Leslie T. Chang: The voices of China's workers

Leslie T. Chang: Çinli İşçilerin Sesi

226,900 views ・ 2012-09-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Mert Moralı Gözden geçirme: Zeynep İlbasmış
00:16
Hi. So I'd like to talk a little bit about the people
1
16054
2416
Merhaba. Gündelik hayatımızda sıklıkla kullandığımız ayakkabı,
00:18
who make the things we use every day:
2
18470
2529
çanta, bilgisayar ve cep telefonları gibi eşyaları
00:20
our shoes, our handbags, our computers and cell phones.
3
20999
3760
üreten insanlar hakkında ufak bir konuşma yapmak istiyorum.
00:24
Now, this is a conversation that often calls up a lot of guilt.
4
24759
4446
Yapacağım bu konuşma oldukça hüzünlü
00:29
Imagine the teenage farm girl who makes less than
5
29205
3591
Spor ayakkabılarınızı yapmak için uğraşan
00:32
a dollar an hour stitching your running shoes,
6
32796
2856
ve saatte bir dolardan az para kazanan küçük köylü kızı ya da
00:35
or the young Chinese man who jumps off a rooftop
7
35652
2698
iPad'inizin parçalarını monte edebilmek için fazladan mesaiye kalan
00:38
after working overtime assembling your iPad.
8
38350
4040
ve sonrasında kendini çatıdan atan Çinli bir genci düşünün.
00:42
We, the beneficiaries of globalization, seem to exploit
9
42390
3608
Küreselleşmenin nimetlerinden(!) faydalanan bizler ise
00:45
these victims with every purchase we make,
10
45998
2703
satın aldığımız her ürünle bu insanları sömürüyoruz
00:48
and the injustice
11
48701
1633
ve görünen o ki yaptıkları ürünler
00:50
feels embedded in the products themselves.
12
50334
3089
var olan adaletsizliğin bir kanıtı.
00:53
After all, what's wrong with a world in which a worker
13
53423
2560
Yine de, iPhone'un montajlarını yapan bir işçinin iPhone almaya gücünün
00:55
on an iPhone assembly line can't even afford to buy one?
14
55983
3776
yetmediği bu sistemin neresi yanlış (!)
00:59
It's taken for granted that Chinese factories are oppressive,
15
59759
2650
Çindeki fabrikalar acımasız ve zalim
01:02
and that it's our desire for cheap goods
16
62409
2731
ve şüphesiz ki bunun temel sebebi
01:05
that makes them so.
17
65140
2361
bizim ucuz mallara olan tutkumuz.
01:07
So, this simple narrative equating Western demand
18
67501
3815
Batı'nın bu ürünlere olan talebinin,Çinde çekilen çilelerle
01:11
and Chinese suffering is appealing,
19
71316
2812
doğru orantılı olduğunu gösteren verdiğim bu basit örnek
01:14
especially at a time when many of us already feel guilty
20
74128
2635
özellikle de dünyadaki bu adaletsiz sistemde oynadığımız rol yüzünden
01:16
about our impact on the world,
21
76763
2578
kendimizi kötü hissettiğimiz bir dönemde oldukça çarpıcı fakat ,
01:19
but it's also inaccurate and disrespectful.
22
79341
3783
bir o kadar da yanlış ve saygısızca.
01:23
We must be peculiarly self-obsessed to imagine that we
23
83124
2984
Dünyanın başka bir ucundaki milyonlarca insanı
01:26
have the power to drive tens of millions of people
24
86108
3168
göç etmesine ve bu insanların böylesine acımasız koşullarda
01:29
on the other side of the world to migrate and suffer
25
89276
2712
acı çekmesinden bizim de sorumlu olduğumuzu
01:31
in such terrible ways.
26
91988
2795
her zaman aklımızda bulundurmalıyız.
01:34
In fact, China makes goods for markets all over the world,
27
94783
2818
Çin düşük maliyetli, eğitimli iş gücü
01:37
including its own, thanks to a combination of factors:
28
97601
3588
barındıran ve piyasadaki talebi hızlı bir şekilde
01:41
its low costs, its large and educated workforce,
29
101189
3406
karşılayabilecek üretim kapasitesi olan büyük fabrikaları sayesinde
01:44
and a flexible manufacturing system
30
104595
2466
hem kendisi için hem de
01:47
that responds quickly to market demands.
31
107061
3151
dünyadaki tüm pazarlar için ürün imal etmektedir.
01:50
By focusing so much on ourselves and our gadgets,
32
110212
3049
Kendi zevklerimize ve sahip olduğumuz ürünlere
01:53
we have rendered the individuals on the other end
33
113261
2463
kendimizi o kadar kaptırdık ki dünyanın başka bir
01:55
into invisibility, as tiny and interchangeable
34
115724
3360
ucundaki insanları bir cep telefonunun küçük ve takılıp çıkarılabilir
01:59
as the parts of a mobile phone.
