How miscommunication happens (and how to avoid it) - Katherine Hampsten

Çeviri: Ece Ünalan Gözden geçirme: Sancak Gülgen

Have you ever talked with a friend about a problem only to realize

Hiç, bir arkadaşına bir sorununu anlattığında

that he just doesn't seem to grasp why the issue is so important to you?

onun konunun senin için önemini

kavrayamadığını fark ettin mi?

Have you ever presented an idea to a group and it's met with utter confusion?

Hiç, bir gruba fikrini sunduğunda fikrin

tamamen kafa karışıklığıyla karşılandı mı?

Or maybe you've been in an argument

Ya da belki bir tartışmada

when the other person suddenly accuses you

birden karşındaki seni

of not listening to what they're saying at all?

dediklerini hiç dinlememekle suçladı?

What's going on here?

Burada ne oluyor?

The answer is miscommunication,

Cevap, iletişimsizlik

and in some form or another,

ve bir şekilde

we've all experienced it.

bunu hepimiz yaşamışızdır.

It can lead to confusion,

İletişimsizlik; kafa karışıklığı,

animosity,

düşmanlık,

misunderstanding,

anlaşmazlıklara yol açabilir;

or even crashing a multimillion dollar probe into the surface of Mars.

ya da belki milyonlarca dolarlık bir

keşif robotunun Mars yüzeyine çarpmasına.

The fact is even when face-to-face with another person,

Aslında yüz yüze,

in the very same room,

aynı odada olsak

and speaking the same language,

ve aynı dili konuşsak bile

human communication is incredibly complex.

insan iletişimi olağanüstü karmaşıktır.

But the good news is that a basic understanding

Ama iyi haber

iletişim kurduğumuzda ne olduğunu anlamak,

of what happens when we communicate

can help us prevent miscommunication.

iletişimsizliği önlememize yardımcı olabilir.

For decades, researchers have asked, "What happens when we communicate?"

On yıllarca, araştırmacılar "İletişim

kurduğumuzda neler oluyor?" diye sordu.

One interpretation, called the transmission model,

Transmisyon modeli denen bir yoruma göre;

views communication as a message that moves directly from one person to another,

iletişim, bir kişiden diğerine

direkt olarak iletilen bir mesajdır,

similar to someone tossing a ball and walking away.

aynen bir topu atıp

uzaklaşanbir kişi gibi.

But in reality,

Ama gerçekte,

this simplistic model doesn't account for communication's complexity.

bu basit model iletişimin karmaşıklığını açıklayamaz.

Enter the transactional model,

Transaksiyonel modele girdiğimizde,

which acknowledges the many added challenges of communicating.

bu model iletişimin pek çok

ek zorluğunukabul eder.

With this model, it's more accurate to think of communication between people

Bu modele göre, insanlar arası iletişimi

bir top yakalamaca oyununa

as a game of catch.

benzetmek daha doğrudur.

As we communicate our message, we receive feedback from the other party.

Mesajımızı ilettiğimizde,

karşı taraftanda geri bildirim alırız.

Through the transaction, we create meaning together.

Karşılıklı etkileşimle, anlamı birlikte yaratırız.

But from this exchange, further complications arise.

Ama bu anlam değiş tokuşundan,

başka sorunlar ortaya çıkar.

It's not like the Star Trek universe,

Herşey Uzay Yolu evrenindekine benzemez,

where some characters can Vulcan mind meld,

bazı karakterler gibi

"Vulkan mind meld" ile

fully sharing thoughts and feelings.

düşünce ve hislerimizi tümüyle paylaşamayız.

As humans, we can't help but send and receive messages

İnsanlar olarak,

mesajları kendi öznel bakış açımızdan

through our own subjective lenses.

göndermeyi ve almayı engelleyemeyiz.

When communicating, one person expresses her interpretation of a message,

İletişim sırasında, kişi bir mesajın

kendine göre yorumunu ifade eder

and the person she's communicating with

ve iletişim kurduğu kişi de

hears his own interpretation of that message.

o mesajın kendine göre yorumunu duyar.

Our perceptual filters continually shift meanings and interpretations.

Algısal filtrelerimiz devamlı olarak

anlamları ve yorumları değiştirir.

