Jeff Speck: The walkable city

Jeff Speck: Yürünebilir şehir

367,097 views ・ 2013-10-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Firat S.
00:13
So I'm a city planner, an urban designer,
0
13228
4290
Ben bir şehir planlamacısıyım
00:17
former arts advocate,
1
17518
2072
eskiden de sanat avukatıydım
00:19
trained in architecture and art history,
2
19590
3793
mimarlık ve sanat tarihi okudum
00:23
and I want to talk to you today not about design
3
23383
3134
ve bugün sizinle tasarım hakkında değil
00:26
but about America
4
26517
2436
Amerika hakkında konuşmak istiyorum.
00:28
and how America can be more economically resilient,
5
28953
4205
Amerika ekonomik olarak nasıl daha esnek olabilir
00:33
how America can be healthier,
6
33158
2325
ve Amerika nasıl daha sağlıklı olabilir
00:35
and how America can be
7
35483
1653
ve Amerika nasıl
00:37
more environmentally sustainable.
8
37136
2618
daha fazla çevre dostu olabilir.
00:39
And I realize this is a global forum,
9
39754
2418
bu forumun küresel bir forum olduğunun farkındayım
00:42
but I think I need to talk about America
10
42172
2069
ama bence Amerika hakkında konusmalıyım
00:44
because there is a history,
11
44241
1583
her yerde değil ama
00:45
in some places, not all,
12
45824
1687
birçok yerde,
00:47
of American ideas being appropriated,
13
47511
2450
Dünya çapında Amerikan fikirlerinin daha iyi ya da daha kötü bir amaç için
00:49
being emulated, for better or for worse,
14
49961
2532
sahiplenilmesi veya taklit edilmesi gibi bir
00:52
around the world.
15
52493
1341
bir tarihin varlığı söz konusu
00:53
And the worst idea we've ever had
16
53834
2151
Şimdiye dek başımıza gelen en kötü şey
00:55
is suburban sprawl.
17
55985
2367
suburb'ların çarpık kentleşmesidir.
00:58
It's being emulated in many places as we speak.
18
58352
3371
biz konuşurken, bu fikir bir çok yerde uygulanıyor.
01:01
By suburban sprawl, I refer to the reorganization
19
61723
2663
suburb'lerdeki çarpık kentleşme derken aslında peyzaj mimarlığı organizasyonlarına
01:04
of the landscape and the creation of the landscape
20
64386
2404
ve otomobil kullanımının gerekli olduğu yerlerde ki
01:06
around the requirement of automobile use,
21
66790
4336
peyzaj mimarlığı düzenlemesinden bahsediyorum.
01:11
and that the automobile that was once an instrument of freedom
22
71126
2643
eskiden otomobil bir özgürlük aracıydı,
01:13
has become a gas-belching,
23
73769
3751
şimdilerde ise egsoz gazi çıkaran
01:17
time-wasting and life-threatening
24
77520
2600
zaman israf eden ve ölümcül
01:20
prosthetic device
25
80120
1433
bir protez araca dönüştü.
01:21
that many of us need just to,
26
81553
1636
Bir çoğumuzun,
01:23
most Americans, in fact, need,
27
83189
1588
hatta çoğu Amerika'lının,
01:24
just to live their daily lives.
28
84777
2320
gündelik hayatını yaşamak için arabaya ihtiyacı var.
01:27
And there's an alternative.
29
87097
1584
aslında alternatif bir seçenek var.
01:28
You know, we say, half the world is living in cities.
30
88681
1588
Biliyorsunuz, söylüyoruz, dünyanın yarısı şehirlerde yaşıyor.
01:30
Well, in America, that living in cities,
31
90269
1941
Peki, Amerika'da, şehirlerde yaşamak
01:32
for many of them, they're living in cities still
32
92210
1658
yine bir arabaya muhtaç olacağın
01:33
where they're dependent on that automobile.
33
93868
2266
bir yerde yaşamak anlamına geliyor.
01:36
And what I work for, and to do,
34
96134
2979
Benim görevim ise
01:39
is to make our cities more walkable.
35
99113
2686
şehirlerimizi daha yürünebilir bir hale getirmek.
01:41
But I can't give design arguments for that
36
101799
2523
Ama tasarım argümanları
01:44
that will have as much impact
37
104322
1689
ekonomistlerden, tıp uzmanlarından
01:46
as the arguments that I've learned
38
106011
1916
ve çevrecilerden
01:47
from the economists, the epidemiologists
39
107927
3517
öğrendiğim argümanlar kadar
01:51
and the environmentalists.
40
111444
1716
etkili olmaz.
01:53
So these are the three arguments that I'm going
41
113160
1261
bu yüzden bugün size
01:54
to give you quickly today.
42
114421
3111
kabaca 3 argüman sunacağım,
01:57
When I was growing up in the '70s,
43
117532
1484
Ben 70'li yıllarda büyürken
01:59
the typical American spent one tenth of their income,
44
119016
3635
sıradan Amerikan aile
02:02
American family, on transportation.
45
122651
3239
gelirinin onda birini ulaşım için verirdi.
02:05
Since then, we've doubled the number of roads
46
125890
2585
O zamandan beri karayolların sayısını iki kat olmuş
02:08
in America, and we now spend one fifth
47
128475
2777
artık Amerika'da gelirimizin
02:11
of our income on transportation.
48
131252
2661
beşte birini ulaşım için veriyoruz.
