Nicholas Negroponte: The vision behind One Laptop Per Child

Nicholas Negroponte "Her Çocuğa Bir Dizüstü"'nü anlatıyor

33,644 views

2007-01-16 ・ TED


New videos

Nicholas Negroponte: The vision behind One Laptop Per Child

Nicholas Negroponte "Her Çocuğa Bir Dizüstü"'nü anlatıyor

33,644 views ・ 2007-01-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cumhur Korkut Gözden geçirme: Ahmet Yükseltürk
00:25
I've been at MIT for 44 years.
0
25000
2896
44 yıldır MIT'deyim. İlk TED'e gittim.
00:27
I went to TED I.
1
27920
1936
00:29
There's only one other person here, I think, who did that.
2
29880
2856
Sanırım burada bunu yapan benden başka sadece bir kişi var.
00:32
All the other TEDs --
3
32760
1216
Ve tüm diğer TED'lerde -- hepsine gittim, Ricky'in rejiminde --
00:34
and I went to them all, under Ricky's regime --
4
34000
2256
00:36
I talked about what the Media Lab was doing,
5
36280
2536
bugün neredeyse 500 kişiyi barındıran
00:38
which today has almost 500 people in it.
6
38840
3016
Media Lab'ın ne yaptığı hakkında konuştum.
00:41
And if you read the press,
7
41880
1416
Medyayı takip ediyorsanız, geçen hafta Media Lab'dan istifa ettiğim söylendi.
00:43
last week it actually said I quit the Media Lab.
8
43320
2656
00:46
I didn't quit the Media Lab, I stepped down as chairman --
9
46000
4176
Media Lab'dan istifa etmedim, sadece başkanlığı bıraktım --
00:50
which was a kind of ridiculous title, but someone else has taken it on --
10
50200
4696
ki zaten gereksiz bir ünvandı, ama başka birisi aldı
00:54
and one of the things you can do as a professor
11
54920
2191
ve bir profesör olarak yapabileceğiniz şeylerden biri
00:57
is you stay on as a professor.
12
57135
1841
profesör olarak kalmaktır.
00:59
And I will now do for the rest of my life the One Laptop Per Child,
13
59000
4256
Ve hayatımın geri kalanında Her Çocuğa Bir Dizüstü ile uğraşacağım,
01:03
which I've sort of been doing for a year and a half, anyway.
14
63280
3016
ki zaten bir buçuk yıldır yapıyorum sayılır, her neyse.
01:06
So I'm going to tell you about this,
15
66320
1736
Yani size bu konuyu anlatacağım,
01:08
use my 18 minutes to tell you why we're doing it,
16
68080
4096
18 dakikamı neden bunu yaptığımızı,
nasıl yaptığımızı ve ne yaptığımızı anlatmak için kullanacağım.
01:12
how we're doing it and then what we're doing.
17
72200
2176
01:14
And at some point I'll even pass around
18
74400
3296
Hatta bir ara 100 dolarlık dizüstünün
01:17
what the $100 laptop might be like.
19
77720
3920
nasıl bir şey olacağını bile gösterebiliriz.
Şimdi, Chris benden önemli konular hakkında konuşmamı istemişti
01:23
I was asked by Chris to talk about some of the big issues,
20
83800
2856
01:26
and so I figured I'd start with the three that at least drove me to do this.
21
86680
5256
ve ben de beni bu işe sürükleyen üç şeyle başlamaya karar verdim.
01:31
And the first is pretty obvious.
22
91960
2816
Ve ilki çok bariz.
01:34
It's amazing when you meet a head of state, and you say,
23
94800
2656
Bir eyalet başkanıyla görüşmeniz çok acayip oluyor, soruyorsunuz:
01:37
"What is your most precious natural resource?"
24
97480
2736
"En değerli doğal kaynağınız ne?"
01:40
They will not say "children" at first,
25
100240
2696
İlk söyledikleri çocuklar olmuyor tabii
01:42
and then when you say, "children," they will pretty quickly agree with you.
26
102960
4255
ve sonra çocuklar deyince, hemen sizinle aynı fikirde oluyorlar.
01:47
And so that isn't very hard.
27
107239
2017
Yani çok zor değil.
01:49
(Laughter)
28
109280
2696
Herkes büyük sorunların çözümü ne olursa olsun,
01:52
Everybody agrees that whatever the solutions are to the big problems,
29
112000
5056
eğitimi dahil ediyor, bazen sadece eğitim bile oluyor
01:57
they include education, sometimes can be just education
30
117080
4736
02:01
and can never be without some element of education.
31
121840
3296
ve hiçbir zaman herhangi bir eğitim öğesi olmadan olmuyor.
02:05
So that's certainly part of it.
32
125160
1816
Yani bu kesinlikle onun bir parçası.
02:07
And the third is a little bit less obvious.
33
127000
2376
Üçüncüsü biraz daha az bariz.
02:09
And that is that we all in this room learned how to walk, how to talk,
34
129400
4736
O da bu odadaki herkesin yürümeyi, konuşmayı
02:14
not by being taught how to talk, or taught how to walk,
35
134160
4496
nasıl yürüneceğini, nasıl konuşulacağını birileri tarafından öğretilerek değil,
02:18
but by interacting with the world,
36
138680
1696
dünya ile etkileşim halinde olarak,
