Don Tapscott: Four principles for the open world

Don Tapscott: Açık dünya için gereken dört ilke

118,052 views

2012-06-28 ・ TED


New videos

Don Tapscott: Four principles for the open world

Don Tapscott: Açık dünya için gereken dört ilke

118,052 views ・ 2012-06-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Gülay Eroğlu Gözden geçirme: Kerem Yorukoglu
00:16
Openness. It's a word that
1
16700
2365
Açıklık sözcüğü,
00:19
denotes opportunity and possibilities.
2
19065
3079
fırsat ve imkanı çağrıştırıyor.
00:22
Open-ended, open hearth,
3
22144
2040
Açık uçlu, open hearth (Amerika'da bir dernek)
00:24
open source, open door policy,
4
24184
3353
açık kaynak, açık kapı politikası,
00:27
open bar. (Laughter)
5
27537
3536
açık bar. (Gülüşmeler)
00:31
And everywhere the world is opening up,
6
31073
2520
Baktığımız her yerde dünya açılıyor,
00:33
and it's a good thing.
7
33593
1500
bu iyi bir şey.
00:35
Why is this happening?
8
35093
1776
Peki neden açılıyor?
00:36
The technology revolution is opening the world.
9
36869
2964
Teknoloji devrimi, dünyayı açıyor.
00:39
Yesterday's Internet was a platform
10
39833
2545
Dünün interneti,
00:42
for the presentation of content.
11
42378
2592
içerik sunumu için bir platformdu.
00:44
The Internet of today is a platform for computation.
12
44970
3255
Günümüzde internet bir bilişim platformu.
00:48
The Internet is becoming a giant
13
48225
1607
Internet, devasa bir küresel bilgisayara dönüşüyor
00:49
global computer, and every time you go on it,
14
49832
2601
ve onu her kullandığımızda;
00:52
you upload a video, you do a Google search,
15
52433
2657
video yüklediğimizde ya da Google'da bir arama yaptığımızda
00:55
you remix something,
16
55090
1654
bir şeyleri değiştiriyoruz,
00:56
you're programming this big global computer
17
56744
2547
hepimizin paylaştığı bu büyük küresel bilgisayarı
00:59
that we all share.
18
59291
1240
yeniden programlıyoruz.
01:00
Humanity is building a machine,
19
60531
3234
İnsanlık, bir makine yaratıyor
01:03
and this enables us to collaborate in new ways.
20
63765
3074
ve bu makine yeni biçimlerde işbirliğine olanak sağlıyor.
01:06
Collaboration can occur on
21
66839
1316
Astronomik ölçülerde
01:08
an astronomical basis.
22
68155
2974
bir işbirliği...
01:11
Now a new generation is opening up the world as well.
23
71129
3408
Dünyayı açan bir başka şey de yeni nesil.
01:14
I started studying kids about 15 years ago,
24
74537
2689
Çocuklar üzerinde çalışmaya 15 yıl önce başladım.
01:17
-- so actually 20 years ago now --
25
77226
1959
-aslında 20 yıl oldu-
01:19
and I noticed how my own children were
26
79185
1595
Kendi çocuklarımın bu karmaşık teknolojiyi
01:20
effortlessly able to use all this sophisticated technology,
27
80780
3517
zahmetsizce kullanmayı nasıl başardıklarını gördüm
01:24
and at first I thought,
28
84297
1217
ve önce kendi kendime dedim ki:
01:25
"My children are prodigies!" (Laughter)
29
85514
2965
"Çocuklarım birer dahi!" (Gülüşmeler)
01:28
But then I noticed all their friends were like them,
30
88479
2126
Ama sonra fark ettim ki arkadaşları da onlar gibi,
01:30
so that was a bad theory.
31
90605
1944
yani benimkisi kötü bir teoriydi.
01:32
So I've started working with a few hundred kids,
32
92549
2995
Böylece yüzlerce çocukla birlikte çalıştıktan sonra
01:35
and I came to the conclusion
33
95544
1595
vardığım sonuç şu oldu:
01:37
that this is the first generation to come of age
34
97139
2058
bu nesil, dijital çağda
01:39
in the digital age,
35
99197
1134
bit'lerle yetişmiş
01:40
to be bathed in bits.
36
100331
1621
ilk nesil.
01:41
I call them the Net Generation.
37
101952
2336
Ben onlara "internet nesli" diyorum.
01:44
I said, these kids are different.
38
104288
1350
Bu çocukların farklı olduklarını anladım.
01:45
They have no fear of technology, because it's not there.
39
105638
2878
Teknolojiden korkmuyorlardı; çünkü böyle bir kavramları yoktu.
01:48
It's like the air.
40
108516
1461
Teknoloji onlar için hava gibi,
01:49
It's sort of like, I have no fear of a refrigerator.
41
109977
3823
tıpkı benim buzdolabından korkmamam gibi.
01:53
And — (Laughter)
42
113800
2530
Ve - (gülüşmeler)
01:56
And there's no more powerful force to change
43
116330
1838
Ve, kurumları değiştirmede,
01:58
every institution than the first generation of digital natives.
44
118168
4708
dijital yerlilerinden daha etkili bir güç olamaz.
02:02
I'm a digital immigrant.
45
122876
1354
Ben, dijital göçmenim.
02:04
I had to learn the language.
46
124230
2941
Dili sonradan öğrenmek zorunda kaldım.
02:07
The global economic crisis is opening up the world as well.
47
127171
3269
Dünyayı açan bir diğer şey de küresel ekonomik kriz.
02:10
Our opaque institutions from the Industrial Age,
48
130440
3030
Sanayi Devrimi'nden kalan kapalı kurumlarımız;
02:13
everything from old models of the corporation,
49
133470
2369
eski model şirketlerden,
02:15
government, media, Wall Street,
50
135839
2481
yönetimimize, medyaya ve Wall Street'e kadar her şey,
02:18
are in various stages of being stalled or frozen
51
138320
3576
farklı aşamalarda durmuş ya da donup kalmışlar
02:21
or in atrophy or even failing,
52
141896
2926
veya körelmişler; hatta yıkılmak üzereler.
