The unexpected benefit of celebrating failure | Astro Teller

363,331 views ・ 2016-05-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
In 1962 at Rice University,
0
12760
3320
1962 yılında Rice Üniversitesi'nde
00:16
JFK told the country about a dream he had,
1
16760
4416
JFK ülkesine bir rüyasından bahsetti,
00:21
a dream to put a person on the moon by the end of the decade.
2
21200
3896
on yılın sonunda birini Ay'a gönderme rüyası.
00:25
The eponymous moonshot.
3
25120
1400
Adı üstünde Ay'a gönderme.
00:28
No one knew if it was possible to do
4
28120
2576
Bunun imkânı olup olmadığı bilinmiyordu,
00:30
but he made sure a plan was put in place to do it if it was possible.
5
30720
4360
ama eğer imkânı varsa bunun gerçekleşmesi için bir plan yaptı.
00:35
That's how great dreams are.
6
35560
1776
Büyük rüyalar işte böyledir.
00:37
Great dreams aren't just visions,
7
37360
2456
Büyük rüyalar sadece ileriyi görmek değildir.
00:39
they're visions coupled to strategies for making them real.
8
39840
3680
Onları gerçekleştirmek için stratejilerle eşleştirilmiş vizyonlardır.
00:44
I have the incredible good fortune to work at a moonshot factory.
9
44080
5416
Ben Ay'a yolculuk fabrikasında çalışma gibi bir şansa eriştim.
00:49
At X -- formerly called Google X --
10
49520
2296
X'de -- eski adıyla Google X --
00:51
you'll find an aerospace engineer working alongside a fashion designer
11
51840
4696
bir uzay mühendisiyle bir modacıyı yan yana çalışırken
00:56
and former military ops commanders brainstorming with laser experts.
12
56560
4720
ve eski operasyon komutanlarını lazer uzmanlarıyla düşünürken görebilirsiniz.
01:02
These inventors, engineers and makers are dreaming up technologies
13
62360
5176
Bu mucitler, mühendisler ve yapımcılar
01:07
that we hope can make the world a wonderful place.
14
67560
3760
dünyayı güzel bir yer yapmak için gerekli teknolojileri hayal ediyorlar.
01:12
We use the word "moonshots" to remind us to keep our visions big --
15
72200
4536
"Ay'a yolculuk" kelimesini rüya görmeye devam etmek için bakış açımızı
geniş tutmanın önemini hatırlatmak için kullanırız.
01:16
to keep dreaming.
16
76760
1696
01:18
And we use the word "factory" to remind ourselves
17
78480
4456
"Fabrika"' kelimesini kullanmamızın sebebi de
01:22
that we want to have concrete visions --
18
82960
3096
bunları gerçekleştirmek için somut görüşlerin ve planların
01:26
concrete plans to make them real.
19
86080
3296
gerektiğini hatırlatmasıdır.
01:29
Here's our moonshot blueprint.
20
89400
1936
İşte "Ay'a yolculuk" planımız.
01:31
Number one:
21
91360
1216
Bir numara:
01:32
we want to find a huge problem in the world
22
92600
2416
Biz dünyada milyonlarca
insanı etkileyen büyük bir problem bulmak istiyoruz.
01:35
that affects many millions of people.
23
95040
2256
01:37
Number two:
24
97320
1496
İki numara:
01:38
we want to find or propose a radical solution for solving that problem.
25
98840
3800
O sorunu çözen radikal bir çözümü bulmayı veya önermeyi istiyoruz.
01:43
And then number three:
26
103480
1376
Ve sonra üç numara:
01:44
there has to be some reason to believe
27
104880
2976
Ortada böylesine radikal bir çözüm için
01:47
that the technology for such a radical solution
28
107880
3056
yeterli bir teknoloji olduğuna
01:50
could actually be built.
29
110960
1440
ikna edecek bir neden olmalı.
01:53
But I have a secret for you.
30
113880
1616
Bir sırrımı vereceğim.
01:55
The moonshot factory is a messy place.
31
115520
3240
Ay'a yolculuk fabrikası aslında dağınık bir yer.
