A video game to cope with grief | Amy Green

113,893 views ・ 2017-05-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: berat güven Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
Two months ago, my kids and I huddled around a cell phone
0
12772
4184
İki ay önce, çocuklarımla cep telefonu etrafında toplanmış,
00:16
watching the live stream of the Game Awards,
1
16980
2296
Game Awards'ın canlı yayınını izliyorduk.
00:19
one of the video game industry's biggest nights.
2
19300
2896
Video oyunları endüstrisi için en önemli gecelerden biri.
00:22
They announced the nominees for the Game for Impact,
3
22220
3656
Etki Yapan Oyun Ödülü adaylarını açıkladılar.
00:25
an award that's given to a thought-provoking video game
4
25900
3056
Bu ödül, düşünmeye zorlayan,
00:28
with a profound prosocial message or meaning.
5
28980
3776
derin bir sosyal mesaj veya anlam içeren oyunlar içindir.
00:32
They opened the envelope
6
32780
1696
Zarfı açtılar
00:34
and they read the title of our video game.
7
34500
3216
ve bizim video oyunumuzun adını okudular.
00:37
An award ...
8
37740
1376
Etki yapan
00:39
for impact.
9
39140
1816
oyun ödülü.
00:40
It was almost funny, actually,
10
40980
1696
Bu neredeyse gülünçtü aslında,
00:42
because I always thought that winning an award like that
11
42700
2656
çünkü önceleri böyle bir ödül kazanmanın hep hayatıma
00:45
would have this huge impact on my life,
12
45380
2656
ne büyük bir etki yapacağını düşünürdüm
00:48
but I found that the opposite is true.
13
48060
2760
ancak gerçek tam tersiydi.
00:51
The big nights,
14
51660
1416
Büyük geceler,
00:53
the accomplishments --
15
53100
2096
büyük başarılar,
00:55
they fade.
16
55220
1576
hepsi solup gider.
00:56
But the hardest nights of my life have stuck with me,
17
56820
3416
Ama hayatımın en zor gecesini hiç unutmadım.
01:00
impacting who I am
18
60260
2496
Kişiliğime ve
01:02
and what I do.
19
62780
1720
yaptığım işe etki eden şey.
01:05
In 2010, my third son, Joel, was diagnosed with a rare and aggressive brain tumor.
20
65180
6200
2010 yılında 3. oğlum Joel'e nadir ve agresif seyirli beyin tümörü tanısı kondu.
01:12
And before that year was finished,
21
72300
1936
O yıl sona ermeden,
01:14
doctors sat my husband and I down
22
74260
2536
doktorlar bana ve kocama
01:16
and let us know that his tumor had returned
23
76820
3256
ona uygulayabildikleri maksimum kemoterapi
01:20
despite the most aggressive chemotherapy and radiation that they could offer him.
24
80100
4720
ve radyasyon tedavisine rağmen tümörün yinelediğini söyledi.
01:25
On that terrible night,
25
85900
1896
O berbat gecede,
01:27
after learning that Joel had perhaps four months to live,
26
87820
4096
Joel'in tahmini dört ayı kaldığını öğrendikten sonra,
01:31
I cuddled up with my two older sons in bed --
27
91940
2856
yatakta iki oğluma sarıldım.
01:34
they were five and three at the time --
28
94820
2536
O zaman biri beş, diğeri üç yaşındaydı
01:37
and I never really knew how much they understood,
29
97380
3096
ve durumu anladıklarından emin değildim.
01:40
so I started telling them a bedtime story.
30
100500
3696
Bu yüzden onlara bir masal anlatmaya başladım.
01:44
I told them about this very brave knight named Joel
31
104220
3856
Onlara Joel adında çok cesur bir şövalyenin maceraya atıldığını
01:48
and his adventure fighting a terrible dragon called cancer.
32
108100
4640
ve kanser adında korkunç bir ejderha ile savaştığını anlattım.
01:53
Every night, I told them more of the story,
33
113540
3056
Onlara her gece aynı masalı anlatmaya devam ettim
01:56
but I never let the story end.
34
116620
2016
ama masalın sonuna hiç gelmedim.
01:58
I was just building up a context that they could understand
35
118660
3136
Onların anlayabilecekleri bir şekle sokmak istiyordum.
