The three ways that good design makes you happy | Don Norman

Don Norman, tasarımın insani mutlu eden 3 yolunu anlatiyor.

1,043,595 views

2009-03-09 ・ TED


New videos

The three ways that good design makes you happy | Don Norman

Don Norman, tasarımın insani mutlu eden 3 yolunu anlatiyor.

1,043,595 views ・ 2009-03-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Selen Ercan Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:12
The new me is beauty.
0
12160
2000
Yeni benliğim güzellik diyor.
00:14
(Laughter)
1
14160
1000
(Gülüşmeler)
00:15
Yeah, people used to say, "Norman's OK,
2
15160
5000
Evet, insanlar hep soyle derdi, Norman iyidir,
00:20
but if you followed what he said, everything would be usable
3
20160
2000
ama onun dediğini yaparsaniz, herşey kullanışlı
00:22
but it would be ugly."
4
22160
2000
ama cirkin olur.
00:24
Well, I didn't have that in mind, so ...
5
24160
2000
Aslında, bunu aklıma hiç getirmedim, yani...
00:29
This is neat.
6
29160
2000
Bu hoş tabi.
00:31
Thank you for setting up my display.
7
31160
2000
Benim ne olduğumu açıkladığınız için teşekkür ederim.
00:33
I mean, it's just wonderful.
8
33160
2000
Demek istediğim şey, bu gerçekten harika.
00:35
And I haven't the slightest idea of what it does or what it's good for,
9
35160
3000
Ve bir objenin ne yaptığı ya da ne için iyi olduğu hakkında hiçbir fikrim yok,
00:38
but I want it.
10
38160
2000
ama onu istiyorum.
00:40
And that's my new life.
11
40160
2000
Ve bu benim yeni hayatım.
00:42
My new life is trying to understand what beauty is about,
12
42160
4000
Yeni hayatim, guzelligin, hos olanin ve duygularin
00:46
and "pretty," and "emotions."
13
46160
2000
ne olduğunu anlamaya çalışmaktan ibaret.
00:48
The new me is all about making things kind of neat and fun.
14
48160
4000
Yeni benin amaci, eşyaları hoş ve eğlenceli yapmaya yonelik.
00:52
And so this is a Philippe Starck juicer, produced by Alessi.
15
52160
4000
Ve bu da Philippe Starck meyve suyu sıkacağı, Alessi tarafından üretildi.
00:56
It's just neat; it's fun. It's so much fun I have it in my house --
16
56160
4680
O kadar eğlenceli ki evimde bir tane var,
ama evimin girişinde duruyor, meyve suyu sıkmak için kullanmıyorum onu.
01:00
but I have it in the entryway, I don't use it to make juice.
17
60880
3000
(Gülüşmeler)
01:03
(Laughter)
18
63880
2000
Aslında, altın kaplamalı özel üretimi satın aldım
01:05
In fact, I bought the gold-plated special edition
19
65880
4000
uzerine tutusturduklari ufak kagit parcasinda
01:09
and it comes with a little slip of paper
20
69880
2000
soyle yaziyor:"Bu meyve sikacagi ile meyve suyu sikmayin.
01:11
that says, "Don't use this juicer to make juice."
21
71880
3000
Asit altin kaplamaya zarar verir".
01:14
The acid will ruin the gold plating.
22
74880
3000
(Gülüşmeler)
Yani aslında bu fotografi çekmek için,
01:17
(Laughter)
23
77880
1000
01:18
So actually, I took a carton of orange juice
24
78880
2000
bir kutu portakal suyu aldım ve buraya boşalttım.
01:20
and I poured it in the glass to take this picture.
25
80880
2000
(Gülüşmeler)
01:22
(Laughter)
26
82880
3000
Ama, alttaki müthiş bir bıçak.
01:25
Beneath it is a wonderful knife.
27
85880
2000
Japonya'da yapılmış çok fonksiyonlu bir bıçak bu.
01:27
It's a Global cutting knife made in Japan.
28
87880
3000
Oncelikle, sunun şekline bir bakın, gerçekten izlemesi muhteşem.
01:30
First of all, look at the shape -- it's just wonderful to look at.
29
90880
4160
İkinci olarak, gerçekten güzel bir şekilde dengeli
duruyor -- iyi hissettiriyor.
01:35
Second of all, it's really beautifully balanced:
30
95080
3000
Üçüncü olarak da, çok keskin, çok iyi kesiyor.
Onu kullanmak bir keyif.
01:38
it holds well, it feels well.
31
98080
1360
01:39
And third of all, it's so sharp, it just cuts.
32
99480
2000
Böylelikle, herşeye sahip, değil mi?
01:41
It's a delight to use.
33
101480
2000
Güzel ve işlevsel.
