Why genetic research must be more diverse | Keolu Fox

80,184 views ・ 2016-07-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: berat güven Gözden geçirme: kevser taslik
00:12
As a little Hawaiian,
0
12866
1205
Küçük bir Hawaiili iken
annem ve teyzem bana sürekli Kalaupapa hakkında hikâyeler anlatırdı.
00:14
my mom and auntie always told me stories about Kalaupapa --
1
14095
3382
00:17
the Hawaiian leper colony
2
17501
1321
Dünyanın en yüksek
00:18
surrounded by the highest sea cliffs in the world --
3
18846
2827
deniz uçurumlarıyla çevrili Hawaii cüzzamlılar topluluğunu
00:21
and Father Damien,
4
21697
1412
ve Peder Damien'ı,
hayatını Hawaii halkına adayan Belçikalı misyoneri anlatırdı.
00:23
the Belgian missionary who gave his life for the Hawaiian community.
5
23133
3428
Teyzem genç bir hemşireyken
00:27
As a young nurse,
6
27102
1363
00:28
my aunt trained the nuns caring for the remaining lepers
7
28489
2941
kalan cüzzamlıların bakımı için rahibeleri eğitmiş.
00:31
almost a 100 years after Father Damien died of leprosy.
8
31454
3277
Peder Damien'in cüzzamdan ölmesinden 100 yıl sonra
00:36
I remember stories she told
9
36501
1671
teyzemin anlattıklarını hatırladım.
00:38
about traveling down switchback cliff paths on a mule,
10
38196
2952
Zigzaglı uçurumların kenarında katır sırtında giderken
dayım ukulele ile teyzemin sevdiği şarkıları çalarmış
00:41
while my uncle played her favorite hula songs on the ukulele
11
41172
3131
00:44
all the way down to Kalaupapa.
12
44327
1677
Kalaupapa'ya ulaşana kadar.
00:46
You see, as a youngster,
13
46730
1501
Gördüğünüz gibi, ben gençken
00:48
I was always curious about a few things.
14
48255
1936
birkaç şeyi hep merak ettim.
00:50
First was why a Belgian missionary chose to live in complete isolation
15
50681
5050
Birincisi, Belçikalı bir misyoner neden tam bir tecrit içinde
00:55
in Kalaupapa,
16
55755
1190
Kalaupapa'da yaşıyordu.
00:56
knowing he would inevitably contract leprosy
17
56969
2230
Sonunda yardım etmek istediği insanlardan,
00:59
from the community of people he sought to help.
18
59223
2380
cüzzam kapacağını bilirken.
01:02
And secondly,
19
62256
2337
İkincisi,
01:04
where did the leprosy bacteria come from?
20
64617
2361
bu cüzzam bakterisi nereden gelmişti?
Ve neden biz Kanaka Maoliler
01:07
And why were Kānaka Maoli,
21
67002
1755
01:08
the indigenous people of Hawaii,
22
68781
2249
Hawaii'nin yerli halkı
cüzzama, "mai Pake'ye" bu kadar kolay yakalanıyorduk.
01:11
so susceptible to developing leprosy, or "mai Pake?"
23
71054
4362
01:15
This got my curious about what makes us unique as Hawaiians --
24
75853
3730
Bu, biz Hawaiilileri benzersiz yapan şeyi merak etmeme yol açtı,
01:19
namely, our genetic makeup.
25
79607
1841
yani genetik yapımızı.
01:22
But it wasn't until high school,
26
82964
1944
Ama okulda
01:24
through the Human Genome Project,
27
84932
1612
İnsan Genomu Projesi'ni duyduğumda
01:26
that I realized I wasn't alone
28
86568
2199
yalnız olmadığımı anladım.
01:28
in trying to connect our unique genetic ancestry
29
88791
2828
Eşsiz ata genlerimizle
01:31
to our potential health, wellness and illness.
30
91643
3682
sağlık potansiyelimiz ve hastalıkları ilişkilendirmeye çalışırken.
