Rachel Botsman: The case for collaborative consumption

Rachel Botsman: İşbirliğine Dayalı Tüketim

216,541 views ・ 2010-12-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serap Çakıl Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
So today I'm going to talk to you
0
15260
2000
Bugün sizlerle işbirliğine dayalı
00:17
about the rise of collaborative consumption.
1
17260
3000
tüketim hakkında konuşacağım.
00:20
I'm going to explain what it is
2
20260
2000
Bunun ne olduğunu anlatmaya
00:22
and try and convince you -- in just 15 minutes --
3
22260
3000
ve sizleri ikna etmeye çalışacağım: -- sadece 15 dakikada --
00:25
that this isn't a flimsy idea,
4
25260
2000
bunun ucuz bir fikir veya
00:27
or a short-term trend,
5
27260
2000
kısa dönemli bir eğilim olmayıp,
00:29
but a powerful cultural and economic force
6
29260
3000
sadece ne tükettiğimizi değil, aynı zamanda
00:32
reinventing not just what we consume,
7
32260
2000
nasıl tükettiğimizi yeniden tanımlayan
00:34
but how we consume.
8
34260
2000
güçlü bir kültürel ve ekonomik güç olduğuna.
00:36
Now I'm going to start with a deceptively simple example.
9
36260
3000
Şimdi aldatıcı bir şekilde kolay bir örnekle başlayacağım.
00:39
Hands up -- how many of you
10
39260
3000
Eller havaya - Kaç kişinin evinde
00:42
have books, CDs, DVDs, or videos
11
42260
3000
ortalıkta dolaşan muhtemelen bir daha
00:45
lying around your house
12
45260
2000
kullanmayacağınız ama
00:47
that you probably won't use again,
13
47260
2000
atmaya da bir türlü kıyamadığınız
00:49
but you can't quite bring yourself to throw away?
14
49260
2000
kitaplar, CD'ler, DVD'ler veya kasetler var?
00:52
Can't see all the hands,
15
52260
2000
Bütün elleri göremiyorum,
00:54
but it looks like all of you, right?
16
54260
2000
ama herkes kaldırmış gibi gözüküyor.
00:56
On our shelves at home,
17
56260
2000
Bizim evde, raflarda
00:58
we have a box set of the DVD series "24,"
18
58260
3000
"24" dizisinin DVD'leri var --
01:01
season six to be precise.
19
61260
2000
sezon 6'nın açık konuşmak gerekirse.
01:03
I think it was bought for us around three years ago for a Christmas present.
20
63260
3000
Sanırsam üç yıl önce bize Noel hediyesi olarak verilmişti.
01:06
Now my husband, Chris, and I
21
66260
2000
Kocam Chris ve ben bu diziye
01:08
love this show.
22
68260
2000
bayılıyoruz.
01:10
But let's face it, when you've watched it once maybe, or twice,
23
70260
3000
Ama kabul edelim, bir kere izlediğinizde -- veya iki kere olabilir --
01:13
you don't really want to watch it again,
24
73260
2000
bir daha seyretmeyi hakikaten istemiyorsunuz,
01:15
because you know how Jack Bauer is going to defeat the terrorists.
25
75260
3000
çünkü Jack Bauer'in teröristleri nasıl alt edeceğini biliyorsunuz.
01:18
So there it sits on our shelves
26
78260
2000
Böylece raflarda duruyor
01:20
obsolete to us,
27
80260
2000
bizim için eskimiş,
01:22
but with immediate latent value to someone else.
28
82260
3000
ama bir başkası için anında değeri olan bir şey.
01:25
Now before we go on, I have a confession to make.
29
85260
3000
Devam etmeden önce bir itirafta bulunmam gerek.
01:28
I lived in New York for 10 years,
30
88260
2000
New York'ta 10 yıl yaşadım,
01:30
and I am a big fan of "Sex and the City."
31
90260
3000
ve "Sex and the City"nin büyük bir hayranıyım.
01:33
Now I'd love to watch the first movie again
32
93260
2000
Bunun ilk filmini haftaya gelecek olan bölüme
01:35
as sort of a warm-up to the sequel coming out next week.
33
95260
3000
ısınma amacıyla tekrar izlemeyi çok isterdim.
01:38
So how easily could I swap
34
98260
2000
Yani bizim istenmeyen "24"
01:40
our unwanted copy of "24"
35
100260
2000
kopyasını nasıl en kolay bir şekilde
01:42
for a wanted copy of "Sex and the City?"
36
102260
3000
istenen "Sex and the City" kopyasıyla takas edebilirim?
01:45
Now you may have noticed
37
105260
2000
Sizin de fark edeceğiniz gibi
01:47
there's a new sector emerging called swap-trading.
38
107260
2000
takas ticareti denen yeni bir sektör var.
01:49
Now the easiest analogy for swap-trading
39
109260
3000
Takas ticareti için en kolay benzetme
01:52
is like an online dating service
40
112260
2000
istenmeyen bütün medyanız için
01:54
for all your unwanted media.
41
114260
2000
online arkadaş bulma servisi gibidir.
01:56
What it does is use the Internet
42
116260
2000
Yaptığı şey interneti kullanarak
01:58
to create an infinite marketplace
43
118260
2000
sınırsız bir pazar oluşturmak
02:00
to match person A's "haves"
44
120260
2000
ve A kişisinin sahip oldukları ile
02:02
with person C's "wants,"
45
122260
2000
C kişisinin istediklerini,
02:04
whatever they may be.
46
124260
2000
bunlar ne olursa olsun eşleştirmektir.