01:43
And so it's got everything, right?
34
103480
2000
Size onunla ilgili onu
01:45
It's beautiful and it's functional.
35
105480
2000
yansitan hikayeler anlatabilirim,
01:47
And I can tell you stories about it,
36
107480
2000
ve böylelikle duygular uzerine olan teorimi anlayabilirsiniz.
01:49
which makes it reflective,
37
109480
2000
Ve bunlar 3 bileşenden olusuyor.
01:51
and so you'll see I have a theory of emotion.
38
111480
2000
Hiroshi Ishii ve MIT Media Laboratuvarındaki gurubu
01:53
And those are the three components.
39
113480
2000
bir pinpon masasını alıp üzerine projektör koydular,
01:55
Hiroshi Ishii and his group at the MIT Media Lab
40
115480
3000
ve pinpon masasının uzerinde, su goruntusu oluşturdular
01:58
took a ping-pong table and placed a projector above it,
41
118480
3000
ve suda yuzen baliklari.
02:01
and on the ping-pong table they projected an image of water
42
121480
3000
Siz pinpon oynarken, top ne zaman masanın bir yerine degse,
02:04
with fish swimming in it.
43
124480
2000
dalgalar yayılıyor ve balıklar kaçışıyor.
02:06
And as you play ping-pong, whenever the ball hits part of the table,
44
126480
3000
Ama tabi, top diğer tarafa da çarpıyor
02:09
the ripples spread out and the fish run away.
45
129480
2000
bu kez, dalgalar oraya vuruyor -- zavallı balıklar bir türlü huzura ve sessizliğe kavuşamıyorlar.
02:11
But of course, then the ball hits the other side,
46
131480
2000
(Gülüşmeler)
02:13
the ripples hit the -- poor fish, they can't find any peace and quiet.
47
133480
3000
Ve, bu gerçekten pinpon oynamak için iyi bir yol mu?
Hayır. Ama eğlenceli mi?
02:16
(Laughter)
48
136480
1000
02:17
Is that a good way to play ping-pong?
49
137480
2000
Evet! Evet.
02:19
No. But is it fun?
50
139480
2000
Yani -- ya da Google'a bakın.
02:21
Yeah! Yeah.
51
141480
3000
Diyelim ki, "duygu ve tasarım" yazdiginizda
02:24
Or look at Google.
52
144480
2000
02:26
If you type in, oh say, "emotion and design,"
53
146480
5000
10 sayfalik bir sonucla karşılaşıyorsunuz.
Yani Google sadece onlarin logolarını aldı ve yaydı.
02:31
you get 10 pages of results.
54
151480
2000
"73.000 tane sonucunuz var" demek yerine.
02:33
So Google just took their logo and they spread it out.
55
153480
3000
Bu birden 20'ye kadar. Bir sonraki" demek yerine
02:36
Instead of saying, "You got 73,000 results.
56
156480
2000
size neredeyse sayfa sayisi kadar O harfi veriyor.
02:38
This is one through 20. Next,"
57
158480
2000
Gerçekten kolay ve ince bir detay.
02:40
they just give you as many o's as there are pages.
58
160480
2040
Eminim birçoğunuz bunu gordunuz ama hiç dikkatinizi çekmedi.
02:42
It's really simple and subtle.
59
162520
2000
02:44
I bet a lot of you have seen it and never noticed it.
60
164520
3000
Siz farkinda olmadan, bilinçaltiniz
bunu bir sekilde fark etti, ve muhtemelen bu onun hoşuna da gitti
02:47
That's the subconscious mind
61
167520
2000
nedenini bilmeden.
02:49
that sort of notices it -- it probably is kind of pleasant
62
169520
2000
Ve işte bu zekice.
02:51
and you didn't know why.
63
171520
2000
Ve tabi ki, ozellikle guzel olan su ki,
02:53
And it's just clever.
64
173520
2000
"tasarım ve duygu" yazdığınızda,
02:55
And of course, what's especially good is,
65
175520
2000
karsiniza cikan ilk on sayfadan ilki benim web sitem.
02:57
if you type "design and emotion,"
66
177520
2000
02:59
the first response out of those 10 pages is my website.
67
179520
4000
(Gülüşmeler)
Şimdi, garip olan şey şu ki, Google yalan söylüyor.
03:03
(Laughter)
68
183520
2000
03:05
Now, the weird thing is Google lies,
69
185520
3000
çünkü "tasarım ve duygu" yazdigimda,
bana "''ve' yazmana gerek yok diyor. Biz, zaten hallediyoruz." diyor.
03:08
because if I type "design and emotion,"
70
188520
2000
03:10
it says, "You don't need the 'and.' We do it anyway."
71
190520
3000
Öylese, tamam.
Bu durumda ben "tasarım duygu" yazıyorum
03:13
So, OK.
