The myth of Oisín and the land of eternal youth - Iseult Gillespie

Çeviri: Ecem Şengezer Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi

Sıradan bir kahramanın yolculuğunda

In a typical hero's journey,

the protagonist sets out on an adventure,

ana karakter bir maceraya atılır,

undergoes great change,

büyük bir değişim geçirir

and returns in triumph to their point of origin.

ve kazandığı zaferle yola çıktığı yere geri döner.

But in the Irish genre of myth known as Eachtraí,

Anca İrlanda mit efsanesi olarak bilinen Hertrai'de

the journey to the other world ends in a point of no return.

diğer dünyaya yolculuk dönüşü olmayan noktada sona eriyor.

While there are many different versions of the otherworld in Irish mythology,

İrlanda mitolojisinde diğer dünyaya dair pek çok farklı versiyon olsa da

the most well-known example occurs in the story of Oisín.

en iyi bilinen örnek Oisin'in hikâyesinde görülür.

Oisín was the son of Fionn mac Cumhaill, the leader of a group of pagan warriors

Oisín, Fianna adında bir grup putperest savaşçının lideri olan

known as the Fianna.

Fionn mac Cumhaill'in oğluydu.

As Oisín rode with his companions one day,

Oisín bir gün yoldaşlarıyla yola çıktığında

he was visited by the immortal princess Niamh.

ölümsüz prenses Niamh onu ziyaret etti.

The two fell instantly in love

Birbirlerine anında aşık oldular

and Niamh put Oisín onto her white horse

ve Niamp, Oisin'i beyaz atına bindirdi

and rode with him to the edge of the Irish sea.

sonra da onunla İrlanda denizinin kenarına gitti.

As they made for the horizon, the riders sunk into a golden haze.

Ufuğa doğru ilerlerken altın pus içine gömüldüler.

They came to the shores of the gleaming kingdom called Tír na nÓg.

Tír na nÓg adlı parlak krallığın kıyılarına geldiler.

This was the home of the Tuatha Dé Danann, the people who ruled Ancient Ireland

Bu, Oisín'in zamanından çok önce Antik İrlanda'yı yöneten

long before Oisín's time.

Tuatha Dé Danann'ın eviydi.

From the point of his arrival, Oisín's every need was met.

Varış anından itibaren Oisín'in her ihtiyacı karşılandı.

He married Niamh in a grand ceremony and was welcomed into her family.

Niamh ile büyük bir törende evlendi ve ailesi tarafından hoş karşılandı.

When he wished to hear music, his ears filled with bewitching tones.

Müzik dinlemek istediğinde kulakları büyüleyici seslerle doldu.

When he hungered, golden plates appeared laden with fragrant food.

Acıktığında güzel kokulu yiyeceklerle dolu altın tabaklar getirildi.

He admired scenes of great beauty, and colors that he had no name for.

Adını bile bilmediği güzellik ve renklere şahit oldu.

All around him, the land and the people existed in a state of unmoving perfection.

Her yanında bu ülke ve insanları durağan bir mükemmellik içindeydi.

Ama Oisín'in bilmediği şey, Tír na nÓg'un gençlik ülkesi olmasıydı,

But what Oisín didn't know was that Tír na nÓg was the land of youth,

in which time stood still and the people never aged.

sanki zaman durdu ve insanlar asla yaşlanmadılar.

In his new home, Oisín continued to hunt and explore as he had in Ireland.

Oisín yeni evinde, İrlanda'da olduğu gibi ava çıkmaya ve araştırmaya devam etti.

But in the land of youth, he possessed a strange, new invincibility.

Ancak gençlik yurdunda, garip, yeni bir yenilmezliğe sahipti.

At the end of each day of adventuring,

Macera dolu her günün sonunda

Oisín's wounds magically healed themselves as he slept in Niamh's arms.

Niamh'ın kollarında uyurken yaraları sihirli bir şekilde iyileşiyordu.

Although glory and pleasure came easily to Oisín in the land of youth,

Şeref ve zevk gençlik ülkesinde Oisín'e kolayca ulaşmış olsa da

he missed the Fianna and the adventures they had in Ireland.

Fianna'yı ve İrlanda'daki maceralarını özledi.

After three years in Tír na nÓg, he was struck by a deep yearning for home.

Tír na nÓg'daki üç yıldan sonra eve derin bir özlem duydu.

Before he embarked on his journey back, Niamh warned him

Niamh, yolculuğunddan geri dönmeden önce

that he must not alight from his horse to touch the earth with his own feet.

atın üzerinden inip toprağa dokunmaması için onu uyardı.

When Oisín reached the shores of Ireland,

Oisín, İrlanda sahillerine vardığında

it felt as if a shadow had fallen over the world.

dünya üzerine bir gölge düşmüş gibi hissetti.

On the hill where his father's palace lay, he saw only a ruin strewn with weeds.

Babasının sarayının bulunduğu tepede yabani otlarla dolu bir harabe gördü.

His calls for his friends and family echoed from derelict walls.

Aile ve arkadaşları için yaptığı çağrılar terk edilmiş duvarlarda yankılandı.

Horrified, Oisín rode until he came upon a group of peasants working in the fields.

Dehşet içinde, tarlada çalışan bir grup köylüye rastlayıncaya kadar yol aldı.

They were struggling to remove a boulder from their land,

Onların topraklarından bir kaya çıkarmaya çalışıyorlardı

and forgetting Niamh's warning,

ve Niamh'in uyarısını unutarak

Oisín leapt from his horse and rolled it away with his superhuman strength.

Oisín atından fırladı ve atı insanüstü gücüyle devirdi.

The crowd's cheers soon turned into shrieks.

Kalabalığın alkışları çığlıklara dönüştü.

Gençliğin yerinde sakalları yeri süpüren,

In place of the youth was an old man whose beard swept the ground

and whose legs buckled under him.

bacakları altında bükülmüş yaşlı bir adamdı.

He cried out for Finn and the Fianna,

Fin ve Fianna için haykırdı,

but the people only recognized these names from the distant past of 300 years before.

ancak halk bu isimleri sadece 300 yıl öncesinin uzak geçmişinden tanıdı.

Time had betrayed Oisín

Zaman Oisín'e ihanet etti

and his return to mortal lands had aged him irreversibly.

ve ölümlü topraklara dönüşü onu geri dönülemez şekilde yaşlandırdı.

Throughout Irish folklore,

İrlandalı folklor boyunca,

sightings of the land of youth have been reported in the depths of wells,

kuyuların derinliklerinde, ufuğun eşiğinde

on the brink of the horizon,

ve mağaraların karanlığında

or in the gloom of caves.

gençlik ülkesinin görüldüğü bildirilir.

But those who know the tale of Oisín tell of another vision,

Ancak Oisín'in hikâyesini bilenler bunun bir de uzantısını anlatıyorlar;

that of a shining princess carried upon the distant waves by a white horse,

uzaktaki dalgalardan beyaz atın taşıdığı parlayan bir prenses,

still hoping for the return of her doomed love.

hâlâ talihsiz aşkının geri dönmesini umuyordu.