The refugee crisis is a test of our character | David Miliband

109,700 views ・ 2017-06-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gunperi Sisman Gözden geçirme: Meric Aydonat
00:12
I'm going to speak to you about the global refugee crisis
0
12380
3776
Sizinle küresel mülteci krizi hakkında konuşacağım
00:16
and my aim is to show you that this crisis
1
16180
3816
ve amacım size bu krizin
00:20
is manageable, not unsolvable,
2
20020
2600
çözümlenemez değil, yönetilebilir olduğunu
00:23
but also show you that this is as much about us and who we are
3
23780
5296
ve size bu konunun ön saflardaki mülteciler kadar
00:29
as it is a trial of the refugees on the front line.
4
29100
3240
bizler ve kim olduğumuz hakkında da bir dava olduğunu anlatacağım.
00:33
For me, this is not just a professional obligation,
5
33140
2816
Bu konu benim için, sadece mültecilere destek olan bir STÖ
00:35
because I run an NGO supporting refugees and displaced people around the world.
6
35980
4936
yönetmemden kaynaklı bir profesyönel yükümlülük değil.
00:40
It's personal.
7
40940
1200
Bu konu kişisel.
00:43
I love this picture.
8
43140
1800
Bu resmi çok seviyorum.
00:45
That really handsome guy on the right,
9
45740
2096
Sağdaki o çok yakışıklı adam,
00:47
that's not me.
10
47860
1200
o ben değilim.
00:49
That's my dad, Ralph, in London, in 1940
11
49580
3576
O benim babam Ralph, 1940'ta Londra'da
00:53
with his father Samuel.
12
53180
1800
babası Samuel ile birlikteyken.
00:55
They were Jewish refugees from Belgium.
13
55740
2496
Belçika'dan gelen Yahudi mültecilerdiler.
00:58
They fled the day the Nazis invaded.
14
58260
3320
Naziler işgâle başladıkları gün kaçmışlardı.
01:02
And I love this picture, too.
15
62420
1434
Bu resmi de çok seviyorum.
01:04
It's a group of refugee children
16
64460
2160
Bir grup mülteci çocuğun
01:07
arriving in England in 1946 from Poland.
17
67300
2680
Polonya'dan İngiltere'ye 1946'da varışları.
01:10
And in the middle is my mother, Marion.
18
70820
3080
Ortadaki benim annem, Marion.
01:14
She was sent to start a new life
19
74460
3016
12 yaşında, yeni bir hayata,
01:17
in a new country
20
77500
1496
yeni bir ülkede
01:19
on her own
21
79020
1256
tek başına
01:20
at the age of 12.
22
80300
1440
başlaması için gönderilmiş.
01:22
I know this:
23
82740
1616
Şunu biliyorum:
01:24
if Britain had not admitted refugees
24
84380
3256
Eğer İngiltere 1940'larda
01:27
in the 1940s,
25
87660
1200
mültecileri kabul etmeseydi,
01:29
I certainly would not be here today.
26
89620
3080
kesinlikle bugün burada olamayacaktım.
01:34
Yet 70 years on, the wheel has come full circle.
27
94060
4120
Fakat bundan 70 yıl sonra, tarih yine tekerrür ediyor.
01:38
The sound is of walls being built,
28
98660
3016
Duvarların örülüşünün sesini,
01:41
vengeful political rhetoric,
29
101700
2496
kin dolu siyasi konuşmaları,
01:44
humanitarian values and principles on fire
30
104220
3680
insani değerlerin ve prensiplerin yakılışını,
01:48
in the very countries that 70 years ago said never again
31
108580
3896
bundan daha 70 yıl önce savaş mağdurlarının
01:52
to statelessness and hopelessness for the victims of war.
32
112500
4640
ülkesizliğine ve umutsuzluğuna çare olan ülkelerde gözlemliyoruz.
01:58
Last year, every minute,
33
118420
2680
Geçen yıl, her dakikada 24 insan daha
02:02
24 more people were displaced from their homes
34
122140
3336
savaş, şiddet veya zulüm yüzünden
02:05
by conflict, violence and persecution:
35
125500
2520
evinden olmuştu:
02:08
another chemical weapon attack in Syria,
36
128980
2696
Suriye'de bir yeni kimyasal silah kullanıldığı için,
02:11
the Taliban on the rampage in Afghanistan,
37
131700
3456
Afganistan'da Taliban'ın saldırıları yüzünden,
02:15
girls driven from their school in northeast Nigeria by Boko Haram.
38
135180
5279
Kuzeydoğu Nijerya'da kızların okullardan Boko Haram tarafından
kaçırıldıkları için.
02:21
These are not people moving to another country
39
141620
3496
Bu insanlar yeni bir ülkeye daha iyi bir hayat kurmak
02:25
to get a better life.
40
145140
1240
için taşınmıyorlar.
02:27
They're fleeing for their lives.
41
147100
1680
Hayatlarını kurtarmak için kaçıyorlar.
02:30
It's a real tragedy
42
150900
1200
Dünyadaki en ünlü mültecinin bugün
02:33
that the world's most famous refugee can't come to speak to you here today.
43
153340
5160
size konuşamıyor oluşu büyük bir trajedidir.
02:39
Many of you will know this picture.
44
159060
1720
Bu resmi birçoğunuz biliyorsunuzdur.
