Chimps have feelings and thoughts. They should also have rights

Steven Wise: Şempanzelerin duyguları ve düşünceleri var. Hakları da olmalı

112,407 views

2015-05-20 ・ TED


New videos

Chimps have feelings and thoughts. They should also have rights

Steven Wise: Şempanzelerin duyguları ve düşünceleri var. Hakları da olmalı

112,407 views ・ 2015-05-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Tugce Senel Gözden geçirme: Eren Gokce
00:12
I'd like to have you look at this pencil.
0
12949
2601
Bu kaleme bakmanızı istiyorum.
00:15
It's a thing. It's a legal thing.
1
15550
2857
Bu bir 'şey'. Bu tuzel bir 'şey'.
00:18
And so are books you might have or the cars you own.
2
18407
2972
Kitaplarınız, arabalarınız da öyle.
00:22
They're all legal things.
3
22319
1939
Hepsi tüzel şeyler.
00:24
The great apes that you'll see behind me,
4
24258
3623
İnsansı maymunlar, arkamda görüyorsunuz,
00:27
they too are legal things.
5
27881
3668
onlar da tüzel 'şey'ler.
00:31
Now, I can do that to a legal thing.
6
31549
4273
Tüzel bir 'şey'e bunu yapabilirim.
00:35
I can do whatever I want to my book or my car.
7
35822
2809
Kitabıma ya da arabama canım ne isterse yapabilirim.
00:38
These great apes, you'll see.
8
38631
2902
Bu göreceğiniz insansı maymunların
00:41
The photographs are taken by a man named James Mollison
9
41533
3887
fotoğraflarını, "James & Other Apes" ( James ve Diğer Maymunlar)
00:45
who wrote a book called "James & Other Apes."
10
45420
3044
adında bir kitap yazan James Mollison çekti.
00:48
And he tells in his book how every single one them,
11
48464
2763
Kitabında, nasıl her birinin, neredeyse her birinin
00:51
almost every one of them, is an orphan
12
51227
2298
anne ve babaları gözleri önünde ölmüş
00:53
who saw his mother and father die before his eyes.
13
53525
3615
birer yetim olduklarını anlatıyor.
00:58
They're legal things.
14
58110
1638
Onlar tüzel şeyler.
00:59
So for centuries, there's been a great legal wall
15
59748
2693
Yüzyıllar boyunca, tüzel şeyler ve gerçek kişileri
01:02
that separates legal things from legal persons.
16
62441
3344
ayıran büyük bir kanuni duvar oldu.
01:05
On one hand, legal things are invisible to judges.
17
65785
3785
Bir tarafta, tüzel şeyler, yargıçlar için görünmezler.
01:09
They don't count in law.
18
69570
1950
Kanun kapsamında değiller.
01:11
They don't have any legal rights.
19
71520
1695
Hiçbir kanuni hakları yok.
01:13
They don't have the capacity for legal rights.
20
73215
2484
Kanuni hak sahibi olmaya yetecek kapasiteleri yok.
01:15
They are the slaves.
21
75699
2137
Onlar kölelerdir.
01:17
On the other side of that legal wall are the legal persons.
22
77836
2824
Kanun duvarının diğer yanında ise, gerçek kişiler.
01:20
Legal persons are very visible to judges.
23
80660
2437
Yargıçlar için epeyce görülebilirlerdir.
01:23
They count in law.
24
83607
1705
Kanunda bahisleri geçer.
01:25
They may have many rights.
25
85312
1927
Birçok hakka sahip olabilirler.
01:27
They have the capacity for an infinite number of rights.
26
87239
2903
Sonsuz sayıda hak için yeterli kapasiteleri vardır.
01:30
And they're the masters.
27
90142
2368
Ve onlar efendilerdir.
01:33
Right now, all nonhuman animals are legal things.
28
93300
4479
Şu anda, insan dışındaki tüm hayvanlar tüzel şeyler.
01:37
All human beings are legal persons.
29
97779
2881
Bütün insanlar ise gerçek kişiler.
01:40
But being human and being a legal person
30
100660
2809
Ama insan olmakla, gerçek kişi olmak ne bugün,
01:43
has never been, and is not today, synonymous with a legal person.
31
103469
5643
ne de başka bir zaman eş anlamlı olmamıştır.
01:49
Humans and legal persons are not synonymous.
32
109112
3366
İnsan ve gerçek kişi eş anlamlı değildir.
