Ben Saunders: To the South Pole and back — the hardest 105 days of my life

Ben Saunders: Güney Kutbu'na gidiş ve dönüş — hayatımın en zor 105 günü

85,501 views

2014-12-02 ・ TED


New videos

Ben Saunders: To the South Pole and back — the hardest 105 days of my life

Ben Saunders: Güney Kutbu'na gidiş ve dönüş — hayatımın en zor 105 günü

85,501 views ・ 2014-12-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
So in the oasis of intelligentsia that is TED,
0
12833
5734
Evet, aydınlar vahası olan TED'de,
00:18
I stand here before you this evening
1
18567
2718
bu akşam sizin karşınızda
00:21
as an expert in dragging heavy stuff around cold places.
2
21285
5874
soğuk yerlerde ağır şeyler sürükleme uzmanı olarak duruyorum.
00:27
I've been leading polar expeditions for most of my adult life,
3
27159
2986
Neredeyse tüm yetişkin yaşamım boyunca kutup keşiflerine önderlik ettim
00:30
and last month, my teammate Tarka L'Herpiniere and I
4
30145
3682
ve geçen ay ekip arkadaşım Tarka L'Herpiniere ve ben
00:33
finished the most ambitious expedition I've ever attempted.
5
33847
5178
şimdiye kadar kalkıştığımız en iddialı keşfi tamamladık.
00:39
In fact, it feels like I've been transported straight here
6
39025
2989
Aslında ıssız bir yerde çoğunlukla sızlanıp sövdüğüm
00:42
from four months in the middle of nowhere,
7
42014
2652
dört ayın ardından doğrudan buraya
00:44
mostly grunting and swearing, straight to the TED stage.
8
44666
5088
TED sahnesine gönderilmiş gibi hissediyorum.
00:49
So you can imagine that's a transition that hasn't been entirely seamless.
9
49754
4181
Yani intikalin tamamıyla kusursuz olmadığını düşünebilirsiniz.
00:53
One of the interesting side effects
10
53935
1880
İlginç yan etkilerden biri,
00:55
seems to be that my short-term memory is entirely shot.
11
55815
2588
kısa dönem hafızamın büsbütün kısacık gibi gelmesi.
00:58
So I've had to write some notes
12
58403
2262
Bu yüzden önümdeki 17 dakika boyunca çok fazla
01:00
to avoid too much grunting and swearing in the next 17 minutes.
13
60665
4698
sızlanma ve sövmeyi önlemek için bazı notlar almak zorundaydım.
01:05
This is the first talk I've given about this expedition,
14
65363
2848
Bu keşif hakkında yaptığım ilk konuşma bu
01:08
and while we weren't sequencing genomes or building space telescopes,
15
68211
5472
ki genom dizmesek veya uzay teleskopları yapmasak da,
01:13
this is a story about giving everything we had to achieve something
16
73690
4784
bu hikâye daha önce yapılmamış bir şeye ulaşmak için
01:18
that hadn't been done before.
17
78474
1836
her şeyimizi vermekle ilgili.
01:20
So I hope in that you might find some food for thought.
18
80310
4145
Bu sebeple içinde umarım düşünmeye değer bir şeyler bulabilirsiniz.
01:24
It was a journey, an expedition in Antarctica,
19
84455
3611
Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti,
01:28
the coldest, windiest, driest and highest altitude continent on Earth.
20
88066
4677
dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya.
01:32
It's a fascinating place. It's a huge place.
21
92757
2047
Büyüleyici bir yer. Devasa bir yer.
01:34
It's twice the size of Australia,
22
94804
2315
Avustralya'nın iki katı büyüklüğünde.
01:37
a continent that is the same size as China and India put together.
23
97119
5092
Çin ve Hindistan'ın toplamıyla aynı büyüklükte olan bir kıta.
01:42
As an aside, I have experienced
24
102220
1868
Bu arada, son günlerde
01:44
an interesting phenomenon in the last few days,
25
104088
2224
ilginç bir olay yaşadım,
01:46
something that I expect Chris Hadfield may get at TED in a few years' time,
26
106312
3775
Chris Hadfield'ın birkaç yıl içinde TED'de rastlamasını beklediğim bir şey,
01:50
conversations that go something like this:
27
110089
2055
şu şekilde devam eden konuşmalar:
"Antarktika. Müthiş.
01:52
"Oh, Antarctica. Awesome.
28
112144
1623
01:53
My husband and I did Antarctica with Lindblad for our anniversary."
29
113767
5837
Kocamla ben yıl dönümümüz için Lindblad'le Antarktika'ya gittik."
01:59
Or, "Oh cool, did you go there for the marathon?"
30
119604
3347
Ya da, "Harika, oraya maraton için mi gittin?"
02:02
(Laughter)
31
122951
2109
(Gülüşmeler)
02:06
Our journey was, in fact, 69 marathons back to back
32
126445
4037
Aslında yolculuğumuz 105 günde arka arkaya 69 maratondu.
02:10
in 105 days, an 1,800-mile round trip on foot from the coast of Antarctica
33
130485
5991
Antartika kıyılarından Güney Kutbuna ve oradan geriye
yaya olarak 3.000 kilometrelik gidiş dönüş yolculuğuydu.
02:16
to the South Pole and back again.