02:24
and this is now creating a burning platform in the world.
53
144822
3010
Bu durum dünya genelinde, acil değişikliğe gitmemiz gerektiğine işaret ediyor.
02:27
I mean, think about Wall Street.
54
147832
1829
Demek istediğim, Wall Street'i bir düşünün.
02:29
The core modus operandi of Wall Street almost brought down
55
149661
3211
Wall Street'in en temel işleyiş mantığı neredeyse
02:32
global capitalism.
56
152872
2498
küresel kapitalizmi yerle bir ediyordu.
02:35
Now, you know the idea of a burning platform,
57
155370
1563
Mevcut yerinizde durmanızın maliyeti,
02:36
that you're somewhere where the costs of staying where you are
58
156933
4170
başka bir yere hatta tamamen farklı bir yere
02:41
become greater than the costs of moving to something different,
59
161103
3201
geçmenizin maliyetinden fazlaysa
02:44
perhaps something radically different.
60
164304
3173
tehlike çanları çalıyor demektir.
02:47
And we need to change
61
167477
1728
Kurumlarımızın hepsini
02:49
and open up all of our institutions.
62
169205
2093
değiştirmeli ve açık hale getirmeliyiz.
02:51
So this technology push,
63
171298
1682
Teknolojideki atılımlar,
02:52
a demographic kick from a new generation
64
172980
2892
yeni nesilden yükselen demografik enerji
02:55
and a demand pull from a new
65
175872
2868
ve yeni küresel ekonomik çevreden
02:58
economic global environment
66
178740
2427
kaynaklanan talepler,
03:01
is causing the world to open up.
67
181167
1693
dünyanın açılmasına yol açıyor.
03:02
Now, I think, in fact,
68
182860
3120
Ben, aslında insanlık tarihinde
03:05
we're at a turning point in human history,
69
185980
3203
bir dönüm noktasında olduğumuzu düşünüyorum;
03:09
where we can finally now rebuild
70
189183
1945
Sanayi Devrinden kalan pek çok kuruluşu
03:11
many of the institutions of the Industrial Age
71
191128
2438
bir takım yeni ilkeler çerçevesinde
03:13
around a new set of principles.
72
193566
1557
nihayet yeniden inşa edebildiğimiz bir dönemde....
03:15
Now, what is openness?
73
195123
2364
Açıklık ne anlama geliyor?
03:17
Well, as it turns out, openness
74
197487
1575
Açıklık kavramının birden çok
03:19
has a number of different meanings,
75
199062
2242
farklı anlama geldiğini söylemek mümkün.
03:21
and for each there's a corresponding principle
76
201304
2903
Medeniyetin dönüşümü açısından
03:24
for the transformation of
77
204207
1669
bu anlamlardan her birinin karşılık geldiği
03:25
civilization.
78
205876
2024
bir ilke var.
03:27
The first is collaboration.
79
207900
3275
İlki; işbirliği.
03:31
Now, this is openness in the sense of the boundaries
80
211175
2815
Bu bağlamda açıklık, kurumların sınırlarının
03:33
of organizations becoming more porous and fluid
81
213990
2959
daha aşılabilir, esnek ve açık sınırlara dönüştürülmesi
03:36
and open.
82
216949
1864
anlamını taşıyor.
03:38
The guy in the picture here,
83
218813
1536
Bu resimdeki adamın
03:40
I'll tell you his story.
84
220349
1129
hikayesini anlatayım.
03:41
His name is Rob McEwen.
85
221478
1905
Adı Rob McEwen.
03:43
I'd like to say, "I have this think tank, we scour the world
86
223383
2582
"Düşünce kuruluşumuz sayesinde etkileyici çalışmalar bulmak amacıyla
03:45
for amazing case studies."
87
225965
1654
tüm dünyayı araştırıyoruz" demek isterdim.
03:47
The reason I know this story
88
227619
1658
Ancak bu hikayeyi biliyor olmamın sebebi,
03:49
is because he's my neighbor. (Laughter)
89
229277
4161
komşum olması. (Gülüşmeler)
03:53
He actually moved across the street from us,
90
233438
1767
Bizim evin karşısına taşındı,
03:55
and he held a cocktail party
91
235205
1279
komşularıyla tanışmak için bir parti düzenledi.
03:56
to meet the neighbors, and he says, "You're Don Tapscott.
92
236484
2445
Bana: "Sen Don Tapscott'sun,
03:58
I've read some of your books."
93
238929
909
kitaplarını okumuştum" dedi.
03:59
I said, "Great. What do you do?"
94
239838
1100
Ben de: "Harika. Siz ne iş yapıyorsunuz?" diye sordum
04:00
And he says, "Well I used to be a banker
95
240938
1317
O da: "Önceleri bankacıydım
04:02
and now I'm a gold miner."
96
242255
1448
ama şimdi altın madencisiyim" diye yanıtladı.
04:03
And he tells me this amazing story.
97
243703
2990
Ve bana harika hikayesini anlattı.
04:06
He takes over this gold mine, and his geologists
98
246693
2491
Altın madenini aldıktan sonra jeologlar
04:09
can't tell him where the gold is.
99
249184
1287
altının nerede olduğunu bir türlü bulamazlar.
04:10
He gives them more money for geological data,
100
250471
1727
Daha fazla jeolojik veri toplanması için biraz daha para verir,
04:12
they come back, they can't tell
101
252198
1629
fakat jeologlar bu sefer de
04:13
him where to go into production.
102
253827
1862
nerede üretime geçebileceğini bilmediklerini söylerler.
04:15
After a few years, he's so frustrated he's ready
103
255689
3980
Aradan birkaç yıl geçer ve her şeyden vazgeçmeye
04:19
to give up, but he has an epiphany one day.
