Ann Cooper: Reinventing the school lunch

Ann Cooper okullardaki öğle yemekleri hakkında konuşuyor

67,328 views ・ 2008-09-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Duygu Çandarlı Gözden geçirme: Kemal Seçkin
00:17
My thing with school lunch is, it's a social justice issue.
0
17160
2000
Okullardaki öğle yemekleri ile ilgili meselem bir sosyal adalet problemi.
00:19
I'm the Director of Nutrition Services
1
19160
2000
Berkeley Birleşik Okul Bölgesi'nde Beslenme Hizmetleri Müdürü'yüm.
00:21
for the Berkeley Unified School District. I have 90 employees
2
21160
3000
90 çalışanım,
00:24
and 17 locations, 9,600 kids.
3
24160
2000
17 mekanım ve 9,600 çocuğum var.
00:26
I'm doing 7,100 meals a day
4
26160
2000
Günde 7,100 tabak yemek yapıyorum
00:28
and I've been doing it for two years,
5
28160
2000
ve bunu 2 yıldır yaparken
00:30
trying to change how we feed kids in America.
6
30160
3000
Amerika'da çocukları besleme tarzımızı değiştirmeye çalışıyorum.
00:33
And that's what I want to talk to you a little bit about today.
7
33160
3000
Ve bugün size birazcık bunlardan bahsetmek istiyorum.
00:36
These are some of my kids with a salad bar.
8
36160
2000
Bunlar salata büfesi başında bazı çocuklarım.
00:38
I put salad bars in all of our schools when I got there.
9
38160
2000
Bütün okullarımıza salata büfeleri koydum.
00:40
Everyone says it couldn't be done.
10
40160
2000
Oraya gittiğimde herkes bunun yapılamayacağını söyledi:
00:42
Little kids couldn't eat off the salad bar,
11
42160
2000
Küçük çocuklar salata büfesinden karınlarını doyurmazlar,
00:44
big kids would spit in it -- neither happened.
12
44160
3000
Büyük çocuklar içine tükürürler. İkisi de yaşanmadı.
00:47
When I took over this, I tried to really figure out,
13
47160
2000
Bu işi üstlendiğimde gerçekten
00:49
like, what my vision would be.
14
49160
2000
vizyonumun ne olması gerektiğini anlamaya çalıştım:
00:51
How do we really change children's relationship to food?
15
51160
2000
Çocukların yemek ile olan ilişkisini gerçekten nasıl değiştirebiliriz?
00:53
And I'll tell you why we need to change it,
16
53160
2000
Ve bunu neden değiştirmemiz gerektiğini size anlatacağım,
00:55
but we absolutely have to change it.
17
55160
2000
fakat mutlaka bunu değiştirmeliyiz.
00:57
And what I came to understand is,
18
57160
2000
Ve şimdi anlıyorum ki,
00:59
we needed to teach children
19
59160
2000
çocuklara sağlıklı gezegen,
01:01
the symbiotic relationship
20
61160
2000
sağlıklı gıda ve sağlıklı çocuklar
01:03
between a healthy planet, healthy food and healthy kids.
21
63160
3000
arasındaki ortak yaşam ilişkisini öğretmeliydik.
01:06
And that if we don't do that, the antithesis,
22
66160
3000
Ve bunu yapmazsak, karşı tez
01:09
although we've heard otherwise,
23
69160
2000
- aksini duymuş olsak da -
01:11
is we're really going to become extinct,
24
71160
2000
neslimizin gerçekten tükeneceğidir,
01:13
because we're feeding our children to death.
25
73160
2000
çünkü çocuklarımızı ölümüne besliyoruz.
01:15
That's my premise.
26
75160
2000
Bu benim temel dayanağım.
01:17
We're seeing sick kids get sicker and sicker.
27
77160
2000
Hasta çocukların daha da hasta olduğunu görüyoruz
01:19
And the reason this is happening, by and large,
28
79160
3000
Ve bunun olmasının ana sebebi
01:22
is because of our food system
29
82160
2000
besin sistemimiz,
01:24
and the way the government commodifies food,
30
84160
2000
devletin gıdayı ticari mal haline getirmesi,
01:26
the way the government oversees our food,
31
86160
2000
devletin gıdaya bakış açısı
01:28
the way the USDA puts food on kids' plates
32
88160
3000
ve ABD Tarım Bakanlığı'nın çocuklarımızın tabağına yemek koyma tarzıyla ilgili
01:31
that's unhealthy, and allows unhealthy food into schools.
33
91160
4000
bu yöntem sağlıksız ve sağlıksız yemeğin okullarımıza girmesine izin veriyor.
01:35
And by -- tacitly, all of us send our kids,
34
95160
2000
Ve söylemeye gerek yok, hepimiz çocuklarımızı
01:37
or grandchildren, or nieces, or nephews, to school
35
97160
3000
ya da torunlarımızı, yeğen ya da kuzenlerimizi okula gönderiyoruz
01:40
and tell them to learn, you know,
36
100160
2000
ve onlara öğrenmelerini, değil mi?
01:42
learn what's in those schools.
37
102160
2000
okullarda ne varsa öğrenmelerini söylüyoruz.
01:44
And when you feed these kids bad food,
38
104160
2000
Ve bu çocukları kötü gıdayla beslerseniz,
01:46
that's what they're learning. So that's really what this is all about.
39
106160
3000
onlara bunu öğretirsiniz. Bütün mesele bundan ibaret.
01:49
The way we got here is because of big agribusiness.
40
109160
4000
Bu noktaya varmamızın sebebi büyük tarım ticaretidir.
01:53
We now live in a country where most of us don't decide,
41
113160
4000
Şu an çoğumuzun ne yiyeceğine kendi karar vermediği
01:57
by and large, what we eat. We see big businesses, Monsanto and DuPont,
42
117160
3000
bir ülkede yaşıyoruz. Büyük şirketler görüyoruz, Monsanto ve DuPont
02:00
who brought out Agent Orange and stain-resistant carpet.
43
120160
3000
- Agent Orange (bitki öldürücü) ve lekeye dirençli halıyı üretenler -
02:03
They control 90 percent of the commercially produced seeds in our country.
44
123160
4000
ülkemizde ticari olarak üretilen tohumların %90'ına hakimler.
02:07
These are -- 10 companies
45
127160
2000
Bunun gibi 10 şirket,
02:09
control much of what's in our grocery stores,
46
129160
2000
manavımızda satılanların çoğunu,
02:11
much of what people eat. And that's really, really a problem.
47
131160
4000
insanların yediklerinin büyük kısmını kontrol ediyorlar ki bu gerçekten, gerçekten bir problemdir.
02:15
So when I started thinking about these issues
48
135160
2000
Bu konular ve çocukların yediklerini
02:17
and how I was going to change what kids ate,
49
137160
2000
nasıl değiştirebileceğim hakkında düşünmeye başladığımda
02:19
I really started focusing on what we would teach them.
50
139160
3000
aslında onlara ne öğreteceğimize odaklanmaya başladım.
02:22
And the very first thing
51
142160
2000
Ve ilk şey
02:24
was about regional food -- trying to eat food
52
144160
3000
bölgesel besinler hakkındaydı - bizim bölgemizden
02:27
from within our region.
