Natasha Tsakos' multimedia theatrical adventure

Natasha Tsakos'un multimedya temsili macerası

Çeviri: yasin alp aluç Gözden geçirme: Sancak Gülgen

I love theater.

Tiyatroyu çok seviyorum.

I love the idea that you can transform, become somebody else

Dönüştürme, başka biri haline gelme ve hayata

and look at life with a completely new perspective.

yeni bir açıdan bakma fikrini çok seviyorum.

I love the idea that people will sit in one room for a couple of hours and listen.

İnsanların bir odada saatlerce oturup dinlemesi fikrine bayılıyorum.

The idea that in that room at that moment,

O an o odada yaşından, cinsiyetinden, ırkından,

everyone, regardless of their age, their gender, their race, their color, their religion,

renginden, dininden bağımsız olarak bir araya

comes together.

gelen insanlar fikrine bayılıyorum.

At that moment, we transcend space and time together.

O anda, zamanı ve mekanı aşıyoruz.

Theater awakens our senses and opens the door to our imagination.

Tiyatro hislerimizi uyandırıyor ve hayallerimize olan kapıları açıyor.

And our ability to imagine is what makes us explorers.

Ve hayal etme yeteneğimiz bizi keşfe yönelten şeydir.

Our ability to imagine makes us inventors and creators and unique.

Hayal etme yeteneğimiz bizi kaşif, yaratıcı ve eşsiz yapar.

I was commissioned in 2003 to create an original show,

2003'te orijinal bir şov yaratmam için görevlendirildim

and began developing "Upwake."

ve "Upwake"i yaratmaya başladım.

"Upwake" tells the story of Zero,

"Upwake" Zero'nun hikayesini anlatıyor,

a modern-day business man, going to work with his life in a suitcase,

çağımızın iş adamı, çantasındaki hayatı ile işe giden,

stuck between dream and reality and not able to decipher the two.

gerçek ve rüya arasında kalmış ve ikisini ayırt edemiyor.

I wanted "Upwake" to have the same audiovisual qualities as a movie would.

"Upwake"in bir film kadar görsel ve işitsel bir kalitede olmasını istedim.

And I wanted to let my imagination run wild.

Ve hayal gücümün sınırları zorlamasını istedim.

So I began drawing the story that was moving in my head.

Böylece aklımda karıncalanmaya başlayan hikayeyi çizmeye başladım.

If Antoine de Saint-Exupery, the author of "The Little Prince," were here,

Eğer "Küçük Prens"in yazarı Antoine de Saint-Exupery burada olsaydı

he would have drawn three holes inside that box

bu kutunun içine üç delik çizerdi

and told you your sheep was inside.

ve size koyunlarınızın içinde olduğunu söylerdi.

Because, if you look closely enough, things will begin to appear.

Çünkü eğer yakından bakarsanız, göreceksiniz.

This is not a box; these are the renderings of my imagination

Bu bir kutu değil; bunlar benim kafamdaki hayal gücümden

from head to paper to screen to life.

kağıda oradan ekrana ve hayata yansıttıklarım.

In "Upwake" buildings wear suits, Zero tap dances on a giant keyboard,

"Upwake"de binalar giyiniyor, Zero dev bir klavyede dans ediyor,

clones himself with a scanner, tames and whips the computer mice,

kendini tarayıcı ile klonluyor, bilgisayar faresini kamçılıyor ve evcilleştiriyor,

sails away into dreamscape from a single piece of paper and launches into space.

bir parça kağıdından gerçeküstüne yelken açıyor ve uzaya doğru yola çıkıyor.

I wanted to create environments that moved and morphed like an illusionist.

Hareket eden ve bir illüzyonistinki gibi dönüşen bir ortam yaratmak istedim.

Go from one world to another in a second.

Bir saniyede bir dünyadan bir diğerine gitmek.

I wanted to have humor, beauty, simplicity and complexity

Mizah, güzellik, sadelik ve karmaşıklık istedim ve

and use metaphors to suggest ideas.

fikirler sunmak için metaforları kullanmak istedim.

At the beginning of the show, for example, Zero deejays dream and reality.

Şovun başlangıcında, mesela, Zero gerçeklik ve rüyayı oynatıyor.

Technology is an instrument that allowed me to manifest my visions

Teknoloji yüksek çözünürlüklü olarak, sahnede canlı bir şekilde vizyonumu

in high definition, live, on stage.

ortaya koymam için bir enstrüman.