Yani,
01:36
You see,
31
96061
1150
01:37
the 2.7 billion-dollar project
32
97235
1799
2,7 milyarlık bir proje
koruyucu ve önleyici tıp çağını vaadediyordu,
01:39
promised an era of predictive and preventative medicine
33
99058
3990
benzersiz genetik yapıya dayanarak.
01:43
based on our unique genetic makeup.
34
103072
2413
01:45
So to me it always seemed obvious
35
105849
1676
Bence şu açıktı,
01:47
that in order to achieve this dream,
36
107549
2728
bu hayali gerçekleştirmek için
01:50
we would need to sequence a diverse cohort of people
37
110301
4013
çeşitli insan gruplarının gen dizilerini çıkarmalıydık.
01:54
to obtain the full spectrum of human genetic variation on the planet.
38
114338
3404
Gezegendeki insan geni varyasyonlarının tam yelpazesini elde etmeliydik.
01:58
That's why 10 years later,
39
118303
2572
Bu nedenle on yıl sonra bile
02:00
it continues to shock me,
40
120899
1674
şu durum beni çok şaşırtıyor.
02:02
knowing that 96 percent of genome studies
41
122597
3214
Gen çalışmalarının %96'sı
02:05
associating common genetic variation with specific diseases
42
125835
3580
yaygın genetik varyasyonlarla, bazı hastalıkları ilişkilendiren çalışmalar
02:09
have focused exclusively on individuals of European ancestry.
43
129439
3801
sadece Avrupa kökenli bireyler üzerine odaklanıyor.
Doktora derecesine gerek yok,
02:14
Now you don't need a PhD
44
134069
1409
02:15
to see that that leaves four percent for the rest of diversity.
45
135502
3033
diğer çeşitlilik için kalanın %4 olduğunu anlamak için.
Kendi araştırmalarımla,
02:19
And in my own searching,
46
139164
2128
02:21
I've discovered that far less than one percent
47
141316
2509
bizim gibi yerli topluluklar için %1'den çok daha az
02:23
have actually focused on indigenous communities, like myself.
48
143849
3074
çalışma yapıldığını keşfettim.
02:27
So that begs the question:
49
147481
2047
Öyleyse, şu soruyu sormak gerekiyor;
02:29
Who is the Human Genome Project actually for?
50
149552
2547
İnsan Genomu Projesi kimin için?
02:32
Just like we have different colored eyes and hair,
51
152853
2358
Tıpkı, farklı göz ve saç rengine sahip olup
ilaçları gen varyasyonlarımıza göre
02:35
we metabolize drugs differently
52
155235
1508
02:36
based on the variation in our genomes.
53
156767
1867
farklı metabolize etmemiz gibi.
02:38
So how many of you would be shocked to learn
54
158978
3437
Peki kaçınız şunu öğrendiğinde şok geçirmez,
02:42
that 95 percent of clinical trials
55
162439
2782
klinik deneylerin %95'i de
02:45
have also exclusively featured individuals of European ancestry?
56
165245
4416
Avrupa kökenli bireyler üzerine yapılmaktadır.
02:50
This bias
57
170387
1335
Bu taraflılık
02:51
and systematic lack of engagement of indigenous people
58
171746
3841
yerlileri sistematik biçimde işin dışında tutma,
02:55
in both clinical trials and genome studies
59
175611
2984
hem klinik deneylerde, hem de gen çalışmalarında
02:58
is partially the result of a history of distrust.
60
178619
2940
kısmen tarihten gelen güvensizliğin sonucu.
03:02
For example,
61
182893
1150
Örneğin;
Arizona Devlet Üniversitesi araştırmacıları 1989'da
03:04
in 1989, researchers from Arizona State University
62
184067
3929
Arizona'nın yerli Havasupai kabilesinden kan örnekleri aldılar.
03:08
obtained blood samples from Arizona's Havasupai tribe,
63
188020
3566
03:11
promising to alleviate the burden of type 2 diabetes
64
191610
2934
Tip 2 diabeti azaltmak için dediler.
