Two Nameless Bodies Washed Up on the Beach. Here Are Their Stories | Anders Fjellberg | TED Talks

176,114 views ・ 2015-11-06

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Dilara Timuçin Gözden geçirme: Dilan Timucin
00:14
So this right here
0
14240
1495
Resimde gördüğünüz
00:15
is the tiny village of Elle, close to Lista.
1
15760
4056
Lista'nın yakınındaki küçük Elle köyü.
00:19
It's right at the southernmost tip of Norway.
2
19840
2360
Norveç'in tam en güney ucunda bulunmakta.
00:23
And on January 2 this year,
3
23320
2416
Bu yıl 2 Ocak tarihinde,
00:25
an elderly guy who lives in the village,
4
25760
2216
bu köyde yaşayan yaşlı bir adam
00:28
he went out to see what was cast ashore
5
28000
2896
yakın zamandaki fırtınadan
00:30
during a recent storm.
6
30920
1600
kıyıya ne vurdu diye bakmak için dışarı çıktı.
00:34
And on a patch of grass right next to the water's edge,
7
34080
3216
Hemen suyun kenarında, bir parça çimenin üzerinde
00:37
he found a wetsuit.
8
37320
2000
bir dalgıç kıyafeti buldu.
00:39
It was grey and black, and he thought it looked cheap.
9
39920
3400
Rengi gri ve siyahtı, ucuz bir şey olduğunu düşündü.
00:44
Out of each leg of the wetsuit
10
44240
2056
Dalgıç kıyafetinin her bir bacağından
00:46
there were sticking two white bones.
11
46320
3000
iki beyaz kemik çıkıyordu.
00:50
It was clearly the remains of a human being.
12
50120
2200
Bunlar açıkça bir insanın kalıntılarıydı.
00:54
And usually, in Norway, dead people are identified quickly.
13
54160
3136
Genellikle Norveç'te ölüler çabuk tespit edilirler.
00:57
So the police started searching
14
57320
1536
Böylece polis
00:58
through missing reports from the local area,
15
58880
2096
yöresel kayıp ilanlarını,
ulusal kayıp ilanlarını
01:01
national missing reports,
16
61000
1216
ve bağlantılı olabilecek kazaları araştırmaya başladı.
01:02
and looked for accidents with a possible connection.
17
62240
2456
01:04
They found nothing.
18
64720
1200
Hiçbir şey bulamadılar.
01:06
So they ran a DNA profile,
19
66920
1496
Bu sebeple DNA profili yaptılar,
01:08
and they started searching internationally through Interpol.
20
68440
3136
ve Interpol aracılığıyla tüm dünyada aramaya başladılar.
01:11
Nothing.
21
71600
1200
Gene hiçbir şey çıkmadı.
01:14
This was a person that nobody seemed to be missing.
22
74240
3520
Görünen o ki, bu kimsenin aramadığı bir kişiydi.
01:18
It was an invisible life heading for a nameless grave.
23
78520
3640
İsimsiz bir mezara girecek olan, görünmez bir hayattı.
01:24
But then, after a month,
24
84000
1736
1 ay sonra,
01:25
the police in Norway got a message from the police in the Netherlands.
25
85760
4296
Norveç polisi Hollanda polisinden bir mesaj aldı.
01:30
A couple of months earlier, they had found a body,
26
90080
2616
Birkaç ay önce
onlar da aynı dalgıç kıyafetinde bir ceset bulmuşlardı
01:32
in an identical wetsuit, and they had no idea who this person was.
27
92720
4280
ve onların da bu kişinin kim olduğuna dair fikirleri yoktu.
01:37
But the police in the Netherlands managed to trace the wetsuit
28
97791
2905
Ama Hollanda polisi dalgıç kıyafetinin
01:40
by an RFID chip that was sewn in the suit.
29
100720
3376
içine dikili bir RFID çipinden iz sürmeyi başarmıştı.
01:44
So they were then able to tell
30
104120
2176
Sonuçta iki kıyafetin de aynı müşteri tarafından
01:46
that both wetsuits were bought by the same customer at the same time,
31
106320
5336
aynı zamanda satın alındığını anlamışlardı,
01:51
October 7, 2014,
32
111680
2456
7 ekim 2014'te,
01:54
in the French city of Calais by the English Channel.
33
114160
2600
Fransız şehri Calais'de, İngiliz Manşı'nda.
01:57
But this was all they were able to figure out.
34
117760
3176
Ama sadece bu kadarını çözebilmişlerdi.
02:00
The customer paid cash.
35
120960
1656
Müşteri nakit ödemişti.
02:02
There was no surveillance footage from the shop.
36
122640
2616
Mağazanın gözetleme görüntüleri yoktu.
02:05
So it became a cold case.
