Steve Keil: A manifesto for play, for Bulgaria and beyond

Steve Keil: Bulgaristan ve ötesi için oyun manifestosu

53,150 views

2011-06-15 ・ TED


New videos

Steve Keil: A manifesto for play, for Bulgaria and beyond

Steve Keil: Bulgaristan ve ötesi için oyun manifestosu

53,150 views ・ 2011-06-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Samet Kütük Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
I'm here today
0
15260
3000
Bugün burada
00:18
to start a revolution.
1
18260
2000
bir devrim başlatmak için bulunuyorum.
00:20
Now before you get up in arms,
2
20260
2000
Şimdi, silahlarımızı kuşanmadan,
00:22
or you break into song,
3
22260
2000
şarkımızı söylemeden,
00:24
or you pick a favorite color,
4
24260
2000
ya da rengimizi seçmeden önce,
00:26
I want to define what I mean by revolution.
5
26260
3000
devrim derken ne kastettiğimi tanımlamak istiyorum.
00:29
By revolution,
6
29260
2000
Devrim derken,
00:31
I mean a drastic and far-reaching change
7
31260
3000
şiddetli ve etkisi uzun sürecek
00:34
in the way we think and behave --
8
34260
3000
düşünme şeklimizi ve davranışlarımızı etkileyecek
00:37
the way we think and the way we behave.
9
37260
3000
değişimlerden bahsediyorum.
00:40
Now why, Steve, why do we need a revolution?
10
40260
3000
Peki, Steve, neden bir devrime ihtiyacımız var?
00:43
We need a revolution
11
43260
2000
Bir devrime ihtiyacımız var çünkü
00:45
because things aren't working; they're just not working.
12
45260
3000
işler yolunda gitmiyor; evet, işler yolunda gitmiyor.
00:48
And that makes me really sad
13
48260
2000
Ve bu beni oldukça üzüyor
00:50
because I'm sick and tired of things not working.
14
50260
3000
çünkü işlerin yolunda gitmediğini görmekten yoruldum ve sıkıldım artık.
00:53
You know, I'm sick and tired of us not living up to our potential.
15
53260
3000
Potansiyelimize ulaşmadan yaşamaktan sıkıldım artık.
00:56
I'm sick and tired of us being last.
16
56260
3000
Sonuncu olmamızdan sıkıldım.
00:59
And we are last place in so many things --
17
59260
3000
Üstelik bir çok şeyde son sıradayız --
01:02
for example, social factors.
18
62260
3000
örneğin, toplum faktöründe.
01:05
We're last place in Europe in innovation.
19
65260
3000
İnovasyonda Avrupa'nın son sırasındayız.
01:08
There we are right at the end, right at the bottom,
20
68260
3000
İşte en sonda, en altta oradayız,
01:11
last place as a culture that doesn't value innovation.
21
71260
3000
inovasyona değer vermeyen bir toplum olarak son sıradayız.
01:14
We're last place in health care,
22
74260
2000
Sağlık hizmetlerinde son sıradayız,
01:16
and that's important for a sense of well-being.
23
76260
2000
ve sağlık hizmetleri refah açısından çok önemli değil mi?
01:18
And there we are, not just last in the E.U.,
24
78260
2000
İşte oradayız, yalnızca Avrupa Birliği'nde değil,
01:20
we're last in Europe, at the very bottom.
25
80260
2000
tüm Avrupa'da, en alt sıradayız.
01:22
And worst of all,
26
82260
2000
Ve en kötüsü de,
01:24
it just came out three weeks ago, many of you have seen it, The Economist.
27
84260
3000
yalnızca 3 hafta önce açıklandı, birçoğunuz da görmüş olmalı, The Economist.
01:27
We're the saddest place on Earth,
28
87260
3000
Kişi paşına düşen gayrisafi milli hasılaya göre,
01:30
relative to GDP per capita --
29
90260
2000
dünyadaki en mutsuz toplumuz. --
01:32
the saddest place on Earth.
30
92260
2000
dünyadaki en mutsuz toplum...
01:34
That's social. Let's look at education.
31
94260
3000
Bu toplum faktörüydü. Şimdi de eğitime bakalım.
01:37
Where do we rank three weeks ago
32
97260
2000
Yine 3 hafta önce açıklanan
01:39
in another report by the OECD?
33
99260
2000
diğer bir OECD raporuna göre kaçıncı sıradayız?
01:41
Last in reading, math and science. Last.
34
101260
3000
Matematik ve fen bilimleri performansında son sıradayız. -- Sonuncu...
01:44
Business:
35
104260
2000
İş dünyası:
01:46
The lowest perception in the E.U.
36
106260
2000
Girişimcilerin, topluma katkıda bulunma algısında
01:48
that entrepreneurs provide benefits to society.
37
108260
3000
Avrupa Birliği'nde en düşük seviyedeyiz.
01:51
Why as a result, what happens?
38
111260
2000
Sonuç olarak da ne oluyor?
01:53
The lowest percentage of entrepreneurs starting businesses.
39
113260
3000
Girişimcilikte en düşük yüzde...
01:56
And this is despite the fact
40
116260
2000
Ve ortada olan bu duruma rağmen,
01:58
that everybody knows that small business
41
118260
2000
herkes bilir ki, küçük işletmeler
02:00
is the engine of economies.
42
120260
2000
ekonomilerin lokomotifleridir.
02:02
We hire the most people; we create the most taxes.
43
122260
3000
En çok istihdamı onlar yapar, en çok vergiyi onlar öder.
02:05
So if our engine's broken, guess what?
44
125260
3000
Eğer lokomotifiniz çalışmıyorsa, tahmin edin ne olur?
02:08
Last in Europe GDP per capita.
45
128260
3000
Kişi başına düşen gayrisafi milli hasılada Avrupa'da son sıradayız.
02:11
Last.
46
131260
2000
Sonuncu.
02:13
So it's no surprise, guys, that 62 percent of Bulgarians
47
133260
3000
Bu nedenle, Bulgarların yüzde 62'sinin
02:16
are not optimistic about the future.
48
136260
2000
gelecekten ümitli olmamasına şaşırmamalıyız.
02:18
We're unhappy, we have bad education,
49
138260
2000
Mutsuzuz, kötü bir eğitim sistemimiz var,
02:20
and we have the worst businesses.
50
140260
3000
ve en başarısız iş dünyasına sahibiz.
02:23
And these are facts, guys.
51
143260
2000
Bunlar gerçekler, arkadaşlar.
02:25
This isn't story tale; it's not make-believe.
