Pamela Ronald: The case for engineering our food

Bill T. Jones: Dansçı, şarkıcı, viyolonist ... ve yaratıcı büyünün anı

395,054 views

2015-05-04 ・ TED


New videos

Pamela Ronald: The case for engineering our food

Bill T. Jones: Dansçı, şarkıcı, viyolonist ... ve yaratıcı büyünün anı

395,054 views ・ 2015-05-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Bilge Ercan
00:12
I am a plant geneticist.
0
12970
2322
Bitki genetikcisiyim.
00:15
I study genes that make plants resistant to disease
1
15292
3575
Bitkileri hastalıklara ve strese karşı dayanıklı yapan
00:18
and tolerant of stress.
2
18867
2322
genler üzerinde çalışıyorum.
00:21
In recent years,
3
21189
2276
Geçtiğimiz yıllarda,
00:23
millions of people around the world have come to believe
4
23465
2902
dünya çapında milyonlarca insan
00:26
that there's something sinister about genetic modification.
5
26367
4133
genetik modifikasyonun zararlı olduğuna inanmaya başladı.
00:30
Today, I am going to provide a different perspective.
6
30500
5503
Bugün, farklı bir bakış açısı getireceğim.
00:36
First, let me introduce my husband, Raoul.
7
36003
2566
İlk olarak, kocam Raoul ile tanışın.
00:38
He's an organic farmer.
8
38569
2623
Kendisi organik tarım yapan bir çiftçidir.
00:41
On his farm, he plants a variety of different crops.
9
41192
3948
Çiftliğinde, çeşitli mahsüller ekiyor.
00:45
This is one of the many ecological farming practices
10
45140
3041
Bu çiftliğini sağlıklı tutmak için yapılan
00:48
he uses to keep his farm healthy.
11
48181
3483
ekolojik çiftçilik uygulamalarından biri.
00:51
Imagine some of the reactions we get:
12
51664
3158
Aldığımız tepkileri hayal edin:
00:54
"Really? An organic farmer and a plant geneticist?
13
54822
3576
"Gerçekten mi? Organik tarımcı ve bitki genetikçisi mi?
00:58
Can you agree on anything?"
14
58398
3041
Hiç anlaştığınız oluyor mu?"
01:01
Well, we can, and it's not difficult, because we have the same goal.
15
61439
4976
Aslında, evet. Ve zor da değil çünkü amacımız aynı.
01:06
We want to help nourish the growing population
16
66415
3128
Çevreyi daha fazla tahrip etmeden
01:09
without further destroying the environment.
17
69543
2740
büyüyen nüfusun beslenmesine yardım etmek istiyoruz.
01:12
I believe this is the greatest challenge of our time.
18
72283
4783
Zamanımızın en büyük sıkıntısı bence bu.
01:17
Now, genetic modification is not new;
19
77066
4133
Aslında genetik modifikasyon yeni değil.
01:21
virtually everything we eat has been genetically modified
20
81199
3970
Hemen hemen yediğimiz her şeyin bir şekilde
01:25
in some manner.
21
85169
2095
genetiği değiştirilmiş.
01:27
Let me give you a few examples.
22
87264
3112
Size birkaç örnek vereyim.
01:30
On the left is an image
23
90376
2281
Soldaki resim
01:32
of the ancient ancestor of modern corn.
24
92657
4551
modern mısırın antik atası.
01:37
You see a single roll of grain that's covered in a hard case.
25
97208
3901
Sert bir kabukla korunan tek sıra taneler görüyorsunuz.
01:41
Unless you have a hammer,
26
101109
2531
Bir çekiciniz yoksa
01:43
teosinte isn't good for making tortillas.
27
103640
5015
teosinte ile ekmek yapmak kolay olmayacaktır.
01:48
Now, take a look at the ancient ancestor of banana.
28
108655
4655
Şimdi, muzun antik atasına bakın.
01:53
You can see the large seeds.
29
113310
1754
Büyük tohumları görebiliyorsunuz.
01:55
And unappetizing brussel sprouts,
30
115064
3436
Ve iştah kaçırıcı brüksel lahanası
01:58
and eggplant, so beautiful.
31
118500
3622
ve patlıcan, ne kadar da güzel (ç.n. alaycı).
02:02
Now, to create these varieties,
32
122122
2183
Şimdi, bu çeşitliliği yaratmak için,
02:04
breeders have used many different genetic techniques over the years.
33
124305
3184
yetiştiriciler yıllar boyunca farklı genetik teknikler kullandılar.
02:07
Some of them are quite creative,
34
127489
1564
Bazıları oldukça yaratıcı.
02:09
like mixing two different species together
35
129053
2554
Aşılama denilen işlemi kullanarak
02:11
using a process called grafting
36
131607
2113
iki farklı türü karıştırmış
02:13
to create this variety that's half tomato and half potato.
37
133720
5802
ve yarı domates, yarı patates çeşitliliğini yaratmışlardır.
02:19
Breeders have also used other types of genetic techniques,
38
139525
4551
Yetiştiriciler başka genetik teknikler de kullandılar.
