How an obese town lost a million pounds | Mick Cornett

Mick Cornett: Obez bir şehir nasıl kilo kaybetti

Çeviri: Hulya Uzun Gözden geçirme: Enise Zabitci

How many of you have been to Oklahoma City?

Kaç taneniz Oklahoma şehirine gittiniz?

Raise your hand. Yeah?

Ellerinizi kaldırın. Evet.

How many of you have not been to Oklahoma City

Kaçınız Oklahoma şehrine hiç gitmedi

and have no idea who I am? (Laughter)

ve kim olduğum hakkında hiçbir fikri yok?(Gülme)

Most of you. Let me give you a little bit of background.

Çoğunuz. Size biraz özgeçmiş anlatayım.

Oklahoma City started in the most

Oklahoma şehri hayal edilebilecek en

unique way imaginable.

benzersiz bir şekilde başladı.

Back on a spring day in 1889,

1889 da bir ilkbahar gününde

the federal government held what they called

federal hükümet adını "arazi koşusu" koydukları

a land run.

birşey düzenledi.

They literally lined up the settlers

Göçmenleri tam anlamıyla sıraladılar

along an imaginary line,

uzun hayali bir çizgi boyunca

and they fired off a gun,

ve silah ateşlediler

and the settlers roared across the countryside

ve göçmenler kırsal bölgede her yöne koşturdular

and put down a stake,

ve bir kazık çaktılar

and wherever they put down that stake,

ve bu kazığı nereye çaktılarsa

that was their new home.

orası yeni evleriydi.

And at the end of the very first day,

İlk günün sonunda

the population of Oklahoma City

Oklahoma şehrin nüfusu

had gone from zero to 10,000,

sıfırdan on bine yükseldi

and our planning department

ve planlama dairemiz

is still paying for that.

hala bunu ödüyor.

The citizens got together on that first day

Vatandaşlar ilk gün bir araya gelip

and elected a mayor.

vali seçtiler.

And then they shot him.

Sonra da onu vurdular.

(Laughter)

(Gülme)

That's not really all that funny

Aslında o kadar da komik değil bu.

-- (Laughter) --

(Gülme)

but it allows me to see what type of audience

ama bana nasıl bir seyirci ile karşı karşıya olduğumu

I'm dealing with, so I appreciate the feedback.

anlamama fırsat veriyor bu yüzden geri dönüşünüzü takdir ediyorum.

The 20th century was fairly kind to Oklahoma City.

Yirminci yüzyıl Oklahoma şehrine oldukça iyi davrandı.

Our economy was based on commodities,

Ekonomimiz eşya/mala dayalıydı

so the price of cotton or the price of wheat,

bu yüzden pamuk fiyatları ya da buğday fiyatları

and ultimately the price of oil and natural gas.

ve sonuçta petrol ve doğal gaz fiyatları da.

And along the way, we became a city

Bu süreçte, biz yenilik

of innovation.

şehri olduk.

The shopping cart was invented in Oklahoma City.

Alış veriş arabası Oklahoma şehrinde icat edildi.

(Applause)

(alkış)

The parking meter, invented in Oklahoma City.

Park sayacı Oklahoma şehrinde icat edildi.

You're welcome.

Rica ederim.

Having an economy, though,

Ama mala dayalı bir ekonomiye sahip olmak

that relates to commodities can give you some ups and some downs,

bazen inişli çıkışlı olabiliyor

and that was certainly the case in Oklahoma City's history.

ve bu kesinlikle Oklahoma şehrinin tarihinde de böyle oldu.

In the 1970s, when it appeared

1970 lerde enerji fiyatları asla gerilemez

that the price of energy would never retreat,

gibi göründüğünde

our economy was soaring,

ekonomimiz uçuyordu

and then in the early 1980s, it cratered quickly.

ve sonra 1980 lerin başlarında hızlıca çukura düştü.

The price of energy dropped.