02:13
Working families, which are defined as
49
133913
2061
senede 20.000 ile 50.000 dolar
02:15
earning between 20,000 and 50,000 dollars
50
135974
1924
arası kazanan,
02:17
a year in America
51
137898
1959
çalışan aileler,
02:19
are spending more now on transportation
52
139857
2504
bu günlerde ulaşıma konuttan biraz daha
02:22
than on housing, slightly more,
53
142361
2238
fazla para harcıyorlar
02:24
because of this phenomenon called "drive till you qualify,"
54
144599
3233
çünkü ''yeterli olana kadar sür'' fenomeni adı altında
02:27
finding homes further and further and further
55
147832
2418
insanlar şehir merkezlerinden ve iş yerlerinden
02:30
from the city centers and from their jobs,
56
150250
2927
daha da uzaklaşmak durumunda kalıyorlar
02:33
so that they're locked in this, two, three hours,
57
153177
2525
bu yüzden günde iki, üç, dört saat
02:35
four hours a day of commuting.
58
155702
2197
işten eve gelip gidiyorlar.
02:37
And these are the neighborhoods, for example,
59
157899
1474
Ve böyle muhitler, mesela
02:39
in the Central Valley of California
60
159373
2422
Kaliforniya'nın 'Central Valley',
02:41
that weren't hurt when the housing bubble burst
61
161795
3107
konut piyasasının çökmesiyle
02:44
and when the price of gas went up;
62
164902
2222
ve benzin fiyatlarının artmasıyla
02:47
they were decimated.
63
167124
2268
zarar görmekle kalmadı, yerle bir oldular.
02:49
And in fact, these are many
64
169392
1266
Hatta son zamanlarda gördüğümüz
02:50
of the half-vacant communities that you see today.
65
170658
2603
yarı boş mahalleler de böyle yerlerdedir.
02:53
Imagine putting everything you have into your mortgage,
66
173261
3181
Farz edin ki, bütün paranızı ev kredinize yatırmışsınız
02:56
it goes underwater, and you have to pay
67
176442
2073
ve birden evin değeri düşüyor
02:58
twice as much for all the driving that you're doing.
68
178515
3865
ve onun üstüne işe gitmenin masrafı iki kat olmuş.
03:02
So we know what it's done to our society
69
182380
2720
Bizim toplumumuzun üzerindeki etkisini artık anladık
03:05
and all the extra work we have to do
70
185100
2331
biz arabalarımız için
03:07
to support our cars.
71
187431
1769
daha fazla çalışmak zorundayız.
03:09
What happens when a city decides
72
189200
1732
Bir şehir farklı önceliklere
03:10
it's going to set other priorities?
73
190932
2274
karar verdiğinde ne oluyor?
03:13
And probably the best example we have here
74
193206
1972
Ve galiba Amerika'da bunun en iyi örneği
03:15
in America is Portland, Oregon.
75
195178
2411
Oregon eyaletinin Portland şehridir.
03:17
Portland made a bunch of decisions in the 1970s
76
197589
3339
1970'lerde Portland kendisini Amerika'nın diğer kentlerinin hepsinden
03:20
that began to distinguish it
77
200928
1698
farklı kılan bir sürü karar
03:22
from almost every other American city.
78
202626
2536
almaya başladı
03:25
While most other cities were growing
79
205162
2118
Çoğu şehir yayılma halkasını
03:27
an undifferentiated spare tire of sprawl,
80
207280
3135
büyütürken,
03:30
they instituted an urban growth boundary.
81
210415
2675
Portland ise bir büyüme sınırı getirdi.
03:33
While most cities were reaming out their roads,
82
213090
2170
Çoğu şehir, trafiğin akımını sağlamak için
03:35
removing parallel parking and trees
83
215260
2245
karayollarını genişletirken,
03:37
in order to flow more traffic,
84
217505
2201
paralel park etmeyi ve ağaçları kaldırırken,
03:39
they instituted a skinny streets program.
85
219706
3733
Portland bir 'ince sokaklar' politikasını hayata geçirdi.
03:43
And while most cities were investing in more roads
86
223439
3914
Çoğu şehir karayollarına yatırım yaparken,
03:47
and more highways, they actually invested
87
227353
2909
Portland ise bisiklete ve yürümeye
03:50
in bicycling and in walking.
88
230262
2477
yatırım yaptı.
03:52
And they spent 60 million dollars on bike facilities,
89
232739
4065
Bisiklet tesislerine 60 milyon dolar harcadılar.
03:56
which seems like a lot of money,
90
236804
1433
Bu büyük para gibi gelse de,
03:58
but it was spent over about 30 years,
91
238237
2516
30 yıl boyunca harcandığını unutmamak lazım.
04:00
so two million dollars a year -- not that much --
92
240753
2369
Yani yılda iki milyon dolar--çok değil--
04:03
and half the price of the one cloverleaf
93
243122
2325
ve yeniden yapmaya karar verdiklerin yoncanın
04:05
that they decided to rebuild in that city.
94
245447
2819
fiyatının yarısı.
04:08
These changes and others like them changed
95
248266
1969
Bu değişiklikler ve diğerleri
04:10
the way that Portlanders live,
96
250235
1962
Porland'dakilerin yaşam tarzını değiştirmiş
04:12
and their vehicle-miles traveled per day,
97
252197
2161
ve günde arabayla gidilen mesafe oranları
04:14
the amount that each person drives,
98
254358
1559
yani her bireyin ne kadar araba kullandığı
04:15
actually peaked in 1996,
99
255917
2313
zirveye ulaştığı 1996 yılından beri
04:18
has been dropping ever since,
100
258230
2101
düşüyor.
04:20
and they now drive 20 percent less
101
260331
2064
ve şimdi ülkenin geri kalanından
04:22
than the rest of the country.
102
262395
1433
%20 daha az araba kullanıyorlar.
04:23
The typical Portland citizen drives
103
263828
2756
Tipik bir Portland'lı
04:26
four miles less, and 11 minutes less per day
104
266584
3968
eskisine göre günde 4 mil ve 11 dakika
04:30
than they did before.
105
270552
2322
daha az araba kullanıyor.
