Peter Eigen: How to expose the corrupt

Peter Eigen: "Yozlaşmış" nasıl ifşa edilir?

69,649 views ・ 2010-04-01

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Some Anon Gözden geçirme: Cagla Taskin
00:15
I am going to speak about corruption,
0
15260
2000
Yozlaşmayla ilgili konuşacağım
00:17
but I would like to juxtapose
1
17260
3000
fakat iki farklı şeyi
00:20
two different things.
2
20260
2000
yan yana getirmek istiyorum.
00:22
One is the large global economy,
3
22260
5000
Biri, büyük küresel ekonomi,
00:27
the large globalized economy,
4
27260
3000
büyük küreselleşmiş ekonomi
00:30
and the other one is the small, and very limited,
5
30260
3000
ve diğeri de geleneksel hükümetlerimizin
00:33
capacity of our traditional governments
6
33260
4000
ve onların uluslararası kurumlarının
00:37
and their international institutions
7
37260
2000
bu ekonomiyi yönetmekteki, şekillendirmekteki
00:39
to govern, to shape, this economy.
8
39260
4000
küçük ve çok sınırlı kapasitesi.
00:43
Because there is this asymmetry,
9
43260
5000
Çünkü, temelde, aksayan yönetimi
00:48
which creates, basically,
10
48260
3000
yaratan
00:51
failing governance.
11
51260
2000
bu asimetri var.
00:53
Failing governance in many areas:
12
53260
2000
Birçok alanda aksayan yönetim;
00:55
in the area of corruption and the area of destruction of the environment,
13
55260
4000
yozlaşma alanında ve çevrenin yok edilmesi alanında,
00:59
in the area of exploitation of women and children,
14
59260
3000
çocukların ve kadınların sömürülmesi alanında,
01:02
in the area of climate change,
15
62260
4000
iklim değişikliği alanında.
01:06
in all the areas in which we really need
16
66260
3000
Dünya çapında bir arenada faaliyet
01:09
a capacity to reintroduce
17
69260
5000
gösteren ekonomiye, siyasetin üstünlüğünü
01:14
the primacy of politics
18
74260
3000
tekrar sokabilme kapasitesine
01:17
into the economy,
19
77260
2000
gerçekten
01:19
which is operating in a worldwide arena.
20
79260
4000
ihtiyacımız olan tüm alanlarda.
01:24
And I think corruption,
21
84260
2000
Ve bence yozlaşma
01:26
and the fight against corruption,
22
86260
2000
ve yozlaşmaya karşı savaş
01:28
and the impact of corruption,
23
88260
2000
ve yozlaşmanın etkisi,
01:30
is probably one of the most interesting ways
24
90260
2000
benim, bu "yönetim aksaklığı"yla
01:32
to illustrate what I mean
25
92260
2000
ne düşündüğümü göstermenin
01:34
with this failure of governance.
26
94260
3000
muhtemelen en ilginç yollarından biridir.
01:37
Let me talk about my own experience.
27
97260
4000
Size kendi tecrübemden bahsedeyim.
01:41
I used to work as the director
28
101260
3000
Dünya Bankası'nın Nairobi'deki
01:44
of the World Bank office in Nairobi
29
104260
3000
Doğu Afrika ofisinde
01:47
for East Africa.
30
107260
2000
müdür olarak çalışıyordum.
01:49
At that time, I noticed
31
109260
2000
O zaman fark ettim ki,
01:51
that corruption, that grand corruption,
32
111260
3000
yozlaşma, büyük yozlaşma,
01:54
that systematic corruption,
33
114260
2000
sistematik yozlaşma
01:56
was undermining everything we were trying to do.
34
116260
4000
yapmaya çalıştığımız her şeyi baltalıyordu.
02:00
And therefore, I began
35
120260
2000
Ve bu yüzden,
02:02
to not only try to protect
36
122260
3000
ben de
02:05
the work of the World Bank,
37
125260
2000
Dünya Bankası'nın işlerini,
02:07
our own projects, our own programs
38
127260
2000
kendi projelerimizi, kendi programlarımızı
02:09
against corruption,
39
129260
2000
yozlaşmaya karşı
02:11
but in general, I thought, "We need a system
40
131260
3000
korumaya çalışmaya başladım fakat bunun dışında da
02:14
to protect the people
41
134260
2000
genel olarak, dünyanın bu kısmındaki insanları
02:16
in this part of the world
42
136260
2000
yozlaşmanın tahribatından korumak için
02:18
from the ravages of corruption."
43
138260
3000
bir sisteme ihtiyacımız olduğunu düşündüm.
02:21
And as soon as I started this work,
44
141260
3000
Ve bu çalışmaya başladığım gibi
02:24
I received a memorandum from the World Bank,
45
144260
3000
Dünya Bankası'ndan bir memorandum aldım,
02:27
from the legal department first,
46
147260
2000
önce hukuk bölümünden;
02:29
in which they said, "You are not allowed to do this.
