Noy Thrupkaew: Human trafficking is all around you. This is how it works

351,134 views ・ 2015-07-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Burcu Uluçay Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
About 10 years ago, I went through a little bit of a hard time.
0
12794
3357
On yıl önce zor zamanlar geçiriyordum.
Bu yüzden bir terapistle görüşmek istedim.
00:16
So I decided to go see a therapist.
1
16175
2274
00:18
I had been seeing her for a few months, when she looked at me one day and said,
2
18473
3722
Bir süre sonra terapistim bana dedi ki
00:22
"Who actually raised you until you were three?"
3
22219
2844
"Üç yaşına gelene kadar sana kim baktı?"
00:26
Seemed like a weird question. I said, "My parents."
4
26202
2944
Garip bir soruydu. ''Ailem'' dedim.
00:29
And she said, "I don't think that's actually the case;
5
29890
3258
''Böyle olduğunu sanmıyorum,
00:33
because if it were,
6
33172
1157
aksi hâlde...
00:34
we'd be dealing with things that are far more complicated than just this."
7
34353
3822
şimdi çok daha karmaşık durumlarla uğraşıyor olurduk."
00:38
It sounded like the setup to a joke, but I knew she was serious.
8
38906
3581
Şaka yapmıyordu ve ciddi olduğunu biliyordum.
00:42
Because when I first started seeing her,
9
42948
2252
Çünkü ona ilk gittiğim zamanlarda
00:45
I was trying to be the funniest person in the room.
10
45224
2606
sürekli espri yapmaya çalışıyordum.
00:47
And I would try and crack these jokes, but she caught on to me really quickly,
11
47854
4158
Ama o bunu asla kaçırmıyor,
00:52
and whenever I tried to make a joke, she would look at me and say,
12
52036
3777
ne zaman espri yapmaya çalışsam bana bakarak
00:55
"That is actually really sad."
13
55837
3130
''Aslında ne kadar üzücü,'' diyordu.
00:58
(Laughter)
14
58991
1897
(Gülüşmeler)
01:00
It's terrible.
15
60912
1176
Korkunç bir durum.
01:02
So I knew I had to be serious, and I asked my parents
16
62557
3487
Durum ciddiydi ve aileme sormaya karar verdim.
01:06
who had actually raised me until I was three?
17
66068
2574
Üç yaşına kadar beni kim büyütmüştü?
01:08
And to my surprise, they said
18
68666
2374
Beklemediğim bir cevap geldi.
01:11
my primary caregiver had been a distant relative of the family.
19
71064
3750
"Uzaktan bir akrabamız."
01:15
I had called her my auntie.
20
75291
2000
Ona teyzecik diyordum.
01:18
I remember my auntie so clearly,
21
78502
2085
Teyzeciğimi çok net hatırlıyorum,
01:20
it felt like she had been part of my life when I was much older.
22
80611
3223
sanki büyüdüğümde de hayatımın bir parçasıydı.
01:24
I remember the thick, straight hair,
23
84312
2327
Kalın, dümdüz saçları vardı,
01:26
and how it would come around me like a curtain
24
86663
2262
öyle ki beni kucağına alırken
01:28
when she bent to pick me up;
25
88949
1341
sanki bir tül gibi üzerime inerdi.
01:30
her soft, southern Thai accent;
26
90314
2538
Güneye özgü yumuşak bir aksan.
01:32
the way I would cling to her,
27
92876
1830
Ondan kopmak istemez,
01:34
even if she just wanted to go to the bathroom
28
94730
2119
banyoya gittiğinde ya da yemek yerken bile
01:36
or get something to eat.
29
96873
1238
bırakmak istemezdim.
01:38
I loved her, but [with] the ferocity that a child has sometimes
30
98922
3606
Sevginin aynı zamanda bırakmayı gerektirdiğini anlayana kadar,
01:42
before she understands that love also requires letting go.
31
102552
4918
onu taparcasına seviyordum.
01:48
But my clearest and sharpest memory of my auntie,
32
108807
3436
Ama teyzeciğime dair en açık, en keskin anım
01:52
is also one of my first memories of life at all.
33
112267
2963
aynı zamanda hayatımın unutulmaz anlarından ilki olacaktı.
01:56
I remember her being beaten and slapped by another member of my family.
34
116345
4754
Ailemdeki birinin onu dövdüğünü, tokatladığını hatırlıyorum.
02:01
I remember screaming hysterically and wanting it to stop,
35
121686
2897
Deli gibi bağırır, durmasını isterdim.
02:04
as I did every single time it happened,
36
124607
2774
Ama yeniden yeniden olurdu.
02:07
for things as minor as wanting to go out with her friends,
37
127405
2737
Hem de ufak tefek nedenlerden; arkadaşlarıyla çıkmak istediğinde
02:10
or being a little late.
38
130166
1444
ya da eve geç kaldığında.
02:12
I became so hysterical over her treatment,
39
132856
2412
Bu muamele karşısında aklımı kaybedecek gibi olurdum.
02:15
that eventually, she was just beaten behind closed doors.
40
135292
4210
Öyle ki onu sonunda kapalı kapılar ardında dövmeye başladılar.
02:21
Things got so bad for her that eventually she ran away.
41
141634
3064
İşler çığırından çıktı ve kaçmaktan başka çaresi kalmadı.
