Tiny satellites that photograph the entire planet, every day | Will Marshall

Will Marshall: Minik uydular değişen Dünya'yı bize gerçek zamanlı gösteriyor

Çeviri: Mücahid Taha MERSİN Gözden geçirme: Ramazan Şen

The Earth needs no introduction.

Dünya'nın tanıtıma ihtiyacı yok.

It needs no introduction in part because the Apollo 17 astronauts,

Bazı konularda tanıtıma ihtiyaç yok çünkü Apollo 17 astronotları

when they were hurtling around the moon in 1972,

1972 yılında Ay'ın etrafında hızla uçarken

took this iconic image.

iz bırakan bu resmi çektiler.

It galvanized a whole generation of human beings

Tüm nesilleri, Dünya uzay aracında olduğumuzu

to realize that we're on Spaceship Earth,

onun narin ve sonlu olduğunu

fragile and finite as it is,

ve onunla ilgilenmemiz gerektiğini

and that we need to take care of it.

fark etmesi için harekete geçirdi.

But while this picture is beautiful, it's static,

Bu resim çok güzel olmanın yanı sıra statiktir de.

and the Earth is constantly changing.

Ve Dünya sürekli değişiyor.

It's changing on days' time scales with human activity.

İnsan faaliyetleri ile her gün değişiyor.

And the satellite imagery we have of it today is old.

Aldığımız bugünün uydu görüntüsü eski oluyor.

Typically, years old.

Genel olarak, çok eski.

And that's important because you can't fix what you can't see.

Bu önemli çünkü göremediğiniz şeyi düzeltemezsiniz.

What we'd ideally want is images of the whole planet every day.

Tercihen her gün tüm gezegenin görüntüsü elimizde olsun isteriz.

So, what's standing in our way?

Peki önümüzdeki engel ne?

What's the problem?

Sorun ne?

This is the problem:

Problem şu:

Satellites are big, expensive and they're slow.

Uydular büyük, pahalı ve yavaş.

This one weighs three tons.

Bunun ağırlığı 3 ton.

It's six meters tall, four meters wide.

6 metre boyunda, 4 metre genişliğinde.

It took up the entire fairing of a rocket just to launch it.

Onu gönderecek roketin tamamını kaplıyor.

One satellite, one rocket.

Bir uydu, bir roket.

It cost 855 million dollars.

Maliyeti ise 855 milyon dolar.

Satellites like these have done an amazing job

Bunlar gibi uydular gezegenimizi anlamamıza yardımcı olacak

at helping us to understand our planet.

harika işler yaptılar.

But if we want to understand it much more regularly,

Fakat onu daha sistemli anlamak istiyorsak

we need lots of satellites,

daha çok uyduya ihtiyacımız var

and this model isn't scalable.

ve bu modeller ölçeklenebilir değil.

So me and my friends, we started Planet Labs

Bu yüzden ben ve arkadaşlarım Planet Labs'i kurduk

to make satellites ultra-compact

ve uyduları son derece kompakt

and small and highly capable.

ve küçük ve daha becerikli yapmaya çalıştık.

I'm going to show you what our satellite looks like:

Size uydumuzun nasıl bir şey olduğunu göstereceğim:

This is our satellite.

Bu bizim uydumuz.

This is not a scale model,

Bu ölçekli bir modeli değil

this is the real size.

gerçek boyutu.

It's 10 by 10 by 30 centimeters,

10 x 10 x 30 santimetre,

it weighs four kilograms,

dört kilo ağırlığında.

Ve bu küçük paketin içine en son

and we've stuffed the latest and greatest electronics

and sensor systems into this little package

ve en harika elektronikleri ve sensör sistemlerini koyduk.

so that even though this is really small,

Böylece, çok küçük olmasına rağmen

this can take pictures 10 times the resolution of the big satellite here,

buradaki uydulardan 10 kat fazla çözünürlükte resimler çekebiliyor.

even though it weighs one thousandth of the mass.

Üstelik kütle olarak da binde biri kadar.

And we call this satellite "Dove" — Thank you.

Ve bu uyduya "Kuğu" adını verdik. Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)

We call this satellite "Dove,"

Bu uyduya "Kuğu" ismini verdik

and we call it "Dove" because satellites are typically named

çünkü uydular kuş isimleriyle anılırlar

after birds, but normally birds of prey:

ama normalde yırtıcı kuşlardır.

like Eagle, Hawk, Swoop, Kill, I don't know,

Kartal, Şahin gibi saldıran, öldüren, ne bileyim,

Kestrel, these sort of things.

Kerkenez gibi kuşlar.

But ours have a humanitarian mission,

Ama bizimkisinin insani bir görevi var

so we wanted to call them Doves.

o yüzden onlara Kuğular dedik.

And we haven't just built them, though.

Ve bunları sadece yapmakla kalmadık.

We've launched them.

Onları gönderik de.

And not just one, but many.

Ve bir tane de değil, bir sürü.

It all started in our garage.

Bunların hepsi garajımızda başladı.

Yes, we built our first satellite prototype in our garage.