47
149260
2000
şöyle söylüyorlardı: "Bunu yapmaya izniniz yoktur.
02:31
You are meddling in the internal affairs of our partner countries.
48
151260
4000
Ortağımız olan ülkelerin iç işlerine karışıyorsunuz.
02:35
This is forbidden by the charter of the World Bank,
49
155260
3000
Dünya Bankası tüzüğünce bu yasaklanmıştır.
02:38
so I want you to stop your doings."
50
158260
3000
Bunlara bağlı olarak faaliyetlerinizi durdurmanızı istiyoruz."
02:41
In the meantime, I was chairing
51
161260
2000
Bu arada ben meselâ bağışçı
02:43
donor meetings, for instance,
52
163260
2000
toplantılarına başkanlık ediyordum,
02:45
in which the various donors,
53
165260
2000
bu toplantılarda çeşitli bağışçılar
02:47
and many of them like to be in Nairobi --
54
167260
3000
- ve çoğu Nairobi'de olmaktan hoşlanıyordu;
02:50
it is true, it is one of the
55
170260
2000
doğru, Nairobi dünyanın
02:52
unsafest cities of the world,
56
172260
2000
en emniyetsiz şehirlerinden biri
02:54
but they like to be there because the other cities
57
174260
2000
fakat orada olmaktan hoşlanıyorlardı çünkü
02:56
are even less comfortable.
58
176260
3000
diğer şehirler daha da rahatsızdı.
02:59
And in these donor meetings, I noticed
59
179260
2000
Ve bu bağışçı toplantılarında fark ettim ki
03:01
that many of the worst projects --
60
181260
2000
müşterilerimiz,
03:03
which were put forward
61
183260
2000
hükümetler, girişimciler tarafından
03:05
by our clients, by the governments,
62
185260
2000
sunulan
03:07
by promoters,
63
187260
2000
en kötü projelerin çoğu
03:09
many of them representing
64
189260
2000
-ki bunların çoğu
03:11
suppliers from the North --
65
191260
2000
kuzeydeki firmaları temsil ediyordu-
03:13
that the worst projects
66
193260
2000
en kötü projeler
03:15
were realized first.
67
195260
2000
ilk uygulanan projelerdi.
03:17
Let me give you an example:
68
197260
2000
Size bir örnek vereyim.
03:19
a huge power project,
69
199260
2000
Dev bir enerji projesi,
03:21
300 million dollars,
70
201260
3000
-300 milyon dolar değerinde-
03:24
to be built smack into
71
204260
2000
batı Kenya'nın tam da en hassas
03:26
one of the most vulnerable, and one of the most beautiful,
72
206260
3000
ve en güzel yerlerinden birine
03:29
areas of western Kenya.
73
209260
3000
yapılacaktı.
03:32
And we all noticed immediately
74
212260
2000
Ve hepimiz, bu projenin ekonomik
03:34
that this project had no economic benefits:
75
214260
3000
bir faydası olmayacağını hemen fark ettik.
03:37
It had no clients, nobody would buy the electricity there,
76
217260
4000
Müşterisi yoktu. Orada kimse elektrik satın almazdı.
03:41
nobody was interested in irrigation projects.
77
221260
2000
Kimse sulama projeleriyle ilgilenmiyordu.
03:43
To the contrary, we knew that this project
78
223260
3000
Diğer taraftan, bu projenin,
03:46
would destroy the environment:
79
226260
2000
çevreyi yok edeceğini,
03:48
It would destroy riparian forests,
80
228260
2000
Samburu ve Tokana adındaki bölgenin
03:50
which were the basis for
81
230260
2000
göçebe gruplarının hayatta kalmalarının
03:52
the survival of nomadic groups,
82
232260
2000
temeli olan nehir kıyısı ormanlarını
03:54
the Samburu and the Turkana in this area.
83
234260
4000
yok edeceğini biliyorduk.
03:58
So everybody knew this is a, not a useless project,
84
238260
3000
Yani bu projenin sadece gereksiz bir proje olmadığını,
04:01
this is an absolute damaging, a terrible project --
85
241260
3000
ayrıca kesin zarar verecek, korkunç bir proje olduğunu hepimiz biliyorduk;
04:04
not to speak about the future indebtedness of the country
86
244260
4000
ve tabii, bu yüzlerce milyon dolar için
04:08
for these hundreds of millions of dollars,
87
248260
2000
ülkenin gelecekteki borçlanmasından
04:10
and the siphoning off
88
250260
3000
ve kıt olan ekonomik kaynakların
04:13
of the scarce resources of the economy
89
253260
2000
daha önemli olan okullar, hastaneler vb.
04:15
from much more important activities
90
255260
3000
alanlardan çekilmesinden
04:18
like schools, like hospitals and so on.
91
258260
2000
bahsetmeye gerek bile yok.
04:20
And yet, we all rejected this project,
92
260260
3000
Ve hepimiz projeyi reddettik.
