Stuart Brown: Play is more than fun

Stuart Brown, "oyun eğlenceden daha fazlasıdır; hayati önem taşır" diyor.

398,495 views

2009-03-12 ・ TED


New videos

Stuart Brown: Play is more than fun

Stuart Brown, "oyun eğlenceden daha fazlasıdır; hayati önem taşır" diyor.

398,495 views ・ 2009-03-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Asli Salarvan Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:16
So, here we go: a flyby of play.
0
16160
3000
Öyleyse başlıyoruz: Oyuna genel bir bakış.
00:20
It's got to be serious if the New York Times
1
20160
4000
New York Times 17 Şubat tarihli pazar dergisine
00:24
puts a cover story of their February 17th Sunday magazine about play.
2
24160
6000
kapak hikâyesi olarak oyun oynamayı koyduğuna göre bu ciddi bir şey olmalı.
00:30
At the bottom of this, it says, "It's deeper than gender.
3
30160
3000
En altta şöyle diyor: "Cinsiyetten daha derin.
00:35
Seriously, but dangerously fun.
4
35160
3000
Ciddi anlamda ama tehlikeli derecede eğlenceli.
00:39
And a sandbox for new ideas about evolution."
5
39160
4000
Evrimle ilgili yeni fikirlerle dolu bir kum havuzu."
00:44
Not bad, except if you look at that cover, what's missing?
6
44160
4000
Hiç fena değil, ancak kapağa bir bakın, ne eksik burada?
00:48
You see any adults?
7
48160
2000
Hiç yetişkin görüyor musunuz?
00:51
Well, lets go back to the 15th century.
8
51160
3000
O zaman, 15. yüzyıla geri gidelim.
00:55
This is a courtyard in Europe,
9
55160
3000
Bu Avrupa'da bir avlu resmi ve
00:58
and a mixture of 124 different kinds of play.
10
58160
3000
burada 124 farklı oyun türü görüyoruz.
01:02
All ages, solo play, body play, games, taunting.
11
62160
6000
Genci, yaşlısı, tek başına oynanan oyunlar, vücut oyunları, kurallı oyunlar, alay etme.
01:08
And there it is. And I think this is a typical picture
12
68160
5000
İşte bu. Sanıyorum bu gördüğümüz
01:13
of what it was like in a courtyard then.
13
73160
3000
o zamanlarda avluda vakit geçirmenin nasıl bir şey olduğunu gösteren tipik bir resim.
01:17
I think we may have lost something in our culture.
14
77160
3000
Kültürümüzden bir şeyler yitirmiş olabiliriz diye düşünüyorum.
01:21
So I'm gonna take you through
15
81160
3000
Şimdi sizleri dikkate değer olduğunu düşündüğüm bir
01:24
what I think is a remarkable sequence.
16
84160
3000
olaylar dizisi yolculuğuna çıkaracağım.
01:28
North of Churchill, Manitoba, in October and November,
17
88160
3000
Ekim ve Kasım aylarında, Kuzey Churchill, Manitoba'da
01:31
there's no ice on Hudson Bay.
18
91160
2000
Hudson Körfezi'nde hiç buz yok.
01:33
And this polar bear that you see, this 1200-pound male,
19
93160
3000
Yaklaşık 550 kiloluk bu erkek kutup ayısı
01:36
he's wild and fairly hungry.
20
96160
4000
vahşi ve hayli aç.
01:40
And Norbert Rosing, a German photographer,
21
100160
3000
Alman bir fotoğrafçı olan Norbert Rosing burada
01:43
is there on scene, making a series of photos of these huskies, who are tethered.
22
103160
6000
ipe bağlı olan kurt köpeklerinin bir dizi fotoğrafını çekiyor.
01:50
And from out of stage left comes this wild, male polar bear,
23
110160
4000
Tam o sırada, sol taraftan bu vahşi erkek kutup ayısı,
01:54
with a predatory gaze.
24
114160
3000
avlanma bakışıyla sahneye giriyor.
01:57
Any of you who've been to Africa or had a junkyard dog come after you,
25
117160
5000
Daha önce Afrika'ya gitmiş ya da öfkeli bir köpek tarafından takip edilmiş olanlarınız
02:02
there is a fixed kind of predatory gaze
26
122160
3000
bilirler; sabit bir avlanma bakış vardır,™
02:05
that you know you're in trouble.
27
125160
2000
bu bakışla karşılaştığınızda başınızın dertte olduğunu anlarsınız.
02:07
But on the other side of that predatory gaze
28
127160
2000
Fakat bu bakışın muhatabı
02:09
is a female husky in a play bow, wagging her tail.
29
129160
5000
oyun pozisyonu almış dişi bir kurt köpeği, kuyruğunu sallıyor.
02:14
And something very unusual happens.
30
134160
4000
Ve çok sıradışı bir şey oluyor.
02:18
That fixed behavior -- which is rigid and stereotyped
31
138160
3000
Sabit, katı, kalıplaşmış ve yemekle sonlanan
02:21
and ends up with a meal -- changes.
32
141160
3000
bu hareket değişiyor.
02:25
And this polar bear
33
145160
2000
Bu kutup ayısı
02:27
stands over the husky,
34
147160
3000
kurt köpeğinin başına dikiliyor.
02:30
no claws extended, no fangs taking a look.
35
150160
4000
Pençelerini göstermiyor, dişlerini çıkarmıyor; bakıyor.
02:34
And they begin an incredible ballet.
36
154160
3000
İnanılmaz bir bale gösterisi yapmaya başlıyorlar.
02:41
A play ballet.
37
161160
1000
Bale oyunu.
02:42
This is in nature: it overrides a carnivorous nature
38
162160
4000
Bu doğanın kendisinde var: Etobur bir doğaya ve
02:46
and what otherwise would have been a short fight to the death.
39
166160
3000
başka türlü olsa ölümle sonuçlanacak kısa bir kavgaya ağır basıyor.
02:50
And if you'll begin to look closely at the husky that's bearing her throat to the polar bear,
40
170160
5000
Boğazını kutup ayısına açan kurt köpeğine yakından,
02:56
and look a little more closely, they're in an altered state.
41
176160
3000
daha da yakından baktığınızda bu ikisinin başkalaşmış bir durumda olduğunu göreceksiniz.
03:00
They're in a state of play.
42
180160
3000
Oyun oynama durumundalar.
03:03
And it's that state
43
183160
2000
Bu iki yaratığın mümkün olanı
03:06
that allows these two creatures to explore the possible.
44
186160
4000
keşfetmelerini sağlayan ise işte bu durumdur.
03:10
They are beginning to do something that neither would have done
45
190160
3000
İkisi de oyun sinyalleri verilmemiş olsa yapmayacakları
03:13
without the play signals.
46
193160
3000
bir şeyi yapmaya başlıyorlar.
03:17
And it is a marvelous example
47
197160
3000
Bu, her birimizin içinde olan doğal bir sürecin
03:20
of how a differential in power
48
200160
3000
güç uyumsuzluğuna nasıl ağır bastığını gösteren
03:23
can be overridden by a process of nature that's within all of us.
49
203160
4000
harika bir örnek.
03:27
Now how did I get involved in this?
50
207160
3000
Peki, ben bunun nasıl bir parçası oldum?
03:30
John mentioned that I've done some work with murderers, and I have.
51
210160
3000
John, daha önce katillerle çalışmalar yapmış olduğumdan söz etti; doğrudur.
