Ray Anderson: The business logic of sustainability

Ray Anderson, sürdürülebilirliğin iş mantığı üzerine

252,295 views

2009-05-18 ・ TED


New videos

Ray Anderson: The business logic of sustainability

Ray Anderson, sürdürülebilirliğin iş mantığı üzerine

252,295 views ・ 2009-05-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Hidayet Utkan Tan Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:18
Believe me or not, I come offering a solution
0
18330
4000
Inanın veya inanmayın, daha büyük bu problemin
00:22
to a very important part of this larger problem,
1
22330
4000
çok önemli bir parçasına, iklim üzerindeki gerekli dikkat ile
00:26
with the requisite focus on climate.
2
26330
2000
bir çözüm önerisi teklif ederek geldim.
00:28
And the solution I offer
3
28330
2000
Ve teklif ettiğim çözüm dünyanın insanlar tarafından
00:30
is to the biggest culprit
4
30330
2000
bu büyük çaptaki
00:32
in this massive mistreatment of the earth
5
32330
4000
kötü davranılmasında ve sonuç olarak
00:36
by humankind,
6
36330
2000
biyosferin azalışındaki
00:38
and the resulting decline of the biosphere.
7
38330
3000
en büyük suçluyadır.
00:41
That culprit is business and industry,
8
41330
3000
Bu suçlu, benim 1956'da Georgia Tech'ten
00:44
which happens to be where I have spent the last 52 years
9
44330
3000
mezun olduktan sonra son 52 yılımı geçirdiğim
00:47
since my graduation from Georgia Tech in 1956.
10
47330
4000
yer olan ticaret ve sanayidir.
00:51
As an industrial engineer,
11
51330
2000
Önce gelecek vaat eden ve sonra
00:53
cum aspiring and then successful entrepreneur.
12
53330
4000
başarılı bir girişimci olarak.
00:57
After founding my company, Interface, from scratch
13
57330
3000
Interface firmamı 36 yıl önce 1973'te,
01:00
in 1973, 36 years ago,
14
60330
3000
Amerika'da, ticari ve kurumsal pazarlara halı döşemesi
01:03
to produce carpet tiles in America
15
63330
2000
üretmek için sıfırdan kurduktan sonra
01:05
for the business and institution markets,
16
65330
3000
ve başlangıcından hayatta kalmasına kadar
01:08
and shepherding it through start-up and survival
17
68330
3000
alanında başarıya ve küresel
01:11
to prosperity and global dominance in its field,
18
71330
3000
pazar hakimiyetine önderlik ederken,
01:14
I read Paul Hawken's book,
19
74330
2000
1994'ün yazında
01:16
"The Ecology of Commerce,"
20
76330
2000
Paul Hawken'in kitabı
01:18
the summer of 1994.
21
78330
3000
Ekoloji ve Ticareti okudum.
01:21
In his book, Paul charges business and industry
22
81330
3000
Paul, bu kitabında, bir, biyosferin,
01:24
as, one, the major culprit
23
84330
3000
azalışının nedeni olmasından,
01:27
in causing the decline of the biosphere,
24
87330
2000
iki, insanlığı bu karmaşadan çıkarmada
01:29
and, two, the only institution that is large enough,
25
89330
3000
gerçekten rehberlik edebilecek büyüklükte,
01:32
and pervasive enough, and powerful enough,
26
92330
2000
yaygınlıkta ve güçte olan tek kurum
01:34
to really lead humankind out of this mess.
27
94330
4000
olan ticaret ve endüstriyi suçlamaktadır.
01:38
And by the way he convicted me
28
98330
3000
Bu arada beni yeryüzünün
01:41
as a plunderer of the earth.
29
101330
2000
yağmalayıcısı olarak mahküm etti.
01:43
And I then challenged the people of Interface, my company,
30
103330
3000
Ve ben, firmamın, Interface'in çalışanlarına,
01:46
to lead our company and the entire industrial world to sustainability,
31
106330
4000
firmamızı ve tüm endüstriyel dünyayı, bizim petrol yoğun firmamızı
01:50
which we defined as eventually operating
32
110330
2000
nihayetinde, topraktan, sadece toprak tarafından
01:52
our petroleum-intensive company in such a way
33
112330
3000
doğal yollarla ve hızla yenilenebilir olanı alıp
01:55
as to take from the earth
34
115330
2000
–bir damla daha petrol almadan—ve biyosfere hiçbir zarar vermeden
01:57
only what can be renewed by the earth, naturally and rapidly --
35
117330
4000
çalışan olarak tanımladığımız
02:01
not another fresh drop of oil --
36
121330
2000
sürdürülebilirliğe önderlik etmesi
02:03
and to do no harm to the biosphere.