01:59
But rather than avoid the mess,
32
119600
1816
Bundan kaçınmak yerine,
02:01
pretend it's not there,
33
121440
1536
orada yokmuş gibi davranıyoruz.
02:03
we've tried to make that our strength.
34
123000
1840
Onu gücümüz hâline çevirmeyi denedik.
02:06
We spend most of our time breaking things
35
126080
2816
Zamanımızın çoğunu bir şeyler kırarak kendimize
02:08
and trying to prove that we're wrong.
36
128920
1960
yanıldığımızı ispatlamaya çalışarak harcadık.
02:12
That's it, that's the secret.
37
132320
1640
İşte bu. Sır bu.
02:14
Run at all the hardest parts of the problem first.
38
134680
3536
İlk olarak sorunun zor kısmıyla uğraşmayı deneyin.
02:18
Get excited and cheer,
39
138240
2055
Heyecanlanın ve bağırın,
02:20
"Hey! How are we going to kill our project today?"
40
140320
2439
"Hey! Bugün nasıl projemizi sonlandıracağız?"
02:25
We've got this interesting balance going
41
145920
2720
İşte sahip olduğumuz bu ilginç denge,
02:29
where we allow our unchecked optimism to fuel our visions.
42
149560
5536
kontrolsüz iyimserliğimizin vizyonumuzu ateşlemesini sağladı.
02:35
But then we also harness enthusiastic skepticism
43
155120
4456
Ancak sonradan vizyonumuza hayat üflememizi,
02:39
to breathe life, breathe reality into those visions.
44
159600
3040
gerçek üflememizi sağlayacak bir tutkulu şüphecilik özelliği edindik.
02:43
I want to show you a few of the projects
45
163320
1936
Size şimdi montaj odasında
02:45
that we've had to leave behind on the cutting room floor,
46
165280
2696
bırakmak zorunda kaldığımız projelerden birkaçını
02:48
and also a few of the gems
47
168000
1576
ve bu süreci en azından şimdilik
02:49
that at least so far, have not only survived that process,
48
169600
3696
geçirmekle kalmayıp onunla hız da kazanan
02:53
but have been accelerated by it.
49
173320
2760
değeri göstermek istiyorum.
02:56
Last year we killed a project in automated vertical farming.
50
176760
4416
Geçen yıl dikey oto-çiftçilik projesini sonlandırdık.
03:01
This is some of the lettuce that we grew.
51
181200
2016
İşte yetiştirdiğimiz birkaç marul.
03:03
One in nine people in the world suffers from undernourishment.
52
183240
3576
Dünya'daki her dokuz insandan biri yetersiz beslenmek zorunda kalıyor.
03:06
So this is a moonshot that needs to happen.
53
186840
3096
Bu sebeple bu ay yolculuğunun gerçekleşmesi gerekiyor.
03:09
Vertical farming uses 10 times less water
54
189960
2656
Dikey çiftçilik, normal çiftçiliğin yaklaşık onda biri kadar su
03:12
and a hundred times less land than conventional farming.
55
192640
4136
ve yüzde biri kadar alan kullanımına ihtiyaç duyuyor.
03:16
And because you can grow the food close to where it's consumed,
56
196800
4160
Üretiminizi tükettiğiniz yere yakın yapabildiğiniz için
03:22
you don't have to transport it large distances.
57
202200
2680
uzak mesafelere göndermekten kurtuluyorsunuz.
03:27
We made progress in a lot of the areas
58
207160
2296
Otomatik hasat ve yeterli aydınlatma gibi
03:29
like automated harvesting and efficient lighting.
59
209480
3616
farklı alanlarda ilerleme kaydettik.
03:33
But unfortunately,
60
213120
1456
Fakat ne yazık ki
03:34
we couldn't get staple crops like grains and rice to grow this way.
61
214600
4056
tahıl ve pirinç gibi birçok temel mahsulü bu yolla yetiştiremedik.
03:38
So we killed the project.
62
218680
1520
Bu yüzden projeyi sonlandırdık.
03:41
Here's another huge problem.
63
221120
1360
İşte başka bir büyük sorun.