02:24
such as random mutagenesis,
39
144076
2043
Örneğin; bitkilerde
02:26
which induces uncharacterized mutations
40
146119
3390
karakterize edilmemiş mutasyonlara (ç.n. değişim) neden olan
02:29
into the plants.
41
149509
2299
raslantısal mutagenes (ç.n. gen değişimi).
02:31
The rice in the cereal that many of us fed our babies
42
151808
4326
Çoğumuzun bebeğini beslediği pirinç
02:36
was developed using this approach.
43
156134
3823
bu yaklaşımla geliştirildi.
02:39
Now, today, breeders have even more options to choose from.
44
159957
3669
Günümüzde, yetiştiriciler daha fazla seçeneğe sahip.
02:43
Some of them are extraordinarily precise.
45
163626
3738
Bazıları fevkalade kesin.
02:47
I want to give you a couple examples from my own work.
46
167364
3808
Kendi işlerimden birkaç örnek vermek istiyorum.
02:51
I work on rice, which is a staple food for more than half the world's people.
47
171172
5875
Dünyanın yarısı için temel gıda olan pirinç üzerine çalışıyorum.
02:57
Each year, 40 percent of the potential harvest
48
177047
3134
Her yıl, potansiyel hasatın yüzde 40'ı
03:00
is lost to pest and disease.
49
180181
2856
haşere ve hastalık nedeniyle zayi oluyor.
03:03
For this reason, farmers plant rice varieties
50
183037
3130
Bu nedenle, çiftçiler dayanıklı gen taşıyan
03:06
that carry genes for resistance.
51
186167
2856
pirinç çeşitleri ekiyor.
03:09
This approach has been used for nearly 100 years.
52
189023
3738
Bu yaklaşım neredeyse 100 yıldır kullanılıyor.
03:12
Yet, when I started graduate school,
53
192761
3181
Lakin, yüksekokula başladığımda,
03:15
no one knew what these genes were.
54
195942
2253
bu genlerin ne olduğunu kimse bilmiyordu.
03:18
It wasn't until the 1990s that scientists finally uncovered
55
198195
5085
Ta ki, 1990'larda bilim adamları
direncin genetik kökenini ortaya çıkarana kadar.
03:23
the genetic basis of resistance.
56
203280
3134
03:26
In my laboratory, we isolated a gene for immunity to a very serious
57
206414
4760
Laboratuvarımda, Asya ve Afrika'daki ciddi bir bakteriyel hastalığa bağışıklık için
03:31
bacterial disease in Asia and Africa.
58
211174
2763
bir geni izole ettik.
03:33
We found we could engineer the gene into a conventional rice variety
59
213937
5340
Bu geni değiştirerek
normalde dayanıksız olan pirinci,
03:39
that's normally susceptible,
60
219277
1811
03:41
and you can see the two leaves on the bottom here
61
221088
2438
aşağıdaki iki yapraktan gördüğünüz üzere,
03:43
are highly resistant to infection.
62
223526
2973
enfeksiyona karşı dayanıklı kıldık.
03:46
Now, the same month that my laboratory published
63
226499
3389
Laboratuvarımın pirinç bağışıklık geni keşfini
03:49
our discovery on the rice immunity gene,
64
229888
2787
yayınladığı ay içerisinde
03:52
my friend and colleague Dave Mackill stopped by my office.
65
232675
3599
arkadaşım ve meslektaşım olan Dave Mackill ofisime uğradı.
03:56
He said, "Seventy million rice farmers are having trouble growing rice."
66
236274
7520
"Yetmiş milyon pirinç çiftçisi pirinç yetiştirmekte zorluk yaşıyor." dedi.
04:04
That's because their fields are flooded,
67
244864
2787
Çünkü tarlalarını sel basmıştı
04:07
and these rice farmers are living on less than two dollars a day.
68
247651
4621
ve bu pirinç çiftçileri günlüğü iki dolardan aza çalışıyordu.
04:12
Although rice grows well in standing water,
69
252272
3552
Pirinç, durgun suda iyi yetişmesine rağmen
04:15
most rice varieties will die if they're submerged
70
255824
2810
çoğu pirinç çeşidi eğer üç günden fazla
04:18
for more than three days.
71
258634
2298
su içinde kalırsa ölür.
04:20
Flooding is expected to be increasingly problematic
72
260932
3321
İklim değiştikçe taşkınların daha büyük bir
04:24
as the climate changes.
73
264253
2809
problem olması bekleniyor.
04:27
He told me that his graduate student Kenong Xu and himself
74
267062
4435
Öğrencisi Kenong Xu ve kendisinin
04:31
were studying an ancient variety of rice that had an amazing property.
75
271497
4969
şaşırtıcı bir özelliği olan antik bir pirinç üzerinde çalıştıklarını anlattı.
04:36
It could withstand two weeks of complete submergence.
76
276466
5712
Su altında iki hafta dayanabiliyordu.
04:42
He asked if I would be willing to help them isolate this gene.
77
282178
5270
Bu geni izole etmekte yardımcı olmak isteyip istemediğimi sordu.