35
119084
3055
parçaları kadar görmezden geliyoruz.
02:02
Chinese workers are not forced into factories
36
122139
2665
Çinli işçiler fabrikalarda sadece bizim açgözlü
02:04
because of our insatiable desire for iPods.
37
124804
2479
iPod isteklerimiz yüzünden çalışmak zorunda kalmıyorlar.
02:07
They choose to leave their homes in order to earn money,
38
127283
3072
Onlar evlerini, para kazanmak için,yeni beceriler edinebilmek için
02:10
to learn new skills, and to see the world.
39
130355
3953
ve dünyayı görebilmek için terkediyorlar.
02:14
In the ongoing debate about globalization, what's
40
134308
2393
Küreselleşme hakkında süregelen tartışmada
02:16
been missing is the voices of the workers themselves.
41
136701
3431
eksik kalan taraf ise işçilerin seslerini duyuramaması.
02:20
Here are a few.
42
140132
2305
İşte bu işçilerden birkaç örnek :
02:22
Bao Yongxiu: "My mother tells me to come home
43
142437
3749
Bao Yongxiu : " Annem evime geri dönüp
02:26
and get married, but if I marry now, before I have fully
44
146186
3724
evlenmemi söylüyor, fakat daha kendimi tam olarak geliştiremeden
02:29
developed myself, I can only marry an ordinary worker,
45
149910
4085
eve dönersem, sadece sıradan bir işçiyle evlenebilirim.
02:33
so I'm not in a rush."
46
153995
2503
Bu yüzden evlenmek için acele etmiyorum."
02:36
Chen Ying: "When I went home for the new year,
47
156498
3042
Chen Ying" Yılbaşı için evime döndüğümde
02:39
everyone said I had changed. They asked me,
48
159540
3256
herkes bana değiştigimi söyledi. Beni böylesine
02:42
what did you do that you have changed so much?
49
162796
3097
değiştirenin ne olduğunu sordular. Onlara okuduğumu
02:45
I told them that I studied and worked hard. If you tell them
50
165893
3278
ve çok çalıştıgımı söyledim. Bu konuda daha fazla şey
02:49
more, they won't understand anyway."
51
169171
3368
söyleseniz de zaten anlamazlar"
02:52
Wu Chunming: "Even if I make a lot of money,
52
172539
3385
Wu Chunming " İyi bir gelirim olsa bile
02:55
it won't satisfy me.
53
175924
2151
bu beni , tatmin edemez.
02:58
Just to make money is not enough meaning in life."
54
178075
4369
Çünkü para, hayatın anlamı değildir.
03:02
Xiao Jin: "Now, after I get off work, I study English,
55
182444
4712
Xiao Jin " İşten çıktıktan sonra ,İngilizce çalışıyorum.
03:07
because in the future, our customers won't
56
187156
1789
Çünkü ilerde müşterilerimiz sadece Çinli olmayacaklar,
03:08
be only Chinese, so we must learn more languages."
57
188945
3862
Daha fazla dil öğrenmek zorundayız.
03:12
All of these speakers, by the way, are young women,
58
192807
2771
Bu arada, bu konuşmacıların hepsi
03:15
18 or 19 years old.
59
195578
3082
18-19 yaşlarındaki genç kadınlar.
03:18
So I spent two years getting to know assembly line workers
60
198660
2942
Güney Çin'de yer alan Dongguan şehrinde bu örnekteki
03:21
like these in the south China factory city called Dongguan.
61
201602
3929
gibi montaj işçileriyle tanışabilmek için iki senemi harcadım.
03:25
Certain subjects came up over and over:
62
205531
2520
Ne kadar para kazandıkları,
03:28
how much money they made,
63
208051
1904
Nasıl bir eşle evlenmek istedikleri
03:29
what kind of husband they hoped to marry,
64
209955
2379
bulundukları fabrikada çalışmaya devam edecekler mi
03:32
whether they should jump to another factory
65
212334
2125
yoksa başka bir fabrikaya geçiş yapacaklar mı ?
03:34
or stay where they were.
66
214459
2200
gibi konular sürekli konuşuldu.
03:36
Other subjects came up almost never, including
67
216659
2193
Bana bir hapis hayatı gibi gelen
03:38
living conditions that to me looked close to prison life:
68
218852
3447
10-15 işçinin tek bir odada kalması
03:42
10 or 15 workers in one room,
69
222299
2283
50 insanın tek bir banyoyu kullanması,
03:44
50 people sharing a single bathroom,
70
224582
3359
gündüz ve gece fabrikadaki çalışma saatlerine göre yaşamaları
03:47
days and nights ruled by the factory clock.