53
147160
2000
olan besinleri yemeye çalışmak.
02:29
And clearly, with what's going on with fossil fuel usage,
54
149160
2000
Ve şüphesiz, fosil yakıt kullanımı böyleyken,
02:31
or when -- as the fossil fuel is going away,
55
151160
3000
ya da fosil yakıtlar tükenirken
02:34
as oil hits its peak oil,
56
154160
3000
petrol kullanımı zirvedeyken, petrol-
02:37
you know, we really have to start thinking about whether or not
57
157160
2000
biliyorsunuz, gerçekten düşünmeye başlamalıyız
02:39
we should, or could, be moving food
58
159160
3000
gıdayı yemeden önce 1,500 mil (2,400 km) taşıyabilir miyiz,
02:42
1,500 miles before we eat it.
59
162160
3000
taşımalı mıyız, taşımamalı mıyız ?
02:45
So we talked to kids about that,
60
165160
2000
Sonra çocuklarla bunun hakkında konuştuk,
02:47
and we really start to feed kids regional food.
61
167160
3000
ve gerçekten çocuklarımızı bölgesel besinlerle beslemeye başladık.
02:50
And then we talk about organic food.
62
170160
2000
Ve sonra organik gıdalardan bahsediyoruz.
02:52
Now, most school districts can't really afford organic food,
63
172160
2000
Şu an çoğu okul bölgesinin organik gıda almaya maddi gücü gerçekten yetmiyor,
02:54
but we, as a nation,
64
174160
2000
ama biz, ulus olarak
02:56
have to start thinking about
65
176160
2000
kimyasal maddelere boğulmamış besinleri
02:58
consuming, growing and feeding our children
66
178160
2000
tüketmeyi, yetiştirmeyi ve onlarla çocuklarımızı beslemeyi
03:00
food that's not chock-full of chemicals.
67
180160
2000
düşünmeye başlamak zorundayız.
03:02
We can't keep feeding our kids pesticides
68
182160
2000
Çocuklarımızı böcek ilaçlarıyla, bitki öldürücülerle,
03:04
and herbicides and antibiotics and hormones.
69
184160
3000
antibiyotiklerle ve hormonlarla beslemeyi sürdüremeyiz.
03:07
We can't keep doing that.
70
187160
2000
Bunu yapmayı sürdüremeyiz.
03:09
You know, it doesn't work.
71
189160
2000
Biliyorsunuz ki bu işe yaramıyor.
03:11
And the results of that are kids getting sick.
72
191160
3000
Ve bunun sonuçları çocukların hastalanmasıdır.
03:14
One of my big soapboxes right now is antibiotics.
73
194160
4000
Dikkatinizi çekmek istediğim konulardan biri de antibiyotikler.
03:18
Seventy percent of all antibiotics consumed in America
74
198160
4000
Amerika'da tüketilen tüm antibiyotiklerin %70'i
03:22
is consumed in animal husbandry.
75
202160
2000
hayvancılıkta kullanılıyor.
03:24
We are feeding our kids antibiotics
76
204160
3000
Biz çocuklarımızı her gün et
03:27
in beef and other animal protein every day.
77
207160
3000
ve diğer hayvansal proteinlerdeki antibiyotikle besliyoruz.
03:30
Seventy percent -- it's unbelievable.
78
210160
3000
%70 - bu inanılmaz.
03:33
And the result of it is, we have diseases.
79
213160
3000
Ve bunun sonucunda da hastalanıyoruz.
03:36
We have things like E. coli that we can't fix,
80
216160
3000
Koli bakterisi gibi düzeltemeyeceğimiz,
03:39
that we can't make kids better when they get sick.
81
219160
3000
çocuklar hastalandığında onları iyileştiremeyeceğimiz hastalıklar var.
03:43
And, you know, certainly antibiotics have been over-prescribed,
82
223160
4000
Ve bildiğiniz gibi antibiyotikler kesinlikle gereğinden fazla reçeteleniyor.
03:47
but it's an issue in the food supply.
83
227160
2000
ama bu gıda tedariği ilgili bir sorundur.
03:49
One of my favorite facts is that
84
229160
2000
En sevdiğim gerçeklerden biri ise
03:51
U.S. agriculture uses 1.2 billion pounds of pesticides every year.
85
231160
4000
ABD tarımı her yıl 1.2 milyar pound (544 milyon kg) böcek ilacı kullanır.
03:55
That means every one of us, and our children,
86
235160
3000
Bu her birimizin ve çocuklarımızın
03:58
consumes what would equal a five-pound bag --
87
238160
2000
evdeki 5 poundluk (2.26 kg) torbalar kadar böcek ilacı tükettiği
04:00
those bags you have at home. If I had one here
88
240160
2000
anlamına gelir. Burada böyle bir torbam olsa
04:02
and ripped it open,
89
242160
2000
ve onu parçalayarak açsam,
04:04
and that pile I would have on the floor
90
244160
2000
yerde oluşacak yığın
04:06
is what we consume and feed our children every year
91
246160
3000
her sene tükettiğimiz ve çocuklarımızı beslediğimiz
04:09
because of what goes into our food supply,
92
249160
3000
gıdanın içindeki böcek ilacı kadar olacaktır.
04:12
because of the way we consume
93
252160
3000
Amerika'daki tüketim
04:15
produce in America.
94
255160
2000
ve üretim tarzımız yüzünden.
04:17
The USDA allows these antibiotics,
95
257160
2000
ABD Tarım Bakanlığı gıda ürünlerindeki
04:19
these hormones and these pesticides in our food supply,
96
259160
2000
bu antibiyotiklere, hormonlara ve böcek ilaçlarına izin veriyor,
04:21
and the USDA paid for this ad
97
261160
2000
ve bakanlık bu reklam için
04:23
in Time magazine.
98
263160
2000
Time dergisine para ödüyor.
04:25
Okay, we could talk about Rachel Carson and DDT,
99
265160
3000
Tamam, Rachel Carson ve DDT hakkında da konuşabilirdik,
04:28
but we know it wasn't good for you and me.
100
268160
2000
ama biliyoruz ki bu sizin için de benim için de iyi olmaz.
04:30
And that is what the USDA allows in our food supply.
101
270160
3000
Ve işte ABD Tarım Bakanlığı'nın gıda ürünlerimizde izin verdiği budur.
04:33
And that has to change, you know.
102
273160
3000
Ve bu değişmek zorunda.
04:36
The USDA cannot be seen as
103
276160
2000
ABD Tarım Bakanlığı çocuklarımıza
04:38
the be-all and end-all of what we feed
104
278160
3000
ne yedirdiğimizin ve neye izin verildiğinin koşulsuz tek karar vericisi
04:41
our kids and what's allowed.
105
281160
2000
olarak görülemez.
04:43
We cannot believe that they have our best interests at heart.
106
283160
3000
Aslında bizim için hep en iyiyi düşündüklerine inanamayız.
04:46
The antithesis of this whole thing is sustainable food.
107
286160
3000
Bütün bunların karşı tezi sürdürülebilir gıdadır.
04:49
That's what I really try and get people to understand.
108
289160
3000
Bu gerçekten uğraştığım ve insanların anlamasını istediğim şey.
