New bionics let us run, climb and dance | Hugh Herr | TED

Hugh Herr: Koşmamıza, tırmanmamızı ve dans etmemizi sağlayan yeni biyonikler

15,169,041 views

2014-03-28 ・ TED


New videos

New bionics let us run, climb and dance | Hugh Herr | TED

Hugh Herr: Koşmamıza, tırmanmamızı ve dans etmemizi sağlayan yeni biyonikler

15,169,041 views ・ 2014-03-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Siir Tecirlioglu
00:13
Looking deeply inside nature,
0
13252
2706
Doğaya bilimin çekici gözlükleriyle
00:15
through the magnifying glass of science,
1
15982
3089
derinlemesine bakıldığında
tasarımcılar, tasarım metodolojisinin
00:19
designers extract principles, processes and materials
2
19095
3581
çok temel esaslarını şekillendiren
00:22
that are forming the very basis of design methodology.
3
22700
3115
kurallar, işlemler ve malzemeler,
biyolojik malzemelere benzeyen
00:27
From synthetic constructs that resemble biological materials,
4
27252
5076
sentetik yapılardan
00:32
to computational methods that emulate neural processes,
5
32352
3367
sinirsel işlemleri taklit eden sayısal yöntemler çıkarırlar.
00:35
nature is driving design.
6
35743
2465
Doğa tasarımı yönlendiriyor.
00:39
Design is also driving nature.
7
39398
1802
Tasarım da doğayı yönlendiriyor.
00:42
In realms of genetics, regenerative medicine and synthetic biology,
8
42128
3735
Genetik, yenileyici tıp
ve sentetik biyoloji alanında
00:45
designers are growing novel technologies,
9
45887
2705
tasarımcılar doğanın öngöremediği veya
00:48
not foreseen or anticipated by nature.
10
48616
3077
ummadığı ilginç teknolojiler geliştiriyorlar.
Biyonikler biyoloji ve tasarım
00:53
Bionics explores the interplay between biology and design.
11
53140
5943
arasındaki etkileşimi keşfeder.
00:59
As you can see, my legs are bionic.
12
59107
2895
Gördüğünüz gibi, bacaklarım biyonik.
01:02
Today, I will tell human stories of bionic integration;
13
62990
5524
Bugün biyonikle bütünleşen
insan hikayeleri anlatacağım.
01:08
how electromechanics attached to the body, and implanted inside the body
14
68538
5699
Elektromekaniklerin vücuda nasıl bağlandığını
ve vücuda nasıl nakledildiğini,
engel ve beceri, insan sınırları ve
01:14
are beginning to bridge the gap between disability and ability,
15
74261
4714
insan potansiyeli arasındaki
01:18
between human limitation and human potential.
16
78999
4809
köprünün nasıl oluşturduğunu anlatacağım.
01:24
Bionics has defined my physicality.
17
84681
2682
Biyonikler benim fizikselliğimi tanımladı.
1982 yılında, iki bacağım da dağ tırmanışı kazası sırasında
01:28
In 1982, both of my legs were amputated
18
88228
2452
01:30
due to tissue damage from frostbite,
19
90704
2104
maruz kaldığım soğuk ısırığına bağlı
01:32
incurred during a mountain-climbing accident.
20
92832
2252
doku hasarı nedeniyle kesildi.
01:35
At that time, I didn't view my body as broken.
21
95950
3587
O zaman, vücudumu
eksik olarak görmedim.
01:40
I reasoned that a human being can never be "broken."
22
100417
4341
Bir insanın asla
eksik olamayacağını düşündüm.
01:45
Technology is broken.
23
105655
1929
Eksik olan teknolojidir.
01:48
Technology is inadequate.
24
108409
2333
Yetersiz olan teknolojidir.
01:51
This simple but powerful idea was a call to arms,
25
111638
4458
Bu basit ama güçlü fikir
ileri teknolojiyi
kendi engelimin ve nihayetinde
01:56
to advance technology for the elimination of my own disability,
26
116120
4507
diğerlerinin engelini ortadan kaldırması için
02:00
and ultimately, the disability of others.
27
120651
2492
bir göreve çağrı idi.
02:04
I began by developing specialized limbs
28
124460
2958
İşe beni kaya ve buz tırmanışının
02:07
that allowed me to return to the vertical world
29
127442
2461
dik dünyasına geri döndüren
02:09
of rock and ice climbing.
30
129927
1467
özelleştirilmiş uzuvlar geliştirerek başladım.
02:11
I quickly realized that the artificial part of my body is malleable;
31
131418
4618
Vücudumun yapay kısımlarının
şekillendirilebilir olduğunu fark ettim.
02:16
able to take on any form, any function --
32
136060
4350
Her formu, her işlevi alabilen,
02:20
a blank slate for which to create,
33
140434
2939
belki de biyolojik kabiliyetin
02:23
perhaps, structures that could extend beyond biological capability.
34
143397
5168
sınırlarının ötesine uzanabilecek yapılar yaratmak için
beyaz bir sayfa.
Yüksekliğimi ayarlanabilir hale getirdim.
02:29
I made my height adjustable.
35
149391
1350
02:30
I could be as short as five feet or as tall as I'd like.
