engVid Adam Benn from Write to the Top Interview | Speak English Fluently with Steve Hatherly

Welcome back to another edition  of Speak English Fluently. 

Speak English Fluently'nin başka bir baskısına tekrar hoş geldiniz.

I’m your host Steve Hatherly. My guest today is Adam Benn. 

Ben sunucunuz Steve Hatherly. Bugünkü konuğum Adam Benn.

Adam has been teaching English for over 20  years now and has done so in many different  

Adam, 20 yılı aşkın bir süredir İngilizce öğretiyor ve bunu

countries around the world. He's made some very popular  

dünyanın birçok farklı ülkesinde yaptı.

teaching videos for EngVid.com. He has his own very popular  

EngVid.com için çok popüler bazı öğretim videoları yaptı. Write to the Top adlı

YouTube channel called Write to the Top. And recently, very interesting, he did a talk  

kendi çok popüler YouTube kanalı var. Ve son zamanlarda, çok ilginç,

for TedX on the importance of writing. He's written his own books. 

TedX için yazmanın önemi hakkında bir konuşma yaptı . Kendi kitaplarını yazdı.

And we're going to talk about  all of those things today, 

Ve bugün tüm bunlar hakkında konuşacağız,

Let me say hello to my fellow Canadian  and, uh, guest today, Adam Benn. 

Kanadalı arkadaşıma merhaba dememe izin verin ve bugünkü konuğum Adam Benn.

How are… how are you doing, sir? I’m very good Steve, thanks. 

Nasılsınız efendim? Ben çok iyiyim Steve, teşekkürler.

How are you? I’m great thank you. 

Nasılsınız? harikayım teşekkür ederim.

You're from Toronto, yeah? I’m from Toronto, yeah. 

Toronto'lusun, değil mi? Toronto'luyum, evet.

Actually, I should say “Toronto”  like non-Torontonians, but… 

Aslında Torontolu olmayanlar gibi “Toronto” demeliyim ama…

Very good, uh, so let's see now where do we begin? You've been teaching  

Çok güzel, uh, bakalım şimdi nereden başlayacağız?

English for 24 years in total - a long time. And you've lived in so many different countries  

Toplamda 24 yıldır - uzun bir süredir İngilizce öğretiyorsunuz . Ve dünya çapında

around the world. So what inspired you  

pek çok farklı ülkede yaşadınız . Peki,

originally to move away from Canada? And where was your first destination? 

ilk başta Kanada'dan uzaklaşmanız için size ilham veren şey neydi? Ve ilk varış noktanız neresiydi?

And you can talk about that a little bit. So I was in… I was in Toronto. 

Ve bunun hakkında biraz konuşabilirsin. Ben de... Toronto'daydım.

And I loved traveling. So I just wanted to travel around the world. 

Ve seyahat etmeyi severdim. Bu yüzden sadece dünyayı dolaşmak istedim.

So originally, my first idea was  to, you know, learn how to cook. 

Yani aslında ilk fikrim yemek yapmayı öğrenmekti.

Maybe become a chef because  people have to eat everywhere. 

Belki de insanlar her yerde yemek zorunda olduğu için şef olur.

I can always go somewhere  and find a job as a chef. 

Her zaman bir yerlere gidip şef olarak iş bulabilirim.

So I went to culinary school for a year. I did that. 

Böylece bir yıl boyunca aşçılık okuluna gittim. Ben bunu yaptım.

I worked in a few restaurants and I  realized that I really hated that job. 

Birkaç restoranda çalıştım ve bu işten gerçekten nefret ettiğimi fark ettim.

Oh, really. So I needed something else. 

Gerçekten mi. Bu yüzden başka bir şeye ihtiyacım vardı.

And one day, I saw an advertisement, it said,  “Do you want to live overseas and teach English?” 

Ve bir gün bir reklam gördüm, "Yurtdışında yaşayıp İngilizce öğretmek ister misin?" yazıyordu.

And I thought, “Yeah, I do.” So I applied. 

Ve "Evet, yapıyorum" diye düşündüm. Ben de başvurdum.

I got a job and I went to Japan. That was my first overseas teaching experience. 

Bir iş buldum ve Japonya'ya gittim. Bu benim ilk yurtdışı öğretmenlik deneyimimdi.

Very good. Where… what other countries have you lived in? 

Çok iyi. Nerede… başka hangi ülkelerde yaşadınız?

So I lived in Japan. I actually taught in Toronto and Vancouver. 

Bu yüzden Japonya'da yaşadım. Aslında Toronto ve Vancouver'da ders verdim.

Oh, OK. In Canada. 

Ah tamam. Kanada'da.

I lived in Turkey, in Israel, and now in Korea. 

Türkiye'de, İsrail'de ve şimdi de Kore'de yaşadım.

Wow. So Israel was your last stop  before coming to live in Korea? 

Vay. Yani İsrail, Kore'de yaşamadan önceki son durağınız mıydı?

Uh, well a while ago, I went back to Canada  since then, but then I came here, again, yeah. 

Uh, bir süre önce, o zamandan beri Kanada'ya geri döndüm, ama sonra tekrar buraya geldim, evet.

Oh, very good so… What made you come to Korea this time  

Oh, çok iyi yani… Bu sefer başka birçok ülkede deneyim sahibi

having experience in so many other countries? Uh, I actually met a very nice Korean woman. 

olarak Kore'ye gelmenize ne sebep oldu ? Aslında çok hoş bir Koreli kadınla tanıştım.

Oh, there it is. Oh, there it is. 

İşte orada. İşte orada.

So we came here. Plus, uh,  

Biz de buraya geldik. Artı, uh,

I live in Busan which is on right on the coast. So I live… I have the ocean right in front of me. 

hemen sahilde olan Busan'da yaşıyorum. Yani yaşıyorum… Okyanus tam önümde.

I have the mountains right behind me. It's… it's a beautiful place to live. 

Arkamda dağlar var. O... yaşamak için güzel bir yer.

Oh, Busan, uh, if… if our… our audience members  have not been… is one of the prettiest cities in  

Oh, Busan, uh, eğer… eğer… seyirci üyelerimiz… olmasaydı…

Korea. There's no question, yeah. Yeah, it's a very nice place. 

Kore'nin en güzel şehirlerinden biri. Soru yok, evet. Evet, çok güzel bir yer.

So let's talk about EngVid first. Sure. 

Öyleyse önce EngVid hakkında konuşalım. Emin.

Uh, the videos that you do for EngVid.com  that's engvid.com are insanely popular. 

Ah, EngVid.com için yaptığınız videolar, yani engvid.com delicesine popüler.

They have nearly what - 2.96 million  subscribers I think was the number that I saw. 

Neredeyse ne var - 2,96 milyon abone, sanırım gördüğüm sayıydı.

That's just from my channel  – there’s other teachers. 

Bu sadece benim kanalımdan – başka öğretmenler de var.

Yeah, so that's incredible. They've made you one of the  

Evet, bu inanılmaz. Seni dünyanın

most popular English teachers in the world. So how did that… how did that all come to be? 

en popüler İngilizce öğretmenlerinden biri yaptılar. Peki bu nasıl… tüm bunlar nasıl oldu?

Uh, interestingly, I worked for the  relatives of the guy who owns EngVid. 

Uh, ilginç bir şekilde, EngVid'in sahibi olan adamın akrabaları için çalıştım.

Like, while I was living in  Toronto, I was also teaching there. 

Mesela Toronto'da yaşarken orada da öğretmenlik yapıyordum.

And I… and I worked with, uh, his mom. And when I came back from some travels,  

Ve ben... ve ben, uh, annesiyle çalıştım. Bazı seyahatlerden döndüğümde

she contacted me, and asked me,  “Do you want to make some videos?” 

benimle iletişime geçti ve "Birkaç video çekmek ister misin?" diye sordu.

Because she knows I know how to teach. And I know English, and world experience,  

Çünkü nasıl öğreteceğimi bildiğimi biliyor. Ve İngilizce biliyorum ve dünya deneyimim var,

so I said, “Yeah, sure. I’ll go try it.” And I did it. 

bu yüzden “Evet, elbette. Gidip deneyeceğim." Ve yaptım.

And it took off. And I have kept doing it. 

Ve havalandı. Ve yapmaya devam ettim.

Wow, how many years has it…  how many years has it been now? 

Vay, kaç yıl oldu… Şimdi kaç yıl oldu?

It's funny. I was just looking at it. 

Komik. Ben sadece bakıyordum.

I was looking at my first video  just to see what it was like. 