Enerji fiyatları düştü.

Our banks began to fail.

Bankalarımız başarısız olmaya başladılar.

Before the end of the decade,

On yılın bitiminden önce

100 banks had failed in the state of Oklahoma.

Oklahomada 100 banka batmıştı.

There was no bailout on the horizon.

Ufukta kurtarma planları yoktu.

Our banking industry, our oil and gas industry,

Banka endüstrimiz, petrol endüstrimiz, gaz endüstrimiz,

our commercial real estate industry,

ticari emlak endüstrimiz

were all at the bottom of the economic scale.

ekonomik ölçeklerin dibindeydiler.

Young people were leaving Oklahoma City in droves

Gençler sürü halinde Oklahoma şehrini terk ediyorlardı

for Washington and Dallas and Houston and New York and Tokyo,

Washington, Dallas, Houston, New York ve Tokyo gibi

anywhere where they could find a job that measured up

eğitim seviyelerine uygun

to their educational attainment,

iş bulabilecekleri şehirlere,

because in Oklahoma City, the good jobs just weren't there.

çünkü Oklahoma şehrinde iyi işler yoktu.

But along at the end of the '80s

Ama 80lerin sonlarına doğru

came an enterprising businessman

girişimci bir iş adamı geldi

who became mayor named Ron Norick.

ki o Ron Norick adlı vali oldu.

Ron Norick eventually figured out

Ron Norick sonunda anladı ki

that the secret to economic development

ekonomik gelişmenin sırı

wasn't incentivizing companies up front,

şirketleri açıkça teşvik etmek değil

it was about creating a place where businesses wanted to locate,

şirketlerin gelip yerleşmek isteyecekleri bir yer yaratmaktı

and so he pushed an initiative called MAPS

bu yüzden de MAPS adında bir girişimcilik yürüttü

that basically was a penny-on-the-dollar sales tax

temelde bir sürü şey inşa edebilmek için

to build a bunch of stuff.

bir dolara bir peni satış vergisiydi bu.

It built a new sports arena,

Bununla yeni spor kompleksi

a new canal downtown,

şehir merkezinde yeni bir kanal yapıp

it fixed up our performing arts center,

sahne sanatları merkezi tamiri ve

a new baseball stadium downtown,

şehir merkezinde yeni basebol stadyumu gibi

a lot of things to improve the quality of life.

hayat kalitesini artıracak birçok şey yaptı.

And the economy indeed seemed to start

Ekonomi yaşam belirtileri

showing some signs of life.

göstermeye başladı sanki.

The next mayor came along.

Bir sonraki vali geldi.

He started MAPS for Kids,

Çocuklar içim MAPS başlattı

rebuilt the entire inner city school system,

şehir merkezi okul sistemini baştan inşa etti

all 75 buildings either built anew or refurbished.

tüm 75 bina ya tekrar inşa edildi ya da tamir edildi.

And then, in 2004,

2004 yılında

in this rare collective lack of judgment

nadir bulunan toplu karar eksikliğinde

bordering on civil disobedience,

sivil itaatsizliğin sınırlarında

the citizens elected me mayor.

vatandaşlar beni vali seçti.

Now the city I inherited

Miras aldığım şehir

was just on the verge

uyuyan ekonomisinden

of coming out of its slumbering economy,

tam kurtulmak üzereydi

and for the very first time,

ve ilk kez

we started showing up on the lists.

listelerde görünmeye başlamıştık.

Now you know the lists I'm talking about.

Bahsettiğim listeleri bilirsiniz.

The media and the Internet

Medya ve internet

love to rank cities.

şehirleri sıraya sokmaya bayılır.

And in Oklahoma City,

Oklahoma şehri

we'd never really been on lists before.

hiç gerçek anlamda bir listede bulunmamıştı.

So I thought it was kind of cool

Bu yüzden de oldukça havalı olduğunu düşündüm

when they came out with these positive lists and we were on there.

bu olumlu listeler ortaya çıktığında ve adımızın da bu listelerde olduğunu gördüğümde.