37
125280
1480
Böylece çözülmemiş bir vaka olarak kaldı.
02:07
We heard this story,
38
127840
1216
Biz bu hikayeyi duyduk ve bu benle
02:09
and it triggered me and my colleague, photographer Tomm Christiansen,
39
129080
3239
meslektaşım fotoğrafçı Tomm Christiansen'i harekete geçirdi,
02:12
and we of course had the obvious question: who were these people?
40
132343
3073
tabii ki aklımızdaki bariz soru şuydu: bu insanlar kim?
02:15
At the time, I'd barely heard about Calais,
41
135440
2000
O zamanlar Calais hakkında çok az şey biliyordum,
02:17
but it took about two or three seconds to figure out
42
137464
2831
fakat Calais'nin iki şeyiyle ünlü olduğunu
02:20
Calais is basically known for two things.
43
140320
2936
anlamam 2 ya da 3 saniyemi aldı.
02:23
It's the spot in continental Europe closest to Britain,
44
143280
2816
Burası Avrupa kıtasının İngiltere'ye en yakın noktası.
02:26
and a lot of migrants and refugees are staying in this camp
45
146120
3536
Bir sürü göçmen ve mülteci buradaki kampta kalmakta
02:29
and are trying desperately to cross over to Britain.
46
149680
3216
ve umutsuzca İngiltere'ye geçmeye çalışmaktalar.
02:32
And right there was a plausible theory about the identity of the two people,
47
152920
4936
Bu noktada, bu iki kişinin kimliği hakkında makul bir teori ortaya çıktı
02:37
and the police made this theory as well.
48
157880
2376
ve polis de bunu öngördü.
02:40
Because if you or I or anybody else with a firm connection to Europe
49
160280
3191
Çünkü Avrupa'yla bağlantısı olan siz, ben veya başka biri
02:43
goes missing off the coast of France, people would just know.
50
163495
3201
Fransa kıyılarında kaybolsa, insanlar bilirler.
Arkadaşlarınız veya aileniz kayıp olduğunuzu bildirirler,
02:46
Your friends or family would report you missing,
51
166720
2256
polis gelip sizi arar, medya bilir,
02:49
the police would come search for you, the media would know,
52
169000
2776
02:51
and there would be pictures of you on lampposts.
53
171800
2256
muhtemelen lamba direklerinde resimleriniz olur.
İz bırakmadan kaybolmak zordur.
02:54
It's difficult to disappear without a trace.
54
174080
2048
02:57
But if you just fled the war in Syria,
55
177120
1856
Fakat Suriye'deki savaştan kaçmışsanız,
02:59
and your family, if you have any family left,
56
179000
2976
aileniz, tabii hâlâ bir aileniz kaldıysa,
ister istemez nerede olduğunuzu bilemiyorlarsa
03:02
don't necessarily know where you are,
57
182000
2056
03:04
and you're staying here illegally
58
184080
2016
ve burada, her gün gidip gelen binlercesi arasında,
03:06
amongst thousands of others who come and go every day.
59
186120
2840
yasadışı olarak kalıyorsanız,
03:09
Well, if you disappear one day, nobody will notice.
60
189440
3680
bir gün kaybolursanız, hiç kimse fark etmeyecektir.
03:13
The police won't come search for you because nobody knows you're gone.
61
193600
3286
Polis sizi aramayacaktır, çünkü kimse kaybolduğunuzu bilmiyordur.
03:18
And this is what happened to Shadi Omar Kataf
62
198160
2736
Suriyeli Shadi Omar Kataf ve
03:20
and Mouaz Al Balkhi from Syria.
63
200920
2320
Mouaz Al Balkhi'ye olan da buydu.
03:24
Me and Tomm went to Calais for the first time in April this year,
64
204768
3048
Ben ve Tomm, Calais'ye ilk kez bu yılın nisan ayında gittik.
03:27
and after three months of investigation, we were able to tell the story
65
207840
3336
3 aylık bir soruşturmadan sonra, bu 2 genç adamın nasıl
03:31
about how these two young men fled the war in Syria,
66
211200
2776
Suriye'deki savaştan kaçıp Calais'de sıkışıp kaldıklarının,
03:34
ended up stuck in Calais,
67
214000
1736
İngiliz Manşı'nı yüzerek İngiltere'ye ulaşmak için
03:35
bought wetsuits and drowned in what seems to have been an attempt
68
215760
3376
nasıl dalgıç kıfayeti satın alıp boğulduklarının
03:39
to swim across the English Channel in order to reach England.
69
219160
2960
hikayesini anlatabilir hale geldik.
03:43
It is a story about the fact that everybody has a name,
70
223280
3216
Bu hikaye herkesin bir isminin olduğu gerçeğinin hikayesidir.
03:46
everybody has a story, everybody is someone.
