3 lessons on decision-making from a poker champion | Liv Boeree

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

So I'm a professional poker player,

Ben profesyonel bir poker oyuncusuyum

and today, I want to talk about three things that the game has taught me

ve bugün bu oyunun bana karar verme konusunda öğrettiği

around decision-making that I find apply to everyday life.

ve günlük hayatta uyguladığım üç şey hakkında konuşmak istiyorum.

Now the first of these things is about luck.

Bu üç şeyden ilki şans.

Now, like poker, life is also a game of skill and luck,

Tıpkı poker gibi hayat da bir yetenek ve şans oyunu

and when it comes to the biggest things we care about --

ve en çok önemsediğimiz şeyler söz konusu olduğunda

health, wealth and relationships --

-sağlık, zenginlik ve ilişkiler gibi-

these outcomes don't only depend on the quality of our decision-making,

bu sonuçlar yalnızca bizim karar verme kalitemize dayanmıyor,

but also the roll of life's dice.

hayatın gidişatına da dayanıyor.

For example, we can be perfectly health-conscious

Örneğin tamamen sağlık odaklı olabiliriz

and still get unlucky with something like cancer.

ve yine de kanser gibi bir şanssızlığa yakalanabiliriz.

Or we can smoke 20 a day and live to a ripe old age,

Veya günde 20 sigara içip çok uzun yaşayabiliriz,

and this kind of ambiguity can make it hard for us to know

işte bu tür belirsizliker bazen stratejilerimizin ne kadar iyi olduğunu

how good our strategies are, sometimes,

anlamamızı zorlaştırabiliyor,

especially when we're experiencing a lot of success.

özellikle de çok başarı elde ettiğimiz zaman.

For example, back in 2010,

Örneğin 2010 yılında

I won a really big poker tournament known as the European Poker Tour.

Avrupa Poker Turu olarak bilinen büyük bir poker turnuvasını kazandım.

And because I'd only been playing full-time for about a year,

Öncesinde sadece yaklaşık bir yıl poker oynadığım için

when I won, I assumed I must be rather brilliant.

kazandığımda oldukça zeki olduğum fikrine kapıldım.

In fact, I thought I was so brilliant

Hatta o kadar zeki olduğumu düşündüm ki

that I not only got rather lazy with studying the game,

oyunu oynarken tembellik yapmakla kalmadım,

but I also got more risky,

daha çok risk almaya başladım,

started playing in the biggest tournaments I could

oynayabileceğim en büyük turnuvalarda oynamaya başladım,

against the very best in the world.

dünyanın en iyilerine karşı.

And then my profit graph went from a thing of beauty

Kâr grafiğim çok güzelken

to something kind of sad,

çok üzücü bir hâl aldı,

with this worrying downhill trend for a long time,

bu endişe verici düşüş bir süre devam etti,

until I finally realized that I was overestimating my skill level,

ta ki yeteneğimi abarttığımı fark edene kadar

and got my act together.

ve sonra kendimi toparladım.

And this kind of reminds me of what we've been seeing

Bu bana kripto bara biriminde

in the cryptocurrency space, at least in 2017,

en azından 2017 yılında ne gördüğümüzü hatırlatıyor,

where the only thing that's been going up faster than the markets themselves

pazarların kendinden daha hızlı artış gösteren tek şeyin

is the number of "senior investment specialists"

hiç yoktan var olan

who have been appearing out of nowhere.

olgun yatırım uzmanları sayısı olduğu zamanı.

Now I'm not saying it's not possible to have a strategic edge,

Stratejik bir avataj sağlamanın imkansız olduğunu söylemiyorum

but at the same time, it's very easy to feel like a genius

ama aynı zamanda en kötü stratejilerin bile kâr ettiği

when you're in a market that's going up so fast

bu kadar hızlı artış gösteren bir pazardayken

that even the worst strategies are making a profit.

kendinizi dahi gibi hissetmek çok kolay.