Evet, uydumuzun ilk ön modelini garajımızda inşa ettik.

Now, this is pretty normal for a Silicon Valley company that we are,

Bu bizim gibi bir Silikon Vadisi şirketi için oldukça normal

but we believe it's the first time for a space company.

ama biz bunun bir uzay şirketi için bir ilk olduğuna inanıyoruz.

And that's not the only trick we learned from Silicon Valley.

Ve bu Silikon Vadisinde öğrendiğimiz tek numara değil.

We rapidly prototype our satellites.

Uydularımızın hızla örneklerini yaptık.

We use "release early, release often" on our software.

Yazılımımızda "erken çıkar, sık çıkar" yönetimini kullandık.

And we take a different risk approach.

Ve farklı risk yaklaşımları kullandık.

We take them outside and test them.

Onları dışarı çıkarıp denedik.

We even put satellites in space just to test the satellites,

Sırf uyduları test etmek için onları uzaya bile gönderdik

and we've learned to manufacture our satellites at scale.

ve uydularımızı ölçekli üretmeyi öğrendik.

We've used modern production techniques

Modern üretim teknikleri kullanarak

so we can build large numbers of them,

onlardan çok sayıda yaptık,

I think for the first time.

bence bu bir ilkti.

We call it agile aerospace,

Buna çevik havacılık diyoruz

and that's what's enabled us to put so much capability into this little box.

ve bu sayede bu küçük kutulara bu kadar çok kabiliyet koyabildik.

Now, what has bonded our team over the years

Takımımızı yıllardır bir arada tutan şey

is the idea of democratizing access to satellite information.

uydu bilgisine erişimin demokratikleşmesi fikridir.

In fact, the founders of our company, Chris, Robbie and I,

Aslında, şirketimizin kurucuları Chris, Robbie ve ben

we met over 15 years ago at the United Nations

15 yıl önce Birleşmiş Milletlerde

when they were hosting a conference about exactly that question:

tam bu soruyla ilgili bir konferans sunarlerken tanıştık.

How do you use satellites to help humanity?

Uyduları insanlığa yardım etmek için nasıl kullanırsın?

How do you use satellites to help people in developing countries

Gelişen veya iklimi değişen ülkelerdeki insanlara

or with climate change?

yardım etmek için uyduları nasıl kullanırsın?

And this is what has bonded us.

İşte bu bizi bir arada tuttu.

Our entire team is passionate about using satellites to help humanity.

Takımımız uyduları kullanarak insanlığa yardım etme konusunda tutkulu.

You could say we're space geeks,

Bize uzayla ilgilenen inekler diyebilirsiniz

but not only do we care about what's up there,

fakat sadece orada olanları değil

we care about what's down here, too.

burada olanları da umursuyoruz.

I'm going to show you a video

Dört hafta önce

Uluslararası Uzay İstasyonundan bırakılan uydularımızın ikisinin

from just four weeks ago of two of our satellites

being launched from the International Space Station.

videosunu göstereceğim.

This is not an animation,

Bu bir animasyon değil.

this is a video taken by the astronaut looking out of the window.

Bu video, camdan bakan astronotun çektiği bir video.

It gives you a bit of a sense of scale of our two satellites.

Bu size uyduların boyutu hakkında bir fikir verebilir.

It's like some of the smallest satellites ever

Gönderilen en büyük uydudan

are being launched from the biggest satellite ever.

yapılan en küçük uydular bırakılıyor.

And right at the end, the solar array glints in the sun.

Ve en sonunda, güneş paneli parlıyor.

It's really cool. Wait for it.

Çok güzel. Bekleyin.

Boom! Yeah. It's the money shot.

Bum! Evet. Harika.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So we didn't just launch two of them like this,

Bu şekilde sadece ikisini değil

we launched 28 of them.

28 tanesini bıraktık.

It's the largest constellation of Earth-imaging satellites in human history,

İnsanlık tarihindeki dünya gözleme uydularının en büyük takım uydusu

and it's going to provide a completely radical new data set

ve onlar değişen dünyamız hakkında tamamen radikal

about our changing planet.

yeni veri kümeleri sağlayacaklar.

But that's just the beginning.

Fakat bu sadece başlangıç.

You see, we're going to launch more than 100 of these satellites

Önümüzdeki yıl boyunca bunlar gibi

like these over the course of the next year.

100'den fazla uydu göndereceğiz.

It's going to be the largest constellation of satellites in human history.

Bu insan tarihindeki en büyük takım uydusu olacak.

And this is what it's going to do:

Ve şunları yapacak:

Acting in a single-orbit plane that stays fixed with respect to the sun,

Güneş'e göre tek yörüngeli sabit bir düzlemde hareket eder,

the Earth rotates underneath.

Dünya ise altlarında döner.

They're all cameras pointed down,

Aşağıya hedeflen tüm kameralar

and they slowly scan across as the Earth rotates underneath.

altlarında dönen Dünya'yı boydan boya yavaşta tararlar.

The Earth rotates every 24 hours,

Dünya turunu 24 saatte tamamlar,

so we scan every point on the planet every 24 hours.

yani biz gezegen üzerindeki her noktayı her 24 saate bir tarıyoruz.