01:52
On the one side,
33
112478
2880
Bir yanda, yüzyıllar boyunca
01:55
there have been many human beings over the centuries
34
115358
4133
birçok insan
01:59
who have been legal things.
35
119491
1973
tüzel şey olmuştur.
02:01
Slaves were legal things.
36
121464
1533
Köleler tüzel şeylerdi.
02:02
Women, children, were sometimes legal things.
37
122997
3722
Bazen kadınlar, çocuklar tüzel şeyler oldular.
02:07
Indeed, a great deal of civil rights struggle over the last centuries
38
127499
3647
Gerçekten de, bu duvarda bir delik açıp oradan bu tüzel 'şey'leri duvarın
02:11
has been to punch a hole through that wall and begin to feed
39
131146
4513
diğer yanına geçirmek ve gerçek kişiler olmalarını sağlayabilmek için
02:15
these human things through the wall and have them become legal persons.
40
135659
5054
verilen sivil haklar mücadelesi yüzyıllardır sürmekte.
02:20
But alas, that hole has closed up.
41
140713
3469
Ama ne yazık ki, o delik kapandı.
02:24
Now, on the other side are legal persons,
42
144772
2047
Diğer yanda, tüzel kişiler var,
02:26
but they've never only been limited to human beings.
43
146819
4133
ancak bunlar hiçbir zaman sadece insanoğluyla kısıtlı kalmadı.
02:30
There are, for example, there are many legal persons who are not even alive.
44
150952
3988
Mesela, canlı bile olmayan bir sürü tüzel kişi var.
02:34
In the United States,
45
154940
1607
Birleşik Devletler'de,
02:36
we're aware of the fact that corporations are legal persons.
46
156547
3993
firmaların tüzel kişiler olduğu gerçeğinin farkındayız.
02:40
In pre-independence India,
47
160540
1975
Bağımsızlık öncesi Hindistan'da,
02:42
a court held that a Hindu idol was a legal person,
48
162515
2624
mahkeme, bir Hindu idolü için tüzel kişi,
02:45
that a mosque was a legal person.
49
165139
2061
bir cami için tüzel kişi kararı verdi.
02:47
In 2000, the Indian Supreme Court
50
167200
2430
2000'de, Hindistan Yüksek Mahkemesi,
02:49
held that the holy books of the Sikh religion was a legal person,
51
169630
3543
Sih dinine ait kutsal kitapların tüzel kişi olduğuna hükmetti
02:53
and in 2012, just recently,
52
173173
2299
ve 2012'de, çok yakın bir tarih,
02:55
there was a treaty between the indigenous peoples of New Zealand
53
175472
3761
Yeni Zelanda'da yerli halk mensupları ve kraliyet arasında
02:59
and the crown, in which it was agreed that a river was a legal person
54
179233
3251
bir nehrin kendi nehir yatağına sahip tüzel bir kişi olduğu
03:02
who owned its own riverbed.
55
182484
3041
kabul edilen bir anlaşma oldu.
03:05
Now, I read Peter Singer's book in 1980,
56
185525
3251
1980'de, saçlarım henüz gür ve kahverengiyken
03:08
when I had a full head of lush, brown hair,
57
188776
3724
Peter Singer'ın kitabını okudum
03:12
and indeed I was moved by it,
58
192500
2588
ve gerçekten etkilendim.
03:15
because I had become a lawyer because I wanted to speak for the voiceless,
59
195088
3528
Çünkü ben sesi olmayan için konuşmak amacıyla avukat olmuştum,
03:18
defend the defenseless,
60
198616
1235
savunmasızı savunmak için
03:19
and I'd never realized how voiceless and defenseless the trillions,
61
199851
4412
ve trilyonlarca, milyarlarca insan harici hayvanın ne kadar sessiz ve savunmasız
03:24
billions of nonhuman animals are.
62
204263
3506
olduğunu asla tahmin edemezdim.
03:27
And I began to work as an animal protection lawyer.
63
207769
3019
Böylece hayvan koruma avukatı olarak çalışmaya başladım.
03:30
And by 1985, I realized that I was trying to accomplish something
64
210788
4876
Ve 1985'te, tam anlamıyla imkânsız bir şeyi başarmaya
03:35
that was literally impossible,
65
215664
1927
çalıştığımı fark ettim,
03:37
the reason being that all of my clients,
66
217591
2624
çünkü çıkarlarını korumaya çalıştığım
03:40
all the animals whose interests I was trying to defend,
67
220215
3482
bütün müvekkilerim, bütün o hayvanlar,
03:43
were legal things; they were invisible.
