Michael Tilson Thomas: Music and emotion through time

661,225 views ・ 2012-05-07

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Timothy Covell Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Seguy Gencoglu Gözden geçirme: Merve Kılıç
00:16
Well when I was asked to do this TEDTalk, I was really chuckled,
1
16177
2363
Bu TED konuşmasını yapmam istendiğinde kendi kendime güldüm
00:18
because, you see, my father's name was Ted,
2
18540
3793
çünkü, babamın ismi Ted idi
00:22
and much of my life, especially my musical life,
3
22333
4014
ve hayatımın çoğu, özellikle müzik hayatım
00:26
is really a talk that I'm still having with him,
4
26347
3121
onunla hala yapmakta olduğum ya da
00:29
or the part of me that he continues to be.
5
29468
3748
onun bir parçam olmaya devam ettiği bir konuşma adeta.
00:33
Now Ted was a New Yorker, an all-around theater guy,
6
33216
3604
Ted New York'lu, yetenekli bir tiyatro sanatçısı,
00:36
and he was a self-taught illustrator and musician.
7
36820
4315
kendi kendini yetiştirmiş bir çizer ve müzisyendi.
00:41
He didn't read a note,
8
41135
1535
Nota okuyamazdı
00:42
and he was profoundly hearing impaired.
9
42670
2965
ve ciddi derecede işitme bozukluğu vardı.
00:45
Yet, he was my greatest teacher.
10
45635
3258
Buna rağmen, benim en iyi öğretmenimdi.
00:48
Because even through the squeaks of his hearing aids,
11
48893
3437
Çünkü, işitme cihazından çıkan cızırtıların arasında bile
00:52
his understanding of music was profound.
12
52330
3180
müzik anlayışı çok derindi.
00:55
And for him, it wasn't so much the way the music goes
13
55510
3381
Ve onun için müziğin nasıl olduğundan daha çok
00:58
as about what it witnesses and where it can take you.
14
58891
4196
neye tanıklık ettiği ve onu nerelere götürdüğü önemliydi.
01:03
And he did a painting of this experience,
15
63087
2617
Babam bu deneyimin bir resmini yaptı,
01:05
which he called "In the Realm of Music."
16
65704
3089
öyle ki ona "Müzik Diyarında" adını koydu.
01:08
Now Ted entered this realm every day by improvising
17
68793
6488
Ted bu diyara her gün doğaçlama yaparak giriyordu,
01:15
in a sort of Tin Pan Alley style like this.
18
75281
2781
biraz Tin Pan Alley tarzında şunun gibi bir doğaçlama.
01:18
(Music)
19
78062
6842
(Müzik)
01:24
But he was tough when it came to music.
20
84904
3354
Fakat, konu müzik olduğunda zor biriydi.
01:28
He said, "There are only two things that matter in music:
21
88258
2706
Şöyle derdi: "Müzik'te sadece iki şey önemlidir:
01:30
what and how.
22
90964
2213
Ne ve nasıl.
01:33
And the thing about classical music,
23
93177
3787
Ve klasik müzikle ilgili olan şey,
01:36
that what and how, it's inexhaustible."
24
96964
3328
bu ne ve nasıl bitip tükenmez bir şeydir."
01:40
That was his passion for the music.
25
100292
2168
Bu onun müziğe karşı olan bir tutkusuydu.
01:42
Both my parents really loved it.
26
102460
1857
Annem de babam da müziği çok severlerdi.
01:44
They didn't know all that much about it,
27
104317
2258
Müzik hakkında çok fazla bilgileri yoktu,
01:46
but they gave me the opportunity to discover it
28
106575
3727
ama bana müziği onlarla birlikte
01:50
together with them.
29
110302
1916
keşfetmem için fırsat verdiler.
01:52
And I think inspired by that memory,
30
112218
3212
Ve sanırım bu hatıradan esinlenerek,
01:55
it's been my desire to try and bring it
31
115430
2003
müziği denemek ve onu olabildiği kadar
01:57
to as many other people as I can,
32
117433
1045
01:58
sort of pass it on through whatever means.
33
118478
3574
çok insana ulaştırmak benim tutkum oldu,
mümkün olan her şekilde.
02:02
And how people get this music, how it comes into their lives,
34
122052
5010
İnsanlar müziği nasıl anlarlar, hayatlarına müzik nasıl girer
02:07
really fascinates me.
35
127062
1456
bu konu beni gerçekten etkiliyor.
02:08
One day in New York, I was on the street
36
128518
2257
Bir gün New York'ta, sokaktaydım evlerin önünde
02:10
and I saw some kids playing baseball between stoops and cars and fire hydrants.
37
130775
5405
arabalar, yangın vanaları arasında beyzbol oynayan çocukları gördüm.
02:16
And a tough, slouchy kid got up to bat,
38
136180
2701
Kavgacı, uyuz bir çocuk
02:18
and he took a swing and really connected.
39
138881
2704
kalkıp iyice odaklanarak topa vurmayı denedi.