04:23
none of the donors was willing
93
263260
2000
Bağışçıların hiçbiri adlarının
04:25
to have their name connected with it,
94
265260
3000
bu projeyle anılmasını istemedi
04:28
and it was the first project to be implemented.
95
268260
2000
ve bu uygulanan ilk projeydi.
04:30
The good projects, which we as a donor community
96
270260
3000
Bağışçılar topluluğu olarak sahipleneceğimiz
04:33
would take under our wings,
97
273260
2000
iyi projeler
04:35
they took years, you know,
98
275260
2000
yıllar aldı;
04:37
you had too many studies,
99
277260
2000
birçok çalışma yapmanız gerekiyordu
04:39
and very often they didn't succeed.
100
279260
2000
ve çoğunlukla bunlar başarıya ulaşmıyordu.
04:41
But these bad projects,
101
281260
2000
Fakat bu kötü projeler,
04:43
which were absolutely damaging -- for the economy
102
283260
2000
ekonomi için kesinlikle zararlı olan,
04:45
for many generations, for the environment,
103
285260
3000
nesiller boyunca çevre için zararlı olan,
04:48
for thousands of families who had to be resettled --
104
288260
3000
binlerce ailenin başka yerlere göç etmesine neden olan
04:51
they were suddenly put together
105
291260
2000
bu kötü projeler, birden,
04:53
by consortia of banks,
106
293260
3000
bankaların, tedarikçi aracılarının,
04:56
of supplier agencies,
107
296260
2000
sigorta acentalarının
04:58
of insurance agencies --
108
298260
2000
-Almanya'daki Hermes ve benzerleri gibi- oluşturduğu
05:00
like in Germany, Hermes, and so on --
109
300260
3000
konsorsiyumlar tarafından biraraya getirildi.
05:03
and they came back very, very quickly,
110
303260
2000
Ve oranın güçlü seçkinleriyle kuzeyin
05:05
driven by an unholy alliance
111
305260
2000
tedarikçileri arasındaki
05:07
between the powerful elites
112
307260
4000
bir şer ittifakının önderliğinde
05:11
in the countries there
113
311260
2000
çok çok hızlı
05:13
and the suppliers from the North.
114
313260
2000
bir şekilde geri geldiler.
05:15
Now, these suppliers
115
315260
2000
Şimdi, bu büyük tedarikçiler
05:17
were our big companies.
116
317260
2000
bizim büyük şirketlerimizdi.
05:19
They were the actors of this global market,
117
319260
3000
Onlar, başlangıçta değindiğim
05:22
which I mentioned in the beginning.
118
322260
2000
bu küresel pazarın oyuncularıydı.
05:24
They were the Siemenses of this world,
119
324260
3000
Onlar bu dünyanın Siemens'leriydi,
05:27
coming from France, from the UK, from Japan,
120
327260
2000
Fransa'dan, Birleşik Krallık'tan, Japonya'dan,
05:29
from Canada, from Germany,
121
329260
2000
Kanada'dan, Almanya'dan geliyorlardı
05:31
and they were systematically driven
122
331260
3000
ve sistematik olarak büyük ölçekli,
05:34
by systematic, large-scale corruption.
123
334260
3000
sistematik yozlaşmayla yönleniyorlardı.
05:37
We are not talking about
124
337260
2000
Burada
05:39
50,000 dollars here,
125
339260
2000
50.000 dolardan
05:41
or 100,000 dollars there, or one million dollars there.
126
341260
3000
ya da 10.000 dolardan ya da bir milyon dolardan bahsetmiyoruz.
05:44
No, we are talking about 10 million, 20 million dollars
127
344260
3000
Hayır, 10 milyon, 20 milyon dolardan bahsediyoruz,
05:47
on the Swiss bank accounts,
128
347260
2000
İsviçre bankalarındaki,
05:49
on the bank accounts of Liechtenstein,
129
349260
2000
Liechtenstein bankalarındaki hesaplarda bulunan
05:51
of the president's ministers,
130
351260
4000
başkanın bakanlarına, devletle ilgili sektörlerdeki üst düzey yetkililere
05:55
the high officials in the para-statal sectors.
131
355260
3000
ait olan paradan bahsediyoruz.
05:58
This was the reality which I saw,
132
358260
2000
Gördüğüm gerçek buydu
06:00
and not only one project like that:
133
360260
2000
ve bu sadece bu proje değildi.
06:02
I saw, I would say,
134
362260
2000
Sanıyorum, Afrika'da çalıştığım
06:04
over the years I worked in Africa,
135
364260
2000
yıllar boyunca bunun gibi
06:06
I saw hundreds of projects like this.
136
366260
2000
yüzlerce proje gördüm.
06:08
And so, I became convinced
137
368260
3000
Ve böylece,
06:11
that it is this systematic corruption
138
371260
3000
bu ülkelerdeki ekonomi politikalarının oluşturulmasını bozan
06:14
which is perverting economic policy-making in these countries,
139
374260
3000
bu sistematik yozlaşmanın,
06:17
which is the main reason
140
377260
3000
buralardaki
06:20
for the misery, for the poverty,
141
380260
3000
acının, yoksulluğun,
06:23
for the conflicts, for the violence,
142
383260
2000
çatışmaların, şiddetin,
06:25
for the desperation
143
385260
2000
umutsuzluğun
06:27
in many of these countries.
