The way we think about charity is dead wrong | Dan Pallotta

Dan Pallotta: Hayırseverlik ile ilgili düşünce kalıplarımız tamamen hatalı

1,079,134 views

2013-03-11 ・ TED


New videos

The way we think about charity is dead wrong | Dan Pallotta

Dan Pallotta: Hayırseverlik ile ilgili düşünce kalıplarımız tamamen hatalı

1,079,134 views ・ 2013-03-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Altan Atabarezz Gözden geçirme: Okan KILIC
00:16
I want to talk about social innovation
1
16249
3606
Sizlere sosyal yenilikçilikten
00:19
and social entrepreneurship.
2
19879
1927
ve sosyal girişimcilikten bahsetmek istiyorum,
Şans eseri üçüzlerim var.
00:23
I happen to have triplets.
3
23314
2112
00:26
They're little. They're five years old.
4
26033
1966
Küçükler, 5 yaşındalar.
00:28
Sometimes I tell people I have triplets. They say, "Really? How many?"
5
28341
3325
Bazen insanlara üçüzlerim olduğunu söylediğimde
"Gerçekten mi? Kaç tane?" diyorlar. (Gülüşmeler)
00:31
(Laughter)
6
31690
1365
İşte çocukların fotoğrafları...
00:33
Here's a picture of the kids -- that's Sage, and Annalisa and Rider.
7
33079
4101
Bu Sage, Annalisa ve Rider.
00:38
Now, I also happen to be gay.
8
38656
3102
Şimdi, aynı zaman da ben bir eşcinselim.
00:43
Being gay and fathering triplets is by far
9
43750
2068
Eşcinsel olup ve üçüz babası olmak
00:45
the most socially innovative, socially entrepreneurial thing
10
45842
2842
bugüne kadar yaptığım en sosyal yenilikçi,
00:48
I have ever done.
11
48708
1548
en sosyal girişimci şey...
00:50
(Laughter)
12
50280
1055
(Kahkahalar) (Alkışlar)
00:51
(Applause)
13
51359
3648
00:55
The real social innovation I want to talk about involves charity.
14
55031
4381
Benim hakkında konuşmak istediğim asıl sosyal yenilik ise
hayırseverlik içereni.
00:59
I want to talk about how the things we've been taught to think
15
59436
3370
Yardım ve hayırseverlik konusuna
01:02
about giving and about charity
16
62830
2234
nasıl bakmamız gerektiğinin dayatıldığından bahsetmek istiyorum...
ve tabii kar amacı gütmeyen kuruluşlardan
01:05
and about the nonprofit sector,
17
65088
1881
01:06
are actually undermining the causes we love,
18
66993
3945
ki aslında sevdigimiz gayeleri
01:10
and our profound yearning to change the world.
19
70962
2780
ve dünyayı değiştirmek için duyduğumuz derin arzuyu baltalıyorlar.
01:14
But before I do that, I want to ask if we even believe
20
74647
2681
Ancak bunu yapmadan önce şunu sorgulamak istiyorum,
kar amacı gütmeyen kuruluşların Dünyayı değiştirmekte ciddi bir...
01:17
that the nonprofit sector has any serious role to play
21
77352
2954
01:20
in changing the world.
22
80330
1192
rolü olduğuna inanabilir miyiz?
01:22
A lot of people say now that business will lift up the developing economies,
23
82514
3642
Birçok insan şirketlerin gelişen ekonomileri başarıya taşıyacağını
ve sosyal şirketlerin de gerisini halledeceğini söylüyor.
01:26
and social business will take care of the rest.
24
86180
2325
Ben de inanıyorum ki, iş dünyası
01:29
And I do believe that business will move the great mass of humanity forward.
25
89426
4321
insanlığı ileriye taşıyacak hakikaten de.
Fakat, her zaman arkasında dezavantajlı veya şansız olan
01:35
But it always leaves behind that 10 percent or more
26
95017
3896
01:38
that is most disadvantaged or unlucky.
27
98937
2761
yüzde onluk bir kitleyi bırakacaktır.
01:43
And social business needs markets,
28
103130
1620
Sosyal işlerin de piyasaya ihtiyacı var
01:44
and there are some issues for which you just can't develop
29
104774
2762
ve bazı meseleler var ki bazı piyasalar için
01:47
the kind of money measures that you need for a market.
30
107560
2810
ihtiyacın olan parasal yöntemleri kullanmak mümkün olmaz.
01:50
I sit on the board of a center for the developmentally disabled,
31
110394
3554
Şahsen gelişimsel engelliler yararına bir merkezin yönetim kurulundayım,
01:53
and these people want laughter
32
113972
2310
bu insanlar gülmek istiyor,
01:56
and compassion and they want love.
33
116306
2139
02:00
How do you monetize that?
34
120718
1481
merhamet ve sevgi istiyor.
02:03
And that's where the nonprofit sector and philanthropy come in.
35
123909
3754
Bunları nasıl parayla ölçebilirsin?
Ve işte burada kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve
02:08
Philanthropy is the market for love.
36
128266
3234
hayırseverlik devreye giriyor.
02:11
It is the market for all those people
37
131855
2397
Hayırseverlik dediğin sevgi piyasası.
02:14
for whom there is no other market coming.
38
134276
2399
Şirketlerin, diğer piyasaların umursamadığı
02:17
And so if we really want, like Buckminster Fuller said,
39
137116
2707
insanlar için bir piyasa.
02:19
a world that works for everyone,
40
139847
2365
Eğer biz gerçekten Buckminster Fuller'in söylediği gibi,
02:22
with no one and nothing left out,
41
142236
2480
herkese uygun, kimsenin unutulmadığı
02:24
then the nonprofit sector has to be
42
144740
2138
bir Dünya istiyorsak,
02:26
a serious part of the conversation.
43
146902
2108
kar amacı gütmeyen kuruluşlar
sistemin ciddi bir parçasını oluşturmalı.
02:30
But it doesn't seem to be working.
44
150010
1748
02:32
Why have our breast cancer charities not come close
45
152433
2405
Fakat bu işliyormuş gibi gözükmüyor.