03:43
We pay enormous costs in resources and environmental damage
64
223240
5176
Biz ürünlerimizi dünya geneline ulaştırabilmek için
03:48
to ship goods worldwide.
65
228440
2216
çevreye zarar veriyor ve yüksek ücretler ödüyoruz.
03:50
Economic development of landlocked countries
66
230680
2576
Kara ile kuşatılmış ülkelerin ekonomik gelişimi
03:53
is limited by lack of shipping infrastructure.
67
233280
3576
yetersiz gemi taşımacılığı altyapısından dolayı sınırlı durumdadır.
03:56
The radical solution?
68
236880
1616
Radikal bir çözüm mü dediniz?
03:58
A lighter-than-air, variable-buoyancy cargo ship.
69
238520
4200
Havadan hafif ve değişken-yüzebilen bir kargo gemisi.
04:04
This has the potential to lower,
70
244240
3376
Bu aracın en azından taşıma genel ücretini
04:07
at least overall,
71
247640
1616
ve karbon ayak izini
04:09
the cost, time and carbon footprint of shipping
72
249280
4536
düşürme potansiyeli var.
04:13
without needing runways.
73
253840
1280
Hem de hiçbir piste ihtiyaç duymadan.
04:15
We came up with this clever set of technical breakthroughs
74
255880
3056
Bu gemilerin maliyetini düşürerek
04:18
that together might make it possible for us to lower the cost enough
75
258960
4936
yeterince ucuza yapılır kılacak teknik dönüm noktası
04:23
that we could actually make these ships --
76
263920
2136
niteliğinde fikirler bulduk --
04:26
inexpensively enough in volume.
77
266080
1640
toptan yeterince ucuz.
04:28
But however cheap they would have been to make in volume
78
268760
3319
Ancak toptan yapmak ne kadar ucuz olsa da
04:33
it turned out that it was going to cost close to 200 million dollars
79
273320
3856
ilkinin tasarımı ve yapımının yaklaşık olarak 200 milyon dolar
04:37
to design and build the first one.
80
277200
2120
tutacağı ortaya çıktı.
04:40
200 million dollars is just way too expensive.
81
280680
3656
200 milyon dolar çok fazlaydı.
04:44
Because X is structured with these tight feedback loops
82
284360
3816
X hata yapıp hatalardan öğrenme ve yeni tasarımlarla
04:48
of making mistakes and learning and new designs,
83
288200
3656
sıkı geri dönüş döngüsü ile çalışan bir yapı olduğu için
04:51
we can't spend 200 million dollars
84
291880
1736
doğru yolda olup olmadığımızı gösterecek
04:53
to get the first data point
85
293640
1736
ilk dönütü almak için
04:55
about whether we're on the right track or not.
86
295400
2560
200 milyon dolar harcayamazdık.
04:58
If there's an Achilles' heel in one our projects,
87
298600
2336
Eğer projemizin bir zayıf karnı varsa bunu
05:00
we want to know it now, up front, not way down the road.
88
300960
4296
şimdi, proje ilerlemeden önce öğrenmek isterdik.
05:05
So we killed this project, too.
89
305280
1680
Bu yüzden bu projeyi de bitirdik.
05:08
Discovering a major flaw in a project
90
308880
2736
Projede büyük bir hata bulmak
05:11
doesn't always mean that it ends the project.
91
311640
2136
bunun projenin sonu olduğunu göstermez.
05:13
Sometimes it actually gets us onto a more productive path.
92
313800
3176
Bazen bu bizi daha üretici bir yola sokar.
05:17
This is our fully self-driving vehicle prototype,
93
317000
3936
İşte bu bizim direksiyon ve fren pedalı
05:20
which we built without a steering wheel or break pedal.
94
320960
3160
bulundurmayan tamamen sürücüsüz arabamızın prototipi.
05:24
But that wasn't actually our goal when we started.
95
324800
2400
Fakat başladığımızda bu bizim ilk hedefimiz değildi.
05:27
With 1.2 million people dying on the roads globally every year,
96
327760
5896
Her yıl 1,2 milyon kişinin yollarda ölmesi
05:33
building a car that drives itself was a natural moonshot to take.
