Maajid Nawaz: A global culture to fight extremism

Maajid Nawaz: Radikallikle mücadele için küresel bir kültür

106,530 views

2011-07-14 ・ TED


New videos

Maajid Nawaz: A global culture to fight extremism

Maajid Nawaz: Radikallikle mücadele için küresel bir kültür

106,530 views ・ 2011-07-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Saygin Guven Gözden geçirme: Diba Szamosi
00:15
Have you ever wondered
0
15260
2000
Hiç merak ettiniz mi?
00:17
why extremism seems to have been on the rise in Muslim-majority countries
1
17260
3000
Müslüman çoğunluklu ülkelerde radikallik neden yükselişte
00:20
over the course of the last decade?
2
20260
3000
son 10 yıllık süreçte?
00:23
Have you ever wondered
3
23260
2000
Hiç merak ettiniz mi?
00:25
how such a situation can be turned around?
4
25260
2000
nasıl böyle bir durum yönünü kaybetmiş olabilir?
00:27
Have you ever looked at the Arab uprisings
5
27260
2000
Hiç Arap ayaklanmalarına baktınız mı?
00:29
and thought, "How could we have predicted that?"
6
29260
2000
ve düşündünüz mü? "Bunu nasıl tahmin edebilirdik?"
00:31
or "How could we have better prepared for that?"
7
31260
3000
veya "Buna nasıl daha iyi hazırlanabilirdik?"
00:34
Well my personal story, my personal journey,
8
34260
3000
Benim kişisel hikayem, kişisel yolculuğum,
00:37
what brings me to the TED stage here today,
9
37260
2000
beni bugün buraya TED sahnesine getiren,
00:39
is a demonstration of exactly what's been happening
10
39260
2000
tam olarak neler olduğunun bir gösterisidir
00:41
in Muslim-majority countries
11
41260
2000
Müslüman çoğunluklu ülkelerde
00:43
over the course of the last decades, at least, and beyond.
12
43260
3000
son 10 yıllık süreçlerde, en azı ve ötesiyle.
00:46
I want to share some of that story with you,
13
46260
2000
Bu hikayenin birazını sizinle paylaşmak istiyorum,
00:48
but also some of my ideas around change
14
48260
3000
fakat ayrıca değişimle ilgili bazı fikirlerimi
00:51
and the role of social movements in creating change
15
51260
3000
ve sosyal hareketlerin değişimi yaratmadaki rolünü
00:54
in Muslim-majority societies.
16
54260
2000
Müslüman çoğunluklu toplumlarda.
00:56
So let me begin
17
56260
2000
Pekala başlayayım
00:58
by first of all giving a very, very brief history of time,
18
58260
3000
herşeyden önce çok çok kısa zamanın özet bir tarihini vereyim,
01:01
if I may indulge.
19
61260
2000
becerebilirsem.
01:03
In medieval societies there were defined allegiances.
20
63260
3000
Ortaçağ toplumlarında tanımlanmış sadakatlar vardı.
01:06
An identity was defined
21
66260
2000
Kimlik tanımlanmıştı
01:08
primarily by religion.
22
68260
2000
öncelikle din tarafından.
01:10
And then we moved on into an era in the 19th century
23
70260
3000
Ve sonra, Avrupalı ulus devletin yükselişiyle
01:13
with the rise of a European nation-state
24
73260
3000
kimliklerin ve sadakatların
01:16
where identities and allegiances were defined
25
76260
2000
etnisite tarafından belirlendiği
01:18
by ethnicity.
26
78260
2000
19. yy çağına doğru ilerledik.
01:20
So identity was primarily defined by ethnicity,
27
80260
2000
Böylece kimlik öncelikle etnisite tarafından belirlendi,
01:22
and the nation-state reflected that.
28
82260
2000
ve ulus devlet bunu yansıttı.
01:24
In the age of globalization, we moved on.
29
84260
3000
Küreselleşme çağında, hayatlarımıza devam ettik.
01:27
I call it the era of citizenship --
30
87260
3000
Ben buna vatandaşlık çağı diyorum,
01:30
where people could be from multi-racial, multi-ethnic backgrounds,
31
90260
3000
insanların çeşitli ırk, çeşitli etnik geçmişlerden olabildikleri,
01:33
but all be equal as citizens
32
93260
2000
fakat hepsinin vatandaş olarak
01:35
in a state.
33
95260
2000
ülkede eşit oldukları.
01:37
You could be American-Italian; you could be American-Irish;
34
97260
3000
İtalyan bir Amerikalı olabilirsiniz, İrlandalı bir Amerikalı olabilirsiniz,
01:40
you could be British-Pakistani.
35
100260
2000
Pakistanlı bir İngiliz olabilirsiniz.
01:42
But I believe now
36
102260
2000
Fakat ben inanıyorum ki,
01:44
that we're moving into a new age,
37
104260
2000
biz şimdi yeni bir çağa doğru ilerliyoruz,
01:46
and that age The New York Times dubbed recently
38
106260
2000
ve New York Times son dönemlerde bunu
01:48
as "the age of behavior."
39
108260
3000
"Davranış Çağı" olarak dillendirdi.
01:51
How I define the age of behavior
40
111260
2000
Ben Davranış Çağını;
01:53
is a period of transnational allegiances,
41
113260
3000
kimliklerin, daha çok fikirler ve anlatılar tarafından tanımlandığı
01:56
where identity is defined more so
42
116260
2000
ulusaşırı bir sadakat devri
01:58
by ideas and narratives.
43
118260
2000
olarak tanımlıyorum.
02:00
And these ideas and narratives that bump people across borders
44
120260
3000
Ve sınırların ötesindeki insanları vuran bu fikirler ve anlatılar
02:03
are increasingly beginning to affect
45
123260
2000
giderek insanların
02:05
the way in which people behave.
46
125260
3000
davranışlarını etkilemeye başlıyor.
02:08
Now this is not all necessarily good news,
47
128260
3000
Şimdi bu haliyle iyi bir haber değil,
02:11
because it's also my belief
48
131260
2000
çünkü benim inancıma göre
02:13
that hatred has gone global
49
133260
2000
nefret de en az aşk kadar
02:15
just as much as love.