71
227941
3334
gibi konular ise hiç gündeme gelmedi.
03:51
Everyone they knew lived in similar circumstances,
72
231275
3488
İşçilerin tanıdığı herkes benzer durumda yaşıyordu
03:54
and it was still better than the dormitories and homes
73
234763
2761
fakat yine de bu koşullar Çin'in kırsal kesimlerindeki
03:57
of rural China.
74
237524
2568
evlerden ve yurtlardan daha iyiydi.
04:00
The workers rarely spoke about the products they made,
75
240092
2726
İşçiler çok nadiren yaptıkları ürünler
04:02
and they often had great difficulty explaining
76
242818
2344
hakkında konuşurlardı. Ve çoğu zaman ne yaptıklarını
04:05
what exactly they did.
77
245162
2442
tarif etmekte güçlük çekerlerdi.
04:07
When I asked Lu Qingmin,
78
247604
1711
En iyi tanıdığım genç kadına fabrikada
04:09
the young woman I got to know best,
79
249315
2102
tam olarak ne iş yaptıgını sordugum zaman bana
04:11
what exactly she did on the factory floor,
80
251417
2467
kulağa Çince gibi gelen
04:13
she said something to me in Chinese that sounded like
81
253884
2405
"qui xi"
04:16
"qiu xi."
82
256289
1777
diye bir şey söyledi.
04:18
Only much later did I realize that she had been saying
83
258066
2969
Ancak daha sonradan "kalite kontrol"
04:21
"QC," or quality control.
84
261035
3224
dğer bir deyişle " KK" dediğini anladım.
04:24
She couldn't even tell me what she did on the factory floor.
85
264259
3863
Bana fabrikada ne yaptığını bile söyleyemedi.
04:28
All she could do was parrot a garbled abbreviation
86
268122
2457
Tek söylediği şey , anlayamadığı bir dilde
04:30
in a language she didn't even understand.
87
270579
3994
sürekli tekrar ettiği bir kısaltmaydı.
04:34
Karl Marx saw this as the tragedy of capitalism,
88
274573
3622
Karl Marx bunu kapitalizmin acı bir sonucu olarak,
04:38
the alienation of the worker from the product of his labor.
89
278195
4043
işçinin emek sarf ederek ürettiği ürün hakkında bir fikrinin olmaması olarak gördü.
04:42
Unlike, say, a traditional maker of shoes or cabinets,
90
282238
3624
Yerel bir ayakkabıcının ya da mobilyacının aksine,
04:45
the worker in an industrial factory has no control,
91
285862
3247
fabrikada çalışan bir işçi yaptığı işten
04:49
no pleasure, and no true satisfaction or understanding
92
289109
3257
herhangi bir zevk almaz, doyuma ulaşamaz
04:52
in her own work.
93
292366
2191
ve yaptığı işten bir şey anlayamaz.
04:54
But like so many theories that Marx arrived at
94
294557
2416
Fakat, Marx British Museum'un okuma odasında
04:56
sitting in the reading room of the British Museum,
95
296973
2819
ürettiği bir çok teorisinde olduğu gibi
04:59
he got this one wrong.
96
299792
2826
bunda da yanılmıştı.
05:02
Just because a person spends her time
97
302618
2299
Bir insanın bir şey üretirken
05:04
making a piece of something does not mean
98
304917
2768
emek sarfetmesi , o kişinin tüm hayatının
05:07
that she becomes that, a piece of something.
99
307685
2552
o işten ibaret olduğu anlamına gelmez.
05:10
What she does with the money she earns,
100
310237
3103
Esas önemli olan,İşçinin o işten kazandığı para,
05:13
what she learns in that place, and how it changes her,
101
313340
3505
fabrikada edindiği deneyimler, ve bu deneyimlerin
05:16
these are the things that matter.
102
316845
2761
bu kişiyi nasıl geliştirdiğidir.
05:19
What a factory makes is never the point, and
103
319606
2300
Asıl önemli olan bir fabrikanın ne ürettiği değildir ve
05:21
the workers could not care less who buys their products.
104
321906
4084
işçiler de ürettikleri ürünü kimin alacağını önemsemezler.
05:25
Journalistic coverage of Chinese factories,
105
325990
2488
Diğer bir yandan Medya , Çindeki fabrikalarda çalışan
05:28
on the other hand, plays up this relationship
106
328478
2112
bu durumu, yani işçiler ve ürettikleri ürünler
05:30
between the workers and the products they make.
107
330590
2829
olan ilişkilerini sık sık gündeme getirmektedir.
05:33
Many articles calculate: How long would it take
108
333419
3089
Bu konuda pek çok makale, bir işçinin
05:36
for this worker to work in order to earn enough money
109
336508
2844
ürettiği ürünü alabilmesi için
05:39
to buy what he's making?
