Technology hasn't changed love. Here's why | Helen Fisher

207,341 views ・ 2016-10-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gülce Topal Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
I was recently traveling in the Highlands of New Guinea,
0
12827
3061
Geçenlerde, Yeni Gine'nin dağlık bölgelerinde seyahat ediyordum
00:15
and I was talking with a man who had three wives.
1
15912
2494
ve üç karısı olan bir adamla konuşmuştum.
00:18
I asked him, "How many wives would you like to have?"
2
18905
3089
Ona "Kaç eşinin olmasını isterdin?" diye sordum ve
00:22
And there was this long pause,
3
22340
1434
uzun bir sessizlik oldu,
00:23
and I thought to myself,
4
23798
1195
ben de kendi kendime
00:25
"Is he going to say five?
5
25017
1551
"Acaba beş mi diyecek,
00:26
Is he going to say 10?
6
26592
1427
yoksa 10 mu?
00:28
Is he going to say 25?"
7
28043
1842
25 mi diyecek?" diye düşünüyordum.
00:29
And he leaned towards me
8
29909
1162
Bana döndü ve
00:31
and he whispered, "None."
9
31095
1510
"Hiç." dedi.
00:32
(Laughter)
10
32629
2180
(Gülüşmeler)
00:35
Eighty-six percent of human societies permit a man to have several wives:
11
35514
4375
İnsan toplumlarının %86'sı, bir erkeğin birkaç eşinin olmasına müsaade ediyor:
00:39
polygyny.
12
39913
1151
Çok eşlilik.
00:41
But in the vast majority of these cultures,
13
41088
2109
Fakat bu kültürlerin muazzam çoğunluğunda,
00:43
only about five or ten percent of men actually do have several wives.
14
43221
4298
erkeklerin yalnızca yüzde beşi ya da 10'unun birkaç eşi var.
00:47
Having several partners can be a toothache.
15
47543
2347
Birkaç eşin olması, baş ağrısına neden olabilir.
00:49
In fact, co-wives can fight with each other,
16
49914
3120
Aslında, diğer eşler birbirleriyle kavga edebilir,
00:53
sometimes they can even poison each other's children.
17
53058
2937
hatta bazen birbirlerinin çocuklarını zehirleyebilirler.
00:56
And you've got to have a lot of cows, a lot of goats,
18
56455
2651
Bir harem inşa edebilmek için bir sürü inek,
00:59
a lot of money, a lot of land,
19
59130
1965
bir sürü keçi ve bir sürü para,
01:01
in order to build a harem.
20
61119
1536
arsa sahibi olmanız gerekir.
01:03
We are a pair-bonding species.
21
63017
2375
Bizler yakın-ilişki kuran türleriz.
01:05
Ninety-seven percent of mammals do not pair up to rear their young;
22
65416
3538
Memelilerin yüzde 97'si, gençliklerini yaşamak için eşleşmezler;
01:08
human beings do.
23
68978
1828
insanlar bunu yapar.
01:10
I'm not suggesting that we're not --
24
70830
2150
Bizlerin, partnerlerimize cinsel açıdan
01:13
that we're necessarily sexually faithful to our partners.
25
73004
3147
ister istemez sadık olduğumuzu öne sürmüyorum.
01:16
I've looked at adultery in 42 cultures,
26
76175
2748
42 kültürde cinselliği araştırdım ve
01:18
I understand, actually, some of the genetics of it,
27
78947
2435
aslında, bazı genetik özelliklerini ve beyindeki
01:21
and some of the brain circuitry of it.
28
81406
1848
sistemini anladım.
01:23
It's very common around the world,
29
83278
1943
Bu, dünya çapında çok yaygın,
01:25
but we are built to love.
30
85245
1937
fakat biz aşk için yaratıldık.
01:27
How is technology changing love?
31
87716
3316
Teknoloji, aşkı nasıl değiştirir?
01:31
I'm going to say almost not at all.
32
91515
2472
Neredeyse hiç değiştirmediğini söylemek istiyorum.
01:34
I study the brain.
33
94744
1354
Beyin üzerinde çalıştım.
01:36
I and my colleagues have put over 100 people into a brain scanner --
34
96122
3730
Ben ve meslektaşlarım, yaklaşık 100 kişiyi bir beyin tarayıcısına soktuk,
01:39
people who had just fallen happily in love,
35
99876
3007
bunlar henüz âşık olmuş, henüz reddedilmiş ve
01:42
people who had just been rejected in love
36
102907
2031
uzun süredir aşk yaşayan
01:44
and people who are in love long-term.
37
104962
1873
insanlardı.
01:46
And it is possible to remain "in love" long-term.
38
106859
3187
Ayrıca uzun süre "aşk içerisinde" kalmak mümkündür.
01:50
And I've long ago maintained
39
110543
1906
Uzun süre önce, çiftleşme ve üreme için
01:52
that we've evolved three distinctly different brain systems
40
112473
3025
üç farklı beyin sistemi
01:55
for mating and reproduction:
41
115522
1837
geliştirdiğimizi belirtmiştim:
01:57
sex drive,
42
117383
1152
Cinsel dürtü,
01:58
feelings of intense romantic love
43
118559
1936
yoğun romantik aşk hisleri
02:00
and feelings of deep cosmic attachment to a long-term partner.
44
120519
3746
ve uzun süreli bir partnere duyulan derin, sınırsız bağlılık hissi.
02:04
And together, these three brain systems --
45
124289
2436
Bu üç beyin sistemi, beynin diğer
02:06
with many other parts of the brain --
46
126749
2488
çoğu kısmıyla birlikte,
02:09
orchestrate our sexual, our romantic and our family lives.
47
129261
5126
cinsel, romantik ve ailevi yaşamlarımızı düzenlerler.
02:14
But they lie way below the cortex,
48
134411
2393
Fakat korteksin ötesinde; duygularımızı
02:16
way below the limbic system where we feel our emotions,
49
136828
4221
hissettiğimiz, duygularımızın üretildiği yer olan limbik sistemin
02:21
generate our emotions.
50
141073
1287
ötesinde bulunurlar.