We weren't anywhere close to the top,

Üst sıralarda filan değildik

but we were on the list, we were somebody.

ama listedeydik, biz birisiydik.

Best city to get a job,

İş bulmak için en iyi şehir

best city to start a business,

iş kurmak için en iyi şehir

best downtown --

en iyi şehir merkezi-

Oklahoma City.

Oklahoma şehiri.

And then came the list

Sonra ülkedeki en obez

of the most obese cities in the country.

şehirler listesi geldi.

And there we were.

Ve biz oradaydık.

Now I like to point out that we were on that list

Dikkatinizi çekmek isterim ki biz bir sürü

with a lot of really cool places.

havalı yerlerle birlikteydik o listede.

(Laughter)

(Gülme)

Dallas and Houston and New Orleans

Dallas, Houston, New Orleans

and Atlanta and Miami.

Atlanta ve Miami.

You know, these are cities that, typically,

Bilirsiniz, adınızın birlikte anılmasından

you're not embarrassed to be associated with.

normalde utanmayacağınız şehirler.

But nonetheless, I didn't like being on the list.

Yinede o listede olmayı sevmedim.

And about that time, I got on the scales.

Bu sıralarda tartıya çıktım.

And I weighed 220 pounds.

99.7 kiloydum.

And then I went to this website

Ve daha sonra bir İnternet sitesine baktım

sponsored by the federal government,

federal hükümet tarafından sponsor edilen bir sayfa

and I typed in my height, I typed in my weight,

boyumu, kilomu yazdım

and I pushed Enter,

ve enter'a bastım

and it came back and said "obese."

sonuçlar çıktı ve "obez" dedi.

I thought, "What a stupid website."

"Ne aptal bir site" diye düşündüm.

(Laughter)

(gülme)

"I'm not obese. I would know if I was obese."

"Obez değilim. Obez olsam bilirdim"

And then I started getting honest with myself

Sonra kendime karşı dürüst olmaya başladım

about what had become my lifelong struggle with obesity,

hayat boyu mücadele haline gelen obezliğimle ilgili

and I noticed this pattern,

ve bu tekrar eden kalıbı fark ettim

that I was gaining about two or three pounds a year,

yılıda 1-2 kilo alıyordum

and then about every 10 years, I'd drop 20 or 30 pounds.

sonra her on yılda bir 9-13 kilo kaybediyordum.

And then I'd do it again.

Sonra tekrar ederdi.

And I had this huge closet full of clothes,

Kıyafet dolu kocaman bir dolabım vardı

and I could only wear a third of it at any one time,

bir dönemde sadece üçte birini giyebiliyordum

and only I knew which part of the closet I could wear.

ve dolabın hangi bölümündeki kıyafetleri giyebileceğimi bilirdim.

But it all seemed fairly normal, going through it.

Geriye baktığımda tüm bunlar oldukça normal geliyordu bana.

Well, I finally decided I needed to lose weight,

Sonunda kilo kaybetmeye ihtiyacım olduğuna karar verdim

and I knew I could because I'd done it so many times before,

ve başarabileceğimi biliyordum çünkü önce de defalarca yapmıştım

so I simply stopped eating as much.

bu yüzden eskisinden daha az yemeye başladım.

I had always exercised.

Hep sporumu yapmıştım.

That really wasn't the part of the equation

Denklemin bir parçası pek değildi bu

that I needed to work on.

üstünde durmam gereken.

But I had been eating 3,000 calories a day,

Ama günde 3000 kalori tüketiyordum

and I cut it to 2,000 calories a day,

ve bunu günde 2000 kaloriye düşürdüm

and the weight came off. I lost about a pound a week

ve kilolar gitti. Haftada yarım kilo kaybettim

for about 40 weeks.

aşağı yukarı 40 hafta boyunca.