34
136476
2771
02:19
In the process, we broke the record
35
139247
2244
Bu süreçte, insan gücüyle yapılan
02:21
for the longest human-powered polar journey in history by more than 400 miles.
36
141491
5593
en uzun kutup yolculuğu rekorunu 650 kilometren fazla bir farkla kırdık.
02:27
(Applause)
37
147087
4411
(Alkış)
02:31
For those of you from the Bay Area,
38
151498
2415
Körfez Bölgesinden olanlar için,
02:33
it was the same as walking from here to San Francisco,
39
153913
4117
mesafe buradan San Francisco'ya yürüdükten sonra,
02:38
then turning around and walking back again.
40
158030
2878
dönüp tekrar geri yürümekle aynı.
02:40
So as camping trips go, it was a long one,
41
160908
4919
Kamp gezisi söz konusu olunca, bu uzun bir geziydi
02:45
and one I've seen summarized most succinctly here
42
165827
3167
ve onu burada Business Insider Malezya'nın kutsal sayfalarında
02:48
on the hallowed pages of Business Insider Malaysia.
43
168994
3726
en kısa şekilde özetlenmiş olarak gördüm.
02:52
["Two Explorers Just Completed A Polar Expedition That Killed Everyone The Last Time It Was Attempted"]
44
172720
5526
["İki Kâşif En Son Teşebbüs Edildiğinde Herkesin Öldüğü Kutup Keşfini Henüz Tamamladı"]
02:58
Chris Hadfield talked so eloquently
45
178247
2670
Chris Hadfield korku ve başarı şansı
03:00
about fear and about the odds of success, and indeed the odds of survival.
46
180917
5222
ve tabii hayatta kalma ihtimali hakkında çok güzel konuştu.
03:06
Of the nine people in history that had attempted this journey before us,
47
186139
3875
Tarihte bizden önce bu yolculuğa kalkışan dokuz kişiden
03:10
none had made it to the pole and back,
48
190019
2693
hiçbiri kutba gidip geri dönemedi
03:12
and five had died in the process.
49
192712
3878
ve beşi bu süreçte hayatını kaybetti.
03:16
This is Captain Robert Falcon Scott.
50
196590
2647
Bu kişi Komutan Robert Falcon Scott.
03:19
He led the last team to attempt this expedition.
51
199237
2763
Bu keşfe kalkışan son ekibe önderlik etti.
03:22
Scott and his rival Sir Ernest Shackleton,
52
202000
2438
Scott ve rakibi Sör Ernest Shackleton,
03:24
over the space of a decade,
53
204438
2716
on yıl boyunca, her ikisi de Güney Kutbuna
03:27
both led expeditions battling to become the first to reach the South Pole,
54
207154
4260
ilk erişen kişi olmak ve Antarktika'nın iç bölgelerini haritalamak için,
03:31
to chart and map the interior of Antarctica,
55
211427
3019
mücadele ettikleri seferleri yönettiler,
03:34
a place we knew less about, at the time,
56
214446
2135
ki orası o zamanlar ayın yüzeyinden
03:36
than the surface of the moon,
57
216581
1904
daha az bildiğimiz bir yerdi.
03:38
because we could see the moon through telescopes.
58
218485
2345
Çünkü ayı teleskoplar sayesinde görebiliyorduk.
03:40
Antarctica was, for the most part, a century ago, uncharted.
59
220830
4134
Antarktika'nın büyük bir çoğunluğu yüzyıl önce keşfedilmemişti.
03:44
Some of you may know the story.
60
224964
1511
Bazılarınız hikâyeyi biliyordur.
03:46
Scott's last expedition, the Terra Nova Expedition in 1910,
61
226475
2813
Scott'ın son seferi, 1910'daki Terra Nova Keşfi,
03:49
started as a giant siege-style approach.
62
229288
2514
büyük bir kuşatmaya benzer bir yaklaşımla başladı.
03:51
He had a big team using ponies,
63
231802
2229
Büyük bir ekibi vardı, midillileri kullanarak,
03:54
using dogs, using petrol-driven tractors,
64
234031
2747
köpekleri kullanarak, benzinle çalışan traktörleri kullanarak,
03:56
dropping multiple, pre-positioned depots of food and fuel
65
236778
3397
önceden yerleştirilmiş pek çok gıda ve yakıt deposu bırakarak,
04:00
through which Scott's final team of five would travel to the Pole,
66
240175
3708
ki bunlar sayesinde Scott'un beş kişilik final ekibi Kutba seyahat edebilir,
04:03
where they would turn around and ski back to the coast again on foot.
67
243883
3304
oradan geri dönüp, yaya olarak kıyıya kayakla gidebilirdi.
04:07
Scott and his final team of five
68
247187
2412
Scott ve beş kişilik final ekibi
04:09
arrived at the South Pole in January 1912
69
249599
3685
Güney Kutbu'na Ocak 1912'de eriştiler.
04:13
to find they had been beaten to it by a Norwegian team led by Roald Amundsen,
70
253284
4990
Orada Roald Amundsen tarafından yönetilen köpek kızaklarına binen Norveçli ekibin
04:18
who rode on dogsled.
71
258274
1634
onları geçtiğini öğrendiler.
04:19
Scott's team ended up on foot.
72
259908
2089
Scott'ın ekibi yaya olarak gelmişti.