Neden bizim göğüs kanseri hayır kurumlarımız
02:34
to finding a cure for breast cancer,
46
154862
1722
02:36
or our homeless charities not come close
47
156608
1952
göğüs kanseri için tedavi bulmaya yanaşmıyor?
02:38
to ending homelessness in any major city?
48
158584
2290
veya evsizlere yardım kurumlarımız büyük şehirlerde evsizlik sorununu
02:41
Why has poverty remained stuck
49
161667
1978
sonlandırmanın yanına bile yaklaşamıyor?
02:43
at 12 percent of the U.S. population for 40 years?
50
163669
4051
Neden yoksulluk kırk yıldır Amerikan nüfusun
yüzde on ikisinde takıldı kaldı?
02:49
And the answer is,
51
169275
1606
02:50
these social problems are massive in scale,
52
170905
3255
Cevabım, konuştuğumuz sosyal problemler
02:54
our organizations are tiny up against them,
53
174184
2754
inanılmaz büyük ölçeklerde.
02:56
and we have a belief system that keeps them tiny.
54
176962
2832
Kıyaslandığında organizasyonlarımız ise problemlerin yanında minicik kalıyor
03:00
We have two rulebooks.
55
180707
1170
ve onları minicik olmaya zorlayan bir inanç sistemimiz var.
03:01
We have one for the nonprofit sector,
56
181901
1866
İki tane ayrı kural kitabımız var.
03:03
and one for the rest of the economic world.
57
183791
2519
Birisi kar amacı gütmeyen kuruluşlar için,
diğeri de ekonomi dünyasının geri kalanı için.
03:07
It's an apartheid, and it discriminates
58
187183
2067
03:09
against the nonprofit sector in five different areas,
59
189274
2926
Bu bir ayrımcılık ve kar amacı gütmeyen kuruluşların
03:12
the first being compensation.
60
192224
1759
aleyhine 5 ayrı husus söz konusu.
İlki tazminat meselesi.
03:15
So in the for-profit sector, the more value you produce,
61
195234
2644
03:17
the more money you can make.
62
197902
1538
Şöyle ki kar amacı güden şirketlerde, ne kadar değer üretirsen
03:19
But we don't like nonprofits to use money
63
199464
2084
o kadar çok para kazanırsın.
03:21
to incentivize people to produce more in social service.
64
201572
3349
Fakat biz kar gütmeyen kuruluşların
03:25
We have a visceral reaction to the idea that anyone
65
205524
2487
parayı insanların sosyal hizmet üretmesine teşvik için kullanmasını sevmeyiz.
03:28
would make very much money helping other people.
66
208035
2671
İnsanlara yardım ederek çok fazla para kazanılması
03:31
Interestingly, we don't have a visceral reaction
67
211476
2245
fikrine karşı bir tepkimiz var.
03:33
to the notion that people would make a lot of money
68
213745
2405
İlginçtir ki, diğer insanlara yardım etmeyerek
03:36
not helping other people.
69
216174
1225
03:37
You know, you want to make 50 million dollars
70
217423
2101
çok para yapan insanlar kavramına karşı ise bir tepkimiz yok.
03:39
selling violent video games to kids, go for it.
71
219548
2222
Bilirsiniz, çocuklara şiddet içeren video oyunları satarak
03:41
We'll put you on the cover of Wired magazine.
72
221794
2121
50 milyon dolar yapmak isterseniz
03:43
But you want to make half a million dollars
73
223939
2024
sizi Wired dergisinin kapağına koyarız.
03:45
trying to cure kids of malaria,
74
225987
1489
Fakat siz sıtmaya yakalanan çocukları tedavi ederken
03:47
and you're considered a parasite yourself.
75
227500
3120
yarım milyon yapmak istiyorsanız
03:50
(Applause)
76
230644
4928
03:55
And we think of this as our system of ethics,
77
235596
2421
o zaman bir parazit addedilirsiniz. (Alkışlar)
03:58
but what we don't realize is that this system
78
238041
2143
Ve biz buna ahlak sistemi diyoruz,
04:00
has a powerful side effect, which is:
79
240208
3158
fakat fark etmediğimiz şey bu sistemin
04:03
It gives a really stark, mutually exclusive choice
80
243390
3754
güçlü yan etkilerinin olduğu. Şöyle ki,
en iyi üniversitelerimizden çıkan parlak zekaları
04:07
between doing very well for yourself and your family
81
247168
3634
04:10
or doing good for the world,
82
250826
2394
kendileri ve aileleri için iyi şeyler yapmak ile
dünya için iyi bir şeyler yapmak arasında
04:13
to the brightest minds coming out of our best universities,
83
253244
2794
ikilemde bırakıyor.
04:16
and sends tens of thousands of people
84
256062
2110
Kar amacı gütmeyen kuruluşlarda büyük fark yaratabilecek
04:18
who could make a huge difference in the nonprofit sector,
85
258196
2698
04:20
marching every year directly into the for-profit sector
86
260918
2596
on binlerce insanı her yıl doğruca
04:23
because they're not willing to make that kind of lifelong economic sacrifice.
87
263538
3936
kar amacı güden firmalara yönlendiriyor.
Çünkü onlar bu çeşit ömür boyu ekonomik fedakarlığı yapmaya gönüllü değiller.
04:28
Businessweek did a survey, looked at the compensation packages
88
268664
2945
04:31
for MBAs 10 years out of business school.
89
271633
2325
Businessweek 10 yıl önce MBA mezunu olmuş kişilerin
04:34
And the median compensation for a Stanford MBA,
90
274676
2724
maaşlarına bakan bir araştırma yayınladı,
04:37
with bonus, at the age of 38, was 400,000 dollars.
91
277424
4221
Stanford MBA mezunu 38 yaşında biri için ortalama
04:42
Meanwhile, for the same year, the average salary
92
282232
2270
prim dahil maaş paketi 400.000 dolar.
04:44
for the CEO of a $5 million-plus medical charity in the U.S.
93
284526
2829
Bu arada, aynı yıl için, 5 milyon dolar üzerinde para toplayan bir
04:47
was 232,000 dollars, and for a hunger charity, 84,000 dollars.