68
223697
2485
tüzel şeylerdi; yani görünmezdiler.
03:46
It was not going to work, so I decided
69
226182
1920
Bu böyle olmayacaktı, bu yüzden onları,
03:48
that the only thing that was going to work was they had, at least some of them,
70
228102
3964
en azından bazılarını, o duvarda yine bir delik açıp
03:52
had to also be moved through a hole that we could open up again in that wall
71
232066
3798
uygun insan dışı hayvanları gerçek kişiler olmaları için
03:55
and begin feeding the appropriate nonhuman animals through that hole
72
235864
3576
o delikten diğer tarafa doğru beslemeye başlamanın
03:59
onto the other side of being legal persons.
73
239440
3546
işe yarayabilecek tek şey olduğuna karar verdim.
04:02
Now, at that time, there was very little known about or spoken about
74
242986
5440
O zamanlarda, hayvan hakları hakkında, hayvanların gerçek kişiler olması ya da
04:08
truly animal rights,
75
248426
2368
kanuni haklara sahip olması hakkında
04:10
about the idea of having legal personhood or legal rights for a nonhuman animal,
76
250794
4441
çok az şey biliniyor ve konuşuluyordu,
04:15
and I knew it was going to take a long time.
77
255235
2770
ben de bunun uzun zaman alacağını biliyordum.
04:18
And so, in 1985, I figured that it would take about 30 years
78
258005
3400
Böylece, 1985'te, o duvarda bir delik daha açabilmek adına
04:21
before we'd be able to even begin a strategic litigation,
79
261405
3529
stratejik bir davaya, uzun süreli bir mücadeleye
04:24
long-term campaign, in order to be able to punch another hole through that wall.
80
264934
5782
başlayabilmemiz için bile yaklaşık 30 yıl gerektiğini hesap ettim.
04:30
It turned out that I was pessimistic, that it only took 28.
81
270716
5840
Çok da karamsarmışım, sadece 28 yıl sürdü.
04:38
So what we had to do in order to begin was not only
82
278801
6439
Başlayabilmek için de, sadece hukuk dergilerinde makaleler yazmakla,
04:45
to write law review articles and teach classes, write books,
83
285240
4682
ders olarak anlatmakla, kitaplar yazmakla kalmayıp
04:49
but we had to then begin to get down to the nuts and bolts
84
289922
2968
böyle bir vaka için nasıl dava oluşturacağımızın da
04:52
of how you litigate that kind of case.
85
292890
1985
temeline inmeye başlamalıydık.
04:54
So one of the first things we needed to do was figure out what a cause of action was,
86
294875
4033
Yani, yapmamız gereken ilk şeylerden biri neyin hukuki bir sebep, meşru bir hukuki
04:58
a legal cause of action.
87
298908
1459
sebep olduğunu çözmekti.
05:00
And a legal cause of action is a vehicle that lawyers use
88
300367
2897
Meşru hukuki sebep, avukatların, argümanlarını mahkeme önüne
05:03
to put their arguments in front of courts.
89
303264
5576
serebilmek için kullandıkları bir araçtır.
05:08
It turns out there's a very interesting case
90
308840
2904
Bir baktık ki, neredeyse 250 yıl önce Londra'da vuku bulmuş,
05:11
that had occurred almost 250 years ago in London called Somerset vs. Stewart,
91
311744
4604
ilginç bir dava var, Somerset, Stweart'a karşı,
05:16
whereby a black slave had used the legal system
92
316348
3096
siyahi bir kölenin yasal sistemi kullanarak
05:19
and had moved from a legal thing to a legal person.
93
319444
2879
tüzel şeyden gerçek kişiliğe geçtiği bir dava.
05:22
I was so interested in it that I eventually wrote an entire book about it.
94
322323
4063
O kadar ilgimi çekmişti ki, sonunda üzerine bir kitap yazdım.
05:26
James Somerset was an eight-year-old boy when he was kidnapped from West Africa.
95
326386
5387
Batı Afrika'dan kaçırıldığında, James Somerset 8 yaşındaydı.
05:31
He survived the Middle Passage,
96
331773
2947
Orta Geçiş'ten sağ olarak kurtuldu
05:34
and he was sold to a Scottish businessman named Charles Stewart in Virginia.
97
334720
5174
ve Virginia'da Charles Stewart isimli İskoç bir iş adamına satıldı.