04:32
The economist Joe Cortright did the math
106
272874
1987
Ekonomist Joe Cortright'in hesaplarına göre
04:34
and he found out that those four miles
107
274861
1518
4 mil
04:36
plus those 11 minutes
108
276379
1432
ve 11 dakika
04:37
adds up to fully three and a half percent
109
277811
1922
toplanınca bütün bölgenin gelirinin
04:39
of all income earned in the region.
110
279733
2530
%3.5'ine eşittir.
04:42
So if they're not spending that money on driving --
111
282263
1876
Yani eğer o parayı araba kullanarak harcamıyorlarsa,
04:44
and by the way, 85 percent of the money
112
284139
1613
ve bu arada araba için verdiğimiz paranın
04:45
we spend on driving leaves the local economy --
113
285752
2594
%85'i yerel ekonomimizden ayrılıyor--
04:48
if they're not spending that money on driving,
114
288346
1875
eğer o parayı araba kullanmaya harcamıyorlarsa,
04:50
what are they spending it on?
115
290221
1771
nereye harcıyorlar?
04:51
Well, Portland is reputed to have
116
291992
1677
Portland'in ünü kişi başına en çok
04:53
the most roof racks per capita,
117
293669
2922
araç üstü bagaja,
04:56
the most independent bookstores per capita,
118
296591
2840
bağımsız kitabevlerine
04:59
the most strip clubs per capita.
119
299431
3244
pavyonlara sahip olmasıymış.
05:02
These are all exaggerations, slight exaggerations
120
302675
2636
Biraz abartıyorum, biraz
05:05
of a fundamental truth, which is Portlanders
121
305311
1639
ama doğrudur ki Portland'lılar
05:06
spend a lot more on recreation of all kinds
122
306950
3198
eğlence için Amerika'nın gerisinden
05:10
than the rest of America.
123
310148
2026
daha fazla para veriyorlar.
05:12
Actually, Oregonians spend more on alcohol
124
312174
2315
Aslında Oregon'lular diğer eyaletlerden
05:14
than most other states,
125
314489
1340
alkole daha fazla para harcıyorlar
05:15
which may be a good thing or a bad thing,
126
315829
1565
belki iyi belki kötü birşeydir ama
05:17
but it makes you glad they're driving less.
127
317394
1999
en azından arabaya daha az biniyorlar.
05:19
(Laughter)
128
319393
2373
(Gülüşmeler)
05:21
But actually, they're spending most of it in their homes,
129
321766
3336
Ama gerçekten gelirlerinin çoğunu evleri için veriyorlar
05:25
and home investment is about as local
130
325102
2543
ve eve yapılan yatırımdan
05:27
an investment as you can get.
131
327660
2123
yerel ekonomiye daha katkıda bulunan bir yatırım yoktur.
05:29
But there's a whole other Portland story,
132
329783
1411
Ama Portland'ın bu hesaplamanın dışında olan
05:31
which isn't part of this calculus,
133
331194
1545
tamamen ayrı bir hikayesi var;
05:32
which is that young, educated people
134
332739
2887
genç, eğitimli insanlar
05:35
have been moving to Portland in droves,
135
335626
2452
Portland'a akın ediyorlar
05:38
so that between the last two censuses,
136
338078
2518
o kadar ki, en son iki sayım arasında
05:40
they had a 50-percent increase
137
340596
2282
üniversite eğitimi olan genç insanlarda
05:42
in college-educated millennials,
138
342878
1864
%50 artış görüldü.
05:44
which is five times what you saw anywhere else
139
344742
2184
Amerika'nın başka her yerindeki, daha doğrusu,
05:46
in the country, or, I should say, of the national average.
140
346926
3276
milli ortalamadaki artışın 5 katı.
05:50
So on the one hand, a city saves money for its residents
141
350202
4313
Bir yandan şehirler, yürünebilir ve bisiklete dost olarak
05:54
by being more walkable and more bikeable,
142
354515
2580
sakinlerinin masraflarını azaltıyor
05:57
but on the other hand, it also is the cool kind of city
143
357095
2835
ve diğer yandan, son zamanlarda
05:59
that people want to be in these days.
144
359930
2818
insanların yaşamak istedikleri şehirler de oluyorlar.
06:02
So the best economic strategy
145
362748
1393
Bu yüzden bir şehir için
06:04
you can have as a city
146
364141
1403
en iyi ekonomik strateji,
06:05
is not the old way of trying to attract corporations
147
365544
3714
eskisi gibi büyük firmaları çekmek,
06:09
and trying to have a biotech cluster
148
369258
2332
ve bir bioteknoloji plaza
06:11
or a medical cluster,
149
371590
2094
veya medikal park,
06:13
or an aerospace cluster,
150
373684
1409
veya bilim-araştırma plazaları oluşturmak değil,
06:15
but to become a place where people want to be.
151
375093
3100
Aksine insanların yaşamak istedikleri yer olmaktır.
06:18
And millennials, certainly, these engines of entrepreneurship,
152
378193
3478
Ve yeni neslin, yani girişimci nesil,
06:21
64 percent of whom decide first
153
381671
2841
%64'u ilk olarak
06:24
where they want to live,
154
384512
1279
nerede yaşayacaklarına karar veriyorlar.
06:25
then they move there, then they look for a job,
155
385791
2016
Ondan sonra oraya taşınıyor ve iş arıyorlar.
06:27
they will come to your city.
156
387807
2945
Sizin şehrinize de gelecekler.
06:30
The health argument is a scary one,
157
390752
2861
Sağlık konusu ise tedirgin edici,
06:33
and you've probably heard part of this argument before.
158
393613
2494
ve muhtemelen bu tartışmanın bir kısmını daha önceden duymuşsunuzdur.
06:36
Again, back in the '70s, a lot's changed since then,
159
396107
2967
70'li yıllardan bu yana bir çok şey değişti,
06:39
back in the '70s, one in 10 Americans was obese.
