
They have thousands of people all over the world
64
171160
2000
Dünya çapında bu bitkilerin yaşadığı söylenen yerleri işaretleyen
02:53
tagging places where those plants are said to exist.
65
173160
3000
binlerce insan var.
02:56
They search for them. They find them in flower.
66
176160
2000
Bu bitkileri arıyorlar, bu bitkileri çiçek halinde buluyorlar.
02:58
And they go back when their seeds have arrived.
67
178160
4000
Sonra da tohumları olunca geri gidip,
03:02
And they collect the seeds. All over the world.
68
182160
3000
tohumları topluyorlar. Bütün dünyada.
03:05
The seeds -- some of if is very untechnical.
69
185160
4000
Tohumlar -- bazıları çok teknik gerektirmiyor.
03:09
You kind of shovel them all in to bags and dry them off.
70
189160
3000
Kürekle torbalara doldurup, sonra da kurutuyorsunuz.
03:12
You label them. You do some high-tech things here and there,
71
192160
3000
Etiketliyorsunuz. Birkaç yüksek teknolojili işlem yapıyorsunuz.
03:15
some low-tech things here and there.
72
195160
3000
Birkaç düşük teknolojili işlem yapıyorsunuz.
03:18
And the main thing is that you have to dry them
73
198160
2000
Ve asıl önemli olan bunları çok dikkatli
03:20
very carefully, at low temperature.
74
200160
3000
şekilde kurutmanız, düşük bir sıcaklıkta.
03:23
And then you have to store them
75
203160
2000
Sonra da 20 santigrat derece civarında
03:25
at about minus 20 degrees C --
76
205160
2000
-- sanırım negatif 4 fahrenhayt dereceye denk gelir
03:27
that's about minus four Fahrenheit, I think --
77
207160
2000
nem oranına da çok dikkat ederek
03:29
with a very critically low moisture content.
78
209160
4000
depolamanız gerekiyor.
03:33
And these seeds will be able to germinate,
79
213160
3000
Ve inanıyoruz ki, bu tohumlar
03:36
we believe, with many of the species,
80
216160
3000
diğer bütün türlerle de birlikte
03:39
in thousands of years,
81
219160
2000
binlerce yıl sonradan çok emin olmamakla birlikte
03:41
and certainly in hundreds of years.
82
221160
3000
kesinlikle yüzyıllar sonra yeniden canlanabilecekler.
03:44
It's no good storing the seeds if you don't know they're still viable.
83
224160
3000
Hala canlı olup olmadıklarından emin olmaksızın tohumları saklamanın bir yararı yok.
03:47
So every 10 years we do germination tests
84
227160
3000
Bu yüzden her 10 yılda, elimizdeki her tohum numunesine
03:50
on every sample of seeds that we have.
85
230160
3000
çimlenme testleri yapıyoruz
03:53
And this is a distributed network.
86
233160
2000
Ve bu dağıtılmış bir ağ.
03:55
So all around the world people are doing the same thing.
87
235160
3000
Yani, dünyanın her yerinde insanlar aynı şeyi yapıyor.
03:58
And that enables us to develop germination protocols.
88
238160
3000
Bu da bize çimlenme protokolünü ilerletebilme şansı veriyor.
04:01
That means that we know the right combination of heat
89
241160
3000
Ve bu, doğru sıcak ve soğuk oranını,
04:04
and cold and the cycles that you have to get
90
244160
2000
çimlenme elde edilebilecek doğru dönemleri
04:06
to make the seed germinate.
91
246160
3000
biliyoruz anlamına geliyor.
04:09
And that is very useful information.
92
249160
2000
Ve bu gayet yararlı bir bilgi.
04:11
And then we grow these things,
93
251160
2000
Sonra bunları yetiştiriyoruz
04:13
and we tell people, back in the countries where these seeds have come from,
94
253160
4000
ve bu tohumların geldiği ülkelerdeki insanlara,
04:17
"Look, actually we're not just storing this
95
257160
2000
"Bakın, tohumları sadece sonra kullanmak
04:19
to get the seeds later,
96
259160
2000
için saklamakla kalmıyoruz,
04:21
but we can give you this information about
97
261160
2000
size bunun yanı sıra bu zor bitkileri
04:23
how to germinate these difficult plants."
98
263160
2000
nasıl çimlendirebileceğiniz bilgisini de veriyoruz."
04:25
And that's already happening.
99
265160
2000
Ve bu gerçekten oluyor.
04:27
So where have we got to?
100
267160
2000
Yani, neye ulaşmış olduk?
04:29
I am pleased to unveil that our three billionth seed --
101
269160
3000
Üç milyarıncı -- yani üç bin milyonuncu --
04:32
that's three thousand millionth seed --
102
272160
3000
tohumumuzun da artık depomuzda olduğunu
04:35
is now stored.