Along the way, though,

Bu süreçte

I started examining my city,

şehrimi incelemeye başladım

its culture, its infrastructure,

kültürünü, alt yapısını,

trying to figure out why our specific city

niye özellikle bizim şehrimizin obezlikle

seemed to have a problem with obesity.

ilgili bir problemi olduğunu anlamaya çalışmak için.

And I came to the conclusion

Şu sonuca vardım ki;

that we had built an incredible quality of life

olağanüstü bir yaşam kalitesi oluşturmuştuk

if you happen to be a car.

eğer bir araba olsaydık tabii.

(Laughter)

(Gülme)

But if you happen to be a person,

Ama eğer bir insansan

you are combatting the car seemingly at every turn.

her dönüşte arabayla rekabet halindesin.

Our city is very spread out.

Şehrimiz oldukça yayılmış durumda.

We have a great intersection of highways,

Harika kavşaklı otoyollarımız var

I mean, literally no traffic congestion in Oklahoma City to speak of.

demek istediğim Okalahoma şehrinde bahsedebileceğiniz hiç trafik sıkışıklığı yok.

And so people live far, far away.

Bu yüzden de insanlar uzaklarda yaşıyorlar.

Our city limits are enormous, 620 square miles,

Şehir sınırlarımız çok büyük, 997 kilometre kare,

but 15 miles is less than 15 minutes.

ama 24 km 15 dakikadan az sürüyor.

You literally can get a speeding ticket

İşe gidiş ve çıkış saatlerinde hız cezası

during rush hour in Oklahoma City.

alabilirsiniz Oklahoma şehirinde.

And as a result, people tend to spread out.

Sonuç olarak insanlar yayılmaya eğilimli oluyorlar.

Land's cheap.

Araziler ucuz.

We had also not required developers

Çok uzun süredir de mütahhitlerden kaldırım

to build sidewalks on new developments for a long, long time.

yapmalarını zorunlu tutmamıştık.

We had fixed that, but it had been relatively recently,

Bunu düzeltmiştik, ancak oldukça yakın zamanda

and there were literally 100,000

ve 100.000 ya da daha fazla

or more homes into our inventory

ev vardı envanterimizde

in neighborhoods that had virtually no level of walkability.

yürüyebilirlik seviyesi hiç olmayan mahallelerde.

And as I tried to examine

Obezlikle nasıl baş edeceğimizi

how we might deal with obesity,

incelemeye çalışırken

and was taking all of these elements into my mind,

ve bütün bu unsurları gözden geçirirken

I decided that the first thing we need to do

ilk yapmamız gerekenin sohbet olması

was have a conversation.

gerektiğine karar verdim.

You see, in Oklahoma City,

Bizler Oklahoma şehirinde

we weren't talking about obesity.

obezite hakkında konuşmuyorduk.

And so, on New Year's Eve of 2007,

Bu yüzden 2007 yılbaşında

I went to the zoo,

hayvanat bahçesine gittim

and I stood in front of the elephants,

ve fillerin önünde durdum

and I said, "This city is going on a diet,

ve "Bu şehir diyete başlıyor ve

and we're going to lose a million pounds."

bir milyon pound (453,500 kg) vereceğiz" dedim.

Well, that's when all hell broke loose.

İşte o an ortalık cehenneme döndü.

(Laughter)

(Gülme)

The national media

Ulusal medya

gravitated toward this story immediately,

anında bu hikayeye yöneldi

and they really could have gone with it one of two ways.

ve olaya iki türlü yaklaşabilirlerdi.

They could have said,

Diyebilirlerdi ki

"This city is so fat

"Bu şehir o kadar şişko

that the mayor had to put them on a diet."

ki vali herkese rejim yaptırmak zorunda kaldı"

But fortunately, the consensus was,

Ama Allahtan, oybirliğiyle

"Look, this is a problem in a lot of places.

"Bak, bu birçok yerin ortak problemi.