144
387260
2000
temel nedeni olduğuna ikna oldum.
06:29
That we have today
145
389260
2000
Bugün hâlâ,
06:31
more than a billion people below the absolute poverty line,
146
391260
3000
bir milyardan fazla insanın mutlak yoksulluk sınırının altında olması,
06:34
that we have more than a billion people
147
394260
3000
içme suyu olmayan
06:37
without proper drinking water in the world,
148
397260
2000
bir milyardan fazla insanın olması,
06:39
twice that number,
149
399260
2000
bunun iki katı,
06:41
more than two billion people
150
401260
2000
iki milyardan fazla insanın
06:43
without sanitation and so on,
151
403260
2000
temel temizlik şartlarından yoksun olması
06:45
and the consequent illnesses
152
405260
2000
ve bunlara bağlı olan
06:47
of mothers and children,
153
407260
3000
anne ve çocuk hastalıkları,
06:50
still, child mortality of more than
154
410260
3000
hâlâ çocuk ölümlerinin -beş yaşına gelmeden
06:53
10 million people every year,
155
413260
2000
ölen çocukların- her sene
06:55
children dying before they are five years old:
156
415260
2000
10 milyondan fazla olması...
06:57
The cause of this is, to a large extent,
157
417260
3000
Bunların nedeni, büyük ölçüde
07:00
grand corruption.
158
420260
2000
büyük yozlaşmadır.
07:02
Now, why did the World Bank
159
422260
3000
Şimdi, Dünya Bankası
07:05
not let me do this work?
160
425260
3000
benim bu işi yapmama neden izin vermedi?
07:08
I found out afterwards,
161
428260
3000
Daha sonra bunu buldum;
07:11
after I left, under a big fight, the World Bank.
162
431260
3000
büyük bir kavgayla Dünya Bankası'ndan ayrıldıktan sonra.
07:14
The reason was that the members of the World Bank
163
434260
3000
Nedeni, Dünya Bankası'nın üyelerinin -Almanya dahil-
07:17
thought that foreign bribery was okay,
164
437260
3000
dış ülkelerde rüşvet vermenin
07:20
including Germany.
165
440260
2000
normal olduğunu düşünmeleriydi.
07:22
In Germany, foreign bribery was allowed.
166
442260
2000
Almanya'da, dış ülkelerde verilen rüşvete izin verilmişti.
07:24
It was even tax-deductible.
167
444260
3000
Hatta vergiden düşürülebiliyordu.
07:27
No wonder that most of the most important
168
447260
2000
Almanya'daki en önemli işletmelerin çoğunun,
07:29
international operators in Germany,
169
449260
3000
aynı zamanda Fransa ve Birleşik Krallık'takilerin
07:32
but also in France and the UK
170
452260
2000
ve İskandinavya'dakilerin her yerde, sistematik olarak
07:34
and Scandinavia, everywhere, systematically bribed.
171
454260
2000
rüşvet vermelerinde şaşırılacak bir şey yoktu.
07:36
Not all of them, but most of them.
172
456260
3000
Hepsi değil ama çoğu.
07:39
And this is the phenomenon
173
459260
2000
Ve bu, benim "aksayan yönetim" olarak
07:41
which I call failing governance,
174
461260
3000
adlandırdığım fenomendir
07:44
because when I then came to Germany
175
464260
2000
çünkü o zamanlarda Almanya'ya geldiğimde
07:46
and started this little NGO
176
466260
2000
ve burada Berlin'de, Villa Borsig'de
07:48
here in Berlin, at the Villa Borsig,
177
468260
4000
bu küçük STK'yı kurduğumda
07:52
we were told, "You cannot stop
178
472260
3000
bize şöyle dediler: "Alman ihracatçılarımızın
07:55
our German exporters from bribing,
179
475260
2000
rüşvet vermelerini engelleyemezsiniz
07:57
because we will lose our contracts.
180
477260
3000
çünkü kontratlarımızı kaybederiz.
08:00
We will lose to the French,
181
480260
2000
Fransızlar'a geçiliriz,
08:02
we will lose to the Swedes, we'll lose to the Japanese."
182
482260
3000
İsveçliler'e geçiliriz, Japonlar'a geçiliriz."
08:05
And therefore, there was a indeed a prisoner's dilemma,
183
485260
3000
Ve bundan dolayı, tekil bir şirket,
08:08
which made it very difficult
184
488260
2000
tekil bir ihracat ülkesi için
08:10
for an individual company,
185
490260
2000
"Biz, büyük şirketlerin bu
08:12
an individual exporting country
186
492260
3000
ölümcül ve feci rüşvet verme alışkanlığını
08:15
to say, "We are not going to
187
495260
2000
devam ettirmeyeceğiz." demeyi zorlaştıran
08:17
continue this deadly, disastrous
188
497260
3000
gerçekten bir
08:20
habit of large companies to bribe."