03:33
The Texas Tower murderer opened my eyes,
52
213160
3000
Geriye dönüp baktığında, oyun oynamanın önemiyle ilgili olarak
03:36
in retrospect, when we studied his tragic mass murder,
53
216160
5000
yaptığı trajik katliam üzerinde çalıştığımız
03:41
to the importance of play,
54
221160
2000
Teksas Kulesi katili gözlerimi açtı.
03:43
in that that individual, by deep study,
55
223160
3000
Yapılan derin incelemeler sonucunda,
03:46
was found to have severe play deprivation.
56
226160
2000
bu şahsın ağır oyun yoksunluğundan mustarip olduğu bulundu.
03:48
Charles Whitman was his name.
57
228160
2000
Bu şahsın adı Charles Whitman'dı.
03:50
And our committee, which consisted of a lot of hard scientists,
58
230160
3000
Çok sayıda ampirik bilimciden oluşan komitemiz,
03:53
did feel at the end of that study
59
233160
2000
bu çalışmanın sonunda, oyunun yokluğunun ve gelişimsel açıdan
03:55
that the absence of play and a progressive suppression of developmentally normal play
60
235160
6000
normal kabul edilen oyunların giderek artan bir şekilde bastırılmasının
04:01
led him to be more vulnerable to the tragedy that he perpetrated.
61
241160
5000
bu şahsın bu trajediyi yaratmaya daha eğilimli olmasına sebep olduğunu hissetti.
04:06
And that finding has stood the test of time --
62
246160
3000
Bu bulgu zamana yenik düşmedi; hatta
04:10
unfortunately even into more recent times, at Virginia Tech.
63
250160
4000
ne yazık ki yakın geçmişte Virginia Tech olaylarında da kendini gösterdi.
04:14
And other studies of populations at risk
64
254160
3000
Risk altındaki nüfuslara ilişkin diğer çalışmalar da
04:17
sensitized me to the importance of play,
65
257160
3000
beni oyun oynamanın önemine karşı duyarlılaştırdı,
04:21
but I didn't really understand what it was.
66
261160
2000
ancak bu önemin ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum.
04:23
And it was many years in taking play histories of individuals
67
263160
5000
Bunu tam olarak anlamadığımın farkına ancak
04:28
before I really began to recognize that I didn't really have a full understanding of it.
68
268160
6000
yıllar boyu kişilerin oyun tarihlerini çıkardıktan sonra başlayabildim.
04:34
And I don't think any of us has a full understanding of it, by any means.
69
274160
4000
Hiçbirimizin bunu tam olarak anlayabildiğini düşünmüyorum. Hiçbir şekilde böyle düşünmüyorum.
04:38
But there are ways of looking at it
70
278160
2000
Ancak size, hepimize kazandırabileceğimi düşündüğüm bazı bakış açıları var;
04:40
that I think can give you -- give us all a taxonomy, a way of thinking about it.
71
280160
5000
bir sınıflandırma, bir düşünme biçimi.
04:45
And this image is, for humans, the beginning point of play.
72
285160
5000
Bu görüntü, insanlar açısından, oyunun başlangıç noktası.
04:50
When that mother and infant lock eyes,
73
290160
3000
Bu anneyle bebeğin gözleri birbirine kilitlendiğinde,
04:53
and the infant's old enough to have a social smile,
74
293160
3000
eğer bebek sosyal bir gülümsemeye sahip olacak kadar büyümüşse
04:56
what happens -- spontaneously -- is the eruption of joy on the part of the mother.
75
296160
4000
anne bir anda bir mutluluk patlaması yaşar.
05:00
And she begins to babble and coo and smile, and so does the baby.
76
300160
4000
Hem anne hem de bebek agulanmaya, oynaşmaya ve gülümsemeye başlarlar.
05:04
If we've got them wired up with an electroencephalogram,
77
304160
4000
Onları bir elektroensefalograma bağlayacak olsak
05:08
the right brain of each of them becomes attuned,
78
308160
5000
beyinlerinin sağ yarıları birbirlerininkiyle uyum sağlar.
05:13
so that the joyful emergence of this earliest of play scenes
79
313160
5000
İşte oyun sahnelerinin ilkinin böyle mutluluk verici bir şekilde ortaya çıkışı
05:18
and the physiology of that is something we're beginning to get a handle on.
80
318160
4000
ve bunun fizyolojisi yeni hakim olmaya başladığımız bir konu.
05:23
And I'd like you to think that every bit of more complex play
81
323160
4000
Sizlerden, biz insanlar için, daha karmaşık oyunların her parçasının işte bu temelin
05:27
builds on this base for us humans.
82
327160
4000
üzerine bir ekleme niteliğinde olduğunu düşünmenizi istiyorum.
05:31
And so now I'm going to take you through sort of a way of looking at play,
83
331160
4000
Şimdi sizlere bir tür oyuna bakış açısı göstereceğim, ancak
05:35
but it's never just singularly one thing.
84
335160
4000
hiçbir zaman tek bir bakış açısından söz edemeyiz.
05:39
We're going to look at body play,
85
339160
3000
Bir vücut oyununa bakacağız.
05:42
which is a spontaneous desire to get ourselves out of gravity.
86
342160
6000
Bu, spontane bir kendini yerçekiminden kurtarma isteği.
05:48
This is a mountain goat.
87
348160
2000
Bu gördüğünüz bir dağ keçisi.
05:50
If you're having a bad day, try this:
88
350160
2000
Kötü bir gün geçiriyorsanız bir de zıplamayı,
05:52
jump up and down, wiggle around -- you're going to feel better.
89
352160
3000
dönüp durmayı deneyin. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
05:55
And you may feel like this character,
90
355160
2000
Kendinizi bunu sırf yapmış olmak için yapan
05:57
who is also just doing it for its own sake.
91
357160
3000
bu kişi gibi hissedebilirsiniz.
06:00
It doesn't have a particular purpose, and that's what's great about play.
92
360160
3000
Belli bir amacı yok, zaten oyun oynamanın en güzel tarafı budur.
06:03
If its purpose is more important
93
363160
3000
Bir şeyin amacı, o şeyi yapmaktan daha önemliyse
06:06
than the act of doing it, it's probably not play.
94
366160
3000
o zaman o şey muhtemelen bir oyun değildir.
06:09
And there's a whole other type of play, which is object play.
95
369160
4000
Bir de bundan tamamen farklı bir oyun türü var, bir nesne oyunu.
06:13
And this Japanese macaque has made a snowball,
96
373160
3000
Bu gördüğünüz Japon makağı bir kar topu yapmış,
06:16
and he or she's going to roll down a hill.
97
376160
3000
şimdi o kar topunu tepeden aşağı yuvarlayacak.
06:19
And -- they don't throw it at each other, but this is a fundamental part of being playful.
98
379160
4000
Kar topunu birbirlerine atmıyorlar; ama zaten oyuncu olmanın temel unsurlarından biri budur.
06:23
The human hand, in manipulation of objects,
99
383160
4000
Nesnelerle oynayan insan eli
06:27
is the hand in search of a brain;
100
387160
3000
beyin arayışında olan bir eldir.
06:30
the brain is in search of a hand;
101
390160
2000
Beyin kendine bir el aramaktadır ve
06:32
and play is the medium by which those two are linked in the best way.
102
392160
5000
oyun, bu ikisini mümkün olan en iyi şekilde birbirine bağlayan araçtır.
06:37
JPL we heard this morning -- JPL is an incredible place.
103
397160
6000
Bu sabah öğrendik ki harika bir yer olan JPL
06:43
They have located two consultants,
104
403160
3000
iki danışman işe almış.
06:46
Frank Wilson and Nate Johnson,
105
406160
3000
Frank Wilson ve Nate Johnson.
06:49
who are -- Frank Wilson is a neurologist, Nate Johnson is a mechanic.
