David Binder: The arts festival revolution

David Binder: Sanat festivali devrimi

32,930 views ・ 2012-11-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Thu-Huong Ha Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: ayse erdem Gözden geçirme: Sercan Arpacı
00:16
Sydney. I had been waiting my whole life to get to Sydney.
1
16008
3679
Sydney. Tüm hayatım boyunca Sydney'e gitmeyi bekledim.
00:19
I got to the airport, to the hotel, checked in,
2
19687
3047
Havalananına, otele geldim, giriş yaptım
00:22
and, sitting there in the lobby, was a brochure
3
22734
2779
ve lobide otururken, Sydney Festivali için
00:25
for the Sydney Festival. I thumbed through it,
4
25513
2622
bir broşür vardı. Sayfalarını karıştırdım
00:28
and I came across a show called "Minto: Live."
5
28135
3141
ve ''Minto: Live'' adında bir şova rastladım.
00:31
The description read: "The suburban streets of Minto
6
31276
3632
Açıklama yazısı: ''Minto'nun banliyö sokakları,
00:34
become the stage for performances
7
34908
2541
Minto halkı ile işbirliği içerisindeki
00:37
created by international artists
8
37449
2206
uluslararası sanatçılar tarafından oluşturulan
00:39
in collaboration with the people of Minto."
9
39655
2800
performanslar için sahne haline getiriliyor." diyordu
00:42
What was this place called Minto?
10
42455
2715
Bu Minto denilen yer de neresi?
00:45
Sydney, as I would learn, is a city of suburbs,
11
45170
2361
Sydney, öğrendiğim kadarıyla, banliyölerin şehri
00:47
and Minto lies southwest, about an hour away.
12
47531
3673
ve Minto güneybatıda, yaklaşık bir saatlik uzaklıkla yer almakta.
00:51
I have to say, it wasn't exactly what I had in mind
13
51204
3359
Söylemek zorundayım, Avustralya'daki ilk günüm için
00:54
for my first day down under.
14
54563
1597
aklımda tam olarak böyle bir şey yoktu.
00:56
I mean, I'd thought about the Harbour Bridge or Bondi Beach,
15
56160
2939
Yani, Harbour Köprüsü veya Bondi Plajı'nı düşünmüştüm
00:59
but Minto? But still, I'm a producer,
16
59099
2956
ama Minto? Fakat yine de, ben bir yapımcıyım
01:02
and the lure of a site-specific theater project
17
62055
3172
ve bölgeye özgü bir tiyatro projesinin cazibesi,
01:05
was more than I could resist. (Laughter)
18
65227
2269
karşı koyabileceğimden fazlaydı. (Gülüşmeler)
01:07
So, off I went into Friday afternoon traffic,
19
67496
2484
Böylece, cuma akşamı trafiğine girdim
01:09
and I'll never forget what I saw when I got there.
20
69980
2405
ve oraya gittiğimde ne gördüğümü asla unutmayacağım.
01:12
For the performance, the audience walked
21
72385
2654
Gösteri için, seyirci mahalle etrafında
01:15
around the neighborhood from house to house,
22
75039
2790
evden eve dolaşıyordu
01:17
and the residents, who were the performers,
23
77829
2880
ve oyuncu olan mahalle sakinleri
01:20
they came out of their houses, and they performed
24
80709
2111
evlerinden çıkarak, kendi çimlerinin üzerinde,
01:22
these autobiographical dances on their lawns,
25
82820
3839
kendi yollarının üzerinde, bu otobiyografik dansları
01:26
on their driveways. (Laughter)
26
86659
2348
sahneliyorlardı.
01:29
The show is a collaboration with a U.K.-based
27
89007
2968
Gösteri, Lone Twin adında Birleşik Krallık merkezli
01:31
performance company called Lone Twin.
28
91975
2659
bir performans topluluğu ile bir ortak çalışma.
01:34
Lone Twin had come to Minto and worked
29
94634
1896
Lone Twin, Minto'ya gelerek mahalle sakinleri ile çalışmışlar
01:36
with the residents, and they had created these dances.
30
96530
3124
ve bu dansları oluşturmuşlar.
