Anant Agarwal: Why massively open online courses (still) matter

Anant Agarwal: Neden büyük serbest çevrimiçi dersler (hala) önemli

Çeviri: ilker gül Gözden geçirme: Sinan Özgün

I'd like to reimagine education.

Eğitimi tekrar düşünmek istiyorum.

The last year

Geçen sene

has seen the invention of a new four-letter word.

dört kelimeli yeni bir kelimenin icadı görüldü.

It starts with an M.

M ile başlıyor.

MOOC: massive open online courses.

MOOC:dev serbest çevrimiçi dersler.

Many organizations

Bir çok örgüt

are offering these online courses

böyle çevrimiçi dersleri

to students all over the world, in the millions, for free.

tüm dünyadaki milyonlarca öğrenciye bedava sunmakta.

Anybody who has an Internet connection

İnternet bağlantısı olan herkes

and the will to learn can access these great courses

bu büyük derslere erişim sağlayarak,

from excellent universities

mükemmel üniversitelerden öğrenebilecek

and get a credential at the end of it.

ve sonunda bir belge alabiliyorlar.

Now, in this discussion today,

Şimdi bugün ki tartışmada,

I'm going to focus

MOOC''a farklı bir

on a different aspect of MOOCs.

tarafına odaklanacağım.

We are taking what we are learning

Öğrendiklerimizden edindiğimiz şey şu

and the technologies we are developing in the large

çok büyük teknolojiler geliştiriyoruz ancak

and applying them in the small

bu teknolojilere yeni eğitim modelleri

to create a blended model of education

yaratmak için çok az baş vuruyoruz.

to really reinvent and reimagine

veya sınıfta yaptıklarımızı

what we do in the classroom.

tekrar düşünmek ve keşfetmek için de

Now, our classrooms could use change.

Pekala, Sınıflarımız değişebilirdi.

So, here's a classroom

Peki, işte bir sınıf

at this little three-letter institute

Amerika'nın kuzeydoğusunda

in the Northeast of America, MIT.

bir enstitüde, MIT.

And this was a classroom about 50 or 60 years ago,

Ve bu 50 60 sene öncesinden bir sınıftı

and this is a classroom today.

ve burada günümüzdeki bir sınıf.

What's changed?

Ne değişti?

The seats are in color.

Koltuklar renklenmiş.

Whoop-de-do.

Yani? Ne olmuş yani...

Education really hasn't changed

Son 500 yılda eğitim

in the past 500 years.

gerçekten değişmedi.

The last big innovation in education

Eğitimdeki son büyük gelişme

was the printing press and the textbooks.

matbaa ve ders kitaplarıydı.

Everything else has changed around us.

Etrafımızdaki her şey değişti.

You know, from healthcare to transportation,

Bilirsiniz, ulaşımdan sağlık sigortasına kadar,

everything is different, but education hasn't changed.

her şey değişik ama eğitim değişmedi.

It's also been a real issue in terms of access.

Ayrıca erişim açısından da gerçek bir sorun oluştu.

So what you see here

Burada gördüğünüz

is not a rock concert.

bir rock konserinden değil.

And the person you see at the end of the stage

Ve sahnenin ucunda gördüğünüz kişide

is not Madonna.

Madonna değil.

This is a classroom

Bu Nijerya'da

at the Obafemi Awolowo University in Nigeria.

Obafemi Awolowo Üniversitesinde bir sınıf.

Now, we've all heard of distance education,

Şimdi hepimiz uzaktan eğitimi duymuştuk

but the students way in the back,

ama arkadaki öğrenciler

200 feet away from the instructor,

öğretmenlerinden 200 fit uzaktalar,

I think they are undergoing long-distance education.

Bence onlar çok-uzaktan eğitim görüyorlar.

Now, I really believe

Şimdi, Gerçekten inanıyorum ki

that we can transform education,

eğitimi dönüştürebiliriz,

both in quality and scale and access,

hem kalite hem boyut ve teknolojiye

through technology.

erişim olarak..

For example, at edX,

Örneğin, edX'de,

we are trying to transform education

eğitimi çevrimiçi teknolojilerle

through online technologies.

dönüştürmeye çalışıyoruz.