72
193520
2000
ve benim web sitem yine birinci değil.
03:15
So I type "design emotion"
73
195520
2000
Üçüncü.
03:17
and my website wasn't first again.
74
197520
2000
Peki, farklı bir hikaye.
03:19
It was third.
75
199520
2000
03:21
Oh well, different story.
76
201520
2000
New York Times'da harika bir yorum vardı
03:24
There was this wonderful review in The New York Times
77
204240
3000
MINI Cooper otomobili hakkında.
03:27
about the MINI Cooper automobile.
78
207240
2000
Şöyle diyordu, "Biliyorsunuz ki, bu birçok hatası olan bir araba.
03:29
It said, "You know, this is a car that has lots of faults.
79
209240
3280
Herşeye rağmen alın.
03:32
Buy it anyway.
80
212520
2000
Sürmesi çok eğlenceli."
03:34
It's so much fun to drive."
81
214520
2000
Eğer arabanın içine bakacak olursanız--
03:36
And if you look at the inside of the car --
82
216520
3000
Yani demek istiyorum ki, ben görmek istedim, kiraladım,
03:39
I mean, I loved it, I wanted to see it, I rented it,
83
219520
2000
bu, ben, oğlum direksiyondayken fotoğraf cekiyorum --
03:41
this is me taking a picture while my son is driving --
84
221520
3000
ve arabanın içindeki bütün tasarım eğlenceli.
03:44
and the inside of the car, the whole design is fun.
85
224520
3000
Yuvarlak ve güzel.
03:47
It's round, it's neat.
86
227520
2000
Kontroller muhteşem bir şekilde işliyor.
03:49
The controls work wonderfully.
87
229520
2000
İşte bu benim hayatım, herşey eğlence için.
03:51
So that's my new life; it's all about fun.
88
231520
3000
Öyle bir hisse kapılıyorum ki, güler yüzlü şeyler daha iyi çalşıyorlar,
03:54
I really have the feeling that pleasant things work better,
89
234520
3000
ve bu bana daha once hic birsey ifade etmemisti
03:57
and that never made any sense to me
90
237520
3000
ta ki sunun farkina varana kadar, bakin simdi...
04:00
until I finally figured out -- look ...
91
240520
2000
Yere bir tahta koyacağım.
04:04
I'm going to put a plank on the ground.
92
244520
2000
Yani, düşünün ki elimde 2 fit yüsekliğinde ve 30 fit boyunda bir kalas var
04:06
So, imagine I have a plank about two feet wide and 30 feet long
93
246520
3000
ve ben onun üstünde yürüyeceğim, ve biliyorsunuz ki hic bakmadan yuruyebilirim,
04:09
and I'm going to walk on it, and you see I can walk on it without looking,
94
249520
3000
ileri geri gidebilirim ve yukarı asagi zıplayabilirim
04:12
I can go back and forth and I can jump up and down.
95
252520
2000
Hiçbir problem yok.
04:14
No problem.
96
254520
2000
Şimdi kalası havada 300 fit yukarıya koyacağım
04:16
Now I'm going to put the plank 300 feet in the air --
97
256520
4000
ve, teşekkür ederim, ben almiyim.
04:20
and I'm not going to go near it, thank you.
98
260520
3000
04:25
Intense fear paralyzes you.
99
265800
2000
Yoğun korku sizi felç eder.
04:27
It actually affects the way the brain works.
100
267800
3000
Beynin çalışmasını gerçekten etkiliyor.
04:30
So, Paul Saffo, before his talk said that he didn't really have it down
101
270800
4000
Mesela, Paul Saffo, konuşmasini, onu sunacagi zamana bikaç gun
04:34
until just a few days or hours before the talk,
102
274800
2000
hatta bir kac saat kalana dek hala hazir etmedigini soyledi,
04:36
and that anxiety was really helpful in causing him to focus.
103
276800
4000
ve bu endişe onun odaklanmasına sebep olarak ona yardımcı oluyormus.
04:40
That's what fear and anxiety does;
104
280800
2000
Korku ve endişe tam da buna yol açıyor.
04:42
it causes you to be -- what's called depth-first processing --
105
282800
3000
Sizin--derinlemesine ele alis dedigimiz sekilde--
04:45
to focus, not be distracted.
106
285800
3000
birsye odaklanmaniza sebep oluyor, dikkatinizin dağılmasına değil,
04:48
And I couldn't force myself across that.
107
288800
3000
ve ben kendimi buna zorlayamiyorum.
04:51
Now some people can -- circus workers, steel workers.
108
291800
3000
Bazı insanlar bunu yapabiliyor -- sirk çalışanları, metal işçileri.
04:54
But it really changes the way you think.