This is a city that's wanting to do something about it."

Bu şehir bu konuda birşeyler yapmak istiyor."

And so they started helping us

Bu yüzden bize insanları websitemize yönlendirerek

drive traffic to the website.

yardım etmeye başladılar.

Now, the web address was

Web adresimiz

thiscityisgoingonadiet.com.

thiscityisgoingonadiet.com (buşehirrejimebaşlıyor.com)

And I appeared on "The Ellen DeGeneres Show"

Ellen DeGeneres Programına çıktım

one weekday morning to talk about the initiative,

Bir hafta içi sabahı bu girişim hakkında konuşmak için

and on that day, 150,000 visits

ve o gün 150.000 ziyaret

were placed to our website.

oldu web sitemize.

People were signing up,

İnsanlar kayıt oluyorlardı

and so the pounds started to add up,

ve kilolar toplanmaya başlanmıştı

and the conversation that I thought

ve yapılması gerektiğini düşündüğüm

was so important to have was starting to take place.

çok önemli sohbetler yapılmaya başlandı.

It was taking place inside the homes,

Evlerin içlerinde

mothers and fathers talking about it with their kids.

anneler babalar çocukları ile konuşuyorlardı bunun hakkında.

It was taking place in churches.

Kiliselerde konuşuluyordu.

Churches were starting their own running groups

Kiliseler obezlikle mücadele eden isanlar için

and their own support groups

koşu grupları ve

for people who were dealing with obesity.

destek grupları kuruyorlardı.

Suddenly, it was a topic worth discussing at schools

Birden okullarda ve iş yerlerinde konuşmaya değer

and in the workplace.

bir konu haline geldi.

And the large companies, they typically have

Büyük şirketlerin zaten harika

wonderful wellness programs,

sağlık programları oluyor,

but the medium-sized companies

ama orta büyüklükte şirketler

that typically fall between the cracks on issues like this,

bu tarz konuları genelde ihmal ederler,

they started to get engaged and used our program

onlar da ilgilenip programımızı

as a model for their own employees

kendi çalışanları için model olarak kullanmaya başladılar

to try and have contests to see

ve yarışmalar düzenlediler

who might be able to deal with their obesity situation

kendi obezlik durumlarıyla başkalarına

in a way that could be proactively beneficial to others.

kışkırtıcı şekilde yararlı olabilecekleri görmek için.

And then came the next stage of the equation.

Sonra denklemin ikinci adımı geldi.

It was time to push what I called MAPS 3.

MAPS 3 diye tabir ettiğimi başlatma zamanı.

Now MAPS 3, like the other two programs,

MAPS 3'ün diğer iki program gibi

had had an economic development motive behind it,

ekonomik gelişme amacı güdüyordu

but along with the traditional economic development tasks

ama geleneksel ekonomik gelişim görevlerinin yanında

like building a new convention center,

örneğin yeni konrge merkezi inşa etmek gibi,

we added some health-related infrastructure

sağlıkla ilgili alt yapı ekledik biraz

to the process.

bu sürece.

We added a new central park, 70 acres in size,

Yeni bir merkezi park ekledik, 283 279.95 m2 lik büyüklükte,

to be right downtown in Oklahoma City.

Oklahoma şehrinin tam merkezinde olacak şekilde.

We're building a downtown streetcar

Şehir merkezinde tramvay inşa ediyoruz

to try and help the walkability formula

yürüyebilirlik formülüne fayda edebilmek için

for people who choose to live in the inner city

şehrin içilerinde yaşamayı seçen insanlar için

and help us create the density there.

oralarda yoğunluk yaratabilmek için.

We're building senior health and wellness centers

Yaşlılar için sağlık ve bakım merkezleri kuruyoruz

throughout the community.

toplumun çeşitli yerlerinde.