Given education has been calcified for 500 years,

Son 500 senedir verilen eğitim kireçlenmiş durumda,

we really cannot think about reengineering it,

onu yapılandırmayı ve ayrıntılı yönetmeyi

micromanaging it.

gerçekten düşünemiyoruz.

We really have to completely reimagine it.

Ve gerçekten onu tamamıyla yeniden düşünmeliyiz.

It's like going from ox carts to the airplane.

At arabasından uçağa geçmek gibi.

Even the infrastructure has to change.

Altyapı bile değişmeli.

Everything has to change.

Herşey değişmeli.

We need to go from lectures on the blackboard

Dersleri kara tahtadan çevrimiçi alıştırmalara

to online exercises, online videos.

çevrimiçi videolara geçirmeliyiz.

We have to go to interactive virtual laboratories

Etkileşimli görsel laboratuvarlara ve oyun içerikli

and gamification.

öğrenmeye geçmeliyiz.

We have to go to completely online grading

Tamamıyla cevrimiçi sınıflandırmaya ve eşli etkileşim

and peer interaction and discussion boards.

ve yine tartışma panolarına geçmeliyiz

Everything really has to change.

Her şey değişmeli.

So at edX and a number of other organizations,

Pekala edX ve diğer örgütlerin bir kısmında,

we are applying these technologies to education

MOOC aracılıyla bu teknolojileri eğitime uyguluyoruz

through MOOCs to really increase access to education.

ve gerçekten eğitime olan erişim artıyor.

And you heard of this example,

Ve bu örneği duydunuz

where, when we launched our very first course --

Bu dersleri ilk başlattığımız yerde

and this was an MIT-hard

ki bu MIT

circuits and electronics course --

devreler ve elektronik dersiydi

about a year and a half ago,

yaklaşık bir bir buçuk sene önce,

155,000 students from 162 countries

162 ülkeden 155.000 öğrenci

enrolled in this course.

bu derse katıldı.

And we had no marketing budget.

Ve pazarlama bütçemizde yoktu.

Now, 155,000 is a big number.

Şimdi 155.000 büyük bir rakam.

This number is bigger

Bu rakam

than the total number of alumni of MIT

MIT 'nin 150 yıllık tarihindeki tüm

in its 150-year history.

mezunlarından daha fazla.

7,200 students passed the course,

7.200 öğrenci bu dersi geçti

and this was a hard course.

ve bu zor bir dersti.

7,200 is also a big number.

7.200 de büyük bir rakam.

If I were to teach at MIT two semesters every year,

Eğer MIT'de her yıl 2 sene boyunca öğretiyor olsaydım,

I would have to teach for 40 years

Bu kadar öğrenciye öğretebilmek için

before I could teach this many students.

40 sene boyunca öğretmenlik yapmam gerekirdi.

Now these large numbers

Şimdi sayıların

are just one part of the story.

büyük olması hikayenin sadece bir kısmı.

So today, I want to discuss a different aspect,

Bu yüzden bugün farklı bir bakış açısı ile

the other side of MOOCs,

MOOC'un diğer bir tarafını

take a different perspective.

farklı bir yüzünü tartışmak istiyorum.

We are taking what we develop and learn in the large

Öğrendiğimiz ve geliştirdiğimizi büyük olarak alıp

and applying it in the small

küçük olarak sınıflara

to the classroom, to create a blended model of learning.

harmanlaşmış bir eğitim modeli yaratmak için uyguluyoruz

But before I go into that, let me tell you a story.

Ama buna başlamadan önce size bir hikaye anlatmama izin verin.

When my daughter turned 13, became a teenager,

Kızım 13'üne girip, ergenliğe adım attığı zaman,

she stopped speaking English,

İngilizce konuşmayı bıraktı

and she began speaking this new language.

ve yeni bir dil konuşmaya başladı.

I call it teen-lish.

Ergenizce deniyor.

It's a digital language.

dijital bir dil.

It's got two sounds: a grunt and a silence.

İki adet ses var: bir homurtu ve bir sessizlik.

"Honey, come over for dinner."

"Tatlım yemeğe gel."

"Hmm."

"Hmm."

"Did you hear me?"

"Beni duydun mu"

Silence. (Laughter)

Sessizlik.(Gülüşmeler)

"Can you listen to me?"