04:52
I really try and teach it to kids. I think it's the most important.
109
292160
3000
Gerçekten çabalıyorum ve bunu çocuklarımıza öğretiyorum. Bence en önemlisi bu.
04:55
It's consuming food in a way
110
295160
2000
Bu, gıda tüketiminde;
04:57
in which we'll still have a planet,
111
297160
2000
çocukların sağlıkla büyümeye devam ettiği
04:59
in which kids will grow up to be healthy,
112
299160
2000
bir gezegende
05:01
and which really tries to mitigate
113
301160
2000
ve karşılaştığımız olumsuz etkileri
05:03
all the negative impacts we're seeing.
114
303160
3000
gerçekten azaltmaya çalışan tarzdadır.
05:06
It really is just a new idea.
115
306160
2000
Bu gerçekten sadece yeni bir fikir.
05:08
I mean, people toss around sustainability,
116
308160
2000
Yani, insanlar sürdürülebilirliği tartışıyorlar
05:10
but we have to figure out what sustainability is.
117
310160
3000
ama sürdürülebilirliğin ne olduğunu anlamak zorundayız.
05:13
In less than 200 years, you know, just in a few generations,
118
313160
2000
200 yıldan az zamanda, yani sadece birkaç nesilde,
05:15
we've gone from being 200 --
119
315160
2000
200 senede geldiğimiz nokta
05:17
being 100 percent, 95 percent farmers
120
317160
3000
%100, %95 çiftçiden
05:20
to less than 2 percent of farmers.
121
320160
2000
%2'den daha az çiftçiye geriledik.
05:22
We now live in a country that has more prisoners than farmers --
122
322160
3000
Şimdi tutukluları çiftçilerinden çok bir ülkede yaşıyoruz.
05:25
2.1 million prisoners, 1.9 million farmers.
123
325160
3000
2.1 milyon tutuklu, 1.9 milyon çiftçi.
05:29
And we spend 35,000 dollars
124
329160
2000
Ve bir tutukluyu hapiste tutmak için
05:31
on average a year keeping a prisoner in prison,
125
331160
2000
yılda ortalama 35,000 dolar harcıyoruz.
05:33
and school districts spend 500 dollars a year
126
333160
4000
ve okul yönetimleri bir çocuk beslemek için yılda
05:37
feeding a child.
127
337160
2000
500 dolar harcıyor.
05:39
It's no wonder, you know, we have criminals.
128
339160
2000
Suçlularımızın olması hiç de şaşılacak bir şey değil.
05:41
(Laughter)
129
341160
2000
(Kahkahalar)
05:43
And what's happening is, we're getting sick.
130
343160
3000
Ve şimdi ise, hastalanıyoruz
05:46
We're getting sick and our kids are getting sick.
131
346160
4000
Biz hastalanıyoruz ve çocuklarımız hastalanıyor.
05:50
It is about what we feed them.
132
350160
3000
Bu onları neyle beslediğimizle ilgili.
05:53
What goes in is what we are.
133
353160
2000
İçimize giren neyse biz oyuz.
05:55
We really are what we eat.
134
355160
2000
Ne yersek gerçekten oyuz.
05:57
And if we continue down this path,
135
357160
2000
Ve bu yoldan devam edersek,
05:59
if we continue to feed kids bad food,
136
359160
2000
çocuklarımızı kötü gıdayla beslemeye devam edersek,
06:01
if we continue not to teach them what good food is,
137
361160
4000
çocuklarımıza sağlıklı gıdanın ne olduğunu öğretmemeye devam edersek,
06:06
what's going to happen? You know, what is going to happen?
138
366160
3000
ne olacak? Neler olacak biliyor musunuz?
06:09
What's going to happen to our whole medical system?
139
369160
3000
Bizim bütün sağlık sistemimize ne olacak?
06:12
What's going to happen is,
140
372160
2000
Olacak şey,
06:14
we're going to have kids
141
374160
2000
yaşam süresi bizimkisinden kısa
06:16
that have a life less long than our own.
142
376160
3000
çocuklarımız olması.
06:19
The CDC, the Center for Disease Control,
143
379160
3000
CDC -Hastalık Kontrol Merkezi-
06:22
has said, of the children born in the year 2000 --
144
382160
2000
2000 yılında doğan çocuklardan
06:24
those seven- and eight-year-olds today --
145
384160
2000
- bugün yedi-sekiz yaşında olanlar -
06:26
one out of every three Caucasians,
146
386160
2000
her 3 beyaz çocuktan birinin,
06:28
one out of every two African-Americans and Hispanics
147
388160
3000
her iki Afrika-Amerikalı veya Hispanik çocuktan birinin,
06:31
are going to have diabetes in their lifetime.
148
391160
3000
hayatlarında şeker hastalığına yakalanacaklarını açıkladı.
06:35
And if that's not enough, they've gone on to say,
149
395160
3000
Ve hatta, çoğunun daha liseden mezun olmadan önce
06:38
most before they graduate high school.
150
398160
2000
hastalanacaklarını da söylediler.
06:40
This means that 40 or 45 percent
151
400160
4000
Bu demek oluyor ki okul çağındaki
06:44
of all school-aged children
152
404160
2000
çocukların %40 ya da %45'i
06:46
could be insulin-dependent
153
406160
2000
insüline bağımlı olabilir.
06:48
within a decade. Within a decade.
154
408160
3000
10 yıl içinde! 10 yıl içinde.
06:52
What's going to happen?
155
412160
2000
Ne olacak?
06:54
Well, the CDC has gone further to say
156
414160
2000
Hastalık Kontrol Merkezi daha da ileri giderek
06:56
that those children born in the year 2000
157
416160
2000
2000 yılında doğan bu çocukların
06:58
could be the first generation
158
418160
2000
ülkemiz tarihinde ebeveynlerinden
07:00
in our country's history to die at a younger age than their parents.
159
420160
3000
daha genç bir yaşta ölen ilk nesil olabileceğini iddialarına kattı.
07:03
And it's because of what we feed them.
160
423160
2000
Ve bu onları beslediğimiz şeyler yüzünden.
07:05
Because eight-year-olds don't get to decide --
161
425160
2000
Çünkü 8 yaşındakiler karar vermeye başlamazlar,
07:07
and if they do, you should be in therapy.
162
427160
2000
ve eğer karar veriyor olsalardı, terapide olurdunuz.
07:10
You know, we are responsible
163
430160
2000
Biliyorsunuz, bizler
07:12
for what kids eat.
164
432160
2000
çocukların yediklerinden sorumluyuz.
07:14
But oops, maybe they're responsible for what kids eat.
165
434160
4000
Hay Allah! Belki çocukların ne yediğinden onlar sorumludur.
07:18
Big companies spend 20 billion dollars a year
166
438160
3000
Büyük şirketler besin değeri yüksek olmayan gıdaları
07:21
marketing non-nutrient foods to kids.
167
441160
3000
çocuklara pazarlamak için yılda 20 milyar dolar harcıyor.
07:24
20 billion dollars a year. 10,000 ads most kids see.
168
444160
4000
Yılda 20 milyar dolar. Çoğu çocuğun gördüğü 10.000 reklam.