160
399074
3110
70'li yıllarda, Amerika'lıların 10'da biri obezdi.
06:42
Now one out of three Americans is obese,
161
402184
3599
Artık 3'te biri obez,
06:45
and a second third of the population is overweight.
162
405783
3867
ve nüfusun diğer 3'te ikisi de fazla kilolu.
06:49
Twenty-five percent of young men
163
409650
1879
Genç erkeklerin %25'i
06:51
and 40 percent of young women are too heavy
164
411529
1921
ve genç kadınların %40'u
06:53
to enlist in our own military forces.
165
413450
3651
askere alınamayacak kadar fazla kilolu.
06:57
According to the Center for Disease Control,
166
417101
2378
Hastalık Kontrol Merkezi'ne göre
06:59
fully one third of all children born after 2000
167
419479
3797
2000 yılından sonra doğan çocukların
07:03
will get diabetes.
168
423276
1700
3'te birinin şeker hastalığı olacak.
07:04
We have the first generation of children in America
169
424976
1973
İlk defa Amerika'da doğan yeni nesil
07:06
who are predicted to live shorter lives than their parents.
170
426949
3870
önceki nesilden daha az yaşayacak.
07:10
I believe that this American healthcare crisis
171
430819
2211
Ve hepimizin duyduğu
07:13
that we've all heard about
172
433030
1438
bu sağlık krizi
07:14
is an urban design crisis,
173
434468
2616
aslında bir şehirli krizi
07:17
and that the design of our cities lies at the cure.
174
437084
2812
ve çaresi şehirlerimizin tasarımında bulunuyor
07:19
Because we've talked a long time about diet,
175
439896
2565
Çünkü uzun zamandır beslenme hakkında konuşuyoruz
07:22
and we know that diet impacts weight,
176
442461
2754
ve kilo üzerindeki etkilerini,
07:25
and weight of course impacts health.
177
445215
2312
ve kilo tabi ki sağlığı etkiliyor.
07:27
But we've only started talking about inactivity,
178
447527
2771
Ama hareketsizlik konusuna daha yeni değiniyoruz,
07:30
and how inactivity born of our landscape,
179
450298
3192
ve çevremizin yüzünden oluşan hareketsizliğe,
07:33
inactivity that comes from the fact that we live
180
453490
2330
yürümenin gerekli olmadığı bir ortamda
07:35
in a place where there is no longer any such thing
181
455820
1869
yaşadığımız için meydana gelen hareketsizlik
07:37
as a useful walk, is driving our weight up.
182
457689
3596
kilomuzu arttırıyor.
07:41
And we finally have the studies,
183
461285
1574
Ve nihayet bilimsel araştırmalar var,
07:42
one in Britain called "Gluttony versus sloth"
184
462859
2686
mesela İngiltere'de 'Oburluk mu? Üşengeçlik mi?' adında bir araştırma,
07:45
that tracked weight against diet
185
465545
2701
kilo ile beslenme
07:48
and tracked weight against inactivity,
186
468246
1905
ve kilo ile hareketsizliğin ilişkilerini izledi.
07:50
and found a much higher, stronger correlation
187
470151
2703
Ve kilo ile hareketsizliğin arasında
07:52
between the latter two.
188
472854
2048
çok daha güçlü bir bağ buldu.
07:54
Dr. James Levine at, in this case,
189
474902
2017
Mayo Klinik'teki Doktor James Levine ise
07:56
the aptly-named Mayo Clinic
190
476919
2193
deneklerine elektronik
07:59
put his test subjects in electronic underwear,
191
479112
4539
iç çamaşırları giydirdi,
08:03
held their diet steady,
192
483651
1993
ve beslenmelerini sabit tutarak,
08:05
and then started pumping the calories in.
193
485644
2004
vücutlarına kalori pompalamaya başladı.
08:07
Some people gained weight,
194
487648
1497
Bazı insanlar kilo alırken,
08:09
some people didn't gain weight.
195
489145
1377
bazıları almadı.
08:10
Expecting some metabolic or DNA factor at work,
196
490522
3466
Kalıtsal veya metabolizmaya bağlı bazı faktörler umarken,
08:13
they were shocked to learn that the only difference
197
493988
1704
aradaki farkın sadece
08:15
between the subjects that they could figure out
198
495692
1882
hareketlilik olduğunu
08:17
was the amount they were moving,
199
497574
1884
görünce şok oldular
08:19
and that in fact those who gained weight
200
499458
1640
Ve kilo alanlar,
08:21
were sitting, on average, two hours more per day
201
501098
3752
kilo almayanlardan
08:24
than those who didn't.
202
504850
1316
günde ortalama iki saat fazla oturmustu.
08:26
So we have these studies that tie
203
506166
1943
Şimdi kilo ile hareketsizliği birbirine bağlayan
08:28
weight to inactivity, but even more,
204
508109
2314
bu araştırmalar var, ayrıca artık
08:30
we now have studies that tie weight to where you live.
205
510423
2515
kilo ile yaşadığımız yerleri ilişkilendiren araştırmalar da var.
08:32
Do you live in a more walkable city
206
512938
1633
Daha yürünebilir bir şehirde mi yaşıyorsun?
08:34
or do you live in a less walkable city,
207
514571
1436
Veya pek yürünemeyen bir şehirde mi yaşıyorsun?
08:36
or where in your city do you live?
208
516007
1924
Veya şehrinin neresinde yaşıyorsun?
08:37
In San Diego, they used Walk Score --
209
517931
2665
San Diego'da 'Yürüme Skoru' adında bir puan sistemi kullandılar--
08:40
Walk Score rates every address in America
210
520596
2357
Yürüme Skoru, Amerika'daki
08:42
and soon the world
211
522953
1639
ve yakında dünyadaki
08:44
in terms of how walkable it is --
212
524592
2389
her adrese yürünebilirliğine göre puan veriyor.
