Yves Behar: Designing objects that tell stories

Yves Behar'dan hikayeler anlatan eşyalar tasarlamak üzerine

73,524 views

2008-05-21 ・ TED


New videos

Yves Behar: Designing objects that tell stories

Yves Behar'dan hikayeler anlatan eşyalar tasarlamak üzerine

73,524 views ・ 2008-05-21

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Taner Tarlakazan
00:12
Being a child, and sort of crawling around the house,
0
12160
2000
Çocukluğumda evin içinde dolanırken,
00:14
I remember these Turkish carpets,
1
14160
2000
o Türk halılarını hatırlıyorum
00:16
and there were these scenes, these battle scenes, these love scenes.
2
16160
5000
ve de o sahneleri, savaş sahnelerini, aşk sahnelerini.
00:21
I mean, look, this animal is trying to fight back this spear
3
21160
5000
Yani, bakın. Bu hayvan, savaşçıdan gelen
mızrakla mücadele etmeye çalışıyor.
00:26
from this soldier.
4
26160
1000
00:27
And my mom took these pictures actually, last week,
5
27160
3000
Ve annem bu fotoğrafları çekti, aslında daha geçen hafta,
00:30
of our carpets, and I remember this to this day.
6
30160
3000
halılarımızın ve bu zamana kadar bunu hatırlıyorum.
00:33
There was another object, this sort of towering piece of furniture
7
33160
4000
Bir de başka bir eşya vardı, bu bir çeşit kule gibi yükselen mobilya,
00:37
with creatures and gargoyles and nudity --
8
37160
2000
üzerinde de yaratıklar, canavarlar ve çıplaklık --
00:39
pretty scary stuff, when you're a little kid.
9
39160
3000
küçük bir çocuk için oldukça korkutucu şeyler.
00:42
What I remember today from this is that objects tell stories,
10
42160
4000
Bütün bunlardan bugün hatırımda kalan, eşyaların hikâyeler anlattığıdır.
00:46
so storytelling has been a really strong influence in my work.
11
46160
8000
Yani hikâye anlatımının benim çalışmalarımda
gerçekten güçlü bir etkisi olmuştur.
00:54
And then there was another influence.
12
54160
1000
Ve sonra başka bir esin kaynağı daha oldu.
00:55
I was a teenager, and at 15 or 16, I guess like all teenagers,
13
55160
3000
Gençliğimde, 15-16 yaşlarındayken, diğer bütün gençler gibi,
00:58
we want to just do what we love and what we believe in.
14
58160
3000
sadece neyi seviyorsak ve neye inanıyorsak, onu yapmak istiyorduk.
01:01
And so,
15
61160
3000
Ve böylece,
01:04
I fused together the two things I loved the most,
16
64160
2000
en çok sevdiğim iki şeyi bir araya getirdim,
01:06
which was skiing and windsurfing.
17
66160
3000
kayak ve rüzgâr sörfü.
01:09
Those are pretty good escapes from the drab weather in Switzerland.
18
69160
5000
Bunlar, İsviçre'deki kasvetli havadan kurtulmak için oldukça faydalı.
01:14
So, I created this compilation of the two:
19
74160
3000
Sonuçta bu ikisinin birleşiminden bunu yarattım:
01:17
I took my skis and I took a board and I put a mast foot in there,
20
77160
4000
Kayaklarımı aldım ve bir tahta aldım
ve oraya bir rüzgâr sörfü direği yerleştirdim
01:21
and some foot straps, and some metal fins,
21
81160
3000
ve biraz ayak bantı ve biraz da metal palet
01:25
and here I was, going really fast on frozen lakes.
22
85160
3000
ve bu sayede donmuş göllerin üzerinde oldukça hızlı gidebiliyordum.
01:28
It was really a death trap. I mean, it was incredible,
23
88160
3000
Gerçekten ölüm tuzağıydı. Yani, inanılmazdı,
01:31
it worked incredibly well, but it was really dangerous.
24
91160
3000
oldukça iyi çalıştı fakat gerçekten tehlikeliydi.
01:34
And I realized then I had to go to design school.
25
94160
4000
Ve bu sayede anladım ki bir tasarım okuluna gitmem gerekiyordu.
01:38
(Laughter)
26
98160
1000
(Gülüşmeler)
01:39
I mean, look at those graphics there.
27
99160
2000
Yani şu grafiklere bir bakın.
01:41
(Laughter)
28
101160
3000
(Gülüşmeler)
01:44
So, I went to design school,
29
104160
4000
Böylece tasarım okuluna gittim
01:48
and it was the early '90s when I finished.
30
108160
5000
ve bitirdiğimde 90'ların başlarıydı.
01:53
And I saw something extraordinary happening in Silicon Valley,
31
113160
4000
Silikon Vadisi'nde olağanüstü şeylerin olmaya başladığını gördüm
01:57
so I wanted to be there,
32
117160
1000
ve orada olmak istedim
01:58
and I saw that the computer was coming into our homes,
33
118160
4000
ve bilgisayarın evlerimize girmeye başladığını gördüm,
02:02
that it had to change in order to be with us in our homes.