71
226520
2440
Her kişinin bir hikayesi var, her kişi bir şahsiyettir.
03:49
But it is also a story about what it's like to be a refugee in Europe today.
72
229480
5616
Bu ayrıca, bugün Avrupa'da
mülteci olmanın nasıl bir şey olduğunun hikayesidir.
Burası bizim soruşturmamızı başlattığımız yer.
03:55
So this is where we started our search.
73
235120
1936
03:57
This is in Calais.
74
237080
1496
Burası Calais.
03:58
Right now, between 3,500 and 5,000 people are living here
75
238600
3096
Şu an burada 3.500-5.000 kişi
04:01
under horrible conditions.
76
241720
1576
çok kötü koşullarda yaşıyorlar.
04:03
It has been dubbed the worst refugee camp in Europe.
77
243320
2976
Buraya Avrupa'nın en kötü mülteci kampı ünvanı verildi.
04:06
Limited access to food, limited access to water,
78
246320
3056
Gıdaya sınırlı erişim, suya sınırlı erişim,
04:09
limited access to health care.
79
249400
1496
sağlık hizmetine sınırlı erişim.
04:10
Disease and infections are widespread.
80
250920
2280
Hastalık ve enfeksiyonlar oldukça yaygınlar.
04:13
And they're all stuck here because they're trying to get to England
81
253920
3176
Sığınma talep etmek için
İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıkları için
04:17
in order to claim asylum.
82
257120
1416
hepsi burada sıkışıp kalmışlar.
04:18
And they do that by hiding in the back of trucks headed for the ferry,
83
258560
3536
Bunu da, feribot ya da Eurotunnel'a gidecek olan
04:22
or the Eurotunnel,
84
262120
1200
kamyonlarda saklanarak,
04:24
or they sneak inside the tunnel terminal at night
85
264440
2336
ya da tünel terminaline gece gizlice girip
04:26
to try to hide on the trains.
86
266800
1880
trenlerin içinde saklanmaya çalışarak yapıyorlar.
04:29
Most want to go to Britain because they know the language,
87
269519
2937
Çoğu İngiltere'ye dilini bildikleri için gitmek istiyorlar,
hayatlarına burada yeniden başlamanın daha kolay olacağını düşünüyorlar
04:32
and so they figure it would be easier to restart their lives from there.
88
272480
3496
Çalışmak istiyorlar, eğitim görmek istiyorlar,
04:36
They want to work, they want to study,
89
276000
1816
04:37
they want to be able to continue their lives.
90
277840
2136
hayatlarını devam ettirmek istiyorlar.
Bu insanların çoğu iyi eğitilmiş ve yetenekli işçiler.
04:40
A lot of these people are highly educated and skilled workers.
91
280000
2936
04:42
If you go to Calais and talk to refugees, you'll meet lawyers, politicians,
92
282960
3536
Calais'ye gidip mültecilerle konuşursanız; avukatlar, siyasetçiler,
mühendisler, grafik tasarımcıları, çiftçiler ve askerlerle karşılaşırsınız.
04:46
engineers, graphic designers, farmers, soldiers.
93
286520
2656
04:49
You've got the whole spectrum.
94
289200
1429
Bütün yelpaze mevcut.
04:51
But who all of these people are
95
291520
2376
Fakat bu insanların kim olduklarını
04:53
usually gets lost in the way we talk about refugees and migrants,
96
293920
4456
mülteciler ve göçmenlerden bahsederken genellikle es geçeriz,
04:58
because we usually do that in statistics.
97
298400
3016
çünkü bunu istatistikler üzerinden yaparız.
05:01
So you have 60 million refugees globally.
98
301440
2176
Dünyada 600 milyon mülteci var.
05:03
About half a million have made the crossing
99
303640
2016
Yaklaşık yarım milyonu bu yıla kadar
05:05
over the Mediterranean into Europe so far this year,
100
305680
2456
Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmiş bulunmakta,
ve kabaca 4.000'i Calais'de kalmaktalar.
05:08
and roughly 4,000 are staying in Calais.
101
308160
2256
05:10
But these are numbers,
102
310440
1496
Ama bunlar sadece sayılar.
05:11
and the numbers don't say anything about who these people are,
103
311960
3816
Ve sayılar bu insanların kim olduklarından,
05:15
where they came from, or why they're here.
104
315800
2480
nereden geldiklerinden veya neden burda olduklarından bahsetmiyor.
05:19
And first, I want to tell you about one of them.
105
319640
2239
İlk olarak bunlardan birinden bahsetmek istiyorum.
05:22
This is 22-year-old Mouaz Al Balkhi from Syria.
106
322520
3576
Bu 22 yaşındaki Suriyeli Mouaz Al Balkhi.