02:41
It shows the lifeless body
45
161620
2616
Bu resim 2015'te Akdeniz'de ölen
02:44
of five-year-old Alan Kurdi,
46
164260
2096
beş yaşındaki Alan Kurdi'nin
02:46
a Syrian refugee who died in the Mediterranean in 2015.
47
166380
4456
cansız bedenini gösteriyor.
02:50
He died alongside 3,700 others trying to get to Europe.
48
170860
4400
O, Avrupa'ya varmaya çalışan 3.700 diğer mülteciyle birlikte öldü.
02:56
The next year, 2016,
49
176260
1560
Bir sonraki yıl, 2016'da
02:58
5,000 people died.
50
178540
2360
5.000 kişi öldü.
03:02
It's too late for them,
51
182660
1200
Onlar için artık çok geç,
03:05
but it's not too late for millions of others.
52
185060
2736
ama milyonlarca diğerleri için henüz geç değil.
03:07
It's not too late for people like Frederick.
53
187820
2048
Frederick gibi insanlar için geç değil.
03:10
I met him in the Nyarugusu refugee camp in Tanzania.
54
190460
3496
Onunla Nyarugusu mülteci kampında tanıştım.
03:13
He's from Burundi.
55
193980
1200
Kendisi Burundi'den.
03:15
He wanted to know where could he complete his studies.
56
195540
2576
Eğitimini nerede tamamlayabileceğini öğrenmek istiyordu.
03:18
He'd done 11 years of schooling. He wanted a 12th year.
57
198140
3096
11 yıllık eğitimini tamamlamış, 12. sınıfı okumak istiyordu.
03:21
He said to me, "I pray that my days do not end here
58
201260
4616
Bana dedi ki: ''Dua ederim ki günlerim
03:25
in this refugee camp."
59
205900
1200
bu mülteci kampında son bulmaz.''
03:28
And it's not too late for Halud.
60
208020
2280
Halud için de çok geç değil.
03:31
Her parents were Palestinian refugees
61
211300
2696
Ebeveynleri Şam dışında yaşayan
03:34
living in the Yarmouk refugee camp outside Damascus.
62
214020
2800
Filistinli mültecilerdi.
03:37
She was born to refugee parents,
63
217300
1526
Mülteci bir aileye doğmuş
03:38
and now she's a refugee herself in Lebanon.
64
218860
2760
ve şimdi kendisi de Lübnan'da bir mülteci olarak yaşamakta.
03:42
She's working for the International Rescue Committee to help other refugees,
65
222340
3640
O, şu anda International Rescue Committee'de diğer mültecilere
yardımcı olmak için çalışıyor,
03:46
but she has no certainty at all
66
226660
2976
fakat gelecek için, nerede ve nasıl olacağı
03:49
about her future,
67
229660
2136
03:51
where it is or what it holds.
68
231820
1680
hakkında bir güvencesi yok.
03:54
This talk is about Frederick, about Halud
69
234220
3896
Bu konuşma Frederick ve Halud
03:58
and about millions like them:
70
238140
1400
ve onlar gibi olan milyonlar hakkında:
04:00
why they're displaced,
71
240140
1936
neden yerlerinden oluyorlar, nasıl hayatta kalıyorlar,
04:02
how they survive, what help they need and what our responsibilities are.
72
242100
4440
neye ihtiyaçları var ve bizlere düşen sorumluluklar nedir.
04:07
I truly believe this,
73
247420
1640
Şuna gerçekten inanıyorum ki,
04:10
that the biggest question in the 21st century
74
250260
2560
21. yüzyılın en büyük sorusu
04:13
concerns our duty to strangers.
75
253580
3040
başkalarına olan sorumluluğumuzla ilgilidir.
04:17
The future "you" is about your duties
76
257140
3256
Gelecek ''sen,'' başkalarına
04:20
to strangers.
77
260420
1200
olan sorumluluklarımız hakkındadır.
04:22
You know better than anyone,
78
262260
1376
Herkesten daha iyi bilirsiniz
04:23
the world is more connected than ever before,
79
263660
3800
dünya hiç olmadığı kadar bağlantılı,
04:28
yet the great danger
80
268339
1897
fakat en tehlikeli olan
04:30
is that we're consumed by our divisions.
81
270260
2519
farklılıklarımıza kafamızı takmış durumda oluşumuz.
04:33
And there is no better test of that
82
273820
2256
Ve bunu gösteren en iyi örnek ise
04:36
than how we treat refugees.
83
276100
1960
mültecilere nasıl davrandığımızdır.
04:38
Here are the facts: 65 million people
84
278660
2936
İşte size gerçekler: 65 milyon insan
04:41
displaced from their homes by violence and persecution last year.
85
281620
3216
geçtiğimiz yıl evinden şiddet ve zulüm gördükleri için ayrıldı.
04:44
If it was a country,
86
284860
1736
Eğer bu bir ülke olsaydı,
04:46
that would be the 21st largest country in the world.
87
286620
3280
bu nüfusla dünyanın 21. en büyük ülkesi olurdu.
04:50
Most of those people, about 40 million, stay within their own home country,
88
290700
4896
Bu insanların birçoğu, yaklaşık 40 milyonu kendi ülkelerinde kalıyorlar,
04:55
but 25 million are refugees.
89
295620
1576
ama 25 milyonu mülteci oluyor.
04:57
That means they cross a border into a neighboring state.
90
297220
3000
Bu da komşu bir ülkenin sınırını geçtikleri anlamına geliyor.