106
409160
4000
Frank Wilson bir nörolog, Nate Johnson ise mekanik teknisyeni.
06:53
He taught mechanics in a high school in Long Beach,
107
413160
3000
Long Beach'te bir lisede mekanik öğretmenliği yapmış ve
06:56
and found that his students were no longer able to solve problems.
108
416160
5000
öğrencilerinin artık problemleri çözemez hâle geldiğini fark etmiş.
07:02
And he tried to figure out why. And he came to the conclusion, quite on his own,
109
422160
3000
Sonra da bunun nedenini bulmaya çalışmış. Kendi başına vardığı sonuçsa
07:05
that the students who could no longer solve problems, such as fixing cars,
110
425160
4000
araba tamir etmek gibi sorunları çözemez hâle gelen öğrencilerin
07:09
hadn't worked with their hands.
111
429160
2000
ellerini kullanarak çalışmamış olduklarıymış.
07:11
Frank Wilson had written a book called "The Hand."
112
431160
3000
Frank Wilson "The Hand (El)" adlı bir kitap yazmış.
07:14
They got together -- JPL hired them.
113
434160
3000
Bu iki kişi bir araya geldi; JPL onları işe aldı.
07:17
Now JPL, NASA and Boeing,
114
437160
3000
Şimdi JPL, NASA ve Boeing'in araştırma ve geliştirme
07:20
before they will hire a research and development problem solver --
115
440160
3000
sorunları çözme elemanlarını işe almadan önce baktığı bir şey var.
07:23
even if they're summa cum laude from Harvard or Cal Tech --
116
443160
4000
Harvard'dan veya Cal Tech'ten en yüksek onur derecesiyle mezun olmuş kişilerin bile
07:27
if they haven't fixed cars, haven't done stuff with their hands early in life,
117
447160
3000
araba tamir etmemişlerse, daha önceden ellerini kullanarak bir şeyler yapmamışlarsa
07:30
played with their hands, they can't problem-solve as well.
118
450160
3000
veya ellerini kullanarak oyun oynamamışlarsa sorun çözmede de başarılı olamayacaklarını düşünüyorlar.
07:33
So play is practical, and it's very important.
119
453160
3000
Öyleyse oyun hem kullanışlı hem de çok önemli.
07:37
Now one of the things about play is that it is born by curiosity and exploration. (Laughter)
120
457160
6000
Oyunla ilgili diğer bir şeyse merak ve keşiften doğması. (Kahkahalar)
07:43
But it has to be safe exploration.
121
463160
3000
Ama bu keşfin kazasız belasız gerçekleştirilmesi gerekir.
07:46
This happens to be OK -- he's an anatomically interested little boy
122
466160
3000
Burada kabul edilebilir bir durum var; anatomiye ilgi duyan bir oğlan çocuğu
07:49
and that's his mom. Other situations wouldn't be quite so good.
123
469160
4000
ve onun annesini görüyoruz burada. Böyle olmasa durum fena olurdu.
07:53
But curiosity, exploration, are part of the play scene.
124
473160
3000
Merak ve keşif oyun sahnesidir bir parçasıdır.
07:56
If you want to belong, you need social play.
125
476160
3000
Aidiyet duyabilmek için toplumsal oyunlara ihtiyacımız var.
07:59
And social play is part of what we're about here today,
126
479160
3000
Toplumsal oyunlarsa bugün burada sözünü ettiğimiz şeyin bir parçası olduğu kadar
08:02
and is a byproduct of the play scene.
127
482160
3000
oyun sahnesinin de bir yan ürünüdür.
08:06
Rough and tumble play.
128
486160
2000
Boğuşma oyunu.
08:08
These lionesses, seen from a distance, looked like they were fighting.
129
488160
3000
Bu dişi aslanlara uzaktan bakıldığında kavga ediyorlarmış gibi görünüyor.
08:11
But if you look closely, they're kind of like the polar bear and husky:
130
491160
3000
Ancak daha yakından baktığınızda deminki kutup ayısıyla kurt köpeğini andırıyor gibiler.
08:14
no claws, flat fur, soft eyes,
131
494160
4000
Pençe yok, tüyler havaya dikilmemiş, bakışlar yumuşak,
08:18
open mouth with no fangs, balletic movements,
132
498160
3000
ağız açık ama dişler gösterilmemiş, baleyi andırı hareketler,
08:21
curvilinear movements -- all specific to play.
133
501160
3000
eğrisel hareketler: her biri oyun oynamaya özgü.
08:24
And rough-and-tumble play is a great learning medium for all of us.
134
504160
4000
Boğuşma oyunu her birimiz için çok iyi bir öğrenme aracıdır.
08:28
Preschool kids, for example, should be allowed to dive, hit, whistle,
135
508160
4000
Okul öncesi çağdaki çocukların örneğin, dalmalarına, vurmalarına, ıslık çalmalarına,
08:32
scream, be chaotic, and develop through that a lot of emotional regulation
136
512160
7000
çığlık atmalarına, kaotik davranmalarına ve bu sayede boğuşma oyununun bir parçası olarak ortaya çıkan
08:39
and a lot of the other social byproducts -- cognitive, emotional and physical --
137
519160
5000
çok sayıda duygusal düzenleme ve bilişsel, duygusal veya fiziksel başka toplumsal
08:44
that come as a part of rough and tumble play.
138
524160
2000
yan ürünler geliştirmelerine izin verilmelidir.
08:47
Spectator play, ritual play -- we're involved in some of that.
139
527160
4000
İzleyicili oyunlar, ayinsel oyunlar; biz de bunların bir kısmına katılıyoruz.
08:51
Those of you who are from Boston know that this was the moment -- rare --
140
531160
4000
Aranızda Bostonlu olanlar bilirler; bu gördüğümüz, pek nadiren yaşansa da
08:55
where the Red Sox won the World Series.
141
535160
4000
Red Sox'un Dünya Ligi'ni kazandığı andır.
08:59
But take a look at the face and the body language of everybody
142
539160
3000
Bu flu resimdeki kişilerin yüzlerine ve vücut dillerine baktığınızda
09:02
in this fuzzy picture, and you can get a sense that they're all at play.
143
542160
3000
hepsinin oyun oynamakta oldukları hissine kapılabilirsiniz.
09:06
Imaginative play.
144
546160
1000
Hayal ürünü oyunlar.
09:07
I love this picture because my daughter, who's now almost 40, is in this picture,
145
547160
5000
Bu resmi hem şimdi neredeyse 40 yaşına gelmiş olan kızımın resmi olduğu için
09:12
but it reminds me of her storytelling and her imagination,
146
552160
4000
hem de bana onun hikaye anlatıcılığını, hayal gücünü ve daha o yaşında, okul öncesi çağda,
09:16
her ability to spin yarns at this age -- preschool.
147
556160
5000
neler uydurabildiğini hatırlattığı için seviyorum.
09:21
A really important part of being a player
148
561160
3000
Oyuncu olabilmenin gerçekten de çok önemli bir bölümü
09:24
is imaginative solo play.
149
564160
3000
tek başına oynanan hayal ürünü oyunlardır.
09:27
And I love this one, because it's also what we're about.
150
567160
4000
Bunu da seviyorum çünkü bu da konumuzla ilgili.
09:31
We all have an internal narrative that's our own inner story.
151
571160
4000
Hepimizin kendi içsel öyküsünü oluşturan bir iç hikayesi var.
09:35
The unit of intelligibility of most of our brains is the story.
152
575160
5000
Beyinlerimizin çoğunun anlaşılabilirlik birimi bu hikayedir.
09:40
I'm telling you a story today about play.