05:26
We first heard about him after being in Calais the first time
107
326120
2896
Onun adını Calais'ye ilk gidişimizde
05:29
looking for answers to the theory of the two dead bodies.
108
329040
2776
iki ölü bedenin hikayesini araştırırken duyduk.
05:31
And after a while, we heard this story
109
331840
2136
Biraz araştırmadan sonra, İngiltere Bradford'da yaşayan,
05:34
about a Syrian man who was living in Bradford in England,
110
334000
3296
aylarca kuzeni Mouaz'ı arayan
05:37
and had been desperately searching for his nephew Mouaz for months.
111
337320
3776
Suriyeli bir adamın hikayesini duyduk.
05:41
And it turned out the last time anybody had heard anything from Mouaz
112
341120
3976
Ve ortaya çıktı ki Mouaz'ın en son görüldüğü tarih
05:45
was October 7, 2014.
113
345120
2656
7 Ekim 2014'tü.
05:47
That was the same date the wetsuits were bought.
114
347800
2560
Bu dalgıç kıyafetlerinin alındığı günle aynıydı.
05:51
So we flew over there and we met the uncle
115
351240
2136
Uçakla oraya gidip amcasıyla tanıştık
05:53
and we did DNA samples of him,
116
353400
2096
ve ondan DNA örnekleri aldık.
05:55
and later on got additional DNA samples from Mouaz's closest relative
117
355520
3296
Daha sonra Mouaz'ın Ürdün'de yaşayan en yakın akrabasından
05:58
who now lives in Jordan.
118
358840
1200
ilave DNA örnekleri daha aldık.
06:00
The analysis concluded
119
360600
2096
Analizlerin sonucunda
06:02
the body who was found in a wetsuit on a beach in the Netherlands
120
362720
3496
dalgıç kıyafetinde, Hollanda'nın bir sahilinde bulunan cesedin
06:06
was actually Mouaz Al Balkhi.
121
366240
1920
gerçekten de Mouaz Al Balkhi olduğu çıktı.
06:09
And while we were doing all this investigation,
122
369720
2496
Tüm bu araştırmaları yaparken
06:12
we got to know Mouaz's story.
123
372240
1840
Mouaz'ın hikayesini de öğrenmiş olduk.
06:15
He was born in the Syrian capital of Damascus in 1991.
124
375320
3896
Suriye'nin başkenti Şam'da 1991 yılında doğmuştu.
06:19
He was raised in a middle class family,
125
379240
1858
Orta sınıf bir ailede yetişmiş
06:21
and his father in the middle there is a chemical engineer
126
381122
2667
ve ortadaki babası Suriye'deki muhalefete üye olduğu için
06:23
who spent 11 years in prison for belonging to the political opposition in Syria.
127
383813
4283
11 yılını hapiste geçirmiş bir kimya mühendisi.
06:28
While his father was in prison,
128
388120
1616
Babası hapisteyken,
06:29
Mouaz took responsibility and he cared for his three sisters.
129
389760
3256
Mouaz tüm sorumluğu alıp 3 kız kardeşine bakmıştı.
06:33
They said he was that kind of guy.
130
393040
1976
"O böyle bir adamdı" dediler.
06:35
Mouaz studied to become an electrical engineer
131
395040
2776
Mouaz elektrik mühendisi olmak için
06:37
at the University of Damascus.
132
397840
2576
Şam Üniversitesi'nde eğitim görmüştü.
06:40
So a couple of years into the Syrian war,
133
400440
1976
Suriye savaşından birkaç yıl sonra,
06:42
the family fled Damascus and went to the neighboring country, Jordan.
134
402440
4136
aile Şam'dan kaçıp komşu ülke Ürdün'e gelmişti.
06:46
Their father had problems finding work in Jordan,
135
406600
2536
Babaları Ürdün'de iş bulmakta problem yaşıyor,
06:49
and Mouaz could not continue his studies,
136
409160
1976
Mouaz da eğitimine devam edemiyordu,
06:51
so he figured, "OK, the best thing I can do to help my family
137
411160
3296
sonunda dedi ki: "Aileme yardım etmek için yapabileceğim
06:54
would be to go somewhere where I can finish my studies
138
414480
2736
en iyi şey eğitimimi tamamlayabileceğim bir yere gidip
06:57
and find work."
139
417240
1536
iş bulmak."
06:58
So he goes to Turkey.
140
418800
1416
Böylece Türkiye'ye gitti.
07:00
In Turkey, he's not accepted at a university,
141
420240
2640
Türkiye'de üniversiteye kabul edilmedi.
07:03
and once he had left Jordan as a refugee, he was not allowed to reenter.
142
423440
4776
Ürdün'ü mülteci olarak terk ettiği anda geri girmesi yasaktı.