52
145260
3000
Bunlar hikaye veya hayal ürünü değil.
02:28
It's not.
53
148260
2000
Hayır, değil.
02:30
It's not a conspiracy I have got against Bulgaria. These are facts.
54
150260
3000
Bulgaristan'a karşı kurduğum bir komplo da değil. Bunlar, gerçekler.
02:33
So I think it should be really, really clear
55
153260
2000
Bu nedenle, inanıyorum ki, çok açıkça kabul etmeliyiz,
02:35
that our system is broken.
56
155260
2000
Sistemimiz çökmüş halde.
02:37
The way we think, the way we behave,
57
157260
2000
Düşünme şeklimiz, davranışlarımız,
02:39
our operating system of behaving is broken.
58
159260
2000
işletim sistemimiz çökmüş halde.
02:41
We need a drastic change in the way we think and behave
59
161260
3000
Düşünme şeklimizde, davranışlarımızda
02:44
to transform Bulgaria for the better,
60
164260
2000
Bulgaristan'ı daha iyiye götürecek,
02:46
for ourselves, for our friends,
61
166260
2000
kendimiz, arkadaşlarımız,
02:48
for our family and for our future.
62
168260
2000
ailemiz ve geleceğimiz için şiddetli bir değişikliğe ihtiyacımız var.
02:50
How did this happen?
63
170260
2000
Tüm bunlar nasıl oldu?
02:52
Let's be positive now. We're going to get positive. How did this happen?
64
172260
3000
Şimdi biraz olumlu düşünelim. İyimser olacağız. Nasıl oldu tüm bunlar?
02:55
I think we're last because --
65
175260
2000
Sanıyorum ki, sonuncu sıradayız çünkü --
02:57
and this is going to be drastic to some of you --
66
177260
2000
ve bu bazılarınız için pek şaşırtıcı olacak --
02:59
because we are handicapping ourselves.
67
179260
2000
çünkü kendimizi engelliyoruz.
03:01
We're holding ourselves back
68
181260
2000
Kendimizi geri tutuyoruz
03:03
because we don't value play.
69
183260
2000
çünkü oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
03:05
I said "play," all right.
70
185260
2000
"Oynamak" dedim, evet.
03:07
In case some of you forgot what play is, this is what play looks like.
71
187260
3000
Bazılarınızın oynamanın ne olduğunu unutması ihtimaline karşı, işte oynamak şuna benzer.
03:10
Babies play, kids play,
72
190260
2000
Bebekler oynar, çocuklar oynar,
03:12
adults play.
73
192260
2000
yetişkinler oynar.
03:14
We don't value play.
74
194260
2000
Oynamaya yeterince değer vermiyoruz.
03:16
In fact, we devalue play.
75
196260
2000
Aslına bakarsanız, oynamayı değersizleştiriyoruz.
03:18
And we devalue it in three areas.
76
198260
2000
Ve özellikle 3 alanda bunu yapıyoruz.
03:20
Let's go back to the same three areas.
77
200260
2000
Önceki 3 alana tekrar dönelim.
03:22
Social: 45 years of what?
78
202260
2000
Sosyal: 45 yıl boyunca ne?
03:24
Of communism --
79
204260
2000
Komünizm --
03:26
of valuing the society and the state over the individual
80
206260
3000
bireyin karşısında toplum ve devlete değer verirken
03:29
and squashing, inadvertently,
81
209260
2000
yaratıcılığı, kendini ifade etmeyi ve inovasyonu
03:31
creativity, individual self-expression and innovation.
82
211260
4000
kasıtlı olarak sindirdi.
03:35
And instead, what do we value?
83
215260
2000
Peki buna karşın, neye değer veriyoruz?
03:37
Because it's shown
84
217260
2000
Çünkü biliyor ki,
03:39
the way we apply, generate and use knowledge
85
219260
4000
bilgiyi uygulama, üretme veya kullanma şeklimiz
03:43
is affected by our social and institutional context,
86
223260
2000
sosyal ve idari iklimden etkilenmektedir.
03:45
which told us what in communism?
87
225260
2000
Ki, komünizm bize ne söylüyor bu konuda?
03:47
To be serious.
88
227260
2000
Ciddi olmamızı.
03:49
To be really, really serious.
89
229260
2000
Gerçekten, gerçekten ciddi olmamızı.
03:51
It did.
90
231260
2000
Öyle de oldu.
03:53
(Applause)
91
233260
4000
(Alkışlar)
03:57
Be serious.
92
237260
2000
Ciddi ol.
03:59
I can't tell you how many times I've been scolded in the park
93
239260
3000
Size oyun parkında çocuklarımı oynamaları için serbest bıraktığımda
04:02
for letting my kids play on the ground.
94
242260
4000
kaç defa azarlandığımı anlatamam.
04:06
Heaven forbid they play in the dirt, the kal,
95
246260
3000
Hele ki, yerlerde, (kal),
04:09
or even worse, lokvi, water -- that will kill them.
96
249260
3000
hatta daha kötüsü, suda, (lokvi) -- bu onları çileden çıkaracaktır.
04:12
I have been told by babas and dyados
97
252260
2000
Büyükannem ve büyükbabam, bana,
04:14
that we shouldn't let our kids play so much
98
254260
3000
çocuklarımızın çok fazla oyun oynamasına izin vermemiz gerektiğini öğretti.
04:17
because life is serious
99
257260
2000
Çünkü hayat ciddi,
04:19
and we need to train them for the seriousness of life.
100
259260
2000
ve bizim de onları hayatın ciddiyetine hazırlamamız lazım.
04:21
We have a serious meme running through.
101
261260
3000
Bir ciddiyet geni taşıyoruz.
04:24
It's a social gene running through us.
102
264260
2000
Taşıdığımız bu gen, sosyallikle alakalı bir gen.
04:26
It's a serious gene.
103
266260
2000
Bu, ciddi bir gen.
04:28
It's 45 years of it
104
268260
2000
45 yılın bir ürünü,
04:30
that's created what I call the "baba factor."
105
270260
2000
ve ben buna "büyükanne faktörü" diyorum.
04:32
(Laughter)
106
272260
2000
(Gülüşler)
04:34
(Applause)
107
274260
2000
(Alkışlar)
04:36
And here's how it works.
108
276260
2000
İşte söyle çalışıyor.
04:38
Step one: woman says, "I want to have a baby. Iskam baby."
109
278260
3000
İlk adım: Kadın, "Bir bebek sahibi olmak istiyorum" der. (Iskam baby)
04:41
Step two: we get the baby. Woohoo!
