Charles Hazlewood: Trusting the ensemble

Charles Hazlewood: Orkestraya güvenmek

38,828 views ・ 2011-10-07

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: evrim kuran Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
I am a conductor,
0
15260
2000
Ben bir orkestra şefiyim,
00:17
and I'm here today
1
17260
2000
ve bugün sizinle güven hakkında
00:19
to talk to you about trust.
2
19260
2000
konuşmak için buradayım.
00:21
My job depends upon it.
3
21260
3000
İşim bunun üstüne kurulu.
00:24
There has to be, between me and the orchestra,
4
24260
2000
Benim ve orkestram arasında
00:26
an unshakable bond of trust,
5
26260
2000
sarsılmaz bir güven bağı olmalı,
00:28
born out of mutual respect,
6
28260
3000
karşılıklı saygıdan doğan,
00:31
through which we can spin a musical narrative
7
31260
3000
bunun sayesinde hepimizin inanabileceği
00:34
that we all believe in.
8
34260
2000
müziksel bir anlatım ortaya çıksın.
00:36
Now in the old days, conducting, music making,
9
36260
3000
Eski günlerde, şeflik, müzik üretme,
00:39
was less about trust and more, frankly, about coercion.
10
39260
3000
güven değil de samimi olmak gerekirse daha çok baskıya dayanırdı.
00:42
Up to and around about the Second World War,
11
42260
2000
Şefler yaklaşık 2.dünya savaşına kadar
00:44
conductors were invariably dictators --
12
44260
2000
değişmez bir şekilde diktatörlerdi --
00:46
these tyrannical figures
13
46260
2000
bu acımasız kişiler
00:48
who would rehearse, not just the orchestra as a whole, but individuals within it,
14
48260
3000
sadece orkestraya değil, içindeki bireylere de adeta hayatlarının içine girerek
00:51
within an inch of their lives.
15
51260
3000
prova yaptırırdı.
00:54
But I'm happy to say now that the world has moved on,
16
54260
2000
Ama şunu söylemekten mutluyum ki dünya değişti,
00:56
music has moved on with it.
17
56260
2000
müzik de onunla birlikte değişti.
00:58
We now have a more democratic view and way of making music --
18
58260
3000
Şimdi daha demokratik bir bakışımız ve müzik yapma şeklimiz var --
01:01
a two-way street.
19
61260
2000
çift yönlü bir sokak gibi.
01:03
I, as the conductor, have to come to the rehearsal with a cast-iron sense
20
63260
3000
Benim, bir şef olarak, çalacağımız müziğin dış mimarisi ile ilgili kesin bir algı ile
01:06
of the outer architecture of that music,
21
66260
3000
provaya gelmem gerekir,
01:09
within which there is then immense personal freedom
22
69260
3000
ki böylelikle orkestra üyelerinin parlayabileceği
01:12
for the members of the orchestra to shine.
23
72260
2000
çok geniş bir kişisel özgürlük sağlanabilsin.
01:14
For myself, of course,
24
74260
2000
Bana gelince, tabi ki,
01:16
I have to completely trust my body language.
25
76260
4000
vücut dilime tamamen inanmam lazım.
01:20
That's all I have at the point of sale.
26
80260
2000
Kendimi gösterebilmem için elimde olan tek şey bu.
01:22
It's silent gesture.
27
82260
2000
Sessiz bir jest.
01:24
I can hardly bark out instructions while we're playing.
28
84260
3000
Çalarken çok nadir talimat verebilirim.
01:29
(Music)
29
89260
10000
(Müzik)
02:51
Ladies and gentlemen, the Scottish Ensemble.
30
171260
2000
Bayanlar baylar, İskoç Topluluğu.
02:53
(Applause)
31
173260
7000
(Alkış)
03:00
So in order for all this to work,
32
180260
2000
Yani bütün bunların işe yarayabilmesi için
03:02
obviously I have got to be in a position of trust.
33
182260
2000
apaçık bir şekilde güven noktasında durmam gerekiyor.
03:04
I have to trust the orchestra,
34
184260
2000
Orkestraya güvenmem gerekiyor,
03:06
and, even more crucially, I have to trust myself.
35
186260
2000
ve daha da önemlisi kendime güvenmem gerekiyor.
03:08
Think about it: when you're in a position of not trusting,
36
188260
2000
Şunu bir düşünün: güvenmediğinizde
03:10
what do you do?
37
190260
2000
ne yaparsınız?
03:12
You overcompensate.
38
192260
2000
Eksikliğinizi abartılı bir şekilde telafi etmeye çalışırsınız.