104
259669
2377
hazır olduğu bir gün aklında bir şimşek çakar.
04:22
He wonders, "If my geologists don't know where the gold is,
105
262046
2774
"Madem jeologlar altının nerede olduğunu bulamıyor,
04:24
maybe somebody else does."
106
264820
2370
belki bir başkası bulur" diye geçirir aklından.
04:27
So he does a "radical" thing.
107
267190
2003
Böylece "radikal" bir şey yapar.
04:29
He takes his geological data,
108
269193
1507
Eldeki jeolojik verileri alıp
04:30
he publishes it and he holds a contest on the Internet
109
270700
2763
yayınlar ve internette bir yarışma başlatır:
04:33
called the Goldcorp Challenge.
110
273463
1491
Goldcorp Challenge.
04:34
It's basically half a million dollars in prize money
111
274954
3580
Yarışma gereği, şu sorulara doğru yanıt verebilecek kişiye
04:38
for anybody who can tell me, do I have any gold,
112
278534
2712
yarım milyon dolar ödül parası verilecektir : Altınım var mı,
04:41
and if so, where is it? (Laughter)
113
281246
3936
varsa nerede? (Gülüşmeler)
04:45
He gets submissions from all around the world.
114
285182
2147
Dünyanın dört bir köşesinden başvurular yapılır.
04:47
They use techniques that he's never heard of,
115
287329
2257
Bu kişiler daha önce Rob'un duymadığı teknikler kullanır
04:49
and for his half a million dollars in prize money,
116
289586
2168
ve ödül olarak belirlediği yarım milyon dolar karşılığında
04:51
Rob McEwen finds 3.4 billion dollars worth of gold.
117
291754
4185
Rob McEwen 3.4 milyar dolar değerinde altına kavuşur.
04:55
The market value of his company
118
295939
1773
Şirketinin piyasa değeri ise
04:57
goes from 90 million to 10 billion dollars,
119
297712
2318
90 milyon dolardan 10 milyar dolara yükselir.
05:00
and I can tell you, because he's my neighbor,
120
300030
2692
Ve şunu söyleyebilirim ki-zira benim komşum olur,
05:02
he's a happy camper. (Laughter)
121
302722
3490
kendisi kamp yapmaya bayılır. (Gülüşmeler)
05:06
You know, conventional wisdom says talent is inside, right?
122
306212
3688
Yeteneğin insanın içinde olduğu söylenegelmiştir.
05:09
Your most precious asset goes out the elevator every night.
123
309900
3111
En kıymetli varlığımızı oradan oraya taşıyoruz.
05:13
He viewed talent differently.
124
313011
2505
O, yeteneğe farklı bir açıdan baktı.
05:15
He wondered, who are their peers?
125
315516
2296
Acaba diğer rakipler kim? diye sordu.
05:17
He should have fired his geology department, but he didn't.
126
317812
4069
Jeoloji ekibini kovması gerekiyordu, ama kovmadı.
05:21
You know, some of the best submissions
127
321881
2331
Başvurulardan en iyilerini gönderenler
05:24
didn't come from geologists.
128
324212
2231
jeolog değildi.
05:26
They came from computer scientists, engineers.
129
326443
2496
Bilişimcilerdi, mühendislerdi.
05:28
The winner was a computer graphics company
130
328939
1251
Kazanan, bir bilişim grafik şirketi oldu.
05:30
that built a three dimensional model of the mine
131
330190
1816
Şirket, maden alanının üç boyutlu bir modelini oluşturdu
05:32
where you can helicopter underground
132
332006
1823
böylece yerin altına helikopterle ulaşılarak
05:33
and see where the gold is.
133
333829
2670
altının yeri tespit edilebiliyordu.
05:36
He helped us understand that social media's becoming
134
336499
3103
Rob, bize, sosyal medyanın
05:39
social production.
135
339602
2073
sosyal üretime dönüşmekte olduğunu gösterdi.
05:41
It's not about hooking up online.
136
341675
1744
Bu, internette takılmak değil.
05:43
This is a new means of production in the making.
137
343419
3075
Bu, gelişmekte olan yeni bir üretim aracı: "ideagora"
05:46
And this Ideagora that he created, an open market, agora,
138
346494
3997
Rob'un Parlak zekalar için oluşturduğu
05:50
for uniquely qualified minds,
139
350491
2999
"Ideagora"(özel bir terim: açık pazar, agora)
05:53
was part of a change, a profound change in the deep structure
140
353490
4735
değişimin bir parçasıydı. Bu köklü değişim,
05:58
and architecture of our organizations,
141
358225
2458
kurumsal yapılarımızda;
06:00
and how we sort of orchestrate capability to innovate,
142
360683
3602
inovasyonlarımızda, yönetim şeklimizde,
06:04
to create goods and services,
143
364285
1700
ürün ve hizmet oluşturma biçimimizde,
06:05
to engage with the rest of the world,
144
365985
1123
devlet olarak dünyayla kurduğumuz ilişkilerde
06:07
in terms of government, how we create public value.
145
367108
4405
ve kamusal değer yaratma becerimizde kendini gösteriyor,
06:11
Openness is about collaboration.
146
371513
1986
Birincisi işbirliğinde açıklık demiştik.
06:13
Now secondly, openness is about transparency.
147
373499
2366
İkincisi, şeffaflık anlamındaki açıklık.
06:15
This is different. Here, we're talking about the communication
148
375865
2190
Bu, biraz farklı bir anlamda. Bahsettiğim şey; çalışanlara,
06:18
of pertinent information to stakeholders of organizations:
149
378055
3835
alıcılara, iş ortaklarına, hissedarlara
06:21
employees, customers, business partners, shareholders,
150
381890
2917
ait bilgilerin, o kurumunla ilişkili herkesle
06:24
and so on.