02:21
And he watched the ball fly for a second,
40
141585
1702
Topun uçuşunu bir saniye kadar seyretti
02:23
and then he went, "Dah dadaratatatah.
41
143287
3404
ve şöyle dedi: "Dah dadaratata
02:26
Brah dada dadadadah."
42
146691
3486
Brah dada dadadadah."
02:30
And he ran around the bases.
43
150177
1833
Ve saha kenarında koştu.
02:32
And I thought, go figure.
44
152010
2735
Dedim şimdi anla anlayabilirsen
02:34
How did this piece of 18th century Austrian aristocratic entertainment
45
154745
5081
Nasıl oldu da 18'inci yüzyılda Avusturya'ya özgü soylu bir eğlence
02:39
turn into the victory crow of this New York kid?
46
159826
4672
New York'lu bu çocuğun böyle zafer çığlığına dönüştü?
02:44
How was that passed on? How did he get to hear Mozart?
47
164498
4402
Bu nasıl aktarıldı? Bu çocuk Mozart'ı nasıl duydu?
02:48
Well when it comes to classical music,
48
168900
1921
Söz konusu klasik müzik olunca
02:50
there's an awful lot to pass on,
49
170821
2256
aktarılacak çok şey var,
02:53
much more than Mozart, Beethoven or Tchiakovsky.
50
173077
3737
Mozart, Beethoven ya da Tchiakovsky'den çok daha fazla şey.
02:56
Because classical music
51
176814
1612
Çünkü klasik müzik
02:58
is an unbroken living tradition
52
178426
3417
1000 yıldan daha eski
03:01
that goes back over 1,000 years.
53
181843
3250
bozulmamış, canlı bir gelenektir.
03:05
And every one of those years
54
185093
2044
Ve geçen o her bir yılın,
03:07
has had something unique and powerful to say to us
55
187137
3498
canlı olmanın ne demek olduğunu bize anlatacak
03:10
about what it's like to be alive.
56
190635
3225
güçlü ve eşsiz bir özelliği vardır.
03:13
Now the raw material of it, of course,
57
193860
2559
Şimdi, elbette bunun hammaddesi
03:16
is just the music of everyday life.
58
196419
1716
günlük hayattaki müziktir.
03:18
It's all the anthems and dance crazes
59
198135
3033
Bütün milli marşlar ve dans çılgınlıkları,
03:21
and ballads and marches.
60
201168
1735
03:22
But what classical music does
61
202903
2690
türküler ve marşlar.
Fakat klasik müziğin yaptığı şey;
03:25
is to distill all of these musics down,
62
205593
4860
tüm bu müzikleri damıtarak,
03:30
to condense them to their absolute essence,
63
210453
3686
mutlak özlerine yoğunlaştırmak
03:34
and from that essence create a new language,
64
214139
3288
ve her bir özden yeni bir dil yaratmak,
03:37
a language that speaks very lovingly and unflinchingly
65
217427
5485
bu öyle bir dil ki sevgi dolu ve cesurca
03:42
about who we really are.
66
222912
2100
bize gerçekten kim olduğumuzu söyleyen.
03:45
It's a language that's still evolving.
67
225012
2844
Bu hala gelişmekte olan bir dil.
03:47
Now over the centuries it grew into the big pieces we always think of,
68
227856
3571
Şimdi bu, yüzyıllarca düşündüğümüz büyük besteler haline geldi,
03:51
like concertos and symphonies,
69
231427
3000
konçertolar ve senfoniler gibi
03:54
but even the most ambitious masterpiece
70
234427
3331
fakat en hırslı bir başyapıtın bile
03:57
can have as its central mission
71
237758
2419
ana görevi, sizi hassas ve kişisel bir anınıza
04:00
to bring you back to a fragile and personal moment --
72
240177
4500
geri götürmek olabilir.
04:04
like this one from the Beethoven Violin Concerto.
73
244677
3208
Beethoven'ın Keman Konçerto'sundaki gibi.
04:07
(Music)
74
247885
22386
(Müzik)
04:30
It's so simple, so evocative.
75
270271
5984
Bu çok basit, çok anımsatıcı bir parça.
04:36
So many emotions seem to be inside of it.
76
276255
2860
Pek çok duyguyu içinde barındırıyor gibi.
04:39
Yet, of course, like all music,
77
279115
1728
Fakat elbette, her müzikte olduğu gibi
04:40
it's essentially not about anything.
78
280843
2459
özünde bir şeyle ilgisi yok.
04:43
It's just a design of pitches and silence and time.
79
283302
3783
Sadece perdelerin, sessizliğin ve zamanın bir tasarımı bu.
04:47
And the pitches, the notes, as you know, are just vibrations.
80
287085
4092
Ve perdeler, notalar bildiğiniz gibi sadece titreşimler.
04:51
They're locations in the spectrum of sound.
81
291177
2953
Sesin belirli bir aralığındaki konumlardır.