04:47
I said yes -- I was very excited, because I knew if we were successful,
78
287448
4551
Evet dedim, çok heyecanlıydım çünkü eğer başarılı olursak,
04:51
we could potentially help millions of farmers grow rice
79
291999
3994
milyonlarca çiftçinin tarlaları su altında olsa bile
04:55
even when their fields were flooded.
80
295993
3460
pirinç yetiştirmesine yardım edebilirdik.
04:59
Kenong spent 10 years looking for this gene.
81
299453
4063
Kenong bu geni bulmak için 10 yıl harcadı.
05:03
Then one day, he said,
82
303516
1997
Ve bir gün dedi ki,
05:05
"Come look at this experiment. You've got to see it."
83
305513
3622
"Gelin şu deneye bakın. Bunu görmelisiniz."
05:09
I went to the greenhouse and I saw
84
309135
1857
Seraya gittim ve gördüm ki
05:10
that the conventional variety that was flooded for 18 days had died,
85
310992
5300
su altında 18 gün kalan geleneksel tür ölmüştü
05:16
but the rice variety that we had genetically engineered
86
316292
3663
fakat keşfettiğimiz yeni gen ile
05:19
with a new gene we had discovered, called Sub1, was alive.
87
319955
4504
genetik değişiklik ile ürettiğimiz pirinç türü olan Sub1 yaşıyordu.
05:24
Kenong and I were amazed and excited
88
324459
2485
Kenong ve ben tek bir genin böyle
05:26
that a single gene could have this dramatic effect.
89
326944
3831
köklü bir etki etmesine şaşırmış ve heyecanlanmıştık.
05:30
But this is just a greenhouse experiment.
90
330775
3642
Fakat bu sadece bir sera deneyi idi.
05:34
Would this work in the field?
91
334417
3366
Bu tarlada işe yarar mıydı?
05:37
Now, I'm going to show you a four-month time lapse video
92
337783
2740
Şimdi size, Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsünde çekilmiş
05:40
taken at the International Rice Research Institute.
93
340523
3042
dört aylık hızlandırılmış bir video göstereceğim.
05:43
Breeders there developed a rice variety carrying the Sub1 gene
94
343565
5025
Yetiştiriciler başka bir genetik teknik olan hassas üretme ile
05:48
using another genetic technique called precision breeding.
95
348590
3636
Sub1 geni taşıyan bir pirinç türü geliştirdiler.
05:52
On the left, you can see the Sub1 variety,
96
352226
2600
Solda, Sub1 türünü görebilirsiniz
05:54
and on the right is the conventional variety.
97
354826
3645
ve sağda ise geleneksel tür var.
05:58
Both varieties do very well at first,
98
358471
2462
İlk başta iki tür de gayet iyi,
06:00
but then the field is flooded for 17 days.
99
360933
3413
fakat sonra tarla 17 boyunca su altında kaldı.
06:04
You can see the Sub1 variety does great.
100
364346
2925
Sub1 türünün harika olduğunu görebilirsiniz.
06:07
In fact, it produces three and a half times more grain
101
367271
4853
Aslında, geleneksel türe nazaran
06:12
than the conventional variety.
102
372124
3344
üç buçuk kat daha fazla tahıl üretiyor.
06:15
I love this video
103
375468
1997
Bu videoya bayılıyorum
06:17
because it shows the power of plant genetics to help farmers.
104
377465
4295
çünkü çiftçilere yardım etme konusunda bitki genetiğinin gücünü gösteriyor.
06:21
Last year, with the help of the Bill and Melinda Gates Foundation,
105
381760
3390
Geçen sene, Bill ve Melinda Gates Vakfının yardımıyla
06:25
three and a half million farmers grew Sub1 rice.
106
385150
4110
üç buçuk milyon çiftçi Sub1 pirinci yetiştirdi.
06:29
(Applause)
107
389260
4179
(Alkışlar)
06:33
Thank you.
108
393439
2949
Teşekkür ederim.
06:37
Now, many people don't mind genetic modification
109
397168
4142
Şimdi, birçok insan,
mesele pirinç genlerini, pirinç genleri ile değiştirmek olunca
06:41
when it comes to moving rice genes around,
110
401310
2740
06:44
rice genes in rice plants,
111
404050
1347
genetik modifikasyonu umursamıyor
06:45
or even when it comes to mixing species together
112
405397
3390
veya mesele rastgele mutagenes veya aşılama ile
06:48
through grafting or random mutagenesis.
113
408787
4249
türleri karıştırmak olduğunda.
06:53
But when it comes to taking genes from viruses and bacteria
114
413036
5178
Ama mesele virüslerden ve bakterilerden gen almak
06:58
and putting them into plants,
115
418214
1788
ve onları bitkilere koymak olunca
07:00
a lot of people say, "Yuck."
116
420002
3297
birçok insan, "Iyy." diyor.
07:03
Why would you do that?
117
423299
2159
Bunu neden yapıyorlar?
07:05
The reason is that sometimes it's the cheapest, safest,
118
425458
2763
Bunun nedeni gıda güvenliğini iyileştirmek
07:08
and most effective technology
119
428221
3112
ve sürdürülebilir tarımı geliştirmek için
07:11
for enhancing food security and advancing sustainable agriculture.
120
431333
5294
en ucuz, en güvenli ve en etkili teknoloji olmasıdır.