07:28
They spend 500 dollars
169
448160
2000
Her bir dolar için
07:30
for every one dollar -- 500 dollars marketing foods
170
450160
3000
500 dolar harcarlar. 500 dolar: Çocukların
07:33
that kids shouldn't eat for every one dollar
171
453160
3000
yememesi gereken yemekleri pazarlarken. Sağlıklı
07:36
marketing healthy, nutritious food.
172
456160
2000
besleyici gıdaları pazarlamak için harcadıkları her bir dolar için.
07:38
The result of which is kids think they're going to die
173
458160
2000
Bunun sonucu çocukların tavuk parçalarını yemezlerse
07:40
if they don't have chicken nuggets.
174
460160
2000
öleceklerini düşünmeleridir.
07:42
You know that everybody thinks they should be eating more, and more, and more.
175
462160
2000
Herkes gittikçe daha fazla, daha da fazla yiyiyor olması gerektiğini düşünüyor.
07:45
This is the USDA portion size, that little, tiny thing.
176
465160
3000
Bu ABD Tarım Bakanlığı'nın porsiyon büyüklüğü, bu küçük ufak şey.
07:48
And the one over there, that's bigger than my head,
177
468160
2000
Ve oradaki benim kafamdan daha büyük olan ise
07:50
is what McDonald's and Burger King
178
470160
2000
McDonalds, Burger King ve diğer büyük şirketlerin
07:53
and those big companies think we should eat.
179
473160
1000
bizim yememiz gerektiğini düşündükleridir.
07:54
And why can they serve that much?
180
474160
2000
Nasıl bu boyda servis yapabiliyorlar?
07:56
Why can we have 29-cent Big Gulps
181
476160
3000
Neden 29 sente en büyük boy içecek
07:59
and 99-cent double burgers?
182
479160
2000
ve 99 sente çift köfteli burger alabiliyoruz?
08:01
It's because of the way the government commodifies food,
183
481160
3000
Bu, devletin gıdayı ticari mala dönüştürmesiyle,
08:04
and the cheap corn and cheap soy
184
484160
2000
ucuz mısır ve ucuz soyanın
08:06
that are pushed into our food supply
185
486160
2000
gıda ürünlerinin içine sokuşturularak
08:08
that makes these non-nutrient foods
186
488160
2000
bu besin değeri olmayan olmayan gıdaları
08:10
really, really cheap.
187
490160
2000
gerçekten, gerçekten ucuz hale getirmesinden kaynaklanır.
08:12
Which is why I say it's a social justice issue.
188
492160
3000
Bu nedenle bu konuya sosyal adalet sorunu diyorum.
08:15
Now, I said I'm doing this in Berkeley, and you might think,
189
495160
2000
Bunu Berkeley'de yapıyorum demiştim ve şimdi aklınızdan şöyle geçebilir:
08:17
"Oh, Berkeley. Of course you can do it in Berkeley."
190
497160
2000
"Berkeley, tabii ki bunu Berkeley'de yapabilirsin."
08:19
Well, this is the food I found 24 months ago.
191
499160
3000
İşte bu, 24 ay önce karşılaştığım yemek.
08:22
This is not even food.
192
502160
2000
Bu yemek bile değil.
08:24
This is the stuff we were feeding our kids: Extremo Burritos,
193
504160
2000
İşte çocuklarımıza yedirdiğimiz saçmalıklar: Büyük boy Meksika Dürümleri,
08:26
corn dogs,
194
506160
2000
kızarmış sosisli sandviçler,
08:28
pizza pockets, grilled cheese sandwiches.
195
508160
2000
kapalı pizzalar ve ızgarada pişirilmiş peynirli sandviçler.
08:30
Everything came in plastic, in cardboard.
196
510160
3000
Her şey plastik veya karton kutuda geliyordu.
08:33
The only kitchen tools my staff had was a box cutter.
197
513160
3000
Personelimin tek mutfak aleti maket bıçağıydı.
08:36
The only working piece of equipment in my kitchen
198
516160
2000
Mutfağımda çalışan tek alet
08:38
was a can crusher, because if it didn't come in a can,
199
518160
3000
konserve açacağıydı, çünkü eğer yiyecek konservede gelmezse,
08:41
it came frozen in a box.
200
521160
2000
donmuş olarak bir kutuda gelirdi.
08:43
The USDA allows this.
201
523160
2000
ABD Tarım Bakanlığı işte buna izin veriyor.
08:45
The USDA allows all of this stuff.
202
525160
2000
ABD Tarım Bakanlığı tüm bunlara izin veriyor.
08:47
In case you can't tell, that's, like,
203
527160
2000
Çözemediyseniz, bunlar
08:49
pink Danish and some kind of cupcakes.
204
529160
3000
milföy böreği ve bazı diğer kek çeşitleri.
08:53
Chicken nuggets, Tater Tots, chocolate milk with high fructose,
205
533160
3000
Tavuk parçaları, kızrmış patates topları, yüksek fruktozlu sütlü çikolata,
08:56
canned fruit cocktail -- a reimbursable meal.
206
536160
3000
karışık meyve suyu - bir geri ödenebilir yemek.
08:59
That's what the government says is okay to feed our kids.
207
539160
3000
Bu, devletin çocuklarımızı beslemek için uygun gördüğü şey.
09:03
It ain't okay. You know what? It is not okay.
208
543160
3000
Bu uygun değil. Anlıyor musunuz? Bu uygun değil.
09:07
And we, all of us,
209
547160
2000
Ve bizim, hepimizin,
09:09
have to understand
210
549160
2000
bunun bizimle ilgili olduğunu
09:11
that this is about us,
211
551160
2000
ve bu noktada bir fark yaratabileceğimizi
09:13
that we can make a difference here.
212
553160
2000
anlaması gerekiyor.
09:15
Now I don't know if any of you out there invented chicken nuggets,
213
555160
2000
Herhangi birinizin tavuk parçalarını icat edip etmediğini bilmiyorum;
09:17
but I'm sure you're rich if you did.
214
557160
2000
ama eğer ettiyseniz eminim zengin oldunuz.
09:19
But whoever decided that a chicken should look like
215
559160
3000
Ama bir tavuğun bir kalbe, zürafaya ya da yıldıza
09:22
a heart, a giraffe, a star?
216
562160
4000
benzemesi gerektiğine kim karar verdi?
09:26
Well, Tyson did, because there's no chicken in the chicken.
217
566160
3000
Aslında, Tyson karar verdi; çünkü tavuğun içinde tavuk yok.
09:29
And that they could figure it out,
218
569160
2000
Ve onların akıllarına bu zırvaları
09:31
that we could sell this stuff to kids.
219
571160
2000
çocuklara satabileceğimiz geldi.
09:33
You know, what's wrong with teaching kids
220
573160
2000
Çocuklara tavuğun tavuk gibi göründüğünü
09:35
that chicken looks like chicken?
221
575160
2000
öğretmenin nesi yanlış?
09:37
But this is what most schools serve.
222
577160
2000
Ama çoğu okulun sunduğu bu.
09:39
In fact, this may be what a lot of parents serve,
223
579160
3000
Aslında, bu çoğu ebeveynin sunduğu şey olabilir,
09:42
as opposed to -- this is what we try and serve.
