Eve Ensler: Security and insecurity

Eve Ensler Güvenlik Hakkında

72,763 views ・ 2008-09-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Sülün Aykurt Gözden geçirme: Ersan Gunes
00:12
I think it'll be a relief to some people and a disappointment to others
0
12160
3000
Sanırım bir kısmınız buna sevinecek, kimileriniz de hayal kırıklığına uğrayacak ama
00:15
that I'm not going to talk about vaginas today.
1
15160
3000
bugün vajinalardan bahsetmeyeceğim.
00:18
I began "The Vagina Monologues" because I was worried about vaginas.
2
18160
5000
Vajina Monologlarını yazmaya başlamamın nedeni, vajinalar için endişe duymamdı.
00:23
I'm very worried today about this notion, this world,
3
23160
4000
Bugün ise güvenlik olgusundan, içinde yaşadığımız güvenlik dünyasından,
00:27
this prevailing kind of force of security.
4
27160
4000
güvenliğin sahip olduğu hakim güçten endişe duyuyorum.
00:31
I see this word, hear this word, feel this word everywhere.
5
31160
4000
Bu kelimeyi heryerde görüyor ve okuyorum, heryerde hissediyorum.
00:35
Real security, security checks, security watch, security clearance.
6
35160
3000
Tam güvenlik, güvenlik kontrolü, güvenlik görevlisi, güvenlik soruşturması...
00:38
Why has all this focus on security made me feel so much more insecure?
7
38160
6000
Güvenliğe olan bu odaklanma neden benim daha da güvensiz hissetmeme yol açtı?
00:44
What does anyone mean when they talk about real security?
8
44160
4000
Gerçek güvenlikten bahsedenler aslında ne demek istiyorlar?
00:48
And why have we, as Americans particularly,
9
48160
2000
Ve özellikle biz Amerikalılar neden herşeyden önce
00:50
become a nation that strives for security above all else?
10
50160
4000
güvenlik elde etmek için uğraşan bir halk durumuna düştük?
00:54
In fact, I think that security is elusive. It's impossible.
11
54160
4000
Aslında bence güvenlik erişilemez, imkansız bir olgudur.
00:58
We all die. We all get old. We all get sick. People leave us.
12
58160
4000
Hepimiz öleceğiz. Yaşlanacağız. Hastalanacağız. İnsanlar bizi bırakıp gidecek.
01:02
People change us. Nothing is secure.
13
62160
2000
İnsanlar bizi değiştirecek. Hiçbirşey güvenli değildir.
01:04
And that's actually the good news.
14
64160
3000
Ve aslına bakarsınız bu iyi bir haber.
01:07
This is, of course, unless your whole life is about being secure.
15
67160
4000
Tabii hayatınız güvenli yaşamak üzerine kurulu değilse.
01:11
I think that when that is the focus of your life,
16
71160
3000
Güvenlik hayatınızın odak noktası olursa,
01:14
these are the things that happen.
17
74160
2000
başınıza gelecekler şunlardır.
01:16
You can't travel very far or venture too far outside a certain circle.
18
76160
5000
Pek uzak yerlere seyahat edemez veya belli bir çevrenin dışına çıkamazsınız.
01:21
You can't allow too many conflicting ideas into your mind at one time,
19
81160
4000
Birbiriyle çatışan fikirlere eş zamanlı olarak beyninizde yer veremezsiniz,
01:25
as they might confuse you or challenge you.
20
85160
3000
zira bunlar aklınızı karıştırır, zor gelir.
01:28
You can't open yourself to new experiences, new people,
21
88160
3000
Yeni tecrübelere, yeni insanlara, yeni yöntemlere
01:31
new ways of doing things -- they might take you off course.
22
91160
3000
kendinizi açamazsınız. Bunların sizi saptırabileceğini düşünürsünüz.
01:34
You can't not know who you are, so you cling to hard-matter identity.
23
94160
5000
Kim olduğunuzu bilemeyeceğinizden, somut bir kimliğe sarılırsınız.
01:39
You become a Christian, Muslim, Jew.
24
99160
2000
Hristiyan, Müslüman, Yahudi olursunuz...
01:41
You're an Indian, Egyptian, Italian, American.
25
101160
3000
Hintli, Mısırlı, İtalyan, Amerikalısınızdır.
01:44
You're a heterosexual or a homosexual, or you never have sex.
26
104160
3000
Ya heteroseksüel olursunuz ya eşcinsel, ya da hiç sevişmezsiniz.
01:47
Or at least, that's what you say when you identify yourself.
