Billy Collins: Everyday moments, caught in time

Billy Collins: Zamanda yakalanmış, gündelik kesitler

313,706 views

2012-03-23 ・ TED


New videos

Billy Collins: Everyday moments, caught in time

Billy Collins: Zamanda yakalanmış, gündelik kesitler

313,706 views ・ 2012-03-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Diba Szamosi
00:15
I'm here to give you
0
15260
2000
Bugün size
00:17
your recommended dietary allowance
1
17260
2000
günlük almanız gereken
00:19
of poetry.
2
19260
2000
şiir miktarını vermek için buradayım.
00:21
And the way I'm going to do that
3
21260
2000
Bunu, size
00:23
is present to you
4
23260
2000
beş şiirimin
00:25
five animations
5
25260
2000
beş animasyonunu
00:27
of five of my poems.
6
27260
2000
sunarak yapacağım.
00:29
And let me just tell you a little bit of how that came about.
7
29260
2000
İzin verin bu nasıl ortaya çıktı onu anlatayım.
00:31
Because the mixing of those two media
8
31260
2000
Çünkü bu iki medyayı birleştirmek
00:33
is a sort of unnatural or unnecessary act.
9
33260
3000
bir bakıma doğadışı ve gereksiz.
00:36
But when I was United States Poet Laureate --
10
36260
4000
Ama ben Birleşik Devletler Şiir Elçisi'yken --
00:40
and I love saying that.
11
40260
2000
bunu söylemeye bayılıyorum.
00:42
(Laughter)
12
42260
2000
(Gülüşmeler)
00:44
It's a great way to start sentences.
13
44260
3000
Cümleye başlamanın harika bir yolu.
00:47
When I was him back then,
14
47260
3000
Ben o zamanlar o kişiyken,
00:50
I was approached by J. Walter Thompson, the ad company,
15
50260
3000
reklam şirketi J. Walter Thompson benimle iletişime geçti,
00:53
and they were hired
16
53260
2000
Sundance Channel
00:55
sort of by the Sundance Channel.
17
55260
2000
tarafından tutulmuşlardı.
00:57
And the idea was to have me record some of my poems
18
57260
2000
Şöyle bir fikirleri vardı, şiirlerimin bazılarını okurken kayıt edeceklerdi
00:59
and then they would find animators
19
59260
2000
ve animasyon sanatçılarına
01:01
to animate them.
20
61260
2000
animasyonlarını yaptıracaklardı.
01:03
And I was initially resistant,
21
63260
2000
Başlangıçta çekindim,
01:05
because I always think
22
65260
2000
çünkü ben hep şiirin
01:07
poetry can stand alone by itself.
23
67260
2000
kendi başına durabileceğini düşünürüm.
01:09
Attempts to put my poems to music
24
69260
3000
Şiirlerimi müzikle birleştirme
01:12
have had disastrous results,
25
72260
2000
çabaları daha önce
01:14
in all cases.
26
74260
3000
berbat sonuçlanmıştı.
01:17
And the poem, if it's written with the ear,
27
77260
3000
Ve şiir, eğer kulakla yazıldıysa,
01:20
already has been set to its own verbal music
28
80260
3000
zaten yazılırken kendi söz müziğine
01:23
as it was composed.
29
83260
2000
sahiptir.
01:25
And surely, if you're reading a poem
30
85260
2000
Ve tabii ki, bir inekten
01:27
that mentions a cow,
31
87260
2000
bahseden bir şiir okurken
01:29
you don't need on the facing page
32
89260
2000
sayfada size bakan
01:31
a drawing of a cow.
33
91260
2000
bir inek resmine ihtiyacınız yoktur.
01:33
I mean, let's let the reader do a little work.
34
93260
3000
İzin verin okuyucu da biraz çaba göstersin.
01:36
But I relented because it seemed like an interesting possibility,
35
96260
3000
Ama bu işe izin verdim çünkü ilginç şeyler ortaya çıkabilirdi
01:39
and also I'm like a total cartoon junkie
36
99260
3000
ve ben çocukluğumdan beri
01:42
since childhood.
37
102260
3000
bir çizgi roman müptelasıyım.