224
582160
3000
bizim çabaladığımız ve sunduğumuz şeyin tersine.
09:45
We really need to change
225
585160
2000
Çocuklar ve gıdayla ilgili tüm bu örneklemi
09:47
this whole paradigm with kids and food.
226
587160
3000
gerçekten değiştirmemiz gerekiyor.
09:50
We really have to teach children
227
590160
2000
Çocuklara tavuğun zürafa olmadığını
09:52
that chicken is not a giraffe.
228
592160
3000
gerçekten öğretmeliyiz.
09:55
You know, that vegetables
229
595160
2000
Sebzeler
09:57
are actually colorful, that they have flavor,
230
597160
3000
aslında renklidir - onların tadları var,
10:00
that carrots grow in the ground,
231
600160
3000
havuçlar toprakta yetişir,
10:03
that strawberries grow in the ground.
232
603160
2000
çilekler toprakta yetişir.
10:05
There's not a strawberry tree or a carrot bush.
233
605160
3000
Bir çilek ağacı ya da havuç çalısı yok.
10:08
You know, we have to change
234
608160
3000
Evet, çocuklara bütün bunlar hakkındaki
10:11
the way we teach kids about these things.
235
611160
2000
öğretme tarzımızı değiştirmek zorundayız.
10:13
There's a lot of stuff we can do. There's a lot of schools
236
613160
3000
Yapabileceğimiz çok şey var. Çiftlikten okula programını uygulayan
10:16
doing farm-to-school programs. There's a lot of schools
237
616160
3000
birçok okul var. Okullarına gerçekten
10:19
actually getting fresh food into schools.
238
619160
3000
taze gıda getiren birçok okul var.
10:22
Now, in Berkeley, we've gone totally fresh.
239
622160
3000
Şu an Berkeley'de, tamamen taze gıdaya geçtik.
10:25
We have no high-fructose corn syrup,
240
625160
2000
Ne yüksek früktozlu mısır pekmezimiz,
10:27
no trans fats, no processed foods.
241
627160
2000
ne trans yağlarımız, ne de işlenmiş gıdalarımız var.
10:29
We're cooking from scratch every day.
242
629160
2000
Her gün sıfırdan başlayarak yemek pişiriyoruz.
10:31
We have 25 percent of our --
243
631160
3000
Gıdalarımızın %25'i ...
10:34
(Applause)
244
634160
2000
(Alkış)
10:36
thank you -- 25 percent of our stuff
245
636160
2000
-teşekkür ederim- Hazırladıklarımızın %25'i
10:38
is organic and local. We cook.
246
638160
2000
organik ve yerel. Biz yemek yapıyoruz.
10:40
Those are my hands. I get up at 4 a.m.
247
640160
3000
Bunlar benim ellerim. Her sabah 4'te kalkıp
10:43
every day and go cook the food for the kids,
248
643160
3000
çocuklar için yemek pişirmeye gidiyorum,
10:46
because this is what we need to do.
249
646160
2000
çünkü bizim yapmamız gereken şey bu.
10:48
We can't keep serving kids
250
648160
2000
Çocuklara kimyasal dolu,
10:50
processed crap,
251
650160
2000
işlenmiş çerçöp
10:52
full of chemicals,
252
652160
2000
sunmayı sürdüremeyiz
10:54
and expect these are going to be healthy citizens.
253
654160
2000
ve onların sağlıklı vatandaşlar olmasını bekleyemeyiz.
10:56
You're not going to get the next generation,
254
656160
3000
Bir sonraki nesil ya da ondan sonraki neslin
10:59
or the generation after, to be able to think like this
255
659160
2000
böyle düşünebilmesini sağlayamayacaksınız,
11:01
if they're not nourished.
256
661160
2000
eğer düzgün beslenmezlerse.
11:03
If they're eating
257
663160
2000
Eğer sürekli
11:05
chemicals all the time,
258
665160
2000
kimyasalları yerlerse
11:07
they're not going to be able to think.
259
667160
2000
düşünmeyi beceremeyecekler.
11:09
They're not going to be smart.
260
669160
2000
Akıllı olmayacaklar.
11:11
You know what? They're just going to be sick.
261
671160
3000
Ne olacak biliyor musunuz? Sadece hasta olacaklar.
11:14
Now one of the things that -- what happened when I went into Berkeley
262
674160
2000
Başka bir şey ise - Berkeley'e gittiğimde orada gördüğüm bir şey
11:16
is I realized that, you know, this was all pretty amazing to people,
263
676160
3000
ki bu insanlara oldukça ilgi çekici gelen bir şeydi,
11:19
very, very different, and I needed to market it.
264
679160
3000
çok, çok farklıydı ve bunu pazarlamam gerekliydi.
11:22
I came up with these calendars that I sent home to every parent.
265
682160
3000
Her ebeveynin evine gönderdiğim bu takvimlerle karşılaştım.
11:25
And these calendars really started to lay out my program.
266
685160
3000
Ve bu takvimler gerçekten benim programımı düzenlemeye başladı.
11:28
Now I'm in charge of all the cooking classes
267
688160
2000
Şu anda okul bölgemizdeki tüm yemek
11:30
and all the gardening classes in our school district.
268
690160
3000
ve bahçe işleri derslerinden sorumluyum.
11:33
So this is a typical menu.
269
693160
2000
Ve bu da bu hafta okullarda
11:35
This is what we're serving this week at the schools.
270
695160
2000
sunduğumuz tipik bir menü.
11:37
And you see these recipes on the side?
271
697160
2000
Kenardaki yemek tariflerini görüyor musunuz?
11:39
Those are the recipes that the kids learn in my cooking classes.
272
699160
2000
Bunlar yemek pişirme derslerimde çocukların öğrendiği tarifler.
11:41
They do tastings of these ingredients in the gardening classes.
273
701160
4000
Bahçe işleri derslerinde bu malzemelerin tadına bakıyorlar.
11:45
They also may be growing them. And we serve them in the cafeterias.
274
705160
4000
Ayrıca onları yetiştiriyor da olabilirler. Ve biz bunları kafeteryalarda sunuyoruz.
11:49
If we're going to change children's relationship to food,
275
709160
2000
Eğer çocuklarımızın gıdayla olan ilişkisini değiştireceksek,
11:51
it's delicious, nutritious food in the cafeterias,
276
711160
3000
bu, kafeteryalarda lezzetli ve besleyici gıda ile olacaktır.
11:54
hands-on experience -- you're looking in cooking and gardening classes --
277
714160
3000
Yaparak öğrenme - hepsini birbiriyle ilişkilendirmek için yemek pişirme ve
11:57
and academic curriculum to tie it all together.
278
717160
3000
bahçe işleri derslerine ve akademik müfredata bir göz atın.
12:01
Now you've probably garnered that I don't love the USDA,
279
721160
3000
Şimdi muhtemelen ABD Tarım Bakanlığı'nı sevmediğimi düşünüyorsunuz
12:04
and I don't have any idea what to do with their pyramid,
280
724160
3000
ve onların besin piramidini ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim olmadığını -
12:07
this upside-down pyramid with a rainbow over the top, I don't know.