02:22
They lie in the most primitive parts of the brain, linked with energy,
51
142384
4815
Enerji, odak, tutku, motivasyon, istek ve dürtü ile bağlantılı olarak,
02:27
focus, craving, motivation, wanting and drive.
52
147223
5256
beynin en ilkel kısımlarında bulunurlar.
02:32
In this case,
53
152503
1153
Bu durumda,
02:33
the drive to win life's greatest prize:
54
153680
2531
yaşamın en büyük ödülünü kazanma dürtüsü:
02:36
a mating partner.
55
156235
1434
Bir çiftleşme partneridir.
02:37
They evolved over 4.4 million years ago among our first ancestors,
56
157693
4517
İlk atalarımız arasında, yaklaşık 4,4 milyon yıl önce geliştiler ve
02:42
and they're not going to change if you swipe left or right on Tinder.
57
162234
4462
Tinder'da parmağınızı sağa ya da sola kaydırınca değişmeyecekler.
02:46
(Laughter)
58
166720
1547
(Gülüşmeler)
02:48
(Applause)
59
168291
2446
(Alkışlar)
02:50
There's no question that technology is changing the way we court:
60
170761
4615
Teknolojinin, flört etme biçimimizi değiştirdiği şüphesiz:
02:55
emailing, texting,
61
175400
1924
e-postalaşma, mesajlaşma,
02:57
emojis to express your emotions,
62
177348
1975
duyguları ifade eden yüz ifadeleri,
02:59
sexting,
63
179347
1264
cinsel içerikli mesajlar,
03:00
"liking" a photograph, selfies ...
64
180635
2436
bir fotoğrafı, öz-çekimleri "beğenmek" ...
03:03
We're seeing new rules and taboos for how to court.
65
183095
4112
Nasıl flört edeceğimize dair yeni kurallar ve tabular görüyoruz.
03:07
But, you know --
66
187936
1987
Fakat, biliyorsunuz,
03:09
is this actually dramatically changing love?
67
189947
3144
bu durum, aşkı gerçekten dramatik bir biçimde değiştiriyor mu?
03:13
What about the late 1940s,
68
193730
2364
1940'ların sonlarında, otomobilin çok
03:16
when the automobile became very popular
69
196118
2561
popüler olduğu ve birdenbire, yürüyen yatak odalarına
03:18
and we suddenly had rolling bedrooms?
70
198703
2346
sahip olduğumuz döneme ne dersiniz?
03:21
(Laughter)
71
201073
1718
(Gülüşmeler)
03:22
How about the introduction of the birth control pill?
72
202815
4238
Peki, doğum kontrol hapının ortaya çıkmasına ne dersiniz?
03:27
Unchained from the great threat of pregnancy and social ruin,
73
207491
5297
Kadınlar, hamilelik ve sosyal baskı tehditinden kurtularak,
03:32
women could finally express their primitive and primal sexuality.
74
212812
4424
sonunda ilkel ve temel cinselliklerini ifade edebilmişlerdi.
03:37
Even dating sites are not changing love.
75
217724
3017
Çöpçatanlık siteleri bile, aşkı değiştirmiyor.
03:40
I'm Chief Scientific Advisor to Match.com,
76
220765
2558
Match.com'un bilimsel danışmanlık uzmanıyım,
03:43
I've been it for 11 years.
77
223347
1680
11 yıldır bu işi yapıyorum.
03:45
I keep telling them and they agree with me,
78
225051
2004
Onlara bunların çöpçatanlık siteleri değil
03:47
that these are not dating sites,
79
227079
1539
tanıştırma siteleri olduğunu söylüyorum
03:48
they are introducing sites.
80
228642
2013
ve bana katılıyorlar.
03:51
When you sit down in a bar,
81
231017
2263
Bir barda, bir kafede ya da
03:53
in a coffee house,
82
233304
1584
parkta bir bankta oturduğunuzda;
03:54
on a park bench,
83
234912
1356
eski zamanlardan kalma
03:56
your ancient brain snaps into action like a sleeping cat awakened,
84
236292
5005
beyniniz, uyuyan bir kedinin uyanması gibi, eyleme geçer ve
04:01
and you smile
85
241321
1299
siz gülümsersiniz,
04:02
and laugh
86
242644
1158
kahkaha atarsınız,
04:03
and listen
87
243826
1182
dinlersiniz ve
04:05
and parade the way our ancestors did 100,000 years ago.
88
245032
4873
100 bin yıl önce atalarınızın yaptığı gibi, gösteriş yaparsınız.
04:10
We can give you various people --
89
250424
1953
Size çeşit çeşit insanlar sunabiliriz --
04:12
all the dating sites can --
90
252401
1565
tüm çöpçatanlık siteleri gibi --
04:13
but the only real algorithm is your own human brain.
91
253990
3913
fakat, tek gerçek algoritma, kendi beyninizdir.
04:17
Technology is not going to change that.
92
257927
2572
Teknoloji bunu değiştirmeyecek.
04:21
Technology is also not going to change who you choose to love.
93
261041
4644
Ayrıca teknoloji, kimi sevmeyi seçeceğinizi de değiştirmeyecek.
04:25
I study the biology of personality,
94
265709
2696
Kişilik biyolojisi çalışıyorum ve
04:28
and I've come to believe
95
268429
1212
dopamin, seratonin,
04:29
that we've evolved four very broad styles of thinking and behaving,
96
269665
4283
testesteron ve östrojen sistemleri ile bağlantılı
04:33
linked with the dopamine, serotonin,
97
273972
1830
dört ana davranış ve düşünce şekli
04:35
testosterone and estrogen systems.
98
275826
2178
evrimleştirdiğimize inanmaya başladım.
04:38
So I created a questionnaire directly from brain science
99
278358
4153
Ben de beynin bu dört sistemiyle alakalı kişisel özelliklerinizin,
04:42
to measure the degree to which you express the traits --
100
282535
3142
onların kümelenmelerinin derecesini ölçmek için
04:45
the constellation of traits --
101
285701
1754
doğrudan beyin bilimini kullanarak
04:47
linked with each of these four brain systems.
102
287479
3008
bir anket hazırladım.