01:45
I think more influential
38
105260
2000
Bence hayal gücüme
01:47
than Emily Dickinson or Coleridge or Wordsworth
39
107260
3000
Emily Dickinson, Coleridge, ya da Wordsworth'tan çok
01:50
on my imagination
40
110260
2000
Warner Brothers, Merrie Melodies
01:52
were Warner Brothers, Merrie Melodies
41
112260
2000
ve Loony Tunes çizgi filmlerinin
01:54
and Loony Tunes cartoons.
42
114260
3000
katkısı oldu.
01:57
Bugs Bunny is my muse.
43
117260
3000
Bugs Bunny benim ilham perim.
02:01
And this way poetry could find its way onto television of all places.
44
121260
4000
Ve böylece şiir her yerdeki televizyonlarda kendine yer bulabilir.
02:05
And I'm pretty much all for poetry in public places --
45
125260
3000
Ben toplu yerlerde şiirden yanayım --
02:08
poetry on buses, poetry on subways,
46
128260
3000
otobüste şiir, metroda şiir,
02:11
on billboards, on cereal boxes.
47
131260
4000
ilan panolarında, mısır gevreği kutularında.
02:15
When I was Poet Laureate, there I go again --
48
135260
4000
Ben Şiir Elçisi'yken --
02:19
I can't help it, it's true --
49
139260
3000
kendimi tutamıyorum --
02:22
(Laughter)
50
142260
3000
(Gülüşmeler)
02:25
I created a poetry channel on Delta Airlines
51
145260
3000
Delta Havayolları'nda birkaç yıl devam eden
02:28
that lasted for a couple of years.
52
148260
2000
bir şiir kanalı yarattım.
02:30
So you could tune into poetry as you were flying.
53
150260
3000
Yani uçarken şiir dinleyebiliyordunuz.
02:33
And my sense is,
54
153260
2000
Bana kalırsa
02:35
it's a good thing to get poetry off the shelves
55
155260
3000
şiiri raflardan alıp
02:38
and more into public life.
56
158260
2000
hayatın içine sokmak iyi birşey.
02:40
Start a meeting with a poem. That would be an idea you might take with you.
57
160260
3000
Toplantıyı şiirle açın. Bu yanınızda götürebileceğiniz bir fikir olabilir.
02:43
When you get a poem on a billboard or on the radio
58
163260
3000
Bir ilan panosunda, radyoda,
02:46
or on a cereal box or whatever,
59
166260
2000
mısır gevreği kutusunda ya da her neredeyse
02:48
it happens to you so suddenly
60
168260
2000
bir şiirle karşılaşmak o kadar ani olur ki
02:50
that you don't have time
61
170260
2000
lisede yeşleşmiş
02:52
to deploy your anti-poetry deflector shields
62
172260
4000
anti-şiir yansıtıcı kalkanlarınızı
02:56
that were installed in high school.
63
176260
3000
çıkaracak vaktiniz olmaz.
03:01
So let us start with the first one.
64
181260
3000
Şimdi birincisiyle başlayalım.
03:04
It's a little poem called "Budapest,"
65
184260
3000
"Budapeşte" isimli küçük bir şiir,
03:07
and in it I reveal,
66
187260
2000
onunla,
03:09
or pretend to reveal,
67
189260
2000
yaratma sürecini yansıtıyorum
03:11
the secrets of the creative process.
68
191260
4000
veya yansıtmaya çalışıyorum.
03:16
(Video) Narration: "Budapest."
69
196260
2000
(Video) "Budapeşte"
03:18
My pen moves along the page
70
198260
3000
Kalemim sayfada
03:21
like the snout of a strange animal
71
201260
3000
garip bir hayvanın
03:24
shaped like a human arm
72
204260
2000
bir insan kolu şeklindeki
03:26
and dressed in the sleeve
73
206260
2000
ve yeşil bol bir kazak kolu giymiş burnu
03:28
of a loose green sweater.
74
208260
2000
gibi hareket ediyor.
03:30
I watch it sniffing the paper ceaselessly,
75
210260
3000
Durmaksızın kağıdı koklamasını izliyorum,
03:33
intent as any forager
76
213260
3000
niyeti, bir gün daha
03:36
that has nothing on its mind
77
216260
2000
yaşamasına izin verecek
03:38
but the grubs and insects
78
218260
3000
kurtçukları ve böcekleri
03:41
that will allow it to live another day.
79
221260
3000
bulmak.