94
287379
4995
Amerikan tıbbi yardım kuruluşunun CEO'sunun ortalama maaşı
232.000 dolar, ve açlara yardım kuruluşunun ki 84.000 dolar.
04:53
Now, there's no way you're going to get a lot of people
95
293025
2596
Simdi sizin 400.000 dolarlık yeteneği olup
04:55
with $400,000 talent to make a $316,000 sacrifice every year
96
295645
4055
açlara yardim kurulusunun CEO'su olmak için 316.000 dolarlık fedakarlık yapacak
04:59
to become the CEO of a hunger charity.
97
299724
2223
adam bulmanızın bir yolu yok.
05:03
Some people say, "Well, that's just because those MBA types are greedy."
98
303027
3525
05:06
Not necessarily. They might be smart.
99
306576
2171
Bazı insanlar şöyle der 'Bu MBA tiplerinin açgözlülüğünden'
Belli olmaz. Zeki de olabilirler.
05:09
It's cheaper for that person to donate
100
309283
1995
05:11
100,000 dollars every year to the hunger charity;
101
311302
3810
Bu insan için her yıl açlara yardım kurumuna
100.000 dolar bağışlaması daha ucuza gelebilir,
05:15
save 50,000 dollars on their taxes --
102
315136
1914
05:17
so still be roughly 270,000 dollars a year ahead of the game --
103
317074
4425
Vergiler üzerinden 50.000 doları tasarruf eder,
05:21
now be called a philanthropist because they donated
104
321523
2595
hala kabaca yılda 270,000 dolar cebinde kalmış olur.
05:24
100,000 dollars to charity;
105
324142
1834
Üstelik şimdi bir hayırsever olarak adlandırılmaktadır.
zira 100.000 doları hayır kurumuna bağışladı,
05:26
probably sit on the board of the hunger charity;
106
326000
2258
muhtemelen hayır kurumunun yönetim kurulunda görev yapacak,
05:28
indeed, probably supervise the poor SOB
107
328282
1896
05:30
who decided to become the CEO of the hunger charity;
108
330202
2746
hem de, muhtemelen açlara yardım kurumunun CEO'su olmaya
05:32
(Laughter)
109
332972
1007
karar veren fakiri denetliyor olacak
05:34
and have a lifetime of this kind of power and influence
110
334003
3351
05:37
and popular praise still ahead of them.
111
337378
2260
ve ömür boyu bu çeşit güce, etkiye
ve onlardan daha ötede popüler övgüye sahip olacak.
05:41
The second area of discrimination is advertising and marketing.
112
341106
3458
05:44
So we tell the for-profit sector, "Spend, spend, spend on advertising,
113
344588
3481
Ayrımcılığın ikinci alanı reklamcılık ve pazarlama.
05:48
until the last dollar no longer produces a penny of value."
114
348093
3322
Şöyle ki, kar amacı güden şirketlere, artık son doların bir penny
05:51
But we don't like to see our donations spent on advertising in charity.
115
351955
3350
değer üretmeyecek duruma gelene kadar' reklam üzerine harca, harca, harca' deriz.
05:55
Our attitude is, "Well, look, if you can get the advertising donated,
116
355329
3975
Fakat, bağışlarımızın hayır işleri reklamına harcanmasını görmek istemeyiz.
Tavrımız, "bak, eğer reklam bağışı alabilirsen..."
05:59
you know, to air at four o'clock in the morning, I'm okay with that.
117
359328
3245
bilirsin, sabah saat 4'te falan, bununla bir sorunum yok."
06:02
But I don't want my donation spent on advertising,
118
362597
2364
06:04
I want it go to the needy."
119
364985
1567
"Fakat, benim bağışlarımın reklama harcanmasını istemiyorum."
06:06
As if the money invested in advertising
120
366576
1858
"ben bunun ihtiyacı olana gitmesini istiyorum."
06:08
could not bring in dramatically greater sums of money
121
368458
2630
Sanki reklama yatırım yapılmış paranın
ihtiyaç sahiplerine hizmet için
06:11
to serve the needy.
122
371112
1152
çarpıcı biçimde büyük tutarlar getirmesi mümkün değilmiş gibi.
06:13
In the 1990s, my company created
123
373113
2091
1990'larda şirketim,
06:15
the long-distance AIDSRide bicycle journeys,
124
375228
3375
uzun mesafe "AIDSRide" adlı bisiklet yolculukları düzenledi
06:18
and the 60 mile-long breast cancer three-day walks,
125
378627
4549
ve dokuz yıl boyunca, üç günde 60 kilometre kat edilen
meme kanseri yürüyüşleri düzenledi.
06:23
and over the course of nine years,
126
383200
2960
06:26
we had 182,000 ordinary heroes participate,
127
386184
5039
182.000 kahraman vardı katılan,
06:31
and they raised a total of 581 million dollars.
128
391247
3896
ve toplam 581 milyon dolarlık yardım topladılar 9 yılda. (Alkışlar)
06:35
(Applause)
129
395167
3140
Gayeleri için daha önce tarihte görülmediği kadar çok parayı
06:38
They raised more money more quickly for these causes
130
398331
2453
06:40
than any events in history,
131
400808
1666
çok daha çabuk toplayabildiler.
06:42
all based on the idea that people are weary
132
402498
2794
İnsanların yapabileceklerinden azı istendiği için
06:45
of being asked to do the least they can possibly do.
133
405316
2802
bezmiş olabilecekleri fikrine dayanarak yapıldı tüm bunlar.
06:48
People are yearning to measure the full distance of their potential
134
408142
4566
İnsanlar değer verdikleri davalar adına
potansiyellerinin ne olduğunu sonuna kadar görüp,
06:52
on behalf of the causes that they care about deeply.
135
412732
2635
ölçebilmeyi arzu ediyorlar.
Tek yapılması gereken sormak.
06:56
But they have to be asked.
136
416073
1635
06:59
We got that many people to participate
137
419097
1833
New York Times'da tam sayfa reklam satın alarak,
07:00
by buying full-page ads in The New York Times,
138
420954
2211
primetime radyo ve TV reklamları ile,
katılmak isteyen o kadar kişi var ki.
