Nathaniel Kahn: My father, my architect

Nathaniel Kahn "Mimarım" projesi hakkında konuşuyor

56,302 views ・ 2009-04-06

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Tayfun Ozdemir Gözden geçirme: yasin alp aluç
00:12
One thing I wanted to say about film making is -- about this film --
0
12160
3000
Film yapmayla ilgili söylemek istediğim tek şey -- bu filmle ilgili olarak --
00:15
in thinking about some of the wonderful talks we've heard here,
1
15160
4000
burada duyduğumuz harika lafların bazılarını düşünmeyle ilgili olarak,
00:19
Michael Moschen, and some of the talks about music,
2
19160
2000
Michael Moschen ve müzikle ilgili bazı laflar,
00:21
this idea that there is a narrative line,
3
21160
3000
burada anlatılan bu fikir
00:24
and that music exists in time.
4
24160
3000
ve bu müzik zamanla var olur.
00:27
A film also exists in time; it's an experience
5
27160
3000
Bir film de zamanla var olur, bu bir tecrübedir
00:30
that you should go through emotionally.
6
30160
3000
ki heyecanla gözden geçirmelisiniz.
00:33
And in making this film I felt that so many of the documentaries I've seen
7
33160
2000
Ve bu filmi yaparken bir sürü belgeseli gördüğümü hissettiğim
00:35
were all about learning something,
8
35160
3000
bütün şeyleri öğrenmeyle alakalıydı,
00:38
or knowledge, or driven by talking heads, and driven by ideas.
9
38160
4000
ya kültür, ya başı çekmek ya da yönlendirilmiş fikirler.
00:42
And I wanted this film to be driven by emotions,
10
42160
3000
Ve bu filmin duygularla yönlendirilmiş olmasını istedim,
00:45
and really to follow my journey.
11
45160
2000
ve gerçektende yolculuğumu takip etmesini.
00:47
So instead of doing the talking head thing, instead it's composed of scenes,
12
47160
3000
Bu grup şeyini yapmanın yerine, sahneleri oluşturulmanın yerine,
00:50
and we meet people along the way.
13
50160
2000
yol boyunca insanlarla karşılaşırız.
00:52
We only meet them once.
14
52160
2000
Onlarla sadece bir kez karşılaşırız.
00:54
They don't come back several times, so it really chronicles a journey.
15
54160
3000
Onlar birkaç kez geriye dönmezler, bu yüzden o kronik bir yolculuktur.
00:57
It's something like life, that once you get in it
16
57160
3000
Hayat gibi bir şeydir ki bir kez içeri girerseniz
01:00
you can't get out.
17
60160
2000
dışarı çıkamazsınız.
01:02
There are two clips I want to show you,
18
62160
2000
Size göstermek istediğim 2 klip var,
01:04
the first one is a kind of hodgepodge,
19
64160
3000
ilki karmakarışık birşey gibi,
01:07
its just three little moments, four little moments
20
67160
3000
sadece üç küçük anı, dört küçük anı
01:10
with three of the people who are here tonight.
21
70160
2000
bu gece burdaki üç insanla ilgili.
01:12
It's not the way they occur in the film,
22
72160
2000
Filmde bu şekilde karşımıza çıkmıyorlar
01:14
because they are part of much larger scenes.
23
74160
2000
çünkü onlar daha geniş sahnelerin parçasıdır.
01:16
They play off each other in a wonderful way.
24
76160
3000
Onlar harika bir şekilde birbirleriyle bir araya gelirler.
01:19
And that ends with a little clip of my father, of Lou,
25
79160
2000
Ve bu Lou'nun yani babamın küçük bir klibiyle sonlanır,
01:21
talking about something that is very dear to him,
26
81160
2000
çok sevgili babam hakkında bir şeyler söyleme,
01:23
which is the accidents of life.
27
83160
2000
hayatın tesadüfleridir.
01:25
I think he felt that the greatest things in life were accidental,
28
85160
3000
Sanırım hayattaki en büyük şeylerin tesadüfi olduğunu hissetti,
01:28
and perhaps not planned at all.