151
384807
1762
paylaşılmasıdır.
06:26
And everywhere, our institutions are becoming naked.
152
386569
4273
Kurumlarımız her yerde gözler önüne seriliyor.
06:30
People are all bent out of shape about WikiLeaks,
153
390842
2487
Herkes WikiLeaks'e çok öfkeli
06:33
but that's just the tip of the iceberg.
154
393329
2456
ama bu daha buzdağının görünen ucu.
06:35
You see, people at their fingertips now, everybody,
155
395785
2705
Gördüğünüz gibi, artık yalnızca Julian Assange'ın değil,
06:38
not just Julian Assange,
156
398490
2225
herkesin elinde, bir tık ötesinde,
06:40
have these powerful tools for finding out what's going on,
157
400715
2591
dünyada neler olup bittiğini anlamaya,
06:43
scrutinizing, informing others,
158
403306
1457
araştırmaya, bilgilendirmeye, hatta
06:44
and even organizing collective responses.
159
404763
3590
toplu tepkiler koymaya yarayan güçlü araçlar bulunuyor.
06:48
Institutions are becoming naked,
160
408353
2290
Kurumlar çıplaklaşıyor.
06:50
and if you're going to be naked,
161
410643
1807
Ve eğer çıplak kalacaksanız
06:52
well, there's some corollaries that flow from that.
162
412450
2715
bunun doğal sonuçları olacaktır.
06:55
I mean, one is,
163
415165
863
Yani,
06:56
fitness is no longer optional. (Laughter)
164
416028
2781
artık herkes fit olmak zorunda. (Gülüşmeler)
06:58
You know? Or if you're going to be naked, you'd better get buff.
165
418809
4321
Malum.. Veya çıplak kalacaksanız, vücudunuz adaleli olmalı.
07:03
Now, by buff I mean, you need to have good value,
166
423130
3465
Adaleden kastım iyi değerlere sahip olmanız gerektiği;
07:06
because value is evidenced like never before.
167
426595
1980
çünkü bu durumda değerleriniz gözler önünde olacak.
07:08
You say you have good products.
168
428575
964
Bizim iyi ürünlerimiz var diyorsanız da
07:09
They'd better be good.
169
429539
1041
gerçekten iyi olmak zorundalar:
07:10
But you also need to have values.
170
430580
1951
Ancak yine de değerlere ihtiyacınız var.
07:12
You need to have integrity as part of your bones
171
432531
2943
Dürüstlüğün, kurumunuzun iliklerine ve DNA'sına
07:15
and your DNA as an organization,
172
435474
2408
işlemiş olması gerekiyor.
07:17
because if you don't, you'll be unable to build trust,
173
437882
2473
Şayet işlememişse güven oluşturamazsınız.
07:20
and trust is a sine qua non of this new network world.
174
440355
3989
Ve bu yeni ağ dünyasında güven, olmazsa olmaz bir değerdir.
07:24
So this is good. It's not bad.
175
444344
3271
Bu iyi birşey. Kötü olmadığı kesin.
07:27
Sunlight is the best disinfectant.
176
447615
2695
Güneş en iyi mikrop kırıcıdır.
07:30
And we need a lot of sunlight in this troubled world.
177
450310
3983
Bizim de bu sıkıntılı dünyada bolca güneş ışığına ihtiyacımız var.
07:34
Now, the third meaning and corresponding principle
178
454293
2996
Açıklığın üçüncü anlamı ve buna karşılık gelen ilkesi
07:37
of openness is about sharing.
179
457289
2130
paylaşıma ilişkin.
07:39
Now this is different than transparency.
180
459419
1721
Bu, şeffaflıktan farklı.
07:41
Transparency is about the communication of information.
181
461140
2743
Şeffaflık, bilginin yayılmasıyla ilgili.
07:43
Sharing is about giving up assets, intellectual property.
182
463883
4418
Paylaşım ise kişisel varlıklardan, fikri mülkiyetlerden vazgeçmeyle ilgili.
07:48
And there are all kinds of famous stories about this.
183
468301
2270
Bu konu hakkında bilinen pek çok hikaye var.
07:50
IBM gave away 400 million dollars of software
184
470571
2937
IBM'in Linux hareketine 400 milyon dolarlık
07:53
to the Linux movement, and that gave them
185
473508
2101
yazılım vermesi ve karşılığında
07:55
a multi-billion dollar payoff.
186
475609
3011
birkaç milyar dolarlık kar etmesi gibi.
07:58
Now, conventional wisdom says,
187
478620
1960
Geleneksel akıl bize der ki:
08:00
"Well, hey, our intellectual property belongs to us,
188
480580
2735
"Bizim fikri mülkiyet hakkımız bize aitir
08:03
and if someone tries to infringe it, we're going to get out
189
483315
2303
birileri bu hakkımızı elimizden almaya kalkarsa,
08:05
our lawyers and we're going to sue them."
190
485618
2348
avukatlarımızı arar dava açarız."
08:07
Well, it didn't work so well for the record labels, did it?
191
487966
3413
Kayıt şirketleri için pek de öyle olmadı ama değil mi?
08:11
I mean, they took — They had a technology disruption,
192
491379
5104
Teknolojileri sekteye uğradı
08:16
and rather than taking a business model innovation
193
496483
2689
ve buna karşılık olarak işletme modellerinde
08:19
to correspond to that, they took and sought a legal solution
194
499172
3952
yenilik yapmak yerine, hukuki yollara başvurdular
08:23
and the industry that brought you Elvis and the Beatles
195
503124
2313
bizlere Elvis Presley'i, Beatles'ı kazandıran sektör
08:25
is now suing children
196
505437
2032
şimdilerde çocukları dava ediyor
08:27
and is in danger of collapse.
197
507469
4167
ve iflasın eşiğinde.
08:31
So we need to think differently about intellectual property.
198
511636
2841
Bu nedenle fikri mülkiyet hakkındaki görüşlerimizi değiştirmeliyiz.