07:03
in The Boston Globe, in prime time radio and TV advertising.
139
423189
3413
07:06
Do you know how many people we would've gotten
140
426626
2159
Eğer biz çamaşırhanelerde el ilanları dağıtıyor olsaydık
07:08
if we put up fliers in the laundromat?
141
428809
1880
kaç kişiye ulaşabilirdik biliyor musunuz?
ABD'de bağışların GSYİH'ya oranı 1970'lerde ölçmeye başlandığından beri
07:12
Charitable giving has remained stuck in the U.S., at two percent of GDP,
142
432274
4206
yüzde ikilerde takılıp kalmıştır.
07:16
ever since we started measuring it in the 1970s.
143
436504
2759
07:19
That's an important fact, because it tells us
144
439287
2313
Bu önemli bir bilgi çünkü bize,
07:21
that in 40 years, the nonprofit sector
145
441624
2690
son 40 yılda, kar amacı gütmeyen kuruluşların
07:24
has not been able to wrestle any market share
146
444338
3081
kar amacı güden şirketlerle kıyaslandığında,
07:27
away from the for-profit sector.
147
447443
2035
herhangi bir pazar payı almasının mümkün olamadığı gerçeğini söyler.
07:30
And if you think about it, how could one sector
148
450200
2194
Ve düşününce, nasıl olur da bir sektör
07:32
possibly take market share away from another sector
149
452418
3057
eğer pazarlama yapmasına izin verilmez ise,
07:35
if it isn't really allowed to market?
150
455499
2171
başka bir sektörden pazar payı alabilir ki?
07:38
And if we tell the consumer brands,
151
458701
1714
Tüketici markalarına
07:40
"You may advertise all the benefits of your product,"
152
460439
2556
"Ürünlerinizin tüm faydalarının reklamını yapabilirsiniz",
07:43
but we tell charities, "You cannot advertise all the good that you do,"
153
463019
3381
sivil topluma "yaptığınız iyiliklerin reklamı olamaz" derseniz
07:46
where do we think the consumer dollars are going to flow?
154
466424
2761
tüketicilerin dolarlarının nereye akacağını sanıyorsunuz?
Üçüncü ayrımcılık alanı
07:50
The third area of discrimination is the taking of risk
155
470415
2834
07:53
in pursuit of new ideas for generating revenue.
156
473273
3207
Risk alarak, gelir sağlamak için yeni fikirlerin peşinde koşulmasıdır.
07:57
So Disney can make a new $200 million movie that flops,
157
477388
3647
Yani Disney 200 milyon dolarlık film yapıp batırabilir
ve kimse mahkemeye müracaat etmez.
08:01
and nobody calls the attorney general.
158
481059
2088
08:03
But you do a little $1 million community fundraiser for the poor,
159
483996
3899
Ama siz fakirler yararına 1 milyon dolarlık
küçük bir bağış organizasyonu yaptınız
08:07
and it doesn't produce a 75 percent profit to the cause in the first 12 months,
160
487919
3893
ve ilk 12 ay içerisinde yüzde 75 kar edemediniz mi
08:11
and your character is called into question.
161
491836
2138
karakteriniz sorgulanır hale gelir.
08:14
So nonprofits are really reluctant to attempt any brave,
162
494656
3436
Birçok kar amacı gütmeyen kuruluş
cesur, dev ölçekli, yeni bağış toplama çalışmalarında
08:18
daring, giant-scale new fundraising endeavors,
163
498116
2927
08:21
for fear that if the thing fails,
164
501067
1601
başarısız olur da şöhretleri yerle bir olur korkusu ile
08:22
their reputations will be dragged through the mud.
165
502692
2372
isteksizdirler.
Siz de ben de biliyoruz ki hata yapmaktan men edildiğinizde
08:25
Well, you and I know
166
505088
1159
08:26
when you prohibit failure, you kill innovation.
167
506271
2397
yenilikçiliği, mücitliği öldürürsünüz.
Bağış işinde yenilikçiliği öldürürseniz, daha fazla gelir elde edemezsiniz.
08:29
If you kill innovation in fundraising, you can't raise more revenue;
168
509119
3214
Eğer daha fazla gelir elde edemezseniz, büyüyemezsiniz.
08:32
if you can't raise more revenue, you can't grow;
169
512357
2281
Ve eğer büyüyemezseniz, muhtemelen büyük sosyal sorunlarla da başa çıkamazsınız.
08:34
and if you can't grow, you can't possibly solve large social problems.
170
514662
3412
08:38
The fourth area is time.
171
518868
1873
Dördüncü ayrımcılık konusu da zaman.
08:41
So Amazon went for six years without returning any profit to investors,
172
521360
3799
Amazon altı yıl boyunca yatırımcılarına herhangi bir kar ödemesi
08:45
and people had patience.
173
525183
1478
yapmadan devam etti ve insanlar sabrettiler.
Pazar hakimiyetini ele geçirmek için
08:47
They knew that there was a long-term objective down the line,
174
527042
2881
08:49
of building market dominance.
175
529947
1586
uzun vadeli hedeflerin olduğunu biliyorlardı.
08:51
But if a nonprofit organization ever had a dream
176
531557
2583
Ama kar amacı gütmeyen bir organizasyon
08:54
of building magnificent scale that required that for six years,
177
534164
4250
altı yıl boyunca muhtaçlara yardım edeceğine, sadece yatırım yapıp
08:58
no money was going to go to the needy,
178
538438
1864
organizasyonunu sorunları çözebileceği bir ölçeğe
getirmeyi hayal ederse,
09:00
it was all going to be invested in building this scale,
179
540326
2636
09:02
we would expect a crucifixion.
180
542986
1500
çarmıha gerilmeniz işten bile değil.
09:05
The last area is profit itself.
181
545803
1627
Ve son ayrımcılık alanı da kar edebilme konusu.
09:07
So the for-profit sector can pay people profits
182
547454
2516
Yani, kar amacı güden şirketler yeni fikirleri için sermaye çekmek amacıyla
09:09
in order to attract their capital for their new ideas,
183
549994
2573
yatırımcılarına kar ödemesi yapabilirken
09:12
but you can't pay profits in a nonprofit sector,
184
552591
3116
Kar amacı gütmeyen sektörde kar ödeyemezsiniz.