So when we're experiencing success,

Yani biz başarı elde ettiğimizde

it's important to take a moment to really ask ourselves

kendimize şu soruyu sorabilmek çok önemli:

how much of it is truly down to us,

Bunun ne kadar bana özgü?

because our egos love to downplay the luck factor when we're winning.

Çünkü kazandığımız zaman egomuz şans faktörünü azaltmayı çok sever.

Now, a second thing poker taught me

Pokerin bana öğrettiği ikinci şey

is the importance of quantifying my thinking.

düşünce şeklini sayısallaştırmanın önemi.

When you're playing, you can't just get away with going,

Poker oynarken sürekli şu yaklaşımla ilerleyemezsiniz,

"Eh, they're probably bluffing."

''Muhtemelen blöf yapıyor.''

That's just going to lose you a bunch of money,

Bu yalnızca size bir sürü para kaybettirecek

because poker is a game of probabilities and precision,

çünkü poker bir olasılıklar ve kesinlikler oyunu

and so you have to train yourself to think in numbers.

ve bu yüzden kendinizi sayılar hâlinde düşünme konusunda eğitmelisiniz.

So now, whenever I catch myself

Ne zaman kendimi önemli bir şey hakkında

thinking vaguely about something really important, like,

belli belirsiz düşünürken bulsam, mesela şunun gibi,

"It's unlikely I'll forget what I want to say in my TED Talk,"

''TED konuşmamda ne söylemek istediğimi unutmam muhtemel değil.''

I now try to estimate it numerically.

artık bunu sayısal olarak değerlendiriyorum.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Trust me, it helps a lot with the planning process.

İnanın bana, planlama sürecinde çok faydası oluyor.

And the thing is, almost anything that could possibly happen here today,

Aslına bakarsanız bugün burada olabilecek nerdeyse her şey

or at any point in the future,

veya gelecekte herhangi bir nokta

can also be expressed as a probability, too.

olasılık olarak da ifade edilebilir.

(Laughter)

(Kahkahalar)

So now I also try to speak in numbers as well.

Ben de o yüzden artık sayılar hâlinde konuşmaya çalışıyorum.

So if someone asks me,

Biri bana soru sorarsa

"Hey, Liv, do you think you're going to come along to that thing tonight?"

''Hey Liv, bu akşamki etkinliğe geliyorsun değil mi?''

instead of just saying to them, "Yeah, probably,"

onlara ''Evet, muhtemelen'' yerine

I actually give them my best estimate --

en iyi değerlendirmemi sunuyorum;

say, 60 percent.

mesela yüzde 60 olasılıkla.

Because -- I know that sounds a little odd --

Kulağa tuhaf geldiğini biliyorum

but the thing is, I ran a poll on Twitter

ama bakın, Twitter'da bir anket yaptım,

of what people understand the word "probably" to mean,

insanların ''muhtemelen''den ne anladığını sorguladım

and this was the spread of answers.

ve işte ortaya çıkan yanıtlar.

Enormous!

Müthiş!

So apparently, it's absolutely useless

Görünen, gerçek bilgi alışverişinde

at actually conveying any real information.

bu tamamen faydasız bir kelime.

So if you guys catch yourselves using these vague words,

Bu belirsiz kelimeleri kullandığınızı fark ettiğinizde,

like "probably" or "sometimes,"

yani ''muhtemelen'' veya ''bazen'' gibi,

try, instead, using numbers, because when we speak in numbers,

sayıları kullanmaya çalışın çünkü sayı kullandığımız zaman

we know what lands in the other person's brain.

diğer kişinin ne kavradığını biliyoruz.

Now, the third thing I want to touch on today is intuition.

Değinmek istediğim üçüncü şey de içgüdü.

How often have you seen these kinds of inspirational memes

Facebook akışınızda

bu tür ilham verici esprilerle ne kadar sık karşılaşıyorsunuz?

in your Facebook feed?