110
281260
2000
Adım 2: Bebek dünyaya gelir. Woohoo!
04:43
But then what happens in step three?
111
283260
2000
Peki 3. adımda ne olur?
04:45
I want to go back to work
112
285260
2000
İşe geri dönmek istiyorum
04:47
because I need to further my career or I just want to go have coffees.
113
287260
3000
çünkü kariyerimi ilerletmek istiyorum ya da daha fazla kahve içmek istiyorum.
04:50
I'm going to give bebko to baba.
114
290260
3000
Bebeğimi, büyükannesine bırakacağım.
04:53
But we need to remember
115
293260
2000
Ama hatırlamalıyız ki,
04:55
that baba's been infected by the serious meme for 45 years.
116
295260
3000
büyükanne, 45 yıl boyunca bu ciddi gene maruz kalmıştı.
04:58
So what happens?
117
298260
2000
Peki şimdi ne olacak?
05:00
She passes that virus on to baby,
118
300260
3000
Virüsü bebeğe de geçirecek,
05:03
and it takes a really, really, really long time -- as the redwood trees --
119
303260
4000
ve ciddiyet geninin
05:07
for that serious meme
120
307260
2000
sistemimizden çıkması,
05:09
to get out of our operating system.
121
309260
3000
çok, çok uzun zaman alacak -- tıpkı bir sekoya ağacının büyümesi gibi
05:12
What happens then?
122
312260
2000
Peki, sonra ne olacak?
05:14
It goes into education where we have an antiquated education system
123
314260
3000
Köhnemiş eğitim sistemimizin bir parçası olacak. Bu sistem öyle ki,
05:17
that has little changed for 100 years,
124
317260
2000
100 sene içerisinde çok az değişime uğramış,
05:19
that values rote learning,
125
319260
2000
basmakalıpçılığa,
05:21
memorization and standardization,
126
321260
2000
ezberciliğe ve standardizasyona değer veren,
05:23
and devalues self-expression, self-exploration,
127
323260
3000
kendini ifade etmeyi, kendini keşfetmeyi,
05:26
questioning, creativity and play.
128
326260
2000
sorgulamayı, yaratıcılığı ve oynamayı değersizleştiren bir sistem.
05:28
It's a crap system.
129
328260
2000
İşe yaramaz bir sistem.
05:30
True story: I went looking for a school for my kid.
130
330260
4000
Gerçek bir hikaye: Çocuğumu göndermek için bir okul arıyordum.
05:34
We went to this prestigious little school
131
334260
2000
Prestijli, küçük bir okula gittik
05:36
and they say they're going to study math 10 times a week
132
336260
2000
orada, öğrencilerin haftada 10 saat matematik,
05:38
and science eight times a week
133
338260
2000
8 saat ise fen bilimleri çalışacaklarını,
05:40
and reading five times a day and all this stuff.
134
340260
2000
ve günde 5 defa okuma saatleri olacağı ve benzeri şeyleri söylediler.
05:42
And we said, "Well what about play and recess?"
135
342260
3000
Biz de dedik ki, "Peki ya oyun saatleri ve teneffüsler?"
05:45
And they said, "Ha. There won't be a single moment in the schedule."
136
345260
3000
Cevaben, "İşte onlar için programda tek bir an bile olmayacak" dediler.
05:48
(Laughter)
137
348260
2000
(Gülüşler)
05:50
And we said, "He's five."
138
350260
2000
"O daha 5 yaşında" dedik.
05:52
What a crime. What a crime.
139
352260
2000
Bu bir suç, bu bir suç.
05:54
And it's a crime
140
354260
2000
Şöyle de bir suç var ki,
05:56
that our education system is so serious because education is serious
141
356260
3000
eğitim sistemimiz o kadar ciddi ki, çünkü eğitim ciddi olmalıdır,
05:59
that we're creating mindless, robotic workers
142
359260
2000
önceden delinmiş deliklere vidalar yerleştirmek için
06:01
to put bolts in pre-drilled holes.
143
361260
2000
aldırışsız, robotik işçiler üretiyoruz.
06:03
But I'm sorry, the problems of today
144
363260
2000
Üzgünüm ama, bugünün problemleri
06:05
are not the problems of the Industrial Revolution.
145
365260
2000
endüstriyel devrimin sorunları ile aynı değil.
06:07
We need adaptability,
146
367260
2000
Adapte olabilmeye,
06:09
the ability to learn how to be creative and innovative.
147
369260
3000
nasıl yaratıcı ve inovatif olabiliriz öğrenmeye ihtiyacımız var.
06:12
We don't need mechanized workers.
148
372260
2000
Tamamen mekanize edilmiş işçilere ihtiyacımız yok.
06:14
But no, now our meme goes into work where we don't value play.
149
374260
3000
Ama hayır, oynamaya değer vermediğimiz iş yerlerimize gidiyoruz.
06:17
We create robotic workers that we treat like assets,
150
377260
3000
Mal varlığımız gibi davrandığımız robotik işçiler üretiyor,
06:20
to lever and just throw away.
151
380260
2000
sonra da kaldırıp atıyoruz.
06:22
What are qualities of a Bulgarian work?
152
382260
3000
Bulgar iş gücünün özellikleri neler?
06:25
Autocratic --
153
385260
2000
Despot --
06:27
do what I say because I'm the chef.
154
387260
2000
söylediğimi yapacaksın, çünkü ben amirinim.
06:29
I'm the boss and I know better than you.
155
389260
2000
Ben patronum ve senin bildiğinden daha iyisini biliyorum.
06:31
Untrusting -- you're obviously a criminal, so I'm going to install cameras.
156
391260
3000
Güvensiz -- belli ki bir suçlusun, o nedenle kamera sistemi kurduracağım.
06:34
(Laughter)
157
394260
2000
(Gülüşler)
06:36
Controlling --
158
396260
2000
Kontrolcü --
06:38
you're obviously an idiot, so I'm going to make
159
398260
2000
belli bir ahmaksın, o nedenle önüne
06:40
a zillion little processes for you to follow so you don't step out of the box.
160
400260
3000
kaidelerden şaşmanı engelleyecek, izlemen gereken zilyon tane proses icat edeceğim.
06:43
So they're restrictive -- don't use your mobile phone,
161
403260
2000
Kısıtlamacılar -- cep telefonlarınızı kullanmayın,
06:45
don't use your laptop, don't search the Internet,
162
405260
2000
dizüstü bilgisayarlarınızı kullanmayın, internette arama yapmayın,
06:47
don't be on I.M.