50
135260
4000
küreselleşti.
02:19
But actually it's my belief
51
139260
2000
Fakat aslında benim inancıma göre,
02:21
that the people who've been truly capitalizing on this age of behavior,
52
141260
3000
bu davranış çağını gerçekten kapitalize eden insanlar,
02:24
up until now, up until recent times,
53
144260
2000
şimdiye kadar, son zamanlarda,
02:26
up until the last six months,
54
146260
2000
son altı aydır,
02:28
the people who have been capitalizing most
55
148260
2000
bu davranış çağı
02:30
on the age of behavior
56
150260
2000
ve ulusaşırı sadakati
02:32
and the transnational allegiances,
57
152260
2000
kapitalize eden insanlar
02:34
using digital activism
58
154260
2000
dijital eylemleri
02:36
and other sorts of borderless technologies,
59
156260
2000
ve diğer çeşitli sınır tanımayan teknolojileri kullanıyorlar
02:38
those who've been benefiting from this
60
158260
2000
ki bunlardan fayda sağlayanlar
02:40
have been extremists.
61
160260
3000
radikallerdir.
02:44
And that's something which I'd like to elaborate on.
62
164260
3000
Ve bu benim özellikle üzerinde durmak istediğim bir konu.
02:47
If we look at Islamists,
63
167260
2000
İslamcılara bakacak olursak,
02:49
if we look at the phenomenon
64
169260
2000
Aşırı faşist fenomenine
02:51
of far-right fascists,
65
171260
3000
bakacak olursak,
02:54
one thing they've been very good at,
66
174260
2000
çok iyi oldukları bir şey var,
02:56
one thing that they've actually been exceeding in,
67
176260
2000
gerçekten aşırı iyi oldukları bir şey,
02:58
is communicating across borders,
68
178260
2000
mesajlarını yaymak için,
03:00
using technologies to organize themselves,
69
180260
2000
sınırlar ötesiyle iletişime geçmek,
03:02
to propagate their message
70
182260
3000
kendilerini organize etmek için teknolojiyi kullanmak
03:05
and to create truly global phenomena.
71
185260
3000
ve gerçek küresel fenomeni yaratmak.
03:08
Now I should know,
72
188260
2000
Şimdi benim bilmem gerekir,
03:10
because for 13 years of my life,
73
190260
2000
çünkü hayatımın 13 yılı,
03:12
I was involved in an extreme Islamist organization.
74
192260
4000
radikal İslamcı bir organizasyonun içinde geçti.
03:16
And I was actually a potent force
75
196260
2000
Ve ben aslında etkili bir güçtüm,
03:18
in spreading ideas across borders,
76
198260
2000
fikirleri sınırlar ötesine yaymakta.
03:20
and I witnessed the rise of Islamist extremism
77
200260
3000
Ve ben, gerçek İslami inançtan farklı olarak,
03:23
as distinct from Islam the faith,
78
203260
3000
dünya çapındaki dindar arkadaşlarımın etkilendiği şekilde
03:26
and the way in which it influenced my co-religionists
79
206260
2000
radikal İslamın yükselişine
03:28
across the world.
80
208260
2000
tanık oldum.
03:30
And my story, my personal story,
81
210260
2000
Ve benim hikayem, benim kişisel hikayem,
03:32
is truly evidence for the age of behavior
82
212260
2000
davranış çağının gerçek bir ıspatıdır
03:34
that I'm attempting to elaborate upon here.
83
214260
3000
buraya kadar özen göstermeye çalıştığım.
03:37
I was, by the way -- I'm an Essex lad,
84
217260
2000
Bu arada, ben bir Essex çocuğuyum,
03:39
born and raised in Essex in the U.K.
85
219260
2000
doğma büyüme Essex, Birleşik Krallık
03:41
Anyone who's from England
86
221260
2000
İngiltere'den olan herhangi bir kimse,
03:43
knows the reputation we have from Essex.
87
223260
2000
biz Essexliler'in ününü biliyordur.
03:45
But having been born in Essex,
88
225260
2000
Fakat Essex'te doğmuş olmak
03:47
at the age of 16,
89
227260
2000
16 yaşımda,
03:49
I joined an organization.
90
229260
2000
bir organizasyona katıldım.
03:51
At the age of 17, I was recruiting people from Cambridge University
91
231260
3000
17 yaşımda, bu organizasyona Cambridge Üniversitesi'nden
03:54
to this organization.
92
234260
2000
yeni üyeler topluyordum.
03:56
At the age of 19,
93
236260
2000
19 yaşımda,
03:58
I was on the national leadership of this organization in the U.K.
94
238260
3000
Birleşik Krallık'taki bu ulusun, ulusal liderliğindeydim
04:01
At the age of 21, I was co-founding this organization in Pakistan.
95
241260
3000
21 yaşımda, bu organizasyonun Pakistan'daki kuruculuğunu yaptım.
04:04
At the age of 22,
96
244260
2000
22 yaşımda,
04:06
I was co-founding this organization in Denmark.
97
246260
2000
bu organizasyonun Daminarka'daki kuruculuğunu yaptım.
04:08
By the age of 24,
98
248260
2000
24 yaşıma geldiğimde,
04:10
I found myself convicted in prison in Egypt,
99
250260
3000
kendimi Mısır'da bir hapishanede mahkum olarak buldum,
04:13
being blacklisted from three countries in the world
100
253260
3000
hükümetlerini devirme girişiminden dolayı, 3 ülkenin
04:16
for attempting to overthrow their governments,
101
256260
3000
kara listesine alındım,
04:19
being subjected to torture
102
259260
2000
Mısır hapishanelerinde
04:21
in Egyptian jails
103
261260
2000
işkenceye maruz kaldım
04:23
and sentenced to five years as a prisoner of conscience.
104
263260
3000
ve vicdan mahkumu olarak 5 yıl hüküm giydim.
04:26
Now that journey,
105
266260
2000
Şimdi bu yolculuk,
04:28
and what took me from Essex all the way across the world --
106
268260
3000
ve beni Essex'ten alıp tüm dünya çapında dolaştıran,
04:31
by the way, we were laughing at democratic activists.