04:54
And whether we call them 440 per second, A,
82
294130
4101
Ve ister saniyede 440, La diyelim
04:58
or 3,729, B flat -- trust me, that's right --
83
298231
6718
ya da 3729, si bemol, -ki inanın bana, bu doğru--
05:04
they're just phenomena.
84
304949
4096
bunların hepsi olağanüstüdür.
05:09
But the way we react to different combinations of these phenomena
85
309045
3757
Ancak, bu olağanüstü şeylerin farklı birleşimlerine
05:12
is complex and emotional and not totally understood.
86
312802
3794
tepkimiz karmaşık, duygusal ve tam olarak anlaşılmazdır.
05:16
And the way we react to them has changed radically over the centuries,
87
316596
3831
Ve bunlara tepkimiz yüzyıllar boyunca köklü bir şekilde değişti,
05:20
as have our preferences for them.
88
320427
2375
tıpkı onlara olan tercihlerimizin değişiyor olması gibi.
05:22
So for example, in the 11th century,
89
322802
3291
Örneğin, 11'inci yüzyılda
05:26
people liked pieces that ended like this.
90
326093
3840
insanlar şu şekilde biten parçaları sevmişlerdi.
05:29
(Music)
91
329933
11733
(Müzik)
05:41
And in the 17th century, it was more like this.
92
341666
5156
Ve 17'nci yüzyılda, bu daha çok şu şekildeydi.
05:46
(Music)
93
346822
5438
(Müzik)
05:52
And in the 21st century ...
94
352260
3842
Ve 21'inci yüzyılda...
05:56
(Music)
95
356102
7408
(Müzik)
06:03
Now your 21st century ears are quite happy with this last chord,
96
363510
5319
Şu an 21'inci yüzyıl kulaklarınız bu son akor ile daha mutlular,
06:08
even though a while back it would have puzzled or annoyed you
97
368829
3473
her ne kadar yakın zaman önce sizi şaşırtmış ya da sinir etmiş
06:12
or sent some of you running from the room.
98
372302
1500
ya da bazılarınızı odadan kaçırtmış olsa bile.
06:13
And the reason you like it
99
373802
1416
06:15
is because you've inherited, whether you knew it or not,
100
375218
2488
Hoşlanma sebebiniz ise
bilerek ya da bilmeyerek miras olarak aldığınız
06:17
centuries-worth of changes
101
377706
2554
yüzyıllara bedel
06:20
in musical theory, practice and fashion.
102
380260
3500
müzik teorisi, pratiği ve tarzındaki değişiklikler.
06:23
And in classical music we can follow these changes very, very accurately
103
383760
5090
Ve klasik müzikte bu değişiklikleri çok kesin olarak takip edebiliriz
06:28
because of the music's powerful silent partner,
104
388850
3983
müziğin güçlü sessiz partneri,
06:32
the way it's been passed on: notation.
105
392833
3629
onun aktarılma şekli: notasyon sayesinde.
06:36
Now the impulse to notate,
106
396462
1965
Şimdi, nota yazmadaki istek
06:38
or, more exactly I should say, encode music
107
398427
2791
ya da müzik kodlama desem daha doğru olur,
06:41
has been with us for a very long time.
108
401218
3058
çok uzun süredir bizimle birlikte.
06:44
In 200 B.C., a man named Sekulos
109
404276
3901
Milattan önce 200 yılında, Sekulos adında bir adam
06:48
wrote this song for his departed wife
110
408177
2950
ölmüş karısı için bu şarkıyı yazmış
06:51
and inscribed it on her gravestone
111
411127
1591
ve mezar taşına Yunanlıların
06:52
in the notational system of the Greeks.
112
412718
2625
notalama sistemiyle kazımış.
06:55
(Music)
113
415343
27375
(Müzik)
07:22
And a thousand years later,
114
442718
2417
Ve bin yıl sonra,
07:25
this impulse to notate took an entirely different form.
115
445135
4010
bu notalama isteği tamamen farklı bir şekle dönüştü.
07:29
And you can see how this happened
116
449145
1365
07:30
in these excerpts from the Christmas mass "Puer Natus est nobis,"
117
450510
6583
Ve bunun nasıl olduğunu
"Puer Natus est nobis" ismindeki Noel ayini alıntılarında görebilirsiniz.
07:37
"For Us is Born."
118
457093
2375
"Bizim İçin Doğan."
07:39
(Music)
119
459468
4633
(Müzik)
07:44
In the 10th century, little squiggles were used
120
464101
2242
10'uncu yüzyılda melodinin genel şeklini belirtmek için
07:46
just to indicate the general shape of the tune.
121
466343
3042
kısa ve eğri çizgiler kullanılmıştı.
07:49
And in the 12th century, a line was drawn, like a musical horizon line,
122
469385
7042
Ve 12'nci yüzyılda bir çizgi çizildi, müzikal yatay çizgi,
07:56
to better pinpoint the pitch's location.
123
476427
3578
perdenin yerini daha iyi belirleyebilmek için.