109
294800
2000
Ama bu gerçekten düşünme tarzınızı değiştiriyor.
04:56
And then, a psychologist, Alice Isen,
110
296800
3000
Ve sonra, bir psikolog, Alice Isen,
04:59
did this wonderful experiment.
111
299800
2000
harika bir deney yaptı.
05:01
She brought students in to solve problems.
112
301800
2000
Bir takim soruları çözmek için öğrencileri getirdi.
05:03
So, she'd bring people into the room,
113
303800
2000
Soyle, odaya insanları getiriyor,
05:05
and there'd be a string hanging down here
114
305800
2000
burada bir sicim asılı duruyor,
05:07
and a string hanging down here.
115
307800
2000
ve burada da diğer bir sicim asılı duruyor,
05:09
It was an empty room, except for a table with a bunch of crap on it --
116
309800
3000
ve boş bir oda, uzerinde ivir zivir olan bir masadan baska bir sey yok--
05:12
some papers and scissors and stuff.
117
312800
2000
kagit, makas ve baska bir seyler.
05:14
And she'd bring them in,
118
314800
2000
Insanlari bu odaya aliyor
05:16
and she'd say,
119
316800
2000
ve onlara soyle diyor,
05:18
"This is an IQ test and it determines how well you do in life.
120
318800
3000
"Bu bir IQ testi ve sizin hayatta ne kadar basarili oldugunuzu saptiyor.
05:21
Would you tie those two strings together?"
121
321800
3000
Bu iki sicimi birbirine baglayabilir misiniz?"
05:24
So they'd take one string and they'd pull it over here
122
324800
3000
Insanlar, bir sicimi alip cekiyorlar
05:27
and they couldn't reach the other string.
123
327800
3000
fakat digerine bir turlu ulasamiyorlar.
05:30
Still can't reach it.
124
330800
2000
Bu bir turlu olmuyor.
05:32
And, basically, none of them could solve it.
125
332800
3000
Ve dolayisiyla gelenlerin hic birisi bu soruya bir cozum bulamiyor.
05:35
You bring in a second group of people,
126
335800
3000
Bu kez baska bir grup geliyor,
05:38
and you say, "Oh, before we start,
127
338800
3000
ve diyorsunuz ki, "Evet, baslamdan once,
05:41
I got this box of candy, and I don't eat candy.
128
341800
3000
elimde bir kutu seker var, ancak ben seker yemiyorum.
05:44
Would you like the box of candy?"
129
344800
2000
Siz, bu bir kutu sekeri ister misiniz?"
05:46
And turns out they liked it, and it made them happy --
130
346800
3000
Ve anlasilan o ki, bu hoslarina gidiyor ve onlari mutlu ediyor
05:49
not very happy, but a little bit of happy.
131
349800
2000
cok mutlu degil, ama biraz da olsa mutlu.
05:51
And guess what -- they solved the problem.
132
351800
2000
Ve tahmin edin ne oldugunu- soruyu cozebiliyorlar.
05:53
And it turns out that when you're anxious
133
353800
3000
Durum su ki, sinirli oldugunuzda
05:56
you squirt neural transmitters in the brain, which focuses you
134
356800
3000
beynimizdeki asabiyet kanallari aktive oluyor, ve bu sizin
05:59
makes you depth-first.
135
359800
2000
konuyu derinlemesine ele almaniza neden oluyor,
06:01
And when you're happy -- what we call positive valence --
136
361800
3000
Ve mutlu oldugunuzda-- ki buna pozitif deger diyoruz--
06:04
you squirt dopamine into the prefrontal lobes,
137
364800
2000
beyninize dopamin salgilaniyor,
06:06
which makes you a breadth-first problem solver:
138
366800
2000
ve bu sizin konuyu yuzeysel olarak ele almaniza neden oluyor,
06:08
you're more susceptible to interruption; you do out-of-the-box thinking.
139
368800
3000
kesintilere daha duyarli bir hale geliyorsunuz ve kutunun disinda dusunuyorsunuz.
06:11
That's what brainstorming is about, right?
140
371800
3000
Iste bu yeni fikirler uretmenin yolu, oyle degil mi?
06:14
With brainstorming we make you happy, we play games,
141
374800
3000
Yeni fikirler uretmek sizi mutlu ediyor, oyunlar oynuyoruz,
06:17
and we say, "No criticism,"
142
377800
2000
ve diyoruz ki, "Elestirmek yok,"
06:19
and you get all these weird, neat ideas.
143
379800
2000
ve bu sekilde en ilginc ve guzel fikirler cikiyor ortaya.
06:21
But in fact, if that's how you always were you'd never get any work done
144
381800
3000
Ve aslina bakarsaniz, eger bu zaten sizin normal halinizse, bu demektir ki, siz asla bir isi bitiremeyeceksiniz
06:24
because you'd be working along and say, "Oh, I got a new way of doing it."