05:00
Most of them are living in poor countries,
91
300940
4016
Birçoğu fakir ülkelerde yaşıyorlar
05:04
relatively poor or lower-middle-income countries, like Lebanon,
92
304980
3016
fakir veya orta-düzey gelirli Lübnan gibi ülkelerde,
05:08
where Halud is living.
93
308020
1280
Halud'un yaşadığı gibi.
05:10
In Lebanon, one in four people is a refugee,
94
310700
3960
Lübnan'da, her dört kişiden biri mültecidir,
05:15
a quarter of the whole population.
95
315380
3256
yani tüm nüfusun dörtte biri kadar.
05:18
And refugees stay for a long time.
96
318660
2096
Ve mülteciler uzun zaman kalıyorlar.
05:20
The average length of displacement
97
320780
2096
Ortalama evsiz kalışları
05:22
is 10 years.
98
322900
1200
10 yıl.
05:25
I went to what was the world's largest refugee camp, in eastern Kenya.
99
325140
4360
Dünya'daki en büyük mülteci kampına, doğu Kenya'daki
05:29
It's called Dadaab.
100
329900
1216
Dadaab'a gittim.
05:31
It was built in 1991-92
101
331140
2136
1991-1992'de
05:33
as a "temporary camp" for Somalis fleeing the civil war.
102
333300
3920
sivil savaştan kaçan Somalililer için, ''geçici bir kamp'' olarak kurulmuştu.
05:37
I met Silo.
103
337740
1200
Silo ile tanıştım.
05:39
And naïvely I said to Silo,
104
339540
2816
Toy bir şekilde Silo'ya şunu sordum:
05:42
"Do you think you'll ever go home to Somalia?"
105
342380
2200
''Sence evine, Somali'ye geri dönebilecek misin?''
05:45
And she said, "What do you mean, go home?
106
345700
1960
O da dedi ki: ''Eve gitmek, ne demek?
05:48
I was born here."
107
348140
1200
Ben burada doğdum.''
05:50
And then when I asked the camp management
108
350540
2096
Sonra kamp yönetimine kamptaki 330.000 insandan
05:52
how many of the 330,000 people in that camp were born there,
109
352660
4056
kaçının kampta doğduğunu sorduğumda,
05:56
they gave me the answer:
110
356740
1200
bana şu cevabı verdiler:
05:58
100,000.
111
358980
1520
100.000.
06:01
That's what long-term displacement means.
112
361660
2400
Bu uzun süreli göçmenliğin anlamı.
06:05
Now, the causes of this are deep:
113
365260
2456
Bunun nedenleri derin:
06:07
weak states that can't support their own people,
114
367740
2239
zayıf devletler, kendi halklarını destekleyemiyor
06:10
an international political system
115
370660
2416
ve uluslarası politik sistem
06:13
weaker than at any time since 1945
116
373100
2280
1945'ten bu yana olduğu en zayıf halde
06:16
and differences over theology, governance, engagement with the outside world
117
376140
4096
ve Müslüman ülkeler arasında teolojik, yönetim farklılıkları
06:20
in significant parts of the Muslim world.
118
380260
2160
ve dış dünyayla ilişkilerinde farklılıklar var.
06:24
Now, those are long-term, generational challenges.
119
384500
3176
Bunlar uzun vadeli kuşaksal sorunlar.
06:27
That's why I say that this refugee crisis is a trend and not a blip.
120
387700
3480
Bu yüzden mülteci krizinin bir eğri olduğunu,
tek bir nokta olmadığını söylüyorum.
06:32
And it's complex, and when you have big, large, long-term, complex problems,
121
392180
4536
Ve karmaşık, büyük, geniş, uzun vadeli sorunlarınız olduğunda,
06:36
people think nothing can be done.
122
396740
1880
yapılabilecek hiçbirşey olmadığını düşünüyorlar.
06:39
When Pope Francis went to Lampedusa,
123
399940
2120
Papa Francis İtalya kıyısı Lampedusa'ya
06:43
off the coast of Italy, in 2014,
124
403180
1576
2014 yılında gittiğinde,
06:44
he accused all of us and the global population
125
404780
3296
hepimizi ve küresel nüfusu ''küresel duyarsızlıkla''
06:48
of what he called "the globalization of indifference."
126
408100
3440
suçlamıştı.
06:52
It's a haunting phrase.
127
412580
1216
Bu ağır bir itham.
06:53
It means that our hearts have turned to stone.
128
413820
3440
Kalplerimizin taş kesildiği anlamına geliyor.
06:58
Now, I don't know, you tell me.
129
418380
1816
Ben bilmiyorum, bunu siz bana anlatın.
07:00
Are you allowed to argue with the Pope, even at a TED conference?
130
420220
3880
Papa'yla tartışmak, hele TED gibi bir yerde uygun olur mu?
07:04
But I think it's not right.
131
424700
1416
Ama bence bu doğru değil.
07:06
I think people do want to make a difference,
132
426140
2096
Bence insanlar bir farklılık yapmak istiyor,
07:08
but they just don't know whether there are any solutions to this crisis.
133
428260
3696
ama sadece bu krize bir çözüm olup olmadığını bilmiyorlar.
07:11
And what I want to tell you today
134
431980
1816
Bugün size söylemek istediğim,
07:13
is that though the problems are real, the solutions are real, too.
135
433820
3108
sorunlarımız ne kadar gerçekse,
çözümlerimizin de o kadar gerçek olduğudur.