08:00
And then in the 13th century, more lines and new shapes of notes
124
480005
8330
Ve sonra 13'üncü yüzyılda, daha çok çizgilere ve yeni şekillere
08:08
locked in the concept of the tune exactly,
125
488350
3618
sahip notalar melodi kavramını tamamen oluşturdu
08:11
and that led to the kind of notation we have today.
126
491968
2667
ve bugün sahip olduğumuz nota sistemine yol açtı.
08:14
Well notation not only passed the music on,
127
494635
3671
Nota sistemi sadece müziğin aktarılmasını sağlamadı,
08:18
notating and encoding the music changed its priorities entirely,
128
498306
4681
notalama ve müziği kodlama onun önceliklerini de
08:22
because it enabled the musicians
129
502987
1956
tamamen değiştirdi çünkü bu durum müzisyenlerin
08:24
to imagine music on a much vaster scale.
130
504943
3656
müziği daha geniş bir ölçekte hayal etmelerine olanak sağladı.
08:28
Now inspired moves of improvisation
131
508599
3328
Şimdi, doğaçlamanın ilhamlı adımları kaydedilebilir,
08:31
could be recorded, saved, considered, prioritized,
132
511927
4000
saklanabilir, düşünülebilir, önceliklendirilebilir,
08:35
made into intricate designs.
133
515927
2541
karmaşık tasarımlar haline getirilebilir.
08:38
And from this moment, classical music became
134
518468
3240
Ve bu andan itibaren, klasik müzik
08:41
what it most essentially is,
135
521708
2594
özünde olan şeye dönüştü,
08:44
a dialogue between the two powerful sides of our nature:
136
524302
5041
doğamızın iki güçlü yönü arasındaki bir diyaloğa:
08:49
instinct and intelligence.
137
529343
2375
içgüdü ve zeka.
08:51
And there began to be a real difference at this point
138
531718
3375
Ve bu noktada doğaçlama sanatı ile
08:55
between the art of improvisation
139
535093
2917
beste yapma sanatı arasında
08:58
and the art of composition.
140
538010
1408
gerçek bir fark oluşmaya başladı.
08:59
Now an improviser senses and plays the next cool move,
141
539418
4517
Şimdi doğaçlama yapan kişi bir sonraki iyi adımı hisseder
09:03
but a composer is considering all possible moves,
142
543935
3617
ve oynar fakat bir besteci tüm olası adımları göz önünde bulundurur,
09:07
testing them out, prioritizing them out,
143
547552
3319
onları test eder, öncelik sırasına koyar,
09:10
until he sees how they can form a powerful and coherent design
144
550871
4472
ta ki tüm bunların nihai ve kalıcı güzelliğin
güçlü ve uyumlu bir tasarımı oluşturduğunu görene kadar.
09:15
of ultimate and enduring coolness.
145
555343
4407
09:19
Now some of the greatest composers, like Bach,
146
559750
1552
Şimdi, en büyük bestecilerden bazıları örneğin Bach,
09:21
were combinations of these two things.
147
561302
2229
bu iki şeyin birleşimleriydi.
09:23
Bach was like a great improviser with a mind of a chess master.
148
563531
4285
Bach bir satranç ustasının aklıyla doğaçlama yapan büyük bir sanatçıydı.
09:27
Mozart was the same way.
149
567816
1944
Mozart da aynı şekilde.
09:29
But every musician strikes a different balance
150
569760
3246
Fakat her müzisyen inanç ve mantık, içgüdü ve zeka
09:33
between faith and reason, instinct and intelligence.
151
573006
3796
arasında farklı bir denge kurar.
09:36
And every musical era had different priorities of these things,
152
576802
4908
Ve her müzikal çağın bu seyler için farklı öncelikleri vardı,
09:41
different things to pass on, different 'whats' and 'hows'.
153
581710
3967
aktarılacak farklı şeyler, farklı 'ne'ler ve 'nasıl'lar.
09:45
So in the first eight centuries or so of this tradition
154
585677
4568
Yani, bu geleneğin ilk sekiz yüzyılı kadar sürede
09:50
the big 'what' was to praise God.
155
590245
2848
en büyük 'ne' Tanrı'yı yüceltmekti.
09:53
And by the 1400s, music was being written
156
593093
2625
1400'lü yıllara kadar, müzik
09:55
that tried to mirror God's mind
157
595718
4084
gece gökyüzünün şeklinden de görülebileceği gibi
09:59
as could be seen in the design of the night sky.
158
599802
3916
Tanrı'nın zihnini yansıtmaya çalışmak için yazılıyordu.
10:03
The 'how' was a style called polyphony,
159
603718
3292
'Nasıl' ise polifonik denilen bir tarzdı,
10:07
music of many independently moving voices
160
607010
3750
birbirinden bağımsız hareketli pek çok sesin müziği,
10:10
that suggested the way the planets seemed to move
161
610760
2708
ki o Ptolemy'nin yer merkezli evrenindeki
10:13
in Ptolemy's geocentric universe.
162
613468
2629
gezegenlerin hareket ettikleri hissini veren.
10:16
This was truly the music of the spheres.