03:14
And in my game, that means you overgesticulate.
39
194260
2000
Benim işimde de bu abartılı jestler yapmak demektir.
03:16
You end up like some kind of rabid windmill.
40
196260
2000
Sonunda delirmiş bir yel değirmeni gibi olursunuz.
03:18
And the bigger your gesture gets,
41
198260
2000
Ve açıkçası jestiniz ne kadar büyürse,
03:20
the more ill-defined, blurry
42
200260
2000
orkestranız için o kadar bozuk,
03:22
and, frankly, useless it is to the orchestra.
43
202260
2000
ve anlaşılmaz olur ve açıkçası gereksizleşir.
03:24
You become a figure of fun. There's no trust anymore, only ridicule.
44
204260
3000
Siz artık bir eğlence figürü olursunuz.. Artık güven kalmaz, sadece dalga geçilir.
03:27
And I remember at the beginning of my career,
45
207260
2000
Ve kariyerimin başlarını hatırlıyorum da
03:29
again and again, on these dismal outings with orchestras,
46
209260
2000
orkestralarla yaptığım kasvetli turnelerde sayısız kere
03:31
I would be going completely insane on the podium,
47
211260
3000
az bir kreşendo(sesi gittikçe yükselen) yapmak için
03:34
trying to engender a small scale crescendo really,
48
214260
2000
yani ufacık bir ses artışını sağlamak için
03:36
just a little upsurge in volume.
49
216260
2000
podyumda tamamen kendimden geçiyordum.
03:38
Bugger me, they wouldn't give it to me.
50
218260
2000
Kahretsin, istediğimi yapmıyorlardı.
03:40
I spent a lot of time in those early years
51
220260
2000
İlk yıllarımda soyunma odalarında
03:42
weeping silently in dressing rooms.
52
222260
2000
sessizce ağlayarak çok vakit geçirdim.
03:44
And how futile seemed the words of advice to me
53
224260
3000
Büyük İngiliz şef Sir Colin Davis'in tavsiyeleri
03:47
from great British veteran conductor Sir Colin Davis
54
227260
2000
ne kadar da faydasızdı benim için.
03:49
who said, "Conducting, Charles,
55
229260
2000
Şöyle demişti," Şeflik, Charles,
03:51
is like holding a small bird in your hand.
56
231260
2000
elinde ufak bir kuşu tutmak gibidir.
03:53
If you hold it too tightly, you crush it.
57
233260
3000
Eğer çok sıkı tutarsan, ezersin.
03:56
If you hold it too loosely, it flies away."
58
236260
3000
Çok boş bırakırsan, uçar gider."
03:59
I have to say, in those days, I couldn't really even find the bird.
59
239260
3000
Söylemem gerekir ki o günlerde gerçekten bir kuş bile bulamamıştım.
04:02
Now a fundamental
60
242260
2000
Şimdi müzik anlamında
04:04
and really viscerally important experience for me, in terms of music,
61
244260
3000
benim için çok temel ve gerçekten içsel anlamda önemli bir deneyim
04:07
has been my adventures in South Africa,
62
247260
2000
Güney Afrika'daki maceralarım olmuştur,
04:09
the most dizzyingly musical country on the planet in my view,
63
249260
3000
bana göre gezegenimizin en baş döndürücü müzik ülkesi,
04:12
but a country which, through its musical culture,
64
252260
2000
müziksel kültürüyle bana
04:14
has taught me one fundamental lesson:
65
254260
3000
çok temel bir ders veren bir ülke:
04:17
that through music making
66
257260
2000
müzik yaparak
04:19
can come deep levels
67
259260
2000
çok derin seviylerde
04:21
of fundamental life-giving trust.
68
261260
3000
yaşamsal güven sağlayabilirsiniz.
04:24
Back in 2000, I had the opportunity to go to South Africa
69
264260
3000
2000 yılında, Güney Afrika'ya yeni bir opera topluluğu
04:27
to form a new opera company.
70
267260
2000
kurmak için gitme fırsatım oldu.
04:29
So I went out there, and I auditioned,
71
269260
2000
Böylelikle oraya gittim, ülkenin
04:31
mainly in rural township locations, right around the country.
72
271260
2000
genellikle kırsal bölgelerinde ses sınavları yaptım.