29
88160
3000
ve hiçbir şekilde planlamadığını.
01:31
And those three clips will be followed by a scene of
30
91160
4000
Ve bu 3 klibin ardından babamın
01:35
perhaps what, to me, is really his greatest building
31
95160
2000
Bangladeş, Dhaka'daki binasını göreceğiz,
01:37
which is a building in Dhaka, Bangladesh.
32
97160
2000
sanırım bana göre babamın en mükemmel binası.
01:39
He built the capital over there.
33
99160
3000
Başkenti orada inşa etti.
01:42
And I think you'll enjoy this building, it's never been seen --
34
102160
2000
Sanırım daha önce görülmemiş olan bu binadan hoşlanıcaksınız,
01:44
it's been still photographed, but never photographed by a film crew.
35
104160
5000
fotoğrafı çekildi fakat asla bir film ekibi tarafından fotoğraflanmamıştır.
01:49
We were the first film crew in there.
36
109160
3000
Oradaki ilk film ekibi bizdik.
01:52
So you'll see images of this remarkable building.
37
112160
3000
Bu yüzden bu olağanüstü binanın resimlerini göreceksiniz.
01:55
A couple of things to keep in mind when you see it,
38
115160
2000
Gördüğünüzde aklınızda tutmanız gereken birkaç şey,
01:57
it was built entirely by hand,
39
117160
2000
tamamen elle inşa edilmiş olması,
01:59
I think they got a crane the last year.
40
119160
4000
Sanırım geçen sene onların vinci vardı.
02:03
It was built entirely by hand off bamboo scaffolding,
41
123160
3000
Vinç tamamen el değmeden bambu iskelesinden inşa edildi,
02:06
people carrying these baskets of concrete on their heads,
42
126160
2000
insanlar başlarının üstündeki beton sepetleriyle taşıyorlardı
02:08
dumping them in the forms.
43
128160
2000
ve onları kalıplara boşaltıyorlardı.
02:10
It is the capital of the country,
44
130160
2000
Burası ülkenin başkenti
02:12
and it took 23 years to build,
45
132160
3000
ve bu binayı inşa etmek 23 sene aldı,
02:15
which is something they seem to be very proud of over there.
46
135160
3000
oradakiler de bundan çok gurur duyuyorlar.
02:18
It took as long as the Taj Mahal.
47
138160
2000
İnşası Tac Mahal kadar sürdü.
02:20
Unfortunately it took so long that Lou never saw it finished.
48
140160
3000
Maalesef çok zaman geçtiği için Lou bittiğini görmedi.
02:23
He died in 1974.
49
143160
3000
1974 yılında öldü.
02:26
The building was finished in 1983.
50
146160
3000
İnşaat 1983'te bitti.
02:29
So it continued on for many years
51
149160
2000
Yani inşası o öldükten sonra
02:31
after he died.
52
151160
3000
uzun bir süre devam etti.
02:34
Think about that when you see that building,
53
154160
2000
Düşünün ki bu binayı görünce,
02:36
that sometimes the things we strive for so hard in life we never get to see finished.
54
156160
4000
bazen hayattaki zorluklarla mücadele ettiğimiz şeylerin bittiğini asla göremeyiz.
02:40
And that really struck me about my father,
55
160160
4000
Ve bu beni babamla ilgili olarak gerçekten etkiledi,
02:44
in the sense that he had such belief
56
164160
2000
manen bu kadar inancı vardı
02:46
that somehow, doing these things
57
166160
2000
ki nedense, bu şeyleri onun
02:48
giving in the way that he gave, that something good would come out of it,
58
168160
3000
yaptığı şekilde sonuçta iyi bir şeyler olacak gibi yaparak,
02:51
even in the middle of a war, there was a war with Pakistan at one point,
59
171160
2000
hatta bir savaşın ortasında bile, o zamanlar Pakistan'la savaş halindeydiler,
02:53
and the construction stopped totally and he kept working,
60
173160
3000
ve inşaat tamamen durdu ama o çalışmaya devam etti,
02:56
because he felt, "Well when the war is done
61
176160
2000
çünkü şöyle hissediyordu "Savaş bittiğinde
02:58
they'll need this building."
