Tristram Stuart: The global food waste scandal

Tristram Stuart: Küresel yemek atığı skandalı

307,227 views ・ 2012-09-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Ayhun Tekat Gözden geçirme: Burcak Avci
00:16
The job of uncovering the global food waste scandal
1
16219
2758
Küresel gıda israfı skandalını keşfetme işi
00:18
started for me when I was 15 years old.
2
18977
3018
benim için 15 yaşımdayken başladı.
00:21
I bought some pigs. I was living in Sussex.
3
21995
2521
Birkaç domuz aldım. Sussex'te yaşıyordum.
00:24
And I started to feed them in the most traditional
4
24516
2383
Ve onları en geleneksel ve doğa dostu yolla
00:26
and environmentally friendly way.
5
26899
1971
beslemeye başladım.
00:28
I went to my school kitchen, and I said,
6
28870
2325
Okul yemekhanesine gittim ve dedim ki,
00:31
"Give me the scraps that my school friends have turned
7
31195
1546
"Bana okul arkadaşlarımın burun büküp yemediği
00:32
their noses up at."
8
32741
866
artıkları verin."
00:33
I went to the local baker and took their stale bread.
9
33607
2664
Yerel fırına gittim ve bayatlamış ekmeklerini aldım.
00:36
I went to the local greengrocer, and I went to a farmer
10
36271
2732
Yerel manava gittim, ve süpermarketler için uygun şekilde
00:39
who was throwing away potatoes because they were
11
39003
1838
ve büyüklükte olmayan patateslerini çöpe atan bir
00:40
the wrong shape or size for supermarkets.
12
40841
3186
çiftçiye gittim.
00:44
This was great. My pigs turned that food waste
13
44027
3089
Bu harikaydı. Domuzlarım o gıda çöplüğünü
00:47
into delicious pork. I sold that pork
14
47116
2657
lezzetli domuz etlerine dönüştürdü. O eti
00:49
to my school friends' parents, and I made
15
49773
1987
okul arkadaşlarımın ebeveynlerine sattım, ve
00:51
a good pocket money addition to my teenage allowance.
16
51760
4637
genç yaşımda iyi bir cep harçlığım daha oldu.
00:56
But I noticed that most of the food that I was giving my pigs
17
56397
2882
Ama domuzlarıma verdiğim çoğu gıdanın
00:59
was in fact fit for human consumption,
18
59279
2383
aslında insan tüketimi için uygun olduğunu
01:01
and that I was only scratching the surface,
19
61662
2269
ve sadece olayın görünen kısmını tırmaladığımı farkettim;
01:03
and that right the way up the food supply chain,
20
63931
2862
gıda tedarik sürecinde daha yükseğe çıktıkça,
01:06
in supermarkets, greengrocers, bakers, in our homes,
21
66793
3218
süpermarketlerde, manavlarda, fırınlarda, evlerimizde,
01:10
in factories and farms, we were hemorrhaging out food.
22
70011
3260
fabrikalarda ve çiftliklerde, çok fazla gıda ziyan ediyorduk
01:13
Supermarkets didn't even want to talk to me
23
73271
2597
Süpermarketler ne kadar gıda ziyan ettikleri hakkında
01:15
about how much food they were wasting.
24
75868
1374
benimle konuşmak bile istemiyorlardı.
01:17
I'd been round the back. I'd seen bins full of food
25
77242
2484
Gizlice arkadan dolandım. Tenekeler dolusu gıdayı paketlediklerini
01:19
being locked and then trucked off to landfill sites,
26
79726
2751
ve kamyonlarla çöplüklere taşıdıklarını gördüm,
01:22
and I thought, surely there is something more sensible
27
82477
3021
ve gıdayı ziyan etmekten ziyade, gıdayla daha duyarlı
01:25
to do with food than waste it.
28
85498
3167
şeyler yapılabileceğini düşündüm.
01:28
One morning, when I was feeding my pigs,
29
88665
2305
Bir sabah domuzlarımı beslerken,
01:30
I noticed a particularly tasty-looking sun-dried tomato loaf
30
90970
3687
zaman zaman ortaya çıkan lezzetli görünen
01:34
that used to crop up from time to time.
31
94657
2075
ama güneşten kurumuş domatesi farkettim.
01:36
I grabbed hold of it,
32
96732
1402
Onu hemen aldım,
01:38
sat down, and ate my breakfast with my pigs. (Laughter)
33
98134
3546
oturdum ve domuzlarımla kahvaltımı ettim. (Gülüşler)
01:41
That was the first act of what I later learned to call freeganism,
34
101680
3120
Bu hareketim, sonradan freeganism olarak adlandırdığım davranışı ilk sergileyişimdi
01:44
really an exhibition of the injustice of food waste,
35
104800
4255
yemek ziyan etmenin haksızlığını sergiliyordu,
01:49
and the provision of the solution to food waste,
36
109055
2350
ve gıda ziyanına karşı çözümün şartı,
01:51
which is simply to sit down and eat food,
37
111405
2654
temel olarak gıdayı çöpe atmak yerine,
01:54
rather than throwing it away.
