Leyla Acaroglu: Paper beats plastic? How to rethink environmental folklore

Leyla Acaroglu: Kâğıt plastiği yener mi? Çevresel inançları tekrar gözden geçirmenin yolu.

276,153 views

2014-02-11 ・ TED


New videos

Leyla Acaroglu: Paper beats plastic? How to rethink environmental folklore

Leyla Acaroglu: Kâğıt plastiği yener mi? Çevresel inançları tekrar gözden geçirmenin yolu.

276,153 views ・ 2014-02-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Zeynep Ersoy
00:12
So imagine, you're in the supermarket,
0
12705
2650
Düşünün ki, bir süpermarkettesiniz,
00:15
you're buying some groceries,
1
15355
1581
yiyecek alışverişi yapıyorsunuz
00:16
and you get given the option
2
16936
1625
ve size plastik veya
00:18
for a plastic or a paper shopping bag.
3
18561
3635
kâğıt torba kullanma tercihleri sunuluyor.
00:22
Which one do you choose if you want to do
4
22196
2190
Çevre için doğru olanı yapmak istiyorsanız
00:24
the right thing by the environment?
5
24386
2416
hangisini seçerdiniz?
00:26
Most people do pick the paper.
6
26802
1881
Çoğu insan kâğıdı seçer.
00:28
Okay, let's think of why.
7
28683
1228
Evet, niye böyle olduğunu düşünelim.
00:29
It's brown to start with.
8
29911
1693
Öncelikle, kağıt kahverengi renklidir.
00:31
Therefore, it must be good for the environment.
9
31604
1476
Bu yüzden, çevre için iyi olmalı.
00:33
It's biodegradable. It's reusable.
10
33080
2518
Biyobozunurdur. Yeniden kullanılabilir.
00:35
In some cases, it's recyclable.
11
35598
1950
Bazı durumlarda, geri dönüştürülebilir.
00:37
So when people are looking at the plastic bag,
12
37548
2794
İnsanların plastik torbaya baktıklarında,
00:40
it's likely they're thinking of something like this,
13
40342
2930
şöyle bir şey düşünüyor olmaları muhtemeldir,
00:43
which we all know is absolutely terrible,
14
43272
2383
ki bunun kesinlikle berbat olduğunu hepimiz biliyoruz
00:45
and we should be avoiding at all expenses
15
45655
2216
ve bu türden çevresel felaketlere
00:47
these kinds of environmental damages.
16
47871
2355
ne pahasına olursa olsun engel olmalıyız.
00:50
But people are often not thinking
17
50226
2213
Ancak, insanlar genellikle böyle
00:52
of something like this,
18
52439
2018
bir şey düşünmüyorlar,
00:54
which is the other end of the spectrum.
19
54457
2578
bu da işin diğer yüzü.
00:57
When we produce materials,
20
57035
2767
Materyalleri üretirken,
00:59
we need to extract them from the environment,
21
59802
1630
onları çevreden elde etmek
01:01
and we need a whole bunch of environmental impacts.
22
61432
3904
ve bir sürü çevresel etki bırakmak zorundayız.
01:05
You see, what happens is, when we need
23
65336
2176
Yani olan şudur, karmaşık seçimler
01:07
to make complex choices,
24
67512
1977
yapmaya mecbur kaldığımızda,
01:09
us humans like really simple solutions,
25
69489
2421
biz insanlar gerçekten basit çözümleri severiz
01:11
and so we often ask for simple solutions.
26
71910
2616
ve genellikle basit çözümler ararız.
01:14
And I work in design.
27
74526
1473
Ben tasarımda çalışıyorum.
01:15
I advise designers
28
75999
1511
Tasarımcılara ve yenilikçilere
01:17
and innovators around sustainability,
29
77510
2265
sürdürülebilirlikle ilgili tavsiyelerde bulunuyorum
01:19
and everyone always says to me, "Oh Leyla,
30
79775
1554
ve herkes bana hep şöyle diyor, "Leyla,
01:21
I just want the eco-materials."
31
81329
1922
sadece çevreye zarar vermeyen malzemeleri istiyorum."
01:23
And I say, "Well, that's very complex,
32
83251
2284
Ve ben de şöyle diyorum, "Peki, ama bu çok karmaşık
01:25
and we'll have to spend four hours talking about
33
85535
1829
ve çevreye zarar vermeyen malzemenin tam olarak ne demek olduğu
01:27
what exactly an eco-material means,
34
87364
1915
hakkında konuşmak için dört saat harcamak zorundayız,
01:29
because everything at some point
35
89279
1920
çünkü bir noktada her şey
01:31
comes from nature,
36
91199
1945
doğadan geliyor
01:33
and it's how you use the material
37
93144
2095
ve çevresel etkiyi belirleyen şey
01:35
that dictates the environmental impact.
38
95239
3041
malzemeyi nasıl kullandığındır "
01:38
So what happens is, we have to rely
39
98280
1789
Yani olan şu ki, karar verirken
01:40
on some sort of intuitive framework
40
100069
2058
bir tür sezgisel çerçeveye
01:42
when we make decisions.
41
102127
1575
güvenmek zorundayız.
01:43
So I like to call that intuitive framework
42
103702
2330
İşte bu sezgisel çerçeveyi,
01:46
our environmental folklore.
43
106032
2595
çevresel inançlarımız olarak adlandırmak istiyorum.
01:48
It's either the little voice at the back of your head,
44
108627
2757
Ya kafanızın içindeki küçük sestir bu
01:51
or it's that gut feeling you get
45
111384
2272
veya doğru olanı yaptığınız zaman sahip olduğunuz
01:53
when you've done the right thing,
46
113656
1580
içgüdüsel histir,
01:55
so when you've picked the paper bag
47
115236
1548
yani kâğıt torbayı seçtiğinizde
01:56
or when you've bought a fuel-efficient car.
48
116784
3115
veya benzin tasarruflu arabayı aldığınızda.
01:59
And environmental folklore is a really important thing
49
119899
2959
Ve çevresel inançlar gerçekten çok önemlidir,
02:02
because we're trying to do the right thing.
50
122858
2448
çünkü doğru olanı yapmaya çalışıyoruz.
02:05
But how do we know if we're actually
51
125306
2344
Ancak, kişisel olarak, profesyonel olarak
02:07
reducing the net environmental impacts
52
127650
2323
ve toplum olarak eylemlerimizin
02:09
that our actions as individuals and as professionals
53
129973
3341
aslında doğal çevre üzerinde olan
02:13
and as a society are actually having
54
133314
2168
net çevresel etkisini
02:15
on the natural environment?