36
150765
2680
150 santim kadar kısa veya istediğim kadar uzun olabiliyordum.
02:33
(Laughter)
37
153469
2429
(Kahkaha)
02:35
So when I was feeling bad about myself,
38
155922
3350
Kendimi kötü, güvensiz hissettiğimde
yüksekliğimi artırırdım,
02:39
insecure, I would jack my height up.
39
159296
1837
02:41
(Laughter)
40
161157
1881
ama kendimi rahat ve kendinden emin hissettiğimde,
02:43
But when I was feeling confident and suave,
41
163062
2197
rekabete bir fırsat vermek için
02:45
I would knock my height down a notch, just to give the competition a chance.
42
165283
3769
yüksekliğimi biraz azaltırdım.
02:49
(Laughter)
43
169076
2095
(Kahkaha) (Alkış)
02:51
(Applause)
44
171195
2103
02:53
Narrow-edged feet allowed me to climb steep rock fissures,
45
173322
3269
Dar, kamalı ayaklar insan ayağının giremediği
02:56
where the human foot cannot penetrate,
46
176615
2602
dik kaya çatlaklarına tırmanmamı sağladı.
02:59
and spiked feet enabled me to climb vertical ice walls,
47
179241
4182
Çivili ayaklar ise
dik buz duvarlara
03:03
without ever experiencing muscle leg fatigue.
48
183447
2873
bacak kaslarını yormadan tırmanmamı sağladı.
03:07
Through technological innovation,
49
187399
2190
Teknolojik yenilikler sayesinde,
03:09
I returned to my sport, stronger and better.
50
189613
2841
sporuma daha güçlü ve iyi döndüm.
03:12
Technology had eliminated my disability,
51
192478
2583
Teknoloji engelimi ortadan kaldırdı
ve bana yeni bir tırmanma hüneri verdi.
03:15
and allowed me a new climbing prowess.
52
195085
2342
03:17
As a young man, I imagined a future world where technology so advanced
53
197451
3563
Genç bir adam olarak, teknolojinin
çok ilerlerdiği bir gelecekte
engellilerin kurtulacağı bir dünya hayal ettim.
03:21
could rid the world of disability,
54
201038
1782
03:22
a world in which neural implants would allow
55
202844
2096
Sinirsel nakillerin
03:24
the visually impaired to see.
56
204964
1649
görme engellileri gördüreceği,
felçlilerin dış iskeletlerle
03:27
A world in which the paralyzed could walk, via body exoskeletons.
57
207026
4333
yürüyebileceği bir dünya.
03:32
Sadly, because of deficiencies in technology,
58
212645
2778
Maalesef, teknolojideki eksiklikler nedeniyle
03:35
disability is rampant in the world.
59
215447
1734
engellilik dünyada şahlanmış durumda.
Bu beyfendinin üç uzvu yok.
03:37
This gentleman is missing three limbs.
60
217205
2008
03:39
As a testimony to current technology, he is out of the wheelchair,
61
219903
3823
Mevcut teknolojinin bir ispatı olarak
tekerlekli sandalyeden ayrıldı,
03:43
but we need to do a better job in bionics, to allow, one day, full rehabilitation
62
223750
5921
fakat biyonik konusunda daha iyi işler yapmalı
ve bu seviyede bir sakatlığı olan kişi için
03:49
for a person with this level of injury.
63
229695
3205
bir günlük tam rehabilitasyon sağlamalıyız.
03:53
At the MIT Media Lab, we've established the Center for Extreme Bionics.
64
233876
3579
MIT Medya Laboratuvarında
İleri Biyonikler Merkezi'ni kurduk.
03:57
The mission of the center is to put forth fundamental science
65
237479
4548
Merkezin görevi
geniş bir yelpazede beyin ve
vücut engelleri olan insanlarda
04:02
and technological capability
66
242051
1836
04:03
that will allow the biomechatronic and regenerative repair of humans,
67
243911
3747
biyomekatronik ve rejeneratif onarıma imkan sağlayacak
04:07
across a broad range of brain and body disabilities.
68
247682
4921
temel bilim ve teknolojik kabiliyeti ortaya koymaktır.
04:13
Today, I'm going to tell you how my legs function, how they work,
69
253707
3737
Bugün, merkezin çalışmalarına bir örnek olarak
sizlere bacaklarımın nasıl işlediğini,
04:17
as a case in point for this center.
70
257468
3278
nasıl çalıştığını göstereceğim.
04:20
Now, I made sure to shave my legs last night,
71
260770
2127
Dün gece bacaklarımı traş etmeyi unutmadım
04:22
because I knew I'd be showing them off.
72
262921
1947
çünkü onları göstereceğimi biliyordum.
04:24
(Laughter)
73
264892
1449
04:26
Bionics entails the engineering of extreme interfaces.
74
266365
3230
Biyonikler ileri arayüz mühendisliği gerektiriyor.
04:29
There's three extreme interfaces in my bionic limbs:
75
269619
2872
Biyonik uzuvlarımda üç arayüz bulunuyor:
04:32
mechanical, how my limbs are attached to my biological body;
76
272515
4080
mekanik, uzuvlarımın
biyolojik bedenime bağlanışı;
04:36
dynamic, how they move like flesh and bone;
77
276619
3299
dinamik, et ve kemik gibi hareket etmesi;
04:39
and electrical, how they communicate with my nervous system.