37
123330
4000
için meydan okudum.
02:07
Take nothing: do no harm.
38
127330
2000
Hiçbir şey alma: zarar verme.
02:09
I simply said, "If Hawken is right
39
129330
2000
Basitçe dedim ki "Eğer Hawken haklıysa ve iş
02:11
and business and industry must lead,
40
131330
2000
ve endüstrinin önderlik etmesi gerekiyorsa,
02:13
who will lead business and industry?
41
133330
2000
iş ve endüstriye kim önderlik edecek?
02:15
Unless somebody leads, nobody will."
42
135330
3000
Eğer birisi öncülük etmez ise, kimse etmez."
02:18
It's axiomatic. Why not us?
43
138330
3000
Bu aksiyomatik. Neden biz değiliz?
02:21
And thanks to the people of Interface,
44
141330
2000
Ve Interface çalışanları sayesinde
02:23
I have become a recovering plunderer.
45
143330
3000
iyileşen bir yağmacı oldum.
02:26
(Laughter)
46
146330
1000
(kahkahalar)
02:27
(Applause)
47
147330
5000
(Alkış)
02:32
I once told a Fortune Magazine writer
48
152330
4000
Bir seferinde bir Fortune Magazini yazarına
02:36
that someday people like me would go to jail.
49
156330
3000
bir gün benim gibi insanların hapishaneye gideceğini söyledim.
02:39
And that became the headline of a Fortune article.
50
159330
2000
Ve bu bir Fortune makalesinin başlığı oldu.
02:41
They went on to describe me as America's greenest CEO.
51
161330
4000
Beni Amerika'nın en yeşil CEO'su olarak tanımlamaya devam ettiler.
02:45
From plunderer to recovering plunderer,
52
165330
3000
Yağmacıdan iyileşen yağmacıya,
02:48
to America's greenest CEO in five years --
53
168330
3000
5 yılda Amerika'nın en yeşil CEO'suna
02:51
that, frankly, was a pretty sad commentary
54
171330
2000
-- bu samimi olarak, 1999'da Amerikan CEO'ları üzerine
02:53
on American CEOs in 1999.
55
173330
5000
oldukça acıklı bir röpörtajdı.
02:58
Asked later in the Canadian documentary, "The Corporation,"
56
178330
3000
Daha sonra Kanada yapımı belgesel, "Şirket" te
03:01
what I meant by the "go to jail" remark,
57
181330
3000
hapse girmek söylemi ile ne demek istediğim soruldu,
03:04
I offered that theft is a crime.
58
184330
4000
ben hırsızlığın bir suç olduğunu arz ettim.
03:08
And theft of our children's future would someday be a crime.
59
188330
5000
Ve çocuklarımızın geleceğini çalmak bir gün suç olacaktır.
03:13
But I realized, for that to be true --
60
193330
2000
Ancak bunun gerçekleşmesi için,
03:15
for theft of our children's future to be a crime --
61
195330
3000
-- çocuklarımızın geleceğinin çalınmasının suç olması için--
03:18
there must be a clear, demonstrable alternative
62
198330
3000
al-yap-israf et endüstri sitemine, ki o bizim uygarlığımızı domine eden
03:21
to the take-make-waste industrial system
63
201330
3000
ve çocuklarımızın geleceğiniz çalan asıl suçlu,
03:24
that so dominates our civilization,
64
204330
3000
yeryüzünü kazarak, ve onu bir çöp sahası veya çöp fırınında
03:27
and is the major culprit, stealing our children's future,
65
207330
3000
çabucak atık haline gelen ürünlere dönüştüren --
03:30
by digging up the earth
66
210330
2000
kısacası yeryüzünü kazıp kirliliğe dönüştürene,
03:32
and converting it to products that quickly become waste
67
212330
4000
açık, kanıtlanabilir bir alternatifin
03:36
in a landfill or an incinerator --
68
216330
2000
bulunması gerektiğinin
03:38
in short, digging up the earth and converting it to pollution.
69
218330
5000
farkına vardım.
03:43
According to Paul and Anne Ehrlich
70
223330
2000
Paul ve Anne Ehrlich'e
03:45
and a well-known environmental impact equation,
71
225330
3000
ve iyi bilinen bir çevresel etki denklemine göre,
03:48
impact -- a bad thing --
72
228330
2000
etki -- kötü bir şey --
03:50
is the product of population, affluence and technology.
73
230330
4000
nüfusun, refahın ve teknolojinin bir ürünüdür.
03:54
That is, impact is generated by people,
74
234330
4000
Yani etki, insanlar tarafından,
03:58
what they consume in their affluence,
75
238330
2000
onlar refah içinde iken tükettiğinden
04:00
and how it is produced.