04:21
And for more than a century this journey has remained unfinished.
73
261997
4598
Bir yüzyıldan fazla bir süre, bu yolculuk bitmeden kaldı.
04:26
Scott's team of five died on the return journey.
74
266595
2925
Scott'ın beş kişilik ekibi dönüş yolculuğunda hayatlarını kaybetti.
04:29
And for the last decade,
75
269520
2113
Son on yıldır da,
04:31
I've been asking myself why that is.
76
271633
3321
bunun neden böyle olduğunu kendime soruyorum.
04:34
How come this has remained the high-water mark?
77
274954
3292
Nasıl olur da bu doruk noktası olarak kalır?
04:38
Scott's team covered 1,600 miles on foot.
78
278246
2350
Scott'ın ekibi yaya olarak 2.500 kilometrelik alanı geçti.
04:40
No one's come close to that ever since.
79
280596
1901
O zamandan beri kimse buna yaklaşamadı.
04:42
So this is the high-water mark of human endurance,
80
282497
2821
Yani insan dayanıklılığının, insan çabasının,
04:45
human endeavor, human athletic achievement
81
285318
2521
tartışmasız dünyadaki en zorlu iklimde
04:47
in arguably the harshest climate on Earth.
82
287839
2671
insanın atletik başarısının zirve noktası bu.
04:50
It was as if the marathon record
83
290510
2508
1912'den beri maraton rekorunun hiç
04:53
has remained unbroken since 1912.
84
293018
3019
kırılmamış olması gibiydi.
04:56
And of course some strange and predictable combination of curiosity,
85
296037
5104
Elbette merak, inat ve muhtemelen gururun
05:01
stubbornness, and probably hubris
86
301145
1950
biraz garip ve beklenen kombinasyonu beni
05:03
led me to thinking I might be the man to try to finish the job.
87
303095
4070
bu işi tamamlamayı deneyecek adam olabileceğime dair düşünmeye sevk etti.
05:07
Unlike Scott's expedition, there were just two of us,
88
307182
3691
Scott'un seferinin aksine, sadece ikimiz vardık
05:10
and we set off from the coast of Antarctica in October last year,
89
310873
3123
ve geçen sene Ekim'de Antarktika'nın kıyısından yola çıktık.
05:13
dragging everything ourselves,
90
313996
2218
Scott'ın "insanla taşıma" dediği gibi,
05:16
a process Scott called "man-hauling."
91
316214
2600
her şeyi kendimiz sürükledik.
05:18
When I say it was like walking from here to San Francisco and back,
92
318814
3023
Mesafe buradan San Francisco'ya yürüyüp dönmek kadar derken,
05:21
I actually mean it was like dragging something that weighs a shade more
93
321837
3377
aslında var olan en ağır NFL oyuncusundan biraz daha
05:25
than the heaviest ever NFL player.
94
325214
2424
ağır bir şeyi sürükleyerek yürümeyi kastettim.
05:27
Our sledges weighed 200 kilos,
95
327638
2043
Başlangıçta kızaklarımızın her biri
05:29
or 440 pounds each at the start,
96
329681
3065
200 kilo veya 440 libre ağırlığındaydı,
05:32
the same weights that the weakest of Scott's ponies pulled.
97
332746
4274
Scott'ın midillilerinin en zayıfının çektiği ağırlıkla aynı.
05:37
Early on, we averaged 0.5 miles per hour.
98
337020
3180
Başlangıçta saatte ortalama 0,8 kilometre yaptık.
05:40
Perhaps the reason no one had attempted this journey until now,
99
340200
3687
Belki de şimdiye kadar, bir yüzyıldan fazla süredir
05:43
in more than a century,
100
343887
1258
bu yolculuğa kimsenin kalkışmamasının sebebi
05:45
was that no one had been quite stupid enough to try.
101
345145
5273
kimsenin denemek için yeterince aptal olmamasıydı.
05:50
And while I can't claim we were exploring
102
350418
2019
Kelimenin tam anlamıyla Edward üslubu
05:52
in the genuine Edwardian sense of the word —
103
352437
3017
keşif yaptığımızı iddia etmesem de-
05:55
we weren't naming any mountains or mapping any uncharted valleys —
104
355454
3738
hiçbir dağa isim vermiyorduk veya meçhul vadileri haritalamıyorduk.
05:59
I think we were stepping into uncharted territory in a human sense.
105
359192
4381
Meçhul bir bölgeye insani anlamda adım attığımızı düşünüyorum.
06:03
Certainly, if in the future we learn there is an area of the human brain
106
363573
3389
Elbette, gelecekte insan beyninde bir alanın,
06:06
that lights up when one curses oneself,
107
366962
3817
biri kendi kendine sövünce aydınlandığını öğrenirsek
06:10
I won't be at all surprised.
108
370779
3166
hiç de şaşırmam.
06:13
You've heard that the average American spends 90 percent of their time indoors.
109
373945
4052
Ortalama bir Amerikalı'nın zamanının %90'ını
kapalı ortamlarda geçirdiğini duymuşsunuzdur.
06:17
We didn't go indoors for nearly four months.
110
377997
3256
Biz dört ay boyunca içeri girmedik.
06:21
We didn't see a sunset either.
111
381253
2242
Güneşin batışını da görmedik.
06:23
It was 24-hour daylight.