78
279942
2890
ve elektriksel, sinir sistemimle
iletişime geçmesi.
04:42
I'll begin with mechanical interface.
79
282856
2246
Mekanik arayüz ile başlayacağım.
04:45
In the area of design, we still do not understand
80
285904
3143
Tasarım alanında, aletleri mekanik olarak
vücuda nasıl bağlayacağımızı anlayamıyoruz.
04:49
how to attach devices to the body mechanically.
81
289071
2876
Bu günde ve bu çağda, insan tarihindeki en olgun,
04:53
It's extraordinary to me that in this day and age,
82
293185
3143
04:56
one of the most mature, oldest technologies
83
296352
2325
en eski teknolojilerden biri olan ayakkabının
04:58
in the human timeline, the shoe, still gives us blisters.
84
298701
4396
su toplanmasına neden olması
bana sıradışı geliyor.
05:03
How can this be?
85
303121
1457
Bu nasıl olabilir?
05:04
We have no idea how to attach things to our bodies.
86
304602
2952
Aletlerin vücudumuza nasıl ekleneceği konusunda hiçbir fikrimiz yok.
05:08
This is the beautifully lyrical design work
87
308364
2905
MIT Medya Laboratuvarından
Profesör Neri Oxman'ın bu şiirsel tasarım işi,
05:11
of Professor Neri Oxman at the MIT Media Lab,
88
311293
2421
05:13
showing spatially varying exoskeletal impedances,
89
313738
3424
mekana göre değişen dış iskelet dirençleri
3D modelde renk çeşitliliği ile
05:17
shown here by color variation in this 3D-printed model.
90
317186
4014
burada gösterilmiştir.
05:21
Imagine a future where clothing is stiff and soft where you need it,
91
321811
4524
İstediğiniz yer ve mekanda
en iyi destek ve esneklik için
05:26
when you need it, for optimal support and flexibility,
92
326359
3530
hiç rahatsızlık vermeden sert veya yumuşak olan elbiselerin
05:29
without ever causing discomfort.
93
329913
1675
olduğu bir gelecek düşünün.
05:32
My bionic limbs are attached to my biological body
94
332112
3422
Biyonik uzuvlarım biyolojik bedenime
05:35
via synthetic skins with stiffness variations,
95
335558
4062
alt deri biyomekaniğini yansıtan
sertlik çeşitliliği olan
05:39
that mirror my underlying tissue biomechanics.
96
339644
3620
sentetik derilerle bağlı.
Bu yansımayı gerçekleştirmek için
05:44
To achieve that mirroring, we first developed a mathematical model
97
344359
3174
önce biyolojik uzvumun matematik bir
05:47
of my biological limb.
98
347557
1548
modelini geliştirdik.
05:49
To that end, we used imaging tools such as MRI,
99
349129
3282
Bu maksatla, vücudumun içine bakmak,
05:52
to look inside my body,
100
352435
1564
çeşitli dokuların geometri ve
konumlarını belirlemek için MR gibi
05:54
to figure out the geometries and locations of various tissues.
101
354023
3705
görüntüleme araçları kullandık.
05:57
We also took robotic tools --
102
357752
1387
Robotik araçlar da kullandık.
05:59
here's a 14-actuator circle that goes around the biological limb.
103
359163
4911
İşte bu, biyolojik uzuv
etrafında dönen 14-aktüatörlü daire.
06:04
The actuators come in, find the surface of the limb,
104
364891
2548
Aktüatör gelir, uzvun yüzeyini bulur,
06:07
measure its unloaded shape,
105
367463
2245
yüksüz şekli ölçer
06:09
and then they push on the tissues
106
369732
1651
ve dokularda ilerleyerek
06:11
to measure tissue compliances at each anatomical point.
107
371407
3571
her anatomik noktadaki
doku uyumluluğunu ölçer.
06:15
We combine these imaging and robotic data
108
375542
2247
Biz de bu görüntüleme ve robotik verileri
06:17
to build a mathematical description of my biological limb, shown on the left.
109
377813
3642
solda gösterilen biyolojik uzvumun
matematiksel tanımlamasını yapmak için birleştiririz.
06:21
You see a bunch of points, or nodes?
110
381479
1754
Nokta veya boğum demetleri görüyorsunuz.
06:23
At each node, there's a color that represents tissue compliance.
111
383257
3150
Her boğumda, doku uyumunu gösteren renkler var.
06:26
We then do a mathematical transformation to the design of the synthetic skin,
112
386431
3942
Sonra sağda gösterilen sentetik deriyi
tasarlamak için matematiksel
06:30
shown on the right.
113
390397
1199
dönüşüm yaptık
ve en uyguna ulaşmak için
06:32
And we've discovered optimality is:
114
392088
2404
vücudun sert olduğu yerde, sentetik deri yumuşak,
06:34
where the body is stiff, the synthetic skin should be soft,
115
394516
2857
06:37
where the body is soft, the synthetic skin is stiff,
116
397397
3460
vücudun yumuşak olduğu yerde, sentetik derinin sert olması gerektiğini
06:40
and this mirroring occurs across all tissue compliances.