02:01
and hoping that our prayers would be answered
36
121820
2256
Dualarımızın karşılık görmesini ve
02:04
and I would never have to tell them that that knight,
37
124100
2496
o şövalyenin çok kahramanca savaştığını ancak
02:06
who had fought so bravely,
38
126620
2296
bunun son savaşı olduğunu ve artık
02:08
was done fighting
39
128940
1536
sonsuza kadar huzur bulduğunu
02:10
and could rest now, forever.
40
130500
2280
anlatmak zorunda kalmamayı ümit ediyordum.
02:14
Fortunately, I never did have to finish that bedtime story.
41
134260
4496
Çok şükür, o masalı hiç bitirmek zorunda kalmadım.
02:18
My children outgrew it.
42
138780
2176
Çocuklar bununla büyüdü.
02:20
Joel responded better than anyone expected to palliative treatment,
43
140980
4096
Joel palyatif tedavilere herkesin beklediğinin ötesinde karşılık vermişti
02:25
and so instead of months,
44
145100
1656
ve birkaç ay yerine
02:26
we spent years learning how to love our dying child with all of our hearts.
45
146780
6280
ölmekte olan çocuğumuzu bütün
kalbimizle sevmeyi öğreten yıllar geçirdik.
02:33
Learning to recognize that shameful feeling
46
153900
2536
Bu dönemde, birbirimize azıcık acı vermemek uğruna
02:36
of holding back just a little love
47
156460
2896
sevgimizi azıcık saklamanın
02:39
to try to spare ourselves just a little pain
48
159380
2856
hissettirdiği utancı
02:42
somewhere further down the road.
49
162260
2560
kabullenmeyi öğrendik.
02:45
We pushed past that self-preservation
50
165580
2456
Nefsimizi korumayı bir kenara ittik,
02:48
because Joel was worth loving even if that love could crush us.
51
168060
4920
çünkü sevgi bizi mahvedecek olsa bile Joel bu sevgiye değerdi.
02:54
And that lesson of intense vulnerability has changed me ...
52
174020
4440
Ve yaşadığım bu derin çaresizlik beni değiştirdi,
02:59
more than any award ever could.
53
179260
2560
hiçbir ödülün yapamayacağı kadar.
03:02
We started living like Joel could live,
54
182220
3336
Joel yaşayabilecekmiş gibi yaşamaya başladık
03:05
and we began developing a video game called "That Dragon, Cancer."
55
185580
5240
ve "That Dragon, Cancer" (O Ejderha Kanser)
adında bir video oyunu yazmaya başladık.
03:11
It was the story of Joel.
56
191740
2120
Bu, Joel'in hikâyesiydi.
03:14
It was the story of hope in the shadow of death.
57
194580
3496
Ölümün gölgesindeki umudun hikâyesiydi.
03:18
It was the story of faith
58
198100
1520
İnanç ve şüphenin
03:20
and doubt,
59
200460
1456
hikâyesiydi
03:21
and the realization that a wrestle with doubt is a part of faith --
60
201940
5120
ve şüpheyle mücadele etmenin inancın bir parçası olduğunu anlamanın --
03:27
maybe the biggest part of it.
61
207940
1560
Belki de en büyük parçası.
03:30
It was a story that began as a miracle
62
210380
3456
Bu bir mucize ile başlayan ve
03:33
and ended as a memorial.
63
213860
2440
anma töreniyle biten bir hikâye.
03:37
(Music)
64
217660
2096
(Müzik)
03:39
(Giggle)
65
219780
1256
(Gülme)
03:41
(Clapping)
66
221060
1336
(El çırpma)
03:42
(Music)
67
222420
3576
(Müzik)
03:46
(Video) Dad: Bouncing around, do you like that?
68
226020
3056
(Video) Baba: Niye zıpladın, hoşuna mı gitti?
03:49
(Giggle)
69
229100
1216
(Gülme)
03:50
I love your giggle.
70
230340
1216
Nasıl da kıkırdarmış!
03:51
(Music)
71
231580
2160
(Müzik)
03:58
(Giggle)
72
238140
1440
(Kıkırdama)
04:01
[A Journey of Hope In the Shadow of Death]
73
241420
4760
[Ölümün Gölgesinde Bir Umut Yolculuğu]
04:07
[That Dragon, Cancer]
74
247100
3016
[That Dragon, Cancer] (O Ejderha Kanser)
04:10
(Music)
75
250140
3080
(Müzik)
04:15
When you play "That Dragon, Cancer,"
76
255380
1896
"That Dragon, Cancer"i oynadığınızda,
04:17
you're transformed into a witness of Joel's life,
77
257300
3976
Joel'in hayatına tanıklık eden birine dönüşürsünüz,
04:21
exploring an emotional landscape,
78
261300
2176
duygusal bir yolculuğa çıkarsınız
04:23
clicking to discover more of what we as a family felt and experienced.