Nasıl bir şey olduğunu görmek için ilk videoma bakıyordum.

It was 10 years ago. Goodness me. 

10 yıl önceydi. aferin bana.

Well done. Congratulations on your success. Almost 3 million for just for your channel. 

Aferin. Başarın için tebrikler. Sadece kanalınız için neredeyse 3 milyon.

That's incredible. Yeah. 

Bu inanılmaz. Evet.

What types of videos do you  enjoy making for EngVid? 

EngVid için ne tür videolar yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

To be honest, I... I like  making the grammar videos. 

Dürüst olmak gerekirse, ben... Dil bilgisi videoları çekmeyi seviyorum.

I know a lot of teachers don't  like to teach the grammar. 

Birçok öğretmenin gramer öğretmeyi sevmediğini biliyorum.

I know the students don't  necessarily like to learn grammar  

Öğrencilerin mutlaka dilbilgisi öğrenmekten hoşlanmadıklarını biliyorum

but it's very important I like grammar I like But it's very important. 

ama bu çok önemli Dilbilgisini seviyorum Seviyorum Ama çok önemli.

I like grammar. I like to see a student’s face when he or she… 

grameri severim. Bir öğrencinin yüzünü görmek hoşuma gidiyor...

Oh, I get it. You know that “Ah ha” moment. 

Ah, anlıyorum. “Ah ha” anını bilirsiniz.

Right. And so,  

Doğru. Ve böylece,

I… I like the grammar, so I like to teach that. But, I do all kinds of lessons. 

ben… Dilbilgisini seviyorum, bu yüzden bunu öğretmeyi seviyorum. Ama her türlü dersi yaparım.

I do general English. I do like phrasal verbs, vocabulary,  

Genel İngilizce yapıyorum. Öbek fiilleri, kelime dağarcığını,

some pronunciation, writing, test  prep, a little bit of everything. 

biraz telaffuzu, yazmayı, test hazırlığını, her şeyden biraz severim.

I remember talking to my students when  I taught university here in Korea,  

Kore'de üniversitede ders verdiğimde öğrencilerimle konuştuğumu hatırlıyorum

and I said to them, I bet your grammar in  English is better than my grammar in English. 

ve onlara, bahse girerim senin İngilizce gramerin benim İngilizce gramerimden daha iyidir dedim.

Yeah, yeah. Because that's a large focus. 

Evet evet. Çünkü bu büyük bir odak noktası.

That's where they learned the most, yeah. Uh, in in their younger years, right? 

En çok öğrendikleri yer orası, evet. Uh, gençlik yıllarında, değil mi?

Have you noticed that? You know,  

Bunu fark ettin mi? Bilirsiniz,

after moving to Korea and living in Turkey and  Israel and teaching in Toronto and Vancouver… 

Kore'ye taşınıp Türkiye ve İsrail'de yaşadıktan ve Toronto ve Vancouver'da öğretmenlik yaptıktan sonra…

Have you noticed that that Korean  students maybe have some different skills?  

Koreli öğrencilerin farklı becerileri olabileceğini fark ettiniz mi?

Second language-wise or third language wise ….? Yeah, they focus. They focus  

İkinci dil açısından mı yoksa üçüncü dil açısından mı….? Evet, odaklanıyorlar.

very heavily on the grammar. And they do work on the vocabulary,  

Gramere çok önem verirler . Ve kelime dağarcığı üzerinde çalışıyorlar,

but they don't necessarily go outside… like they…  they look at the technical aspects and they don't… 

ama ille de dışarı çıkmıyorlar… gibi… teknik yönlere bakıyorlar ve yapmıyorlar…

I don't think they do enough practice, which I  think is why it's a little difficult for them so… 

Yeterince pratik yaptıklarını sanmıyorum, bu yüzden biraz olduğunu düşünüyorum. onlar için zor yani…

To like integrate those grammar lessons  and to use that vocabulary, etc. 

O gramer derslerini bütünleştirmek ve o kelimeleri kullanmak vs.

But I find that this is a Asian issue,  like the way Asian education systems work. 

Ama bence bu Asya'ya özgü bir mesele, tıpkı Asya eğitim sistemlerinin çalışma şekli gibi.

A lot of them focused very heavily on the  grammar and not enough about on the speaking  

Birçoğu dilbilgisine çok yoğun bir şekilde odaklandı ve konuşma

and the writing and the conversation. But that being said, having a strong  

, yazma ve konuşma hakkında yeterli değildi. Ancak, güçlü bir dilbilgisi temeline sahip olmak

grammar foundation makes it a  whole lot easier, I think, to  

, bence sonraki yıllarda harika bir konuşmacı olmanızı

become a great speaker in your later years, right? Yeah, but again, if you're willing to actually  

çok daha kolaylaştırıyor, değil mi? Evet, ama yine de, gerçekten

apply it, so that's the, that's the key, use it. That's the EngVid videos, but what about  

uygulamaya istekliysen, işte bu, anahtar bu, onu kullan. Bunlar EngVid videoları, peki ya

your channel - Write to the Top? How, how did that come to be when you  

kanalınız - Başa Yaz? Bunu yapmaya karar verdiğinde nasıl oldu, nasıl oldu,

decided to… to make that, you decided  to focus it on writing specifically? 

özellikle yazmaya odaklanmaya karar verdin mi?

Yeah, so where did the idea  for your own channel come from? 

Evet, kendi kanalın fikri nereden geldi?

Well, I again, I've taught in many  places and I've I especially started  

Yine birçok yerde öğretmenlik yaptım ve özellikle

teaching a test prep like IELTS and TOEFL. And I… I looked at statistics, and I looked  

IELTS ve TOEFL gibi bir sınava hazırlık dersi vermeye başladım. Ve ben… istatistiklere baktım

at my own students, and other people students, and  I realized that like very consistently, it doesn't  

ve kendi öğrencilerime ve diğer öğrencilerin öğrencilerine baktım ve fark ettim ki çok tutarlı bir şekilde,

matter what country you come from, everybody’s  worst scores are in the writing section. 

hangi ülkeden geldiğiniz önemli değil, herkesin en kötü notları yazma bölümünde.

And a lot of teachers, as much as  they can, they try to avoid teaching  

Ve birçok öğretmen, ellerinden geldiğince

the writing because it's a very hard skill. So a lot of teachers don't like to teach it. 

, yazmayı öğretmekten kaçınmaya çalışıyorlar çünkü bu çok zor bir beceri. Bu yüzden birçok öğretmen öğretmeyi sevmiyor.

Some, even English teachers are  not the best writers, like native  

Bazıları, hatta İngilizce öğretmenleri bile en iyi yazarlar değiller, tıpkı anadili İngilizce olan

speakers are not are not great writers. And so I realized that I should focus  

kişiler gibi harika yazarlar değiller. Ve böylece buna odaklanmam gerektiğini anladım

on that because I like it for one thing. The students need it for another thing. 

çünkü bunu bir şey için seviyorum. Öğrencilerin buna başka bir şey için ihtiyacı var.

And if it helps them, especially with  tests and like getting a job and all that… 

Ve eğer onlara yardımcı oluyorsa, özellikle sınavlarda ve iş bulma gibi şeylerde…

A lot of people don't realize that writing is  something you're going to do your whole life. 

Pek çok insan, yazmanın tüm hayatınız boyunca yapacağınız bir şey olduğunun farkında değil.

You're going to write resumes. You're going to write cover letters,  

Özgeçmiş yazacaksın. Kapak mektupları

you're going to write memos, you're going  to write all kinds of things in business,  

yazacaksınız, notlar yazacaksınız, iş dünyasında, iş

outside of business, even on social media. Your captions have to be understood, right? 

dışında, hatta sosyal medyada her türlü şeyi yazacaksınız . Altyazılarınızın anlaşılması gerekiyor, değil mi?

So it's all about writing. So that's why I decided to open this channel. 

Yani her şey yazmakla ilgili. Bu yüzden bu kanalı açmaya karar verdim.

I think you're absolutely right. That even… even native English speakers are not  

Bence kesinlikle haklısın. Hatta… anadili İngilizce olanlar bile iyi yazarlar değildir

necessarily good writers because it's something  that we learn perhaps in elementary, middle,  

çünkü bu, belki ilkokulda, ortaokulda, lisede, belki de üniversitede, ne okuduğuna bağlı olarak

high school, maybe in university, depending  on what you study, but that that's kind of it. 

öğrendiğimiz bir şeydir , ama bu biraz öyle.