04:50
I then put that questionnaire on various dating sites
103
290829
4868
Daha sonra 40 farklı ülkedeki çeşitli çöpçatanlık sitelerine
04:55
in 40 countries.
104
295721
1642
bu anketi ekledim.
04:57
Fourteen million or more people have now taken the questionnaire,
105
297969
3890
Anketi şu anda 14 milyondan fazla kişi doldurdu ve
05:01
and I've been able to watch who's naturally drawn to whom.
106
301883
3925
ben kimin kiminle ilgilendiğini doğal bir şekilde gözlemlemiş oldum.
05:06
And as it turns out,
107
306462
1511
Ve sonuçlara baktığımda
05:07
those who were very expressive of the dopamine system
108
307997
2569
dopamin ağırlıklı bir sistemi olanlar daha
05:10
tend to be curious, creative, spontaneous, energetic --
109
310590
3135
meraklı, yaratıcı, spontane ve enerjik olmaya yönelikken
05:13
I would imagine there's an awful lot of people like that in this room --
110
313749
3451
kendilerine benzeyen insanlara ilgi duyuyorlardı. Tahmin ederim ki
05:17
they're drawn to people like themselves.
111
317224
1928
burada da bir sürü böyle insan var.
05:19
Curious, creative people need people like themselves.
112
319176
3383
Meraklı ve yaratıcı insanların kendileri gibi olanlara ihtiyacı var.
05:22
People who are very expressive of the serotonin system
113
322583
2638
Serotonin ağırlıklı sistemi olanlar ise gelenekçi
05:25
tend to be traditional, conventional, they follow the rules,
114
325245
2879
ve dindar olmaya eğilimli, kurallara bağlı kalan
05:28
they respect authority,
115
328148
1878
ve otoriteye saygı duyan insanlardır.
05:30
they tend to be religious -- religiosity is in the serotonin system --
116
330050
3386
Dinsellik serotonin sistemine ait bir terimdir.
05:33
and traditional people go for traditional people.
117
333460
3337
Gelenekçi insanlar yine gelenekçi insanları tercih ediyordu.
05:36
In that way, similarity attracts.
118
336821
2664
Yani, benzerlik cezbediyordu.
05:39
In the other two cases, opposites attract.
119
339509
2222
Diğer iki durumdaysa zıtlıklar cezbediyor.
05:41
People very expressive of the testosterone system
120
341755
2297
Belirgin bir testesteron sistemi olanlar
05:44
tend to be analytical, logical, direct, decisive,
121
344076
3923
analitik, mantıklı, doğrudan ve kararlı olmaya eğilimliyken, kendilerine
05:48
and they go for their opposite:
122
348023
1482
zıt olanlarla ilgileniyorlardı.
05:49
they go for somebody who's high estrogen,
123
349529
2253
Yüksek östrojen ve sözel
05:51
somebody who's got very good verbal skills
124
351806
2242
beceri sahibi olan, duygularını
05:54
and people skills,
125
354072
1242
dışa vuran ve içgüdüsel
05:55
who's very intuitive
126
355338
1448
yetenekleri olan
05:56
and who's very nurturing and emotionally expressive.
127
356810
3313
korumacı insanlardan hoşlanıyorlardı.
06:00
We have natural patterns of mate choice.
128
360519
2572
Eş seçiminde doğal kalıplarımız var.
06:03
Modern technology is not going to change who we choose to love.
129
363468
5056
Modern teknoloji, kime âşık olacağımızı değiştirmeyecek.
06:09
But technology is producing one modern trend
130
369488
2553
Fakat, özellikle çok önemli olduğunu düşündüğüm
06:12
that I find particularly important.
131
372065
1736
yeni bir trend üretmeye başladı.
06:14
It's associated with the concept of paradox of choice.
132
374151
3688
Seçim paradoksu konseptiyle alakalı bir trend.
06:18
For millions of years,
133
378372
1454
Milyonlarca yıl boyunca,
06:19
we lived in little hunting and gathering groups.
134
379850
2267
küçük avcı ve toplayıcı gruplar içinde yaşadık.
06:22
You didn't have the opportunity to choose
135
382141
2526
1.000 kişinin olduğu çöpçatanlık
06:24
between 1,000 people on a dating site.
136
384691
3110
sitelerinden seçim yapma şansı yoktu.
06:28
In fact, I've been studying this recently,
137
388261
2057
Hatta, son zamanlarda çalıştığım bir konu da
06:30
and I actually think there's some sort of sweet spot in the brain;
138
390342
3155
beyinde bir çeşit hoş nokta bulunduğu, nasıl bir şey olduğunu
06:33
I don't know what it is, but apparently, from reading a lot of the data,
139
393521
3951
tam olarak bilmemekle birlikte edindiğim bilgilere göre,
06:37
we can embrace about five to nine alternatives, and after that,
140
397496
5151
beş ile dokuz arası alternatifleri ele alıp daha sonra da
06:42
you get into what academics call "cognitive overload,"
141
402671
3220
akademisyenlerin "aşırı bilişsel yük" olarak adlandırdığı
06:45
and you don't choose any.
142
405915
1801
durumda kalıp hiçbirini seçmiyoruz.
06:48
So I've come to think that due to this cognitive overload,
143
408175
3146
Ben de bu aşırı bilişsel yüke bağlı olarak "yavaş aşk"
06:51
we're ushering in a new form of courtship
144
411345
3311
olarak adlandırdığım yeni bir flört yöntemi
06:54
that I call "slow love."
145
414680
1945
geliştirdiğimizi düşünmeye başladım.
06:57
I arrived at this during my work with Match.com.
146
417219
3547
Bu sonuca Match.com ile yaptığım çalışmayla vardım.
07:01
Every year for the last six years,
147
421400
1681
Son altı yılın her yılında,
07:03
we've done a study called "Singles in America."
148
423105
2693
"Amerika'daki Bekârlar" adında bir çalışma yaptık.
07:05
We don't poll the Match population,
149
425822
1808
Match kitlesine değil de,
07:07
we poll the American population.
150
427654
1960
Amerikan nüfusuna anket yaptık.