07:16
I'm going to give you three examples.
121
436627
3041
Size üç örnek vereceğim.
07:19
First, take a look at papaya. It's delicious, right?
122
439668
3112
İlki, papayaya bakın. Lezzetli, değil mi?
07:22
But now, look at this papaya.
123
442780
2507
Şimdi, şu papayaya bakın.
07:25
This papaya is infected with papaya ringspot virus.
124
445287
4203
Bu papayaya halka leke virüsü bulaşmış.
07:29
In the 1950s, this virus nearly wiped out the entire production
125
449490
5758
1950'lerde, bu virüs Hawaii, Oahu adasındaki
07:35
of papaya on the island of Oahu in Hawaii.
126
455248
5921
neredeyse tüm üretimi yok etti.
07:41
Many people thought that the Hawaiian papaya was doomed,
127
461169
4296
Birçok insan Hawai papayasının yok olacağını düşündü
07:45
but then, a local Hawaiian,
128
465465
3064
fakat sonra, yerel bir Hawaili,
07:48
a plant pathologist named Dennis Gonsalves,
129
468529
2671
Dennis Gonsalves isimli bir bitki patoloji uzmanı,
07:51
decided to try to fight this disease using genetic engineering.
130
471200
4431
genetik mühendisliği ile bu hastalığa karşı mücadele etmeye karar verdi.
07:55
He took a snippet of viral DNA and he inserted it
131
475631
3668
Virüslü DNA'dan bir parça aldı ve onu
07:59
into the papaya genome.
132
479299
2113
papaya genomuna koydu.
08:01
This is kind of like a human getting a vaccination.
133
481412
3274
Bu bir insanın aşı olması gibi bir şey.
08:04
Now, take a look at his field trial.
134
484686
2531
Şimdi onun saha deneyine bakalım.
08:07
You can see the genetically engineered papaya in the center.
135
487217
3622
Ortada genetiği değiştirilmiş papayayı görebilirsiniz.
08:10
It's immune to infection.
136
490839
2183
Enfeksiyona karşı bağışıklığı var.
08:13
The conventional papaya around the outside is severely infected with the virus.
137
493022
5628
Dıştaki geleneksel papaya virüse aşırı derecede maruz kalmış.
08:18
Dennis' pioneering work is credited with rescuing the papaya industry.
138
498650
6719
Dennis'in öncü çalışması papaya endüstrisini kurtarmasıyla bilinir.
08:25
Today, 20 years later, there's still no other method to control this disease.
139
505369
4765
Bugün, 20 yıl sonra, bu hastalığı kontrol etmek için başka bir yöntem yok.
08:30
There's no organic method. There's no conventional method.
140
510134
3204
Organik bir yöntem yok. Geleneksel bir yöntem yok.
08:33
Eighty percent of Hawaiian papaya is genetically engineered.
141
513338
4250
Hawai papayasının yüzde sekseninin genetiği değiştirilmiştir.
08:37
Now, some of you may still feel a little queasy about viral genes in your food,
142
517588
4875
yiyeceğinizdeki virüslü genler kiminizin midesini bulandırmış olabilir
08:42
but consider this:
143
522463
2137
ama şunu düşünün:
08:44
The genetically engineered papaya carries just a trace amount of the virus.
144
524600
6780
Genetiği değiştirilmiş papaya sadece az miktarda virüs içeriği taşıyor.
08:51
If you bite into an organic or conventional papaya
145
531380
3390
virüslü organik veya geleneksel papaya
08:54
that is infected with the virus,
146
534770
2855
ısıracak olursanız
08:57
you will be chewing on tenfold more viral protein.
147
537625
5016
on kat daha fazla virüslü protein çiğniyor olacaksınız.
09:02
Now, take a look at this pest feasting on an eggplant.
148
542641
3952
Şimdi, patlıcan üzerinde ziyafet çeken şu haşereye bakın.
09:06
The brown you see is frass,
149
546593
2387
Gördüğünüz kahverengi dışkı,
09:08
what comes out the back end of the insect.
150
548980
3181
böceğin arka ucundan çıkan şey.
09:12
To control this serious pest,
151
552161
3204
Bu ciddi haşereyi kontrol etmek için
09:15
which can devastate the entire eggplant crop in Bangladesh,
152
555365
5526
- ki Bangladeş'teki patlıcan mahsülünün tamamını harap edebilir -
09:20
Bangladeshi farmers spray insecticides
153
560891
3436
Bangladeşli çiftçiler haftada iki-üç kez
09:24
two to three times a week,
154
564327
3367
böcek ilacı sıkıyor,
09:27
sometimes twice a day, when pest pressure is high.
155
567694
4714
bazen haşere baskısı yoğun olduğunda ise günde iki kere.
09:32
But we know that some insecticides are very harmful to human health,
156
572408
4040
Fakat biliyoruz ki bazı böcek ilaçları insan sağlığına zararlı,
09:36
especially when farmers and their families
157
576448
3587
özellikle de çiftçiler ve aileleri
09:40
cannot afford proper protection, like these children.
158
580035
4365
buradaki gibi çocuklara düzgün koruma sağlayamadıklarında.
