Our refugee system is failing. Here's how we can fix it | Alexander Betts

147,699 views ・ 2016-03-24

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Can Goksen Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
There are times when I feel really quite ashamed
0
12800
3456
Avrupalı olduğum için kendimden çok utandığım
00:16
to be a European.
1
16280
1240
zamanlar oluyor.
00:18
In the last year,
2
18200
1855
Geçen yıl,
00:20
more than a million people arrived in Europe in need of our help,
3
20080
4576
yardımımıza muhtaç 1 milyondan fazla insan Avrupa'ya geldi.
00:24
and our response, frankly, has been pathetic.
4
24680
3280
Bizim cevabımız, açıkçası, içler acısıydı.
00:29
There are just so many contradictions.
5
29000
2320
Çok fazla çelişki var.
00:32
We mourn the tragic death
6
32360
2456
2 yaşındaki Aylan Kurdi'nin trajik ölümüne yas tuttuk,
00:34
of two-year-old Alan Kurdi,
7
34840
2160
00:38
and yet, since then, more than 200 children
8
38000
3856
ama, o günden beri 200'den fazla çocuk Akdeniz'de boğuldu.
00:41
have subsequently drowned in the Mediterranean.
9
41880
2360
00:45
We have international treaties
10
45960
1456
Mültecileri ortak sorumluluk alanı içinde olarak
00:47
that recognize that refugees are a shared responsibility,
11
47440
3216
tanımlayan uluslararası anlaşmalarımız var.
00:50
and yet we accept that tiny Lebanon
12
50680
3056
Fakat, küçük Lübnan'ın tüm Avrupa'dan daha fazla
00:53
hosts more Syrians than the whole of Europe combined.
13
53760
3640
Suriyeli'ye ev sahipliği yapmasına razı geliyoruz.
00:58
We lament the existence of human smugglers,
14
58320
3400
İnsan kaçakçılarının ortalıkta dolanmasına ağlayıp sızlıyoruz,
01:02
and yet we make that the only viable route
15
62360
3416
ama bunu Avrupa'ya sığınmak için
01:05
to seek asylum in Europe.
16
65800
2080
tek geçerli yol kılıyoruz.
01:08
We have labor shortages,
17
68840
1856
İşgücü kıtlığımız var,
01:10
and yet we exclude people who fit our economic and demographic needs
18
70720
5456
ama hala ekonomik ve demografik ihtiyaçlarımızı karşılamaya uygun
01:16
from coming to Europe.
19
76200
1840
olan insanları Avrupa'ya almıyoruz.
01:19
We proclaim our liberal values in opposition to fundamentalist Islam,
20
79000
5936
Radikal islamın aksine liberal değerlerimizle övünüyoruz,
01:24
and yet --
21
84960
1200
fakat
01:27
we have repressive policies
22
87560
2656
çocuk sığınmacıları gözaltına alan,
01:30
that detain child asylum seekers,
23
90240
2320
çocukları ailelerinden ayıran
01:33
that separate children from their families,
24
93160
2800
göçmenlerin mülklerine el koyan
01:36
and that seize property from refugees.
25
96800
2920
baskıcı politikalarımız var.
01:40
What are we doing?
26
100960
1240
Biz ne yapıyoruz?
01:42
How has the situation come to this,
27
102640
2416
Bir insanlık krizine böylesine
01:45
that we've adopted such an inhumane response to a humanitarian crisis?
28
105080
4800
insanlık dışı bir tepki verme noktasına nasıl geldik?
01:51
I don't believe it's because people don't care,
29
111280
2416
İnsanların önemsememesinden dolayı olduğuna inanmıyorum,
01:53
or at least I don't want to believe it's because people don't care.
30
113720
3176
en azından böyle olduğuna inanmak istemiyorum.
01:56
I believe it's because our politicians lack a vision,
31
116920
3816
Politikacılarımızın vizyon eksikliğinden kaynaklandığına inanıyorum.
02:00
a vision for how to adapt an international refugee system
32
120760
3616
50 yıl önce oluşturulmuş uluslararası mülteci sisteminin,
02:04
created over 50 years ago
33
124400
2136
değişen ve küreselleşen dünyada
02:06
for a changing and globalized world.
34
126560
2800
hayata nasıl geçirileceğine ilişkin vizyon.
02:09
And so what I want to do is take a step back
35
129800
2536
Yapmak istediğim bir adım geri gidip
02:12
and ask two really fundamental questions,
36
132360
3416
şu gerçekten önemli iki soruyu sormak,
02:15
the two questions we all need to ask.
37
135800
2456
hepimizin sorması gereken iki soru.
02:18
First, why is the current system not working?
38
138280
3296
Birincisi, halihazırdaki sistem neden işlemiyor?
02:21
And second, what can we do to fix it?
39
141600
3400
İkincisi, düzeltmek için ne yapabiliriz?
02:26
So the modern refugee regime
40
146760
2056
Modern mülteci sistemi
02:28
was created in the aftermath of the Second World War by these guys.
41
148840
4080
2. Dünya Savaşı sonrasında bu adamlar tarafından oluşturuldu.
02:34
Its basic aim is to ensure
42
154000
3136
Temel amacı, bir devlet çöktüğünde
02:37
that when a state fails, or worse, turns against its own people,
43
157160
4216
veya daha kötüsü insanlarının aleyhine yer aldığında
02:41
people have somewhere to go,
44
161400
1576
insanların evlerine dönene kadar
02:43
to live in safety and dignity until they can go home.