153
580160
3000
Bugün sizlere oyun hakkında bir hikaye anlatıyorum.
09:43
Well, this bushman, I think, is talking about the fish that got away that was that long,
154
583160
5000
Burada gördüğünüz bu kung kabilesi mensubu sanıyorum gösterdiği kadar uzun bir balığın nasıl da kaçtığını anlatıyor; ama
09:48
but it's a fundamental part of the play scene.
155
588160
4000
bu oyun sahnesinin temel bir parçası.
09:52
So what does play do for the brain?
156
592160
3000
O zaman, oyun beyne ne yapıyor?
09:55
Well, a lot.
157
595160
3000
Çok fazla şey yapıyor.
09:58
We don't know a whole lot about what it does for the human brain,
158
598160
4000
İnsan beynine ne yaptığı konusunda çok fazla bilgimiz yok çünkü
10:02
because funding has not been exactly heavy for research on play.
159
602160
7000
oyun hakkında yapılan araştırmalara çokça para ayrıldığı söylenemez.
10:09
I walked into the Carnegie asking for a grant.
160
609160
2000
Carnegie'ye gittim, hibe istedim.
10:11
They'd given me a large grant when I was an academician
161
611160
3000
Akademisyen olduğum dönemde, ağır alkollü araç kullanma suçu işleyenler
10:14
for the study of felony drunken drivers, and I thought I had a pretty good track record,
162
614160
5000
hakkındaki bir araştırma için bana yüksek meblağlı bir hibe vermişlerdi, ben de geçmişteki performansımın iyi olduğunu düşünüyordum.
10:19
and by the time I had spent half an hour talking about play,
163
619160
5000
Yarım saat boyunca oyun konusundan söz ettikten sonra açıkça gördüm ki
10:24
it was obvious that they were not -- did not feel that play was serious.
164
624160
4000
oyununun ciddi bir konu olduğunu görüşünde değillerdi.
10:28
I think that -- that's a few years back -- I think that wave is past,
165
628160
4000
Bu anlattığımın üzerinden birkaç yıl geçti; sanıyorum bu tavır atlatıldı ve
10:32
and the play wave is cresting,
166
632160
2000
oyun dalgası giderek yükseliyor çünkü
10:34
because there is some good science.
167
634160
2000
şimdi bu konuda bilimsel oldukça
10:36
Nothing lights up the brain like play.
168
636160
3000
fazla bilimsel çalışma var. Beyni oyun kadar harekete geçiren başka bir şey yok.
10:39
Three-dimensional play fires up the cerebellum,
169
639160
3000
Üç boyutlu oyunlar beyinciği ateşler,
10:42
puts a lot of impulses into the frontal lobe --
170
642160
3000
beyni yöneten ön loba çok sayıda uyarı gönderir,
10:45
the executive portion -- helps contextual memory be developed,
171
645160
4000
bağlamsal hafızanın gelişmesine yardımcı olur,
10:49
and -- and, and, and.
172
649160
2000
ve daha niceleri...
10:51
So it's -- for me, its been an extremely nourishing scholarly adventure
173
651160
6000
Dolayısıyla, oyunla ilişkilendirilen nörobilim konusunda çalışma yapmak
10:57
to look at the neuroscience that's associated with play, and to bring together people
174
657160
5000
ve kendi disiplinlerinde konuyu bu şekilde ele almamış olan kişileri bir araya
11:02
who in their individual disciplines hadn't really thought of it that way.
175
662160
5000
getirmek benim için oldukça verimli bir akademik macera oldu.
11:07
And that's part of what the National Institute for Play is all about.
176
667160
3000
İşte, Ulusal Oyun Enstitüsü'nün bir parçasını oluşturan da budur.
11:10
And this is one of the ways you can study play --
177
670160
2000
Burada gördüğümüz, oyun konusunda çalışma yaparken kullanılabilecek yollardan biridir:
11:12
is to get a 256-lead electroencephalogram.
178
672160
4000
256 kablolu bir elektroansefalogramla çalışmak.
11:16
I'm sorry I don't have a playful-looking subject, but it allows mobility,
179
676160
5000
Daha oyuncu görünmeyen bir deneğim olmadığı için sizlerden özür dilerim.
11:21
which has limited the actual study of play.
180
681160
2000
Bu şekilde, asıl oyun çalışmasını sınırlandıran mobilite eksikliği giderilmiş oluyor.¥
11:23
And we've got a mother-infant play scenario
181
683160
4000
Bunun yanı sıra, şu anda sürmekte olan ve tamamlamayı umduğumuz bir
11:27
that we're hoping to complete underway at the moment.
182
687160
3000
anne-çocuk oyunu senaryosu var.
11:30
The reason I put this here is also to queue up
183
690160
3000
Bunu göstermemin sebebi
11:33
my thoughts about objectifying what play does.
184
693160
4000
oyunun ne yaptığını somutlaştırmaya ilişkin düşüncelerimi bir sıraya koymak.
11:37
The animal world has objectified it.
185
697160
4000
Hayvanlar dünyası bunu somutlaştırmış.
11:41
In the animal world, if you take rats,
186
701160
3000
Hayvanlar dünyasında, yavru oldukları dönemde
11:44
who are hardwired to play at a certain period of their juvenile years
187
704160
6000
oyun oynamaya programlanmış sıçanları ele alalım.
11:50
and you suppress play -- they squeak, they wrestle,
188
710160
3000
Oyunu baskılıyorsunuz. Ciyaklıyorlar, güreşiyorlar, birbirlerini sıkıştırıp yere yatırıyorlar;
11:53
they pin each other, that's part of their play.
189
713160
3000
bunların hepsi oyunlarının birer parçası.
11:56
If you stop that behavior on one group that you're experimenting with,
190
716160
5000
Bir deney grubunda bu davranışı durdurup
12:01
and you allow it in another group that you're experimenting with,
191
721160
3000
diğer deney grubunda bu davranışa izin verdikten sonra
12:04
and then you present those rats
192
724160
2000
bu sıçanlara kedi kokusuyla doldurulmuş
12:06
with a cat odor-saturated collar,
193
726160
3000
bir tasma verdiğinizde,
12:09
they're hardwired to flee and hide.
194
729160
3000
sıçanlar kaçıp saklanmaya programlanmıştır.
12:12
Pretty smart -- they don't want to get killed by a cat.
195
732160
3000
Akıllıca; kedi onları öldürsün istemezler.
12:15
So what happens?
196
735160
2000
Peki bu durumda ne oluyor?
12:17
They both hide out.
197
737160
2000
İki grup da saklanıyor.
12:20
The non-players never come out --
198
740160
3000
Oyun oynatılmayanlar bir daha saklandıkları yerden çıkmıyorlar,
12:23
they die.
199
743160
1000
ölüyorlar.
12:24
The players slowly explore the environment,
200
744160
4000
Oyuncularsa ortamı yavaş yavaş kontrol ediyorlar ve
12:28
and begin again to test things out.
201
748160
3000
denemeler yapmaya başlıyorlar.
12:31
That says to me, at least in rats --
202
751160
3000
Bu bana, en azından sıçanlarla ilgili olarak,
12:34
and I think they have the same neurotransmitters that we do
203
754160
3000
ki onların da bizimkilerle aynı nörotransmitterlere
12:37
and a similar cortical architecture --
204
757160
2000
ve benzer bir kortikal yapıya sahip olduklarını sanıyorum,
12:39
that play may be pretty important for our survival.
205
759160
3000
oyun oynamanın hayatta kalmamız için çok önemli olabileceğini gösteriyor.
12:42
And, and, and -- there are a lot more animal studies that I could talk about.