04:33
I heard about 2,000 singers
73
273260
2000
Yaklaşık 2000 şarkıcı dinledim
04:35
and pulled together a company
74
275260
2000
büyük bir çoğunluğu siyahi olan
04:37
of 40 of the most jaw-droppingly amazing young performers,
75
277260
3000
ağzınızı açık bırakacak kadar etkileyici 40 genç icracıyı
04:40
the majority of whom were black,
76
280260
2000
bir topluluk içinde bir araya getirdim,
04:42
but there were a handful of white performers.
77
282260
2000
ama aralarında bir avuç kadar da beyaz sanatçı vardı.
04:44
Now it emerged early on in the first rehearsal period
78
284260
2000
İlk prova döneminin başlarında
04:46
that one of those white performers
79
286260
2000
beyaz sanatçılarımızdan birisinin
04:48
had, in his previous incarnation,
80
288260
2000
ırkçılık günlerinde Güney Afrika
04:50
been a member of the South African police force.
81
290260
2000
polis kuvvetleri üyesi olduğu ortaya çıkmıştı.
04:52
And in the last years of the old regime,
82
292260
2000
Ve rejimin son günlerinde,
04:54
he would routinely be detailed to go into the township
83
294260
3000
kasabaya rutin bir şekilde gidip
04:57
to aggress the community.
84
297260
2000
toplumu rahatsız etmesi emrediliyordu.
04:59
Now you can imagine what this knowledge did to the temperature in the room,
85
299260
3000
Şimdi, bu bilginin odadaki genel ortamı ve sıcaklığı ne hale getirdiğini
05:02
the general atmosphere.
86
302260
2000
hayal edebilirsiniz.
05:04
Let's be under no illusions.
87
304260
2000
Herhangi bir yanılsamaya kapılmayın.
05:06
In South Africa, the relationship most devoid of trust
88
306260
3000
Güney Afrika'da güvenin en yoksun olduğu ilişki
05:09
is that between a white policeman
89
309260
2000
beyaz bir polis ile
05:11
and the black community.
90
311260
2000
siyah toplum arasındadır.
05:13
So how do we recover from that, ladies and gentlemen?
91
313260
2000
Peki bunu nasıl iyileştirebiliriz bayanlar baylar?
05:15
Simply through singing.
92
315260
2000
Basitçe şarkı söyleyerek.
05:17
We sang, we sang,
93
317260
3000
Biz de şarkı söyledik, söyledik,
05:20
we sang,
94
320260
2000
söyledik,
05:22
and amazingly new trust grew,
95
322260
2000
ve inanılmaz biçimde yeni bir güven gelişti,
05:24
and indeed friendship blossomed.
96
324260
2000
ve dostluk gerçekten çiçek verdi.
05:26
And that showed me such a fundamental truth,
97
326260
2000
Bu da bana çok temel bir gerçeği gösterdi ki
05:28
that music making and other forms of creativity
98
328260
3000
müzik ve yaratıcılığın diğer formları
05:31
can so often go to places
99
331260
2000
sadece kelimelerle gidilmesi mümkün olmayan
05:33
where mere words cannot.
100
333260
3000
pek çok yere gidebilir.
05:36
So we got some shows off the ground. We started touring them internationally.
101
336260
2000
Böylelikle bölge dışında da gösterilerimiz oldu. Uluslararası turlara başladık.
05:38
One of them was "Carmen."
102
338260
2000
Bunlardan birisi "Carmen"di.
05:40
We then thought we'd make a movie of "Carmen,"
103
340260
2000
Daha sonra "Carmen"in filmini yapmayı düşündük
05:42
which we recorded and shot outside on location
104
342260
2000
ki ses kayıtlarını yaptık ve çekimleri de Cape Town'un
05:44
in the township outside Cape Town called Khayelitsha.
105
344260
2000
dışında Khayelitsha adlı kasabanın civarında yaptık.
05:46
The piece was sung entirely in Xhosa,
106
346260
2000
Eseri tamamen Khoza dilinde yaptık,
05:48
which is a beautifully musical language, if you don't know it.
107
348260
3000
eğer bilmiyorsanız çok güzel müziksel bir dil.
05:51
It's called "U-Carmen e-Khayelitsha" --
108
351260
2000
Adı "U-Carmen e-Khayelitsha" --
05:53
literally "Carmen of Khayelitsha."
109
353260
2000
"Khayelitsha'nın Carmen'i" demek oluyor.
05:55
I want to play you a tiny clip of it now
110
355260
2000
Güney Afrika'da müzik yapmanın hiç de
05:57
for no other reason than to give you proof positive
111
357260
2000
ufak bir şey olmadığını sadece ve sadece ispatlamak için
05:59
that there is nothing tiny about South African music making.