45
163000
3656
güvende ve onurlarıyla yaşayacakları bir yerin olması.
02:46
It was created precisely for situations like the situation we see in Syria today.
46
166680
5280
Bu sistem, Suriye'de gördüğümüz olaylara benzer durumlar için oluşturuldu.
02:52
Through an international convention signed by 147 governments,
47
172680
4856
147 hükümetin imzaladığı uuslararası sözleşme olan
02:57
the 1951 Convention on the Status of Refugees,
48
177560
3016
1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sösleşme ve
03:00
and an international organization, UNHCR,
49
180600
3176
ayrıca uluslararası kuruluş BMMYK
03:03
states committed to reciprocally admit people onto their territory
50
183800
4776
savaştan ve zulümden kaçan insanların
03:08
who flee conflict and persecution.
51
188600
2520
topraklarına girişini karşılıklı olarak taahhüd eder.
03:11
But today, that system is failing.
52
191680
2600
Fakat bugün bu sistem çöküyor.
03:14
In theory, refugees have a right to seek asylum.
53
194920
3440
Teorik olarak mültecilerin sığınma hakkı vardır.
03:18
In practice, our immigration policies block the path to safety.
54
198880
3960
Pratikte, mülteci politikalarımız güvenliğe giden yolu kesmekte.
03:23
In theory, refugees have a right to a pathway to integration,
55
203280
4336
Teoride, mültecilerin entegrasyon hakkı
03:27
or return to the country they've come from.
56
207640
2040
veya geldikleri ülkeye dönme hakkı vardır.
03:30
But in practice, they get stuck in almost indefinite limbo.
57
210360
3240
Fakat pratikte, sonu gelmez bir belirsizliğe saplanmışlardır.
03:34
In theory, refugees are a shared global responsibility.
58
214240
3080
Teorik olarak, mülteciler ortak, küresel bir sorumluluktur.
03:38
In practice, geography means that countries proximate the conflict
59
218040
4336
Pratikte ise coğrafya, çatışmaya yalkın ülkelerin
03:42
take the overwhelming majority of the world's refugees.
60
222400
3600
dünyadaki mültecilerin büyük çoğunluğunu ülkelerine almalarını ifade eder.
03:46
The system isn't broken because the rules are wrong.
61
226720
2736
Kurallar yanlış olduğu için sistem çökmedi.
03:49
It's that we're not applying them adequately to a changing world,
62
229480
3920
Yani, kuralları değişen dünyaya layıkıyla uygulamıyoruz,
03:53
and that's what we need to reconsider.
63
233840
2000
bunu tekrar düşünmemiz lazım.
03:56
So I want to explain to you a little bit about how the current system works.
64
236440
4496
Size şu anki sistemin nasıl işlediğinden kısaca bahsetmek istiyorum.
04:00
How does the refugee regime actually work?
65
240960
2160
Mülteci sistemi gerçekte nasıl işliyor?
04:03
But not from a top-down institutional perspective,
66
243560
2776
Fakat tepeden kurumsal bir perspektifle değil,
04:06
rather from the perspective of a refugee.
67
246360
3320
bir mülteci perspektifiyle.
04:10
So imagine a Syrian woman.
68
250240
2456
Suriyeli bir kadın düşünün.
04:12
Let's call her Amira.
69
252720
1600
Adı Amira olsun.
04:14
And Amira to me represents many of the people I've met in the region.
70
254880
3880
Amira bana bölgede tanıdığım insanların çoğunluğunu temsil ediyor.
04:19
Amira, like around 25 percent of the world's refugees,
71
259560
3336
Dünyadaki mültecilerin %25'i gibi Amira da
04:22
is a woman with children,
72
262920
1280
çocuklu bir kadın.
04:24
and she can't go home because she comes from this city
73
264840
3256
Evine gidemiyor çünkü gördüğünüz gibi
04:28
that you see before you, Homs,
74
268120
2016
Humus'tan, bir zamanlar güzel ve tarihi
04:30
a once beautiful and historic city
75
270160
2736
şimdi ise enkaz altında olan bu şehirden geliyor.
04:32
now under rubble.
76
272920
1496
04:34
And so Amira can't go back there.
77
274440
1840
Bu yüzden Amira oraya geri dönemiyor.
04:37
But Amira also has no hope of resettlement to a third country,
78
277120
4216
Amira'nın bir üçüncü ülkeye yerleşme umudu da yok.
04:41
because that's a lottery ticket
79
281360
1496
Çünkü bu, dünyadaki mültecilerin
04:42
only available to less than one percent of the world's refugees.
80
282880
3440
%1'inden azının elde edebildiği bir piyango bileti.
04:46
So Amira and her family
81
286880
2256
Bu yüzden Amira ve ailesi
neredeyse imkansız bir seçimle karşı karşıyalar.
04:49
face an almost impossible choice.
82
289160
2176
04:51
They have three basic options.
83
291360
2400
Temel olarak üç seçenekleri var.
04:54
The first option is that Amira can take her family to a camp.
84
294560
4960
İlk olarak, Amira ailesini bir kampa götürebilir.
