Music as a language - Victor Wooten

Transcriber: Marcia de Brito Reviewer: Ariana Bleau Lugo

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: güney örnek

(Guitar music throughout)

Music is a language.

Müzik bir dildir.

Both music and verbal languages serve the same purpose.

Hem müzik, hem de sözlü diller aynı amaca hizmet eder.

They are both forms of expression.

Her ikisi de birer ifade şeklidir.

They can be used as a way to communicate with others.

Diğerleri ile iletişim kurma yolu olarak kullanılabilir.

They can be read and written.

Okunup yazılabilirler.

They can make you laugh or cry,

Sizi güldürebilir veya ağlatabilirler,

think or question,

düşündürebilir veya sorgulatabilirler

and can speak to one or many.

ve birine veya birçoğuna hitap edebilirler.

And both can definitely make you move.

Ve her ikisi de kesinlikle sizi hareket ettirebilir.

In some instances, music works better than the spoken word,

Bazı durumlarda müzik söylenen sözden daha çok işe yarar,

because it doesn't have to be understood to be effective.

çünkü etkili olması için anlaşılması

gerekmez.

Although many musicians agree that music is a language,

Pek çok müzisyen müziğin bir dil olduğu konusunda hemfikir olsa da,

it is rarely treated as such.

çok nadir olarak o şekilde kullanılır.

Many of us treat it as something

Pek çoğumuz onu sadece katı bir programı

that can only be learned by following a strict regimen,

takip ederek, yetenekli bir öğretmenin

himayesi altında öğrenilebilecek

under the tutelage of a skilled teacher.

bir şey olarak görürüz.

This approach has been followed for hundreds of years

Bu yöntem yüzlerce yıldır kanıtlanmış bir başarıyla

with proven success, but it takes a long time.

uygulanmaktadır, ancak uzun süre alır.

Too long.

Çok uzun.

Think about the first language you learn as a child.

Bir çocuk olarak ilk öğrendiğiniz dili düşünün.

More importantly, think about how you learned it.

Daha da önemlisi, nasıl öğrendiğinizi düşünün.

You were a baby when you first started speaking,

İlk konuşmaya başladığınızda bir bebektiniz

and even though you spoke the language incorrectly

ve dili doğru olarak konuşamasanız da

you were allowed to make mistakes.

hata yapmanıza izin verildi.

And the more mistakes you made,

Ve siz daha çok hata yaptıkça,

the more your parents smiled.

anne babanız daha fazla gülümsedi.

Learning to speak was not something you were sent somewhere to do

Konuşmayı öğrenmek haftanın birkaç günü

only a few times a week.

bir yere gönderilerek yapılan bir şey değildi.

And the majority of the people you spoke to

Ve konuştuğunuz insanların çoğunluğu

were not beginners.

başlangıç düzeyinde değildi.

They were already proficient speakers.

Dili hâlihazırda profesyonel şekilde konuşan kişilerdi.

Imagine your parents forcing you to only speak to other babies

Anne babanızın yeterince iyi oluncaya dek sizi

until you were good enough to speak to them.

sadece diğer bebeklerle konuşmaya zorladığını bir düşünün.

You would probably be an adult before you could carry on a proper conversation.

Düzgün bir şekilde sohbet edebilmek için muhtemelen

bir yetişkin olmayı beklemeniz gerekirdi.

To use a musical term,

Müzikle ilgili bir terim kullanmak için, bir bebek olarak

as a baby, you were allowed to jam with professionals.

profesyonellerle beraber olmanıza izin verildi.

If we approach music in the same natural way

Eğer müziğe ilk dilimize benzer şekilde aynı

we approached our first language,

doğallıkla yaklaşırsak,

we will learn to speak it in the same short time

onu ilk dilimizi konuşmayı öğrendiğimiz

it took to speak our first language.

kadar kısa sürede öğrenebileceğiz.

Proof of this could be seen in almost any family

Bunun kanıtını ailedeki diğer müzisyenlerle beraber büyüyen

where a child grows up with other musicians in the family.

bir çocuğun olduğu hemen hemen her ailede görebiliriz.

Here are a few keys to follow in learning or teaching music.

Müzik öğrenirken veya öğretirken takip etmek için işte size birkaç ipucu:

Başlangıçta hataları düzeltmek yerine kabullenin.

In the beginning, embrace mistakes, instead of correcting them.

Like a child playing air guitar, there are no wrong notes.

Bir çocuk hayali bir gitarı çalar gibi yaparken, yanlış nota yoktur.

Allow young musicians to play

Genç müzisyenlerin her gün

and perform with accomplished musicians

usta müzisyenlerle beraber çalmasını ve

on a daily basis.

performans göstermesini sağlayın.

Encourage young musicians to play more than they practice.

Genç müzisyenlerin pratik yapmaktan çok, icra etmesini teşvik edin.

The more they play the more they will practice on their own.

Çaldıkça kendi kendilerine daha fazla pratik yapacaklardır.

Music comes from the musician, not the instrument.

Müzik enstrümandan değil, müzisyenden gelir.

And most importantly,

En önemlisi de, bir dilin söyleyecek ilginç

remember that a language works best

bir şeyimiz olduğunda

when we have something interesting to say.

daha çok işe yaradığını unutmayın.

Many music teachers never find out what their students have to say.

Pek çok müzik öğretmeni öğrencilerinin

söyleyecek oldukları şeyleri hiç keşfedemediler.

We only tell them what they are supposed to say.

Öğrencilere sadece ne söylemeleri gerektiğini söylüyoruz.

A child speaks a language for years before they even learn the alphabet.

Bir çocuk alfabeyi öğrenmeden önce,

bir dili yıllarca konuşur.

Too many rules at the onset, will actually slow them down.

Başlangıçtaki çok fazla kural

aslında ilerlemelerini yavaşlatacaktır.

In my eyes, the approach to music should be the same.

Benim nazarımda, müziğe yaklaşım da

aynı olmalıdır.

After all, music is a language too.

Nihayetinde müzik de bir dildir.