07:09
We use 5,000-plus people,
151
429638
2969
Nüfus sayımı esas alınarak, Amerika'yı temsil eden
07:12
a representative sample of Americans based on the US census.
152
432631
3897
5 binden fazla insan kullandık.
07:16
We've got data now on over 30,000 people,
153
436552
2892
Şu anda 30 binden fazla insana dair bilgimiz var
07:19
and every single year,
154
439468
2467
ve her geçen yıl,
07:21
I see some of the same patterns.
155
441959
2526
bazı tekrar eden kalıpları görüyorum.
07:24
Every single year when I ask the question,
156
444509
2779
Ve her yıl aynı soruyu sorduğumda,
07:27
over 50 percent of people have had a one-night stand --
157
447312
2763
insanların yüzde 50'sinden fazlası hayatlarında en az
07:30
not necessarily last year, but in their lives --
158
450099
2667
bir kere tek gecelik ilişki yaşamış ve
07:32
50 percent have had a friends with benefits
159
452790
2273
yüzde 50'si cinsel çıkar sağladığı
07:35
during the course of their lives,
160
455087
1607
bir arkadaşlık ilişkisi yaşamış.
07:36
and over 50 percent have lived with a person long-term
161
456718
3568
Ve yine yüzde 50'den fazlası evlenmeden önce sevgilisiyle
07:40
before marrying.
162
460310
1436
uzun zaman aynı evde yaşamış.
07:41
Americans think that this is reckless.
163
461770
2202
Amerikanlar bunun laubali olduğunu düşünüyor.
07:43
I have doubted that for a long time;
164
463996
2919
Uzun bir süre kalıpların çok güçlü
07:46
the patterns are too strong.
165
466939
1892
olduğundan şüphe ettim.
07:48
There's got to be some Darwinian explanation --
166
468855
2728
Bir Darwinci açıklaması falan olmalıydı.
07:51
Not that many people are crazy.
167
471607
2326
Bu kadar çok insan çılgın değil.
07:53
And I stumbled, then, on a statistic that really came home to me.
168
473957
3888
Ve tökezledim, sonra bir istatistik kafama dank ettirdi.
07:58
It was a very interesting academic article
169
478267
2599
İlgi çekici akademik bir makalede,
08:00
in which I found that 67 percent of singles in America today
170
480890
5013
bugün Amerika'da uzun ilişki içinde olan bekârların
08:05
who are living long-term with somebody,
171
485927
2414
yüzde 67'sinin boşanmaktan korktuğu için
08:08
have not yet married because they are terrified of divorce.
172
488365
4087
hâlâ evlenmediğini öğrenmiştim.
08:12
They're terrified of the social,
173
492476
1856
Boşanmanın sosyal, kanuni,
08:14
legal, emotional,
174
494356
1533
duygusal ve ekonomik
08:15
economic consequences of divorce.
175
495913
2869
sonuçlarından korkuyorlardı.
08:18
So I came to realize that I don't think this is recklessness;
176
498806
3758
Ben de bunu bir laubalilik olarak değil de,
08:22
I think it's caution.
177
502588
1676
bir önlem olarak görmeye başladım.
08:24
Today's singles want to know every single thing about a partner
178
504791
5022
Günümüz bekârları, evlenmeden önce partnerlerine dair
08:29
before they wed.
179
509837
1629
her şeyi bilmek istiyorlardı.
08:31
You learn a lot between the sheets,
180
511490
1929
Çarşafların arasında birinin sadece
08:33
not only about how somebody makes love,
181
513443
2512
nasıl seviştiğini değil, kibarlar mı,
08:35
but whether they're kind,
182
515979
1370
iyi bir dinleyiciler mi
08:37
whether they can listen
183
517373
1342
ve benim yaşımdaysanız,
08:38
and at my age,
184
518739
1172
iyi espri anlayışları
08:39
whether they've got a sense of humor.
185
519935
1778
var mı gibi birçok şeyi öğrenirsiniz.
08:41
(Laughter)
186
521737
1403
(Gülüşmeler)
08:43
And in an age where we have too many choices,
187
523164
3454
Bence birçok seçeneğimizin olduğu
08:47
we have very little fear of pregnancy and disease
188
527075
3262
ve hamilelikle hastalık korkusunun çok az olduğu,
08:50
and we've got no feeling of shame for sex before marriage,
189
530361
3708
evlenmeden önce seks yapmaktan utanç duyulmayan bir yaşa gelindiğinde
08:54
I think people are taking their time to love.
190
534093
3698
insanlar zamanlarını sevmeye harcıyorlardı.
08:58
And actually, what's happening is,
191
538408
1651
Ve burada aslında olan,
09:00
what we're seeing is a real expansion of the precommitment stage
192
540083
3861
asıl şahit olduğumuz, evlilik öncesi birliktelik aşamasının
09:03
before you tie the knot.
193
543968
1736
ciddi bir şekilde uzaması.
09:06
Where marriage used to be the beginning of a relationship,
194
546034
2726
Eskiden evlilik bir ilişkinin başlangıcı sayılırken,
09:08
now it's the finale.
195
548784
1669
artık sonu sayılıyor.
09:11
But the human brain --
196
551413
1740
Fakat insan beyni --
09:13
(Laughter)
197
553177
2009
(Gülüşmeler)
09:15
The human brain always triumphs,
198
555210
1814
İnsan beyni her zaman övünür
09:17
and indeed, in the United States today,
199
557048
1895
ve gerçekten de, bugün Amerika'da
09:18
86 percent of Americans will marry by age 49.
200
558967
3498
insanların yüzde 86'sı 49 yaşında evlenecek.
09:22
And even in cultures around the world where they're not marrying as often,
201
562489
3546
Dünyanın dört bir yanından, evliliğin çok yaygın olmadığı kültürlerde bile
09:26
they are settling down eventually with a long-term partner.
202
566059
3275
er ya da geç uzun ilişki partnerleriyle yaşamaya başlıyorlardı.