27
107160
3000
Yani hiç değilse kendi kimliğinizi ifade etmek için bunları söylersiniz.
01:50
You become part of an "us."
28
110160
2000
Bir "biz"e dahil edersiniz kendinizi.
01:52
In order to be secure, you defend against "them."
29
112160
3000
Güvende olmak için kendinizi "onlar"a karşı korursunuz.
01:55
You cling to your land because it is your secure place.
30
115160
3000
Kendi toprağınız güvenli bölgeniz olmuştur; ona sıkı sıkıya bağlanırsınız.
01:58
You must fight anyone who encroaches upon it.
31
118160
2000
Arazinize tecavüz edenlerle savaşmanız gerekir.
02:00
You become your nation. You become your religion.
32
120160
2000
Halkınızla bütünleşirsiniz. Dininizle bir olursunuz.
02:02
You become whatever it is that will freeze you, numb you
33
122160
3000
Sizi donduracak, uyuşturacak neyse,
02:05
and protect you from doubt or change.
34
125160
3000
sizi şüpheden ve değişimden koruyacak neyse, o olursunuz.
02:08
But all this does, actually, is shut down your mind.
35
128160
4000
Ancak bütün bunların tek yaptığı aslında zihninizi kapatmaktır.
02:12
In reality, it does not really make you safer.
36
132160
3000
Gerçekte sizi daha güvende kılmaz.
02:15
I was in Sri Lanka, for example, three days after the tsunami,
37
135160
4000
Mesela tsunamiden üç gün sonra Sri Lanka'daydım
02:19
and I was standing on the beaches
38
139160
2000
ve plajda dururken
02:21
and it was absolutely clear that, in a matter of five minutes,
39
141160
3000
gayet iyi biliyorduk ki beş dakika içinde
02:24
a 30-foot wave could rise up
40
144160
2000
10 metrelik bir dalga yükselip
02:26
and desecrate a people, a population and lives.
41
146160
3000
bütün bir halkı, nüfusun tamamını, insanların canlarını alıp götürebilirdi.
02:29
All this striving for security, in fact,
42
149160
3000
Aslında güvenliğin peşinde bunca koşmak
02:32
has made you much more insecure
43
152160
2000
sizi daha güvensiz hale getirdi
02:34
because now you have to watch out all the time.
44
154160
3000
çünkü artık daima tetikte olmalısınız.
02:37
There are people not like you -- people who you now call enemies.
45
157160
3000
Sizin gibi olmayan insanlar var. Artık düşman gözüyle baktığınız insanlar.
02:40
You have places you cannot go, thoughts you cannot think,
46
160160
3000
Gidemeyeceğiniz yerler, aklınıza alamayacağınız düşünceler var.
02:43
worlds that you can no longer inhabit.
47
163160
2000
Artık yaşayamayacağınız dünyalar.
02:45
And so you spend your days fighting things off, defending your territory
48
165160
4000
Ve bu yüzden birşeyleri uzaklaştırmak için mücadele edip, toprağınızı savunmakla,
02:49
and becoming more entrenched in your fundamental thinking.
49
169160
3000
aşırıya kaçan düşünce yapınıza daha da gömülmekle meşgulsünüz.
02:52
Your days become devoted to protecting yourself.
50
172160
3000
Zamanınızı kendinizi korumaya adıyorsunuz.
02:55
This becomes your mission. That is all you do.
51
175160
3000
Bu artık sizin göreviniz olmuş. Tek yaptığınız bu.
02:58
Ideas get shorter. They become sound bytes.
52
178160
3000
Fikirler küçülüyor. Sloganlar haline geliyor.
03:01
There are evildoers and saints, criminals and victims.
53
181160
3000
Kötüler ve azizler; suçlular ve mağdurlar var.
03:04
There are those who, if they're not with us, are against us.
54
184160
3000
Bizim tarafımızda değillerse bize karşı oldukları düşünülen gruplar var.
03:07
It gets easier to hurt people because you do not feel what's inside them.
55
187160
3000
İçlerinde ne olduğunu hissetmedikçe insanlara acı çektirmek kolaylaşır.
03:10
It gets easier to lock them up, force them to be naked, humiliate them,
56
190160
4000
Onları hapse atmak, zorla çırılçıplak soymak, alçaltmak,
03:14
occupy them, invade them and kill them,
57
194160
2000
onları istila etmek, işgal etmek ve öldürmek daha kolaydır,
03:16
because they are only obstacles now to your security.
58
196160
4000
çünkü onlar artık sizin güvenliğiniz karşısında bir engelden başka birşey değildir.