07:08
So then he decides to head for the UK,
143
428240
2616
O da amcasının yaşadığı İngiltere'ye gitmeye karar verdi.
07:10
where his uncle lives.
144
430880
1536
07:12
He makes it into Algeria, walks into Libya,
145
432440
3136
Cezayir'e gidiyor, Libya'ya yürüyor,
07:15
pays a people smuggler to help him with the crossing into Italy by boat,
146
435600
3816
insan kaçakçısına İtalya'ya botla geçirmesi için ödeme yapıyor,
07:19
and from there on he heads to Dunkirk,
147
439440
1896
ve ordan da Dunkirk'e geliyor,
07:21
the city right next to Calais by the English Channel.
148
441360
2680
İngiliz Manş'ında Calais'nin tam yanındaki şehir.
07:25
We know he made at least 12 failed attempts to cross the English Channel
149
445955
3381
İngiliz kanalını geçmek için kamyonda saklanarak
07:29
by hiding in a truck.
150
449360
1600
en az 12 başarısız girişimde bulunduğunu biliyoruz.
07:31
But at some point, he must have given up all hope.
151
451520
2680
Ama bir noktadan sonra pes etmiş olmalı.
07:35
The last night we know he was alive,
152
455360
2056
Hayatta olduğunu bildiğimiz son gecesini
07:37
he spent at a cheap hotel close to the train station in Dunkirk.
153
457440
3520
Dunkirk tren istasyonunun yakınındaki ucuz bir otelde geçirdi.
07:41
We found his name in the records, and he seems to have stayed there alone.
154
461520
3477
İsmini kayıtlarda bulduk, orada tek başına kalmış görünüyor.
07:45
The day after, he went into Calais, entered a sports shop
155
465680
3936
Ertesi gün, Calais'ye gitti,
saat akşam 8'den birkaç dakika önce bir spor mağazasına girdi,
07:49
a couple of minutes before 8 o'clock in the evening,
156
469640
2456
07:52
along with Shadi Kataf.
157
472120
1536
yanında da Sahdi Kataf vardı.
07:53
They both bought wetsuits,
158
473680
2016
Birlikte dalgıç kıyafetleri satın aldılar.
07:55
and the woman in the shop
159
475720
1416
Mağazadaki kadın
07:57
was the last person we know of to have seen them alive.
160
477160
2572
onları canlı gören bizim bildiğimiz en son kişiydi.
08:01
We have tried to figure out where Shadi met Mouaz,
161
481760
3296
Shadi'nin Mouaz'la nerede karşılaştığını anlamaya çalıştık,
08:05
but we weren't able to do that.
162
485080
2416
ama başarılı olamadık.
08:07
But they do have a similar story.
163
487520
2096
Ama hikayeleri birbirine benziyor.
08:09
We first heard about Shadi after a cousin of his, living in Germany,
164
489640
3896
Shadi'nin adını ilk kez, Almanya'da yaşayan kuzeni
08:13
had read an Arabic translation of the story made of Mouaz on Facebook.
165
493560
4456
Mouaz'ın hikayesinin Arapça tercümesini Facebook'ta okuduktan sonra duyduk.
08:18
So we got in touch with him.
166
498040
1334
Biz de onunla iletişime geçtik.
08:20
Shadi, a couple of years older than Mouaz,
167
500920
2536
Mouaz'dan birkaç yaş büyük Shadi de
08:23
was also raised in Damascus.
168
503480
2376
Şam'da büyümüştü.
08:25
He was a working kind of guy.
169
505880
1536
Tam bir çalışma adamdı.
08:27
He ran a tire repair shop and later worked in a printing company.
170
507440
3416
Lastik tamir dükkanı işletmiş, sonra da bir baskı şirketinde çalışmıştı.
08:30
He lived with his extended family,
171
510880
1896
Geniş ailesiyle yaşıyordu,
08:32
but their house got bombed early in the war.
172
512800
2936
fakat savaşın başlarında evleri bombalanmıştı.
08:35
So the family fled to an area of Damascus known as Camp Yarmouk.
173
515760
4920
Böylece aile Şam'ın Yermuk kampı diye bilinen bölgesine kaçtı.
08:43
Yarmouk is being described as the worst place to live
174
523040
3896
Yermuk Dünya'da yaşanacak en kötü yer
08:46
on planet Earth.
175
526960
1199
olarak tarif ediliyor.
08:49
They've been bombed by the military, they've been besieged,
176
529240
2775
Ordu tarafından bombalandılar, etrafları kuşatıldı,
ISIS tarafından baskına uğradılar,
08:52
they've been stormed by ISIS
177
532039
1382
08:53
and they've been cut off from supplies for years.
178
533445
2851
ve 1 yıl boyunca erzaklardan mahrum bırakıldılar.