79
263500
5536
ve bir aile olarak bizim hissettiklerimizi ve yaşadıklarımızı duyumsarsınız.
04:29
It feels a little bit like analyzing interactive poetry
80
269060
4536
Etkileşimli bir şiiri analiz ediyor gibi hissettirir,
04:33
because every game mechanic is a metaphor,
81
273620
2336
çünkü her oyun mekaniği bir metafordur
04:35
and so the more the player asks themselves
82
275980
2376
ve oyun severler biz tasarımcıların
04:38
what we as designers were trying to express and why,
83
278380
3936
anlatmak istediklerimizi ve nedenleri sorguladıkça
04:42
the richer the experience becomes.
84
282340
2360
deneyimleri zenginleşir.
04:45
We took that vulnerability that Joel taught us,
85
285220
3016
Joel'in bize öğrettiği bu çaresizliği
04:48
and we encoded the game with it.
86
288260
2560
aldık ve oyunun içine kodladık.
04:51
Players expect their video games to offer them branching narrative
87
291340
3576
Oyun severler video oyunlarında dallanan anlatılar bekler
04:54
so that every decision that they make feels important
88
294940
3536
yani verdikleri her karar önemli hissettirir
04:58
and can change the outcome of the game.
89
298500
2696
ve oyunun sonucunu değiştirebilir.
05:01
We subverted that principle of game design,
90
301220
2776
Oyun tasarımındaki bu kuralı yıktık
05:04
collapsing the choices in on the player
91
304020
3376
ve şeçimleri oyun severe yükledik,
05:07
so that they discover for themselves
92
307420
1776
ki böylece Joel için
05:09
that there is nothing that they can do that will change the outcome for Joel.
93
309220
4200
sonucu değiştirmede yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını keşfetsinler.
05:14
And they feel that discovery as deeply and desperately as we felt it
94
314100
5776
Ve Joel'i kollarımızın arasına alıp inatla kendi elimizde olmayan
05:19
on nights when we held Joel in our arms praying for hours,
95
319900
4176
bir mucize umuduna tutunarak dualar ettiğimiz gecelerde
05:24
stubbornly holding out hope for a grace that we could not create for ourselves.
96
324100
5440
hissettiğimiz şeyi hissetsinler.
05:30
We'd all prefer to win,
97
330780
1360
Kazanmayı herkes ister,
05:32
but when you discover that you can't win,
98
332980
2360
peki ya kazanamayacağını anladığında,
05:36
what do you value instead?
99
336380
1640
neye değer verirsin o zaman?
05:39
I never planned to write video games,
100
339420
2216
Video oyunu yazmayı hiç düşünmemiştim
05:41
but these moments that really change our lives,
101
341660
2536
ama hayatlarımızı tamamen değiştiren anlar genellikle
05:44
they often come as the result of our hardship -- and not our glory.
102
344220
4120
büyük bir zorluktan kaynaklanır -- mutluluktan değil.
05:49
When we thought that Joel could live,
103
349340
2096
Joel'in kurtulabileceğini düşündüğümüz zamanlarda
05:51
I left the game designing to my husband.
104
351460
2136
oyunun tasarımını kocama bırakmıştım.
05:53
I chimed in here and there
105
353620
2056
Ara sıra işe karışıp
05:55
with a scene or two and some suggestions.
106
355700
2976
bir iki öneri yapıyordum.
05:58
But after the night that Joel died,
107
358700
2640
Fakat Joel'ın öldüğü geceden sonra
06:02
the passion,
108
362300
1416
bu arzu,
06:03
the possibility of sharing Joel's life through our video game --
109
363740
4176
Joel'in hayatını bir video oyunu yoluyla paylaşma arzusu --
06:07
it was something that I couldn't resist.
110
367940
2136
bu karşı koyamadığım bir şeydi.
06:10
I started writing more,
111
370100
1336
Daha çok yazmaya başladım,
06:11
I sat in on our team's design meetings,
112
371460
2416
tasarım takımı toplantılarına katıldım,
06:13
I added more ideas and I helped direct scenes.
113
373900
3096
daha fazla fikir önerdim ve sahne düzenlemelerde yardım ettim.