38
114059
1488
oturup onu tüketmektir.
01:55
That became, as it were, a way of confronting
39
115547
3279
Bu, gıda ziyan eden büyük işletmelere
01:58
large businesses in the business of wasting food,
40
118826
2987
kendimce karşı koyma biçimim olmuştu
02:01
and exposing, most importantly, to the public,
41
121813
2521
ve en önemlisi kamuoyuna
02:04
that when we're talking about food being thrown away,
42
124334
2170
çöpe atılan gıdalardan bahsederken
02:06
we're not talking about rotten stuff, we're not talking about
43
126504
2139
bayatlamış şeylerden bahsetmediğimizi, sararmış solmuş
02:08
stuff that's beyond the pale.
44
128643
2712
şeylerden bahsetmediğimizi göstermekti.
02:11
We're talking about good, fresh food that is being wasted
45
131355
2116
Biz büyük ölçeklerde ziyan edilen taze
02:13
on a colossal scale.
46
133471
2538
ve yenilebilir yiyeceklerden bahsediyoruz.
02:16
Eventually, I set about writing my book,
47
136009
1857
Nihayet, bu problemin küresel düzeydeki
02:17
really to demonstrate the extent of this problem
48
137866
2054
büyüklüğünü gözler önüne sermek adına kitabımı
02:19
on a global scale. What this shows is
49
139920
3396
yazmaya oturdum. Kitabımın gösterdiği şey
02:23
a nation-by-nation breakdown of the likely level
50
143316
3479
dünyadaki yemek ziyanının, ülke ülke ayrı olarak
02:26
of food waste in each country in the world.
51
146795
3102
analiz edilmesidir.
02:29
Unfortunately, empirical data, good, hard stats, don't exist,
52
149897
3888
Maalesef, deneysel veriler, iyi istatistikler bulunmamaktaydı,
02:33
and therefore to prove my point, I first of all had to find
53
153785
2482
ve bu yüzden iddiamı ispatlamak ve
02:36
some proxy way of uncovering
54
156267
2153
ne kadar gıdanın ziyan edildiğini açığa çıkarmak için
02:38
how much food was being wasted.
55
158420
2245
yeni bir yol bulmak zorundaydım.
02:40
So I took the food supply of every single country
56
160665
2556
Bu yüzden, tüm ülkelerin tek tek
02:43
and I compared it to what was actually likely
57
163221
3042
yiyecek arzını aldım ve o ülkedeki tahmini tüketim
02:46
to be being consumed in each country.
58
166263
2032
miktarıyla karşılaştırdım.
02:48
That's based on diet intake surveys, it's based on
59
168295
3887
Bu, yiyecek tüketimi anketlerine dayalı, obezite
02:52
levels of obesity, it's based on a range of factors
60
172182
2666
oranlarına dayalı, insanların ağzından yaklaşık
02:54
that gives you an approximate guess
61
174848
1342
ne kadar gıda geçtiğini gösteren
02:56
as to how much food is actually going into people's mouths.
62
176190
3227
çeşitli faktörlere dayalı.
02:59
That black line in the middle of that table
63
179417
2729
Tablonun ortasındaki siyah çizgi
03:02
is the likely level of consumption
64
182146
2996
muhtemel tüketim seviyesinin ve kaçınılmaz denilebilecek
03:05
with an allowance for certain levels of inevitable waste.
65
185142
4362
kadarlık bir ziyanın da eklendiği bir miktarı göstermektedir
03:09
There will always be waste. I'm not that unrealistic
66
189504
1919
Her zaman israf olacaktır. Çöplerin olmadığı bir dünyada
03:11
that I think we can live in a waste-free world.
67
191423
1980
yaşayabileceğimizi düşünecek kadar gerçekçilikten uzak değilim.
03:13
But that black line shows what a food supply should be
68
193403
3873
Ama, o siyah çizgi ülkedeki her bireye iyi, stabil ve
03:17
in a country if they allow for a good, stable, secure,
69
197276
4454
güvenli bir diyet oluşması için gereken
03:21
nutritional diet for every person in that country.
70
201730
3749
tedarik miktarını göstermektedir.
03:25
Any dot above that line, and you'll quickly notice that
71
205479
2407
Bu çizginin üzerindeki noktalar (çoğu ülkenin bu durumda
03:27
that includes most countries in the world,
72
207886
2701
olduğunu fark edeceksiniz) gereksiz fazlalığı
03:30
represents unnecessary surplus, and is likely to reflect
73
210587
4289
temsil ediyor ve her ülkedeki ziyan miktarını gösteriyor
03:34
levels of waste in each country.