112
359260
3000
şimdi sizlere kısa bir klip izletmek istiyorum.
06:03
(Music)
113
363260
10000
(Müzik)
07:15
(Applause)
114
435260
7000
(Alkış)
07:22
Something which I find utterly enchanting
115
442260
3000
Güney Afrika'da müzik yapmakla ilgili
07:25
about South African music making
116
445260
2000
inanılmaz derecede etkileyici olan şey
07:27
is that it's so free.
117
447260
2000
çok özgür olması.
07:29
South Africans just make music really freely.
118
449260
2000
Güney Afrikalılar müziği gerçekten özgürce yapıyorlar.
07:31
And I think, in no small way,
119
451260
2000
Ve bence, hiç küçümsenmeyecek bir şey,
07:33
that's due to one fundamental fact:
120
453260
2000
bu çok temel bir gerçeğe bağlı:
07:35
they're not bound to a system of notation.
121
455260
2000
herhangi bir notasyon sistemine bağımlı değiller.
07:37
They don't read music.
122
457260
2000
Müziği okumuyorlar.
07:39
They trust their ears.
123
459260
2000
Kulaklarına güveniyorlar.
07:41
You can teach a bunch of South Africans a tune in about five seconds flat.
124
461260
3000
Bir grup Güney Afrikalı'ya bir melodiyi 5 saniyede öğretebilirsiniz.
07:44
And then, as if by magic,
125
464260
2000
Ve sonrası, sihir gibi,
07:46
they will spontaneously improvise a load of harmony around that tune
126
466260
3000
aniden melodinin tonunda gezerek armoniye uygun emprovize yaparlar
07:49
because they can.
127
469260
2000
çünkü yapabiliyorlar.
07:51
Now those of us that live in the West, if I can use that term,
128
471260
3000
Şimdi tabir-i caizse biz Batı'da yaşayanların
07:54
I think have a much more hidebound attitude or sense of music --
129
474260
3000
müziğe karşı çok daha dar kafalı bir tavrımız veya bakışımız var --
07:57
that somehow it's all about skill and systems.
130
477260
3000
öyle ki bu bize göre sadece yetenek ve sistem işi.
08:00
Therefore it's the exclusive preserve
131
480260
3000
Dolayısıyla, seçilmiş ve yetenekli bir
08:03
of an elite, talented body.
132
483260
2000
vücudun özel korumasında olmalı.
08:05
And yet, ladies and gentlemen, every single one of us on this planet
133
485260
3000
Ve buna rağmen, bayanlar ve baylar, bu gezegendeki her bir birey
08:08
probably engages with music on a daily basis.
134
488260
3000
muhtemelen her gün müzikle iç içe.
08:11
And if I can broaden this out for a second,
135
491260
2000
Bir saniyeliğine bu söylediğimi biraz genişletirsek,
08:13
I'm willing to bet that every single one of you sitting in this room
136
493260
3000
Bahse girebilirim ki burada oturan herkes ama herkes
08:16
would be happy to speak with acuity, with total confidence,
137
496260
2000
tamamen kendine güvenerek, keskinlikle filmler hatta
08:18
about movies, probably about literature.
138
498260
3000
edebiyat hakkında konuşmaktan zevk alır.
08:21
But how many of you would be able to make a confident assertion
139
501260
3000
Ama kaçınız bir klasik müzik bestesiyle ilgili kendine güvenen
08:24
about a piece of classical music?
140
504260
3000
bir konuşma yapabilirsiniz?
08:27
Why is this?
141
507260
2000
Neden böyle?
08:29
And what I'm going to say to you now
142
509260
2000
Ve şimdi size söyleyebileceğim şey şu ki
08:31
is I'm just urging you to get over
143
511260
2000
bu büyük özgüven eksikliğinizi
08:33
this supreme lack of self-confidence,
144
513260
2000
yenmeniz için size ısrar ediyorum,
08:35
to take the plunge, to believe that you can trust your ears,
145
515260
3000
Hızlıca dalmak, kulaklarınıza güvenebileceğinize inanmanız için
08:38
you can hear some of the fundamental muscle tissue,
146
518260
2000
temel kas dokusunun, lifin, DNA'nın
08:40
fiber, DNA,
147
520260
2000
bir kısmını duyabilirsiniz,
08:42
what makes a great piece of music great.
148
522260
3000
ki bu da bir müzik parçasını harika yapan şeydir.
08:45
I've got a little experiment I want to try with you.
149
525260
2000
Sizinle denemek istediğim ufak bir deney var.