01:39
This Australian-Indian girl, she came out and started
31
99654
3838
Bu Avustralyalı-Hint kız, dışarı gelip
01:43
to dance on her front lawn,
32
103492
2021
ön bahçede dans etmeye başladı
01:45
and her father peered out the window to see
33
105513
2938
sonra babası tüm bu gürültü ve heyecanın ne olduğunu
01:48
what all the noise and commotion was about,
34
108451
2507
görmek için camdan dışarı baktı
01:50
and he soon joined her.
35
110958
2208
ve az sonra o da kızına katıldı.
01:53
And he was followed by her little sister.
36
113166
3127
Ve onu da küçük kız kardeş takip etti.
01:56
And soon they were all dancing this joyous,
37
116293
3058
Ve sonra hepsi, orada kendi çimlerinin üzerinde
01:59
exuberant dance right there on their lawn. (Laughter)
38
119351
4175
bu neşeli, coşkun dansı oynadılar.
02:03
And as I walked through the neighborhood,
39
123526
2192
Mahalle boyunca yürürken,
02:05
I was amazed and I was moved by the incredible
40
125718
4221
bu toplululuğun, bu etkinliğe karşı
02:09
sense of ownership this community clearly felt
41
129939
2437
inanılmaz bir sahiplik duygusunu açıkça hissetmelerinden
02:12
about this event.
42
132376
2570
hayrete düştüm ve duygulandım.
02:14
"Minto: Live" brought Sydneysiders into dialogue
43
134946
2959
''Minto: Live'' yerli Sydney halkını, uluslararası sanatçılarla
02:17
with international artists, and really celebrated
44
137905
3330
diyalog içine soktu ve Sydney'nin çeşitliğini
02:21
the diversity of Sydney on its own terms.
45
141235
3488
kendi kurallarıyla kutladılar.
02:24
The Sydney Festival which produced "Minto: Live" I think
46
144723
3713
''Minto: Live'' tarafından üretilen Sydney Festivali, bence
02:28
represents a new kind of 21st-century arts festival.
47
148436
3775
21. yüzyıl sanat festivallerinin yeni bir türünü temsil ediyor.
02:32
These festivals are radically open.
48
152211
3515
Bu festivaller tamamen açık.
02:35
They can transform cities and communities.
49
155726
3712
Onlar şehirleri ve toplumları değiştirebilirler.
02:39
To understand this, I think it kind of makes sense
50
159438
2680
Bunu anlamak için, bence nereden geldiğimize bakmak
02:42
to look where we've come from.
51
162118
2326
mantıklı olur.
02:44
Modern arts festivals were born
52
164444
2023
Modern sanatlar festivalleri, II. Dünya Savaşı
02:46
in the rubble of World War II.
53
166467
1498
enkazı içinde doğdu.
02:47
Civic leaders created these annual events
54
167965
2602
Hükümet liderleri, insan ruhunun en yüksek
02:50
to celebrate culture as the highest
55
170567
3109
ifadesi olan kültürü kutlamak için
02:53
expression of the human spirit.
56
173676
2605
bu yıllık etkinlikleri ortaya çıkardı.
02:56
In 1947, the Edinburgh Festival was born
57
176281
3083
1947'de, Edinburgh Festivali doğdu
02:59
and Avignon was born and hundreds of others
58
179364
2657
ve Avignon doğdu ve diğer yüzlercesi
03:02
would follow in their wake.
59
182021
1901
uyanarak takip etti.
03:03
The work they did was very, very high art,
60
183922
3252
Yaptıkları çok çok yüksek bir sanattı
03:07
and stars came along like Laurie Anderson
61
187174
2604
ve Laurie Anderson,
03:09
and Merce Cunningham and Robert Lepage
62
189778
2275
Merce Cunningham ve Robert Lepage
03:12
who made work for this circuit,
63
192053
1420
gibi bu turneyi yapan sanatçılar ortaya çıktı
03:13
and you had these seminal shows like "The Mahabharata"
64
193473
2771
ki siz ''The Mahabharata'' ve anıtsal
03:16
and the monumental "Einstein on the Beach."
65
196244
2985
''Einstein on the Beach'' gibi çığır açan gösterileri biliyorsunuz.