74
214876
2622
temsil ediyor ve her ülkedeki ziyan miktarını gösteriyor
03:37
As a country gets richer, it invests more and more
75
217498
3269
Bir ülke zenginleştikçe, marketlerde ve restoronlarda
03:40
in getting more and more surplus
76
220767
1291
talep fazlası ürün bulundurmak için
03:42
into its shops and restaurants,
77
222058
2810
daha çok yatırım yapar
03:44
and as you can see, most European
78
224868
2056
ve gördüğünüz gibi çoğu Avrupa
03:46
and North American countries
79
226924
1412
ve Kuzey Amerika ülkeleri
03:48
fall between 150 and 200 percent
80
228336
3140
nüfuslarının besinsel ihtiyaçlarının
03:51
of the nutritional requirements of their populations.
81
231476
3380
%150-200 ü kadar yukarısında kalıyorlar
03:54
So a country like America has twice as much food
82
234856
2408
Böylece, Amerika gibi bir ülke, market raflarında ve
03:57
on its shop shelves and in its restaurants
83
237264
2604
restoranlarında Amerikalı insanları beslemek için
03:59
than is actually required to feed the American people.
84
239868
3568
normalde olması gerekenden iki kat fazla gıdaya sahip.
04:03
But the thing that really struck me,
85
243436
1560
Ama beni gerçekten sarsan şey,
04:04
when I plotted all this data, and it was a lot of numbers,
86
244996
4215
bütün bu verileri çizdiğim zaman
04:09
was that you can see how it levels off.
87
249211
3666
nasıl birden yükselmeyi kestikleriydi.
04:12
Countries rapidly shoot towards that 150 mark,
88
252877
3068
Ülkeler çok hızlı bir şekilde 150 limitine ulaşabiliyor
04:15
and then they level off, and they don't really go on rising
89
255945
3288
sonra tahmin edebileceğiniz üzere durağanlaşıyor
04:19
as you might expect.
90
259233
1546
ve artmaya devam etmiyorlar.
04:20
So I decided to unpack that data a little bit further
91
260779
2545
Dolayısıyla bunun doğru olup olmadığına karar vermek için
04:23
to see if that was true or false.
92
263324
2285
bu verileri biraz daha derinden incelemeye karar verdim.
04:25
And that's what I came up with.
93
265609
1494
Ulaştığım sonuç buydu:
04:27
If you include not just the food that ends up
94
267103
1927
Eğer sadece market ve restoranlardaki yiyeceği hesaba katmazsanız
04:29
in shops and restaurants, but also the food
95
269030
2124
ve insanların yiyebileceği fakat daha fazla et ve çiftlik ürünü
04:31
that people feed to livestock,
96
271154
2156
elde edebilmek için hayvanlara verilmesi uygun görülmüş
04:33
the maize, the soy, the wheat, that humans could eat
97
273310
3503
buğday, mısır gibi şeylerin
04:36
but choose to fatten livestock instead to produce
98
276813
2481
miktarını da eklerseniz,
04:39
increasing amounts of meat and dairy products,
99
279294
1931
miktarını da eklerseniz,
04:41
what you find is that most rich countries
100
281225
1667
bulacağınız şey zengin ülkelerin çoğunun
04:42
have between three and four times the amount of food
101
282892
4323
kendi nüfusunu beslemek için gerek duyduğu miktarın
04:47
that their population needs to feed itself.
102
287215
3084
3 ila 4 katı arasında miktarlarda yiyeceğe sahip olduğudur.
04:50
A country like America has four times the amount of food
103
290299
3283
Amerika gibi bir ülke ihtiyacının 4 katı yiyeceğe sahiptir.
04:53
that it needs.
104
293582
2962
Amerika gibi bir ülke ihtiyacının 4 katı yiyeceğe sahiptir.
04:56
When people talk about the need to increase global
105
296544
2962
Ne zaman insanlar 2050 de olması beklenen 9 milyar
04:59
food production to feed those nine billion people
106
299506
2660
insanın beslenmesini sağlamak için küresel besin üretimini
05:02
that are expected on the planet by 2050,
107
302166
2512
nasıl arttırmamız gerektiğinden bahsetse
05:04
I always think of these graphs.
108
304678
1721
bu grafikler aklıma gelir.
05:06
The fact is, we have an enormous buffer
109
306399
2951
Gerçek şu ki, zengin ülkelerde insanlar ve açlık
05:09
in rich countries between ourselves and hunger.
110
309350
3881
arasında akılalmaz bir uzaklık var
05:13
We've never had such gargantuan surpluses before.
111
313231
4676
Daha önce hiç böyle devasa bir fazlalık olmamıştı.
05:17
In many ways, this is a great success story
112
317907
2666
Pek çok yönüyle, bu insan ırkının 12.000 yıl önce
05:20
of human civilization, of the agricultural surpluses
113
320573
4139
sahip olduğu tarımsal hedeflerin çok çok üzerinde olduğu
05:24
that we set out to achieve 12,000 years ago.
114
324712
3353
bir başarı hikayesi.
05:28
It is a success story. It has been a success story.
115
328065
3557
Bu bir başarı hikayesidir. Hep öyle olmuştur.
05:31
But what we have to recognize now is that we are
116
331622
2537
Fakat şu anda anlamamız gereken,
05:34
reaching the ecological limits that our planet can bear,
117
334159
3632
gezegenimizin taşıyabileceği ekolojik limitlere yaklaştığımızdır.