281
727160
2000
bu üstünde gökkuşağı olan baş aşağı piramit, bilmiyorum.
12:09
You know, run up into the end of the rainbow,
282
729160
2000
Gökkuşağının sonundaki hedefe yaklaşmak,
12:11
I don't know what you do with it. So, I came up with my own.
283
731160
3000
Bu konuda ne yaptığınızı bilmiyorum. Bu yüzden, kendi çözüm yolumu buldum.
12:14
This is available on my website in English and Spanish,
284
734160
2000
Bu, internet sitemde İngilizce ve İspanyolca olarak mevcut
12:16
and it's a visual way to talk to kids about food.
285
736160
3000
ve bu çocuklarla gıdalar hakkında görsel bir konuşma yolu.
12:19
The really tiny hamburger, the really big vegetables.
286
739160
3000
Gerçekten minik hamburger, gerçekten büyük sebzeler.
12:22
We have to start changing this.
287
742160
2000
Bunu değiştirmeye başlamak zorundayız.
12:24
We have to make kids understand
288
744160
3000
Çocuklarımızın, gıda seçimlerinin
12:27
that their food choices make a big difference.
289
747160
3000
büyük bir fark yarattığını anlamalarını sağlamalıyız.
12:31
We have cooking classes -- we have cooking classrooms in our schools.
290
751160
3000
Yemek pişirme derslerimiz var - ve bunun için okullarımızda dersliklerimiz var,
12:34
And why this is so important is
291
754160
2000
ve bunların bu kadar önemli olmasının nedeni
12:36
that we now have grown a generation,
292
756160
3000
öyle ki bir nesil yetiştirdik ki,
12:39
maybe two, of kids where one out of every four meals
293
759160
3000
belki de iki nesil, çocuklar her dört öğünden birini
12:42
is eaten in fast food, one of every four meals is eaten in a car
294
762160
4000
ayak üstü yiyor, her dört öğünden biri arabanın içinde yeniliyor
12:46
and one out of every last four meals is eaten in front of a TV or computer.
295
766160
4000
ve her son dört öğünden biri televizyon ya da bilgisayar karşısında yeniliyor.
12:50
What are kids learning? Where is the family time?
296
770160
4000
Çocuklar ne öğreniyor? Nerde ailenin birlikte geçirdiği zaman?
12:54
Where is socialization? Where is discussion?
297
774160
4000
Nerde sosyalleşme? Nerde tartışma?
12:58
Where is learning to talk?
298
778160
2000
Nerde konuşmayı öğrenme?
13:00
You know, we have to change it.
299
780160
2000
Anlıyorsunuz, bunu değiştirmeliyiz.
13:02
I work with kids a lot. These are kids I work with in Harlem.
300
782160
3000
Çocuklarla çok çalışıyorum. Bunlar Harlem'de birlikte çalıştığım çocuklar.
13:05
EATWISE -- Enlightened and Aware Teens Who Inspire Smart Eating.
301
785160
3000
AKILLICA YE (EATWISE) - Akıllıca yemek yemeyi aşılayan aydınlanmış ve farkında gençlik.
13:08
We have to teach kids
302
788160
2000
Çocuklara kola ve
13:10
that Coke and Pop Tarts
303
790160
2000
turta-tostun kahvaltı olmadığını
13:12
aren't breakfast.
304
792160
2000
öğretmek zorundayız.
13:14
We have to teach kids that if they're on a diet
305
794160
2000
Çocuklara saf şeker yediklerinde aynı
13:16
of refined sugar,
306
796160
2000
ilaç kullandıkları zaman gibi
13:18
they go up and down, just like if they're on a diet of crack.
307
798160
4000
enerjik olabileceklerini öğretmeliyiz.
13:23
And we have to pull it all together. We have composting in all of our schools.
308
803160
3000
Ve her şeyi bir araya getirmeliyiz. Tüm okullarımızda atıklar gübreye dönüştürülebiliyor.
13:26
We have recycling in all of our schools.
309
806160
2000
Bütün okullarımızda geri dönüşüm var.
13:28
You know, the things that we maybe do at home
310
808160
2000
Biliyorsunuz, evde yapabileceğimiz
13:30
and think are so important,
311
810160
2000
ve önemli olduğunu düşündüğümüz şeyleri
13:32
we have to teach kids about in school.
312
812160
4000
okulda çocuklarımıza öğretmeliyiz.
13:36
It has to be so much a part of them
313
816160
2000
Bu onların öyle bir parçası olmalı ki
13:38
that they really get it.
314
818160
2000
gerçekten onu öğrenebilsinler.
13:40
Because, you know what, many of us
315
820160
2000
Çünkü birçoğumuz
13:42
are sort of at the end of our careers,
316
822160
2000
kariyerlerimizin bir nevi sonundayız,
13:44
and we need to be giving these kids --
317
824160
2000
ve bu çocuklara-
13:46
these young kids, the next generation --
318
826160
2000
bu küçük çocuklara, sonraki nesile,
13:48
the tools to save themselves
319
828160
2000
kendilerini ve gezegeni kurtaracak
13:50
and save the planet.
320
830160
2000
araçları vermek zorundayız
13:52
One of the things I do a lot is public-private partnerships.
321
832160
3000
Çokça yaptığım şeylerden biri kamu-özel sektör işbirlikleri.
13:55
I work with private companies
322
835160
2000
Benimle Ar-Ge yapmaya,
13:57
who are willing to do R & D with me,
323
837160
2000
benim için dağıtım yapmaya,
13:59
who are willing to do distribution for me,
324
839160
2000
ve gerçekten okullarda çalışmaya istekli
14:01
who are really willing to work to go into schools.
325
841160
2000
özel şirketlerle çalışıyorum.
14:03
Schools are underfunded.
326
843160
2000
Okullar mali olarak yeterince desteklenmiyor.
14:05
Most schools in America spend less
327
845160
2000
Amerika'da çoğu okul
14:07
than 7,500 dollars a year teaching a child.
328
847160
3000
bir çocuğu eğitmek için yılda 7.500 dolardan az harcıyor.
14:10
That comes down to under five dollars an hour.
329
850160
3000
Bu saatte 5 doların altına tekabül ediyor.
14:13
Most of you spend 10, 15 dollars an hour
330
853160
2000
Çoğunuz bebek bakıcısı çağırdığınızda
14:15
for babysitters when you have them.
331
855160
3000
saatte 10-15 dolar harcıyorsunuz.
14:18
So we're spending less than 5 dollars an hour on the educational system.
332
858160
3000
Yani, eğitim sistemine saatte 5 dolardan daha az harcıyoruz.
14:21
And if we're going to change it,
333
861160
2000
Ve eğer bunu değiştireceksek,
14:23
and change how we feed kids,
334
863160
2000
ve çocuklarımızı nasıl beslediğimizi değiştireceksek,
14:25
we really have to rethink that.
335
865160
2000
bunu gerçekten yeniden düşünmeliyiz.
14:27
So, public and private partnerships,
336
867160
2000
Yani, kamu ve özel sektör işbirliği,
14:29
advocacy groups, working with foundations.
337
869160
3000
fikir grupları ve kurumlarla çalışma.