110
339352
2460
ne kadar çalışması gerektiğini sorguluyor.
05:41
For example, an entry-level-line assembly line worker
111
341812
2488
Örneğin, Çindeki bir İPhone fabrikasında
05:44
in China in an iPhone plant would have to shell out
112
344300
3272
çalışan normal bir montaj işçisi iPhone
05:47
two and a half months' wages for an iPhone.
113
347572
3545
satın alabilmek için 2.5 aylık maaşını vermesi gerekmekte.
05:51
But how meaningful is this calculation, really?
114
351117
3337
Fakat yapılan bu hesaplamalar ne kadar mantıklı ?
05:54
For example, I recently wrote an article
115
354454
1990
Mesela, geçenlerde The New Yorker dergisinde
05:56
in The New Yorker magazine,
116
356444
978
bir makale yayımladım, fakat makalemde
05:57
but I can't afford to buy an ad in it.
117
357422
3239
kullanabilecegim bir reklamı karşılayamadım.
06:00
But, who cares? I don't want an ad in The New Yorker,
118
360661
2056
Fakat ne farkeder ki ? Ben nasıl The New Yorker dergisinde
06:02
and most of these workers don't really want iPhones.
119
362717
2865
reklam istemiyorsam, işçiler de iPhone istemiyorlar.
06:05
Their calculations are different.
120
365582
2760
Bu işçilerin düşündükleri şeyler farklı.
06:08
How long should I stay in this factory?
121
368342
1814
Bu fabrikada ne kadar çalışmalıyım ?
06:10
How much money can I save?
122
370156
2463
Ne kadar para biriktirebilirim?
06:12
How much will it take to buy an apartment or a car,
123
372619
2570
Bir daire veya bir araba alabilmem için,evlenmek veya çocuğumu okula
06:15
to get married, or to put my child through school?
124
375189
4590
yollayabilmem için ne kadar çalışmalıyım ?
06:19
The workers I got to know had a curiously abstract
125
379779
2691
Tanıdğım işçilerin ürettikleri ürünlerle
06:22
relationship with the product of their labor.
126
382470
3758
garip bir soyut bağları vardı.
06:26
About a year after I met Lu Qingmin, or Min,
127
386228
3142
Lu Qingmin ya da kısaca Min'le tanıştıktan yaklaşık
06:29
she invited me home to her family village
128
389370
2034
bir sene sonra beni Çin Yılbaşı için ailesinin
06:31
for the Chinese New Year.
129
391404
2223
yaşadığı köye davet etti.
06:33
On the train home, she gave me a present:
130
393627
2386
Trenle köye giderken bana bir hediye verdi:
06:36
a Coach brand change purse with brown leather trim.
131
396013
4391
Coach marka kahverengi bir deri bozuk para cüzdanı.
06:40
I thanked her, assuming it was fake,
132
400404
1673
Dongguan'da satılan her şey gibi bu cüzdanın da
06:42
like almost everything else for sale in Dongguan.
133
402077
3477
taklit bir ürün olduğunu düşünerek ona teşekkür ettim.
06:45
After we got home, Min gave her mother another present:
134
405554
3809
Eve vardığımızda Min annesine başka bir hediye daha verdi:
06:49
a pink Dooney & Bourke handbag,
135
409363
2185
Pembe bir Dooney&Bourke marka el çantası ve bundan
06:51
and a few nights later, her sister was showing off
136
411548
2423
bir kaç gün sonra kız kardeşi bize koyu-kızıl kahverengi
06:53
a maroon LeSportsac shoulder bag.
137
413971
3504
LeSportsac marka omuzdan asmalı çantasını gösterdi.
06:57
Slowly it was dawning on me that these handbags
138
417475
3800
Bu çantaların aslında kendi fabrikalarında
07:01
were made by their factory,
139
421275
2017
üretildiğini anlamıştım
07:03
and every single one of them was authentic.
140
423292
3166
ve çantaların hepsi orjinaldi.
07:06
Min's sister said to her parents,
141
426458
2465
Min annesine bu çantaların ABD'de
07:08
"In America, this bag sells for 320 dollars."
142
428923
3362
320 dolara satıldığını söyledi.
07:12
Her parents, who are both farmers, looked on, speechless.
143
432285
3039
Her ikisi de çiftçi olan annesi ve babası şaşkınlıktan dicek söz bulamadılar.
07:15
"And that's not all -- Coach is coming out with a new line,
144
435324
2559
Ayrıca, Coach marka çantaların yeni "2191" üretimiyle piyasaya çıkacağını
07:17
2191," she said. "One bag will sell for 6,000."
145
437883
4801
ve tek bir çantanın 6000'e satılacağını söyledi.