163
407260
2000
anlık mesajlaşma programları kullanmayın.
06:49
That's somehow unprofessional and bad.
164
409260
2000
Nedense bu bir şekilde profesyonel olmayan, kötü bir şey.
06:51
And at the end of the day, it's unfulfilling
165
411260
2000
Ve günün sonunda, tatminsiz hissediyorsunuz
06:53
because you're controlled, you're restricted, you're not valued
166
413260
3000
çünkü kontrol edildiniz, kısıtlandınız, değersizleştirildiniz
06:56
and you're not having any fun.
167
416260
2000
ve eğlenemediniz.
06:58
In social, in education and in our business,
168
418260
2000
Sosyal hayatta, eğitimde ve iş dünyamızda
07:00
don't value play.
169
420260
2000
oynamaya değer vermiyoruz.
07:02
And that's why we're last,
170
422260
2000
İşte bu yüzden son sıradayız,
07:04
because we don't value play.
171
424260
2000
çünkü oynamaya değer vermiyoruz.
07:06
And you can say, "That's ridiculous, Steve. What a dumb idea.
172
426260
3000
Şöyle diyebilirsiniz, "Bu çok saçma, Steve. Ne aptal bir fikir.
07:09
It can't be because of play.
173
429260
2000
Oynamaktan olamaz tüm bunlar.
07:11
Just play, that's a stupid thing."
174
431260
2000
Yani, oynamak, çok saçma bir şey."
07:13
We have the serious meme in us.
175
433260
2000
Ciddiyet sosyal genine sahibiz biz.
07:15
Well I'm going to say no.
176
435260
2000
Yine de ben hayır diyeceğim.
07:17
And I will prove it to you in the next part of the speech --
177
437260
3000
Ve konuşmamın geri kalan kısmında size,
07:20
that play is the catalyst, it is the revolution,
178
440260
3000
oynamanın katalizör görevi gördüğünü, Bulgaristan'ı
07:23
that we can use to transform Bulgaria for the better.
179
443260
3000
daha iyi bir yere götürecek devrim olduğunu kanıtlayacağım.
07:26
Play:
180
446260
2000
Oynamak:
07:28
our brains
181
448260
2000
Beyinlerimiz
07:30
are hardwired for play.
182
450260
2000
oynamak üzere bağıntılanmıştır.
07:32
Evolution has selected,
183
452260
2000
Evrim,
07:34
over millions and billions of years,
184
454260
3000
milyonlarca, milyarlarca sene boyunca
07:37
for play in animals and in humans.
185
457260
3000
insanların ve hayvanların oynamasını seçmiştir.
07:40
And you know what?
186
460260
2000
Peki şunu biliyor musunuz?
07:42
Evolution does a really, really good job
187
462260
2000
Evrim gerçekten de,
07:44
of deselecting traits that aren't advantageous to us
188
464260
3000
bize avantaj sağlamayacak özellikleri eleyip
07:47
and selecting traits for competitive advantage.
189
467260
3000
bize rekabette avantaj sağlayacak özellikleri seçmekte oldukça başarılıdır.
07:50
Nature isn't stupid, and it selected for play.
190
470260
3000
Doğa aptal değildir, ve doğa oynamayı onaylar.
07:53
Throughout the animal kingdom, for example:
191
473260
2000
Hayvanların krallığında mesela:
07:55
ants. Ants play.
192
475260
2000
karıncalar. Karıncalar oynar.
07:57
Maybe you didn't know that.
193
477260
2000
Belki de bunu bilmiyordunuz.
07:59
But when they're playing,
194
479260
2000
Bir de karıncalar oynarken,
08:01
they're learning the social order and dynamics of things.
195
481260
2000
sosyal düzeni ve sosyal dinamikleri öğrenirler.
08:03
Rats play, but what you might not have known
196
483260
2000
Fareler oynar, fakat şunu bilmiyor olabilirsiniz
08:05
is that rats that play more
197
485260
2000
oyun oynayan fareler
08:07
have bigger brains
198
487260
2000
daha büyük bir beyne sahip olur
08:09
and they learn tasks better,
199
489260
2000
ve görevleri daha çabuk öğrenirler.
08:11
skills.
200
491260
2000
Veya yetenekleri.
08:13
Kittens play. We all know kittens play.
201
493260
2000
Kediler oynar. Zaten hepimiz kedilerin oynadığını biliyoruz.
08:15
But what you may not know
202
495260
2000
Ama şunu bilmeyebilirsiniz
08:17
is that kittens deprived of play
203
497260
3000
oynamaktan alıkonulmuş kediler
08:20
are unable to interact socially.
204
500260
2000
sosyal iletişime geçmekte başarısız olurlar.
08:22
They can still hunt, but they can't be social.
205
502260
3000
Avlanabilirler, ama sosyalleşemezler.
08:25
Bears play.
206
505260
2000
Ayılar oynar.
08:27
But what you may not know
207
507260
2000
Ama şunu bilmiyor olabilirsiniz
08:29
is that bears that play more survive longer.
208
509260
3000
oyun oynayan ayılar daha uzun süre hayatta kalabilir.
08:32
It's not the bears that learn how to fish better.
209
512260
2000
Nasıl daha iyi balık tutabileceğini öğrenen ayılar değil,
08:34
It's the ones that play more.
210
514260
3000
daha çok oyun oynayan ayılar.
08:37
And a final really interesting study --
211
517260
2000
Son olarak çok ilginç bir çalışmaya göre --
08:39
it's been shown, a correlation
212
519260
2000
oyun oynamak ile beyin büyüklüğü arasında
08:41
between play and brain size.
213
521260
2000
bir ilinti vardır.
08:43
The more you play, the bigger the brains there are.
214
523260
3000
Ne kadar çok oyun oynarsanız, o kadar büyük bir beyne sahip olursunuz.
08:46
Dolphins, pretty big brains, play a lot.
215
526260
3000
Yunuslar, oldukça büyük beyinleri vardır, oldukça çok oynarlar.
08:49
But who do you think
216
529260
2000
Ama sizce
08:51
with the biggest brains are the biggest players?
217
531260
3000
en büyük beyne sahip olan, en büyük oyuncular kimdir?
08:54
Yours truly: humans.
218
534260
2000
Tabii ki siz: insanlar.
08:56
Kids play, we play --
219
536260
2000
Çocuklar oynar,
08:58
of every nationality, of every race,
220
538260
2000
tüm milletlerden, tüm ırklardan,
09:00
of every color, of every religion.
221
540260
2000
tüm renklerden, tüm dinlerden herkes oynar.