163
616097
3786
Bu gerçekten kürenin müziğiydi.
10:19
(Music)
164
619883
29294
(Müzik)
10:49
This is the kind of music that Leonardo DaVinci would have known.
165
649177
5250
Bu Leonardo DaVinci'nin bilmiş olabileceği bir müzik türüdür.
10:54
And perhaps its tremendous intellectual perfection and serenity
166
654427
3598
Ve muhtemelen müziğin müthiş entellektüel mükemmelliği ve sakinliği
10:58
meant that something new had to happen --
167
658025
2860
yeni bir şeyin olması gerektiği anlamına geliyordu --
11:00
a radical new move, which in 1600 is what did happen.
168
660885
4125
yeni köklü bir hareket, ki 1600 yılında bu gerçekleşti.
11:05
(Music) Singer: Ah, bitter blow!
169
665010
6833
(Müzik) Şarkıcı: Ah, acı vuruş!
11:11
Ah, wicked, cruel fate!
170
671843
4792
Ah, kötü, zalim kader!
11:16
Ah, baleful stars!
171
676635
6917
Ah, uğursuz yıldızlar!
11:23
Ah, avaricious heaven!
172
683552
6958
Ah, aç gözlü gökyüzü!
11:30
MTT: This, of course, was the birth of opera,
173
690510
3708
MTT: Bu, elbette Opera'nın doğuşuydu,
11:34
and its development put music on a radical new course.
174
694218
2612
ve gelişmesi müziği köklü yeni bir yöne koydu.
11:36
The what now was not to mirror the mind of God,
175
696830
4340
'Ne' ise şimdi Tanrı'nın zihnini yansıtmak için değil,
11:41
but to follow the emotion turbulence of man.
176
701185
2950
insanın duygu karmaşasını takip etmek içindi.
11:44
And the how was harmony,
177
704135
3292
Ve 'nasıl' ise armoniydi,
11:47
stacking up the pitches to form chords.
178
707427
3291
akorları oluşturmak için ses perdelerini yığıyordu.
11:50
And the chords, it turned out,
179
710718
1750
Ve akorlar, anlaşıldı ki
11:52
were capable of representing incredible varieties of emotions.
180
712468
4084
olağanüstü çeşitli duyguları temsil edebiliyorlardı.
11:56
And the basic chords were the ones we still have with us,
181
716552
4799
Temel akorlar hâlâ bizimle,
12:01
the triads,
182
721351
1261
12:02
either the major one,
183
722612
3259
triad'lar
ya majör olan
12:05
which we think is happy,
184
725871
4608
-mutlu olduğunu düşündüğümüz,
12:10
or the minor one,
185
730479
3345
ya da minör olan
12:13
which we perceive as sad.
186
733824
3936
-hüzünlü olarak algıladığımız.
12:17
But what's the actual difference between these two chords?
187
737760
3269
Fakat, bu iki akor arasındaki gerçek fark nedir?
12:21
It's just these two notes in the middle.
188
741029
2237
Fark sadece ortadaki iki nota.
12:23
It's either E natural,
189
743266
2965
Ya Mi naturel,
12:26
and 659 vibrations per second,
190
746231
4700
saniyede 659 titreşim
12:30
or E flat, at 622.
191
750947
4688
ya da Mi bemol, 622.
12:35
So the big difference between human happiness and sadness?
192
755635
5625
Peki, insan mutluluğu ve hüznü arasındaki büyük fark bu mudur?
12:41
37 freakin' vibrations.
193
761260
2750
37 çılgın titreşim.
12:44
So you can see in a system like this
194
764010
3917
Bu gibi bir sistemde anlayabileceğiniz gibi
12:47
there was enormous subtle potential
195
767927
2029
insan duygularını yansıtmanın
12:49
of representing human emotions.
196
769956
1875
muazzam incelikli gücü var.
12:51
And in fact, as man began to understand more
197
771831
3733
Ve aslına bakarsanız, insanoğlu karmaşık ve kararsız doğasını
12:55
his complex and ambivalent nature,
198
775564
2163
daha fazla anlamaya başladığında,
12:57
harmony grew more complex to reflect it.
199
777727
2658
armoni, bunu yansıtmak için daha karmaşık hale geldi.
13:00
Turns out it was capable of expressing emotions
200
780385
4059
Anlaşılıyor ki müzik, sözcüklerin ötesinde
13:04
beyond the ability of words.
201
784444
1733
duygularımızı ifade edebilirdi.
13:06
Now with all this possibility,
202
786177
3333
Şimdi, tüm bu olasılıkla
13:09
classical music really took off.
203
789510
4083
klasik müzik cidden popüler olmaya başladı.
13:13
It's the time in which the big forms began to arise.
204
793593
3396
Bu büyük formların oluşmaya başladığı bir zamandı.
13:16
And the effects of technology began to be felt also,
205
796989
4604
Aynı zamanda teknolojinin etkileri de hissedilmeye başlandı
13:21
because printing put music, the scores, the codebooks of music,
206
801593
4436
çünkü matbaacılık müziği, notalara geçirmeyi,
müziğin kod çizelgelerini her yerde müzisyenlerin eline verdi.
