HEAR vs LISTEN Difference, Meaning, Example Sentences | Learn English Vocabulary

In this video, I’m going to talk  about two similar and sometimes  

Bu videoda benzer ve bazen

confusing English words ‘hear’ and ‘listen’.

kafa karıştırıcı olan iki İngilizce kelime 'hear' ve 'listen'den bahsedeceğim

These two words are commonly confused in English,

. Bu iki kelime İngilizcede sıklıkla karıştırılır,

but after watching this video you'll have  a good understanding of the difference and when to use these words.

ancak bu videoyu izledikten sonra farkı ve bu kelimelerin ne zaman kullanılması gerektiğini daha iyi anlayacaksınız.

Let’s get started.

Başlayalım.

Let’s start with ‘hear’. It is an irregular verb. 

'Duymak' ile başlayalım. Düzensiz bir fiildir.

The past tense is ‘heard’.

Geçmiş zaman 'duyuldu'.

When you hear something, noise is coming into your ears.

Bir şey duyduğunuzda kulaklarınıza gürültü gelir.

You are not focused on the noise.

Gürültüye odaklanmıyorsunuz.

When you are walking down the street,

Sokakta yürürken

you may hear people talking, you may hear birds,

insanların konuştuğunu duyabilirsiniz, kuşların sesini duyabilirsiniz,

you may hear noise from the traffic,

trafik gürültüsünü duyabilirsiniz,

you hear all different noises.

birbirinden farklı sesleri duyabilirsiniz.

Let’s look at some example sentences.

Bazı örnek cümlelere bakalım.

The first sentence says,

İlk cümle şöyle diyor:

‘I hear someone knocking on my door.’

'Birinin kapımı çaldığını duyuyorum.'

So the sound of the knocking or the noise of the knocking is coming into your ears,

Yani kapı çalma sesi ya da kapı çalma sesi kulaklarınıza geliyor,

so you can hear it.

dolayısıyla onu duyabiliyorsunuz.

The next sentence says,

Sonraki cümle şöyle diyor:

‘He heard the thunder last night.’

'Dün gece gök gürültüsünü duydu.'

Thunder is very loud, so again you  will hear the noise of the thunder. 

Gök gürültüsü çok gürültülü, bu yüzden yine gök gürültüsünün sesini duyacaksınız.

Now, I will talk about ‘listen’.

Şimdi 'dinlemek'ten bahsedeceğim.

It is a regular verb

Düzenli bir fiildir

and the past tense is ‘listened’.

ve geçmiş zaman 'dinlendi'dir.

It is usually followed by the preposition ‘to’.

Genellikle 'to' edatından sonra gelir.

So you say ‘listen to’.

Yani 'dinle' diyorsun.

When you are listening, you are trying to hear something.

Dinlerken bir şeyler duymaya çalışırsınız.

You are focused. And you really want to hear something clearly.

Odaklanmışsın. Ve gerçekten bir şeyi açıkça duymak istiyorsun.

You pay attention to listen.

Dinlemeye dikkat edersiniz.

Right now, you are listening to me.

Şu anda beni dinliyorsun.

Let’s look at some example sentences.

Bazı örnek cümlelere bakalım.

The first sentence says,

İlk cümle şöyle diyor:

‘I always listen carefully to what my teacher says.’

'Öğretmenimin söylediklerini her zaman dikkatle dinlerim.'

In this example, ‘listen’ is just like focusing or paying attention to.

Bu örnekte 'dinlemek' tıpkı odaklanmak veya dikkat etmek gibidir.

The next sentence says,

Bir sonraki cümle şöyle diyor:

‘She usually listens to music before bed.’

'Genellikle yatmadan önce müzik dinler.'

This case also talks about focusing on the music with their ears.

Bu vaka aynı zamanda müziğe kulaklarıyla odaklanmaktan da bahsediyor.

Now, let's do a checkup.

Şimdi bir kontrol yapalım.

We need to use ‘listen’ and ‘hear’

Bu cümledeki boşlukları doldurmak için

to  fill in the blanks in this sentence.

'dinle' ve 'duy' kullanmamız gerekiyor

Take a moment to think about where to  use ‘listen’ and where to use ‘hear’. 

. Bir dakikanızı ayırıp 'dinle'yi nerede, 'duy'u nerede kullanacağınızı düşünün.

The sentence says,

Cümle şöyle diyor:

‘I am _blank_ to their conversation.’

'Ben onların konuşmalarına karşı boşum.'

Which one means to pay  attention to or to focus on? 

Hangisi dikkat etmek veya odaklanmak anlamına gelir?

That's ‘listen’.

Bu 'dinle'.

So we need to put ‘listen’ in the first blank.

Bu yüzden ilk boşluğa 'dinle' yazmamız gerekiyor.

‘I am _blank_ to their conversation.’

'Onların konuşmalarına karşı boşum.'

You'll notice it says ‘I am’

'Ben' yazdığını fark edeceksiniz,

so we need to use the present continuous tense ‘listening’.

bu nedenle şimdiki zaman 'dinleme'yi kullanmamız gerekiyor.

‘I am listening to their conversation.’

'Konuşmalarını dinliyorum.'

The second part of this sentence says,

Bu cümlenin ikinci kısmı şöyle diyor:

‘but I  can't _blank_ exactly what they are saying.’

'Fakat ne söylediklerini tam olarak açıklayamam.'

Maybe it's noisy outside so it's hard to hear. 

Belki dışarısı gürültülü olduğundan duymak zor olabilir.

Remember, ‘hear’ means to take in the noise with your ears, 

Unutmayın, 'duymak' gürültüyü kulaklarınızla algılamak anlamına gelir,

so the correct answer for the second part is

dolayısıyla ikinci kısım için doğru cevap

‘I can't hear exactly what they are saying.’

'Tam olarak ne söylediklerini duyamıyorum' olacaktır.

Now you know the difference  between ‘hear’ and ‘listen’. 

Artık 'duymak' ve 'dinlemek' arasındaki farkı biliyorsunuz.

I hope you were listening to my video.

Umarım videomu dinliyorsunuzdur.

Did you hear everything clearly?

Her şeyi açıkça duydun mu?

Thank you guys so much for watching  and I’ll see you in the next video.

İzlediğiniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar, bir sonraki videoda görüşürüz.