02:25
As an adult, I learned later
42
145424
1572
Sonradan öğrendiğime göre,
02:27
that she had been just 19 when she was brought over from Thailand
43
147020
4227
Tayland'dan ABD'ye getirildiğinde 19'una yeni girmişti
02:31
to the States to care for me, on a tourist visa.
44
151271
2978
ve turist vizesiyle geldiği bu yerde bana bakacaktı.
02:35
She wound up working in Illinois for a time,
45
155674
2057
Tayland'a dönmeden önce bir süre için Illinois'de çalıştı
02:37
before eventually returning to Thailand,
46
157755
2430
02:40
which is where I ran into her again, at a political rally in Bangkok.
47
160209
3920
ve onunla tekrar karşılaşmam da Bangkok'taki siyasi bir gösteride oldu.
02:45
I clung to her again, as I had when I was a child,
48
165159
3433
Çocukken yaptığım gibi ona sıkıca sarıldım,
02:48
and I let go, and then I promised that I would call.
49
168616
3571
sonra arayacağıma söz vererek ondan ayrıldım.
02:53
I never did, though.
50
173079
1492
Ama aramadım.
02:55
Because I was afraid if I said everything that she meant to me --
51
175536
4767
Çünkü korktum; benim için taşıdığı önemi anlatırsam,
03:00
that I owed perhaps the best parts of who I became to her care,
52
180327
4750
benliğimin en iyi yönlerini belki de onun bakımıyla kazandığımı söylersem,
03:05
and that the words "I'm sorry" were like a thimble
53
185101
3088
"Üzgünüm" kelimesinin hissettiğim tüm suçluluğu,
03:08
to bail out all the guilt and shame and rage I felt
54
188213
4425
utancı ve öfkeyi serbest bırakmasından korktum.
03:12
over everything she had endured to care for me for as long as she had --
55
192662
4471
Bana bakmak için öyle çok şeye katlanmıştı ki...
03:18
I thought if I said those words to her, I would never stop crying again.
56
198410
4539
Ona bunları söylersem, gözyaşlarımı asla durduramayacaktım.
03:24
Because she had saved me.
57
204304
2000
Çünkü o beni kurtarmıştı.
03:26
And I had not saved her.
58
206870
2611
Bense onu kurtarmamıştım.
03:32
I'm a journalist, and I've been writing and researching human trafficking
59
212877
3444
Gazeteciyim ve sekiz yıldan uzun süredir
insan kaçakçılığını araştırıyor, yazılar yazıyorum.
03:36
for the past eight years or so,
60
216345
2101
03:38
and even so, I never put together this personal story
61
218470
3951
Ama bu kişisel hikâyemi yakın bir zamana kadar
03:42
with my professional life until pretty recently.
62
222445
3046
profesyonel yaşamıma hiç dâhil etmedim.
03:46
I think this profound disconnect actually symbolizes
63
226234
3319
Bu derin kopukluğun aslında insan kaçakçılığına bakış açımızı
03:49
most of our understanding about human trafficking.
64
229577
2707
büyük ölçüde tanımladığını düşünüyorum.
03:52
Because human trafficking is far more prevalent, complex and close to home
65
232977
5627
Çünkü insan kaçakçılığı, çoğumuzun düşündüğünden daha yaygın,
03:58
than most of us realize.
66
238628
1612
çok daha karmaşık ve bize yakın.
04:01
I spent time in jails and brothels,
67
241377
1992
Hapishanelere ve genelevlere gittim,
04:03
interviewed hundreds of survivors and law enforcement, NGO workers.
68
243393
3558
yüzlerce mağdurla, emniyet yetkilileriyle ve STK çalışanlarıyla görüştüm.
04:07
And when I think about what we've done about human trafficking,
69
247578
2977
İnsan kaçakçılığı hakkında neler yaptığımıza bakınca
04:10
I am hugely disappointed.
70
250579
1904
büyük bir umutsuzluğa kapılıyorum.
04:13
Partly because we don't even talk about the problem right at all.
71
253284
3357
Bu sorunu doğru düzgün konuşmuyoruz bile.
04:18
When I say "human trafficking,"
72
258185
1802
''İnsan kaçakçılığı'' dediğimde
04:20
most of you probably don't think about someone like my auntie.
73
260011
3240
teyzeciğiminki gibi bir hikâye muhtemelen çoğunuzun aklına gelmez.
04:23
You probably think about a young girl or woman,
74
263834
2717
Daha çok acımasız bir tüccarın fuhuşa zorladığı bir kadın
04:26
who's been brutally forced into prostitution by a violent pimp.
75
266575
3432
ya da bir genç kız düşünürsünüz.
04:31
That is real suffering, and that is a real story.
76
271009
3616
Gerçek bir acı ve gerçek bir öykü.
04:35
That story makes me angry
77
275578
1283
Ama buna yönelik öfkemin nedeni,
04:36
for far more than just the reality of that situation, though.
78
276885
3441
kesinlikle durumun gerçekliğinden daha fazlası.
04:41
As a journalist, I really care about how we relate to each other through language,
79
281560
4812
Gazeteci olarak birbirimize karşı dili nasıl kullandığımızı, bu hikâyeyi
04:46
and the way we tell that story, with all the gory, violent detail,
80
286396
3691
bütün dehşeti, şiddeti, tahrik ediciliğiyle
04:50
the salacious aspects -- I call that "look at her scars" journalism.