62
178160
3000
onlar bu binaya ihtiyaç duyucaklar."
03:01
So, those are the two clips I'm going to show.
63
181160
2000
Bu yüzden, iki klip göstereceğim.
03:03
Roll that tape.
64
183160
3000
Kaseti oynatalım.
03:06
(Applause)
65
186160
7000
(Alkışlar)
03:14
Richard Saul Wurman: I remember hearing him talk at Penn.
66
194160
3000
Richard Saul Wurman: Pennsylvania' daki konuşmada onu duyduğumu hatırlarım.
03:17
And I came home and I said to my father and mother,
67
197160
3000
Ve eve geldim ve annemle babama dedim ki,
03:20
"I just met this man: doesn't have much work,
68
200160
3000
"Yapacak işi olmayan bir adamla tanıştım,
03:23
and he's sort of ugly, funny voice,
69
203160
4000
epeyce çirkin, komik sesli,
03:27
and he's a teacher at school.
70
207160
2000
ve bir okulda öğretmen.
03:29
I know you've never heard of him, but just mark this day
71
209160
3000
Onu daha önce duymadığınızı biliyorum, fakat sadece bu günü işaretleyin
03:32
that someday you will hear of him,
72
212160
3000
ki bir gün onu duyacaksınız,
03:35
because he's really an amazing man."
73
215160
3000
çünkü gerçekten inanılmaz bir adam."
03:38
Frank Gehry: I heard he had some kind of a fling with Ingrid Bergman. Is that true?
74
218160
6000
Frank Gehry: Onun Ingrid Bergman'la ilgili çılgınlıklarını duydum. Doğru mu?
03:44
Nathaniel Kahn: If he did he was a very lucky man.
75
224160
2000
Nathaniel Kahn: Yaptıysa çok şanslı bir adamdır.
03:46
(Laughter)
76
226160
2000
(Kahkahalar)
03:48
NK: Did you hear that, really?
77
228160
1000
NK: gerçekten bunu duydunuz mu?
03:49
FG: Yeah, when he was in Rome.
78
229160
3000
FG: Evet, o Roma'da iken.
03:52
Moshe Safdie: He was a real nomad.
79
232160
3000
Nathaniel Kahn: O gerçek bir bedeviydi.
03:55
And you know, when I knew him when I was in the office,
80
235160
2000
Ve biliyorsunuz ki, onunla tanıştığımda ofisteydim,
03:57
he would come in from a trip, and he would be in the office
81
237160
2000
o seyahatten gelecekti ve iki veya üç gün
03:59
for two or three days intensely, and he would pack up and go.
82
239160
3000
için yoğun bir şekilde ofiste olacaktı ve valizi toplayıp gidecekti.
04:02
You know he'd be in the office till three in the morning working with us
83
242160
4000
Biliyorsunuz ki bizimle çalışarak sabah üçe kadar ofiste olacaktı
04:06
and there was this kind of sense of the nomad in him.
84
246160
2000
ve onda biraz bedevi duyusu vardı.
04:08
I mean as tragic as his death was in a railway station,
85
248160
6000
Demek istediğim trajik olan tren istasyonundaki ölümüydü,
04:14
it was so consistent with his life, you know?
86
254160
2000
hayatıyla çok fazla uyumluydu, biliyor musunuz?
04:16
I mean I often think I'm going to die in a plane,
87
256160
2000
Demek istediğim sık sık uçakta öleceğimi düşünürüm,
04:18
or I'm going to die in an airport,
88
258160
2000
veya havaalanında öleceğimi,
04:20
or die jogging without an identification on me.
89
260160
3000
veya kimliksiz olarak jogging yaparken.
04:23
I don't know why I sort of carry that
90
263160
2000
Bunu bir şekilde neden taşıdığımı bilmediğim
04:25
from that memory of the way he died.
91
265160
3000
bu hafızadaki ölüm şeklinden.
04:28
But he was a sort of a nomad at heart.
92
268160
5000
Fakat o bir nevi kalpten bedeviydi.
