My year of saying yes to everything | Shonda Rhimes

1,663,365 views ・ 2016-03-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mercan Tercüme Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
So a while ago, I tried an experiment.
0
12960
3656
Bir süre önce bir deney gerçekleştirdim.
00:16
For one year, I would say yes to all the things that scared me.
1
16640
3440
Bir yıl boyunca, beni korkutan her şeye
00:20
Anything that made me nervous, took me out of my comfort zone,
2
20720
3336
Evet dedim, beni endişelendiren, konfor alanımın dışındaki şeylere
00:24
I forced myself to say yes to.
3
24080
1760
Evet demek için kendimi zorladım.
00:26
Did I want to speak in public?
4
26360
1655
Toplum içinde konuşmayı istedim mi?
00:28
No, but yes.
5
28040
1680
Hayır, ama aslında Evet.
00:30
Did I want to be on live TV?
6
30280
1896
Tv’de canlı yayında olmak istedim mi?
00:32
No, but yes.
7
32200
1800
Hayır, ama aslında Evet.
00:34
Did I want to try acting?
8
34480
1816
Oyunculuğu denemek istedim mi?
00:36
No, no, no, but yes, yes, yes.
9
36320
3056
Hayır, ama Evet, Evet.
Ve çılgınca bir şeyler oldu:
00:39
And a crazy thing happened:
10
39400
2056
beni korkutan şeyleri yapmak
00:41
the very act of doing the thing that scared me
11
41480
2736
korkuyu yok etti.
00:44
undid the fear,
12
44240
1656
Korkunç olmaktan çıktılar.
00:45
made it not scary.
13
45920
1536
Benim toplum içinde konuşma yapma,
00:47
My fear of public speaking, my social anxiety, poof, gone.
14
47480
4440
sosyal anksiyete korkum
bir anda yok oldu.
00:52
It's amazing, the power of one word.
15
52600
2976
Bu harika bir şey, tek bir kelimenin gücü.
00:55
"Yes" changed my life.
16
55600
2136
‘Evet’ kelimesi hayatımı değiştirdi.
00:57
"Yes" changed me.
17
57760
1696
‘Evet’ kelimesi beni değiştirdi.
00:59
But there was one particular yes
18
59480
2376
Ancak belirli bir evet türü vardı ki,
01:01
that affected my life in the most profound way,
19
61880
2936
benim hayatımı en derin şekilde etkileyen
01:04
in a way I never imagined,
20
64840
1816
hiç hayal etmediğim bir türde,
01:06
and it started with a question from my toddler.
21
66680
2640
her şey küçük çocuğumun bana sorduğu soru ile başladı.
01:10
I have these three amazing daughters, Harper, Beckett and Emerson,
22
70440
3296
Üç tane harika kızım var, Harper, Beckett ve Emerson.
01:13
and Emerson is a toddler who inexplicably refers to everyone as "honey."
23
73760
3496
Ve Emerson herkese açıklanamaz bir biçimde ‘tatlım’ diye hitap eder.
01:17
as though she's a Southern waitress.
24
77280
1856
Güney bölgesindeki bir garson misali.
01:19
(Laughter)
25
79160
1216
(Gülüşmeler)
01:20
"Honey, I'm gonna need some milk for my sippy cup."
26
80400
2816
"Tatlım, bardağıma eklemek için biraz süte ihtiyacım var."
01:23
(Laughter)
27
83240
1616
(Gülüşmeler)
01:24
The Southern waitress asked me to play with her one evening
28
84880
3256
Bir akşam güneyli garson onunla oynamamı istedi.
01:28
when I was on my way somewhere, and I said, "Yes."
29
88160
2776
Bir yere gitmek üzere olmama rağmen ona ''Evet.'' dedim.
01:30
And that yes was the beginning of a new way of life for my family.
30
90960
4016
Bu evet benim ailem için yeni bir yolun ilk adımı sayılır.
01:35
I made a vow that from now on,
31
95000
1976
O andan itibaren kendime bir söz verdim.
01:37
every time one of my children asks me to play,
32
97000
2336
Çocuklarım benimle ne zaman oynamak isterse
01:39
no matter what I'm doing or where I'm going,
33
99360
2536
bir şeyler yapıyor ya da bir yere gidiyor olsam da
01:41
I say yes, every single time.
34
101920
3600
her seferinde onlara evet diyorum.
01:46
Almost. I'm not perfect at it, but I try hard to practice it.
35
106280
3616
Elbette bu konuda mükemmel değilim, ama pratik yapmak için çok çabalıyorum.
01:49
And it's had a magical effect on me,
36
109920
2416
Bunun benim üzerimde sihirli bir etkisi var.
01:52
on my children, on our family.
37
112360
2400
Çocuklarım ile ailemi de etkileyen bir durum.
01:55
But it's also had a stunning side effect,
38
115520
2936
Aynı zamanda çarpıcı bir yan etkisi var,
01:58
and it wasn't until recently that I fully understood it,
39
118480
3576
bir bütün olarak onu anladığım yakın zamana dek, varlığı olmayan bir etki,
02:02
that I understood that saying yes to playing with my children
40
122080
3576
çocuklarımla oyun oynamaya evet demenin aslında
02:05
likely saved my career.
41
125680
2160
kariyerimi kurtardığını söylemek mümkündür.
02:08
See, I have what most people would call a dream job.
42
128760
3136
Bakın, birçok kişinin rüya gibi iş dediği işe sahibim.
02:11
I'm a writer. I imagine. I make stuff up for a living.
43
131920
2776
Ben hayal kuran, yaşamak için üreten bir yazarım.
02:14
Dream job.
44
134720
1456
Rüya gibi bir iş.
02:16
No.
45
136200
1336
Hayır.
02:17
I'm a titan.
46
137560
1200
Ben bir devim.
02:19
Dream job.
47
139320
1336
Rüya gibi bir iş.
02:20
I create television. I executive produce television.
48
140680
2456
Ben televizyonu, televizyon yapımcılığı yapıyorum.
02:23
I make television, a great deal of television.
49
143160
3096
Ben televizyonu, televizyonun büyük anlaşmasını yapıyorum.
02:26
In one way or another, this TV season,
50
146280
1856
Her şekilde, bu televizyon sezonu
02:28
I'm responsible for bringing about 70 hours of programming to the world.
