Rory Sutherland: Perspective is everything

1,345,434 views ・ 2012-05-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Timothy Covell Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Aysegul Karacivi Gözden geçirme: Ramazan Şen
Burada gördüğünüz
00:16
What you have here
1
16361
1526
00:17
is an electronic cigarette.
2
17911
3269
elektronik bir sigara.
Bu öyle bir şey ki, bir iki yıl önce icat edildiğinden beri
00:22
It's something that, since it was invented a year or two ago,
3
22097
3219
bana tarifsiz bir mutluluk verdi.
00:25
has given me untold happiness.
4
25340
1471
00:26
(Laughter)
5
26835
1181
(Gülüşmeler)
Bir kısmı sanırım nikotinden,
00:28
A little bit of it, I think, is the nicotine,
6
28040
2435
00:30
but there's something much bigger than that;
7
30499
2210
ama daha fazlası var.
00:32
which is, ever since, in the UK, they banned smoking in public places,
8
32733
5567
İngiltere'de halka açık alanlarda sigara yasaklandığından beri
partilerden bir daha hiç keyif almadım.
00:38
I've never enjoyed a drinks party ever again.
9
38324
2820
00:41
(Laughter)
10
41168
1858
(Gülüşmeler)
Sebebini daha geçtiğimiz gün çözdüm.
00:43
And the reason, I only worked out just the other day,
11
43050
3096
Bir partiye gittiğinizde
00:46
which is: when you go to a drinks party and you stand up
12
46170
2668
elinizde bir bardak kırmızı şarapla devamlı olarak
00:48
and hold a glass of red wine and you talk endlessly to people,
13
48862
2960
insanlarla sohbet ediyorsunuz,
00:51
you don't actually want to spend all the time talking.
14
51846
2574
aslında tüm geceyi konuşarak geçirmeyi istemiyorsunuz.
Gerçekten çok yorucu.
00:54
It's really, really tiring.
15
54444
1471
00:55
Sometimes you just want to stand there silently, alone with your thoughts.
16
55939
4013
Bazen sadece sessizce tek başınıza, düşüncelerle baş başa kalmak istiyorsunuz.
00:59
Sometimes you just want to stand in the corner and stare out of the window.
17
59976
4002
Bazen öylece köşede durup pencereden dışarıya bakmak istiyorsunuz.
01:04
Now the problem is, when you can't smoke,
18
64907
3174
Sorun şu ki, sigara içemediğinizde
eğer tek başına pencereden dışarıyı seyrediyorsanız
01:08
if you stand and stare out of the window on your own,
19
68105
3651
asosyal, arkadaşı olmayan bir ahmak oluyorsunuz.
01:11
you're an antisocial, friendless idiot.
20
71780
2222
(Gülüşmeler)
01:14
(Laughter)
21
74026
2310
Sigarayla pencereden dışarı baktığınız zaman ise
01:16
If you stand and stare out of the window on your own with a cigarette,
22
76360
3405
01:19
you're a fucking philosopher.
23
79789
1753
lanet olası filozofsunuzdur.
01:21
(Laughter)
24
81566
2803
(Gülüşmeler)
(Alkış)
01:24
(Applause)
25
84393
5652
Olayları yeniden tanımlamanın gücü
01:30
So the power of reframing things
26
90069
3445
asla küçümsenemez.
01:34
cannot be overstated.
27
94978
2456
Bahettiğimiz tamamen aynı şey, aynı aktivite
01:37
What we have is exactly the same thing, the same activity,
28
97458
3372
01:40
but one of them makes you feel great
29
100854
2318
fakat biri kendinizi harika hissettiriyor
diğeri, ufak bir duruş değişikliği ile
01:43
and the other one, with just a small change of posture,
30
103196
3701
kendinizi berbat hissettiriyor.
01:46
makes you feel terrible.
31
106921
1221
Klasik ekonomi ile ilgili sorunlardan biri de
01:49
And I think one of the problems with classical economics is,
32
109529
2905
tamamen gerçeklikle dolu olmasıdır.
01:52
it's absolutely preoccupied with reality.
33
112458
2433
01:54
And reality isn't a particularly good guide to human happiness.
34
114915
3634
Gerçeklik, insan mutluluğu için iyi bir rehber değildir.
Neden mesela,
01:59
Why, for example, are pensioners much happier
35
119155
5008
emekliler, genç işsizlerden
daha mutlulular?
02:04
than the young unemployed?
36
124187
1381
02:06
Both of them, after all, are in exactly the same stage of life.
37
126553
3246
Aslında her iki grup da hayatlarının birebir aynı noktasındalar.
02:09
You both have too much time on your hands and not much money.
38
129823
2952
Fazlasıyla zamanları var fakat yeterince paraları yok.
Oysa emeklilerin çok mutlu oldukları söyleniyor,
02:13
But pensioners are reportedly very, very happy,
39
133616
2701
diğer yandan işsizler aşırı derecede mutsuz ve depresif.
02:16
whereas the unemployed are extraordinarily unhappy and depressed.
40
136341
3427
Sanırım bunun nedeni, emeklilerin emekli olmayı seçtiklerine inanırken
02:20
The reason, I think, is that the pensioners believe
41
140641
2450
02:23
they've chosen to be pensioners,
42
143115
1573
genç işsizlerin
02:24
whereas the young unemployed feel it's been thrust upon them.
43
144712
3953
bu duruma zorla düştüklerine inanmaları.
02:29
In England, the upper-middle classes have actually solved this problem perfectly,
44
149998
4036
İngiltere'de üst orta sınıf bu problemi harika bir şekilde çözdü,
çünkü işsizliği yeniden tanımladılar.
02:34
because they've re-branded unemployment.
45
154058
2326
Eğer İngiliz üst-orta sınıftan biriyseniz,
02:36
If you're an upper-middle-class English person,
46
156408
2266
02:38
you call unemployment "a year off."
47
158698
2328
işsizliğe, "bir yıl ara" dersiniz.