13:26
into the hands of performers everywhere.
207
806029
2010
13:28
And new and improved instruments
208
808039
2221
Yeni ve gelişmiş enstrümanlar
13:30
made the age of the virtuoso possible.
209
810260
3292
virtüöz çağını mümkün hale getirdi.
13:33
This is when those big forms arose --
210
813552
3250
Bu büyük formların ortaya çıktığı zamandı --
13:36
the symphonies, the sonatas, the concertos.
211
816802
3119
senfoniler, sonatalar, konçertolar.
13:39
And in these big architectures of time,
212
819921
4006
Ve zamanın büyük mimarları;
13:43
composers like Beethoven could share the insights of a lifetime.
213
823927
5708
Beethoven gibi besteciler bir ömrün anlayışlarını paylaşabildiler.
13:49
A piece like Beethoven's Fifth
214
829635
2460
Beethoven'ın Beşinci Senfonisi gibi bir parça
13:52
basically witnessing how it was possible
215
832095
4358
esasında Beethoven'ın yarım saat boyunca
13:56
for him to go from sorrow and anger,
216
836453
5517
keder ve öfkeden
14:01
over the course of a half an hour,
217
841970
3707
nasıl sevince doğru
14:05
step by exacting step of his route,
218
845677
3791
adım adım yolunu çevirmesinin
14:09
to the moment when he could make it across to joy.
219
849468
4340
mümkün olduğuna tanıklık ediyor.
14:13
(Music)
220
853808
22494
(Müzik)
14:36
And it turned out the symphony could be used for more complex issues,
221
876302
5041
Ve anlaşıldı ki, senfoni daha karmaşık konular için
14:41
like gripping ones of culture,
222
881343
2627
kullanılabilirdi; kültürde merak edilenler gibi
14:43
such as nationalism or quest for freedom
223
883970
2748
örneğin, milliyetçilik ya da özgürlük arayışı
14:46
or the frontiers of sensuality.
224
886718
3871
veya duygusallığın sınırları.
14:50
But whatever direction the music took,
225
890589
3771
Ancak, müzik hangi yönü aldıysa
14:54
one thing until recently was always the same,
226
894360
2538
yakın zamana kadar bir şey hep aynıydı
14:56
and that was when the musicians stopped playing,
227
896898
3029
bu da müzisyenler çalmayı bıraktıklarında
14:59
the music stopped.
228
899927
2375
müziğin durmasıydı.
15:02
Now this moment so fascinates me.
229
902302
3363
Bu an beni çok etkiler.
15:05
I find it such a profound one.
230
905665
1911
Bunun çok önemli olduğunu düşünürüm.
15:07
What happens when the music stops?
231
907576
1367
15:08
Where does it go? What's left?
232
908943
3442
Müzik durduğunda ne olur?
Müzik nereye gider? Geriye ondan ne kalır?
15:12
What sticks with people in the audience at the end of a performance?
233
912385
3288
Bir gösteri sonunda seyircilerden ayrılmayan şey ne olur?
15:15
Is it a melody or a rhythm
234
915673
1772
15:17
or a mood or an attitude?
235
917445
2780
Bir melodi ya da ritim mi?
ya da bir ruh hali veya tavır mı?
15:20
And how might that change their lives?
236
920225
2269
Bu nasıl insanların hayatını değiştirir?
15:22
To me this is the intimate, personal side of music.
237
922494
3933
Bence, bu müziğin samimi, kişisel olan yönü.
15:26
It's the passing on part. It's the 'why' part of it.
238
926427
4541
Aktarılan bölümüdür. 'Niçin' yönüdür bu.
15:30
And to me that's the most essential of all.
239
930968
3258
Ve bana göre, hepsinden önemlisi bu.
15:34
Mostly it's been a person-to-person thing,
240
934226
3959
Bu çoğunlukla insandan insana olan bir şeydir,
15:38
a teacher-student, performer-audience thing,
241
938185
2607
bir öğretmen-öğrenci, müzisyen-seyirci gibi
15:40
and then around 1880 came this new technology
242
940792
2777
ve 1880'lerde yeni bir teknoloji geldi; önce mekanik olarak,
15:43
that first mechanically then through analogs then digitally
243
943569
2691
ardından analoglar sayesinde, sonra dijital olarak
15:46
created a new and miraculous way of passing things on,
244
946260
4287
yeni ve gizemli bir şekilde bir şeylerin aktarılmasını sağladı,
15:50
albeit an impersonal one.
245
950547
1788
kişisel bir şey olmamasına rağmen.
15:52
People could now hear music all the time,
246
952335
3717
İnsanlar artık her zaman müzik dinleyebiliyorlardı
15:56
even though it wasn't necessary
247
956052
875
15:56
for them to play an instrument, read music or even go to concerts.
248
956927
4541
her ne kadar bir enstrüman çalmak, nota okumak ya da
konserlere gitmek için neden kalmamış olsa bile.
