In uncertain times, think like a mother | Yifat Susskind

111,600 views ・ 2020-05-01

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Beyza Çınar Gözden geçirme: Adel Kuzulu
00:13
One morning, 18 years ago,
0
13158
1906
18 yıl önce bir sabah
00:15
I stepped out of a New York City subway on a beautiful day in September.
1
15088
5072
güzel bir Eylül gününde, New York metrosundan çıktım.
00:20
The sun was warm and bright, the sky was a clear, perfect blue.
2
20945
4535
Güneş sıcak ve parlaktı, gökyüzü ise açık, harika bir maviydi.
00:25
I had my six-month-old son in one of those front-facing baby carriers,
3
25504
4758
Öne bakan bebek taşıyıcısında altı aylık oğlum vardı,
00:30
you know, so he could see everything.
4
30286
2066
yani her şeyi görebilsin diye.
00:32
And when I turned right on Sixth Avenue,
5
32376
3486
Altıncı caddeden sağa döndüğümde
00:35
what he saw
6
35886
1579
gördüğü şey
00:37
was the World Trade Center on fire.
7
37489
2296
Dünya Ticaret Merkezi'ndeki yangındı.
00:41
As soon as I realized that this was an attack,
8
41734
2305
Bunun bir saldırı olduğunu anladığımda
00:44
the first thing I did, without even really thinking about it,
9
44063
2907
gerçekten düşünmeden yaptığım ilk şey,
00:46
was to take my baby and turn him around in that carrier.
10
46994
3512
bebek taşıyıcısındaki bebeğimin yönünü değiştirmekti.
00:50
I didn't want him to see what was going on.
11
50530
3149
Olan biteni görmesini istemiyordum.
00:54
And I just remember feeling so grateful that he was still young enough
12
54790
3962
Bunu birisinin kasten yaptığını anlatmak zorunda kalmayacağım kadar
00:58
that I didn't have to tell him that someone had done this on purpose.
13
58776
4216
küçük olduğu için minnettar hissettiğimi hatırlıyorum.
01:04
9/11 was like crossing a border,
14
64485
3047
11 Eylül saldırısı, tehlikeli, keşfedilmemiş topraklara giden
01:07
a hostile border into dangerous, uncharted territory.
15
67556
4916
bir düşman sınırını geçmek gibiydi.
01:12
The world was suddenly in this terrifying new place,
16
72496
2471
Dünya birden bu denli korkunç hale geldi
01:14
and I was in this place as a new mother.
17
74991
2494
ve ben, yeni bir anne olarak oradaydım.
01:17
I remember my thoughts kind of ping-ponging around
18
77509
2825
Düşüncelerimin kafamda "Ben bu bebeği nasıl koruyacağım?"
01:20
from, "How am I ever going to protect this baby?"
19
80358
2715
ve "Nasıl rahat uyuyacağım?"
01:23
to, "How am I ever going to get some sleep?"
20
83097
2787
soruları arasında pinpon topu gibi gidip geldiğini hatırlıyorum.
01:26
Well, my son turned 18 this year,
21
86728
2980
Bu yıl oğlum, 11 Eylül saldırısında bebek olan
01:29
along with millions of other people who were babies on 9/11.
22
89732
4691
milyonlarca insanla beraber 18'ine bastı.
Haber akışında her gün bangır bangır söyledikleri için hepsini saymaya
01:35
And in that time,
23
95058
1186
01:36
we have all crossed into this hostile, uncharted territory
24
96268
5513
gerek duymadığım, dünya çapındaki
01:41
of climate breakdown,
25
101805
1970
iklim çöküşü,
01:43
of endless wars,
26
103799
1635
sonsuz savaşlar,
01:45
of economic meltdowns,
27
105458
1531
ekonomik çöküşler,
derin siyasi bölünmeler gibi
01:47
of deep political divisions,
28
107013
2023
01:49
of the many crises around the world that I don't need to list off,
29
109060
3521
birçok krizin düşmanca,
01:52
because they are blaring at you every single day from your news feed.
30
112605
4788
keşfedilmemiş topraklarına girdik.
01:59
But there is something I've learned in these 18 years of parenting
31
119342
3700
Ama, 18 yıllık ebeveynlik hayatımda ve küresel kadın hakları organizasyonunu
02:03
and in my years leading a global women's rights organization.
32
123066
3628
yönetirken geçen yıllarda öğrendiğim bir şey var.
Bunalmış ve umutsuz hissetmeden dünyadaki
02:07
There is a way to face these big crises in the world
33
127570
4184
02:11
without feeling overwhelmed and despairing.