02:06
The other week, I went on one of these sites,
47
126260
3000
Geçen hafta, bu sitelerden birisine girdim,
02:09
appropriately called Swaptree,
48
129260
3000
uygun bir şekilde Swaptree(Takasağacı) denmişti.
02:12
and there were over 59,300 items
49
132260
3000
Ve orada 59,300'den fazla şeyi
02:15
that I could instantly swap
50
135260
2000
anında benim "24" kopyam
02:17
for my copy of "24."
51
137260
3000
ile takas edebiliyordum.
02:20
Lo and behold,
52
140260
2000
Şansa bak ki,
02:22
there in Reseda, CA was Rondoron
53
142260
2000
Reseda, CA(California)'da rondoron(kullanıcı adı,rumuz)
02:24
who wanted swap his or her
54
144260
2000
kendisinin "yeni gibi" "Sex and the City"
02:26
"like new" copy of "Sex and the City"
55
146260
2000
kopyasını benim "24" kopyam ile
02:28
for my copy of "24."
56
148260
3000
takas etmek istiyordu.
02:31
So in other words, what's happening here
57
151260
2000
Başka bir deyişle, burada olan şey
02:33
is that Swaptree
58
153260
2000
Swaptree'nin
02:35
solves my carrying company's sugar rush problem,
59
155260
2000
taşıyıcı firmamın şeker sarhoşluğu problemini,
02:37
a problem the economists call "the coincidence of wants,"
60
157260
3000
ekonomistlerin deyimiyle "isteklerin tesadüfü" problemini
02:40
in approximately 60 seconds.
61
160260
3000
aşağı yukarı 60 saniyede çözmüş olmasıdır.
02:43
What's even more amazing is it will print out a postage label on the spot,
62
163260
3000
Daha da hayret verici olan ise satın alma etiketinin o dakikada basılacak olması
02:46
because it knows the way of the item.
63
166260
2000
çünkü sistem (Swaptree) o şeyin ağırlını biliyor.
02:48
Now there are layers of technical wonder
64
168260
2000
Şimdi Swaptree gibi sitelerin ardında
02:50
behind sites such as Swaptree,
65
170260
3000
teknik harikalık katmanları var,
02:53
but that's not my interest,
66
173260
2000
ama benim ilgimi çeken bu değil,
02:55
and nor is swap trading, per se.
67
175260
3000
ve takas ticareti de değil tek başına.
02:58
My passion, and what I've spent the last few years
68
178260
2000
Benim tutkum ve son birkaç yılı araştırmaya
03:00
dedicated to researching,
69
180260
2000
adadığım şey,
03:02
is the collaborative behaviors and trust-mechanics
70
182260
3000
işbirlikçi davranışlar ve bu sistemler içerisindeki
03:05
inherent in these systems.
71
185260
3000
güven mekanizmaları.
03:08
When you think about it,
72
188260
2000
Düşündüğünüzde,
03:10
it would have seemed like a crazy idea, even a few years ago,
73
190260
3000
çılgınca bir fikir gibi gelebilir, hatta birkaç yıl öncesine kadar,
03:13
that I would swap my stuff with a total stranger
74
193260
3000
gerçek ismini bilmediğim tamamen yabancı biriyle
03:16
whose real name I didn't know
75
196260
2000
herhangi bir para değiş tokuşu olmadan
03:18
and without any money changing hands.
76
198260
3000
eşyalarımı takas edeceğim fikri.
03:21
Yet 99 percent of trades on Swaptree
77
201260
2000
Swaptree'deki ticaretin yüzde 99'u
03:23
happen successfully,
78
203260
2000
başarıyla gerçekleşiyor.
03:25
and the one percent that receive a negative rating,
79
205260
2000
Ve olumsuz derecelendirilen yüzde birlik kısım,
03:27
it's for relatively minor reasons,
80
207260
2000
görece ufak nedenlerden dolayı,
03:29
like the item didn't arrive on time.
81
209260
3000
ürünün zamanında ulaşmaması gibi.
03:32
So what's happening here?
82
212260
3000
Peki burada ne oluyor?
03:35
An extremely powerful dynamic
83
215260
2000
Muazzam ticari ve kültürel çıkarımlara
03:37
that has huge commercial and cultural implications
84
217260
3000
sahip inanılmaz derecede güçlü bir dinamik
03:40
is at play.
85
220260
2000
oyunda.
03:42
Namely, that technology
86
222260
2000
Şöyle ki, teknoloji
03:44
is enabling
87
224260
2000
yabancılar
03:46
trust between strangers.
88
226260
2000
arasında güveni sağlıyor.
03:48
We now live in a global village
89
228260
2000
Artık global bir köyde yaşıyoruz,
03:50
where we can mimic the ties
90
230260
2000
eskiden yüz yüze olagelen
03:52
that used to happen face to face,
91
232260
3000
bağları taklit ettiğimiz bir yerde
03:55
but on a scale and in ways
92
235260
2000
ama daha önce asla
03:57
that have never been possible before.
93
237260
2000
mümkün olmayan bir düzeyde ve şekilde.
03:59
So what's actually happening
94
239260
2000
Yani aslında gerçekten olan şey,
04:01
is that social networks and real-time technologies
95
241260
2000
sosyal ağlar ve gerçekte zamanlı teknolojiler
04:03
are taking us back.
96
243260
2000
bizi geçmişe götürüyor.
04:05
We're bartering, trading,
97
245260
2000
Değiş tokuş ediyoruz, ticaret yapıyoruz,
04:07
swapping, sharing,
98
247260
2000
takas ediyoruz, paylaşıyoruz
04:09
but they're being reinvented
99
249260
2000
ama bunlar dinamik ve
04:11
into dynamic and appealing forms.