05:00
In the camp, she might get assistance,
85
300520
2160
Kampta yardım alabilir.
05:03
but there are very few prospects for Amira and her family.
86
303160
3696
Ama orada Amira ve ailesi için çok az umut var.
05:06
Camps are in bleak, arid locations,
87
306880
3256
Kamplar rüzgar alan, kasvetli,
05:10
often in the desert.
88
310160
1240
çölde bulunan bölgeler.
05:12
In the Zaatari refugee camp in Jordan,
89
312040
2696
Ürdün'deki Zaatari Mülteci Kampı'nda
05:14
you can hear the shells across the border in Syria at nighttime.
90
314760
4400
Suriye sınırı boyunca deniz kabuklarının seslerini geceleri duyabilirsiniz.
05:20
There's restricted economic activity.
91
320600
2576
Ekonomik faaliyet sınırlıdır.
05:23
Education is often of poor quality.
92
323200
2160
Eğitim kalitesi genellikle düşüktür.
05:25
And around the world,
93
325960
1336
Dünya genelinde
05:27
some 80 percent of refugees who are in camps
94
327320
3096
kamplardaki mültecilerin yaklaşık %80'i
05:30
have to stay for at least five years.
95
330440
2536
kamplarda en az beş yıl kalmak zorunda.
05:33
It's a miserable existence,
96
333000
1896
İçler acısı bir olay.
05:34
and that's probably why, in reality,
97
334920
2376
Belki de Suriyelilerin yalnızca %9'unun
05:37
only nine percent of Syrians choose that option.
98
337320
2600
bu seçeneği seçmesinin nedeni bu.
05:41
Alternatively, Amira can head to an urban area
99
341000
3976
Bunun yerine, Amira komşu ülkelerde
05:45
in a neighboring country, like Amman or Beirut.
100
345000
3040
Amman veya Beyrut gibi kentsel bir bölgeye gidebilir.
05:49
That's an option that about 75 percent of Syrian refugees have taken.
101
349000
4040
Bu, Suriyeli mültecilerin yaklaşık %75'inin tercihi.
05:54
But there, there's great difficulty as well.
102
354200
2720
Bunun da bir zorluğu var.
05:57
Refugees in such urban areas don't usually have the right to work.
103
357720
4296
Bu bölgelerdeki mültecilerin çalışma izni her zaman yok.
06:02
They don't usually get significant access to assistance.
104
362040
2960
Çoğu zaman belli başlı yardımlardan faydalanamıyorlar.
06:05
And so when Amira and her family have used up their basic savings,
105
365440
3696
Amira ve ailesi temel birikimlerini tükettiklerinde,
06:09
they're left with very little and likely to face urban destitution.
106
369160
3680
çok azıyla kalıyorlar ve muhtemelen kentsel fakirlikle yüzleşiyorlar.
06:14
So there's a third alternative,
107
374280
1840
Üçüncü bir alternatif var.
06:16
and it's one that increasing numbers of Syrians are taking.
108
376920
3720
Bu alternatifi seçen Suriyelilerin sayısı artıyor.
06:21
Amira can seek some hope for her family
109
381840
4176
Amira başka bir ülkeye doğru riskli bir yolculukla,
06:26
by risking their lives on a dangerous and perilous journey
110
386040
3736
ailesinin hayatını tehlikeye atarak,
06:29
to another country,
111
389800
1496
onlar için bir umut arayabilir.
06:31
and it's that which we're seeing in Europe today.
112
391320
3520
Avrupa'da bugün gördüğümüz bu.
06:35
Around the world, we present refugees with an almost impossible choice
113
395440
5256
Tüm dünyada mültecilere neredeyse imkansiz
06:40
between three options:
114
400720
1816
üç seçenek sunuyoruz:
06:42
encampment, urban destitution and dangerous journeys.
115
402560
4200
kampa yerleştirme, kentsel yoksulluk ve tehlikeli yolculuk.
06:47
For refugees, that choice is the global refugee regime today.
116
407520
4320
Mülteciler için bu seçimler, bugün küresel mülteci sistemi.
06:52
But I think it's a false choice.
117
412600
1640
Bence bunlar yanlış seçimler.
06:54
I think we can reconsider that choice.
118
414760
2080
Bu seçimleri bence tekrar düşünmeliyiz.
06:57
The reason why we limit those options
119
417440
3360
Bu seçenekleri neden sınırladığımızın cevabı,
07:02
is because we think
120
422040
2480
bu seçeneklerin
07:05
that those are the only options that are available to refugees,
121
425080
4376
mültecilere tek uygun seçenek olduğunu düşünmemiz.
07:09
and they're not.
122
429480
1200
Ama öyle değil.
07:11
Politicians frame the issue as a zero-sum issue,
123
431120
3496
Politikacılar, mültecilerden yararlanırsak vatandaşlarımıza maliyet olur
07:14
that if we benefit refugees, we're imposing costs on citizens.
124
434640
3936
diye düşünerek bu konuyu sonuçsuz bırakıyorlar.
07:18
We tend to have a collective assumption
125
438600
2056
Mültecilerin kaçınılmaz bir harcama olacağı
07:20
that refugees are an inevitable cost or burden to society.
126
440680
3656
veya toplumun sırtına yük olacağı konusunda toplu bir varsayımımız var.
07:24
But they don't have to. They can contribute.