09:15
so the for-profit sector has a lock
185
555731
1972
Kar amacı güden sektörün hedefinde trilyon dolarlık sermaye piyasası varken,
09:17
on the multi-trillion-dollar capital markets,
186
557727
2481
09:20
and the nonprofit sector is starved for growth and risk and idea capital.
187
560232
4658
kar amacı gütmeyen sektör büyümeye,
risk sermayesine ve fikri sermayeye hasrettir.
Bu beş kalem bir araya gelirse--
09:26
Well, you put those five things together --
188
566024
2016
09:28
you can't use money to lure talent away from the for-profit sector;
189
568064
3154
yetenekli insanları şirketlerden kapmak için para kullanamazsınız,
09:31
you can't advertise on anywhere near the scale
190
571242
2191
reklam yapamaz, şirketlerin yeni müşteriler kazanmak adına yaptıkları reklamın
09:33
the for-profit sector does for new customers;
191
573457
2354
yanına bile yaklaşamazsınız,
09:35
you can't take the kinds of risks in pursuit of those customers
192
575835
2964
yardım toplamak için kar amacı güden şirketlerin
09:38
that the for-profit sector takes;
193
578823
1688
yeni müşteri peşinde aldıkları riski alamazsınız,
09:40
you don't have the same amount of time to find them as the for-profit sector;
194
580535
3633
O insanlara ulaşabilmek için kar amacı güdenler ile
aynı miktarda zamana da sahip değilsinizdir
ve kendinizi fonlamak için hisse senedi piyasası gibi bir yapınız da yoktur.
09:44
and you don't have a stock market with which to fund any of this,
195
584192
3064
İlk davanızı hayata geçirebileceğinizi düşünseniz bile,
09:47
even if you could do it in the first place --
196
587280
2112
hemen her düzeyde
09:49
and you've just put the nonprofit sector
197
589416
1920
kar amacı güden şirketlerle kıyaslandığında
09:51
at an extreme disadvantage to the for-profit sector,
198
591360
2660
aşırı derecede dezavantajlı konumdasınızdır.
09:54
on every level.
199
594044
1166
Kar amacı güden ve gütmeyen arası ayrımcılığın etkisi hakkında herhangi bir şüpheniz varsa,
09:57
If we have any doubts about the effects of this separate rule book,
200
597321
3166
10:00
this statistic is sobering:
201
600511
1524
buyurun size çarpıcı bir istatistik;
1970'ten 2009'a kadar geçen sürede
10:02
From 1970 to 2009,
202
602059
2340
10:04
the number of nonprofits that really grew,
203
604423
2731
gerçekten büyüme gösteren ve
50 milyon dolar yıllık geliri bariyerini geçebilen
10:07
that crossed the $50 million annual revenue barrier,
204
607178
3180
10:10
is 144.
205
610382
1634
kar amacı gütmeyen kuruluş sayısı 144.
10:12
In the same time, the number of for-profits that crossed it
206
612534
2810
Aynı dönemde, bu seviyeyi geçebilen
şirketlerin sayısı 46,136.
10:15
is 46,136.
207
615368
2139
Yani ölçek itibari ile dev sosyal sorunlara karşı karşıyayız
10:18
So we're dealing with social problems that are massive in scale,
208
618436
3063
10:21
and our organizations can't generate any scale.
209
621523
2326
ve bizim STK'lar ölçeğin yanına bile yaklaşamıyor.
10:23
All of the scale goes to Coca-Cola and Burger King.
210
623873
2801
Tüm büyüme Coca-Cola ve Burger King'e gidiyor.
Peki bakış açımız neden böyle?
10:28
So why do we think this way?
211
628388
1738
Aslında, Amerika'daki en fanatik dogmalar gibi
10:31
Well, like most fanatical dogma in America,
212
631039
4213
10:35
these ideas come from old Puritan beliefs.
213
635276
2885
bu bakış açıları, eski bağnaz (kuralcı) inançlardan kaynaklanıyor.
10:38
The Puritans came here for religious reasons, or so they said,
214
638741
3071
Kuralcılar, buraya dini nedenlerle geldiler veya öyle iddia ettiler,
10:41
but they also came here because they wanted to make a lot of money.
215
641836
3198
ama aynı zamanda da çok para kazanmak istedikleri için de gelmişlerdi.
10:45
They were pious people,
216
645343
1429
Belki dindar insanlardı ama aynı zamanda da
10:46
but they were also really aggressive capitalists,
217
646796
3015
gerçekten agresif birer kapitalisttiler,
10:49
and they were accused of extreme forms of profit-making tendencies,
218
649835
3520
ve diğer kolonistler ile karşılaştırıldıklarında
10:53
compared to the other colonists.
219
653379
1913
aşırı kar eğilimleri sebebiyle suçlandılar.
10:55
But at the same time, the Puritans were Calvinists,
220
655784
2996
Kuralcılar, aynı zamanda da, Kalvinist idiler.
10:58
so they were taught literally to hate themselves.
221
658804
2523
Yani tam anlamıyla kendilerinden nefret etmek üzerine bir öğretileri vardı.
11:01
They were taught that self-interest was a raging sea
222
661351
3044
Kişisel çıkarın kudurmuş bir deniz olduğu öğretilmekteydi,
11:04
that was a sure path to eternal damnation.
223
664419
2587
ebedi lanetlenme için emin bir yol olduğu kesindi.
11:07
This created a real problem for these people.
224
667840
2118
Yani, bu ikilem insanlar için gerçek bir sorun yaratıyordu, değil mi?
11:09
Here they've come all the way across the Atlantic to make all this money,
225
669982
3517
Hem ta Atlantik'in bu yanına para kazanmak için geleceksin
ve bu para senin doğrudan cehenneme gönderilmene sebep olacak.
11:13
but making all this money will get you sent directly to Hell.
226
673523
3175
11:16
What were they to do about this?
227
676722
1558
Ne yapacaktılar?