145
384800
3000
cunku, calisirken bir yandan da 'Bunu yapmanin yeni bir yolunu buldum." diyeceksiniz
06:27
So to get work done, you've got to set a deadline, right?
146
387800
4000
Isinizi bitirebilmek icin, kendinize bir zaman siniri tanimaniz lazim, degil mi?
06:31
You've got be anxious.
147
391800
2000
Tedirgin olmaniz lazim
06:33
The brain works differently
148
393800
2000
ki beyniniz farkli calissin
06:35
if you're happy. Things work better because you're more creative.
149
395800
3000
eger mutluysaniz, hersey daha iyi isler cunku siz daha yaraticisinizdir.
06:38
You get a little problem, you say, "Ah, I'll figure it out."
150
398800
3000
Kucuk bir sorun var, diyeceksiniz ki "Ben bunu hallederim"
06:41
No big deal.
151
401800
2000
Bunu yapmaya ne var ki
06:43
There's something I call the visceral level of processing, and there will be visceral-level design.
152
403800
3400
Benim duygusal duzey diye adlandirdigim bir sey var.
Biyoloji-- biyoloji sayesinde parlak renklerden hoslanmayi ogreniyoruz.
06:47
Biology -- we have co-adapted through biology to like bright colors.
153
407240
4000
Memelilerin ve maymunlarin, meyvelerden
06:51
That's especially good that mammals and primates like fruits
154
411240
4000
ve parlak bitkilerden hoslanmalari ozellikle iyi bir sey
06:55
and bright plants, because you eat the fruit
155
415240
2000
bu sayede tohumlari yayilabiliyorlar.
06:57
and you thereby spread the seed.
156
417240
2000
Beynimizin ici inanilmaz seylerle dolu.
06:59
There's an amazing amount of stuff that's built into the brain.
157
419240
3000
Aci tatlardan hoslanmiyoruz, yuksek sesten hoslanmiyoruz
07:02
We dislike bitter tastes, we dislike loud sounds,
158
422240
3000
sicaktan hoslanmiyoruz, soguktan hoslanmiyoruz.
07:05
we dislike hot temperatures, cold temperatures.
159
425240
2000
Azarlayici bir tondan hoslanmiyoruz, somurtkan bir yuzden hoslanmiyoruz,
07:07
We dislike scolding voices. We dislike frowning faces;
160
427240
4000
Biz simetrik yuzlerden hoslaniyoruz, vesaire, vesaire.
07:11
we like symmetrical faces, etc., etc.
161
431240
2000
Iste bu duygusal duzey
ve tasarim alaninda duygusal olani cesitli yollardan ifade edebilirsiniz,
07:15
So that's the visceral level.
162
435640
2000
07:17
In design, you can express visceral in lots of ways,
163
437640
3000
sectiginiz yazi tipiyle veya sicagi ifade etmek icin kirmizi rengini kullanarak, heyecan verici.
07:20
like the choice of type fonts and the red for hot, exciting.
164
440640
5000
Ya da 1963 marka Jaguar.
Aslinda adi bir araba, surekli bozuluyor,
07:25
Or the 1963 Jaguar:
165
445640
2000
07:27
It's actually a crummy car, falls apart all the time,
166
447640
3000
ama sahipleri ona bayiliyorlar.
Ve bu guzel sey-- Modern Sanatlar Muzesinde.
07:30
but the owners love it.
167
450640
2000
Bir su sisesi.
07:32
And it's beautiful -- it's in the Museum of Modern Art.
168
452640
2000
Onu sisesi icin satin aliyorsunuz, icindeki su icin degil.
07:34
A water bottle:
169
454640
2000
07:36
You buy it because of the bottle, not because of the water.
170
456640
3000
Ve insanlar suyu bitirdiklerinde, siseyi atmiyorlar
07:39
And when people are finished, they don't throw it away.
171
459640
3000
tutuyorlar-- tipki eski sarap siseleri gibi, dekor amacli
07:42
They keep it for -- you know, it's like the old wine bottles, you keep it for decoration
172
462640
3000
ya da belki yine icine su koymak icin, ki bu da yine sunu gosteriyor ki, su degil soz konusu olan.
07:45
or maybe fill it with water again, which proves it's not the water.
173
465640
3000
Soz konusu olan, edindigimiz duygusal tecrube.
07:48
It's all about the visceral experience.
174
468640
4000
Bahsedecegim orta duzey, davranis duzeyinden olusuyor
07:53
The middle level of processing is the behavioral level
175
473360
4000
ve bu aslinda bir cok isimizi yapip bitirdigimiz duzey.
Duygusal olan, bilincaltinda, onun farkinda degilsiniz
07:57
and that's actually where most of our stuff gets done.