34
122160
4000
evlerimizde olabilmesi için değişmesi gerektiğini.
02:06
And so I got myself a job and I was working for a consultancy,
35
126160
3000
Ve böylelikle kendime bir iş buldum ve
bir danışmanlık şirketinde çalışmaya başladım
02:10
and we would get in to these meetings,
36
130160
1000
ve o toplantılara giderdik
02:11
and these managers would come in,
37
131160
2000
ve bazı yöneticiler gelirdi
02:14
and they would say,
38
134160
2000
ve derlerdi ki,
02:16
"Well, what we're going to do here is really important, you know."
39
136160
2000
"Bakın, burada yapacağımız işler gerçekten önemli, biliyorsunuz."
02:19
And they would give the projects code names, you know,
40
139160
3000
Ve projelere kod isimler verirlerdi, bilirsiniz,
02:22
mostly from "Star Wars," actually: things like C3PO, Yoda, Luke.
41
142160
7000
genellikle Yıldız Savaşları'ndan, yani C3PO, Yoda, Luke gibi şeyler.
02:30
So, in anticipation, I would be this young designer
42
150160
3000
Yani beklenileceği gibi, ben genç bir tasarımcı olarak,
02:33
in the back of the room, and I would raise my hand,
43
153160
2000
odanın arkasında, elimi kaldırıp
02:35
and I would ask questions.
44
155160
2000
sorular sorardım.
02:37
I mean, in retrospect, probably stupid questions,
45
157160
2000
Yani geçmişe bakınca, muhtemelen aptalca sorular,
02:40
but things like, "What's this Caps Lock key for?"
46
160160
4000
yani "Bu Büyük Harf Kilidi tuşu ne için?" gibi şeyler
02:44
or "What's this Num Lock key for?" You know, that thing?
47
164160
4000
ya da "Bu Sayı Kilidi tuşu ne için?" "Yani, şu şey?"
02:49
"You know, do people really use it?
48
169160
1000
Yani insanlar bunu gerçekten kullanıyor mu?
02:50
Do they need it? Do they want it in their homes?"
49
170160
3000
İhtiyaçları var mı? Evlerinde istiyorlar mı?
02:53
(Laughter)
50
173160
3000
(Gülüşmeler)
02:56
What I realized then is, they didn't really want to change
51
176160
5000
Sonradan farkına vardım ki, değiştirmek istemiyorlardı
03:01
the legacy stuff; they didn't want to change the insides.
52
181160
3000
kalıcı şeyleri; özündekileri değiştirmek istemiyorlardı.
03:04
They were really looking for us, the designers, to create the skins,
53
184160
5000
Bizlerin, tasarımcıların, dış kılıfı yaratmasını istiyorlardı,
kutunun dışına biraz güzel bir şey koymak adına.
03:14
to put some pretty stuff outside of the box.
54
194160
3000
03:18
And I didn't want to be a colorist.
55
198160
2000
Ve ben renk sanatçısı olmak istemedim.
03:20
It wasn't what I wanted to do.
56
200160
2000
Bu yapmak istediğim şey değildi.
03:22
I didn't want to be a stylist in this way.
57
202160
2000
Bu şekilde bir stilist olmak istemedim.
03:24
And then I saw this quote:
58
204160
2000
Ve sonra şu alıntıyı gördüm:
03:26
"advertising is the price companies pay for being unoriginal."
59
206160
5000
"Reklam, şirketlerin orijinal olmadıkları için ödedikleri bedeldir."
03:31
(Laughter)
60
211160
2000
(Gülüşmeler)
03:34
So, I had to start on my own. So I moved to San Francisco,
61
214160
3000
Sonuçta kendi işimi kurmak zorundaydım. Böylece San Francisco'ya taşındım
03:37
and I started a little company, fuseproject.
62
217160
3000
ve Fuseproject adında küçük bir şirket kurdum.
03:41
And what I wanted to work on is important stuff.
63
221160
2000
Ve yapmak istediğim işler önemli şeylerdi.
03:43
And I wanted to really not just work on the skins,
64
223160
4000
Ve gerçekten sadece dış kılıf üzerinde çalışmak istemiyordum.
03:48
but I wanted to work on the entire human experience.
65
228160
3000
Komple insan deneyimi üzerinde çalışmak istiyordum.
03:51
And so the first projects were sort of humble,
66
231160
4000
Bu arada ilk projeler mütevaziydi
03:55
but they took technology and maybe made it into things
67
235160
5000
fakat teknolojiyi aldılar ve belki de bir şeyler hâline getirdiler,
04:00
that people would use in a new way,
68
240160
3000
insanların yeni bir şekilde kullanabildiği
04:03
and maybe finding some new functionality.
69
243160
1000
ve belki de yeni bir fonksiyonellik buldular.
04:04
This is a watch we made for Mini Cooper, the car company,
70
244160
4000
Bu saati, otomobil şirketi Mini Cooper için yaptık,
04:08
right when it launched,
71
248160
1000
piyasaya yeni çıktığı sıralardı
04:09
and it's the first watch that has a display
72
249160
3000
ve ilk defa olarak bu saatin ekranı
04:12
that switches from horizontal to vertical.