34
131778
4271
bu büyük krizlerle yüzleşmenin bir yolu var.
02:16
It's simple, and it's powerful.
35
136662
2242
Basit ve güçlü.
02:19
It's to think like a mother.
36
139440
1892
Bir anne gibi düşünmek.
02:22
Now, to be clear, you don't have to be a woman
37
142097
2306
Açık konuşmak gerekirse, bunu yapmak için
02:24
or a parent to do this.
38
144427
1755
bir kadın ya da bir ebeveyn olmanıza gerek yok.
02:26
Thinking like a mother is a lens that's available to everybody.
39
146206
3910
Bir anne gibi düşünmek herkesin kullanabileceği bir mercektir.
02:31
The poet Alexis De Veaux writes,
40
151874
3119
Şair Alexis De Veaux şöyle der:
"Annelik sadece organik doğum süreci değildir.
02:35
"Motherhood is not simply the organic process of giving birth.
41
155017
5329
Dünyanın ihtiyaçlarını anlamaktır."
02:41
It's an understanding of the needs of the world."
42
161261
3786
02:46
Now, it's easy to focus on all of the obstacles
43
166562
2396
Dünyayı istediğimiz gibi yapmak
02:48
to making this the world we want:
44
168982
1773
için önümüzdeki engellere odaklanmak kolay:
02:50
greed, inequality, violence.
45
170779
2564
açgözlülük, eşitsizlik, şiddet.
02:53
Yes, there is all of that.
46
173367
2148
Evet, hepsi var.
02:56
But there's also the option to plant a seed, a different seed,
47
176805
4174
Ama krizin ortasında bile,
farklı bir tohum ekmek ve büyümesini görmek istediğimiz şeyi
03:01
and cultivate what you want to see grow,
48
181003
2943
yetiştirme seçeneğimiz de var.
03:03
even in the midst of crisis.
49
183970
2228
03:06
Majid from Iraq understands this.
50
186773
2719
Iraklı Majid bunu anlıyor.
03:09
He is a housepainter by trade
51
189516
2506
O, para kazanmak için ev boyayan
03:12
and someone who believes deeply in equal rights for women.
52
192046
3873
ve kadınlar için eşit haklara derinden inanan biri.
03:15
When ISIS invaded northern Iraq where he lives,
53
195943
3734
IŞİD yaşadığı Kuzey Irak'ı işgal ettiğinde,
03:19
he worked with a local women's organization
54
199701
2900
yerel bir kadın hakları örgütü ile suikast hedefleri haline gelen
03:22
to help build an underground railroad,
55
202625
3255
kadın hakları eylemcileri ve LGBTIQ halkı için
03:25
an escape network for women's rights activists
56
205904
2252
kaçış ağı olacak bir
yer altı demiryolu inşaasında çalışıyordu.
03:28
and LGBTIQ folks who were targeted with assassination.
57
208180
3375
03:31
And when I asked Majid why he risked his own life
58
211579
3705
Majid'e insanlara güven sağlamak için neden kendi hayatını
riske attığını sorduğumda
03:35
to bring people to safety,
59
215308
1969
03:37
he said to me,
60
217301
1171
bana dedi ki:
03:39
"If we want a brighter future,
61
219686
2425
"Daha parlak bir gelecek istiyorsak,
03:42
we have to build it now in the dark times
62
222135
3076
onu şimdi, karanlık zamanlarda inşaa etmemiz lazım ki
bu sayede bir gün aydınlıkta yaşayabilelim."
03:45
so that one day we can live in the light."
63
225235
2550
03:48
That's what social justice work is, and that's what mothers do.
64
228515
3587
Sosyal adalet de böyle işler, ayrıca annelerin yaptığı şey de budur.
03:52
We act in the present with an idea of the future
65
232126
3406
Gerçekleştirmek istediğimiz gelecek fikriyle
03:55
that we want to bring about.
66
235556
1684
bugünü icra ederiz.
03:58
All of the best ideas seem impossible at first.
67
238277
4098
En iyi fikirler başta imkansız görünür.
Ama yalnızca benim hayatım boyunca
04:03
But just in my lifetime,
68
243105
1596
04:04
we've seen the end of apartheid,
69
244725
2398
ırkçılığın bittiğini gördük,
04:07
the affirmation that women's rights are human rights,
70
247147
3534
kadın haklarının insan hakları olarak kabul edildiğini,
04:10
marriage equality,
71
250705
1440
evlilik eşitliğini,
04:12
the fall of dictators who ruled for decades
72
252169
2960
yıllarca hüküm süren dikdatörlerin düşüşünü
04:15
and so much more.