176
477360
2000
Davranissal olan bilincaltinda, onun farkinda degilsiniz.
07:59
Visceral is subconscious, you're unaware of it.
177
479360
2000
08:01
Behavioral is subconscious, you're unaware of it.
178
481360
3000
Yaptigimiz bircok seyi bilincaltimizda yapiyoruz.
Sahne etrafinda yuruyorum, bacaklarimdaki kontrolu dusunmeden.
08:04
Almost everything we do is subconscious.
179
484360
2000
08:06
I'm walking around the stage -- I'm not attending to the control of my legs.
180
486360
4000
Bir cok sey yapiyorum, konusmamim cogu bilincaltindan,
08:10
I'm doing a lot; most of my talk is subconscious;
181
490360
3000
daha once defalarca denenmis ve dusunulmus.
Yaptimiz bircok sey bilincaltinda.
08:13
it has been rehearsed and thought about a lot.
182
493360
2000
Otomatik davranis--- ogrenilmis davranis bilincaltinda,
08:15
Most of what we do is subconscious.
183
495360
2000
08:17
Automatic behavior -- skilled behavior -- is subconscious,
184
497360
3000
davranissal bakimdan kontrol altina alinmis bir durumda.
Ve davranissal tasarim, herseyi kontrol altina aldigimiz hissi ile ilgili bir sey,
08:20
controlled by the behavioral side.
185
500360
2000
08:22
And behavioral design is all about feeling in control,
186
502360
4000
ayni zamanda kullanilabilirlik ve anlama gerektiyor,
08:26
which includes usability, understanding --
187
506360
3000
ve de duygu ve tesir.
Iste bu yuzden cok fonksiyonlu bicaklar bu kadar harika
08:29
but also the feel and heft.
188
509360
2000
Cok iyi bir dengeye sahipler ve oldukca keskinler,
08:31
That's why the Global knives are so neat.
189
511360
2000
Insan gercekten, kesme isini kontrol altina aldigi hissine kapiliyor.
08:33
They're so nicely balanced, so sharp,
190
513360
2000
Ya da ust performansli spor bir araba kullandiginizi dusunun,
08:35
that you really feel you're in control of the cutting.
191
515360
2000
08:37
Or, just driving a high-performance sports car
192
517360
3040
zor bir kulvarda,
08:40
over a demanding curb --
193
520440
2000
iste yine cevrenizi tamamen kontrol altina aldiginiz hissine kapiliyorsunuz.
08:42
again, feeling that you are in complete control of the environment.
194
522440
3000
Ya da sehvet uyandiran bir duygu.
08:45
Or the sensual feeling.
195
525440
2000
Bu bir Kohler dusu, bir caglayan dusu,
08:47
This is a Kohler shower, a waterfall shower,
196
527440
2000
ve aslinda alttaki butun bu yumrular, dus baslari.
08:49
and actually, all those knobs beneath are also showerheads.
197
529440
3000
size her taraftan su fiskirtacak
08:52
It will squirt you all around
198
532440
2000
ve dus almak saatlerinizi almayacak.
08:54
and you can stay in that shower for hours --
199
534440
2000
Ve tabi bu arada, bosuna da su harcanmamis olacak,
08:56
and not waste water, by the way,
200
536440
2000
ayni kirli suyu donusturuyor.
08:58
because it recirculates the same dirty water.
201
538440
2000
(Gulusmeler)
09:00
(Laughter)
202
540440
3000
Ya da bu-- bu gercekten buldugum harika bir caydanlik
09:03
Or this -- this is a really neat teapot I found
203
543440
2000
Chicago'daki The Four Seasons Otelinden.
09:05
at high tea at The Four Seasons Hotel in Chicago.
204
545440
4000
Yana yatik bir Ronnefeldt caydanligi.
09:09
It's a Ronnefeldt tilting teapot.
205
549440
2000
Alisageldigimiz bir caydanlik gibi
09:11
That's kind of what the teapot looks like
206
551440
2000
fakat kullanmak icin, onu arkaya yatirmaniz gerekiyor,
09:13
but the way you use it is you lay it on its back,
207
553440
4240
ve icine cay koyuyorsunuz,
sonra da su koyuyorsunuz
09:17
and you put tea in,
208
557720
2000
cunku su, cayin uzerine siziyor.
09:19
and then you fill it with water.
209
559720
2000
09:21
The water then seeps over the tea.
210
561720
3000
Ve cay caydanligin icinde, sag tarafta duruyor--
09:24
And the tea is sitting in this stuff to the right --
211
564720
3000
cay bu cizginin sag tarafinda.
Icinde kucuk bir cikinti var, cayi orada tutmak icin
09:27
the tea is to the right of this line.