03:19
But as the decades passed,
66
199229
2495
Ama zaman geçtikçe,
03:21
these festivals, they really became the establishment,
67
201724
3201
bu festivaller gerçekten birer kuruluş oldular
03:24
and as the culture and capital accelerated,
68
204925
3393
ve kültür ve sermayenin ivlenmesiyle
03:28
the Internet brought us all together,
69
208318
2001
İnternet hepimizi bir araya getirdi,
03:30
high and low kind of disappeared,
70
210319
2932
üst ve alt tabaka kavramı yok oldu,
03:33
a new kind of festival emerged.
71
213251
1622
yeni bir çeşit festival meydana çıktı.
03:34
The old festivals, they continued to thrive, but
72
214873
3139
Eski festivaller başarılı olmaya devam etti ama
03:38
from Brighton to Rio to Perth, something new was emerging,
73
218012
4348
Brighton'dan Rio'ya, Perth'e, yeni bir şey ortaya çıktı
03:42
and these festivals were really different.
74
222360
2944
ve bu festivaller gerçekten farklıydı.
03:45
They're open, these festivals, because, like in Minto,
75
225304
2895
Bu festivaller açıklar çünkü Minto'daki gibi
03:48
they understand that the dialogue
76
228199
2216
yerel ile küresel arasındaki diyaloğun
03:50
between the local and the global is essential.
77
230415
3718
asıl gerekli şey olduğunu anladılar.
03:54
They're open because they ask the audience to be a player,
78
234133
4503
Açıklar çünkü seyirciye, pasif bir izleyici olmak yerine
03:58
a protagonist, a partner, rather than a passive spectator,
79
238636
4410
bir oyuncu, bir başkahraman, bir partner olmalarını rica ettiler.
04:03
and they're open because they know that imagination
80
243046
3579
Ve açıklar çünkü hayal gücünün
04:06
cannot be contained in buildings,
81
246625
2159
binalarla sınırlanamayacağını biliyorlar
04:08
and so much of the work they do
82
248784
1853
ve çoğunlukla çalışmalarını
04:10
is site-specific or outdoor work.
83
250637
3300
bölgeye özgü veya açık hava yapıyorlar.
04:13
So, the new festival, it asks the audience to play
84
253937
3388
Bu yüzden, yeni festival, seyirciye
04:17
an essential role in shaping the performance.
85
257325
3118
gösteriyi şekillendirmesinde hayati bir rol sunuyor.
04:20
Companies like De La Guarda, which I produce, and Punchdrunk
86
260443
5096
Yapımcısı olduğum De La Guarda ve Punchdrunk gibi şirketler
04:25
create these completely immersive experiences
87
265539
2814
seyirciyi eylemin ortasına koydukları,
04:28
that put the audience at the center of the action,
88
268353
3195
tamamen sürükleyici bu deneyimleri yarattılar.
04:31
but the German performance company Rimini Protokoll
89
271548
3102
Ama Alman gösteri topluluğu Rimini Protokoll
04:34
takes this all to a whole new level.
90
274650
3287
bunu tamamen başka bir seviyeye taşıdı.
04:37
In a series of shows that includes "100 Percent Vancouver,"
91
277937
3782
Gösteri serilerine dahil olan "100 Percent Vancouver"
04:41
"100 Percent Berlin," Rimini Protokoll makes shows
92
281719
3997
"100 Percent Berlin" ile Rimini Protokoll, gösterileri
04:45
that actually reflect society.
93
285716
2833
toplumu gerçekten yansıtacak şekilde yaptı.
04:48
Rimini Protokoll chooses 100 people that represent that city
94
288549
4537
Rimini Protokoll, o zamanda, ırk, cinsiyet ve sınıf açısından
04:53
at that moment in terms of race and gender and class,
95
293086
3411
şehri temsil eden 100 kişi seçerek
04:56
through a careful process that begins three months before,
96
296497
3274
üç ay önce dikkatli bir süreç başlattı.
04:59
and then those 100 people share stories about
97
299771
3227
Sonra bu 100 insan, kendileri ve yaşamları hakkında
05:02
themselves and their lives, and the whole thing
98
302998
2536
hikayeler paylaştılar ve tüm bu olay
05:05
becomes a snapshot of that city at that moment.
99
305534
4622
o şehrin o andaki resmi halini aldı.
05:10
LIFT has always been a pioneer in the use of venues.
100
310156
3435
LIFT her zaman mekanların kullanımında öncü olmuştur.