03:44
It wants only to be here tomorrow,
80
224260
3000
Derdi sadece yarın da burada olmak,
03:47
dressed perhaps
81
227260
2000
belki de bu sefer
03:49
in the sleeve of a plaid shirt,
82
229260
2000
ekoseli bir gömleğin kolunu giyecek,
03:51
nose pressed against the page,
83
231260
2000
burnunu kağıda dayayıp
03:53
writing a few more dutiful lines
84
233260
4000
söz dinleyerek birkaç tane daha dize yazacak,
03:57
while I gaze out the window
85
237260
2000
ben pencereden dışarıya bakıp
03:59
and imagine Budapest
86
239260
2000
Budapeşte'yi
04:01
or some other city
87
241260
2000
ya da daha önce gitmediğim
04:03
where I have never been.
88
243260
3000
başka bir şehri hayal ederken.
04:07
BC: So that makes it seem a little easier.
89
247260
3000
BC: Bu daha kolay gösteriyor.
04:10
(Applause)
90
250260
2000
(Alkış)
04:12
Writing is not actually as easy as that for me.
91
252260
4000
Aslında yazmak benim için o kadar kolay değil.
04:16
But I like to pretend that it comes with ease.
92
256260
5000
Ancak kolaymış gibi göstermeye çalışıyorum.
04:21
One of my students came up after class, an introductory class,
93
261260
3000
Dersten sonra öğrencilerimden biri, şiire giriş dersi,
04:24
and she said, "You know, poetry is harder than writing,"
94
264260
5000
bana gelip "Şiir, yazmaktan daha zor." dedi,
04:29
which I found both erroneous and profound.
95
269260
3000
ben bu gözlemi hem hatalı hem de derin buldum.
04:32
(Laughter)
96
272260
3000
(Gülüşmeler)
04:35
So I like to at least pretend it just flows out.
97
275260
3000
Ben sanki öylesine çıkıyormuş gibi gösteriyorum.
04:38
A friend of mine has a slogan; he's another poet.
98
278260
3000
Bir arkadaşım bir sloganı var, o da bir şair.
04:41
He says that, "If at first you don't succeed,
99
281260
3000
Ona göre "Eğer ilk seferinde başaramazsanız,
04:44
hide all evidence you ever tried."
100
284260
3000
denediğinizin bütün delillerini imha edin."
04:47
(Laughter)
101
287260
2000
(Gülüşmeler)
04:49
The next poem is also rather short.
102
289260
3000
Bir sonraki şiir de oldukça kısa.
04:52
Poetry just says a few things in different ways.
103
292260
3000
Şiir, azıcık şeyi sadece farklı yollarla söyler.
04:55
And I think you could boil this poem down to saying,
104
295260
3000
Sanırım bir sonraki şiiri şu şekilde özetleyebiliriz:
04:58
"Some days you eat the bear, other days the bear eats you."
105
298260
3000
"Bazı günler ayıyı siz yersiniz, diğer günler ayı sizi yer."
05:01
And it uses the imagery
106
301260
2000
Bebek evi eşyalarının
05:03
of dollhouse furniture.
107
303260
2000
görüntülerini kullanıyor.
05:05
(Video) Narration: "Some Days."
108
305260
3000
(Video) "Bazı günler".
05:09
Some days
109
309260
2000
Bazı günler,
05:11
I put the people in their places at the table,
110
311260
3000
insanları masadaki yerlerine oturtuyorum.
05:14
bend their legs at the knees,
111
314260
2000
dizlerini kırıyorum,
05:16
if they come with that feature,
112
316260
2000
eğer bu özelliğe sahiplerse,
05:18
and fix them into the tiny wooden chairs.
113
318260
4000
ve onları ufak tahta sandalyelere yerleştiriyorum.
05:22
All afternoon they face one another,
114
322260
3000
Bütün öğleden sonra birbirlerine bakıyorlar,
05:25
the man in the brown suit,
115
325260
2000
kahverengi takımının içindeki adam,
05:27
the woman in the blue dress --
116
327260
2000
mavi elbisesindeki kadın,
05:29
perfectly motionless, perfectly behaved.
117
329260
4000
tamamen hareketsiz, tamamen uslu.
05:33
But other days I am the one
118
333260
2000
Ama diğer günler,
05:35
who is lifted up by the ribs
119
335260
2000
uzun masada diğerleriyle oturmak için
05:37
then lowered into the dining room of a dollhouse
120
337260
4000
kaburgalarından tutulup kaldırılan
05:41
to sit with the others at the long table.