It's a line scanner for the planet.

Gezegen için bir satır tarayıcı.

We don't take a picture of anywhere on the planet every day,

Her gün gezegendeki herhangi bir yerin resmini çekmeyiz,

we take a picture of every single place on the planet every day.

biz her gün dünyadaki her bir yerin resmini çekeriz.

Even though we launched these just a couple of weeks ago,

Bunları birkaç hafta önce göndermemize rağmen

we've already got some initial imagery from the satellites

uydulardan ilk görüntüleri almaya başladık

and I'm going to show it publicly for the first time right now.

ve şimdi bunu herkesin önünde ilk defa göstereceğim.

This is the very first picture taken by our satellite.

İşte bu, uydumuzun çektiği ilk resim.

It happened to be over UC-Davis' campus

Kamerayı açtığımızda Kaliforniya'daki

in California when we turned the camera on.

UC-Davis kampüsü üzerine denk geldi.

But what's even cooler is when

Fakat asıl güzel olan şey

we compare it to the previous latest image of that area,

aynı alanın aylar önce çekilmiş görüntüsünü

which was taken many months ago.

bu resmi ile karşılaştırdığımızda oldu.

And the image on the left is from our satellite,

Soldaki görüntü bizim uydumuzdan

and we see buildings are being built.

ve inşa edilen binalar görüyoruz.

The general point is that we will be able to track urban growth as it happens

Asıl mesele, dünya çapında tüm şehirlerde,

around the whole world in all cities, every day.

her gün kentsel büyümeyi anında takip edebileceğiz.

Water as well.

Suyu da.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)

We'll be able to see the extent of all water bodies

Dünya çapındaki tüm su kaynakları alanlarını

around the whole world every day and help water security.

her gün görebileceğiz ve su güvenliğine yardım edeceğiz.

From water security to food security.

Su güvenliğinden gıda güvenliğine.

We'll see crops as they grow in all the fields

Her gün gezegendeki her çiftçinin tarlasında

in every farmer's field around the planet every day.

büyüyen mahsülleri büyürken göreceğiz

and help them to improve crop yield.

ve mahsül verimini artırmaları için onlara yardım edeceğiz.

This is a beautiful image that was taken

Bu güzel görüntü birkaç saat önce

just a few hours ago when the satellite was flying over Argentina.

uydu Arjantin üzerinde uçarken çekildi.

The general point is

Asıl mesele

there are probably hundreds and thousands of applications of this data,

muhtemelen bu verinin yüzlerce ve binlerce uygulaması var,

I've mentioned a few, but there's others:

birkaçından bahsettim ama dahası var:

deforestation, the ice caps melting.

ormansızlaşma, buzulların erimesi.

We can track all of these things, every tree on the planet every day.

Tüm bunları takip edebiliriz, gezegendeki her ağacı her gün.

If you took the difference between today's image and yesterday's image,

Dün ile bugünü karşılaştırırsanız

you'd see much of the world news — you'd see floods and fires and earthquakes.

dünya haberlerinin çoğunu göreceksiniz — selleri ve yangınları ve depremleri göreceksiniz.

And we have decided, therefore, that the best thing that we could do with our data

Verimizle yapacağımız en iyi şeyin onun uluslararası erişime

is to ensure universal access to it.

açık olmasını sağlamak olduğuna karar verdik.

We want to ensure everyone can see it.

Bunu herkesin görmesini garantilemek istiyoruz.

Thank you. (Applause)

Teşekkür ederim. (Alkış)

We want to empower NGOs and companies and scientists and journalists

STK'ları ve şirketleri ve bilim adamlarını ve gazetecileri

to be able to answer the questions that they have about the planet.

gezegen hakkındaki soruları cevaplandırabilmeleri için güçlendirmek istiyoruz.

We want to enable the developer community to run their apps on our data.

Uygulamalarında verilerimizi kullanmaları için geliştiricilere olanak sağlamak istiyoruz.

In short, we want to democratize access to information about our planet.

Kısacası, gezegenimiz hakkındaki bilgilere erişimin demokratikleşmesini istiyoruz.

Which brings me back to this.

Ki bu da beni buna geri getiriyor.

You see, this will be an entirely new global data set.

Gördüğünüz gibi, bu tamamen yeni bir veri kümesi olacak.

And we believe that together,

Ve inanıyoruz ki hep beraber

we can help to take care of our Spaceship Earth.

Uzayaracımız Dünya ile ilgilenme konusunda yardım edebiliriz.

And what I would like to leave you with is the following question:

Ve sizden şu soru ile ayrılmak istiyorum:

If you had access to imagery of the whole planet every single day,

Eğer her gün tüm gezegenin görüntülerine erişiminiz olsaydı,

what would you do with that data?

bu veri ile ne yapardınız?

What problems would you solve?

Hangi problemleri çözerdiniz?

What exploration would you do?

Hangi araştırmayı yapardınız?

Well, I invite you to come and explore with us.

Gelin bizimle birlikte keşfedin.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)