03:14
that was plaguing their community,
65
194568
1860
Hastalık bu toplulukta çok yaygındı
03:16
only to turn around and use those exact same samples --
66
196452
3885
ama dönüp bu aynı örnekleri -Havasupailerin rızası olmadan-
03:20
without the Havasupai's consent --
67
200361
1703
şizofreni ve akraba evliliği
oranlarını incelemede ve
03:22
to study rates of schizophrenia, inbreeding,
68
202088
3505
03:25
and challenge the Havasupai's origin story.
69
205617
2975
Havasupailerin kökenlerini araştırmada kullandılar.
03:29
When the Havasupai found out,
70
209319
2542
Havasupailer bunu öğrendi ve
03:31
they sued successfully for $700,000,
71
211885
3193
700.000 dolar tazminat aldı
ve üniversiteyi rezervasyonda (özel bölge) araştırma yapmaktan men ettiler.
03:35
and they banned ASU from conducting research on their reservation.
72
215102
5343
03:40
This culminated in a sort of domino effect
73
220961
3254
Bu dava Güneybatı eyaletlerindeki kabileler arasında
03:44
with local tribes in the Southwest --
74
224239
1762
en geniş yerel kabilelerden olan
Navajo Toplumu dâhil
03:46
including the Navajo Nation,
75
226025
1429
03:47
one of the largest tribes in the country --
76
227478
2087
bir domino etkisi yarattı
03:49
putting a moratorium on genetic research.
77
229589
2247
ve genetik araştırmalar askıya alındı.
03:51
Now despite this history of distrust,
78
231860
2881
Tarihten gelen bu güvensizliğe rağmen,
03:54
I still believe that indigenous people can benefit from genetic research.
79
234765
4475
yerli toplumların genetik araştırmalardan yararlanabileceğine hâlâ inanıyorum.
03:59
And if we don't do something soon,
80
239264
2245
Eğer geç kalmadan bir şeyler yapmazsak,
04:01
the gap in health disparities is going to continue to widen.
81
241533
2867
sağlık eşitsizliği artmaya devam edecek.
Örneğin Hawaii' ye bakalım.
04:05
Hawaii, for example,
82
245113
1405
04:06
has the longest life expectancy on average of any state in the US,
83
246542
3707
Amerika'daki en uzun ortalama ömür beklentisine sahip eyalettir,
04:10
yet native Hawaiians like myself
84
250273
2857
ancak benim gibi yerli Hawaiililer
yerli olmayan komşularından on yıl önce ölüyor.
04:13
die a full decade before our non-native counterparts,
85
253154
3086
04:16
because we have some of the highest rates of type 2 diabetes,
86
256264
4051
Bunun nedeni, bizim en yüksek tip 2 diyabet oranlarından birine sahip olmamız
04:20
obesity,
87
260339
1151
ve obezitedir.
04:21
and the number one and number two killers in the US:
88
261514
2525
ABD'nin 1 ve 2 numaralı katilleri ise:
Kalp damar hastalıkları ve kanserdir.
04:24
cardiovascular disease and cancer.
89
264063
1839
04:25
So how do we ensure
90
265926
1719
Öyleyse ne yapacağız,
04:27
the populations of people that need genome sequencing the most
91
267669
3151
gen dizilenmesine en çok ihtiyaç duyan insanların en sona
04:30
are not the last to benefit?
92
270844
1420
kalmamasını nasıl sağlayacağız.
04:32
My vision is to make genetic research more native,
93
272671
4723
Vizyonum, genetik araştırmaları daha yerli hâle getirmek
04:37
to indigenize genome sequencing technology.
94
277418
2411
ve gen dizileme teknolojilerini yerlileştirmektir.
04:40
Traditionally, genomes are sequenced in laboratories.
95
280902
3031
Genlerin dizilimi, geleneksel olarak laboratuvarlarda yapılır.
04:44
Here's an image of your classic genome sequencer.
96
284555
2588
Klasik bir genom dizilimi görüyorsunuz.
Çok büyük,
04:47
It's huge.
97
287167
1151
04:48
It's the size of a refrigerator.
98
288342
1752
bir buzdolabı boyutlarında.
04:50
There's this obvious physical limitation.
99
290750
2067
Fiziksel zorluk açık seçik ortada.
04:53
But what if you could sequence genomes on the fly?