121
341260
3000
ve bebek evindeki yemek odasına yerleştirilen benim.
05:44
Very funny.
122
344260
2000
Çok komik.
05:46
But how would you like it
123
346260
2000
Ancak eğer
05:48
if you never knew from one day to the next
124
348260
3000
bir günden diğerine hayatınızı
05:51
if you were going to spend it
125
351260
2000
sanki omuzları gökyüzüne degercesine
05:53
striding around like a vivid god,
126
353260
3000
gerçek bir tanrıymış gibi
05:56
your shoulders in the clouds,
127
356260
3000
ya da duvar kağıdına karşı
05:59
or sitting down there
128
359260
2000
oturarak küçük plastik
06:01
amidst the wallpaper
129
361260
2000
yüzünüzü karşıya yönelterek
06:03
staring straight ahead
130
363260
2000
geçireceğinizi bilseydiniz
06:05
with your little plastic face?
131
365260
4000
ne hissederdiniz?
06:11
(Applause)
132
371260
5000
(Alkış)
06:16
BC: There's a horror movie in there somewhere.
133
376260
3000
BC: Bu, biraz korku filmine benziyor.
06:19
The next poem is called forgetfulness,
134
379260
2000
Sonraki şiirin adı "Unutkanlık",
06:21
and it's really just a kind of poetic essay
135
381260
2000
bir bakıma, zihninizdekilen yavaşça kaybolması
06:23
on the subject of mental slippage.
136
383260
4000
üzerine şiirsel bir düzyazı.
06:27
And the poem begins
137
387260
2000
Şiir,
06:29
with a certain species of forgetfulness
138
389260
3000
birisinin edebiyat amnezisi
06:32
that someone called
139
392260
2000
diye tanımladığı,
06:34
literary amnesia,
140
394260
2000
bir çeşit unutkanlıkla başlıyor,
06:36
in other words, forgetting the things that you have read.
141
396260
4000
diğer bir deyişle, okuduğunuz şeyleri unutmanız.
06:43
(Video) Narration: "Forgetfulness."
142
403260
2000
(Video) "Unutkanlık."
06:45
The name of the author is the first to go,
143
405260
3000
Önce yazarın adı uçuyor,
06:48
followed obediently
144
408260
2000
diğerleri de söz dinlercesine onu takip ediyor,
06:50
by the title, the plot,
145
410260
2000
adı, konusu,
06:52
the heartbreaking conclusion,
146
412260
2000
yürek parçalayan sonu,
06:54
the entire novel,
147
414260
2000
romanın tamamı,
06:56
which suddenly becomes one you have never read,
148
416260
3000
birdenbire hiç okumadığınız bir şeye dönüşüyor,
06:59
never even heard of.
149
419260
2000
adını bile duymadığınız.
07:01
It is as if, one by one,
150
421260
2000
Sanki, sahip olduğunuz
07:03
the memories you used to harbor
151
423260
3000
anılar bir bir
07:06
decided to retire to the southern hemisphere of the brain
152
426260
4000
beyninizin güney yarısından emekliliğe ayrılıyorlar,
07:10
to a little fishing village
153
430260
2000
telefonun olmadığı bir balıkçı köyüne
07:12
where there are no phones.
154
432260
2000
taşınmak için.
07:14
Long ago,
155
434260
2000
Uzun zaman önce,
07:16
you kissed the names of the nine muses good-bye
156
436260
3000
dokuz ilham perininizin adlarına hoşçakal dediniz,
07:19
and you watched the quadratic equation
157
439260
2000
ikinci dereceden denklemlerin
07:21
pack its bag.
158
441260
2000
çantalarını toplamalarını izlediniz.
07:23
And even now,
159
443260
2000
Şimdi bile,
07:25
as you memorize the order of the planets,
160
445260
2000
gezegenlerinin sırasını ezberlerken,
07:27
something else is slipping away,
161
447260
2000
başka bir şeyler kayıp gidiyor,
07:29
a state flower perhaps,
162
449260
2000
belki bir çiçeğin adı,
07:31
the address of an uncle,
163
451260
2000
bir amcanızın adresi,
07:33
the capital of Paraguay.
164
453260
2000
Paraguay'in başkenti.