03:20
In six years, I've had the extraordinary privilege through V-Day,
59
200160
4000
Altı yıldır, "kadınlara karşı şiddet" ile savaşan küresel
03:24
a global movement against [violence against] women,
60
204160
1000
küresel bir hareket olan V-Day sayesinde,
03:25
to travel probably to 60 countries,
61
205160
2000
60 kadar ülke gezip
03:27
and spend a great deal of time in different portions.
62
207160
5000
farklı kesimlerle vakit geçirme şerefine sahip oldum.
03:32
I've met women and men all over this planet,
63
212160
3000
Bu dünyanın her köşesinde kadınlar ve erkeklerle tanıştım ki,
03:35
who through various circumstances --
64
215160
2000
çok farklı koşullarda
03:37
war, poverty, racism, multiple forms of violence --
65
217160
4000
savaşta, yoksullukta, ırkçılıkta, şiddetin her türü karşısında
03:41
have never known security,
66
221160
2000
güvenliği hiç tatmamışlar
03:43
or have had their illusion of security forever devastated.
67
223160
4000
veya güvenlik hayalleri sonsuza dek paramparça edilmiş.
03:47
I've spent time with women in Afghanistan under the Taliban,
68
227160
3000
Taliban rejimi sırasında Afganistan'da kadınlarla vakit geçirdim
03:50
who were essentially brutalized and censored.
69
230160
3000
en derinden şiddete maruz kalıyor ve bastırılıyorlardı.
03:53
I've been in Bosnian refugee camps.
70
233160
2000
Bosna'da mülteci kamplarını gezdim.
03:55
I was with women in Pakistan
71
235160
2000
Pakistan'da yüzlerine asit atılarak eritilmiş
03:57
who have had their faces melted off with acid.
72
237160
3000
kadınlarla tanıştım.
04:00
I've been with girls all across America who were date-raped,
73
240160
3000
ABD'nin her tarafında, ilk buluşmalarında tecavüze uğrayan
04:03
or raped by their best friends when they were drugged one night.
74
243160
3000
veya en iyi arkadaşlarınca bir gece uyuşturucu verilip ırzına geçilen kızlarla tanıştım.
04:06
One of the amazing things that I've discovered in my travels
75
246160
4000
Seyahatlerimde gördüğüm en inanılmaz şeylerden biri
04:10
is that there is this emerging species.
76
250160
2000
böyle yeni bir türün ortaya çıkışıydı.
04:12
I loved when he was talking about this other world that's right next to this world.
77
252160
4000
Kendi dünyasının hemen yanındaki diğer dünyadan sözetmesinden çok hoşlanıyordum.
04:16
I've discovered these people, who, in V-Day world,
78
256160
3000
Böyle insanları keşfettim. Onlara V-Day dünyasında
04:19
we call Vagina Warriors.
79
259160
2000
"Vajina Savaşçıları" diyoruz.
04:21
These particular people, rather than getting AK-47s,
80
261160
4000
Bu insanlar ellerine kalaşnikoflar,
04:25
or weapons of mass destruction, or machetes,
81
265160
3000
kitle imha silahları veya palalar alacaklarına,
04:28
in the spirit of the warrior, have gone into the center, the heart of pain, of loss.
82
268160
5000
gerçek savaşçı ruhuyla acının, kaybın merkezine, tam yüreğine kadar yürümüşler.
04:33
They have grieved it, they have died into it,
83
273160
3000
Yas tutmuş, acının içine dalmış,
04:36
and allowed and encouraged poison to turn into medicine.
84
276160
4000
zehrin ilaca dönüşmesine izin vermiş, bunu teşvik etmişler.
04:40
They have used the fuel of their pain to begin to redirect that energy
85
280160
4000
Acılarının enerjisini farklı bir göreve,
04:44
towards another mission and another trajectory.
86
284160
3000
farklı bir güzergaha yönlendirebilmişler.
04:47
These warriors now devote themselves and their lives
87
287160
3000
Bu savaşçılar bugün kendilerini ve hayatlarını, başlarından geçenlerin diğer insanların
04:50
to making sure what happened to them doesn't happen to anyone else.
88
290160
4000
başına gelmemesi için uğraşmaya adamışlar.
04:54
There are thousands if not millions of them on the planet.
89
294160
3000
Böyle insanlardan dünyada milyonlarca değilse de binlercesi var.
04:57
I venture there are many in this room.
90
297160
2000
Eminim bu odada da birçok savaşçı vardır.