So today, I would like to talk to you about the relationship

O yüzden bugün, sizlere tiyatro ve teknoloji arasındaki

between theater and technology.

ilişkiden bahsetmek istiyorum.

Let's start with technology.

Haydi teknoloji ile başlayalım.

(Fuse blowing)

(Elektrik kesintisi)

All right. Let's start with theater.

Pekala. Haydi tiyatro ile başlayalım.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

(Buzzing)

(Vızıldama)

(Click, click, bang)

(Ateş)

(Laughter)

(Gülüşmeler)

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you.

Teşekkürler.

"Upwake" lasts 52 minutes and 54 seconds.

"Upwake" 52 dakika 54 saniye sürüyor.

I project 3D animation on all the four surfaces of the stage

Sahnenin bütünleştiğim dört yüzeyine de

which I interact with.

üç boyutlu animasyonu yansıtıyorum.

The use of animation and projection was a process of discovery.

Animasyonun ve yansıtmanın kullanımı bir keşif süreciydi.

I didn't use it as a special effect, but as a partner on stage.

Onu bir özel efekt olarak kullanmadım, sahnede bir partner olarak kullandım.

There are no special effects in "Upwake," no artifice.

"Upwake"de hiç özel efekt yok, yapaylık yok.

It's as lavish and intricate as it is simple and minimal.

Basit ve sade olduğu kadar savurgan ve karmaşıktır.

Three hundred and forty-four frames, four and a half years and commissions later,

344 kare, 4,5 yıl ve süreçlerin ardından

what started as a one person show became a collaborative work

tek kişilik olarak başlayan bu şov 19 sanatçının

of nineteen most talented artists.

ortak çalışması haline geldi.

And here are some excerpts.

İşte birkaç seçme.

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you.

Teşekkürler.

So this is, relatively, a new show that we're now beginning to tour.

Bu yeni bir şov sayılır, bugünlerde bir tura başlıyoruz.

And in Austin, Texas,

Ve Teksas, Austin'de okullarda

I was asked to give small demonstrations in schools during the afternoon.

öğle yemeği sırasında küçük gösteriler yapmam istendi.

When I arrived at one of the schools, I certainly did not expect this:

Okullardan birine vardığımda kesinlikle şöyle bir şey beklemiyordum:

Six hundred kids, packed in a gymnasium, waiting.

600 çocuk bir spor salonuna doldurulmuş bekliyorlardı.

I was a little nervous performing without animation, costume -- really -- and make-up.

Animasyon, kostüm ve makyaj ile yaptığım gösteriden ötürü biraz heyecanlıydım.

But the teachers came to me afterward and told me

Ama gösteriden sonra öğretmenler bana geldi ve çocukların hiç böyle

they hadn't seen the kids that attentive.

dikkatle izlediğini görmediklerini söylediler.

And I think the reason why is that I was able to use their language and their reality

Bence bunun sebebi de onların dilini ve gerçekliklerini,

in order to transport them into another.

başka bir şeye dönüştürebilmek için kullanabilmem.

Something happened along the way.

Bu sırada başka bir şey oldu.

Zero became a person and not just a character in a play.

Zero oyunda bir karakter olmaktan çıktı ve bir kişi haline geldi.

Zero does not speak, is neither man nor woman.

Zero konuşmuyor, kadın veya erkek değil.

Zero is Zero, a little hero of the 21st Century,

Zero Zero'dur. 21. yy.'ın küçük bir kahramanı.

and Zero can touch so many more people than I possibly could.

Ve Zero benim ulaşabileceğimden çok daha fazla kişiye ulaşabiliyor.

It's as much about bringing new disciplines inside this box

Bu kutunun içine yeni disiplinler getirmek kadar

as it is about taking theater out of its box.

kutunun içinden tiyatro çıkarmak ile ilgiliydi.

As a street performer, I have learned that everybody wants to connect.

Bir sokak sanatçısı olarak, herkesin iletişimde olmaktan hoşlandığını öğrendim.

And that usually, if you're a bit extraordinary, if you're not exactly of human appearance,

Ve genellikle, eğer biraz sıra dışı isen, insan gibi görünmüyorsan,

then people will feel inclined to participate and to feel out loud.

insanlar buna katılmaya ve bunu hissetmeye meyilli oluyorlar.

It's as though you made something resonate within them.

Sanki bir şeyleri onların içinde çınlatmışsın gibi.

It's as though the mystery of the person they're interacting with and connecting

Sanki etkileşimde ve iletişimde oldukları kişilerin gizemleri

allows them to be themselves just a bit more.

onların biraz daha kendileri olmalarını sağlıyor.