02:41
(Laughter)
48
161050
2694
(Gülüşmeler)
Çünkü Manchester'da işsiz bir oğlunuzun olması
02:43
And that's because having a son who's unemployed in Manchester
49
163768
3044
02:46
is really quite embarrassing.
50
166836
1927
çok utanç vericidir,
02:48
But having a son who's unemployed in Thailand
51
168787
3078
ama Tayland'da işsiz bir oğlunuz olması
02:51
is really viewed as quite an accomplishment.
52
171889
2083
bir başarı olarak görülür.
02:53
(Laughter)
53
173996
2029
(Gülüşmeler)
Yeniden tanımlamak işlemi,
02:56
But actually, the power to re-brand things --
54
176049
2323
02:58
to understand that our experiences, costs, things
55
178396
5539
deneyimleri, maliyetleri, ve şeyleri bütünüyle anlamak
03:03
don't actually much depend on what they really are,
56
183959
2450
onların gerçekten ne olduğuyla ilgili değildir,
03:06
but on how we view them --
57
186433
1573
onları nasıl gördüğümüzle ilgilidir
ve kesinlikle abartılamaz.
03:08
I genuinely think can't be overstated.
58
188030
2909
03:10
There's an experiment I think Daniel Pink refers to,
59
190963
2456
Daniel Pink bir deney yapmış,
bir kutuya iki köpek koyulmuş
03:13
where you put two dogs in a box
60
193443
2519
03:15
and the box has an electric floor.
61
195986
3213
ve kutunun tabanından elektrik geçiyormuş.
Arada bir tabana elektrik veriliyor
03:20
Every now and then, an electric shock is applied to the floor,
62
200616
4429
ve bu köpeklerin canını yakıyormuş.
03:25
which pains the dogs.
63
205069
1827
03:27
The only difference is one of the dogs has a small button in its half of the box.
64
207920
3838
Tek fark, köpeklerden birinin olduğu tarafta küçük bir düğme varmış.
03:31
And when it nuzzles the button, the electric shock stops.
65
211782
3794
Ve düğmeye değdiği anda elektrik şoku kesiliyormuş.
Diğer köpeğin ise düğmesi yokmuş.
03:36
The other dog doesn't have the button.
66
216636
2504
İlk köpekle tamamen aynı acıyı hissediyormuş
03:39
It's exposed to exactly the same level of pain as the dog in the first box,
67
219164
4241
03:43
but it has no control over the circumstances.
68
223429
2874
fakat şartlar üzerinde hiçbir kontrolü yokmuş.
03:47
Generally, the first dog can be relatively content.
69
227438
2895
Bu deneyde ilk köpek göreceli olarak daha mutludur.
İkinci köpek ise tamamen depresyona girer.
03:50
The second dog lapses into complete depression.
70
230357
2944
Hayat şartlarımızın ne olduğu, onlar üzerindeki kontrol hissimize
03:54
The circumstances of our lives may actually matter less to our happiness
71
234642
4288
03:58
than the sense of control we feel over our lives.
72
238954
3737
oranla çok daha önemsizdir.
04:03
It's an interesting question.
73
243770
1564
Bu ilginç bir soru.
Soru, tüm Batı dünyasının da tartıştığı
04:06
We ask the question -- the whole debate in the Western world
74
246529
3078
04:09
is about the level of taxation.
75
249631
1834
vergilendirme hakkında.
Fakat bence, bir başka konu daha var ki
04:11
But I think there's another debate to be asked,
76
251489
2223
04:13
which is the level of control we have over our tax money,
77
253736
3431
o da vergilendirilen paramız üzerindeki kontrol seviyemiz.
Bazı durumlarda 10 pound verdiğimize lanet ederiz.
04:17
that what costs us 10 pounds in one context can be a curse;
78
257191
4636
04:21
what costs us 10 pounds in a different context, we may actually welcome.
79
261851
4602
Başka bir durumda ise 10 pound vermeyi gayet hoş karşılayabiliriz.
04:27
You know, pay 20,000 pounds in tax toward health,
80
267564
4314
Sağlık vergisi olarak 20.000 pound ödersiniz
04:31
and you're merely feeling a mug.
81
271902
1929
ve enayi gibi hissetmezsiniz.
04:33
Pay 20,000 pounds to endow a hospital ward,
82
273855
3262
Bir hastane koğuşu için 20.000 pound bağışlarsanız
04:37
and you're called a philanthropist.
83
277141
1866
o zaman adınız hayırsever olur.
Vergi ödeme istekliliğinden konuşmak için tahminen yanlış ülkedeyim.
04:40
I'm probably in the wrong country to talk about willingness to pay tax.
84
280177
3401
04:43
(Laughter)
85
283602
1687
(Gülüşmeler)
04:45
So I'll give you one in return: how you frame things really matters.
86
285313
5200
Bunun karşılığını vereceğim. Olayları nasıl tanımladığınız önemlidir.
04:50
Do you call it "The bailout of Greece"?
87
290537
2278
Siz, Yunanistan'ı kurtarma paketi mi
04:52
Or "The bailout of a load of stupid banks which lent to Greece"?
88
292839
3196
yoksa Yunanistan'a borç veren bir sürü aptal bankayı kurtarma paketi mi dersiniz?
04:56
(Laughter)
89
296059
1011
Çünkü ikisi de tamamen aynı şey.
04:57
Because they are actually the same thing.
90
297094
2350
Sizin olayları nasıl tanımladığınız
04:59
What you call them actually affects how you react to them,
91
299468
3860
vereceğiniz tepkiyi etkiler, hem duygusal olarak hem de ahlaken.
05:03
viscerally and morally.
92
303352
2034
Tamamıyla dürüst olmak psikolojik olarak önemli bir değer.
05:05
I think psychological value is great, to be absolutely honest.