55
135482
2705
gerçekten azalttığımızı nereden biliyoruz?
02:18
So the thing about environmental folklore is
56
138187
1843
İşte çevresel inançlar,
02:20
it tends to be based on our experiences,
57
140030
2055
genelde deneyimlerimize dayalıdır,
02:22
the things we've heard from other people.
58
142085
1731
diğer insanlardan duyduğumuz şeylerdir.
02:23
It doesn't tend to be based on any scientific framework.
59
143816
2640
Genellikle herhangi bir bilimsel çerçeveye dayalı değildir.
02:26
And this is really hard, because we live
60
146456
1667
Ve bu çok zordur, çünkü
02:28
in incredibly complex systems.
61
148123
2020
inanılmaz karmaşık sistemler içerisinde yaşıyoruz.
02:30
We have the human systems
62
150143
1720
Nasıl iletişim ve ilişki kurulacağına
02:31
of how we communicate and interrelate
63
151863
1766
dair beşeri kurallarımız
02:33
and have our whole constructed society,
64
153629
2515
ve bütünüyle kurgulanmış toplumlarımız var.
02:36
We have the industrial systems, which is essentially the entire economy,
65
156144
3893
Aslında ekonominin bütünü olan endüstriyel sistemlerimiz var
02:40
and then all of that has to operate
66
160037
1853
ve bunların hepsi en büyük,
02:41
within the biggest system,
67
161890
1525
ve bence en önemli olan sistemin
02:43
and, I would argue, the most important,
68
163415
2092
içinde çalışmak zorunda,
02:45
the ecosystem.
69
165507
1656
ekosistemin.
02:47
And you see, the choices that we make
70
167163
1862
Ve gördüğünüz gibi, birey olarak
02:49
as an individual,
71
169025
1433
yaptığımız bütün seçimlerin,
02:50
but the choices that we make
72
170458
1311
sahip olduğumuz her işte
02:51
in every single job that we have,
73
171769
2159
yaptığımız seçimlerin,
02:53
no matter how high or low you are in the pecking order,
74
173928
2620
hiyerarşi içinde ne denli yukarıda ya da aşağıda olursanız olun,
02:56
has an impact on all of these systems.
75
176548
3051
bu sistemler üzerinde etkisi vardır.
02:59
And the thing is that we have to find ways
76
179599
2335
Ve eğer gerçekten sürekliliği ele alacaksak,
03:01
if we're actually going to address sustainability
77
181934
1939
çareler bulmak zorundayız,
03:03
of interlocking those complex systems
78
183873
3148
bu karmaşık sistemleri birbirine bağlamak
03:07
and making better choices that result
79
187021
2944
ve net çevresel kazanımlar sağlayacak
03:09
in net environmental gains.
80
189965
2584
daha iyi seçimler yapmak üzere.
03:12
What we need to do is we need to learn
81
192549
1648
Yapmamız gereken şey, daha azla
03:14
to do more with less.
82
194197
2076
daha fazla şey yapmayı öğrenmek.
03:16
We have an increasing population,
83
196273
1891
Artan bir nüfusumuz var
03:18
and everybody likes their mobile phones,
84
198164
1834
ve herkes cep telefonunu seviyor,
03:19
especially in this situation here.
85
199998
2115
özellikle burada bu durumda.
03:22
So we need to find innovative ways of solving some of these problems that we face.
86
202113
4055
Bu sebeple karşı karşıya olduğumuz bu sorunların bazılarını çözmek için yenilikçi yollar bulmak zorundayız.
03:26
And that's where this process called life cycle thinking comes in.
87
206168
3195
Ve hayat döngüsü düşüncesi denen süreç, işte burada ortaya çıkıyor.
03:29
So essentially, everything that is created
88
209366
2687
Esasen yaratılan herşey,
03:32
goes through a series of life cycle stages,
89
212053
2511
bir dizi hayat döngüsü evresi içinden geçiyor
03:34
and we use this scientific process
90
214564
1862
ve bu sistemlerin teknik kısımlarında
03:36
called life cycle assessment,
91
216426
1724
yaptığımız her şeyin doğal çevreyi nasıl etkileyeceği ile
03:38
or in America, you guys say life cycle analysis,
92
218150
2741
ilgili daha net bir resme sahip olmak için
03:40
in order to have a clearer picture of how
93
220891
3547
hayat döngüsü değerlendirmesi adı verilen
03:44
everything that we do in the technical part of those systems
94
224438
3806
bilimsel bir süreç kullanıyoruz
03:48
affects the natural environment.
95
228244
1781
veya Amerika'da sizin söylediğiniz şekliyle hayat döngüsü analizi.
03:50
So we go all the way back
96
230025
1970
03:51
to the extraction of raw materials,
97
231995
2203
Bu yüzden, ta ham maddenin
çıkarılmasına dek gideriz
03:54
and then we look at manufacturing,
98
234198
1817
ve sonra üretime bakarız,
03:56
we look at packaging and transportation,
99
236015
1859
paketleme ve ulaşıma bakarız,
03:57
use, and end of life,
100
237874
1650
kullanıma ve ömrünün sonuna
03:59
and at every single one of these stages,
101
239524
2917
ve bu aşamaların her birinde
04:02
the things that we do
102
242441
1519
yaptığımız şeylerin
04:03
have an interaction with the natural environment,
103
243960
1831
doğal çevreyle etkileşimi vardır
04:05
and we can monitor how that interaction
104
245791
2488
ve biz bu etkileşimin
04:08
is actually affecting the systems and services
105
248279
3730
dünyadaki hayatı mümkün kılan
04:12
that make life on Earth possible.
106
252009
1915
sistemleri ve hizmetleri gerçekte nasıl etkilediğini izleyebiliriz.
04:13
And through doing this,
107
253924
1636
Ve bunu yaparak,
04:15
we've learned some absolutely fascinating things.
108
255560
4290
gerçekten çok etkileyici şeyler öğrendik.
04:19
And we've busted a bunch of myths.
109
259850
1713
Ve birçok efsaneyi yok ettik.
04:21
So to start with, there's a word that's used a lot.
110
261563
4988
Öncelikle, çok kullanılan bir kelime var.
04:26
It's used a lot in marketing,
111
266551
1733
Pazarlamada çok kullanılır
04:28
and it's used a lot, I think, in our conversation
112
268284
2000
ve bence sürdürülebilirlik hakkında
04:30
when we're talking about sustainability,
113
270284
1933
konuşurken çok kullanılır
04:32
and that's the word biodegradability.