14:32
In our school district, the way we afford this
338
872160
2000
Kendi okul bölgemizde, buna kaynak olarak
14:34
is our school district allocates .03 percent
339
874160
3000
okul bölgesi yönetimi genel ödenekten
14:37
of the general fund
340
877160
2000
% 0.3'lük bir kısmı
14:39
towards nutrition services. And I think if every school district
341
879160
3000
gıda hizmetlerine ayırıyor. Ve bence her okul bölgesi
14:42
allocated a half to one percent,
342
882160
2000
%0.5 -%1 kaynak ayırırsa,
14:44
we could start to really fix this program.
343
884160
3000
bu programı gerçekten düzeltmeye başlayabiliriz.
14:47
We really need to change it.
344
887160
3000
Bunu gerçekten değiştirmemiz gerekiyor.
14:50
It's going to take more money.
345
890160
2000
Daha fazla para gerekecek.
14:52
Of course, it's not all about food; it's also about
346
892160
2000
Tabii ki her şey gıda ile ilgili değil.
14:54
kids getting exercise.
347
894160
2000
Çocukların spor yapmasıyla da ilgili.
14:56
And one of the simple things we can do
348
896160
2000
Ve yapabileceğimiz basit şeylerden biri
14:58
is put recess before lunch.
349
898160
2000
öğle yemeğinden önce teneffüs koymaktır.
15:00
It's sort of this "duh" thing.
350
900160
2000
Buna "hadi canım" diyebilirsiniz.
15:02
You know, if you have kids coming into lunch
351
902160
2000
Eğer konu öğle yemeğine giden çocuklar ise,
15:04
and all they're going to do when they get out of lunch is go to have recess,
352
904160
3000
hepsinin öğle yemeği bittikten sonra tenefüse çıkacağını düşünürsek,
15:07
you see them just throw away their lunch so they can run outside.
353
907160
3000
bir an önce dışarıda koşturalım diye yemeklerini çöpe attıklarını görürsünüz.
15:10
And then, at one in the afternoon, they're totally crashing.
354
910160
3000
Ve öğleden sonra saat birde, tamamen canları çıkmış olur.
15:13
These are your children and grandchildren that are totally melting down
355
913160
2000
Bunlar onları okuldan aldığınızda öğle yemeği yememiş oldukları için
15:15
when you pick them up, because they haven't had lunch.
356
915160
2000
sizin eriyen çocuklarınız ve torunlarınız.
15:17
So if the only thing they'd have to do after lunch is go to class,
357
917160
3000
Bu yüzden öğle yemeğinden sonra tek yapabilecekleri şey derse girmek ise
15:20
believe me, they're going to sit there and eat their lunch.
358
920160
3000
inanın bana, oturacak ve öğle yemeğini yiyeceklerdir.
15:23
We need to --
359
923160
2000
Bizim,
15:25
we need to educate.
360
925160
2000
eğitmemiz gerekiyor.
15:27
We need to educate the kids.
361
927160
2000
Çocukları eğitmeliyiz.
15:29
We need to educate the staff.
362
929160
2000
Personeli eğitmeliyiz.
15:31
I had 90 employees.
363
931160
2000
90 çalışanım vardı.
15:33
Two were supposed to be cooks -- none could.
364
933160
2000
İkisinin aşçı olması gerekiyordu - Hiçbiri değildi.
15:35
And, you know, I'm not that better off now.
365
935160
3000
Ve biliyorsunuz, şimdi de o kadar da iyi durumda değilim.
15:38
But we really have to educate.
366
938160
2000
Ama gerçekten eğitmeliyiz.
15:40
We have to get academic institutions to start thinking
367
940160
3000
Akademik kurumları insanlara yeniden yemek yapmayı
15:43
about ways to teach people how to cook again,
368
943160
3000
öğretme yolları hakkında düşünmeye başlatmalıyız,
15:46
because, of course, they don't --
369
946160
2000
çünkü kuşkusuz ki yapmıyorlar!
15:48
because we've had this processed food in schools
370
948160
2000
çünkü bu işlenmiş gıdalar okullarda ve
15:50
and institutions for so long.
371
950160
2000
kurumlarda çok uzun zamandır var.
15:52
We need 40-minute lunches --
372
952160
2000
40 dakikalık öğle yemeği zamanına,
15:54
most schools have 20-minute lunches --
373
954160
2000
- çoğu okulunki 20 dakikalık -
15:56
and lunches that are time-appropriate.
374
956160
2000
ve doğru saatte bir öğle yemeğine ihtiyacımız var.
15:58
There was just a big study done, and so many schools
375
958160
2000
Yakında kapsamlı bir araştırma yapıldı, ve birçok okulda
16:00
are starting lunch at nine and 10 in the morning.
376
960160
2000
öğle yemeği arası sabah 9 veya 10'da başlıyor.
16:02
That is not lunchtime.
377
962160
2000
Bu öğle yemeği zamanı değil.
16:05
You know, it's crazy. It's crazy what we're doing.
378
965160
3000
Biliyorsunuz ki bu delilik, bizim yaptığımız bir delilik.
16:08
And just remember,
379
968160
2000
Ve sadece hatırlayın,
16:10
at very least tacitly,
380
970160
2000
şöyle bir düşünün,
16:12
this is what we're teaching children
381
972160
3000
çocuklara öğrettiğimiz şey bu
16:15
as what they should be doing.
382
975160
2000
ve bu onların yapması gereken şey.
16:17
I think if we're going to fix this,
383
977160
2000
Bence eğer bunu düzelteceksek,
16:19
one of the things we have to do
384
979160
2000
yapmamız gereken şeylerden biri
16:21
is really change how we have oversight
385
981160
2000
Ulusal Okul Öğle Yemeği Programı'nı
16:23
over the National School Lunch Program.
386
983160
2000
yönetim biçimimizi değiştirmek.
16:25
Instead of the National School Lunch Program being under the USDA,
387
985160
3000
Ulusal Okul Öğle Yemeği Programı'nın ABD Tarım Bakanlığı'nın altında olmasından ziyade,
16:28
I think it should be under CDC.
388
988160
2000
CDC (Hastalık Kontrol Merkezi) altında olması gerektiğini düşünüyorum.
16:30
If we started to think about food
389
990160
3000
Eğer gıda hakkında düşünmeye başlasaydık,
16:33
and how we feed our kids
390
993160
2000
ve çocuklarımızı nasıl beslediğimizi,
16:35
as a health initiative,
391
995160
2000
sağlıkta bir ilk adım olarak,
16:38
and we started thinking about food as health,
392
998160
3000
ve gıdayı sağlık olarak görmeye başlasaydık
16:41
then I think we wouldn't have corn dogs
393
1001160
3000
öğle yemeğini kızarmış sosisli sandviç
16:44
as lunch.
394
1004160
2000
olarak değiştirmezdik.
16:46
Okay, Finance 101 on this,
395
1006160
3000
Şimdi, biraz Finans 101,
16:49
and this -- I'm sort of wrapping it up with this finance piece,
396
1009160
3000
bir şekilde finansla konuyu toparlayacağım,
16:52
because I think this is something we all have to understand.
397
1012160
3000
çünkü bence bu hepimizin anlaması gereken bir durum.