76
240330
3000
ve nasıl üretildiğinden oluşuyor.
04:03
And though the equation is largely subjective,
77
243330
2000
Ve denklemin genellikle öznel olmasına rağmen
04:05
you can perhaps quantify people, and perhaps quantify affluence,
78
245330
4000
belki insanların ve de refahın miktarını belirleyebilirsiniz
04:09
but technology is abusive in too many ways to quantify.
79
249330
4000
ancak teknoloji, miktarını belirtmek için bir çok yönden bozuktur.
04:13
So the equation is conceptual.
80
253330
2000
Böylece denklem kavramsaldır.
04:15
Still it works to help us understand the problem.
81
255330
3000
Ancak problemi anlamamıza yardımcı olur.
04:18
So we set out at Interface, in 1994,
82
258330
5000
Böylece 1994 yılında Interface'de
04:23
to create an example:
83
263330
2000
bir örnek yaratmak için yola çıktık:
04:25
to transform the way we made carpet,
84
265330
2000
enerji ve materyaller için petrol yoğun bir ürün,
04:27
a petroleum-intensive product for materials as well as energy,
85
267330
4000
halı yapma biçimimizi ve teknolojimizi
04:31
and to transform our technologies
86
271330
2000
dönüştürmek için,
04:33
so they diminished environmental impact,
87
273330
3000
böylelikle çevresel etkiyi
04:36
rather than multiplied it.
88
276330
3000
arttırmak yerine azalttı.
04:39
Paul and Anne Ehrlich's environmental impact equation:
89
279330
3000
Paul ve Anne Ehrich'in çevresel etki denklemi:
04:42
I is equal to P times A times T:
90
282330
3000
E (etki) eşittir N çarpı R çarpı T:
04:45
population, affluence and technology.
91
285330
3000
Nüfus, refah ve teknoloji.
04:48
I wanted Interface to rewrite that equation so that it read
92
288330
6000
Ben Interface'in bu denklemi yeniden yazmasını istedim böylelikle
04:54
I equals P times A divided by T.
93
294330
3000
E (etki) eşittir N (nüfus) çarpı R (refah) bölü T (teknoloji).
04:57
Now, the mathematically-minded will see immediately
94
297330
3000
Şimdi matematiğe yatkın olanlar paydaki
05:00
that T in the numerator increases impact -- a bad thing --
95
300330
3000
T'nin etkiyi arttırdığını -- kötü birşey -- hemen görecektir
05:03
but T in the denominator decreases impact.
96
303330
4000
ancak paydadaki T etkiyi azaltır.
05:07
So I ask, "What would move T, technology,
97
307330
4000
Böylece soruyorum, " T'yi, etkiyi arttırdığı yerden,
05:11
from the numerator -- call it T1 --
98
311330
2000
paydan -- buna T1 diyelim --
05:13
where it increases impact,
99
313330
2000
etkiyi azalttığı yere, paydaya
05:15
to the denominator -- call it T2 --
100
315330
3000
--buna da T2 diyelim--
05:18
where it reduces impact?
101
318330
3000
ne hareket ettirirdi ?
05:21
I thought about the characteristics
102
321330
4000
İlk endüstri devriminin
05:25
of first industrial revolution,
103
325330
2000
özelliklerini düşündüm,
05:27
T1, as we practiced it at Interface,
104
327330
3000
T1'in, Interface'de uyguladığımız gibi,
05:30
and it had the following characteristics.
105
330330
4000
ve belirtilen şu özellikleri vardı.
05:34
Extractive: taking raw materials from the earth.
106
334330
4000
Çıkarılabilir: yeryüzünden hammadeleri alan.
05:38
Linear: take, make, waste.
107
338330
3000
Doğrusal: al, yap, israf et.
05:41
Powered by fossil fuel-derived energy.
108
341330
2000
Fosil yakıtlardan elde edilen enerjiden güç alan.
05:43
Wasteful: abusive and focused on labor productivity.
109
343330
4000
Müsrif: bozuk ve iş verimliliği üzerine odaklanmış.
05:47
More carpet per man-hour.
110
347330
3000
İş saati başına daha fazla halı.
05:50
Thinking it through, I realized that all those attributes
111
350330
3000
İyice düşünüp taşındıktan sonra, bütün bu niteliklerin,
05:53
must be changed to move T to the denominator.
112
353330
5000
T'yi paydaya götürmek için değiştirilmesi gerektiğini farkettim.