100
251260
2000
çekici şekillerde yeniden keşfediliyor.
04:13
What I find fascinating
101
253260
2000
Büyüleyici bulduğum şey,
04:15
is that we've actually wired our world to share,
102
255260
3000
aslında dünyamızı paylaşma üzerine kurguluyoruz,
04:18
whether that's our neighborhood, our school,
103
258260
2000
mahallemiz ya da okulumuz olsun,
04:20
our office, or our Facebook network,
104
260260
3000
ofisimiz ya da Facebook ağımız olsun.
04:23
and that's creating an economy
105
263260
2000
Ve bu da benim olan senindir
04:25
of "what's mine is yours."
106
265260
2000
ekonomisini doğuruyor.
04:27
From the mighty eBay,
107
267260
2000
Değiş tokuş pazarının
04:29
the grandfather of exchange marketplaces,
108
269260
2000
büyükbabası olan büyük eBay'den
04:31
to car-sharing companies such as GoGet,
109
271260
3000
GoGet gibi saat başı kiraladığınız arabaya
04:34
where you pay a monthly fee to rent cars by the hour,
110
274260
3000
aylık ödeme yaptığınız araba paylaşım şirketlerine,
04:37
to social lending platforms such as Zopa,
111
277260
3000
Zopa gibi izleyiciler arasında herhangi birinin
04:40
that will take anyone in this audience
112
280260
2000
borç vereceği 100 dolarla dünyanın
04:42
with 100 dollars to lend,
113
282260
2000
herhangi bir yerindeki
04:44
and match them with a borrower anywhere in the world,
114
284260
3000
borç alacak kişiyi karşılaştıran sosyal borç verme sitelerine,
04:47
we're sharing and collaborating again
115
287260
3000
yeniden paylaşıyor ve hippiden daha
04:50
in ways that I believe
116
290260
2000
hip (popüler) olduğuna inandığım
04:52
are more hip than hippie.
117
292260
3000
bir şekilde işbirliği yapıyoruz.
04:55
I call this "groundswell collaborative consumption."
118
295260
3000
Bunu yayılan işbirlikçi tüketim olarak adlandırıyorum.
04:58
Now before I dig into the different systems
119
298260
2000
Şimdi farklı işbirlikçi tüketim sistemlerine
05:00
of collaborative consumption,
120
300260
2000
dalmadan önce,
05:02
I'd like to try and answer the question
121
302260
2000
her yazara haklı olarak sorulan soruyu
05:04
that every author rightfully gets asked,
122
304260
3000
yanıtlamaya çalışacağım,
05:07
which is, where did this idea come from?
123
307260
3000
ki o da bu fikrin nereden geldiği sorusu.
05:10
Now I'd like to say I woke up one morning
124
310260
2000
Şimdi bir sabah kalktım ve 'İşbirlikçi tüketim
05:12
and said, "I'm going to write about collaborative consumption,"
125
312260
3000
hakkında yazmak istiyorum' dedim demek isterdim.
05:15
but actually it was a complicated web
126
315260
2000
Ama aslında bağlantısız gibi görünen fikirlerin
05:17
of seemingly disconnected ideas.
127
317260
3000
karmaşık bir ağıydı.
05:20
Over the next minute,
128
320260
2000
Gelecek bir dakikada,
05:22
you're going to see a bit like a conceptual fireworks display
129
322260
2000
kafamın içindeki tüm noktaların kavramsal bir havai fişek
05:24
of all the dots that went on in my head.
130
324260
3000
gösterisi gibi sergilendiğini biraz göreceksiniz.
05:28
The first thing I began to notice:
131
328260
2000
İlk fark etmeye başladığım şey:
05:30
how many big concepts were emerging --
132
330260
2000
- kalabalıkların bilgeliğinden zeki ayaktakımına -
05:32
from the wisdom of crowds to smart mobs --
133
332260
3000
ne kadar büyük kavramların ortaya çıktığı,
05:35
around how ridiculously easy it is
134
335260
2000
bir amaç için gruplar oluşturmanın
05:37
to form groups for a purpose.
135
337260
2000
saçma bir biçimde ne kadar kolay olduğu.
05:39
And linked to this crowd mania
136
339260
2000
Ve bu kalabalık çılgınlığına bağlı olarak
05:41
were examples all around the world --
137
341260
2000
tüm dünyadan örnekler verilebilir-
05:43
from the election of a president
138
343260
2000
bir başkanın seçiminden
05:45
to the infamous Wikipedia, and everything in between --
139
345260
2000
adı çıkmış Wikipedia'ya ve aralarındaki her şeye kadar -
05:47
on what the power of numbers could achieve.
140
347260
3000
sayıların gücünün neler başarabileceğini gösteren.
05:50
Now, you know when you learn a new word,
141
350260
3000
Peki, bilirsiniz yeni bir kelimeyi öğrendiğinizde
05:53
and then you start to see that word everywhere?
142
353260
3000
ve sonra o kelimeyi her yerde görmeye başlarsınız?
05:56
That's what happened to me
143
356260
2000
Bana olan da buydu,
05:58
when I noticed that we are moving
144
358260
2000
pasif alıcılardan yaratıcılara,
06:00
from passive consumers
145
360260
2000
hayli etkin işbirlikçilere
06:02
to creators,
146
362260
2000
doğru değiştiğimizi
06:04
to highly enabled collaborators.
147
364260
3000
fark ettiğimde.
06:07
What's happening
148
367260
2000
Olan şu,
06:09
is the Internet is removing the middleman,
149
369260
2000
internet aracıyı ortadan kaldırıyor,
06:11
so that anyone from a T-shirt designer
150
371260
2000
böylece T-shirt tasarımcısından
06:13
to a knitter
151
373260
2000
örgü örene
06:15
can make a living selling peer-to-peer.