08:47
Did you know
150
527260
2000
TED'in aslında bir
08:49
that TED is a tune?
151
529260
2000
melodi olduğunu biliyor muydunuz?
08:51
A very simple tune based on three notes -- T, E, D.
152
531260
3000
Üç notadan oluşan basit bir melodi -- T, E, D.
08:54
Now hang on a minute.
153
534260
2000
Bir dakika durun şimdi.
08:56
I know you're going to say to me, "T doesn't exist in music."
154
536260
3000
Bana "Müzikte T yoktur" diyeceğinizi biliyorum.
08:59
Well ladies and gentlemen, there's a time-honored system,
155
539260
2000
Evet bayanlar baylar, zamanla kendini ispat etmiş
09:01
which composers have been using for hundreds of years,
156
541260
2000
bestecilerin yüzyıllardır kullandığı
09:03
which proves actually that it does.
157
543260
3000
gerçekten de o notanın varlığını ispat eden bir sistem var.
09:06
If I sing you a musical scale: A, B, C, D, E, F, G --
158
546260
4000
Eğer bir gamı söylerseniz: A(la), B(si), C(do), D(re), E(mi), F(fa), G(sol) --
09:10
and I just carry on with the next set of letters in the alphabet, same scale:
159
550260
3000
ve alfabedeki sonraki harfleri söylemeye devam ediyorum, aynı gam:
09:13
H, I, J, K, L, M, N,
160
553260
3000
H, I, J, K, L, M, N,
09:16
O, P, Q, R, S, T -- there you go.
161
556260
2000
O, P, Q, R, S, T -- işte bulduk.
09:18
T, see it's the same as F in music.
162
558260
2000
T, müzikteki F(fa) ile aynı.
09:20
So T is F.
163
560260
2000
Yani T F(fa) oluyor.
09:22
So T, E, D is the same as F, E, D.
164
562260
2000
Sonuçta T, E, D F(fa),E(mi),D(re) ile aynı.
09:24
Now that piece of music that we played at the start of this session
165
564260
3000
Bu konuşmanın başında çaldığımız o müzik eserinin
09:27
had enshrined in its heart
166
567260
2000
kalbinde gizli bir şekilde
09:29
the theme, which is TED.
167
569260
2000
TED teması vardı.
09:31
Have a listen.
168
571260
2000
Bir dinleyin.
09:34
(Music)
169
574260
7000
(Müzik)
09:41
Do you hear it?
170
581260
2000
Duydunuz mu?
09:43
Or do I smell some doubt in the room?
171
583260
2000
Odada şüphe kokusu alıyor gibiyim?
09:45
Okay, we'll play it for you again now,
172
585260
2000
Peki, şimdi sizin için çalıyoruz,
09:47
and we're going to highlight, we're going to poke out the T, E, D.
173
587260
3000
ve T, E, D kısmını daha vurgulu bir şekilde çalarak ortaya çıkaracağız.
09:50
If you'll pardon the expression.
174
590260
3000
Yaptığım hareket için beni affedin.
09:53
(Music)
175
593260
7000
(Müzik)
10:00
Oh my goodness me, there it was loud and clear, surely.
176
600260
3000
Aman Allahım, şimdi kesinlikle sesli ve anlaşılırdı.
10:03
I think we should make this even more explicit.
177
603260
1000
Sanırım bunu daha da açık hale getirmeliyiz.
10:04
Ladies and gentlemen, it's nearly time for tea.
178
604260
2000
Bayanlar ve baylar, neredeyse çay arasına yaklaştık.
10:06
Would you reckon you need to sing for your tea, I think?
179
606260
2000
Çay içmek için şarkı söylemeniz gerektiğini tahmin edebiliyorsunuzdur sanırım!
10:08
I think we need to sing for our tea.
180
608260
2000
Sanırım çayımız için şarkı söyleyeceğiz.
10:10
We're going to sing those three wonderful notes: T, E, D.
181
610260
3000
Bu üç çok güzel notayı söyleyeceğiz: T, E, D.
10:13
Will you have a go for me?
182
613260
2000
Benim için dener misiniz?
10:15
Audience: T, E, D.
183
615260
2000
Dinleyiciler: T, E, D.
10:17
Charles Hazlewood: Yeah, you sound a bit more like cows really than human beings.
184
617260
3000
Charles Hazlewood: Evet, insandan çok inekler gibi geliyor sesiniz.
10:20
Shall we try that one again?
185
620260
2000
Bir kere daha deneyelim mi?
10:22
And look, if you're adventurous, you go up the octave.