93
305410
3194
05:08
One of my great friends, a professor called Nick Chater,
94
308628
2872
Yakın arkadaşlarımdan birisi, profesör olan Nick Chater,
05:11
who's the Professor of Decision Sciences in London,
95
311524
2874
Londra'da Karar Bilimi Profesörü kendisi,
insanlığın saklı derinliklerine çok daha az zaman
05:14
believes we should spend far less time looking into humanity's hidden depths,
96
314422
4500
harcamamız gerektiğine
05:18
and spend much more time exploring the hidden shallows.
97
318946
3423
ve saklı gölgeleri keşfetmek için daha fazla zaman harcamamız gerektiğine inanır.
Bence de aslında bu doğru.
05:22
I think that's true, actually.
98
322393
1512
05:23
I think impressions have an insane effect on what we think and what we do.
99
323929
5074
İzlenimlerin, ne yaptığımız ve
ne düşündüğümüz üzerinde delice bir etkisi var.
Sahip olmadığımız şey ise, gerçekten iyi bir insan psikolojisi.
05:29
But what we don't have is a really good model of human psychology --
100
329027
3583
05:32
at least pre-Kahneman, perhaps,
101
332634
2285
En azından Kahneman öncesi belki,
05:34
we didn't have a really good model of human psychology
102
334943
2964
mühendislik ve neo-klasik ekonomi modellerinin yanına
05:37
to put alongside models of engineering, of neoclassical economics.
103
337931
4873
koyacak kadar iyi insan psikolojisi modellerimiz yoktu.
05:42
So people who believed in psychological solutions didn't have a model.
104
342828
3323
Psikolojik çözümlere inanan insanların bir modelleri yoktu.
05:46
We didn't have a framework.
105
346175
1935
Bir çerçevemiz yoktu.
05:48
This is what Warren Buffett's business partner Charlie Munger calls
106
348134
3347
Warren Buffett'in iş ortağı Charlie Munger buna
"düşünceleri asacağınz bir kafes" diyor.
05:51
"a latticework on which to hang your ideas."
107
351505
2361
Mühendisler, ekonomistler, klasik ekonomistler
05:54
Engineers, economists, classical economists
108
354707
2873
hepsinin çok sağlam kafesleri vardı,
05:57
all had a very, very robust existing latticework
109
357604
2931
06:00
on which practically every idea could be hung.
110
360559
2695
tüm fikirleri üzerine asabiliyorlardı.
06:03
We merely have a collection of random individual insights
111
363278
3396
Elimizde rasgele bireysel içgörülerden oluşan bir koleksiyon vardı
06:06
without an overall model.
112
366698
1401
ama bütünsel bir model yoktu.
06:08
And what that means is that, in looking at solutions,
113
368872
4439
Bu da demek oluyor ki, çözümlere bakarken
teknik çözümlere, Newtonvari çözümlere
06:13
we've probably given too much priority
114
373335
2726
06:16
to what I call technical engineering solutions, Newtonian solutions,
115
376085
4121
gereğinden fazla öncelik vermişiz
fakat psikolojik çözümlere gereken önemi vermemişiz.
06:20
and not nearly enough to the psychological ones.
116
380230
2378
06:22
You know my example of the Eurostar:
117
382632
2313
Eurostar örneğimi biliyorsunuz.
06:24
six million pounds spent
118
384969
1198
Paris ve Londra arasındaki yolculuğu 40 dakika
06:26
to reduce the journey time between Paris and London
119
386191
3220
kısaltabilmek için altı milyon pound harcandı.
06:29
by about 40 minutes.
120
389435
1438
06:31
For 0.01 percent of this money, you could have put wi-fi on the trains,
121
391829
3848
Bu paranın 0.01'i ile trenlere Wi-Fi koyulabilirdi,
06:35
which wouldn't have reduced the duration of the journey,
122
395701
2668
yolculuğun süresini kısaltmazdı belki
06:38
but would have improved its enjoyment and its usefulness far more.
123
398393
3919
ama yolculuğun daha eğlenceli ve verimli geçmesini sağlayabiliridi.
Belki bu paranın %10'u ile
06:43
For maybe 10 percent of the money,
124
403285
1668
06:44
you could have paid all of the world's top male and female supermodels
125
404977
3334
dünyaca ünlü top modeller yolculara Chateau Petrus ikram
ederken bir yandan da trende yukarı ve aşağı yürürlerdi.
06:48
to walk up and down the train handing out free Château Pétrus
126
408335
2935
06:51
to all the passengers.
127
411294
1274
06:52
(Laughter)
128
412592
1042
Elinizde beş (milyon) pound kalırdı
06:53
You'd still have five million pounds in change,
129
413658
2350
06:56
and people would ask for the trains to be slowed down.
130
416032
2625
ve insanlar trenin daha da yavaş gitmesini isterlerdi.
06:58
(Laughter)
131
418681
4094
(Gülüşmeler)
Neden bu sorunu psikolojik
07:02
Why were we not given the chance to solve that problem psychologically?
132
422799
3362
olarak çözmemize fırsat verilmedi?
07:06
I think it's because there's an imbalance,
133
426185
2484
Bence bunun nedeni, yaratıcı ve duygusal temelli psikolojik çözümlerle,
07:08
an asymmetry in the way we treat creative, emotionally driven psychological ideas
134
428693
6634
rasyonel, sayısal ve hesaba dayalı çözümlere olan
yaklaşımımızda bir dengesizliğin, bir asimetrinin olmasıdır.
07:15
versus the way we treat rational, numerical, spreadsheet-driven ideas.
135
435351
4901
Eğer yaratıcı bir insansanız, büyük ihtimalle
07:20
If you're a creative person, I think, quite rightly,
136
440276
2467
fikirlerinizi sizden daha rasyonel olan
07:22
you have to share all your ideas for approval
137
442767
2135
07:24
with people much more rational than you.
138
444926
1937
insanların onayına sunarsınız.
07:26
You have to go in and have a cost-benefit analysis,
139
446887
3264
Bir maliyet analiziniz, fizibilite çalışmanız
bir ROI çalışmanız ve daha fazlası olmalıdır.
07:30
a feasibility study, an ROI study and so forth.