81
290111
5038
nasıl anlattığımızı önemsiyorum ve buna "yaralarına bak" gazeteciliği diyorum.
04:55
We use that story to convince ourselves
82
295782
2258
Bu öyküyü bir kandırmaca gibi kullanıyoruz;
04:58
that human trafficking is a bad man doing a bad thing to an innocent girl.
83
298064
4614
insan kaçakçılığı, masum bir kıza kötülük yapan kötü bir adamdır.
05:03
That story lets us off the hook.
84
303328
1896
Bu şekilde sorundan kurtuluyoruz.
05:05
It takes away all the societal context that we might be indicted for,
85
305248
3738
Bu öykü, suçlu olabileceğimiz yapısal eşitsizliği veya fakirliği,
yani tüm toplumsal bağlamı siliyor.
05:09
for the structural inequality, or the poverty,
86
309010
2159
05:11
or the barriers to migration.
87
311193
1753
Göç önündeki engeller de buna dâhil.
05:13
We let ourselves think
88
313689
1151
İnsan kaçakçılığının,
05:14
that human trafficking is only about forced prostitution,
89
314864
3576
zorla fuhuştan ibaret olmadığını kabul etmiyoruz.
05:18
when in reality,
90
318464
1515
Gerçekte ise,
05:20
human trafficking is embedded in our everyday lives.
91
320003
3483
insan kaçakçılığı gündelik hayatın tam içinde yer alıyor.
05:24
Let me show you what I mean.
92
324771
1373
Daha iyi açıklamaya çalışayım.
05:26
Forced prostitution accounts for 22 percent of human trafficking.
93
326996
4249
Zorla fuhuş, insan kaçakçılığının yüzde 22'sini oluşturuyor.
05:31
Ten percent is in state- imposed forced labor.
94
331828
3971
Zorla çalıştırma oranı resmi olarak yüzde 10.
05:35
but a whopping 68 percent is for the purpose of creating the goods
95
335823
4163
Ama yüzde 68 gibi büyük bir oran, eşya üretmek ve çoğumuzun
05:40
and delivering the services that most of us rely on every day,
96
340010
4630
her gün beklediği hizmetleri sunmak amaçlarından kaynaklanıyor.
05:44
in sectors like agricultural work, domestic work and construction.
97
344664
4176
Tarım, ev işi ve inşaat gibi sektörler buna örnek.
05:49
That is food and care and shelter.
98
349298
3083
Yani gıda, bakım ve barınma ihtiyaçları.
05:53
And somehow, these most essential workers
99
353067
2362
İşe bakın ki hayati önemdeki bu işçiler
05:55
are also among the world's most underpaid and exploited today.
100
355453
4143
bugün dünyanın en düşük ücretli ve en fazla sömürülenleri arasında.
06:01
Human trafficking is the use of force, fraud or coercion
101
361430
4463
İnsan kaçakçılığı, bir insanı zorla çalıştırmak için kullanılan
06:05
to compel another person's labor.
102
365917
2000
kaba kuvvet, sahtekarlık veya baskıdır.
06:08
And it's found in cotton fields, and coltan mines,
103
368470
2774
Bunu Norveç ve İngiltere'deki pamuk tarlalarında, koltan madenlerinde
06:11
and even car washes in Norway and England.
104
371268
2538
hatta oto yıkama yerlerinde görebiliriz.
06:14
It's found in U.S. military bases in Iraq and Afghanistan.
105
374245
3570
Irak ve ABD'deki askeri üslerde.
06:18
It's found in Thailand's fishing industry.
106
378171
2142
Tayland'ın balıkçılık sektöründe.
06:20
That country has become the largest exporter of shrimp in the world.
107
380726
3908
Bu ülke, bugün dünyanın en büyük karides ihracatçısıdır.
06:25
But what are the circumstances
108
385248
2326
Ama nasıl oluyor da
06:27
behind all that cheap and plentiful shrimp?
109
387598
3010
bu kadar ucuz, bol karides elde ediliyor?
06:31
Thai military were caught selling Burmese and Cambodian migrants
110
391724
4241
Tayland ordusu, Burmalı ve Kamboçyalı göçmenleri
06:35
onto fishing boats.
111
395989
1360
balıkçı teknelerine satarken yakalandı.
06:37
Those fishing boats were taken out, the men put to work,
112
397944
3097
Bu tekneler suya açıldı, insanlar çalıştırıldı
06:41
and they were thrown overboard if they made the mistake of falling sick,
113
401065
3652
ve kaçakçılara karşı çıkmak ya da hasta olmak gibi
06:44
or trying to resist their treatment.
114
404741
1984
bir hata yaptıklarında denize atıldı.
06:47
Those fish were then used to feed shrimp,
115
407368
2495
Yakalanan balıklar karidesleri beslemek için kullanıldı.
06:49
The shrimp were then sold to four major global retailers:
116
409887
4434
Karidesler dünyanın en büyük dört toptancısına satıldı:
06:54
Costco, Tesco, Walmart and Carrefour.
117
414345
4187
Costco, Tesco, Walmart ve Carrefour.
07:01
Human trafficking is found on a smaller scale than just that,
118
421251
3199
İnsan kaçakçılığı, bundan daha küçük bir ölçekte
07:04
and in places you would never even imagine.
119
424474
2198
ve tahmininizin ötesindeki yerlerde görülüyor.