06:17
And I discovered that creating a video game is telling a story,
114
377020
4896
Gördüm ki; bir video oyunu yazmak bir hikâye anlatmakmış
06:21
but with an entirely new vocabulary.
115
381940
2736
ama tamamen yeni bir dilde.
06:24
All the same elements of imagination and symbolism are there,
116
384700
5536
Hayal gücü ve sembolizmin bütün unsurları yine oradaydı
06:30
but they're just partnered with player agency
117
390260
2616
ama oyun severin ortaklığı
06:32
and system responsiveness.
118
392900
2000
ve sistemin yanıtlarıyla tamamlanıyordu.
06:35
It's challenging work.
119
395900
1656
Zorlayıcı bir iş.
06:37
I have to think in a totally new way to do it,
120
397580
3016
Tamamen yeni bir açıdan düşünmem gerekiyor
06:40
but I love it.
121
400620
1656
ama bunu sevdim.
06:42
And I wouldn't have known that without Joel.
122
402300
2600
Joel olmadan bunu anlayamazdım.
06:46
Maybe you're a little surprised
123
406100
2296
Ölümcül bir kanser öyküsünü
06:48
by our choice to share our story of terminal cancer through a video game.
124
408420
5080
bir video oyunu aracılığı ile paylaşmamız size biraz şaşırtıcı gelebilir.
06:54
Perhaps you're even thinking like so many people before you:
125
414180
3336
Belki siz de, diğer pek çok kişi gibi, kanserin bir oyun olmadığını
06:57
cancer is not a game.
126
417540
2320
düşünüyor da olabilirsiniz.
07:01
Well, tell that to any pediatric cancer parent
127
421100
2176
Bunu çocukları kanser olan
07:03
that's ever taken an exam glove and blown it up into a balloon,
128
423300
3936
ve doktor eldiveninden balon, enjektörden roket yapan
07:07
or transformed a syringe into a rocket ship,
129
427260
2736
veya serum askıları ile hastane koridorlarında
07:10
or let their child ride their IV pole through the hospital halls
130
430020
4136
araba yarıştıran çocukların
07:14
like it was a race car.
131
434180
1680
anne-babalarına söyleyin.
07:16
Because when you have children,
132
436700
2096
Çocuğunuz varsa bilirsiniz;
07:18
everything is a game.
133
438820
1840
her şey bir oyundur.
07:21
And when your young child experiences something traumatic,
134
441460
3936
Küçük çocuğunuz travmatik bir şeyle karşı karşıya kaldığında,
07:25
you work even harder to make sure that their life feels like a game
135
445420
4056
onun bunu bir oyun gibi görmesi için daha da fazla uğraşırsınız,
07:29
because children naturally explore their worlds through play.
136
449500
3880
çünkü çocuklar doğal olarak dünyayı oyunla öğrenir.
07:34
While cancer can steal many things from a family,
137
454140
2936
Kanser ailelerden pek çok şey alıp götürebilir
07:37
it shouldn't steal play.
138
457100
1600
ama oyunları almamalı.
07:39
If you're listening to me and you're trying to imagine this family
139
459700
3576
Beni dinliyor ve ölen bir çocuğun etrafında dört dönen
07:43
that revolves entirely around a dying child,
140
463300
4216
bir ailenin durumunu hayal ediyor
07:47
and you can't imagine joy as part of that picture,
141
467540
4016
ve bu resimde neşe olacağını düşünemiyorsanız,
07:51
then we were right to share our story with you,
142
471580
3056
o zaman, hikâyemizi sizinle paylaşmakta haklıydık,
07:54
because that season of our life was hard.
143
474660
3656
çünkü hayatımızın bu dönemi zordu.
07:58
Unspeakably hard at times,
144
478340
2776
Bu zamanlar; tarifsiz zorluk,
08:01
but it was also pure hope,
145
481140
2080
ancak aynı zamanda katıksız umut,
08:03
deep love
146
483820
1616
yürekten sevgi
08:05
and joy like I have never experienced since.
147
485460
2880
ve öylesini bir daha hiç görmediğim neşe zamanlarıydı.
08:09
Our video game was our attempt to share that world
148
489540
4136
Bizim video oyunumuz o dünyayı yaşamayan
08:13
with people who hadn't experienced it before,
149
493700
2216
insanlarla bunu paylaşma girişimidir,
08:15
because we never could imagine that world until it became ours.
150
495940
3800
çünkü dünyanız o hâle gelmeden bunu hayal edemiyorsunuz.
08:21
We made a video game that's hard to play.