08:46
they used Walk Score to designate more walkable neighborhoods
213
526981
2883
Yürüme Skorunu kullanarak daha yürünebilir mahalleleri
08:49
and less walkable neighborhoods.
214
529864
1693
ve az yürünebilir mahalleri tespit ettiler.
08:51
Well guess what? If you lived in a more walkable neighborhood,
215
531557
2802
Ve ne çıktı, biliyor musunuz? Daha yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız,
08:54
you were 35 percent likely to be overweight.
216
534359
2271
fazla kilolu olma ihtimaliniz %35,
08:56
If you lived in a less walkable neighborhood,
217
536630
2323
Daha az yürünebilir bir yerde yaşıyorsanız,
08:58
you were 60 percent likely to be overweight.
218
538953
2207
fazla kilolu olma ihtimaliniz %60.
09:01
So we have study after study now
219
541160
1838
Yani şimdi, yaşadığımız yeri, sağlığımıza bağlayan
09:02
that's tying where you live
220
542998
2055
birçok araştırma var
09:05
to your health, particularly as in America,
221
545053
2387
özellikle Amerika'da
09:07
the biggest health crisis we have is this one
222
547440
2130
en büyük sağlık krizimiz
09:09
that's stemming from environmental-induced inactivity.
223
549570
4724
çevreden kaynaklanan hareketsizlik.
09:14
And I learned a new word last week.
224
554294
1723
Ve geçen hafta yeni bir kelime öğrendim.
09:16
They call these neighborhoods "obesageneric."
225
556017
3630
Böyle mahallelere 'obezyapıcı' diyorlar.
09:19
I may have that wrong, but you get the idea.
226
559647
3231
Belki kelime tam öyle değil, ama siz anlamışsınızdır.
09:22
Now that's one thing, of course.
227
562878
1767
Bu da birşey, tabiki.
09:24
Briefly mentioning, we have an asthma epidemic
228
564645
2475
Kısaca bahsetmek gerekirse, bu ülkede
09:27
in this country.
229
567120
1127
astım problemimiz var.
09:28
You probably haven't thought that much about it.
230
568247
1658
Muhtemelen hakkında pek düşünmemişsinizdir.
09:29
Fourteen Americans die each day from asthma,
231
569905
2721
Her sene Amerika'da 14 kişi astımdan ölüyor.
09:32
three times what it was in the '90s,
232
572626
2905
90'lardaki rakamının üç katı.
09:35
and it's almost all coming from car exhaust.
233
575531
2891
Ve hemen hemen hepsi araba egzozundan kaynaklanıyor.
09:38
American pollution does not come
234
578422
2012
Amerika'da hava kirliliği artık
09:40
from factories anymore, it comes from tailpipes,
235
580434
2308
fabrikalardan değil araba egzozlarından kaynaklanıyor,
09:42
and the amount that people are driving in your city,
236
582742
2257
ve şehrinizde araç kullanan kişi sayısı,
09:44
your urban VMT, is a good prediction
237
584999
2448
şehrinizde yapılan kilometre miktarı,
09:47
of the asthma problems in your city.
238
587447
2502
şehrinizdeki astım sonrunlarını tahmin etmenize yardımcı olur.
09:49
And then finally, in terms of driving,
239
589949
2215
Ve son olarak, araç kullanma açısından baktığımızda
09:52
there's the issue of the single-largest killer
240
592164
2906
sağlıklı yetişkinlerin tek başına en büyük ölüm sebebi
09:55
of healthy adults, and one of the largest killers
241
595070
2642
ve tüm insanların en büyük ölüm sebebi,
09:57
of all people, is car crashes.
242
597712
2094
trafik kazaları.
09:59
And we take car crashes for granted.
243
599806
1502
Ve biz trafik kazalarını hafife alıyoruz.
10:01
We figure it's a natural risk
244
601308
1835
Yolculuk etmeyi kaçınılmaz bir risk
10:03
of being on the road.
245
603143
1582
olarak algılıyoruz.
10:04
But in fact, here in America, 12 people
246
604725
3173
Ama Amerika'da her sene
10:07
out of every 100,000
247
607898
1356
100.000 kişiden 12'si
10:09
die every year from car crashes.
248
609254
2098
trafik kazalarında ölüyor.
10:11
We're pretty safe here.
249
611352
1469
burada bayağı güvendeyiz.
10:12
Well, guess what? In England, it's seven per 100,000.
250
612821
2386
Ne var ki İlgiltere'de bu oran 100.000'de 7.
10:15
It's Japan, it's four per 100,000.
251
615207
1838
Japonya'da ise 100.000'de 4.
10:17
Do you know where it's three per 100,000?
252
617045
2569
Ve nerede 100.000'de 3, biliyor musunuz?
10:19
New York City.
253
619614
1725
New York Şehri.
10:21
San Francisco, the same thing. Portland, the same thing.
254
621339
2656
San Francisco ve Portland için aynı şey geçerli.
10:23
Oh, so cities make us safer
255
623995
2060
Demek ki şehirde yaşamak daha güvenlidir,
10:26
because we're driving less?
256
626055
2169
daha az araba kullandığımızdan mı?
10:28
Tulsa: 14 per 100,000.
257
628224
2419
Tulsa: 100.000'de 14.
10:30
Orlando: 20 per 100,000.
258
630643
3241
Orlando: 100.000'de 20.
10:33
It's not whether you're in the city or not,
259
633884
1717
Mevzu şehirde yaşayıp yaşamamak değil,
10:35
it's how is your city designed?
260
635601
1686
önemli olan şehrinizin nasıl planlandığı.
10:37
Was it designed around cars or around people?
261
637287
3832
Arabalar için mi insalar için mi planlanmış?