09:44
In less developed countries, it's estimated that 300,000 people
159
584400
5503
Az gelişmiş ülkelerde, tahminlere göre 300.000 insan
09:49
die every year because of insecticide misuse and exposure.
160
589903
5410
her yıl yanlış böcek kullanımı ve ona maruz kalınması yüzünden hayatını kaybediyor.
09:55
Cornell and Bangladeshi scientists decided to fight this disease
161
595313
3808
Cornell ve Bangladeşli bilim adamları organik tarım yaklaşımı sağlayan
09:59
using a genetic technique that builds on an organic farming approach.
162
599121
5252
genetik bir teknik kullanarak bu hastalıkla savaşmaya karar verdi.
10:04
Organic farmers like my husband Raoul spray an insecticide called B.T.,
163
604373
4890
Kocam Raoul gibi organik çiftçiler bakteri tabanlı B.T. denilen
10:09
which is based on a bacteria.
164
609263
2976
bir böcek ilacı kullanır.
10:12
This pesticide is very specific to caterpillar pests,
165
612239
5828
Bu ilaç kurt haşeresine özgüdür
10:18
and in fact, it's nontoxic to humans, fish and birds.
166
618067
3576
ve aslında, insanlara, balık ve kuşlara zararsızdır.
10:21
It's less toxic than table salt.
167
621643
3111
Sofra tuzundan daha az zehirlidir.
10:24
But this approach does not work well in Bangladesh.
168
624754
2578
Fakat bu yaklaşım Bangladeş'te pek işe yaramıyor.
10:27
That's because these insecticide sprays
169
627332
2414
Bunun nedeni bu böcek ilaçları
10:29
are difficult to find, they're expensive,
170
629746
2253
bulunması zor, pahalı
10:31
and they don't prevent the insect from getting inside the plants.
171
631999
4342
ve böceklerin bitkilerin içine girmesine engel olmuyor.
10:36
In the genetic approach, scientists cut the gene out of the bacteria
172
636341
3204
Genetik yaklaşımda, bilim adamları bakteriden geni çıkarıyor
10:39
and insert it directly into the eggplant genome.
173
639545
3181
ve onu direkt olarak patlıcan genomuna ekliyor.
10:42
Will this work to reduce insecticide sprays in Bangladesh?
174
642726
3390
Peki bu Bangladeş'teki ilaçlamasını azaltacak mı?
10:46
Definitely.
175
646116
1439
Kesinlikle.
10:47
Last season, farmers reported they were able to reduce their insecticide use
176
647555
4551
Geçen sezon, çiftçiler büyük oranda ilaç kullanımlarını azalttıklarını,
10:52
by a huge amount, almost down to zero.
177
652106
4365
neredeyse hiç kullanmadıklarını belirtti.
10:56
They're able to harvest and replant for the next season.
178
656471
3089
Gelecek sezon için hasat ve tekrar ekim yapabiliyorlar.
11:00
Now, I've given you a couple examples of how genetic engineering can be used
179
660700
3805
Şimdi, sizlere genetik mühendisliğinin böcek ve hastalıklarla savaşmak
11:04
to fight pests and disease
180
664505
1788
ve böcek ilacı kullanımını azaltmak için
11:06
and to reduce the amount of insecticides.
181
666293
2740
kullanılabildiğine dair birkaç örnek verdim.
11:09
My final example is an example
182
669033
3367
Son örneğim ise genetik mühendisliğinin
11:12
where genetic engineering can be used to reduce malnutrition.
183
672400
5114
kötü beslenmeyi azaltmak için kullanılabildiğini gösteren bir örnek.
11:18
In less developed countries,
184
678024
2549
Az gelişmiş ülkelerde,
11:20
500,000 children go blind every year because of lack of Vitamin A.
185
680573
4666
her yıl A Vitamini eksikliği nedeniyle 500.000 çocuk kör oluyor.
11:25
More than half will die.
186
685239
2765
Yarısından fazlası ölüyor.
11:28
For this reason, scientists supported by the Rockefeller Foundation
187
688004
3853
Bu nedenle, Rockefeller Vakfı'nın desteklediği bilim adamları
11:31
genetically engineered a golden rice
188
691857
2856
A Vitamini öncü maddesi olan
11:34
to produce beta-carotene, which is the precursor of Vitamin A.
189
694713
4551
beta-karoten üretmek için genetik mühendislik ile altın pirinç üretti.
11:39
This is the same pigment that we find in carrots.
190
699264
3325
Bu havuçlarda bulunan aynı pigment.
11:42
Researchers estimate that just one cup of golden rice per day
191
702589
4732
Araştırmacılar günde bir bardak altın pirinç ile
11:47
will save the lives of thousands of children.
192
707321
4427
binlerce çocuğun hayatının kurtulacağını tahmin ediyor.
11:51
But golden rice is virulently opposed
193
711748
2210
Fakat genetik modifikasyona karşı olan aktivistler
11:53
by activists who are against genetic modification.
194
713958
2960
altın pirince düşmanca karşı çıktı.
11:56
Just last year,
195
716918
1610
Geçen sene,
11:58
activists invaded and destroyed a field trial in the Philippines.