08:34
I'll give you an example.
199
514477
1029
Bir örnek vereyim.
08:35
The pharmaceutical industry is in deep trouble.
200
515506
2882
İlaç sanayi sıkıntılı günler yaşıyor.
08:38
First of all, there aren't a lot of big inventions
201
518388
2605
Her şeyden önce yeni buluşların sayısı az
08:40
in the pipeline, and this is a big problem for human health,
202
520993
2354
ve bu, insan sağlığı açısından hiç iyi değil.
08:43
and the pharmaceutical industry has got a bigger problem,
203
523347
5161
İlaç sanayinin daha büyük bir sıkıntısı var:
08:48
that they're about to fall off something
204
528508
1923
"patent uçurumu"ndan
08:50
called the patent cliff.
205
530431
1521
aşağı düşmek üzereler.
08:51
Do you know about this?
206
531952
768
Bunu biliyor muydunuz?
08:52
They're going to lose 20 to 35 percent of their revenue
207
532720
3004
Önümüzdeki 12 ay içinde
08:55
in the next 12 months.
208
535724
1627
gelirlerinin yüzde 25 ila 35'ini kaybedecekler.
08:57
And what are you going to do,
209
537351
1331
Peki ne yapalım?
08:58
like, cut back on paper clips or something? No.
210
538682
3110
Ataçtan tasarruf mu edelim? Hayır.
09:01
We need to reinvent the whole model of scientific research.
211
541792
4713
Bilimsel araştırma modelini tamamiyle yeniden icat etmemiz gerekiyor.
09:06
The pharmaceutical industry needs to place assets
212
546505
3464
İlaç sanayinin, varlıklarını ortaya koyması gerekiyor.
09:09
in a commons. They need to start sharing precompetitive research.
213
549969
3935
Rekabetçi olmayan araştırmaları paylaşmaya başlamaları gerekiyor.
09:13
They need to start sharing
214
553904
2343
Klinik deney verilerini
09:16
clinical trial data,
215
556247
1458
paylaşmaya başlamaları gerekiyor.
09:17
and in doing so, create a rising tide that could lift all boats,
216
557705
4271
Bunu yaparken batmakta olan bütün tekneleri yükseltecek bir dalga yaratmaları gerekiyor.
09:21
not just for the industry but
217
561976
1942
yalnızca sanayi için değil;
09:23
for humanity.
218
563918
2791
aynı zamanda insanlık için.
09:26
Now, the fourth meaning
219
566709
2405
Açıklığın
09:29
of openness,
220
569114
2146
dördüncü anlamı
09:31
and corresponding principle, is about empowerment.
221
571260
1999
ve buna karşılık gelen ilkesi, güçlendirmeye ilişkin.
09:33
And I'm not talking about the motherhood sense here.
222
573259
2216
Annelik güdülerinden bahsetmiyorum.
09:35
Knowledge and intelligence is power,
223
575475
3474
Bilgi ve zeka güçtür.
09:38
and as it becomes more distributed, there's a
224
578949
2839
Bu güç ne kadar uzağa dağılırsa
09:41
concomitant distribution
225
581788
2545
o derece merkezden uzaklaşır
09:44
and decentralization and disaggregation of power
226
584333
3631
ve yayılır- ki buna dünyanın her yerinde
09:47
that's underway in the world today.
227
587964
1929
tanıklık ediyoruz.
09:49
The open world is bringing freedom.
228
589893
3090
Açık dünya beraberinde özgürlüğü getiriyor.
09:52
Now, take the Arab Spring.
229
592983
2349
Arap Baharı'nı bir düşünün.
09:55
The debate about the role of social media
230
595332
1912
Sosyal medyanın ve sosyal değişimin
09:57
and social change has been settled.
231
597244
1994
rolüne dair tartışmalar duruldu.
09:59
You know, one word: Tunisia.
232
599238
3238
Bildiğiniz gibi tek bir sözcük: Tunus
10:02
And then it ended up having a whole bunch of other words too.
233
602476
2346
Sonra bir baktık onu diğer sözcükler izliyor.
10:04
But in the Tunisian revolution,
234
604822
2342
Ancak, Tunus'taki devrimde
10:07
the new media didn't cause the revolution;
235
607164
2127
devrime yol açan yeni medya araçları değildi.
10:09
it was caused by injustice.
236
609291
1780
Adaletsizlikti.
10:11
Social media didn't create the revolution;
237
611071
4237
Devrimi sosyal medya yapmadı.
10:15
it was created by a new generation of young people
238
615308
2321
Yeni nesil genç insanlar yaptı;
10:17
who wanted jobs and hope and
239
617629
1808
iş isteyen, umut isteyen
10:19
who didn't want to be treated as subjects anymore.
240
619437
4026
rejime mahkum olmak istemeyen genç insanlar yaptı.
10:23
But just as the Internet drops transaction and collaboration
241
623463
3065
İşletmelerdeki ve siyasetteki işlem ve işbirliği maliyetleri
10:26
costs in business and government,
242
626528
2368
internet sayesinde azalırken
10:28
it also drops the cost of dissent, of rebellion,
243
628896
2757
aynı zamanda muhalifliğin, başkaldırmanın
10:31
and even insurrection
244
631653
1829
hatta ayaklanmanın maliyetleri de
10:33
in ways that people didn't understand.
245
633482
2092
insanların anlayamadığı şekilde düştü.
10:35
You know, during the Tunisian revolution,
246
635574
1823
Tunus devirim sırasında, bildiğiniz üzere
10:37
snipers associated with the regime were killing
247
637397
2694
rejim yanlısı keskin nişancılar, sokaklardaki
10:40
unarmed students in the street.
248
640091
1744
silahsız öğrencileri vuruyordu.