07:35
Whatever it is
165
455260
2000
Her neyse
07:37
you are struggling to remember,
166
457260
2000
hala hatırlamakta güçlük çekiyorsunuz,
07:39
it is not poised on the tip of your tongue,
167
459260
3000
dilinizin ucunda değil,
07:42
not even lurking
168
462260
2000
zihninizin
07:44
in some obscure corner
169
464260
2000
bir köşesinden başını da
07:46
of your spleen.
170
466260
2000
uzatmamış.
07:48
It has floated away
171
468260
2000
Hatırladığınız kadarıyla
07:50
down a dark mythological river
172
470260
3000
adı L ile başlayan
07:53
whose name begins with an L
173
473260
3000
mitolojik bir nehir
07:56
as far as you can recall,
174
476260
2000
almış götürmüş,
07:58
well on your own way to oblivion
175
478260
3000
yüzmeyi
08:01
where you will join those
176
481260
2000
ve nasıl bisiklete binildiğini
08:03
who have forgotten even how to swim
177
483260
2000
hatırlamayanların
08:05
and how to ride a bicycle.
178
485260
3000
arasına katılacağınız yoldasınız.
08:08
No wonder you rise in the middle of the night
179
488260
3000
Gecenin bir yarısında kalkıp
08:11
to look up the date of a famous battle
180
491260
3000
bir tarih kitabından bir savaşın tarihine
08:14
in a book on war.
181
494260
2000
bakmanıza şaşırmamak gerek.
08:16
No wonder the Moon in the window
182
496260
2000
Pencereden görünen Ay'ın
08:18
seems to have drifted out of a love poem
183
498260
3000
ezbere bildiğiniz bir aşk şiirinden çıktığını
08:21
that you used to know by heart.
184
501260
4000
düşünmenize şaşırmamak gerek.
08:27
(Applause)
185
507260
8000
(Alkış)
08:35
BC: The next poem is called "The Country"
186
515260
2000
BC: Bir sonraki şiirin adı "Taşra"
08:37
and it's based on,
187
517260
2000
üniversitede
08:39
when I was in college
188
519260
2000
birisiyle tanıştım,
08:41
I met a classmate who remains to be a friend of mine.
189
521260
3000
hala kendisiyle görüşüyorum.
08:44
He lived, and still does, in rural Vermont.
190
524260
2000
Vermont'un kırsal kesiminde yaşıyordu, hala da orada yaşıyor.
08:46
I lived in New York City.
191
526260
2000
Ben New York'ta yaşıyordum.
08:48
And we would visit each other.
192
528260
2000
Hala birbirimizi ziyaret ediyoruz.
08:50
And when I would go up to the country,
193
530260
2000
Ben taşraya gittiğimde,
08:52
he would teach me things like deer hunting,
194
532260
3000
bana geyik avı gibi şeyler öğretirdi,
08:55
which meant getting lost with a gun basically --
195
535260
3000
geyik avı aslında bir silahla kaybolmak demek --
08:58
(Laughter)
196
538260
2000
(Gülüşmeler)
09:00
and trout fishing and stuff like that.
197
540260
2000
balıkçılık gibi şeyler öğretirdi.
09:02
And then he'd come down to New York City
198
542260
2000
New York'a geldiğinde de
09:04
and I'd teach him what I knew,
199
544260
2000
ben ona bildiklerimi anlatırdım,
09:06
which was largely smoking and drinking.
200
546260
2000
büyük ölçüde sigara ve içki içmek.
09:08
(Laughter)
201
548260
2000
(Gülüşmeler)
09:10
And in that way we traded lore with each other.
202
550260
3000
Bu şekilde birbirimizle bilgilerimizi paylaşırdık.
09:13
The poem that's coming up
203
553260
2000
Şimdiki şiirimde
09:15
is based on him trying to tell me a little something
204
555260
3000
onun, anlamakta
09:18
about a domestic point of etiquette
205
558260
2000
güçlük çektiğim
09:20
in country living
206
560260
2000
taşradaki ev yaşantısını
09:22
that I had a very hard time, at first, processing.
207
562260
2000
bana anlatma çabalarından esinlendim.
09:24
It's called "The Country."
208
564260
2000
Adı "Taşra".
09:26
(Video) Narration: "The Country."