That's… that's kind of when it stops, right? And if you're never really, if you're never  

Bu… bu bir nevi durduğunda, değil mi? Ve eğer asla gerçekten olmadıysan, sana asla

really taught specifically how to  be a good writer, then it's not  

gerçekten nasıl iyi bir yazar olunacağı öğretilmediyse, o zaman bu

something that's going to come naturally, correct? No, it… it doesn't come naturally because it takes  

doğal olarak gelmeyecek bir şey değil, değil mi? Hayır, bu… doğal gelmiyor çünkü

a lot of focus, which is again another reason I  think a lot of people tend to stay away from it. 

çok fazla odaklanma gerektiriyor, bu da bence birçok insanın ondan uzak durma eğiliminde olmasının bir başka nedeni.

And also people take for granted  that they… they speak well. 

Ayrıca insanlar iyi konuştuklarını kabul ederler.

They can communicate well. So that's it's good enough  

İyi iletişim kurabilirler. Demek ki denk geldiği zaman yeterince iyi

when it comes across, the message gets across in  the writing, but it's not always the case, so... 

, mesaj yazıya geçiyor ama her zaman böyle olmuyor, yani...

When did you… when did you start the channel? This one is about five years ago. 

Ne zaman... ne zaman kanala başladın? Bu, yaklaşık beş yıl önce.

Five years ago and what almost  300,000 subscribers you're at now? 

Beş yıl önce ve şu anda neredeyse 300.000 aboneniz nedir?

Yeah, 265, yeah. Wow, that's wonderful. 

Evet, 265, evet. Bu harika.

Congratulations on that as well. Thank you. 

Bunun için de tebrikler. Teşekkürler.

Does that surprise you, I wonder? Because you said that, you know,  

Bu seni şaşırttı mı, merak ediyorum? Çünkü siz, bilirsiniz,

teachers don't necessarily enjoy  teaching writing and students also. 

öğretmenler yazmayı öğretmekten ille de hoşlanmıyorlar, öğrenciler de öyle dediniz.

Oh gosh, I have to write this again. Maybe something they don't love doing, but  

Aman Tanrım, bunu tekrar yazmam gerekiyor. Yapmaktan hoşlanmadıkları bir şey olabilir ama

obviously your channel is extremely successful. Has the success surprised you at all? 

açıkçası kanalınız son derece başarılı. Başarı sizi hiç şaşırttı mı?

A little bit, because for one thing,  it's a little bit higher level English. 

Biraz, çünkü bir şey için, biraz daha üst düzey İngilizce.

It's not… it's not for beginners. It's… you have to have a certain base of  

Yeni başlayanlar için değil. Bu… iyi yazabilmek için belirli bir

vocabulary and grammar to be able to write well. Plus, I think that, again, a lot of people  

kelime dağarcığına ve gramer bilgisine sahip olmanız gerekir. Artı, bence yine birçok insan

don't want to learn writing - They need to. So surprised, but not surprised. 

yazmayı öğrenmek istemiyor - Öğrenmeleri gerekiyor. Çok şaşırdım ama şaşırmadım.

EngVid, there’s people who needs to learn  English, and those who want to learn it. 

EngVid, İngilizce öğrenmesi gerekenler ve öğrenmek isteyenler var.

Right. Whereas my channel,  

Doğru. Oysa benim kanalım,

I think it's more about  needing to than wanting to. 

istemekten çok ihtiyaç duymakla ilgili olduğunu düşünüyorum.

Understood. What are what  

Anladım.

are some of the… the basic tips that you give  students to try to improve their writing skills? 

Öğrencilerinize yazma becerilerini geliştirmeleri için verdiğiniz temel ipuçlarından bazıları

The key is, like anything else, practice. You have to get practice, but as much as  

nelerdir ? Anahtar, her şey gibi, pratik yapmaktır. Pratik yapmalısın, ama

possible get feedback as well.? Because you can write all day,  

mümkün olduğunca geri bildirim de almalısın.? Çünkü bütün gün yazabilirsin,

but if nobody, excuse me, if nobody is pointing  out the mistakes you're making, you're just  

ama kusura bakma, kimse yaptığın hataları göstermiyorsa, onları düzeltmeye

going to keep making them right. So that's the hard part. 

devam edeceksin. Yani bu zor kısım.

I used… I used to tell my students…  I used to make them keep a diary. 

Eskiden… Öğrencilerime anlatırdım… Onlara günlük tuttururdum.

And I would tell them to write  about any topic they want every day. 

Ve onlara her gün istedikleri herhangi bir konu hakkında yazmalarını söylerdim.

And I realized after I gave the assignment  teaching so many different classes at university  

Ve üniversitede o kadar çok farklı ders verme ödevini verdikten sonra,

that I had created a ton of extra work for myself. But I didn't mind. 

kendime bir ton ekstra iş yarattığımı fark ettim. Ama aldırmadım.

I didn't…. I didn't want to bring that up,  but that's another reason a lot of teachers  

yapmadım…. Bunu gündeme getirmek istemedim ama bu, birçok öğretmenin

don’t teach writing. So very true, right? 

yazmayı öğretmemesinin bir başka nedeni. Çok doğru, değil mi?

But I didn't mind because the  students – “Do I have to do this?” 

Ama aldırmadım çünkü öğrenciler – “Bunu yapmak zorunda mıyım?”

And I said, “Well, yeah, because this  is really going to help your speaking  

Ben de, "Pekala, evet, çünkü bu gerçekten konuşmanıza yardımcı olacak

because you're just taking the words out of your  mouth and you're putting them down on paper.” 

çünkü kelimeleri ağzınızdan alıp kağıda döküyorsunuz" dedim.

Yeah. And then once I would correct it,  

Evet. Ve sonra bir kez düzeltirdim,

then I'd say, “OK, now repeat this 10, 15,  20 times that paragraph that you just wrote.” 

sonra “Tamam, şimdi bu yazdığın paragrafı 10, 15, 20 kez tekrarla” derdim.

So do you agree with me? There's a strong  connection between writing and… and conversation? 

Yani benimle aynı fikirde misin? Yazmakla… ve konuşmak arasında güçlü bir bağlantı var mı?

So there's absolutely a connection, because  again, listening and reading are passive skills. 

Yani kesinlikle bir bağlantı var çünkü yine, dinleme ve okuma pasif becerilerdir.

You're taking in the language and you're  processing it and making it work inside your head. 

Dili alıyorsun ve onu işliyor ve kafanın içinde çalışmasını sağlıyorsun.

Speaking and writing are active skills. You need to produce the language. 

Konuşma ve yazma aktif becerilerdir. Dili üretmeniz gerekiyor.

So writing, forces you to  think very clearly and arrange  

Dolayısıyla yazmak, sizi çok net düşünmeye, çok düzenlemeye

very and construct very clear sentences. Now, if you can do this regularly,  

ve çok net cümleler kurmaya zorlar. Şimdi, bunu düzenli olarak yapabilirseniz,

it'll come out in your speaking as well. And you're speaking will be much better. 

konuşmanızda da ortaya çıkacaktır. Ve konuşman çok daha iyi olacak.

Because normally, otherwise speaking, you can  just go around in circles to get to a point. 

Çünkü normalde, başka türlü konuşursak, bir noktaya gelmek için daireler çizerek dolaşabilirsiniz.

Writing will help you focus your speaking as well. Oh, that's an excellent point. 

Yazmak, konuşmanıza odaklanmanıza da yardımcı olacaktır. Bu harika bir nokta.

Yeah, because when you speak you can kind of say  the same thing 10 times over in a different way. 

Evet, çünkü konuştuğunda aynı şeyi 10 defa farklı bir şekilde söyleyebilirsin.

But when you're writing, you can't do that. You have to start at… at point A and get  

Ama yazarken bunu yapamazsınız. A noktasından başlamanız ve

to point B by the time you're done. And there's no, there's no in between. 

işiniz bittiğinde B noktasına ulaşmanız gerekir. Ve hayır, ortası yok.

Yeah, yeah. As quickly as possible. 

Evet evet. Olabildiğince çabuk.

It's a great point, I didn't think about that. Well speaking of writing, you've written  

Bu harika bir nokta, bunu düşünmedim. Yazmaktan bahsetmişken, siz de

some books as well. Tell us about those. 

bazı kitaplar yazdınız. Bize bunlardan bahset.

So again, both of these are the I've written  two books like one is a series of books. 

Yani yine, ikisi de biri bir dizi kitap gibi iki kitap yazdım.

It's all for the IELTS exam right now. It's to help people preparing for the IELTS exam. 