07:07
Traffickers have forced young people to drive ice cream trucks,
120
427016
2985
Kaçakçılar, gençleri dondurma kamyonları sürdürmeye
ya da gezici korolarda şarkı söylemeye zorlamakta.
07:10
or to sing in touring boys' choirs.
121
430025
2145
07:12
Trafficking has even been found in a hair braiding salon in New Jersey.
122
432953
3413
Kaçakçılığa New Jersey'deki kuaförlerde bile rastlanıyor.
07:16
The scheme in that case was incredible.
123
436942
2087
Ve inanılmaz bir plan işliyor.
07:19
The traffickers found young families who were from Ghana and Togo,
124
439522
6101
Kaçakçılar, Gana ve Togo'dan genç aileler buldular ve sonra
07:25
and they told these families that "your daughters are going to get
125
445647
3342
"kızlarınıza ABD'de güzel bir eğitim vereceğiz," dediler.
07:29
a fine education in the United States."
126
449013
2107
07:31
They then located winners of the green card lottery,
127
451718
2658
Yeşil kart çekilişini kazananları buldular
ve onlara, "Size yardım edelim.
07:34
and they told them, "We'll help you out.
128
454400
2861
07:37
We'll get you a plane ticket. We'll pay your fees.
129
457285
2979
Uçak biletinizi alırız. Masrafları da karşılarız.
07:40
All you have to do is take this young girl with you,
130
460288
2972
Sizden tek istediğimiz, bu genç kızı yanınıza alıp
07:43
say that she's your sister or your spouse.
131
463284
2518
kardeşiniz ya da karınız olduğunu söylemeniz," dediler.
07:46
Once everyone arrived in New Jersey, the young girls were taken away,
132
466998
3263
New Jersey'ye varır varmaz genç kızları aldılar
07:50
and put to work for 14-hour days,
133
470285
2559
ve beş yıl boyunca haftada yedi gün
07:52
seven days a week, for five years.
134
472868
2890
günde 14 saat çalıştırdılar.
07:56
They made their traffickers nearly four million dollars.
135
476154
3830
Kaçakçılara hemen hemen dört milyon dolar kazandırdılar.
08:02
This is a huge problem.
136
482345
1698
Bu çok büyük bir sorun.
08:04
So what have we done about it?
137
484491
1666
Peki, bu konuda ne yaptık?
08:07
We've mostly turned to the criminal justice system.
138
487049
2433
Çözümü ceza yargılama sistemine bıraktık.
08:10
But keep in mind, most victims of human trafficking are poor and marginalized.
139
490386
4008
Ama kaçakçılar çoğunlukla fakir ve dışlanmış kurbanlar seçer.
08:14
They're migrants, people of color.
140
494418
2006
Göçmenleri ya da Avrupalı olmayanları.
08:16
Sometimes they're in the sex trade.
141
496448
1682
Bazen seks ticaretinde karşımıza çıkarlar.
08:18
And for populations like these,
142
498634
2166
Ve bu insanlar için,
08:20
the criminal justice system is too often part of the problem,
143
500824
3038
ceza yargılama sistemi genelde çözümden çok
08:23
rather than the solution.
144
503886
1452
sorunun bir parçasıdır.
08:26
In study after study, in countries ranging from Bangladesh to the United States,
145
506444
4645
Bangladeş'ten ABD'ye kadar birçok ülkede yapılan sayısız çalışmada
08:31
between 20 and 60 percent of the people in the sex trade who were surveyed
146
511113
4737
seks ticareti araştırıldı ve görüşülen insanların yüzde 20 ila 60'ı
08:35
said that they had been raped or assaulted by the police in the past year alone.
147
515874
4668
sadece geçen sene polisin tecavüzüne ya da saldırısına uğradığını bildirdi.
08:42
People in prostitution, including people who have been trafficked into it,
148
522302
3667
Fuhuş sektöründeki insanlar, ki buna zorlananlar da dâhil,
08:45
regularly receive multiple convictions for prostitution.
149
525993
3321
fuhuş nedeniyle sürekli ceza alıyorlar.
08:49
Having that criminal record makes it so much more difficult
150
529809
3064
Böyle bir sabıka kaydı ise, kişi çok istese bile
08:52
to leave poverty, leave abuse, or leave prostitution,
151
532897
3897
fakirlikten, suistimalden ya da fuhuştan kurtulmayı
08:56
if that person so desires.
152
536818
1852
çok daha zorlaştırıyor.
09:00
Workers outside of the sex sector --
153
540296
1936
Seks sektörü dışındaki işçiler,
09:02
if they try and resist their treatment, they risk deportation.
154
542256
4028
kaçakçılara direnmeye kalkarsa sınır dışı edilme riskiyle karşılaşıyor.
09:07
In case after case I've studied, employers have no problem
155
547146
3182
İncelediğim pek çok hadisede işverenlerin kendilerine direnenleri
09:10
calling on law enforcement to try and threaten or deport
156
550352
3443
tehdit etmek ya da ülkeden göndermek için
09:13
their striking trafficked workers.
157
553819
2030
polise başvurmada hiçbir zorluk yaşamadıklarını gördüm.
09:16
If those workers run away,
158
556718
1754
Bu işçiler kaçarsa,
09:18
they risk becoming part of the great mass of undocumented workers
159
558496
4712
kayıt dışı işçi yığınının bir parçası olma riskiyle karşılaşıyor
ve yakalandıklarında diğerleri gibi yargının keyfiyetine takılıp kalıyorlar.