11:18
Well, charity became their answer.
228
678594
1638
Hayırseverlik, onların bu duruma cevabı oldu.
11:20
It became this economic sanctuary,
229
680256
2431
Ekonomik bir sığınak haline geldi.
11:22
where they could do penance for their profit-making tendencies --
230
682711
3619
Onlar için bir nevi kar yapma eğilimlerine karşılık ödeyebilecekleri kefaret,
bir dolar başına beş sent.
11:26
at five cents on the dollar.
231
686354
2000
11:29
So of course, how could you make money in charity
232
689339
2334
Elbette böyle bir durumda, hayırseverlikten nasıl para kazanabilirsiniz
11:31
if charity was your penance for making money?
233
691697
2324
eğer hayır işi, para kazanmak için kefaretiniz olsa?
11:34
Financial incentive was exiled from the realm of helping others,
234
694442
3857
İşte bu sebeple finansal teşvik mekanizması namınıza para kazanma ihtimaliniz değerlendirilerek
11:38
so that it could thrive in the area of making money for yourself,
235
698323
3405
başkalarına yardım aleminden uzaklaştırılmıştır
11:41
and in 400 years, nothing has intervened
236
701752
3167
ve 400 yıldır da kimse buna "amaca ters düşüyor ve adil değil"
11:44
to say, "That's counterproductive and that's unfair."
237
704943
3234
diyerek müdahale etmemiştir.
Şimdi bu ideoloji, çok tehlikeli bir soru ile sorgulanmakta,
11:50
Now, this ideology gets policed by this one very dangerous question,
238
710375
3665
11:54
which is, "What percentage of my donation goes to the cause versus overhead?"
239
714064
4280
o da, "benim bağışımın ne kadarlık bir oranı amaca ne kadarı masrafa gidiyor?"
11:58
There are a lot of problems with this question.
240
718653
2207
Bu soru ile ilgili bir çok problem söz konusu.
12:00
I'm going to just focus on two.
241
720884
1500
Sadece iki tanesine odaklanmak istiyorum.
12:02
First, it makes us think that overhead is a negative,
242
722408
4065
İlk olarak, masrafın negatif olduğunu ima ediyor olması.
12:06
that it is somehow not part of the cause.
243
726497
2793
Öyle ki bir şekilde amacımızın bir parçası değil.
Halbuki kesinlikle bir parçası, özellikle de büyüme için kullanılırsa.
12:10
But it absolutely is, especially if it's being used for growth.
244
730282
3835
Şimdi, masrafın bir şekilde
12:15
Now, this idea that overhead is somehow an enemy of the cause
245
735251
3921
amacımızın, davamızın düşmanı olduğu fikri
12:19
creates this second, much larger problem,
246
739196
2501
bu ikinci ve daha büyük bir sorunu ortaya çıkarıyor.
12:21
which is, it forces organizations to go without the overhead things
247
741721
3836
Gerçekten büyümeye ihtiyaç duyan kuruluşları
12:25
they really need to grow,
248
745581
1608
masraflar olmadan
12:27
in the interest of keeping overhead low.
249
747213
2272
hareket etmeye zorlaması.
12:30
So we've all been taught that charities should spend
250
750184
2508
Bize hayır kurumlarının bağış toplama gibi olaylara olabildiğince az para
12:32
as little as possible on overhead things like fundraising
251
752716
2775
harcaması gerektiği öğretildi.
12:35
under the theory that, well, the less money you spend on fundraising,
252
755515
3374
o kadar ki bağış toplamaya ne kadar az harcarsan,
12:38
the more money there is available for the cause.
253
758913
2801
amaca o kadar fazla para kalmış olur.
12:42
Well, that's true if it's a depressing world
254
762595
2343
Eğer iç karartıcı bir Dünya'da isek, doğru.
12:44
in which this pie cannot be made any bigger.
255
764962
2703
Pastanın daha da büyütülmesinin imkansız olduğu bir Dünya.
Ama eğer bu mantıksal yani bağış toplamaya yapılan yatırımın
12:48
But if it's a logical world in which investment in fundraising
256
768380
3365
12:51
actually raises more funds and makes the pie bigger,
257
771769
3486
daha fazla fon kazanmaya ön ayak olduğu bir Dünya ise
12:55
then we have it precisely backwards,
258
775279
1857
o zaman kesinlikle işleri tersten anlamışız demektir.
12:57
and we should be investing more money, not less, in fundraising,
259
777160
3548
ve dolayısı ile para toplamaya daha az değil
daha çok yatırım yapmamız gerektiği aşikar, zira bağış toplama
13:00
because fundraising is the one thing
260
780732
1729
13:02
that has the potential to multiply the amount of money
261
782485
2611
o kadar önem atfettiğimiz dava için
toplanabilecek parayı katlayabilecek potansiyele sahip yegane şey.
13:05
available for the cause that we care about so deeply.
262
785120
2817
13:09
I'll give you two examples.
263
789747
1293
Size iki örnek vereceğim. Biz AIDSRides kampanyasını
13:11
We launched the AIDSRides
264
791064
1246
başlangıç yatırımı olarak.50.000 dolarlık risk sermayesi ile başlattık.
13:12
with an initial investment of 50,000 dollars in risk capital.
265
792334
3072
13:15
Within nine years, we had multiplied that 1,982 times,
266
795866
4979
AIDS Hizmetleri için tüm masrafları çıktıktan sonra hesapladığımızda dokuz yıl içinde
13:20
into 108 million dollars after all expenses, for AIDS services.
267
800869
4190
parayı 1,982 katına katlayıp 108 milyon dolar yapmıştık.
13:26
We launched the breast cancer three-days
268
806478
1913
Meme kanseri için üç gün kampanyasını
13:28
with an initial investment of 350,000 dollars in risk capital.
269
808415
3463
başlangıç yatırımı olarak 350.000 dolarlık risk sermayesi ile başlattık.
13:32
Within just five years, we had multiplied that 554 times,
270
812243
4730
Sadece beş yıl içinde tüm harcamaları sonra bunu 554 katına çıkarıp
13:36
into 194 million dollars after all expenses,
271
816997
3579
194 milyon dolar yapıp
13:40
for breast cancer research.