107
271260
3000
bu arada, biz demokratik eylemcilere gülüyorduk,
04:34
We felt they were from the age of yesteryear.
108
274260
2000
Biz onların geçen yılın çağından olduklarını hissediyorduk.
04:36
We felt that they were out of date.
109
276260
2000
Biz onların tarihlerinin geçtiğini hissediyorduk.
04:38
I learned how to use email
110
278260
3000
Ben email kullanmayı,
04:41
from the extremist organization that I used.
111
281260
3000
kullandığım radikal organizasyondan öğrendim.
04:44
I learned how to effectively communicate across borders
112
284260
2000
Sınırlar ötesiyle etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrendim
04:46
without being detected.
113
286260
2000
yakalanmadan.
04:48
Eventually I was detected, of course, in Egypt.
114
288260
3000
Sonunda yakalandım tabii ki, Mısır'da.
04:51
But the way in which I learned
115
291260
2000
Fakat benim öğrendiğim şekliyle
04:53
to use technology to my advantage
116
293260
2000
teknolojiyi kendi avantajıma kullanmak
04:55
was because I was within an extremist organization
117
295260
3000
radikal bir organizasyonda bulunduğumdan dolayı
04:58
that was forced to think beyond
118
298260
2000
ulus devletin sınırları ötesinde
05:00
the confines of the nation-state.
119
300260
2000
düşünmeye zorluyordu.
05:02
The age of behavior: where ideas and narratives
120
302260
2000
Davranış Çağı: fikirlerin ve anlatıların
05:04
were increasingly defining behavior
121
304260
3000
davranışı ve kimliği ve sadakati
05:07
and identity and allegiances.
122
307260
2000
giderek daha da tanımladığı dönem.
05:09
So as I said, we looked to the status quo
123
309260
3000
Dediğim gibi, biz statükoya baktık
05:12
and ridiculed it.
124
312260
2000
ve onunla alay ettik.
05:14
And it's not just Islamist extremists that did this.
125
314260
2000
Ve bunu yapanlar sadece radikal İslamcılar değildi.
05:16
But even if you look across
126
316260
2000
Fakat Avrupa'daki son dönem müziğe bile
05:18
the mood music in Europe of late,
127
318260
2000
bakacak olursanız,
05:20
far-right fascism is also on the rise.
128
320260
2000
aşırı sağ faşizm de yükselişte.
05:22
A form of anti-Islam rhetoric
129
322260
2000
İslam karşıtı söylem de
05:24
is also on the rise
130
324260
2000
yükselişte
05:26
and it's transnational.
131
326260
2000
ve bu ulusaşırı.
05:28
And the consequences that this is having
132
328260
3000
Ve bunun sonuçları
05:31
is that it's affecting the political climate
133
331260
3000
siyasi havayı etkiliyor
05:34
across Europe.
134
334260
2000
Avrupa'daki.
05:36
What's actually happening
135
336260
2000
Aslında gerçekte yaşanan
05:38
is that what were previously localized parochialisms,
136
338260
3000
biz daha önce dar görüşlülüğü yerleştirdik
05:41
individual or groupings of extremists
137
341260
3000
bireysel veya toplu radikaller
05:44
who were isolated from one another,
138
344260
2000
birbirinden yalıtılmış halde duran,
05:46
have become interconnected in a globalized way
139
346260
3000
küreselleşmiş halde birbirlerine bağlandılar
05:49
and have thus become, or are becoming, mainstream.
140
349260
3000
ve böylece ana görüş ortaya çıktı veya çıkmaya devam ediyor.
05:52
Because the Internet and connection technologies
141
352260
3000
Çünkü internet ve bağlantı teknolojileri
05:55
are connecting them across the world.
142
355260
3000
onları tüm dünyaya bağlıyor.
05:58
If you look at the rise of far-right fascism across Europe of late,
143
358260
3000
Avrupa'daki son dönem aşırı sağ faşizmin yükselişine bakacak olursanız
06:01
you will see some things that are happening
144
361260
2000
yerel politikalara etki eden
06:03
that are influencing domestic politics,
145
363260
2000
bazı şeylerin olduğunu göreceksiniz
06:05
yet the phenomenon is transnational.
146
365260
3000
ve henüz bu fenomen ulusaşırı.
06:08
In certain countries, mosque minarets are being banned.
147
368260
2000
Belli ülkelerde, cami minareleri yasaklandı.
06:10
In others, headscarves are being banned.
148
370260
2000
Diğerlerinde, baş örtüleri yasaklandı
06:12
In others, kosher and halal meat are being banned,
149
372260
2000
Diğerlerinde, koşer ve helal et yasaklandı,
06:14
as we speak.
150
374260
2000
biz burada konuşurken.
06:16
And on the flip side,
151
376260
2000
Ve diğer tarafta,
06:18
we have transnational Islamist extremists
152
378260
3000
bizim ulusaşırı radikal İslamcılarımız
06:21
doing the same thing across their own societies.
153
381260
3000
aynı şeyi kendi toplumlarında yapıyorlar.
06:24
And so they are pockets of parochialism that are being connected
154
384260
3000
Ve böylece dar görüşlüler
06:27
in a way that makes them feel like they are mainstream.
155
387260
3000
aslolan görüşün kendilerininki olduğunu zannettikleri bir ortamda bir araya gelmiş oluyolar.
06:30
Now that never would have been possible before.
156
390260
2000
Bu daha önce hiçbir zaman mümkün olabilecek birşey değildi.
06:32
They would have felt isolated,
157
392260
2000
Kendilerini yalıtılmış hissettiler,
06:34
until these sorts of technologies came around
158
394260
2000
ta ki bu tarz teknolojiler ortaya çıkıncaya
06:36
and connected them in a way
159
396260
2000
ve bir şekilde onları birbirine bağlayıp
06:38
that made them feel part of a larger phenomenon.
160
398260
2000
kendilerinin daha büyük bir fenomenin parçası olduklarını hissettirinceye kadar.
06:40
Where does that leave democracy aspirants?
161
400260
3000
Demokrasi isteklileri nerede kaldılar?
06:43
Well I believe they're getting left far behind.
162
403260
3000
Bence onlar çok geride kaldılar.
06:46
And I'll give you an example here at this stage.