112
383495
1656
24 saat boyunca gün ışığı vardı.
06:25
Living conditions were quite spartan.
113
385151
2155
Yaşam koşulları oldukça sertti.
06:27
I changed my underwear three times in 105 days
114
387306
4842
105 gün boyunca iç çamaşırımı üç kez değiştirdim
06:32
and Tarka and I shared 30 square feet on the canvas.
115
392148
3924
ve Tarka'yla ben çadır içinde 3 metrekareyi paylaştık.
06:36
Though we did have some technology that Scott could never have imagined.
116
396072
4741
Ancak Scott'ın hayal edemeyeceği türden bir teknolojiye sahiptik.
06:40
And we blogged live every evening from the tent via a laptop
117
400813
3367
Her akşam çadırdan, tamamı güneşle çalışan bir dizüstü bilgisayar
06:44
and a custom-made satellite transmitter,
118
404180
2045
ve özel yapım bir uydu vericisi ile
06:46
all of which were solar-powered:
119
406225
1860
06:48
we had a flexible photovoltaic panel over the tent.
120
408085
2397
Çadır üzerinde esnek bir fotovoltaik panelimiz vardı.
06:50
And the writing was important to me.
121
410482
3458
Yazmak benim için önemliydi.
06:53
As a kid, I was inspired by the literature of adventure and exploration,
122
413940
6553
Çocukken macera ve keşif kitaplarından etkilenmiştim
07:00
and I think we've all seen here this week
123
420493
2521
ve bu hafta burada hepimiz
07:03
the importance and the power of storytelling.
124
423021
4244
hikâye anlatmanın önemini ve gücünü gördük.
07:07
So we had some 21st-century gear,
125
427265
1816
21. yüzyılın donanımına sahiptik,
07:09
but the reality is that the challenges that Scott faced
126
429081
2787
ancak gerçekte Scott'un karşılaştığı sorunlar bizim
07:11
were the same that we faced:
127
431868
1997
karşılaştıklarımızın aynısıydı:
07:13
those of the weather and of what Scott called glide,
128
433865
3737
Hava şartları ve Scott'un kayma dediği şey,
07:17
the amount of friction between the sledges and the snow.
129
437603
3348
kızaklarla kar arasındaki sürtünme miktarı.
07:20
The lowest wind chill we experienced was in the -70s,
130
440951
3848
Yaşadığımız en düşük hissedilen sıcaklık -70'lerdeydi
07:24
and we had zero visibility, what's called white-out,
131
444801
2577
ve yolculuğun büyük bir çoğunluğunda beyaz körlük
07:27
for much of our journey.
132
447378
3013
denen sıfır görüşe sahiptik.
07:30
We traveled up and down one of the largest
133
450391
2351
Dünyadaki en büyük ve en tehlikeli
07:32
and most dangerous glaciers in the world, the Beardmore glacier.
134
452742
3213
buzullardan biri olan Beardmore buzulu üzerinde gittik ve geldik.
07:35
It's 110 miles long; most of its surface is what's called blue ice.
135
455955
3426
180 kilometre uzunluğunda ve yüzeyinin büyük bir kısmı mavi buz denen hâlde.
07:39
You can see it's a beautiful, shimmering steel-hard blue surface
136
459381
3598
Binlerce yarıkla kaplı, güzel, çelik sertliğinde parlak mavi
07:42
covered with thousands and thousands of crevasses,
137
462979
3838
bir yüzey olduğunu görebilirsiniz.
07:46
these deep cracks in the glacial ice up to 200 feet deep.
138
466817
3981
Buzuldaki bu derin çatlaklar 60 metre derinliği bulabiliyor.
07:50
Planes can't land here,
139
470798
1517
Uçaklar buraya inemez,
07:52
so we were at the most risk,
140
472315
3460
yani kurtarılmak için en az
07:55
technically, when we had the slimmest chance of being rescued.
141
475775
4444
şansımızın olduğu, teknik yönden en tehlikede olduğumuz zamandı.
08:00
We got to the South Pole after 61 days on foot,
142
480219
3896
Güney Kutbu'na yaya olarak 61 gün sonra vardık,
08:04
with one day off for bad weather,
143
484115
2579
kötü hava bir gün için yoktu
08:06
and I'm sad to say, it was something of an anticlimax.
144
486694
2567
ve söylediğim için üzgünüm ama biraz düş kırıklığıydı.
08:09
There's a permanent American base,
145
489261
2465
Orada daimi bir Amerikan üssü var;
08:11
the Amundsen-Scott South Pole Station at the South Pole.
146
491726
3318
Güney Kutbundaki Amundsen-Scott Kutup İstasyonu.
08:15
They have an airstrip, they have a canteen,
147
495044
1951
Uçak pistleri var, kantinleri var,
08:16
they have hot showers,
148
496995
1453
sıcak duşları var,
08:18
they have a post office, a tourist shop,
149
498448
1905
postanesi, turist mağazası,
08:20
a basketball court that doubles as a movie theater.
150
500353
3738
sinema salonu olarak kullanılabilen basketbol sahaları var.
08:24
So it's a bit different these days,
151
504091
1975
Ama bu günlerde durum biraz farklı
08:26
and there are also acres of junk.
152
506066
1796
ve dönümlerce çöp de var.