189
500260
4000
"mahkûm ikilemi" oluşmuştu.
08:24
So this is what I mean
190
504260
2000
İşte "aksayan yönetim"le
08:26
with a failing governance structure,
191
506260
3000
kastettiğim şey buydu;
08:29
because even the powerful government,
192
509260
2000
çünkü Almanya'da sahip olduğumuz gibi
08:31
which we have in Germany, comparatively,
193
511260
3000
nispeten güçlü bir hükümet bile
08:34
was not able to say,
194
514260
2000
"Şirketlerin, yurtdışında rüşvet vermelerine
08:36
"We will not allow our companies to bribe abroad."
195
516260
3000
izin vermeyeceğiz." diyemiyordu.
08:39
They needed help,
196
519260
2000
Yardıma ihtiyaçları vardı
08:41
and the large companies themselves
197
521260
2000
ve büyük şirketlerin kendileri de
08:43
have this dilemma.
198
523260
2000
bu ikilemin içindeydiler.
08:45
Many of them didn't want to bribe.
199
525260
2000
Birçoğu rüşvet vermek istemiyordu.
08:47
Many of the German companies, for instance,
200
527260
2000
Alman şirketlerinin çoğu, meselâ,
08:49
believe that they are really
201
529260
2000
gerçekten iyi bir fiyata
08:51
producing a high-quality product
202
531260
2000
yüksel kaliteli bir ürün ürettiklerine
08:53
at a good price, so they are very competitive.
203
533260
3000
yani çok rekabetçi olduklarına inanıyorlardı.
08:56
They are not as good at bribing
204
536260
3000
Rüşvet vermekte, uluslararası rakiplerinin
08:59
as many of their international competitors are,
205
539260
2000
çoğu kadar iyi değillerdi
09:01
but they were not allowed
206
541260
2000
fakat güçlerini
09:03
to show their strengths,
207
543260
2000
gösteremiyorlardı çünkü
09:05
because the world was eaten up
208
545260
3000
dünya, bu büyük yozlaşmayla
09:08
by grand corruption.
209
548260
2000
yiyip bitiriliyordu.
09:10
And this is why I'm telling you this:
210
550260
4000
Ve size bunu anlatmamın nedeni de bu;
09:14
Civil society rose to the occasion.
211
554260
4000
sivil toplum kendini gösterdi.
09:18
We had this small NGO,
212
558260
2000
Küçük bir STK'mız vardı,
09:20
Transparency International.
213
560260
2000
Transparency International [Uluslararası Şeffaflık].
09:22
They began to think of
214
562260
2000
Bu "mahkûm ikilemi"nden
09:24
an escape route from this prisoner's dilemma,
215
564260
3000
nasıl kurtulunabileceğini düşünmeye başladık
09:27
and we developed concepts
216
567260
4000
ve ortak eylemlerle
09:31
of collective action,
217
571260
2000
ilgili fikirler geliştirdik;
09:33
basically trying to bring various competitors
218
573260
2000
temelde, çeşitli rakipleri
09:35
together around the table,
219
575260
2000
aynı masa etrafına getirmeye çalışıp
09:37
explaining to all of them
220
577260
2000
hepsine birden
09:39
how much it would be in their interests
221
579260
2000
aynı anda rüşvetten vazgeçmelerinin
09:41
if they simultaneously would stop bribing,
222
581260
2000
ne kadar kendi çıkarlarına olacağını anlattık
09:43
and to make a long story short,
223
583260
3000
ve özetlemek gerekirse,
09:46
we managed to eventually
224
586260
2000
neticede Almanya'yı diğer
09:48
get Germany to sign
225
588260
2000
OECD ülkeleriyle beraber ve bazı başka
09:50
together with the other OECD countries
226
590260
2000
ihracatçılarla birlikte
09:52
and a few other exporters.
227
592260
2000
1997'de, OECD himayesinde,
09:54
In 1997, a convention,
228
594260
3000
herkesi kanunlarını değiştirmeye
09:57
under the auspices of the OECD,
229
597260
2000
ve dış ülke rüşvetlerini suç kabul etmeye
09:59
which obliged everybody
230
599260
2000
zorlayan bir sözleşmeyi
10:01
to change their laws
231
601260
2000
imzalamaya
10:03
and criminalize foreign bribery.
232
603260
2000
ikna ettik.
10:05
(Applause)
233
605260
4000
(Alkış)
10:09
Well, thank you. I mean, it's interesting,
234
609260
2000
Evet, teşekkür ederim, bence şu ilginçti;
10:11
in doing this,
235
611260
2000
bunu yaparken
10:13
we had to sit together with the companies.
236
613260
3000
şirketlerle birlikte oturmamız gerekti.