51
148160
3536
dünyaya 70 saatlik program sunmak benim sorumluluğumdur.
02:31
Four television programs, 70 hours of TV --
52
151720
2056
4 televizyon programı,
70 saatlik televizyon yayını,
02:33
(Applause)
53
153800
1016
(Alkışları)
02:34
Three shows in production at a time, sometimes four.
54
154840
2456
Bazen tek bir seferde, 3 şov bazen de
4 şov yapım kapsamında oluyor.
02:37
Each show creates hundreds of jobs that didn't exist before.
55
157320
3336
Her bir şov daha önceleri var olmayan yüzlerce işi var ediyor.
02:40
The budget for one episode of network television
56
160680
2256
Bir televizyon ağının bir bölümüne ayrılan bütçe
02:42
can be anywhere from three to six million dollars.
57
162960
2376
üç ile altı milyon dolarlık bütçe aralığında.
02:45
Let's just say five.
58
165360
1256
Beş olduğunu farz edelim.
02:46
A new episode made every nine days times four shows,
59
166640
2456
Her bir bölüm 9 günde bir yapılıyor, dört şov için.
02:49
so every nine days that's 20 million dollars worth of television,
60
169120
3056
Her 9 günde bir 20 milyon dolarlık bir televizyon değeri,
02:52
four television programs, 70 hours of TV,
61
172200
1976
4 televizyon programı, 70 saatlik televizyon yayını
02:54
three shows in production at a time, sometimes four,
62
174200
2456
eş zamanlı üç şov yapımcılığı, bazen dört
02:56
16 episodes going on at all times:
63
176680
1696
tüm zamanlarda 16 bölüm mevcut.
02:58
24 episodes of "Grey's," 21 episodes of "Scandal,"
64
178400
2376
"Grey's," 24 bölüm, "Scandal," 15 bölüm
03:00
15 episodes of "How To Get Away With Murder,"
65
180800
2256
"How To Get Away With Murder," 15 bölüm
03:03
10 episodes of "The Catch," that's 70 hours of TV,
66
183080
2376
"The Catch," 10 bölüm, toplamda 70 saatlik televizyon.
03:05
that's 350 million dollars for a season.
67
185480
1936
Bir sezon için 350 milyon dolar.
03:07
In America, my television shows
68
187440
1536
Amerika’da benim Tv şovlarım
03:09
are back to back to back on Thursday night.
69
189000
2016
perşembe akşamı art arda yayınlanıyor.
03:11
Around the world, my shows air in 256 territories in 67 languages
70
191040
3776
Dünya genelinde, yayınlarım 256 bölgede, 67 dilde yayınlanmaktadır.
03:14
for an audience of 30 million people.
71
194840
1816
İzleyici kitlemiz 30 milyon kişidir.
03:16
My brain is global,
72
196680
1680
Benim beynim evrensel bir beyin
03:18
and 45 hours of that 70 hours of TV are shows I personally created
73
198880
3336
70 saatlik Tv yayınlarının 45 saati benim tarafımdan oluşturulmuştur.
03:22
and not just produced, so on top of everything else,
74
202240
2456
Sadece yayıncılık değil, bu nedenle her şeyden önce,
03:24
I need to find time, real quiet, creative time,
75
204720
3536
benim sakin ve gerçek zamana, yaratıcı zamanı bulmaya ihtiyacım var.
03:28
to gather my fans around the campfire
76
208280
2176
Kamp ateşi etrafında hayranlarımla toplanıp
03:30
and tell my stories.
77
210480
1240
hikayemi anlatmam lazım.
03:32
Four television programs, 70 hours of TV,
78
212160
1953
4 televizyon programı, 70 saatlik Tv.
03:34
three shows in production at a time,
79
214137
1719
Eş zamanlı üç şov yapımcılığı,
03:35
sometimes four, 350 million dollars, campfires burning all over the world.
80
215880
4040
bazen dört, 350 milyon dolar, dünya genelinde yanan kamp ateşleri.
03:40
You know who else is doing that?
81
220640
1560
Bunu başka kimin yaptığını biliyor musunuz?
03:42
Nobody, so like I said, I'm a titan.
82
222800
2736
Hiç kimse, söylediğim gibi ben bir devim.
03:45
Dream job.
83
225560
1256
Rüya gibi bir işe sahibim.
03:46
(Applause)
84
226840
1216
(Alkışlar)
03:48
Now, I don't tell you this to impress you.
85
228080
2256
Bunları sizi etkilemek için söylemiyorum.
03:50
I tell you this because I know what you think of when you hear the word "writer."
86
230360
4136
Bunları sana söylememin asıl nedeni, size ‘yazar’ dendiği anda
neler düşündüğünüzü biliyorum.
03:54
I tell you this so that all of you out there who work so hard,
87
234520
2905
Bunları bir yerlerde sıkı çalışan kişilere söylüyorum.
03:57
whether you run a company or a country or a classroom
88
237449
3407
Bir şirketi yönetiyor olabilirsin, veya bir ülkeyi veya bir sınıfı
04:00
or a store or a home,
89
240880
2496
ya da bir mağazayı, belki de bir evi yönetiyorsun.
04:03
take me seriously when I talk about working,
90
243400
2696
İş hakkında konuştuğum zaman sözlerimi ciddiye almalısın,
04:06
so you'll get that I don't peck at a computer and imagine all day,
91
246120
3976
şunu da bir gerçek, gün boyu bilgisayarın başında, gün boyu hayal kurmuyorum.
04:10
so you'll hear me when I say
92
250120
1896
Şu sözleri söylediğimi duyarsınız.
04:12
that I understand that a dream job is not about dreaming.
93
252040
3480
Rüya gibi bir işin hayal kurmakla ilgisi olmadığını anlıyorum.
04:16
It's all job, all work, all reality, all blood, all sweat, no tears.
94
256000
5416
Tamamı iş, hepsi iş, tamamı realite, tamamı kan, ter ancak gözyaşı barındırmaz.
04:21
I work a lot, very hard, and I love it.
95
261440
3800
Ben çok çalışıyorum, çok çabalıyorum ve işimi seviyorum.