09:23
who are also subject to the whims of law enforcement if they're caught.
160
563232
3452
09:29
Law enforcement is supposed to identify victims and prosecute traffickers.
161
569670
5190
Güvenlik güçlerinin görevi, kurbanları tespit edip kaçakçıları yargılamaktır.
09:36
But out of an estimated 21 million victims of human trafficking in the world,
162
576033
4686
Fakat insan kaçakçılığı mağduru olan dünyadaki tahmini 21 milyon kişi arasında,
09:40
they have helped and identified fewer than 50,000 people.
163
580743
4416
50.000'den daha az insana ulaştılar ve yardım ettiler.
09:45
That's like comparing
164
585742
1619
Bu durum, oransal olarak
09:47
the population of the world to the population of Los Angeles,
165
587385
3871
dünya nüfusunun Los Angeles nüfusuyla karşılaştırılması gibi bir şey.
09:51
proportionally speaking.
166
591280
1301
09:53
As for convictions, out of an estimated 5,700 convictions in 2013,
167
593997
6422
Mahkumlara gelince, 2013'teki 5700 mahkumiyette insan kaçakçıları
10:00
fewer than 500 were for labor trafficking.
168
600443
2835
sayıca 500'ü bile geçmiyor.
10:03
Keep in mind that labor trafficking
169
603976
1692
Durum şu:
10:05
accounts for 68 percent of all trafficking,
170
605692
3166
İnsan kaçakçılığı, tüm kaçakçılığın %68'ini oluştururken
10:08
but fewer than 10 percent of the convictions.
171
608882
3063
mahkumiyet oranı %10'dan daha az.
10:14
I've heard one expert say that trafficking happens where need meets greed.
172
614161
4490
Bir uzman şöyle demişti: "Kaçakçılık, ihtiyaç hırsla karşılaştığında yaşanır."
10:19
I'd like to add one more element to that.
173
619523
2270
Buna ben de bir şey eklemek istiyorum.
10:22
Trafficking happens in sectors where workers are excluded from protections,
174
622772
4155
Kaçakçılık, işçilere korunma ve örgütlenme hakkı verilmeyen
10:26
and denied the right to organize.
175
626951
2288
sektörlerde yaşanır.
10:29
Trafficking doesn't happen in a vacuum.
176
629874
2161
Kaçakçılık, mevcut koşullardan kopuk değildir.
10:32
It happens in systematically degraded work environments.
177
632538
3507
Sistematik olarak değeri düşürülen çalışma ortamlarında olur.
10:37
You might be thinking,
178
637249
1151
Belki de şöyle düşünüyorsunuz:
10:38
oh, she's talking about failed states, or war-torn states, or --
179
638424
3101
Ah, başarısız ya da savaş mağlubu ülkelerden bahsediyor.
10:41
I'm actually talking about the United States.
180
641549
2103
Aslında ABD'den bahsediyorum.
10:44
Let me tell you what that looks like.
181
644270
2000
Nasıl olduğunu açıklayayım.
10:47
I spent many months researching a trafficking case called Global Horizons,
182
647342
3493
yüzlerce Taylandlı tarım işçisinin dâhil olduğu
10:50
involving hundreds of Thai farm workers.
183
650859
2326
''Global Horizons'' adındaki bir vakada aylarca çalıştım.
10:53
They were sent all over the States, to work in Hawaii pineapple plantations,
184
653209
3592
ABD'de nerede işe ihtiyaç varsa gönderildiler.
10:56
and Washington apple orchards, and anywhere the work was needed.
185
656825
3101
Hawaii'deki ananas tarlaları ve Washington'daki elma bahçeleri gibi.
11:00
They were promised three years of solid agricultural work.
186
660555
4324
Üç yıllık tarım işi olacağına dair söz aldılar.
11:04
So they made a calculated risk.
187
664903
1920
Böylece, hesaplanmış bir risk aldılar.
11:06
They sold their land, they sold their wives' jewelry,
188
666847
3082
Topraklarını sattılar, eşlerinin mücevherlerini sattılar.
11:09
to make thousands in recruitment fees for this company, Global Horizons.
189
669953
4146
Ve Global Horizons denen şirkete devasa istihdam ücretleri ödediler.
11:14
But once they were brought over,
190
674776
1828
ABD'ye getirilmeleriyle
11:16
their passports were confiscated.
191
676628
2025
pasaportlarına el konulması bir oldu.
11:18
Some of the men were beaten and held at gunpoint.
192
678677
2621
Bazı erkekleri dövdüler ve silah doğrulttular.
11:21
They worked so hard they fainted in the fields.
193
681791
2622
O kadar fazla çalıştılar ki tarlalarda düşüp bayıldılar.
11:26
This case hit me so hard.
194
686138
2224
Tüm bunlar bana çok ağır geldi.
11:29
After I came back home,
195
689572
2081
Evime döndükten sonra
11:31
I was wandering through the grocery store, and I froze in the produce department.
196
691677
4025
bir gün markette dolaşırken rafların önünde donakaldım.
11:36
I was remembering the over-the-top meals the Global Horizons survivors
197
696688
3396
Global Horizons mağdurlarının, onlarla her görüşmeye gittiğimde
11:40
would make for me every time I showed up to interview them.