07:17
Solution one:
136
437620
1336
Birinci çözüm:
07:18
these refugees need to get into work in the countries where they're living,
137
438980
3576
Mülteciler yaşadıkları ülkelerde işe girmeliler
07:22
and the countries where they're living need massive economic support.
138
442580
3256
ve yaşadıkları ülkelerin de bu ekonomik desteğe ihtiyacı var.
07:25
In Uganda in 2014, they did a study:
139
445860
1880
2014'te Uganda'da bir araştırma yapıldı:
07:28
80 percent of refugees in the capital city Kampala
140
448500
2896
Başkent Kampala'daki mültecilerin yüzde 80i
07:31
needed no humanitarian aid because they were working.
141
451420
2736
çalıştıkları için insani yardıma ihtiyaç duymuyordu.
07:34
They were supported into work.
142
454180
1429
İş bulmaları için desteklenmişlerdi.
07:36
Solution number two:
143
456220
1776
İkinci çözüm:
07:38
education for kids is a lifeline, not a luxury,
144
458020
4056
eğitim uzun süre göçmen olmuş çocukların hayatında
bir lüks değil bir yaşam kaynağıdır.
07:42
when you're displaced for so long.
145
462100
1640
07:45
Kids can bounce back when they're given the proper social, emotional support
146
465300
4096
Çocuklar kendilerine gerekli sosyal ve duygusal destek verildiğinde
07:49
alongside literacy and numeracy.
147
469420
1736
okur yazarlığa ek olarak, canlanıyorlar.
07:51
I've seen it for myself.
148
471180
1200
Bunu kendim gözlemledim.
07:54
But half of the world's refugee children of primary school age
149
474500
3336
Tüm dünyadaki mülteci çocuk nüfusunun yarısı
07:57
get no education at all,
150
477860
1976
ilkokul çağında fakat eğitim alamıyor
07:59
and three-quarters of secondary school age get no education at all.
151
479860
3376
ve dörtte üçü orta okul yaşında fakat eğitim alamıyor.
08:03
That's crazy.
152
483260
1200
Bu delilik.
08:05
Solution number three:
153
485580
2496
Üçüncü çözüm:
08:08
most refugees are in urban areas, in cities, not in camps.
154
488100
3456
çoğu mülteciler şehirlerde yaşıyor, kamplarda değil.
08:11
What would you or I want if we were a refugee in a city?
155
491580
2656
Eğer sen veya ben bir şehirde mülteci olsak ne isterdik?
08:14
We would want money to pay rent or buy clothes.
156
494260
3000
Paraya ihtiyaç duyardık, kiramızı ödemek veya elbise almak için.
08:18
That is the future of the humanitarian system,
157
498420
2176
Bu insani yardım sisteminin geleceğidir
08:20
or a significant part of it:
158
500620
1376
ya da büyük bir kısmıdır:
08:22
give people cash so that you boost the power of refugees
159
502020
2656
insanlara nakit verin, ve mültecilerin gücünü arttırın
08:24
and you'll help the local economy.
160
504700
1976
böylece lokal ekonomiye de faydanız dokunur.
08:26
And there's a fourth solution, too,
161
506700
1976
Dördüncü bir çözüm daha var,
08:28
that's controversial but needs to be talked about.
162
508700
2736
bu daha tartışmalı, ama konuşulması gerekiyor.
08:31
The most vulnerable refugees need to be given a new start
163
511460
3496
En savunmasız mültecilere yeni bir başlangıç hakkı sunulmalı
08:34
and a new life in a new country,
164
514980
2080
ve yeni bir ülkede yeni bir hayat verilmeli,
08:37
including in the West.
165
517940
1200
Batı da dahil.
08:39
The numbers are relatively small, hundreds of thousands, not millions,
166
519900
3560
Bu rakamlar çok küçük, yüz binlerden bahsediyoruz,
08:44
but the symbolism is huge.
167
524140
2680
milyonlardan değil, ama sembolizmi kocaman.
08:47
Now is not the time to be banning refugees,
168
527700
2696
Trump hükümetinin teklif ettiği gibi
08:50
as the Trump administration proposes.
169
530420
1816
zaman mültecileri yasaklama zamanı değil.
08:52
It's a time to be embracing people who are victims of terror.
170
532260
3200
Zaman, terör kurbanlarına kucak açma zamanı.
08:55
And remember --
171
535979
1217
Ve şunu hatırlayın --
08:57
(Applause)
172
537220
2560
(Alkışlar)
09:04
Remember, anyone who asks you, "Are they properly vetted?"
173
544300
3736
''Düzgün seçildiler mi?'' sorusunu soranlar olunca,
09:08
that's a really sensible and good question to ask.
174
548060
3200
bunun çok mantıklı ve iyi bir soru olduğunu hatırlayın.
09:12
The truth is, refugees arriving for resettlement
175
552100
4136
Gerçek o ki, yerleşmeye gelen mülteciler, ülkelerimize gelen diğer
09:16
are more vetted than any other population arriving in our countries.
176
556260
3656
nüfus gruplarına oranla daha düzgün seçiliyorlar.
09:19
So while it's reasonable to ask the question,
177
559940
2136
Yani bu hernekadar da makul bir soru olsa da,
09:22
it's not reasonable to say that refugee is another word for terrorist.
178
562100
3880
mülteci, terörist anlamına gelen bir söz değildir.