05:37
and when we chop down forests, as we are every day,
118
337791
2637
ve her gün daha fazla yiyecek üretebilmek için
05:40
to grow more and more food,
119
340428
1348
ormanları kestiğimizde,
05:41
when we extract water from depleting water reserves,
120
341776
3748
tükenmekte olan su rezervlerinden su çıkardığımızda,
05:45
when we emit fossil fuel emissions in the quest
121
345524
3388
daha fazla yiyecek üretme uğrunda
05:48
to grow more and more food,
122
348912
1292
fosil yakıtları kullandığımızda,
05:50
and then we throw away so much of it,
123
350204
2851
ve bu yiyeceklerin çoğunu çöpe attığımızda,
05:53
we have to think about what we can start saving.
124
353055
2936
ne kadarını kurtarmaya başlamamız gerektiğini düşünmeliyiz.
05:55
And yesterday, I went to one of the local supermarkets
125
355991
3725
Geçen gün, neleri çöpe attıklarını incelemek için
05:59
that I often visit to
126
359716
2216
düzenli olarak ziyaret ettiğim bir markete gittim
06:01
inspect, if you like, what they're throwing away.
127
361932
4181
düzenli olarak ziyaret ettiğim bir markete gittim
06:06
I found quite a few packets of biscuits amongst
128
366113
2403
Bütün o meyve ve sebzelerin arasında
06:08
all the fruit and vegetables and everything else
129
368516
1627
birkaç paket bisküvi buldum.
06:10
that was in there.
130
370143
947
birkaç paket bisküvi buldum.
06:11
And I thought, well this could serve as a symbol for today.
131
371090
2440
Ve dedim ki, bunları bugünkü konuşmamda sembol olarak kullanabilirim
06:13
So I want you to imagine that these nine biscuits
132
373530
2435
Çöpte bulduğumu 9 bisküviyi dünyadaki yiyecek üretimi
06:15
that I found in the bin represent the global food supply,
133
375965
3528
olarak hayal etmenizi istiyorum, tamam mı?
06:19
okay? We start out with nine.
134
379493
1601
Dokuz tane ile başlıyoruz.
06:21
That's what's in fields around the world every single year.
135
381094
3483
Bu her sene üretilen miktar.
06:24
The first biscuit we're going to lose
136
384577
1761
İlkini
06:26
before we even leave the farm.
137
386338
1759
daha çiftlikten çıkmadan kaybediyoruz.
06:28
That's a problem primarily associated with
138
388097
3265
Bu problem genelde altyapı, soğutma, depolama
06:31
developing work agriculture, whether it's
139
391362
1664
pastörize etme gibi gereksinimlerin eksikliğiyle
06:33
a lack of infrastructure, refrigeration, pasteurization,
140
393026
2505
ilişkilendirilebilir. Bu şu anlama geliyor.
06:35
grain stores, even basic fruit crates, which means
141
395531
2913
Üretimin dokuzda biri daha çiftlikleri terk etmeden
06:38
that food goes to waste before it even leaves the fields.
142
398444
3749
ziyan oluyor.
06:42
The next three biscuits are the foods that we decide
143
402193
3496
Sonraki üç bisküvi hayvanlara yedirdiğimiz miktarı
06:45
to feed to livestock, the maize, the wheat and the soya.
144
405689
3740
temsil ediyor mısır, buğday ve soya gibi.
06:49
Unfortunately, our beasts are inefficient animals,
145
409429
4844
Ne yazık ki, bizim hayvanlarımız verimsiz hayvanlar
06:54
and they turn two-thirds of that into feces and heat,
146
414273
4175
ve bu miktarın üçte ikisini dışkı ve ısıya dönüştürüyorlar.
06:58
so we've lost those two, and we've only kept this one
147
418448
2618
Bu sebeple bu ikisini kaybettik ve et ve süt ürünlerinde
07:01
in meat and dairy products.
148
421066
2234
sadece bu elimizde kaldı.
07:03
Two more we're going to throw away directly into bins.
149
423300
3584
İki tanesini daha direkt çöpe atacağız.
07:06
This is what most of us think of when we think
150
426884
1553
Bu çoğunluğumuzun yiyecek ziyanı denince aklımıza gelen şey,
07:08
of food waste, what ends up in the garbage,
151
428437
2511
çöpe giden artıklar,
07:10
what ends up in supermarket bins,
152
430948
1848
süpermarket çöplerine gidenler,
07:12
what ends up in restaurant bins. We've lost another two,
153
432796
2730
restoranların artıkları. İki tane daha kaybettik
07:15
and we've left ourselves with just four biscuits to feed on.
154
435526
3758
ve elimizde beslenebileceğimiz sadece 4 bisküvi kaldı
07:19
That is not a superlatively efficient use of global resources,
155
439284
3799
Bu, küresel kaynakların mükemmel derecede verimli kullanımı değildir,
07:23
especially when you think of the billion hungry people
156
443083
2460
özellikle dünyada halihazırda var olan milyarlarca
07:25
that exist already in the world.