206
762160
4000
Ve daha niceleri. Hayvanlar üzerinde yapılmış, size anlatabileceğim daha pek çok araştırma var.
12:47
Now, this is a consequence of play deprivation. (Laughter)
207
767160
4000
Burada oyundan yoksun bırakılmanın sonucunu görüyoruz. (Kahkahalar)
12:51
This took a long time --
208
771160
2000
Bunu yapmak uzun zamanımı aldı.
12:53
I had to get Homer down and put him through the fMRI and the SPECT
209
773160
5000
Homer'i kıstırıp FMRI, SPECT ve çoklu EEG çekmem gerekti; ama
12:58
and multiple EEGs, but as a couch potato, his brain has shrunk.
210
778160
4000
tembel tenekenin teki olduğu için beyni çekmişti.
13:02
And we do know that in domestic animals
211
782160
3000
Şunu da biliyoruz ki evcil hayvanlar
13:05
and others, when they're play deprived,
212
785160
2000
ve diğer hayvanlar oyundan yoksun bırakıldıklarında,
13:07
they don't -- and rats also -- they don't develop a brain that is normal.
213
787160
4000
sıçanlarda da durum böyledir, beyinleri normal gelişmiyor.
13:12
Now, the program says that the opposite of play is not work,
214
792160
5000
Doğal programlanmaya göre oyun oynamanın tersi çalışmak değil,
13:17
it's depression.
215
797160
2000
depresyon.
13:19
And I think if you think about life without play --
216
799160
4000
Ve eğer oyun oynanmayan bir hayat hayal edecek olursanız;
13:23
no humor, no flirtation, no movies,
217
803160
3000
mizahsız, flörtsüz, filmsiz,
13:26
no games, no fantasy and, and, and.
218
806160
5000
oyunsuz, fantezisiz, vesaire, vesaire.
13:31
Try and imagine a culture or a life, adult or otherwise
219
811160
4000
İster yetişkinler isterse gençler için oyunsuz
13:36
without play.
220
816160
2000
bir kültür veya hayat düşünmeye çalşın.
13:38
And the thing that's so unique about our species
221
818160
3000
Bizim türümüze bu kadar özgü olan şey şudur:
13:41
is that we're really designed to play through our whole lifetime.
222
821160
4000
biz gerçekten de hayatımız boyunca oyun oynamak üzere tasarlanmışız.
13:46
And we all have capacity to play signal.
223
826160
3000
Ve hepimizde oyun sinyalleri verme kapasitesi var.
13:49
Nobody misses that dog I took a picture of on a Carmel beach a couple of weeks ago.
224
829160
5000
Birkaç hafta önce Carmel'de bir plajda çektiğim bu fotoğraftaki köpeği hiç kimse gözden kaçırmaz.
13:54
What's going to follow from that behavior
225
834160
3000
Bu davranışı oyun
13:57
is play.
226
837160
1000
izleyecek.
13:58
And you can trust it.
227
838160
1000
Ve bunun böyle olacağına güvenebilirsiniz.
13:59
The basis of human trust is established through play signals.
228
839160
4000
İnsanın duyduğu güvenin temelini oyun sinyalleri oluşturur.
14:03
And we begin to lose those signals, culturally and otherwise, as adults.
229
843160
5000
Yetişkinler olarak hem kültürel açıdan hem de diğer açılardan bu sinyalleri kaybetmeye başlıyoruz.
14:08
That's a shame.
230
848160
2000
Çok yazık.
14:10
I think we've got a lot of learning to do.
231
850160
3000
Bence daha öğrenmemiz gereken çok şey var.
14:13
Now, Jane Goodall has here a play face along with one of her favorite chimps.
232
853160
4000
Burada, Jane Goodall'ı ve en sevdiği şempanzelerinden birini oyuncu yüzleriyle görüyoruz.
14:17
So part of the signaling system of play
233
857160
3000
Demek ki oyunun sinyal sisteminin bir kısmı
14:20
has to do with vocal, facial, body, gestural.
234
860160
4000
ses, yüz, vücut ve jestlerle ilgili.
14:24
You know, you can tell -- and I think when we're getting into collective play,
235
864160
5000
Bunları görebilirsiniz zaten. Topluca oyun oynamaya başlarken
14:29
its really important for groups to gain a sense of safety
236
869160
4000
grupların kendi oyun sinyallerini paylaşarak
14:33
through their own sharing of play signals.
237
873160
3000
bir kendini güvende hissi edinmelerinin gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum.
14:37
You may not know this word,
238
877160
2000
Bu kelimeyi bilmiyor olabilirsiniz; ama
14:39
but it should be your biological first name and last name.
239
879160
5000
biyolojik adınız ve soyadınız olmalı bu kelime
14:44
Because neoteny means the retention of immature qualities into adulthood.
240
884160
4000
çünkü neoteni, genç dönem özelliklerinin yetişkinlikte terk edilmemesi anlamına gelir.
14:48
And we are, by physical anthropologists,
241
888160
3000
Fiziksel antropologlara göre ve çok sayıda çalışmanın gösterdiği üzere
14:51
by many, many studies, the most neotenous,
242
891160
3000
bizler, en neoten, en gençlik dolu,
14:54
the most youthful, the most flexible, the most plastic of all creatures.
243
894160
5000
en esnek ve en yoğrulabilir varlıklar biz insanlarız.
14:59
And therefore, the most playful.
244
899160
3000
Bu nedenle en oyuncu varlıklar da biziz.
15:02
And this gives us a leg up on adaptability.
245
902160
3000
Bu da uyum sağlama özelliği açısından bizi diğer varlıklara göre daha avantajlı kılıyor.
15:06
Now, there is a way of looking at play
246
906160
3000
Burada oyun oynamaya bakışla ilgili olarak vurgulamak
15:09
that I also want to emphasize here,
247
909160
3000
istediğim bir yol daha var:
15:12
which is the play history.
248
912160
3000
Oyun geçmişi.
15:15
Your own personal play history is unique,
249
915160
3000
Kişisel oyun geçmişiniz size özeldir, benzersizdir ve
15:18
and often is not something we think about particularly.
250
918160
4000
genellikle oturup üzerine kafa yorduğumuz bir şey değildir.
15:22
This is a book written by a consummate player
251
922160
3000
Bu kitabın yazarı, dört dörtlük bir
15:25
by the name of Kevin Carroll.
252
925160
2000
oyuncu olan Kevin Carroll.
15:27
Kevin Carroll came from extremely deprived circumstances:
253
927160
5000
Kevin Carroll'un geçmişi uç noktada yoksunluk koşullarıyla dolu:
15:32
alcoholic mother, absent father, inner-city Philadelphia,
254
932160
4000
Alkolik bir anne, baba ortalarda yok, Philadelpia'nın yoksul mahallerinde yaşıyorlar;
15:36
black, had to take care of a younger brother.
255
936160
3000
siyahi, küçük erkek kardeşine bakması gerekiyor...
15:39
Found that when he looked at a playground
256
939160
3000
Hapsedildiği pencereden
15:42
out of a window into which he had been confined,
257
942160
3000
dışarıdaki oyun parkına baktığında
15:45
he felt something different.
258
945160
2000
değişik bir şeyler hissettiğini fark ediyor.
15:47
And so he followed up on it.
259
947160
3000
Sonra da bunun peşinden gidiyor.
15:50
And his life -- the transformation of his life
260
950160
3000
Bundan sonra hayatı, yoksunluktan ve potansiyel olarak
15:53
from deprivation and what one would expect -- potentially prison or death --
261
953160
5000
hapis veya ölümle sonlanması beklenen hayatı, bir dönüşüm geçiriyor.