09:26
Now, what happens --
179
566940
1216
Şimdi --
09:28
(Applause)
180
568180
3376
(Alkışlar)
09:31
What happens when refugees can't get work,
181
571580
3136
Peki mülteciler işe giremeyince,
çocuklarını okula gönderemeyince, paraları olmadığında,
09:34
they can't get their kids into school,
182
574740
1856
yasal yoldan umutlarına
09:36
they can't get cash, they can't get a legal route to hope?
183
576620
3056
erişemediklerinde ne olur?
Olan şu, daha riskli yolculuklara çıkarlar.
09:39
What happens is they take risky journeys.
184
579700
2080
İki yıl önce Yunanistan'ın güzel
09:42
I went to Lesbos, this beautiful Greek island, two years ago.
185
582260
4736
Midilli adasına gittim.
90.000 nüfusu var.
09:47
It's a home to 90,000 people.
186
587020
1856
09:48
In one year, 500,000 refugees went across the island.
187
588900
3480
Bir yılda, 500.000 mülteci bu adaya uğradı.
Size adanın kuzeyinde araba sürerken
09:53
And I want to show you what I saw
188
593060
1816
09:54
when I drove across to the north of the island:
189
594900
3336
gördüklerimi göstermek istiyorum:
09:58
a pile of life jackets of those who had made it to shore.
190
598260
3480
sahile varmış insanların can yeleklerinden bir yığın.
10:02
And when I looked closer,
191
602660
1576
Daha yakından baktığımda,
çocuklar için küçük sarı
10:04
there were small life jackets for children,
192
604260
2456
can yelekleri vardı.
10:06
yellow ones.
193
606740
1376
10:08
And I took this picture.
194
608140
1240
Ve şu resmi çektim.
10:10
You probably can't see the writing, but I want to read it for you.
195
610300
3136
Muhtemelen yazıları
okuyamıyorsunuz, ama ben sizin yerinize okuyayım:
10:13
"Warning: will not protect against drowning."
196
613460
3070
''Dikkat: Boğulmaya karşı korumaz.''
10:17
So in the 21st century,
197
617740
1560
Yani 21. yüzyılda,
10:20
children are being given life jackets
198
620260
2256
çocuklara Avrupa'ya güvene ulaşmaları için
10:22
to reach safety in Europe
199
622540
2136
can yelekleri veriliyor, hem de bu ceketlerin
10:24
even though those jackets will not save their lives
200
624700
3336
onları oraya götüren botlardan düşmeleri halinde
10:28
if they fall out of the boat that is taking them there.
201
628060
2600
hayatlarını kurtarmayacağı halde.
10:32
This is not just a crisis, it's a test.
202
632620
3400
Bu bir kriz değil, bu bir sınav.
10:37
It's a test that civilizations have faced down the ages.
203
637580
2920
Bu medeniyetlerin çağlar boyunca karşılaştığı bir sınav.
10:41
It's a test of our humanity.
204
641380
1560
İnsanlığımızın sınavı.
10:43
It's a test of us in the Western world
205
643820
2296
Batı dünyasındaki bizlerin kim olduğumuzun
10:46
of who we are and what we stand for.
206
646140
2200
ve neleri savunduğumuzun sınavı.
10:50
It's a test of our character, not just our policies.
207
650980
2640
Karakterimizin sınavı, sadece politikalarımızın değil.
10:54
And refugees are a hard case.
208
654780
2176
Ve mülteciler çok zor bir konudur.
10:56
They do come from faraway parts of the world.
209
656980
2320
Dünya'nın çok uzak yerlerinden geliyorlar.
10:59
They have been through trauma.
210
659980
1440
Travmalar atlatıyorlar.
11:01
They're often of a different religion.
211
661900
2096
Genellikle farklı bir dinden oluyorlar.
11:04
Those are precisely the reasons we should be helping refugees,
212
664020
3176
Bunlar mültecilere yardım etmememiz için değil,
11:07
not a reason not to help them.
213
667220
1440
yardım etmemiz için olan nedenler.
11:09
And it's a reason to help them because of what it says about us.
214
669220
3200
Kendimiz hakkında anlattıkları için yardım etmeliyiz.
11:14
It's revealing of our values.
215
674300
1840
Bizim değerlerimizi yansıtıyor.
11:16
Empathy and altruism are two of the foundations of civilization.
216
676940
4960
Empati ve özgecilik medeniyetin iki temelidir.
11:23
Turn that empathy and altruism into action
217
683140
2416
Empati ve özgeselliği harekete dökün
11:25
and we live out a basic moral credo.
218
685580
2240
ve bir ahlak temeline göre yaşayalım.
11:28
And in the modern world, we have no excuse.
219
688780
2256
Ve modern günümüzde hiçbir mazaretimiz yok.
11:31
We can't say we don't know what's happening in Juba, South Sudan,
220
691060
4096
Juba, Güney Sudan'da veya Halep, Suriye'de neler olduğunu
11:35
or Aleppo, Syria.
221
695180
1576
bilmediğimizi söyleyemeyiz.
11:36
It's there, in our smartphone
222
696780
2896
Orda, elimizdeki
11:39
in our hand.
223
699700
1376
telefonun içinde.
11:41
Ignorance is no excuse at all.
224
701100
2576
Cahillik bir mazaret değildir.
11:43
Fail to help, and we show we have no moral compass at all.
225
703700
4400
Yardım etmezsek, vicdan pusulamızın olmadıdığını gösteririz.
11:48
It's also revealing about whether we know our own history.