114
272217
2446
ve bu kelime biyobozunurluktur.
04:34
Now biodegradability is a material property;
115
274663
4948
Bakın, biyobozunurluk bir maddenin özelliğidir,
04:39
it is not a definition of environmental benefits.
116
279611
3248
bir çevresel yarar tanımı değildir.
04:42
Allow me to explain.
117
282859
1903
Şöyle açıklayayım.
04:44
When something natural,
118
284762
1692
Doğal bir şey,
04:46
something that's made from a cellulose fiber
119
286454
1961
selüloz lifinden meydana gelen bir şey,
04:48
like a piece of bread, even, or any food waste,
120
288415
3528
örneğin bir parça ekmek, hatta herhangi bir yemek artığı
04:51
or even a piece of paper,
121
291943
2288
veya bir parça kâğıt,
04:54
when something natural ends up
122
294231
1814
doğal bir şey doğal ortamda
04:56
in the natural environment, it degrades normally.
123
296045
2623
son bulunca, normal bir şekilde bozunur.
04:58
Its little carbon molecules that it stored up
124
298668
1864
Büyürken depoladığı küçük karbon molekülleri
05:00
as it was growing are naturally released
125
300532
2137
doğal bir şekilde karbondioksit olarak
05:02
back into the atmosphere as carbon dioxide,
126
302669
2580
atmosfere tekrar salınır,
05:05
but this is a net situation.
127
305249
1974
buradaki durum nettir.
05:07
Most natural things
128
307223
1365
Çoğu doğal şey
05:08
don't actually end up in nature.
129
308588
1607
aslında doğada son bulmaz.
05:10
Most of the things, the waste that we produce, end up in landfill.
130
310195
3411
Çoğu şey, ürettiğimiz çoğu atık, çöp sahasında son bulur.
05:13
Landfill is a different environment.
131
313609
2399
Çöp sahası farklı bir çevredir.
05:16
In landfill, those same carbon molecules
132
316008
2443
Çöplüklerde, aynı karbon molekülleri
05:18
degrade in a different way,
133
318451
1518
farklı şekilde bozunur,
05:19
because a landfill is anaerobic.
134
319969
1912
çünkü çöp sahaları anaerobiktir.
05:21
It's got no oxygen. It's tightly compacted and hot.
135
321881
3418
Oksijen bulunmaz. Sıkışık ve sıcaktır.
05:25
Those same molecules, they become methane,
136
325299
2348
Aynı moleküller metan haline gelir
05:27
and methane is a 25 times more potent
137
327647
2918
ve metan karbondioksitten 25 kat daha güçlü
05:30
greenhouse gas than carbon dioxide.
138
330565
2853
bir sera gazıdır.
05:33
So our old lettuces and products
139
333418
2753
Biyobozunur materyallerden meydana gelen,
05:36
that we have thrown out that are made
140
336171
1579
attığımız eski
05:37
out of biodegradable materials,
141
337750
1570
marullar ve ürünler
05:39
if they end up in landfill,
142
339320
1735
eğer çöp sahasında sonlanırsa,
05:41
contribute to climate change.
143
341055
2026
iklim değişikliğine yol açarlar.
05:43
You see, there are facilities now
144
343081
1392
Bakın, artık bu metanı alıp
05:44
that can actually capture that methane
145
344473
1704
güç üretebilen
05:46
and generate power,
146
346177
1438
tesisler var,
05:47
displacing the need for fossil fuel power,
147
347615
2791
fosil yakıt kaynaklı güç ihtiyacını ortadan kaldırıyorlar,
05:50
but we need to be smart about this.
148
350406
1465
ancak bu konuda akıllı davranmalıyız.
05:51
We need to identify how we can start to leverage
149
351871
3165
Halihazırda yapılmakta olan bu tip şeylerden
05:55
these types of things that are already happening
150
355036
2304
nasıl yararlanmaya başlayacağımızı saptamalıyız
05:57
and start to design systems and services
151
357340
1868
ve bu sorunları azaltacak sistemler
05:59
that alleviate these problems.
152
359208
1883
ve hizmetler tasarlamaya başlamalıyız.
06:01
Because right now, what people do is they turn around and they say,
153
361091
3245
Çünkü şimdi insanların yaptığı şey dönüp şöyle söylemek,
06:04
"Let's ban plastic bags. We'll give people paper
154
364336
2559
"Plastik torbaları yasaklayalım. İnsanlara kâğıt torba
06:06
because that is better for the environment."
155
366895
1927
veririz, çünkü çevre için daha iyi."
06:08
But if you're throwing it in the bin,
156
368822
1418
Ancak onu çöpe atıyorsanız
06:10
and your local landfill facility
157
370240
1463
ve yerel çöp tesisleriniz
06:11
is just a normal one,
158
371703
2421
normal olanlardansa,
06:14
then we're having what's called a double negative.
159
374124
4906
o zaman ikili olumsuzluk dediğimiz şey ortaya çıkıyor.
06:19
I'm a product designer by trade.
160
379030
3164
Benim mesleğim ürün tasarımcılığı.
06:22
I then did social science.
161
382194
1192
Sonra sosyal bilimler okudum.
06:23
And so I'm absolutely fascinated
162
383386
1417
Ve tüketim ürünleri konusunda
06:24
by consumer goods and how the consumer goods
163
384803
1999
ve hayatımızı dolduran
06:26
that we have kind of become immune to
164
386802
2122
bir çeşit bağışık hâle geldiğimiz tüketim ürünlerinin
06:28
that fill our lives
165
388924
1238
doğal çevreye nasıl etkisi
06:30
have an impact on the natural environment.
166
390162
1808
olduğu konusunda tamamen büyülenmiş durumdayım.
06:31
And these guys are, like, serial offenders,
167
391970
2613
Ve bu eşyalar seri suçlu gibiler
06:34
and I'm pretty sure everyone in this room
168
394583
1863
ve eminim ki bu odada bulunan herkes
06:36
has a refrigerator.
169
396446
1630
bir buzdolabına sahiptir.
06:38
Now America has this amazing ability
170
398076
1632
Evet, Amerika'nın buzdolaplarını giderek büyütmek
06:39
to keep growing refrigerators.
171
399708
2009
gibi bir kabiliyeti var.
06:41
In the last few years, they've grown one cubic foot
172
401717
1978
Son birkaç yılda, ortalama bir kübik fit
06:43
on average, the standard size
173
403695
1848
büyüdüler, bir buzdolabının
06:45
of a refrigerator.
174
405543
1629
standart büyüklüğü.