Because through your mask, they let theirs go.

Çünkü maskeniz sayesinde, onlar maskelerinden sıyrılıyor.

Being human is an art form.

İnsan olmak bir sanat şekli.

I know theater can improve the quality of people's lives,

Biliyorum ki tiyatro insanların yaşam kalitesini arttırır

and I know theater can heal.

ve tiyatro iyileştirir.

I've worked as a doctor clown in a hospital for two years.

Bir hastanede 2 yıl boyunca bir doktor palyaço olarak çalıştım.

I have seen sick kids and sad parents and doctors

Dakikalar içinde saf mutluluk ile ayağa kalkan ve değişen

be lifted and transported in moments of pure joy.

hasta çocuklar, üzgün ebeveynler ve doktorlar gördüm.

I know theater unites us.

Biliyorum ki tiyatro bizi birleştirir.

Zero wants to engage the generation of today and tomorrow,

Zero bugünün ve yarının nesillerini birleştirmek istiyor.

tell various stories through different mediums.

Farklı araçlar ile çeşitli hikayeler anlatıyor.

Comic books. Quantum physics video games.

Çizgi romanlar. Kuantum fiziği, video oyunlar.

And Zero wants to go to the moon.

Ve Zero aya gitmek istiyor.

In 2007, Zero launched a green campaign,

2007'de Zero yeşil bir kampanya başlattı,

suggesting his friends and fans to turn off their electricity

arkadaşlarına ve sevenlerine her pazar akşamı saat

every Sunday from 7:53 to 8:00 p.m.

7:53-8:00 arası elektriklerini kapamalarını tavsiye ediyor.

The idea is simple, basic. It's not original,

Fikir çok basit. Özgün bir fikir değil

but it's important, and it's important to participate.

ama önemli ve katılım göstermek çok önemli.

There is a revolution.

Bu bir devrim.

It's a human and technological revolution.

Bu insan ve teknolojinin devrimi.

It's motion and emotion.

Bu hareket ve heyecan.

It's information.

Bu bilgi.

It's visual. It's musical. It's sensorial.

Bu görsel. Müziksel. Duyulara ait.

It's conceptual. It's universal. It's beyond words and numbers.

Kavramlara dayalı. Evrensel. Kelimelerin ve sayıların ötesinde.

It's happening.

Bu şu anda oluyor.

The natural progression of science and art

Bilimin ve sanatın doğal gelişimi

finding each other to better touch and define the human experience.

insan deneyimini daha iyi etkilemek ve tanımlamak için bir araya geliyor.

There is a revolution in the way that we think,

Düşünme şeklimizde de bir devrim oluyor,

in the way that we share, and the way that we express our stories,

paylaşım şeklimizde ve hikayelerimizi anlatım şeklimizde

our evolution.

bizim evrimimiz.

This is a time of communication, connection and creative collaboration.

Bu iletişimin, bağlantının ve yaratıcı birlikteliğini zamanı.

Charlie Chaplin innovated motion pictures

Charlie Chaplin hareketli filmlerde yenilik yaptı

and told stories through music, silence, humor and poetry.

ve hikayeleri müzik, sessizlik, komedi ve şiirle anlattı.

He was social, and his character, The Tramp, spoke to millions.

Çok sosyaldi ve The Tramp (Serseri) karakteri milyonlara konuştu.

He gave entertainment, pleasure and relief to so many human beings

Birçok insanın en çok ihtiyacı olduğu zamanda onlara eğlence,

when they needed it the most.

mutluluk ve rahatlama verdi.

We are not here to question the possible; we are here to challenge the impossible.

Burada mümkün olanı sorgulamak için bulunmuyoruz; imkansızı zorlamak için buradayız.

In the science of today, we become artists.

Bugünün biliminde, bizler sanatçı olduk.

In the art of today, we become scientists.

Bugünün sanatında, bizler bilim adamı olduk.

We design our world. We invent possibilities.

Kendi dünyamızı tasarlıyoruz. İhtimalleri yaratıyoruz.

We teach, touch and move.

Öğretiyoruz, dokunuyoruz ve hareket ediyoruz.

It is now that we can use the diversity of our talents

Şimdi zekice, anlamlı ve sıra dışı işleri yaratmak için

to create intelligent, meaningful and extraordinary work. It's now.

farklı özellikli yeteneklerimizi kullanma zamanımız geldi. Sivrilme zamanı.

(Ringing)

(Çan sesi)

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)