05:39
Now, 20 years later, Stewart brought James Somerset to London,
98
339894
4208
20 yıl sonra, Stewart, James Somerset'i Londra'ya getiriyor
05:44
and after he got there, James decided he was going to escape.
99
344102
3878
ve akabinde, James kaçmaya karar veriyor.
05:47
And so one of the first things he did was to get himself baptized,
100
347980
3640
İlk yaptığı şeylerden biri, kendini vaftiz ettirmek oluyor,
05:51
because he wanted to get a set of godparents,
101
351620
2281
çünkü vaftiz anne-babası olsun istiyor.
05:53
because to an 18th-century slave,
102
353901
1811
Çünkü, 18. yüzyılda bir köle,
05:55
they knew that one of the major responsibilities of godfathers
103
355712
3158
vaftiz babasının en önemli sorumluluklarından birinin kaçmasına
05:58
was to help you escape.
104
358870
2112
yardım etmek olduğunu biliyor.
06:00
And so in the fall of 1771,
105
360982
4016
1771 sonbaharında, James Somerset
06:04
James Somerset had a confrontation with Charles Stewart.
106
364998
2643
ve Charles Stewart karşı karşıya geliyor.
06:07
We don't know exactly what happened, but then James dropped out of sight.
107
367641
4672
Tam olarak ne oldu bilmiyoruz, ama sonrasında James ortadan kayboluyor.
06:12
An enraged Charles Stewart then hired slave catchers
108
372313
2996
Ve sinirlenen Charles Stewart ise tüm Londra'yı arayıp
06:15
to canvass the city of London,
109
375309
2241
bulsunlar diye kendine köle bulucular tutuyor,
06:17
find him, bring him not back to Charles Stewart,
110
377550
2600
ama kendisine geri getirilmesini değil,
06:20
but to a ship, the Ann and Mary, that was floating in London Harbour,
111
380150
6023
Londra limanında demir atmış olan Ann ve Mary gemisinde
06:26
and he was chained to the deck,
112
386173
1620
zincire vurulmasını istiyor.
06:27
and the ship was to set sail for Jamaica
113
387793
2004
Gemi Jamaika'ya gidecek ve James de
06:29
where James was to be sold in the slave markets
114
389797
3019
orada köle pazarlarında satılarak
06:32
and be doomed to the three to five years of life that a slave had
115
392816
3483
bir köle olarak, üç ila beş yıl arası şeker hasatı yapmaya
06:36
harvesting sugar cane in Jamaica.
116
396299
2851
mahkûm olacaktı.
06:39
Well now James' godparents swung into action.
117
399150
3209
Ama orada, James'in vaftiz ailesi devreye giriyor.
06:42
They approached the most powerful judge,
118
402359
2507
Yüksek Mahkeme'de de baş yargıçlık yapmış,
06:44
Lord Mansfield, who was chief judge of the court of King's Bench,
119
404866
3646
en güçlü yargıç olan Lord Mansfield'den
06:48
and they demanded that he issue a common law writ of habeus corpus
120
408512
3645
James Somerset adına, bir ortak hukuk habeas corpus emri
06:52
on behalf of James Somerset.
121
412157
1834
çıkarmasını istiyorlar.
06:53
Now, the common law is the kind of law that English-speaking judges can make
122
413991
3971
Ortak hukuk, İngilizce konuşan hâkimlerin yönetmelik ve anayasayla
06:57
when they're not cabined in by statutes or constitutions,
123
417962
4137
çevrilmedikleri zamanlarda uygulayabildiği türden bir hukuk
07:02
and a writ of habeus corpus is called the Great Writ,
124
422099
2596
ve habeas corpus emri de, Büyük Emir demek,
07:04
capital G, capital W,
125
424695
2067
büyük B ve büyük E ile,
07:06
and it's meant to protect any of us who are detained against our will.
126
426762
4528
isteği dışında alıkonulan herhangi bir kimsenin korunmasını emreder.
07:11
A writ of habeus corpus is issued.
127
431290
1973
Habeas corpus emri çıkarılıyor.
07:13
The detainer is required to bring the detainee in
128
433263
2438
Alıkoyan kişiden, alıkonulan kişiyi getirmesi ve niye onu
07:15
and give a legally sufficient reason for depriving him of his bodily liberty.
129
435701
5875
bedensel özgürlüğünden alıkoyduğuna dair kanuni açıdan yeterli bir sebep sunması isteniyor.