198
700108
2827
benim için hazırladıkları yemekleri hatırlamıştım.
11:44
They finished one meal with this plate of perfect, long-stemmed strawberries,
199
704521
4902
Bir keresinde tatlı olarak kocaman, leziz bir çilek tabağını uzatıp
11:49
and as they handed them to me, they said,
200
709447
2513
bana şöyle dediler:
11:51
"Aren't these the kind of strawberries you eat with somebody special
201
711984
3232
"Bunlar ABD'de sevdiğiniz birileriyle birlikte yediğiniz çileklerden değil mi?
11:55
in the States?
202
715240
1157
11:57
And don't they taste so much better
203
717091
1810
Bunları sizin için toplayan
11:58
when you know the people whose hands picked them for you?"
204
718925
3588
elleri bildiğinizde daha leziz olmuyorlar mı?"
12:06
As I stood in that grocery store weeks later, I realized I had no idea
205
726016
4231
Haftalar sonra o markette dikilirken
12:10
of who to thank for this plenty,
206
730271
2176
tüm bunlar için kime teşekkür etmem gerektiğini
12:12
and no idea of how they were being treated.
207
732471
2000
ve işçilerin maruz kaldığı muameleyi hiç bilmediğimi fark ettim.
12:15
So, like the journalist I am, I started digging into the agricultural sector.
208
735569
4489
Ben de bir gazeteci olarak tarım sektörüne iyice daldım
12:20
And I found there are too many fields, and too few labor inspectors.
209
740423
4315
ve bulduğum tarla sayısı çok fazla, buna göre işçi denetçileri çok azdı.
12:25
I found multiple layers of plausible deniability
210
745119
2850
Sorumluluğun reddi bir zincir hâlinde uzanıyordu:
12:27
between grower and distributor and processor, and God knows who else.
211
747993
4060
yetiştiriciden dağıtımcıya, üretenden -Tanrı bilir- daha kimlere.
12:32
The Global Horizons survivors had been brought to the States
212
752988
2866
Global Horizons mağdurları geçici bir misafir işçi programıyla
12:35
on a temporary guest worker program.
213
755878
2239
ABD'ye getirilmişlerdi.
12:38
That guest worker program ties a person's legal status
214
758979
3633
Misafir işçi programı birinin yasal statüsünü
12:42
to his or her employer,
215
762636
1642
işverenine bağlar
12:44
and denies that worker the right to organize.
216
764302
3659
ve işçiyi örgütlenme hakkından mahrum kılar.
12:48
Mind you, none of what I am describing about this agricultural sector
217
768717
4252
Gördüğünüz gibi, tarım sektörü ya da misafir işçi programıyla ilgili
12:52
or the guest worker program is actually human trafficking.
218
772993
3522
anlattıklarım aslında insan kaçakçılığı değil;
12:57
It is merely what we find legally tolerable.
219
777234
3904
hepsi yasal açıdan kabul edilen şeyler.
13:02
And I would argue this is fertile ground for exploitation.
220
782305
3326
Ve ben bunun sömürüye açıkça zemin hazırladığını düşünüyorum.
13:06
And all of this had been hidden to me, before I had tried to understand it.
221
786187
4011
Olup biteni anlamaya çalışmadan önce hiçbir şeyden haberim yoktu.
13:11
I wasn't the only person grappling with these issues.
222
791741
2708
Bu sorunları dert edinen tek kişi değildim.
13:15
Pierre Omidyar, founder of eBay,
223
795045
2164
eBay'in kurucusu Pierre Omidyar,
13:17
is one of the biggest anti-trafficking philanthropists in the world.
224
797233
3840
dünyada insan kaçakçılığı mücadelesine destek veren en önemli kişilerdendir.
13:21
And even he wound up accidentally investing nearly 10 million dollars
225
801544
5141
Ama o bile farkında olmadan Global Horizons olayındaki
en kötü çalışma şartlarına sahip olduğu bildirilen
13:26
in the pineapple plantation cited as having the worst working conditions
226
806709
3660
13:30
in that Global Horizons case.
227
810393
2604
ananas tarlalarına neredeyse 10 milyon dolar yatırdı.
13:34
When he found out, he and his wife were shocked and horrified,
228
814464
3970
Durumu fark ettiğinde karısıyla birlikte dehşete düştüler
13:38
and they wound up writing an op-ed for a newspaper,
229
818458
2593
ve gazetede yayımlanmak üzere bir yazı yazdılar.
13:41
saying that it was up to all of us to learn everything we can
230
821075
3899
Sundukları ürünlerin iş gücü ve tedarik zinciri hakkında
13:44
about the labor and supply chains of the products that we support.
231
824998
3810
olabildiğince bilgi sahibi olmanın sorumluluğunu kabul ediyorlardı.
13:49
I totally agree.
232
829909
1692
Kesinlikle aynı fikirdeyim.
13:53
What would happen if each one of us decided
233
833160
2613
İş gücü ve tedarik zincirlerinde
13:55
that we are no longer going to support companies
234
835797
2557
sömürüye göz yuman şirketleri her birimiz ayrı ayrı
13:58
if they don't eliminate exploitation from their labor and supply chains?
235
838378
3566
desteklememeye karar versek ne olurdu?
14:02
If we demanded laws calling for the same?
236
842326
2701
Hukukun da aynı şeyi yapmasını talep etsek?