157
445543
2140
aç insanı göz önünde bulundurduğumuzda.
07:27
Having gone through the data, I then needed
158
447683
1983
Bu verilerin üstünden geçtikten sonra bu yiyeceklerin
07:29
to demonstrate where that food ends up.
159
449666
3678
nereye gittiğini göstermem gerekti.
07:33
Where does it end up? We're used to seeing the stuff
160
453344
1619
Nereye gidiyor bunlar? Biz bu şeyleri tabaklarımızda
07:34
on our plates, but what about all the stuff
161
454963
1903
görmeye alışkınız, peki tabağımıza olan yolculukta
07:36
that goes missing in between?
162
456866
1940
kaybolan yiyeceklere ne oluyor?
07:38
Supermarkets are an easy place to start.
163
458806
2412
Süpermarketler kolay bir başlangıç için ideal.
07:41
This is the result of my hobby,
164
461218
2591
Bu hobimin sonuçlarından biri,
07:43
which is unofficial bin inspections. (Laughter)
165
463809
4476
çöpte izinsiz teftiş yapmak. (Gülüşler)
07:48
Strange you might think, but if we could rely on corporations
166
468285
2597
Size garip gelebilir ama işletmelere
07:50
to tell us what they were doing in the back of their stores,
167
470882
3108
dükkanlarının arka kapısında neler yaptıklarını
07:53
we wouldn't need to go sneaking around the back,
168
473990
2484
bize açıklamaları konusunda güvenebilseydik
07:56
opening up bins and having a look at what's inside.
169
476474
2556
gidip çöpleri karıştırıp içine bakmak zorunda kalmazdık.
07:59
But this is what you can see more or less on
170
479030
1960
Fakat bu görüntü genelde İngiltere, Avrupa ve Amerika'da
08:00
every street corner in Britain, in Europe, in North America.
171
480990
3512
çöpleri karıştırdığınızda karşılaşacağınız manzara.
08:04
It represents a colossal waste of food,
172
484502
3066
Bu devasa düzeyde bir yiyecek ziyanını gösteriyor,
08:07
but what I discovered whilst I was writing my book
173
487568
2502
fakat kitabımı yazarken keşfettiğim bir gerçek
08:10
was that this very evident abundance of waste
174
490070
3344
bu durumun aslında buz dağının görünen yüzü olduğuydu.
08:13
was actually the tip of the iceberg.
175
493414
2944
bu durumun aslında buz dağının görünen yüzü olduğuydu.
08:16
When you start going up the supply chain,
176
496358
2056
Tedarik zincirinde yukarılara doğru çıktığınızda
08:18
you find where the real food waste is happening
177
498414
2986
asıl ziyanın nerede meydana geldiğini ve ne kadar
08:21
on a gargantuan scale.
178
501400
1987
büyük bir düzeyde olduğunu buluyorsunuz.
08:23
Can I have a show of hands
179
503387
1473
Evinde dilimlenmiş ekmek
08:24
if you have a loaf of sliced bread in your house?
180
504860
4458
olan kişilerin ellerini görebilir miyim?
08:29
Who lives in a household where that crust --
181
509318
1919
Peki hangileriniz o kabuğun--
08:31
that slice at the first and last end of each loaf --
182
511237
3193
her ekmeğin başında ve sonunda olan--
08:34
who lives in a household where it does get eaten?
183
514430
2444
hangileriniz o kısmın yenildiği bir evde yaşıyor?
08:36
Okay, most people, not everyone, but most people,
184
516874
2367
Tamam, çoğunuz, herkes değil ama çoğunuz,
08:39
and this is, I'm glad to say, what I see across the world,
185
519241
2456
ve sevinerek söylüyorum ki dünyada genelde bu tabloyla karşılaşıyorum,
08:41
and yet has anyone seen a supermarket or sandwich shop
186
521697
2789
buna rağmen herhangi biriniz bu kabuk kısmı üstünde
08:44
anywhere in the world that serves sandwiches
187
524486
2236
olan sandviçler satan bir süpermarket gördü mü
08:46
with crusts on it? (Laughter)
188
526722
1774
acaba? (Gülüşler)
08:48
I certainly haven't.
189
528496
1583
Ben kesinlikle görmedim.
08:50
So I kept on thinking, where do those crusts go? (Laughter)
190
530079
5168
Bu yüzden düşünmeye devam ettim, nereye gidiyor bu kabuklar? (Gülüşler)
08:55
This is the answer, unfortunately:
191
535247
2215
Cevap buydu, malesef:
08:57
13,000 slices of fresh bread coming out of
192
537462
1912
Bu fabrikadan her gün 13.000 ekmek dilimi çıkıyor,
08:59
this one single factory every single day, day-fresh bread.
193
539374
5601
o gün üretilmiş taze ekmek.
09:04
In the same year that I visited this factory,
194
544975
1509
Bu fabrikayı ziyaret ettiğim aynı sene insanların
09:06
I went to Pakistan, where people in 2008 were going hungry
195
546484
4450
2008'deki küresel gıda tedariğindeki sıkışmadan dolayı
09:10
as a result of a squeeze on global food supplies.