05:58
In the new industrial revolution extractive must be replaced by renewable;
113
358330
5000
Yeni endüstri devriminde çıkarılabilirin, yenilenebilir ile;
06:03
linear by cyclical;
114
363330
2000
doğrusalın döngüsel ile,
06:05
fossil fuel energy by renewable energy, sunlight;
115
365330
4000
fosil yakıt enerjisinin yenilenebilir enerji, güneş ile;
06:09
wasteful by waste-free;
116
369330
2000
müsrifin, atıksız ile;
06:11
and abusive by benign;
117
371330
2000
ve bozuğun tehlikesiz olan ile;
06:13
and labor productivity by resource productivity.
118
373330
4000
ve iş verimliliğinin kaynak verimliliği ile yeri değiştirilmelidir.
06:17
And I reasoned that if we could make those transformative changes,
119
377330
4000
Ve bu dönüştürücü değişiklikleri yapabilirsek
06:21
and get rid of T1 altogether,
120
381330
2000
ve T1'den tamamen kurtulursak,
06:23
we could reduce our impact to zero,
121
383330
3000
iklime olan etki dahil, çevreye
06:26
including our impact on the climate.
122
386330
3000
olan etkiyi sıfıra düşürebileceğimiz sonucuna vardım.
06:29
And that became the Interface plan in 1995,
123
389330
3000
Ve bu 1995'te Interface'in planı oldu,
06:32
and has been the plan ever since.
124
392330
3000
ve o zaman beridir planı bu olmaktadır.
06:35
We have measured our progress very rigorously.
125
395330
4000
Gelişimimizi çok dikkatli bir şekilde ölçtük.
06:39
So I can tell you how far we have come in the ensuing 12 years.
126
399330
4000
Böylelikle sonraki 12 yılda ne kadar mesafe aldığımızı söyleyebilirim.
06:43
Net greenhouse gas emissions
127
403330
2000
Mutlak tonajda net sera gazı
06:45
down 82 percent in absolute tonnage.
128
405330
4000
yayımı %82 düştü.
06:49
(Applause)
129
409330
4000
(Alkışlar)
06:53
Over the same span of time
130
413330
2000
Aynı zaman diliminde
06:55
sales have increased by two-thirds and profits have doubled.
131
415330
3000
satışlar 2/3 oranında arttı ve kâr ikiye katladı.
06:58
So an 82 percent absolute reduction
132
418330
3000
Böylelikle, yüzde 82 mutlak azalış
07:01
translates into a 90 percent reduction
133
421330
2000
sera gazı yoğunluğunun
07:03
in greenhouse gas intensity relative to sales.
134
423330
4000
satışa bağlı olarak yüzde 90 azaldığı demek oluyor.
07:07
This is the magnitude
135
427330
2000
Bu tüm küresel teknoloji çalışmalarının
07:09
of the reduction the entire global technosphere
136
429330
3000
feci iklim bozulmasına engel olmak için
07:12
must realize by 2050
137
432330
3000
--bilim adamlarının bahsettiği--
07:15
to avoid catastrophic climate disruption --
138
435330
3000
2050 yılı itibarı ile
07:18
so the scientists are telling us.
139
438330
3000
gerçekleştirmesi gereken düşüşün büyüklüğüdür.
07:21
Fossil fuel usage is down 60 percent per unit of production,
140
441330
4000
Yenilenebilir enerjilerin verimliliği sayesinde
07:25
due to efficiencies in renewables.
141
445330
2000
fosil yakıt kullanımı bir birim üretim başına %60 düşmektedir.
07:27
The cheapest, most secure barrel of oil there is
142
447330
3000
En ucuz, en güvenli bir varil petrol,
07:30
is the one not used through efficiencies.
143
450330
3000
işgüzarlık yolu ile kullanılmayandır.
07:33
Water usage is down 75 percent
144
453330
3000
Dünya çapındaki halı döşemesi işimizde
07:36
in our worldwide carpet tile business.
145
456330
2000
su kullanımı yüzde 75 düştü.
07:38
Down 40 percent in our broadloom carpet business,
146
458330
3000
1993'te tam burada, suyun çok değerli olduğu,
07:41
which we acquired in 1993
147
461330
2000
endüstri şehri Kaliforniya'da,
07:43
right here in California, City of Industry,
148
463330
2000
elde ettiğimiz, geniş tezgahta dokunmuş
07:45
where water is so precious.
149
465330
3000
halı işimizde yüzde 40 düştü.
07:48
Renewable or recyclable materials are 25 percent of the total, and growing rapidly.
150
468330
4000
Yenilenebilir veya geri dönüştürülebilir materyallar toplamın %25'i ve hızla büyüyor.
07:52
Renewable energy is 27 percent of our total,
151
472330
3000
Yenilenebilir enerji toplam enerjimizin yüzde 27'si,
07:55
going for 100 percent.