127
444360
2080
Bu şart değil. Katkıda bulunabilirler.
07:26
So what I want to argue
128
446880
1416
İleri sürmek istediğim nokta şu:
07:28
is there are ways in which we can expand that choice set
129
448320
2976
Bu seçenekler dizisini genişletebiliriz ve
07:31
and still benefit everyone else:
130
451320
2016
herkesten yararlanabiliriz.
07:33
the host states and communities,
131
453360
1856
Ev sahibi devletlerden ve topluluklardan,
07:35
our societies and refugees themselves.
132
455240
3320
toplumumuzdan ve tek başına mültecilerden
dört seçeneği ortaya koymak istiyorum.
07:39
And I want to suggest four ways
133
459080
1976
07:41
we can transform the paradigm of how we think about refugees.
134
461080
3840
Mültecilerle ilgili nasıl düşündüğümüz paradigmasını değiştirebiliriz.
07:45
All four ways have one thing in common:
135
465520
2440
Bu dört seçeneğin ortak bir noktası var:
07:48
they're all ways in which we take the opportunities of globalization,
136
468440
3776
Tüm bunlar küreselleşmenin, hareketliliğin ve piyasaların
07:52
mobility and markets,
137
472240
2056
fırsatlarından yararlanabilme ve
07:54
and update the way we think about the refugee issue.
138
474320
3240
mülteciler hakkındaki düşüncelerimizi güncelleme seçenekleridir.
07:58
The first one I want to think about
139
478280
1696
Üzerinde düşündüğüm ilk seçenek,
08:00
is the idea of enabling environments,
140
480000
2000
sadece olağan dışı bir süreçten geçen mültecilerin de
08:02
and it starts from a very basic recognition
141
482720
2856
en temel kabul olan
08:05
that refugees are human beings like everyone else,
142
485600
2696
diğer herkes gibi insan olarak tanınmalarına
08:08
but they're just in extraordinary circumstances.
143
488320
2400
fırsat veren bir ortam fikri.
08:11
Together with my colleagues in Oxford,
144
491280
1976
Oxford'taki meslektaşlarımla beraber,
08:13
we've embarked on a research project in Uganda
145
493280
2656
Uganda'da mültecilerin ekonomik yaşamlarını inceleyen
08:15
looking at the economic lives of refugees.
146
495960
3040
bir araştırma projesini başlattık.
08:19
We chose Uganda not because it's representative of all host countries.
147
499840
4056
Uganda'yı ev sahibi ülkelerin temsilcisi olduğu için seçmedik.
08:23
It's not. It's exceptional.
148
503920
1480
Bu yüzden değil, bu bir istisna.
08:25
Unlike most host countries around the world,
149
505960
2376
Dünyadaki çoğu ev sahibi ülkenin aksine
08:28
what Uganda has done
150
508360
1456
Uganda'nın yaptığı
08:29
is give refugees economic opportunity.
151
509840
2376
mültecilere ekonomik fırsat sağlamak.
08:32
It gives them the right to work. It gives them freedom of movement.
152
512240
3360
Onlara çalışma hakkı veriyor. Onlara hareket özgürlüğü tanıyor.
08:36
And the results of that are extraordinary
153
516200
2896
Sonuçlar, hem mülteciler
08:39
both for refugees and the host community.
154
519120
2600
hem de ev sahibi topluluk için olağanüstü.
08:42
In the capital city, Kampala,
155
522480
1976
Başkent Kampala'da,
08:44
we found that 21 percent of refugees own a business that employs other people,
156
524480
5415
diğer insanlara istihdam sağlayan bir işe sahip %21 oranında mülteci gördük.
08:49
and 40 percent of those employees
157
529919
2457
Bu işverenlerin %40'ı
08:52
are nationals of the host country.
158
532400
1976
ev sahibi ülkenin vatandaşları.
08:54
In other words, refugees are making jobs
159
534400
2176
Başka bir deyişle mülteciler,
08:56
for citizens of the host country.
160
536600
2640
ev sahibi ülkenin vatandaşları için iş yapıyor.
08:59
Even in the camps, we found extraordinary examples
161
539920
3336
Kamplarda bile enerjik, gelişmiş ve girişimci işlerin
09:03
of vibrant, flourishing and entrepreneurial businesses.
162
543280
3560
olağanüstü örnekleriyle karşılaştık.
09:07
For example, in a settlement called Nakivale,
163
547800
3336
Mesela, Nakivale adı verilen yerleşim yerinde,
09:11
we found examples of Congolese refugees
164
551160
2976
Kongolu göçmenlerin
09:14
running digital music exchange businesses.
165
554160
2536
dijital müzik işi yürüttüğünü gördük.
09:16
We found a Rwandan who runs a business that's available
166
556720
3776
Bir Ruandalının, geri dönüştürülmüş oyun konsolları ve televizyonlardan
09:20
to allow the youth to play computer games
167
560520
2736
gençlerin bilgisayar oyunları oynamasını sağlayan
09:23
on recycled games consoles and recycled televisions.
168
563280
3760
bir işe giriştiğini gördük.
09:28
Against the odds of extreme constraint,
169
568440
2816
Tüm bu baskılara rağmen,
09:31
refugees are innovating,
170
571280
1320
mülteciler yenilikçidirler.