08:56
There was a UN official who visited last year,
179
536320
2143
Geçen sene orayı ziyaret eden bir BM yetkilisi dedi ki:
08:58
and he said, "They ate all the grass so there was no grass left."
180
538487
5120
"Hiç çimen kalmayana kadar bütün çimi yemişlerdi."
09:05
Out of a population of 150,000,
181
545440
2376
150 binlik nüfusun
09:07
only 18,000 are believed to still be left in Yarmouk.
182
547840
4096
sadece 18 bininin hâlâ Yermuk'ta kaldığı sanılıyor.
09:11
Shadi and his sisters got out.
183
551960
2056
Shadi ve kız kardeşleri orayı terk ettiler
09:14
The parents are still stuck inside.
184
554040
2000
Ebeveynleri ise hâlâ orada saplanıp kalmışlar.
09:18
So Shadi and one of his sisters, they fled to Libya.
185
558400
3536
Shadi ve kız kardeşlerinden biri Libya'ya kaçtılar.
09:21
This was after the fall of Gaddafi,
186
561960
1667
Bu Kaddafi'nin düşüşünden sonraydı,
09:23
but before Libya turned into full-blown civil war.
187
563651
3240
ama Libya tam bir iç savaşa dönüşmeden önceydi.
09:28
And in this last remaining sort of stability in Libya,
188
568000
3456
Ve Libya'nın bu kalan son istikrarlı anlarında,
09:31
Shadi took up scuba diving, and he seemed to spend most of his time underwater.
189
571480
5120
Shadi dalış dersleri aldı ve zamanının çoğunu sualtında geçirdi.
09:37
He fell completely in love with the ocean,
190
577800
2000
Okyanusa bütünüyle aşık olmuştu.
09:40
so when he finally decided that he could no longer be in Libya,
191
580680
3216
Ağustos 2014'ün sonlarına doğru
09:43
late August 2014,
192
583920
2256
artık Libya'da kalamayacağına karar verdi,
09:46
he hoped to find work as a diver when he reached Italy.
193
586200
2880
arzusu İtalya'ya vardığında, orda dalgıç olarak iş bulmaktı.
09:50
Reality was not that easy.
194
590600
1840
Ama gerçekler o kadar kolay değildi.
09:53
We don't know much about his travels
195
593520
1816
Yolculuğu hakkında pek bir şey bilmiyoruz,
09:55
because he had a hard time communicating with his family,
196
595360
2696
çünkü ailesiyle iletişim kurmakta zorluklar yaşamıştı,
ama çabaladığını biliyoruz.
09:58
but we do know that he struggled.
197
598080
2016
10:00
And by the end of September,
198
600120
1376
Eylülün sonlarına doğru,
10:01
he was living on the streets somewhere in France.
199
601520
2286
Fransa'da bir yerlerde sokaklarda yaşıyordu.
10:04
On October 7, he calls his cousin in Belgium,
200
604840
3016
7 ekimde Belçika'daki kuzenini arayıp
10:07
and explains his situation.
201
607880
1976
kendi durumunu anlattı.
10:09
He said, "I'm in Calais. I need you to come get my backpack and my laptop.
202
609880
5176
Dedi ki: "Calais'deyim. Sırt çantamı ve laptopumu buraya getirmene ihtiyacım var.
10:15
I can't afford to pay the people smugglers to help me with the crossing to Britain,
203
615080
3936
İngiltere'ye geçmek için insan kaçakçılarına ödeyecek kadar param yok,
10:19
but I will go buy a wetsuit and I will swim."
204
619040
2240
ama bir dalgıç kıyafeti satın alıp yüzeceğim."
10:22
His cousin, of course, tried to warn him not to,
205
622560
2456
Kuzeni tabii onu yapmaması için uyarmaya çalıştı,
10:25
but Shadi's battery on the phone went flat,
206
625040
2136
ama Shadi'nin telefonunun şarjı bitti,
10:27
and his phone was never switched on again.
207
627200
2800
ve telefonu bir daha hiç geri açılmadı.
10:31
What was left of Shadi was found nearly three months later,
208
631520
4056
Shadi'den kalanlar yaklaşık 3 ay sonra bulundu,
10:35
800 kilometers away
209
635600
1936
800 kilometre ötede,
10:37
in a wetsuit on a beach in Norway.
210
637560
2040
Norveç'in bir sahilinde, bir dalgıç kıyafeti içinde.
10:40
He's still waiting for his funeral in Norway,
211
640560
2136
Hâlâ cenazesi için Norveç'te bekliyor,
10:42
and none of his family will be able to attend.
212
642720
2560
ama ailesinden hiç kimse katılamayacak.
10:47
Many may think that the story about Shadi and Mouaz
213
647080
2536
Çoğu kişi Shadi ve Mouaz'ın hikayesinin
10:49
is a story about death,
214
649640
1800
ölüm hakkında olduğunu düşünebilir,
10:52
but I don't agree.