140
450175
3053
Bu büyük ihtimalle doğrudur.
07:33
And I think that's probably right.
141
453252
1742
07:35
But this does not apply the other way around.
142
455903
2646
Ama bu sistem diğer türlü çalışmaz.
Mevcut bir çerçevesi olan insanlar,
07:38
People who have an existing framework --
143
458573
2028
07:40
an economic framework, an engineering framework --
144
460625
2379
ekonomik bir çerçeve, bir mühedislik çerçevesi,
yaptklarının mantığının tüm cevabı verdiğini düşünürler.
07:43
feel that, actually, logic is its own answer.
145
463028
3166
07:46
What they don't say is, "Well, the numbers all seem to add up,
146
466763
2906
Hiç şöyle demezler, "Tüm rakamlar tutuyor
07:49
but before I present this idea, I'll show it to some really crazy people
147
469693
3452
ama bu fikri sunmadan önce bunu gidip birtakım çılgın insana gösterip
daha iyi bir çözümle gelebilirler mi, bakacağım."
07:53
to see if they can come up with something better."
148
473169
2366
07:55
And so we -- artificially, I think -- prioritize
149
475559
2755
Bence, biz tamamen yapay olarak
mekanik fikirleri psikolojik fikirlerden üstün görüyoruz.
07:58
what I'd call mechanistic ideas over psychological ideas.
150
478338
3751
08:02
An example of a great psychological idea:
151
482837
2032
Harika bir psikolojik fikir şudur mesela:
08:04
the single best improvement in passenger satisfaction
152
484893
2616
Yolcu memnuniyeti konusundaki tek harika gelişim, Londra metrosunda harcanan her poundla
08:07
on the London Underground,
153
487533
1304
08:08
per pound spent,
154
488861
1570
gelen şey, eksra tren koymak değil tren saatlerini sıklaştırmak da değil,
08:10
came when they didn't add any extra trains,
155
490455
2335
08:12
nor change the frequency of the trains;
156
492814
1905
08:14
they put dot matrix display boards on the platforms --
157
494743
3129
sadece her platforma bir dot matrix ekran yerleştirmek.
08:18
because the nature of a wait is not just dependent on its numerical quality,
158
498877
3851
Beklemek, doğası gereği
sadece sayısal bilgiler ya da ne kadar sürdüğü ile ilgili değil
08:22
its duration,
159
502752
1243
bekleme sırasında hissedilen belirsizlik ile ilgilidir.
08:24
but on the level of uncertainty you experience during that wait.
160
504019
3414
Trenin gelmesine kalan yedi dakikayı gerisayım yapan bir saatle
08:27
Waiting seven minutes for a train with a countdown clock
161
507457
2889
beklemek, dört dakika boyunca
08:30
is less frustrating and irritating
162
510370
1893
08:32
than waiting four minutes, knuckle biting, going,
163
512287
2939
tırnak yiyerek ve "Şu kahrolası tren
ne zaman gelecek?" diye beklemekten çok daha az stresli.
08:35
"When's this train going to damn well arrive?"
164
515250
2288
Güzel olan başka bir psiolojik çözüm de Kore'de gerçekleşmiş.
08:38
Here's a beautiful example of a psychological solution
165
518139
2557
08:40
deployed in Korea.
166
520720
1171
08:41
Red traffic lights have a countdown delay.
167
521915
2409
Kırmızı trafik lambalarının geri sayımları gecikmeli.
Kaza oranının azaldığı deneylerle kanıtlanmış durumda.
08:44
It's proven to reduce the accident rate in experiments.
168
524348
3026
08:47
Why?
169
527398
1158
Neden? Çünkü trafik stresi, sabırsızlık ve genel sinir hali
08:48
Because road rage, impatience and general irritation are massively reduced
170
528580
3521
beklenecek sürenin görülebilmesi ile ciddi şekilde azalıyor.
08:52
when you can actually see the time you have to wait.
171
532125
3849
08:55
In China, not really understanding the principle behind this,
172
535998
2903
Çin'de, tam olarak arkasındaki mantığı anlamasam da,
08:58
they applied the same principle to green traffic lights --
173
538925
2739
aynı uygulamayı yeşil ışıklara yapmışlar.
09:01
(Laughter)
174
541688
3838
(Gülüşmeler)
09:05
which isn't a great idea.
175
545550
1522
Harika bir fikir değil tabii.
200 metre uzaktasınız, bakıyorsunuz ki beş saniyeniz kalmış, gazı köklüyorsunuz.
09:07
You're 200 yards away, you realize you've got five seconds to go,
176
547096
3090
09:10
you floor it.
177
550210
1152
09:11
(Laughter)
178
551386
3323
(Gülüşmeler)
Koreliler, itinayla her ikisini de test ettiler.
09:14
The Koreans, very assiduously, did test both.
179
554733
2501
Uygulamayı kırmızı ışıkta yaptığınızda kaza oranları düşüyor
09:17
The accident rate goes down when you apply this to red traffic lights;
180
557258
3335
yeşil ışığa yaptığınızda ise kazalar artıyor.
09:20
it goes up when you apply it to green traffic lights.
181
560617
2588
İnsanların karar alma süreçlerinde tüm istediğim bu,
09:23
This is all I'm asking for, really, in human decision making,
182
563229
2938
şu üç konuyu dikkate almaları.
09:26
is the consideration of these three things.
183
566191
2105
Birinin diğerine üstünlüğü değil dikkate almalarını istediğim.
09:28
I'm not asking for the complete primacy of one over the other.
184
568320
2965
Sadece diyorum ki, problemleri çözerken
09:31
I'm merely saying that when you solve problems,
185
571309
2240
bu üç konuya eşit derecede önem verin
09:33
you should look at all three of these equally,
186
573573
2482
ve tam olarak konunun çözümünü
09:36
and you should seek as far as possible
187
576079
2201
bulabilmek için arayışınızı sürdürün.
09:38
to find solutions which sit in the sweet spot in the middle.