272
820600
1321
meme kanseri araştırmaları için harcadık.
13:42
Now, if you were a philanthropist really interested in breast cancer,
273
822230
3314
Şimdi, meme kanseri konusunda gerçekten istekli bir hayırsever olsaydınız,
13:45
what would make more sense:
274
825568
1293
hangisi daha mantıklı olurdu,
13:46
go out and find the most innovative researcher in the world
275
826885
3851
gidip Dünya'nın en yenilikçi araştırmacısını bulup,
13:50
and give her 350,000 dollars for research,
276
830760
3380
ona araştırma için 350.000 dolar vermek mi,
yoksa onun bağış toplaması için 350.000 dolar verip
13:54
or give her fundraising department the 350,000 dollars
277
834164
3619
13:57
to multiply it into 194 million dollars for breast cancer research?
278
837807
4285
meme kanseri araştırmaları için 194 milyon dolar toplamasını sağlamak mı?
2002 bizim en başarılı yılımız olmuştu.
14:03
2002 was our most successful year ever.
279
843060
3025
Sadece o yıl meme kanseri için tek başına
14:06
We netted for breast cancer alone, that year alone,
280
846109
3134
14:09
71 million dollars after all expenses.
281
849267
3087
tüm masrafları çıktıktan sonra 71 milyon dolar kazandık.
14:13
And then we went out of business,
282
853113
2320
Ve sonda çöküverdik,
14:15
suddenly and traumatically.
283
855457
1818
aniden ve travmatik bir biçimde.
14:18
Why? Well, the short story is, our sponsors split on us.
284
858569
4714
Neden? Uzun hikayenin kısası sponsorumuz bizden ayrılmak istedi.
14:23
They wanted to distance themselves from us
285
863307
2063
Bizimle aralarına mesafe koymak istediler, neden?
14:25
because we were being crucified in the media
286
865394
2857
çünkü bağışların %40'ını maaşlara, "müşteri" servislerine ve
14:28
for investing 40 percent of the gross in recruitment
287
868275
3378
"müşteri" deneyimine yatırdığımız için
14:31
and customer service and the magic of the experience,
288
871677
3364
medya tarafından çarmıha geriliyorduk.
ve bu tarz bir büyüme yatırımını açıklamak için
14:35
and there is no accounting terminology to describe
289
875065
2863
14:37
that kind of investment in growth and in the future,
290
877952
3150
"masraf" tan başka hiçbir lanet olası
muhasebe terminolojisi mevcut değil.
14:41
other than this demonic label of "overhead."
291
881126
2944
Bir gün içerisinde, 350 harika çalışanımız.
14:46
So on one day, all 350 of our great employees
292
886038
5374
14:51
lost their jobs ...
293
891436
1626
işlerini kaybetti.
14:55
because they were labeled "overhead."
294
895920
1825
Çünkü onlara "masraf" etiketi yapıştırılıverdi.
14:59
Our sponsor went and tried the events on their own.
295
899078
2540
Sponsorumuz gidip kendi organizasyonlarını düzenlemeye kalktı
15:01
The overhead went up.
296
901642
1333
masrafları arttı,
15:02
Net income for breast cancer research went down by 84 percent,
297
902999
3769
Meme kanseri araştırmaları için elde edilen net gelir düşüverdi,
hem de bir yılda yüzde 84, yani 60 milyon dolar.
15:06
or 60 million dollars, in one year.
298
906792
2918
15:11
This is what happens when we confuse morality with frugality.
299
911244
5397
İşte ahlak ile cimriliği
birbirine karıştırıverince ne olduğunun örneği.
15:18
We've all been taught that the bake sale with five percent overhead
300
918619
3166
Hepimize kurabiye sattığımız kermesin %5 masrafının ahlaki olarak
15:21
is morally superior to the professional fundraising enterprise
301
921809
2951
%40 masrafı olan profesyonel yardım kuruluşundan daha üstün olduğu öğretildi.
15:24
with 40 percent overhead,
302
924784
1666
15:26
but we're missing the most important piece of information, which is:
303
926474
3277
Ama bilginin en önemli parçası eksik sanki,
o da pastaların gerçek boyutunun ne olduğu?
15:29
What is the actual size of these pies?
304
929775
2476
15:32
Who cares if the bake sale only has five percent overhead if it's tiny?
305
932934
3919
Kermesin sadece %5 maliyetinin olması kimin umurunda olur ki,
15:37
What if the bake sale only netted 71 dollars for charity
306
937573
2832
eğer kermes hayır için 71 dolar kazandıysa ve
15:40
because it made no investment in its scale
307
940429
2024
hiç yatırım söz konusu olmadıysa?
15:42
and the professional fundraising enterprise netted
308
942477
2381
ve fakat profesyonel yardım kuruluşu nette...
15:44
71 million dollars because it did?
309
944882
2306
71 milyon dolar kazandıysa?
15:47
Now which pie would we prefer,
310
947831
1595
Şimdi hangi pastayı tercih edersiniz ve hangi pastanın
15:49
and which pie do we think people who are hungry would prefer?
311
949450
3095
aç insanlar tarafından tercih edileceğini sanıyorsunuz?
15:53
Here's how all of this impacts the big picture.
312
953577
2946
Tüm bunların büyük resmi nasıl etkilediğini söyleyeyim buyurun,
15:57
I said that charitable giving is two percent of GDP in the United States.
313
957251
3477
Bağış toplamının ABD GSYİH'ın % 2'si olduğunu söylemiştim
16:00
That's about 300 billion dollars a year.
314
960752
2690
Yılda yaklaşık 300 milyar dolar eder bu.
16:03
But only about 20 percent of that, or 60 billion dollars,
315
963466
3363
Ama sadece yaklaşık %20 si, veya 60 milyar dolar,
16:06
goes to health and human services causes.
316
966853
1953
sağlık ve insanlara hizmet olarak gidebiliyor.
16:08
The rest goes to religion and higher education and hospitals,
317
968830
3626
gerisi din, yüksek öğretim ve hastanelere.