152
375260
2000
kadar herkes birebir kazanç elde edebiliyor.
06:17
And the ubiquitous force
153
377260
2000
Ve bu her yerde ve zamanda
06:19
of this peer-to-peer revolution
154
379260
2000
bulunabilen denkler arası devrim
06:21
means that sharing is happening at phenomenal rates.
155
381260
3000
paylaşımın inanılmaz düzeylerde olduğu anlamına geliyor.
06:24
I mean, it's amazing to think
156
384260
2000
Yani, bu konuşmanın
06:26
that, in every single minute of this speech,
157
386260
3000
her bir dakikasında, 25 saatlik YouTube
06:29
25 hours
158
389260
2000
videosunun
06:31
of YouTube video will be loaded.
159
391260
3000
yüklendiğini düşünmez harika.
06:34
Now what I find fascinating about these examples
160
394260
3000
Benim bu örneklerde büyüleyici bulduğum şey
06:37
is how they're actually tapping into
161
397260
2000
bizim primat içgüdülerimize tam olarak
06:39
our primate instincts.
162
399260
2000
nasıl dokundukları.
06:41
I mean, we're monkeys,
163
401260
2000
Yani, bizler maymunuz,
06:43
and we're born and bred to share and cooperate.
164
403260
2000
ve paylaşmak ve işbirliği yapmak için doğduk.
06:45
And we were doing so for thousands of years,
165
405260
3000
Ve binlerce yıldır öyle yapıyoruz,
06:48
whether it's when we hunted in packs,
166
408260
2000
sürü halinde avlandığımızda ya da
06:50
or farmed in cooperatives,
167
410260
3000
kooperatiflerde tarım yaptığımızda,
06:53
before this big system called hyper-consumption came along
168
413260
3000
bu hiper-tüketim denen sistem ortaya çıkmadan önce
06:56
and we built these fences
169
416260
2000
ve bu çitleri kurmadan ve
06:58
and created out own little fiefdoms.
170
418260
2000
kendi küçük derebeyliğimizi kurmadan önce.
07:00
But things are changing,
171
420260
2000
Ama bazı şeyler değişiyor,
07:02
and one of the reasons why
172
422260
2000
bunun nedenlerinden biri
07:04
is the digital natives, or Gen-Y.
173
424260
3000
dijital yerliler, ya da gen-Y'ler.
07:07
They're growing up sharing --
174
427260
2000
Paylaşarak büyüyorlar -
07:09
files, video games, knowledge.
175
429260
2000
dokümanlar, video oyunları, bilgi;
07:11
It's second nature to them.
176
431260
2000
onların ikinci bir doğası gibi.
07:13
So we, the millennials -- I am just a millennial --
177
433260
3000
Yani biz, bin yıllıklar - ben bir bin yıllığım -
07:16
are like foot soldiers,
178
436260
3000
piyade erleri gibiyiz,
07:19
moving us from a culture of "me" to a culture of "we."
179
439260
2000
bizi ben kültüründen alıp biz kültürüne taşıyan.
07:21
The reason why it's happening so fast
180
441260
2000
Bunun bu kadar hızlı olmasının nedeni
07:23
is because of mobile collaboration.
181
443260
2000
mobil işbirliği nedeniyledir.
07:25
We now live in a connected age
182
445260
3000
Artık bağlı bir çağda yaşıyoruz,
07:28
where we can locate anyone, anytime, in real-time,
183
448260
3000
herhangi birinin, herhangi bir zamanda, gerçek zamanda
07:31
from a small device in our hands.
184
451260
3000
elimizdeki küçük cihazla yerini tespit edebileceğimiz bir zaman.
07:34
All of this was going through my head
185
454260
2000
Tüm bunlar kafamdan
07:36
towards the end of 2008,
186
456260
2000
2008'in sonuna doğru,
07:38
when, of course, the great financial crash happened.
187
458260
3000
elbette büyük ekonomik kriz olduğunda geçiyordu.
07:41
Thomas Friedman is one of my favorite New York Times columnists,
188
461260
3000
Thomas Friedman benim ne sevdiğim New York Times köşe yazarlarındandır,
07:44
and he poignantly commented
189
464260
2000
ve etkili bir şekilde
07:46
that 2008 is when we hit a wall,
190
466260
3000
doğa ana ve pazarın birlikte
07:49
when Mother Nature and the market
191
469260
3000
'daha fazla yok' dediği bir anda
07:52
both said, "No more."
192
472260
2000
2008'in olduğunu söyledi.
07:54
Now we rationally know
193
474260
2000
Biz mantıklı bir şekilde
07:56
that an economy built on hyper-consumption
194
476260
3000
hiper-tüketim üzerine kurulmuş bir ekonominin
07:59
is a Ponzi scheme. It's a house of cards.
195
479260
3000
bir saadet zinciri olduğunu biliyoruz; kağıttan bir ev.
08:02
Yet, it's hard for us to individually know what to do.
196
482260
3000
Dahası, bizim için bireysel olarak ne yaptığımızı bilmek zor.
08:05
So all of this is a lot of twittering, right?
197
485260
3000
Yani tüm bunlar birçok twitleme demek, değil mi?
08:08
Well it was a lot of noise and complexity in my head,
198
488260
2000
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı,
08:10
until actually I realized it was happening
199
490260
2000
ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı
08:12
because of four key drivers.
200
492260
2000
olduğunu anlayana kadar.
08:14
One, a renewed belief in the importance of community,
201
494260
3000
Bir, topluluğun önemine dair yenilenmiş bir inanç,
08:17
and a very redefinition of what friend and neighbor really means.