09:02
It's a universal thing -- we play.
222
542260
2000
Bu evrensel bir şeydir. -- Oyun oynarız.
09:04
And it's not just kids, it's adults too.
223
544260
3000
Sadece çocuklar da değil, yetişkinler de oynar.
09:07
Really cool term: neoteny --
224
547260
2000
Çok havalı bir terim: neoteni --
09:09
the retention of play and juvenile traits in adults.
225
549260
3000
Yetişkinlerde oynama ve çocuksu davranışların sürmesi.
09:12
And who are the biggest neotenists?
226
552260
2000
Peki en meşhur neotenistler kimdir?
09:14
Humans. We play sports.
227
554260
2000
İnsanlar. Spor yaparız.
09:16
We do it for fun, or as Olympians, or as professionals.
228
556260
2000
Eğlence için, olimpiyatlar için ya da profesyonel anlamda spor yaparız.
09:18
We play musical instruments.
229
558260
2000
Müzik enstrümanları çalarız.
09:20
We dance, we kiss, we sing,
230
560260
2000
Dans ederiz, öpüşürüz, şarkı söyleriz,
09:22
we just goof around.
231
562260
2000
öylece oyalanırız.
09:24
We're designed by nature to play
232
564260
3000
Doğa tarafından, doğumumuzdan başlayarak
09:27
from birth to old age.
233
567260
3000
yaşlanana kadar dahi oynamak üzere tasarlandık.
09:30
We're designed to do that continuously --
234
570260
3000
Bunu sürekli yapacak şekilde --
09:33
to play and play a lot
235
573260
2000
oynayacak, daha çok oynayacak
09:35
and not stop playing.
236
575260
2000
ve oynamayı bırakmayacak şekilde tasarlandık.
09:37
It is a huge benefit.
237
577260
3000
Bunun bize büyük yararları var.
09:40
Just like there's benefits to animals,
238
580260
2000
Tıpkı hayvanlara yararlı olduğu gibi,
09:42
there's benefits to humans.
239
582260
2000
biz, insanlara da yararları var.
09:44
For example, it's been shown
240
584260
2000
Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki,
09:46
to stimulate neural growth in the amygdala,
241
586260
2000
oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki
09:48
in the area where it controls emotions.
242
588260
2000
sinir gelişimini uyarmaktadır.
09:50
It's been shown to promote pre-frontal cortex development
243
590260
3000
Kavramanın gerçekleştiği alın korteksinin
09:53
where a lot of cognition is happening.
244
593260
2000
gelişimini arttırmaktadır.
09:55
As a result, what happens?
245
595260
2000
Bu bize neyi gösteriyor?
09:57
We develop more emotional maturity if we play more.
246
597260
3000
Oyun oynadıkça, daha fazla duygusal olgunluğa erişiyoruz.
10:00
We develop better decision-making ability
247
600260
2000
Oyun oynadıkça, daha iyi karar verme yetisine
10:02
if we play more.
248
602260
2000
sahip oluyoruz.
10:04
These guys are facts.
249
604260
2000
Bunlar gerçekler.
10:06
It's not fiction, it's not story tales, it's not make-believe;
250
606260
2000
Bunlar kurgu, masal ya da sizi inandırmaya çalışmam değil.
10:08
it's cold, hard science.
251
608260
2000
Bunlar yalansız, güçlü bilimsel gerçekler.
10:10
These are the benefits to play.
252
610260
3000
Bunlar oyun oynamanın getirileri.
10:13
It is a genetic birthright that we have,
253
613260
3000
Tıpkı yürümek ya da görmek gibi,
10:16
like walking or speaking or seeing.
254
616260
3000
doğuştan sahip olduğumuz bir hak.
10:19
And if we handicap ourselves with play,
255
619260
2000
Ve eğer oyun oynamayı engellersek,
10:21
we handicap ourselves
256
621260
2000
kendimizi engellemiş oluruz;
10:23
as if we would with any other birthright that we have.
257
623260
2000
tıpkı diğer haklarımızdan engellenebileceğimiz şekilde.
10:25
We hold ourselves back.
258
625260
3000
Kendimizi sınırlıyoruz.
10:29
Little exercise just for a second:
259
629260
2000
Şimdi küçük bir alıştırma yapalım:
10:31
close your eyes
260
631260
2000
gözlerinizi kapatın
10:33
and try to imagine a world without play.
261
633260
3000
ve oyun oynanmayan bir dünya hayal edin.
10:36
Imagine a world without theater, without the arts,
262
636260
3000
Tiyatrodan, sanattan,
10:39
without song, without dancing,
263
639260
3000
şarkılardan, danstan,
10:42
without soccer, without football,
264
642260
2000
futboldan
10:44
without laughter.
265
644260
2000
gülmekten yoksun bir dünya hayal edin.
10:46
What does this world look like?
266
646260
2000
Neye benziyor hayal ettiğiniz dünya?
10:48
It's pretty bleak.
267
648260
2000
Bayağı kasvetli olmalı.
10:50
It's pretty glum.
268
650260
2000
Ya da bayağı hüzünlü.
10:52
Now imagine your workplace.
269
652260
2000
Şimdi işyerinizi düşünün.
10:54
Is it fun? Is it playful?
270
654260
2000
Eğlenceli mi? Neşeli mi?
10:56
Or maybe the workplace of your friends -- here we're forward thinking.
271
656260
3000
Ya da arkadaşlarınızın işyerleri -- daha geniş düşünüyoruz
10:59
Is it fun? Is it playful?
272
659260
2000
Eğlenceli mi? Neşeli mi?
11:01
Or is it crap? Is it autocratic, controlling,
273
661260
3000
Yoksa saçmalık mı? Despot, kontrolcü,
11:04
restrictive and untrusting and unfulfilling?
274
664260
3000
kısıtlayıcı, güvensiz ya da tatminsiz mi?
11:09
We have this concept
275
669260
2000
Oynamanın tersinin çalışmak olduğu
11:11
that the opposite of play is work.
276
671260
3000
gibi bir algıya sahibiz.
11:14
We even feel guilty if we're seen playing at work.
277
674260
3000
Hatta, işte oyun oynarken görüldüğümüz zaman suçlu hissediyoruz.
11:17
"Oh, my colleagues see me laughing. I must not have enough work,"
278
677260
3000
"İş arkadaşım beni gülerken gördü. Yeterince çalışmadığımı düşünüyor olmalı,"
11:20
or, "Oh, I've got to hide because my boss might see me.
279
680260
3000
ya da, "Bir yerlere saklanmalıyım ki, patronum beni görmesin."