16:12
and that 60 billion dollars is not nearly enough
318
972480
2898
ve 60 milyar ABD Doları sözünü ettiğimiz
16:15
to tackle these problems.
319
975402
1555
dev sorunları çözmek için yeterli değil.
16:17
But if we could move charitable giving from two percent of GDP,
320
977609
4350
Ama bağış işini yukarıya,
GSYİH'ın %2'sinden sadece bir adım yukarı taşıyabilirsek
16:21
up just one step to three percent of GDP, by investing in that growth,
321
981983
6638
yani %3'e çıkaracak yatırımı yapabilirsek,
16:28
that would be an extra 150 billion dollars a year in contributions,
322
988645
4035
bu ilave yılda 150 milyar dolarlık katkı anlamına gelecek,
16:32
and if that money could go disproportionately
323
992704
2358
ve eğer o para orantısız bir biçimde
16:35
to health and human services charities,
324
995086
1859
sağlık ve insanlar yararına hayır kurumlarına aktarılabilirse,
16:36
because those were the ones we encouraged to invest in their growth,
325
996969
3239
ki olanlar büyüme konusunda desteklediğimiz kuruluşlardı,
Bu o sektörün katkıları üçe katlandı demek olur.
16:40
that would represent a tripling of contributions to that sector.
326
1000232
3758
16:44
Now we're talking scale.
327
1004573
1608
İşte o zaman bir ölçek ekonomisinden bahsedebiliriz.
Şimdi gerçek bir değişim potansiyelinden bahsedebiliriz.
16:46
Now we're talking the potential for real change.
328
1006205
2484
16:49
But it's never going to happen by forcing these organizations
329
1009831
3095
Bu kuruluşların masraflarını ahlaki bir amaçla düşük tutmaya zorlayarak
ufuklarını daraltarak
16:52
to lower their horizons
330
1012950
1828
16:54
to the demoralizing objective of keeping their overhead low.
331
1014802
3619
başarılacak gibi değil.
17:00
Our generation does not want its epitaph to read,
332
1020397
3332
Bizim neslimiz mezar taşında
17:03
"We kept charity overhead low."
333
1023753
2127
"Hayırseverliğin masraflarını düşüren..." yazsın istemiyor.
17:05
(Laughter)
334
1025904
4524
(Kahkaha) (Alkış)
17:10
(Applause)
335
1030452
3832
17:14
We want it to read that we changed the world,
336
1034308
2207
Biz "biz dünyayı değiştirdik" yazmasını istiyoruz
17:16
and that part of the way we did that
337
1036539
1715
ve bu konuştuğumuz konular hakkında
17:18
was by changing the way we think about these things.
338
1038278
2589
düşünme şeklimizi değiştirerek olur.
17:21
So the next time you're looking at a charity,
339
1041566
2127
Yani bir dahaki sefere bir hayır kurumuyla karşılaştığınızda,
17:23
don't ask about the rate of their overhead.
340
1043717
2081
onların genel gider oranlarını sorgulamayın.
17:25
Ask about the scale of their dreams,
341
1045822
2315
Hayallerinin ölçeğini sorgulayın,
onların Apple, Google, Amazon ölçeğindeki hayallerini,
17:28
their Apple-, Google-, Amazon-scale dreams,
342
1048161
3556
17:31
how they measure their progress toward those dreams,
343
1051741
2469
hayallerini ne kadar yaklaştıklarını nasıl ölçtüklerini sorgulayın,
ve gerçekleştirmek için hangi kaynaklara ihtiyaçları olduğunu sorgulayın,
17:34
and what resources they need to make them come true,
344
1054234
2635
17:36
regardless of what the overhead is.
345
1056893
1763
masrafı ne olursa olsun.
17:38
Who cares what the overhead is
346
1058680
1604
Eğer bu sorunlar gerçekten çözülüyorsa,masraf kısmı kimin umurunda?
17:40
if these problems are actually getting solved?
347
1060308
2335
17:43
If we can have that kind of generosity --
348
1063627
2976
Bu tarz bir cömertlik sergileyebilirsek,
17:46
a generosity of thought --
349
1066627
2128
düşünce anlamında bir cömertlik, o zaman kar amacı gütmeyen kuruluşlar,
17:48
then the non-profit sector can play a massive role
350
1068779
2876
değişen dünyada en umutsuz insanlara yardım adına
17:51
in changing the world for all those citizens
351
1071679
3432
büyük bir rol alabilir.
17:55
most desperately in need of it to change.
352
1075135
2593
Ve bu bizim neslimizin kalıcı mirası olabilir,
18:01
And if that can be our generation's enduring legacy --
353
1081076
3130
18:05
that we took responsibility
354
1085922
2872
sorumluluk aldık,
18:08
for the thinking that had been handed down to us,
355
1088818
2495
bize emanet edilen yaklaşımı
18:11
that we revisited it, we revised it,
356
1091337
2816
tekrar tekrar gözden geçirdik
18:14
and we reinvented the whole way humanity thinks about changing things,
357
1094177
4082
ve insanların değişim yaratma düşüncesinin kendisini baştan aşağı değiştirdik
sonsuza kadar ve herkes için.
18:18
forever, for everyone --
358
1098283
3476
18:21
well, I thought I would let the kids sum up what that would be.
359
1101783
3794
Bence özetleme konusunda çocuklara izin vermem uygun olur.
18:26
Annalisa Smith-Pallotta: That would be
360
1106561
1851
Annalisa Smith-Pallotta: Bu,
Sage Smith-Pallotta:--gerçek bir sosyal...
18:28
Sage Smith-Pallotta: a real social
361
1108436
1982
18:30
Rider Smith-Pallotta: innovation.
362
1110442
1826
Binici Smith-Pallotta:--yenilik.
18:32
Dan Pallotta: Thank you very much.
363
1112688
1651
Dan Pallotta: çok teşekkür ederim. Teşekkür ederiz.
18:34
Thank you.
364
1114363
1255
18:35
(Applause)
365
1115642
6947
(Alkışlar)
18:44
Thank you.
366
1124778
1173
Teşekkürler (Alkışlar)
18:45
(Applause)
367
1125975
3038
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7