152
475330
2000
yüzde 100'e doğru gidiyor.
07:57
We have diverted 148 million pounds --
153
477330
3000
148 milyon libre
08:00
that's 74,000 tons --
154
480330
2000
--74,000 tondur --
08:02
of used carpet from landfills,
155
482330
3000
kullanılmış halıyı,
08:05
closing the loop on material flows
156
485330
2000
materyal akışındaki boşlukları
08:07
through reverse logistics
157
487330
2000
tersine lojistik ve 14 yıl önce bulunmayan tüketici öncesi
08:09
and post-consumer recycling technologies
158
489330
3000
geri dönüşüm teknolojileri yoluyla kapatarak
08:12
that did not exist when we started 14 years ago.
159
492330
4000
çöp sahasından çevirdik.
08:16
Those new cyclical technologies
160
496330
2000
Bu yeni döngüsel teknolojiler
08:18
have contributed mightily to the fact that we have produced and sold
161
498330
3000
2004 yılından beri 85 milyon metrekare
08:21
85 million square yards of climate-neutral carpet
162
501330
4000
iklime bir etkisi olmayan halı üretip sattığımız
08:25
since 2004,
163
505330
2000
gerçeğine çok büyük katkıda bulundular,
08:27
meaning no net contribution to global climate disruption
164
507330
4000
halıyı, madenden ömrünün sonunda geri alınmasına kadarki
08:31
in producing the carpet throughout the supply chain,
165
511330
2000
yolda -- bağımsız 3. kişi sertifikalı olarak üretirken
08:33
from mine and well head clear to end-of-life reclamation --
166
513330
5000
küresel iklim bozukluğuna hiç katkı yapmamak
08:38
independent third-party certified.
167
518330
2000
anlamına geliyor.
08:40
We call it Cool Carpet.
168
520330
3000
Biz buna "Cool" halı diyoruz.
08:43
And it has been a powerful marketplace differentiator,
169
523330
3000
Ve satışları ve kârı arttırarak
08:46
increasing sales and profits.
170
526330
2000
çok güçlü bir pazar ayrıştırıcısı oldu.
08:48
Three years ago we launched carpet tile for the home,
171
528330
4000
3 sene önce Flor markası ile, F-L-O-R
08:52
under the brand Flor,
172
532330
2000
şeklinde yanlış hecelenen,
08:54
misspelled F-L-O-R.
173
534330
3000
ev için halı döşemesini başlattık.
08:57
You can point and click today at Flor.com
174
537330
2000
Bugün Flor.com'a tıklayabilir
08:59
and have Cool Carpet delivered to your front door in five days.
175
539330
4000
ve 5 gün içerisinde kapınıza kadar Cool halıyı evinize teslim ettirebilirsiniz.
09:03
It is practical, and pretty too.
176
543330
3000
Çok pratik ve aynı zamanda hoş.
09:06
(Laughter)
177
546330
1000
(kahkahalar)
09:07
(Applause)
178
547330
6000
(Alkışlar)
09:13
We reckon that we are a bit over halfway
179
553330
2000
Sıfır etki, sıfır karbon ayak izi
09:15
to our goal: zero impact, zero footprint.
180
555330
5000
hedefimiz için yarı yolu biraz geçtiğimizi tahmin ediyoruz.
09:20
We've set 2020 as our target year for zero,
181
560330
3000
En tepeye, sürdürülebilirlik girişiminin zirvesine,
09:23
for reaching the top, the summit of Mount Sustainability.
182
563330
5000
ulaşmak için, 2020'yi hedef yılımız olarak tespit ettik.
09:28
We call this Mission Zero.
183
568330
2000
Biz buna görev sıfır diyoruz.
09:30
And this is perhaps the most important facet:
184
570330
3000
Ve bu belkide en önemli bölümü:
09:33
we have found Mission Zero to be incredibly good for business.
185
573330
4000
Görev sıfırı iş için inanılmaz iyi bulduk.
09:37
A better business model,
186
577330
3000
Daha iyi bir iş modeli,
09:40
a better way to bigger profits.
187
580330
2000
daha yüksek kârlar için daha iyi bir yol.
09:42
Here is the business case for sustainability.
188
582330
3000
İşte sürdürülebilirlik için olurluk incelemesi.
09:45
From real life experience, costs are down, not up,
189
585330
4000
Gerçek yaşam deneyimlerinden; maliyetler yükselmedi,
09:49
reflecting some 400 million dollars
190
589330
2000
düştüler, sıfır atığın peşinden giderken
09:51
of avoided costs in pursuit of zero waste --
191
591330
4000
önlenen 400 milyon dolarlık maliyeti yansıtmaktadır
09:55
the first face of Mount Sustainability.