04:25
When I'm hard at work, when I'm deep in it,
96
265840
2336
İşimde sıkı çabaladığım, işte derinleşince
04:28
there is no other feeling.
97
268200
2496
o anda başka hiçbir duygu yoktur.
04:30
For me, my work is at all times building a nation out of thin air.
98
270720
3456
İşim ince havadan oluşan, bir ulusu inşa etmekle geçen zamanlardır.
04:34
It is manning the troops. It is painting a canvas.
99
274200
2776
Askerleri eğitmek misali, bir tuvali boyamak misali.
04:37
It is hitting every high note. It is running a marathon.
100
277000
2656
Yüksek notayı çalmak gibi, maraton koşmak gibi.
04:39
It is being Beyoncé.
101
279680
1616
Yani Beyonce olmak gibi,
04:41
And it is all of those things at the same time.
102
281320
2920
Ve aslında bunların hepsinin aynı anda birleşimi demektir.
04:44
I love working.
103
284920
1656
Ben işimi seviyorum.
04:46
It is creative and mechanical and exhausting and exhilarating
104
286600
3056
İşim yaratıcı, mekanik, yorucu aynı zamanda heyecan verici.
04:49
and hilarious and disturbing and clinical and maternal
105
289680
2576
İşim harika aynı zamanda rahatsız edici
klinik ve aynı zamanda anaç bir iştir.
04:52
and cruel and judicious,
106
292280
1376
Acımasız ve aynı zamanda adaletli bir iş.
04:53
and what makes it all so good is the hum.
107
293680
3080
Aslında her şeyi çok iyi yapan şey uğultudur.
04:57
There is some kind of shift inside me when the work gets good.
108
297640
3216
Çalıştığım zamanlarda içimde iyi hisseden
bir vardiya türü bir şeyler var sanki.
05:00
A hum begins in my brain,
109
300880
1896
Beynimde bir uğultu başlıyor sanki.
05:02
and it grows and it grows and that hum sounds like the open road,
110
302800
3696
Sonra büyüyor ve bu uğultu açık bir yola dönüşüyor sanki.
05:06
and I could drive it forever.
111
306520
2000
Onu sonsuza dek sürebilirim
05:09
And a lot of people, when I try to explain the hum,
112
309400
2381
ve birçok kişiye uğultuyu açıklamaya çalıştığımda,
05:12
they assume that I'm talking about the writing,
113
312520
2216
onlara yazmak hakkında konuştuğumu varsayarlar.
05:14
that my writing brings me joy.
114
314760
1456
Yazmanın bana keyif verdiğini sananlar var.
05:16
And don't get me wrong, it does.
115
316240
2320
Beni yanlış anlamayın, elbette öyledir.
05:19
But the hum --
116
319400
1200
Ancak bu uğultu --
05:21
it wasn't until I started making television
117
321640
2016
televizyon işlerimi gerçekleştirmeden önce var olmamıştı.
05:23
that I started working, working and making
118
323680
2216
Sonra çalışmaya başladığımda,
çalıştım ve işler yaptım.
05:25
and building and creating and collaborating,
119
325920
2616
Bir şeyleri inşa etmek, yaratmak ve iş birliği yapmak.
05:28
that I discovered this thing, this buzz, this rush, this hum.
120
328560
4440
Bunların ardından bu uğultuyu keşfettim. Bu acele, bu uğultu.
05:33
The hum is more than writing.
121
333800
2016
Bu uğultu yazmanın da ötesinde.
05:35
The hum is action and activity. The hum is a drug.
122
335840
3256
Bu uğultu eylem ve aktivite. Bu uğultu bir bağımlılık.
05:39
The hum is music. The hum is light and air.
123
339120
2616
Bu uğultu bir müzik. Bu uğultu bir ışık ve hava.
05:41
The hum is God's whisper right in my ear.
124
341760
3360
Bu uğultu Tanrı’nın kulaklarıma doğrudan fısıldamasıdır.
05:45
And when you have a hum like that,
125
345680
1720
Ve bu türde bir uğultuya sahip olduğun zaman,
05:48
you can't help but strive for greatness.
126
348120
2536
mükemmellik için çabalamaya karşı koyamıyorsun.
05:50
That feeling, you can't help but strive for greatness at any cost.
127
350680
4600
Bedeli ne olursa olsun, bu mükemmellik için
çabalamayı tetikleyen bu duyguyu,
05:56
That's called the hum.
128
356120
1200
işte bunu uğultu olarak adlandırıyorum.
05:58
Or, maybe it's called being a workaholic.
129
358120
3576
Belki de tamamı işkolik olmak sayılabilir.
06:01
(Laughter)
130
361720
1656
(Gülüşmeler)
06:03
Maybe it's called genius.
131
363400
1800
Belki deha sayılır.
06:06
Maybe it's called ego.
132
366200
1600
Belki ego sayılır.
06:08
Maybe it's just fear of failure.
133
368520
2240
Belki de sadece başarısızlıktan korkudur.
06:11
I don't know.
134
371680
1616
Bilemiyorum.
06:13
I just know that I'm not built for failure,
135
373320
3816
Ancak şunu iyi biliyorum, başarısızlık için yaratılmadım.
06:17
and I just know that I love the hum.
136
377160
1840
Şunu da iyi biliyorum, bu uğultuyu seviyorum
06:19
I just know that I want to tell you I'm a titan,
137
379840
2256
Size şunu söylemek istiyorum, Ben bir devim.
06:22
and I know that I don't want to question it.
138
382120
2456
Şunu da biliyorum ki,
bu hususu sorgulamak istemiyorum.
06:24
But here's the thing:
139
384600
1200
Ama şu da bir gerçek ki:
06:27
the more successful I become,
140
387080
1816
ben daha çok başarılı oldukça,
06:28
the more shows, the more episodes, the more barriers broken,
141
388920
3616
daha çok şov yaptıkça, daha çok bölüm,
daha çok engeli aştıkça,
06:32
the more work there is to do,
142
392560
1480
yapılması gereken daha da çok iş olduğunda,
06:34
the more balls in the air,
143
394760
1256
havada dolaşan cesaret var oldukça,
06:36
the more eyes on me, the more history stares,
144
396040
2896
bana bakan, beni izleyen gözler çoğaldıkça,
tarih daha çok izledikçe,
06:38
the more expectations there are.