09:33
and the gentleman you see before you is a Congolese guy called Demou-Kay.
171
573320
3429
Bu gördüğünüz genç Kongolu Demou-Kay.
09:37
Demou-Kay arrived in the settlement with very little,
172
577200
3656
Demou-Kay, yerleşim yerine yanında az bir parayla geldi.
09:40
but he wanted to be a filmmaker.
173
580880
2296
Film yapımcısı olmak istiyordu.
09:43
So with friends and colleagues, he started a community radio station,
174
583200
3936
Arkadaşları ve meslektaşlarıyla beraber topluluk radyosu kurdu,
09:47
he rented a video camera,
175
587160
1736
video kamera kiraladı,
09:48
and he's now making films.
176
588920
1496
şimdi de filmler yapıyor.
09:50
He made two documentary films
177
590440
1976
İki belgesel filmi yaptı,
09:52
with and for our team,
178
592440
1976
ekibimizle ve ekibimiz için.
09:54
and he's making a successful business out of very little.
179
594440
3320
Çok az bir bütçeyle başarılı işler yapıyor.
09:58
It's those kinds of examples
180
598640
1976
Bu, mültecilere verdiğimiz karşılığa
10:00
that should guide our response to refugees.
181
600640
2736
kılavuzluk etmesi gereken örneklerden.
10:03
Rather than seeing refugees
182
603400
1336
Mültecileri
10:04
as inevitably dependent upon humanitarian assistance,
183
604760
3256
insani yardıma muhtaç kişiler olarak görmek yerine
10:08
we need to provide them with opportunities for human flourishing.
184
608040
3400
insani gelişim için onlara fırsatlar tanımalıyız.
10:12
Yes, clothes, blankets, shelter, food
185
612200
4226
Evet, battaniyeler, barınma, yemek
10:16
are all important in the emergency phase,
186
616438
2778
acil dönemlerde hep önemli unsurlar.
10:19
but we need to also look beyond that.
187
619240
2600
Fakat bunun ötesine de bakmalıyız.
10:22
We need to provide opportunities to connectivity, electricity,
188
622200
4336
Bağlantı ve elektrik kurmak, eğitim ve çalışma hakkı için
10:26
education, the right to work,
189
626560
2280
sermaye ve bankacılığa erişim için
10:29
access to capital and banking.
190
629400
1720
fırsatlar sağlamalıyız.
10:31
All the ways in which we take for granted
191
631560
2136
Sıkı sıkıya bağlı olduğumuz küresel ekonomide
10:33
that we are plugged in to the global economy
192
633720
2136
olduğu gibi kabul ettiğimiz tüm yöntemleri
10:35
can and should apply to refugees.
193
635880
2560
mültecilere geçerli kılabiliriz, kılmalıyız.
10:39
The second idea I want to discuss is economic zones.
194
639280
3480
Tartışmak istediğim ikinci düşünce ekonomik bölgeler.
10:43
Unfortunately, not every host country in the world
195
643320
2736
Malesef, Uganda'nın yaklaşımını
10:46
takes the approach Uganda has taken.
196
646080
2040
dünyadaki her ev sahibi ülke benimsemiyor.
10:48
Most host countries don't open up their economies to refugees
197
648480
3336
Çoğu ev sahibi ülke, ekonomilerini aynı şekilde
10:51
in the same way.
198
651840
1200
mültecilere açmıyor.
10:53
But there are still pragmatic alternative options that we can use.
199
653360
4600
Fakat hala kullanabileceğimiz pragmatik seçenekler var.
10:59
Last April, I traveled to Jordan with my colleague,
200
659160
2536
Geçen Nisan'da meslektaşım kalkınma ekonomisti Paul Collier ile
11:01
the development economist Paul Collier,
201
661720
1960
Ürdün'e seyahat ettim.
11:04
and we brainstormed an idea while we were there
202
664400
2856
Orada, uluslararası topluluk ve hükümet ile beraber
11:07
with the international community and the government,
203
667280
2456
beyin fırtınası yaptık.
11:09
an idea to bring jobs to Syrians
204
669760
2336
Konu Ürdün'ün ulusal kalkınma stratejisini desteklerken
11:12
while supporting Jordan's national development strategy.
205
672120
3616
Suriye'ye iş götürmekti.
11:15
The idea is for an economic zone,
206
675760
2800
Konu ekonomik bölge içindi.
11:19
one in which we could potentially integrate the employment of refugees
207
679080
3536
Bölgede mültecilerin istihdamını Ürdünlülerin ev sahibi vatandaşlarıyla
11:22
alongside the employment of Jordanian host nationals.
208
682640
3480
imkan dahilinde birleştirebilecektik.
11:26
And just 15 minutes away from the Zaatari refugee camp,
209
686840
3416
83.000 mülteciyi ağırlayan Zaatari mülteci Kampı'ndan
11:30
home to 83,000 refugees,
210
690280
2136
sadece 15 dakika uzakta
11:32
is an existing economic zone
211
692440
2016
Kral Hüseyin Bin Talal Geliştirme Bölgesi
11:34
called the King Hussein Bin Talal Development Area.
212
694480
2720
adında bir ekonomik bölge vardır.
11:37
The government has spent over a hundred million dollars
213
697920
2776
Hükümet yüz milyon dolardan fazla parayı
11:40
connecting it to the electricity grid, connecting it to the road network,
214
700720
3816
bu bölgenin, elektrik ve yol ağına bağlanabilmesi için harcadı.