"beni dinler misin?

"Hmm."

"Hmm."

So we had a real issue with communicating,

İletişim ile ilgili gerçekten bir sorunumuz vardı

and we were just not communicating,

ve iletişim kurmuyorduk,

until one day I had this epiphany.

taki bir gün şunu yapana kadar.

I texted her. (Laughter)

Ona mesaj yazdım. (Gülüşmeler)

I got an instant response.

Anında cevap aldım.

I said, no, that must have been by accident.

Dedem ki, hayır bir yanlışlık olmalı.

She must have thought, you know,

Bilirsiniz, arkadaşlarından birinin

some friend of hers was calling her.

aradığını filan düşünmüştür.

So I texted her again. Boom, another response.

Sonra bir kez daha mesaj attım, şak bar cevap daha.

I said, this is great.

Bu muhteşem dedim.

And so since then, our life has changed.

Ve o günden sonra hayatımız değişti.

I text her, she responds.

Ben yazdım o cevapladı.

It's just been absolutely great.

Bu kesinlikle muhteşem.

(Applause)

(Alkışlar)

So our millennial generation

Bu yüzden Y nesli

is built differently.

değişik bir şekilde oluşmuş.

Now, I'm older, and my youthful looks might belie that,

Şimdi en yaşlıyım belki genç görünüşüm yanıltıyor olabilir

but I'm not in the millennial generation.

ama ben Y neslinden değilim.

But our kids are really different.

Ama bizim çocuklarımız farklı.

The millennial generation is completely comfortable

Y nesli tamamıyla çevrimiçi

with online technology.

teknolojilerle uyumlu.

So why are we fighting it in the classroom?

Öyle ise neden sınıflarda mücadele veriyoruz?

Let's not fight it. Let's embrace it.

Ona karşı savaşmayalım. Kucaklıyalım.

In fact, I believe -- and I have two fat thumbs,

Aslında, Öyle düşünüyorum -- ve iki koca baş parmağım var,

I can't text very well --

pek iyi mesaj yazamam --

but I'm willing to bet that with evolution,

ama şuna bahse girebilirim,

our kids and their grandchildren

bizim çocuklarımızın ve onların torunlarının

will develop really, really little, itty-bitty thumbs

gerçekten ama gerçekten küçük çelimsiz baş parmakları

to text much better,

daha kolay mesaj yazacaktır

that evolution will fix all of that stuff.

evrim tüm bunları düzeltecektir.

But what if we embraced technology,

Peki eğer biz teknolojiyi kucaklaşak, Y

embraced the millennial generation's

neslinin doğal eğilimlerini

natural predilections,

kucaklasak

and really think about creating these online technologies,

bu çevrimiçi teknolojileri yaratmayı ve bunları onların hayatı

blend them into their lives.

ile harmanlamayı gerçekten düşünsek.

So here's what we can do.

Öyle ise yapabileceğimiz şey şu.

So rather than driving our kids into a classroom,

Çocuklarımızı sınıflara sürmektense,

herding them out there at 8 o'clock in the morning --

sabahın sekizde onları dışarıya gütmektense --

I hated going to class at 8 o'clock in the morning,

Sabahın sekizde okula gitmekten bende nefret ettim.

so why are we forcing our kids to do that?

öyle ise neden çocuklarımızı buna zorluyoruz?

So instead what you do

öyle ise bunun yerine yapılması gereken

is you have them watch videos

videolar izlemelerini

and do interactive exercises

etkileşimli alıştırmalar yapmalarını sağlamak

in the comfort of their dorm rooms, in their bedroom,

her nerede rahat ediyorlarsa, yurt odalarında, yatak odalarında,

in the dining room, in the bathroom,

yemek odasında, banyoda,

wherever they're most creative.

en yaratıcı oldukları yer neresi ise.

Then they come into the classroom

Daha sonrasında sınıfa

for some in-person interaction.

birebir etkileşim için gelirler.

They can have discussions amongst themselves.

Aralarında tartışabilirler.

They can solve problems together.

Birlikte soruları çözebilirler.

They can work with the professor

Bir profesörle birlikte çalışır

and have the professor answer their questions.

ve sorularını profesöre cevaplatabilirler.