196
550934
3777
açlık çektiği Pakistan'a gitmiştim.
09:14
We contribute to that squeeze
197
554711
2184
Biz bu sıkışmaya burada İngilterede ve dünyanın
09:16
by depositing food in bins here in Britain
198
556895
2992
her yerinde yiyecekleri çöpe atarak
09:19
and elsewhere in the world. We take food
199
559887
2207
büyük katkıda bulunuyoruz. Biz o aç insanların
09:22
off the market shelves that hungry people depend on.
200
562094
3106
bel bağladığı yiyecekleri market raflarından alıyoruz.
09:25
Go one step up, and you get to farmers,
201
565200
2550
Bir adım daha yukarı çıkarsanız çiftçilere gelirsiniz,
09:27
who throw away sometimes a third or even more
202
567750
2160
kozmetik standartlar yüzünden zamanı gelince
09:29
of their harvest because of cosmetic standards.
203
569910
2045
hasatlarının üçte birini hatta daha fazlasını atarlar.
09:31
This farmer, for example, has invested 16,000 pounds
204
571955
2923
Bu çiftçi, örneğin, ıspanak yetiştirmeye 16.000£
09:34
in growing spinach, not one leaf of which he harvested,
205
574878
3424
yatırım yaptı, ama bir tek yaprağını bile toplayamadı
09:38
because there was a little bit of grass growing in amongst it.
206
578302
2454
çünkü ıspanaklarının içinde birazcık ot büyümüştü.
09:40
Potatoes that are cosmetically imperfect,
207
580756
2480
Kozmetik olarak mükemmel olmayan patatesler,
09:43
all going for pigs.
208
583236
1533
hepsi domuzlara gidiyor.
09:44
Parsnips that are too small for supermarket specifications,
209
584769
4038
Süpermarket standartlarına göre küçük kalan yabani havuçlar,
09:48
tomatoes in Tenerife,
210
588807
2016
Tenerife'deki domatesler,
09:50
oranges in Florida,
211
590823
1805
Florida'daki portakallar,
09:52
bananas in Ecuador, where I visited last year,
212
592628
3004
Ekvador'daki muzlar, geçen sene ziyaret ettiğim yerler,
09:55
all being discarded. This is one day's waste
213
595632
2415
hepsi çöpe atılıyor. Bu Ekvador'daki bir muz ekim
09:58
from one banana plantation in Ecuador.
214
598047
2537
alanının bir günde ziyan ettiği muz miktarı.
10:00
All being discarded, perfectly edible,
215
600584
2208
Hepsi atılıyor, kesinlikle yenilebilir,
10:02
because they're the wrong shape or size.
216
602792
2488
sadece yanlış şekil ve büyüklükte oldukları için.
10:05
If we do that to fruit and vegetables,
217
605280
1580
Eğer meyve ve sebzelere bunu yapabiliyorsak,
10:06
you bet we can do it to animals too.
218
606860
2815
emin olun hayvanlara da yapabiliriz.
10:09
Liver, lungs, heads, tails,
219
609675
2739
Karaciğer, akciğer, baş, kuyruk,
10:12
kidneys, testicles,
220
612414
1978
böbrekler, testisler,
10:14
all of these things which are traditional,
221
614392
1713
Geleneksel olan bu şeylerin hepsini,
10:16
delicious and nutritious parts of our gastronomy
222
616105
2815
mutfağımızın lezzetli ve besleyici parçaları
10:18
go to waste. Offal consumption has halved
223
618920
3496
ziyan oluyor. Sakatat tüketimi son 30 yılda Amerika'da
10:22
in Britain and America in the last 30 years.
224
622416
2535
ve İngiltere'de yarı yarıya indi.
10:24
As a result, this stuff gets fed to dogs at best,
225
624951
2640
Sonuç olarak, bu şeyler en iyi ihtimalle köpeklere yem
10:27
or is incinerated.
226
627591
1769
edildi yada yakıldı.
10:29
This man, in Kashgar, Xinjiang province, in Western China,
227
629360
3847
Çin'in batı bölgesinde olan Kashgar Xinjiang'de yaşayan
10:33
is serving up his national dish.
228
633207
1915
bu adam yöresel yemek servis ediyor.
10:35
It's called sheep's organs.
229
635122
1715
Bu yemeğe "koyunun organları" deniliyor.
10:36
It's delicious, it's nutritious,
230
636837
1667
Çok lezzetli, besleyici
10:38
and as I learned when I went to Kashgar,
231
638504
2408
ve Kasghar'a gittiğimde öğrendiğime göre
10:40
it symbolizes their taboo against food waste.
232
640912
3069
gıda atıklarına karşı olan tabularını sembolize ediyor
10:43
I was sitting in a roadside cafe.
233
643981
2196
Yol kenarında bir kafede oturuyordum.