73
255153
1910
ve daha birçoğunu.
İnsanlar bunları gerçekleştirmek için harekete geçmediği sürece,
04:17
All of these things seemed impossible
74
257087
2232
04:19
until people took action to make them happen,
75
259343
3512
hepsi imkansız görünüyordu
04:22
and then, like, almost right away,
76
262879
3750
neredeyse hemen sonrasında ise
olması muhakkak görünüyorlardı.
04:26
they seemed inevitable.
77
266653
1428
04:29
When I was growing up,
78
269430
1567
Ben küçükken,
04:31
whether we were stuck in traffic or dealing with a family tragedy,
79
271021
4701
trafikte sıkıştığımız anlarda veya bir aile sorunu ile uğraşırken
04:35
my mother would say,
80
275746
1727
annem derdi ki:
04:37
"Something good is going to happen, we just don't know what it is yet."
81
277497
3371
"İyi bir şey olacak, sadece henüz ne olacağını bilmiyoruz."
04:41
Now, I will admit that my brothers and I make fun of her for this,
82
281605
3702
İtiraf edeyim, kardeşlerim ve ben bunun için annemle dalga geçiyorduk.
04:45
but people ask me all the time
83
285331
3996
İnsanlar bana her zaman işimde,
mülteci kamplarında ve felaket bölgelerinde gördüğüm kederle
04:49
how I deal with the suffering that I see in my work
84
289351
3455
04:52
in refugee camps and disaster zones,
85
292830
3100
nasıl başa çıktığımı soruyorlar.
04:55
and I think of my mom and that seed of possibility
86
295954
3624
Annem ve içimde filizlendirdiği o ihtimal tohumu
aklıma geliyor.
04:59
that she planted in me.
87
299602
1934
05:02
Because, when you believe that something good is coming
88
302269
3526
Çünkü bir şeyin gerçekleşeceğine ve onu gerçekleştirenin
05:05
and you're part of making it happen,
89
305819
2511
bir parçası siz olduğunuza inandığınızda,
05:08
you start to be able to see beyond the suffering
90
308354
3580
işlerin nasıl olacağına dair acının ötesini
05:11
to how things could be.
91
311958
1856
görebilmeye başlıyorsunuz.
Bugün yine, imkansız görünen ama bir gün kaçınılmaz olacak
05:15
Today, there is a new set of necessary ideas
92
315695
3526
05:19
that seem impossible but one day will feel inevitable:
93
319245
4066
bir dizi gerekli fikir var:
05:24
that we could end violence against women,
94
324272
2464
kadına şiddeti sona erdirebiliriz,
05:27
make war a thing of the past,
95
327527
2569
savaşı geçmişte bırakabiliriz,
05:30
learn to live in balance with nature before it's too late
96
330120
3956
çok geç olmadan doğa ile bir denge içinde yaşamayı öğrenebiliriz
ve herkesin emeğinin karşılığını almasını sağlayabiliriz.
05:34
and make sure that everybody has what they need to thrive.
97
334100
4152
05:40
Of course, being able to picture a future like this is not the same thing
98
340617
4838
Tabii ki böyle bir gelecek çizebilmek, gerçekleşmesi için
05:45
as knowing what to do to make it come about,
99
345479
2901
ne yapacağını bilmekle aynı değil.
05:48
but thinking like a mother can help with that, too.
100
348404
2452
Ama bir anne gibi düşünmenin de büyük faydası olabilir.
Birkaç yıl önce,
05:52
A few years ago,
101
352096
1435
05:53
East Africa was gripped by a famine,
102
353555
2208
Doğu Afrika'ya bir kıtlık hakimdi
05:56
and women I know from Somalia
103
356565
2278
ve Somali'den tanıdığım kadınlar
05:58
walked for days carrying their hungry children
104
358867
3305
günlerce yiyecek ve su arayışında
sırtlarında aç çocuklarını taşıdılar.
06:02
in search of food and water.
105
362196
1982
06:05
A quarter of a million people died,
106
365318
2743
Çeyrek milyon insan öldü
ve bunların yarısı bebek ve küçük çocuklardan oluşuyordu.
06:08
and half of them were babies and toddlers.
107
368085
2694
06:11
And while this catastrophe unfolded,
108
371510
3483
Bu felaket olup biterken
dünyanın çoğu yüz çevirdi.
06:15
too much of the world looked away.
109
375017
1940
06:17
But a group of women farmers in Sudan,
110
377567
2561
Ama Sudan'da bir grup çiftçi kadın,
06:20
including Fatima Ahmed -- that's her holding the corn --
111
380152
3289
bunların içinde Fatima Ahmed de vardı, şu mısırı tutan kadın --
06:23
heard about what was happening.