163
406260
3000
Ve size bir örnek vereceğim, burada bu sahnede.
06:49
If any of you remembers the Christmas Day bomb plot:
164
409260
3000
Noel günündeki bomba senaryosunu hatırlayanınız var mı
06:52
there's a man called Anwar al-Awlaki.
165
412260
3000
Anwar al-Awlaki adında bir adam var.
06:55
As an American citizen, ethnically a Yemeni,
166
415260
2000
etnik olarak Yemenli, Amerikan vatandaşı,
06:57
in hiding currently in Yemen,
167
417260
2000
halen Yemen'de saklanıyor,
06:59
who inspired a Nigerian,
168
419260
2000
Nijeryalı bir kişiden esinleniyor,
07:01
son of the head of Nigeria's national bank.
169
421260
2000
Nijerya ulusal bankası müdürünün oğlu.
07:03
This Nigerian student studied in London, trained in Yemen,
170
423260
3000
Bu Nijeryalı öğrenci Londra'da eğitim görmüş, Yemen'de yetişmiş.
07:06
boarded a flight in Amsterdam to attack America.
171
426260
3000
Amerika'ya saldırmak için Amsterdam'dan bir uçağa binmiş.
07:09
In the meanwhile,
172
429260
2000
Bu arada,
07:11
the Old mentality with a capital O,
173
431260
2000
Büyük E harfiyle Eski mentalite,
07:13
was represented by his father, the head of the Nigerian bank,
174
433260
3000
babası tarafından temsil ediliyor, Nijerya bankasının müdürü olan,
07:16
warning the CIA that his own son was about to attack,
175
436260
3000
kendi oğlunun saldırı yapmak üzere olduğuna dair CIA'yı uyarıyor,
07:19
and this warning fell on deaf ears.
176
439260
2000
ve bu uyarı bir kulaklarından girip diğerinden çıkayor.
07:21
The Old mentality with a capital O,
177
441260
3000
Ulus devlet tarafından temsil edilen,
07:24
as represented by the nation-state,
178
444260
2000
Büyük E harfiyle Eski mentalite,
07:26
not yet fully into the age of behavior,
179
446260
2000
tam olarak davranış çağına girmiş değil,
07:28
not recognizing the power of transnational social movements,
180
448260
3000
uluslar üstü sosyal hareketleri tanımamakla birlikte,
07:31
got left behind.
181
451260
2000
geride kalmış durumda.
07:33
And the Christmas Day bomber almost succeeded
182
453260
2000
Ve Noel günü bombacısı, Amerika Birleşik Devletleri'ne saldırmakta
07:35
in attacking the United States of America.
183
455260
3000
neredeyse başarılı oluyordu.
07:39
Again with the example of the far right:
184
459260
3000
Yine aşırı sağdan bir örnek verecek olursak:
07:42
that we find, ironically,
185
462260
2000
ki bizce ironiktir,
07:44
xenophobic nationalists
186
464260
5000
yabancı düşmanı milliyetçiler
07:49
are utilizing the benefits of globalization.
187
469260
3000
küreselleşmenin faydalarını istismar ediyorlar.
07:52
So why are they succeeding?
188
472260
2000
Peki neden başarılı oluyorlar?
07:54
And why are democracy aspirants falling behind?
189
474260
3000
Ve neden demokrasi isteklileri geride kalıyor?
07:57
Well we need to understand the power of the social movements who understand this.
190
477260
3000
O zaman, sosyal hareketlerin gücünü anlamış olanları anlamamız gerekiyor.
08:00
And a social movement is comprised, in my view,
191
480260
3000
Ve sosyal hareketlerin içeriği var, benim görüşüme göre,
08:03
it's comprised of four main characteristics.
192
483260
2000
Bu, 4 ana özellik içeriyor.
08:05
It's comprised of ideas and narratives
193
485260
2000
Fikirler ve anlatıları içeriyor
08:07
and symbols and leaders.
194
487260
2000
ve sembolleri ve liderleri.
08:09
I'll talk you through one example,
195
489260
2000
Size bir örnek üzerinden konuşacağım,
08:11
and that's the example that everyone here will be aware of,
196
491260
3000
ve bu, buradaki herkesin farkında olduğu bir örnek,
08:14
and that's the example of Al-Qaeda.
197
494260
3000
ve bu örnek, El-Kaide.
08:17
If I asked you to think of the ideas of Al-Qaeda,
198
497260
2000
Sizden El-Kaide'nin fikirlerini düşünmenizi isteseydim,
08:19
that's something that comes to your mind immediately.
199
499260
2000
bu hemen aklınıza gelen birşey olurdu.
08:21
If I ask you to think of their narratives --
200
501260
2000
Onların anlatılarını sorarsam size,
08:23
the West being at war with Islam, the need to defend Islam against the West --
201
503260
3000
İslamla savaş halindeki Batı, Batıya karşı İslamı koruma ihtiyacı,
08:26
these narratives, they come to your mind immediately.
202
506260
3000
bu anlatılar, bunlar gelir hemen aklınıza.
08:29
Incidentally, the difference between ideas and narratives:
203
509260
3000
Sırası gelmişken, fikirler ve anlatılar arasındaki fark:
08:32
the idea is the cause that one believes in;
204
512260
3000
fikir, bir kişinin inandığı bir sebeptir;
08:35
and the narrative is the way to sell that cause --
205
515260
3000
ve anlatı ise bu sebebi satma yoludur,
08:38
the propaganda, if you like, of the cause.
206
518260
3000
sebebin propagandasıdır, isterseniz.
08:41
So the ideas and the narratives of Al-Qaeda come to your mind immediately.
207
521260
3000
El-Kaide'nin fikirleri ve anlatıları hemen aklınıza geliyor.
08:44
If I ask you to think of their symbols and their leaders,
208
524260
2000
size onların sembollerini ve liderlerini sorsam,
08:46
they come to your mind immediately.
209
526260
2000
hemen aklınıza gelir.
08:48
One of their leaders was killed in Pakistan recently.
210
528260
2000
Liderlerinden biri Pakistan'da öldürüldü son dönemlerde.
08:50
So these symbols and these leaders
211
530260
2000
Yani bu semboller ve bu liderler
08:52
come to your mind immediately.