07:22
She paused and said, "I don't know if that's 6,000 yuan or
146
442684
4247
Bir süre durakladıktan sonra bu sefer :" 6000 dolara mı yoksa 6000 yuana mı
07:26
6,000 American dollars, but anyway, it's 6,000." (Laughter)
147
446931
5647
satılacağından emin değilim fakat sonuçta 6000'e satılacak"
07:32
Min's sister's boyfriend, who had traveled home with her
148
452578
2595
Yılbaşı için eve gelen Min'in kız kardeşinin erkek arkadaşı
07:35
for the new year, said,
149
455173
2117
Bu çantanın 6000 dolar ya da yuan
07:37
"It doesn't look like it's worth that much."
150
457290
2833
edecek kadar değerli olmadığını söyledi.
07:40
Min's sister turned to him and said, "Some people actually
151
460123
2825
Min'in kardeşi, erkek arkadaşına dönüp " Sen ne anlarsın böyle şeylerden
07:42
understand these things. You don't understand shit."
152
462948
3544
bazı insanlar böyle şeylerden iyi anlar."
07:46
(Laughter) (Applause)
153
466492
4655
(Gülüşmeler-Alkışlar)
07:51
In Min's world, the Coach bags had a curious currency.
154
471147
4040
Coach marka çantalar Min'in hayatında garip bir değere sahipler.
07:55
They weren't exactly worthless, but they were nothing
155
475187
2320
Tamamen değersiz şeyler değiller fakat
07:57
close to the actual value, because almost no one they knew
156
477507
2710
gerçek değerlerinin yakınından bile geçemezler.Çünkü
08:00
wanted to buy one, or knew how much it was worth.
157
480217
3930
tanıdığı insanlar ne bu çantaları almak istiyor ne de bu çantaların değerini biliyor.
08:04
Once, when Min's older sister's friend got married,
158
484147
3355
Bir keresinde Min'in büyük ablasının bir arkadaşı evlendiğinde
08:07
she brought a handbag along as a wedding present.
159
487502
2828
Min düğün hediyesi olarak bir el çantası getirdi.
08:10
Another time, after Min had already left
160
490330
2168
Başka bir zaman da Min el çantası fabrikasından
08:12
the handbag factory, her younger sister came to visit,
161
492498
3142
çoktan çıksa da küçük kız kardeşi ziyarete geldiginde
08:15
bringing two Coach Signature handbags as gifts.
162
495640
4111
hediye olarak 2 tane Coach marka el çantasıyla geldi.
08:19
I looked in the zippered pocket of one,
163
499751
2075
Birtanesinin fermuarlı iç cebine baktığımda şöyle yazılı ingilizce bir kart gördüm :
08:21
and I found a printed card in English, which read,
164
501826
4239
"Bir Amerikan klasiği.1941 yılında
08:26
"An American classic.
165
506065
3258
bir beyzbol eldiveninin cilali eskitilmiş yüzeyi
08:29
In 1941, the burnished patina
166
509323
2510
Coach'un kurucusunda
08:31
of an all-American baseball glove
167
511833
2362
bu konforlu yumuşak eldivenin derisiyle
08:34
inspired the founder of Coach to create
168
514195
2200
aynı yeni el çantaları
08:36
a new collection of handbags from the same
169
516395
2409
üretme fikri uyandırdı.
08:38
luxuriously soft gloved-hand leather.
170
518804
3209
6 tane becerikli deri ustası
08:42
Six skilled leatherworkers crafted 12 Signature handbags
171
522013
4175
12 özel seriden oluşan mükemmel bir uyuma sahip
08:46
with perfect proportions and a timeless flair.
172
526188
4136
zarif el çantaları ürettiler.
08:50
They were fresh, functional, and women everywhere
173
530324
2280
Bu çantalar yepyeni ve kullanışlıydılar.
08:52
adored them. A new American classic was born."
174
532604
5336
Kadınlar bu çantalara hayran kaldılar.Yeni bir Amerikan klasiği doğmuştu."
08:57
I wonder what Karl Marx would have made of Min
175
537940
2326
Karl Marx, Min ve kardeşleri hakkında
09:00
and her sisters.
176
540266
1908
ne düşünüyordu merak ediyorum.
09:02
Their relationship with the product of their labor
177
542174
2607
Ürettikleri ürünlerle olan bağları, Marx'ın
09:04
was more complicated, surprising and funny
178
544781
2295
hayal edebileceğinden çok daha karmaşık,
09:07
than he could have imagined.
179
547076
2258
şaşırtıcı ve bir o kadar da eğlenceliydi.
09:09
And yet, his view of the world persists, and our tendency
180
549334
2823
Fakat, Marx'ın bu dünya görüşü ve bizim işçileri
09:12
to see the workers as faceless masses,
181
552157
2609
kimliksiz bir topluluk olarak görmeye ve bu işçilerin
09:14
to imagine that we can know what they're really thinking.