10:41
Because if your city is designed around cars,
262
641119
1770
Çünkü eğer şehriniz araba için tasarlanmışsa,
10:42
it's really good at smashing them into each other.
263
642889
4859
onların birbirlerine çarpıştırmakta iyidir.
10:47
That's part of a much larger health argument.
264
647748
3735
Bu daha geniş bir sağlık konusunun bir parçası.
10:51
Finally, the environmental argument is fascinating,
265
651483
2269
En son olarak, çevresel tartışmalar gerçekten çok ilginç,
10:53
because the environmentalists turned on a dime
266
653752
2241
çünkü 10 sene önce çevreciler
10:55
about 10 years ago.
267
655993
1519
bakış açılarını tamamen değiştirdiler.
10:57
The environmental movement in America
268
657512
1476
Jefforsan'dan beri, Amerika'daki çevreci akımı
10:58
has historically been an anti-city movement
269
658988
3028
tarihsel olarak
11:02
from Jefferson on.
270
662016
1511
şehir karşıtı bir hareketti.
11:03
"Cities are pestilential to the health,
271
663527
2355
'Şehirler insanın sağlığna, ahlakına
11:05
to the liberties, to the morals of man.
272
665882
1991
ve özgürlüğüne zararlı' demiş Jefferson.
11:07
If we continue to pile upon ourselves in cities,
273
667873
2110
'Eğer, Avrupa'da yaptıkları gibi,
11:09
as they do in Europe, we shall become as corrupt
274
669983
1916
şehirlerde yığılmaya devam edersek,
11:11
as they are in Europe
275
671899
1415
Avrupa'dakiler gibi yozlaşmış oluruz,
11:13
and take to eating one another as they do there."
276
673314
2662
ve onları gibi birbirimizi yemeye başlarız.'
11:15
He apparently had a sense of humor.
277
675976
2731
Belli ki Jefferson'un mizah anlayışı varmış.
11:18
And then the American environmental movement
278
678707
2053
ve sonra, Amerika'daki çevreci akımı,
11:20
has been a classically Arcadian movement.
279
680760
2110
klasik bir kırsala dönüş destekleyen bir akım oldu.
11:22
To become more environmental, we move into the country,
280
682870
2113
Daha çevreci olmak için, doğaya daha yakın yerlere taşındık,
11:24
we commune with nature, we build suburbs.
281
684983
2668
suburb'ler inşa ederek doğa ile birleşiyoruz. .
11:27
But, of course, we've seen what that does.
282
687651
4023
Ama tabii ki, bunu sonucunun ne olduğunu biliyoruz.
11:31
The carbon mapping of America,
283
691674
2206
Amerika'nın karbon haritasına baktığımızda
11:33
where is the CO2 being emitted,
284
693880
1887
karbon dioksitin uzun yıllardır salındığı
11:35
for many years only
285
695767
1929
yerler
11:37
hammered this argument in more strongly.
286
697696
2527
bu tartışmayı daha fazla vurguluyor.
11:40
If you look at any carbon map, because we map it per square mile,
287
700223
2841
Eğer Amerika'daki herhangi bir karbon haritasına bakarsanız,
11:43
any carbon map of the U.S.,
288
703064
1515
her metrekareyi haritaladığımız için,
11:44
it looks like a night sky satellite photo of the U.S.,
289
704579
3143
Amerika'nın gece çekilmiş uydu fotoğrafına benzediğini görürsünüz.
11:47
hottest in the cities, cooler in the suburbs,
290
707722
2456
şehirlerde daha sıcak, suburb'lerde ise daha soğuk
11:50
dark, peaceful in the countryside.
291
710178
3568
kırsal ise, karanlık ve huzurlu.
11:53
Until some economists said, you know,
292
713746
1939
Ama bazı ekonomistler, karbon dioksiti ölçmek için kullanılan
11:55
is that the right way to measure CO2?
293
715685
2446
bu yöntem doğru mu diye merak etmişler.
11:58
There are only so many people in this country at any given time,
294
718131
1986
Belirli bir zamanda, ülkede bulunan insan sayısı belirli olduğuna göre,
12:00
and we can choose to live where perhaps
295
720117
2087
belki bireysel etkimizin daha hafif olacağı
12:02
we would have a lighter impact.
296
722204
1639
bir yerde yaşamayı seçebiliriz.
12:03
And they said, let's measure CO2 per household,
297
723843
2793
O zaman karbon diyoksiti aileye göre ölçelim demişler,
12:06
and when they did that, the maps just flipped,
298
726636
2604
ve onu yaptıkları zaman harita tam tersi olmuş
12:09
coolest in the center city, warmer in the suburbs,
299
729240
3019
şehir merkezinde soğuk, suburb'ler de sıcak
12:12
and red hot in these exurban
300
732259
2676
ve daha ekonomik yaşamın olduğu
12:14
"drive till you qualify" neighborhoods.
301
734935
2772
kırsal alanlarda da en sıcak.
12:17
So a fundamental shift, and now you have
302
737707
1953
Yani, çok önemli bir değişim,
12:19
environmentalists and economists like Ed Glaeser
303
739660
2764
artık, Ed Glaeser gibi ekonomistler ve çevreciler
12:22
saying we are a destructive species.
304
742424
2567
diyorlar ki insanoğlu tahrip eden bir türdür.
12:24
If you love nature, the best thing you can do
305
744991
2166
Eğer doğayı seviyorsanız, yapacağınız en iyi şey
12:27
is stay the heck away from it,
306
747157
2268
doğadan uzak durmaktır.
12:29
move to a city, and the denser the better,
307
749425
2554
şehire taşının, ne kadar yoğun o kadar iyi
12:31
and the denser cities like Manhattan
308
751979
2504
ve Manhattan gibi daha yoğun olan şehirlerin
12:34
are the cities that perform the best.
309
754483
2336
performası en iyi.