09:29
So it began to occur to me:
203
569358
1835
Aklıma şöyle bir fikir geldi:
09:31
during this long extension of the precommitment stage,
204
571217
4567
Bu evlilik öncesi aşamanın uzadığı dönemde, kötü beraberlikleri fark edip
09:35
if you can get rid of bad relationships before you marry,
205
575808
3173
onlardan zamanında kurtulmayı başarırsak belki de
09:39
maybe we're going to see more happy marriages.
206
579005
2447
daha fazla mutlu evlilikler göreceğiz.
09:41
So I did a study of 1,100 married people in America --
207
581838
4875
Böylece ben de Amerika'daki 1.100 evli insanla çalışma yaptım,
09:46
not on Match.com, of course --
208
586737
1727
Match.com'dakiler değil tabii ki
09:48
and I asked them a lot of questions.
209
588488
2116
ve onlara bir sürü soru sordum.
09:50
But one of the questions was,
210
590628
1507
Sorulardan biri:
09:52
"Would you re-marry the person you're currently married to?"
211
592159
4572
"Şu anda evli olduğunuz insanla tekrar evlenir miydiniz?" idi
09:56
And 81 percent said, "Yes."
212
596755
2865
ve yüzde 81'i "Evet" dedi.
10:00
In fact, the greatest change in modern romance and family life
213
600613
6479
Aslında modern romantizm ve aile yaşantısındaki en büyük değişiklik
10:07
is not technology.
214
607116
1400
teknoloji değil.
10:09
It's not even slow love.
215
609070
1494
Yavaş aşk da değil.
10:11
It's actually women piling into the job market
216
611047
2951
Farklı kültürlerden kadınların iş dünyasına
10:14
in cultures around the world.
217
614022
1423
katılmaya başlaması.
10:15
For millions of years,
218
615767
1229
Milyonlarca yıl boyunca,
10:17
our ancestors lived in little hunting and gathering groups.
219
617020
2970
atalarımız küçük avcı ve toplayıcı topluluklarda yaşadı.
10:20
Women commuted to work to gather their fruits and vegetables.
220
620014
2905
Kadınlar işe meyve ve sebzelerini toplamak için gidiyordu.
10:22
They came home with 60 to 80 percent of the evening meal.
221
622943
3510
Eve akşam yemeğinin yüzde 60-80'iyle geliyorlardı.
10:26
The double-income family was the rule.
222
626477
2693
Düzen çift gelirli aileydi.
10:29
And women were regarded as just as economically, socially
223
629194
3941
Ve kadınlar aynı erkekler gibi ekonomik, sosyal
10:33
and sexually powerful as men.
224
633159
3115
ve cinsel açılardan güçlüydü.
10:36
Then the environment changed some 10,000 years ago,
225
636298
3102
Fakat 10 bin yıl önce çevremiz değişti,
10:39
we began to settle down on the farm
226
639424
2229
çiftliklere yerleşmeye başladık ve
10:41
and both men and women became obliged, really,
227
641677
3191
hem kadınlar hem de erkekler doğru sosyal çevreden,
10:44
to marry the right person,
228
644892
1572
doğru dinden,
10:46
from the right background,
229
646488
1430
doğru soydan olan
10:47
from the right religion
230
647942
1303
ve düzgün sosyo-politik
10:49
and from the right kin and social and political connections.
231
649269
3538
bağlantılara sahip doğru insanlarla evlenme mecburiyetine girdiler.
10:52
Men's jobs became more important:
232
652831
1594
Erkeklerin işleri önem kazanmaya başladı.
10:54
they had to move the rocks, fell the trees, plow the land.
233
654449
2737
Taşları ittirmeli ve tarlayı sürmelilerdi.
10:57
They brought the produce to local markets, and came home
234
657210
2924
Yerel marketlere ürettiklerini götürüp evlerine de karşılığı
11:00
with the equivalent of money.
235
660158
1514
olan parayı getirdiler.
11:01
Along with this,
236
661696
1546
Bunun yanında,
11:03
we see a rise of a host of beliefs:
237
663266
2977
bir sürü inancın yükselişini gördük:
11:06
the belief of virginity at marriage,
238
666267
2182
Evlilikte bekâretin önemi,
11:08
arranged marriages -- strictly arranged marriages --
239
668473
2943
planlanmış, katı bir şekilde planlanmış evlilikler,
11:11
the belief that the man is the head of the household,
240
671440
2527
evin direği erkektir, kadının
11:13
that the wife's place is in the home
241
673991
2239
yeri de yuvasıdır inancı
11:16
and most important,
242
676254
1153
ve en önemlisi
11:17
honor thy husband, and 'til death do us part.
243
677431
3131
ölüm ayırana dek kocana saygı duy inancı.
11:20
These are gone.
244
680586
1722
Bunlar artık yok.
11:22
They are going, and in many places,
245
682332
2549
Yok oluyorlar ve çoğu yerde
11:24
they are gone.
246
684905
1388
çoktan yok oldular.
11:26
We are right now in a marriage revolution.
247
686317
3423
Şu anda bir evlilik devriminin içindeyiz.
11:29
We are shedding 10,000 years of our farming tradition
248
689764
4715
10 bin yıllık çiftçilik geleneğimizi yıkıyor
11:34
and moving forward towards egalitarian relationships between the sexes --
249
694503
5626
ve atalarımızın sahip olduğu ruha daha yakın gördüğüm,
11:40
something I regard as highly compatible with the ancient human spirit.
250
700153
4815
iki tarafın da aynı muameleyi gördüğü eşitlikçi ilişkilere doğru gidiyoruz.
11:45
I'm not a Pollyanna;
251
705562
1702
Ben Pollyanna değilim, arkasından
11:47
there's a great deal to cry about.
252
707288
1761
ağlamamız gereken bir mesele var.
11:49
I've studied divorce in 80 cultures,
253
709073
1746
Boşanma hakkında 80 kültürde çalışma
11:50
I've studied, as I say, adultery in many --
254
710843
2136
yaptım ve çoğu aldatmayla ilgili
11:53
there's a whole pile of problems.
255
713003
1816
bir yığın problem vardı.
11:54
As William Butler Yeats, the poet, once said,
256
714843
3192
Şair William Butler Yeats'in dediği gibi,
11:58
"Love is the crooked thing."