04:59
They have a fierceness and a freedom
91
299160
2000
Şevk ve özgürlüğe sahipler
05:01
that I believe is the bedrock of a new paradigm.
92
301160
3000
ki bunlar inanıyorum ki yeni bir paradigmanın temelidir.
05:04
They have broken out of the existing frame of victim and perpetrator.
93
304160
5000
Mevcut olan mağdur-suçlu çerçevesinden sıyrılabilmişler.
05:09
Their own personal security is not their end goal,
94
309160
3000
Kişisel güvenliği başlı başına bir hedef olarak görmeyen
05:12
and because of that, because, rather than worrying about security,
95
312160
4000
ve bu sayede, güvenlik korkuları duymak yerine
05:16
because the transformation of suffering is their end goal,
96
316160
3000
çektikleri acıları dönüştürmeyi hedef olarak belirledikleri için,
05:19
I actually believe they are creating real safety
97
319160
3000
ben inanıyorum ki gerçek anlamda güvenlik sağlıyor,
05:22
and a whole new idea of security.
98
322160
3000
ve yepyeni bir güvenlik olgusu yaratıyorlar.
05:25
I want to talk about a few of these people that I've met.
99
325160
3000
Tanışma fırsatı bulduğum bu kişilerin bazılarından bahsetmek isterim.
05:28
Tomorrow, I am going to Cairo,
100
328160
2000
Yarın Kahire'ye gidiyorum.
05:30
and I'm so moved that I will be with women in Cairo
101
330160
4000
O kadar heyecanlıyım ki. Kahire'de birlikte olacağım kadınlar
05:34
who are V-Day women, who are opening the first safe house
102
334160
3000
V-Day kadınları. Ortadoğu'da dayak yiyen kadınlar için
05:37
for battered women in the Middle East.
103
337160
2000
ilk sığınağı açacaklar.
05:39
That will happen because women in Cairo made a decision to stand up
104
339160
4000
Bunu mümkün kılan, Kahire'deki kadınların ayağa kalkıp
05:43
and put themselves on the line,
105
343160
2000
kendilerini tehlikeye atmaları oldu.
05:45
and talk about the degree of violence that is happening in Egypt,
106
345160
3000
Mısır'daki şiddetin boyutları hakkında söz almaya karar vermeleri
05:48
and were willing to be attacked and criticized.
107
348160
4000
ve saldırılara ve eleştirilere maruz kalmayı göze almaları oldu.
05:52
And through their work over the last years,
108
352160
3000
Son yıllardaki çalışmaları sonucunda elde edilen
05:55
this is not only happening that this house is opening,
109
355160
2000
yalnızca bu sığınma evinin açılması değil,
05:57
but it's being supported by many factions of the society
110
357160
3000
aynı zamanda bu projenin toplumun pek çok kesimi tarafından
06:00
who never would have supported it.
111
360160
2000
önceleri bunu asla desteklemeyecek insanlar tarafından desteklenmesi oldu.
06:02
Women in Uganda this year,
112
362160
2000
Uganda'da bir grup kadın bu yıl
06:04
who put on "The Vagina Monologues" during V-Day,
113
364160
3000
V-Day kapsamında Vajina Monologlarını sahneye koydukları için
06:07
actually evoked the wrath of the government.
114
367160
3000
hükümetin gazabına uğradılar.
06:10
And, I love this story so much.
115
370160
2000
Bu hikayeyi o kadar çok seviyorum ki!
06:12
There was a cabinet meeting and a meeting of the presidents
116
372160
3000
Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı toplanarak
06:15
to talk about whether "Vaginas" could come to Uganda.
117
375160
3000
Vajinalar Uganda'ya gelmeli mi diye tartışmışlar.
06:18
And in this meeting -- it went on for weeks in the press,
118
378160
3000
Ve bu toplantıda... bunlar haftalarca basında yeraldı...
06:21
two weeks where there was huge discussion.
119
381160
2000
iki hafta boyunca hararetli tartışmalar olmuş..
06:23
The government finally made a decision
120
383160
2000
Sonunda hükümet bir karara varmış.
06:25
that "The Vagina Monologues" could not be performed in Uganda.
121
385160
3000
Vajina Monolojlarının Uganda'da gösterilmesine izin verilmemiş.
06:28
But the amazing news was that because they had stood up, these women,
122
388160
4000
Fakat inanılmaz olan, bu kadınların seslerini duyurup
06:32
and because they had been willing to risk their security,
123
392160
3000
güvenliklerini riske atmayı göze almaları
06:35
it began a discussion that not only happened in Uganda,
124
395160
3000
yalnızca Uganda'da değil, Afrika'nın tamamında
06:38
but all of Africa.