226
708900
3080
Ayrıca, tarihimizi bilip bilmediğimizi de gösterir.
11:52
The reason that refugees have rights around the world
227
712780
2496
Mültecilerin dünyada haklarının olmasının nedeni
11:55
is because of extraordinary Western leadership
228
715300
2776
olağanüstü Batı devlet adamları ve kadınlarının
11:58
by statesmen and women after the Second World War
229
718100
2336
İkinci Dünya Savaşı sonrasında gösterdiği olağanüstü liderlik
12:00
that became universal rights.
230
720460
1960
sayesinde evrensel insan haklarımız var.
12:03
Trash the protections of refugees, and we trash our own history.
231
723460
3640
Mültecilerin sığınma haklarını çöpe atın ve kendi tarihimizi çöpe atmış oluruz.
12:08
This is --
232
728220
1216
Bu--
12:09
(Applause)
233
729460
1696
(Alkışlar)
12:11
This is also revealing about the power of democracy
234
731180
4016
Bu ayrıca demokrasierin diktatörlüklerden
12:15
as a refuge from dictatorship.
235
735220
2256
farkını da göstermektedir.
12:17
How many politicians have you heard say,
236
737500
2200
Kaç tane politikacıyı şunu söylerken duydunuz:
12:20
"We believe in the power of our example, not the example of our power."
237
740580
4320
''Biz örnek oluşumuzun gücüne inanıyoruz, gücümüzün örnek oluşuna değil.''
12:25
What they mean is what we stand for is more important than the bombs we drop.
238
745420
3680
Demek istedikleri şey, neleri savunduğumuz attığımız bombalardan daha önemli.
12:30
Refugees seeking sanctuary
239
750180
1800
Mülteciler sığınma arıyor
12:32
have seen the West as a source of hope and a place of haven.
240
752620
3840
Batıyı umut ve güven kaynağı olarak görüyorlar.
12:38
Russians, Iranians,
241
758540
1920
Ruslar, İranlılar
12:41
Chinese, Eritreans, Cubans,
242
761300
2296
Çinliler, Eritreliler, Kübalılar
12:43
they've come to the West for safety.
243
763620
2600
Batı'ya, güvenlikleri için geldiler.
12:47
We throw that away at our peril.
244
767300
1680
Bundan canımız pahasına vazgeçiyoruz.
12:49
And there's one other thing it reveals about us:
245
769940
2256
Hakkımızda, söylediği bir diğer şey ise:
12:52
whether we have any humility for our own mistakes.
246
772220
2334
hatalarımızdan öğrenecek kadar mütevazi olup olmadığımız.
12:55
I'm not one of these people
247
775140
1856
Ben dünyadaki tüm sorunların
12:57
who believes that all the problems in the world are caused by the West.
248
777020
3336
Batı'nın eseri olduğuna inanan insanlardan değilim.
13:00
They're not.
249
780380
1216
Çünkü değiller.
13:01
But when we make mistakes, we should recognize it.
250
781620
2360
Ama hata yaptığımızda bunu kabul etmeliyiz.
13:04
It's not an accident that the country which has taken
251
784700
2496
Amerika'nın diğer ülkelerden daha çok Vietnamlı
13:07
more refugees than any other, the United States,
252
787220
2256
mülteci kabul edişi
13:09
has taken more refugees from Vietnam than any other country.
253
789500
3280
bir raslantı değil.
13:13
It speaks to the history.
254
793780
1200
Bu tarihini anlatır.
13:16
But there's more recent history, in Iraq and Afghanistan.
255
796020
2680
Ama daha yakın tarihte, Irak ve Afganistan var.
13:19
You can't make up for foreign policy errors
256
799380
3736
Dış politika hatalarını insani yardımla,
13:23
by humanitarian action,
257
803140
1576
telafi edemezsiniz,
13:24
but when you break something, you have a duty to try to help repair it,
258
804740
3896
ama birşeyi kırdığınızda, düzeltmekle mükellefsiniz
13:28
and that's our duty now.
259
808660
2280
ve bu da artık bizim sorumluluğumuz.
13:33
Do you remember at the beginning of the talk,
260
813340
2136
Hatırlıyor musunuz, konuşmamın başında size,
13:35
I said I wanted to explain that the refugee crisis
261
815500
2496
mülteci krizinin yönetilebilir olduğunu, çözülemez olmadığını
13:38
was manageable, not insoluble?
262
818020
1640
anlatmak istediğimi söylemiştim?
13:40
That's true. I want you to think in a new way,
263
820860
2616
Bu gerçek. Sizlerin daha değişik düşünmenizi istiyorum,
13:43
but I also want you to do things.
264
823500
2720
ama ayrıca birşeyler yapmanızı da istiyorum.
13:47
If you're an employer,
265
827500
2176
Eğer bir işveren iseniz,
13:49
hire refugees.
266
829700
1200
mültecileri çalıştırın.
13:52
If you're persuaded by the arguments,
267
832260
2816
Eğer bu argümanlardan ikna olmuşsanız önyargılara saldırın
13:55
take on the myths
268
835100
1496
eğer aileniz, arkadaşlarınız veya
13:56
when family or friends or workmates repeat them.
269
836620
2240
meslektaşlarınız bunları tekrarlıyorsa.
14:00
If you've got money, give it to charities
270
840260
2256
Eğer paranız varsa, tüm dünyada
14:02
that make a difference for refugees around the world.