10:46
A chef came to talk to me, I finished my bowl,
234
646177
2604
Şeflerden biri benimle konuşmaya geldi, tabağımı bitirdim,
10:48
and halfway through the conversation, he stopped talking
235
648781
1765
ve konuşmanın ortasında konuşmasını kesti,
10:50
and he started frowning into my bowl.
236
650546
2566
ve tabağıma hiddetle bakmaya başladı.
10:53
I thought, "My goodness, what taboo have I broken?
237
653112
1879
Kendi kendime dedim ki "Hangi tabularını yıktım da
10:54
How have I insulted my host?"
238
654991
1594
beni ağırlayan kişiye hakaret etmiş oldum?"
10:56
He pointed at three grains of rice
239
656585
1738
İşaret parmağıyla tabağımın köşesindeki üç tane
10:58
at the bottom of my bowl, and he said, "Clean." (Laughter)
240
658323
4284
pirinç tanesini göstererek dedi ki "Temizle." (Gülüşler)
11:02
I thought, "My God, you know, I go around the world
241
662607
1912
Düşündüm ki, "Aman Allahım, dünyayı dolaşıyorum
11:04
telling people to stop wasting food.
242
664519
1416
insanlara yemek ziyan etmemelerini anlatıyorum buna rağmen
11:05
This guy has thrashed me at my own game." (Laughter)
243
665935
5049
Bu adam beni kendi oyunumda ezmeyi başardı." (Gülüşler)
11:10
But it gave me faith. It gave me faith that we, the people,
244
670984
3223
Ama bu bana inanç kazandırdı. Bana insanların sosyal olarak kabul
11:14
do have the power to stop this tragic waste of resources
245
674207
5036
edilmez olarak görmeye başlarlarsa kaynakları
11:19
if we regard it as socially unacceptable
246
679243
2200
bu şekilde harcamayı bırakabileceğine
11:21
to waste food on a colossal scale,
247
681443
1504
dair inanç kazandırdı,
11:22
if we make noise about it, tell corporations about it,
248
682947
2553
Bu konuda sesimizi duyurabilirsek, bu konuda şirketleri bilgilendirebilirsek,
11:25
tell governments we want to see an end to food waste,
249
685515
2620
devletlere bu ziyanın bitmesini istediğimizi gösterebilirsek,
11:28
we do have the power to bring about that change.
250
688135
2496
bu değişimi sağlayacak güce sahibiz
11:30
Fish, 40 to 60 percent of European fish
251
690631
2712
Balık, Avrupa balığının yüzde 40 ila 60'ı
11:33
are discarded at sea, they don't even get landed.
252
693343
3081
denizdeyken atılıyor, karaya bile ulaşamadan.
11:36
In our homes, we've lost touch with food.
253
696424
2692
Evlerimizde, yemek ile olan temasımızı kaybettik.
11:39
This is an experiment I did on three lettuces.
254
699116
2917
Bu üç marul üzerinde yaptığım bir deneydir.
11:42
Who keeps lettuces in their fridge?
255
702033
2638
Kimlerin dolabında marul var?
11:44
Most people. The one on the left
256
704671
3576
Çoğumuzun. Sol taraftaki
11:48
was kept in a fridge for 10 days.
257
708247
1453
10 gün boyunca dolapta bekledi.
11:49
The one in the middle, on my kitchen table. Not much difference.
258
709700
2219
ortadaki ise mutfak masamda, pek bir fark yok.
11:51
The one on the right I treated like cut flowers.
259
711919
2575
Sağdakine ise çiçekmiş gibi davrandım.
11:54
It's a living organism, cut the slice off,
260
714494
2182
O yaşayan bir organizma, ucunu kesini
11:56
stuck it in a vase of water,
261
716676
1443
bir vazo suyun içine koyun,
11:58
it was all right for another two weeks after this.
262
718119
3548
bundan 2 hafta sonra bile yenebilirliğini koruyacaktır.
12:01
Some food waste, as I said at the beginning,
263
721667
1959
Bir miktar ziyan, başta da belirttiğim gibi,
12:03
will inevitably arise, so the question is,
264
723626
1832
kaçınılmaz olarak olacaktır, o zaman soru şu oluyor,
12:05
what is the best thing to do with it?
265
725458
2198
onunla yapacağımız en iyi şey ne olur?
12:07
I answered that question when I was 15.
266
727656
1506
Bu soruyu 15 yaşımdayken cevaplamıştım.
12:09
In fact, humans answered that question 6,000 years ago:
267
729162
5410
Aslında, insanlar bu soruyu 6.000 yıl önce cevaplamıştı:
12:14
We domesticated pigs
268
734572
2212
Yemek ziyanını tekrar
12:16
to turn food waste back into food.
269
736784
2772
yemeğe dönüştürebilmek için domuzları evcilleştirdik.
12:19
And yet, in Europe, that practice has become illegal
270
739556
3731
Ve yine de, Avrupa'da, 2001'deki Zoonoz salgınından beri
12:23
since 2001 as a result of the foot-and-mouth outbreak.
271
743287
3287
bu uygulama yasadışı olmuştur.
12:26
It's unscientific. It's unnecessary.
272
746574
1901
Bu bilimsel değil. Bu gereksiz.