04:33
Louis Kahn: How accidental our existences are really
93
273160
3000
Louis Kahn: Varlığımız gerçekte ne kadar rastlantısaldır
04:36
and how full of influence by circumstance.
94
276160
4000
ve ne kadar olayların tesiri altında kalır.
05:56
Man: We are the morning workers who come, all the time, here
95
356160
5000
Erkek: Biz her zaman buraya sabah gelip çalışırız
06:01
and enjoy the walking, city's beauty and the atmosphere
96
361160
4000
ve yürümekten hoşlanırız, şehrin güzelliği ve atmosferi
06:05
and this is the nicest place of Bangladesh.
97
365160
4000
ve burası Bangladeş'in en güzel yeridir.
06:09
We are proud of it.
98
369160
2000
Bununla gurur duyarız.
06:11
NK: You're proud of it?
99
371160
2000
NK: Siz bununla gurur duyuyor musunuz?
06:13
Man: Yes, it is the national image of Bangladesh.
100
373160
3000
Erkek: Evet, bu Bangladeş'in ulusal simgesidir.
06:16
NK: Do you know anything about the architect?
101
376160
3000
NK: Mimar hakkında bir şey biliyor musunuz?
06:19
Man: Architect? I've heard about him; he's a top-ranking architect.
102
379160
7000
Erkek: Mimar? Onun [anlaşılmıyor] bir mimar olduğunu duydum.
06:26
NK: Well actually I'm here because I'm the architect's son,
103
386160
3000
NK: Şey aslında burdayım çünkü ben mimarın oğluyum,
06:29
he was my father.
104
389160
2000
o babamdı.
06:31
Man: Oh! Dad is Louis Farrakhan?
105
391160
2000
Erkek: Oooo! Louis Farrakhan baban mı?
06:33
NK: Yeah. No not Louis Farrakhan, Louis Kahn.
106
393160
3000
NK: Evet. Hayır Louis Farrakhan değil, Louis Kahn.
06:36
Man: Louis Kahn, yes!
107
396160
3000
Erkek: Louis Kahn, evet!
06:39
(Laughter)
108
399160
2000
(Kahkaha)
06:41
Man: Your father, is he alive?
109
401160
2000
Erkek: Baban yaşıyor mu?
06:43
NK: No, he's been dead for 25 years.
110
403160
3000
NK: Hayır, 25 senedir ölü.
06:46
Man: Very pleased to welcome you back.
111
406160
3000
Erkek: Çok memnun oldum geri geldiğinize.
06:49
NK: Thank you.
112
409160
1000
NK: Teşekkürler.
07:30
NK: He never saw it finished, Pop.
113
450160
2000
NK: Babam asla bittiğini göremedi.
07:32
No, he never saw this.
114
452160
3000
Hayır, o bunu asla görmedi.
07:57
Shamsul Wares: It was almost impossible, building for a country like ours.
115
477160
4000
Shamsul Wares: Bizim gibi bir ülke için böyle bir bina inşa etmek neredeyse imkansızdı.
08:01
In 30, 50 years back, it was nothing, only paddy fields,
116
481160
4000
50 sene öncesinde, hiçbir şeydi, sadece çeltik tarlasıydı
08:05
and since we invited him here,
117
485160
3000
ve onu buraya davet ettiğimizden beri,
08:08
he felt that he has got a responsibility.
118
488160
2000
bir sorumluluğu olduğunu hissetti.
08:10
He wanted to be a Moses here, he gave us democracy.
119
490160
3000
O burada Musa olmak istedi, bize demokrasi verdi.
08:13
He is not a political man,
120
493160
2000
O politik bir adam değil,
08:15
but in this guise he has given us
121
495160
2000
fakat bu aldatıcı görünüşün altında o bize
08:17
the institution for democracy, from where we can rise.
122
497160
3000
demokrasi kurumunu yükseltebileceğimiz bir yer verdi.
08:20
In that way it is so relevant.
123
500160
4000
Bu şekilde konuyla çok ilgili.