209
566260
3000
(Video) "Taşra"
09:29
I wondered about you
210
569260
2000
Bana bir kutu
09:31
when you told me never to leave
211
571260
2000
her yerde yakılabilen kibriti
09:33
a box of wooden strike-anywhere matches
212
573260
3000
evin bir köşesinde öylesine bırakmamam gerektiğini
09:36
just lying around the house,
213
576260
3000
anlattığında seni düşündüm,
09:39
because the mice might get into them
214
579260
2000
fareler içine girip
09:41
and start a fire.
215
581260
2000
yangın çıkarabilirlerdi.
09:43
But your face was absolutely straight
216
583260
3000
Ama senin yüzün
09:46
when you twisted the lid down
217
586260
2000
kibritleri her zaman sakladığını
09:48
on the round tin
218
588260
2000
söylediğin tenekenin kapağını açarken
09:50
where the matches, you said, are always stowed.
219
590260
3000
tamamen duygusuzdu.
09:53
Who could sleep that night?
220
593260
2000
O gece kim uyuyabilirdi ki?
09:55
Who could whisk away the thought
221
595260
2000
Kim aklından uzaklaştırabilirdi ki
09:57
of the one unlikely mouse
222
597260
3000
alakasız bir farenin
10:00
padding along a cold water pipe
223
600260
3000
çiçekli duvar kağıdının arkasındaki
10:03
behind the floral wallpaper,
224
603260
2000
soğuk su borusunun içinde tırmanıp
10:05
gripping a single wooden match
225
605260
2000
bir tane tahta kibrit çöpünü
10:07
between the needles of his teeth?
226
607260
3000
dişlerinin arasında taşıyabileceği düşüncesini?
10:10
Who could not see him rounding a corner,
227
610260
3000
Kim gözlerinin onude canladırmazdı ki
10:13
the blue tip scratching against rough-hewn beam,
228
613260
3000
o, köşeden dönerken mavi ucun sert duvara
10:16
the sudden flare
229
616260
2000
sürttüğünde oluşan ani alevi
10:18
and the creature, for one bright, shining moment,
230
618260
4000
ve yaratığın bir aydınlık, parlak anda
10:22
suddenly thrust ahead of his time --
231
622260
2000
aniden zamanın ötesine atladığını --
10:24
now a fire-starter,
232
624260
2000
artık bir yangın-çıkarıcısı,
10:26
now a torch-bearer
233
626260
2000
artık bir fener-taşıyıcısı
10:28
in a forgotten ritual,
234
628260
2000
unutulmuş bir ritüelde
10:30
little brown druid
235
630260
2000
kadim bir geceyi aydınlatan
10:32
illuminating some ancient night?
236
632260
2000
küçük kahverengi büyücü?
10:34
And who could fail to notice,
237
634260
3000
Kim fark edemezdi ki
10:37
lit up in the blazing insulation,
238
637260
2000
bir zamanlar taşradaki evinin
10:39
the tiny looks of wonderment
239
639260
2000
bir seferlik sakinleri,
10:41
on the faces of his fellow mice --
240
641260
3000
alevler içindeki
10:44
one-time inhabitants
241
644260
2000
fare arkadaşlarının yüzündeki
10:46
of what once was your house in the country?
242
646260
4000
küçük şaşkınlık ifadesini?
10:50
(Applause)
243
650260
3000
(Alkış)
10:53
BC: Thank you.
244
653260
2000
BC: Teşekkür ederim.
10:55
(Applause)
245
655260
2000
(Alkış)
10:57
Thank you. And the last poem is called "The Dead."
246
657260
3000
Teşekkür ederim. Son şiirin adı "Ölüler".
11:00
I wrote this after a friend's funeral,
247
660260
2000
Bunu bir arkadaşımın cenazesinde yazdım,
11:02
but not so much about the friend as something the eulogist kept saying,
248
662260
2000
ama arkadaşımla ilgili değil de cenazesindeki konuşmacının,
11:04
as all eulogists tend to do,
249
664260
2000
cenazelerde konuşan herkesin yaptığı gibi,
11:06
which is how happy the deceased would be
250
666260
3000
ölen kişinin aşağıya bakıp
11:09
to look down and see all of us assembled.
251
669260
2000
hepimizin toplanmasından ne kadar mutlu olduğu hakkında söyledikleri ile ilgili.
11:11
And that to me was a bad start to the afterlife,
252
671260
3000
Bana kalırsa bu, ölümden sonraki yaşama kötü bir başlangıç,
11:14
having to witness your own funeral and feel gratified.