215
652800
1216
ama ben katılmıyorum.
10:54
To me, this is a story about two questions that I think we all share:
216
654040
5456
Bana göre, bu hepimizin paylaştığını düşündüğüm 2 sorunun hikayesi:
10:59
what is a better life,
217
659520
1776
"Daha iyi hayat nedir?"
11:01
and what am I willing to do to achieve it?
218
661320
2320
"Buna ulaşmak için ne yapmaya razıyım?"
11:04
And to me, and probably a lot of you,
219
664760
1776
Bana ve muhtemelen çoğunuza göre,
11:06
a better life would mean
220
666560
1576
daha iyi bir hayat
11:08
being able to do more of what we think of as meaningful,
221
668160
2896
anlamlı olduğunu düşündüğümüz şeyi daha fazla yapabilmektir.
Bu aileniz ve arkadaşlarınızla daha fazla zaman geçirmek olabilir,
11:11
whether that be spending more time with your family and friends,
222
671080
3000
11:14
travel to an exotic place,
223
674104
1512
egzotik bir seyahat olabilir,
11:15
or just getting money to buy that cool new device
224
675640
2336
o yeni cihazı almak ya da yeni bir çift ayakkabı almak için
11:18
or a pair of new sneakers.
225
678000
1696
daha fazla para kazanmak olabilir.
11:19
And this is all within our reach pretty easily.
226
679720
2720
Biz bunların hepsine kolayca ulaşabilecek durumdayız.
11:23
But if you are fleeing a war zone,
227
683840
1936
Ama bir savaş bölgesinden kaçmışsanız,
11:25
the answers to those two questions are dramatically different.
228
685800
3976
bu 2 sorunun cevabı dramatik bir şekilde farklıdır.
11:29
A better life is a life in safety.
229
689800
2256
Daha iyi hayat emniyetli bir hayattır.
11:32
It's a life in dignity.
230
692080
2336
Haysiyetli bir hayattır.
11:34
A better life means not having your house bombed,
231
694440
2656
Daha iyi hayat evinizin bombalanmamasıdır,
11:37
not fearing being kidnapped.
232
697120
1536
kaçırılmaktan korkmamaktır.
11:38
It means being able to send your children to school,
233
698680
2429
Çocuklarınızı okula yollayabilmek, üniversiteye gidebilmektir.
11:41
go to university,
234
701133
1163
11:42
or just find work to be able to provide for yourself and the ones you love.
235
702320
4416
Sevdikleriniz ve kendinizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için iş bulmaktır.
11:46
A better life would be a future of some possibilities
236
706760
3616
Daha iyi hayat, hiç olmamasındansa
11:50
compared to nearly none,
237
710400
2296
az olanaklı bir gelecektir.
11:52
and that's a strong motivation.
238
712720
1760
Ve bu çok güçlü bir güdü.
11:55
And I have no trouble imagining
239
715480
2096
Gözümde canlandırmakta zorlanmıyorum,
11:57
that after spending weeks or even months
240
717600
3496
haftalarca, aylarca
12:01
as a second-grade citizen,
241
721120
1896
ikinci sınıf bir vatandaş olarak
12:03
living on the streets or in a horrible makeshift camp
242
723040
4136
sokaklarda ya da "Orman" gibi aptalca ve ırkçı bir adı olan
12:07
with a stupid, racist name like "The Jungle,"
243
727200
3456
korkunç, derme çatma bir kampta yaşasak,
12:10
most of us would be willing to do just about anything.
244
730680
3520
bir çoğumuz her şeyi yapmaya razı olurdu.
12:15
If I could ask Shadi and Mouaz
245
735200
2256
İngiliz Kanalı'nın dondurucu sularına adım attıkları anda
12:17
the second they stepped into the freezing waters of the English Channel,
246
737480
4056
Shadi ve Mouaz'a sorabilseydim,
12:21
they would probably say, "This is worth the risk,"
247
741560
2760
büyük ihtimalle "Bu riske değer" derlerdi,
12:25
because they could no longer see any other option.
248
745160
2960
çünkü artık başka yol bulamıyorlardı.
12:29
And that's desperation,
249
749400
1200
Bunun adı çaresizliktir,
12:31
but that's the reality of living as a refugee in Western Europe in 2015.
250
751680
5120
ama 2015 Doğu Avrupası'nda mülteci olarak yaşamanın gerçeği bu.
12:37
Thank you.
251
757760
1216
Teşekkürler.
12:39
(Applause)
252
759000
5216
(Alkış)
12:49
Bruno Giussani: Thank you, Anders.
253
769910
1640
Bruno Giussani: Teşekkürler, Anders.