08:27
I think it's a marvelous thing
153
507862
1430
İnsanların yılın 365 günü
08:29
that humans can exist 365 days of the year
154
509292
5284
hamburgerler, sıcak duşlar ve sinema salonlarıyla
08:34
with hamburgers and hot showers and movie theaters,
155
514586
3545
var olması harika bir şey,
08:38
but it does seem to produce a lot of empty cardboard boxes.
156
518131
2756
ancak çok fazla boş karton kutu ortaya çıkıyor gibi.
08:40
You can see on the left of this photograph,
157
520887
2062
Bu fotoğrafın solunda gördüğünüz gibi,
08:42
several square acres of junk
158
522949
1435
birkaç dönüm çöp
08:44
waiting to be flown out from the South Pole.
159
524384
2513
Güney Kutbu'ndan götürülmek üzere bekliyor.
08:46
But there is also a pole at the South Pole,
160
526897
4032
Ancak Güney Kutbunda da bir kutup var
08:50
and we got there on foot, unassisted,
161
530929
3396
ve oraya yaya olarak, yardım almadan,
08:54
unsupported, by the hardest route,
162
534325
1646
destek almadan, en zor rotadan,
08:55
900 miles in record time,
163
535971
2345
1.500 kilometreye rekor sürede, tarihte herkesten
08:58
dragging more weight than anyone in history.
164
538316
2048
daha fazla yük taşıyarak ulaştık.
09:00
And if we'd stopped there and flown home,
165
540364
1969
Eğer orada durup eve uçsaydık,
09:02
which would have been the eminently sensible thing to do,
166
542333
3134
ki bu fazlasıyla akıllıca bir şey olurdu,
09:05
then my talk would end here
167
545467
1881
o zaman benim konuşmam burada biterdi
09:07
and it would end something like this.
168
547348
3590
ve bu şekilde biterdi.
09:10
If you have the right team around you, the right tools, the right technology,
169
550938
4805
Eğer çevrenizde doğru ekibiniz, doğru araçlarınız, doğru teknolojiniz varsa,
09:15
and if you have enough self-belief and enough determination,
170
555743
3738
eğer yeterli derecede kendinize inancınız ve yeterli azminiz varsa,
09:19
then anything is possible.
171
559481
3445
o zaman her şey mümkündür.
09:24
But then we turned around,
172
564656
2633
Sonra geri döndük
09:27
and this is where things get interesting.
173
567289
2759
ve o zaman işler ilginçleşmeye başladı.
09:30
High on the Antarctic plateau,
174
570048
2794
Güney Kutbu düzlüğünün tepesinde, 10.000 fit üzerinde,
09:32
over 10,000 feet, it's very windy, very cold, very dry, we were exhausted.
175
572842
3999
çok rüzgârlı, çok soğuk, çok kuruydu, biz de bitap düşmüştük.
09:36
We'd covered 35 marathons,
176
576841
1870
35 maraton geçirmiştik,
09:38
we were only halfway,
177
578711
1586
sadece yarı yolu geçmiştik
09:40
and we had a safety net, of course,
178
580297
2031
ve elbette güvencemiz vardı,
09:42
of ski planes and satellite phones
179
582328
2124
kızaklı uçaklar ve uydu telefonları,
09:44
and live, 24-hour tracking beacons that didn't exist for Scott,
180
584452
4053
Scott'ın sahip olmadığı canlı, 24 saat takip sinyalleri,
09:48
but in hindsight,
181
588515
1742
ancak geriye bakınca,
09:50
rather than making our lives easier,
182
590257
2066
güvence hayatımızı kolaylaştırmak yerine,
09:52
the safety net actually allowed us
183
592323
2159
her şeyi aslında daha ince
09:54
to cut things very fine indeed,
184
594482
3855
ayrıntıya indirgeyerek, insanoğlu olarak
09:58
to sail very close to our absolute limits as human beings.
185
598337
3767
mutlak limitlerimize çok yakın seyretmemize izin verdi.
10:02
And it is an exquisite form of torture
186
602104
3473
Yiyecekle dolu bir kızağı sürüklerken,
10:05
to exhaust yourself to the point of starvation day after day
187
605577
2837
günbegün kendinizi açlık noktasına getirerek
10:08
while dragging a sledge full of food.
188
608414
4262
bitkin düşürmek mükemmel bir işkence şekli.
10:12
For years, I'd been writing glib lines in sponsorship proposals
189
612686
3927
Yıllardır sponsorluk tekliflerinde insan dayanıklılığının
10:16
about pushing the limits of human endurance,
190
616613
3111
limitlerini zorlamakla ilgili düşünmeden satırlar yazıyordum,
10:19
but in reality, that was a very frightening place to be indeed.
191
619724
4412
ancak gerçekte bu durumun içinde olmak çok korkutucu.
10:24
We had, before we'd got to the Pole,
192
624136
1909
Kutba varmadan önce, iki hafta
10:26
two weeks of almost permanent headwind, which slowed us down.
193
626045
3464
bizi yavaşlatan, neredeyse kalıcı, karşıdan esen rüzgârla karşılaştık.
10:29
As a result, we'd had several days of eating half rations.
194
629509
2650
Sonuç olarak, yarım erzak yediğimiz birkaç gün oldu.