In fact, with edX, when we were teaching our first course

Aslında edX ile ilk dersimizi olan devreler ve elektronik dersini

on circuits and electronics around the world,

tüm dünyaya verirken

this was happening unbeknownst to us.

farkına varmadan olan şey buydu.

Two high school teachers

İki lise öğretmeni

at the Sant High School in Mongolia

Moğulistan Sant lisesinde

had flipped their classroom,

sınıflarını çevirdiler,

and they were using our video lectures

video dersler ve etkileşimli

and interactive exercises,

alıştırmalar kullanıyorlar,

where the learners in the high school,

ki öğrenenler lisede,

15-year-olds, mind you,

15 yaşındalar, şu da var ki,

would go and do these things in their own homes

bunları alıp evlerinde de yapıyorlar

and they would come into class,

ve sınıfa geliyorlar

and as you see from this image here,

resimden anlaşılacağı gibi,

they would interact with each other

birbirleri ile etkileşim içindeler

and do some physical laboratory work.

ve uygulamalı laboratuvar çalışması da yapıyorlar.

And the only way we discovered this

Ve öğrenmemizin tek nedeni

was they wrote a blog

bir bloga bunu yazmalarıydı

and we happened to stumble upon that blog.

ve bu bloğa takılıp kaldık.

We were also doing other pilots.

Başka pilot çalışmalar da yapıyoruz.

So we did a pilot experimental blended courses,

Böylece deneysel harmanlanmış pilot derler yaptık,

working with San Jose State University in California,

Kaliforniya'daki San Jose Devlet Üniversitesi ile çalıştık

again, with the circuits and electronics course.

ve tekrar devreler ve elektronik için.

You'll hear that a lot. That course has become

Bunu çok duyacaksınız. Bu ders

sort of like our petri dish of learning.

öğrenimin petri kabı gibi bir şey oldu.

So there, the students would, again,

İşte tekrar öğrenciler,

the instructors flipped the classroom,

öğretmen sınıfı kapatıyor,

blended online and in person,

harmanlanmış çevrimiçi ve kişisel dersler

and the results were staggering.

ve sonuçlar şaşkınlık verici.

Now don't take these results to the bank just yet.

Şimdi hemen bu sonuçları haneye yazmayın.

Just wait a little bit longer as we experiment with this some more,

sadece biraz daha fazla deneme yapana kadar birazcık daha bekleyin.

but the early results are incredible.

ama ilk sonuçlar inanılmaz.

So traditionally, semester upon semester,

Geleneksel olarak, dönemden döneme,

for the past several years, this course,

geçmiş bir çok yıl boyunca, bu derste,

again, a hard course,

tekrar ediyorum, zor bir ders,

had a failure rate of about 40 to 41 percent

başarısızlık oranı yüzde 40-41 arasıydı

every semester.

her dönem.

With this blended class late last year,

geçen sene karma dersler ile,

the failure rate fell to nine percent.

başarısızlık oranı yüzde dokuza düştü.

So the results can be extremely, extremely good.

Bu sonuçlar çok ama çok iyi.

Now before we go too far into this,

Bunu ilerletmeden önce,

I'd like to spend some time discussing

Birazda anahtar fikirler üzerine

some key ideas.

konuşmak istiyorum.

What are some key ideas

Nedir bu tüm işlerin

that makes all of this work?

çalışmasının sağlayan anahtar fikirler?

One idea is active learning.

Fikirlerden biri aktif öğrenim.

The idea here is, rather than have students

Buradaki fikir öğrencileri sınıflara

walk into class and watch lectures,

sokup ders izletmek yerine,

we replace this with what we call lessons.

bunları ders dediğimiz şeylerle değiştirmeliyiz.

Lessons are interleaved sequences

Dersler serpiştirilmiş ve bölümlenmiş

of videos and interactive exercises.

video ve etkileşimli alıştırmalar.

So a student might watch a five-, seven-minute video

Pekala bir öğrence beş-, yedi dakika video izleyip

and follow that with an interactive exercise.

ardından etkileşimli alıştırmalar yapabilir.

Think of this as the ultimate Socratization of education.

Bunu eğitimin eğitimi sokratlaştırılması olarak düşünün.

You teach by asking questions.

Sorular sorarak öğretiyorsun.