188
578304
2859
Büyük bir işe baktığınızda,
09:41
If you actually look at a great business,
189
581187
1971
bu üç konunun neredeyse hepsinde mevcut olduğunu görürsünüz.
09:43
you'll nearly always see all of these three things coming into play.
190
583182
3589
09:46
Really successful businesses --
191
586795
1683
Gerçekten başarılı olan işlerde -
09:48
Google is a great, great technological success,
192
588502
2662
Google mesela, teknolojik olarak büyük bir başarı,
09:51
but it's also based on a very good psychological insight:
193
591188
3199
ayrıca çok da başarılı bir psikolojik anlayışa dayanıyor.
09:55
people believe something that only does one thing
194
595354
2557
İnsanlar tek bir şeyde iyi olanın
09:57
is better at that thing than something that does that thing and something else.
195
597935
4159
birden fazla konuda iyi olandan daha iyi olduğunu düşünürler her zaman.
10:02
It's an innate thing called "goal dilution."
196
602118
2706
Buna hedefin sulanması denir, insanda doğuştan vardır.
10:04
Ayelet Fishbach has written a paper about this.
197
604848
2761
Ayelet Fishbach'ın bu konuda bir araştırması var.
10:07
Everybody else at the time of Google, more or less,
198
607633
2490
Google zamanında aşağı yukarı herkes
bir portal olmaya çalışıyordu.
10:10
was trying to be a portal.
199
610147
1247
10:11
Yes, there's a search function, but you also have weather,
200
611418
2826
Evet bir arama özelliği var
ama yanısıra hava, spor ve bir parça da haber alabiliyorsunuz.
10:14
sports scores, bits of news.
201
614268
1658
10:17
Google understood that if you're just a search engine,
202
617189
2542
Google şunu anladı ki, sadece bir arama motoru iseniz
10:19
people assume you're a very, very good search engine.
203
619755
2838
insanlar sizin çok çok iyi olduğunuzu var sayar.
10:22
All of you know this, actually, from when you go in to buy a television,
204
622617
3482
Aslında bunu hepiniz televizyon
satın almaya gittiğinizde yaşarsınız.
Düz ekran TV'lerin durduğu rafların en sonuna doğru
10:26
and in the shabbier end of the row of flat-screen TVs,
205
626123
2902
DVD oynatıcısı olan televizyonları görürsünüz.
10:29
you can see, are these rather despised things
206
629049
2305
10:31
called "combined TV and DVD players."
207
631378
2974
Bu aletlerin kalitesiyle ilgili hiçbir bilgimiz yoktur
10:35
And we have no knowledge whatsoever of the quality of those things,
208
635062
3191
gene de TV - DVD karışımı olalara bakarız ve "Hıh!" yaparız.
10:38
but we look at a combined TV and DVD player and we go, "Uck.
209
638277
3439
10:41
It's probably a bit of a crap telly and a bit rubbish as a DVD player."
210
641740
3932
Biraz TV biraz DVD oynatıcı olan pek de işe yaramayan bir alettir.
10:45
So we walk out of the shops with one of each.
211
645696
2417
Mağazadan her birinden ayrı ayrı satın almış şekilde çıkarız.
Google teknolojik olduğu kadar psikolojik de bir başarıdır ayrıca.
10:48
Google is as much a psychological success as it is a technological one.
212
648586
4600
Ben psikolojiyi problem çözmede kullanabiliriz diyorum,
10:54
I propose that we can use psychology to solve problems
213
654260
2633
10:56
that we didn't even realize were problems at all.
214
656917
2331
problem olduğunu faketmediğimiz problemlerde bile.
İnsanlara artık antibiyotiklerini bitirmelerini öneriyorum.
10:59
This is my suggestion for getting people to finish their course of antibiotics.
215
659272
3763
Onlara 24 beyaz hap vermeyin.
11:03
Don't give them 24 white pills;
216
663059
1569
11:04
give them 18 white pills and six blue ones
217
664652
3013
18 beyaz hap altı mavi hap verin ve
11:07
and tell them to take the white pills first,
218
667689
2067
beyaz hapı önce mavi hapı sonra almalarını söyleyin.
11:09
and then take the blue ones.
219
669780
1470
Buna bölümleme deniyor.
11:12
It's called "chunking."
220
672146
1151
11:13
The likelihood that people will get to the end is much greater
221
673321
2976
Hedefe varma yolunda eğer tam ortada bir ikinci
11:16
when there is a milestone somewhere in the middle.
222
676321
2580
aşama varsa insanlar çok daha rahat yolu bitiriyorlar.
Ekonominin en büyük hatalarından biri bana göre,
11:20
One of the great mistakes, I think, of economics
223
680107
2346
bazı şeyleri anlayamamasıdır.
11:22
is it fails to understand that what something is --
224
682477
2403
11:24
whether it's retirement, unemployment, cost --
225
684904
2508
Emeklilik, işsizlik, maliyet
11:28
is a function, not only of its amount, but also its meaning.
226
688676
3724
sadece miktarı değil ayrıca anlamı olan bir işlevdir.
11:33
This is a toll crossing in Britain.
227
693231
2802
Bu gördüğünüz İngiltere'de bir gişe.
Sıklıkla uzun kuyruklar oluşur gişelerde.
11:36
Quite often queues happen at the tolls.
228
696057
2937
11:39
Sometimes you get very, very severe queues.
229
699018
2224
Bazen gerçekten çok çok ciddi sıralar oluşabilir.
11:41
You could apply the same principle, actually,
230
701266
2190
Eğer isterseniz, aynı prensibi havalimanlarındaki
11:43
to the security lanes in airports.
231
703480
1740
güvenlik şeridi için de uygulayabilirsiniz.
Eğer iki katı fiyat ödeyip köprüden geçseydiniz ama bu
11:45
What would happen if you could actually pay twice as much money
232
705244
2986
11:48
to cross the bridge,
233
708254
1151
şerit tamamen hızlı bir şerit olsaydı ne olurdu?