12:51
This is Tomm Christiansen,
254
771580
1236
Bu Tomm Christiansen,
12:52
who took most of the pictures you have seen and they've done reporting together.
255
772840
3762
gördüğünüz fotoğrafların çoğunu o çekti
ve araştırmayı beraber yaptılar.
12:57
Tomm, you two have been back to Calais recently.
256
777680
2376
Tomm, yakın zamanda Calais'deydin.
13:00
This was the third trip.
257
780080
1616
Bu üçüncü gidişindi.
13:01
It was after the publication of the article.
258
781720
2056
Makalenin yayınlanmasından sonraydı.
13:03
What has changed? What have you seen there?
259
783800
2136
Ne değişmişti? Orada ne gördün?
13:05
Tomm Christiansen: The first time we were in Calais,
260
785960
2429
Tomm Christiansen: Calais'ye ilk gidişimizde,
13:08
it was about 1,500 refugees there.
261
788413
1643
orda yaklaşık 1.500 mülteci vardı.
13:10
They had a difficult time, but they were positive, they had hope.
262
790080
3656
Zor zamanlar geçiriyorlardı, ama pozitiflerdi, umutları vardı.
13:13
The last time, the camp has grown, maybe four or five thousand people.
263
793760
5016
Son gidişimde kamp büyümüştü, belki 4-5 bin kişi vardı.
13:18
It seemed more permanent, NGOs have arrived,
264
798800
2576
Daha kalıcı görünüyordu, STK'lar gelmişti,
13:21
a small school has opened.
265
801400
1816
küçük bir okul açılmıştı.
13:23
But the thing is that the refugees have stayed for a longer time,
266
803240
3376
Fakat mülteciler uzun zamandır kaldıkları için,
13:26
and the French government has managed to seal off the borders better,
267
806640
4896
Fransız hükümeti sınırları daha iyi kapatmanın yollarını bulmuştu.
13:31
so now The Jungle is growing,
268
811560
3056
Yani artık mültecilerdeki çaresizlik ve umutsuzlukla birlikte,
13:34
along with the despair and hopelessness among the refugees.
269
814640
4216
Orman büyüyor.
13:38
BG: Are you planning to go back? And continue the reporting?
270
818880
4696
BG: Geri dönüp ve araştırmaya devam etmeyi düşünüyor musun?
13:43
TC: Yes.
271
823600
1216
TC: Evet.
13:44
BG: Anders, I'm a former journalist,
272
824840
2016
BG: Anders, ben eski bir gazeteciyim,
13:46
and to me, it's amazing that in the current climate
273
826880
2416
ve bana göre günümüzün
bütçe kesintileri ve yayınevi krizleri ortamında,
13:49
of slashing budgets and publishers in crisis,
274
829320
2536
13:51
Dagbladet has consented so many resources for this story,
275
831880
3896
Dagbladet'in bu hikayeye bu kadar kaynak ayırmış olması muhteşem,
13:55
which tells a lot about newspapers taking the responsibility,
276
835800
2858
bu tablo sorumluluk alan gazeteler hakkında çok şey anlatıyor,
13:58
but how did you sell it to your editors?
277
838682
1920
fakat siz bu hikayeyi editörlerinize nasıl sattınız?
14:02
Anders Fjellberg: It wasn't easy at first,
278
842360
2016
Anders Fjellberg: Başlangıçta kolay olmadı,
14:04
because we weren't able to know what we actually could figure out.
279
844400
3976
çünkü neler keşfedebileceğimizi bilmiyorduk.
14:08
As soon as it became clear
280
848400
1256
İlk kişinin
14:09
that we actually could be able to identify who the first one was,
281
849680
4456
kim olduğunu tespit edebileceğimiz belli olduğu anda,
14:14
we basically got the message that we could do whatever we wanted,
282
854160
3056
istediğimizi yapabileceğimizin mesajını aldık,
14:17
just travel wherever you need to go, do whatever you need to do,
283
857240
3016
nereye gitmeniz gerekiyorsa gidin, ne gerekiyorsa yapın,
14:20
just get this done.
284
860280
3120
yalnız bunu halledin.
14:23
BG: That's an editor taking responsibility.
285
863720
2336
BG: İşte sorumluluk alan bir editör.
Bu arada, hikaye çeşitli Avrupa ülkelerinde
14:26
The story, by the way, has been translated and published
286
866080
2620
14:28
across several European countries, and certainly will continue to do.
287
868724
3252
tercüme edilip yayınlandı
ve kesinlikle yayınlanmaya devam edecek.
14:32
And we want to read the updates from you. Thank you Anders. Thank you Tomm.
288
872000
3536
Sizden son gelişmeleri okumak istiyoruz. Teşekkürler Anders. Teşekkürler Tomm.
14:35
(Applause)
289
875560
4400
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7