06:47
And the problem is, they're so big now,
175
407172
2459
Ve sorun şu, şimdi öyle büyükler ki,
06:49
it's easier for us to buy more food
176
409631
2194
yiyemeyeceğimiz veya bulamayacağımız
06:51
that we can't eat or find.
177
411825
1991
kadar fazla yiyecek almak daha kolay.
06:53
I mean, I have things at the back of my refrigerator
178
413816
1626
Demek istediğim, buzdolabımın arkasında
06:55
that have been there for years, all right?
179
415442
2210
yıllardır orada duran şeyler var, tamam mı?
06:57
And so what happens is, we waste more food.
180
417652
2636
Ve olan şey şu ki, daha fazla yiyecek israf ediyoruz.
07:00
And as I was just explaining, food waste is a problem.
181
420288
3345
Ve biraz önce açıklamaya çalıştığım gibi, yiyecek israfı bir sorun.
07:03
In fact, here in the U.S., 40 percent
182
423633
3362
Aslında burada, ABD'de ev için alınan
07:06
of food purchased for the home is wasted.
183
426995
2575
yiyeceğin yüzde 40'ı israf ediliyor.
07:09
Half of the world's produced food is wasted.
184
429570
4335
Dünyada üretilen yiyeceklerin yarısı israf ediliyor.
07:13
That's the latest U.N. stats. Up to half of the food.
185
433905
2653
Bu son B.M. istatistikleri. Yiyeceklerin yarısı kadarı.
07:16
It's insane. It's 1.3 billion tons of food per annum.
186
436558
4537
Bu saçmalık. Bu yılda 1,3 milyar ton yiyecek demek.
07:21
And I blame it on the refrigerator,
187
441095
2004
Ve ben bunun için buzdolabını suçluyorum,
07:23
well, especially in Western cultures,
188
443099
1528
yani özellikle de Batı kültürlerinde,
07:24
because it makes it easier.
189
444627
1850
çünkü bunu kolaylaştırıyor.
07:26
I mean, there's a lot of complex systems going on here.
190
446477
2392
Demek istediğim, burada bir sürü karmaşık sistem söz konusu.
07:28
I don't want to make it so simplistic.
191
448869
1938
Çok basite indirgemek istemiyorum.
07:30
But the refrigerator is a serious contributor to this,
192
450807
2950
Ancak buzdolabı buna ciddi anlamda katkıda bulunuyor
07:33
and one of the features of it
193
453757
1858
ve bunların bir özelliği de
07:35
is the crisper drawer.
194
455615
1962
sebze çekmecesi.
07:37
You all got crisper drawers?
195
457577
1501
Hepinizin sebze çekmecesi var, değil mi?
07:39
The drawer that you put your lettuces in?
196
459078
1935
Hani marullarınızı koyduğunuz çekmece?
07:41
Lettuces have a habit of going soggy
197
461013
1920
Marulların sebze çekmecesinde pörsümek gibi
07:42
in the crisper drawers, don't they?
198
462933
1796
bir huyları var, değil mi?
07:44
Yeah? Soggy lettuces?
199
464729
1410
Evet? Pörsümüş marullar?
07:46
In the U.K., this is such a problem
200
466139
2000
Birleşik Krallık'ta bu öylesine bir sorun ki,
07:48
that there was a government report a few years ago
201
468139
1698
birkaç yıl önce bir hükümet raporu
07:49
that actually said the second biggest offender
202
469837
3020
Birleşik Krallık'ta israf olan yiyeceklerin ikinci büyük
07:52
of wasted food in the U.K. is the soggy lettuce.
203
472857
2417
suçlusunun pörsümüş marul olduğunu söyledi.
07:55
It was called the Soggy Lettuce Report.
204
475274
2418
Adı Pörsümüş Marul Raporu.
07:57
Okay? So this is a problem, people.
205
477692
2213
Tamam mı? Bakın, işte bu bir sorun.
07:59
These poor little lettuces are getting thrown out
206
479905
2110
Bu zavallı küçük marullar bol bol atılıyorlar,
08:02
left, right and center because the crisper drawers
207
482015
1872
çünkü sebze çekmeceleri gerçekten de
08:03
are not designed to actually keep things crisp.
208
483887
2759
sebzeleri taze tutmak için tasarlanmamış.
08:06
Okay. You need a tight environment.
209
486646
2209
Tamam. Dar bir alana ihtiyacınız var.
08:08
You need, like, an airless environment
210
488855
2130
Doğal olarak meydana gelen bozunmayı
08:10
to prevent the degrading that would happen naturally.
211
490985
2725
önlemek için havasız bir ortama ihtiyacınız var.
08:13
But the crisper drawers, they're just a drawer
212
493710
1952
Ancak sebze çekmeceleri, sadece biraz daha iyi
08:15
with a slightly better seal.
213
495662
1708
bir yalıtımı olan çekmeceler.
08:17
Anyway, I'm clearly obsessed.
214
497370
2087
Her neyse, belli ki buna takıntılıyım.
08:19
Don't ever invite me over because I'll just start going through your refrigerator
215
499457
2725
Sakın beni davet etmeyin, çünkü buzdolabınıza bakmaya başlarım
08:22
and looking at all sorts of things like that.
216
502182
1518
ve bunun gibi şeyler ararım.
08:23
But essentially, this is a big problem.
217
503700
1919
Ancak gerçekte bu büyük bir problem.
08:25
Because when we lose something like the lettuce from the system,
218
505619
2959
Çünkü marul gibi bir şeyi sistemde kaybettiğimizde,
08:28
not only do we have that impact I just explained at the end of life,
219
508578
3536
sadece biraz önce açıkladığım gibi yaşam döngüsü sonundaki etkiye sahip olmayız,
08:32
but we actually have had to grow that lettuce.
220
512114
2656
aynı zamanda o marulu büyütmek durumunda oluruz.
08:34
The life cycle impact of that lettuce is astronomical.
221
514770
3271
O marulun yaşam döngüsü etkisi astronomik boyutta.
08:38
We've had to clear land.
222
518041
1418
Tarım alanı yaratmak zorunda kaldık.
08:39
We've had to plant seeds, phosphorus,
223
519459
2157
Tohum, fosfor, gübre,
08:41
fertilizers, nutrients, water, sunlight.
224
521616
2124
besin, su ve güneş ışığı katmak durumunda kaldık.
08:43
All of the embodied impacts in that lettuce
225
523740
2088
O marul içine katılan etkilerin hepsi
08:45
get lost from the system,
226
525828
1712
sistemden kayboldu,
08:47
which makes it a far bigger environmental impact
227
527540
2611
bu da buzdolabından kaybedilen enerjiden
08:50
than the loss of the energy from the fridge.