97
333680
3816
bu fikri tam bir "Ay'a yolculuk" yapmıştı.
05:37
Three and a half years ago,
98
337520
1600
3,5 yıl önce Lexus yenilenmiş
05:39
when we had these Lexus, retrofitted, self-driving cars in testing,
99
339920
5576
sürücsüz arabalarını test ederken o kadar başarılıydı ki
05:45
they were doing so well, we gave them out to other Googlers
100
345520
3656
onları deneyimle ilgili düşüncelerini almak için
05:49
to find out what they thought of the experience.
101
349200
2240
Google çalışanlarına götürdük.
05:52
And what we discovered
102
352000
1256
Ve o zaman planımızdaki
05:53
was that our plan to have the cars do almost all the driving
103
353280
4616
arabaların her işi yapmasının ve sadece acil durumlarda
05:57
and just hand over to the users in case of emergency
104
357920
3896
kontrolü sürücüye devretmesinin
06:01
was a really bad plan.
105
361840
3080
kötü bir plan olduğunu keşfettik.
06:06
It wasn't safe
106
366200
1656
Hiç güvenli değildi,
06:07
because the users didn't do their job.
107
367880
3136
çünkü sürücüler işlerini yapmadı.
06:11
They didn't stay alert
108
371040
1440
Araç kontrolü onlara
06:13
in case the car needed to hand control back to them.
109
373160
4056
geri vermesi gerektiğinde dikkatli değildiler.
06:17
This was a major crisis for the team.
110
377240
2016
Bu ekibim için çok önemli bir sorun oldu.
06:19
It sent them back to the drawing board.
111
379280
2040
Bu takımı ilk aşamaya geri götürdü.
06:22
And they came up with a beautiful, new perspective.
112
382320
3360
Sonra güzel, yeni bir perspektifle geldiler.
06:26
Aim for a car where you're truly a passenger.
113
386600
3720
İnsanın sadece bir yolcu olduğu bir araba hedefiyle.
06:31
You tell the car where you want to go,
114
391280
2256
Arabaya gitmek istediğiniz yeri söyleyin,
06:33
you push a button
115
393560
1256
tuşa basın
06:34
and it takes you from point A to point B by itself.
116
394840
4160
ve o sizi kendisi götürecektir.
06:39
We're really grateful
117
399720
1296
Biz bu projede erken aşamada
06:41
that we had this insight as early on in the project as we did.
118
401040
3536
bu anlayışa sahip olmamızdan dolayı çok minnettarız.
06:44
And it's shaped everything we've done since then.
119
404600
3960
O zamandan beri yaptığımız her şeyi şekillendirdi.
06:49
And now our cars have self-driven more than 1.4 million miles,
120
409200
6336
Şu ana dek arabalarımız 2,25 milyon kilometreden fazla yol yaptı,
06:55
and they're out everyday
121
415560
1616
her gün Mountain View, Kaliforniya
06:57
on the streets of Mountain View, California and Austin, Texas.
122
417200
4040
ve Austin, Teksas yollarına çıkmaktalar.
07:02
The cars team shifted their perspective.
123
422120
3856
Araba ekibi bakış açısını değiştirdi.
07:06
This is one of X's mantras.
124
426000
2056
Bu X'in söyleminden biri.
07:08
Sometimes shifting your perspective is more powerful than being smart.
125
428080
4800
Bazen farklı yöne bakmak akıldan önemlidir.
07:13
Take wind energy.
126
433880
1496
Rüzgâr enerjisini ele alalım.
07:15
It's one of my favorite examples of perspective shifting.
127
435400
3336
Bakış açısını değiştirmeye dair en beğendiğim örneklerden biri.
07:18
There's no way that we're going to build
128
438760
2856
Standart bir rüzgâr türbinini o alanın
07:21
a better standard wind turbine than the experts in that industry.
129
441640
4400
uzmanı kadar iyi yapma şansınız yoktur.