10:41
So the students would take their mobile devices,
249
641835
3021
Bunun üzerine öğrenciler mobil cihazlarını alıp
10:44
take a picture, triangulate the location,
250
644856
2653
fotoğraflar çektiler, sahayı tarayıp fotoğrafı
10:47
send that picture to friendly military units,
251
647509
2201
dost askeri birimlere gönderdiler.
10:49
who'd come in and take out the snipers.
252
649710
2409
Askeri birimler de kesin nişancıları etkisiz hale getirdi.
10:52
You think that social media is about hooking up online?
253
652119
2534
Sosyal medyanın internette takılmak olduğunu mu düşünüyorsunuz?
10:54
For these kids, it was a military tool
254
654653
3027
Bu çocuklar için askeri bir araçtı;
10:57
to defend unarmed people from murderers.
255
657680
3126
silahsız halkı canilerden koruma aracıydı.
11:00
It was a tool of self-defense.
256
660806
2133
Nefs-i müdafaa aracıydı.
11:02
You know, as we speak today, young people
257
662939
2355
Biz burada konuşurken
11:05
are being killed in Syria,
258
665294
2010
Suriye'de gençler öldürülüyor.
11:07
and up until three months ago,
259
667304
1810
Üç ay öncesine kadar
11:09
if you were injured on the street,
260
669114
2199
sokakta yaralanmış olsaydınız
11:11
an ambulance would pick you up,
261
671313
1452
ambulans sizi alıp
11:12
take you to the hospital, you'd go in, say, with a broken leg,
262
672765
2900
hastaneye götürürdü. Kırık bir bacakla hastaneye yatar;
11:15
and you'd come out with a bullet in your head.
263
675665
2479
kafanızda bir kurşunla hastaneden çıkardınız.
11:18
So these 20-somethings created
264
678144
2911
20'li yaşlardaki bu gençler
11:21
an alternative health care system,
265
681055
2294
alternatif bir sağlık hizmeti sistemi oluşturdular.
11:23
where what they did is they used Twitter and basic
266
683349
2390
Buna göre Twitter ve halkın erişebildiği bazı
11:25
publicly available tools that when someone's injured,
267
685739
3245
temel araçları kullanarak, birisi yaralandığında
11:28
a car would show up, it would pick them up,
268
688984
2680
bir araç gönderilmesini, yaralıyı almasını
11:31
take them to a makeshift medical clinic, where you'd get
269
691664
2559
ve geçici bir sağlık kliniğine götürülmesini sağladılar;
11:34
medical treatment, as opposed to being executed.
270
694223
3542
tedavi edileceğiniz bir kliniğe, infaz edileceğiniz değil.
11:37
So this is a time of great change.
271
697765
3185
Büyük bir değişim zamanı.
11:40
Now, it's not without its problems.
272
700950
2634
Elbette bazı eksikleri de yok değil.
11:43
Up until two years ago,
273
703584
2646
İki yıl öncesine kadar
11:46
all revolutions in human history had a leadership,
274
706230
3153
insanlık tarihindeki bütün devrimlerde bir liderlik vardı,
11:49
and when the old regime fell, the leadership
275
709383
2792
eski rejim düştüğünde, liderlik ve örgütü
11:52
and the organization would take power.
276
712175
978
yönetimi devralırdı.
11:53
Well, these wiki revolutions happen so fast
277
713153
2525
Bu wiki devrimler öylesine hızlı bir şekilde oluyor ki
11:55
they create a vacuum, and
278
715678
1498
bir boşluk yaratıyorlar
11:57
politics abhors a vacuum,
279
717176
1735
ve halk boşluktan nefret eder.
11:58
and unsavory forces can fill that,
280
718911
2072
Bu boşluk istenmeyen güçler tarafından
12:00
typically the old regime,
281
720983
3126
-tipik olarak eski rejim yanlıları,
12:04
or extremists, or fundamentalist forces.
282
724109
2346
aşırı gruplar veya radikaller tarafından- doldurulabilir
12:06
You can see this playing out today in Egypt.
283
726455
2735
Mısır'da bunun gerçekleştiğini görüyoruz.
12:09
But that doesn't matter,
284
729190
1663
Ama olsun;
12:10
because this is moving forward.
285
730853
2137
çünkü bu ilerlemedir.
12:12
The train has left the station. The cat is out of the bag.
286
732990
2976
Tren istasyondan kalktı. Kedi, çantadan çıktı.
12:15
The horse is out of the barn. Help me out here, okay?
287
735966
3378
At, ahırdan kurtuldu. Toparlamama yardım edin?
12:19
(Laughter) The toothpaste is out of the tube.
288
739344
2142
(Gülüşmeler) Diş macunu tüpten taştı.
12:21
I mean, we're not putting this one back.
289
741486
2223
Yani, olanları geri alamayız.
12:23
The open world is bringing empowerment and freedom.
290
743709
3733
Açık dünya beraberinde gücü ve özgürlüğü getiriyor.
12:27
I think, at the end of these four days,
291
747442
2784
Bence, bu dört günlük sürenin sonunda
12:30
that you'll come to conclude that the arc of history
292
750226
2766
şu sonuca varacaksınız:
12:32
is a positive one, and it's towards openness.
293
752992
3496
tarih pozitif bir şekilde, açıklığa doğru yol alıyor.
12:36
If you go back a few hundred years,
294
756488
2481
Birkaç yüzyıl geriye gidecek olursak,
12:38
all around the world it was a very closed society.
295
758969
2384
bütün dünyada toplumlar çok kapalıydı.
12:41
It was agrarian, and the means of production
296
761353
1569
Tarıma dayalıydı ve
12:42
and political system was called feudalism, and knowledge
297
762922
2715
yani üretim ve siyasi sistem feodaldi.
12:45
was concentrated in the church and the nobility.
298
765637
3938
Bilgi ise kilise ve asil sınıfın etrafında toplanmıştı.
12:49
People didn't know about things.
299
769575
1607
İnsanlar bilgi sahibi değillerdi.