192
595330
3000
-- sürdürülebilirlik girişiminin ilk bölümü.
09:58
This has paid all the costs for the transformation of Interface.
193
598330
4000
Bu Interface'in dönüşümündeki tüm maliyetleri ödedi.
10:02
And this dispels a myth too,
194
602330
2000
Ve bu bir söylentiyi de gidermektedir,
10:04
this false choice between the environment and the economy.
195
604330
4000
ekonomi ve çevre arasındaki yanlış seçimi.
10:08
Our products are the best they've ever been,
196
608330
2000
Ürünlerimiz yeniliğin beklenmeyen
10:10
inspired by design for sustainability,
197
610330
2000
kaynağından, sürdürülebilirlik için
10:12
an unexpected wellspring of innovation.
198
612330
4000
tasarımdan esinlenerek, şu ana kadar olduklarının en iyisidirler.
10:16
Our people are galvanized around this shared higher purpose.
199
616330
3000
İnsanlarımız paylaşılan bu daha yüksek amaç çevresinde birleştiler.
10:19
You cannot beat it for attracting the best people
200
619330
2000
İyi insanları çekme ve onları bir araya
10:21
and bringing them together.
201
621330
3000
getirme konusunda daha iyisini bulamazsınız.
10:24
And the goodwill of the marketplace is astonishing.
202
624330
3000
Ve piyasanın iyi niyeti hayret verici düzeyde.
10:27
No amount of advertising, no clever marketing campaign,
203
627330
4000
Hangi fiyattan olursa olsun, hiç bir reklam,
10:31
at any price, could have produced or created
204
631330
3000
zekice hazırlanmış pazarlama kampanyası
10:34
this much goodwill.
205
634330
3000
bu kadar fazla iyi niyet yaratamaz veya üretemezdi.
10:37
Costs, products, people, marketplaces --
206
637330
2000
Maliyetler, ürünler, insanlar, pazarlar
10:39
what else is there?
207
639330
2000
-- orada daha başka ne var?
10:41
It is a better business model.
208
641330
2000
O daha iyi bir iş modeli.
10:43
And here is our 14-year record of sales and profits.
209
643330
5000
Ve burada bizim 14 yıllık satış ve kâr kaydımız.
10:48
There is a dip there, from 2001 to 2003:
210
648330
3000
2001'den 2003'e kadar burada bir dip bölge var:
10:51
a dip when our sales, over a three-year period,
211
651330
2000
Satışlarımızın 3 sene boyunca
10:53
were down 17 percent.
212
653330
2000
%17 düştüğü bir dip.
10:55
But the marketplace was down 36 percent.
213
655330
3000
Ancak piyasa %36 düştü.
10:58
We literally gained market share.
214
658330
2000
Biz asıl itibari ile pazar payı kazandık.
11:00
We might not have survived that recession
215
660330
3000
Sürdürülebilirliğin avantajı olmasaydı
11:03
but for the advantages of sustainability.
216
663330
3000
bu resesyonda ayakta kalamazdık.
11:06
If every business were pursuing Interface plans,
217
666330
4000
Eğer bütün işletmeler Interface planlarını izleselerdi
11:10
would that solve all our problems?
218
670330
2000
bu bizim problemlerimizi çözebilir miydi?
11:12
I don't think so.
219
672330
2000
Sanmıyorum.
11:14
I remain troubled by the revised Ehrlich equation,
220
674330
3000
Yeniden düzenlenen Ehrlich denkleminden rahatsızlığım sürüyor,
11:17
I equals P times A divided by T2.
221
677330
4000
E(etki) eşittir N(nüfus) çarpı R(refah) bölü T2 (Teknoloji2).
11:21
That A is a capital A,
222
681330
2000
R burada büyük harfle yazılmıştır.
11:23
suggesting that affluence is an end in itself.
223
683330
5000
refahın başlı başına bir amaç olduğunu belirmektedir.
11:28
But what if we reframed Ehrlich further?
224
688330
4000
Ancak, eğer Ehrlich'e daha farklı bir açıdan baksaydık ne olurdu?
11:32
And what if we made A a lowercase 'a,'
225
692330
3000
Ve büyük A'yı (refah) küçük a ile yazsaydık,
11:35
suggesting that it is a means to an end,
226
695330
2000
sona gitmenin bir aracı olduğunu belirterek,
11:37
and that end is happiness --
227
697330
3000
ve bu son da mutluluktur --
11:40
more happiness with less stuff.
228
700330
3000
daha az nesne ile daha çok mutluluk.