10:16
We had here in Berlin, at the Aspen Institute on the Wannsee,
237
616260
3000
Burada, Berlin'de Wannsee'deki Aspen Enstitüsü'nde
10:19
we had sessions with about
238
619260
2000
endüstrinin önde gelen
10:21
20 captains of industry,
239
621260
2000
20 kişisiyle toplantılar yaptık
10:23
and we discussed with them
240
623260
2000
ve onlarla uluslararası rüşvetle
10:25
what to do about international bribery.
241
625260
2000
ilgili neler yapılması gerektiğini tartıştık
10:27
In the first session -- we had three sessions
242
627260
2000
ilk toplantıda; iki yıllık süre boyunca
10:29
over the course of two years.
243
629260
2000
üç toplantımız oldu.
10:31
And President von Weizsäcker, by the way,
244
631260
3000
Ve başkan von Weizsäcker, bu arada,
10:34
chaired one of the sessions, the first one,
245
634260
2000
toplantılardan birine, ilkine,
10:36
to take the fear away
246
636260
2000
STK'larla uğraşmaya alışık olmayan
10:38
from the entrepreneurs,
247
638260
3000
girişimcilerin korkularını
10:41
who were not used to deal
248
641260
2000
azaltmak için
10:43
with non-governmental organizations.
249
643260
2000
başkanlık etti.
10:45
And in the first session, they all said,
250
645260
3000
Ve ilk toplantıda, hepsi,
10:48
"This is not bribery, what we are doing." This is customary there.
251
648260
3000
"Bu yaptığımız rüşvet vermek değil. Bunlar oradaki adetler gereğincedir.
10:51
This is what these other cultures demand.
252
651260
3000
Bunlar, diğer kültürlerin talep ettiği şeyler.
10:54
They even applaud it.
253
654260
2000
Alkışlıyorlar hatta."
10:56
In fact, [unclear]
254
656260
2000
Aslında, Martin Walser
10:58
still says this today.
255
658260
2000
bunu bugün hâlâ söylüyor.
11:00
And so there are still a lot of people
256
660260
2000
Ve böylece rüşvetten vazgeçmeye
11:02
who are not convinced that you have to stop bribing.
257
662260
3000
ikna olmayan hâlâ birçok insan bulunuyor.
11:05
But in the second session,
258
665260
2000
Fakat ikinci toplantıda,
11:07
they admitted already that they would never do this,
259
667260
2000
bu ülkelerde yaptıklarını burada, Almanya'da
11:09
what they are doing in these other countries,
260
669260
3000
ya da Birleşik Krallık'ta ya da benzerlerinde
11:12
here in Germany, or in the U.K., and so on.
261
672260
2000
asla yapmayacaklarını itiraf ettiler.
11:14
Cabinet ministers would admit this.
262
674260
3000
Kabine bakanları bunu itiraf etti.
11:17
And in the final session, at the Aspen Institute,
263
677260
3000
Ve Aspen Enstitüsü'ndeki son toplantıda,
11:20
we had them all sign an open letter
264
680260
3000
OECD sözleşmesine katılımlarını
11:23
to the Kohl government, at the time,
265
683260
2000
rica eden, Kohl hükümetine
11:25
requesting that they
266
685260
2000
bir açık mektuba
11:27
participate in the OECD convention.
267
687260
2000
imza atmalarını sağladık.
11:29
And this is, in my opinion,
268
689260
3000
Ve bu, benim düşünceme göre
11:32
an example of soft power,
269
692260
2000
yumuşak gücün bir örneğidir
11:34
because we were able to convince them
270
694260
2000
çünkü onları bize uymaya
11:36
that they had to go with us.
271
696260
2000
ikna edebildik.
11:38
We had a longer-term time perspective.
272
698260
3000
Daha uzun vadeli bir zaman perspektifimiz vardı.
11:41
We had a broader,
273
701260
2000
Daha yaygın,
11:43
geographically much wider,
274
703260
2000
coğrafi olarak daha geniş
11:45
constituency we were trying to defend.
275
705260
2000
bir sorumluluk alanımız vardı savunmaya çalıştığımız.
11:47
And that's why the law has changed.
276
707260
2000
Ve kanun da bu yüzden değişti.
11:49
That's why Siemens is now in the trouble they are in
277
709260
3000
Siemens'in şu anda içinde bulunduğu sıkıntının nedeni bu.
11:52
and that's why MIN is in the trouble they are in.
278
712260
3000
MIN'in içinde bulunduğu sıkıntının nedeni bu.
11:55
In some other countries, the OECD convention
279
715260
3000
Bazı başka ülkelerde OECD sözleşmesi
11:58
is not yet properly enforced.
280
718260
2000
henüz doğru düzgün uygulanmıyor.
12:00
And, again, civil societies
281
720260
2000
Ve gene, sivil toplumlar
12:02
breathing down the neck of the establishment.
282
722260
3000
kurumların ensesindeler.