11:23
He's going to think I'm not working hard."
280
683260
3000
Yoksa "yeterince çalışmadığımı" düşünecek.
11:26
But I have news for you: our thinking is backwards.
281
686260
2000
Ama size bir haberim var: biz tam tersi düşünüyoruz.
11:28
The opposite of play
282
688260
2000
Oyun oynamanın tersi
11:30
is not work.
283
690260
2000
çalışmak değildir.
11:32
The opposite of play
284
692260
2000
Oyun oynamanın tersi
11:34
is depression. It's depression.
285
694260
3000
depresyondur. Evet, depresyon.
11:37
In fact,
286
697260
2000
Aslına bakarsanız,
11:39
play improves our work.
287
699260
2000
oynamak, çalışmanıza katkı sağlar.
11:41
Just like there's benefits for humans and animals,
288
701260
2000
Tıpkı hayvanlara ve insanlara yararlı olduğu gibi,
11:43
there's benefits for play at work.
289
703260
2000
çalışmaya da yararı vardır.
11:45
For example, it stimulates creativity.
290
705260
4000
Örneğin, yaratıcılığı geliştirir.
11:49
It increases our openness to change.
291
709260
3000
Değişime olan açıklığımızı arttırır.
11:52
It improves our ability to learn.
292
712260
2000
Öğrenme kabiliyetimizi geliştirir.
11:54
It provides a sense of purpose and mastery --
293
714260
2000
Motivasyon için çok önemli iki şey olan azim ve mahareti
11:56
two key motivational things
294
716260
2000
sağlayarak
11:58
that increase productivity,
295
718260
2000
üretkenliği arttırır
12:00
through play.
296
720260
2000
oynamak yoluyla.
12:02
So before you start thinking of play as just not serious,
297
722260
3000
Yani, siz oynamanın ciddi bir şey olmadığını düşünmediğiniz sürece
12:05
play doesn't mean frivolous.
298
725260
2000
oynamak anlamsız değildir.
12:07
You know, the professional athlete that loves skiing,
299
727260
2000
Bilirsiniz ki, kayak yapan bir sporcu
12:09
he's serious about it, but he loves it.
300
729260
3000
bunu ciddiye alır, fakat aynı zamanda kaymayı da sever.
12:12
He's having fun, he's in the groove, he's in the flow.
301
732260
3000
Eğleniyordur, havasındadır.
12:15
A doctor might be serious,
302
735260
2000
Bir doktor ciddi olabilir,
12:17
but laughter's still a great medicine.
303
737260
3000
fakat hala gülmek çok önemli bir ilaçtır.
12:21
Our thinking is backwards.
304
741260
2000
Biz tam tersi düşünüyoruz.
12:23
We shouldn't be feeling guilty.
305
743260
2000
Kendimizi suçlu hissetmemeliyiz.
12:25
We should be celebrating play.
306
745260
2000
Oynadığımız için sevinmeliyiz.
12:27
Quick example from the corporate world.
307
747260
2000
İş dünyasından küçük bir örnek:
12:29
FedEx, easy motto: people, service, profit.
308
749260
3000
FedEx'in sade mottosu: insan, hizmet, kar.
12:32
If you treat your people like people, if you treat them great,
309
752260
3000
Çalışanlarına insan gibi davranırsan, onlara gerçekten iyi davranırsan,
12:35
they're happier, they're fulfilled, they have a sense of mastery and purpose.
310
755260
3000
mutlu olurlar, tatmin olmuş hissederler, bir amaçlarının olduğunu bilir, işe yaradıklarını hissederler.
12:38
What happens? They give better service --
311
758260
2000
Bu da ne getiriyor? Daha iyi hizmet veriyorlar --
12:40
not worse, but better.
312
760260
2000
daha kötü değil, daha iyi.
12:42
And when customers call for service
313
762260
2000
Müşteriler bir hizmet almak için aradığında
12:44
and they're dealing with happy people that can make decisions and are fulfilled,
314
764260
3000
iyi kararlar verebilen, tatminkar insanlar ile konuşuyorlar
12:47
how do the customers feel? They feel great.
315
767260
2000
sonuçta müşteriler nasıl hissediyor? Harika hissediyor.
12:49
And what do great customers do, great-feeling customers?
316
769260
3000
Peki iyi hisseden müşteri ne yapıyor?
12:52
They buy more of your service and they tell more of their friends,
317
772260
2000
Sizden daha fazla hizmet alıyor ve daha fazla arkadaşlarına sizden bahsediyor,
12:54
which leads to more profit.
318
774260
2000
bu da daha fazla karlılık sağlıyor.
12:56
People, service, profit.
319
776260
2000
İnsan, hizmet, kar.
12:58
Play increases productivity, not decreases.
320
778260
3000
Oynamak üretkenliği arttırır, azaltmaz.
13:01
And you're going to say,
321
781260
2000
Diyeceksiniz ki,
13:03
"Gee, that can work for FedEx out there in the United States,
322
783260
2000
"A.B.D.'de FedEx için bu işe yarayabilir,
13:05
but it can't work in Bulgaria.
323
785260
2000
ama Bulgaristan için işe yaramaz.
13:07
No way. We're different."
324
787260
2000
Asla. Biz farklıyız."
13:09
It does work in Bulgaria, you guys. Two reasons.
325
789260
2000
Bulgaristan için de işe yarar. İki nedeni var.
13:11
One, play is universal.
326
791260
2000
Bir, oynamak evrenseldir.
13:13
There's nothing weird about Bulgarians that we can't play,
327
793260
3000
Bulgarlar oynayamaz diye bir şey yoktur,
13:16
besides the serious meme that we have to kick out.
328
796260
2000
her ne kadar bu ciddiyet genini sistemimizden atmak zorunda olsak da.
13:18
Two, I've tried it. I've tried at Sciant.
329
798260
3000
İki, ben denedim. Sciant'taki kişisel tecrübemde denedim.
13:21
When I got there, we had zero happy customers.
330
801260
2000
Ben buraya geldiğimde hiç mutlu müşterimiz yoktu.
13:23
Not one customer would refer us.
331
803260
2000
Hiçbir müşterimiz bizi tavsiye etmezdi.
13:25
I asked them all.
332
805260
2000
Hepsine sordum.
13:27
We had marginal profit -- I did.
333
807260
2000
Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk -- ben yaptım.
13:29
We had marginal profits,
334
809260
2000
Ucu ucuna kazanç sağlıyorduk
13:31
and we had unhappy stakeholders.