07:21
Well, Lord Mansfield had to make a decision right off the bat,
130
441576
4994
Şimdi, Lord Mansfield, çabuk karar vermeliydi, çünkü
07:26
because if James Somerset was a legal thing,
131
446570
2784
James Somerset gerçek bir kişi
07:29
he was not eligible for a writ of habeus corpus,
132
449354
3065
değil de tüzel bir şey olsaydı
07:32
only if he could be a legal person.
133
452419
2020
habeas corpus emri için uygun olmayacaktı.
07:34
So Lord Mansfield decided that he would assume,
134
454439
3018
Böylece, Lord Mansfield, karar olarak değil,
07:37
without deciding, that James Somerset was indeed a legal person,
135
457457
4103
James Somerset'in gerçekten gerçek bir kişi olduğunu 'varsayarak'
07:41
and he issued the writ of habeus corpus, and James's body was brought in
136
461560
3411
habeas corpus emrini çıkartmış ve James, geminin kaptanı
07:44
by the captain of the ship.
137
464971
1511
tarafından geri getirilmiştir.
07:46
There were a series of hearings over the next six months.
138
466482
2701
İlerleyen altı ay boyunca bir dizi dava olmuştur.
07:49
On June 22, 1772, Lord Mansfield said that slavery was so odious,
139
469183
5828
22 Haziran 1772'de, Lord Mansfield köleliğin tiksindirici olduğunu söylemiş,
07:55
and he used the word "odious,"
140
475011
1834
'tiksindirici' kelimesini kullanmış
07:56
that the common law would not support it, and he ordered James free.
141
476845
3878
ve ortak hukukun bunu desteklemeyeceğini belirterek James'i özgür bırakmış.
08:00
At that moment, James Somerset underwent a legal transubstantiation.
142
480723
3590
İşte o an, James Somerset, hukuki bir dönüşüm geçirmiş oldu.
08:04
The free man who walked out of the courtroom
143
484883
2060
Mahkeme salonundan özgür biri olarak çıkan
08:06
looked exactly like the slave who had walked in,
144
486943
2248
ve köle olarak giren adam aynı gibi gözükse de,
08:09
but as far as the law was concerned, they had nothing whatsoever in common.
145
489191
5139
aslında kanuni açıdan hiçbir ortak noktaları yoktu.
08:14
The next thing we did is that the Nonhuman Rights Project,
146
494790
2950
Bir sonraki adım, kurmuş olduğum Nonhuman Rights
08:17
which I founded, then began to look at what kind of values and principles
147
497740
3510
(İnsan dışındaki canlıların hakları) Projesi oldu ve yargıçlara ne tür
08:21
do we want to put before the judges?
148
501250
2878
değer ve prensipler sunmak gerektiğini düşünmeye başladık.
08:24
What values and principles did they imbibe with their mother's milk,
149
504128
3879
Ana sütü gibi içtikleri, hukuk fakültelerinde onlara öğretilen,
08:28
were they taught in law school, do they use every day,
150
508007
3083
her gün kullandıkları ve tüm kalpleriyle inandıkları değer ve
08:31
do they believe with all their hearts -- and we chose liberty and equality.
151
511090
3689
prensipler neler olabilir dedik -- ve özgürlük ve eşitliği seçtik.
08:34
Now, liberty right is the kind of right to which you're entitled
152
514779
3032
Şimdi, özgürlük hakkı dediğimiz, olduğunuz şey sayesinde
08:37
because of how you're put together,
153
517811
2341
sahip olduğunuz bir haktır
08:40
and a fundamental liberty right protects a fundamental interest.
154
520152
5337
ve temel özgürlük yasası temel bir çıkarı korur.
08:45
And the supreme interest in the common law
155
525489
3235
Ve ortak hukuktaki en üstün çıkar,
08:48
are the rights to autonomy and self-determination.
156
528724
4041
otonomi ve özgür irade haklarıdır.
08:54
So they are so powerful that in a common law country,
157
534015
3780
Bu öyle güçlüdür ki, ortak hukukun uygulandığı bir ülkede,
08:57
if you go to a hospital and you refuse life-saving medical treatment,
158
537795
4598
hastaneye gitseniz ve hayatınızı kurtaracak bir tedaviyi reddetseniz,
09:02
a judge will not order it forced upon you,
159
542393
2247
hiçbir yargıç sizi bunun tersine zorlayamaz,
09:04
because they will respect your self-determination and your autonomy.