228
530151
3684
çok daha büyük bir çevresel etki demektir.
08:53
So we need to design things like this far better
229
533835
3265
Bu yüzden bunun gibi şeyleri çok daha iyi tasarlamalıyız,
08:57
if we're going to start addressing serious environmental problems.
230
537100
3181
eğer ciddi çevresel sorunları çözmeye başlayacaksak.
09:00
We could start with the crisper drawer and the size.
231
540281
1651
Sebze çekmecesi ve büyüklükle başlayabiliriz.
09:01
For those of you in the room who do design fridges,
232
541932
1752
Bu odada buzdolabı tasarlayanlar varsa,
09:03
that would be great.
233
543684
1493
bu harika olurdu.
09:05
The problem is, imagine if we
234
545177
3098
Sorun şu ki, aslında eşyaları nasıl tasarladığımızı
09:08
actually started to reconsider how we designed things.
235
548275
2650
tekrar ele almaya başladığımızı bir düşünün.
09:10
So I look at the refrigerator as a sign of modernity,
236
550925
3607
Buzdolabına bir modernlik işareti olarak bakıyorum,
09:14
but we actually haven't really changed the design
237
554532
2098
ancak aslında tasarımlarını 1950'lerden bu yana
09:16
of them that much since the 1950s.
238
556630
2671
çok fazla değiştirmedik.
09:19
A little bit, but essentially they're still big boxes,
239
559301
3225
Biraz, ancak bunlar hâlâ büyük kutular aslında,
09:22
cold boxes that we store stuff in.
240
562526
1922
bir şeyler depoladığımız soğuk kutular.
09:24
So imagine if we actually really started
241
564448
1820
Gerçekten de bu sorunları tanımlamaya
09:26
to identify these problems and use that
242
566268
2745
ve bunu bu sorunları çözecek yenilikçi ve zarif
09:29
as the foundation for finding innovative and elegant
243
569013
3937
tasarım çözümlerine bir temel olarak
09:32
design solutions that will solve those problems.
244
572950
3353
kullanmaya başladığımızı bir düşünün.
09:36
This is design-led system change,
245
576303
2225
Bu, tasarımın yön verdiği sistem değişimidir,
09:38
design dictating the way in which the system
246
578528
3710
sistemin nasıl daha sürdürülebilir olabileceğini
09:42
can be far more sustainable.
247
582238
2765
tasarımın dikte etmesidir.
09:45
Forty percent food waste is a major problem.
248
585003
2094
Yüzde kırk yiyecek israfı çok büyük bir problem.
09:47
Imagine if we designed fridges that halved that.
249
587097
4065
Bunu yarıya indirecek buzdolapları tasarladığımızı bir düşünün.
09:51
Another item that I find fascinating
250
591162
2351
Çok enteresan bulduğum başka bir nesne ise
09:53
is the electric tea kettle,
251
593513
1253
elektrikli su ısıtıcısı.
09:54
which I found out that
252
594766
1393
Sizlerin bu ülkede su ısıtıcısı kullanmıyor
09:56
you don't do tea kettles in this country, really, do you?
253
596159
3251
olduğunuzu fark ettim, öyle değil mi?
09:59
But that's really big in the U.K.
254
599410
2088
Ancak bunlar Birleşik Krallık'ta çok yaygın.
10:01
Ninety-seven percent of households
255
601498
2233
Birleşik Krallık'taki hanelerin yüzde doksan yedisinde
10:03
in the United Kingdom own an electric tea kettle.
256
603731
2932
elektrikli su ısıtıcısı bulunuyor.
10:06
So they're very popular.
257
606663
1607
Yani oldukça popülerler.
10:08
And, I mean, if I were to work with a design firm
258
608270
2800
Ve eğer bir tasarım firması veya tasarımcıyla çalışıyor olsaydım
10:11
or a designer, and they were designing one of these,
259
611070
2252
ve bunlardan birini tasarlıyor olsalardı
10:13
and they wanted to do it eco,
260
613322
1239
ve bunu çevreye zarar vermeden yapmak isteselerdi,
10:14
they'd usually ask me two things.
261
614561
1918
bana genellikle iki şey sorarlardı.
10:16
They'd say, "Leyla, how do I make it technically efficient?"
262
616479
3044
Şöyle derlerdi, "Leyla, bunu teknik olarak nasıl verimli yapabilirim?"
10:19
Because obviously energy's a problem with this product.
263
619523
3288
Çünkü bu ürünle ilgili olarak enerjinin bir sorun teşkil ettiği belli.
10:22
Or, "How do I make it green materials?
264
622811
3065
Veya "Nasıl çevre dostu malzemelerle yapabilirim?
10:25
How do I make the materials green
265
625876
2910
İmalatta nasıl çevre dostu malzemeler
10:28
in the manufacturing?"
266
628786
1822
kullanabilirim?"
10:30
Would you ask me those questions?
267
630608
1803
Bana bu soruları mı sorardınız?
10:32
They seem logical, right? Yeah.
268
632411
2799
Mantıklı görünüyorlar, değil mi? Evet.
10:35
Well I'd say, "You're looking at the wrong problems."
269
635210
2559
Ben de şöyle derdim, "Yanlış sorunlara bakıyorsun."
10:37
Because the problem is with use.
270
637769
2158
Çünkü sorun kullanımla ilgili.
10:39
It's with how people use the product.
271
639927
2675
İnsanların ürünü nasıl kullandığı ile ilgili.
10:42
Sixty-five percent of Brits
272
642602
1835
İngilizlerin yüzde altmış beşi,
10:44
admit to over-filling their kettle
273
644437
2344
sadece bir fincan çay için
10:46
when they only need one cup of tea.
274
646781
2586
su ısıtıcılarını fazla doldurduklarını itiraf ediyor.
10:49
All of this extra water that's being boiled
275
649367
2743
Kaynatılan bu ekstra su
10:52
requires energy, and it's been calculated
276
652110
3968
enerji gerektiyor ve su ısıtıcısı
10:56
that in one day of extra energy use
277
656078
3038
kaynamasından kaynaklanan bir günlük
10:59
from boiling kettles
278
659116
1543
ekstra enerji kullanımının,
11:00
is enough to light all of the streetlights
279
660659
2642
İngiltere'deki bütün sokak lambalarını
11:03
in England for a night.
280
663301
2623
bir gece aydınlatmaya yeterli olduğu hesaplanmış.
11:05
But this is the thing.
281
665924
2118
İşte olay bu.