07:26
But we found a way to get up higher into the sky,
130
446720
4896
Ama biz gökyüzünde daha yukarı çıkmanın yolunu bulduk
07:31
and so get access to faster, more consistent winds,
131
451640
3816
ve tonlarca metal olmadan
07:35
and so more energy without needing hundreds of tons of steel to get there.
132
455480
5656
daha hızlı ve tutarlı rüzgârlara, daha fazla enerjiye eriştik.
07:41
Our Makani energy kite rises up from its perch
133
461160
3336
Makani enerji uçurtmamız tünekten yükselir,
07:44
by spinning up those propellers along its wing.
134
464520
3016
kanatları yanındaki pervanesinin dönmesiyle hareket eder.
07:47
And it pulls out a tether as it rises,
135
467560
2320
Enerjiyi ip yardımıyla yukarı çekerek,
07:50
pulling energy up through the tether.
136
470640
1896
yükseldiği sırada ipi dışarı atar.
07:52
Once the tether's all the way out,
137
472560
1856
İpler bir kere yukarı çıkınca gökte
07:54
it goes into crosswind circles in the sky.
138
474440
3160
dönmeye başlayıp çapraz rüzgârla çember hâlinde döner.
07:58
And now those propellers that lifted it up have become flying turbines.
139
478320
5360
Sonra yukarı çıkaran bu pervaneler uçan bir türbine dönüşür.
08:04
And that sends energy back down the tether.
140
484400
2680
Sonra da iple enerjisini aşağı iletir.
08:07
We haven't yet found a way to kill this project.
141
487880
2856
Daha bu projeyi bitirmek için bir yol bulamadık.
08:10
And the longer it survives that pressure, the more excited we get
142
490760
4096
Baskıya dayandıkça bu projenin dünyada
08:14
that this could become a cheaper and more deployable form
143
494880
4456
rüzgâr enerjisinin kullanımında daha ucuz ve kullanılabilir bir yol olabileceği
08:19
of wind energy for the world.
144
499360
1920
fikriyle heyecanlanıyoruz.
08:23
Probably the craziest sounding project we have is Project Loon.
145
503080
3480
Sahip olduğumuz projelerin en çılgını muhtemelen Proje Loon'dur.
08:27
We're trying to make balloon-powered Internet.
146
507320
3536
Balonla çalışan internet yapmak istiyoruz.
08:30
A network of balloons in the stratosphere
147
510880
3080
Stratosferde balon ağı oluşturarak taşralardaki ve uzak bölgelerde
08:34
that beam an internet connection down to rural and remote areas of the world.
148
514800
5096
internet bağlantısını yaymak istiyoruz.
08:39
This could bring online as many as four billion more people,
149
519920
3896
Bu bugün hiç İnternet bağlantısı olmayan ya da az olan
08:43
who today have little or no internet connection.
150
523840
2240
dört milyar kadar insanı İnternet'e bağlar.
08:47
But you can't just take a cell tower,
151
527120
2895
Fakat gidip bir tane baz istasyonunu alıp,
08:50
strap it to a balloon and stick it in the sky.
152
530039
2897
bir balona yapıştırıp gökyüzüne gönderemezsiniz.
08:52
The winds are too strong, it would be blown away.
153
532960
2376
O kadar rüzgârlı olur ki, uçar giderler.
08:55
And the balloons are too high up to tie it to the ground.
154
535360
4400
Yere bağlamak için de balonlar çok yukarıdadır.
09:00
Here comes the crazy moment.
155
540800
1440
Şimdi çılgın an geliyor.
09:03
What if, instead,
156
543000
2096
Peki bunun yerine
09:05
we let the balloons drift
157
545120
2216
balonları sürüklenmeye bırakıp
09:07
and we taught them how to sail the winds to go where the needed to go?
158
547360
3840
istedikleri yere gitmeleri için yelken açmayı öğretsek olmaz mıydı?
09:13
It turns out the stratosphere has winds
159
553560
3336
Stratosferinde ince tabakada
09:16
that are going in quite different speeds and directions in thin strata.
160
556920
4096
oldukça farklı hız ve yönlerde giden rüzgârları olduğu ortaya çıktı.