145
398960
1760
Daha çok beklenti oluştukça,
06:41
The more I work to be successful,
146
401280
2096
başarılı olmak için daha çok çalıştıkça,
06:43
the more I need to work.
147
403400
1360
benim daha çok çalışmaya ihtiyacım oluyor.
06:45
And what did I say about work?
148
405920
1736
İş konusunda ne demiştim?
06:47
I love working, right?
149
407680
1320
Ben çalışmayı seviyorum, değil mi?
06:49
The nation I'm building, the marathon I'm running,
150
409640
2376
İnşa ettiğim ulus, koştuğum maraton,
06:52
the troops, the canvas, the high note, the hum,
151
412040
2216
askerler, tuval, yüksek nota ve uğultu.
06:54
the hum, the hum.
152
414280
1856
Uğultu, uğultu,
06:56
I like that hum. I love that hum.
153
416160
2056
bu uğultuyu beğeniyorum, bu uğultuyu seviyorum.
06:58
I need that hum. I am that hum.
154
418240
2800
Bu uğultuya ihtiyacım var, ben bu uğultuyum.
07:01
Am I nothing but that hum?
155
421600
2000
Bu uğultu benim.
07:05
And then the hum stopped.
156
425320
1440
Sonra uğultu bir anda durdu.
07:07
Overworked, overused,
157
427680
2416
Çok çalışmaktan, çok kullanılmaktan.
07:10
overdone, burned out.
158
430120
1296
Çok uygulanmaktan, hepsi yandı.
07:11
The hum stopped.
159
431440
2200
Ve uğultu bir anda durdu.
07:15
Now, my three daughters are used to the truth
160
435080
2576
Şimdi, üç kızım şu gerçeğe alışkınlar;
07:17
that their mother is a single working titan.
161
437680
2120
anneleri çalışkan bir dev olduğu gerçeğine alışkınlar.
07:20
Harper tells people,
162
440560
1216
Harper insanlara diyor ki;
07:21
"My mom won't be there, but you can text my nanny."
163
441800
2840
"Annem orada olmayacak ancak bakıcıya mesajını iletebilirsin."
07:25
And Emerson says, "Honey, I'm wanting to go to ShondaLand."
164
445240
3520
Emerson der ki, "Tatlım, ben ShondaLand’a gitmek istiyorum."
07:29
They're children of a titan.
165
449680
1376
Onlar bir devin çocukları.
07:31
They're baby titans.
166
451080
1800
Onlar da bebek devin.
07:33
They were 12, 3, and 1 when the hum stopped.
167
453520
3280
Uğultunun durduğu zamanlarda yaşları 12, 3 ve 1 idi.
07:37
The hum of the engine died.
168
457720
1440
Makinenin uğultusu ölmüştü.
07:39
I stopped loving work. I couldn't restart the engine.
169
459800
2496
İşimi sevmeyi bırakmıştım. O sıralar makineyi tekrar çalıştıramadım.
07:42
The hum would not come back.
170
462320
1976
Uğultu da geri gelmek istemiyordu.
07:44
My hum was broken.
171
464320
2320
Uğultu bozulmuş, kırılmıştı. Aynı işleri tekrarlıyordum o sırada,
her zaman yaptığım işler, tamamı devin işleri,
07:47
I was doing the same things I always did, all the same titan work,
172
467480
3816
günde 15 saat çalışmak, hafta sonları dahil,
07:51
15-hour days, working straight through the weekends,
173
471320
2456
pişmanlık yok, asla vazgeçmek yok, bir dev asla uyumaz
ve bir dev asla pes etmez,
07:53
no regrets, never surrender, a titan never sleeps, a titan never quits,
174
473800
3336
tüm kalbi ile, berrak gözleri ile veya
07:57
full hearts, clear eyes, yada, whatever.
175
477160
2200
artık her gerekli ise yerine getirilirdi.
08:00
But there was no hum.
176
480000
1520
Ancak artık uğultu yoktu.
08:02
Inside me was silence.
177
482840
1760
İçimde bir sessizlik vardı.
08:06
Four television programs, 70 hours of TV, three shows in production at a time,
178
486080
3696
Dört televizyon programı, 70 saatlik Tv yayını, eş zamanlı üç şov yapımcılığı,
08:09
sometimes four.
179
489800
1216
bazen de dört program
08:11
Four television programs, 70 hours of TV, three shows in production at a time ...
180
491040
3816
Eş zamanlı dört Tv programı, 70 saatlik Tv yayını,
yapımcılık dahilinde olan üç adet şov...
08:14
I was the perfect titan.
181
494880
2096
Ben mükemmel bir devdim.
08:17
I was a titan you could take home to your mother.
182
497000
2320
Annen ile tanışması için evine davet edebileceğin bir devdim.
08:20
All the colors were the same, and I was no longer having any fun.
183
500520
3560
Tüm renkler aynıydı, ve ben artık eğlenemiyordum.
08:24
And it was my life.
184
504560
1320
Kısacası benim hayatım böyle idi.
08:26
It was all I did.
185
506800
1336
Yaptığım her şey bunlardan ibaretti.
08:28
I was the hum, and the hum was me.
186
508160
2720
Ben uğultu idim ve uğultu ben idi.
08:31
So what do you do when the thing you do,
187
511640
2576
Sevdiğin işin, yaptığın şeylerin
08:34
the work you love, starts to taste like dust?
188
514240
2680
toz gibi bir tat bıraktığı anlarda sen ne yaparsın?
08:37
Now, I know somebody's out there thinking,
189
517880
2056
Şimdi, biliyorum bazıları şunu düşünüyor şu anda
08:39
"Cry me a river, stupid writer titan lady."