15:58
he become a linguist, a trainer for the 76ers and now is a motivational speaker.
262
958160
5000
Bir dilbilimci oluyor, daha sonra da ve 76ers takımının antrenörlüğünü yapıyor. Bugünse bir motivasyon konuşmacısı.
16:04
And he gives play as a transformative force
263
964160
5000
Hayatının bütününde dönüştürücü güç olarak
16:09
over his entire life.
264
969160
3000
oyunu gösteriyor.
16:12
Now there's another play history that I think is a work in progress.
265
972160
5000
Halen devam etmekte olduğunu sandığım bir oyun geçmişi daha var.
16:19
Those of you who remember Al Gore,
266
979160
3000
Aramızda Al Gore'un ilk dönemini
16:22
during the first term and then during his successful
267
982160
5000
ve daha sonra her ne kadar başarılı olsa da
16:27
but unelected run for the presidency,
268
987160
3000
kazanamadığı başkanlık yarışını anımsayanlar
16:30
may remember him as being kind of wooden and not entirely his own person,
269
990160
5000
Al Gore'u katı ve tam anlamıyla kendi istediklerini yapabilen biri olarak hatırlıyor olabilirler.
16:35
at least in public.
270
995160
2000
En azından halkın önünde.
16:37
And looking at his history, which is common in the press,
271
997160
4000
Basında sık sık yer alan geçmişine bakacak olursanız,
16:41
it seems to me, at least -- looking at it from a shrink's point of view --
272
1001160
6000
en azından bir psikiyatrist benim görüşüme göre,
16:47
that a lot of his life was programmed.
273
1007160
4000
Al Gore'un hayatının büyük bir kısmı programlanmıştı.
16:52
Summers were hard, hard work, in the heat of Tennessee summers.
274
1012160
5000
Yaz aylarında Tennessee'nin o sıcaklarında çok ama çok çalışıyordu.
16:58
He had the expectations of his senatorial father and Washington, D.C.
275
1018160
6000
Senatör babasının ve Washington, D.C.'nin ondan beklentileri vardı.
17:04
And although I think he certainly had the capacity for play --
276
1024160
3000
İnsanların oyun oynama kapasiteleri hakkında iyi kötü bir şeyler bilen biri olarak
17:07
because I do know something about that --
277
1027160
2000
söylüyorum, her ne kadar benim gözümde kesinlikle oyun
17:09
he wasn't as empowered, I think, as he now is
278
1029160
4000
kapasitesi olan biri olsa da o zamanlar kendi tutkularına
17:13
by paying attention to what is his own passion
279
1033160
4000
ve kendi içsel dürtülerine bogün olduğu kadar kulak vermesi
17:17
and his own inner drive,
280
1037160
3000
olanaklı değildi.
17:20
which I think has its basis in all of us in our play history.
281
1040160
5000
Bu ikisinin her birimizin oyun geçmişinde temelleri olduğunu düşünüyorum.
17:25
So what I would encourage on an individual level to do,
282
1045160
3000
Bireyler olarak sizleri
17:28
is to explore backwards as far as you can go
283
1048160
4000
hafızanızdaki en net, en neşeli, en oyuncu imgeyi
17:32
to the most clear, joyful, playful image that you have,
284
1052160
5000
bulana kadar geri gitmeye teşvik ediyorum.
17:37
whether it's with a toy, on a birthday or on a vacation.
285
1057160
3000
Bu bir oyuncak, bir doğum günü veya bir tatil olabilir.
17:40
And begin to build to build from the emotion of that
286
1060160
3000
Bunun size verdiği duygudan yola çıkarak
17:43
into how that connects with your life now.
287
1063160
3000
şimdiki hayatınıza bağlanma biçimine doğru yol alın.
17:46
And you'll find, you may change jobs --
288
1066160
3000
Göreceksiniz ki işinizi değiştirmeniz söz konusu olabilir;
17:49
which has happened to a number people when I've had them do this --
289
1069160
3000
bunu yaptırdığım kişilerden bazıları oyunlarını
17:52
in order to be more empowered through their play.
290
1072160
3000
kullanarak güçlenebilmek için bunu yaptı.
17:55
Or you'll be able to enrich your life by prioritizing it
291
1075160
4000
Veya önceliğini artırarak ya da
17:59
and paying attention to it.
292
1079160
2000
dikkatinizi ona vererek hayatınızı zenginleştirebileceksiniz.
18:01
Most of us work with groups, and I put this up because
293
1081160
3000
Çoğumuz bir grubun içinde çalışıyoruz; bunu buraya koymamın sebebi,
18:04
the d.school, the design school at Stanford,
294
1084160
3000
David Kelley'nin ve daha birçok kişinin
18:07
thanks to David Kelley and a lot of others
295
1087160
3000
hayalperestliği sayesinde kurulabilmiş olan
18:10
who have been visionary about its establishment,
296
1090160
3000
D okulu, yani, Stanford tasarım okulu,
18:13
has allowed a group of us to get together
297
1093160
2000
bizim bir araya gelerek bir grup oluşturmamıza
18:15
and create a course called "From Play to Innovation."
298
1095160
4000
ve "Oyundan Yenilikçiliğe" adlı bir ders oluşturmamıza olanak tanıdı.
18:19
And you'll see this course is to investigate
299
1099160
3000
Göreceksiniz, bu ders, insanın, biraz kutup ayısı -kurt köpeğinin
18:22
the human state of play, which is kind of like the polar bear-husky state
300
1102160
4000
durumunu andıran oyun durumunu
18:26
and its importance to creative thinking:
301
1106160
2000
ve bunun yaratıcı düşünce açısından önemini incelemektedir.
18:28
"to explore play behavior, its development and its biological basis;
302
1108160
3000
Oyun davranışının, bunun gelişiminin ve biyolojik temelini araştırmak.
18:31
to apply those principles, through design thinking,
303
1111160
3000
Bu ilkeleri, tasarım düşüncesi aracılığıyla uygulamaya koymak,
18:34
to promote innovation in the corporate world;
304
1114160
2000
kurumsal dünyada yenilenmeyi teşvik etmek.
18:36
and the students will work with real-world partners
305
1116160
3000
Öğrenciler burada gerçek hayattan ortaklarla birlikte
18:39
on design projects with widespread application."
306
1119160
3000
geniş uygulama alanı bulan tasarım projeleri üzerinde çalışacaklar.
18:42
This is our maiden voyage in this.
307
1122160
2000
Bu bizim bu alanda ilk yolculuğumuz.
18:44
We're about two and a half, three months into it, and it's really been fun.
308
1124160
4000
Başlayalı iki buçuk, üç ay oldu ve gerçekten çok eğlenceli gidiyor.
18:48
There is our star pupil, this labrador,
309
1128160
3000
Bu Labrador bizim yıldız öğrencimiz;
18:51
who taught a lot of us what a state of play is,
310
1131160
4000
bize oyun durumu hakkında çok şey öğretti.
18:55
and an extremely aged and decrepit professor in charge there.
311
1135160
4000
Kendisi oldukça yaşlı, güçten düşmüş ve ipleri elinde tutan bir profesör.
18:59
And Brendan Boyle, Rich Crandall -- and on the far right is, I think, a person who
312
1139160
5000
Ve Brendan Boyle, Rich Crandall. Sağda, uzakta gördüğünüz ise
19:04
will be in cahoots with George Smoot for a Nobel Prize -- Stuart Thompson,
313
1144160
5000
George Smoot'la birlikte nörobilim alanında Nobel Ödülü'ne oynayacağını
19:09
in neuroscience.