11:43
You know that would reframe civilization itself --
229
703330
3000
Biliyorsunuz ki bu tek başına uygarlığı yeni bir çerçeveye oturtacaktır.
11:46
(Applause) --
230
706330
8000
(Alkışlar)
11:54
and our whole system of economics,
231
714330
3000
ve tüm ekonomik sistemimizi,
11:57
if not for our species, then perhaps for the one that succeeds us:
232
717330
6000
kendi türümüz için olmasa da, belki bizden sonrakiler için:
12:03
the sustainable species, living on a finite earth,
233
723330
3000
sonlu bir dünyada ahlaklı, mutlu,
12:06
ethically, happily and ecologically
234
726330
3000
ve doğa ile ekolojik olarak dengede
12:09
in balance with nature
235
729330
2000
yaşayan sürdürülebilir türler,
12:11
and all her natural systems for a thousand generations,
236
731330
3000
ve binlerce -- veya 10,000 nesil için
12:14
or 10,000 generations --
237
734330
2000
yeryüzünün tüm doğal sistemleri,
12:16
that is to say, into the indefinite future.
238
736330
3000
sınırsız bir geleceğe doğru.
12:19
But does the earth have to wait for our extinction as a species?
239
739330
5000
Ancak dünya tür olarak bizim tükenişimizi beklemek zorunda mı?
12:24
Well maybe so. But I don't think so.
240
744330
3000
Pekala, belki öyle. Ancak ben öyle sanmıyorum.
12:27
At Interface we really intend to bring this prototypical
241
747330
3000
Interface'de biz bu sürdürülebilir sıfır karbonayak izli
12:30
sustainable, zero-footprint industrial company
242
750330
3000
prototip firmayı 2020 itibari ile
12:33
fully into existence by 2020.
243
753330
3000
tamamen meydana çıkarmayı planlıyoruz.
12:36
We can see our way now,
244
756330
2000
Şu an da bu dağın zirvesine kadar ki
12:38
clear to the top of that mountain.
245
758330
2000
yolumuzu açıkca görebiliyoruz.
12:40
And now the challenge is in execution.
246
760330
3000
Ve şimdi zorlu iş yerine getirmekte.
12:43
And as my good friend and adviser Amory Lovins says,
247
763330
3000
Ve benim iyi arkadaşım ve danışmanım Amory Lovins'in söylediği gibi:
12:46
"If something exists, it must be possible."
248
766330
4000
Eğer bir şey varsa, bu mümkün olmalıdır"
12:50
(Laughter)
249
770330
3000
(Kahkahalar)
12:53
If we can actually do it, it must be possible.
250
773330
3000
Eğer biz gerçekten yapabiliyorsak, mümkündür.
12:56
If we, a petro-intensive company can do it, anybody can.
251
776330
4000
Eğer biz, petrol yoğun bir firma yapabiliyorsa, herkes yapabilir.
13:00
And if anybody can, it follows that everybody can.
252
780330
4000
Ve eğer herhangi bir kişi yapabiliyorsa, herkes yapabilir.
13:04
Hawken fulfilled business and industry,
253
784330
3000
Hawken insanoğlunu uçurumdan çıkartarak
13:07
leading humankind away from the abyss
254
787330
4000
iş ve endüstriyi kurtardı çünkü,
13:11
because, with continued unchecked decline of the biosphere,
255
791330
5000
biosferin kontrolsüz azalışı ile birlikte,
13:16
a very dear person is at risk here --
256
796330
3000
burada çok değerli bir kişi risk altında --
13:19
frankly, an unacceptable risk.
257
799330
2000
açıkçası, kabul edilemez bir risk.
13:21
Who is that person?
258
801330
2000
Kim bu kişi?
13:23
Not you. Not I.
259
803330
2000
Siz değil. Ben değil.
13:25
But let me introduce you to the one who is most at risk here.
260
805330
3000
Ancak burada en fazla risk altında olan kişiyi sizinle tanıştırmama izin verin.
13:28
And I myself met this person in the early days of this mountain climb.
261
808330
4000
Ve ben bu kişi ile, bu dağ tırmanışının ilk günlerinde tanıştım.
13:32
On a Tuesday morning in March of 1996,
262
812330
4000
1996'nın Mart ayında bir salı sabahı,
13:36
I was talking to people, as I did at every opportunity back then,
263
816330
3000
O zamanlar her fırsatta yaptığım gibi, birleştirdiğimi bilmeden
13:39
bringing them along and often not knowing whether I was connecting.
264
819330
4000
beraberimde getirerek, insanlarla konuşuyordum
13:43
But about five days later back in Atlanta,
265
823330
3000
Ancak 5 gün sonra Atlanta'da,
13:46
I received an email from Glenn Thomas,
266
826330
3000
Kaliforniya toplantılarımdaki insanların birisi
13:49
one of my people in the California meeting.