182
554766
3874
gerçekte neler düşündüklerini bilebileceğimize dair eğilimimiz hala geçerliliğini sürdürmektedir.
09:18
The first time I met Min, she had just turned 18
183
558640
3401
Min ile tanıştığımda, daha henüz 18'ine
09:22
and quit her first job on the assembly line
184
562041
2655
girmişti ve bir elektronik fabrikasındaki
09:24
of an electronics factory.
185
564696
2315
montaj işçiliğinden henüz çıkmıştı.
09:27
Over the next two years, I watched as she switched jobs
186
567011
2646
İki yıl boyunca, Min'in 5 kez iş değiştirdiğine
09:29
five times, eventually landing a lucrative post
187
569657
3076
ve sonunda bir donanım fabrikasının satış bölümünde
09:32
in the purchasing department of a hardware factory.
188
572733
3574
iyi maaşlı bir mevkide çalıştığına şahit oldum.
09:36
Later, she married a fellow migrant worker,
189
576307
2525
Daha sonra, Min bir göçmen işçi arkadaşıyla evlenip
09:38
moved with him to his village,
190
578832
2142
eşinin köyüne taşındı ve
09:40
gave birth to two daughters,
191
580974
2203
iki kız çocuğu dünyaya getirdi.
09:43
and saved enough money to buy a secondhand Buick
192
583177
2188
Sonunda kendisine ikinci el bir Buick ve ailesene de
09:45
for herself and an apartment for her parents.
193
585365
4406
bir daire alabileceği kadar para biriktirdi.
09:49
She recently returned to Dongguan on her own
194
589771
3133
Son zamanlarda, eşini ve çocuklarını
09:52
to take a job in a factory that makes construction cranes,
195
592904
3616
geçici bir süre köyde bırakarak,
09:56
temporarily leaving her husband and children
196
596520
2200
Dongguan'da vinç üreten
09:58
back in the village.
197
598720
1983
bir fabrikada çalışmaya gitti.
10:00
In a recent email to me, she explained,
198
600703
2581
Son zamanlarda bana attığı bir e-maide şöyle yazmıştı:
10:03
"A person should have some ambition while she is young
199
603284
4046
" İnsan genç yaşlarında azimli olmalı ki,
10:07
so that in old age she can look back on her life
200
607330
2662
yaşlandığında geriye bakıp
10:09
and feel that it was not lived to no purpose."
201
609992
4783
hayatını bir hiç uğruna yaşamadığını görebilsin".
10:14
Across China, there are 150 million workers like her,
202
614775
4396
Çin'de Min gibi 150 milyon işçi var.
10:19
one third of them women, who have left their villages
203
619171
2753
Bu işçilerin 3'te 1'ini otellerde, restorantlarda ve büyük şehirlerin
10:21
to work in the factories, the hotels, the restaurants
204
621924
3543
inşaatlarında çalışmak için köylerini
10:25
and the construction sites of the big cities.
205
625467
2605
terk eden kadın işçiler oluşturuyor.
10:28
Together, they make up the largest migration in history,
206
628072
3744
Hep birlikte bu işçiler tarihteki en büyük göçü oluşturuyorlar
10:31
and it is globalization, this chain that begins
207
631816
3000
ve milyonlarca insanın nasıl çalışacağını
10:34
in a Chinese farming village
208
634816
2519
nasıl evleneceğini, nasıl yaşayıp nasıl düşüneceklerini
10:37
and ends with iPhones in our pockets and Nikes on our feet
209
637335
3777
etkileyen şey ise, Çin'in bir köyünde başlayan,
10:41
and Coach handbags on our arms
210
641112
2424
cebimizdeki iPhonelarla, ayağımızdaki Nike ayakkabılarla
10:43
that has changed the way these millions of people
211
643536
2289
ve kolumuzdaki Coach marka çantalarla sona eren
10:45
work and marry and live and think.
212
645825
4913
bu üretim süreci ve küreselleşmedir.
10:50
Very few of them would want to go back
213
650738
1949
Bu işçilerden çok az bir kısmı
10:52
to the way things used to be.
214
652687
2557
bu işlerin yürüyüş şeklinin değişmesini istiyor.
10:55
When I first went to Dongguan, I worried that
215
655244
3180
Dongguan'a ilk gittiğimde, işçilerle çok fazla vakit
10:58
it would be depressing to spend so much time with workers.
216
658424
4375
geçirmenin iç karartıcı olacağını düşünüyordum.
11:02
I also worried that nothing would ever happen to them,
217
662799
2771
Ayrıca onlar için bir değişiklik olmayacağından
11:05
or that they would have nothing to say to me.
218
665570
2629
ya da bana bir şey söylemeyeceklerinden endişeleniyordum.
11:08
Instead, I found young women who were smart and funny
219
668199
2650
Fakat tam tersine; zeki, komik
11:10
and brave and generous.