186
622260
2000
Ve bakın, eğer maceraperestseniz bir üst oktava çıkın.
10:24
T, E, D.
187
624260
2000
T, E, D.
10:26
Audience: T, E, D.
188
626260
2000
Dinleyiciler: T, E, D.
10:28
CH: Once more with vim. (Audience: T, E, D.)
189
628260
3000
CH: Bir kere daha kuvvetli bir şekilde (Dinleyiciler: T, E, D.)
10:31
There I am like a bloody windmill again, you see.
190
631260
2000
İşte yine kahrolası bir yel değirmeni gibi oldum, görüyorsunuz.
10:33
Now we're going to put that in the context of the music.
191
633260
3000
Şimdi bunu müzik bağlamına yerleştireceğiz.
10:36
The music will start, and then at a signal from me, you will sing that.
192
636260
3000
Müzik başlayacak ve benim işaretimle söylemeye başlayacaksınız.
10:41
(Music)
193
641260
4000
(Müzik)
10:53
One more time,
194
653260
2000
Bir kere daha.
10:55
with feeling, ladies and gentlemen.
195
655260
2000
Hissederek söyler misiniz bayanlar ve baylar
10:57
You won't make the key otherwise.
196
657260
3000
Yoksa notaları tam çıkaramazsınız.
11:00
Well done, ladies and gentlemen.
197
660260
2000
Harikasınız bayanlar ve baylar
11:02
It wasn't a bad debut for the TED choir,
198
662260
3000
TED korosu için fena bir başlangıç değildi.
11:05
not a bad debut at all.
199
665260
3000
hem de hiç fena bir başlangıç değildi.
11:08
Now there's a project that I'm initiating at the moment
200
668260
2000
Şimdi, başlattığım bir proje var
11:10
that I'm very excited about and wanted to share with you,
201
670260
2000
bu proje hakkında çok heyecanlıyım ve sizinle paylaşmak istedim.
11:12
because it is all about changing perceptions,
202
672260
2000
Çünkü bu tamamen algılarınızı değiştirmekle ilgili
11:14
and, indeed, building a new level of trust.
203
674260
3000
ve aslında yeni bir güven oluşturmak.
11:17
The youngest of my children was born with cerebral palsy,
204
677260
3000
En küçük çocuğum beyin felciyle doğdu
11:20
which as you can imagine,
205
680260
2000
bu da tahmin edersiniz ki
11:22
if you don't have an experience of it yourself,
206
682260
2000
belli bir deneyiminiz yoksa
11:24
is quite a big thing to take on board.
207
684260
2000
sahnede söylenmesi zor birşeydir.
11:26
But the gift that my gorgeous daughter has given me,
208
686260
3000
Ama kızımın bana verdiği muhteşem hediye,
11:29
aside from her very existence,
209
689260
2000
var olmasının yanı sıra,
11:31
is that it's opened my eyes to a whole stretch of the community
210
691260
3000
şimdiye kadar tamamen saklı bir toplulukla tanışmamı sağlamış olmasıdır.
11:34
that was hitherto hidden,
211
694260
2000
tamamen saklı bir topluluk.
11:36
the community of disabled people.
212
696260
2000
engelli insanlar topluluğu.
11:38
And I found myself looking at the Paralympics and thinking how incredible
213
698260
3000
Engelliler Olimpiyatlarını izlerlen kendimi şunu düşünürken buldum:
11:41
how technology's been harnessed to prove beyond doubt
214
701260
3000
teknoloji insanları o kadar donatmış ki
11:44
that disability is no barrier
215
704260
2000
bu engelli olma durumu
11:46
to the highest levels of sporting achievement.
216
706260
2000
spor müsabakalarında en yüksek seviyelere çıkmada artık bir engel değil.
11:48
Of course there's a grimmer side to that truth,
217
708260
2000
Tabi ki bunun arkasında bir gerçek var:
11:50
which is that it's actually taken decades for the world at large
218
710260
3000
Engelli olmak ve spor yapmak
11:53
to come to a position of trust,
219
713260
3000
kavramlarının yan yana durabileceğine
11:56
to really believe that disability and sports can go together
220
716260
3000
inanacak noktaya gelmek
11:59
in a convincing and interesting fashion.
221
719260
3000
dünyanın on yıllarını almıştır.
12:02
So I find myself asking:
222
722260
2000
Bu yüzden kendi kendime sordum:
12:04
where is music in all of this?
223
724260
2000
müzik bu durumda nerede?