09:21
So we hoped that using smart algorithms and wind data from around the world,
161
561040
4880
Böylece biz de dünyanın dört bir yanından akıllı algoritmalar ve rüzgâr kayıtlarıyla
09:26
we could maneuver the balloons a bit,
162
566800
2456
balonları biraz hareket ettirmeyi umduk,
09:29
getting them to go up and down just a tiny bit in the stratosphere
163
569280
3096
ki farklı yönlerde ve hızlarda giden o rüzgârları kapmak için
09:32
to grab those winds going in those different directions and speeds.
164
572400
3616
onları stratosferde biraz yukarı ve aşağı hareket ettirdik.
09:36
The idea is to have enough balloons
165
576040
2296
Fikir, bir balon alanından çıksanız bile
09:38
so as one balloon floats out of your area,
166
578360
2856
diğerinin alanına girecek kadar
09:41
there's another balloon ready to float into place,
167
581240
3736
balon sahibi olmaktı,
09:45
handing off the internet connection,
168
585000
2616
böylece otoyolda giderken
09:47
just like your phone hands off between cell towers
169
587640
3456
tıpkı baz istasyonları arasında telefonunuzu aktarır gibi
09:51
as you drive down the freeway.
170
591120
1640
İnternet bağlantınızı aktarırdınız.
09:53
We get how crazy that vision sounds --
171
593760
4416
Bu görüşün delice göründüğünü biliyoruz.
09:58
there's the name of the project to remind us of that.
172
598200
2736
Bize bunu hatırlatan projenin ismi.
10:00
So since 2012,
173
600960
2336
Böylece 2012'den beri
10:03
the Loon team has prioritized the work that seems the most difficult
174
603320
5776
Loon takımı en zor ve projelerini öldürmesi
10:09
and so the most likely to kill their project.
175
609120
3840
en muhtemel işlerin önceliklerini yaptı.
10:13
The first thing that they did
176
613920
1536
İlk yaptıkları şey
10:15
was try to get a Wi-Fi connection from a balloon in the stratosphere
177
615480
4216
stratosferdeki bir balondan yerdeki bir antene bir Wi-Fi bağlantısı
10:19
down to an antenna on the ground.
178
619720
2120
kurmayı denemekti.
10:22
It worked.
179
622720
1216
İşe yaradı.
10:23
And I promise you there were bets that it wasn't going to.
180
623960
2715
Ve bu işin olmayacağına dair bahisler bile olmuştu.
10:26
So we kept going.
181
626699
1240
Bu yüzden devam ettik.
10:28
Could we get the balloon to talk directly to handsets,
182
628880
3376
Peki biz anteni aracı olmaktan çıkarıp
10:32
so that we didn't need the antenna as an intermediary receiver?
183
632280
3360
balonu direkt olarak ahizeye bağlayabilir miydik?
10:36
Yeah.
184
636720
1200
Evet.
10:38
Could we get the balloon bandwidth high enough
185
638680
2616
Peki biz balonda İnternet'i taşıyacak
10:41
so it was a real Internet connection?
186
641320
2736
bir bant genişliği oluşturabilir miydik?
10:44
So that people could have something more than just SMS?
187
644080
4960
İnsanlara kısa mesaj harici şeyler gönderebilecek.
10:49
The early tests weren't even a megabit per second,
188
649640
3816
İlk testlerde hız saniyede bir megabit bile değildi,
10:53
but now we can do up to 15 megabits per second.
189
653480
3416
fakat şu an saniyede 15 megabit hıza sahibiz.
10:56
Enough to watch a TED Talk.
190
656920
1320
Bir TED konuşması seyretmeye yeter.
10:59
Could we get the balloons to talk to each other through the sky
191
659360
3576
Peki taşralara internet sinyali sokabilmek için
11:02
so that we could reach our signal deeper into rural areas?
192
662960
4856
gökyüzünde balonları birbirleriyle iletişime geçirebilir miyiz?
11:07
Check.
193
667840
1536
Evet.
11:09
Could we get balloons the size of a house to stay up for more than 100 days,
194
669400
6656
Peki biz bir ev büyüklüğündeki balonları 100 günden daha fazla
orada tutacak şekilde normal, dayanıklı balonların
11:16
while costing less than five percent
195
676080
2296
11:18
of what traditional, long-life balloons have cost to make?