314
1149160
1000
düşündüğüm Stuart Thompson.
19:10
So we've had Brendan, who's from IDEO,
315
1150160
2000
IDEO'dan Brendan ve biz
19:12
and the rest of us sitting aside and watching these students
316
1152160
4000
bir kenarda oturmuş, oyun ilkelerini sınıfta uygulamaya koymakta
19:16
as they put play principles into practice in the classroom.
317
1156160
4000
olan bu öğrencileri izliyoruz.
19:22
And one of their projects was to
318
1162160
4000
Projelerinden biri,
19:26
see what makes meetings boring,
319
1166160
3000
toplantıları sıkıcı hâle getirenin ne olduğunu belirledikten sonra
19:29
and to try and do something about it.
320
1169160
3000
buna bir çare bulmaktı.
19:32
So what will follow is a student-made film
321
1172160
4000
Şimdi öğrencilerin yaptığı,
19:36
about just that.
322
1176160
3000
tam da bununla ilgili bir film izleyeceğiz.
19:39
Narrator: Flow is the mental state of apparition
323
1179160
4000
Anlatıcı: Akış, kişinin kendini tamamen yaptığı şeye
19:43
in which the person is fully immersed in what he or she is doing.
324
1183160
3000
kaptırdığında ortaya çıkan zihinsel durumdur.
19:46
Characterized by a feeling of energized focus,
325
1186160
3000
Belirleyici özellikleri; kuvvetli odaklanma, ilgiyi tamamen yapılan işe verme ve
19:49
full involvement and success in the process of the activity.
326
1189160
3000
yapılan şey süresince başarılı olmakdır.
19:56
An important key insight that we learned about meetings
327
1196160
3000
Toplantılar hakkında kazandığımız çok önemli bir içgörü,
19:59
is that people pack them in one after another,
328
1199160
3000
art arda yapıldıklarında
20:02
disruptive to the day.
329
1202160
2000
günü aksattıklarıdır.
20:04
Attendees at meetings don't know when they'll get back to the task
330
1204160
3000
Toplantı katılımcıları, masalarında yarım bıraktıkları işe
20:07
that they left at their desk.
331
1207160
2000
ne zaman devam edebileceklerini bilmemektedirler.
20:09
But it doesn't have to be that way.
332
1209160
3000
Ama bunun bu şekilde olması gerekmiyor.
20:12
(Music)
333
1212160
53000
(Müzik)
21:05
Some sage and repeatedly furry monks
334
1265160
3000
D. Okulu adı verilen bu yerdeki
21:08
at this place called the d.school
335
1268160
2000
bazı bilge ve kürklü diye bilinen keşişler
21:10
designed a meeting that you can literally step out of when it's over.
336
1270160
4000
bittiğinde gerçekten de çıkabileceğiniz bir toplantı tasarladılar.
21:15
Take the meeting off, and have peace of mind that you can come back to me.
337
1275160
4000
Toplantıyı üzerinizden çıkarın; ona geri dönebileceğinizi bilin, içiniz rahat olsun.
21:20
Because when you need it again,
338
1280160
2000
Çünkü yine toplantıya ihtiyaç duyduğunuzda
21:22
the meeting is literally hanging in your closet.
339
1282160
4000
onu dolabınızda asılı bulacaksınız.
21:28
The Wearable Meeting.
340
1288160
2000
Giyilebilir Toplantı
21:30
Because when you put it on, you immediately get everything you need
341
1290160
4000
Çünkü onu üzerinize giydiğinizde, eğlenceli, verimli ve işe yarar bir
21:34
to have a fun and productive and useful meeting.
342
1294160
3000
toplantı yapabilmek için ihtiyacınız her şeye bir anda kavuşuyorsunuz.
21:37
But when you take it off --
343
1297160
3000
Ama onu üzerinizden çıkardığınızda...
21:40
that's when the real action happens.
344
1300160
2000
İşte asıl o zaman harekete geçiliyor.
21:42
(Music)
345
1302160
6000
(Müzik)
21:48
(Laughter) (Applause)
346
1308160
3000
(Kahkahalar) (Alkış)
21:51
Stuart Brown: So I would encourage you all
347
1311160
3000
Stuart Brown: Dolayısıyla, hepinizi
21:57
to engage
348
1317160
2000
oyuna
21:59
not in the work-play differential --
349
1319160
3000
ayrıca vakit ayırmanızı gerektirecek
22:02
where you set aside time to play --
350
1322160
3000
bir iş-oyun diferansiyeliyle değil, hayatınızın
22:05
but where your life becomes infused
351
1325160
3000
her dakikasını, her saatini
22:08
minute by minute, hour by hour,
352
1328160
4000
vücut oyunları,
22:12
with body,
353
1332160
2000
nesne oyunları,
22:14
object,
354
1334160
2000
toplumsal oyunlar, fantezi oyunları, dönüştürücü oyun türleriyle
22:16
social, fantasy, transformational kinds of play.
355
1336160
5000
doldurabileceğiniz bir şeyle uğraşmaya davet ediyorum.
22:21
And I think you'll have a better and more empowered life.
356
1341160
4000
Sanıyorum, bu şekilde daha iyi ve daha güçlü olduğunuz bir hayatınız olacak.
22:25
Thank You.
357
1345160
2000
Teşekkür ederim.
22:27
(Applause)
358
1347160
7000
(Alkış)
22:34
John Hockenberry: So it sounds to me like what you're saying is that
359
1354160
3000
John Hockenberry: Dediklerinizi şöyle anladım:
22:37
there may be some temptation on the part of people to look at your work
360
1357160
4000
kendi pop-psikolojik anlayışım çerçevesinde böyle şeyler duyduğum için
22:41
and go --
361
1361160
2000
bunu söylüyorum, insanlar yaptığınız işe bakıp
22:43
I think I've heard this, in my kind of pop psychological understanding of play,
362
1363160
5000
hayvanların ve insanların
22:48
that somehow,
363
1368160
2000
oyunu ele alma biçimlerinin
22:50
the way animals and humans deal with play,
364
1370160
3000
yetişkin hayatı faaliyetlerine yönelik
22:53
is that it's some sort of rehearsal for adult activity.
365
1373160
3000
bir prova olduğunu düşünme eğiliminde olabilirler.
22:56
Your work seems to suggest that that is powerfully wrong.
366
1376160
3000
Sizin yaptığınız çalışma bunun ciddi anlamda yanlış olduğu izlenimini veriyor.
22:59
SB: Yeah, I don't think that's accurate,
367
1379160
3000
SB: Evet, bunun isabetli bir ifade olduğunu düşünmüyorum,
23:02
and I think probably because animals have taught us that.
368
1382160
3000
hayvanlar bize bunun doğru olmadığını öğretti bence.
23:05
If you stop a cat from playing --
369
1385160
4000
Bir kedinin oyun oynamasını engellerseniz,
23:09
which you can do, and we've all seen how cats bat around stuff --
370
1389160
4000
ki bunu yapabilirsiniz, hepimiz kedilerin nasıl koşturup oynadıklarını biliriz,
23:13
they're just as good predators as they would be if they hadn't played.
371
1393160
5000
oyun oynamamış olsalar olacakları kadar avcı olurlar.
23:18
And if you imagine a kid
372
1398160
2000
King Kong,
23:20
pretending to be King Kong,
373
1400160
3000
rallici veya itfaiyeci
23:23
or a race car driver, or a fireman,
374
1403160
3000
taklidi yapan bir çocuk gördüğünüzde
23:26
they don't all become race car drivers or firemen, you know.
375
1406160
3000
bilirsiniz ki bu çocuklar her zaman rallici veya itfaiyeci olmuyorlar.