We put some investments on the river

Nehire yatırımlar yaptık

that had originally been invested upon

ki bunlar ilk orijinal

in the original MAPS,

MAPSlarda yapılmıştı

and now we are currently in the final stages

ve şu anda dunyadaki en iyi kano,eskimo kayağı ve kürekçilik

of developing the finest venue in the world

alanı yaratmanın

for the sports of canoe, kayak and rowing.

son aşamalarındayız.

We hosted the Olympic trials last spring.

Geçen ilkbaharda olimpiyat denemelerine ev sahibi olduk .

We have Olympic-caliber events coming to Oklahoma City,

Olimpiyat yetenek etkinlikleri getirtiriyoruz Oklahoma şehrine

and athletes from all over the world moving in,

ve dünyanın heryerinden atletler taşınıyor

along with inner city programs

şehiriçi programlara ek olarak

to get kids more engaged in these types of recreational activities

çocukların bu tarz alışılmışın dışında eğlence faaliyetleriyle ilgi

that are a little bit nontraditional.

duymalarını sağlamak için.

We also, with another initiative that was passed,

Aynı zamanda, onayladığımız diğer bir girişimcilikle

are building hundreds of miles of new sidewalks

yüzlerce mil kaldırım inşa ediyoruz

throughout the metro area.

metro bölgesinin her yerinde.

We're even going back into some

Bazı şehiriçi durumlarına

inner city situations

geri dönüp inceliyoruz

where we had built neighborhoods

buralarda mahalleler yaratmıştık

and we had built schools

okullar yapmıştık

but we had not connected the two.

ama ikisi arasında bağlantı kurmamışız.

We had built libraries and we had built neighborhoods,

Kütüphaneler açmıştık ve mahaleler kurmuştuk

but we had never really connected the two

ama ikisini gerçek anlamda birbirlerine bağlamamıştık

with any sort of walkability.

herhangi bir yürüyebilirlikle.

Through yet another funding source,

Başka bir fon kaynağı ile

we're redesigning all of our inner city streets

şehiriçi sokaklarımızı daha yaya dostu

to be more pedestrian-friendly.

olabilmeleri için tekrar düzenliyoruz.

Our streets were really wide,

Sokaklarımız gerçekten çok geniş

and you'd push the button to allow you to walk across,

yolu geçmek için düğmeye basabilir

and you had to run in order to get there in time.

ve karşıya zamanında yetişebilmek için koşmak zorunda kalabilirdiniz.

But now we've narrowed the streets,

Şimdi sokakları daraltık

highly landscaped them, making them more pedestrian-friendly,

peyzajlayarak daha yaya dostu haline getirdik

really a redesign, rethinking the way

gerçekte yeni düzenleme, altyapıyı

we build our infrastructure,

nasıl inşa edeceğimizi tekrar baştan düşünme

designing a city around people and not cars.

şehrimiz arabalar için değil insanlar için düzenlemeye yönelikti.

We're completing our bicycle trail master plan.

Bisiklet yolu ana planımızı tamamlıyoruz.

We'll have over 100 miles

100 milin üzerinde

when we're through building it out.

yolumuz olacak tamamladığımızda.

And so you see this culture starting to shift

Kültürün değişmeye başladığını görüyorsunuz

in Oklahoma City.

Oklahoma şehrinde.

And lo and behold, the demographic changes

İşte, birlikte gelen demografik

that are coming with it are very inspiring.

değişimler çok ilham verici.

Highly educated twentysomethings

Yüksek eğitimli yirmili yaşlardakiler

are moving to Oklahoma City from all over the region

her bölgeden Oklahoma şehrine taşınıyorlar

and, indeed, even from further away, in California.

daha da uzaklardan, California'dan.