12:36
So the average Manhattanite is consuming gasoline
310
756819
4149
Manhattan'da oturan birinin benzin tüketme oranını
12:40
at the rate the rest of the nation hasn't seen since the '20s,
311
760968
4316
ülkenin gerisi 20'li yıllardan beri görmemiştir,
12:45
consuming half of the electricity of Dallas.
312
765284
3474
ayrıca Dallas şehrinin elektriğinin sadece yarısını tüketiyor.
12:48
But of course, we can do better.
313
768758
2002
Tabii daha da iyi yapabiliriz.
12:50
Canadian cities, they consume half the gasoline of American cities.
314
770760
3112
Kanada şehirleri, Amerika şehirlerinin yarısı kadar benzin tüketiyor.
12:53
European cities consume half as much again.
315
773872
4094
Avrupa'da aynı şekilde.
12:57
So obviously, we can do better,
316
777966
2196
Açıkcası, biz daha iyisini yapabiliriz
13:00
and we want to do better, and we're all trying to be green.
317
780162
3369
ve daha iyisini yapmak istiyoruz, ve hepimiz doğaya dost olmaya çalışıyoruz.
13:03
My final argument in this topic is that
318
783531
2446
Bu konuda son söyleceklerim ise
13:05
I think we're trying to be green the wrong way,
319
785977
3654
Bence, biz yanlış yollardan doğaya dost olmaya çalışıyoruz,
13:09
and I'm one of many people who believes that
320
789631
2176
benim gibi düşünen birçokları,
13:11
this focus on gadgets,
321
791807
3072
insanların teknolojik cihazlara olan ilgisi,
13:14
on accessorizing --
322
794879
2691
ev aksesurları, yani,
13:17
What can I add to my house,
323
797570
2019
evime daha ne ekleyebilirim,
13:19
what can I add to what I've already got
324
799589
2112
yaşam tarzımı daha sürdürülebilir yapmak için,
13:21
to make my lifestyle more sustainable? --
325
801701
2463
var olan eşyalarıma daha ne katabilirim
13:24
has kind of dominated the discussion.
326
804164
1941
gibi düşüncelerin konuya hakim olduğunu düşünüyorlar.
13:26
So I'm not immune to this.
327
806105
1854
Benim buna bağışıklığım yok.
13:27
My wife and I built a new house
328
807959
1535
Eşimle ben, Washington'da terk edilmiş bir arazide
13:29
on an abandoned lot in Washington, D.C.,
329
809494
2999
kendimize bir ev yaptık.
13:32
and we did our best to clear the shelves
330
812493
2102
ve 'doğaya dost' marketlerin
13:34
of the sustainability store.
331
814595
2055
raflarını boşaltmak için elimizden geleni yaptık.
13:36
We've got the solar photovoltaic system,
332
816650
2235
Solar panellerimiz, solar su ısıtma sistemimiz
13:38
solar hot water heater, dual-flush toilets,
333
818885
2449
çift-sifonlu tuvaletlerimiz,
13:41
bamboo floors.
334
821334
1908
bambu parkelerimiz var.
13:43
A log burning in my German high-tech stove
335
823242
3372
Odun yakmak için kullandığımız ileri teknoloji Alman sobamız
13:46
apparently, supposedly, contributes less carbon
336
826614
2689
ormanda çürümeye
13:49
to the atmosphere than were it left alone
337
829303
1681
bırakılan odunlardan
13:50
to decompose in the forest.
338
830984
2112
daha az karbon üretiyor.
13:53
Yet all of these innovations --
339
833096
2780
Fakat bu yeniliklerin hepsi--
13:55
That's what they said in the brochure.
340
835876
1887
bröşürlerde yazanlar.
13:57
(Laughter)
341
837763
1228
(Gülüşmeler)
13:58
All of these innovations together
342
838991
2140
Bu yeniliklerin hepsi,
14:01
contribute a fraction of what we contribute
343
841131
3084
metrodan üç sokak ötede, şehrin merkezinde,
14:04
by living in a walkable neighborhood
344
844215
1905
olan yürünebilir bir yerde oturmakla kıyaslandığında,
14:06
three blocks from a metro in the heart of a city.
345
846120
3771
sadece ufak bir katkı sağlıyor.
14:09
We've changed all our light bulbs to energy-savers,
346
849891
2199
Ampüllerimizi tasarruflu olan modellerle değiştirdik
14:12
and you should do the same thing,
347
852090
1350
ve siz de aynsını yapmalısnız,
14:13
but changing all your light bulbs to energy-savers
348
853440
2380
ama ampülleri tasarruflu yaparak,
14:15
saves as much energy in a year
349
855820
1632
yürünebilir bir şehire taşınarak bir haftada tasarruf edeceğin enerjiyi
14:17
as moving to a walkable city does in a week.
350
857452
2934
ancak bir yılda tasarruf edersin.
14:20
And we don't want to have this argument.
351
860386
1349
Ama biz bu konuyu açmak istemiyoruz.
14:21
Politicians and marketers are afraid
352
861735
2208
Siyasetçiler ve pazarlamacılar, doğaya dostluğu
14:23
of marketing green as a "lifestyle choice."
353
863943
3733
bir 'hayat tarzı' olarak pazarlamaktan korkuyor.
14:27
You don't want to tell Americans, God forbid,
354
867676
2917
Amerika'lılara, Tanrı korusun, hayat tarzını değiştirmeleri
14:30
that they have to change their lifestyle.
355
870593
1861
gerektiğini söylemek istemezsiniz.
14:32
But what if lifestyle was really about quality of life
356
872454
3164
Peki ama, yaşam tarzı aslında yaşam kalitesi ile alakalıysa
14:35
and about perhaps something that we would all enjoy more,
357
875618
2517
ve belki hepimizin daha çok keyif alacağımız birşeyse,
14:38
something that would be better than what we have right now?