112
383465
1892
neler olduğunu duydular.
06:25
And they pooled together the extra money that they had from their harvest
113
385381
4244
Hasatlarından kazandıkları paranın fazlasını topladılar
06:29
and asked me to send it to those Somali mothers.
114
389649
2921
ve benden bu parayı Somali annelerine göndermemi istediler.
Bu çiftçiler, ellerinden bir şey gelmiyormuş gibi davranabilirlerdi.
06:33
Now, these farmers could have decided that they didn't have the power to act.
115
393018
4286
Bazıları kendilerini bile
06:37
They were barely getting by themselves,
116
397328
2121
zar zor geçindiriyordu üstelik.
06:39
some of them.
117
399473
1158
06:40
They lived without electricity, without furniture.
118
400655
3312
Elektriksiz, mobilyasız yaşıyorlardı.
Ama bunları önemsemediler.
06:44
But they overrode that.
119
404522
2164
06:46
They did what mothers do:
120
406710
1512
Annelerin yaptığını yaptılar:
06:48
they saw themselves as the solution and they took action.
121
408246
3330
Kendilerini çözüm olarak gördüler ve harekete geçtiler.
06:52
You do it all the time if you have kids.
122
412918
2337
Çocuklarınız varsa, bunu her daim yaparsınız zaten.
06:55
You make major decisions about their health care,
123
415279
2591
Onların sağlığı, eğitimi, duygusal bakımdan
06:57
their education, their emotional well-being,
124
417894
2434
iyi hissetmeleri için büyük kararlar alırsınız,
07:00
even if you're not a doctor or a teacher or a therapist.
125
420352
3682
üstelik doktor, öğretmen ya da bir terapist olmasanız bile.
Çocuğunuzun ihtiyacını fark edersiniz
07:04
You recognize what your child needs
126
424457
2034
07:06
and you step up to provide it the best you can.
127
426515
3096
ve onu en iyi şekilde karşılamak için elinizden geleni yaparsınız.
07:11
Thinking like a mother means seeing the whole world
128
431400
2611
Bir anne gibi düşünmek, dünyayı
07:14
through the eyes of those who are responsible
129
434035
2127
en savunmasız insanlarına karşı sorumlu olanların
07:16
for its most vulnerable people.
130
436186
1729
gözünden görmektir.
Kıt kanaat geçinen çiftçileri yardımsever olarak düşünmeye alışkın değiliz
07:19
And we're not used to thinking of subsistence farmers as philanthropists,
131
439042
3874
07:22
but those women were practicing the root meaning of philanthropy:
132
442940
4695
ama o kadınlar yardımseverliğin temel anlamını icra ediyorlardı:
07:27
love for humanity.
133
447659
2029
insanlığa karşı sevgi.
Bir anne gibi düşünmenin temelinde yatan şey şaşırtıcı olmasa gerek:
07:31
What's at the core of thinking like a mother shouldn't be a surprise:
134
451529
4751
07:36
it's love.
135
456304
1158
sevgi.
07:37
Because, love is more than just an emotion.
136
457954
2634
Çünkü sevgi yalnızca bir duygu değil.
07:40
It's a capacity, a verb,
137
460612
2118
Bir kabiliyet, eylem,
07:42
an endlessly renewable resource --
138
462754
2596
bitmez tükenmez, yenilenebilir bir kaynaktır,
07:45
and not just in our private lives.
139
465374
2062
üstelik yalnızca kişisel hayatlarımızda değil.
07:48
We recognize hate in the public sphere.
140
468333
2429
Kamusal alanlarda nefreti fark edebiliriz.
07:50
Right? Hate speech, hate crimes.
141
470786
2173
Değil mi? Nefret söylemi, nefret suçları.
07:52
But not love.
142
472983
1291
Ama sevgiyi fark edemeyiz.
07:55
What is love in the public sphere?
143
475121
2615
Kamusal alanlarda sevgi nedir?
07:58
Well, Cornel West, who is not a mother but thinks like one,
144
478310
4756
Anne olmayan, ama bir anne gibi düşünen Cornel West
bunu en iyi şekilde tanımlar:
08:03
says it best:
145
483090
1398
08:04
"Justice is what love looks like in public."
146
484512
4171
"Kamuda adalet, sevginin karşılığıdır."
08:09
And when we remember that every policy is an expression of social values,
147
489656
5517
Her politikanın sosyal değerlerin bir ifadesi olduğunu hatırladığımızda
sevgi, süperstar değer olarak karşımıza çıkıyor;
08:15
love stands out as that superstar value,
148
495197
4339
08:19
the one best able to account for the most vulnerable among us.