196
678400
3560
yüzde 5'inden daha ucuza mal olacak balonlar yapabilir miyiz?
11:23
Yes. In the end.
197
683640
1896
Evet. Sonunda.
11:25
But I promise you, you name it, we had to try it to get there.
198
685560
5040
Fakat emin olun bunları gerçekleştirmek için denemek zorundaydık.
11:31
We made round, silvery balloons.
199
691480
2840
Yuvarlak, gümüş balonlar yaptık.
11:35
We made giant pillow-shaped balloons.
200
695200
3440
Dev gibi yastık balonlar yaptık.
11:40
We made balloons the size of a blue whale.
201
700400
2880
Mavi balina boyutunda balonlar yaptık.
11:44
We busted a lot of balloons.
202
704440
2936
Bir sürü balon patlattık.
11:47
(Laughter)
203
707400
1616
(Gülüşmeler)
11:49
Since one of the things that was most likely to kill the Loon project
204
709040
4056
Loon projesini başarısız kılacak en muhtemel şeylerden biri
11:53
was whether we could guide the balloons through the sky,
205
713120
3056
balonlara gökte yön verip veremeyeceğimiz olduğundan,
11:56
one of our most important experiments was putting a balloon inside a balloon.
206
716200
4760
en önemli deneylerimizden biri balon içine balon koymaktı.
12:02
So there are two compartments here, one with air and then one with helium.
207
722280
3800
Bir hava ve diğeri helyum dolu iki bölmemiz var.
12:07
The balloon pumps air in to make itself heavier,
208
727360
3856
Balon kendini ağırlaştırmak için içine hava pompalıyor
12:11
or lets air out to make it lighter.
209
731240
2360
ya da hafifletmek için havayı dışarı veriyor.
12:14
And these weight changes allow it to rise or fall,
210
734520
3296
Bu ağırlık değişimleri düşüşe veya yükselişe sebep oluyordu
12:17
and that simple movement of the balloon is its steering mechanism.
211
737840
3736
ve balonun bu basit hareketi dümen yerine geçiyordu.
12:21
It floats up or down,
212
741600
1656
Uygun hız ve yön için gerekli
12:23
hoping to grab winds going in the speed and direction that it wants.
213
743280
3920
rüzgârı alma umuduyla yukarı ya da aşağı gidiyordu.
12:27
But is that good enough for it to navigate through the world?
214
747920
4200
Ancak bu balonu dünya çevresinde döndürmek için yeterli miydi?
12:32
Barely at first,
215
752800
2536
Başlarda zorla yetiyordu.
12:35
but better all the time.
216
755360
1376
Ancak sonraları iyileşti.
12:36
This particular balloon, our latest balloon,
217
756760
2080
Bu balon, son balonumuz
12:39
can navigate a two-mile vertical stretch of sky
218
759680
3560
3,2 kilometre dikey yer değiştirebiliyordu
12:44
and can sail itself to within 500 meters of where it wants to go
219
764280
4056
ve 20.000 kilometre menzille 500 metrelik alanda
12:48
from 20,000 kilometers away.
220
768360
2600
istediği yere gidebiliyor.
12:56
We have lots more to do
221
776360
2216
Bizim maliyet düşürme ve sistemin ince ayarı
12:58
in terms of fine-tuning the system and reducing costs.
222
778600
4576
için daha çok yapacaklarımız var.
13:03
But last year, a balloon built inexpensively
223
783200
3016
Geçen sene Dünya'nın çevresini 187 günde
13:06
went around the world 19 times over 187 days.
224
786240
6136
19 kere dönebilen balonu ucuza yaptık.
13:12
So we're going to keep going.
225
792400
1440
Bu yüzden devam edeceğiz.
13:15
(Applause)
226
795120
3320
(Alkış)
13:21
Our balloons today
227
801520
1256
Balonlarımız bugün
13:22
are doing pretty much everything a complete system needs to do.
228
802800
3360
tam bir sistemin gereksinimlerini karşılayabilecek düzeyde.