And this is a form of learning

Ve bu öğrenme çesidine

called active learning,

aktif öğrenme deniyor

and really promoted by a very early paper, in 1972,

ve gerçekten çok önceleri, 1972 de ki belgelerde teşvik edilmiş,

by Craik and Lockhart,

Craik ve Lockhart tarafından

where they said and discovered

ki onlar öğrenmenin ve akılda tutmanın

that learning and retention really relates strongly

zihinsel işlemlerle güçlü derecede ilişkili

to the depth of mental processing.

olduğunu keşfettiler ve bunu belirttiler.

Students learn much better

öğrenciler nesneler ile etkileşime

when they are interacting with the material.

girdikleri zaman daha kolay öğreniyorlar.

The second idea is self-pacing.

İkincisi kendin-ayarla.

Now, when I went to a lecture hall,

Şimdi, ben bir konferans salonuna gitmiş olsaydım,

and if you were like me,

ve siz ben olsaydınız,

by the fifth minute I would lose the professor.

50 dakikaya kadar hocayı unutmuş olurdum.

I wasn't all that smart, and I would be scrambling, taking notes,

bu kadar zeki olamazdım ve not alma ile boğuşur

and then I would lose the lecture for the rest of the hour.

sonrasında dersin geri kalan saatlerini de kaçırırdım.

Instead, wouldn't it be nice with online technologies,

Bunun yerine çevrimiçi teknolojiler birlikte

we offer videos and interactive engagements to students?

videolar ve etkileşimli yükümlülükler versek daha iyi olmaz mı?

They can hit the pause button.

Durdurma tuşuna basabilirler.

They can rewind the professor.

Profesörü geri sarabilirler.

Heck, they can even mute the professor.

Hata sesini kısabilirler.

So this form of self-pacing

Bu kendin-ayarla yöntemi

can be very helpful to learning.

öğrenmeyi bayağı bir yararlı olabilir.

The third idea that we have is instant feedback.

Üçüncü fikir ise anında geri bildirim,

With instant feedback,

Anında geri dönüş ile

the computer grades exercises.

bilgisayar notlandırmalı alıştırmaları ile.

I mean, how else do you teach 150,000 students?

Demek istediğim başka türlü 150.000 öğrenciyi nasıl eğitirsiniz?

Your computer is grading all the exercises.

Bilgisayarınız bütün alıştırmaları notlandırabiliyor.

And we've all submitted homeworks,

Ve tüm ödevlerinizi teslim alıyoruz

and your grades come back two weeks later,

ve iki hafta sonra notlarınız geri geliyor,

you've forgotten all about it.

neredeyse unutmuş oluyorsunuz.

I don't think I've still received some of my homeworks

Öğrencilik günlerimden ödevlerimin bazılarını

from my undergraduate days.

hala alamadım.

Some are never graded.

Bazılarına asla not verilmedi.

So with instant feedback,

Öyle ise anında geri bildirim ile

students can try to apply answers.

öğrenciler cevapları okuyup onaylayabilir.

If they get it wrong, they can get instant feedback.

Eğer yanlış anladılarsa anında geri dönüş alabilirler.

They can try it again and try it again,

tekrar ama tekrar deneyebilirler

and this really becomes much more engaging.

ve bu daha çekici olacaktır.

They get the instant feedback,

Anında geri bildirim alıyorlar

and this little green check mark that you see here

ve şurada gördüğünüz yeşil tik işareti

is becoming somewhat of a cult symbol at edX.

edX de kült bir sembol oluyor.

Learners are telling us that they go to bed at night

Öğrenciler bize gece yataklarına gittiklerinde

dreaming of the green check mark.

yeşil tik işaretini hayal ettiklerini söylüyorlar.

In fact, one of our learners

Aslında, önceki sene

who took the circuits course early last year,

devreler dersini alan öğrencilerden biri,

he then went on to take a software course

o daha sonradan Berkeley'den

from Berkeley at the end of the year,

yıl sonunda yazılım dersi almaya gitti

and this is what the learner had to say

ve bizim tartışma panomuza(forum)

on our discussion board

Kursa henüz başladığında

when he just started that course

bizim tartışma panosuna

about the green check mark:

yeşil tik butonu hakkında söylediği şey:

"Oh god; have I missed you."