12:06
You can't tell me that there aren't millions of disabled people,
224
726260
2000
Bana sadece İngiltere'de
12:08
in the U.K. alone,
225
728260
2000
muhteşem müzik potansiyeli olan
12:10
with massive musical potential.
226
730260
3000
milyonlarca engelli insan olmadığını söyleyemezsiniz.
12:13
So I decided to create a platform for that potential.
227
733260
3000
Bu yüzden bu potansiyel için bir platform yaratmaya karar verdim.
12:16
It's going to be Britain's first ever
228
736260
2000
Bu İngiltere'nin ilk
12:18
national disabled orchestra.
229
738260
2000
milli engelli orkestrası olacak.
12:20
It's called Paraorchestra.
230
740260
2000
Adı Engelliorkestra
12:22
I'm going to show you a clip now
231
742260
2000
Şimdi size ilk yaptığımız doğaçlamanın
12:24
of the very first improvisation session that we had.
232
744260
2000
klibini göstereceğim.
12:26
It was a really extraordinary moment.
233
746260
2000
Çok sıradışı bir andı.
12:28
Just me and four astonishingly gifted disabled musicians.
234
748260
3000
Sadece ben ve 4 tane olağanüstü yetenekli engelli müzisyen.
12:31
Normally when you improvise --
235
751260
3000
Normalde doğaçlama yaptığınızda
12:34
and I do it all the time around the world --
236
754260
2000
ve ben bunu dünyada her yerde yaparım.
12:36
there's this initial period of horror,
237
756260
2000
başlangıçta bir korku vardır.
12:38
like everyone's too frightened to throw the hat into the ring,
238
758260
2000
herkesin şapkayı ringe atmaktan korkması gibi.
12:40
an awful pregnant silence.
239
760260
2000
çok berbat bir sessizlik.
12:42
Then suddenly, as if by magic, bang! We're all in there
240
762260
2000
Sonra birden, büyülü bir biçimde, hepimiz ordayızdır,
12:44
and it's complete bedlam. You can't hear anything.
241
764260
2000
bir tür tımarhanedeyizdir. Hiç birşey duyamazsınız
12:46
No one's listening. No one's trusting.
242
766260
2000
Kimse dinlemez, kimse güvenmez
12:48
No one's responding to each other.
243
768260
3000
Kimse birbirine cevap vermez.
12:51
Now in this room with these four disabled musicians,
244
771260
2000
Şimdi bu odada bu dört engelli müzisyenle
12:53
within five minutes
245
773260
2000
5 dakikada
12:55
a rapt listening, a rapt response
246
775260
2000
anında dinleyip anında cevap vereceğiz
12:57
and some really insanely beautiful music.
247
777260
3000
ve çok güzel bir müzik ortaya çıkacak.
13:02
(Video) (Music)
248
782260
8000
(Video) (Müzik)
13:10
Nicholas:: My name's Nicholas McCarthy.
249
790260
2000
Benim adım Nicholas McCarthy
13:12
I'm 22, and I'm a left-handed pianist.
250
792260
2000
22 yaşındayım ve solak bir piyanistim.
13:14
And I was born without my left hand -- right hand.
251
794260
3000
ve ben sol elim ve sağ elim olmadan doğdum.
13:17
Can I do that one again?
252
797260
3000
Bunu tekrar yapabilir miyim?
13:20
(Music)
253
800260
7000
(Müzik)
13:27
Lyn: When I'm making music,
254
807260
2000
Lyn: Müzik yaparken
13:29
I feel like a pilot in the cockpit flying an airplane.
255
809260
3000
bir uçağı uçuran bir pilot gibi hissediyorum.
13:32
I become alive.
256
812260
2000
Yaşadığımı hissediyorum.
13:34
(Music)
257
814260
11000
(Müzik)
13:45
Clarence: I would rather be able to play an instrument again
258
825260
3000
Clarence: Tekrar bir müzik aleti çalabilmeyi
13:48
than walk.
259
828260
2000
yürümekten daha çok isterim.
13:50
There's so much joy and things
260
830260
2000
Bir enstrüman çalmak ve müzik icra etmekten alabileceğim
13:52
I could get from playing an instrument and performing.
261
832260
4000
çok fazla şey ve keyif var.
13:56
It's removed some of my paralysis.
262
836260
4000
Engelli olduğumu biraz unutturan bir durum.
14:00
(Music)
263
840260
15000
(Müzik)
14:15
(Applause)
264
855260
7000
(Alkış)
14:22
CH: I only wish that some of those musicians were here with us today,
265
862260
3000
CH: İsterdim ki o müzisyenlerden bazıları bugün burada bizimle olsalardı,
14:25
so you could see at firsthand how utterly extraordinary they are.