358
878135
3331
ya şu anda sahip olduklarımızdan daha iyi birşeyse?
14:41
Well, the gold standard of quality of life rankings,
359
881466
2511
Belki duymuşsunuzdur,
14:43
it's called the Mercer Survey.
360
883977
1989
Mercer Survey isimli bir şirket,
14:45
You may have heard of it.
361
885966
1200
Yaşam kalitesini değerlenderen en iyi kurum.
14:47
They rank hundreds of nations worldwide
362
887166
3182
Dünya üzerinde yüzlerce ülkeyi,
14:50
according to 10 criteria that they believe add up
363
890348
2413
yaşam kalitesine bağlı olduklarına inandıkları,
14:52
to quality of life: health, economics, education,
364
892761
5099
10 tane kritere göre değerlendiriyorlar: sağlık, ekonomi, eğitim
14:57
housing, you name it.
365
897860
3302
konut, vesaire.
15:01
There's six more. Short talk.
366
901162
2388
Altı tane daha var ama kısa keselim.
15:03
(Laughter)
367
903550
1789
(Gülüşmeler)
15:05
And it's very interesting to see that
368
905339
2647
Çok ilginçtir ki, Amerikada en yüksek
15:07
the highest-ranking American city, Honolulu,
369
907986
2289
sırada bulunan şehir, Honolulu,
15:10
number 28, is followed by kind of the usual suspects
370
910275
3762
dünyada 28'inci sırada yer alıyor, ondan sonra herkesin beklediği gibi
15:14
of Seattle and Boston and all walkable cities.
371
914037
3939
Seattle, Boston ve diğer tüm yürünebilir şehirler.
15:17
The driving cities in the Sun Belt,
372
917976
1722
Güneydeki araba kullanılan şehirler ise,
15:19
the Dallases and the Phoenixes and, sorry, Atlanta,
373
919698
3169
Dallas, Phoenix ve, kusura bakma, Atlanta gibi
15:22
these cities are not appearing on the list.
374
922867
3152
bu listede yer almıyor bile.
15:26
But who's doing even better?
375
926019
1818
Peki, neresi bizden daha iyi yapıyor?
15:27
The Canadian cities like Vancouver,
376
927837
2336
Kanada şehirleri, Vancouver gibi,
15:30
where again, they're burning half the fuel.
377
930173
2324
ve orada yine bizimkinin yarısı kadar benzin harcıyorlar.
15:32
And then it's usually won by cities where they speak German,
378
932497
2811
Ve bu listenin başında genellikle Almanca'nın konuşulduğu şehirler geliyor
15:35
like Dusseldorf or Vienna,
379
935308
1932
mesela Düsseldorf veya Viyena.
15:37
where they're burning, again, half as much fuel.
380
937240
2430
Ve yine bizim yarımız kadar benzin harcıyorlar.
15:39
And you see this alignment, this strange alignment.
381
939670
2855
Gördüğünüz gibi bu düzen, bu garip düzen,
15:42
Is being more sustainble
382
942525
1888
daha sürdürülebilir olmak
15:44
what gives you a higher quality of life?
383
944413
2428
size daha yüksek yaşam kalitesi mi veriyor?
15:46
I would argue the same thing
384
946841
2637
Aynı şeyi bende tartışırım,
15:49
that makes you more sustainble
385
949478
1981
sürdürülebilirliği sağlayan ne ise
15:51
is what gives you a higher quality of life,
386
951459
2050
size daha yüksek yaşam kalitesi veren de aynı şeydir.
15:53
and that's living in a walkable neighborhood.
387
953509
2991
Ve o da, yürünebilir bir yerde yaşamaktır.
15:56
So sustainability, which includes our wealth
388
956500
4479
Yani sürdürülebilirlik, refahımızla
16:00
and our health
389
960979
1774
ve sağlığımızla
16:02
may not be a direct function of our sustainability.
390
962753
4452
direk bağlı olmayabilir.
16:07
But particularly here in America,
391
967205
2457
Ama özellikle Amerika'da
16:09
we are polluting so much
392
969662
2441
havayı o kadar kirletiyoruz ki
16:12
because we're throwing away our time
393
972103
2676
zamanımızı, paramızı ve hayatımızı otoyollarda
16:14
and our money and our lives on the highway,
394
974779
2574
o kadar boşa harcıyoruz ki,
16:17
then these two problems would seem to share
395
977353
2224
bu iki sorun aynı çözümü paylaşıyormuş
16:19
the same solution, which is to make our cities
396
979577
2634
gibi görünüyor, yani şehirlerimizi
16:22
more walkable.
397
982211
1343
daha yürünebilir bir hale getirmek.
16:23
Doing so isn't easy, but it can be done,
398
983554
2647
Bunu başarmak hiç de kolay bir şey değil, ama yapılabilir.
16:26
it has been done,
399
986201
1428
Yapılıyor hatta,
16:27
and it's being done now in more than a few cities,
400
987629
2564
birkaç şehirde şimdi yapılıyor,
16:30
around the globe and in our country.
401
990193
2536
dünyada ve ülkemizde.
16:32
I take some solace from Winston Churchill,
402
992729
3062
Winston Churchill
16:35
who put it this way:
403
995791
1370
şöyle demiş:
16:37
"The Americans can be counted on
404
997161
1778
' Emin olabilirsiniz ki Amerika'lılar
16:38
to do the right thing
405
998939
1275
en doğrusunu yaparlar,
16:40
once they have exhausted the alternatives." (Laughter)
406
1000214
2749
ancak bütün diğer alternatifleri denedikten sonra.' (Gülüşmeler)
16:42
Thank you.
407
1002963
1996
Teşekkür ederim.
16:44
(Applause)
408
1004959
6358
(Alkışlar)

Original video on YouTube.com
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7