202
497260
3000
ve arkadaş ve komşunun gerçekten yeniden tanımlanması.
08:20
A torrent of peer-to-peer social networks
203
500260
3000
Davranış şeklimizi köklü bir şekilde değiştiren
08:23
and real-time technologies,
204
503260
2000
denkler arası sosyal ağların
08:25
fundamentally changing the way we behave.
205
505260
3000
ve gerçek zamanlı teknolojilerin bir sağanağı.
08:28
Three, pressing unresolved environmental concerns.
206
508260
3000
Üç, çözülmemiş çevresel endişelerin baskısı.
08:31
And four, a global recession
207
511260
2000
Ve dört, tüketici davranışlarını
08:33
that has fundamentally shocked
208
513260
2000
kökten bir şekilde şoka uğratan
08:35
consumer behaviors.
209
515260
2000
global bir durgunluk.
08:37
These four drivers
210
517260
2000
Bu dört faktör
08:39
are fusing together
211
519260
2000
birlikte eriyerek
08:41
and creating the big shift --
212
521260
2000
büyük bir değişim yaratıyorlar -
08:43
away from the 20th century,
213
523260
2000
hiper-tüketimle tanımlanmış
08:45
defined by hyper-consumption,
214
525260
2000
20. yüzyıldan uzakta,
08:47
towards the 21st century,
215
527260
2000
işbirlikçi tüketimle tanımlanmış
08:49
defined by collaborative consumption.
216
529260
3000
21. yüzyıla doğru bir kayma.
08:52
I generally believe we're at an inflection point
217
532260
3000
Genel olarak bir kırılma noktasında olduğumuza
08:55
where the sharing behaviors --
218
535260
2000
inanıyorum, paylaşma davranışlarının
08:57
through sites such as Flickr and Twitter
219
537260
2000
çevrimiçi alışkanlıklar haline gelen
08:59
that are becoming second nature online --
220
539260
2000
Flickr ve Twitter gibi siteler aracılığıyla -
09:01
are being applied to offline areas of our everyday lives.
221
541260
3000
günlük hayatımızın çevrimdışı alanlarına da uygulanacağına inanıyorum.
09:04
From morning commutes to the way fashion is designed
222
544260
3000
Sabah işe gitmekten modanın tasarlanma şekline,
09:07
to the way we grow food,
223
547260
2000
yiyecek yetiştirme şekline kadar,
09:09
we are consuming and collaborating once again.
224
549260
3000
tüketiyoruz ve bir kez daha işbirliği yapıyoruz.
09:14
So my co-author, Roo Rogers, and I
225
554260
3000
Birlikte yazdığımız arkadaşım Roo Rogers ve ben
09:17
have actually gathered thousands of examples
226
557260
2000
aslında tüm dünyadan işbirlikçi tüketim ile ilgili
09:19
from all around the world of collaborative consumption.
227
559260
2000
binlerce örneği bir araya getirdik.
09:21
And although they vary enormously
228
561260
2000
Ve büyük ölçüde olgunluk ve amaç
09:23
in scale, maturity and purpose,
229
563260
2000
açısından farklılık gösterseler de,
09:25
when we dived into them,
230
565260
2000
içine daldığımızda,
09:27
we realized that they could actually be organized into three clear systems.
231
567260
3000
aslında üç açık sisteme bölünmüş şekilde düzenlenebileceklerini fark ettik.
09:30
The first is redistribution markets.
232
570260
3000
İlki, yeniden dağıtım pazarları.
09:33
Redistribution markets, just like Swaptree,
233
573260
3000
Yeniden dağıtım pazarları - Swaptree gibi -
09:36
are when you take a used, or pre-owned, item
234
576260
2000
kullanılmış ya da başkasının olan ürünü aldığınızda
09:38
and move it from where it's not needed
235
578260
2000
ve ihtiyaç duyulmayan yerden alarak
09:40
to somewhere, or someone, where it is.
236
580260
3000
olduğu yere ya da kişiye ulaştırdığınız yerler.
09:43
They're increasingly thought of as the fifth 'R' --
237
583260
2000
Giderek daha fazla beşinci 'R' olarak düşünülüyorlar -
09:45
reduce, reuse, recycle, repair
238
585260
2000
azalt, yeniden kullan, dönüştür, tamir et
09:47
and redistribute --
239
587260
2000
ve yeniden dolaşıma sok -
09:49
because they stretch the life cycle of a product
240
589260
2000
çünkü bir ürünün yaşam döngüsünü uzatıyorlar
09:51
and thereby reduce waste.
241
591260
2000
ve bu şekilde atığı azaltıyorlar.
09:53
The second is collaborative lifestyles.
242
593260
3000
İkincisi işbirlikçi yaşam şekilleri.
09:56
This is the sharing of resources
243
596260
2000
Bu, para, yetenek ve zaman gibi
09:58
of things like money, skills and time.
244
598260
3000
şeylerin paylaşımı ve kaynakları.
10:01
I bet, in a couple of years,
245
601260
2000
İddiaya girerim ki, birkaç yıl
10:03
that phrases like "coworking"
246
603260
2000
içinde, birlikte çalışma ve
10:05
and "couchsurfing" and "time banks"
247
605260
3000
kanepe sörfü ve zaman bankaları gibi
10:08
are going to become a part of everyday vernacular.
248
608260
3000
ifadeler günlük dilin bir parçası haline gelecek.
10:11
One of my favorite examples of collaborative lifestyles
249
611260
3000
Benim işbirlikçi yaşam şekillerine en favori örneklerimden
10:14
is called Landshare.