12:05
In London, for instance,
283
725260
2000
Londra'da meselâ,
12:07
where the BAE got away
284
727260
2000
BAE'nin büyük bir yolsuzluk yaparak
12:09
with a huge corruption case,
285
729260
2000
yakasını kurtardığı, Ciddi Dolandırıcılıklar Ofisi'nin
12:11
which the Serious Fraud Office tried to prosecute,
286
731260
4000
dava açmak istediği bir olay vardı.
12:15
100 million British pounds,
287
735260
2000
100 milyon İngiliz Sterlini,
12:17
every year for ten years,
288
737260
2000
on yıl boyunca her yıl
12:19
to one particular official of one particular friendly country,
289
739260
3000
belli bir dost ülkedeki belli bir yetkiliye verildi.
12:22
who then bought for
290
742260
2000
Daha sonra bu ülke de
12:24
44 billion pounds of military equipment.
291
744260
4000
44 milyar sterlinlik askeri teçhizat satın aldı.
12:28
This case, they are not prosecuting in the UK.
292
748260
2000
Bu dava Birleşik Krallık'ta açılmadı.
12:30
Why? Because they consider this
293
750260
2000
Neden? Çünkü bunun, Büyük Britanya halkının
12:32
as contrary to the security interest
294
752260
3000
güvenlik çıkarlarıyla ters düştüğünü
12:35
of the people of Great Britain.
295
755260
2000
düşünüyorlar.
12:37
Civil society is pushing, civil society
296
757260
2000
Sivil toplum baskı yapıyor; sivil toplum
12:39
is trying to get a solution to this problem,
297
759260
3000
bu soruna bir çözüm bulmaya çalışıyor
12:42
also in the U.K.,
298
762260
2000
Birleşik Krallık'ta ve aynı zamanda yeterli
12:44
and also in Japan, which is not properly enforcing,
299
764260
2000
uygulamaları göstermeyen Japonya'da
12:46
and so on.
300
766260
2000
ve benzeri ülkelerde.
12:48
In Germany, we are pushing
301
768260
2000
Almanya'da biz, müteakip
12:50
the ratification of the UN convention,
302
770260
2000
BM sözleşmesinin onaylanması
12:52
which is a subsequent convention.
303
772260
2000
için baskı yapıyoruz.
12:54
We are, Germany, is not ratifying.
304
774260
2000
Biz, Almanya, onaylamıyoruz.
12:56
Why? Because it would make it necessary
305
776260
3000
Neden? Çünkü bu,
12:59
to criminalize the corruption
306
779260
3000
vekillerin yolsuzluklarının
13:02
of deputies.
307
782260
2000
suş teşkil etmesi anlamına gelecek.
13:04
In Germany, we have a system where
308
784260
2000
Almanya'da, devlet memurlarına
13:06
you are not allowed to bribe a civil servant,
309
786260
3000
rüşvet vermenin yasak olduğu
13:09
but you are allowed to bribe a deputy.
310
789260
3000
fakat vekillere verilebildiği bir sisteme sahibiz.
13:12
This is, under German law, allowed,
311
792260
3000
Bu, Alman hukukuna göre yasal.
13:15
and the members of our parliament don't want to change this,
312
795260
2000
Ve parlamento üyeleri bunu değiştirmek istemiyor
13:17
and this is why they can't sign
313
797260
2000
ve bu, yabancı ülkelerde rüşvet karşıtı BM sözleşmesini
13:19
the U.N. convention against foreign bribery --
314
799260
3000
imzalamamalarının nedeni.
13:22
one of they very, very few countries
315
802260
2000
Dünyada her yerde dürüstlük
13:24
which is preaching honesty and good governance everywhere in the world,
316
804260
3000
ve iyi yönetim vaazları veren çok çok az ülkeden biri
13:27
but not able to ratify the convention,
317
807260
2000
fakat 160 ülkede kitaplara sokmayı
13:29
which we managed to get on the books
318
809260
3000
başardığımız bir sözleşmeyi
13:32
with about 160 countries all over the world.
319
812260
3000
onaylamaktan aciz.
13:35
I see my time is ticking.
320
815260
2000
Zamanımın dolduğunu görüyorum.
13:37
Let me just try to
321
817260
2000
İzin verin
13:39
draw some conclusions from what has happened.
322
819260
3000
olanlardan bazı sonuçlarlar çıkartayım.
13:42
I believe that what we managed to achieve
323
822260
4000
İnanıyorum ki bizim yozlaşmayla mücadelede
13:46
in fighting corruption,
324
826260
3000
başardıklarımız
13:49
one can also achieve
325
829260
2000
"aksayan yönetimin"in başka
13:51
in other areas of failing governance.
326
831260
2000
yönleriyle mücadelede de başarılabilir.
13:53
By now, the United Nations
327
833260
2000
Şu anda Birleşmiş Milletler
13:55
is totally on our side.
328
835260
2000
tamamen bizim yanımızda.
13:57
The World Bank has turned from Saulus to Paulus; under Wolfensohn,
329
837260
4000
Dünya Bankası, Wolfensohn ile birlikte 180 derece yön değiştirdi
14:01
they became, I would say, the strongest
330
841260
3000
ve bence dünyanın en güçlü
14:04
anti-corruption agency in the world.