196
718528
4395
aktivistler Filipinlerde bir saha deneyini işgal edip tahrip etti.
12:02
When I heard about the destruction,
197
722923
2416
Bu tahribatı duyunca
12:05
I wondered if they knew that they were destroying much more
198
725339
3761
bilimsel bir deneyi tahrip etmekten daha fazlasını yaptıklarını
12:09
than a scientific research project,
199
729100
2183
bilmelerini arzu ettim.
12:11
that they were destroying medicines that children desperately needed
200
731283
3221
Keşke çocukların görmek için ve hayatlarını kurtarmak için çaresizce
12:14
to save their sight and their lives.
201
734504
3463
muhtaç oldukları ilaçları tahrip ettiklerini bilselerdi.
12:17
Some of my friends and family still worry:
202
737967
2743
Bazı arkadaşlarım ve tanıdıklarım hâlâ endişe ediyor:
12:20
How do you know genes in the food are safe to eat?
203
740710
3251
Besinlerdeki genlerin yenmesinin güvenli olduğunu nereden biliyorsun?
12:23
I explained the genetic engineering,
204
743961
1718
Genetik mühendisliğini,
12:25
the process of moving genes between species,
205
745679
2368
türler arasında genlerin aktarımı işleminin
12:28
has been used for more than 40 years
206
748047
2810
40 yıldan fazla bir süredir
12:30
in wines, in medicine, in plants, in cheeses.
207
750857
4315
şarap, ilaç, bitkiler ve peynirde kullanıldığını açıkladım.
12:35
In all that time, there hasn't been a single case of harm
208
755172
3124
Tüm bu sürede, insan sağlığına ve çevreye
12:38
to human health or the environment.
209
758296
3868
en ufak bir zarar verilmedi.
12:42
But I say, look, I'm not asking you to believe me.
210
762164
2671
Fakat diyorum ki, bakın, bana inanmanızı istemiyorum.
12:44
Science is not a belief system.
211
764835
3227
Bilim bir inanç sistemi değil.
12:48
My opinion doesn't matter.
212
768062
2809
Benim görüşümün önemi yok.
12:50
Let's look at the evidence.
213
770871
2810
Kanıtlara bakalım.
12:53
After 20 years of careful study and rigorous peer review
214
773681
3506
20 yıllık dikkatli çalışmalardan sonra ve binlerce bağımsız bilim adamı tarafından
12:57
by thousands of independent scientists,
215
777187
3042
yapılan titiz meslektaş incelemesi ile
13:00
every major scientific organization in the world has concluded
216
780229
4040
dünyadaki her büyük bilim organizasyonu
piyasadaki mevcut mahsülleri yemenin güvenli olduğu
13:04
that the crops currently on the market are safe to eat
217
784269
3622
13:07
and that the process of genetic engineering
218
787891
2252
ve genetik mühendislik işleminin
13:10
is no more risky than older methods of genetic modification.
219
790143
4853
eski genetik modifikasyon yöntemlerinden daha fazla riskli olmadığı sonucuna vardı.
13:14
These are precisely the same organizations that most of us trust
220
794996
3636
Bunlar çoğumuzun iklim değişikliği
13:18
when it comes to other important scientific issues
221
798632
3024
veya aşıların güvenliği gibi
13:21
such as global climate change or the safety of vaccines.
222
801656
4025
önemli bilimsel meselelerde güvendiği aynı organizasyonlar.
13:27
Raoul and I believe that, instead of worrying about the genes in our food,
223
807081
4419
Raoul ve ben inanıyoruz ki, yiyeceklerdeki genlerden endişe etmek yerine
13:31
we must focus on how we can help children grow up healthy.
224
811500
3692
çocukların nasıl sağlıklı büyüyebileceklerine odaklanmalıyız.
13:35
We must ask if farmers in rural communities can thrive,
225
815192
3135
Kırsal alanlardaki çiftçilerin işlerinin iyi olup olmadığını
13:38
and if everyone can afford the food.
226
818327
2624
ve herkesin yiyeceğe gücünün yetip yetmediğini sormalıyız.
13:40
We must try to minimize environmental degradation.
227
820951
3691
Çevresel bozulmayı en aza indirgemeye çalışmalıyız.
13:44
What scares me most about the loud arguments and misinformation
228
824642
3599
Bitki genetiği hakkında yapılan tartışma ve yanlış bilgilendirmelerden
13:48
about plant genetics
229
828241
1556
beni en çok korkutan şey
13:49
is that the poorest people who most need the technology
230
829797
3042
teknolojiye en çok ihtiyacı olan en fakir insanların
13:52
may be denied access because of the vague fears and prejudices
231
832839
3738
yeterli beslenebilenlerin korku ve önyargıları nedeniyle
13:56
of those who have enough to eat.
232
836577
3227
buna erişimlerinin engellenecek olmasıdır.
13:59
We have a huge challenge in front of us.
233
839804
2926
Önümüzde büyük bir zorluk var.
14:02
Let's celebrate scientific innovation and use it.
234
842730
3785
Hadi bilimsel yeniliği kutlayalım ve onu kullanalım.