73
252160
2000
yataydan dikeye doğru değişebiliyor.
04:14
And that allows me to check my timer discretely, here,
74
254160
5000
Ve saate farklı açılardan bakmamı sağlıyor, şöyle,
04:19
without bending my elbow.
75
259160
1000
dirseğimi bükmeden.
04:20
And other projects, which were really about transformation,
76
260160
3000
Ve diğer projeler gerçekten dönüşüm ile ilgiliydi,
04:24
about matching the human need.
77
264160
3000
insanın ihtiyaçlarını karşılamakla ilgili.
04:27
This is a little piece of furniture for an Italian manufacturer,
78
267160
3000
Bu İtalyan bir üretici için küçük bir mobilya
04:30
and it ships completely flat,
79
270160
2000
ve tamamen düz olarak taşınıyor
04:32
and then it folds into a coffee table and a stool and whatnot.
80
272160
4000
ve sonra katlanıp orta sehpa hâline geliyor
ya da bir iskemle ve bunun gibi şeyler.
04:37
And something a little bit more experimental:
81
277160
1000
Ve biraz daha deneysel bir şey:
04:38
this is a light fixture for Swarovski,
82
278160
3000
Bu, Swarovski için bir aydınlatma donanımı
04:42
and what it does is, it changes shape.
83
282160
2000
ve yaptığı şey şekil değiştirmek.
04:44
So, it goes from a circle, to a round, to a square, to a figure eight.
84
284160
4000
Yani daireden yuvarlağa, kareye, sekiz şekline,
04:48
And just by drawing on a little computer tablet,
85
288160
3000
ve sadece küçük bir tablet bilgisayarında çizerek,
04:51
the entire light fixture adjusts to what shape you want.
86
291160
4000
bütün aydınlatma donanımı istediğin şekle giriyor.
04:56
And then finally, the leaf lamp for Herman Miller.
87
296160
2000
Ve en sonunda, Herman Miller için yaprak lamba.
04:58
This is a pretty involved process;
88
298160
2000
Bu oldukça kapsamlı bir süreç;
05:00
it took us about four and a half years.
89
300160
2000
dört buçuk sene sürdü.
05:02
But I really was looking for creating a unique experience of light,
90
302160
4000
Fakat ben eşsiz bir aydınlatma deneyimi yaratmak istiyordum,
05:07
a new experience of light.
91
307160
1000
yeni bir aydınlatma deneyimi.
05:08
So, we had to design both the light and the light bulb.
92
308160
5000
Sonuçta hem aydınlatmayı, hem de ampulü tasarlamamız gerekiyordu.
05:13
And that's a unique opportunity, I would say, in design.
93
313160
4000
Ve bunun tasarımda eşsiz bir imkân olduğunu söyleyebilirim.
05:17
And the new experience I was looking for
94
317160
2000
Ve istediğim yeni deneyim
05:19
is giving the choice for the user to go from
95
319160
3000
seçenekleri kullanıcıya vererek
05:22
a warm, sort of glowing kind of mood light,
96
322160
3000
sıcak, ışıldayan bir çeşit loş ışıktan,
05:25
all the way to a bright work light.
97
325160
3000
parlak çalışma lambasına kadar giden seçenekler.
05:28
So, the light bulb actually does that.
98
328160
2000
Aslında ampul bunu yapıyor.
05:31
It allows the person to switch,
99
331160
2000
Kişinin bu iki renk düzenini değiştirmesine
05:33
and to mix these two colorations.
100
333160
2000
ve karıştırmasına izin veriyor.
05:35
And it's done in a very simple way:
101
335160
3000
Ve bu çok basit bir şekilde yapılıyor:
05:38
one just touches the base of the light,
102
338160
2000
Kişi aydınlatmanın tabanına değiyor
05:41
and on one side, you can mix the brightness,
103
341160
2000
ve bir tarafta parlaklığı karıştırabilirsiniz
05:43
and on the other, the coloration of the light.
104
343160
3000
ve diğerinde ışığın rengini.
05:46
So, all of these projects have a humanistic sense to them,
105
346160
5000
Sonuçta bütün bu projeler insani bir anlayışa sahip
05:51
and I think as designers we need to really think
106
351160
2000
ve bence tasarımcı olarak gerçekten düşünmeliyiz,
05:53
about how we can create a different relationship
107
353160
4000
çalışmalarımız ve dünya arasında,
05:57
between our work and the world,
108
357160
2000
nasıl farklı bir ilişki yaratabiliriz diye,
06:00
whether it's for business,
109
360160
1000
06:01
or, as I'm going to show, on some civic-type projects.
110
361160
5000
iş için olsun
ya da birazdan göstereceğim gibi, birtakım kentsel projeler olsun.
06:06
Because I think everybody agrees that as designers we bring
111
366160
5000
Çünkü bence herkesin hemfikir olduğu gibi tasarımcılar olarak bizler
06:11
value to business, value to the users also,
112
371160
5000
işe değer katarız, kullanıcılara da
06:16
but I think it's the values that we put into these projects
113
376160
4000
fakat bence bu projelere kattığımız değerler
06:20
that ultimately create the greater value.