149
499560
4362
aramızda en savunmasız olanlardan en iyi şekilde sorumlu olacak şey.
08:23
And when we position love as a kind of leading edge
150
503946
3811
Politikada sevgiyi baş role
yerleştirdiğimizde,
08:27
in policy making,
151
507781
1428
temel sosyal sorunlara yeni cevaplar buluyoruz.
08:29
we get new answers to fundamental social questions,
152
509233
4371
08:34
like, "What's the economy for?"
153
514421
2749
Örneğin "Ekonomi ne içindir?"
"Fırtınanın eşiğinde olanlar için taahhütümüz nedir?"
08:38
"What is our commitment to those in the path of the hurricane?"
154
518202
3753
08:42
"How do we greet those arriving to our borders?"
155
522915
3914
"Sınırlarımıza gelenleri nasıl selamlarız?"
08:47
When you think like a mother,
156
527909
1562
Bir anne gibi düşündüğünüzde,
08:49
you prioritize the needs of the many,
157
529495
2206
çoğunluğun ihtiyaçlarını ön planda tutarsınız
08:51
not the whims of the few.
158
531725
1949
azınlığın heveslerini değil.
08:54
When you think like a mother,
159
534587
1628
Bir anne gibi düşündüğünüzde,
08:56
you don't build a seawall around beachfront property,
160
536239
3005
sahile yakın yerlerin etrafına birer liman duvarı inşaa etmezsiniz
08:59
because that would divert floodwaters
161
539268
2148
çünkü bu duvarlar, sel sularını hala
09:01
to communities that are still exposed.
162
541440
2187
etkisi altında olan diğer toplumlara doğru saptırır.
09:04
When you think like a mother,
163
544795
1654
Bir anne gibi düşündüğünüzde,
09:06
you don't try to prosecute someone
164
546473
1926
çölleri aşan insanlara
09:08
for leaving water for people crossing the desert.
165
548423
3288
su verenlere dava açmazsınız.
09:12
Because, you know --
166
552888
1553
Çünkü bilirsiniz ki--
09:14
(Applause)
167
554465
2525
(Alkışlar)
09:20
Because you know that migration,
168
560546
2789
Çünkü bilirsiniz ki göçmenlik de
09:23
just like mothering,
169
563359
1459
tıpkı annelik gibi,
09:24
is an act of hope.
170
564842
1715
umudun göstergesi bir davranıştır.
09:27
Now, not every mother thinks like a mother.
171
567586
2910
Fakat her anne, anne gibi düşünmüyor.
09:30
When presented with a choice, some of us have made the wrong one,
172
570520
3575
Bize seçenekler sunulduğunda, bazılarımız yanlışı seçiyoruz.
dünyanın geri kalanını inkar etmek için dikenli tellerin,
09:34
hiding behind weapons or barbed wire or privilege
173
574119
3388
silahların ya da ayrıcalıkların arkasına saklanıyoruz.
09:37
to deny the rest of the world,
174
577531
2183
09:39
thinking they can see their way to safety in some kind of armed lifeboat
175
579738
5372
Yakıtı rkçılık ve yabancı düşmanlığı olan silahlı bir filikada
güvenliğe giden yollarını gördüklerini düşünürüz.
09:45
fueled by racism and xenophobia.
176
585134
2508
09:48
Not every mother is a role model,
177
588410
2408
Her anne bir rol model değildir,
09:50
but all of us have a choice.
178
590842
1682
ama hepimizin bir seçeneği vardır.
O filikaya mı bineceğiz yoksa hep birlikte
09:53
Are we going to jump on that armed lifeboat
179
593106
3182
09:56
or work together to build a mother ship that can carry everyone?
180
596312
4729
herkesi taşıyabilecek bir anne gemisi yapmak için mi çalışacağız?
10:02
You know how to build that mother ship,
181
602295
2026
O anne gemisini nasıl yapacağınızı,
10:04
how to repair the world and ease the suffering.
182
604345
3442
düyayı onarıp acıları nasıl hafifleteceğinizi biliyorsunuz.
10:08
Think like a mother.
183
608479
1374
Bir anne gibi düşünün.
10:10
Thinking like a mother is a tool we can all use
184
610593
3079
Anne gibi düşünmek, istediğimiz dünyayı elde edebilmemiz için
10:13
to build the world we want.
185
613696
1334
hepimizi kullanabileceği bir araçtır.
10:15
Thank you.
186
615768
1190
Teşekkür ederim.
10:16
(Applause)
187
616982
2187
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7