11:08
This is what I call a product-person failure.
282
668042
1914
Ben buna ürün-insan hatası diyorum.
11:09
But we've got a product-system failure going on with these little guys,
283
669956
2746
Bu küçük aletlerle ilgili olarak ürün-sistem hatası söz konusu
11:12
and they're so ubiquitous, you don't even notice they're there.
284
672702
2910
ve öylesine sık kullanılıyorlar ki, orada olduklarını bile fark etmiyorsunuz.
11:15
And this guy over here, though, he does. He's named Simon.
285
675612
3213
Ancak buradaki adam fark ediyor. Adı Simon.
11:18
Simon works for the national electricity company in the U.K.
286
678825
3307
Simon, Birleşik Krallık'taki kamu elektrik şirketinde çalışıyor.
11:22
He has a very important job of monitoring
287
682132
2142
Herkesin evine güç sağlayabilecek
11:24
all of the electricity coming into the system
288
684274
2439
yeterli miktarın olması için,
11:26
to make sure there is enough
289
686713
1413
sisteme gelen bütün elektriği
11:28
so it powers everybody's homes.
290
688126
1928
gözlemlemek gibi önemli bir işi var.
11:30
He's also watching television.
291
690054
2104
Aynı zamanda televizyon seyrediyor.
11:32
The reason is because there's a unique
292
692158
1973
Bunun nedeni ise, çok popüler bir TV programı
11:34
phenomenon that happens in the U.K.
293
694131
1818
bittiği anda Birleşik Krallık'a özgü
11:35
the moment that very popular TV shows end.
294
695949
4038
bir olgunun söz konusu olması.
11:39
The minute the ad break comes on,
295
699987
2238
Reklam arası başladığı anda,
11:42
this man has to rush
296
702225
1837
bu adam Fransa'dan nükleer enerji
11:44
to buy nuclear power from France,
297
704062
3056
almak için koşturuyor,
11:47
because everybody turns their kettles on
298
707118
2889
çünkü herkes su ısıtıcılarını aynı anda
11:50
at the same time.
299
710007
2065
çalıştırıyor.
11:52
(Laughter)
300
712072
2246
(Gülüşmeler)
11:54
1.5 million kettles, seriously problematic.
301
714318
5985
1,5 milyon su ısıtıcısı, ciddi bir sorun.
12:00
So imagine if you designed kettles,
302
720303
3569
Öyleyse düşünün ki, eğer su ısıtıcısı tasarlasaydınız,
12:03
you actually found a way to solve these system failures,
303
723872
2740
aslında bu sistem hatalarını çözecek bir yol bulurdunuz,
12:06
because this is a huge amount of pressure
304
726612
2665
çünkü sistem üzerinde korkunç bir baskı
12:09
on the system,
305
729277
1391
oluşturuyor,
12:10
just because the product hasn't thought about the problem
306
730668
3436
sırf bu ürün dünyada kullanıldığı zaman yaratacağı
12:14
that it's going to have when it exists in the world.
307
734104
1863
sorun düşünülmediği için.
12:15
Now, I looked at a number of kettles available on the market,
308
735967
2668
Evet, piyasada bulunan bir sürü su ısıtıcısına baktım
12:18
and found the minimum fill lines,
309
738635
2022
ve minimum doldurma çizgisini buldum,
12:20
so the little piece of information that tells you
310
740657
1766
içine ne kadar koymanız gerektiğini söyleyen
12:22
how much you need to put in there,
311
742423
1557
o ufak parça bilgiyi,
12:23
was between two and a five-and-a-half cups of water
312
743980
2919
sadece bir fincan çay yapmak için iki ila beş buçuk fincan su
12:26
just to make one cup of tea.
313
746899
3433
arasında olması gerekiyor.
12:30
So this kettle here is an example of one where
314
750332
2285
İşte buradaki su ısıtıcısı iki haznesi
12:32
it actually has two reservoirs.
315
752617
2536
olan bir örnek.
12:35
One's a boiling chamber, and one's the water holder.
316
755155
2185
Biri kaynatma haznesi ve diğeri de su tutma haznesi.
12:37
The user actually has to push that button
317
757340
2325
Kullanıcının suyu kaynatmak için
12:39
to get their hot water boiled,
318
759665
1568
şu düğmeye basması gerekiyor,
12:41
which means, because we're all lazy,
319
761233
1766
yani şu anlama geliyor, hepimiz tembel olduğumuz için
12:42
you only fill exactly what you need.
320
762999
1842
ne kadar ihtiyacın varsa o kadar dolduruyorsun.
12:44
And this is what I call behavior-changing products:
321
764841
2324
Ve ben buna davranış değiştiren ürün diyorum:
12:47
products, systems or services
322
767165
2112
sorunlara önceden müdahale eden ve onları çözen
12:49
that intervene and solve these problems up front.
323
769277
3859
ürünler, sistemler ve hizmetler.
12:53
Now, this is a technology arena,
324
773136
2650
İşte bu bir teknoloji arenası,
12:55
so obviously these things are quite popular,
325
775786
2061
belli ki bu ürünler oldukça popüler,
12:57
but I think if we're going to keep
326
777847
1968
ancak düşünüyorum da, eğer bu tür ürünleri
12:59
designing, buying and using and throwing out
327
779815
2586
şimdiki hızımızda, ki bu çok yüksek, tasarlamaya
13:02
these kinds of products at the rate we currently do,
328
782401
1912
satın almaya ve atmaya
13:04
which is astronomically high,
329
784313
2249
devam edeceksek,
13:06
there are seven billion people
330
786562
1834
şimdi dünyada yaşayan yedi milyar
13:08
who live in the world right now.
331
788396
1410
insan var.
13:09
There are six billion mobile phone subscriptions
332
789806
2187
Geçen sene itibariyle altı milyar cep telefonu
13:11
as of last year.
333
791993
3666
kullanıcısı bulunuyor.
13:15
Every single year, 1.5 billion mobile phones
334
795659
3522
Her sene 1,5 milyar cep telefonu
13:19
roll off production lines,
335
799181
1253
üretim hatlarından geçiyor
13:20
and some companies report their production rate
336
800434
2071
ve bazı şirketler üretim hızlarının
13:22
as being greater than the human birth rate.
337
802505
2350
insan doğum oranından daha fazla olduğunu söylüyorlar.
13:24
One hundred fifty-two million phones were thrown out in the U.S. last year;
338
804855
3130
Geçen sene A.B.D.'de yüz elli iki milyon telefon atıldı,
13:27
only 11 percent were recycled.
339
807985
1884
sadece yüzde 11'i geri dönüştürüldü.