125
398160
2000
tartışmalara yol açtı.
06:40
As a result, this production, which had already sold out,
126
400160
3000
Bunun sonucunda, bu oyun için bütün biletler satıldığından
06:43
every single person in that 800-seat audience, except for 10 people,
127
403160
5000
800 kişilik salonda 10 kişi hariç hiç kimse
06:48
made a decision to keep the money.
128
408160
3000
biletlerini iade etmemiş.
06:51
They raised 10,000 dollars on a production that never occurred.
129
411160
5000
Bu şekilde hiç gösterilmeyen bir prodüksiyon 10.000 dolar gelir sağlamış.
06:56
There's a young woman named Carrie Rethlefsen in Minnesota.
130
416160
3000
Minnesota'da yaşayan Kerry Ruffleson adlı bir genç kız var.
06:59
She's a high school student.
131
419160
2000
Lise öğrencisi.
07:01
She had seen "The Vagina Monologues" and she was really moved. And as a result,
132
421160
4000
Vajina Monologlarını seyretmiş ve çok etkilenmiş ve bunun sonucunda
07:05
she wore an "I heart my vagina" button to her high school in Minnesota.
133
425160
5000
Minnesota'da okulda "Vajinamı seviyorum" rozeti takmış.
07:10
(Laughter)
134
430160
1000
(Kahkahalar)
07:11
She was basically threatened to be expelled from school.
135
431160
5000
Okuldan atılmakla tehdit edilmiş.
07:16
They told her she couldn't love her vagina in high school,
136
436160
3000
Kendisine okuduğu lisede, vajinasını sevemeyeceğini,
07:19
that it was not a legal thing, that it was not a moral thing,
137
439160
3000
Bunun yasal olmadığı, ahlaki olmadığı,
07:22
that it was not a good thing.
138
442160
2000
Bunun iyi birşey olmadığını söylemişler.
07:24
So she really struggled with this, what to do,
139
444160
2000
O da ne yapacağı ile ilgili bayağı mücadele etmiş,
07:26
because she was a senior and she was doing well in her school
140
446160
3000
çünkü son sınıfa giden başarılı bir öğrenciymiş
07:29
and she was threatened expulsion. So what she did is she got all her friends together --
141
449160
4000
ve okuldan atılmakla tehdit edilince bütün arkadaşlarını toplamış,
07:33
I believe it was 100, 150 students
142
453160
3000
sanırım 100-150 öğrenci kadar
07:36
all wore "I love my vagina" T-shirts,
143
456160
3000
hepsi de "vajinamı seviyorum" tişörtleri giymiş
07:39
and the boys wore "I love her vagina" T-shirts to school.
144
459160
3000
erkekler bile okula "vajinasını seviyorum" yazan tişörtlerle gitmiş.
07:42
(Laughter)
145
462160
2000
(Kahkahalar)
07:44
Now this seems like a fairly, you know, frivolous,
146
464160
3000
Bu tabii biraz hafif birşey gibi görünüyor ama
07:47
but what happened as a result of that, is that that school now
147
467160
5000
bunun sonucunda bu okulda artık
07:52
is forming a sex education class. It's beginning to talk about sex,
148
472160
4000
cinsellik eğitimi dersi veriliyor, seks hakkında konuşulabiliyor,
07:56
it's beginning to look at why it would be wrong
149
476160
3000
ve liseli bir genç kızın toplum içinde vajinasından bahsetmesinin
07:59
for a young high school girl to talk about her vagina publicly
150
479160
3000
veya vajinasını sevdiğini söylemesinin
08:02
or to say that she loved her vagina publicly.
151
482160
3000
sorun teşkil etmesi sorgulanabiliyor.
08:05
I know I've talked about Agnes here before,
152
485160
3000
Agnes'in hikayesini daha önce anlattım, biliyorum,
08:08
but I want to give you an update on Agnes.
153
488160
2000
ama Agnes hakkında son gelişmeleri aktarmak istiyorum.
08:10
I met Agnes three years ago in the Rift Valley.
154
490160
2000
Agnes'le üç yıl önce Rift Vadisinde tanıştım.
08:12
When she was a young girl, she had been mutilated against her will.
155
492160
6000
Daha küçük bir kızken zorla sünnet edilmişti.
08:18
That mutilation of her clitoris
156
498160
2000
Klitorisinin kesilmesi
08:20
had actually obviously impacted her life
157
500160
2000
tabii ki hayatını etkilemiş,
08:22
and changed it in a way that was devastating.