257
718059
2465
"Aşk sahtekâr şeydir."
12:01
I would add, "Nobody gets out alive."
258
721131
2790
Ben de "Kimse canlı çıkamaz." diye eklemek isterim.
12:03
(Laughter)
259
723945
1095
(Gülüşmeler)
12:05
We all have problems.
260
725064
1467
Hepimizin problemleri var.
12:06
But in fact, I think the poet Randall Jarrell really sums it up best.
261
726925
3604
Fakat bence en iyi özeti şair Randall Jarrell yapmış:
12:10
He said, "The dark, uneasy world of family life --
262
730553
4999
"Aile hayatının karanlık ve gergin dünyası en iyilerin başarılı olamayacağı
12:15
where the greatest can fail, and the humblest succeed."
263
735576
4518
ve en mütevazilerin kazanabileceği bir şeydir."
12:20
But I will leave you with this:
264
740779
1887
Ama sizi şununla bırakmak istiyorum:
12:22
love and attachment will prevail,
265
742690
2728
Aşk ve bağlılık üstün gelecek,
12:25
technology cannot change it.
266
745442
2533
teknoloji bunu değiştiremeyecek.
12:27
And I will conclude by saying
267
747999
1838
Ve bitirişimi şunu diyerek yapacağım,
12:29
any understanding of human relationships must take into account
268
749861
5246
insan ilişkilerine dair oluşacak herhangi bir fikir, insan davranışının en güçlü
12:35
one the most powerful determinants of human behavior:
269
755131
4225
belirleyici faktörlerinden birini hesaba katmalıdır:
12:39
the unquenchable,
270
759380
1218
Bastırılamaz olan
12:41
adaptable
271
761217
1165
ve uyum sağlayabilen
12:42
and primordial human drive to love.
272
762789
3006
ilkel aşk dürtüsü.
12:45
Thank you.
273
765819
1152
Teşekkürler.
12:46
(Applause)
274
766995
3022
(Alkışlar)
12:51
Kelly Stoetzel: Thank you so much for that, Helen.
275
771915
2381
Kelly Stoetzel: Çok teşekkür ederiz Helen.
12:54
As you know, there's another speaker here with us
276
774320
2309
Bildiğin üzere bekleyen bir konuşmacımız daha var.
12:56
that works in your same field.
277
776653
1550
Seninle aynı alanda çalışıyor ve
12:58
She comes at it from a different perspective.
278
778227
2431
konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor.
13:00
Esther Perel is a psychotherapist who works with couples.
279
780682
4637
Esther Perel çiftlerle çalışan bir psikoterapist.
13:05
You study data,
280
785749
1293
Sen verilerle çalışıyorsun,
13:07
Esther studies the stories the couples tell her
281
787066
2500
Esther ise kendisine yardım için gelen
13:09
when they come to her for help.
282
789590
2028
çiftlerin yaşam hikâyeleriyle.
13:11
Let's have her join us on the stage.
283
791642
1724
Kendisini sahneye davet edelim,
13:13
Esther?
284
793390
1151
Esther?
13:14
(Applause)
285
794565
3131
(Alkışlar)
13:22
So Esther,
286
802249
1246
Evet Esther,
13:23
when you were watching Helen's talk,
287
803519
2272
Helen'in konuşmasını izlerken,
13:25
was there any part of it
288
805815
1206
hiç kendi çalışmalarından
13:27
that resonated with you through the lens of your own work
289
807045
2767
yankı yapan, senin de yorum yapmak istediğin
13:29
that you'd like to comment on?
290
809836
1585
bir bölüm oldu mu?
13:32
Esther Perel: It's interesting, because on the one hand,
291
812062
3579
Çok ilginç bir durum, çünkü aşka olan ihtiyaç evrensel ve
13:35
the need for love is ubiquitous and universal.
292
815665
3829
her an her yerde olan bir şey iken âşık olma şeklimiz,
13:39
But the way we love --
293
819965
1964
bundan çıkardığımız anlam,
13:41
the meaning we make out of it --
294
821953
1530
ilişkilerimizi yöneten
13:43
the rules that govern our relationships, I think,
295
823507
2325
kurallar bence temel olarak
13:45
are changing fundamentally.
296
825856
2027
sürekli değişiyor.
13:47
We come from a model that, until now,
297
827907
2900
Sadakat ve kolektifliğin ihtiyaçları olan
13:50
was primarily regulated around duty and obligation,
298
830831
3463
görev ve zorunluluğun ağırlıklı olarak düzenlendiği
13:54
the needs of the collective and loyalty.
299
834318
2397
bir modelden bugüne kadar geliyoruz.
13:56
And we have shifted it
300
836739
1180
Ve biz bunu
13:57
to a model of free choice and individual rights,
301
837943
4330
özgür seçimlerle kişisel hakların, mutlulukla kişisel tatminlerin olduğu
14:02
and self-fulfillment and happiness.
302
842297
3076
bir modele çevirdik.
14:05
And so, that was the first thing I thought,
303
845397
2320
Ve aklıma gelen ilk şey,
14:07
that the need doesn't change,
304
847741
1768
ihtiyacın asla değişmediği,
14:09
but the context and the way we regulate these relationships
305
849533
3808
ama ilişkilere uyguladığımız yolların ve içeriğinin çok
14:13
changes a lot.
306
853365
1278
fazla değişime uğradığı.
14:14
On the paradox of choice --
307
854667
1840
Seçim paradoksuna göre,
14:18
you know, on the one hand we relish the novelty
308
858682
2327
bildiğiniz gibi, yenilikten ve
14:21
and the playfulness, I think,
309
861033
1592
şakacılıktan hoşlandığımız için
14:22
to be able to have so many options.
310
862649
2711
birçok seçeneğe sahip olabiliyoruz.
14:25
And at the same time,
311
865384
1361
Ve aynı zamanda,
14:26
as you talk about this cognitive overload,
312
866769
2414
aşırı bilişsel yükten bahsettiğiniz zaman
14:29
I see many, many people who ...