212
567720
2000
ve suyla boyle dolduruyorsunuz.
09:29
There's a little ledge inside, so the tea is sitting there
213
569720
2000
Ve cay hazir oldugunda, veya hazir olamaya yakin, caydanligi egiyorsunuz.
09:31
and the water is filling it up like that.
214
571720
2000
09:33
And when the tea is ready, or almost ready, you tilt it.
215
573720
3000
Ve bu sayede cay kismen suyla kaplaniyor
09:36
And that means the tea is partially covered
216
576720
3000
bir yandan da demlenmeye devam ederken.
Ve cay oldugunda, caydanligi dikey konuma getiriyorsunuz,
09:39
while it completes the brewing.
217
579720
2000
ve simdi cay--hatirlayacak olursaniz-- bu cizginin uzerinde
09:41
And when it's finished, you put it vertically,
218
581720
2000
ve su sadece buraya kadar geliyor
09:43
and now the tea is -- you remember -- above this line
219
583720
2000
09:45
and the water only comes to here --
220
585720
3000
ve cayi disinda birakiyor
Ve tum bunlarin ustune, bir de sizinle iletisime geciyor,
09:48
and so it keeps the tea out.
221
588720
2000
duygunun yaptigi seyleri yapiyor.
09:50
On top of that, it communicates,
222
590720
2000
Duygu, harekete gecmek demek, gercekten, duygu harekete gecmek demek.
09:52
which is what emotion does.
223
592720
2000
09:54
Emotion is all about acting; emotion is really about acting.
224
594720
3000
Guvende olmak demek.
Bilgi dunyayi anlamak, duygu ise onu yorumlamak demek,
09:57
It's being safe in the world.
225
597720
2000
09:59
Cognition is about understanding the world, emotion is about interpreting it --
226
599720
4000
iyiyi, kotuyu, guvenli olani, tehlikeliyi adlandirabilmek
ve bizi harakete hazir bir hale getirmek demek. Iste bundan dolayi kaslarimiz kasiliyor ve gevsiyor.
10:03
saying good, bad, safe, dangerous,
227
603720
2000
10:05
and getting us ready to act, which is why the muscles tense or relax.
228
605720
3000
Ve iste bu yuzden bir baskasinin duygulari hakkinda da fikir sahibi olabiliyoruz,
10:08
And that's why we can tell the emotion of somebody else --
229
608720
4000
cunku kaslari, onlar bilincinde olmadan harakete geciyorlar,
yuz kaslarimiz haricinde, yuzumuzdeki kaslari duygularimizla zenginlestirmeyi ogrendik.
10:12
because their muscles are acting, subconsciously,
230
612720
2000
10:14
except that we've evolved to make the facial muscles really rich with emotion.
231
614720
6000
Bu durumda, takdir ederseniz ki, bunun da duygulari var,
cunku garsona isaret veriyor, "Baksana, isim bitti, Hadi-- dikelt beni."
10:20
Well, this has emotions if you like,
232
620720
2000
10:22
because it signals the waiter that, "Hey, I'm finished. See -- upright."
233
622720
4000
Ve garson gelebilir ve soyle diyebilir, "Biraz daha su ister misin?"
10:26
And the waiter can come by and say, "Would you like more water?"
234
626720
3000
Bu, bi sekilde harika. Ne muhtesem bir tasarim.
Ve bahsedecegim son duzey, yansitici duzey,
10:29
It's kind of neat. What a wonderful design.
235
629720
2000
10:31
And the third level is reflective,
236
631720
4000
buna, dilerseniz super ego da diyebiliriz,
10:35
which is, if you like the superego,
237
635720
4000
bu, beyinin ufak bir parcasindan olusuyor ve sizin yaptiklarinizi hic bir sekilde kontrol edemiyor,
10:39
it's a little part of the brain that has no control over what you do,
238
639720
3000
hic bir sekilde kontrol yok-- duyulari gormuyor,
10:42
no control over the -- doesn't see the senses,
239
642720
4000
kaslari kontrol etmiyor.
Her ne oluyorsa, gormezlikten geliyor.
10:46
doesn't control the muscles.
240
646720
2000
Bu kafanizin icindeki o kucuk ses.
10:48
It looks over what's going on.
241
648720
2000
sizi seyrediyor ve soyle diyor, "Bu iyi. Bu kotu."
10:50
It's that little voice in your head
242
650720
2000
veya "Niye oyle yapiyorsun? Anlamiyorum."
10:52
that's watching and saying, "That's good. That's bad."
243
652720
2000
O kafanizdaki kucuk ses, bilincinizin koltugu.
10:54
Or, "Why are you doing that? I don't understand."
244
654720
2000
Iste burda harika bir yansitici urun.
10:56
It's that little voice in your head that's the seat of consciousness.