11:49
but go through a lane that's an express lane?
234
709429
2119
11:51
It's not an unreasonable thing to do;
235
711572
1770
Kesinlikle mantıksız birşey değil. Ekonomik olarak da etkin bir uygulama.
11:53
it's an economically efficient thing to do.
236
713366
2011
Bazı insanlara göre zaman çok değerlidir.
11:55
Time means more to some people than others.
237
715401
2041
11:57
If you're waiting trying to get to a job interview,
238
717466
2431
Eğer bir iş görüşmesine yetişecekseniz,
11:59
you'd patently pay a couple of pounds more to go through the fast lane.
239
719921
4214
birkaç pound fazla ödeyip, hızlı şeritten gitmeyi tercih edersiniz.
12:04
If you're on the way to visit your mother-in-law,
240
724159
2329
Kayınvalidenizi ziyarete gidiyoranız eğer,
12:06
you'd probably prefer --
241
726512
1151
o zaman sol şeritte kalmayı seçersiniz.
12:07
(Laughter)
242
727687
1183
12:08
you'd probably prefer to stay on the left.
243
728894
2134
Tek problem, ekonomik olarak etkin olan bu çözümü insanlara sunarsanız
12:11
The only problem is if you introduce this economically efficient solution,
244
731616
3477
bundan nefret edeceklerdir.
12:15
people hate it ...
245
735117
1150
12:16
because they think you're deliberately creating delays at the bridge
246
736894
3331
Çünkü sırf gelirinizi arttırmak için köprüde gecikmelere
yol açacağınızı düşüneceklerdir,
12:20
in order to maximize your revenue,
247
740249
1654
12:21
and, "Why on earth should I pay to subsidize your incompetence?"
248
741927
3388
ve "Neden senin beceriksizliğini finanse ediyorum?" diyeceklerdir.
12:25
On the other hand, change the frame slightly
249
745636
2180
Diğer taraftan, eğer çerçeveyi biraz değiştirirseniz ve
12:27
and create charitable yield management,
250
747840
2291
yardımsever bir gelir yönetimi yaparsanız,
12:30
so the extra money you get goes not to the bridge company,
251
750155
3134
yani ekstra para köprü firmasına değil yardım kuruluşuna bağışlanacak derseniz,
12:33
it goes to charity ...
252
753313
1191
ödemenin altında yatan mentalite tamamen değişir.
12:35
and the mental willingness to pay completely changes.
253
755471
2845
Ekonomik olarak oldukça etkin bir çözüme kavuşursunuz,
12:39
You have a relatively economically efficient solution,
254
759388
2643
bu çözüm halkın onayını da alır,
12:42
but one that actually meets with public approval
255
762055
2319
12:44
and even a small degree of affection,
256
764398
2000
hem de bir pislik gibi görüneceğinize
12:46
rather than being seen as bastardy.
257
766422
2189
hafif doz merhamet de barındırır.
12:49
So where economists make the fundamental mistake
258
769764
2654
Ekonomistlerin yaptıkları temel hata
12:52
is they think that money is money.
259
772442
1965
paranın para olduğunu düşünmeleri.
12:55
Actually, my pain experienced in paying five pounds
260
775535
4231
Acı tecrübelerle öğrendim ki ödenen beş pound
12:59
is not just proportionate to the amount,
261
779790
2147
sadece miktarıyla değil
13:01
but where I think that money is going.
262
781961
1984
gittiği yeri düşünmemizle de ilgili.
Bence bu düşünce vergi politikalarında bir devrim yaratabilir.
13:04
And I think understanding that could revolutionize tax policy.
263
784574
2996
13:07
It could revolutionize the public services.
264
787594
2003
Kamu hizmetlerinde devrim yaratabilir.
13:09
It could actually change things quite significantly.
265
789621
2513
Olayları çok ciddi şekilde değiştirebilir.
13:12
[Ludwig Von Mises is my hero.]
266
792158
1462
Bu adamı hepiniz öğrenmelisiniz.
13:13
Here's a guy you all need to study.
267
793644
1714
Avusturyalı bir ekonomist kendisi,
13:15
He's an Austrian School economist
268
795382
1605
Viyana'da 20.yüzyılın ilk yarısında fazlaca aktifti.
13:17
who was first active in the first half of the 20th century in Vienna.
269
797011
4564
13:21
What was interesting about the Austrian School
270
801599
2192
Avusturya okulu ile ilgili enteresan olan şey
13:23
is they actually grew up alongside Freud.
271
803815
3033
Freud'un yanında yetişmiş olmaları.
13:26
And so they're predominantly interested in psychology.
272
806872
2653
Dolayısıyla hepsi büyük oranda psikoloji ile ilgiliydi.
13:29
They believed that there was a discipline called praxeology,
273
809549
4553
Praxeoloji denen bir öğreti olduğuna inanyorlardı,
ekonomiden önce var olan bir öğreti.
13:34
which is a prior discipline to the study of economics.
274
814126
2596
13:36
Praxeology is the study of human choice, action and decision-making.
275
816746
4448
Praxeology seçim, aksiyon ve karar alma öğretisi.
13:41
I think they're right.
276
821920
1325
Bence haklılar.
Bugünkü dünyada en büyük tehlike
13:43
I think the danger we have in today's world
277
823269
2068
ekonomi biliminin
13:45
is we have the study of economics
278
825361
1680
kendisini insan psikolojine göre öncelikli kabul etmesidir.
13:47
considers itself to be a prior discipline to the study of human psychology.
279
827065
4030
13:51
But as Charlie Munger says, "If economics isn't behavioral,
280
831119
2969
Charlie Munger'ın der ki; "Eğer ekonomi davranışsal değilse,
o zaman ne olduğunu bilmiyorum."
13:54
I don't know what the hell is."
281
834112
1547
Von Mises ise, ekonominin psikolojinin bir altkümesi olduğuna inanır.
13:57
Von Mises, interestingly, believes economics is just a subset of psychology.