313
869207
3448
belirsizlikten ve kendinden şüphe etmekten
14:34
who dread the uncertainty and self-doubt
314
874391
4106
ürken birçok insan görüyorum,
14:38
that comes with this massa of choice,
315
878521
2549
bir düşünce yığınıyla birlikte geliyor ve
14:41
creating a case of "FOMO"
316
881094
2259
"FOMO" adında bir durumu yaratıyor
14:43
and then leading us --
317
883377
1642
ve bizi yönlendiriyor.
14:45
FOMO, fear of missed opportunity, or fear of missing out --
318
885043
3315
FOMO, bir fırsatı kaçırma korkusunun kısaltmasıdır ve
14:48
it's like, "How do I know I have found 'the one' --
319
888382
2958
"Doğru olanı seçtiğimi nasıl anlayacağım?"
14:51
the right one?"
320
891364
1172
tarzı şüphelerdir.
14:52
So we've created what I call this thing of "stable ambiguity."
321
892560
3683
Biz de "değişmez anlam karmaşası" adında bir kavram yarattık.
14:56
Stable ambiguity is when you are too afraid to be alone
322
896600
3705
Değişmez anlam karmaşası, yalnız olmaktan çok korkarken,
15:00
but also not really willing to engage in intimacy-building.
323
900329
4035
aynı zamanda herhangi bir ilişki kurmaya da pek istekli olmamak diye açıklanabilir.
15:04
It's a set of tactics that kind of prolong the uncertainty of a relationship
324
904388
5294
İlişkinin belirsizliğinin yanında, ayrılığın belirsizlik süresini de
15:09
but also the uncertainty of the breakup.
325
909706
2607
uzatan birtakım yöntemlerdir.
15:12
So, here on the internet you have three major ones.
326
912337
2982
İnternete göre üç ana anlam karmaşası var.
15:15
One is icing and simmering,
327
915343
2321
Biri bir soğuk bir sıcak davranmaktır,
15:17
which are great stalling tactics
328
917688
2875
ki ilişkinin net olarak tanımlanmamış doğasını vurgulayan
15:20
that offer a kind of holding pattern
329
920587
2477
ve bir çeşit kalıp oluşturan
15:23
that emphasizes the undefined nature of a relationship
330
923088
3794
fakat aynı zamanda da size rahatlık veren bir tutarlılıkla
15:26
but at the same time gives you enough of a comforting consistency
331
926906
4107
tanımlanmamış sınırların özgürlüğünü veren
15:31
and enough freedom of the undefined boundaries.
332
931037
2757
güzel bir oyalama taktiğidir.
15:33
(Laughter)
333
933818
1826
(Gülüşmeler)
15:36
Yeah?
334
936070
1170
Öyle.
15:37
And then comes ghosting.
335
937264
1548
Daha sonra gölgelenme geliyor.
15:38
And ghosting is, basically,
336
938836
1972
Gölgelenme kısaca, zor durumda
15:40
you disappear from this massa of texts on the spot,
337
940832
4520
birikmiş mesaj yığınlarının arasında yok olmak ve
15:45
and you don't have to deal with the pain that you inflict on another,
338
945376
3785
birbirinize yaşattığınız acılarla uğraşmaya mecbur kalmamaktır,
15:49
because you're making it invisible even to yourself.
339
949185
2598
çünkü onların varlığını kendiniz bile kabul etmezsiniz.
15:51
(Laughter)
340
951807
1187
(Gülüşmeler)
15:53
Yeah?
341
953018
1158
Evet.
15:54
So I was thinking -- these words came up for me as I was listening to you,
342
954200
4737
Ve sizi dinlerken bir anda bu kelimeler aklıma geldi,
15:58
like how a vocabulary also creates a reality,
343
958961
5163
sözlerin aynı zamanda gerçekliği de
16:04
and at the same time,
344
964148
1555
yaratması gibi,
16:05
that's my question to you:
345
965727
1684
bu yüzden size sorum şu:
16:07
Do you think when the context changes,
346
967435
2940
İçeriği değişse bile,
16:10
it still means that the nature of love remains the same?
347
970399
3640
aşkın doğası hâlâ aynı kalır mı?
16:14
You study the brain and I study people's relationships and stories,
348
974063
4098
Sen beyin üzerine ben de insanların
ilişkileri ve hikâyeleri üzerine çalışıyorum,
16:18
so I think it's everything you say, plus.
349
978185
3986
yani senin söylediğin her şey tamam ama dahası var.
16:22
But I don't always know the degree to which a changing context ...
350
982691
3902
Fakat her zaman içeriğin değişme derecesini bilemiyorum.
16:27
Does it at some point begin to change --
351
987451
2530
Her zaman bir noktadan sonra mı değişmeye başlıyor?
16:30
If the meaning changes, does it change the need,
352
990005
2613
Anlamın değişmesi ihtiyacı değiştiriyor mu
16:32
or is the need clear of the entire context?
353
992642
2463
veya ihtiyaç tamamen içerikten bağımsız mı?
16:35
HF: Wow! Well --
354
995797
1420
Vay, pekâla --
16:37
(Laughter)
355
997241
2431
(Gülüşmeler)
16:39
(Applause)
356
999696
3175
(Alkışlar)
16:42
Well, I've got three points here, right?
357
1002895
2968
Sanırım üç nokta veriyorum şu anda.
16:46
First of all, to your first one:
358
1006736
1826
En önce, ilk sorduğuna cevap olarak:
16:48
there's no question that we've changed, that we now want a person to love,
359
1008586
3593
Değiştiğimize dair bir şüphe yok, artık âşık olacağımız bir insan istiyoruz
16:52
and for thousands of years, we had to marry the right person
360
1012203
2845
ve binlerce yıldır doğru çevre ve iyi ailelerden olan
16:55
from the right background and right kin connection.
361
1015072
2391
insanlarla evlenmek zorunda bırakıldık.
16:57
And in fact, in my studies of 5,000 people every year,
362
1017497
3221
Oysa, her yıl 5 bin insana göre yaptığım çalışmalarımda
17:00
I ask them, "What are you looking for?"
363
1020742
2126
onlara "Ne arıyorsunuz?" diye sorarım.
17:02
And every single year, over 97 percent say --
364
1022892
2758
Ve her yıl, yüzde 97'sinden fazlası...