[Always trust your gut feeling and never second-guess.]

[İçgüdülerinize hep güvenin ve ikinci tahminde bulunmayın.]

They're nice, right?

Çok hoşlar, değil mi?

It's lovely. Yes. "Trust your soul."

Hoş, evet. ''Ruhunuza güvenin.''

Well, they're terrible advice.

Bunlar korkunç tavsiyeler.

These are some of the best poker players in the world right now.

Bu gördükleriniz dünyadaki en iyi poker oyuncularından bazıları.

Do they look like people who live purely off feelings and intuitions?

Hislerine ve içgüdülerine göre yaşayan insanlara mı benziyorlar?

(Laughter)

(Kahkahalar)

Look at them!

Onlara bir bakın!

Obviously, these guys are about slow, careful analysis,

Bu insanların yavaş ve özenli analiz yapan insanlar olduğu çok açık

and that's because the game has outgrown the days

ve bunun sebebi, şehir zekâsı ve insan okumanın

where pure street smarts and people-reading

sizi en üstlere taşıdıgı günler

can get you to the top.

poker için geride kaldı.

And that's because our intuitions aren't nearly as perfect

Çünkü içgüdülerimiz inanmak istediğimiz kadar

as we'd like to believe.

kusursuz değil.

I mean, it'd be great, whenever we're in a tough spot,

Tabii ki zor bir durumdayken

to just have an answer appear to us from some magical source of inspiration.

sihirli bir ilham anında aradığımız yanıtın belirmesi harika olurdu.

But in reality, our gut is extremely vulnerable

Ancak gerçek hayatta içgüdülerimiz

to all kinds of wishful thinking and biases.

her tür istek ve ön yargılara karşı aşırı savunmasız.

So then, what is our gut good for?

Peki içgüdülerimiz ne zaman iyi?

Well, all the studies I've read

Okuduğum tüm çalışmalara göre

conclude that it's best-suited for everyday things

günlük şeyler için ideal,

that we have lots and lots of experience in,

çok fazla deneyimimizin olduğu şeylerde,

like how we just know that our friend is mad at us

mesela tek kelime etmemişken

before we've even said anything to them,

arkadaşımızın bize kızgın olduğunu bilmek

or whether we can fit our car into a tight parking spot.

veya dar bir park alanına arabamızın sığdırabileceğimizi bilmek.

But when it comes to the really big stuff,

Ancak gerçekten ciddi bir konu olduğunda,

like what's our career path going to be

mesela kariyerimiz nasıl bir yön alacak

or who should we marry,

veya kimle evlenmeliyiz konusu,

why should we assume that our intuitions

niçin içgüdülerimizin yavaş ve düzgün analizlere göre

are better calibrated for these than slow, proper analysis?

daha iyi olduğu kanısındayız?

I mean, they don't have any data to be based off.

Üzerine dayandırabileceğimiz hiçbir veri yok.

So my third lesson is, while we shouldn't ignore our intuitions,

Üçüncü dersim, içgüdülerimizi gözardı etmemeliyiz

we shouldn't overprivilege them either.

ama öncelikli hâle de getirmemeliyiz.

And I'd like to summarize these three lessons today

Ben bu üç dersi kendi yaptığım esprilerle

with my own set of memes,

özetlemek istiyorum,

with more of a poker-player twist.

poker oyuncusu tarzı ekleyerek.

"Success is sweetest when you achieve it across a large sample size."

''Büyük bir çapta olduğu zaman başarı en tatlı olduğu zamandır.''

(Laughter)

(Kahlahalar)

"Your gut is your friend and so is a cost-benefit analysis.

''İçgüdüleriniz arkadaşınız, kâr odaklı analiz de öyle.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

"The future is unknown, but you can damn well try and estimate it."

''Gelecek bilinmiyor ama kesinlikle değerlendirmeye çalışabilirsiniz.''

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)