212
532260
2000
hemen aklınıza geliyor.
08:54
And that's the power of social movements.
213
534260
2000
Ve bu sosyal hareketlerin gücüdür.
08:56
They're transnational, and they bond around these ideas and narratives
214
536260
3000
Bunlar ulusaşırıdır, ve bunlar fikirler ve anlatılar ile alakalıdır.
08:59
and these symbols and these leaders.
215
539260
3000
ve bu semboller ve liderler
09:02
However,
216
542260
2000
Yine de,
09:04
if I ask your minds to focus currently on Pakistan,
217
544260
3000
sizden aklınızı şu an Pakistan'a odaklamanızı istesem,
09:07
and I ask you to think
218
547260
3000
ve düşünmenizi istesem
09:10
of the symbols and the leaders for democracy
219
550260
2000
demokrasi adına sembolleri ve liderleri
09:12
in Pakistan today,
220
552260
2000
Pakistan'da bugün,
09:14
you'll be hard pressed
221
554260
2000
Benazir Butto suikastinden ötesini
09:16
to think beyond perhaps
222
556260
2000
düşünmekte
09:18
the assassination of Benazir Bhutto.
223
558260
2000
zorlanırsınız.
09:20
Which means, by definition,
224
560260
2000
tanım olarak demek oluyor ki,
09:22
that particular leader no longer exists.
225
562260
3000
bu belirli lider, artık yok.
09:25
One of the problems we're facing is, in my view,
226
565260
3000
Yüzleştiğimiz sorunlardan birisi, benim görüşüme göre,
09:28
that there are no globalized,
227
568260
2000
ortada küreselleşmiş
09:30
youth-led, grassroots social movements
228
570260
3000
gençliğin, halkın sosyal hareketleri yok
09:33
advocating for democratic culture
229
573260
2000
demokrasi kültürünün avukatlığını yapan
09:35
across Muslim-majority societies.
230
575260
2000
Müslüman çoğunluklu toplumlara karşı.
09:37
There is no equivalent of the Al-Qaeda, without the terrorism,
231
577260
3000
El-Kaide'nin bir eşiti daha yok, terörizm dışında tabii ki,
09:40
for democracy across Muslim-majority societies.
232
580260
3000
Müslüman çoğunluklu toplumların demokrasisi adına.
09:43
There are no ideas and narratives and leaders and symbols
233
583260
3000
Demokrasi kültürün avukatlığını yapan
09:46
advocating the democratic culture on the ground.
234
586260
3000
fikirler ve anlatılar, liderler ve semboller yok yeryüzünde.
09:50
So that begs the next question.
235
590260
3000
Böylece sıradaki soru ortaya çıkıyor.
09:53
Why is it that extremist organizations,
236
593260
3000
Neden radikal organizasyonlar,
09:56
whether of the far-right or of the Islamist extremism --
237
596260
3000
ister aşırı sağ, ister radikal İslam olsun
09:59
Islamism meaning those who wish to impose
238
599260
2000
- İslamcılık, İslam'ın bir türünü
10:01
one version of Islam over the rest of society --
239
601260
2000
toplumun tamamına kabul ettirmek anlamına geliyor -
10:03
why is it that they are succeeding
240
603260
2000
neden onlar başarılı oluyor da
10:05
in organizing in a globalized way,
241
605260
2000
küreselleşen bir şekilde organize olmakta,
10:07
whereas those who aspire to democratic culture
242
607260
2000
demokratik kültür heveslileri
10:09
are falling behind?
243
609260
2000
geride kalıyor?
10:11
And I believe that's for four reasons.
244
611260
3000
Ve ben inanıyorum ki bunun 4 nedeni var.
10:14
I believe, number one, it's complacency.
245
614260
3000
Bence 1. neden, umursamazlık.
10:17
Because those who aspire to democratic culture
246
617260
2000
Çünkü demokrasi kültürü heveslileri
10:19
are in power,
247
619260
2000
güç içindeler,
10:21
or have societies
248
621260
2000
veya küreselleşmiş güçlü toplumlara
10:23
that are leading globalized, powerful societies,
249
623260
2000
güçlü ülkelere
10:25
powerful countries.
250
625260
2000
liderlik yapıyorlar.
10:27
And that level of complacency means
251
627260
2000
Ve bu seviyedeki bir umursamazlık,
10:29
they don't feel the need to advocate for that culture.
252
629260
3000
o kültürü savunma ihtiyacı duymadıkları anlamına geliyor.
10:32
The second, I believe,
253
632260
2000
İkincisi, bence,
10:34
is political correctness.
254
634260
3000
siyasi doğruluk.
10:38
That we have a hesitation
255
638260
3000
Ki biz evrensel demokratik kültürü
10:41
in espousing the universality of democratic culture
256
641260
3000
desteklemekte karasız kalıyoruz,
10:44
because we are associating that --
257
644260
2000
çünkü buna ortaklık ediyoruz
10:46
we associate believing in the universality of our values --
258
646260
3000
- değerlerimizin evrenselliğine inanmaya ortaklık ediyoruz -
10:49
with extremists.
259
649260
2000
radikallerle.
10:51
Yet actually, whenever we talk about human rights,
260
651260
2000
Aslında şu ana kadar, ne zaman insan haklarından konuşsak,
10:53
we do say that human rights are universal.
261
653260
3000
İnsan Haklarının evrensel olduğunu söylüyoruz.
10:57
But actually going out to propagate that view
262
657260
2000
Fakat aslında bu görüşü yaymaya gelince
10:59
is associated with either neoconservativism
263
659260
3000
bu ya ılımlı muhafazakarlıkla
11:02
or with Islamist extremism.
264
662260
2000
ya da radikal İslamla bir tutuluyor.
11:04
To go around saying that I believe
265
664260
2000
Çıkıp da demokrasi kültürünün
11:06
democratic culture is the best that we've arrived at
266
666260
3000
siyasi yapılanmada bugüne kadarki geldiğimiz
11:09
as a form of political organizing
267
669260
3000
en iyi nokta olduğunu söylemek
11:12
is associated with extremism.
268
672260
2000
radikallikle bir tutuluyor.