190
519960
2376
‘benim için nehirleri ağla seni aptal yazar Bayan dev’
08:42
(Laughter)
191
522360
1775
(Gülüşmeler)
08:44
But you know, you do,
192
524159
2057
Ama sen de biliyorsun, sen de yapıyorsun,
08:46
if you make, if you work, if you love what you do,
193
526240
2775
eğer sevdiğin şeyleri yapar, sevdiğin işi yapar ve yaptığın işleri seversen,
08:49
being a teacher, being a banker, being a mother, being a painter,
194
529039
3057
bir öğretmen olmak, bir bankacı olmak, bir anne olmak, bir ressam olmak,
08:52
being Bill Gates,
195
532120
1216
bir Bill Gates olmak,
08:53
if you simply love another person and that gives you the hum,
196
533360
3336
sana bu uğultuyu ilham eden başka bir insanı sevmek,
08:56
if you know the hum,
197
536720
1576
eğer sen de bu uğultuyu tanıyorsan
08:58
if you know what the hum feels like, if you have been to the hum,
198
538320
4016
eğer bu uğultunun nasıl hissettirdiğini biliyorsan,
eğer uğultu ile tanışıyorsan,
09:02
when the hum stops, who are you?
199
542360
3040
bu uğultu kesildiğinde, yok olduğunda, sen kim oluyorsun?
09:06
What are you?
200
546640
1200
Sen kimsin?
09:08
What am I?
201
548760
1416
Ben kimim?
09:10
Am I still a titan?
202
550200
1880
Hala bir dev sayılır mıyım?
09:13
If the song of my heart ceases to play, can I survive in the silence?
203
553080
4760
Kalbimde çalan şarkı kesilir ise, bu sessizlikte hayatta kalabilir miyim?
09:19
And then my Southern waitress toddler asks me a question.
204
559840
3240
Sonra güneyli garson bana bir soru soruyor.
09:23
I'm on my way out the door, I'm late, and she says,
205
563920
3896
Kapıya doğru yönelmiş ve çıkıyordum, geç kalmıştım, bana diyor ki,
09:27
"Momma, wanna play?"
206
567840
2280
''Anne, oyun oynamak ister misin?''
09:30
And I'm just about to say no, when I realize two things.
207
570880
3336
Tam hayır diyecektim ki, iki şeyi fark ettim.
09:34
One, I'm supposed to say yes to everything,
208
574240
2600
Birincisi, benim her şeye evet demem gerek,
09:37
and two, my Southern waitress didn't call me "honey."
209
577440
3240
ikincisi ise, güneyli garson bana "tatlım" demedi.
09:41
She's not calling everyone "honey" anymore.
210
581560
2280
Artık herkese "tatlım" demiyor.
09:44
When did that happen?
211
584640
1696
Ne zaman oldu bu?
09:46
I'm missing it, being a titan and mourning my hum,
212
586360
2456
Bir şeyleri gözden kaçırdım, bir dev olmak ve uğultunun yasını tutmak,
09:48
and here she is changing right before my eyes.
213
588840
2920
gözlerimin önünde değişim yaşadığını gördüm.
09:52
And so she says, "Momma, wanna play?"
214
592440
3080
Sonra diyor ki, "Anne, oyun oynamak ister misin? "
09:55
And I say, "Yes."
215
595960
1280
Ben de "Evet." diyorum.
09:58
There's nothing special about it.
216
598160
2416
Aslında özel bir durum yok,
10:00
We play, and we're joined by her sisters,
217
600600
2696
oynuyoruz, kız kardeşleri de katılıyor,
10:03
and there's a lot of laughing,
218
603320
1456
çok gülüyoruz,
10:04
and I give a dramatic reading from the book Everybody Poops.
219
604800
3616
sonra onlara kitaptan dramatik bir okuma gerçekleştiriyorum.
10:08
Nothing out of the ordinary.
220
608440
1376
Sadece sıradanlık
10:09
(Laughter)
221
609840
1096
(Gülüşmeler)
10:10
And yet, it is extraordinary,
222
610960
2176
Aynı zamanda, aslında sıradışı sayılır,
10:13
because in my pain and my panic,
223
613160
2496
çünkü içimdeki acı ve panik,
10:15
in the homelessness of my humlessness,
224
615680
2056
evsizlik ve uğultusuz olmaktan ötürü
10:17
I have nothing to do but pay attention.
225
617760
2560
dikkatimi vermeliyim,
10:20
I focus.
226
620760
1416
Bu nedenle odaklanıyorum
10:22
I am still.
227
622200
1200
Hala da öyle.
10:24
The nation I'm building, the marathon I'm running,
228
624160
2376
İnşa ettiğim ulus, koştuğum maraton,
10:26
the troops, the canvas, the high note does not exist.
229
626560
2960
askerler, tuval, yüksek nota hiç biri yok.
10:30
All that exists are sticky fingers
230
630400
1936
Var olan yapışkan bir kaç parmak,
10:32
and gooey kisses and tiny voices and crayons
231
632360
3336
duygusal öpücükler ve minik sesler ile boyama kalemleri
10:35
and that song about letting go
232
635720
1576
ve vazgeçmekle ilgili olan şarkı,
10:37
of whatever it is that Frozen girl needs to let go of.
233
637320
3016
Karlar Ülkesinin (Frozen Girl) vazgeçmesi ile ilgili olan her ne ise.
10:40
(Laughter)
234
640360
1936
(Gülüşmeler)
10:42
It's all peace and simplicity.
235
642320
2160
Her şey barışçıl ve basit.
10:45
The air is so rare in this place for me that I can barely breathe.
236
645880
4216
Bu atmosfer benim için çok nadir sayılır, güçlükle nefes alıyorum.
10:50
I can barely believe I'm breathing.
237
650120
2160
Nefes aldığıma güçlükle inanabiliyorum
10:52
Play is the opposite of work.
238
652920
2680
Oyun oynamak çalışmanın tam aksidir.
10:56
And I am happy.
239
656520
1400
Ve şu anda mutluyum.
10:58
Something in me loosens.
240
658680
1376
İçimde bir şeyler çözülüyor.
11:00
A door in my brain swings open,
241
660080
2320
Beynimde bir kapı açılıyor,
11:03
and a rush of energy comes.
242
663320
1496
bir enerji yığını oluşuyor.
11:04
And it's not instantaneous, but it happens, it does happen.
243
664840
4256
Ve bu anlık bir şey değil, ancak gerçekleşiyor, evet gerçekleşiyor.
11:09
I feel it.
244
669120
1200
Onu hissediyorum.
11:10
A hum creeps back.
245
670640
1280
Bir uğultu beliriyor.
11:12
Not at full volume, barely there,
246
672480
2696
Tam hacimli değil, neredeyse oluşacak,
11:15
it's quiet, and I have to stay very still to hear it, but it is there.