16:55
The National School Lunch Program spends 8 billion dollars
398
1015160
2000
Ulusal Okul Öğle Yemeği Programı 8 milyar dolar harcayarak
16:57
feeding 30 million children a year.
399
1017160
2000
her sene 30 milyon çocuğu besliyor.
16:59
That number probably needs to double.
400
1019160
2000
Bu rakam muhtemelen ikiye katlanmalı.
17:01
People say, "Oh my God, where are we going to get 8 billion?"
401
1021160
3000
İnsanlar, "Aman Tanrım, biz bu 8 milyar doları nerden bulacağız?" diye soruyor.
17:04
In this country, we're spending 110 billion dollars a year
402
1024160
4000
Bu ülkede, yılda 110 milyar doları
17:08
on fast food.
403
1028160
3000
ayaküstü yemeğe harcıyoruz.
17:11
We spend 100 billion dollars a year
404
1031160
2000
Yılda 100 milyar doları
17:13
on diet aids.
405
1033160
2000
zayıflama ilaçlarına harcıyoruz.
17:15
We spend 50 billion dollars on vegetables,
406
1035160
2000
Yılda 50 milyar dolar sebzelere harcıyoruz,
17:17
which is why we need all the diet aids.
407
1037160
3000
ki bu yüzden bütün bu zayıflama ilaçlarına ihtiyacımız var.
17:20
We spend 200 billion dollars a year
408
1040160
3000
Bugün yılda 200 milyar doları
17:23
on diet-related illness today,
409
1043160
3000
beslenmeyle ilgili hastalıklara harcıyoruz,
17:26
with nine percent of our kids having type 2 diabetes.
410
1046160
3000
-ve çocuklarımızın %9'unun tip 2 diyabeti var-
17:29
200 billion.
411
1049160
2000
200 milyar.
17:31
So you know what, when we talk
412
1051160
2000
Ve bana bakın, ihtiyaç 8 milyar daha fazla
17:33
about needing 8 billion more, it's not a lot.
413
1053160
3000
diyoruz ya, bu o kadar da fazla değil.
17:36
That 8 billion comes down to two dollars and 49 cents --
414
1056160
3000
Bu 8 milyar; 2 dolar 49 sente iner ki
17:39
that's what the government allocates for lunch.
415
1059160
3000
bu devletin bir öğle yemeği için ayırdığı miktar.
17:42
Most school districts spend two thirds of that on payroll and overhead.
416
1062160
3000
Çoğu okul bölgesi bunun üçte ikisini maaşa ve sabit giderlere harcar.
17:45
That means we spend less than a dollar a day
417
1065160
3000
Demek ki, okullarda çocukların beslenmesi için
17:48
on food for kids in schools --
418
1068160
2000
günde bir dolardan az harcıyoruz -
17:50
most schools, 80 to 90 cents. In L.A., it's 56 cents.
419
1070160
4000
çoğu okul 80-90 sent arası. Los Angeles'ta bu 56 sent.
17:55
So we're spending less than a dollar, OK, on lunch.
420
1075160
3000
Öğle yemeğine bir dolardan daha az harcıyoruz, peki.
17:58
Now I don't know about you,
421
1078160
2000
Sizi bilmiyorum;
18:00
but I go to Starbucks and Pete's and places like that,
422
1080160
2000
ama ben Starbucks, Pete's ve benzer yerlere gidiyorum,
18:02
and venti latte in San Francisco is five dollars.
423
1082160
3000
ve San Francisco'da Venti Latte beş dolar.
18:05
One gourmet coffee,
424
1085160
2000
Bir gurme kahve,
18:07
one, is more --
425
1087160
2000
bir! Çocuklarımızı
18:09
we spend more on than we are spending to feed kids
426
1089160
3000
okullarda beslemek için
18:12
for an entire week
427
1092160
3000
bütün bir hafta harcadığımızdan
18:15
in our schools.
428
1095160
2000
daha fazla.
18:17
You know what? We should be ashamed.
429
1097160
3000
Bana bakın. Utanmalıyız.
18:21
We, as a country, should be ashamed
430
1101160
3000
Biz, ülke olarak,
18:24
at that.
431
1104160
2000
bundan utanmalıyız
18:26
The richest country.
432
1106160
2000
en zengin ülkeyken.
18:28
In our country,
433
1108160
2000
Ülkemizde,
18:30
it's the kids that need it the most,
434
1110160
3000
buna en fazla ihtiyacı olan çocuklar
18:33
who get this really, really lousy food.
435
1113160
2000
gerçekten en berbat yemekleri yiyenler.
18:35
It's the kids who have parents and grandparents
436
1115160
2000
Bu çocukların ebeveynlerinin, büyükanne
18:37
and uncles and aunts that can't even afford
437
1117160
3000
ve büyükbabalarının, amca ve teyzelerinin parası
18:41
to pay for school lunch that gets this food.
438
1121160
3000
böyle yemeklerin verildiği okul öğle yemeğine bile yetmiyor.
18:44
And those are the same kids
439
1124160
2000
Ve hastalanacak olanlar da
18:46
who are going to be getting sick.
440
1126160
3000
yine bu çocuklar.
18:49
Those are the same kids who we should be taking care of.
441
1129160
3000
Bakmakla yükümlü olduklarımız, yine bu çocuklar.
18:52
We can all make a difference.
442
1132160
3000
Hepimiz bir fark yaratabiliriz
18:55
That every single one of us,
443
1135160
2000
her birimiz,
18:57
whether we have children,
444
1137160
2000
çocuğumuz olsun olmasın,
18:59
whether we care about children, whether we have nieces or nephews,
445
1139160
3000
çocuklara önem verelim ya da vermeyelim, yeğenlerimiz ya da kuzenlerimiz olsun olmasın
19:02
or anything --
446
1142160
2000
- ya da her neyse -
19:04
that we can make a difference.
447
1144160
2000
bir fark yaratabiliriz.
19:06
Whether you sit down and eat a meal with your kids,
448
1146160
2000
Çocuklarınızla oturup yemek yiyorsanız ya da
19:08
whether you take your kids, or grandchildren,
449
1148160
2000
çocuklarınızı, torunlarınızı, yeğenlerinizi veya kuzenlerinizi
19:10
or nieces and nephews shopping
450
1150160
3000
pazara alışverişe götürüyorsanız
19:13
to a farmers' market. Just do tastings with them.
451
1153160
3000
onlarla tadlarına bakın.
19:16
Sit down and care.
452
1156160
2000
Oturun ve ilgi gösterin.
19:18
And on the macro level,
453
1158160
2000
Ve makro düzeyde,
19:20
we're in what seems to be
454
1160160
2000
görünen o ki bugünlerde
19:22
a 19-month presidential campaign,
455
1162160
4000
19 ay sürecek başkanlık kampanyaları devam ediyor,
19:26
and of all the things we're asking
456
1166160
2000
ve sorduğumuz bir çok soruyla beraber
19:28
all of these potential leaders,
457
1168160
2000
bütün bu potansiyel liderlere
19:30
what about asking for the health of our children?
458
1170160
2000
çocuklarımızın sağlığı hakkında soru sormaya ne dersiniz?
19:32
Thank you.
459
1172160
1000
Teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7