11:14
And the third,
269
674260
2000
Ve Üçüncüsü,
11:16
democratic choice in Muslim-majority societies
270
676260
2000
Müslüman çoğunluklu toplumlarda, demoktarik seçenek
11:18
has been relegated to a political choice,
271
678260
3000
siyasi bir seçeneğe dönüştü,
11:21
meaning political parties
272
681260
3000
yani siyasi partiler
11:24
in many of these societies
273
684260
4000
bu toplumların çoğunda
11:28
ask people to vote for them
274
688260
2000
demokratik parti olduklarından
11:30
as the democratic party,
275
690260
2000
kendilerine oy istediler insanlardan,
11:32
but then the other parties ask them to vote for them
276
692260
2000
fakat sonra diğer partiler de askeri parti oldukları için
11:34
as the military party --
277
694260
2000
insanlardan oy istedi,
11:36
wanting to rule by military dictatorship.
278
696260
2000
askeri diktatörlük tarafından yönetilmek istedikleri için.
11:38
And then you have a third party saying,
279
698260
2000
Sonra üçüncü bir partiniz oluyor ve size,
11:40
"Vote for us; we'll establish a theocracy."
280
700260
2000
"Bize oy verin, biz teokrasiyi getireceğiz" diyorlar.
11:42
So democracy has become merely one political choice
281
702260
3000
Böylece demokrasi,
11:45
among many other forms
282
705260
2000
toplumdaki geçerli diğer siyasi seçenek şekilleri arasından
11:47
of political choices available in those societies.
283
707260
3000
sadece biri haline geliyor.
11:50
And what happens as a result of this
284
710260
2000
Ve bunun sonucu olarak yaşanan şey,
11:52
is, when those parties are elected,
285
712260
2000
bu partiler seçildiğinde
11:54
and inevitably they fail,
286
714260
2000
ve kaçınılmaz olarak başarısız olduklarında
11:56
or inevitably they make political mistakes,
287
716260
2000
veya kaçınılmaz olarak siyasi hatalar yaptıklarında,
11:58
democracy takes the blame
288
718260
2000
onların siyasi hatalarından dolayı
12:00
for their political mistakes.
289
720260
2000
demokrasi suçlanıyor.
12:02
And then people say, "We've tried democracy. It doesn't really work.
290
722260
3000
Ve sonra insanlar diyor ki, "Biz demokrasiyi denedik. Gerçekten işe yaramıyor."
12:05
Let's bring the military back again."
291
725260
2000
"Haydi askeriyeyi geri getirelim."
12:07
And the fourth reason, I believe,
292
727260
2000
Ve dördüncü neden bence,
12:09
is what I've labeled here on the slide as the ideology of resistance.
293
729260
3000
slaytta direnç ideolojisi olarak işaretlemiştim burayı,
12:12
What I mean by that is,
294
732260
2000
Bundan kastım,
12:14
if the world superpower today was a communist,
295
734260
2000
Eğer bugün dünyanın süper gücü komünist olsaydı,
12:16
it would be much easier for democracy activists
296
736260
2000
demokrasi eylemcileri için,
12:18
to use democracy activism
297
738260
2000
sömürgeciliğe karşı bir direnç şekli olarak
12:20
as a form of resistance against colonialism,
298
740260
2000
demokrasi eylemlerini kullanmaları çok daha kolay olurdu,
12:22
than it is today with the world superpower being America,
299
742260
3000
fakat bugün dünyanın süper gücü Amerika,
12:25
occupying certain lands
300
745260
2000
belli ülkeleri ele geçiriyor
12:27
and also espousing democratic ideals.
301
747260
2000
ve üstelik buralarda demokratik idealleri destekliyor.
12:29
So roughly these four reasons
302
749260
2000
Yani kabaca bu dört neden,
12:31
make it a lot more difficult for democratic culture to spread
303
751260
3000
demokratik kültürün, sadece siyasi bir seçenek olarak değil,
12:34
as a civilizational choice,
304
754260
2000
uygar bir seçenek olarak da yayılmasını
12:36
not merely as a political choice.
305
756260
3000
çok daha zor hale getiriyor.
12:39
When talking about those reasons,
306
759260
2000
Bu nedenleri konuşurken,
12:41
let's break down certain preconceptions.
307
761260
2000
gelin bazı kesin önyargıları kaldıralım.
12:43
Is it just about grievances?
308
763260
2000
Bu sadece mağduriyetle mi ilgili?
12:45
Is it just about a lack of education?
309
765260
3000
Bu sadece eğitim eksikliğiyle mi ilgili?
12:48
Well statistically,
310
768260
2000
istatistiksel olarak,
12:50
the majority of those who join extremist organizations are highly educated.
311
770260
3000
radikal organizasyonlara katılanların büyük çoğunluğu iyi eğitimli.
12:53
Statistically, they are educated, on average,
312
773260
2000
İstatistiksel olarak, batı toplumunun
12:55
above the education levels
313
775260
2000
ortalama eğitim seviyesinin
12:57
of Western society.
314
777260
2000
üzerinde bir eğitimleri var.
12:59
Anecdotally, we can demonstrate
315
779260
2000
Anektod olarak, fakirlik tek unsur muydu
13:01
that if poverty was the only factor,
316
781260
2000
bunu gösterebiliriz,
13:03
well Bin Laden is from one of the richest families in Saudi Arabia.
317
783260
3000
Bin Ladin, Suudi Arabistan'ın en zengin ailelerinin birisinden.
13:06
His deputy, Ayman al-Zawahiri, was a pediatrician --
318
786260
3000
Onun yardımcısı, Eymen el-Zevahiri, çocuk doktoruydu
13:09
not an ill-educated man.
319
789260
2000
eğitimli hasta bir adam değildi.
13:11
International aid and development has been going on for years,
320
791260
3000
Uluslararası yardım ve gelişme yıllardır devam ediyor,
13:14
but extremism in those societies, in many of those societies,
321
794260
2000
fakat bu toplumlarda, bu toplumların çoğunda radikallik,
13:16
has been on the rise.
322
796260
2000
yükselişte.