282
837064
5801
14:02
I think he just refers to economics
283
842889
1905
Bunu düşünürken sanırım ekonomiyi
14:04
as "the study of human praxeology under conditions of scarcity."
284
844818
3280
"kıtlık şartlarındaki insan praxeolojisi bilimi" olarak tanımlar.
Von Mises diğer yandan
14:09
But Von Mises, among many other things,
285
849002
3096
pazarlamanın değerini açıklamak için öyle bir analoji kullanır ki,
14:12
I think uses an analogy which is probably the best justification and explanation
286
852122
4650
14:16
for the value of marketing, the value of perceived value
287
856796
4207
algılanan değer ile gerçek değere
yaklaşımımız birebir herhangi başka bir değere
14:21
and the fact that we should treat it as being absolutely equivalent
288
861027
3277
14:24
to any other kind of value.
289
864328
1483
eşit olmalıdır.
Hepimiz -hatta pazarlama alanında çalışanlar bile-
14:26
We tend to, all of us, even those of us who work in marketing,
290
866314
2952
değeri iki türlü düşünürüz.
14:29
think of value in two ways:
291
869290
1298
Bir gerçek değer vardır,
14:30
the real value, which is when you make something in a factory
292
870612
2897
ki bu fabrikada üretilen bir şeyin veya verilen bir hizmetin değeridir.
14:33
or provide a service,
293
873533
1154
Bir de belirsiz değer vardır,
14:34
and then there's a dubious value,
294
874711
1618
ki bu da insanların bakış açılarını değiştirdiğinizde yarattığınız şeydir.
14:36
which you create by changing the way people look at things.
295
876353
2811
Von Mises bu ayrımı kesinlikle reddeder.
14:39
Von Mises completely rejected this distinction.
296
879188
2294
Ve aşağıdaki analojiyi kullanır.
14:41
And he used this following analogy:
297
881506
1891
Fransız Fizyokratlar denen garip ekonomistlerden bahseder,
14:43
he referred to strange economists called the French physiocrats,
298
883421
5333
tek doğru değerin tarladan elde edilen olduğuna inananlardan.
14:48
who believed that the only true value was what you extracted from the land.
299
888778
3630
Eğer bir çobansanız, ya da madenci veya çiftçiyseniz,
14:52
So if you're a shepherd or a quarryman or a farmer,
300
892432
2485
14:54
you created true value.
301
894941
1421
o zaman doğru değer üretirsiniz.
14:56
If however, you bought some wool from the shepherd
302
896386
2859
Ama eğer çobandan satın aldığınız yünle
bir şapka yapıyor ve bunun için para alıyorsanız
14:59
and charged a premium for converting it into a hat,
303
899269
2981
o zaman gerçekten değer üretmiyorsunuz,
15:02
you weren't actually creating value,
304
902274
1782
15:04
you were exploiting the shepherd.
305
904080
1760
çobanı sömürüyorsunuz.
15:06
Now, Von Mises said that modern economists make exactly the same mistake
306
906699
3723
Von Mises diyor ki, modern ekonomistler de reklam
ve pazarlamada aynı hataya düşüyorlar.
15:10
with regard to advertising and marketing.
307
910446
2057
15:12
He says if you run a restaurant,
308
912837
1882
Diyor ki, eğer bir restoran işletiyorsanız,
15:14
there is no healthy distinction to be made
309
914743
2239
yemeği pişirmekle yarattığınız
değerle, yerleri silerken yarattığınız değer arasında
15:17
between the value you create by cooking the food
310
917006
2553
15:19
and the value you create by sweeping the floor.
311
919583
2303
sağlıklı bir ayrım yapmak mümkün değil.
Bunlardan biri belki esas ürününüz -
15:22
One of them creates, perhaps, the primary product --
312
922463
2490
15:24
the thing we think we're paying for --
313
924977
1865
yani sizden satın aldığımız şey-
diğeri ise aldığımız üründen
15:26
the other one creates a context within which we can enjoy
314
926866
2841
zevk almamızı sağlayacak ortamla ilgili olan eylem.
15:29
and appreciate that product.
315
929731
1524
Bunlardan birinin diğerine göre daha üstün olduğu
15:31
And the idea that one of them should have priority over the other
316
931279
3172
görüşü ise tamamen yanlış.
15:34
is fundamentally wrong.
317
934475
1150
15:36
Try this quick thought experiment:
318
936204
1667
Şu küçük düşünce deneyini yapalım.
15:37
imagine a restaurant that serves Michelin-starred food,
319
937895
2651
Michelin-yıldızlı yemek sunan bir restoran düşünün,
15:40
but where the restaurant smells of sewage
320
940570
2647
fakat ortalık kanalizasyon kokuyor
ve yerlerde insan dışkısı var.
15:43
and there's human feces on the floor.
321
943241
2138
15:45
(Laughter)
322
945403
1409
15:46
The best thing you can do there to create value
323
946836
2493
Artık burada değer yaratmak için
yemeğin kalitesini arttırmanız gerekmez,
15:49
is not actually to improve the food still further,
324
949353
3016
15:52
it's to get rid of the smell and clean up the floor.
325
952393
2799
kokudan kurtulup yerleri temizlemeniz gerekir.
15:57
And it's vital we understand this.
326
957519
2553
Bunu anlamamız çok önemlidir.
Eğer garip ya da karmaşık görünüyorsa, şuna bakın;
16:00
If that seems like a sort of strange, abstruse thing --
327
960096
2647
İngiltere'de bir postane acele posta servisi konusunda
16:02
in the UK, the post office had a 98 percent success rate
328
962767
3898
16:06
at delivering first-class mail the next day.
329
966689
2184
yüzde 98 oranında bir başarıya sahipti.
Bunun yeterli olmadığını düşündüler
16:09
They decided this wasn't good enough,
330
969452
1885
ve oranı yüzde 99'a çıkarmayı istediler.
16:11
and they wanted to get it up to 99.
331
971361
1792
16:14
The effort to do that almost broke the organization.