14:05
If all the CEOs out there decided
237
845729
2898
Şirket CEO'ları şöyle dese ne olurdu:
14:08
that they were going to go through their businesses and say, "no more"?
238
848651
3502
İş süreçlerimizi araştıracağız ve daha fazla sessiz kalmayacağız.
14:13
If we ended recruitment fees for migrant workers?
239
853046
2793
Göçmen işçilerden alınan istihdam ücretlerine son versek?
14:16
If we decided that guest workers should have the right to organize
240
856574
3111
Misafir işçilere her türlü tehdidi ortadan kaldırarak
14:19
without fear of retaliation?
241
859709
1516
örgütlenme hakkı tanısak?
14:21
These would be decisions heard around the world.
242
861968
3642
Dünyanın alması gereken kararlar bunlar olmalı.
14:26
This isn't a matter of buying a fair-trade peach
243
866729
2244
Adil ticaretle şeftali alıp "bugünlük yeter," demek
14:29
and calling it a day, buying a guilt-free zone with your money.
244
869007
4157
ve paranızla suçsuz bir bölge satın almak sorunu çözmez.
14:33
That's not how it works.
245
873188
1578
İşler böyle yürümüyor.
14:35
This is the decision to change a system that is broken,
246
875402
4026
Yapılması gereken; bilerek ya da bilmeyerek
bunca zamandır göz yumduğumuz ve faydalandığımız
14:39
and that we have unwittingly but willingly
247
879452
3511
14:42
allowed ourselves to profit from and benefit from for too long.
248
882987
4124
yoz bir sistemi değiştirmeye kararlı olmaktır.
14:49
We often dwell on human trafficking survivors' victimization.
249
889435
3920
Kaçakçılığa maruz kalanların mağduriyeti üzerinde fazlaca dururuz.
14:54
But that is not my experience of them.
250
894303
2363
Ama benim onlarla ilgili tecrübem bu değil.
14:57
Over all the years that I've been talking to them,
251
897725
2357
Onlarla görüştüğüm tüm o yıllarda,
15:00
they have taught me that we are more than our worst days.
252
900106
3320
bana en beter günlerimizden daha fazlası olduğumuzu öğrettiler.
15:03
Each one of us is more than what we have lived through.
253
903941
3270
Bizler yaşadığımız güçlüklerden çok daha fazlasıyız.
15:08
Especially trafficking survivors.
254
908183
2078
Özellikle insan kaçakçılığına rağmen hayatta kalanlar.
15:10
These people were the most resourceful and resilient and responsible
255
910746
3623
Bu insanlar, toplulukları içindeki en becerikli, dayanıklı
ve sorumlu insanlar.
15:14
in their communities.
256
914393
1159
15:16
They were the people that you would take a gamble on.
257
916022
2654
Birlikte risk almaktan çekinmeyeceğiniz insanlar.
15:19
You'd say, I'm gong to sell my rings, because I have the chance
258
919084
3182
Rahatça şunu dersiniz: "Yüzüklerimi satacağım;
böylece sizi daha iyi bir geleceğe gönderme fırsatım olur."
15:22
to send you off to a better future.
259
922290
2201
15:25
They were the emissaries of hope.
260
925390
2126
Onlar umudun elçileriydi.
15:29
These survivors don't need saving.
261
929371
2978
Hayatta kaldılar ama kurtarılmaya ihtiyaçları yok.
15:32
They need solidarity, because they're behind
262
932731
3044
Dayanışmaya ihtiyaçları var çünkü günümüzdeki
15:35
some of the most exciting social justice movements out there today.
263
935799
3747
en heyecan verici sosyal adalet hareketlerinin arkasındalar.
15:40
The nannies and housekeepers who marched with their families
264
940766
2937
Aileleri ve işverenleriyle birlikte yürüyen
15:43
and their employers' families --
265
943727
1900
dadılar ve ev temizlikçileri...
15:45
their activism got us an international treaty
266
945651
2918
Bu aktivizm, bizi ev hizmeti sunan işçi hakları hakkında
15:48
on domestic workers' rights.
267
948593
1886
uluslararası bir anlaşmaya götürdü.
15:51
The Nepali women who were trafficked into the sex trade --
268
951284
3995
Seks sektöründe çalışmaya zorlanan Nepalli kadınlar...
15:55
they came together, and they decided
269
955303
1747
birleştiler ve bir karar verdiler:
15:57
that they were going to make the world's first anti-trafficking organization
270
957074
3597
kaçakçılık mağdurlarının öncülüğünde yönetilecek olan,
16:00
actually headed and run by trafficking survivors themselves.
271
960695
3576
dünyanın ilk insan kaçakçılığı karşıtı örgütünü kuracaklardı.
16:05
These Indian shipyard workers were trafficked
272
965681
2778
Hindistanlı tersane işçileri, kasırganın vurduğu Katrina'da
16:08
to do post-Hurricane Katrina reconstruction.
273
968483
2691
çalıştırılmak üzere götürüldüler.
16:11
They were threatened with deportation, but they broke out of their work compound
274
971541
3774
Sınır dışı edilmekle tehdit edildiler; yine de iş anlaşmalarını bozdular
16:15
and they marched from New Orleans to Washington, D.C.,
275
975339
3379
ve emek sömürüsünü protesto etmek için New Orleans'tan
16:18
to protest labor exploitation.