117
400881
3283
ve bu yansımanın
tüm doku uyumlarında meydana geldiğini keşfettik.
06:44
With this framework, we've produced bionic limbs
118
404720
2761
Bu çerçevede,
giydiğim en rahat biyonik uzuvlar ürettik.
06:47
that are the most comfortable limbs I've ever worn.
119
407505
2921
Gelecekte,
06:51
Clearly, in the future, our clothing, our shoes, our braces, our prostheses,
120
411077
6089
elbiselerimiz, ayakkabılarımız, diş tellerimiz,
protezlerimiz bundan böyle
06:57
will no longer be designed and manufactured using artisan strategies,
121
417190
3656
sanatkar stratejileri kullanılarak değil,
07:00
but rather, data-driven quantitative frameworks.
122
420870
3204
veri odaklı sayısal çerçevelerle tasarlanıp üretilecek.
Bu gelecekte, ayakkabılarımız
07:04
In that future, our shoes will no longer give us blisters.
123
424098
4204
su toplanmasına neden olmayacak.
Bizler ayrıca sentetik deri içerisine duyarlı ve akıllı
07:09
We're also embedding sensing and smart materials
124
429040
2897
07:11
into the synthetic skins.
125
431961
1571
maddeler yerleştiriyoruz.
07:13
This is a material developed by SRI International, California.
126
433556
4468
Bu madde
SRI Uluslarlarası, Kaliforniya tarafından geliştirildi.
Elektrostatik altında, sertliğini değiştiriyor.
07:18
Under electrostatic effect, it changes stiffness.
127
438048
2988
07:21
So under zero voltage, the material is compliant,
128
441349
3325
Yani sıfır voltajda, madde uyumlu.
07:24
it's floppy like paper.
129
444698
1374
Kağıt gibi gevşek.
07:26
Then the button's pushed, a voltage is applied,
130
446096
2468
Sonra düğmeye basılınca, voltaj uygulanır
07:28
and it becomes stiff as a board.
131
448588
1992
ve tahta gibi sertleşir.
07:30
(Tapping sounds)
132
450604
2118
07:33
We embed this material into the synthetic skin
133
453666
2648
Bu maddeyi biyonik uzvumu biyolojik vücuduma bağlayan
07:36
that attaches my bionic limb to my biological body.
134
456338
3109
sentetik deriye yerleştirdik.
07:39
When I walk here, it's no voltage.
135
459888
2430
Burada yürüdüğümde,
voltaj yok.
07:42
My interface is soft and compliant.
136
462342
2057
Arayüz yumuşak ve uyumlu.
07:44
The button's pushed, voltage is applied, and it stiffens,
137
464423
2991
Düğmeye basılarak voltaj uygulandığında
sertleşiyor,
07:47
offering me a greater maneuverability over the bionic limb.
138
467438
3016
biyonik uzva harika bir manevra yeteneği sağlıyor.
07:50
We're also building exoskeletons.
139
470915
1836
Ayrıca dış iskelet de inşa ediyoruz.
Dış iskelet koşu döngüsünün doğru bölgelerinde
07:53
This exoskeleton becomes stiff and soft
140
473327
2256
07:55
in just the right areas of the running cycle,
141
475607
2938
biyolojik bağlantıları
yüksek darbe ve bozulmalardan
07:58
to protect the biological joints from high impacts and degradation.
142
478569
4254
korumak için sert ve yumuşak oluyor.
08:02
In the future, we'll all be wearing exoskeletons
143
482847
2786
Gelecekte, hepimiz koşu gibi genel aktivitelerde
08:05
in common activities, such as running.
144
485657
2285
dış iskelet giyiyor olacağız.
08:08
Next, dynamic interface.
145
488966
1484
Sıradaki, dinamik arayüz.
08:10
How do my bionic limbs move like flesh and bone?
146
490474
2508
Biyonik uzuvlarım nasıl et ve kemik gibi hareket eder?
08:13
At my MIT lab, we study how humans with normal physiologies
147
493799
3985
MIT'deki laboratuvarımda
normal insan fizyolojisinin nasıl dikildiğini, yürüdüğünü, koştuğunu çalışıyoruz.
08:17
stand, walk and run.
148
497808
1506
08:19
What are the muscles doing,
149
499338
1391
Kaslar ne yapıyor
08:20
and how are they controlled by the spinal cord?
150
500753
2373
ve omurilik tarafından nasıl kontrol ediliyorlar?
08:23
This basic science motivates what we build.
151
503697
2445
Bu temel bilim, üretimimizi harekete geçiriyor.
Biyonik bilek, diz ve kalça üretiyoruz.
08:26
We're building bionic ankles, knees and hips.
152
506166
2338
08:28
We're building body parts from the ground up.
153
508528
2516
Tepeden tırnağa vücut parçaları üretiyoruz.
08:31
The bionic limbs that I'm wearing are called BiOMs.
154
511854
3163
Giydiğim biyonik uzuvun adı BiOMs.