10:32
We had a finite amount of food in the sledges to make this journey,
195
632159
2719
Bu yolculuğu yapmak için kızaklarda sınırlı
10:34
so we were trying to string that out
196
634878
2002
yiyeceğimiz vardı, bu yüzden yiyeceği
10:36
by reducing our intake to half the calories we should have been eating.
197
636880
3913
yememiz gerekenin yarısı kadar kaloriye düşürerek, bunu esnetmeye çalışıyorduk.
10:40
As a result, we both became increasingly hypoglycemic —
198
640793
3619
Sonuç olarak ikimiz de giderek hipoglisemik olduk-
10:44
we had low blood sugar levels day after day —
199
644412
2824
günlerce düşük kan şekeri seviyelerimiz oldu-
10:47
and increasingly susceptible to the extreme cold.
200
647236
4758
ve giderek aşırı soğuğa karşı duyarlı hâle geldik.
10:51
Tarka took this photo of me one evening
201
651994
2103
Bir akşam hipotermiden neredeyse bayılmak
10:54
after I'd nearly passed out with hypothermia.
202
654097
2130
üzereyken, Tarka bu fotoğrafımı çekti.
10:56
We both had repeated bouts of hypothermia, something I hadn't experienced before,
203
656227
4808
İkimiz de daha önce hiç yaşamadığımız tekrarlanan hipotermi nöbetleri geçirdik
11:01
and it was very humbling indeed.
204
661035
1711
ve gerçekten çok güçten düşürücüydü.
11:02
As much as you might like to think, as I do,
205
662746
3668
Benim gibi siz de hiç pes etmeyen bir kişi olduğunuzu,
11:06
that you're the kind of person who doesn't quit,
206
666414
2256
teslim olmayı reddeceğinizi
11:08
that you'll go down swinging,
207
668670
1994
düşünseniz bile, hipotermi size
11:10
hypothermia doesn't leave you much choice.
208
670664
2252
fazla bir seçenek bırakmaz.
11:12
You become utterly incapacitated.
209
672916
2810
Tamamıyla güçsüz hâle gelirsiniz.
11:15
It's like being a drunk toddler.
210
675726
3181
Sarhoş bir çocuk gibi olmaya benziyor.
11:18
You become pathetic.
211
678907
1973
Acınacak hâle gelirsiniz.
11:20
I remember just wanting to lie down and quit.
212
680880
4119
Sadece uzanıp bırakmak istediğimi hatırlıyorum.
11:24
It was a peculiar, peculiar feeling,
213
684999
2174
Tuhaf, tuhaf bir histi
11:27
and a real surprise to me to be debilitated to that degree.
214
687173
5239
ve o dereceye kadar kuvvetten düşmek benim için gerçek bir sürprizdi.
11:32
And then we ran out of food completely,
215
692412
4482
Sonra yiyeceğimiz tamamen bitti,
11:36
46 miles short of the first of the depots
216
696894
3458
gidiş yolculuğumuzda bıraktığımız
depoların ilkine 75 kilometre uzaklıktaydık.
11:40
that we'd laid on our outward journey.
217
700352
1865
11:42
We'd laid 10 depots of food,
218
702217
1343
10 depo yiyecek bırakmıştık,
11:43
literally burying food and fuel, for our return journey —
219
703560
2717
dönüş yolculuğumuz için yiyecek ve yakıtı sahiden gömmüştük-
11:46
the fuel was for a cooker so you could melt snow to get water —
220
706277
3277
yakıt ocak içindi, böylece su elde etmek için karı eritebiliyorsunuz-
11:49
and I was forced to make the decision to call for a resupply flight,
221
709554
5807
ve yeniden ikmal uçuşu çağırmak üzere karar almaya mecbur kalmıştım,
11:55
a ski plane carrying eight days of food to tide us over that gap.
222
715361
4569
o boşluğu idare etmek için sekiz günlük yiyecek taşıyan kızaklı bir uçak.
11:59
They took 12 hours to reach us from the other side of Antarctica.
223
719930
3359
Antarktika'nın diğer tarafından bize ulaşmak 12 saatlerini aldı.
12:03
Calling for that plane was one of the toughest decisions of my life.
224
723289
3709
O uçağı çağırmak hayatımda verdiğim en zor kararlardan biriydi.
12:06
And I sound like a bit of a fraud standing here now with a sort of belly.
225
726998
3476
Az biraz göbekle şimdi burada durarak biraz sahtekâr gibi görünüyorum.
12:10
I've put on 30 pounds in the last three weeks.
226
730474
2840
Son üç haftada 13 kilo aldım.
12:13
Being that hungry has left an interesting mental scar,
227
733314
3075
O kadar aç kalmak ilginç bir ruhsal yara bıraktı,
12:16
which is that I've been hoovering up every hotel buffet that I can find.
228
736389
4607
bulabildiğim her otel büfesini temizliyorum.
12:20
(Laughter)
229
740996
1778
(Gülüşmeler)
12:22
But we were genuinely quite hungry, and in quite a bad way.
230
742774
5694
Gerçekten oldukça açtık, hem de çok fena.
12:28
I don't regret calling for that plane for a second,
231
748468
2441
O uçağı çağırdığıma bir saniye olsun pişman değilim,
12:30
because I'm still standing here alive,
232
750909
2002
çünkü burada canlı olarak duruyorum,
12:32
with all digits intact, telling this story.