13:27
We're in discussions with telcos around the world,
229
807160
2856
Şu an dünyanın dört bir yanındaki telekomünikasyonlarla irtibat hâlindeyiz
13:30
and we're going to fly over places like Indonesia
230
810040
2336
ve Endonezya gibi yerlerde uçarak bu sene gerçek
13:32
for real service testing this year.
231
812400
2736
bir hizmet testi yapacağız.
13:35
This probably all sounds too good to be true,
232
815160
2560
Bu gerçek olmak için fazla güzel gibi
13:38
and you're right.
233
818800
1200
ve haklısınız da.
13:41
Being audacious
234
821320
1736
Atılgan olmak ve büyük, riskli şeylerde
13:43
and working on big, risky things
235
823080
2656
çalışmak sizi doğal olarak
13:45
makes people inherently uncomfortable.
236
825760
2480
huzursuz olmaya itiyor.
13:49
You cannot yell at people and force them to fail fast.
237
829040
5080
İnsanlara bağırıp hızlı başarısızlığa zorlayamazsınız.
13:55
People resist. They worry.
238
835440
2096
İnsanlar direnir, endişelenir.
13:57
"What will happen to me if I fail?
239
837560
3056
"Başarısız olursam ne olacak?
14:00
Will people laugh at me?
240
840640
1480
Ya insanlar bana gülerse?
14:02
Will I be fired?"
241
842880
1440
Kovulacak mıyım?"
14:05
I started with our secret.
242
845880
2696
Sırrımızla başladım.
14:08
I'm going to leave you with how we actually make it happen.
243
848600
2880
Bunu esasen nasıl başardığımızla sizi baş başa bırakacağım.
14:12
The only way to get people to work on big, risky things --
244
852920
5016
İnsanları büyük ve riskli işlerde çalıştırmanın --
14:17
audacious ideas --
245
857960
1736
cesur fikirlerde --
14:19
and have them run at all the hardest parts of the problem first,
246
859720
4936
ve öncelikle sorunun zor tarafını çözmelerini sağlamanın tek yolu
14:24
is if you make that the path of least resistance for them.
247
864680
3880
onu en az dirençli hâle getirmektir.
14:29
We work hard at X to make it safe to fail.
248
869360
3880
Biz X'te başarısızlığı güvenli hâle getirdik.
14:34
Teams kill their ideas as soon as the evidence is on the table
249
874000
3936
Ekipler ispat var olur olmaz fikirleri çürütüyorlar,
14:37
because they're rewarded for it.
250
877960
2560
çünkü ödüllendiriliyorlar.
14:41
They get applause from their peers.
251
881160
2816
Akranlarından alkış alırlar.
14:44
Hugs and high fives from their manager, me in particular.
252
884000
3880
Kucaklamalar ve beşlikler müdürlerinden, özellikle benden.
14:49
They get promoted for it.
253
889160
2496
Bu yaptıklarıyla terfi alırlar.
14:51
We have bonused every single person on teams that ended their projects,
254
891680
6256
Biz projelerini bitiren ikiden otuz kişilik ekiplere
14:57
from teams as small as two to teams of more than 30.
255
897960
3016
kadar herkesi tek tek ödüllendirdik.
15:01
We believe in dreams at the moonshot factory.
256
901000
2920
Biz Ay'a yolculuk fabrikasında hayallere inanıyoruz.
15:04
But enthusiastic skepticism
257
904840
2496
Fakat tutkulu şüphecilik
15:07
is not the enemy of boundless optimism.
258
907360
3456
sonsuz iyimserliğin düşmanı değil.
15:10
It's optimism's perfect partner.
259
910840
2680
O iyimserliğin en iyi dostudur.
15:14
It unlocks the potential in every idea.
260
914280
4320
O her fikirdeki potansiyeli ortaya çıkarır.
15:19
We can create the future that's in our dreams.
261
919720
3760
Rüyalarımızdaki geleceği gerçekleştirebiliriz.
15:24
Thank you very much.
262
924400
1296
Çok teşekkürler.
15:25
(Applause)
263
925720
6022
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7