247
675200
3296
çok sakin, onu duymak için çok sessiz olmalıyım, ama o burada.
11:18
Not the hum, but a hum.
248
678520
2720
Uğultu değil, ama bir uğultu.
11:21
And now I feel like I know a very magical secret.
249
681880
3160
Bu sırada sanki bir sihirli sırrı biliyormuş gibi hissediyorum.
11:25
Well, let's not get carried away.
250
685800
2496
Tamam, duygulara kapılmayalım.
11:28
It's just love. That's all it is.
251
688320
3080
Bu sadece sevgidir. Hepsi o kadar.
11:32
No magic. No secret. It's just love.
252
692240
3120
Sihir değil. Sır değil. Sadece sevgi.
11:36
It's just something we forgot.
253
696120
1520
Unuttuğum bazı şeylerden biri.
11:38
The hum, the work hum, the hum of the titan,
254
698560
3496
Uğultu, çalışan uğultu, devin uğultusu,
11:42
that's just a replacement.
255
702080
1360
sadece yer değiştiren.
11:44
If I have to ask you who I am,
256
704000
2376
Sana kim olduğumu soracak olursam,
11:46
if I have to tell you who I am,
257
706400
1936
sana kim olduğumu söylecek olursam,
11:48
if I describe myself in terms of shows
258
708360
2456
kendimi şov koşulları ile ifade edersem,
11:50
and hours of television and how globally badass my brain is,
259
710840
4256
ve televizyon saatleri ile, ve beynimin evrensel bir şekilde iş bitiren olduğunu,
11:55
I have forgotten what the real hum is.
260
715120
2920
gerçek uğultunun ne olduğunu unuttum.
11:58
The hum is not power and the hum is not work-specific.
261
718680
3720
Uğultu bir güç değildir, ve uğultu spesifik-iş değildir.
12:02
The hum is joy-specific.
262
722880
1560
Uğultu spesifik keyiftir
12:05
The real hum is love-specific.
263
725000
2296
Gerçek uğultu ise spesifik- sevgidir
12:07
The hum is the electricity that comes from being excited by life.
264
727320
3656
Uğultu yaşam heyecanından doğan bir elektriktir.
12:11
The real hum is confidence and peace.
265
731000
2736
Gerçek uğultu öz güven ve barıştır.
12:13
The real hum ignores the stare of history,
266
733760
2496
Gerçek uğultu tarihi bakışı yok sayar,
12:16
and the balls in the air, and the expectation, and the pressure.
267
736280
3016
ve atmosferdeki cesaret, beklentiler ve baskı.
12:19
The real hum is singular and original.
268
739320
2560
Gerçek uğultu tekil ve özgündür
12:22
The real hum is God's whisper in my ear,
269
742480
2056
Gerçek uğultu tanrının kulaklarıma fısıldamasıdır,
12:24
but maybe God was whispering the wrong words,
270
744560
2376
belki de tanrı yanlış kelimeleri fısıldadı,
12:26
because which one of the gods was telling me I was the titan?
271
746960
2858
peki bana dev olduğumu söyleyen tanrılardan hangisiydi?
12:30
It's just love.
272
750800
1200
Bu sadece sevgi.
12:32
We could all use a little more love,
273
752920
2976
Hepimiz birazcık daha sevgi alabiliriz,
12:35
a lot more love.
274
755920
1360
daha çok sevgi.
12:38
Any time my child asks me to play,
275
758280
2160
Çocuklarım benimle oyun oynamak istediğinde,
12:40
I will say yes.
276
760920
1320
her zaman evet derim.
12:43
I make it a firm rule for one reason,
277
763240
1896
Tek bir nedenle sıkı bir kural yaptım,
12:45
to give myself permission,
278
765160
1256
kendime izin vermek için,
12:46
to free me from all of my workaholic guilt.
279
766440
2280
kendimi tüm işkolik suçlu hissetme duygusundan kurtarmak için.
12:49
It's a law, so I don't have a choice,
280
769240
2296
Bu bir kural, başka seçenek yok,
12:51
and I don't have a choice,
281
771560
2136
ve başka seçeneğim yok,
12:53
not if I want to feel the hum.
282
773720
1560
uğultuyu hissetmek istiyorsam.
12:56
I wish it were that easy,
283
776000
1736
Kolay olmasını ben de isterdim,
12:57
but I'm not good at playing.
284
777760
3576
fakat oynama konusunda iyi değilim.
13:01
I don't like it.
285
781360
1560
Oyun oynamayı sevmem.
13:04
I'm not interested in doing it the way I'm interested in doing work.
286
784440
4360
İşimi yapma konusundaki ilgime benzer bir ilgim yok o alanda.
13:09
The truth is incredibly humbling and humiliating to face.
287
789400
3256
Gerçekler oldukça mütevazidir ve aşağılayıcıdır.
13:12
I don't like playing.
288
792680
1736
Oynamayı sevmem.
13:14
I work all the time because I like working.
289
794440
2776
Her zaman çalışırım çünkü çalışmayı seviyorum.
13:17
I like working more than I like being at home.
290
797240
3880
Çalışmayı evden oturmaktan daha çok seviyorum
13:22
Facing that fact is incredibly difficult to handle,
291
802000
3760
Bu gerçekle yüzleşmek benim için oldukça zor,
13:26
because what kind of person likes working more than being at home?
292
806720
6000
çünkü kim işini evden olmaktan daha çok sever ki?
13:33
Well, me.
293
813640
1720
Evet, ben.
13:35
I mean, let's be honest, I call myself a titan.
294
815920
3256
Yani, dürüst olmak gerekirse ben kendime dev derim.
13:39
I've got issues.
295
819200
1376
bazı sorunlarım var.
13:40
(Laughter)
296
820600
1616
(Gülüşmeler)
13:42
And one of those issues isn't that I am too relaxed.
297
822240
3016
Sorunlardan biri, çok rahat bir kişi olmam.
13:45
(Laughter)
298
825280
2096
(Gülüşmeler)
13:47
We run around the yard, up and back and up and back.
299
827400
3680
Bahçede koşuyoruz; bir ileri bir geri.
13:51
We have 30-second dance parties.
300
831720
2456
30 saniyelik dans partilerimiz var.