11:44
but it lacked two things:
215
704560
1616
Fakat iki şey eksikti:
11:46
access to labor and inward investment.
216
706200
2736
iş gücüne ve iş yatırımına dahil olma.
11:48
So what if refugees were able to work there
217
708960
2896
Peki mülteciler, Suriye'ye dönmeden önce,
11:51
rather than being stuck in camps,
218
711880
1816
kamplara saplanıp kalmak yerine orada çalışabilselerdi
11:53
able to support their families and develop skills through vocational training
219
713720
4016
ailelerini destekleyebilselerdi,
11:57
before they go back to Syria?
220
717760
1440
mesleki eğitimle becerilerini geliştirebilselerdi?
11:59
We recognized that that could benefit Jordan,
221
719840
2296
Bunun Ürdün'ün yararına olacağının farkındaydık.
12:02
whose development strategy requires it to make the leap
222
722160
2776
Orta gelirli ülke olan Ürdün'ün kalkınma stratejisinin
12:04
as a middle income country to manufacturing.
223
724960
2816
üretime hamle yapması gerekiyordu.
12:07
It could benefit refugees, but it could also contribute
224
727800
3696
Bu mültecilerin yararınaydı ama Suriye'nin yeniden inşasında,
12:11
to the postconflict reconstruction of Syria
225
731520
2376
en uygun kaynak olarak mültecilere olan ihtiyacın farkına vararak
12:13
by recognizing that we need to incubate refugees
226
733920
2776
onlardan yararlanmak,
12:16
as the best source of eventually rebuilding Syria.
227
736720
3560
Suriye'nin savaş sonrasında yeniden yapılandırılmasına da katkı sağlayacaktı.
12:20
We published the idea in the journal Foreign Affairs.
228
740760
3056
Bu fikri Foreign Affairs Dergisi'nde yayınladık.
12:23
King Abdullah has picked up on the idea.
229
743840
2216
Kral Abdullah çabucak fark etti.
Fikir iki hafta önce Londra'daki Suriye Konferans'ında duyrulmuştu.
12:26
It was announced at the London Syria Conference two weeks ago,
230
746080
2976
12:29
and a pilot will begin in the summer.
231
749080
2600
Yazın ise bir deneme başlayacak.
12:32
(Applause)
232
752120
3600
(Alkışlar)
12:37
The third idea that I want to put to you
233
757120
2696
Size sunmak istediğim üçüncü fikir
12:39
is preference matching between states and refugees
234
759840
3616
Angela Merkel ile Suriyeli bir göçmenin olduğu
12:43
to lead to the kinds of happy outcomes you see here in the selfie
235
763480
3136
bu selfiede gördüğünüz gibi mutlu sonuçlara götüren
12:46
featuring Angela Merkel and a Syrian refugee.
236
766640
2880
devletler ve mülteciler arasındaki tercih uyumu.
12:50
What we rarely do is ask refugees what they want, where they want to go,
237
770440
4000
Göçmenlere ne istediklerini, nereye gitmek istediklerini nadiren soruyoruz,
12:54
but I'd argue we can do that
238
774960
1856
yine de bunu yapabiliriz.
12:56
and still make everyone better off.
239
776840
2080
Herkes için daha iyi olur kanısındayım.
12:59
The economist Alvin Roth has developed the idea of matching markets,
240
779640
4136
Ekonomist Alvin Roth, tarafların sıralama tercihlerinin
13:03
ways in which the preference ranking of the parties shapes an eventual match.
241
783800
5240
nihai tercihi şekillendirmesini konu alan eşleştirme teorisini geliştirdi.
13:09
My colleagues Will Jones and Alex Teytelboym
242
789720
3056
Meslektaşlarım Will Jones ve Alex Teytelboym,
13:12
have explored ways in which that idea could be applied to refugees,
243
792800
4136
göçmenlere tercih ettikleri varış yerlerini sorarak
13:16
to ask refugees to rank their preferred destinations,
244
796960
3536
bu teorinin göçmenler için uygulanabilmesinin yollarını araştırdı.
13:20
but also allow states to rank the types of refugees they want
245
800520
3776
Bunun yanında devletlere, yetenek veya dil kriterleri gibi
13:24
on skills criteria or language criteria
246
804320
2816
tercih ettikleri göçmen tipini
13:27
and allow those to match.
247
807160
1696
sıralamaya müsaade etti.
13:28
Now, of course you'd need to build in quotas
248
808880
2096
Tabii çeşitlilik ve zaafiyet gibi konularda
13:31
on things like diversity and vulnerability,
249
811000
3256
kota koyma ihtiyacı duyacaksınız,
13:34
but it's a way of increasing the possibilities of matching.
250
814280
3536
fakat bu eşleştirme olasılıklarını yükseltmenin bir yolu.
13:37
The matching idea has been successfully used
251
817840
2496
Teori, örneğin öğrencilerin üniversitelerle
13:40
to match, for instance, students with university places,
252
820360
5136
veya böbrek donörlerinin hastalarla eşleşmesinde
13:45
to match kidney donors with patients,
253
825520
2496
başarılı bir şekilde kullanıldı.
13:48
and it underlies the kind of algorithms that exist on dating websites.