160
544640
4811
çünkü özgür iradeniz ve otonominize saygı duyarlar.
09:09
Now, an equality right is the kind of right to which you're entitled
161
549451
3263
Eşitlik hakkı da, ilişkili bir şekilde bir başkasına
09:12
because you resemble someone else in a relevant way,
162
552714
2896
benzediğiniz için sahip olduğunuz bir hak çeşidi.
09:15
and there's the rub, relevant way.
163
555610
1991
Evet, 'ilişkili' bir biçimde.
09:17
So if you are that, then because they have the right, you're like them,
164
557601
3738
Yani siz 'bu'ysanız, 'onlar' bu hakka sahipse, siz de onlara benzediğinizden
09:21
you're entitled to the right.
165
561339
2345
bu hakka sahipsiniz demektir.
09:23
Now, courts and legislatures draw lines all the time.
166
563684
2622
Mahkemeler ve yasama organları hep sınırlar çizer durur.
09:26
Some are included, some are excluded.
167
566846
2272
Bu sınırların içinde ve dışında kalanlar olur.
09:29
But you have to, at the bare minimum you must --
168
569118
6142
Ama ne olursa olsun, bu sınırlar en azından
09:35
that line has to be a reasonable means to a legitimate end.
169
575260
4435
yasal bir sonuca varacak mantıklı birer araç olmalıdır.
09:39
The Nonhuman Rights Project argues that drawing a line
170
579695
2740
Nonhuman Rights Projesi, bu çizilen sınırlarla
09:42
in order to enslave an autonomous and self-determining being
171
582435
3307
otonom ve özgür irade sahibi,
09:45
like you're seeing behind me,
172
585742
1788
arkamda gördükleriniz gibi canlıları
09:47
that that's a violation of equality.
173
587530
3030
köleleştirmenin eşitlik hakkını ihlal ettiğini savunuyor.
09:51
We then searched through 80 jurisdictions,
174
591270
2550
80 yetki bölgesini araştırdık
09:53
it took us seven years, to find the jurisdiction
175
593820
2245
ve ilk davamızı açacağımız yetki bölgesini
09:56
where we wanted to begin filing our first suit.
176
596065
2206
bulmak yedi yılımızı aldı.
09:58
We chose the state of New York.
177
598271
1499
New York eyaletini seçtik.
09:59
Then we decided upon who our plaintiffs are going to be.
178
599770
2622
Sonra davacılarımızın kimler olacağını düşündük.
10:02
We decided upon chimpanzees,
179
602392
1866
Şempanzelerde karar kıldık,
10:04
not just because Jane Goodall was on our board of directors,
180
604258
2851
sadece Jane Goodall yönetim kurulumuzda olduğu için değil,
10:07
but because they, Jane and others,
181
607109
3753
aynı zamanda Jane ve onun gibi insanlar,
10:10
have studied chimpanzees intensively for decades.
182
610862
2720
onlarca yıldır şempanzeleri yoğun şekilde çalıştıkları için.
10:13
We know the extraordinary cognitive capabilities that they have,
183
613582
3576
Olağanüstü bilişsel yetenekleri olduğunu biliyoruz
10:17
and they also resemble the kind that human beings have.
184
617158
3134
ve aynı zamanda bu insanlardakine benzer.
10:20
And so we chose chimpanzees, and we began to then canvass the world
185
620292
5132
Neyse, şempanzeleri seçtik ve dünya çapında,
10:25
to find the experts in chimpanzee cognition.
186
625424
2832
şempanze bilişi konusunda uzmanlar aramaya başladık.
10:28
We found them in Japan, Sweden, Germany, Scotland, England and the United States,
187
628256
4505
Japonya, İsveç, Almanya, İskoçya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bulduk
10:32
and amongst them, they wrote 100 pages of affidavits
188
632761
2763
ve kendi aralarında, şempanzelerin karmaşık bilişsel
10:35
in which they set out more than 40 ways
189
635524
2796
kapasitesinin, ayrı ayrı veya beraberce 40'tan fazla yolla
10:38
in which their complex cognitive capability,
190
638320
2800
otonomi ve özgür irade için
10:41
either individually or together,
191
641120
2020
yeterli olduğunu gösterdikleri
10:43
all added up to autonomy and self-determination.
192
643140
3119
100 sayfalık bir yeminli ifade yazdılar.
10:47
Now, these included, for example, that they were conscious.
193
647429
3507
Bu ifade, mesela, şempanzelerin bilinçli olduğunu içeriyor.