16:01
And technology democratized music by making everything available.
249
961468
5304
Teknoloji her şeyi erişilir kılarak müziği demokratikleştirdi.
16:06
It spearheaded a cultural revolution
250
966772
1761
Kültürel devrime öncülük etti
16:08
in which artists like Caruso and Bessie Smith were on the same footing.
251
968533
4860
ki orada Caruso ve Bessie Smith gibi sanatçılar eşit koşullardaydı.
16:13
And technology pushed composers to tremendous extremes,
252
973393
3921
Ve teknoloji bestecileri en uç noktalara zorladı,
16:17
using computers and synthesizers
253
977314
1700
bilgisayarları ve sentezleyicileri kullanarak
16:19
to create works of intellectually impenetrable complexity
254
979014
2919
sanatçıların ve seyircilerin imkanlarının ötesinde
16:21
beyond the means of performers and audiences.
255
981933
4535
akıl ile anlaşılamaz zorluktaki eserleri yapmaları için.
16:26
At the same time technology,
256
986468
2500
Aynı zamanda teknoloji,
16:28
by taking over the role that notation had always played,
257
988968
3292
notaların her zaman oynadığı rolü ele geçirerek
16:32
shifted the balance within music between instinct and intelligence
258
992260
4542
içgüdü ile akıl arasındaki dengenin yönünü
16:36
way over to the instinctive side.
259
996802
3291
olduğu gibi içgüdüsel tarafa değiştirdi.
16:40
The culture in which we live now
260
1000093
1890
16:41
is awash with music of improvisation
261
1001983
3069
Şu an içinde yaşadığımız kültür,
doğaçlamanın müziği ile dolu
16:45
that's been sliced, diced, layered
262
1005052
1625
dilimlenen, küp küp doğranılan, kat kat kesilen
16:46
and, God knows, distributed and sold.
263
1006677
3750
ve kim bilir dağıtılan ve satılan.
16:50
What's the long-term effect of this on us or on music?
264
1010427
3287
Bunun bizim ya da müziğin üzerindeki uzun vadeli etkisi nedir?
16:53
Nobody knows.
265
1013714
1007
16:54
The question remains: What happens when the music stops?
266
1014721
3722
Kimse bilmiyor.
Geriye şu soru kalıyor: Müzik durduğu zaman ne olur?
16:58
What sticks with people?
267
1018443
1951
İnsanlarla beraber kalan şey nedir?
17:00
Now that we have unlimited access to music, what does stick with us?
268
1020425
3952
Müziğe sınırsızca erişebiliyorsak, bizi bırakmayan şey ne?
17:04
Well let me show you a story of what I mean
269
1024377
2420
Pekala, size bir hikaye ile "bizi bırakmayan"
17:06
by "really sticking with us."
270
1026797
1792
derken ne kastettiğimi göstereyim.
17:08
I was visiting a cousin of mine in an old age home,
271
1028589
3088
Bir huzurevindeki kuzenimi ziyaret ediyordum.
17:11
and I spied a very shaky old man
272
1031677
3335
Yürüme cihazı üzerinde odanın bir tarafından diğerine ilerleyen
17:15
making his way across the room on a walker.
273
1035012
2277
zayıf, çok yaşlı bir adamı gözetledim.
17:17
He came over to a piano that was there,
274
1037289
2516
Orada bulunan piyanonun başına geldi,
17:19
and he balanced himself and began playing something like this.
275
1039805
4330
dengesini kurdu ve şöyle bir şey çalmaya başladı.
17:24
(Music)
276
1044135
4535
(Müzik)
17:28
And he said something like, "Me ... boy ... symphony ... Beethoven."
277
1048670
8863
Ve şöyle bir şeyler söyledi, "Ben...delikanlı...senfoni...Beethoven."
17:37
And I suddenly got it,
278
1057533
1552
Ve birden anladım,
17:39
and I said, "Friend, by any chance are you trying to play this?"
279
1059085
2920
dedim ki: "Dostum, bunu çalmaya çalışıyor olabilir misin?"
17:42
(Music)
280
1062005
4951
(Müzik)
17:46
And he said, "Yes, yes. I was a little boy.
281
1066956
2429
Ve o da dedi ki, "Evet, evet. Küçük bir çocuktum.
17:49
The symphony: Isaac Stern, the concerto, I heard it."
282
1069385
4596
Senfoni: Isaac Stern, konçerto, duymuştum."
17:53
And I thought, my God,
283
1073981
1683
17:55
how much must this music mean to this man
284
1075664
2846
Ve düşündüm, Tanrım
bu müzik bu adama ne kadar çok şey ifade ediyor olmalı ki
17:58
that he would get himself out of his bed, across the room
285
1078510
4117
hafızasında müziği tekrar yakalamak için
18:02
to recover the memory of this music
286
1082627
3300
yatağından fırlayıp, odayı aşabiliyor
18:05
that, after everything else in his life is sloughing away,
287
1085927
2908
hayatındaki başka her şey kaybolup giderken bile
18:08
still means so much to him?