335
811260
2000
ve mutsuz hissedarlarımız vardı.
13:33
Through some basic change,
336
813260
2000
Bazı basit değişiklikler ile
13:35
change like improving transparency,
337
815260
3000
şeffaflığı arttırarak,
13:38
change like promoting self-direction
338
818260
2000
kendi kendini yönetmeyi değerlendirerek,
13:40
and collaboration, encouraging collaboration,
339
820260
3000
ve işbirliği; işbirliğini teşvik ederek
13:43
not autocracy,
340
823260
2000
despotluğu teşvik etmek yerine
13:45
the things like having a results-focus.
341
825260
2000
sonuç odaklı çalışarak yaptık.
13:47
I don't care when you get in in the morning. I don't care when you leave.
342
827260
3000
Ne zaman uyandığını önemsemiyorum. Ya da ne zaman işten ayrıldığını önemsemiyorum.
13:50
I care that your customer and your team is happy
343
830260
2000
Müşterinin ve ekibinin mutlu olmasını,
13:52
and you're organized with that.
344
832260
2000
senin de bu şekilde organize olmanı önemsiyorum.
13:54
Why do I care if you get in at nine o'clock?
345
834260
2000
Saat 9'da kalkmanı neden önemseyeyim ki?
13:56
Basically promoting fun.
346
836260
2000
Kısacası eğlenmeyi teşvik ediyoruz.
13:58
Through promoting fun and a great environment,
347
838260
3000
Eğlenmeyi teşvik ederek ve harika bir çevre yaratarak
14:01
we were able to transform Sciant
348
841260
2000
Sciant'ı dönüştürmeyi başardık,
14:03
and, in just three short years --
349
843260
2000
ve yalnızca 3 sene gibi kısa bir zamanda
14:05
sounds like a long time, but change is slow --
350
845260
2000
-- uzun bir zaman gibi geliyor kulağa fakat değişim yavaştır --
14:07
every customer, from zero to every customer referring us,
351
847260
3000
önceden hiçbir müşteri yapmazken şimdi tüm müşterilerimiz bizi tavsiye ediyor,
14:10
above average profits for the industry
352
850260
2000
piyasaya göre ortalamanın üstünde bir karlılığımız
14:12
and happy stakeholders.
353
852260
2000
ve mutlu hissedarlarımız var.
14:14
And you can say, "Well how do you know they're happy?"
354
854260
2000
"Mutlu olduklarını nereden biliyorsunuz?" diye sorabilirsiniz.
14:16
Well we did win, every year that we entered,
355
856260
2000
Çünkü, küçük işletmeler için yapılan sıralamalarda
14:18
one of the rankings for best employer for small business.
356
858260
3000
en iyi iş veren ödülünü, her katıldığımız sene kazandık.
14:21
Independent analysis from anonymous employees
357
861260
2000
Kimliği gizli tutulan çalışanların katıldığı anketler değerlendirilerek
14:23
on their surveys.
358
863260
2000
yapılan bağımsız analizler gösteriyor bunu.
14:25
It does, and it can, work in Bulgaria.
359
865260
2000
İşe yarıyor, ve bu Bulgaristan için de geçerli.
14:27
There's nothing holding us back,
360
867260
2000
Oynamak hakkındaki mantalitemiz dışında
14:29
except our own mentality about play.
361
869260
3000
bizi geri tutabilecek herhangi bir şey yok.
14:32
So some steps that we can take -- to finish up --
362
872260
3000
Sonuç olarak, bu devrimi, oynamak yoluyla gerçekleştirmek için
14:35
how to make this revolution through play.
363
875260
2000
bazı adımlar atmamız gerekiyor.
14:37
First of all, you have to believe me.
364
877260
2000
İlkin, bana inanmanız gerekiyor.
14:39
If you don't believe me,
365
879260
2000
Eğer bana inanmazsanız,
14:41
well just go home and think about it some more or something.
366
881260
2000
evlerimize döneceğiz ve yalnızca bunun üzerine biraz daha düşünmekle kalacağız.
14:43
Second of all, if you don't have the feeling of play in you,
367
883260
3000
İkincisi, eğer oynamak hissine artık sahip değilseniz
14:46
you need to rediscover play.
368
886260
2000
bunu yeniden keşfetmeniz gerekiyor.
14:48
Whatever it was that as a kid you used to enjoy,
369
888260
2000
6 ay öncesine kadar hoşunuza giden,
14:50
that you enjoyed only six months ago,
370
890260
2000
ama şimdi terfi ettiğiniz için
14:52
but now that you've got that promotion you can't enjoy,
371
892260
2000
ve ciddi olmanız gerektiğini düşündüğünüz için
14:54
because you feel like you have to be serious,
372
894260
2000
keyif alamadığınız çocukluğunuzdaki o şey her ne ise
14:56
rediscover it.
373
896260
2000
tekrar keşfedin.
14:58
I don't care if it's mountain biking or reading a book or playing a game.
374
898260
2000
Dağ bisikleti sürmek olsun, kitap okumak olsun ya da bir oyun oynamak olsun farketmez.
15:00
Rediscover that
375
900260
2000
Tekrar keşfedin,
15:02
because you're the leaders,
376
902260
2000
çünkü sizler liderlersiniz,
15:04
the innovation leaders, the thought leaders.
377
904260
2000
inovasyon liderleri, fikir liderleri.
15:06
You're the ones that have to go back to the office
378
906260
2000
Sizler, ofise gidip
15:08
or talk to your friends
379
908260
2000
arkadaşları ile konuşması gereken
15:10
and ignite the fire of change in the play revolution.
380
910260
3000
ya da oyun devriminde değişimi ateşlemesi gerekenlersiniz.
15:13
You guys have to, and if you're not feeling it,
381
913260
2000
Bunu siz yapmak zorundasınız, ve eğer siz bunu hissedemezseniz,
15:15
your colleagues, your employees, aren't going to feel it.
382
915260
3000
iş arkadaşlarınız, çalışanlarınız, bunu hissedemeyecekler.
15:18
You've got to go back and say, "Hey, I'm going to trust you."
383
918260
3000
Oraya gidip, "Sana güveneceğim" demelisiniz.
15:21
Weird concept: I hired you; I should trust you.
384
921260
3000
Garip bir algı: Seni işe aldım; Sana güvenmeliyim.
15:24
I'm going to let you make decisions. I'm going to empower you,
385
924260
3000
Karar vermene izin vereceğim. Sana yetki vereceğim,
15:27
and I'm going to delegate to the lowest level, rather than the top.