13:54
We sing show tunes. We play with balls.
301
834200
2560
Şov melodilerini söylüyoruz, toplarla oynuyoruz.
13:57
I blow bubbles and they pop them.
302
837240
2096
Baloncuklar yapıyorum, onlarda patlatıyor.
13:59
And I feel stiff and delirious and confused most of the time.
303
839360
4960
Çoğu zaman katı, çılgın şaşkın hissediyorum.
14:04
I itch for my cell phone always.
304
844800
2680
Gözüm hep cep telefonumda.
14:08
But it is OK.
305
848080
1816
Ama her şey yolunda.
14:09
My tiny humans show me how to live and the hum of the universe fills me up.
306
849920
4856
Küçük çocuklarım bana nasıl yaşanacağını gösteriyor, evrenin
uğultusu içimi dolduruyor.
14:14
I play and I play until I begin to wonder
307
854800
2976
Oyun oynuyorum, ve başta neden
14:17
why we ever stop playing in the first place.
308
857800
3000
oyun oynamayı bıraktığımı merak edene kadar oynuyorum.
14:21
You can do it too,
309
861480
1280
Evet siz de yapabilirsiniz,
14:23
say yes every time your child asks you to play.
310
863480
2920
çocuklarınız oyun istediğinde her seferinde evet demelisin.
14:27
Are you thinking that maybe I'm an idiot in diamond shoes?
311
867600
2896
Elmas ayakkabılı bir aptal olduğumu düşünüyor musun?
14:30
You're right, but you can still do this.
312
870520
2816
Haklısın, yine de sen de yapabilirsin.
14:33
You have time.
313
873360
1656
Zamanın var.
14:35
You know why? Because you're not Rihanna and you're not a Muppet.
314
875040
3736
Neden mi? Çünkü Rihanna değilsiniz ve kukla değilsiniz.
14:38
Your child does not think you're that interesting.
315
878800
2376
Çocuğun senin o kadar ilginç olduğunu düşünmüyor.
14:41
(Laughter)
316
881200
1136
(Gülüşmeler)
14:42
You only need 15 minutes.
317
882360
1976
Sadece 15 dakikaya ihtiyacın var.
14:44
My two- and four-year-old only ever want to play with me
318
884360
2776
2 ve 4 yaşındaki çocuklarım bir kere oynamak istedi
14:47
for about 15 minutes or so
319
887160
1416
yaklaşık olarak 15 dakika
14:48
before they think to themselves they want to do something else.
320
888600
3016
kendilerine düşünmeden önce bir şeyler yapmak istiyorlar.
14:51
It's an amazing 15 minutes, but it's 15 minutes.
321
891640
3576
harika geçen 15 dakika, ama sadece 15 dakika.
14:55
If I'm not a ladybug or a piece of candy, I'm invisible after 15 minutes.
322
895240
3976
Eğer ben bir şeker veya uğur böceği değilsem, 15 dakikadan sonra görülmezim.
14:59
(Laughter)
323
899240
1016
(Gülüşmeler)
15:00
And my 13-year-old, if I can get a 13-year-old to talk to me for 15 minutes
324
900280
4736
13 yaşındaki kızımla 15 dakika konuşabilirsem
15:05
I'm Parent of the Year.
325
905040
1336
yılın ebeveyni sayılırım.
15:06
(Laughter)
326
906400
1656
(Gülüşmeler)
15:08
15 minutes is all you need.
327
908080
1736
İhtiyacın olan sadece 15 dakika.
15:09
I can totally pull off 15 minutes of uninterrupted time on my worst day.
328
909840
4640
Günümden kesintisiz geçecek olan 15 dakikayı koparabilirim.
15:15
Uninterrupted is the key.
329
915120
2096
Kesintisizlik anahtar kelimedir.
15:17
No cell phone, no laundry, no anything.
330
917240
2896
Cep telefonu olmadan, çamaşır yıkamadan, hiç birşey yok.
15:20
You have a busy life. You have to get dinner on the table.
331
920160
2736
Meşgul geçen bir hayatın var. Masaya akşam yemeğini hazırlamalısın.
15:22
You have to force them to bathe. But you can do 15 minutes.
332
922920
3136
Banyo yapmaları için onları zorlaman gerek.
Ama 15 dakikayı yaşayabilirsin.
15:26
My kids are my happy place, they're my world,
333
926080
2416
Çocuklarım huzurum, yerimdir, onlar benim dünyam,
15:28
but it doesn't have to be your kids,
334
928520
2496
çocukların olmak zorunda değil,
15:31
the fuel that feeds your hum,
335
931040
1416
uğultunu besleyen yakıt,
15:32
the place where life feels more good than not good.
336
932480
2656
yaşamın iyi olmaktan öte olduğu her yerde olabilir.
15:35
It's not about playing with your kids,
337
935160
2496
Sadece çocuklarınla oynamak değil,
15:37
it's about joy.
338
937680
1256
söz konusu keyif almak.
15:38
It's about playing in general.
339
938960
2360
Genel anlamda oyundan bahsediyorum.
15:42
Give yourself the 15 minutes.
340
942160
1936
Kendine 15 dakika ver.
15:44
Find what makes you feel good.
341
944120
2176
Seni iyi hissettiren bir şeyler bul.
15:46
Just figure it out and play in that arena.
342
946320
3280
Onu keşfet ve o alanda oyna.
15:50
I'm not perfect at it. In fact, I fail as often as I succeed,
343
950920
4176
Bu konuda mükemmel değildim. Hatta bazen başarılı olduğum
kadar başarısızım da,
15:55
seeing friends, reading books, staring into space.
344
955120
2840
arkadaşlarını gör, kitap oku boşluğu izle.
15:58
"Wanna play?" starts to become shorthand for indulging myself
345
958640
3056
"Oynamak ister misin?" kendimi şımartmak için kısayol oldu
16:01
in ways I'd given up on right around the time I got my first TV show,
346
961720
4216
ilk Tv şov sıralarında tam vazgeçecekken,
16:05
right around the time I became a titan-in-training,
347
965960
2736
eğitimde dev olduğum sıralarda,
16:08
right around the time I started competing with myself for ways unknown.