Şu anda her şey IELTS sınavı için. IELTS sınavına hazırlanan insanlara yardımcı olmak içindir.

The first one is called The Right Idea. Vocabulary and ideas and examples. 

Birincisine Doğru Fikir denir. Kelime ve fikirler ve örnekler.

Because again, if you if we're thinking  about Korean students, for example,  

Çünkü yine, örneğin Koreli öğrencileri düşünürsek, bulduğum

one of the hardest things I've found that they…  one of the most difficult aspects of the exam,  

en zor şeylerden biri… sınavın en zor yönlerinden biri,

is coming up with ideas quickly, right? They're focusing too much on their vocabulary,  

fikirleri hızlı bir şekilde bulmak, değil mi? Kelime dağarcığına

focusing too much on the grammar. And then they panic because  

çok fazla odaklanıyorlar, dilbilgisine çok fazla odaklanıyorlar. Sonra

they don't have any clear ideas. And this cost them a lot of points. 

da net fikirleri olmadığı için paniğe kapılırlar. Ve bu onlara çok puan kaybettirdi.

So I always tell them think  of ideas before the exam. 

Bu yüzden onlara her zaman sınavdan önce fikirlerini düşünmelerini söylerim.

So you mean on the IELTS? On the IELTS test? 

Yani IELTS'i mi kastediyorsun? IELTS sınavında mı?

The essays, yes. They have to create something out of nowhere. 

Yazılar, evet. Yoktan bir şey yaratmak zorundalar.

They get a prompt. They get a question  

Bir istem alırlar. Bir soru alıyorlar

and then they have to write like a 250  words minimum essay to support their idea. 

ve sonra fikirlerini desteklemek için en az 250 kelimelik bir kompozisyon yazmaları gerekiyor.

OK. But they need to give reasons and  

TAMAM. Ama gerekçe göstermeleri ve

support like examples but they don't know what  to say in like a very timed situation and they  

örnekler gibi desteklemeleri gerekiyor ama çok zamanlanmış bir durumda ne diyeceklerini bilemiyorlar ve

panic and then everything falls apart. If you have ideas before the test,  

panikliyorlar ve sonra her şey alt üst oluyor. Testten önce fikirleriniz varsa, ortaya çıkacak

you're much more prepared for  any question that comes up. 

herhangi bir soru için çok daha hazırlıklısınız demektir.

So, for example, can you put  that in a context for me? 

Örneğin, bunu benim için bir bağlam içine koyabilir misin?

Sure, so you're at, you're saying  like, OK, a very common question. 

Elbette, yani çok yaygın bir soru, tamam, diyorsunuz.

Is it better to live in the  countryside or in the city? 

Kırsalda mı yoksa şehirde mi yaşamak daha iyi?

So, you have to choose one, like  you have to have your introduction. 

Yani, bir giriş yapmanız gerektiği gibi, birini seçmelisiniz.

“I believe it's more important…  It's better to live in the city…” 

“Daha önemli olduğuna inanıyorum… Şehirde yaşamak daha iyi…”

And then you have to give reasons. You have to have two body paragraphs  

Ve sonra sebepler vermelisin.

suggestion… suggesting why the  city is better than the country. 

Şehrin neden kırdan daha iyi olduğunu gösteren iki ana paragraf önerisine sahip olmalısınız.

So, you have to give examples  like better transportation,  

O yüzden daha iyi ulaşım,

better infrastructure, better job opportunities. Then you have to give a bit of a contrast. 

daha iyi altyapı, daha iyi iş imkanları gibi örnekler vermelisiniz . O zaman biraz kontrast vermelisin.

So, in the country you get more  privacy, more leisure time. 

Böylece ülkede daha fazla mahremiyet, daha fazla boş zaman elde edersiniz.

But you don't make as much money and the cost  of living is a little harder, dot, dot, dot. 

Ama o kadar para kazanmıyorsun ve yaşam maliyeti biraz daha zor, nokta, nokta, nokta.

Very basic essay there, but they… That's a that's a great tip, though. 

Çok basit bir deneme var, ama onlar… Bu yine de harika bir ipucu.

I mean, if you're just talking about  a basic structure for.. for writing,  

Demek istediğim, sadece yazmak için temel bir yapıdan bahsediyorsan,

that's a really excellent tip is that, you know,  list one or two or three or four ideas to support  

bu gerçekten mükemmel bir ipucu, bilirsin,

what you're saying, but then say, “But,  also, on the other side,” 1, 2, 3 maybe  

söylediğini desteklemek için bir ya da iki ya da üç ya da dört fikir listele, ama sonra şunu söyle. , “Ama aynı zamanda, diğer tarafta,” 1, 2, 3 belki

and then come back and say, “But, ultimately…” That's it. 

ve sonra geri gelip “Ama, sonuçta…” deyin, bu kadar.

The most important don't forget  to come back to your side. 

En önemlisi yanınıza gelmeyi unutmayın.

Yeah, yeah, that's... That don't forget that last paragraph. 

Evet, evet, bu... Son paragrafı unutma.

It's amazing how many people forget to do that. Oh, is that right? 

Kaç kişinin bunu yapmayı unutması şaşırtıcı. Ah, bu doğru mu?

Oh, that’s interesting. And they lose a lot of points because of that. 

Vay ilginçmiş. Ve bu yüzden çok puan kaybediyorlar.

Well, I guess I… I guess I kind of get that  because you're so caught up in the moment. 

Şey, sanırım ben… Sanırım bunu anlıyorum çünkü sen o ana çok kapılmışsın.

Exactly. I suppose. 

Aynen öyle. Sanırım.

So I guess another tip for… for writing is… is  go back and check, read what you've written,  

Sanırım… yazmak için başka bir ipucu… geri dönüp kontrol edin, zamanınız varsa yazdıklarınızı okuyun

if you have the time. Always go back to your  

. Her zaman tezinize geri dönün

thesis and make sure you're  supporting that thesis. 

ve o tezi desteklediğinizden emin olun.

My… my father was a teacher for 34 years. He was a high school vice principal and he  

Benim… babam 34 yıllık öğretmendi. Lise müdür yardımcısıydı ve

taught English, and he was frustrated  at his students not reading, um,  

İngilizce öğretiyordu ve öğrencilerinin okumalarını

the things that he was asking them to read. So when he gave a test, he said, “Read all these  

istediği şeyleri okumamasına sinirleniyordu. Bu yüzden bir test yaptığında, "Bu

questions before you answer any of them.” That was at the top of the page. 

soruların hiçbirini cevaplamadan önce tüm bu soruları okuyun" dedi. Bu sayfanın başındaydı.

And the very last thing on page two of the test  was, “Don't answer any of these questions.” 

Ve testin ikinci sayfasındaki en son şey şuydu: "Bu soruların hiçbirini yanıtlama."

And he said that. None of the student, not  one student handed it back an empty paper. 

Ve bunu söyledi. Hiçbir öğrenci, hiçbir öğrenci boş kağıt vermedi.

They all wrote… wrote the answers as they came. That's a mean, but effective. 

Hepsi yazdı… cevapları geldikleri gibi yazdılar. Bu ortalama ama etkili.

Any more books coming out and coming out for you? 

Sizin için çıkan ve çıkan başka kitap var mı?

So, I just recently, like a couple of months  ago, I published another again IELTS book. 

Yani, kısa süre önce, birkaç ay önce, yine bir IELTS kitabı daha yayınladım.

I have about 40 samples of summaries and  essays - fully edited, with, some with  

Yaklaşık 40 özet ve deneme örneğim var - tamamen düzenlenmiş, bazıları

notes on where people lost points and  what they could do better next time. 

insanların nerede puan kaybettiğine ve bir dahaki sefere neyi daha iyi yapabileceklerine dair notlar içeriyor.

And now I'm working on a  prepositions / collocations book. 

Ve şimdi bir edatlar/eşdizimler kitabı üzerinde çalışıyorum.

Very nice. 

Çok hoş.

Oh, that's a great… that's a great book. Where you have examples of essays and then  

Oh, bu harika… bu harika bir kitap. Deneme örneklerinin olduğu ve

the mistakes that were made. Yeah, so. 

yapılan hataların olduğu yer. Evet, öyle.

So it's a real practical exercise for students. I'm also an editor. 

Bu yüzden öğrenciler için gerçek bir pratik egzersiz. Ben de editörüm.

So my edits are very… very detailed. But it's good for them to learn from so… 

Yani benim düzenlemelerim çok… çok detaylı. Ama onlardan bir şeyler öğrenmeleri iyi...