266
865260
3000
böylece ilk elden görürdünüz ne kadar olağanüstü olduklarını.
14:28
Paraorchestra is the name of that project.
267
868260
2000
Engelli orkestrası bu projenin adı.
14:30
If any of you thinks you want to help me in any way
268
870260
2000
Eğer herhangi biriniz bana bir şekilde yardım etmeyi düşünürse
14:32
to achieve what is a fairly impossible and implausible dream still at this point,
269
872260
3000
adeta imkansız görünen bu hayalimizi gerçekleştirmede
14:35
please let me know.
270
875260
2000
lütfen bunu bana bildirin.
14:37
Now my parting shot
271
877260
2000
Şimdi partnerim
14:39
comes courtesy of the great Joseph Haydn,
272
879260
2000
muhteşem Joseph Haydn geliyor
14:41
wonderful Austrian composer in the second half of the 18th century --
273
881260
3000
18. yüzyılın ikinci yarısının harika Avusturyalı bestecisi --
14:44
spent the bulk of his life
274
884260
2000
orkestrasıyla birlikte hayatını
14:46
in the employ of Prince Nikolaus Esterhazy, along with his orchestra.
275
886260
3000
Prens Nikolaus Esterhazye çalışmakla geçirdi.
14:49
Now this prince loved his music,
276
889260
3000
Bu prens onun müziğini sevdi.
14:52
but he also loved the country castle that he tended to reside in most of the time,
277
892260
3000
ama zamanın çoğunda kendini kapattığı kalesini de sevdi.
14:55
which is just on the Austro-Hungarian border,
278
895260
2000
bu kale tam Avusturya Macaristan sınırında.
14:57
a place called Esterhazy --
279
897260
2000
Esterhazy diye bir yer.
14:59
a long way from the big city of Vienna.
280
899260
2000
büyük Viyana şehrinden çok uzakta.
15:01
Now one day in 1772,
281
901260
2000
1772 yılında bir gün,
15:03
the prince decreed that the musicians' families,
282
903260
2000
Prens
15:05
the orchestral musicians' families,
283
905260
2000
müzisyenlerin ailelerinin ve orkestradaki müzisyenlerin ailelerinin
15:07
were no longer welcome in the castle.
284
907260
2000
artık kalede kalamayacağını duyurdu.
15:09
They weren't allowed to stay there anymore; they had to be returned to Vienna --
285
909260
3000
Orada kalmalarına izin verilmiyordu artık, Viyana'ya dönmek zorundalardı.
15:12
as I say, an unfeasibly long way away in those days.
286
912260
3000
söylediğim gibi oldukça uzun bir yol.
15:15
You can imagine, the musicians were disconsolate.
287
915260
4000
tahmin edersiniz ki müzisyenler kederlendiler.
15:19
Haydn remonstrated with the prince, but to no avail.
288
919260
3000
Haydn prense serzenişte bulundu ama boş yere.
15:22
So given the prince loved his music,
289
922260
2000
Prens Haydn'ın müziğini sevdiğinden
15:24
Haydn thought he'd write a symphony to make the point.
290
924260
3000
Haydn bu durumu anlatmak için bir senfoni yazmayı düşündü.
15:27
And we're going to play just the very tail end of this symphony now.
291
927260
3000
İşte şimdi tam da bu yazılan senfoninin son kısmını çalacağız.
15:30
And you'll see the orchestra in a kind of sullen revolt.
292
930260
3000
Ve sizler orkestrayı küsmüş bir isyan halinde bulacaksınız.
15:33
I'm pleased to say, the prince did take the tip
293
933260
2000
Bunu söylemek çok güzel ki prens
15:35
from the orchestral performance,
294
935260
2000
bu orkestranın performansından çok etkilendi,
15:37
and the musicians were reunited with their families.
295
937260
2000
ve müzisyenler ailelerine kavuştular.
15:39
But I think it sums up my talk rather well, this,
296
939260
3000
Sanırım bu benim konuşmamı oldukça iyi özetliyor.
15:42
that where there is trust,
297
942260
2000
güvenin olduğu yerde
15:44
there is music -- by extension life.
298
944260
3000
müzik var.
15:47
Where there is no trust,
299
947260
2000
Güvenin olmadığı yerde
15:49
the music quite simply withers away.
300
949260
3000
müzik de hızlıca yok olur gider.
15:56
(Music)
301
956260
10000
(Müzik)
19:06
(Applause)
302
1146260
23000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7