276
978742
2239
Washington, D.C.,'ye yürüdüler.
16:21
They cofounded an organization called the National Guest Worker Alliance,
277
981778
3515
''National Guest Worker Alliance'' adında bir örgüt kurdular
16:25
and through this organization, they have wound up helping other workers
278
985317
4684
ve bununla diğer işçilere yardım etmeye, Walmart ve Hershey fabrikalarının
tedarik zincirlerindeki sömürü ve suistimalleri
16:30
bring to light exploitation and abuses in supply chains
279
990025
4398
16:34
in Walmart and Hershey's factories.
280
994447
1668
gün yüzüne çıkarmaya başladılar.
16:36
And although the Department of Justice declined to take their case,
281
996139
4181
Adalet Bakanlığı, davalarına bakmayı reddettiyse de
16:40
a team of civil rights lawyers won the first of a dozen civil suits
282
1000344
4242
bir grup insan hakları avukatı bu şubattaki davalardan ilkini kazandı
16:44
this February, and got their clients 14 million dollars.
283
1004610
3906
ve müvekkillerine 14 milyon dolar kazandırdı.
16:50
These survivors are fighting for people they don't even know yet,
284
1010260
4257
Hayata tutunan bu insanlar, tanımadıkları başka insanlar
16:54
other workers, and for the possibility of a just world for all of us.
285
1014541
4351
ve diğer işçiler için, adil bir dünya umudu için mücadele ediyor.
16:59
This is our chance to do the same.
286
1019626
2000
Aynı şeyi yapmak için biz de bu fırsata sarılabiliriz.
17:02
This is our chance to make the decision
287
1022716
2183
Bu bir fırsat ve vereceğimiz kararla
17:04
that tells us who we are, as a people and as a society;
288
1024923
3833
insan ve toplum olarak kim olduğumuzu,
17:08
that our prosperity is no longer prosperity,
289
1028778
2847
refahımızın başka insanların acılarına bağlı oldukça
17:11
as long as it is pinned to other people's pain;
290
1031649
3873
refah olamayacağını,
17:15
that our lives are inextricably woven together;
291
1035561
3604
hayatlarımızın sıkı sıkı birbirine sarılı olduğunu
17:19
and that we have the power to make a different choice.
292
1039193
3888
ve farklı bir tercih yapmaya gücümüzün yettiğini söylemiş olacağız.
17:26
I was so reluctant to share my story of my auntie with you.
293
1046217
4803
Sizlere teyzeciğimi anlatmayı pek istemiyordum.
17:31
Before I started this TED process and climbed up on this stage,
294
1051976
2977
TED konuşması için hazırlanmaya ve bu sahneye çıkmadan önce,
17:34
I had told literally a handful of people about it,
295
1054977
2976
teyzeciğimi birkaç insana gerçek anlamıyla anlatmıştım
17:37
because, like many a journalist,
296
1057977
1952
çünkü birçok gazeteci gibi
17:39
I am far more interested in learning about your stories
297
1059953
2890
kendimle ilgili konuşmaktansa, sizin hikâyelerinizi öğrenmek
17:42
than sharing much, if anything, about my own.
298
1062867
3218
daha fazla ilgimi çekiyor.
17:47
I also haven't done my journalistic due diligence on this.
299
1067273
2945
Bu konuda gazeteciliğimin gerektirdiklerini de yapmadım.
17:50
I haven't issued my mountains of document requests,
300
1070242
2404
Talep ettiğim bir yığın belgeyi yayımlamadım,
17:52
and interviewed everyone and their mother,
301
1072670
2237
annesi gibi görüşmediğim insanlar var
17:54
and I haven't found my auntie yet.
302
1074931
2000
ve teyzeciğimi hâlâ bulmadım.
17:57
I don't know her story of what happened, and of her life now.
303
1077241
4828
Hikâyesinin nasıl geliştiğini, şimdi ne yaptığını bilmiyorum.
18:02
The story as I've told it to you is messy and unfinished.
304
1082781
3380
Onunla ilgili anlattıklarım dağınık ve henüz tamamlanmamış.
18:06
But I think it mirrors the messy and unfinished situation we're all in,
305
1086914
4852
Ama bunun, insan kaçakçılığı açısından içinde bulunduğumuz
18:11
when it comes to human trafficking.
306
1091790
2000
dağınık ve bitmemiş durumu yansıttığını düşünüyorum.
18:14
We are all implicated in this problem.
307
1094523
2714
Hepimiz bu soruna bulaştık.
18:18
But that means we are all also part of its solution.
308
1098291
4487
Ama bu demektir ki aynı zamanda çözümün parçasıyız.
18:24
Figuring out how to build a more just world is our work to do,
309
1104241
4114
Önümüzde, nasıl daha adil bir dünya kuracağımızı anlamak var.
18:28
and our story to tell.
310
1108379
1901
Anlatacağımız hikâye bu olmalı.
18:31
So let us tell it the way we should have done,
311
1111289
2388
Yani, baştan beri yapmış olmamız gereken
18:33
from the very beginning.
312
1113701
1563
ne varsa yapmalıyız.
18:35
Let us tell this story together.
313
1115801
2756
Bu hikâyeyi birlikte anlatalım.
18:39
Thank you so much.
314
1119518
1309
Çok teşekkürler.
18:40
(Applause)
315
1120851
6849
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7