331
844260
2000
yozlaşma karşıtı organı oldular.
14:06
Most of the large companies
332
846260
2000
Büyük şirketlerin çoğu, şimdi,
14:08
are now totally convinced
333
848260
2000
rüşvete karşı
14:10
that they have to put in place
334
850260
2000
çok güçlü politikalar
14:12
very strong policies
335
852260
2000
uygulamaya koymaları gerektiğine
14:14
against bribery and so on.
336
854260
2000
tamamen ikna oldular.
14:16
And this is possible because civil society
337
856260
3000
Ve bu mümkün oldu çünkü sivil toplum,
14:19
joined the companies
338
859260
2000
şirketlere
14:21
and joined the government
339
861260
2000
ve hükümetlere
14:23
in the analysis of the problem,
340
863260
2000
problemin analizinde,
14:25
in the development of remedies,
341
865260
2000
çözümlerin geliştirilmesinde,
14:27
in the implementation of reforms,
342
867260
3000
reformların uygulanmasında
14:30
and then later, in the monitoring of reforms.
343
870260
3000
ve daha sonra da reformların izlenmesinde katıldı.
14:33
Of course, if civil society organizations
344
873260
3000
Tabii ki, eğer sivil toplum örgütleri
14:36
want to play that role,
345
876260
2000
bu rolü oynamak istiyorsa
14:38
they have to grow into this responsibility.
346
878260
4000
bu sorumluluğa alışmaları gerekiyor.
14:42
Not all civil society organizations are good.
347
882260
3000
Bütün sivil toplum örgütleri iyi değildir.
14:45
The Ku Klux Klan is an NGO.
348
885260
3000
Ku Klux Klan, bir STK'dır.
14:48
So, we must be aware
349
888260
2000
Yani, sivil toplumun
14:50
that civil society
350
890260
2000
kendini geliştirmesi gerektiğinin
14:52
has to shape up itself.
351
892260
2000
farkında olmalıyız.
14:54
They have to have a much more
352
894260
2000
Çok daha şeffaf bir
14:56
transparent financial governance.
353
896260
2000
finansal yönetime sahip olmalılar.
14:58
They have to have a much more participatory governance
354
898260
3000
Birçok sivil toplum örgütünün çok daha katılımcı
15:01
in many civil society organizations.
355
901260
3000
bir yönetime sahip olması gerekli.
15:04
We also need much more competence of civil society leaders.
356
904260
3000
Sivil toplum liderlerinin çok daha yetkin olmalarına da ihtiyacımız var.
15:07
This is why we have set up the governance school
357
907260
3000
Bu nedenle, burada Berlin'de, yönetim okulunu
15:10
and the Center for Civil Society here in Berlin,
358
910260
2000
ve Sivil Toplum Merkezi'ni kurduk.
15:12
because we believe most of our educational
359
912260
3000
Çünkü inanıyoruz ki, Almanya'daki
15:15
and research institutions in Germany
360
915260
2000
ve Kıta Avrupası'ndaki eğitim ve araştırma
15:17
and continental Europe in general,
361
917260
2000
enstitülerimizin çoğu, genelde, henüz
15:19
do not focus enough, yet,
362
919260
2000
sivil toplumun güçlendirilmesine ve
15:21
on empowering civil society
363
921260
2000
sivil toplum liderlerinin yetiştirilmesine
15:23
and training the leadership of civil society.
364
923260
3000
yeteri kadar odaklanmıyor.
15:26
But what I'm saying from my very practical experience:
365
926260
3000
Fakat benim kendi pratik tecrübemden yola çıkarak söylediğim şudur:
15:29
If civil society does it right
366
929260
3000
Eğer sivil toplum doğru yapar
15:32
and joins the other actors --
367
932260
3000
ve diğer aktörleri de katarsa,
15:35
in particular, governments,
368
935260
2000
özellikle hükümetleri,
15:37
governments and their international institutions,
369
937260
3000
hükümetleri ve uluslararası kurumlarını
15:40
but also large international actors,
370
940260
3000
ama aynı zamanda büyük uluslararası aktörleri,
15:43
in particular those which have committed themselves
371
943260
2000
özellikle, kendilerini kurumsal sosyal sorumluluğa
15:45
to corporate social responsibility --
372
945260
2000
adamış olanları;
15:47
then in this magical triangle
373
947260
3000
sonra, sivil toplum
15:50
between civil society,
374
950260
2000
hükümet ve özel sektör
15:52
government and private sector,
375
952260
2000
arasındaki bu sihirli üçgende
15:54
there is a tremendous chance
376
954260
2000
daha iyi bir dünya yaratmak için
15:56
for all of us to create a better world.
377
956260
4000
hepimiz için muazzam bir şans bulunmaktadır.
16:00
Thank you.
378
960260
2000
Teşekkür ederim.
16:02
(Applause)
379
962260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7