271
842540
2776
mültecilerin hayatlarını değiştirmeye çalışan vakıflara bağışlayın.
14:05
If you're a citizen,
272
845340
1200
Eğer bir vatandaşsanız,
14:07
vote for politicians
273
847860
2336
bahsettiğim çözümleri pratiğe dökecek siyasetçilere
14:10
who will put into practice the solutions that I've talked about.
274
850220
3616
oy verin.
14:13
(Applause)
275
853860
4216
(Alkışlar)
14:18
The duty to strangers
276
858100
2176
Yabancılara olan sorumluluğumuzu
14:20
shows itself
277
860300
1976
küçük ve büyük,
14:22
in small ways and big,
278
862300
2536
14:24
prosaic and heroic.
279
864860
1720
kahramanca ve sıradan gösterebiliriz.
14:27
In 1942,
280
867620
1400
1942'de
14:30
my aunt and my grandmother were living in Brussels
281
870420
2376
halam ve büyükannem Belçika'da Alman
14:32
under German occupation.
282
872820
1280
işgali altında yaşıyorlardı.
14:35
They received a summons
283
875820
1600
Nazi yetkililerinden
14:38
from the Nazi authorities to go to Brussels Railway Station.
284
878180
3840
Brüksel Tren İstasyonuna gitmelerini söyleyen bir celp almışlardı.
14:44
My grandmother immediately thought something was amiss.
285
884100
3080
Büyükannem hemen birşeylerin doğru olmadığını hissetti.
14:48
She pleaded with her relatives
286
888540
2496
Akrabalarına Brüksel tren istasyonuna
14:51
not to go to Brussels Railway Station.
287
891060
2120
gitmemeleri için yalvardı.
14:54
Her relatives said to her,
288
894060
1560
Akrabaları ona
14:57
"If we don't go, if we don't do what we're told,
289
897260
2776
''Eğer gitmezsek, Bize denileni yapmazsak
15:00
then we're going to be in trouble."
290
900060
1667
o zaman başımız belaya girer.''
15:02
You can guess what happened
291
902580
1936
Tren istasyonuna giden akrabalarına
15:04
to the relatives who went to Brussels Railway Station.
292
904540
2524
neler olduğunu tahmin edebiliyorsunuz.
15:07
They were never seen again.
293
907980
1286
Onları bir daha görmediler.
15:09
But my grandmother and my aunt,
294
909980
1640
Ama büyükannem ve halam,
15:12
they went to a small village
295
912540
2536
güney Brüksel'de
15:15
south of Brussels
296
915100
1360
bir on yıl kadar önce tatile gittikleri
15:17
where they'd been on holiday in the decade before,
297
917540
3536
küçük bir köye gittiler
15:21
and they presented themselves at the house of the local farmer,
298
921100
3656
ve yerli Katolik çiftçi Mösyö Maurice'in
15:24
a Catholic farmer called Monsieur Maurice,
299
924780
2080
kapısını çalıp,
15:27
and they asked him to take them in.
300
927660
2040
onları içeri almalarını istemişler.
15:30
And he did,
301
930700
1656
O da kabul etmiş.
15:32
and by the end of the war,
302
932380
1720
Ve savaşın sonuna kadar
15:34
17 Jews, I was told, were living in that village.
303
934740
3600
o köyde 17 yahudinin yaşadığını öğrendim.
15:40
And when I was teenager, I asked my aunt,
304
940180
1976
Gençken halama sormuştum
15:42
"Can you take me to meet Monsieur Maurice?"
305
942180
2040
''Beni Mösyö Maurice'le tanıştırabilir misin?''
15:45
And she said, "Yeah, I can. He's still alive. Let's go and see him."
306
945220
3216
''Evet götürebilirim. Halâ hayatta. Haydi onu görmeye gidelim.''
15:48
And so, it must have been '83, '84,
307
948460
1800
Sanırım 83 veya 84 yılıydı,
15:51
we went to see him.
308
951140
1376
onu görmeye gittik.
15:52
And I suppose, like only a teenager could,
309
952540
2816
Ve sanırım sadece gençlerin
15:55
when I met him,
310
955380
1256
sorabileceği bir şekilde
15:56
he was this white-haired gentleman,
311
956660
3456
onunla tanıştığımda
16:00
I said to him,
312
960140
1200
gri saçlı bir centilmendi,
16:02
"Why did you do it?
313
962980
1200
dedim ki '' Neden bunu yaptın?
16:05
Why did you take that risk?"
314
965220
2760
Neden bu riski aldın?''
16:09
And he looked at me and he shrugged,
315
969060
1736
Omuzlarını silkip bana baktı ve
16:10
and he said, in French,
316
970820
1520
bana Fransızca cevap verdi,
16:13
"On doit."
317
973060
1336
''On doit.''
16:14
"One must."
318
974420
1200
''Mecbursun.''
16:16
It was innate in him.
319
976100
2240
Bu özünden geliyordu.
16:18
It was natural.
320
978940
1256
Doğaldı.
16:20
And my point to you is it should be natural and innate in us, too.
321
980220
4216
Anlatmaya çalıştığım bunun, bizim özümüzden geliyor olması gerektiği.
16:24
Tell yourself,
322
984460
1200
Kendinize deyin ki,
16:26
this refugee crisis is manageable,
323
986900
2496
bu mülteci sorunu yönetilebilir,
16:29
not unsolvable,
324
989420
1576
çözülemez değil
16:31
and each one of us
325
991020
1320
ve hepimizin
16:33
has a personal responsibility to help make it so.