13:18
And what I believe is missing
323
798260
2000
Ve bence kaçırılan şey,
13:20
is genuine grassroots activism
324
800260
2000
gerçek halk hareketleri
13:22
on the ground,
325
802260
2000
yeryüzünde,
13:24
in addition to international aid,
326
804260
2000
uluslararası yardıma ek olarak,
13:26
in addition to education, in addition to health.
327
806260
3000
eğitime ek olarak, sağlığa ek olarak.
13:29
Not exclusive to these things, but in addition to them,
328
809260
3000
Bunların haricinde değil, bunlara ek olarak,
13:32
is propagating a genuine demand for democracy on the ground.
329
812260
3000
yeryüzünde demokrasinin gerçekten talep edilmesinin propagandası.
13:35
And this is where I believe
330
815260
2000
Ve bu benim inandığım,
13:37
neoconservatism had it upside-down.
331
817260
2000
ılımlı muhafazakarlık bunu alt üst etti.
13:39
Neoconservatism had the philosophy
332
819260
2000
Ilımlı muhafazakarlığın felsefesi,
13:41
that you go in with a supply-led approach
333
821260
3000
demokratik değerleri tepeden tırnağa desteklemek için
13:44
to impose democratic values from the top down.
334
824260
3000
girişimde bulunmanızdır.
13:47
Whereas Islamists and far-right organizations, for decades,
335
827260
3000
Oysaki İslami veya aşırı sağ organizasyonlar, yıllardır,
13:50
have been building demand for their ideology on the grassroots.
336
830260
3000
kendi ideolojileri için halktan destek topluyorlar.
13:53
They've been building civilizational demand for their values
337
833260
2000
Değerleri için halk tabanından
13:55
on the grassroots,
338
835260
2000
medeni destek oluşturuyorlar,
13:57
and we've been seeing those societies slowly transition
339
837260
3000
ve biz bu toplumların
14:00
to societies that are increasingly asking for
340
840260
3000
giderek İslamcı bir şekil isteyen
14:03
a form of Islamism.
341
843260
2000
toplumlara dönüştüklerini görmeye başlıyoruz.
14:05
Mass movements in Pakistan
342
845260
2000
Aslen organizasyonlarca yapılmış
14:07
have been represented after the Arab uprisings
343
847260
2000
Arap ayaklanmalarından sonra temsil edilen
14:09
mainly by organizations
344
849260
2000
Pakistan'daki kitle hareketleri
14:11
claiming for some form of theocracy,
345
851260
2000
demokratik ayaklanmalardan ziyade
14:13
rather than for a democratic uprising.
346
853260
2000
bir çeşit teokrasi şeklini talep ediyorlar.
14:15
Because since pre-partition,
347
855260
2000
Çünkü bölünme öncesine kadar,
14:17
they've been building demand for their ideology on the ground.
348
857260
3000
ideolojileri için tabandan talep oluşturuyorlardı.
14:20
And what's needed is a genuine transnational
349
860260
2000
Ve asıl ihtiyaç duyulan şey,
14:22
youth-led movement
350
862260
2000
sadece seçimler için olmayan
14:24
that works to actively advocate
351
864260
2000
demokrasi kültürünün
14:26
for the democratic culture --
352
866260
2000
savunuculuğu için
14:28
which is necessarily more
353
868260
2000
etkin olarak çalışacak
14:30
than just elections.
354
870260
2000
gerçek ulusaşırı gençlik hareketidir.
14:32
But without freedom of speech, you can't have free and fair elections.
355
872260
3000
Fakat konuşma özgürlüğü olmadan, özgür ve adil bir seçim yapabilirsiniz.
14:35
Without human rights, you don't have the protection granted to you to campaign.
356
875260
3000
İnsan hakları olmadan, kampanyanızı garanti altına alamazsınız.
14:38
Without freedom of belief,
357
878260
2000
İnanç özgürlüğü olmadan,
14:40
you don't have the right to join organizations.
358
880260
2000
organizasyonlara katılma hakkınız olamaz.
14:42
So what's needed is those organizations on the ground
359
882260
2000
Yani bu organizasyonların tabanda ihtiyaç duydukları şey
14:44
advocating for the democratic culture itself
360
884260
5000
bu kültüre tabanda talep oluşturabilmek için
14:49
to create the demand on the ground for this culture.
361
889260
3000
demokratik kültürün kendisinin savunuculuğunu yapmaları gerekiyor.
14:53
What that will do
362
893260
2000
Yapılacak şey
14:55
is avoid the problem I was talking about earlier,
363
895260
3000
biraz önce bahsettiğim sorundan uzak durmak,
14:58
where currently we have political parties presenting democracy
364
898260
3000
siyasi partilerimiz, bu toplumlara demokrasiyi,
15:01
as merely a political choice in those societies
365
901260
3000
askeri kurallar ve teokrasi dışında
15:04
alongside other choices
366
904260
2000
sadece politik bir görüş
15:06
such as military rule and theocracy.
367
906260
2000
olarak sunuyorlar.
15:08
Whereas if we start building this demand on the ground on a civilizational level,
368
908260
3000
Halbuki biz bu talebi tabanda uygarlık seviyesinde oluşturmaya başlasak,
15:11
rather than merely on a political level,
369
911260
2000
sadece siyasi bir seçenek olmasındansa
15:13
a level above politics --
370
913260
3000
siyaset üstü bir seviye olsa,
15:16
movements that are not political parties,
371
916260
2000
siyasi parti hareketleri olmasındansa
15:18
but are rather creating this civilizational demand
372
918260
2000
uygarlık talebi yaratan
15:20
for this democratic culture.
373
920260
2000
demokrasi kültürü olurdu.
15:22
What we'll have in the end
374
922260
2000
Sonuçta bize kalan
15:24
is this ideal that you see on the slide here --
375
924260
2000
şu slaytta gördüğünüz ideal olacak
15:26
the ideal that people should vote in an existing democracy,
376
926260
4000
bir ideal ki, insanların varolan bir demokraside oy kullandıkları,
15:30
not for a democracy.
377
930260
2000
demokrasi için değil.
15:32
But to get to that stage,
378
932260
2000
Fakat o seviyeye gelmek için,
15:34
where democracy builds the fabric of society
379
934260
3000
demokrasinin toplumun hamurunu oluşturduğu,
15:37
and the political choices within that fabric,
380
937260
2000
ve siyasi seçeneklerin o hamurda olduğu,
15:39
but are certainly not theocratic and military dictatorship --
381
939260
5000
fakat kesinlikle teokratik veya askeri diktatörlüğün olmadığı.