08:35
They've been fitted to nearly 1,000 patients,
155
515041
3954
Neredeyse 1.000 hastaya uygulandı,
bunlardan 400'ü yaralı ABD askeri.
08:39
400 of which have been wounded U.S. soldiers.
156
519019
2962
Nasıl çalışır? Topuk çarptığında, bilgisayar kontrolünde,
08:42
How does it work?
157
522005
1158
08:43
At heel strike, under computer control,
158
523187
2015
sistem sertliği kontrol ederek
08:45
the system controls stiffness,
159
525226
1976
yere çarpan uzvun darbesini azaltıyor.
08:47
to attenuate the shock of the limb hitting the ground.
160
527226
3037
08:50
Then at mid-stance, the bionic limb outputs high torques and powers
161
530287
4096
Sonra orta duruşta, biyonik uzuv
kişiyi yürüyüş adımına kaldırmak için
08:54
to lift the person into the walking stride,
162
534407
2355
yüksek tork ve güç üretir,
08:56
comparable to how muscles work in the calf region.
163
536786
3485
baldır bölgesinde çalışan kaslara benzer şekilde.
Bu ileri itiş klinik olarak
09:01
This bionic propulsion is very important clinically to patients.
164
541096
3730
hastalar için çok önemli.
09:04
So on the left, you see the bionic device worn by a lady,
165
544850
3054
Evet, solda bir bayanın giydiği biyonik araç
görüyorsunuz --
09:07
on the right, a passive device worn by the same lady,
166
547928
2935
sağda aynı bayanın giydiği, normal kas işlevini
09:10
that fails to emulate normal muscle function,
167
550887
2826
canlandırmayı başaramayan pasif bir araç --
09:13
enabling her to do something everyone should be able to do:
168
553737
3678
bu ona herkesin yapabilmesi gereken şeyleri yapmayı sağlıyor,
09:17
go up and down their steps at home.
169
557439
1775
ev merdivenlerini aşağı yukarı gidebiliyor.
09:19
Bionics also allows for extraordinary athletic feats.
170
559634
3015
Biyonikler ayrıca sıra dışı atletik becerilere de olanak sağlar.
Burada bir beyefendi taşlı bir yolda koşuyor.
09:23
Here's a gentleman running up a rocky pathway.
171
563149
2643
09:27
This is Steve Martin -- not the comedian --
172
567784
2825
Bu Steve Martin, komedyen olan değil,
09:30
who lost his legs in a bomb blast in Afghanistan.
173
570633
2979
Afganistan'daki patlamada bacaklarını kaybetti.
09:34
We're also building exoskeletal structures using these same principles,
174
574327
4867
Ayrıca, biyolojik uzvu saran
aynı prensipleri kullanarak
dış iskelet yapılarını üretiyoruz.
09:39
that wrap around the biological limb.
175
579218
2243
Bu beyefendinin herhangi bir
09:42
This gentleman does not have any leg condition, any disability.
176
582311
5211
bacak durumu, bir engeli yok.
09:47
He has a normal physiology,
177
587922
1880
Normal bir fizyolojiye sahip,
09:49
so these exoskeletons are applying muscle-like torques and powers,
178
589826
4569
yani bu dış iskeletler
kas gibi tork ve güç uyguluyor
09:54
so that his own muscles need not apply those torques and powers.
179
594419
3700
böylece onun kasları bu tork ve güçleri
uygulaması gerekmiyor.
Bu insan yürüyüşünü artıran
09:59
This is the first exoskeleton in history that actually augments human walking.
180
599079
5398
tarihteki ilk dış iskelet.
10:04
It significantly reduces metabolic cost.
181
604501
2805
Metabolik sarfiyatı önemli ölçüde azaltır.
10:07
It's so profound in its augmentation,
182
607668
2714
Artırımı o kadar muazzam ki
normal, sağlıklı bir insan
10:10
that when a normal, healthy person wears the device for 40 minutes
183
610406
3149
aleti 40 dakika giydiğinde
10:13
and then takes it off,
184
613579
1699
ve sonra çıkardığında,
10:15
their own biological legs feel ridiculously heavy and awkward.
185
615302
4055
kendi biyolojik bacakları
komik bir şekilde ağır ve garip hissettiriyor.
Vücutlarımıza eklenen makinelerin
10:20
We're beginning the age in which machines attached to our bodies
186
620039
3411
10:23
will make us stronger and faster and more efficient.
187
623474
3010
bizi daha güçlü ve daha hızlı
ve daha etkili yapacağı bir yaşta başlıyoruz.
10:27
Moving on to electrical interface:
188
627699
1747
Elektriksel arayüzde devam edersek,
10:29
How do my bionic limbs communicate with my nervous system?
189
629470
3157
biyonik uzuvlarım nasıl
sinir sistemimle iletişime geçiyor?
10:32
Across my residual limb are electrodes
190
632651
1842
Kalan uzuv boyunca elektrotlar
10:34
that measure the electrical pulse of my muscles.
191
634517
2745
kaslarımın elektriksel atımlarını ölçer.
10:37
That's communicated to the bionic limb,
192
637286
1919
Bu biyonik uzuvla iletişim halindedir,
10:39
so when I think about moving my phantom limb,
193
639229
3053
yani hayalet bacağımı hareket ettirmeyi düşündüğümde,
robot bu hareket arzusunu takip eder.