103
275160
2000
memnuniyetle söyleyebilirim.
04:37
Ten percent of all plant species on the planet,
104
277160
3000
Gezegenimizdeki bitki türlerinin yüzde onu,
04:40
24,000 species are safe;
105
280160
3000
yani 24,000 tür artık güvende;
04:43
30,000 species, if we get the funding, by next year.
106
283160
3000
gelecek yıl, finansman sağlayabilirsek, 30.000 tür olacak.
04:46
Twenty-five percent of all the world's plants, by 2020.
107
286160
4000
2020'ye kadar dünya bitkilerinin yüzde 25'i.
04:50
These are not just crop plants,
108
290160
2000
Bunlar sadece hasat bitkileri değil,
04:52
as you might have seen stored in Svalbard in Norway --
109
292160
3000
Norveç, Svalbard'da depolananlar arasında görebileceğiniz gibi --
04:55
fantastic work there.
110
295160
2000
muhteşem bir iş yapıyorlar.
04:57
This is at least 100 times bigger.
111
297160
3000
Bu en az 100 kat daha büyük.
05:00
We have thousands of collections that have been sent out
112
300160
3000
Dünyanın her yanına gönderdiğimiz binlerce
05:03
all over the world:
113
303160
2000
koleksiyonumuz var:
05:05
drought-tolerant forest species sent to Pakistan and Egypt;
114
305160
3000
Pakistan ve Mısır'a kuraklığa dayanabilen orman bitkileri;
05:08
especially photosynthetic-efficient plants
115
308160
4000
özellikle fotosentetik-verimli bitkiler
05:12
come here to the United States;
116
312160
3000
buraya, ABD'ye geliyor;
05:15
salt-tolerant pasture species sent to Australia;
117
315160
3000
tuza dayanıklı mera türleri Avustralya'ya gidiyor
05:18
the list goes on and on.
118
318160
2000
ve liste böyle uzuyor.
05:20
These seeds are used for restoration.
119
320160
2000
Bu tohumlar restorasyon için kullanılıyor.
05:22
So in habitats that have already been damaged,
120
322160
3000
Çoktan mahvolmuş habitatlarda,
05:25
like the tall grass prairie here in the USA,
121
325160
3000
ABD'deki uzun çayır otları gibi
05:28
or in mined land in various countries,
122
328160
2000
ya da çeşitli ülkelerdek mayınlı topraklarda,
05:30
restoration is already happening because of these species --
123
330160
4000
bu türler sayesinde restorasyon yapılıyor --
05:34
and because of this collection.
124
334160
2000
ve bu koleksiyon sayesinde.
05:36
Some of these plants, like the ones on the bottom
125
336160
2000
Bu bitkilerin bazıları, ekranın solundaki
05:38
to the left of your screen,
126
338160
2000
şu diptekiler gibi,
05:40
they are down to the last few remaining members.
127
340160
3000
türlerinin geri kalan bir kaçından.
05:43
The one where the guy is collecting seeds there on the truck,
128
343160
4000
Kamyonun üstündeki adamın tohumlarını topladığı ağaçtan,
05:47
that is down to about 30 last remaining trees.
129
347160
2000
geriye yaklaşık 30 tane kaldı.
05:49
Fantastically useful plant,
130
349160
2000
İnanılmaz bir şekilde faydalı bir bitki,
05:51
both for protein and for medicine.
131
351160
3000
protein olarak da, tıbbi olarak da.
05:54
We have training going on in China, in the USA,
132
354160
4000
Çin'de ve ABD'de eğitimlerimiz devam ediyor
05:58
and many other countries.
133
358160
3000
ve daha birçok ülkede.
06:01
How much does it cost?
134
361160
2000
Ne kadara mal oluyor?
06:03
2,800 dollars per species is the average.
135
363160
4000
Ortalama, tür başına 2.800 dolar.
06:07
I think that's cheap, at the price.
136
367160
2000
Değerine göre bence ucuz.
06:09
And that gets you all the scientific data
137
369160
2000
Ve bununla birlikte size tüm bilimsel
06:11
that goes with it.
138
371160
2000
veriyi de getiriyor.
06:13
The future research is "How can we find
139
373160
3000
Gelecekteki araştırma konumuz,
06:16
the genetic and molecular markers
140
376160
2000
"Her on yılda bir tohumlara canlanma testleri yapmadan
06:18
for the viability of seeds,
141
378160
2000
tohumların yaşayabilirliklerini gösterecek
06:20
without having to plant them every 10 years?"
142
380160
2000
genetik ve moleküler işaretleri nasıl buluruz?"
06:22
And we're almost there.
143
382160
2000
Ve bunun cevabını neredeyse vermek üzereyiz.
06:24
Thank you very much.
144
384160
2000
Teşekkür ederim.
06:26
(Applause)
145
386160
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7