158
502160
3000
adeta mahvetmişti.
08:25
She made a decision not to go and get a razor or a glass shard,
159
505160
4000
O da bir karar verdi. Gidip eline jilet veya cam parçası almak yerine
08:29
but to devote her life to stopping that happening to other girls.
160
509160
4000
hayatını aynı şeyin başka kızların başına gelmesini önlemeye adadı.
08:33
For eight years, she walked through the Rift Valley.
161
513160
3000
Sekiz yıl boyunca Rift Vadisinde gezdi.
08:36
She had this amazing box that she carried and it had a
162
516160
2000
Elinde inanılmaz bir kutu taşıyordu, içinde
08:38
torso of a woman's body in it, a half a torso,
163
518160
3000
bir kadın gövdesi, yarım bir gövde.
08:41
and she would teach people, everywhere she went,
164
521160
2000
Gittiği her yerde insanlara
08:43
what a healthy vagina looked like and what a mutilated vagina looked like.
165
523160
3000
sağlıklı bir vajinanın neye benzediğini ve parçalanmış bir vajinanın neye benzediğini öğretiyordu.
08:46
In the years that she walked, she educated parents, mothers, fathers.
166
526160
4000
Yürüdüğü yıllar boyunca, velileri, anneleri, babaları eğitti
08:50
She saved 1,500 girls from being cut.
167
530160
3000
ve 1.500 kızı kesilmekten kurtardı.
08:53
When V-Day met her, we asked her how we could support her
168
533160
2000
V-Day olarak bu kadınla tanıştığımızda onu nasıl destekleyebileceğimizi sorduk.
08:55
and she said, "Well, if you got me a Jeep,
169
535160
2000
O da "Bana bir Jeep alırsanız
08:57
I could get around a lot faster." So, we bought her a Jeep.
170
537160
3000
çok daha hızlı gezebilirim" dedi. Biz de ona bir Jeep aldık.
09:00
In the year she had the Jeep, she saved 4,500 girls from being cut.
171
540160
5000
Jeep'le dolaştığı sene 4.500 kızı zorla kesilmekten kurtardı.
09:05
So, we said, what else could we do?
172
545160
1000
Biz de sorduk, başka ne yapabiliriz?
09:06
She said, "If you help me get money, I could open a house."
173
546160
3000
"Para bulmama yardım ederseniz bir ev açabilirim" dedi.
09:09
Three years ago, Agnes opened a safe house in Africa to stop mutilation.
174
549160
7000
Üç yıl önce Agnes Afrika'da kızların genital organlarının kesilmesini önlemek için bir sığınma evi açtı.
09:16
When she began her mission eight years ago, she was reviled,
175
556160
4000
Sekiz yıl önce bu görevi üstlendiğinde yerden yere vuruluyordu,
09:20
she was detested, she was completely slandered in her community.
176
560160
4000
nefret ediliyordu, kendi toplumunda karalanıyordu.
09:24
I am proud to tell you that six months ago,
177
564160
3000
Büyük bir gururla söyleyebilirim ki altı ay önce
09:27
she was elected the deputy mayor of Narok.
178
567160
3000
Narok belediye başkan yardımcısı seçildi.
09:30
(Applause)
179
570160
7000
(Alkışlar)
09:37
I think what I'm trying to say here
180
577160
2000
Benim burada söylemeye çalıştığım şu ki,
09:39
is that if your end goal is security,
181
579160
4000
nihai hedefiniz güvenlikse
09:43
and if that's all you're focusing on, what ends up happening
182
583160
3000
yalnızca buna odaklanırsanız, sonunda olacak şudur:
09:46
is that you create not only more insecurity in other people,
183
586160
3000
sadece diğer insanlarda daha fazla güvensizlik duygusu yaratmakla kalmazsınız,
09:49
but you make yourself far more insecure.
184
589160
3000
kendinizi de daha güvensiz kılarsınız.
09:52
Real security is contemplating death, not pretending it doesn't exist.
185
592160
5000
Gerçek güvenlik ölümü temaşa etmektir, ölümün varlığını inkar etmek değil.
09:57
Not running from loss, but entering grief, surrendering to sorrow.
186
597160
5000
Kaybedişten kaçmak değil, yasa girmek, kendini acıya teslim etmektir.
10:02
Real security is not knowing something, when you don't know it.
187
602160
4000
Gerçek güvenlik birşeyi bilmediğinizde bilmediğinizi kabul etmektir.