14:06
It's our responsibility
235
846515
1950
Bizim sorumluluğumuz
14:08
to do everything we can to help alleviate human suffering
236
848465
3437
insanların acısını azaltmak ve doğayı korumak için
14:11
and safeguard the environment.
237
851902
1834
yapabileceğimiz her şeyi yapmaktır.
14:13
Thank you.
238
853736
2252
Teşekkür ederim.
14:15
(Applause)
239
855988
1927
(Alkışlar)
14:17
Thank you.
240
857915
2578
Teşekkür ederim.
14:20
Chris Anderson: Powerfully argued.
241
860493
1904
Chris Anderson: Etkili bir sunumdu.
14:22
The people who argue against GMOs,
242
862397
2159
GDO'ya karşı çıkan insanlar,
14:24
as I understand it, the core piece comes from two things.
243
864556
3831
anladığım kadarıyla, iki ana noktadan hareket ediyorlar.
14:28
One, complexity and unintended consequence.
244
868387
2890
Bir, karmaşıklık ve istenmeyen sonuçlar.
14:31
Nature is this incredibly complex machine.
245
871277
2041
Doğa inanılmaz karmaşık bir makine.
14:33
If we put out these brand new genes that we've created,
246
873318
2584
Yıllarca süren evrime maruz kalmamış
14:35
that haven't been challenged by years of evolution,
247
875902
2424
yarattığımız bu yepyeni genleri dağıtırsak
14:38
and they started mixing up with the rest of what's going on,
248
878326
2907
ve onlar da mevcutta bulunanlarla karıştırmaya başlarlarsa,
14:41
couldn't that trigger some kind of cataclysm or problem,
249
881233
3437
bu bir felakete veya bir problemi tetiklemez mi,
14:44
especially when you add in the commercial incentive
250
884670
2571
özellikle de bunu piyasaya sürecek olan
14:47
that some companies have to put them out there?
251
887241
3553
şirketlerin ticari beklentisini de işin içine katarsak.
14:50
The fear is that those incentives
252
890794
1718
Korkulan şey bu teşviklerin
14:52
mean that the decision is not made on purely scientific grounds,
253
892512
3734
kararın yalnızca bilimsel sebeplerle yapılmadığını göstermesi
14:56
and even if it was, that there would be unintended consequences.
254
896246
3046
ve hatta öyle olsa bile, istenmeyen sonuçların olabileceğidir.
14:59
How do we know that there isn't a big risk of some unintended consequence?
255
899292
4133
Ortada bazı istenmeyen sonuçlar doğuracak büyük bir riskin olmadığını nasıl bilebiliriz?
15:03
Often our tinkerings with nature do lead to big, unintended consequences
256
903425
3877
Doğa ile oynadığımızda sık sık büyük, istenmeyen sonuçlar ve zincir reaksiyonlar
15:07
and chain reactions.
257
907302
1695
ortaya çıkıyor.
15:08
Pamela Ronald: Okay, so on the commercial aspects,
258
908997
2578
Pamela Ronald: Peki, ticari açıdan
15:11
one thing that's really important to understand is that,
259
911575
2670
anlaşılması gereken en önemli şeyden biri de
15:14
in the developed world, farmers in the United States,
260
914245
2666
gelişmiş dünyada, Birleşik Devletlerdeki çiftçiler,
15:16
almost all farmers, whether they're organic or conventional,
261
916911
2821
organik veya geleneksel neredeyse tüm çiftçiler,
15:19
they buy seed produced by seed companies.
262
919732
2098
tohum şirketleri tarafından üretilen tohumları satın alıyor.
15:21
So there's definitely a commercial interest to sell a lot of seed,
263
921830
3102
Yani kesinlikle çok tohum satma gibi ticari bir ilgi var
15:24
but hopefully they're selling seed that the farmers want to buy.
264
924932
3003
fakat neyse ki çiftçilerin almak istediği tohumları satıyorlar.
15:27
It's different in the less developed world.
265
927935
2261
Az gelişmiş dünyada bu farklı.
15:30
Farmers there cannot afford the seed.
266
930196
2113
Oradaki çiftçilerin tohum alacak paraları yok.
15:32
These seeds are not being sold.
267
932309
1626
Bu tohumlar satılmıyor.
15:33
These seeds are being distributed freely
268
933935
2368
Bu tohumlar geleneksel tür
15:36
through traditional kinds of certification groups,
269
936303
5062
onaylı gruplar aracılığıyla ücretsiz olarak dağıtılıyor,
15:41
so it is very important in less developed countries
270
941365
2483
yani az gelişmiş ülkelerde tohuma ücretsiz erişilebilmesi
15:43
that the seed be freely available.
271
943848
1625
çok önemli.
15:45
CA: Wouldn't some activists say that this is actually part of the conspiracy?
272
945473
3624
CA: Bazı aktivistler bunun komplonun bir parçası olduğunu söyleyemez mi?
15:49
This is the heroin strategy.
273
949097
1416
Eroin stratejisi böyle.
15:50
You seed the stuff, and people have no choice
274
950513
2252
Siz ürünü ekersiniz ve insanların bu tohumlara
15:52
but to be hooked on these seeds forever?
275
952765
1939
bağımlı olmaktan başka şansı yoktur.