326
993140
3896
bunu sağlamakta kişisel sorumluluğu var.
16:37
Because this is about the rescue of us and our values
327
997060
4176
Çünkü bu bizlerin ve değerlerimizin kurtuluşuna dair olduğu kadar
16:41
as well as the rescue of refugees and their lives.
328
1001260
2856
mültecilerin ve hayatlarının da kurtuluşu demektir.
16:44
Thank you very much indeed.
329
1004140
1296
Gerçekten çok teşekkürler.
16:45
(Applause)
330
1005460
3120
(Alkışlar)
16:56
Bruno Giussani: David, thank you. David Miliband: Thank you.
331
1016940
2856
Bruno Giussani: David, teşekkürler. David Miliband: Teşekkür ederim.
16:59
BG: Those are strong suggestions
332
1019820
1576
BN: Bunlar güçlü tavsiyeler
17:01
and your call for individual responsibility is very strong as well,
333
1021420
3176
ve senin bireysel sorumluluk çağrın da çok güçlü
17:04
but I'm troubled by one thought, and it's this:
334
1024620
2216
ama bir düşünce beni endişelendiriyor. O da şu:
17:06
you mentioned, and these are your words, "extraordinary Western leadership"
335
1026860
4016
Senin deyiminle ''olağanüstü Batı liderliği'nden'' bahsettin,
17:10
which led 60-something years ago
336
1030900
1856
yani 60 yıl kadar önce
17:12
to the whole discussion about human rights,
337
1032780
2056
insan hakları hakkında görüşmeleri
17:14
to the conventions on refugees, etc. etc.
338
1034860
2720
mülteci konvansiyonlarına vs. götüren liderlik.
17:19
That leadership happened after a big trauma
339
1039060
2376
Bu liderlik, büyük bir travma sonrası
17:21
and happened in a consensual political space,
340
1041460
3976
ve karşılıklı mutabakata bağlı bir politik ortamda oluştu,
17:25
and now we are in a divisive political space.
341
1045460
2136
ve şimdi bölünmüş bir siyasi ortamdayız.
17:27
Actually, refugees have become one of the divisive issues.
342
1047620
2736
Ve aslında mülteciler de bu bölücü konulardan biri.
17:30
So where will leadership come from today?
343
1050380
1960
Peki günümüzde liderlik nereden gelecek?
17:32
DM: Well, I think that you're right to say
344
1052980
2456
DM: Sanırım dediğin gibi
17:35
that the leadership forged in war
345
1055460
2400
savaşın düzdüğü bir liderliğin
17:38
has a different temper and a different tempo
346
1058580
2256
barışın düzdüğü bir liderlikten
17:40
and a different outlook
347
1060860
1256
farklı bir mizacı farklı bir temposu
17:42
than leadership forged in peace.
348
1062140
2680
ve farklı bir bakışı vardır.
17:45
And so my answer would be the leadership has got to come from below,
349
1065380
3736
Bu yüzden benim yanıtım, liderliğin aşağıdan gelmesi derektiğidir,
17:49
not from above.
350
1069140
1456
yukarıdan değil.
17:50
I mean, a recurring theme of the conference this week
351
1070620
3336
Yani, bu hafta konferansta süregelen bir tema
17:53
has been about the democratization of power.
352
1073980
3816
gücün demokratikleşmesi hakkındaydı.
17:57
And we've got to preserve our own democracies,
353
1077820
2176
Demokrasilerimizi korumalıyız,
18:00
but we've got to also activate our own democracies.
354
1080020
2496
ama aynı zamanda kendi demokrasilerimizi aktifleştirmeliyiz.
18:02
And when people say to me,
355
1082540
1816
Ve insanlar bana
18:04
"There's a backlash against refugees,"
356
1084380
1856
''Mültecilere karşı bir akım var,''
18:06
what I say to them is,
357
1086260
1256
dediği zaman yanıtım,
18:07
"No, there's a polarization,
358
1087540
2096
''Hayır, ortada bir kutuplaşma var
18:09
and at the moment,
359
1089660
1216
ve şu anda
18:10
those who are fearful are making more noise
360
1090900
2000
sadece korkuları olanlar seslerini çıkarıyor
18:12
than those who are proud."
361
1092924
1512
gururlu olanlar değil.''
18:14
And so my answer to your question is that we will sponsor and encourage
362
1094460
3976
Yani soruna cevabım, kendimizi mobilize ettiğimiz
18:18
and give confidence to leadership
363
1098460
1776
zaman, liderliği desteklemiş, motive etmiş
18:20
when we mobilize ourselves.
364
1100260
1776
ve liderliğe güvence vermiş olacağız.
18:22
And I think that when you are in a position of looking for leadership,
365
1102060
3296
Ve liderliği aradığınız zaman,
18:25
you have to look inside
366
1105380
1336
aslında kendinize bakıp
18:26
and mobilize in your own community
367
1106740
1696
kendi çevrenizdekileri mobilize ederek
18:28
to try to create conditions for a different kind of settlement.
368
1108460
3216
daha farklı bir netice yaratacak şartları yaratmalısınız.
18:31
BG: Thank you, David. Thanks for coming to TED.
369
1111700
2216
BG: Teşekkürler, David. TED'e geldiğin için teşekkürler.
18:33
(Applause)
370
1113940
3400
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7