151
501020
3040
Bu video oyunu, oynaması zor bir oyun.
08:25
It will never be a blockbuster.
152
505180
2256
Hiçbir zaman çok ilgi çekmeyecek.
08:27
People have to prepare themselves to invest emotionally
153
507460
3736
Bunu oynayanlar hikâyeye duygusal yönden bağlanmaya
08:31
in a story that they know will break their hearts.
154
511220
3520
hazır olsun ve üzüleceğini bilsin.
08:35
But when our hearts break,
155
515700
2336
Ama kalbimiz kırıldığında
08:38
they heal a little differently.
156
518060
2320
iyileşmesi biraz farklı olur.
08:41
My broken heart has been healing with a new and a deeper compassion --
157
521820
4895
Benim kalbim daha derin bir merhamet bularak iyileşti.
08:46
a desire to sit with people in their pain,
158
526739
2937
Izdırap içindeki insanları oturup dinlemek
08:49
to hear their stories and try to help tell them
159
529700
3015
hikâyelerine kulak vermek ve yardım etmek,
08:52
so that they know that they're seen.
160
532739
1961
onları yalnız bırakmamak istedi.
08:56
On the night when "That Dragon, Cancer" won the Game for Impact Award,
161
536420
4336
"That Dragon, Cancer" Etki Yapan Oyun Ödülü'nü kazanınca
09:00
we cheered,
162
540780
1416
sevindik,
09:02
we smiled and we talked about Joel
163
542220
3176
güldük ve Joel'dan ve hayatımıza
09:05
and the impact he had on our life --
164
545420
2256
onun yaptığı etkiden bahsettik.
09:07
on all of those hard and hopeful nights that we shared with him
165
547700
4096
Birlikte yaşadığımız zor ve umut dolu gecelerden,
09:11
when he changed our hearts
166
551820
1456
kalbimizi nasıl değiştirdiğinden
09:13
and taught us so much more about life and love and faith and purpose.
167
553300
5880
ve bize sevgi, inanç ve amaç konusunda ne kadar çok şey öğrettiğinden bahsettik.
09:20
That award will never mean as much to me as even a single photograph of my son,
168
560380
5760
Bu ödülün gözümde, oğlumun tek bir fotoğrafı kadar bile değeri yok
09:27
but it does represent all of the people who his life has impacted,
169
567020
4656
fakat hayatlarında böyle bir darbe yaşamış insanları, hiç tanışmayacağım
09:31
people I'll never meet.
170
571700
2096
insanları temsil ediyor.
09:33
They write me emails sometimes.
171
573820
2360
Bana bazen e-posta atıyorlar.
09:36
They tell me that they miss Joel, even though they never met him.
172
576700
5456
Hiç tanışmamış olsalar da Joel'ı özlediklerini söylüyorlar.
09:42
They describe the tears that they've shed for my son,
173
582180
4640
Oğlum için döktükleri gözyaşlarını anlatıyorlar.
09:47
and it makes my burden of grief just a little bit lighter
174
587740
3816
10 yaşında bir çocuğun YouTube'da oyunu oynadığı
09:51
knowing that it's shared with a 10-year-old
175
591580
2096
görüntüleri paylaşmasını veya uçakta bir doktorun
09:53
watching a YouTube playthrough,
176
593700
2016
cep telefonunda bu oyunu oynadığını görmek
09:55
or a doctor playing on his airplane with a smartphone,
177
595740
4216
veya bir profesörün birinci sınıf felsefe öğrencilerine
09:59
or a professor introducing Joel to her first-year philosophy students.
178
599980
5440
Joel'ı tanıtması, kederimi biraz hafifletiyor.
10:06
We made a video game that's hard to play.
179
606620
3600
Oynanması zor bir oyun yazdık
10:11
But that feels just right to me,
180
611100
2936
ama bana doğru yaptık gibi geliyor,
10:14
because the hardest moments of our lives
181
614060
2576
çünkü hiçbir başarı veya hedef
10:16
change us more than any goal we could ever accomplish.
182
616660
3480
bizi hayatımızdaki zor zamanlar kadar değiştiremez.
10:21
Tragedy has shifted my heart
183
621140
2656
Bu derin acı, kalbimi gerçekleşebilecek
10:23
more than any dream I could ever see come true.
184
623820
3040
en büyük hayalden bile çok değiştirdi.
10:27
Thank you.
185
627940
1216
Teşekkürler.
10:29
(Applause)
186
629180
4238
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7