10:42
the robot tracks those movement desires.
194
642306
2714
Bu diyagram temel olarak biyonik uzvun
10:46
This diagram shows fundamentally how the bionic limb is controlled.
195
646020
4242
nasıl kontrol edildiğini gösterir.
10:50
So we model the missing biological limb,
196
650670
2405
Biz de eksik biyolojik uzvu modelledik
ve hangi reflekslerin meydana geldiğini,
10:53
and we've discovered what reflexes occurred,
197
653099
2814
10:55
how the reflexes of the spinal cord are controlling the muscles.
198
655937
3341
omurilik reflekslerinin kasları
nasıl kontrol ettiğini
10:59
And that capability is embedded in the chips of the bionic limb.
199
659302
4897
ve bu becerinin biyonik uzvun çiplerine
nasıl yerleştirileceğini keşfettik.
Sonrasında yaptığımız şey,
11:05
What we've done, then, is we modulate the sensitivity of the reflex,
200
665009
3960
sinirsel sinyal ile reflekslerin hassasiyetini
11:08
the modeled spinal reflex, with the neural signal,
201
668993
3095
modellenmiş omurga refleksini ayarladık.
11:12
so when I relax my muscles in my residual limb,
202
672112
3429
Böylece kalan uzvumdaki kaslarımı gevşettiğimde
11:15
I get very little torque and power,
203
675565
2847
çok az bir tork ve güç elde ediyorum
11:18
but the more I fire my muscles, the more torque I get,
204
678436
2721
ama kaslarımı ne kadar kasarsam
o kadar fazla tork oluyor
11:21
and I can even run.
205
681181
1412
ve koşabiliyorum bile.
Ve bu sinirsel komuta altında ilk koşu gösterimi idi.
11:24
And that was the first demonstration of a running gait under neural command.
206
684014
4944
11:28
Feels great.
207
688982
1152
Harika hissettiriyor.
11:30
(Applause)
208
690158
5166
(Alkış)
Bir adım ileri gitmek istiyoruz.
11:36
We want to go a step further.
209
696149
1385
11:37
We want to actually close the loop
210
697558
3047
Aslında, insani ve biyonik harici uzuv
11:40
between the human and the bionic external limb.
211
700629
3236
arasındaki boşluğu kapatmak istiyoruz.
11:44
We're doing experiments
212
704407
1151
Sinirleri, kesilen sinirleri
11:45
where we're growing nerves, transected nerves,
213
705582
2469
kanallar ya da mikro-kanal dizileri yoluyla
geliştirdiğimiz deneyler yapıyoruz.
11:48
through channels, or micro-channel arrays.
214
708075
2030
11:50
On the other side of the channel,
215
710129
1694
Kanalın diğer tarafında
11:51
the nerve then attaches to cells,
216
711847
2329
sinir hücrelere bağlanır,
11:54
skin cells and muscle cells.
217
714200
1908
deri ve kas hücrelerine.
11:56
In the motor channels, we can sense how the person wishes to move.
218
716926
4120
Motor kanallarında kişinin
hareket etme isteğini hissedebiliriz.
12:01
That can be sent out wirelessly to the bionic limb,
219
721070
3637
Bu da kablosuz olarak biyonik uzva gönderilebilir,
12:04
then [sensory information] on the bionic limb
220
724731
2381
sonra biyonik uzuvdaki sensörler
komşu kanallarda, duyusal kanallarda
12:07
can be converted to stimulations in adjacent channels,
221
727137
3500
dürtüye çevrilebiliyor.
12:10
sensory channels.
222
730662
1232
12:11
So when this is fully developed and for human use,
223
731918
4028
Yani, bu tam olarak geliştirildiğinde
ve insanlar için kullanılabildiğinde,
12:15
persons like myself will not only have
224
735970
2636
benim gibi insanlar sadece et ve kemik gibi
12:18
synthetic limbs that move like flesh and bone,
225
738630
3533
hareket eden sentetik uzuvlara sahip olmayacak,
tam olarak et ve kemik gibi hissedecek.
12:22
but actually feel like flesh and bone.
226
742187
2762
Bu video Lisa Mallette'nin iki biyonik bacak
12:26
This video shows Lisa Mallette,
227
746187
1990
12:28
shortly after being fitted with two bionic limbs.
228
748201
2651
takıldıktan hemen sonraki durumunu gösteriyor.
12:31
Indeed, bionics is making a profound difference in people's lives.
229
751471
3493
Hakikaten, biyonikler insanların
yaşamında derin farklılıklar yaratıyor.
12:34
(Video) Lisa Mallette: Oh my God.
230
754988
1753
(Video) Lisa Mallette: Aman Tanrım.
12:39
LM: Oh my God, I can't believe it!
231
759519
3135
Aman Tanrım, inanamıyorum.
12:42
(Video) (Laughter)
232
762678
1443
12:44
LM: It's just like I've got a real leg!
233
764145
2949
Gerçek bacaklarım varmış gibi.
Koşmaya başlama.
12:49
Woman: Now, don't start running.