Well, that's your main job, right? You're… you're an editor down in Busan? 

Pekala, bu senin asıl işin, değil mi? Sen... Busan'da editör müsün?

I am online basically, so  mostly I do everything online. 

Temelde çevrimiçiyim, bu yüzden çoğunlukla her şeyi çevrimiçi yapıyorum.

I have it. Students from all over the world coming  

Bende var. Dünyanın her yerinden öğrenciler

to me to help them with their stuff. Oh, that's really cool. 

eşyalarına yardım etmek için bana geliyorlar. Bu gerçekten harika.

How how's your experience  been in… in Busan so far? 

Şimdiye kadar Busan'da… nasıl geçti?

It's… it's… it's interesting  for the foreign community. 

Bu… bu… yabancı toplum için ilginç.

If they… if they live in Busan, they tend to  live in Busan for their duration in Korea. 

Busan'da yaşıyorlarsa, Kore'de kaldıkları süre boyunca Busan'da yaşama eğilimindedirler.

For the Seoul expats, they tend to stay  in Seoul for the duration of their times. 

Seul gurbetçileri için, zamanları boyunca Seul'de kalma eğilimindedirler.

But everyone I've talked to who lives in  Busan say that they absolutely love it there. 

Ama Busan'da yaşayan ve konuştuğum herkes burayı kesinlikle sevdiklerini söylüyor.

You've enjoyed, you've enjoyed your work there? Yeah, very much. 

Zevk aldın, orada yaptığın işten zevk aldın mı? Evet, çok.

I mean, I lived in Tokyo, so I think I'm, I  think I'm done with the Big city experience. 

Demek istediğim, Tokyo'da yaşadım, bu yüzden sanırım, sanırım Büyük şehir deneyimiyle işim bitti.

I don't think I want to live in Seoul. Plus again, when I feel like it, I go  

Seul'de yaşamak istediğimi sanmıyorum. Artı yine, canım

down to the beach, hang out, go paddle boarding,  whatever, then come home and work on the computer. 

istediğinde, sahile inerim, takılırım, kürek çekmeye giderim, her neyse, sonra eve gelir ve bilgisayarda çalışırım.

So it's nice. Perfect. 

Bu yüzden güzel. Mükemmel.

I left 5 minutes from the beach. Perfect. 

Sahilden 5 dakika ayrıldım. Mükemmel.

Uhm, let's talk about the TEDx talk or  that that you that you did recently. 

Uhm, hadi TEDx konuşmasından ya da son zamanlarda yaptığın şeyden bahsedelim.

I watched it. I think you did a great job. 

İzledim. İyi iş çıkardığını düşünüyorum.

I think it was a very interesting topic. 

Bence çok ilginç bir konuydu.

You talked about the importance of writing as  we've already talked about a little bit today. 

Bugün biraz önce konuştuğumuz gibi yazmanın öneminden bahsettiniz.

How did the… did the TEDx talk happen? They contacted you, obviously. 

TEDx konuşması nasıl oldu? Belli ki sizinle iletişime geçmişler.

Yeah, actually I'm friends with the organizer. And she's been wanting me to come for years,  

Evet, aslında organizatörle arkadaşım. Ve yıllardır gelmemi istiyor

but there was never a theme that I would fit into. But this year, this year's theme was Empowered,  

ama benim uyabileceğim bir konu asla olmadı. Ama bu yıl, bu yılın teması Güçlendi

and being able to write is  a very empowering thing, so 

ve yazabilmek çok güçlendirici bir şey, bu

it actually fits nicely this year. Well, I watched it, but I'll let you share. 

yüzden aslında bu yıla çok yakışıyor. Ben izledim ama paylaşayım.

What… what were some of the things that  you talked about in your in your speech? 

Ne… konuşmanızda bahsettiğiniz şeylerden bazıları nelerdi?

So, one thing I… some of these  we already mentioned, like the  

Yani, bir şey ben… Daha önce bahsettiğimiz bunlardan bazıları,

difference between writing and speaking. But how writing you have, it's just you and the  

yazma ve konuşma arasındaki fark gibi. Ama nasıl bir yazıya sahipsin, sadece sen ve

text, and then it's just the reader and the text. Whereas speaking, you have your hands,  

metin, ve sonra sadece okuyucu ve metin. Konuşurken elleriniz

you have your face. You can go back and forth. 

var, yüzünüz var. İleri geri gidebilirsin.

And it's like, express different ideas  until you reach an understanding. 

Ve bu, bir anlayışa ulaşana kadar farklı fikirleri ifade etmek gibidir.

But writing is only the text, and  if the reader can't understand you,  

Ama yazmak sadece metindir ve eğer okuyucu sizi anlamıyorsa,

can't understand what you're saying, you didn't say anything. 

ne söylediğinizi anlamıyorsa, hiçbir şey söylemediniz.

So it's very important to know how  to write well and I gave some tips. 

Bu yüzden iyi yazmayı bilmek çok önemli ve bazı ipuçları verdim.

For example, the 3C's. Be clear, be concise, be correct. 

Örneğin, 3C'ler. Net olun, özlü olun, doğru olun.

Right? Make sure you're doing  

Doğru? Yazarken tüm bunları

all these things when you're writing. Hold on, I gotta write that down. 

yaptığınızdan emin olun . Dur, bunu yazmam lazım.

Three Cs. Use this for myself. 

Üç C. Bunu kendim için kullan.

Yeah, every anything you write,  emails, essays, anything. 

Evet, yazdığınız her şey, e-postalar, denemeler, her şey.

It's all about being clear. Writing less is actually better than writing more. 

Her şey net olmakla ilgili. Daha az yazmak aslında çok yazmaktan daha iyidir.

A lot of people misunderstand that they  think more words is more impressive. 

Birçok insan, daha fazla kelimenin daha etkileyici olduğunu düşündüklerini yanlış anlıyor.

It's not. It's just more confusing. 

Değil. Sadece daha kafa karıştırıcı.

And just make sure you're writing correct things. Don't confuse your reader. 

Ve sadece doğru şeyler yazdığından emin ol. Okuyucunuzun kafasını karıştırmayın.

Make sure you know who your reader is so they  can get to your message and all that, yeah. 

Okuyucunuzun kim olduğunu bildiğinizden emin olun ki mesajınıza ulaşabilsinler, evet.

Uhm, again, to use my dad as an example, he always  liked cars that had windows that you had to roll  

Uhm, yine, babamı örnek vermek gerekirse,

up instead of power things. Old school. 

elektrikli şeyler yerine sarmanız gereken pencereleri olan arabaları her zaman severdi. Eski okul.

Old school stuff and I… I said, “Why  do you? Why do you prefer that?” 

Eski okul eşyaları ve ben… "Neden yapıyorsun? Neden bunu tercih ediyorsun?”

He said, “The more things you have in  a car, the more things can go wrong.” 

"Bir arabada ne kadar çok şey varsa, o kadar çok şey ters gidebilir" dedi.

Absolutely. And I think, I think that's a good,  

Kesinlikle. Ve bence, bence bu iyi,

uh, a good way to think about writing as well. Just because you're using more words, doesn't  

uh, yazmayı düşünmenin de iyi bir yolu. Sırf daha fazla kelime kullanıyor olmanız,

necessarily mean those words are effective. And I remember Doctor Terry Whalen,  

mutlaka bu kelimelerin etkili olduğu anlamına gelmez. Ve üniversitedeki profesörlerimden Doktor Terry Whalen'ı hatırlıyorum,

one of my professors in university, he would make  us, after we finished an essay, he would say,  

bize bir makaleyi bitirdikten sonra,

“Go back and take out every single word that is  not absolutely necessary, to the point that you're  

“Geri dönün ve kesinlikle gerekli olmayan her kelimeyi çıkardığınız noktaya kadar çıkarın” derdi. tekrar

taking and just strip them all away and then you  get a very clear, very concise piece of writing.” 

alıp hepsini çıkarın ve sonra çok net, çok özlü bir yazı parçası elde edersiniz. ”

That's what you're talking about, yeah? I… I… I tell my students like when I  

Bahsettiğin şey bu, değil mi? Ben… Ben… Öğrencilerime

teach writing classes, I tell them when you're  whenever you have your first draft, first step,  

, yazma dersleri verdiğimde, ilk taslağınız olduğunda, ilk adımınızda,

cut out 5% of the word count. If you're good enough, make it 10%,  

kelime sayısının %5'ini kestiğinizde onlara söylüyorum . Yeterince iyiysen %10 yap

but start with 5%. Right away. 

ama %5 ile başla. Derhal.