254
828040
4136
Ayrıca arkadaşlık sitelerinde var olan algoritmaların temelinde bu var.
13:52
So why not apply that to give refugees greater choice?
255
832200
3096
Peki neden bunu göçmenlere daha iyi seçimler için sunmayalım?
13:55
It could also be used at the national level,
256
835320
2048
Bu, yerel halkın göçmenleri kabul etmeye
13:57
where one of the great challenges we face
257
837392
1984
ikna edilmesinde karşı karşıya kaldığımız zorlukların yer aldığı
13:59
is to persuade local communities to accept refugees.
258
839400
3736
ulusal seviyede de kullanılabilir.
14:03
And at the moment, in my country, for instance,
259
843160
2456
Şu anda örneğin ülkemde,
14:05
we often send engineers to rural areas and farmers to the cities,
260
845640
4176
mühendisleri kırsal alanlara ve çiftçileri şehirlere gönderiyoruz.
14:09
which makes no sense at all.
261
849840
1856
Çok anlamsız.
14:11
So matching markets offer a potential way to bring those preferences together
262
851720
4576
Eşleştirme teorisi bu tercihlerin bir araya getirilmesine,
14:16
and listen to the needs and demands of the populations that host
263
856320
3936
ev sahibi nüfusun ve mültecilerin ihtiyaç ve taleplerinin dinlenmesine
14:20
and the refugees themselves.
264
860280
1840
olanak sağlıyor.
14:22
The fourth idea I want to put to you is of humanitarian visas.
265
862840
3720
Dördüncü fikir ise insani vizeler.
14:27
Much of the tragedy and chaos we've seen in Europe
266
867240
2696
Avrupa'da şahit olduğumuz trajedi ve kaosun çoğu
14:29
was entirely avoidable.
267
869960
2000
tümüyle önlenebilirdi.
14:32
It stems from a fundamental contradiction in Europe's asylum policy,
268
872400
4096
Bunlar, Avrupa'nın iltica politikasındaki radikal çelişkiden kaynaklandı.
14:36
which is the following:
269
876520
1376
Şöyle ki:
14:37
that in order to seek asylum in Europe,
270
877920
2496
Avrupa'ya iltica etmek için,
14:40
you have to arrive spontaneously by embarking on those dangerous journeys
271
880440
5016
tanımladığım tehlikeli seyahate çıkarak
14:45
that I described.
272
885480
1200
gelmeniz gerekiyor.
14:47
But why should those journeys be necessary in an era of the budget airline
273
887520
4736
Neden düşük ücretli havayolu ve modern konsolosluk imkanı döneminde,
14:52
and modern consular capabilities?
274
892280
2416
bu seyahatler gerekli olmak zorunda?
14:54
They're completely unnecessary journeys,
275
894720
2336
Bunlar tamamen gereksiz seyahatler.
14:57
and last year, they led to the deaths of over 3,000 people
276
897080
3776
Geçen sene, bu seyahatler, Avrupa sınırlarında ve Avrupa toprakları içinde
15:00
on Europe's borders and within European territory.
277
900880
3480
3000'in üzerinde ölüme yol açtı.
15:05
If refugees were simply allowed
278
905360
1616
Mültecilere basit bir şekilde
15:07
to travel directly and seek asylum in Europe,
279
907000
2776
Avrupa'ya direkt yolculuk ve sığınma izni verilseydi,
15:09
we would avoid that,
280
909800
1296
bunu önleyebilirdik.
15:11
and there's a way of doing that
281
911120
1536
Bunu yapmanın bir yolu,
15:12
through something called a humanitarian visa,
282
912680
2296
insani vize dediğimiz şeyle insanlara elçilikten
15:15
that allows people to collect a visa at an embassy
283
915000
3536
veya komşu ülkedeki konsolosluktan
15:18
or a consulate in a neighboring country
284
918560
2136
vize almasına, sonrasında
15:20
and then simply pay their own way
285
920720
1896
feribotla veya uçakla gitme bedelini
15:22
through a ferry or a flight to Europe.
286
922640
2560
basit bir şekilde ödemelerine izin vermek.
15:26
It costs around a thousand euros
287
926000
1976
Bir kaçakçıyı
15:28
to take a smuggler from Turkey to the Greek islands.
288
928000
3416
Türkiye'den Yunan Adaları'na getirmenin maliyeti yaklaşık 1000 eurodur.
15:31
It costs 200 euros to take a budget airline from Bodrum to Frankfurt.
289
931440
5456
Bodrum'dan Frankfurt'a indirimli uçuş 200 euro tutar.
15:36
If we allowed refugees to do that, it would have major advantages.
290
936920
3776
Mültecilere bunu sağlasaydık büyük avantaj sağlanacaktı.
15:40
It would save lives,
291
940720
1280
Hayatlar kurtulacaktı,
15:42
it would undercut the entire market for smugglers,
292
942760
3936
kaçakçıların tüm piyasasını alt üst edecek,
15:46
and it would remove the chaos we see from Europe's front line
293
946720
3336
Bugün Avrupa'nın ileri hattı Yunan Adaları gibi bölgelerde gördüğümüz
15:50
in areas like the Greek islands.
294
950080
2056
kaosu ortadan kaldıracaktı.
15:52
It's politics that prevents us doing that rather than a rational solution.