10:06
Real security is hungering for connection rather than power.
188
606160
4000
Gerçek güvenlik iktidarı değil, kaynaşmayı aramaktır.
10:10
It cannot be bought or arranged or made with bombs.
189
610160
3000
Güvenlik satın alınamaz, bombalarla sağlanamaz.
10:13
It is deeper, it is a process, it is acute awareness
190
613160
4000
Daha derindir, bir süreçtir, hepimizin en temelden
10:17
that we are all utterly inter-bended,
191
617160
2000
birbirimize bağlı olduğumuzun bilincine varıştır
10:19
and one action by one being in one tiny town
192
619160
3000
ve ufacık bir kasabada bir kişinin eyleminin
10:22
has consequences everywhere.
193
622160
3000
heryerde sonuçlar doğuracağını görmektir.
10:25
Real security is not only being able
194
625160
2000
Gerçek güvenlik sadece gizemi, karmaşıklığı, muğlaklığı
10:27
to tolerate mystery, complexity, ambiguity, but hungering for them
195
627160
4000
kabullenebilmek değil, onları aramaktır.
10:31
and only trusting a situation when they are present.
196
631160
3000
ve sadece bunların mevcut olduğu durumlara güvenmektir.
10:34
Something happened when I began traveling in V-Day, eight years ago. I got lost.
197
634160
6000
Sekiz yıl önce V-Day çerçevesinde seyahat etmeye başladığımda birşey oldu. Kayboldum.
10:40
I remember being on a plane going from Kenya to South Africa,
198
640160
5000
Kenya'dan Güney Afrika'ya giden bir uçaktaydım
10:45
and I had no idea where I was.
199
645160
1000
ve nerede olduğumu bilmiyordum.
10:46
I didn't know where I was going, where I'd come from,
200
646160
3000
Nereye gittiğimi, nereden geldiğimi.
10:49
and I panicked. I had a total anxiety attack.
201
649160
3000
Paniğe kapıldım, aşırı derecede tedirgin oldum.
10:52
And then I suddenly realized that it absolutely didn't matter
202
652160
3000
Ve birden bire farkettim ki nereye gittiğim
10:55
where I was going, or where I had come from
203
655160
2000
ve nereden geldiğim hiç önemli değildi
10:57
because we are all essentially permanently displaced people.
204
657160
5000
çünkü temelde hepimiz daimi olarak yerlerinden edilmiş kişileriz.
11:02
All of us are refugees.
205
662160
2000
Hepimiz mülteciyiz.
11:04
We come from somewhere and we are hopefully traveling all the time,
206
664160
3000
Biryerlerden geliyoruz ve umut dolu geziyoruz her zaman
11:07
moving towards a new place.
207
667160
2000
bir yerden bir yere.
11:09
Freedom means I may not be identified as any one group,
208
669160
4000
Özgürlük, herhangi bir gruba bağlı olarak görülmeden
11:13
but that I can visit and find myself in every group.
209
673160
4000
her türlü grubu ziyaret edebilmem ve her birinde kendimi bulabilmemdir.
11:17
It does not mean that I don't have values or beliefs,
210
677160
3000
Bu benim değerlere veya inançlara sahip olmadığım anlamına gelmez
11:20
but it does mean I am not hardened around them.
211
680160
2000
ancak bu değerlerin ve inançların çevresinde katılaşmadığım anlamına gelir.
11:22
I do not use them as weapons.
212
682160
3000
Bunları birer silah olarak kullanmıyorum.
11:25
In the shared future, it will be just that, shared.
213
685160
5000
Ortak geleceğimiz gerçekten ortak olacak.
11:30
The end goal will [be] becoming vulnerable,
214
690160
2000
Nihai hedef, kırılgan hale gelmek olacak.
11:32
realizing the place of our connection to one another,
215
692160
3000
birbirimize bağlı olduğumuz noktayı farketmek
11:35
rather than becoming secure, in control and alone.
216
695160
5000
güvende, kontrol sahibi ve yalnız olmaktansa.
11:40
Thank you very much.
217
700160
2000
Çok teşekkürler.
11:42
(Applause)
218
702160
3000
(Alkışlar)
11:45
Chris Anderson: And how are you doing? Are you exhausted?
219
705160
5000
Nasılsınız? Çok mu yoruldunuz?
11:50
On a typical day, do you wake up with hope or gloom?
220
710160
4000
Normal bir gününüzde sabah umutla mı uyanıyorsunuz, sıkıntıyla mı?