Just get rid of words you don't need  and then see how much clearer and more  

Sadece ihtiyacınız olmayan kelimelerden kurtulun ve

effective your writing is already  before you do any other changes. 

başka bir değişiklik yapmadan önce yazınızın ne kadar net ve etkili olduğunu görün.

Your students must hate that, though, because  you're you probably give them a word count,  

Öğrencileriniz bundan nefret ediyor olmalı, çünkü muhtemelen onlara bir kelime sayısı veriyorsunuz,

right? Like, OK, I need a I need a 800-word  essay or something, and everybody is trying to. 

değil mi? Tamam, 800 kelimelik bir denemeye ihtiyacım var ve herkes bunu yapmaya çalışıyor.

Yeah, exactly like thanks, Professor Benn. How's the response been from your students  

Evet, aynen teşekkürler, Profesör Benn. Öğrencilerinizden bu tür dersler verdiğinizde nasıl tepkiler

when you give them these types of lessons? Do you get that feedback that you so much enjoy? 

aldınız? Çok keyif aldığınız geri bildirimleri alıyor musunuz?

Uh, I do. I… I love the feedback. 

Anlıyorum. Ben… Geri bildirimi seviyorum.

A lot of them tell me how much it's  helping them, and that's, again,  

Birçoğu bana bunun onlara ne kadar yardımcı olduğunu söylüyor ve yine

that's why we're here at the end of the day  - to help them get to where they need to get. 

bu yüzden günün sonunda buradayız - varmaları gereken yere ulaşmalarına yardımcı olmak için.

And again, it's that “ah ha” moment  where something clicks and they can  

Ve yine, bir şeyin tıklandığı ve bir sonraki adıma geçebilecekleri ve daha da iyi olabilecekleri “ah ha” anıdır

go to that next step and get even better and… When I hear students who like got into university  

ve… Üniversiteye giren veya üniversiteden mezun olan öğrencilerin hoşlandığını duyduğumda

or graduated university and they say, “Thanks.  You helped me a lot,” I… but that's huge for me. 

ve “Teşekkürler. Bana çok yardım ettin,” ben… ama bu benim için çok büyük.

Yeah, that… It's really rewarding,  

Evet, bu… Bu gerçekten ödüllendirici,

I guess, right. Yeah, very much. 

sanırım, doğru. Evet, çok.

I'll see you too, right? Oh, absolutely. 

Ben de seni göreceğim, değil mi? Kesinlikle.

No doubt. No doubt about it. 

Şüphesiz. Hiç şüphe yok.

The point that you made about being  clear and concise and… and comparing  

Açık ve özlü olmakla ve… ve

that to speaking is something that  I never really thought about before. 

bunu konuşmayla karşılaştırmakla ilgili vurguladığın nokta, daha önce hiç düşünmediğim bir şeydi.

When we talk, you… as you mentioned, we have  our facial expressions, we have our hands. 

Konuştuğumuzda, sen… bahsettiğin gibi yüz ifadelerimiz var, ellerimiz var.

As I'm using my hands now, there are all  of these, um, hidden messages, if you will,  

Şu an ellerimi kullandığım için,

that that I'm conveying to you just… just from  using my voice tone or my facial expressions  

sana ilettiğim tüm bu gizli mesajlar var, um, sadece… sadece ses tonumu veya yüz ifadelerimden

or my hand gestures my body language. So, you can easily understand perhaps  

veya el hareketlerimden vücudumu kullanarak. dil. Yani, belki de

what the… the main point of what I'm trying  to say, but in writing you don't have any of  

söylemeye çalıştığım şeyin asıl amacının ne olduğunu kolayca anlayabilirsiniz , ancak yazılı olarak

that extra help, and that's why you say it's  so important to be clear and concise, right? 

bu ekstra yardımın hiçbirine sahip değilsiniz ve bu yüzden açık ve özlü olmanın çok önemli olduğunu söylüyorsunuz, Sağ?

Absolutely 'cause it's not even…  it's not even your physical self. 

Kesinlikle çünkü o bile değil... o senin fiziksel benliğin bile değil.

Like how you say a particular word. Where you put the stress in a sentence  

Belirli bir kelimeyi nasıl söylediğin gibi. Vurguyu bir cümlede nereye koyduğunuz, cümlenin

changes the meaning of the sentence, and  your listener generally will get that. 

anlamını değiştirir ve dinleyiciniz genellikle bunu anlayacaktır.

But you don't have these points. Like, yeah, there are tricks to writing  

Ama bu puanlara sahip değilsin. Evet,

to convey anger or to convey humor, but it's a  little bit more nuanced, whereas in speaking,  

öfkeyi iletmek veya mizah iletmek için yazmanın püf noktaları var, ama bu biraz daha nüanslı, oysa konuşmada

it's very obvious. If you're angry,  

çok açık. Öfkeliysen,

you're going to say something angrily. If you're happy, you'll say it happily  

öfkeyle bir şey söyleyeceksin. Mutluysan, bunu mutlu bir şekilde söylersin

sort of thing, so… It's very different. 

, yani… Bu çok farklı.

I am the king of misunderstanding text message,  text message tones and that's exactly, but that's  

Ben yanlış anlama metin mesajının, kısa mesaj seslerinin kralıyım ve bu tam olarak, ama

exactly what you're talking about, right? But text is so short, that text messages,  

bahsettiğiniz şey tam olarak bu, değil mi? Ancak metin o kadar kısa ki, metin mesajları

so short there's no room for tone. Right, really interesting. 

o kadar kısa ki tonlamaya yer yok. Doğru, gerçekten ilginç.

So, the TEDx talk - Did you..  Did you enjoy the experience? 

Peki, TEDx konuşması - Siz... Deneyimden keyif aldınız mı?

I've… I've done one of those as well. I did one here in Seoul. 

Ben… Ben de onlardan birini yaptım. Burada Seul'de bir tane yaptım.

And I… I was… I mean, I've worked in media  for years and years and years, but I was,  

Ve ben… Ben… Yani, yıllarca, yıllarca ve yıllarca medyada çalıştım, ama

I was very nervous in… in the lead up to that. How did you feel about it? 

öyleydim, çok gergindim… buna giden yolda. Onun hakkında nasıl hissettin?

I… I was so scared. Like after I have finished,  

Ben... Çok korktum. Bitirdikten

like after I got off the stage… Uh, huh. 

sonra, sahneden indikten sonra olduğu gibi… Ah, ha.

I said I was… I said to my friend, I'm the  most relaxed person in Spain right now. 

Ben dedim ki… Arkadaşıma dedim ki, şu anda İspanya'daki en rahat insan benim.

It was over. Right. 

Bitmişti. Doğru.

But until then, like even a few days up that  moment, it really, really nervous and sweaty and  

Ama o zamana kadar, sanki birkaç gün geçmiş gibi, gerçekten çok gergin, terli ve

shaking and you could hear it in my voice. My mouth was so dry from being nervous,  

titriyordu ve bunu sesimde duyabiliyordunuz. Gerginlikten ağzım o kadar kurumuştu

I didn't even know how the words came out. But I was prepared. 

ki kelimelerin ağzından nasıl çıktığını bile bilmiyordum. Ama hazırlıklıydım.

That's the key. Uhm, I almost said  

Anahtar bu. Uhm, benden yapmamı istediklerinde neredeyse

no when they asked me to do it because it's not  something that was outside of my comfort zone. 

hayır diyordum çünkü bu benim konfor alanımın dışında olan bir şey değildi.

And I also didn't know that  you don't have cue cards. 

Ayrıca isteka kartlarınız olmadığını da bilmiyordum.

You're not allowed to have cue cards. Exactly as member. 

İpucu kartlarına sahip olmanıza izin verilmiyor. Aynen üye olarak.

You don't have a podium. You don't have a microphone to hold onto. 

Bir podyumunuz yok. Tutunacak bir mikrofonunuz yok.

I thought, oh, at least if I can  have that as a security blanket. 

En azından bunu bir güvenlik battaniyesi olarak alabilir miyim diye düşündüm.

But they said no, no, no, you've just got the  mic on your cheek and the rest is up to you. 

Ama hayır, hayır, hayır dediler, mikrofonu sadece yanağınıza koydunuz ve gerisi size kalmış.

You gotta memorize it. If you have any slides, that's it, yeah. 

Onu ezberlemelisiniz. Slaytınız varsa, o kadar, evet.