220
670849
2847
cesur ve cömert kadınlarla tanıştım.
11:13
By opening up their lives to me,
221
673696
2331
Bu kadınlar hayatlarına beni de dahil ederek
11:16
they taught me so much about factories
222
676027
2206
fabrikalar ve Çin hakkında
11:18
and about China and about how to live in the world.
223
678233
4206
bu dünyada nasıl yaşanacağını öğrettiler bana.
11:24
This is the Coach purse that Min gave me
224
684746
2712
Bu Coach marka cüzdan
11:27
on the train home to visit her family.
225
687458
2410
ailesini ziyarete giderken Min'in trende bana verdiği hediye.
11:29
I keep it with me to remind me of the ties that tie me
226
689868
2643
Bu cüzdanı, hakkında yazı yazdığım kadına olan
11:32
to the young women I wrote about,
227
692511
2724
bağlarımı hatırlatması için,
11:35
ties that are not economic but personal in nature,
228
695235
4270
doğadaki asıl bağların parayla değil de anılarla ölçülebilen
11:39
measured not in money but in memories.
229
699505
3567
ekonomik olmayan insani bağlar olduğunu hatırlatması için saklıyorum.
11:43
This purse is also a reminder that the things that you imagine,
230
703072
3419
Bu cüzdan, ofisinizde ya da kütüphanenizde
11:46
sitting in your office or in the library,
231
706491
3542
otururken hayal ettiğiniz şeylerin
11:50
are not how you find them when you actually go out
232
710033
2403
aslında gerçek dünyada çok farklı olduduğunu
11:52
into the world.
233
712436
1507
hatırlatıyor bana.
11:53
Thank you. (Applause)
234
713943
1988
Dinlediğiniz için teşekkür ederim. (Alkışlar)
11:55
(Applause)
235
715931
6672
(Alkışlar)
12:02
Chris Anderson: Thank you, Leslie, that was an insight
236
722603
2069
Chris Anderson: Teşekkür ederiz Leslie, bu anlattığın
12:04
that a lot of us haven't had before.
237
724672
2597
şeyler bize yeni bir bakış açısı kazandırdı.
12:07
But I'm curious. If you had a minute, say,
238
727269
3487
Fakat merak ettiğim bir şey var, bir dakikanı alacağım bu yüzden.
12:10
with Apple's head of manufacturing,
239
730756
3721
Diyelim ki Apple'ın üretim müdürüyle konuşuyorsun
12:14
what would you say?
240
734477
2360
ona ne söylerdin?
12:16
Leslie Chang: One minute?
241
736837
1128
Bir dakika mı ?
12:17
CA: One minute. (Laughter)
242
737965
1513
Bir dakika. (Gülüşmeler)
12:19
LC: You know, what really impressed me about the workers
243
739478
1926
Biliyorsun ki beni işçiler hakkında en çok etkileyen şey
12:21
is how much they're self-motivated, self-driven,
244
741404
3226
onların bu kadar çok hevesli, becerikli
12:24
resourceful, and the thing that struck me,
245
744630
2617
ve gayretli olmaları. Ve beni en çok sarsan şey ise
12:27
what they want most is education, to learn,
246
747247
2965
en çok istedikleri şeyin eğitim ve öğrenmek olması,
12:30
because most of them come from very poor backgrounds.
247
750212
1547
çünkü bu işçilerin büyük bir kısmı oldukça fakir ailelerden geliyor.
12:31
They usually left school when they were in 7th or 8th grade.
248
751759
2944
Genelde 7 ya da 8 yaşlarında okulu bırakıyorlar.
12:34
Their parents are often illiterate,
249
754703
2239
Ebeveynleri genellikle cahil
12:36
and then they come to the city, and they, on their own,
250
756942
2640
ve bu çocuklar şehre kendi imkanlarıyla gelip
12:39
at night, during the weekends, they'll take a computer class,
251
759582
2125
geceleri ve haftasonları bilgisayar
12:41
they'll take an English class, and learn
252
761707
2268
ve İngilizce derslerine giriyorlar. Öğrendikleri
12:43
really, really rudimentary things, you know,
253
763975
2124
şeyler ise oldukça temel düzeyde şeyler,ne bileyim
12:46
like how to type a document in Word,
254
766099
1739
mesela , Word belgesinde nasıl yazı yazıldığını
12:47
or how to say really simple things in English.
255
767838
2664
ya da İngilizcedeki en basit temel cümleleri öğreniyorlar.