100
293321
3119
Peki, genleri anında dizilebilsek nasıl olurdu?
04:57
What if you could fit a genome sequencer in your pocket?
101
297210
3301
Bir genom dizilimini cebimizde taşıyabilsek nasıl olurdu?
05:03
This nanopore-based sequencer
102
303848
2398
Bu nano gözenekli dizileyici
05:06
is one 10,000th the size of your traditional genome sequencer.
103
306270
4485
geleneksel bir dizileyicinin on binde biri kadar
05:10
It doesn't have the same physical limitations,
104
310779
2221
fiziksel kısıtlamaları yok,
laboratuvar masasına kablolarla bağlanması da gerekmiyor,
05:13
in that it's not tethered to a lab bench with extraneous cords,
105
313024
4276
05:17
large vats of chemicals or computer monitors.
106
317324
2525
kimyasal hazneleri ve bilgisayar ekranı da yok.
05:20
It allows us to de-black box genome sequencing technology development
107
320456
5151
Bu, genom dizilimi teknolojisi gelişiminde kara kutuyu çözmemizi sağlıyor,
05:25
in a way that's immersive and collaborative,
108
325631
2612
kapsayıcı bir işbirliği yoluyla,
05:28
activating and empowering indigenous communities ...
109
328267
2738
yerli toplulukları harekete geçirerek ve güçlendirerek,
05:32
as citizen scientists.
110
332476
1441
vatandaş bilim insanı olarak.
Kalaupapa'dan 100 yıl sonra
05:35
100 years later in Kalaupapa,
111
335092
2556
05:37
we now have the technology to sequence leprosy bacteria in real time,
112
337672
4239
artık cüzzam bakterisini gerçek zamanlı dizileyecek teknolojimiz var,
05:41
using mobile genome sequencers,
113
341935
2888
taşınabilir gen dizileyicilerimiz ile
05:44
remote access to the Internet
114
344847
3009
internete uzaktan erişim
05:47
and cloud computation.
115
347880
1412
ve bulut bilgi işlemi yoluyla.
05:50
But only if that's what Hawaiian people want.
116
350440
2588
Ancak sadece Hawaii halkının istediği şey buysa,
kendi yerimizde
05:54
In our space,
117
354074
1296
05:55
on our terms.
118
355394
1450
ve kendi şartlarımıza göre.
05:58
IndiGenomics is about science for the people by the people.
119
358367
5805
IndiGenomics, halk için halk tarafından yapılan bilimdir.
06:04
We'll be starting with a tribal consultation resource,
120
364196
3945
Bir kabile toplantısı (istişare) ile başlayacağız,
yerli topluluklarda eğitimi ele alacağız
06:08
focused on educating indigenous communities
121
368165
3211
06:11
on the potential use and misuse of genetic information.
122
371400
3019
ve genetik bilgilerin iyi veya kötü kullanılma potansiyellerini,
06:14
Eventually we'd like to have our own IndiGenomics research institute
123
374861
3310
gelecekte, kendi IndiGenomics araştırma enstitümüzün olmasını istiyoruz,
06:18
to conduct our own experiments
124
378195
1429
kendi deneylerimizi yürütmek
06:19
and educate the next generation of indigenous scientists.
125
379648
3135
ve bir sonraki yerli bilim insanı kuşağını eğitmek istiyoruz.
06:23
In the end,
126
383523
1561
Son olarak,
yerli insanların genetik araştırmalarda denek değil, paydaş olması gerekiyor.
06:25
indigenous people need to be partners in and not subjects of genetic research.
127
385108
4592
Dışarıdan olanlar içinse
06:30
And for those on the outside,
128
390179
1953
Peder Damien'in yaptığı gibi,
06:32
just as Father Damien did,
129
392156
1484
06:34
the research community needs to immerse itself in indigenous culture
130
394625
4358
araştırmacılar topluluğu yerli kültürü ile bütünleşmeli
veya bu yolda ölmelidir.
06:39
or die trying.
131
399007
1953
06:40
Mahalo.
132
400984
1205
Mahalo (teşekkürler).
06:42
(Applause)
133
402213
5000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7