05:13
They understand that theater and performance
101
313591
2411
Onlar, tiyatro ve performansın
05:16
can happen anywhere.
102
316002
1318
her yerde olabileceğini anlıyorlar.
05:17
You can do a show in a schoolroom,
103
317320
3209
Bir sınıfta gösterini yapabilirsin,
05:20
in an airport, — (Laughter) —
104
320529
2385
hava alanında, (Gülüşmeler)
05:22
in a department store window.
105
322914
2485
mağaza penceresinde.
05:25
Artists are explorers. Who better to show us the city anew?
106
325399
4422
Sanatçılar kaşiftir. Kim şehri yeni bir şekilde bize gösterebilir ki?
05:29
Artists can take us to a far-flung part of the city
107
329821
3347
Sanatçılar bizi şehrin henüz keşfetmediğimiz
05:33
that we haven't explored, or they can take us into
108
333168
2028
en uzak bölgelerine götürebilirler ya da bizi
05:35
that building that we pass every day but we never went into.
109
335196
4425
her gün önünden geçtiğimiz ama hiç girmediğimiz o binaya götürebilirler.
05:39
An artist, I think, can really show us people
110
339621
4163
Bence sanatçı, hayatlarımızda gözardı ettiklerimizi
05:43
that we might overlook in our lives.
111
343784
3139
gerçekten bize gösterebilir.
05:46
Back to Back is an Australian company of people
112
346923
3395
Avustralyalı Back to Back bir zihinsel engelliler
05:50
with intellectual disabilities. I saw their amazing show
113
350318
4586
topluluğu. Onların harika gösterilerini
05:54
in New York at the Staten Island Ferry Terminal
114
354904
3169
New York'ta Staten Island Feribot Terminali'nde
05:58
at rush hour.
115
358073
1410
sıkışık bir zamanda izledim.
05:59
We, the audience, were given headsets and seated
116
359483
2720
Biz seyircilere kulaklıklar verildi ve
06:02
on one side of the terminal.
117
362203
2784
terminalin bir tarafına oturduk.
06:04
The actors were right there in front of us,
118
364987
1992
Oyuncular hemen karşımızda
06:06
right there among the commuters,
119
366979
2410
yolcuların arasındaydı
06:09
and we could hear them,
120
369389
1560
ve onları duyabiliyorduk
06:10
but we might not have otherwise seen them.
121
370949
3095
ama bunun dışında onları göremeyebiliyorduk.
06:14
So Back to Back takes site-specific theater and uses it
122
374044
4518
Yani Back to Back, bölgeye özgü tiyatroyu alıyor ve bunu
06:18
to gently remind us about who and what we choose
123
378562
3274
günlük hayatımızın düzenlenmesinde kimi ve neyi seçtiğimizi
06:21
to edit out of our daily lives.
124
381836
2891
nazikçe hatırlatmak için kullanıyor.
06:24
So, the dialogue with the local and the global,
125
384727
3112
Yerel ve küresel ile olan diyalog,
06:27
the audience as participant and player and protagonist,
126
387839
3910
katılımcı olarak seyirci, oyuncu ve başkahraman
06:31
the innovative use of site, all of these things
127
391749
3128
mekanın yenilikçi kullanımı, tüm bu şeyler
06:34
come to play in the amazing work
128
394877
2849
inanılmaz Fransız topluluğu Royal de Luxe'ın
06:37
of the fantastic French company Royal de Luxe.
129
397726
4057
harika işinde ortaya çıkarılıyor.
06:41
Royal de Luxe's giant puppets come into a city
130
401783
3740
Royal de Luxe'ın devasa kuklaları şehre geldiler
06:45
and they live there for a few days.
131
405523
2753
ve birkaç gün için orada kaldılar.
06:48
For "The Sultan's Elephant," Royal de Luxe
132
408276
3574
''Sultan'ın Fili'' için Royal de Luxe
06:51
came to central London and brought it to a standstill
133
411850
3023
Londra'ın merkezine gelip, şehri, devasa küçük kız ve onun
06:54
with their story of a giant little girl and her friend,
134
414873
4389
arkadaşı olan zaman yolcusu filin hikayesiyle
06:59
a time-traveling elephant.
135
419262
2512
durma noktasına getirdi.