17:05
EP: The list grows --
365
1025674
1210
Liste büyüyor.
17:06
HF: Well, no.
366
1026908
1160
Aslında hayır.
17:08
The basic thing is over 97 percent of people
367
1028092
3323
Olay basit, yüzde 97'sinden fazlası
17:11
want somebody that respects them,
368
1031439
2091
kendilerine saygı duyan,
17:13
somebody they can trust and confide in,
369
1033554
2288
güvenip her şeylerini paylaşabilecekleri,
17:15
somebody who makes them laugh,
370
1035866
1656
kendilerini güldüren,
17:17
somebody who makes enough time for them
371
1037546
1882
kendilerine yeterince zaman ayırabilen
17:19
and somebody who they find physically attractive.
372
1039452
3997
ve fiziksel olarak çekici buldukları birilerini istiyorlar.
17:23
That never changes.
373
1043473
1283
Bu asla değişmiyor.
17:24
And there's certainly -- you know, there's two parts --
374
1044780
3178
Tam olarak, yani, iki bölüm var --
17:27
EP: But you know how I call that?
375
1047982
1580
Ben buna ne diyorum biliyor musun?
17:29
That's not what people used to say --
376
1049586
2250
İnsanlar bunları söylemeye alışık değil.
17:31
HF: That's exactly right.
377
1051860
1230
Kesinlikle öyle.
17:33
EP: They said they wanted somebody with whom they have companionship,
378
1053114
3299
Kendilerine eşlik edecek, ekonomik destek ve çocuk verecek birilerini
17:36
economic support, children.
379
1056437
1291
istediklerini söylediler.
17:37
We went from a production economy to a service economy.
380
1057752
2586
Üretim ekonomisinden servis ekonomisine geçtik.
17:40
(Laughter)
381
1060362
1009
Geniş bir kültürde bunu yaptık, evlilikte de bunu yapıyoruz.
17:41
We did it in the larger culture, and we're doing it in marriage.
382
1061395
2981
Hiç şüphesiz.
17:44
HF: Right, no question about it.
383
1064400
1548
17:45
But it's interesting, the millennials actually want to be very good parents,
384
1065972
3910
Ama ilginç olan şey, Y kuşağı aslında iyi ebeveynler olmak isterken
17:49
whereas the generation above them wants to have a very fine marriage
385
1069906
4120
onlardan bir önceki jenerasyon sadece iyi bir evlilik yapmak istiyor ve düzgün
ebeveynler olmaya bu kadar odaklı değiller.
17:54
but is not as focused on being a good parent.
386
1074050
2222
17:56
You see all of these nuances.
387
1076296
2083
Ayrıntıyı görüyor musunuz?
17:58
There's two basic parts of personality:
388
1078403
2556
Kişiliğin iki ana bölümü var:
18:00
there's your culture -- everything you grew up to do and believe and say --
389
1080983
3575
Kültürünüz, içinde büyüdüğünüz ve inanıp uyguladığınız
18:04
and there's your temperament.
390
1084582
1399
ve mizacınız.
18:06
Basically, what I've been talking about is your temperament.
391
1086005
2827
Temel olarak, bahsettiğim şeylerin hepsi mizacınızla ilgili.
18:08
And that temperament is certainly going to change with changing times
392
1088856
3318
Ve bu mizaç, bu huylarınız, kesinlikle değişen inançlarla ve zamanla
18:12
and changing beliefs.
393
1092198
1301
birlikte değişecek.
18:13
And in terms of the paradox of choice,
394
1093891
3147
Ve seçim paradoksuna göre,
18:17
there's no question about it that this is a pickle.
395
1097062
2407
bunun zor bir durum olduğuna dair hiçbir şüphe yok.
18:19
There were millions of years where you found that sweet boy
396
1099493
2864
Su birikintisinin diğer ucunda bulduğumuz tatlı çocuğa
18:22
at the other side of the water hole,
397
1102381
1725
yanaşmaya çalışıtığımız
18:24
and you went for it.
398
1104130
1151
milyonlarca yıl geçti.
18:25
EP: Yes, but you --
399
1105305
1151
Evet ama --
18:26
HF: I do want to say one more thing.
400
1106480
1747
Bir şey daha demek istiyorum.
18:28
The bottom line is, in hunting and gathering societies,
401
1108251
2617
Asıl sonuçsa, avlayıcı ve toplayıcı toplumların
18:30
they tended to have two or three partners during the course of their lives.
402
1110892
3598
hayatları boyunca iki ya da üç partnere sahip olma eğilimleri.
18:34
They weren't square!
403
1114514
1158
Rüşvet vermiyorlardı.
18:35
And I'm not suggesting that we do,
404
1115696
1656
Bizim verdiğimizi söylemiyorum,
18:37
but the bottom line is, we've always had alternatives.
405
1117376
3976
fakat önemli olan, her zaman alternatiflerimizin olmuş olması.
18:41
Mankind is always --
406
1121376
1479
İnsanlık her zaman --
18:42
in fact, the brain is well-built to what we call "equilibrate,"
407
1122879
3192
aslında beyin karar vermek ve denemek için dengeli ve güzel
18:46
to try and decide:
408
1126095
1151
tasarlanmış bir şey:
18:47
Do I come, do I stay? Do I go, do I stay?
409
1127270
2434
Geleyim mi, kalayım mı? Gideyim mi kalayım mı?
18:49
What are the opportunities here?
410
1129728
1548
Kazançlarım neler?
18:51
How do I handle this there?
411
1131300
1302
Nasıl başa çıkabilirim?
18:52
And so I think we're seeing another play-out of that now.
412
1132626
2961
Başka bir her şeyini ortaya koyarak savaşma durumu görüyoruz.
18:56
KS: Well, thank you both so much.
413
1136052
1623
İkinize de çok teşekkür ederim.
18:57
I think you're going to have a million dinner partners for tonight!
414
1137699
3206
Sanırım bu gece bir milyon yemek partneri bulacaksınız!
19:00
(Applause)
415
1140929
1979
19:02
Thank you, thank you.
416
1142932
1181
Çok teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7