23:30
So there's a disconnect between preparation for the future --
376
1410160
5000
O yüzden de geleceğe hazırlıkla
23:35
which is what most people are comfortable in thinking about play as --
377
1415160
3000
(ki bu çoğu kişinin oyunu böyle görerek rahat etmektedir)
23:38
and thinking of it as a separate biological entity.
378
1418160
4000
onu ayru bir biyolojik varlık olarak görmek arasında bir bağlantısızlık var.
23:42
And this is where my chasing animals for four, five years
379
1422160
5000
Dört, beş yıl boyunca hayvanları kovalamak
23:47
really changed my perspective from a clinician to what I am now,
380
1427160
5000
klinisyenlikten gelen bakış açımın bugünkü hâline dönüşmesinde işte bu noktada çok önemli bir rol oynadı.
23:52
which is that play has a biological place,
381
1432160
4000
Bugünkü anki bakış açımla kast ettiğim, oyunun, tıpkı uyku ve rüyalar gibi
23:56
just like sleep and dreams do.
382
1436160
3000
biyolojik bir yerinin olması.
23:59
And if you look at sleep and dreams biologically,
383
1439160
5000
Uykuya ve rüyalara biyolojik açıdan bakacak olursanız,
24:04
animals sleep and dream,
384
1444160
2000
hayvanlar uyur ve rüya görürler;
24:06
and they rehearse and they do some other things that help memory
385
1446160
3000
prova yaparlar, hafızaya yardımcı olan başka şeyler yaparlar
24:09
and that are a very important part of sleep and dreams.
386
1449160
3000
ve bunlar uykunun ve rüyaların çok önemli birer parçasıdır.
24:12
The next step of evolution in mammals and
387
1452160
3000
Memelilerin ve böylesine yüksek sayıda nöronu olan varlıkların
24:15
creatures with divinely superfluous neurons
388
1455160
4000
evrimindeki bir sonraki adım
24:19
will be to play.
389
1459160
3000
oyun olacaktır.
24:22
And the fact that the polar bear and husky or magpie and a bear
390
1462160
3000
Bir kutup ayısıyla bir kurt köpeğinin, bir saksağanla bir ayının
24:25
or you and I and our dogs can crossover and have that experience
391
1465160
6000
ya da sizlerin ve benim ve köpeklerimizin bu geçişi gerçekleştirip bu deneyimi yaşayabiliyor olması
24:31
sets play aside as something separate.
392
1471160
3000
oyunu ayrı bir yere koymaktadır.
24:34
And its hugely important in learning and crafting the brain.
393
1474160
4000
Ve bu, öğrenme ve beynin işlenmesi açısından çok büyük öneme sahiptir.
24:38
So it's not just something you do in your spare time.
394
1478160
3000
Öyleyse, bu yalnız boş vakitlerinizde yaptığınız bir şey değildir.
24:41
JH: How do you keep -- and I know you're part of the scientific research community,
395
1481160
3000
JH: Bilim araştırmaları toplumunun bir parçası olduğunuzu ve diğer herkes gibi
24:44
and you have to justify your existence with grants and proposals like everyone else --
396
1484160
5000
sizin de hibe ve teklifler alarak varlığınızı gerekçelendirmeniz gerektiğini biliyorum;
24:49
how do you prevent --
397
1489160
2000
ve oluşturduğunuz verilerin bir kısmı, oluşturduğunuzu anlattığınız
24:51
and some of the data that you've produced, the good science that you're talking about you've produced, is hot to handle.
398
1491160
6000
iyi bilimin bir kısmı ele alması güç konular.
24:57
How do you prevent either the media's interpretation of your work
399
1497160
4000
Medyanın işinizi veya bilim topluluğunun yaptığınız işin
25:01
or the scientific community's interpretation of the implications of your work,
400
1501160
6000
sonuçlarını biraz o Mozart benzetmesini andıracak şekilde
25:07
kind of like the Mozart metaphor,
401
1507160
3000
"MRIlar göstermiştir ki oyun zekanızı geliştirir. Öyleyse
25:10
where, "Oh, MRIs show
402
1510160
3000
Hadi o zaman, bu çocukları toplayayıp kafeslere dolduralım,
25:13
that play enhances your intelligence.
403
1513160
3000
aylarca ara vermeksizin oynasınlar. Hepsi birer dahi olurlar, Harvard'a giderler."
25:16
Well, let's round these kids up, put them in pens
404
1516160
2000
şeklinde yorumlamalarını
25:18
and make them play for months at a time; they'll all be geniuses and go to Harvard."
405
1518160
4000
nasıl engelliyorsunuz?
25:22
How do you prevent people from taking that sort of action
406
1522160
3000
İnsanların geliştirdiğiniz
25:25
on the data that you're developing?
407
1525160
2000
verilerle ilgili olarak böyle şeyler yapmalarını nasıl engelliyorsunuz?
25:27
SB: Well, I think the only way I know to do it
408
1527160
3000
SB: Bunu yapmanın bildiğim tek yolu,
25:30
is to have accumulated the advisers that I have
409
1530160
3000
benimkiler gibi danışmanları bir araya getirmiş olmak:
25:33
who go from practitioners --
410
1533160
2000
doğaçlama oyunlarla, şaklabanlıkla veya artık her neyse onu kullanarak
25:35
who can establish through improvisational play or clowning or whatever --
411
1535160
4000
bir oyun durumu oluşturabilecek,
25:39
a state of play.
412
1539160
2000
oyunları uygulamaya koyan kişileri.
25:41
So people know that it's there.
413
1541160
2000
Bunun amacı insanların oyunun var olduğunu bilmelerini sağlamak.
25:43
And then you get an fMRI specialist, and you get Frank Wilson,
414
1543160
4000
Sonra bir fMRI uzmanı bulacaksanız, Frank Wilson'ınız olacak
25:47
and you get other kinds of hard scientists, including neuroendocrinologists.
415
1547160
5000
sonra, nöroendokrinoloji de dâhil olmak üzere başka ampirik bilim dallarıyla uğraşan bilimciler bulacaksınız.
25:52
And you get them into a group together focused on play,
416
1552160
6000
Bu kişilerin hepsini oyun konusuna odaklanmış bir grup hâline getireceksiniz.
25:58
and it's pretty hard not to take it seriously.
417
1558160
4000
Böyle yapınca bu işi ciddiye almamak epey zor oluyor.
26:02
Unfortunately, that hasn't been done sufficiently
418
1562160
3000
Ne yazık ki Ulusal Bilim Vakfı'nda, Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü'nde
26:05
for the National Science Foundation, National Institute of Mental Health
419
1565160
3000
ya da başka yerlerde bu işe yeterince bu şekilde, yani ciddi,
26:08
or anybody else to really look at it in this way seriously.
420
1568160
3000
yaklaşılmadı.
26:11
I mean you don't hear about anything that's like cancer or heart disease
421
1571160
6000
Oyunla ilgili kanser veya kalp rahatsızlığıyla
26:17
associated with play.
422
1577160
2000
ilgili duyduklarımız gibi şeyler duymuyoruz.
26:19
And yet I see it as something that's just as basic for survival -- long term --
423
1579160
5000
Öyle olsa da, ben uzun vadede hayatta kalabilme açısından oyunu
26:24
as learning some of the basic things about public health.
424
1584160
4000
en az halk sağlığı hakkında bilgi edinmek kadar temel bir noktaya yerleştiriyoum.
26:28
JH: Stuart Brown, thank you very much.
425
1588160
2000
JH: Size çok teşekkür ederiz Stuart Brown.
26:30
(Applause)
426
1590160
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7