07:01
For a few days, they transformed a massive city
136
421774
4669
Birkaç gün için, devasa şehri, sınırsız olasılığın
07:06
into a community where endless possibility reigned.
137
426443
4903
hüküm sürdüğü bir topluluğa dönüştürdüler.
07:11
The Guardian wrote, "If art is about transformation,
138
431346
3591
The Guardian ''Eğer sanat dönüşüm ile ilgiliyse,
07:14
then there can be no more transformative experience.
139
434937
3990
o zaman bundan daha dönüştürücü bir deneyim olamaz.
07:18
What 'The Sultan's Elephant' represents is no less
140
438927
3900
'Sultan'ın Fili'nin temsil ettiği şey,
07:22
than an artistic occupation of the city
141
442827
2846
kentin sanatsal uğraşından
07:25
and a reclamation of the streets for the people."
142
445673
4877
ve sokakların insanlar için iyileştirilmesinden daha azı değil.'' yazdı.
07:30
We can talk about the economic impacts of these festivals
143
450550
3460
Bu festivallerin kendi şehirlerine olan ekonomik etkilerinden
07:34
on their cities, but I'm much [more] interested in many more things,
144
454010
4306
bahsedebiliriz, ama ben, daha birçok şeyle ilgileniyorum
07:38
like how a festival helps a city to express itself,
145
458316
3765
mesela bir festival şehrin kendini ifade etmesine nasıl yardım eder,
07:42
how it lets it come into its own.
146
462081
3271
nasıl kendi haline gelmesini sağlar?
07:45
Festivals promote diversity,
147
465352
2125
Festivaller çeşitliliği destekler,
07:47
they bring neighbors into dialogue,
148
467477
1986
komşuları diyaloğa çağırır,
07:49
they increase creativity,
149
469463
2445
yaratıcılığı geliştirir,
07:51
they offer opportunities for civic pride,
150
471908
3172
şehre ait olmanın verdiği gurur için fırsatlar sunar,
07:55
they improve our general psychological well-being.
151
475080
3659
genel psikolojik refahımızı geliştirir.
07:58
In short, they make cities better places to live.
152
478739
4208
Kısaca, şehri yaşamak için daha iyi hale getirirler.
08:02
Case in point:
153
482947
978
Buna bir örnek:
08:03
When "The Sultan's Elephant" came to London
154
483925
3344
''Sultan'ın Fili'' Londra'ya, 7/7 Saldırıları'ndan
08:07
just nine months after 7/7, a Londoner wrote,
155
487269
4356
sadece dokuz ay sonra geldiği zaman, bir Londralı
08:11
"For the first time since the London bombings,
156
491625
3633
''Londra saldırılarından sonra ilk defa
08:15
my daughter called up with that sparkle back in her voice.
157
495258
3610
kızımın sesine yeniden ışıltı geldi.
08:18
She had gathered with others
158
498868
1742
''Sultan'ın Fili''ni izlemek için
08:20
to watch 'The Sultan's Elephant,' and, you know,
159
500610
3188
diğerleriyle bir araya toplandı ve biliyorsunuz
08:23
it just made all the difference."
160
503798
2683
(gösteri) tüm bu değişikleri yaptı.'' yazdı.
08:26
Lyn Gardner in The Guardian has written
161
506481
2150
Lyn Gardner The Guardian'da şöyle yazdı:
08:28
that a great festival can show us a map of the world,
162
508631
4463
Bu harika festival bize dünyanın haritasını gösterebilir,
08:33
a map of the city and a map of ourselves,
163
513094
4048
bir şehrin haritasını ve kendimizin bir haritasını
08:37
but there is no one fixed festival model.
164
517142
3206
ama sabit bir festival modeli yoktur.
08:40
I think what's so brilliant about the festivals,
165
520348
2836
Bence festivallerle, yeni festivallerle, ilgili bu kadar harika olan şey,
08:43
the new festivals, is that they are really fully capturing
166
523184
5066
onların, hepimizin bugün yaşadığı yoldaki
08:48
the complexity and the excitement
167
528250
3188
karışıklığı ve heyecanı
08:51
of the way we all live today.
168
531438
2025
gerçekten tamamıyla kapsamasıdır.
08:53
Thank you very much. (Applause)
169
533463
7945
Çok teşekkür ederim. (Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7