10:50
But they're also conscious that they're conscious.
194
650936
2347
Üstelik, bilinçli olduklarının da bilincindeler.
10:53
They know they have a mind. They know that others have minds.
195
653283
2856
Akılları olduğunu biliyorlar, diğerlerinin aklı olduğunu da.
10:56
They know they're individuals, and that they can live.
196
656139
2543
Birey olduklarını ve yaşayabileceklerini biliyorlar.
10:58
They understand that they lived yesterday and they will live tomorrow.
197
658682
3293
Dün yaşadıklarını ve yarın da yaşayacaklarını biliyorlar.
11:01
They engage in mental time travel. They remember what happened yesterday.
198
661975
3444
Zihinsel zaman yolculuğu yapabiliyorlar, dün ne olduğunu hatırlıyorlar.
11:05
They can anticipate tomorrow,
199
665419
1451
Yarını tahmin bekliyorlar ki bu
11:06
which is why it's so terrible to imprison a chimpanzee, especially alone.
200
666870
4717
şempanzeleri, hele ki yalnız başına, hapsetmenin korkunç olmasının sebebi.
11:11
It's the thing that we do to our worst criminals,
201
671587
2597
Bu bizim en adi suçlulara yaptığımız muamele
11:14
and we do that to chimpanzees without even thinking about it.
202
674184
4771
ve hiç düşünmeden aynısını şempanzelere yapıyoruz.
11:19
They have some kind of moral capacity.
203
679715
2711
Onların da bir çeşit ahlaki kapasiteleri var.
11:22
When they play economic games with human beings,
204
682426
2926
İnsanlarla ekonomik oyunlar oynarlarken,
11:25
they'll spontaneously make fair offers, even when they're not required to do so.
205
685352
4040
spontane olarak adil teklifler yapıyorlar, onlardan bunu yapmaları istenmediği hâlde.
11:29
They are numerate. They understand numbers.
206
689392
2033
Sayı okuyabiliyorlar, sayıları anlıyorlar.
11:31
They can do some simple math.
207
691425
1380
Basit hesapları yapabilirler.
11:32
They can engage in language -- or to stay out of the language wars,
208
692805
4064
Dil ile ilgilenebilirler veya dil savaşlarının dışında kalmak için,
11:36
they're involved in intentional and referential communication
209
696869
3365
kendileriyle konuşanların tavırlarını izledikleri
11:40
in which they pay attention to the attitudes of those
210
700234
2487
niyet ve imaya dayalı bir şekilde
11:42
with whom they are speaking.
211
702721
1531
iletişim kurabilirler.
11:44
They have culture.
212
704252
1458
Kültürleri var.
11:45
They have a material culture, a social culture.
213
705900
2601
Maddi kültürleri, sosyal kültürleri var.
11:48
They have a symbolic culture.
214
708501
2415
Sembolik kültürleri var.
11:50
Scientists in the Taï Forests in the Ivory Coast
215
710916
3901
Bilim adamları, Fildişi Sahili'ndeki Taï Ormanları'nda
11:54
found chimpanzees who were using these rocks to smash open
216
714817
3529
şempanzelerin inanılmaz derecede sert olan kabuklu yemişleri
11:58
the incredibly hard hulls of nuts.
217
718346
2786
kırmak için taşları kullandıklarını bulmuş.
12:01
It takes a long time to learn how to do that,
218
721132
2299
Bunu yapmayı öğrenmek çok uzun zaman alır ve
12:03
and they excavated the area and they found
219
723431
2113
o alanı kazdıklarında bu maddi kültürün,
12:05
that this material culture, this way of doing it,
220
725544
2833
bunu nasıl yaptıklarının, bu taşların
12:08
these rocks, had passed down for at least 4,300 years
221
728377
3343
en azından 4300 yıl, 225 şempanze nesli boyunca
12:11
through 225 chimpanzee generations.
222
731720
4992
aktarılmış olduğunu bulmuşlar.
12:16
So now we needed to find our chimpanzee.
223
736712
2392
Artık bizim de şempanzemizi bulmamız lazımdı.
12:19
Our chimpanzee,
224
739104
3180
Şempanzelerimizi,
12:22
first we found two of them in the state of New York.
225
742284
2903
ilk önce New York eyaletinde iki tanesini bulduk.
12:25
Both of them would die before we could even get our suits filed.
226
745187
3204
İkisi de biz daha davamızı açamadan ölecekti.
12:28
Then we found Tommy.