13:29
I'm from Australia. We have a population of 22 million -- don't laugh --
340
809869
3358
Ben Avusturalya'lıyım. 22 milyon nüfusumuz var -gülmeyin-
13:33
and it's been reported that 22 million phones
341
813227
3073
ve 22 milyon telefonun insanların çekmecelerinde
13:36
are in people's drawers.
342
816300
2607
olduğu rapor edildi.
13:38
We need to find ways of solving the problems around this,
343
818907
3721
Bu sorunları çözmenin yollarını bulmalıyız,
13:42
because these things are so complicated.
344
822628
2897
çünkü bu işler çok karmaşık.
13:45
They have so much locked up inside them.
345
825525
3306
İçlerinde pek çok şey barındırıyorlar.
13:48
Gold! Did you know that it's actually cheaper now
346
828831
3763
Altın! Artık bir ton altın cevheri yerine
13:52
to get gold out of a ton of old mobile phones
347
832594
3617
bir ton eski cep telefonundan altın çıkarmanın
13:56
than it is out of a ton of gold ore?
348
836211
3228
aslında daha ucuz olduğunu biliyor muydunuz?
13:59
There's a number of highly complex and valuable
349
839439
2390
Bunların içinde bir sürü oldukça karmaşık ve değerli
14:01
materials embodied inside these things,
350
841829
1601
malzeme gömülü,
14:03
so we need to find ways of encouraging disassembly,
351
843430
2458
bu yüzden demontaj edilmelerini teşvik etmek için yollar bulmalıyız,
14:05
because this is otherwise what happens.
352
845888
2164
çünkü aksi taktirde olan bu.
14:08
This is a community in Ghana,
353
848052
1674
Bu, Gana'da bir topluluk
14:09
and e-waste is reported, or electronic waste
354
849726
2258
ve B.M. tarafından 50 milyon ton kadar
14:11
is reported by the U.N.
355
851984
1976
e-atığın veya elektronik atığın
14:13
as being up to 50 million tons trafficked.
356
853960
3032
kaçırıldığı rapor ediliyor.
14:16
This is how they get the gold
357
856992
1314
Altın ve diğer değerli malzemeleri
14:18
and the other valuable materials out.
358
858306
1534
işte böyle çıkarıyorlar.
14:19
They burn the electronic waste
359
859840
1938
Elektronik atığı açık alanlarda
14:21
in open spaces.
360
861778
2031
yakıyorlar.
14:23
These are communities, and this is happening all over the world.
361
863809
3135
Bunlar topluluklar ve bu dünyanın her tarafında oluyor.
14:26
And because we don't see the ramifications
362
866944
2547
Ve biz tasarımcılar olarak, iş adamları olarak,
14:29
of the choices that we make as designers,
363
869491
1829
tüketiciler olarak seçimlerimizin sonuçlarını
14:31
as businesspeople, as consumers,
364
871320
2470
görmediğimiz için,
14:33
then these kinds of externalities happen,
365
873790
1613
bu tür zararlar ortaya çıkıyor
14:35
and these are people's lives.
366
875403
2302
ve bunlar insanların hayatları.
14:37
So we need to find smarter, more systems-based,
367
877705
4448
Bu yüzden, eğer bu dünyada daha sürdürülebilir bir şekilde
14:42
innovative solutions to these problems,
368
882153
2916
yaşamak istiyorsak, bu sorunlara
14:45
if we're going to start to live sustainably within this world.
369
885069
3776
daha akıllı, daha sisteme dayalı, yenilikçi çözümler bulmalıyız.
14:48
So imagine if, when you bought your mobile phone,
370
888845
3973
Düşünün ki, cep telefonunuzu satın aldığınızda,
14:52
your new one because you replaced your old one --
371
892818
1690
eskisini değiştirdiğiniz için aldığınız yeni telefonunuzu,
14:54
after 15 to 18 months is the average time
372
894508
2375
bu arada insanların telefonlarını
14:56
that people replace their phones, by the way —
373
896883
2104
değiştirme süreleri ortalama 15 ila 18 ay,
14:58
so if we're going to keep this kind of expedient
374
898987
2985
işte böylesine bir cep telefonu değiştirme hızını
15:01
mobile phone replacing, then we should
375
901972
2238
sürdüreceksek, o zaman bu sistemlerdeki
15:04
be looking at closing the loop on these systems.
376
904210
2049
döngüyü tamamlamaya çalışmalıyız.
15:06
The people who produce these phones,
377
906259
1911
Bu telefonları üreten insanlar,
15:08
and some of which I'm sure are in the room right now,
378
908170
1829
ki bazıları eminim ki bu odada şimdi,
15:09
could potentially look at doing what we call closed-loop systems,
379
909999
2678
belki kapalı çevrim sistemleri veya
15:12
or product system services,
380
912677
1568
ürün sistem hizmetleri dediğimiz şeylere bir göz atabilirler,
15:14
so identifying that there is a market demand
381
914245
2262
yani pazar talebinin olduğunu
15:16
and that market demand's not going to go anywhere,
382
916507
1817
ve bu pazar talebinin bir yere kaybolmayacağını saptayarak,
15:18
so you design the product to solve the problem.
383
918324
3053
sorunu çözecek şekilde ürünü tasarlarsınız.
15:21
Design for disassembly, design for light-weighting.
384
921377
2339
Demontaj için tasarlamak, hafif ürünler için tasarlamak.
15:23
We heard some of those kinds of strategies
385
923716
2366
Bu tür stratejilerin bugün Tesla Motors arabalarında
15:26
being used in the Tesla Motors car today.
386
926082
2859
kullanıldığını duyduk.
15:28
These kinds of approaches are not hard,
387
928941
2112
Bu tür yaklaşımlar zor değildir,
15:31
but understanding the system
388
931053
1858
ancak sistemi anlayarak
15:32
and then looking for viable, market-driven
389
932911
3531
ve sonra uygulanabilir, pazar odaklı tüketici talebine
15:36
consumer demand alternatives
390
936442
1983
alternatifler bulmaya çalışarak,
15:38
is how we can start radically altering
391
938425
2551
sürdürülebilirlik gündemini temelden
15:40
the sustainability agenda,
392
940976
1807
değiştirmeye başlayabiliriz,
15:42
because I hate to break it to you all:
393
942783
1871
çünkü size bunu söylemek istemezdim ama,
15:44
Consumption is the biggest problem.
394
944654
2803
tüketim en büyük problem.
15:47
But design is one of the best solutions.
395
947457
5262
Ancak, tasarım en iyi çözümlerden biri.