15:44
i.e. you're voting in a democracy,
382
944260
2000
örneğin, siz bir demokrasi ortamında oy kullanıyorsunuz,
15:46
in an existing democracy,
383
946260
2000
varolan bir demokraside
15:48
and that democracy is not merely one of the choices at the ballot box.
384
948260
3000
ve demokrasi seçim sandığındaki tek seçeneğiniz değil.
15:51
To get to that stage,
385
951260
2000
O seviyeye gelmek için,
15:53
we genuinely need to start building demand
386
953260
3000
bu toplumların tabanında,
15:56
in those societies on the ground.
387
956260
3000
gerçek talebi oluşturmaya başlamamız gerekiyor.
16:01
Now to conclude, how does that happen?
388
961260
3000
Sonuca ulaşmak için bu nasıl gerçekleşir?
16:04
Well, Egypt is a good starting point.
389
964260
2000
Mesela, Mısır iyi bir başlangıç noktası.
16:06
The Arab uprisings have demonstrated that this is already beginning.
390
966260
3000
Arap ayaklanmaları, bunun çoktan başlamış olduğunu göstermiş oldu.
16:09
But what happened in the Arab uprisings and what happened in Egypt
391
969260
3000
Fakat Arap ayaklanmalarında olanlar, Mısır'da olanlar
16:12
was particularly cathartic for me.
392
972260
3000
benim için özellikle rahatlatıcıydı.
16:15
What happened there was a political coalition
393
975260
3000
Orada olan siyasi bir koalisyondu,
16:18
gathered together for a political goal,
394
978260
2000
lideri ortadan kaldırmak için
16:20
and that was to remove the leader.
395
980260
2000
bir araya gelinmiş siyasi bir amaç.
16:22
We need to move one step beyond that now.
396
982260
2000
Biz şimdi bir adım daha öteye gitmeliyiz.
16:24
We need to see how we can help those societies
397
984260
2000
Tabandaki demokratik kültürün
16:26
move from political coalitions,
398
986260
2000
idealleri ve anlatıları için çalışan
16:28
loosely based political coalitions,
399
988260
2000
siyasi koalisyonlardan, gevşek temelli siyasi koalisyonlardan ziyade
16:30
to civilizational coalitions
400
990260
2000
uygar koalisyonlarla
16:32
that are working for the ideals and narratives
401
992260
2000
bu toplumlara nasıl yardımcı olabileceğimize
16:34
of the democratic culture on the ground.
402
994260
2000
bakmalıyız.
16:36
Because it's not enough to remove a leader
403
996260
2000
Çünkü bir lideri indirmek yeterli değildir
16:38
or ruler or dictator.
404
998260
2000
yada bir kuralcıyı yada diktatörü.
16:40
That doesn't guarantee that what comes next
405
1000260
2000
Bu toplumun demokratik değerler adına
16:42
will be a society built on democratic values.
406
1002260
4000
sırada neyi inşa edeceğini garanti etmez.
16:46
But generally, the trends that start in Egypt
407
1006260
2000
Fakat genel olarak Mısır'da başlayan bu trend,
16:48
have historically spread across the MENA region,
408
1008260
2000
tarihsel olarak ODKA bölgesine kadar yayıldı,
16:50
the Middle East and North Africa region.
409
1010260
2000
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine.
16:52
So when Arab socialism started in Egypt, it spread across the region.
410
1012260
3000
Arap sosyalizmi Mısır'da başladığında, bu bölgeye yayılmıştı
16:55
In the '80s and '90s when Islamism started in the region,
411
1015260
3000
80'lerde ve 90'larda İslamcılık bu bölgede başladığında,
16:58
it spread across the MENA region as a whole.
412
1018260
3000
bu tüm ODKA bölgesine yayılmıştı.
17:01
And the aspiration that we have at the moment --
413
1021260
2000
Ve şu an bizdeki bu özlem
17:03
as young Arabs are proving today
414
1023260
2000
genç Arapların bugün kanıtladığı
17:05
and instantly rebranding themselves
415
1025260
2000
ve aniden kendilerini
17:07
as being prepared to die for more than just terrorism --
416
1027260
3000
sadece terörizmden daha fazlası için ölüme hazırladıklarını göstermeleri
17:10
is that there is a chance
417
1030260
3000
demokrasi kültürünün bu bölgeden başlayacağına dair
17:13
that democratic culture can start in the region
418
1033260
2000
bir şans olduğunu gösteriyor
17:15
and spread across to the rest of the countries that are surrounding that.
419
1035260
2000
ve burayı çevreleyen geri kalan diğer ülkelere de yayılacağını.
17:17
But that will require
420
1037260
2000
Fakat bu,
17:19
helping these societies transition
421
1039260
2000
sadece siyasi koalisyonlardan ziyade
17:21
from having merely political coalitions
422
1041260
2000
demokrasi kültürünün savunuculuğunu yapacak
17:23
to building genuinely grassroots-based social movements
423
1043260
3000
saf halk tabanlı sosyal hareketlerle
17:26
that advocate for the democratic culture.
424
1046260
2000
bu toplumlara yardım etmeyi gerektiriyor.
17:28
And we've made a start for that in Pakistan
425
1048260
3000
Ve biz bunun için Pakistan'da bir başlangıç yaptık,
17:31
with a movement called Khudi,
426
1051260
2000
Khudi denen bir hareketle,
17:33
where we are working on the ground to encourage the youth
427
1053260
3000
yeryüzündeki gençliği cesaretlendirmek için çalışıyoruz
17:36
to create genuine buy-in for the democratic culture.
428
1056260
3000
gerçek demokrasi kültürünün oluşması için.
17:39
And it's with that thought that I'll end.
429
1059260
2000
Ve bu düşünceyle konuşmamı bitirmek istiyorum.
17:41
And my time is up, and thank you for your time.
430
1061260
2000
Ve benim sürem doldu, zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
17:43
(Applause)
431
1063260
3000
Alkışlar.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7