"Ah tanrım; seni özlemişim."

When's the last time you've seen students

En son ne zaman öğrencilerin ödevlerine

posting comments like this about homework?

yorum attıklarını gördünüz?

My colleague Ed Bertschinger,

Benim meşlektaşım Ed Bertschinger

who heads up the physics department at MIT,

MIT'de fizik bölümünün başı,

has this to say about instant feedback:

anında geri bildirim için şunu dedi:

He indicated that instant feedback

Anında geri bildirim öğretme anlarını

turns teaching moments into learning outcomes.

öğrenme sonucuna çeviriyor.

The next big idea is gamification.

Bir sonraki büyük fikir oyunlaştırma.

You know, all learners engage really well

Bilirsiniz, tüm öğrenciler etkileşimli videoları

with interactive videos and so on.

ve diğerlerini filan çok iyi karşıladılar.

You know, they would sit down and shoot

Bilirsiniz işte, aşağı otururlar ve uzaylıların gemilerini

alien spaceships all day long until they get it.

bütün gün boyunca başarana kadar vururlar.

So we applied these gamification techniques to learning,

Pekala biz oyunlaştırma tekniğini öğrenmeye uyguladık

and we can build these online laboratories.

ve bu çevrimiçi laboratuvar inşa edebiliriz.

How do you teach creativity? How do you teach design?

Yaratıcılığı nasıl öğretebiliriz? Tasarımı nasıl öğretebiliriz?

We can do this through online labs

Bunu çevrimiçi laboravatuvar kullanarak

and use computing power

ve bilgisayarın gücü kullanarak

to build these online labs.

çevrimiçi laboratuvarlar yaparak yapabiliriz.

So as this little video shows here,

İşte buradaki küçük video gibi,

you can engage students

Öğrencilere verdiğiniz

much like they design with Legos.

daha çok legolarla tasarlamak gibi.

So here, the learners are building a circuit

İşte, öğrenenler lego yapar gibi

with Lego-like ease.

kolay bir şekilde devre yapıyor.

And this can also be graded by the computer.

Ve tabi ki bu da bilgisayar tarafından notlandırılıyor.

Fifth is peer learning.

Beşincisi eşli öğrenme.

So here, we use discussion forums and discussions

Öyle ise burada tartışma forumlarını ve münzaraları

and Facebook-like interaction

ve Facebook'u etkileşim için kullanıyoruz

not as a distraction,

dikkat dağıtıcı olarak değil

but to really help students learn.

ama öğrencilerin öğrenmesine gerçekten yardım ediyor.

Let me tell you a story.

Size bir hikaye anlatmama izin verin.

When we did our circuits course

Devreler dersini 155.000

for the 155,000 students,

öğrenciye verdiğimiz zaman,

I didn't sleep for three nights

kursun başlangıcını takip eden

leading up to the launch of the course.

üç gece boyunca uyumadım.

I told my TAs, okay, 24/7,

Asistanlarıma dedim ki, tamam 24/7

we're going to be up

forumları gözleyeceğiz

monitoring the forum, answering questions.

ve soruları cevaplayacağız.

They had answered questions for 100 students.

100 öğrencinin soruların cevapladım.

How do you do that for 150,000?

Bunu nasıl 150.000 yapabilirim?

So one night I'm sitting up there, at 2 a.m. at night,

Peki bir gece saat 2'de otururken

and I think there's this question

ve sanırım Pakistan'dan bir öğrencinin

from a student from Pakistan,

sorusu vardı,

and he asked a question, and I said,

soru sordu ve tamam cevabı

okay, let me go and type up an answer,

yazmama izin ver dedim,

I don't type all that fast,

pek hızlı yazamam

and I begin typing up the answer,

ve yazmaya başladım ki

and before I can finish,

ben bitirmeden,

another student from Egypt popped in with an answer,

Mısırdan başka bir öğrenci cevapla belirdi,

not quite right, so I'm fixing the answer,

hayır bu tam olarak doğru değil

and before I can finish, a student from the U.S.

ve ben bitiremeden Amerika'dan başka bir öğrenci

had popped in with a different answer.

başka bir cevapla belirdi.

And then I sat back, fascinated.