114
380160
3000
sonuç olarak daha büyük değerler yaratır.
06:24
And the values we bring
115
384160
1000
Ve getirdiğimiz bu değerler
06:25
can be about environmental issues,
116
385160
4000
çevresel problemler hakkında olabilir,
06:29
about sustainability, about lower power consumption.
117
389160
3000
sürdürülebilirlik hakkında, daha az enerji tüketimi hakkında.
06:32
You know, they can be about function and beauty;
118
392160
4000
Bilirsiniz, fonksiyon ve güzellik hakkında olabilir;
06:36
they can be about business strategy.
119
396160
1000
iş stratejisi hakkında olabilir.
06:37
But designers are really the glue
120
397160
2000
Fakat tasarımcılar gerçekten tutkaldır,
06:40
that brings these things together.
121
400160
2000
bütün bu şeyleri bir araya getirirler.
06:42
So Jawbone is a project that you're familiar with,
122
402160
5000
Sonuç olarak, Jawbone tanıdık olduğunuz bir proje
06:48
and it has a humanistic technology.
123
408160
3000
ve insancıl bir teknolojiye sahip.
06:51
It feels your skin. It rests on your skin,
124
411160
3000
Teninizi hissediyor; teninize dayanıyor
06:54
and it knows when it is you're talking.
125
414160
1000
ve ne zaman konuştuğunuzu biliyor.
06:55
And by knowing when it is you're talking,
126
415160
2000
Ve ne zaman konuştuğunuzu bilerek,
06:58
it gets rid of the other noises that it knows about,
127
418160
2000
bildiği diğer bütün sesleri yok ediyor,
07:00
which is the environmental noises.
128
420160
3000
yani çevresel gürültüleri.
07:03
But the other thing that is humanistic about Jawbone
129
423160
2000
Fakat Jawbone ile ilgili diğer insani şey,
07:05
is that we really decided to take out all the techie stuff,
130
425160
5000
gerçekten bütün teknolojik şeyleri çıkartmaya karar verdik
07:11
and all the nerdy stuff out of it,
131
431160
2000
ve bütün acayip şeyleri
07:13
and try to make it as beautiful as we can.
132
433160
2000
ve yapabildiğimiz kadar güzel yapmaya çalıştık.
07:15
I mean, think about it:
133
435160
1000
07:16
the care we take in selecting sunglasses, or jewelry,
134
436160
5000
Yani, düşünün bir kere:
Güneş gözlüğü ya da mücevher ya da aksesuar seçerken gösterilen özen,
07:23
or accessories is really important,
135
443160
4000
gerçekten önemli.
07:27
so if it isn't beautiful, it really doesn't belong on your face.
136
447160
3000
Yani eğer güzel değilse, gerçekten yüzünüze ait değildir.
07:31
And this is what we're pursuing here.
137
451160
3000
Ve burada buna ulaşmaya çalışıyorduk.
07:34
But how we work on Jawbone is really unique.
138
454160
3000
Fakat Jawbone üzerinde çalışma şeklimiz gerçekten benzersiz.
07:38
I want to point at something here, on the left.
139
458160
2000
Solda bir şeye işaret etmek istiyorum.
07:40
This is the board, this is one of the things that goes inside
140
460160
4000
Bu devre, bu içine giren şeylerden biri,
07:44
that makes this technology work.
141
464160
2000
bu teknolojinin çalışmasını sağlıyor.
07:46
But this is the design process:
142
466160
2000
Fakat işte bu tasarım süreci:
07:48
there's somebody changing the board,
143
468160
1000
Birisi devreleri değiştiriyor,
07:49
putting tracers on the board, changing the location of the ICs,
144
469160
4000
devrelerin üzerine izleyici koyuyor, tümleşik devrelerin yerini değiştiriyor,
07:53
as the designers on the other side are doing the work.
145
473160
3000
diğer tarafta tasarımcılar işlerini yaparken.
07:56
So, it's not about slapping skins, anymore, on a technology.
146
476160
4000
Sonuç olarak, bu artık teknoloji üzerine kılıf geçirmek değil.
08:00
It's really about designing from the inside out.
147
480160
2000
Gerçekten de içini ve dışını tasarımlamakla ilgili.
08:02
And then, on the other side of the room,
148
482160
2000
Ve odanın diğer tarafında,
08:05
the designers are making small adjustments,
149
485160
1000
tasarımcılar küçük değişiklikler yapıyor,
08:06
sketching, drawing by hand, putting it in the computer.
150
486160
5000
taslak çizim, elle çizim, bilgisayara aktarma
08:11
And it's what I call being design driven.
151
491160
4000
ve işte ben buna tasarım odaklı diyorum.
08:15
You know, there is some push and pull,
152
495160
1000
Yani, biraz itme ve çekme var
08:17
but design is really helping define
153
497160
2000
fakat yine de tasarım gerçekten bunu tanımlamaya yardımcı oluyor,
08:19
the whole experience from the inside out.