288
1088835
2258
müzik hala ona çok şey mi ifade ediyor?
18:11
Well, that's why I take every performance so seriously,
289
1091093
3923
İşte bu nedenle, her gösterimi oldukça ciddiye alırım
18:15
why it matters to me so much.
290
1095016
1750
bu benim için çok önemlidir.
18:16
I never know who might be there, who might be absorbing it
291
1096766
3452
Kimin orada olacağını, kimin anlayacağını
18:20
and what will happen to it in their life.
292
1100218
1750
ve hayatlarında onlara ne olacağını asla bilemem.
18:21
But now I'm excited that there's more chance than ever before possible
293
1101968
5087
Fakat, artık bu müziği paylaşmanın her zamankinden
daha fazla imkanı olduğu için heyecanlıyım.
18:27
of sharing this music.
294
1107055
1330
18:28
That's what drives my interest in projects
295
1108385
1746
Projelere ilgimin olmasını sağlayan şey bu;
18:30
like the TV series "Keeping Score" with the San Francisco Symphony
296
1110131
3379
örneğin, San Francisco Senfoni ile gerçekleşen
18:33
that looks at the backstories of music,
297
1113510
2567
müziğin arka planlarına değinen TV dizisi "Keeping Score"
18:36
and working with the young musicians at the New World Symphony
298
1116077
3177
ve New World Senfoni'deki genç müzisyenlerle çalıştığım
18:39
on projects that explore the potential
299
1119254
1594
18:40
of the new performing arts centers
300
1120848
3506
eğlence ve eğitim amaçlı, yeni gösteri merkezleri
oluşturma fırsatlarını araştıran projeler gibi.
18:44
for both entertainment and education.
301
1124354
2374
18:46
And of course, the New World Symphony
302
1126728
1967
Ve tabii ki de, New World Senfoni
18:48
led to the YouTube Symphony and projects on the internet
303
1128695
3648
tüm dünyadan müzisyenlere ve seyircilere ulaşmamı sağlayan
18:52
that reach out to musicians and audiences all over the world.
304
1132343
3004
Youtube Senfoni'nin ve internet projelerinin oluşmasını sağladı.
18:55
And the exciting thing is all this is just a prototype.
305
1135347
4780
Asıl heyecan verici şey ise tüm bunların bir ilk model olması.
19:00
There's just a role here for so many people --
306
1140127
2238
Burada pek çok insan için bir rol var --
19:02
teachers, parents, performers --
307
1142381
2796
öğretmenler, ebeveynler, sanatçılar --
19:05
to be explorers together.
308
1145177
2860
birlikte keşfeden olmak için.
19:08
Sure, the big events attract a lot of attention,
309
1148037
2785
Tabii ki büyük etkinlikler dikkati çok çeker
19:10
but what really matters is what goes on every single day.
310
1150822
3480
fakat asıl önemli olan şey, günbegün ilerleyen şeydir.
19:14
We need your perspectives, your curiosity, your voices.
311
1154302
4470
Bakış açınıza, merakınıza, düşüncelerinize ihtiyacımız var.
19:18
And it excites me now to meet people
312
1158772
3090
Yürüyüşe çıkanlar, aşçılar,
19:21
who are hikers, chefs, code writers, taxi drivers,
313
1161862
3098
kod yazanlar, taksi şoförleri gibi
19:24
people I never would have guessed who loved the music
314
1164960
2765
müziği sevdiklerini ve bunu başkalarına aktardıklarını asla
19:27
and who are passing it on.
315
1167725
1115
tahmin edemeyeceğim insanlarla karşılaşmak beni heyecanlandırır.
19:28
You don't need to worry about knowing anything.
316
1168840
3741
Bir şey bilmek konusunda endişelenmenize gerek yok.
19:32
If you're curious, if you have a capacity for wonder, if you're alive,
317
1172581
3762
Eğer meraklıysanız, merak etme kapasiteniz varsa, eğer yaşıyorsanız
19:36
you know all that you need to know.
318
1176343
3060
işte o zaman bilmeniz gereken her şeyi biliyorsunuzdur.
19:39
You can start anywhere. Ramble a bit.
319
1179403
2209
Her yerde başlayabilirsiniz. Biraz gezinin.
19:41
Follow traces. Get lost. Be surprised, amused inspired.
320
1181612
4104
İzleri takip edin. Kaybolun. Şaşırın, eğlenin, esinlenin.
19:45
All that 'what', all that 'how' is out there
321
1185716
4619
Tüm bu 'ne' ve 'nasıl' işte oralarda
19:50
waiting for you to discover its 'why',
322
1190335
2463
kendi 'niçin'ini keşfetmeniz,
19:52
to dive in and pass it on.
323
1192829
3058
hemen başlamanız ve onu aktarmanız için sizleri bekliyor.
19:55
Thank you.
324
1195887
2498
Teşekkürler.
19:58
(Applause)
325
1198385
7112
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7