12:51
There was no concept of progress.
300
771182
2475
İlerleme diye birşey yoktu.
12:53
You were born, you lived your life and you died.
301
773657
1903
Doğardınız, hayatınızı yaşayıp ölürdünüz.
12:55
But then Johannes Gutenberg came along with his great invention,
302
775560
4596
Ama daha sonra Johannes Gutenberg çıkageldi; o büyük buluşuyla birlikte.
13:00
and, over time, the society opened up.
303
780156
3552
Ve zamanla toplum açıldı.
13:03
People started to learn about things, and when they did,
304
783708
2041
İnsanlar bilgilenmeye başladı ve bilgilendiklerinde
13:05
the institutions of feudal society appeared
305
785749
1385
feodal toplumun kurumları
13:07
to be stalled, or frozen, or failing.
306
787134
3703
durma, donma, yıkılma noktasına geldi.
13:10
It didn't make sense for the church to be responsible
307
790837
2776
İnsanlar bilgi sahibiyken, kilisenin
13:13
for medicine when people had knowledge.
308
793613
2282
tıptan sorumlu olması mantıklı gelmemeye başladı.
13:15
So we saw the Protestant Reformation.
309
795895
1947
Böylece Protestan Reformasyonu yaşandı.
13:17
Martin Luther called the printing press
310
797842
1870
Martin Luther matbaa için
13:19
"God's highest act of grace."
311
799712
2397
"Tanrı'nın en büyük lütfu" demiştir.
13:22
The creation of a corporation, science, the university,
312
802109
3511
Şirketlerin oluşumu, bilimin, üniversitelerin oluşumu
13:25
eventually the Industrial Revolution,
313
805620
1687
ve sonunda Sanayi Devriminin yaşanması....
13:27
and it was all good.
314
807307
2174
Hepsi de müthiş olaylardı.
13:29
But it came with a cost.
315
809481
2147
Ama bir bedeli vardı.
13:31
And now, once again, the technology genie
316
811628
2712
Teknoloji cini bir kez daha şişeden çıktı;
13:34
is out of the bottle, but this time it's different.
317
814340
3320
ancak bu sefer durum farklı.
13:37
The printing press gave us access to the written word.
318
817660
2865
Matbaa, yazılı dünyaya erişmemizi sağladı.
13:40
The Internet enables each of us to be a producer.
319
820525
3459
Internet, herbirimizin üretici olmasını sağlıyor.
13:43
The printing press gave us access to recorded knowledge.
320
823984
2814
Matbaa, kayıtlı bilgilere ulaşmamızı sağladı.
13:46
The Internet gives us access,
321
826798
1910
Internet yalnızca bilgi ve birikime değil;
13:48
not just to information and knowledge, but
322
828708
1649
aynı zamanda diğer insanların
13:50
to the intelligence contained in the crania of other people
323
830357
3376
beyinlerindeki zekaya da erişmemizi mümkün kılıyor
13:53
on a global basis.
324
833733
1537
hem de küresel ölçekte.
13:55
To me, this is not an information age,
325
835270
3239
Bana göre bu bilgi çağı değil;
13:58
it's an age of networked intelligence.
326
838509
2874
ağ tabanlı zeka çağı.
14:01
It's an age of vast promise,
327
841383
3872
Sonsuz olanaklar çağı;
14:05
an age of collaboration,
328
845255
3128
işbirliği çağı,
14:08
where the boundaries of our organizations are changing,
329
848383
4179
kurumlarımızın şeffaflık sınırlarının değiştiği
14:12
of transparency, where sunlight
330
852562
2715
güneş ışıklarının medeniyeti
14:15
is disinfecting civilization,
331
855277
3223
mikroplardan arındırdığı bir çağ.
14:18
an age of sharing and understanding
332
858500
3556
Sıradan insanların bu yeni gücü
14:22
the new power of the commons,
333
862056
1706
paylaşma ve anlama çağı,
14:23
and it's an age of empowerment
334
863762
2643
güç ve
14:26
and of freedom.
335
866405
2891
özgürlük çağı.
14:29
Now, what I'd like to do is,
336
869296
3536
Konuşmamı sonlandırırken
14:32
to close, to share with you
337
872832
2648
yaptığım bir araştırmayı
14:35
some research that I've been doing.
338
875480
2609
sizlerle paylaşmak istiyorum.
14:38
I've tried to study all kinds of organizations
339
878089
2511
Geleceğin nasıl olacağını anlayabilmek için
14:40
to understand what the future might look like,
340
880600
3137
her tür yapı üzerinde çalışma yapmaya çalıştım;
14:43
but I've been studying nature recently.
341
883737
3025
ama son zamanlarda doğa üzerine çalışmalar yapıyorum.
14:46
You know, bees come in swarms
342
886762
3630
Bilirsiniz, arılar kümeler halinde dolaşır
14:50
and fish come in schools.
343
890392
2711
balıklar sürüler halinde...
14:53
Starlings, in the area around Edinburgh,
344
893103
2813
İngiltere'nin kırlarında
14:55
in the moors of England,
345
895916
1483
Edinburgh civarında, sığırcıklar
14:57
come in something called a murmuration,
346
897399
2094
mırıldanma diye bilinen bir şekilde dolaşıyorlar.
14:59
and the murmuration refers to the murmuring of the wings
347
899493
2772
Mırıldanma, kuşların kanatlarının mırıltısını ifade ediyor.
15:02
of the birds, and throughout the day the starlings
348
902265
1913
Gün boyunca bu sığırcıklar
15:04
are out over a 20-mile radius
349
904178
1865
yarıçapı 30 km'den fazla olan bir alanda uçuyor,
15:06
sort of doing their starling thing.
350
906043
2041
sesler çıkartıyorlar.
15:08
And at night they come together
351
908084
1764
Geceleri bir araya toplanıp
15:09
and they create one of the most spectacular things
352
909848
2122
doğada en muazzam şeylerden birini
15:11
in all of nature,
353
911970
1595
oluşturuyorlar.