245
656720
3480
Hummer kullanicilari soyle diyorlar, " Hayatimda bir cok arabam oldu
11:00
Here's a great reflective product.
246
660240
3000
her tarzdaki egzotik arabalardan,
11:03
Owners of the Hummer have said, "You know I've owned many cars in my life --
247
663240
4000
ama hic bir zaman bu kadar dikkat ceken bir arabam olmamisti."
11:07
all sorts of exotic cars,
248
667240
2000
Burada soz konusu olan imaj,
11:09
but never have I had a car that attracted so much attention."
249
669240
3000
araba degil.
Hatta, eger daha olumlu bir model pesindeyseniz,
11:13
It's about attention. It's about their image,
250
673840
5040
iste bu GM arabasi.
Ve bunu cevreye karsi duyarli oldugunuz icin alabilirsiniz
Ve siz bunu, cevreyi korumak icin satin alacaksiniz,
11:18
not about the car.
251
678920
2000
her ne kadar ilk serileri, gercekten pahali olacak olsada...
11:20
If you want a more positive model --
252
680920
2000
11:22
this is the GM car.
253
682920
2000
ve mukemmel olmasa da.
11:24
And the reason you might buy it now is because you care about the environment.
254
684920
2000
Bu da yansitici tarzda bir tasarim.
11:26
And you'll buy it to protect the environment,
255
686920
2000
Veya insanlari etkileyebileceginiz pahali bir saat,
11:28
even though the first few cars are going to be really expensive
256
688920
3000
insanlara "Aman tanrim, boyle bir saatin oldugunu bilmiyordum" dedirten cinsten.
11:31
and not perfected.
257
691920
2000
Buna zit bir ornek,
11:33
But that's reflective design as well.
258
693920
2000
tamamiyla davranissal bir saat,
11:35
Or an expensive watch, so you can impress people --
259
695920
2000
muhtamelen size az once gosterdigim 13,000 dolarlik saatten cok daha iyi calisiyor.
11:37
"Oh gee, I didn't know you had that watch."
260
697920
3000
Ama cirkin.
11:40
As opposed to this one,
261
700920
2000
Bu tam bir Don Norman saati.
11:42
which is a pure behavioral watch,
262
702920
2000
Ve guzel olan, kimi zaman duygularin birbiriyle celiskiye dusmesi,
11:44
which probably keeps better time than the $13,000 watch I just showed you.
263
704920
3000
dusme ihtimalinin yarattigi duygusal korku karsisinda
11:47
But it's ugly.
264
707920
2000
yansitici yaninizin "Tamam, tamam, guvendesin, guvendesin" demesi.
11:49
This is a clear Don Norman watch.
265
709920
2000
11:51
And what's neat is sometimes you pit one emotion against the other,
266
711920
3000
Eger bu eglence parki kirik dokuk olsaydi, hic bir zaman oraya gitmek istemezdiniz.
11:54
the visceral fear of falling
267
714920
3000
11:57
against the reflective state saying, "It's OK. It's OK. It's safe. It's safe."
268
717920
5000
Iste bu hep birseyi baska birseyin bastirmasinin sonucu.
Diger guzel olan sey.
12:02
If that amusement park were rusty and falling apart, you'd never go on the ride.
269
722920
4000
(Gulusmeler)
12:06
So, it's pitting one against the other.
270
726920
3000
Jake Cress iste bu mobilyaci,
ve o bu inanilmaz mobilya takimlarini yapiyor.
12:12
The other neat thing ...
271
732000
3000
Ve pençeleri olan bu sandalyesinde ise,
12:15
(Laughter)
272
735000
4000
zavallı ufak sandalye topunu düşürmüş,
ve kimse farketmeden geri almaya çalışıyor.
12:19
So Jake Cress is this furniture maker,
273
739000
3000
12:22
and he makes this unbelievable set of furniture.
274
742000
3000
Ve bunun güzel olan tarafı da şu ki; bu sizin hikayeyi nasil gordugunuze bagli.
12:25
And this is his chair with claw,
275
745000
2000
Ve duygu hakkinda güzel olan şey de bu iste.
12:27
and the poor little chair has lost its ball
276
747000
3000
Evet işte bu yeni ben.
12:30
and it's trying to get it back before anybody notices.
277
750000
3000
Bundan sonra sadece olumlu şeyler söyleyeceğim.
(Gülüşmeler)
12:34
And what's so neat about it is how you accept that story.
278
754000
4000
(AlkışIar)
12:38
And that's what's nice about emotion.
279
758000
3000
12:41
So that's the new me.
280
761000
2000
12:43
I'm only saying positive things from now on.
281
763000
2000
12:45
(Laughter)
282
765000
1000
12:46
(Applause)
283
766000
3000
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7