11:54
Eve Ensler: You know, I think Carl Jung once said
221
714160
2000
Biliyor musunuz, sanırım Carl Jung demişti ki
11:56
that in order to survive the twentieth century,
222
716160
3000
20. yüzyılda hayatta kalabilmek için
11:59
we have to live with two existing thoughts, opposite thoughts, at the same time.
223
719160
4000
iki zıt düşünceyle birarada yaşayabilmeliyiz.
12:03
And I think part of what I'm learning in this process
224
723160
4000
Ve sanırım bu süreçte öğrendiklerimin bir kısmı şu ki
12:07
is that one must allow oneself to feel grief.
225
727160
4000
insan kendisine, acıyı hissetme iznini vermeli.
12:11
And I think as long as I keep grieving, and weeping,
226
731160
3000
Ve sanırım üzülmeye, ağlamaya devam ettikçe,
12:14
and then moving on, I'm fine.
227
734160
2000
ve sonra bunu aşınca, iyi olacağım.
12:16
When I start to pretend that what I'm seeing isn't impacting me,
228
736160
4000
Gördüklerimin beni etkilemediğini, fikirlerimi değiştirmediğini öne sürmeye başladığımda
12:20
and isn't changing my heart, then I get in trouble.
229
740160
4000
o zaman başım belaya giriyor
12:24
Because when you spend a lot of time going from place to place,
230
744160
4000
çünkü birçok yerde gezmekle çok vakit geçiriyorsanız
12:28
country to country, and city to city,
231
748160
2000
ülkeden ülkeye, şehirden şehre,
12:30
the degree to which women, for example, are violated,
232
750160
3000
mesela kadınların maruz kaldıkları şiddetin boyutu
12:33
and the epidemic of it, and the kind of ordinariness of it,
233
753160
4000
ve bunun yaygınlığı, ve bayağılaşması
12:37
is so devastating to one's soul that you have to take the time,
234
757160
5000
insanın ruhunu o kadar parçalıyor ki, bunu hazmetmek için vakit ayırmanız lazım
12:42
or I have to take the time now, to process that.
235
762160
3000
yani benim durumumda böyle oluyor.
12:45
CA: There are a lot of causes out there in the world that have been talked about,
236
765160
4000
Dünyada mücadele gerektiren pek çok sorun gündeme geliyor,
12:49
you know, poverty, sickness and so on. You spent eight years on this one.
237
769160
5000
mesela yoksulluk, hastalıklar, vs. Bu sorunun üzerinde sekiz çalışmışsınız.
12:54
Why this one?
238
774160
2000
Neden bunu seçtiniz?
12:56
EE: I think that if you think about women,
239
776160
2000
Bence, eğer kadınları düşünürseniz,
12:58
women are the primary resource of the planet. They give birth,
240
778160
5000
kadınlar gezegenimizin birincil kaynağıdır, doğururlar,
13:03
we come from them, they are mothers, they are visionaries,
241
783160
3000
biz onlardan geliriz, onlar annelerdir, vizyonerler.
13:06
they are the future. If you think that the U.N. now says
242
786160
3000
gelecek onlardadır. Düşünsenize, BM diyor ki
13:09
that one out of three women on the planet
243
789160
2000
dünyadaki üç kadından biri
13:11
will be raped or beaten in their lifetime,
244
791160
3000
ömrü boyunca tecavüze uğrayacak veya dövülecek
13:14
we're talking about the desecration of the primary resource of the planet,
245
794160
4000
bu aslında dünyamızın birincil kaynağının yerle bir edilmesidir.
13:18
we're talking about the place where we come from, we're talking about parenting.
246
798160
3000
geldiğimiz yerden bahsediyoruz, annelikten.
13:21
Imagine that you've been raped and you're bringing up a boy child.
247
801160
2000
Düşünün, tecavüze uğramışsınız ve bir erkek çocuğu yetiştiriyorsunuz.
13:23
How does it impact your ability to work, or envision a future,
248
803160
4000
Bu sizin, yalnızca hayatta kalmaktan öte, çalışma,
13:27
or thrive, as opposed to just survive? What I believe is
249
807160
4000
geleceği tasarlama kabiliyetinizi nasıl etkiler? Ben inanıyorum ki,
13:31
if we could figure out how to make women safe and honor women,
250
811160
4000
kadınların güvenliğini sağlamanın ve onları şereflendirmenin yolunu bulabilsek
13:35
it would be parallel or equal to honoring life itself.
251
815160
5000
bu hayatın ta kendisini onurlandırmaktır.

Original video on YouTube.com
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7