234
769237
1594
12:50
Man: Now turn around, and do the same thing walking up,
235
770855
2794
Man: Şimdi dön
ve aynısını yürüyerek yap.
12:53
but get on your heel to toe, like you would normally just walk on level ground.
236
773673
3729
Kalk, topuklarından parmak uçlarına yüksel,
normalde yaptığın gibi yürü.
Tepeye doğru yürümeye çalış.
12:57
Try to walk right up the hill.
237
777426
1826
13:01
LM: Oh my God.
238
781411
2103
LM: Aman Tanrım.
Man: Seni yukarı itiyor mu?
13:04
Man: Is it pushing you up?
239
784037
1246
13:05
LM: Yes! I'm not even -- I can't even describe it.
240
785307
4955
LM:Evet! Ben -- Bunu tarif bile edemem.
13:10
Man: It's pushing you right up.
241
790286
1513
Man: Seni direk yukarı itiyor.
13:12
Hugh Herr: Next week, I'm visiting the Center --
242
792608
2548
Hugh Herr: Haftaya -
13:15
Thank you. Thank you.
243
795180
1152
(Alkış) Teşekkür ederim, teşekkürler.
13:16
(Applause)
244
796356
3506
13:19
Thank you.
245
799886
1283
Teşekkürler. Haftaya,
13:21
Next week I'm visiting the Center for Medicare and Medicaid Services,
246
801193
3825
Medicare ve Medicaid Servisleri Merkezini ziyaret edeceğim
ve MMM'yi uygun kod dili ve
13:25
and I'm going to try to convince CMS
247
805042
2603
13:27
to grant appropriate code language and pricing,
248
807669
2555
ücretlendirme sağlamaya ikna etmeye çalışacağım
böylece buna ihtiyacı olan hastalar
13:30
so this technology can be made available to the patients that need it.
249
810248
3731
bu teknolojiye erişebilecek.
13:34
(Applause)
250
814003
1023
Teşekkür ederim. (Applause)
13:35
Thank you.
251
815050
1160
13:36
(Applause)
252
816234
3615
13:39
It's not well appreciated, but over half of the world's population
253
819873
3944
Hakettiği değeri görmedi fakat
dünya nüfusunun yarısından fazlası
13:43
suffers from some form of cognitive, emotional, sensory or motor condition,
254
823841
4767
bir çeşit zihinsel, duygusal, duyusal
veya motor rahatsızlıktan muzdarip
13:48
and because of poor technology, too often, conditions result in disability
255
828632
4410
ve zayıf teknoloji yüzünden
bu durumlar çoğu zaman sakatlık ve
düşük hayat kalitesiyle sonuçlanıyor.
13:53
and a poorer quality of life.
256
833066
1635
En temel fizyolojik işlevler
13:55
Basic levels of physiological function should be a part of our human rights.
257
835113
4940
insan haklarımızın bir parçası olmalı.
Her insan istiyorsa,
14:00
Every person should have the right to live life without disability
258
840077
3956
engelsiz bir hayat yaşama hakkına
14:04
if they so choose --
259
844057
1897
sahiptir.
14:05
the right to live life without severe depression;
260
845978
2722
Aşırı depresyon olmayan bir hayat yaşama hakkına;
14:08
the right to see a loved one, in the case of seeing-impaired;
261
848724
3381
görme engelli ise
sevdiğini görme hakkına;
14:12
or the right to walk or to dance,
262
852129
1889
veya uzuv felci veya uzuv kaybı durumunda
14:14
in the case of limb paralysis or limb amputation.
263
854042
2757
yürüme veya
dans etme hakkına.
14:17
As a society, we can achieve these human rights,
264
857633
3666
Toplum olarak, insanların engelli olmadığı savını
14:21
if we accept the proposition that humans are not disabled.
265
861323
5494
kabul edersek
bu insan haklarını elde edebiliriz.
14:27
A person can never be broken.
266
867794
1920
Bir insan asla eksik olamaz.
14:30
Our built environment, our technologies,
267
870500
2675
İnşa edilen çevremiz, teknolojimiz
14:33
are broken and disabled.
268
873199
1875
eksik ve engelli.
14:35
We the people need not accept our limitations,
269
875444
3032
Biz insanlar, sınırlamaları kabul etmek zorunda değiliz.
14:38
but can transcend disability through technological innovation.
270
878500
3697
Teknolojik yeniliklerle
engelleri aşabiliriz.
14:42
Indeed, through fundamental advances in bionics in this century,
271
882599
3960
Bu yüzyılda biyonik alanındaki
temel ilerlemelerden hareketle
teknolojik gelişmiş bir insan deneyimi için
14:46
we will set the technological foundation for an enhanced human experience,
272
886583
4158
teknolojik vakıflar kuracağız
14:50
and we will end disability.
273
890765
1937
ve engelliliği sona erdireceğiz.
14:53
I'd like to finish up with one more story, a beautiful story.
274
893456
3555
Bir hikaye ile bitirmek istiyorum,
güzel bir hikaye,
14:57
The story of Adrianne Haslet-Davis.
275
897613
2017
Adrianne Haslet-Davis'in hikayesi.
Adrianne sol bacağını
15:00
Adrianne lost her left leg in the Boston terrorist attack.