154
499160
3000
tüm deneyimi her şeyiyle.
08:23
And then, of course, design is never done.
155
503160
2000
Ve tabii ki tasarım hiçbir zaman bitmez.
08:25
And this is -- the other new way that is unique
156
505160
4000
Ve bir diğer eşsiz olan yeni olay da bu,
08:29
in how we work is, because it's never done,
157
509160
2000
nasıl çalıştığımız, çünkü hiçbir zaman bitmiyor,
08:31
you have to do all this other stuff.
158
511160
2000
bütün diğer şeyleri de yapmamız gerekiyor.
08:33
The packaging, and the website, and you need to continue
159
513160
3000
Paketleme ve web sitesi ve devam etmeniz gerekir,
08:36
to really touch the user, in many ways.
160
516160
3000
kullanıcıya gerçekten pek çok açıdan ulaşmak için.
08:40
But how do you retain somebody, when it's never done?
161
520160
4000
Peki hiçbir zaman bitmezse kişiyi nasıl elde tutabilirsiniz?
08:44
And Hosain Rahman, the CEO of Aliph Jawbone,
162
524160
6000
Ve Aliph Jawbone'nun genel müdürü Hosain Rahman,
08:51
you know, really understands that you need a different structure.
163
531160
3000
yani gerçekten de farklı bir yapıya ihtiyaç duyduğunuzu anlıyor.
08:54
So, in a way, the different structure is that we're partners,
164
534160
3000
Yani bir anlamda, farklı yapı demek biz ortağız demek,
08:58
it's a partnership. We can continue to work
165
538160
5000
bu bir ortaklık. Çalışmaya devam edebiliriz
09:03
and dedicate ourselves to this project,
166
543160
2000
ve kendimizi bu projeye adayabiliriz
09:06
and then we also share in the rewards.
167
546160
2000
ve sonra da ödülleri paylaşabiliriz.
09:08
And here's another project, another partnership-type approach.
168
548160
5000
Ve şimdi de başka bir proje, diğer bir ortaklık-tipi yaklaşım.
09:13
This is called Y Water,
169
553160
2000
Buna Y Su diyoruz
09:15
and it's this guy from Los Angeles, Thomas Arndt,
170
555160
3000
ve bu adam Los Angeles'dan, Thomas Arndt,
09:19
Austrian originally, who came to us,
171
559160
2000
aslen Avusturyalı, bize geldi
09:21
and all he wanted to do was to create a healthy drink,
172
561160
4000
ve tek yapmak istediği sağlıklı bir içecek yaratmaktı
09:25
or an organic drink for his kids,
173
565160
3000
ya da çocukları için organik bir içecek,
09:28
to replace the high-sugar-content sodas
174
568160
3000
yüksek şeker içerikli gazlı içeceklerin yerine geçecek,
09:32
that he's trying to get them away from.
175
572160
2000
çocuklarının içmesini istemediği.
09:34
So, we worked on this bottle,
176
574160
2000
Böylece bu şişe üzerinde çalıştık
09:37
and it's completely symmetrical in every dimension.
177
577160
2000
ve her yönden tamamen simetrik.
09:39
And this allows the bottle to turn into a game.
178
579160
6000
Ve bu da şişeyi bir oyun hâline getiriyor.
09:46
The bottles connect together,
179
586160
1000
Şişeler birbirine bağlanıyor
09:47
and you can create different shapes, different forms.
180
587160
4000
ve değişik şekiller, farklı formlar yaratabilirsiniz.
09:51
(Laughter)
181
591160
1000
(Gülüşmeler)
09:52
(Applause)
182
592160
2000
(Alkış)
09:54
Thank you.
183
594160
1000
Teşekkür ederim.
09:55
(Applause)
184
595160
1000
(Alkış)
09:57
And then while we were doing this,
185
597160
1000
Ve sonra bunu yaptığımız sırada,
09:58
the shape of the bottle upside down reminded us of a Y,
186
598160
4000
şişenin şekli yukarıdan aşağıya bize Y'yi anımsattı
10:02
and then we thought, well these words, "why" and "why not,"
187
602160
5000
ve düşündük, yani bu kelimeler, "neden" ve "neden değil",
10:07
are probably the most important words that kids ask.
188
607160
2000
muhtemelen çocukların kullandığı en önemli iki kelime.
10:10
So we called it Y Water. And so this is
189
610160
3000
Sonuçta buna Y Su adını verdik.
Ve bu her şeyin aynı odada bir araya geldiği diğer bir durum:
10:13
another place where it all comes together in the same room:
190
613160
3000
10:16
the three-dimensional design, the ideas, the branding,
191
616160
6000
Üç boyutlu tasarım, fikirler, markalaşma,
10:22
it all becomes deeply connected.
192
622160
2000
her şey derinden bağlı bir hâle geliyor.