12:28
If you cook food for pigs, just as if
273
748475
2683
Eğer domuzlar için yemek pişirirseniz, sanki insana
12:31
you cook food for humans, it is rendered safe.
274
751158
2969
pişiriyormuş gibi, domuzlar için de güvenli olur.
12:34
It's also a massive saving of resources.
275
754127
2560
Bunun yanında büyük miktarda kaynak tasarrufu olur.
12:36
At the moment, Europe depends on importing
276
756687
2895
Günümüzde, Avrupa sırf hayvanlarını beslemek için
12:39
millions of tons of soy from South America,
277
759582
1666
Güney Amerika'dan ihraç ettiği milyonlarca ton
12:41
where its production contributes to global warming,
278
761248
2886
soya'ya bağımlı, üretimi küresel ısınmaya büyük katkısı olan,
12:44
to deforestation, to biodiversity loss,
279
764134
2600
ormansızlaşmaya, biyolojik çeşitlilik kaybına,
12:46
to feed livestock here in Europe.
280
766734
2447
sebep olan soya'ya.
12:49
At the same time we throw away millions of tons
281
769181
2302
Aynı zamanda bu hayvanları besleyebileceğimiz
12:51
of food waste which we could and should be feeding them.
282
771483
3219
milyonlarca ton yemek atığımız varken bunu yapıyoruz.
12:54
If we did that, and fed it to pigs, we would save
283
774702
2862
Eğer bunu yapabilseydik, domuzları öyle besleyebilseydik,
12:57
that amount of carbon.
284
777564
2351
bu miktardaki karbon salınımını engellemiş olurduk.
12:59
If we feed our food waste which is the current
285
779915
3092
Eğer yiyecek atığımızı anaerobik sindirim yapan canlılara
13:03
government favorite way of getting rid of food waste,
286
783007
2295
verseydik, (devletin en sevdiği yöntem) yemek artığını
13:05
to anaerobic digestion, which turns food waste
287
785302
2801
elektrik üretmek üzere gaza dönüştüren canlılara,
13:08
into gas to produce electricity,
288
788103
2304
elektrik üretmek üzere gaza dönüştüren canlılara,
13:10
you save a paltry 448 kilograms of carbon dioxide
289
790407
3733
Bir tonluk atığa karşılık cüzzi bir miktar olan 448 kilogram karbondioksit
13:14
per ton of food waste. It's much better to feed it to pigs.
290
794140
2482
tasarrufu yapardınız. Domuzlara yedirmek çok daha akıllıca.
13:16
We knew that during the war. (Laughter)
291
796622
3260
Bunu savaş zamanlarında biliyorduk.(Gülüşler)
13:19
A silver lining: It has kicked off globally,
292
799882
4274
Bir umut ışığı: yemek artıklarıyla mücadele arayışı
13:24
the quest to tackle food waste.
293
804156
1770
dünyaca tanınmaya başlandı.
13:25
Feeding the 5,000 is an event I first organized in 2009.
294
805926
3854
5.000 kişiyi beslemek ilk 2009 yılında başlattığım bir etkinlikti.
13:29
We fed 5,000 people all on food that otherwise
295
809780
2256
5.000 kişiyi aksi taktirde çöpe gidecek olan
13:32
would have been wasted.
296
812036
1398
yemeklerle besledik.
13:33
Since then, it's happened again in London,
297
813434
2300
O günden sonra, Londra'da tekrar gerçekleşti
13:35
it's happening internationally, and across the country.
298
815734
2133
dünya çapında ve ülke genelinde yapılmaya başlandı.
13:37
It's a way of organizations coming together
299
817867
2343
Bu, kuruluşların bir araya gelerek yiyecekleri kutladığı ve
13:40
to celebrate food, to say the best thing to do with food
300
820210
3742
yiyeceklerle yapılacak en iyi şeyin onları yemek olduğunu
13:43
is to eat and enjoy it, and to stop wasting it.
301
823952
2807
ve ziyan etmeyi bırakmak gerektiğini göstermesidir.
13:46
For the sake of the planet we live on,
302
826759
2593
Yaşadığımız gezegenin iyiliği için,
13:49
for the sake of our children,
303
829352
3280
çocuklarımız için,
13:52
for the sake of all the other
304
832632
1570
yaşadığımız gezegeni paylaştığımız
13:54
organisms that share our planet with us,
305
834202
2448
bütün organizmalar için,
13:56
we are a terrestrial animal, and we depend on our land
306
836650
3041
biz karasal canlılarız, ve beslenmemiz için toprağa
13:59
for food. At the moment, we are trashing our land
307
839691
2622
bağımlıyız. An itibariyle, kimsenin yemeyeceği yiyecekler
14:02
to grow food that no one eats.
308
842313
2514
üretmek için toprağımızı mahvediyoruz.
14:04
Stop wasting food. Thank you very much. (Applause)
309
844827
3096
Yemek israfını durdurun. Çok teşekkürler. (Alkışlar)
14:07
(Applause)
310
847923
2559
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7