227
748391
1881
Sonra, Tommy'yi bulduk.
12:30
Tommy is a chimpanzee. You see him behind me.
228
750272
3112
Tommy bir şempanze. Onu arkamda görüyorsunuz.
12:33
Tommy was a chimpanzee. We found him in that cage.
229
753384
2507
Tommy bir şempanzeydi. Onu bu kafeste bulduk.
12:35
We found him in a small room that was filled with cages
230
755891
3460
Onu, New York merkezinde bir karavan parkındaki büyük
12:39
in a larger warehouse structure on a used trailer lot in central New York.
231
759351
5186
bir ambar binasında kafeslerle dolu küçük bir odada bulduk.
12:44
We found Kiko, who is partially deaf.
232
764537
2174
Kısmen sağır olan Kiko'yu bulduk.
12:46
Kiko was in the back of a cement storefront in western Massachusetts.
233
766711
5642
Kiko, batı Massachusetts'te bir çimento dükkânının arkasındaydı.
12:52
And we found Hercules and Leo.
234
772353
1897
Hercules ve Leo'yu da bulduk.
12:54
They're two young male chimpanzees
235
774250
1703
Stony Brook'ta, biyomedikal ve
12:55
who are being used for biomedical, anatomical research at Stony Brook.
236
775953
3413
anatomik araştırmalarda kullanılan iki genç erkek şempanze.
12:59
We found them.
237
779366
1305
Onları bulduk.
13:00
And so on the last week of December 2013,
238
780671
2712
2013'te Aralık ayının son haftasında,
13:03
the Nonhuman Rights Project filed three suits all across the state of New York
239
783383
3940
Nonhuman Rights Projesi olarak, James Somerset için kullanılan
13:07
using the same common law writ of habeus corpus argument
240
787323
3478
habeas corpus emri argümanını kullanarak, New York eyaleti boyunca
13:10
that had been used with James Somerset,
241
790801
2728
üç dava açtık ve hâkimlerden
13:13
and we demanded that the judges issue these common law writs of habeus corpus.
242
793529
5087
ortak hukuk habeas corpus emri çıkartmalarını talep ettik.
13:18
We wanted the chimpanzees out,
243
798616
2111
Şempanzelerin serbest bırakılmasını ve
13:20
and we wanted them brought to Save the Chimps,
244
800727
2786
içinde, her birinde iki veya üç dönümde, iki düzine kadar
13:23
a tremendous chimpanzee sanctuary in South Florida
245
803513
3948
şempanzenin yaşadığı, 12 ya da 13 ada içeren
13:27
which involves an artificial lake with 12 or 13 islands --
246
807461
5087
yapay gölü ile Güney Florida'da muazzam bir şempanze koruma
13:32
there are two or three acres where two dozen chimpanzees live
247
812548
2863
barınağı olan Save the Chimps'e (Şempanzeleri Kurtarın)
13:35
on each of them.
248
815411
1160
getirilmelerini istedik.
13:36
And these chimpanzees would then live the life of a chimpanzee,
249
816571
2950
Böylece bu şempanzeler, Afrika'ya mümkün olduğunca yakın bir
13:39
with other chimpanzees in an environment that was as close to Africa as possible.
250
819521
4402
ortamda diğer şempanzelerle beraber gerçek bir şempanze hayatı sürebileceklerdi.
13:43
Now, all these cases are still going on.
251
823923
3947
Şu an bu davaların hepsi sürüyor.
13:48
We have not yet run into our Lord Mansfield.
252
828820
3082
Biz henüz kendi Lord Mansfield'ımıza rastlamadık.
13:52
We shall. We shall.
253
832622
1608
Ama rastlayacağız. Rastlayacağız.
13:54
This is a long-term strategic litigation campaign. We shall.
254
834230
3880
Bu uzun vadeli bir stratejik hukuk mücadelesi. Rastlayacağız.
13:58
And to quote Winston Churchill,
255
838110
2115
Winston Churchill'in dediği gibi,
14:00
the way we view our cases is that they're not the end,
256
840225
4168
biz davalarımızı şöyle görüyoruz; bunlar son değil,
14:04
they're not even the beginning of the end,
257
844393
2043
hatta sonun başlangıcı bile değil,
14:06
but they are perhaps the end of the beginning.
258
846436
3514
ama belki başlangıcın sonu olabilirler.
14:10
Thank you.
259
850580
1917
Teşekkür ederim.
14:12
(Applause)
260
852497
4000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7