10:25
And then the other thing about this project is,
193
625160
2000
Ve bu proje ile ilgili diğer bir şey de
10:27
we bring intellectual property,
194
627160
4000
fikri mülkiyet getiriyoruz,
10:31
we bring a marketing approach,
195
631160
2000
pazarlama yaklaşımını getiriyoruz,
10:33
we bring all this stuff, but I think, at the end of the day,
196
633160
2000
bütün bu şeyleri bir araya getiriyoruz fakat bence sonuçta
10:35
what we bring is these values,
197
635160
2000
getirdiğimiz şey bu değerler
10:37
and these values create a soul for the companies we work with.
198
637160
3000
ve bu değerler çalıştığımız şirketlerin ruhunu yaratıyor.
10:41
And it's especially rewarding when your design work
199
641160
1000
Ve bu özellikle ödüllendirici, tasarımınız
10:42
becomes a creative endeavor,
200
642160
2000
yaratıcı bir çalışmaya dönüşünce,
10:45
when others can be creative and do more with it.
201
645160
2000
diğerleri yaratıcı olup daha fazlasını yapabilince.
10:47
Here's another project,
202
647160
1000
İşte bir diğer proje,
10:48
which I think really emulates that.
203
648160
3000
bence gerçekten bunu yansıtıyor.
10:51
This is the One Laptop per Child, the $100 laptop.
204
651160
5000
Bu, her çocuk için bir dizüstü bilgisayar,
100 dolarlık dizüstü bilgisayar.
10:58
This picture is incredible.
205
658160
1000
Bu fotoğraf inanılmaz.
10:59
In Nigeria, people carry their most precious belongings on their heads.
206
659160
5000
Nijerya'da insanlar en değerli eşyalarını başları üzerinde taşırlar.
11:05
This girl is going to school with a laptop on her head.
207
665160
2000
Bu kız başında dizüstü bilgisayarla okula gidiyor.
11:07
I mean, to me, it just means so much.
208
667160
2000
Yani, bu benim için çok anlamlı.
11:11
But when Nicholas Negroponte --
209
671160
2000
Fakat, Nicholas Negroponte --
11:13
and he has spoken about this project a lot,
210
673160
2000
ki bu proje üzerinde çok konuştu,
11:15
he's the founder of OLPC -- came to us
211
675160
5000
OLPC'nin kurucusudur -- bize geldiğinde,
11:20
about two and a half years ago,
212
680160
3000
yaklaşık iki buçuk sene önce,
11:24
there were some clear ideas.
213
684160
2000
bazı net fikirler vardı.
11:26
He wanted to bring education and he wanted to bring technology,
214
686160
3000
Eğitim götürmek istiyordu ve teknoloji götürmek istiyordu
11:30
and those are pillars of his life,
215
690160
1000
ve bunlar hayatının temelleriydi
11:31
but also pillars of the mission of One Laptop per Child.
216
691160
4000
fakat her çocuğa bir dizüstü bilgisayar misyonunun da temelleriydi.
11:37
But the third pillar that he talked about was design.
217
697160
4000
Ancak bahsettiği üçüncü temel de tasarımdı.
11:41
And at the time, I wasn't really working on computers.
218
701160
4000
Ve o sırada gerçekten de bilgisayarlar üzerinde çalışmıyordum.
11:45
I didn't really want to, from the previous adventure.
219
705160
2000
Önceki tecrübemden dolayı, gerçekten de istemiyordum.
11:47
But what he said was really significant,
220
707160
2000
Fakat söylediği şey gerçekten önemliydi,
11:50
is that design was going to be why the kids
221
710160
2000
çocukların tasarım yüzünden
11:52
were going to love this product,
222
712160
2000
bu ürünü sevecekleri.
11:54
how we were going to make it low cost, robust.
223
714160
2000
Nasıl düşük maliyetli, sağlam yapacaktık,
11:56
And plus, he said he was going to get rid of the Caps Lock key --
224
716160
6000
artı, Büyük Harf Kilidi tuşundan kurtulacağını söyledi --
12:03
(Laughter) --
225
723160
2000
(Gülüşmeler)
12:05
and the Num Lock key, too.
226
725160
1000
-- ve Sayı Kilidi tuşundan da.
12:07
So, I was convinced. We designed it to be iconic,
227
727160
4000
Sonuçta ikna oldum. İkon olarak tasarladık,
12:11
to look different. To look like it's for a kid, but not like a toy.
228
731160
5000
farklı görünecek, bir çocuğa ait olduğu belli olacak
fakat oyuncak gibi olmayacak.
12:17
And then the integration of
229
737160
2000
Ve sonra entegrasyonu
12:19
all these great technologies, which you've heard about,
230
739160
3000
o duyduğunuz harika teknolojilerin,
12:22
the Wi-Fi antennas that allow the kids to connect;
231
742160
3000
çocukların bağlanmasını sağlayacak kablosuz ağ antenleri;
12:25
the screen, which you can read in sunlight;
232
745160
3000
güneş ışığında okunabilecek ekran;
12:29
the keyboard, which is made out of rubber,
233
749160
2000
lastikten yapılan klavye
12:31
and it's protected from the environment.
234
751160
2000
ve çevreye karşı korumalı.