08:24
He didn't care for how much money this country has,
124
504160
2000
O bu ülkenin ne kadar parası olduğuyla ilgilenmedi,
08:26
or whether he would be able to ever finish this building,
125
506160
3000
veya bu binayı hiç bitirip bitiremeyeceği ile,
08:29
but somehow he has been able to do it, build it, here.
126
509160
3000
fakat o bir şekilde bunu yapabildi, burada inşa edebildi.
08:32
And this is the largest project he has got in here, the poorest country in the world.
127
512160
5000
Ve bu sahip olduğu en büyük proje, dünyanın en fakir ülkesi.
08:37
NK: It cost him his life.
128
517160
2000
NK: Bu hayatına mal oldu.
08:39
SW: Yeah, he paid. He paid his life for this,
129
519160
3000
SW: Evet, ödedi. Bunu hayatıyla ödedi
08:42
and that is why he is great and we'll remember him.
130
522160
4000
ve bu neden onun büyük olduğunu ve onu hatırlayacağımızı gösterir.
08:46
But he was also human.
131
526160
2000
Fakat aynı zamanda o bir insandı,
08:48
Now his failure to satisfy the family life,
132
528160
5000
şimdi onun ailesini memnun etmedeki başarısızlığı,
08:53
is an inevitable association of great people.
133
533160
3000
mükemmel insanlarda kaçınılmaz bir katkı oldu.
08:56
But I think his son will understand this,
134
536160
3000
Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak
08:59
and will have no sense of grudge,
135
539160
2000
ve kin duygusu olmayacak
09:01
or sense of being neglected, I think.
136
541160
3000
veya ihmal edilmiş olmayacak.
09:04
He cared in a very different manner,
137
544160
3000
O çok farklı bir davranışla ilgilendi,
09:07
but it takes a lot of time to understand that.
138
547160
2000
fakat bunu anlamak çok fazla zaman alır.
09:09
In social aspect of his life
139
549160
4000
Hayatının sosyal yönünde
09:13
he was just like a child, he was not at all matured.
140
553160
2000
o tam bir çocuk gibiydi, hiçbir şekilde olgunlaşmamıştı.
09:15
He could not say no to anything,
141
555160
2000
Hiçbir şeye hayır diyemezdi
09:17
and that is why, that he cannot say no to things,
142
557160
3000
ve bu nedenle bir şeylere hayır diyemiyordu,
09:20
we got this building today.
143
560160
3000
bugün bu binaya sahibiz.
09:23
You see, only that way you can be able to understand him.
144
563160
3000
Görüyorsunuz, sadece bu şekilde onu anlayabilirsiniz.
09:26
There is no other shortcut,
145
566160
3000
Başka yolu yok,
09:29
no other way to really understand him.
146
569160
3000
onu gerçekten anlamak için başka yol yok.
09:32
But I think he has given us this building
147
572160
8000
Fakat sanırım, o bu binayı bize verdi
09:40
and we feel all the time for him,
148
580160
2000
ve her zaman onun çektiklerini anlayacağız,
09:42
that's why, he has given love for us.
149
582160
3000
bu da bize sevgisini vermesinin sebebidir.
09:45
He could not probably give the right kind of love for you,
150
585160
3000
O bir nevi doğru sevgiyi muhtemelen size veremedi,
09:48
but for us, he has given the people the right kind of love,
151
588160
3000
fakat bizim için, o bir nevi doğru sevgiyi insanlara verdi,
09:51
that is important.
152
591160
2000
bu önemlidir.
09:53
You have to understand that.
153
593160
2000
Bunu anlamalısınız.
09:55
He had an enormous amount of love,
154
595160
2000
O muazzam bir sevgiye sahipti,
09:57
he loved everybody.
155
597160
2000
o herkesi sevdi.
09:59
To love everybody, he sometimes did not see
156
599160
4000
Herkesi sevmek için, bazen çok
10:03
the very closest ones,
157
603160
3000
yakınlarını görmedi,
10:06
and that is inevitable for men of his stature.
158
606160
5000
ve bu onun kişiliğindeki erkekler için kaçınılmazdır.
10:15
(Applause)
159
615160
7000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7