348
968720
3400
bilinmeyen yollarlar kendim ile yarıştığım sıralarda,
16:13
15 minutes? What could be wrong with giving myself my full attention
349
973240
3496
Sadece 15 dakika? Kendime 15 dakikalığına
16:16
for 15 minutes?
350
976760
1320
tüm dikkatimi versem ne kaybederim?
16:18
Turns out, nothing.
351
978520
1840
Sonuç, hiç bir şey.
16:20
The very act of not working has made it possible for the hum to return,
352
980960
4056
Çalışamamak uğultunun geri gelmesine olanak sağladı,
16:25
as if the hum's engine could only refuel while I was away.
353
985040
3440
sanki, uzakta olduğum sırada uğultunun makinesi yakıtını tazeledi.
16:29
Work doesn't work without play.
354
989600
2520
Oyun olmadan iş düzgün sayılmaz.
16:33
It takes a little time, but after a few months,
355
993400
2640
Biraz zaman alıyor, ama bir kaç ay sonra
16:36
one day the floodgates open
356
996600
1616
bir gün bent kapakları açılıyor
16:38
and there's a rush, and I find myself standing in my office
357
998240
3376
ve bir acele bir telaş, kendimi ofisimde buluyorum
16:41
filled with an unfamiliar melody, full on groove inside me,
358
1001640
4096
tanıdık olmayan bir melodi ile dolu, içimi dolduran harika hissiyat,
16:45
and around me, and it sends me spinning with ideas,
359
1005760
2776
etrafımda, bana fikirler gönderiyor,
16:48
and the humming road is open, and I can drive it and drive it,
360
1008560
3056
uğultunun kapısı açık, onu sürebilirim,
16:51
and I love working again.
361
1011640
1760
ve ben işimi tekrar seviyorum.
16:54
But now, I like that hum, but I don't love that hum.
362
1014000
3736
Ama şimdi, uğultuyu beğeniyorum, fakat o uğultuyu sevmiyorum.
16:57
I don't need that hum.
363
1017760
1256
O uğultuya ihtiyacım yok.
16:59
I am not that hum. That hum is not me,
364
1019040
3176
Ben o uğultu değildim, uğultu ben değil,
17:02
not anymore.
365
1022240
1200
artık değil.
17:04
I am bubbles and sticky fingers and dinners with friends.
366
1024040
3696
Ben baloncuk kabarcığı, yapışkan eller ve yemek masasındaki arkadaşlarım.
17:07
I am that hum.
367
1027760
1200
Ben bu uğultuyum.
17:09
Life's hum.
368
1029400
1336
Yaşam bir uğultu.
17:10
Love's hum.
369
1030760
1296
Aşk, sevgi bir uğultu.
17:12
Work's hum is still a piece of me, it is just no longer all of me,
370
1032080
4239
İş uğultusu hala benim bir parçam, ama benim tamamım sayılmaz,
17:16
and I am so grateful.
371
1036880
1520
ve çok minnettarım.
17:19
And I don't give a crap about being a titan,
372
1039200
2096
Ve benim için dev olmak çokta önem ifade etmiyor,
17:21
because I have never once seen a titan play Red Rover, Red Rover.
373
1041319
3161
çünkü daha önceleri Red Rover oynayan bir dev görmedim.
17:25
I said yes to less work and more play, and somehow I still run my world.
374
1045880
4295
Daha az işe, daha çok oyuna evet dedim ilginçtir ki; dünyam hala dönüyor.
17:30
My brain is still global. My campfires still burn.
375
1050200
2960
Beynim hala evrensel kamp ateşlerim hala yanıyor.
17:33
The more I play, the happier I am, and the happier my kids are.
376
1053960
3399
Daha çok oynadıkça daha çok mutluyum ve çocuklar da daha çok mutlu.
17:37
The more I play, the more I feel like a good mother.
377
1057920
3256
Daha çok oynadıkça kendimi iyi bir anne gibi hissediyorum.
17:41
The more I play, the freer my mind becomes.
378
1061200
2456
Daha çok oynadıkça zihnim o kadar özgür oluyor.
17:43
The more I play, the better I work.
379
1063680
1896
Daha çok oynadıkça daha iyi çalışıyorum.
17:45
The more I play, the more I feel the hum,
380
1065600
2496
Daha çok oynadıkça, uğultuyu daha çok hissediyorum.
17:48
the nation I'm building, the marathon I'm running,
381
1068120
2376
İnşa ettiğim ulus koştuğum maraton,
17:50
the troops, the canvas, the high note, the hum, the hum,
382
1070520
2620
askerler, tuvaller yüksek nota ve uğultu, uğultu,
17:53
the other hum, the real hum,
383
1073164
2400
diğer uğultu, gerçek uğultu,
17:56
life's hum.
384
1076000
1456
yaşam bir uğultudur.
17:57
The more I feel that hum,
385
1077480
1256
Uğultuyu hissettikçe
17:58
the more this strange, quivering, uncocooned,
386
1078760
3536
bu titrek, garip, kozalaşmamış olan
18:02
awkward, brand new,
387
1082320
1336
ilginçtir ki; yepyeni oluyor.
18:03
alive non-titan feels like me.
388
1083680
2520
Canlı dev olmayanlar benim gibi hissediyor.
18:07
The more I feel that hum, the more I know who I am.
389
1087120
2880
Uğultuyu hissettikçe, kendimi daha iyi tanıyorum.
18:10
I'm a writer, I make stuff up, I imagine.
390
1090560
3120
Ben bir yazarım, bir şeyler hayal eder ve yaratırım.
18:14
That part of the job, that's living the dream.
391
1094400
2856
İşin bir parçası rüyayı yaşamaktır.
18:17
That's the dream of the job.
392
1097280
2080
Rüya gibi iş buna denir.
18:19
Because a dream job should be a little bit dreamy.
393
1099960
2920
Çünkü rüya gibi işin bir miktar rüya içermesi gerekir.
18:23
I said yes to less work and more play.
394
1103840
2920
Daha az işe ve daha çok oyuna evet dedim.
18:27
Titans need not apply.
395
1107680
1680
Devin gereksinimleri uygulanmaz
18:30
Wanna play?
396
1110160
1200
Oynamak ister misin?
18:31
Thank you.
397
1111960
1216
Teşekkür ederim.
18:33
(Applause)
398
1113200
9680
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7