12:33
You know, all these great technologies really happened
235
753160
3000
Yani, bütün bu harika teknolojiler cidden gerçekleşti,
12:36
because of the passion and
236
756160
4000
tutku sayesinde ve
12:40
the OLPC people and the engineers.
237
760160
3000
de OLPC çalışanları ve mühendisleri.
12:43
They fought the suppliers,
238
763160
2000
Tedarikçilerle mücadele ettiler,
12:45
they fought the manufacturers.
239
765160
4000
imalatçılarla mücadele ettiler.
12:49
I mean, they fought like animals
240
769160
3000
Yani demek istediğim hayvanlar gibi mücadele ettiler,
12:53
for this to remain they way it is.
241
773160
2000
olduğu gibi kalması için.
12:55
And in a way, it is that will that makes projects like this one --
242
775160
5000
Ve o istek, bir anlamda projeleri bu proje gibi yapan şey,
13:02
allows the process
243
782160
1000
süreç esnasında
13:03
from not destroying the original idea.
244
783160
2000
orijinal fikrin bozulmamasını sağlar.
13:06
And I think this is something really important.
245
786160
2000
Ve bence bu gerçekten önemli bir şey.
13:08
So, now you get these pictures --
246
788160
3000
Sonuçta şimdi bu fotoğrafları alıyoruz --
13:11
you get up in the morning, and you see the kids in Nigeria
247
791160
3000
sabah kalkıyorsunuz ve Nijerya'daki bu çocukları görüyorsunuz
13:14
and you see them in Uruguay
248
794160
1000
ve Uruguay'dakileri görüyorsunuz
13:16
with their computers, and in Mongolia.
249
796160
4000
bilgisayarlarıyla ve Moğolistan'dakileri.
13:20
And we went away from obviously the beige.
250
800160
3000
Ve göründüğü üzere bejden uzaklaştık --
13:23
I mean it's colorful, it's fun.
251
803160
1000
Yani rengarenk, eğlenceli.
13:24
In fact, you can see each logo is a little bit different.
252
804160
4000
Aslında, her logonun biraz farklı olduğunu görebilirsiniz.
13:29
It's because we were able
253
809160
2000
Nedeni
13:31
to run, during the manufacturing process,
254
811160
5000
imalat sırasında
13:37
20 colors for the X and the O,
255
817160
1000
X ve O için yirmi renk çıkarabilmemiz,
13:38
which is the name of the computer,
256
818160
2000
bu zaten bilgisayarın ismi
13:41
and by mixing them on the manufacturing floor,
257
821160
3000
ve bunları imalat alanında karıştırarak,
13:44
you get 20 times 20: you get
258
824160
3000
yirmi çarpı yirmi:
400 farklı seçenek elde ediyorsunuz.
13:48
400 different options there.
259
828160
2000
13:50
So, the lessons from seeing the kids
260
830160
2000
Sonuçta gelişmekte olan ülkelerde
13:52
using them in the developing world are incredible.
261
832160
2000
çocukları onu kullanırken görmenin getirisi inanılmaz.
13:54
But this is my nephew, Anthony, in Switzerland,
262
834160
3000
Ancak, bu benim İsviçre'deki yeğenim Anthony
13:58
and he had the laptop for an afternoon,
263
838160
2000
ve bir öğleden sonrayı bilgisayarla geçirdi
14:00
and I had to take it back. It was hard.
264
840160
2000
ve geri almak zorundaydım. Çok zordu.
14:03
(Laughter)
265
843160
1000
(Gülüşmeler)
14:04
And it was a prototype. And a month and a half later,
266
844160
4000
Ve bir prototipti. Ve bir buçuk ay sonra,
14:08
I come back to Switzerland,
267
848160
1000
İsviçre'ye geri gittim
14:09
and there he is playing with his own version.
268
849160
4000
ve burada kendi versiyonuyla oynuyor.
(Gülüşmeler)
14:15
(Laughter)
269
855160
1000
14:16
Like paper, paper and cardboard.
270
856160
2000
Kâğıttan, kâğıt ve mukavva.
14:21
So, I'm going to finish with one last project,
271
861160
5000
Evet, son bir projeyle bitireceğim
14:26
and this is a little bit more of adult play.
272
866160
2000
ve bu biraz daha yetişkin eğlencesi.
14:29
(Laughter)
273
869160
1000
(Gülüşmeler)
14:30
Some of you might have heard about the New York City condom.
274
870160
3000
Belki bazılarınız New York şehri kondomunu duymuştur.
14:34
It's actually just launched, actually launched on Valentine's Day,
275
874160
5000
Aslında daha yeni piyasaya çıktı, Sevgililer Günü'nde,
14:39
February 14, about 10 days ago.
276
879160
2000
14 Şubat, yaklaşık on gün önce.
14:42
So, the Department of Health in New York came to us,
277
882160
4000
Şöyle ki, New York Sağlık Departmanı bize geldi
14:46
and they needed a way to distribute
278
886160
5000
ve bunun dağtımı için bir yola ihtiyaçları vardı,
14:51
36 million condoms for free to the citizens of New York.