233
752911
2060
bütün parmaklarım yerinde, bu hikâyeyi anlatıyorum.
12:34
But getting external assistance like that was never part of the plan,
234
754971
4738
Ancak bu şekilde dışarıdan yardım almak hiçbir zaman planın bir parçası değildi
12:39
and it's something my ego is still struggling with.
235
759709
3204
ve bu hâlâ egomun mücadele ettiği bir şey.
12:42
This was the biggest dream I've ever had,
236
762913
3042
Bu sahip olduğum en büyük hayaldi
12:45
and it was so nearly perfect.
237
765955
2092
ve neredeyse mükemmeldi.
12:48
On the way back down to the coast,
238
768967
1681
Kıyıya doğru dönüşte,
12:50
our crampons — they're the spikes on our boots
239
770648
2191
kramponlarımız, buzuldaki o mavi buzun
12:52
that we have for traveling over this blue ice on the glacier —
240
772839
2926
üzerinde gidebilmek için botlarımızdaki o çiviler,
12:55
broke on the top of the Beardmore.
241
775765
1655
Beardmore'un tepesinde kırıldı.
12:57
We still had 100 miles to go downhill
242
777420
1765
Çok kaygan, kaya gibi sert mavi buzun
12:59
on very slippery rock-hard blue ice.
243
779185
2234
üzerinde yokuş aşağı hâlâ 160 kilometre yolumuz vardı.
13:01
They needed repairing almost every hour.
244
781419
2391
Neredeyse her saat tamire ihtiyaçları vardı.
13:03
To give you an idea of scale,
245
783810
1951
Ölçek hakkında size bir fikir vermek için,
13:05
this is looking down towards the mouth of the Beardmore Glacier.
246
785761
2997
bu Beardmore Buzulu'nun girişine doğru bir bakış.
13:08
You could fit the entirety of Manhattan in the gap on the horizon.
247
788758
3475
Manhattan'ın tamamını ufuktaki boşluğa sığdırabilirsiniz.
13:12
That's 20 miles between Mount Hope and Mount Kiffin.
248
792233
3214
Bu Hope Dağı ve Kyffin Dağı arası 30 kilometredir.
13:15
I've never felt as small as I did in Antarctica.
249
795447
6233
Kendimi hiçbir zaman Antarktika'daki kadar küçük hissetmedim.
13:21
When we got down to the mouth of the glacier,
250
801680
2105
Buzulun ağzına geldiğimizde,
13:23
we found fresh snow had obscured the dozens of deep crevasses.
251
803785
4646
taze karın düzinelerce derin yarığı gizlediğini gördük.
13:28
One of Shackleton's men described crossing this sort of terrain
252
808431
2950
Shackleton'ın adamlarından biri bu türde bir alanı geçmenin,
13:31
as like walking over the glass roof of a railway station.
253
811381
4994
bir tren garının cam tavanı üzerinde yürümek gibi olduğunu anlatmış.
13:36
We fell through more times than I can remember,
254
816375
2914
Hatırlayabildiğimden daha fazla sayıda düştük,
13:39
usually just putting a ski or a boot through the snow.
255
819289
3432
çoğunlukla karın içinde sadece kayak veya bot giydik.
13:42
Occasionally we went in all the way up to our armpits,
256
822721
2603
Arada sırada koltuk altlarımıza kadar içeri girdik,
13:45
but thankfully never deeper than that.
257
825324
3443
ama şükür ki ondan daha derine değil.
13:48
And less than five weeks ago, after 105 days,
258
828767
4180
Beş haftadan daha kısa zaman önce, 105 gün sonra
13:52
we crossed this oddly inauspicious finish line,
259
832947
3575
o tuhaf bir şekilde talihsiz olan bitiş çizgisini geçtik,
13:56
the coast of Ross Island on the New Zealand side of Antarctica.
260
836522
3022
Antarktika'nın Yeni Zelanda tarafındaki Ross Adası kıyısı.
13:59
You can see the ice in the foreground
261
839544
2150
Ön taraftaki buzu
14:01
and the sort of rubbly rock behind that.
262
841694
2862
ve onun arkasındaki pürüzlü kayayı görebilirsiniz.
14:04
Behind us lay an unbroken ski trail of nearly 1,800 miles.
263
844556
3802
Arkamızda yaklaşık 3.000 kilometrelik bozulmamış kayak pisti duruyor.
14:08
We'd made the longest ever polar journey on foot,
264
848358
2508
Şimdiye kadar yapılan en uzun yaya yolculuğunu yaptık,
14:10
something I'd been dreaming of doing for a decade.
265
850866
4390
on yıldır yapmayı hayal ettiğim bir şey.
14:15
And looking back,
266
855256
2015
Geçmişe bakınca,
14:17
I still stand by all the things
267
857271
2395
yıllardır hedeflerin önemi,
14:19
I've been saying for years
268
859666
1582
azim ve kendine inanmakla ilgili
14:21
about the importance of goals
269
861248
2119
söylediğim şeylerin
14:23
and determination and self-belief,
270
863367
3442
arkasında duruyorum,
14:26
but I'll also admit that I hadn't given much thought to what happens
271
866809
4711
ancak bütün yetişkin hayatın boyunca
14:31
when you reach the all-consuming goal
272
871520
3912
kendini adadığın, hep meşgul olduğun amaca
14:35
that you've dedicated most of your adult life to,
273
875432
3318
ulaşınca ne olduğu konusuna pek kafa yormadığımı itiraf edeceğim
14:38
and the reality is that I'm still figuring that bit out.