Remember that game of catch?

Top yakalamaca oyununu hatırladın mı?

Imagine it with a lump of clay.

Şİmdi oyunu bir kil topağı ile düşün.

As each person touches it,

Her kişi kile dokundukça,

they shape it to fit their own unique perceptions

onu kendi eşsiz algılamasına

uyacak şekilde biçimlendirir.

based on any number of variables,

Bu da birçok değişkene

bağlı gerçekleşir.

like knowledge or past experience, age, race, gender,

Bilgi düzeyi ya da geçmiş deneyimler,

yaş, ırk, cinsiyet,

ethnicity, religion, or family background.

etnik köken, din ya da

aile geçmişi gibi.

Simultaneously, every person interprets the message they receive

Eş zamanlı olarak, herkes aldığı mesajı

based on their relationship with the other person,

karşısındaki kişi ile ilişkisine

ve sözcüklerin kendi eşsiz

and their unique understanding

zihin yapısındaki

of the semantics and connotations of the exact words being used.

anlam ve çağrışımlarına göre yorumlar.

They could also be distracted by other stimuli,

Kişilerin başka uyarılarla

dikkatleri de dağılabilir,

such as traffic

trafik

or a growling stomach.

ya da guruldayan bir mide gibi.

Even emotion might cloud their understanding,

Duygular bile anlama yetilerini etkileyebilir

and by adding more people into a conversation,

ve bir konuşmaya daha fazla

insan eklendikçe,

each with their own subjectivities,

her biri kendi öznellikleriyle,

the complexity of communication grows exponentially.

iletişimin karmaşıklığı da

katlanarak artar.

So as the lump of clay goes back and forth from one person to another,

Kil topağı bir kişiden diğerine

gidip geldikçe,

reworked, reshaped, and always changing,

tekrar işlenir, şekillenir ve hep değişir.

it's no wonder our messages sometimes turn into a mush of miscommunication.

Bazen mesajlarımızın bir iletişimsizlik

peltesine dönmesi hiç şaşırtıcı değildir.

But, luckily, there are some simple practices

Ama şanslıyız ki,

bazı basit uygulamalar bize,

that can help us all navigate our daily interactions for better communication.

günlük ilişkilerimizi daha iyi bir

iletişimle yürütmede yardım edebilir.

One:

Bir:

recognize that passive hearing and active listening are not the same.

Pasif duyma ve aktif dinlemenin

aynı olmadığını anla.

Engage actively with the verbal and nonverbal feedback of others,

Diğerlerinin sözlü ve sözsüz

geribildirimleriyle yakından ilgilen

and adjust your message to facilitate greater understanding.

ve mesajını anlaşılmayı

kolaylaştıracak şekilde ayarla.

Two:

İki:

listen with your eyes and ears, as well as with your gut.

Göz ve kulaklarınla dinle,

aynı zamanda bağırsaklarınla.

Remember that communication is more than just words.

İletişimin sözcüklerden fazlası olduğunu unutma.

Three:

Üç:

take time to understand as you try to be understood.

Anlaşılmaya çalışırken anlamak için de zaman ayır.

In the rush to express ourselves,

Kendimizi ifade etme telaşında,

it's easy to forget that communication is a two-way street.

iletişimin iki yönlü bir kanal

olduğunu unutmak kolaydır.

Be open to what the other person might say.

Karşındakinin söyleyebileceklerine açık ol.

And finally, four:

Ve son olarak, dört:

Be aware of your personal perceptual filters.

Kişisel algısal filtrelerinin farkında ol.

Elements of your experience,

Kişisel tecrübelerinin unsurları,

including your culture, community, and family,

kültürün, yaşadığın toplum ve ailen,

influence how you see the world.

dünyayı nasıl gördüğünü etkiler.

Say, "This is how I see the problem, but how do you see it?"

"Ben sorunu böyle görüyorum;

ama sen nasıl görüyorsun?" de.

Don't assume that your perception is the objective truth.

Kendi algının objektif doğru olduğunu sanma.

That'll help you work toward sharing a dialogue with others

Bunlar diğerleriyle bir diyalog yürütüp

to reach a common understanding together.

birlikte ortak bir anlama ulaşmada sana yardımcı olacak.