15:13
and it's called a murmuration.
354
913565
2054
Buna sığırcıkların dansı deniyor.
15:15
And scientists that have studied this have said
355
915619
2917
Bu konuda çalışmalar yapan bilimadamları
15:18
they've never seen an accident.
356
918536
1746
şimdiye kadar hiçbir sığırcığın hata yapmadığını söylüyor.
15:20
Now, this thing has a function.
357
920282
1950
Bunun bir işlevi var.
15:22
It protects the birds.
358
922232
1862
Kuşları koruyor.
15:24
You can see on the right here,
359
924094
1600
Sağ tarafta gördüğünüz gibi
15:25
there's a predator being chased away by the collective power
360
925694
4505
yırtıcı bir hayvan var; kuşların oluşturduğu
15:30
of the birds, and apparently this is a frightening thing
361
930199
2990
toplu gücün kovaladığı bir hayvan.
15:33
if you're a predator of starlings.
362
933189
3464
Sığırcık avlayan bir avcı için korkutucu birşey olsa gerek.
15:36
And there's leadership,
363
936653
2448
Liderlik var.
15:39
but there's no one leader.
364
939101
2138
Ama tek bir lider yok.
15:41
Now, is this some kind of fanciful analogy,
365
941239
2101
Bu, gerçekdışı bir benzetme mi,
15:43
or could we actually learn something from this?
366
943340
2446
yoksa bundan çıkartabileceğimiz bir ders var mı?
15:45
Well, the murmuration functions to record
367
945786
3056
Sığırcıkların dansı, pek çok ilkeye bağlı
15:48
a number of principles,
368
948842
1363
işliyor.
15:50
and they're basically the principles that
369
950205
1519
Bu ilkeler, temelde
15:51
I have described to you today.
370
951724
1914
bugün size açıkladığım ilkeler.
15:53
This is a huge collaboration.
371
953638
2806
Bu, devasa bir işbirliği.
15:56
It's an openness, it's a sharing
372
956444
1779
Açıklık, paylaşım.
15:58
of all kinds of information, not just about location
373
958223
2515
Yalnızca konumun, yörüngenin ya da tehlikenin vb. değil
16:00
and trajectory and danger and so on, but about food sources.
374
960738
5015
yiyecek kaynaklarımıza kadar her türlü bilginin paylaşımı.
16:05
And there's a real sense of interdependence,
375
965753
4137
Gerçek anlamda karşılıklı bağımlılık da söz konusu.
16:09
that the individual birds somehow understand
376
969890
3687
Bireysel kuşlar, topluluğun çıkarlarının kendi çıkarlarına
16:13
that their interests are in the interest of the collective.
377
973577
2959
olduğunu bir şekilde biliyorlar.
16:16
Perhaps like we should understand
378
976536
2249
Belki de bizim de şunu anlamamız gerekiyor:
16:18
that business can't succeed
379
978785
4168
işletmeler, batmakta olan bir dünyada
16:22
in a world that's failing.
380
982953
2160
başarılı olamazlar.
16:25
Well, I look at this thing,
381
985113
1557
Buna bakıp
16:26
and I get a lot of hope.
382
986670
2687
umutla doluyorum.
16:29
Think about the kids today in the Arab Spring, and
383
989357
5052
Arap Baharı çocuklarını düşünün;
16:34
you see something like this that's underway.
384
994409
2856
buna benzer bir şeyin yaşanmakta olduğunu göreceksiniz.
16:37
And imagine, just consider this idea, if you would:
385
997265
4140
Şu fikri bir hayal edin:
16:41
What if we could connect ourselves in this world
386
1001405
3945
hava ve camdan oluşan engin bir ağ ile
16:45
through a vast network of air and glass?
387
1005350
3845
birbirimize bağlansak ne olurdu?
16:49
Could we go beyond just sharing information and knowledge?
388
1009195
2832
Yalnızca bilgi ve birikimleri paylaşmanın ötesine geçebilir miydik?
16:52
Could we start to share our intelligence?
389
1012027
2509
Zekalarımızı da paylaşır mıydık?
16:54
Could we create some kind of
390
1014536
2442
Bireyin, grubun ya da
16:56
collective intelligence
391
1016978
1721
zümrenin de ötesinde
16:58
that goes beyond an individual or a group or a team
392
1018699
3920
bir çeşit toplu zeka yaratıp
17:02
to create, perhaps, some kind of consciousness
393
1022619
4148
küresel ölçekte; belki bir bilinç
17:06
on a global basis?
394
1026767
1225
oluşturabilir miydik?
17:07
Well, if we could do this, we could attack some big problems in the world.
395
1027992
3673
Bunu yapabiliyor olsaydık, dünyadaki bazı büyük sorunları da ortadan kaldırmış olurduk.
17:11
And I look at this thing,
396
1031665
1871
Buna bakıyorum
17:13
and, I don't know, I get a lot of hope that maybe this
397
1033536
2915
ve bilmem neden, umutlanıyorum; belki
17:16
smaller, networked, open world
398
1036451
3796
çocuklarımıza bırakacağımız bu daha küçük, ağ tabanlı
17:20
that our kids inherit might be a better one, and that
399
1040247
3104
ve açık dünya ileride daha iyi bir dünya olur
17:23
this new age of networked intelligence could be
400
1043351
3313
ve belki yeni ağ tabanlı bilgi çağı
17:26
an age of promise fulfilled
401
1046664
2624
vaatlerin tamamen gerçekleştirildiği,
17:29
and of peril unrequited.
402
1049288
3030
tehditlerin karşılık bulamadığı bir çağ olur..
17:32
Let's do this. Thank you.
403
1052318
3346
Haydi bunu gerçekleştirelim! Teşekkürler.
17:35
(Applause)
404
1055664
9626
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7