332
974494
3373
Bunu yaparken yaşadıkları neredeyse kurumu çökertiyordu.
16:18
If, at the same time, you'd gone and asked people,
333
978780
2390
Bu arada gidip insanlara sorsanız,
"Acele posta servisinin ertesi gün ulaşma oranı nedir?" diye,
16:21
"What percentage of first-class mail arrives the next day?"
334
981194
2819
genelde alacağınız cevap yüzde 50 ile 60 arası bir yerdedir.
16:24
the average answer, or the modal answer, would have been "50 to 60 percent."
335
984037
3906
Eğer hizmet algısı gerçeğinden de kötüyse,
16:28
Now, if your perception is much worse than your reality,
336
988641
2714
o zaman ne diye gerçeği değiştirmeye uğraşıyorsunuz ki?
16:31
what on earth are you doing trying to change the reality?
337
991379
3024
İğrenç kokan restoranda yemek kalitesini artırmaya çalışmakla aynı şey.
16:34
That's like trying to improve the food in a restaurant that stinks.
338
994427
3615
İlk yapmanız gereken şey
16:39
What you need to do is, first of all, tell people
339
999622
2718
insanlara acele postanın
yüzde 98 oranında ertesi gün yerine ulaştığını söylemek olmalıdır.
16:42
that 98 percent of first-class mail gets there the next day.
340
1002364
4507
16:46
That's pretty good.
341
1006895
1521
Bu çok iyi bir adımdır.
Bana göre İngiltere'de uygulanacak daha da iyi bir yöntem, insanlara
16:48
I would argue, in Britain, there's a much better frame of reference,
342
1008440
3208
İngiltere'deki acele
16:51
which is to tell people that more first-class mail arrives the next day
343
1011672
3367
postanın ulaşma oranının Almanya'ya göre daha
yüksek olduğunu söylemek olurdu.
16:55
in the UK than in Germany, because generally, in Britain,
344
1015063
2715
Çünkü biz İngilizleri mutlu etmek için, herhangi bir şeyi
16:57
if you want to make us happy about something,
345
1017802
2284
Almanlardan daha iyi yaptığımızı söylemek yeter
17:00
just tell us we do it better than the Germans.
346
1020110
2192
(Gülüşmeler)
17:02
(Laughter)
347
1022326
1730
(Alkışlar)
17:04
(Applause)
348
1024080
2252
17:06
Choose your frame of reference and the perceived value,
349
1026356
3221
Kendi referans çerçevenizi ve algılanan değerinizi belirleyin
17:09
and therefore, the actual value is completely transformed.
350
1029601
3406
böylece gerçek değeriniz de tamamıyla dönüşecektir.
Almanlarla ilgili söylenen şu vardır;
17:13
It has to be said of the Germans
351
1033031
1645
17:14
that the Germans and the French are doing a brilliant job
352
1034700
2702
Almanlarla Fransızlar birleşmiş Avrupa'yı yaratma
konusunda çok başarılılar.
17:17
of creating a united Europe.
353
1037426
1454
17:18
The only thing they didn't expect is they're uniting Europe
354
1038904
2870
Ummadıkları tek şey ise Avrupa'yı ortak bir Fransız ve Alman
17:21
through a shared mild hatred of the French and Germans.
355
1041798
2998
nefreti üzerine birleştiriyor olmaları.
17:24
But I'm British; that's the way we like it.
356
1044820
2050
Ama ben İngiliz'im, böyle seviyorum.
17:26
(Laughter)
357
1046894
2125
Farkedeceğiniz gibi, algımız her durumda biraz güvenilmezdir.
17:29
What you'll also notice is that, in any case,
358
1049359
2121
17:31
our perception is leaky.
359
1051504
1190
17:32
We can't tell the difference between the quality of the food
360
1052718
2878
Yiyeceğin kalitesiyle, o yiyeceği tükettiğimiz ortam arasındaki farkı
17:35
and the environment in which we consume it.
361
1055620
2013
tam olarak ifade edemeyiz.
Arabanızı yıkattığınızda ya da valeye verdiğinizde
17:37
All of you will have seen this phenomenon
362
1057657
2038
17:39
if you have your car washed or valeted.
363
1059719
1982
hepiniz yaşamışsınızdır bunu.
17:41
When you drive away, your car feels as if it drives better.
364
1061725
3121
Arabanızı aldığınızda, sürmesi daha zevkli gelir.
17:44
(Laughter)
365
1064870
1341
Bunun nedeni,
17:46
And the reason for this --
366
1066235
1256
tabii vale gizlice arabanın yağını değiştirmiyorsa
17:47
unless my car valet mysteriously is changing the oil
367
1067515
2648
ve benim ona ödemesini yapmadığım işler yapmıyorsa arabayla ilgili,
17:50
and performing work which I'm not paying him for and I'm unaware of --
368
1070187
3343
algının her durumda güvenilmez olmasıdır.
17:53
is because perception is, in any case, leaky.
369
1073554
2307
17:55
Analgesics that are branded are more effective at reducing pain
370
1075885
3917
Markalı olan ağrı kesiciler markasız olanlara göre
17:59
than analgesics that are not branded.
371
1079826
1811
çok daha etkilidirler.
18:01
I don't just mean through reported pain reduction --
372
1081661
2618
Sadece bildirilen ağrı azalmasından değil,
gerçekte ölçülen azalmadan bahsediyorum.
18:04
actual measured pain reduction.
373
1084303
1671
18:05
And so perception actually is leaky in any case.
374
1085998
4624
Algı her durumda güvenilmezdir, belirsizdir.
Dolayısıyla algıyı kötü etkileyen bir şey yaptığınızda
18:11
So if you do something that's perceptually bad in one respect,
375
1091281
3018
bir diğerine de zarar verirsiniz.
18:14
you can damage the other.
376
1094323
1223
18:15
Thank you very much.
377
1095570
1151
Çok teşekkür ediyorum.
18:16
(Applause)
378
1096745
2388
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7