253
674260
3000
kendi cenazenize tanıklık edip memnun olmak.
11:17
So the little poem is called "The Dead."
254
677260
4000
Bu küçük şiirin adı "Ölüler".
11:21
(Video) Narration: "The Dead."
255
681260
2000
(Video) "Ölüler"
11:23
The dead are always looking down on us,
256
683260
3000
Ölüler hep bize yukarıdan bakar
11:26
they say.
257
686260
2000
derler.
11:28
While we are putting on our shoes or making a sandwich,
258
688260
3000
Biz ayakkabılarımızı giyerken ya da bir sandviç yaparken,
11:31
they are looking down
259
691260
2000
yukarıdan bize bakarlar,
11:33
through the glass-bottom boats of heaven
260
693260
3000
cennetin kayıklarının camdan tabanından
11:36
as they row themselves slowly
261
696260
2000
sonsuzluğa
11:38
through eternity.
262
698260
2000
kürek çekerken.
11:40
They watch the tops of our heads
263
700260
2000
Aşağıdaki Dünya'da
11:42
moving below on Earth.
264
702260
2000
başlarımızın tepesini izlerler.
11:44
And when we lie down
265
704260
2000
Bir yeşillikte ya da kanepede
11:46
in a field or on a couch,
266
706260
2000
belki de sıcak bir öğleüzerinin
11:48
drugged perhaps
267
708260
2000
uğultusundan uyuşmuş
11:50
by the hum of a warm afternoon,
268
710260
3000
uzandığımızda,
11:53
they think we are looking back at them,
269
713260
3000
onlara baktığımızı düşünürler,
11:56
which makes them lift their oars
270
716260
2000
küreklerini kaldırıp
11:58
and fall silent
271
718260
2000
sessiz düşerler
12:00
and wait like parents
272
720260
3000
ve tıpkı anne babamız gibi
12:03
for us to close our eyes.
273
723260
3000
gözlerimizi kapamamızı beklerler.
12:08
(Applause)
274
728260
7000
(Alkış)
12:15
BC: I'm not sure if other poems will be animated.
275
735260
2000
BC: Diğer şiirlerin de animasyonlarını yapacaklar mı bilmiyorum.
12:17
It took a long time --
276
737260
2000
Uzun bir zaman aldı --
12:19
I mean, it's rather uncommon to have this marriage --
277
739260
3000
Demek istediğidim bu, sıradışı bir evlilik --
12:22
a long time to put those two together.
278
742260
2000
ikisini bir araya getirmek uzun zaman aldı.
12:24
But then again, it took us a long time
279
744260
2000
Diğer yandan düşünürseniz
12:26
to put the wheel and the suitcase together.
280
746260
2000
tekerlekle bavulu bir araya getirmek de uzun sürdü.
12:28
(Laughter)
281
748260
3000
(Gülüşmeler)
12:31
I mean, we had the wheel for some time.
282
751260
3000
Bir hayli uzun süredir tekerleğe sahiptik.
12:34
And schlepping is an ancient and honorable art.
283
754260
3000
Sürüklemek de kadim ve onurlu bir sanat.
12:37
(Laughter)
284
757260
3000
(Gülüşmeler)
12:40
I just have time
285
760260
2000
Size daha yeni
12:42
to read a more recent poem to you.
286
762260
3000
bir şiirimi okumak için vaktim var.
12:45
If it has a subject,
287
765260
3000
Eğer bir konusu varsa,
12:48
the subject is adolescence.
288
768260
2000
o da ergenlik.
12:50
And it's addressed to a certain person.
289
770260
2000
Bir kişiye adanmış.
12:52
It's called "To My Favorite 17-Year-Old High School Girl."
290
772260
6000
Adı: "En Sevdiğim 17 Yaşındaki Lise Öğrencisi Kıza".
12:58
"Do you realize that if you had started building the Parthenon
291
778260
3000
Doğduğun günde Partenon'u yapmaya başlasaydın
13:01
on the day you were born,
292
781260
2000
sadece bir yıl içinde
13:03
you would be all done in only one more year?
293
783260
3000
bitirecek olduğunu biliyor muydun?
13:06
Of course, you couldn't have done that all alone.
294
786260
2000
Tabii ki onu bir başına yapamazdın.
13:08
So never mind;
295
788260
2000
O yüzden boşver;
13:10
you're fine just being yourself.
296
790260
2000
olduğun gibi iyisin.