15:54
PR: There are a lot of conspiracy theories for sure, but it doesn't work that way.
276
954704
5387
PR: Ortalıkta çokça komplo teorileri var elbette fakat bu o şekilde işlemiyor.
16:00
For example, the seed that's being distributed, the flood-tolerant rice,
277
960091
3976
Mesela, dağıtılan tohum, suya dayanıklı pirinç,
16:04
this is distributed freely
278
964067
1845
Hindistan ve Bangaldeşli
16:05
through Indian and Bangladeshi seed certification agencies,
279
965912
4117
tohum belgelendirme kuruluşları tarafından ücretsiz olarak dağıtılıyor,
16:10
so there's no commercial interest at all.
280
970029
2415
yani ortada ticari bir beklenti yok.
16:12
The golden rice was developed through support of the Rockefeller Foundation.
281
972444
3924
Altın pirinç Rockefeller Vakfı'nın desteğiyle geliştirildi.
16:16
Again, it's being freely distributed.
282
976368
1997
Yine söylüyorum, ücretsiz dağıtılıyor.
16:18
There are no commercial profits
283
978365
1787
Bu durumda ticari bir kâr
16:20
in this situation.
284
980152
2346
beklentisi yok.
16:22
And now to address your other question about, well, mixing genes,
285
982498
3273
Diğer sorunuza cevap verecek olursak, yani genlerin karıştırılması,
16:25
aren't there some unintended consequences?
286
985771
2253
bazı istenmeyen sonuçlar yok mu?
16:28
Absolutely -- every time we do something different,
287
988024
2995
Kesinlikle -- her zaman bir şeyleri farklı yapıyoruz,
16:31
there's an unintended consequence,
288
991019
1781
istenmeyen bir sonuç var,
16:32
but one of the points I was trying to make
289
992800
2027
fakat anlatmak istediğim şeylerden biri de,
16:34
is that we've been doing kind of crazy things to our plants,
290
994827
3332
bitkilerimizle türlü türlü çılgın şeyler yapıyoruz,
16:38
mutagenesis using radiation or chemical mutagenesis.
291
998159
4098
radyasyon kullanarak mutagenez veya kimyasal mutagenez.
16:42
This induces thousands of uncharacterized mutations,
292
1002257
3947
Bu binlerce karakterize olmamış mutasyona neden oluyor
16:46
and this is even a higher risk of unintended consequence
293
1006204
3924
ve bu modern yöntemlerin çoğuna nazaran istenmeyen sonuçlar açısından
16:50
than many of the modern methods.
294
1010128
1788
daha büyük bir risk.
16:51
And so it's really important not to use the term GMO
295
1011916
3135
Yani GDO terimini kullanmamak önemli
16:55
because it's scientifically meaningless.
296
1015051
2716
çünkü bu bilimsel olarak anlamsız.
16:57
I feel it's very important to talk about a specific crop
297
1017767
4342
Bence, belli bir mahsül ve belirli bir ürün hakkında konuşmak
17:02
and a specific product, and think about the needs of the consumer.
298
1022109
3322
ve tüketicinin ihtiyaçlarını düşünmek çok önemli.
17:05
CA: So part of what's happening here is that there's a mental model
299
1025431
3177
CA: Yani birçok insanın zihinsel düşüncesinde
17:08
in a lot of people that nature is nature, and it's pure and pristine,
300
1028608
3852
doğa doğadır ve saf ve bozulmamıştır
17:12
and to tinker with it is Frankensteinian.
301
1032460
2237
ve onunla oynamak Frankenstein'lıktır.
17:14
It's making something that's pure dangerous in some way,
302
1034697
3646
Bu, saf olan bir şeyi tehlikeli hale getirmek gibi bir şey
17:18
and I think you're saying that that whole model
303
1038343
2341
ve siz de diyorsunuz ki bu düşünce
17:20
just misunderstands how nature is.
304
1040684
2113
doğanın nasıl olduğunun yanlış anlıyor.
17:22
Nature is a much more chaotic interplay of genetic changes
305
1042797
3901
Doğada başından beri çok daha kaotik
17:26
that have been happening all the time anyway.
306
1046698
2229
genetik değişiklik etkileşimi oluyor.
17:28
PR: That's absolutely true, and there's no such thing as pure food.
307
1048927
3413
PR: Bu kesinlikle doğru ve saf yiyecek diye bir şey yok.
17:32
I mean, you could not spray eggplant with insecticides
308
1052340
3057
Yani, patlıcana böcek ilacı sıkmayabilirsiniz
17:35
or not genetically engineer it, but then you'd be stuck eating frass.
309
1055397
3523
veya onun genetiğiyle oynamayabilirsiniz ama sonunda dışkı yemek zorundasınız.
17:39
So there's no purity there.
310
1059500
1648
Bunda saf olan bir şey yok.
17:41
CA: Pam Ronald, thank you. That was powerfully argued.
311
1061148
2600
CA: Pam Ronald, teşekkürler. Etkili bir sunum oldu.
17:43
PR: Thank you very much. I appreciate it.
312
1063748
2090
PR: Çok teşekkür ederim.
17:45
(Applause)
313
1065838
2152
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7