15:52
These kinds of products are everywhere.
396
952719
2184
Bu tür ürünler her yerde var.
15:54
By identifying alternative ways of doing things,
397
954903
2668
Bunları yapmak için alternatif yollar bularak,
15:57
we can actually start to innovate,
398
957571
1595
aslında yenilik yapmaya başlayabiliriz
15:59
and I say actually start to innovate.
399
959166
1393
ve gerçekten yenilik yapmaya başlayabiliriz diyorum.
16:00
I'm sure everyone in this room is very innovative.
400
960559
2485
Eminim ki, bu odadaki herkes çok yenilikçi.
16:03
But in the regards to using sustainability
401
963044
2354
Ancak sürdürebilirliği sisteme dayalı çözümleri beslemek için
16:05
as a parameter, as a criteria
402
965398
2687
bir parametre, bir ölçüt olarak
16:08
for fueling systems-based solutions,
403
968085
4217
kullanmayla ilgili olarak,
16:12
because as I've just demonstrated with these simple products,
404
972302
2905
çünkü az önce bu basit ürünlerle size gösterdiğim gibi,
16:15
they're participating in these major problems.
405
975207
3391
bu büyük sorunlara katkıda bulunuyorlar.
16:18
So we need to look across the entire life
406
978598
2155
Bu yüzden, yaptığımız ürünlerin tüm ömrüne
16:20
of the things that we do.
407
980753
1622
bakmak zorundayız.
16:22
If you just had paper or plastic --
408
982375
1715
Eğer kâğıt ya da plastik torba kullandıysanız,
16:24
obviously reusable is far more beneficial --
409
984090
2764
tekrar kullanılabilir olması
16:26
then the paper is worse,
410
986854
3471
elbette daha faydalı,
o zaman kâğıt daha kötüdür
16:30
and the paper is worse because it weighs
411
990325
2046
ve kâğıdın daha kötü olmasının sebebi ağırlığının
16:32
four to 10 times more than the plastic,
412
992371
2104
plastikten dört ila on kat daha fazla olmasıdır
16:34
and when we actually compare, from a life cycle perspective,
413
994475
2367
ve yaşam döngüsü perspektifinden bakarak
16:36
a kilo of plastic and a kilo of paper,
414
996842
2690
bir kilo plastikle bir kilo kâğıdı karşılaştırdığımızda,
16:39
the paper is far better,
415
999532
1646
kâğıt çok daha iyidir,
16:41
but the functionality of a plastic or a paper bag
416
1001178
2540
ancak alışverişinizi evinize taşımak için
16:43
to carry your groceries home is not done with a kilo of each material.
417
1003718
3615
plastik veya kâğıt torbanın işlevselliği her bir materyalin bir kilosuyla yapılmaz.
16:47
It's done with a very small amount of plastic
418
1007333
1969
Az bir miktar plastik ve
16:49
and quite a lot more paper.
419
1009302
1693
oldukça fazla kâğıt ile yapılır.
16:50
Because functionality defines environmental impact,
420
1010995
2958
Çünkü işlevsellik çevresel etkiyi tanımlar ve
16:53
and I said earlier that the designers always ask me for the eco-materials.
421
1013953
2833
tasarımcıların bana her zaman çevreye zarar vermeyen malzemeleri sorduğunu daha önce söylemiştim.
16:56
I say, there's only a few materials that you should completely avoid.
422
1016786
3024
Tamamen kaçınmanız gereken birkaç malzeme olduğunu söylüyorum.
16:59
The rest of them, it's all about application,
423
1019831
1899
Kalanlar ise uygulamalarla ilgili
17:01
and at the end of the day, everything we design and produce in the economy
424
1021730
3019
ve sonuçta piyasa içinde tasarladığımız ve ürettiğimiz
17:04
or buy as consumers is done so for function.
425
1024749
2340
veya tüketici olarak satın aldığımız herşey fonksiyon ile ilgili.
17:07
We want something, therefore we buy it.
426
1027089
2117
Bir şeyi istediğimiz için alıyoruz.
17:09
So breaking things back down and delivering
427
1029206
3156
Bu yüzden nesneleri alt kırılımlarına ayırarak ve
17:12
smartly, elegantly, sophisticated solutions
428
1032362
3999
bütün sistemi ve nesnenin tüm yaşamını, herşeyi,
17:16
that take into consideration the entire system
429
1036361
2797
ta başlangıçtan yaşamının sonuna dek,
17:19
and the entire life of the thing, everything,
430
1039158
3095
göz önüne alıp akıllı, zarif, sofistike çözümler
17:22
all the way back to the extraction through to the end of life,
431
1042253
2836
ortaya koyarak,
17:25
we can start to actually find really innovative solutions.
432
1045089
2802
gerçekten de yenilikçi çözümler bulmaya başlayabiliriz.
17:27
And I'll just leave you with one very quick thing
433
1047891
2070
Ve sizi yakın zaman önce çalıştığım bir tasarımcı,
17:29
that a designer said to me recently who I work with, a senior designer.
434
1049961
3857
kıdemli bir tasarımcının söylediği kısa bir şeyle başbaşa bırakacağım.
17:33
I said, "How come you're not doing sustainability? I know you know this."
435
1053818
3098
Şöyle söyledim, "Neden sürdürebilirlik içerikli çalışmıyorsun? Bunu bildiğini sanıyorum."
17:36
And he said, "Well, recently I pitched a sustainability project to a client,
436
1056916
4012
Ve o da şöyle dedi, "Bak, kısa bir süre önce bir müşteriye bir sürdürülebilirlik projesi sundum
17:40
and turned and he said to me,
437
1060928
1941
ve bana dönüp şöyle dedi,
17:42
'I know it's going to cost less,
438
1062869
1765
'Daha ucuz olacağını biliyorum,
17:44
I know it's going to sell more,
439
1064634
1618
daha fazla satacağını biliyorum,
17:46
but we're not pioneers, because pioneers have arrows in their backs.'"
440
1066252
4473
ancak biz öncü değiliz, çünkü öncülerin sırtlarında oklar vardır.'"
17:50
I think we've got a roomful of pioneers,
441
1070725
2217
Bir oda dolusu öncümüzün olduğunu düşünüyorum ve orada bir yerlerde
17:52
and I hope there are far more pioneers out there, because we need to solve these problems.
442
1072942
3054
daha fazla öncünün olduğunu umut ediyorum, çünkü bu sorunları çözmek zorundayız.
17:56
Thank you.
443
1076027
1407
Teşekkürler.
17:57
(Applause)
444
1077434
4776
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7