267
829330
2000
Glenn Thomas'tan bir e-mail aldım.
13:51
He was sending me an original poem
268
831330
2000
Birlikte geçirdiğimiz salı sabahından sonra
13:53
that he had composed after our Tuesday morning together.
269
833330
3000
yazdığı orijinal şiiri gönderiyordu.
13:56
And when I read it it was one of the most uplifting moments of my life.
270
836330
4000
Ve okuduğumda hayatımın en mutluluk verici anlarından biriydi.
14:00
Because it told me, by God, one person got it.
271
840330
4000
Çünkü bana, vay canına, bir kişinin anladığını söylüyordu.
14:04
Here is what Glenn wrote. And here is that person, most at risk.
272
844330
4000
İşte bu Glenn'in yazdığı. Ve bu da en fazla risk altındaki kimse
14:08
Please meet "Tomorrow's Child."
273
848330
4000
Lütfen "Yarının Çocuğu" ile tanışın.
14:12
"Without a name, an unseen face, and knowing not your time or place,
274
852330
4000
"İsimsiz, görülmemiş bir yüz, ve senin zamanını veya mekanını bilmeden
14:16
Tomorrow's child, though yet unborn,
275
856330
3000
Yarının çocuğu, doğmamış olmana rağmen
14:19
I met you first last Tuesday morn.
276
859330
3000
seninle ilk kez geçen salı sabahı tanıştım.
14:22
A wise friend introduced us two.
277
862330
2000
Bilge bir arkadaş bizi tanıştırdı.
14:24
And through his sobering point of view
278
864330
2000
Ve onun ayıltıcı bakış açısı yoluyla
14:26
I saw a day that you would see, a day for you but not for me.
279
866330
5000
senin göreceğin, senin için olan fakat benim için olmayan bir gün gördüm.
14:31
Knowing you has changed my thinking.
280
871330
2000
Benim düşüncemi değiştirdiğini bilerek.
14:33
For I never had an inkling
281
873330
2000
Çünkü yaptığım
14:35
that perhaps the things I do might someday,
282
875330
3000
şeylerin bir gün belki
14:38
somehow threaten you.
283
878330
3000
seni bir şekilde tehdit edebileceğini bilemedim.
14:41
Tomorrow's child, my daughter, son,
284
881330
2000
Yarının çocuğu, benim kızım, oğlum,
14:43
I'm afraid I've just begun to think of you and of your good,
285
883330
2000
Korkarım ki seni ve senin iyiliğini henüz düşünmeye
14:45
though always having known I should.
286
885330
4000
başladım, her zaman düşünmem gerektiğini bilerek.
14:49
Begin, I will.
287
889330
2000
Başlayacağım.
14:51
The way the cost of what I squander, what is lost,
288
891330
3000
İsraf ettiğimin maliyeti gibi, kaybolan,
14:54
if ever I forget that you
289
894330
2000
eğer olur da bir zaman, seninde bir gün buraya
14:56
will someday come and live here too."
290
896330
4000
gelip yaşayacağını unutursam."
15:00
Well, every day of my life since,
291
900330
2000
O zamandan beri hayatımın her günü,
15:02
"Tomorrow's Child" has spoken to me
292
902330
2000
"yarının çocuğu" sizinle paylaştığımı
15:04
with one simple but profound message,
293
904330
2000
tahmin ettiğim tek bir basit
15:06
which I presume to share with you.
294
906330
2000
ancak derin mesaj ile bana konuştu.
15:08
We are, each and every one,
295
908330
2000
Biz, her birimiz,
15:10
a part of the web of life.
296
910330
3000
yaşam ağının bir parçasıyız.
15:13
The continuum of humanity, sure, but in a larger sense, the web of life itself.
297
913330
4000
İnsanlığın sürekliliği, kesinlikle, ancak daha büyük anlamda, hayat ağının kendisinin.
15:17
And we have a choice to make
298
917330
2000
Ve yaşayan bu mavi ve yeşil güzel gezegene
15:19
during our brief, brief visit
299
919330
2000
yaptığımız çok kısa bu ziyarette,
15:21
to this beautiful blue and green living planet:
300
921330
4000
bizim yapmamız gereken bir seçim bulunuyor.
15:25
to hurt it or to help it.
301
925330
3000
onu incitmek veya yardım etmek.
15:28
For you, it's your call.
302
928330
3000
Sizin için, kararı siz verin.
15:31
Thank you.
303
931330
2000
Teşekkürler.
15:33
(Applause)
304
933330
15000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7