Oh my goodness. But you… you… you enjoyed it overall? 

Aman tanrım. Ama sen… sen… genel olarak hoşuna gitti mi?

You're happy that you did it? The experience, I'm happy I did it. 

Yaptığın için mutlu musun? Deneyim, yaptığım için mutluyum.

You're talking about comfort zone. Completely out of my comfort zone. 

Konfor alanından bahsediyorsun. Tamamen konfor alanımın dışında.

I'm like, I'm, uh, at the end of  the day, I'm a pretty shy person. 

Ben, ben, uh, günün sonunda, oldukça utangaç bir insanım.

I have no problem with a camera. I have a huge problem with a live audience. 

Kamerayla ilgili bir sorunum yok. Canlı bir izleyici kitlesiyle büyük bir sorunum var.

It's totally different. So, but I'm glad I did it. 

Tamamen farklı. Yani, ama yaptığım için mutluyum.

Like I… I tend to… the more something scares  me, the more I'm likely to actually do it. 

Benim gibi… Ben… bir şey beni ne kadar korkutursa, onu gerçekten yapma ihtimalim o kadar artar.

Oh really? That's why I'm a  

Gerçekten mi? Bu yüzden

little strange that way. Oh, that's good. 

biraz tuhafım. Oh bu iyi.

I mean, it's better for your future. Well, speaking about writing in general,  

Yani, geleceğin için daha iyi. Eh, genel olarak yazmaktan bahsetmişken,

has it changed or has it changed  I… I mean the way that we, right? 

değişti mi yoksa değişti mi ben… Yani bizdeki gibi, değil mi?

Has that, has that developed or or… or… or… or  gone in a different direction over maybe the last  

Bu , akademik olarak veya başka bir şekilde, belki son 10 veya 15 yılda

10 or 15 years, academically or otherwise? Or does it always kind of stay similar? 

gelişti veya… veya… veya… veya farklı bir yöne mi gitti ? Yoksa hep benzer mi kalır?

I think writing at its base stays  similar, but there are changes. 

Bence temelde yazmak benzer kalıyor, ancak değişiklikler var.

Like if you read newspapers today and you read  them before, everything is much tighter now. 

Mesela bugün gazete okursanız ve daha önce okursanız, şimdi her şey çok daha sıkı.

I think also social media like  captions and tweeting and all that. 

Ayrıca sosyal medyanın altyazılar, tweetler ve tüm bunlar gibi olduğunu düşünüyorum.

People got used to reading short. And young people today, their attention  

İnsanlar kısa okumaya alıştı. Ve günümüz gençlerinin dikkat

span is much shorter than it used to be. So people have to be more direct, more concise  

süreleri eskisinden çok daha kısa. Bu yüzden insanlar yazdıklarıyla

with their whatever they're writing. And I think even novels  

daha doğrudan, daha özlü olmalılar. Ve bence romanlar bile

have taken that on a little bit because  you don't see as much flowery language. 

bunu biraz aldı çünkü o kadar süslü bir dil görmüyorsunuz.

You don't see as much, you know, expansion like  if you read Gabriel Garcia, Marquez, whatever. 

Genişlemeyi, Gabriel Garcia, Marquez, her neyse okursanız olduğu gibi görmüyorsunuz. Bu adam sıfatlarla devam ediyor ama

That guy goes on and on and on with adjectives  but I'm not sure how popular he would be with  

şimdi genç nesil arasında ne kadar popüler olacağından emin değilim .

a younger generation now. Do you know what I mean? 

Ne demek istediğimi biliyor musun?

The story is amazing. The writing is amazing. 

Hikaye harika. Yazı muhteşem.

But I don't know if they have the  attention span for that these days, so… 

Ama bugünlerde buna dikkatleri var mı bilmiyorum, yani…

Yeah, I mean, you make a good point. Because even when you watch YouTube videos,  

Evet, yani, iyi bir noktaya değindin. Çünkü örneğin YouTube videolarını izlediğinizde bile

for example. Yeah. 

. Evet.

Some, some, some of them have to be extremely  short because people just don't have the  

Bazıları, bazıları, bazıları son derece kısa olmalı çünkü insanların

attention span, nor the wants, nor the desire. I guess what it is these days in our culture,  

dikkat süresi, istekleri ve arzusu yok. Sanırım bu günlerde kültürümüzde,

our society is that it's gotta be immediate. We want things immediately. 

toplumumuzda ne var ki bunun acil olması gerekiyor. Hemen bir şeyler istiyoruz.

One of my favorite comedians,  Ronny Chang, talks about,  

En sevdiğim komedyenlerden biri olan Ronny Chang, bilirsiniz, Amerikan kültüründen bahsediyor

you know, in American culture, just like we want it now. 

, tıpkı şimdi istediğimiz gibi.

Like Amazon… Amazon now, like, deliver it to me  before I want it, so you can see inside my brain. 

Amazon gibi… Amazon şimdi, ben istemeden bana teslim et, böylece beynimin içini görebilirsin.

Use AI to guess what I want. Yeah, yeah, exactly. 

Ne istediğimi tahmin etmek için yapay zekayı kullan. Evet, evet, aynen.

That's interesting. So that's had an  

İlginç. Yani bunun

effect on… on writing on writing as well. I think so a little bit, but again, at the end  

yazma üzerinde de etkisi oldu. Biraz öyle düşünüyorum, ama yine de,

of the day you still have to be clear, so. This is… but I think if you were  

günün sonunda hala net olmak zorundasın, yani. Bu… ama sanırım

coming back to earlier question you asked me  like, am I surprised by my channel doing well? 

bana daha önce sorduğun soruya geri dönersen, kanalımın iyi gitmesi beni şaşırttı mı?

I am a little bit because my videos are not  that short and it is writing and again, but  

Biraz öyleyim çünkü videolarım o kadar kısa değil ve yine yazıyor ve yine

people don't want to do it, they need to do it. I think that's the big thing. 

insanlar bunu yapmak istemiyor, yapması gerekiyor. Bence büyük olan bu.

How would you tell your students, because it's  when we talk about being clear and concise  

Öğrencilerinize nasıl söylersiniz, çünkü biz kendi dilimizde ve yazılarımızda açık ve özlü olmaktan bahsettiğimizde

in our language and in our writing, there  is a line though where you still want to be  

, hala belki açıklayıcı olmak istediğiniz veya hala belagatli olmak

perhaps descriptive or you still want  to be eloquent, eloquent in your in your  

istediğiniz bir satır vardır. yazıyorsunuz

in your writing, so where… where do students, how are… how are the students supposed to know  

, peki nerede… öğrenciler nerede, nasıl… öğrenciler

where that line is of of  kind of going too far in the  

bu satırın nerede olduğunu nasıl bilebilir ki,

opposite direction and overcompensating  and not being descriptive enough. 

ters yönde çok ileri gidiyor ve aşırı telafi edici ve yeterince açıklayıcı değil.

Yeah, I think first of all, it starts with who's  your target audience and what's the context? 

Evet, bence her şeyden önce hedef kitleniz kim ve bağlam nedir?

Ok. If you’re in  

business and you're writing an e-mail, the  shorter, the absolute shortest, the better. 

Tamam. Eğer

iş yapıyorsanız ve bir e-posta yazıyorsanız, ne kadar kısa olursa o kadar iyi olur.

'cause people don't have time that like, if  you're lucky, if they even open your e-mail. 

Çünkü insanların, eğer şanslıysan, e-postanı bile açsalar gibi zamanları yok.

If you're writing an essay… again if you have to  fill up 4 pages and but you can actually answer  

Eğer bir deneme yazıyorsanız… yine 4 sayfa doldurmanız gerekiyorsa ve aslında soruyu

the question in two, then yeah, obviously  you cannot expand and give a bit more, but…. 

ikide cevaplayabiliyorsanız, o zaman evet, tabii ki genişletip biraz daha fazlasını veremezsiniz, ama….

If you're getting into creative writing,  

Yaratıcı yazarlığa giriyorsanız,

then there's no limits. Do whatever you feel  

sınır yoktur. Ne hissediyorsan

will make the reader interested, right? So it's all about context, I think. 

, okuyucunun ilgisini çekecek, değil mi? Yani bence her şey bağlamla ilgili.

Yeah, and I… I think knowing your audience  is a… is an excellent point as well. 

Evet, ve ben... Bence izleyicilerinizi bilmek de... mükemmel bir nokta.