386
927260
3000
ve en yüksek mevkiye değil, en düşük mevkiye yetki vereceğim.
15:30
I'm going to encourage constructive criticism.
387
930260
3000
Yapıcı eleştiriyi teşvik edeceğim.
15:33
I'm going to let you challenge authority.
388
933260
2000
Otoriteyi zorlamana izin vereceğim.
15:35
Because it's by challenging the way things are always done
389
935260
3000
Çünkü monotonluğu kaldırarak,
15:38
is that we are able to break out of the rut that we're in
390
938260
2000
bugünün problemlerine yaratıcı inovasyon çözümlerini oluşturmak,
15:40
and create innovative solutions
391
940260
2000
ancak alışılagelmiş yöntemleri zorlayarak
15:42
to problems of today.
392
942260
2000
mümkündür.
15:44
We're not always right as leaders.
393
944260
2000
Liderler olarak her zaman haklı olamayız.
15:46
We're going to eradicate fear.
394
946260
2000
Korkuyu yok edeceğiz.
15:48
Fear is the enemy of play.
395
948260
3000
Korku, oynamanın düşmanıdır.
15:51
And we're going to do things
396
951260
2000
Ve kısıtlamaları kaldırmak gibi
15:53
like eliminate restrictions.
397
953260
2000
adımlar atacağız.
15:55
You know what, let them use their mobile phone
398
955260
2000
Bırakalım kişisel aramaları için cep telefonlarını
15:57
for personal calls -- heaven forbid.
399
957260
3000
kullanabilsinler. -- tanrı korusun.
16:00
Let them be on the Internet.
400
960260
2000
Bırakalım internette gezsinler.
16:02
Let them be on instant messengers.
401
962260
3000
Bırakalım anlık mesajlaşma programları kullansınlar.
16:05
Let them take long lunches.
402
965260
4000
Bırakalım uzun öğle tatilleri yapsınlar.
16:09
Lunch is like the recess for work.
403
969260
2000
Öğle tatilleri bir nevi iş teneffüsleridir.
16:11
It's when you go out in the world
404
971260
2000
Öğle tatili için dışarı gittiklerinde
16:13
and you recharge your brain, you meet your friends,
405
973260
2000
beyinlerini sarj eder, arkadaşları ile buluşur,
16:15
you have a beer, you have some food, you talk,
406
975260
3000
biraz yemek yer, bir bira içer, konuşurlar
16:18
you get some synergy of ideas
407
978260
2000
belki de daha önceden yapamayacakları
16:20
that maybe you wouldn't have had before.
408
980260
2000
bir fikir sinerjisi kurarlar.
16:22
Let them do it. Give them some freedom,
409
982260
3000
Bırakalım yapsınlar. Onlara biraz özgürlük verelim,
16:25
and in general, let them play. Let them have fun at the workplace.
410
985260
3000
ve genel olarak, bırakalım oynasınlar. İş yerinde eğlenmelerine izin verelim.
16:28
We spend so much of our lives at the workplace,
411
988260
3000
Hayatımızın büyük bir bölümünü iş yerlerinde geçiriyoruz,
16:31
and it's supposed to be, what, a miserable grind,
412
991260
2000
peki bu zavallı bir angarya olursa
16:33
so that 20 years from now, we wake up and say, "Is this it?
413
993260
3000
bundan 20 sene sonra bir gün uyanıp kendimize, "Bu muydu?,
16:36
Is that all there was?"
414
996260
2000
Hepsi bundan mı ibaretti?" diye mi soracağız?
16:38
Unacceptable. Nepriemliv.
415
998260
2000
Kabul edilemez. (Nepriemliv.)
16:40
(Laughter)
416
1000260
2000
(Gülüşler)
16:43
So in summary,
417
1003260
2000
Yani özet olarak,
16:45
we need a drastic change
418
1005260
2000
düşünme ve davranma şekillerimizde
16:47
in the way we think and behave,
419
1007260
2000
şiddetli bir değişime ihtiyacımız var
16:49
but we don't need
420
1009260
2000
fakat ihtiyacımız
16:51
a workers' revolution.
421
1011260
3000
bir işçi devrimi değil.
16:54
We don't need a workers' revolution.
422
1014260
2000
Bir işçi devrimine ihtiyacımız yok.
16:56
What we need
423
1016260
2000
İhtiyacımız olan
16:58
is a players' uprising.
424
1018260
2000
oyuncuların başkaldırısı.
17:00
What we need is a players' uprising.
425
1020260
3000
İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
17:03
What we need is a players' uprising.
426
1023260
2000
İhtiyacımız, oyuncuların başkaldırısı.
17:05
Seriously, we need to band together.
427
1025260
2000
Ciddiyim, birlikte hareket etmeliyiz.
17:07
Today is the start of the uprising.
428
1027260
2000
Bugün başkaldırının başladığı gündür.
17:09
But what you need to do
429
1029260
2000
Yapmanız gereken,
17:11
is fan the flames of the revolution.
430
1031260
2000
Devrim ateşini harlamaktır.
17:13
You need to go and share your ideas and your success stories
431
1033260
3000
Fikirlerinizi, başarı öykülerinizi paylaşmanız, anlatmanız gerekiyor
17:16
of what worked
432
1036260
2000
hayatlarımızı, okullarımızı canlandıran,
17:18
about reinvigorating our lives, our schools,
433
1038260
3000
oynayarak işimizi harekete geçiren,
17:21
and our work with play;
434
1041260
2000
işe yarayan fikirlerinizi;
17:23
about how play promotes
435
1043260
2000
oynamanın, umuda ve tatmine nasıl
17:25
a sense of promise and self-fulfillment;
436
1045260
3000
katkıda bulunduğunu
17:28
of how play promotes innovation and productivity,
437
1048260
4000
oynamanın, inovasyona ve üretkenliğe
17:32
and, ultimately, how play creates meaning.
438
1052260
3000
ve en önemlisi, anlamlandırmaya nasıl katkıda bulunduğunu belirterek anlatmalısınız.
17:36
Because we can't do it alone. We have to do it together,
439
1056260
3000
Çünkü bunu yalnız başımıza yapamayız. Bunu, birlikte yapmalıyız,
17:39
and together, if we do this and share these ideas on play,
440
1059260
3000
ve beraberce yapabilirsek, oynamak üzerine fikirlerimizi yayarsak,
17:42
we can transform Bulgaria for the better.
441
1062260
4000
Bulgaristan'I daha iyiye götürebiliriz.
17:46
Thank you.
442
1066260
2000
Teşekkürler.
17:48
(Applause)
443
1068260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7