274
878750
3580
ve gerçek şu ki, hâlâ biraz bunu bulmaya çalışıyorum.
14:42
As I said, there are very few superficial signs that I've been away.
275
882330
3601
Söylediğim gibi, oralarda olduğuma dair çok az yapay işaret var.
14:45
I've put on 30 pounds.
276
885931
1451
13 kilo aldım.
14:47
I've got some very faint, probably covered in makeup now, frostbite scars.
277
887382
3528
Belli belirsiz, şimdi muhtemelen makyajla kapanmış soğuk ısırması izlerim var.
14:50
I've got one on my nose, one on each cheek, from where the goggles are,
278
890910
3473
Burnumda bir tane, her bir yanağımda, gözlüklerin olduğu yerde bir tane var,
14:54
but inside I am a very different person indeed.
279
894383
4745
ancak içeride gerçekten de çok farklı bir insanım.
14:59
If I'm honest,
280
899128
2497
Dürüst olmak gerekirse,
15:01
Antarctica challenged me and humbled me so deeply
281
901625
5175
Antarktika beni öylesine çok zorladı ve alçakgönüllü yaptı ki,
15:06
that I'm not sure I'll ever be able to put it into words.
282
906800
3703
bunu bir gün kelimelere döküp dökemeyeceğimden emin değilim.
15:10
I'm still struggling to piece together my thoughts.
283
910503
4100
Düşüncelerimi bir araya getirmekte hâlâ zorlanıyorum.
15:14
That I'm standing here telling this story
284
914603
3645
Burada durup bu hikâyeyi anlatmam,
15:18
is proof that we all can accomplish great things,
285
918248
4778
hepimizin istekle, tutkuyla,
15:23
through ambition, through passion,
286
923026
2154
katışıksız inatla,
15:25
through sheer stubbornness,
287
925180
2162
vazgeçmeyi reddetmekle,
15:27
by refusing to quit,
288
927342
1515
büyük şeyler başarabileceğine,
15:28
that if you dream something hard enough, as Sting said,
289
928857
2956
Sting'in söylediği gibi eğer bir şeyi yeterince çok
15:31
it does indeed come to pass.
290
931813
3071
hayal edersen mutlaka olacağına dair bir kanıt.
15:34
But I'm also standing here saying, you know what,
291
934884
3346
Ama aynı zamanda burada durup şöyle diyorum,
15:38
that cliche about the journey being more important than the destination?
292
938230
5981
yolculuğun hedeften daha önemli olduğu hakkındaki klişeyi biliyorsunuz.
15:44
There's something in that.
293
944211
3321
Bunda bir şeyler var.
15:47
The closer I got to my finish line,
294
947532
2369
Varış çizgisine yaklaştıkça,
15:49
that rubbly, rocky coast of Ross Island,
295
949901
3756
o pürüzlü, kayalık Ross Adası kıyılarına,
15:53
the more I started to realize that the biggest lesson
296
953657
3194
bu çok uzun, çok zor yürüyüşün
15:56
that this very long, very hard walk might be teaching me
297
956851
4580
bana belki de öğrettiği en büyük ders,
16:01
is that happiness is not a finish line,
298
961431
3693
mutluluğun bir bitiş çizgisi olmadığıdır.
16:05
that for us humans,
299
965124
1570
Biz insanlar için birçoğumuzun hayal ettiği mükemmelliğin
16:06
the perfection that so many of us seem to dream of
300
966694
3476
16:10
might not ever be truly attainable,
301
970170
4080
hiçbir zaman tamamen ulaşılabilir olamayabilir.
16:14
and that if we can't feel content here, today, now, on our journeys
302
974250
8466
ve eğer mutlu hissedemez isek,
burada, bugün, şimdi, yolculuklarımızda,
16:22
amidst the mess and the striving that we all inhabit,
303
982716
4468
hepimizin içinde yaşadığı karmaşanın ve mücadelenin,
16:27
the open loops, the half-finished to-do lists,
304
987184
2720
açık döngülerin, "yarısı bitmiş yapılacaklar listeleri"nin,
16:29
the could-do-better-next-times,
305
989904
2852
"bir dahaki seferlere daha iyi olacak"ların ortasında,
16:32
then we might never feel it.
306
992756
3299
hiçbir zaman bunu hissedemeyebiliriz.
16:36
A lot of people have asked me, what next?
307
996055
3576
Bir sürü insan bundan sonra ne yapacağımı sordu.
16:39
Right now, I am very happy just recovering and in front of hotel buffets.
308
999631
6998
Şu an sadece kendime geliyor olmakla ve otel büfelerinin önünde çok mutluyum.
16:46
But as Bob Hope put it,
309
1006629
4353
Ancak Bob Hope'un dediği gibi,
16:50
I feel very humble,
310
1010982
2296
çok mütevazı hissediyorum,
16:53
but I think I have the strength of character to fight it. (Laughter)
311
1013278
4069
ama kanımca bununla savaşacak kadar güçlü kişiliğim var. (Gülüşmeler)
16:57
Thank you.
312
1017347
1950
Teşekkürler.
16:59
(Applause)
313
1019297
3678
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7