276
900360
3838
Boston terörist saldırısında kaybetti.
15:04
I met Adrianne when this photo was taken, at Spaulding Rehabilitation Hospital.
277
904766
3955
Bu resim Adrianne ile Spaulding Rehabilitasyon Hastanesi'nde
tanıştığımda çekildi.
15:08
Adrianne is a dancer, a ballroom dancer.
278
908745
2476
Adrianne bir dansçı, salon dansçısı.
15:11
Adrianne breathes and lives dance.
279
911245
2613
Adrianne dansla nefes alır ve yaşar.
Bu onun ifade şekli. Bu onun sanat formu.
15:14
It is her expression. It is her art form.
280
914366
2270
15:16
Naturally, when she lost her limb in the Boston terrorist attack,
281
916660
3999
Doğal olarak, Boston terörist saldırısında
uzvunu kaybettiğinde,
15:20
she wanted to return to the dance floor.
282
920683
2167
dans pistlerine dönmek istedi.
15:23
After meeting her and driving home in my car,
283
923828
2159
Onunla tanışıp onu evine bıraktıktan sonra
ben bir MIT profesörüyüm diye düşündüm.
15:26
I thought, I'm an MIT professor. I have resources.
284
926011
3853
Kaynaklarım var. Hadi ona tekrar dans etmesini sağlayacak
15:29
Let's build her a bionic limb,
285
929888
1538
15:31
to enable her to go back to her life of dance.
286
931450
2930
biyonik bir uzuv üretelim.
Protez, robotik, makine öğrenimi ve
15:35
I brought in MIT scientists with expertise in prosthetics,
287
935396
3476
biyomekanikte uzman olan MIT bilim adamlarını topladım.
15:38
robotics, machine learning and biomechanics,
288
938896
2309
15:41
and over a 200-day research period, we studied dance.
289
941229
3835
Ve 200 günden fazla bir araştırma sürecinde
dans çalıştık.
15:45
We brought in dancers with biological limbs,
290
945389
3897
Biyolojik uzuvları olan dansçıları getirdik
15:49
and we studied how they move,
291
949310
2635
ve nasıl hareket ettiklerini,
15:51
what forces they apply on the dance floor,
292
951969
3173
dans pistinde hangi kuvvetleri uyguladıklarını çalıştık
15:55
and we took those data,
293
955166
1527
ve bu verileri
15:56
and we put forth fundamental principles of dance,
294
956717
3775
ve dansın temel prensiplerini, dönüşlü dans kabiliyetini
16:00
reflexive dance capability,
295
960516
1787
ortaya koyduk
16:02
and we embedded that intelligence into the bionic limb.
296
962327
3165
ve bu bilgileri
biyonik uzuvlara yerleştirdik.
16:05
Bionics is not only about making people stronger and faster.
297
965992
3745
Biyoniklerin tek amacı insanları daha güçlü
ve hızlı yapmak değildir.
16:09
Our expression, our humanity can be embedded into electromechanics.
298
969761
5412
İfadelerimiz, insanlığımız
elektromekaniklere yerleştirilebilir.
Boston terörist saldırısında
16:15
It was 3.5 seconds between the bomb blasts in the Boston terrorist attack.
299
975520
5776
bomba patlamaları
3.5 saniye aralıkla gerçekleşti.
16:21
In 3.5 seconds, the criminals and cowards took Adrianne off the dance floor.
300
981733
5563
3.5 saniyede, suçlular ve korkaklar
Adrianne'yi dans pistinden aldılar.
16:27
In 200 days, we put her back.
301
987860
2166
200 gün içerisinde, biz onu geri kazandık.
16:30
We will not be intimidated, brought down, diminished, conquered or stopped
302
990495
4973
Şiddet eylemleri bizi korkutamayacak
deviremeyecek, alçaltamayacak, yenemeyecek
16:35
by acts of violence.
303
995492
1545
veya durduramayacak.
16:37
(Applause)
304
997061
6936
(Alkış)
Bayanlar ve baylar,
16:45
Ladies and gentlemen, please allow me to introduce Adrianne Haslet-Davis,
305
1005046
4302
karşınızda Adrianne Haslet-Davis,
16:49
her first performance since the attack.
306
1009372
2230
saldırıdan sonraki ilk performansını gerçekleştirecek.
16:52
She's dancing with Christian Lightner.
307
1012380
2137
Christian Lightner ile dans ediyor.
16:54
(Applause)
308
1014541
6692
(Alkış)
17:05
(Music: "Ring My Bell" performed by Enrique Iglesias)
309
1025579
6115
(Müzik: "Ring My Bell" Enrique Iglesias)
17:51
(Applause)
310
1071267
6770
(Alkış)
18:22
Ladies and gentlemen, members of the research team:
311
1102170
2768
Bayanlar ve baylar,
araştırma ekibinin üyeleri,
18:24
Elliott Rouse
312
1104962
1995
Elliott Rouse ve Nathan Villagaray-Carski.
18:26
and Nathan Villagaray-Carski.
313
1106981
2396
18:29
Elliott and Nathan.
314
1109776
2387
Elliott ve Nathan.
18:32
(Applause)
315
1112187
6585
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7