295
952160
4240
Mantıklı bir çözüm yerine bizi bundan alıkoyan politikadır.
15:56
And this is an idea that has been applied.
296
956880
2336
Uygulanmış olan fikir budur.
15:59
Brazil has adopted a pioneering approach
297
959240
2656
Brezilya öncü bir tavır aldı.
16:01
where over 2,000 Syrians have been able to get humanitarian visas,
298
961920
4296
2000'in üzerinde mülteci insani vize alabildi,
16:06
enter Brazil, and claim refugee status on arrival in Brazil.
299
966240
4376
Brezilya'ya girdi ve mülteci statüsü talep etti.
16:10
And in that scheme, every Syrian who has gone through it
300
970640
2896
Bu düzenlemede bu aşamadan geçen Suriyeli her mülteci
16:13
has received refugee status and been recognized as a genuine refugee.
301
973560
3960
mülteci statüsüne alındı ve gerçek mülteci olarak tanındı.
16:18
There is a historical precedent for it as well.
302
978160
2240
Bunun tarihsel bir öncülü de vardı.
16:20
Between 1922 and 1942,
303
980920
3336
1922 ve 1942 yılları arasında
16:24
these Nansen passports were used as travel documents
304
984280
3776
bu Nansen pasaportları 450.000 Süryani, Türk ve Çeçen'in
16:28
to allow 450,000 Assyrians, Turks and Chechens
305
988080
5536
Avrupa'ya seyahatleri ve mülteci statüsü başvurusu
16:33
to travel across Europe
306
993640
1496
için seyahat belgesi
16:35
and claim refugee status elsewhere in Europe.
307
995160
2760
olarak kullanıldı.
16:38
And the Nansen International Refugee Office
308
998520
2736
Nansen Uluslararası Mülteciler Ofisi,
16:41
received the Nobel Peace Prize
309
1001280
1856
bu uygulanabilir stratejiyi tanımasıyla
16:43
in recognition of this being a viable strategy.
310
1003160
2960
Nobel Barış Ödülü'nü aldı.
16:47
So all four of these ideas that I've presented you
311
1007000
3216
Size sunduğum dört fikrin hepsi
16:50
are ways in which we can expand Amira's choice set.
312
1010240
3320
Amira'nın seçim dizisini genişletebilmenin yollarıydı.
16:53
They're ways in which we can have greater choice for refugees
313
1013920
3256
Basit ve açıkladığım imkansız üç yol dışında
16:57
beyond those basic, impossible three options
314
1017200
3816
mültecilere sunabileceğimiz ve
diğerlerini hala daha iyi durumda yapacak
17:01
I explained to you
315
1021040
1216
17:02
and still leave others better off.
316
1022280
2080
büyük seçimler var.
17:04
In conclusion, we really need a new vision,
317
1024960
3376
Sonuç olarak, gerçekten yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var,
17:08
a vision that enlarges the choices of refugees
318
1028360
2776
mülecilerin seçimlerini genişleten,
17:11
but recognizes that they don't have to be a burden.
319
1031160
2536
onları bir yük olarak tanımlamayan bakış açısına.
17:13
There's nothing inevitable about refugees being a cost.
320
1033720
3455
Mültecilerin bir maliyet olduğu kaçınılmaz bir şey değil.
17:17
Yes, they are a humanitarian responsibility,
321
1037200
3255
Evet, mülteciler insani bir sorumluluktur,
17:20
but they're human beings with skills, talents, aspirations,
322
1040480
3616
ama onlar; yetenekleri, becerileri, arzuları ve eğer izin verirsek,
17:24
with the ability to make contributions -- if we let them.
323
1044119
2681
katkı sağlama kabiliyetleri olan insanlardır.
17:28
In the new world,
324
1048520
1240
Yeni dünyada,
17:30
migration is not going to go away.
325
1050319
2257
göç uzağa gitmek demek değildir.
17:32
What we've seen in Europe will be with us for many years.
326
1052599
2977
Avrupa'da gördüğümüz uzun yıllar bizimle beraber olacak.
17:35
People will continue to travel,
327
1055599
1816
İnsanlar seyahatlere devam edecek,
17:37
they'll continue to be displaced,
328
1057440
1856
yerlerinden edilmeye devam edilecek,
17:39
and we need to find rational, realistic ways of managing this --
329
1059319
3497
Bizim bunlara başa çıkmamız için, insani yardımın eski mantığına ve
17:42
not based on the old logics of humanitarian assistance,
330
1062840
3016
hayırseverlik mantığına dayanmayan
17:45
not based on logics of charity,
331
1065880
2096
aksine fırsat sunan,
küreselleşmenin, piyasaların ve hareketliliğin sunduğu
17:48
but building on the opportunities
332
1068000
1616
17:49
offered by globalization, markets and mobility.
333
1069640
3376
mantıksal, gerçekçi yollara ihtiyacımız var.
17:53
I'd urge you all to wake up and urge our politicians
334
1073040
3416
Politikacılarımızı uyandırmanızı ve bu zorlu işe uyanmaları için
17:56
to wake up to this challenge.
335
1076480
1856
harekete geçirmenizi istiyorum.
17:58
Thank you very much.
336
1078360
1256
Çok teşekkürler.
17:59
(Applause)
337
1079640
8884
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7