12:50
So, if you really want to help these workers,
256
770502
2128
Eğer gerçekten bu işçilere yardım etmek istiyorsanız
12:52
start these small, very focused, very pragmatic classes
257
772630
3223
bu okullarda verilen ufak , yoğunlaştırılmış ve faydalı
12:55
in these schools, and what's going to happen is,
258
775853
3129
kursları siz de açın ve göreceksiniz ki
12:58
all your workers are going to move on,
259
778982
1419
işçileriniz hayatlarına devam edicekler
13:00
but hopefully they'll move on into higher jobs within Apple,
260
780401
3407
ve bir gün belki de umarım ki Apple içinde daha yüksek yerlere gelecekler
13:03
and you can help their social mobility
261
783808
2941
ve siz bu işçilerin sosyal hareketliliklerine
13:06
and their self-improvement.
262
786749
997
ve kendilerini geliştirmelerine katkıda bulunabilirsiniz.
13:07
When you talk to workers, that's what they want.
263
787746
1778
İşçilerle sorduğunuz zaman da tüm istediklerinin bu olduğunu göreceksiniz.
13:09
They do not say, "I want better hot water in the showers.
264
789524
2674
Duşta daha sıcak bir duş,
13:12
I want a nicer room. I want a TV set."
265
792198
1985
daha hoş bir oda ya da bir televizyon seti istemiyorlar.
13:14
I mean, it would be nice to have those things,
266
794183
1623
Böyle olanaklara sahip olmaları tabii ki güzel olur
13:15
but that's not why they're in the city,
267
795806
1158
fakat şehre gelmelerinin nedeni bu değil,
13:16
and that's not what they care about.
268
796964
2089
önem verdikleri şey de bu değil.
13:19
CA: Was there a sense from them of a narrative that
269
799053
3550
Chris Anderson: Peki işçilerin konuşmaları genelde
13:22
things were kind of tough and bad, or was there a narrative
270
802603
3412
hayatın zorluğu ve kötü oluşu üzerine miydi yoksa
13:26
of some kind of level of growth, that things over time
271
806015
3013
konuşmalarında hayatlarında bir ilerleme olduğu,
13:29
were getting better?
272
809028
1623
her şeyin zamanla daha da güzel olacağı inancı mı hakimdi?
13:30
LC: Oh definitely, definitely. I mean, you know,
273
810651
1907
Leslie Chang: Tabii ki. Yani oldukça ilginçti,
13:32
it was interesting, because I spent basically two years
274
812558
2366
çünkü sonuçta orada,Dongguan şehrinde
13:34
hanging out in this city, Dongguan,
275
814924
1994
iki senemi geçirdim.
13:36
and over that time, you could see immense change
276
816918
2111
ve zamanla, her bir insanın hayatındaki
13:39
in every person's life: upward, downward, sideways,
277
819029
2795
o yoğun değişimi görüyorsunuz .İnişler ve çıkışlar oluyordu
13:41
but generally upward.
278
821824
1821
fakat genel olarak hayatları daha iyiye gidiyordu.
13:43
If you spend enough time, it's upward, and I met people
279
823645
1787
Yeteri kadar zaman harcarsanız, hayat koşullarınız düzeliyor
13:45
who had moved to the city 10 years ago, and who are now
280
825432
2295
10 yıl önce şehre gelen ve şimdi orta gelirli
13:47
basically urban middle class people,
281
827727
2107
olan insanlarla tanıştım.
13:49
so the trajectory is definitely upward.
282
829834
2021
yani hayatlarındaki değişimin yönü ileriye dönük.
13:51
It's just hard to see when you're suddenly
283
831855
1935
Bir anda şehrinde ortasına düşüverdiğinizde
13:53
sucked into the city. It looks like everyone's poor and
284
833790
2121
neyin nasıl olduğunu kestirmesi zor.Herkes fakir ve
13:55
desperate, but that's not really how it is.
285
835911
1738
umutsuz gözüküyor fakat gerçekte durum böyle değil.
13:57
Certainly, the factory conditions are really tough,
286
837649
2154
Tabii ki de , fabrikadaki koşullar oldukça ağır
13:59
and it's nothing you or I would want to do,
287
839803
2317
ve ne ben böyle bir hayatı isterim ne de siz,
14:02
but from their perspective, where they're coming from
288
842120
3145
bu insanların bakış açılarına göre ise, geldikleri
14:05
is much worse, and where they're going
289
845265
1997
yer, gidecekleri yerden çok daha kötü.
14:07
is hopefully much better, and I just wanted to give
290
847262
2008
Ben konuşmamda sadece
14:09
that context of what's going on in their minds,
291
849270
2361
bu insanların nasıl hissedip neler düşündüğünü
14:11
not what necessarily is going on in yours.
292
851631
2363
anlatmak istedim,sizin aklınızdan geçenleri değil.
14:13
CA: Thanks so much for your talk.
293
853994
1496
Chris Anderson :Konuşman için çok teşekkür ederiz.
14:15
Thank you very much. (Applause)
294
855490
4369
Ben teşekkür ederim. (Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7