250
614260
2000
biri toprakpaylaşımı.
10:16
It's a scheme in the U.K.
251
616260
2000
İngiltere'den bir proje,
10:18
that matches Mr. Jones,
252
618260
2000
arka bahçesinde fazladan
10:20
with some spare space in his back garden,
253
620260
3000
biraz yer olan Bay Jones'u, bir şey yetiştirmek
10:23
with Mrs. Smith, a would-be grower.
254
623260
3000
isteyen Bayan Smith ile eşleştiriyor.
10:26
Together they grow their own food.
255
626260
2000
Birlikte kendi yiyeceklerini üretiyorlar.
10:28
It's one of those ideas that's so simple, yet brilliant,
256
628260
3000
Çok basit, ancak çok parlak şu fikirlerden bir tanesi,
10:31
you wonder why it's never been done before.
257
631260
3000
neden daha önce düşünülmediğine şaşarsınız.
10:34
Now, the third system
258
634260
2000
Üçüncü sistem ise
10:36
is product-service systems.
259
636260
2000
ürün servis sistemleri.
10:38
This is where you pay for the benefit of the product --
260
638260
2000
Bu ürünün yararına ödeme yaptığınız yer -
10:40
what it does for you --
261
640260
2000
size faydası -
10:42
without needing to own the product outright.
262
642260
2000
anında ürüne sahip olmanız gerekmiyor.
10:44
This idea is particularly powerful
263
644260
3000
Bu özellikle boşta çalışma
10:47
for things that have
264
647260
2000
kapasitesi olan
10:49
high-idling capacity.
265
649260
2000
şeyler için güçlü bir fikir.
10:51
And that can be anything from baby goods
266
651260
2000
Ve bebek eşyalarından kılık kıyafete kadar
10:53
to fashions to --
267
653260
2000
her şey olabilir -
10:55
how many of you have a power drill,
268
655260
2000
Kaçınızın elektrikli matkabı var?
10:57
own a power drill? Right.
269
657260
2000
Elektrikli matkap? Tabii.
10:59
That power drill will be used around 12 to 13 minutes
270
659260
3000
Bu elektrikli matkap tüm hayatı boyunca sadece
11:02
in its entire lifetime.
271
662260
2000
12 ila 13 dakika kullanılacak.
11:04
(Laughter)
272
664260
2000
(Gülüşmeler)
11:06
It's kind of ridiculous, right?
273
666260
2000
Biraz saçma, değil mi?
11:08
Because what you need is the hole, not the drill.
274
668260
2000
Çünkü ihtiyacınız olan delik, matkap değil.
11:10
(Laughter)
275
670260
2000
(Gülüşmeler)
11:12
(Applause)
276
672260
2000
(Alkışlar)
11:14
So why don't you rent the drill,
277
674260
2000
Peki neden matkabı kiralamıyorsunuz,
11:16
or, even better, rent out your own drill to other people
278
676260
2000
ya da daha iyisi, kendi matkabınızı diğerlerine kiralayıp
11:18
and make some money from it?
279
678260
2000
biraz para kazanmıyorsunuz?
11:20
These three systems are coming together,
280
680260
3000
Bu üç sistem ortak noktada buluşuyorlar,
11:23
allowing people to share resources
281
683260
2000
insanlara yaşam tarzlarından ya da
11:25
without sacrificing their lifestyles,
282
685260
2000
kıymet verdikleri kişisel özgürlüklerinden
11:27
or their cherished personal freedoms.
283
687260
2000
vazgeçmeden kaynaklarını kullanma izni veriyorlar.
11:29
I'm not asking people
284
689260
2000
İnsanlardan kum havuzunda
11:31
to share nicely in the sandpit.
285
691260
2000
uslu bir şekilde paylaşmalarını istemiyorum.
11:35
So I want to just give you an example
286
695260
2000
Size işbirlikçi tüketimin davranış değişikliğinde
11:37
of how powerful collaborative consumption can be
287
697260
2000
ne kadar güçlü olduğuna dair
11:39
to change behaviors.
288
699260
2000
sadece bir örnek vereceğim.
11:41
The average car
289
701260
2000
Ortalama bir arabanın
11:43
costs 8,000 dollars a year to run.
290
703260
3000
yıllık maliyeti 8.000 dolardır.
11:46
Yet, that car sits idle
291
706260
2000
Üstelik, bu araba günde
11:48
for 23 hours a day.
292
708260
2000
23 saat durmaktadır.
11:50
So when you consider these two facts,
293
710260
2000
İşte bu iki gerçeği değerlendirirseniz,
11:52
it starts to make a little less sense
294
712260
2000
bir tanesine sahip olmak açıkça
11:54
that we have to own one outright.
295
714260
3000
daha az mantıklı gelmeye başlar.
11:57
So this is where car-sharing companies
296
717260
2000
İşte bu Zipcar ve GoGet gibi
11:59
such as Zipcar and GoGet come in.
297
719260
2000
araba paylaşım şirketlerinin ortaya çıktığı andır.
12:01
In 2009,
298
721260
2000
2009'da,
12:03
Zipcar took 250 participants
299
723260
2000
Zipcar 13 şehirdeki 250 katılımcıyı
12:05
from across 13 cities --
300
725260
3000
aldı ve hepsi de
12:08
and they're all self-confessed car addicts
301
728260
2000
araba bağımlısı olduğunu itiraf ediyordu
12:10
and car-sharing rookies --
302
730260
2000
ve araba paylaşımında acemiydi -
12:12
and got them to surrender their keys for a month.
303
732260
3000
bir ay boyunca anahtarlarından vazgeçmelerini sağladı.