13:12
You're loved for just being you.
297
792260
3000
Sadece sen olduğun için seviliyorsun.
13:15
But did you know that at your age
298
795260
2000
Ancak senin yaşındayken
13:17
Judy Garland was pulling down 150,000 dollars a picture,
299
797260
5000
Judy Garland'ın film başına 150.000 dolar aldığını,
13:22
Joan of Arc was leading the French army to victory
300
802260
4000
Jeanne d'Arc'in Fransız ordusunu zafere yönlendirdiğini
13:26
and Blaise Pascal had cleaned up his room --
301
806260
3000
ve Blaise Pascal'ın odasını topladığını --
13:29
no wait, I mean he had invented the calculator?
302
809260
4000
dur, pardon, hesap makinesini bulduğunu biliyor muydun?
13:33
Of course, there will be time for all that
303
813260
2000
Tabii ki yaşamınında
13:35
later in your life,
304
815260
2000
bütün bunlar için zamanın olacak,
13:37
after you come out of your room
305
817260
2000
odandan çıkıp
13:39
and begin to blossom,
306
819260
2000
çiçek açacaksın,
13:41
or at least pick up all your socks.
307
821260
4000
ya da en azından çoraplarını toplayacaksın.
13:45
For some reason I keep remembering
308
825260
2000
Neden bilmem, Leydi Jane Grey'in
13:47
that Lady Jane Grey was queen of England
309
827260
2000
15 yaşındayken İngiltere kraliçesi olduğu
13:49
when she was only 15.
310
829260
3000
aklıma geliyor.
13:52
But then she was beheaded, so never mind her as a role model.
311
832260
3000
Ama onun kafasını kestiler, neyse boşver, onu rol modeli olarak alma.
13:55
(Laughter)
312
835260
3000
(Gülüşmeler)
13:58
A few centuries later,
313
838260
2000
Birkaç yüzyıl sonra,
14:00
when he was your age,
314
840260
2000
senin yaşındayken,
14:02
Franz Schubert was doing the dishes for his family,
315
842260
4000
Franz Schubert bulaşıkları yıkıyordu ailesi için,
14:06
but that did not keep him
316
846260
2000
ancak bu, onun
14:08
from composing two symphonies, four operas
317
848260
3000
iki senfoni, dört opera, iki missa
14:11
and two complete masses as a youngster.
318
851260
3000
tamamlamasına engel olmadı.
14:14
(Laughter)
319
854260
2000
(Gülüşmeler)
14:16
But of course, that was in Austria
320
856260
2000
Ama bu tabii ki Avusturya'daydı,
14:18
at the height of Romantic lyricism,
321
858260
3000
Romantik lirizmin doruğunda,
14:21
not here in the suburbs of Cleveland.
322
861260
2000
Cleveland'ın banliyösunda değil.
14:23
(Laughter)
323
863260
2000
(Gülüşmeler)
14:25
Frankly, who cares
324
865260
2000
Açıkçası kimin umrunda
14:27
if Annie Oakley was a crack shot at 15
325
867260
3000
Annie Oakley 15 yaşında keskin bir nişancı olduysa
14:30
or if Maria Callas debuted as Tosca at 17?
326
870260
4000
ya da Maria Callas 17 yaşında Tosca olarak ilk kez sahne almışsa?
14:34
We think you're special just being you --
327
874260
3000
Bizce sen, sadece yemeğiyle oynayan ve boşluğa gözünü diken
14:37
playing with your food and staring into space.
328
877260
3000
sen olduğun için özelsin.
14:40
(Laughter)
329
880260
3000
(Gülüşmeler)
14:43
By the way,
330
883260
2000
Bu arada,
14:45
I lied about Schubert doing the dishes,
331
885260
3000
Schubert bulaşıkları yıkıyordu dediğimde yalan söyledim,
14:48
but that doesn't mean he never helped out around the house."
332
888260
3000
ama bu, ev işlerine hiç yardımcı olmadığı anlamına gelmiyor."
14:51
(Laughter)
333
891260
2000
(Gülüşmeler)
14:53
(Applause)
334
893260
2000
(Alkış)
14:55
Thank you. Thank you.
335
895260
3000
Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
14:58
(Applause)
336
898260
5000
(Alkış)
15:03
Thanks.
337
903260
2000
Teşekkürler.
15:05
(Applause)
338
905260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7