When we reached a million pounds,

Bir milyon pounda ulaştığımız zaman

in January of 2012,

Ocak 2012 de

I flew to New York with some our participants

New York'a 100 poundan daha fazla kilo vermiş ve

who had lost over 100 pounds,

hayatları tamamen değişmiş olan

whose lives had been changed,

birkaç katılımcımızla birlikte uçtuk

and we appeared on the Rachael Ray show,

ve Rachael Ray Programına çıktık

and then that afternoon, I did a round of media in New York

ve sonra o öğlen New York medyasını dolaşıp

pushing the same messages

aynı mesajı ilettim

that you're accustomed to hearing about obesity and the dangers of it.

obezite ve tehlikeleri hakkında duymaya alışkın olduğunuz.

And I went into the lobby of Men's Fitness magazine,

Men's Fitness magazinin lobisine gittim

the same magazine that had put us on that list

5 yıl önce bizi o listeye

five years before.

koyan derginin kendisi.

And as I'm sitting in the lobby waiting to talk to the reporter,

Lobide oturup muhabirle konuşmaya beklerken

I notice there's a magazine copy

masanın üstünde derginin

of the current issue right there on the table,

son sayısı olduğunu fark ediyorum

and I pick it up, and I look at the headline

ve elime alıyorum ve başlığa bakıyorum

across the top, and it says,

boydan boya üstte diyor ki:

"America's Fattest Cities: Do You Live in One?"

"Amerika'nın en şişman şehirleri: Siz bunlardan birinde mi yaşıyorsunuz?"

Well, I knew I did,

Ben yaşadığımı biliyordum

so I picked up the magazine

ve dergiyi elime alarak

and I began to look,

incelemeye başladım

and we weren't on it.

ve biz orada yoktuk.

(Applause)

(alkış)

Then I looked on the list of fittest cities,

Sonra en formda şehirlerin listesine baktım

and we were on that list.

ve o listede vardık.

We were on the list as the 22nd fittest city in the United States.

Amerika Birleşik Devletlerin 22.en formda şehri olarak listedeydik.

Our state health statistics are doing better.

Eyalet sağlık istatistiklerimiz daha iye gidiyor.

Granted, we have a long way to go.

Kabul etmek gerekir ki daha önümüzde kat edecek çok yol var.

Health is still not something

Sağlık hala

that we should be proud of in Oklahoma City,

Oklahoma şehrinde çok gurur duyabileceğimiz birşey değil

but we seem to have turned the cultural shift

ama sağlığı daha öncelikli yapmak

of making health a greater priority.

için gerekli kültürel değişikliği yapmış gibi görünüyoruz.

And we love the idea of the demographics

Eğitim düzeyi yüksek olan

of highly educated twentysomethings,

yirmili yaşlardaki kişilerin Oklahoma şehrini

people with choices, choosing Oklahoma City

yüksek oranda seçiyor olmaları

in large numbers.

fikrine bayılıyoruz.

We have the lowest unemployment in the United States,

Amerika Birleşik Devletlerindeki en düşük işsizlik oranına sahibiz

probably the strongest economy in the United States.

büyük olasılıkla da en güçlü ekonomisine.

And if you're like me, at some point

Benim gibiyseniz, eğitim kariyerinizin

in your educational career,

bir noktasında

you were asked to read a book called

"Gazap Üzümleri" adlı kitabı

"The Grapes of Wrath."

okumanız istenmiştir.

Oklahomans leaving for California

Çok sayıda Oklahomalı

in large numbers for a better future.

daha iyi bir gelecek için California'ya gidiyor.

When we look at the demographic shifts

Batıdan gelen insanların

of people coming from the west,

demografik değişimlerine baktığımız zaman

it appears that what we're seeing now

öyle görünüyor ki şimdi şahit olduğumuz şey

is the wrath of grapes.

üzümlerin gazabı.

(Laughter)

(Gülme)

(Applause)

(alkış)

The grandchildren are coming home.

Torunlar evlerine dönüyorlar.

You've been a great audience and very attentive.

Harika ve çok dikkatli bir seyirciydiniz.

Thank you very much for having me here.

Beni burada misafir ettiğiniz için teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)