12:15
Instead, these people had to walk,
304
735260
2000
Yerine, bu insanlar yürümek, bisiklete,
12:17
bike, take the train,
305
737260
2000
trene binmek ya da
12:19
or other forms of public transport.
306
739260
2000
diğer toplu taşıma yöntemlerini kullanmak zorundaydı.
12:21
They could only use their Zipcar membership
307
741260
2000
Sadece gerekli olduğunda Zipcar üyeliklerini
12:23
when absolutely necessary.
308
743260
2000
kullanabileceklerdi.
12:25
The results of this challenge after just one month
309
745260
3000
Sadece bir aylık bu deneyin sonuçları
12:28
was staggering.
310
748260
2000
sarsıcıydı.
12:30
It's amazing that 413 lbs were lost
311
750260
2000
Sadece fazladan egzersizden dolayı
12:32
just from the extra exercise.
312
752260
3000
187 kg kaybedilmesi inanılmazdı.
12:35
But my favorite statistic
313
755260
2000
Ama benim en sevdiğim
12:37
is that 100
314
757260
2000
istatistik şuydu,
12:39
out of the 250 participants
315
759260
3000
250 katılımcıdan 100'ü
12:42
did not want their keys back.
316
762260
3000
anahtarlarını geri istemedi.
12:45
In other words, the car addicts
317
765260
2000
Diğer bir deyişle, araba bağımlıları
12:47
had lost their urge to own.
318
767260
2000
sahip olma arzularını kaybetmişlerdi.
12:49
Now products-service systems have been around for years.
319
769260
3000
Ürün servis sistemleri yıllardır kullanılıyor.
12:52
Just think of libraries and laundrettes.
320
772260
2000
Kütüphaneleri ve çamaşırhaneleri düşünün.
12:54
But I think they're entering a new age,
321
774260
2000
Ancak yeni bir çağa girdiklerini düşünüyorum,
12:56
because technology makes sharing
322
776260
2000
çünkü teknoloji paylaşımı zorlamadan
12:58
frictionless and fun.
323
778260
2000
ve eğlenceli hale getiriyor.
13:00
There's a great quote that was written in the New York Times
324
780260
3000
New York Times'ta yazılmış harika bir alıntı var, şöyle diyor,
13:03
that said, "Sharing is to ownership
325
783260
2000
'Paylaşıma karşı mülkiyet,
13:05
what the iPod is to the 8-track,
326
785260
3000
iPod'a karşı 8-kanallı, güneş enerjisine
13:08
what solar power is to the coal mine."
327
788260
3000
karşı kömür madeni demektir.'
13:11
I believe also, our generation,
328
791260
3000
Ben de inanıyorum, bizim neslimiz,
13:14
our relationship to satisfying what we want
329
794260
3000
bizim istediğimizi tatmin edecek olanla ilişkimiz
13:17
is far less tangible
330
797260
2000
daha önce gelen
13:19
than any other previous generation.
331
799260
2000
nesillerden çok daha az somut.
13:21
I don't want the DVD; I want the movie it carries.
332
801260
3000
DVD'yi istemiyorum, içindeki filmi istiyorum.
13:24
I don't want a clunky answering machine;
333
804260
2000
Hantal bir telesekreter istemiyorum,
13:26
I want the message it saves.
334
806260
2000
sakladığı mesajı istiyorum.
13:28
I don't want a CD; I want the music it plays.
335
808260
3000
CD istemiyorum, çaldığı müziği istiyorum.
13:31
In other words, I don't want stuff;
336
811260
3000
Diğer bir deyişle, şeyleri istemiyorum,
13:34
I want the needs or experiences it fulfills.
337
814260
3000
karşılayacağı ihtiyaçları ve deneyimleri istiyorum.
13:37
This is fueling a massive shift
338
817260
3000
Bu büyük bir değişimi besliyor,
13:40
from where usage trumps possessions --
339
820260
2000
kullanımın sahip olmayı gölgede bıraktığı yerden -
13:42
or as Kevin Kelly, the editor of Wired magazine, puts it,
340
822260
3000
ya da Wired dergisi editörü Kevin Kelly'nin söylediği gibi,
13:45
"where access is better than ownership."
341
825260
3000
'Ulaşımın sahip olmaktan daha iyi olduğu.'
13:48
Now as our possessions
342
828260
2000
Sahip olduklarımız bir buluta
13:50
dematerialize into the cloud,
343
830260
2000
dönüştükçe, bulanık bir çizgi
13:52
a blurry line is appearing
344
832260
2000
ortaya çıkıyor, benim olan ile
13:54
between what's mine, what's yours,
345
834260
2000
senin olan arasında ve bizim olan
13:56
and what's ours.
346
836260
2000
arasında.
13:58
I want to give you one example
347
838260
2000
Bu evrimin ne kadar hızlı olduğuna
14:00
that shows how fast this evolution is happening.
348
840260
3000
dair bir örnek vermek istiyorum.
14:03
This represents an eight-year time span.
349
843260
3000
Bu sekiz yıllık bir zaman dilimini anlatıyor.
14:06
We've gone from traditional car-ownership
350
846260
3000
Geleneksel araba mülkiyetinden, araba paylaşım
14:09
to car-sharing companies, such as Zipcar and GoGet,
351
849260
3000
şirketlerine - Zipcar ve GoGet gibi - en yeni giriş ile
14:12
to ride-sharing platforms that match rides
352
852260
3000
eşleştirildiği, denklerin araba kiralaması
14:15
to the newest entry, which is peer-to-peer car rental,
353
855260
3000
şeklinde olan yol paylaşma platformlarına,
14:18
where you can actually make money
354
858260
3000
buralarda aslında günde 23 saat
14:21
out of renting that car that sits idle for 23 hours a day
355
861260
3000
kullanılmadan duran arabayı komşunuza kiralayarak
14:24
to your neighbor.