Because, you know, if you're talking to a group  of people who perhaps are not familiar with  

Çünkü, bilirsiniz, belki de

certain technical vocabulary, then it's better  to not use that technical vocabulary if you can,  

belirli teknik kelimelere aşina olmayan bir grup insanla konuşuyorsanız, o zaman o teknik kelimeyi mümkünse kullanmamak daha iyidir,

because you're going to be, the expression  is to talk over someone's head, right? 

çünkü öyle olacaksınız, ifade şudur: birinin kafasına göre konuşmak, değil mi?

And in writing people do… people don't  like that in speaking and they definitely,  

Ve yazarken insanlar… insanlar konuşmaktan hoşlanmazlar ve kesinlikle,

definitely do not enjoy it in writing because  your audience is immediately lost, right? 

kesinlikle yazmaktan hoşlanmazlar çünkü hedef kitleniz anında kaybolur, değil mi?

Exactly, like I always say, one of the  first things I say, “Avoid jargon.” 

Kesinlikle, her zaman söylediğim gibi, ilk söylediğim şeylerden biri “Jargondan kaçının”.

If you're in a specific field and… your  make sure you know who you're writing to. 

Belirli bir alandaysanız ve… kime yazdığınızı bildiğinizden emin olun.

So sometimes I help people apply  for, let's say, medical residencies. 

Bu yüzden bazen insanların tıbbi ikametgahlara başvurmalarına yardımcı oluyorum.

They want to go do a medical  residency in the States. 

Amerika'da tıbbi ihtisas yapmak istiyorlar.

And they need help with their personal  statement, statements of purpose, etc. 

Ve kişisel beyanları, amaç beyanları vb. konusunda yardıma ihtiyaçları var.

And some of them get very detailed into the  things that they actually do, like the medical  

Ve bazıları tıbbi prosedürler gibi gerçekten yaptıkları şeylere çok ayrıntılı olarak giriyorlar

procedures. Right. 

. Doğru.

And I tell them just understand that  yes, medical people will be reading it,  

Ve onlara sadece şunu anladıklarını söylüyorum, evet, tıp insanları bunu okuyacak,

but also some non-medical people. Don't lose them, right? 

aynı zamanda bazı tıp dışı insanlar da okuyacak. Onları kaybetme, tamam mı?

Be very general 'cause the medical people  will understand you, but you'll also keep the  

Çok genel olun çünkü tıpçılar sizi anlayacaktır ama

non-medical people interested, right? It's the same idea. 

tıp dışı insanların da ilgisini çekeceksiniz, değil mi? Aynı fikir.

Yep, that's a great point. And… and you said it extremely well,  

Evet, bu harika bir nokta. Ve… ve bunu çok iyi söyledin,

you're going to lose them. And then it you start to use words that  

onları kaybedeceksin. Ve sonra bilmedikleri kelimeleri kullanmaya başlıyorsunuz

they don't know, your audience is gone, right? Yeah, and they're and they're scanning too. 

, kitleniz gitti, değil mi? Evet, onlar ve onlar da tarıyorlar.

If they scan it, I can't get this. That's it. 

Eğer tararlarsa, bunu alamam. Bu kadar.

They have no problem putting you  in the rejection file right away. 

Sizi hemen ret dosyasına koymakta sorun yaşamazlar.

It reminds me of… I've interviewed a lot of  musicians over the years, and I always find  

Bana şunu hatırlatıyor… Yıllar boyunca birçok müzisyenle röportaj yaptım ve her zaman

that with jazz musicians they use a lot of you  know, when they talk about like inspirations  

caz müzisyenlerinin birçoğunu kullandıklarını biliyorum, kariyerleri için ilham kaynağı gibi konuştuklarında

for their career, there's always a list of names  that I have no idea what they're talking about. 

her zaman bir isim listesi vardır. Ne hakkında konuştukları hakkında hiçbir fikrim yok.

But those names always come out, right? Yeah, the references. Yeah. 

Ama bu isimler her zaman ortaya çıkıyor, değil mi? Evet, referanslar. Evet.

Yeah, exactly. Even if… like for students who are watching  

Evet kesinlikle. İngilizce öğrenmek için sitcom gibi izleyen öğrenciler için olsa bile

like sitcoms to learn English, I know that a lot  of the jokes or a lot of the big points made,  

, birçok şakanın veya yapılan büyük noktaların

have to do with references, and it's so if you  don't understand what's going on, don't worry,  

çoğunun referanslarla ilgili olduğunu biliyorum ve neler olduğunu anlamıyorsanız bu böyledir. , endişelenme,

because it's not about English. Yeah, right. 

çünkü İngilizce ile ilgili değil. Evet, doğru.

It's about the cultural references. If you don't know them, you don't know them, so… 

Kültürel referanslarla ilgili. Onları tanımıyorsanız, tanımıyorsunuz demektir, yani…

Yeah, that's true. That's an excellent point. 

Evet, bu doğru. Bu harika bir nokta.

Well, very good. Well, we'll… we'll wrap it up  

Çok iyi. Pekala, biz… birazdan

here shortly, but once again, congratulations on. I mean, a lot of different things, really, right? 

burada bitireceğiz, ama bir kez daha tebrikler. Yani, pek çok farklı şey, gerçekten, değil mi?

You're, you're, you're EngVid  videos are extremely popular. 

Sen, sen, sen EngVid videoları son derece popüler.

You're continuing to work there, so  you can go and find Adam at engvid.com 

Orada çalışmaya devam ediyorsun, böylece gidip Adam'ı engvid.com'da bulabilirsin Bunlar

Are those… those videos are not just at the  website, but they're also on YouTube as well. 

mı… bu videolar sadece web sitesinde değil, aynı zamanda YouTube'da da var.

Is that correct? They're on, yeah, if you go ‘EngVid  

Bu doğru mu? Açıklar, evet, 'EngVid

Adam,’ you'll find my videos. Very good. 

Adam'a giderseniz videolarımı bulacaksınız. Çok iyi.

You can also find Adams homepage or  his home channel Write to the Top  

Ayrıca Adams ana sayfasını veya ana kanalını En Üste

and that's W-R-I-T-E To the Top. A really popular channel there. 

Yaz'ı ve bu Başa YAZIN'ı da bulabilirsiniz. Orada gerçekten popüler bir kanal.

You can watch Adam’s TEDx talk on his  channel, as I did before saying hello today. 

Bugün merhaba demeden önce yaptığım gibi Adam'ın TEDx konuşmasını kanalında izleyebilirsiniz.

Your books are available on… tell us…  tell us where we can find your books? 

Kitaplarınız şu adreste mevcut… bize bildirin… kitaplarınızı nerede bulabileceğimizi söyleyin?

On Amazon and is there another location? Uh, writetotop.com no ‘the’ in the  

Amazon'da ve başka bir yer var mı? Uh, writetotop.com web sitesi adresinde 'the' yok, değil

website address, yeah? OK, writetotop.com  

mi? Tamam, writetotop.com

no ‘the’ as you mentioned, right? You can find Adam’s books there as well. 

bahsettiğiniz gibi 'the' yok, değil mi? Adem'in kitaplarını da orada bulabilirsiniz.

Well, very good, sir. You are an extremely busy man with all of the  

Çok iyi efendim. Sürekli olarak yarattığınız

content that you are constantly creating. So once again, congratulations. 

tüm içerikle son derece meşgul bir adamsınız . Bu yüzden bir kez daha tebrikler.

Right. Yeah. It was a real pleasure to… to chat with you and… 

Doğru. Evet. Sizinle sohbet etmek gerçekten bir zevkti ve…

You as well. Best or luck. 

Siz de. En iyi ya da şans.

And if you ever make it up to Seoul, then give us  a call and we'll get a cup of coffee or something. 

Ve eğer Seul'e gidersen, bizi ara ve bir fincan kahve falan içelim.

Absolutely. Thank you. Adam Benn, thank you. 

Kesinlikle. Teşekkürler. Adam Benn, teşekkür ederim.

Thank you for joining us once  again on Speak English Fluently. 

Speak English Fluently'de bir kez daha bize katıldığınız için teşekkür ederiz.

I've been your host, Steve Hatherly, and if you're  interested in my own channel then you can find me. 

I've been your host, Steve Hatherly, and if you're interested in my own channel then you can find me.

Search story time Steve Hatherly  and you can find me there. 

Search story time Steve Hatherly and you can find me there.

Hope you come back for the next video. And Adam, thank you, sir. 

Hope you come back for the next video. And Adam, thank you, sir.

Have a good one. Thank you.  

Have a good one. Teşekkürler.

You too.

Sen de.