Ve arkama yaslanıp hayran oldum.

Boom, boom, boom, boom, the students were

Boom, boom, boom, boom, öğrenciler

discussing and interacting with each other,

tartışıyor ve birbirleriyle etkileşime giriyorlardı

and by 4 a.m. that night, I'm totally fascinated,

ve gecenin 4'ünde, ben tamamıyla

having this epiphany,

mest olmuştum

and by 4 a.m. in the morning,

ve artık sabahın 4'ünde

they had discovered the right answer.

doğru cevabı buldular.

And all I had to do was go and bless it,

Ve tek yapmam gereken gidip onu kutlamaktı,

"Good answer."

"İyi cevap."

So this is absolutely amazing,

Ve bu kesinlikle harikaydı,

where students are learning from each other,

öğrenciler birbirlerinden öğreniyorlar

and they're telling us that they are learning

ve bize öğreterek öğrediklerini

by teaching.

söylüyorlar.

Now this is all not just in the future.

Ve bunların hepsi gelecekte olacak olanlar değil.

This is happening today.

Bu gün oluyorlar.

So we are applying these blended learning pilots

Bu harmanlanmış pilot öğrenme modellerini

in a number of universities and high schools around the world,

tüm dünyada bir çok üniversite ve lisede uyguluyoruz

from Tsinghua in China

Çin Tsinghua'dan

to the National University of Mongolia in Mongolia

Moğolistan Ulusal Üniversitesine kadar

to Berkeley in California --

Kaliforniya Berkeley'e kadar

all over the world.

tum dünyada.

And these kinds of technologies really help,

Ve tüm bu teknoloji türleri gerçekten

the blended model can really help

karma-harmanlanmış modeller gerçekten

revolutionize education.

eğitimde devrime yardım ediyor.

It can also solve a practical problem of MOOCs,

MOOC'un ve iş yönünden bir çok pratikte ki

the business aspect.

sorunların çözümü olabilir.

We can also license these MOOC courses

Aynı zamanda MOOC derslerini diğer

to other universities,

üniversitelere lisanslayabiliriz

and therein lies a revenue model for MOOCs,

ve işte MOOC için bir gelir modeli

where the university that licenses it with the professor

üniversiteler profesörler ile lisanslayabilir

can use these online courses

ve bu çevrimiçi dersleri

like the next-generation textbook.

yeni nesil ders kitapları olarak kullanabilir.

They can use as much or as little as they like,

İstedikleri kadar çok veya az kullanabilirler

and it becomes a tool in the teacher's arsenal.

ve öğretmenlerin cephanesi haline gelirler.

Finally, I would like to have you

Son olarak sizden benimle

dream with me for a little bit.

birlikte biraz hayal kurmanızı istiyorum.

I would like us to really reimagine education.

Eğitimi gerçekten tekrardan hayal etmemizi istiyorum.

We will have to move from lecture halls to e-spaces.

Konferans salonlarından boşluklara taşınmak zorunda kalacağız.

We have to move from books to tablets

Kitaplardan tabletlere taşınmak zorunda kalacağız

like the Aakash in India

Hindistan'da Aakash gibi

or the Raspberry Pi, 20 dollars.

veya Raspberry Pi, 20 dolar.

The Aakash is 40 dollars.

Aakash ise 40 dolar.

We have to move from bricks-and-mortar school buildings

Tuğla ve harçtan okul binalarından dijital yurtlara

to digital dormitories.

geçmek zorundayız

But I think at the end of the day,

Ama günün sonunda düşünüyorum ki,

I think we will still need one lecture hall

bence üniversitemizde hala bir konferans salonuna

in our universities.

ihtiyacımız var.

Otherwise, how else do we tell our grandchildren

Aksi halde, torunlarımıza nasıl

that your grandparents sat in that room

burası senin büyükbabanın

in neat little rows like cornstalks

bir mısır sapı gibi düzenle oturduğu sınıf

and watched this professor at the end

ve profesörü izler

talk about content and, you know,

sonunda da ders hakkında konuşurdu ve bilirsin

you didn't even have a rewind button?

bir geri sarma düğmen bile yoktu?

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you. Thank you. (Applause)

Teşekkürler. Teşekkürler. (Alkışlar)