356
864260
2000
para kazanabilirsiniz.
14:26
Now all of these systems
357
866260
2000
Şimdi elbette tüm bu sistemler
14:28
require a degree of trust,
358
868260
2000
bir derece güven gerektiriyor
14:30
and the cornerstone to this working
359
870260
2000
ve bu işleyişin mihenk taşı
14:32
is reputation.
360
872260
2000
itibar.
14:34
Now in the old consumer system,
361
874260
2000
Eski tüketici sisteminde,
14:36
our reputation didn't matter so much,
362
876260
2000
itibarınız çok da fazla önemli değildir,
14:38
because our credit history was far more important
363
878260
2000
çünkü her hangi bir denk değerlendirmesinde
14:40
that any kind of peer-to-peer review.
364
880260
3000
kredi geçmişiniz çok daha önemlidir.
14:43
But now with the Web, we leave a trail.
365
883260
3000
Ama şimdi Web'le, bir iz bırakıyoruz.
14:46
With every spammer we flag,
366
886260
3000
İşaretlediğimiz her spam yollayanla,
14:49
with every idea we post, comment we share,
367
889260
3000
postaladığımız her fikirle, paylaştığımız her yorumla
14:52
we're actually signaling how well we collaborate,
368
892260
2000
aslında ne kadar iyi işbirliği ettiğimizi ve güvenilir
14:54
and whether we can or can't be trusted.
369
894260
3000
olup olmadığımızı işaretliyoruz.
14:57
Let's go back to my first example,
370
897260
2000
Haydi ilk örneğime geri dönelim,
14:59
Swaptree.
371
899260
2000
Swaptree.
15:01
I can see that Rondoron
372
901260
2000
Rondoron'un yüzde yüz
15:03
has completed 553 trades
373
903260
3000
başarıyla 553 alışveriş
15:06
with a 100 percent success rate.
374
906260
3000
gerçekleştirdiğini görebiliyorum.
15:09
In other words, I can trust him or her.
375
909260
3000
Diğer bir deyişle, kadın ya da erkek, ona güvenebilirim.
15:13
Now mark my words,
376
913260
2000
Şimdi sözlerime dikkat edin,
15:15
it's only a matter of time
377
915260
2000
Google benzeri bir arama
15:17
before we're going to be able to perform a Google-like search
378
917260
3000
yapıp itibarımızın tümünü görebildiğimiz bir döküm
15:20
and see a cumulative picture
379
920260
2000
göreceğimiz zaman
15:22
of our reputation capital.
380
922260
2000
çok da uzak değil.
15:24
And this reputation capital
381
924260
2000
Ve bu itibar dökümü
15:26
will determine our access to collaborative consumption.
382
926260
3000
işbirlikçi tüketime ulaşmamızı belirleyecek.
15:29
It's a new social currency, so to speak,
383
929260
2000
Bu yeni bir sosyal para birimi, denilebilir,
15:31
that could become as powerful as our credit rating.
384
931260
3000
bizim kredi değerlendirmemiz kadar güçlü olabilecek bir birim.
15:35
Now as a closing thought,
385
935260
2000
Şimdi, kapanış düşüncesi olarak,
15:37
I believe we're actually in a period
386
937260
3000
aslında muazzam boşluk ve tükenmişliğin
15:40
where we're waking up
387
940260
2000
mahmurluğundan
15:42
from this humongous hangover
388
942260
2000
uyandığımız bir dönemde
15:44
of emptiness and waste,
389
944260
2000
olduğumuza inanıyorum,
15:46
and we're taking a leap
390
946260
2000
ve toplum ve bireysel kimliğimize
15:48
to create a more sustainable system
391
948260
2000
hizmet eden içsel ihtiyaçlarımız için
15:50
built to serve our innate needs
392
950260
2000
kurulmuş daha sürdürülebilir
15:52
for community and individual identity.
393
952260
3000
bir sistem yaratmak için bir atılım yapıyoruz.
15:55
I believe it will be referred to
394
955260
2000
Bir devrim olarak nitelendirileceğine
15:57
as a revolution, so to speak --
395
957260
2000
inanıyorum, deyim yerindeyse --
15:59
when society, faced with great challenges,
396
959260
3000
toplum büyük zorluklarla yüz yüze kaldığında,
16:02
made a seismic shift
397
962260
2000
kişinin alması ve harcamasından
16:04
from individual getting and spending
398
964260
2000
ortak kazanca doğru deprem gücünde
16:06
towards a rediscovery of collective good.
399
966260
3000
bir yön değiştirme gerçekleştiriyor.
16:09
I'm on a mission to make sharing cool.
400
969260
3000
Paylaşımı mükemmel kılmak benim misyonum.
16:12
I'm on a mission to make sharing hip.
401
972260
2000
Paylaşımı moda haline getirmek benim misyonum.
16:14
Because I really believe
402
974260
2000
Çünkü gerçekten
16:16
it can disrupt outdated modes of business,
403
976260
2000
çağdışı iş yapma biçimlerini altüst edeceğine,
16:18
help us leapfrog
404
978260
2000
aşırı-tüketimin
16:20
over wasteful forms of hyper-consumption
405
980260
2000
savurgan şekillerini aşmamıza yardım edeceğine
16:22
and teach us when enough really is enough.
406
982260
3000
ve yeterlinin ne zaman yeterli olacağını öğreteceğine inanıyorum.
16:25
Thank you very much.
407
985260
2000
Çok teşekkürler.
16:27
(Applause)
408
987260
2000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7