279
891160
5000
New York sakinlerine 36 milyon bedava kondom.
14:56
So a pretty big endeavor, and we worked on the dispensers.
280
896160
5000
Yani oldukça büyük bir iş ve dağıtım kutuları üzerinde çalıştık;
15:01
These are the dispensers. There's this friendly shape.
281
901160
3000
bunlar dağıtım kutuları. Canayakın görünüşlü.
15:04
It's a little bit like designing a fire hydrant,
282
904160
4000
Biraz yangın musluğu tasarlamak gibi bir şey
15:09
and it has to be easily serviceable:
283
909160
3000
ve kolayca hizmet edebilir olmalı:
15:14
you have to know where it is and what it does.
284
914160
3000
Nerede olduğunu ve ne yaptığını bilmeniz lazım.
15:17
And we also designed the condoms themselves.
285
917160
4000
Ve kondomları da kendimiz tasarladık.
15:22
And I was just in New York at the launch,
286
922160
2000
Ve henüz New York'ta açılıştaydım
15:24
and I went to see all these places where they're installed:
287
924160
3000
ve konulduğu bütün yerleri ziyaret ettim.
15:27
this is at a Puerto Rican little mom-and-pop store;
288
927160
5000
Bu Porto Rikolu küçük bir bakkalda,
15:32
at a bar in Christopher Street; at a pool hall.
289
932160
3000
Christopher Caddesi'nde bir barda, bir bilardo salonunda.
15:36
I mean, they're being installed in homeless clinics -- everywhere.
290
936160
3000
Yani her yerdeki evsizlerin bakımevlerine konuluyor.
15:39
Of course, clubs and discos, too.
291
939160
2000
Tabii ki kulüplere ve diskolara da.
15:43
And here's the public service announcement for this project.
292
943160
2000
Ve işte bu proje için halka yapılan duyuru.
15:45
(Music)
293
945160
14000
(Müzik)
16:00
(Laughter)
294
960160
1000
(Gülüşmeler)
16:01
Get some.
295
961160
2000
Haydi alın.
16:03
(Applause)
296
963160
6000
(Alkış)
16:09
So, this is really where design
297
969160
4000
Yani bu gerçekten de dizaynın
16:13
is able to create a conversation.
298
973160
1000
sohbet başlatabileceği bir durum.
16:14
I was in these venues, and people were,
299
974160
2000
Toplantılara katılıyordum ve insanlar
16:17
you know, really into getting them. They were excited.
300
977160
3000
almak için oldukça hevesliydi yani. Heyecanlıydılar.
16:20
It was breaking the ice,
301
980160
4000
Aradaki buzları çözüyordu,
16:25
it was getting over a stigma,
302
985160
2000
bir tabunun üstesinden geliyordu
16:27
and I think that's also what design can do.
303
987160
2000
ve bence bu da tasarımın yapabileceği bir şey.
16:31
So, I was going to
304
991160
1000
Aslında
16:32
throw some condoms in the room and whatnot,
305
992160
4000
burada biraz kondom atacaktım yani,
16:36
but I'm not sure it's the etiquette here.
306
996160
4000
fakat buradaki adaba uygun mudur bilmiyorum.
16:40
(Laughter)
307
1000160
1000
(Gülüşmeler)
16:41
Yeah? All right, all right. I have only a few.
308
1001160
2000
Evet, tamam, tamam. Sadece birkaç tane var.
16:43
(Laughter)
309
1003160
2000
(Gülüşmeler)
16:46
(Applause)
310
1006160
3000
(Alkış)
16:49
So, I have more, you can always ask me for some more later.
311
1009160
6000
Bu arada bende daha var, daha sonra almak isterseniz her zaman sorabilirsiniz.
16:56
(Laughter)
312
1016160
1000
(Gülüşmeler)
16:57
And if anybody asks why you're carrying a condom,
313
1017160
4000
Eğer birisi neden kondom taşıdığınızı sorarsa,
17:01
you can just say you like the design.
314
1021160
1000
sadece tasarımını sevdim diyebilirsiniz.
17:02
(Laughter)
315
1022160
3000
(Gülüşmeler)
17:06
So, I'll finish with just one thought:
316
1026160
2000
Pekâlâ, sadece bir fikirle bitireceğim:
17:08
if we all work together on creating value,
317
1028160
4000
Eğer hep birlikte bir değer yaratmak için çalışırsak
17:12
but if we really keep in mind the values of the work that we do,
318
1032160
4000
fakat yaptığımız işin değerini gerçekten de hep aklımızda tutarsak,
17:16
I think we can change the work that we do.
319
1036160
5000
bence yaptığımız işi değiştirebiliriz.
17:22
We can change these values, can change the companies we work with,
320
1042160
3000
Değerleri değiştirebiliriz, çalıştığımız şirketleri değiştirebiliriz
17:25
and eventually, together, maybe we can change the world.
321
1045160
4000
ve sonunda, hep beraber, belki dünyayı değiştirebiliriz.
17:30
So, thank you.
322
1050160
1000
Evet, teşekkür ederim.
17:31
(Applause)
323
1051160
7000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7