02:20
by having certain results as a consequence of being able to ask for something,
37
140400
4136
bir şeyleri sorabilme sürecinden belli sonuçlar elde ederek
02:24
or being able to stand up and reach it.
38
144560
2136
veya uzanıp erişerek öğrendiğidir.
02:26
Whereas at about the age six, we were told to stop learning that way,
39
146720
4256
Oysa yaklaşık altı yaşımızdayken, o yoldan öğrenmeye son vermemiz söylenildi
02:31
and that all learning from then on would happen through teaching,
40
151000
3336
ve ondan sonra tüm öğrenimimiz öğretme yoluyla gerçekleşti,
02:34
whether it's people standing up, like I'm doing now,
41
154360
2429
ayakta duran insanlar, şu an benim yaptığım gibi, veya bir kitap, ya da başka bir şey.
02:36
or a book, or something.
42
156813
1723
02:38
But it was really through teaching.
43
158560
1936
Ama aslında öğretme yoluylaydı.
02:40
And one of the things in general that computers have provided to learning
44
160520
5176
Ve genel olarak bilgisayarların sağladığı öğrenim
02:45
is that it now includes a kind of learning
45
165720
3136
biraz daha yürüme ve konuşmadakine benzer
02:48
which is a little bit more like walking and talking,
46
168880
3096
bir öğrenim şekli içeriyor,
02:52
in the sense that a lot of it is driven by the learner himself or herself.
47
172000
6616
işin büyük kısmının öğrenen kişinin kendisi tarafından yürütüldüğü göz önüne alınırsa.
02:58
So with those as the principles --
48
178640
2736
Yani o ilkelerden --
03:01
some of you may know Seymour Papert.
49
181400
2016
bazılarınız Seymour Papert'i tanıyordur,
03:03
This is back in 1982, when we were working in Senegal.
50
183440
3536
bu 1982'de, biz Senegal'de çalışırken.
03:07
Because some people think that the $100 laptop just happened a year ago,
51
187000
5245
Çünkü bazıları 100 dolarlık dizüstülerine bir yıl ya da iki yıl önce
03:12
or two years ago, or we were struck by lightning --
52
192269
3187
başlanıldığını düşünüyordu, ya da bizi yıldırım çarpmıştı.
03:15
this actually has gone back a long time, and in fact, back to the '60s.
53
195480
5056
Aslında bu oldukça eskidendi, neredeyse 60'lar.
03:20
Here we're in the '80s.
54
200560
1536
Şu an 80'lerdeyiz.
03:22
Steve Jobs had given us some laptops. We were in Senegal.
55
202120
4256
Steve Jobs bize birkaç dizüstü vermişti, biz Senegal'deydik.
03:26
It didn't scale
56
206400
1256
Yayılmasını sağlamıyordu ama en azından gelişmekte olan ülkelere bilgisayar getiriyordu,
03:27
but it at least was bringing computers to developing countries
57
207680
5096
03:32
and learning pretty quickly that these kids,
58
212800
2456
ve bu çocuklar hızlıca öğreniyorlardı --
03:35
even though English wasn't their language,
59
215280
2000
İngilizce konuşmasalar bile,
03:37
the Latin alphabet barely was their language,
60
217304
3232
Latin alfabesi onlara yabancı olsa bile,
03:40
but they could just swim like fish.
61
220560
2336
hiç olmazsa balık gibi yüzebilirlerdi,
03:42
They could play these like pianos.
62
222920
1760
bunları piyano gibi çalabilirlerdi.
03:46
A little bit more recently, I got involved personally.
63
226360
4216
Biraz daha sonra, kişisel olarak bu konuyla ilgilendim.
03:50
And these are two anecdotes --
64
230600
1736
Ve bu iki anektod -- biri Kamboçya'da,
03:52
one was in Cambodia,
65
232360
2616
elektrik şebekesi, suyu, televizyonu, telefonu olmayan bir köy,
03:55
in a village that has no electricity, no water, no television, no telephone,
66
235000
4416
03:59
but has broadband Internet now.
67
239440
2136
fakat şimdi geniş bant interneti var.
04:01
And these kids, their first English word is "Google"
68
241600
3496
Ve bu çocukların ilk İngilizce kelimeleri "Google"dı
ve sadece Skype'ı biliyorlardı. Telefonu hiç duymamışlardı.
04:05
and they only know Skype.
69
245120
2336
04:07
They've never heard of telephony.
70
247480
1616
04:09
They just use Skype.
71
249120
2136
Olsun, sadece Skype kullansınlar.
04:11
And they go home at night --
72
251280
1856
Ve gece eve gittiklerinde, elektriği olmayan bir kulübede
04:13
they've got a broadband connection in a hut that doesn't have electricity.
73
253160
3816
geniş bant bağlantıları var.
04:17
The parents love it, because when they open up the laptops,
74
257000
2762
Aileleri çok memnun, çünkü dizüstünü açtıklarında,
04:19
it's the brightest light source in the house.
75
259786
2190
evlerindeki en parlak ışık kaynağı o.
04:22
And talk about where metaphors and reality mix --
76
262000
3376
Ve benzetme ve gerçeğin karışımından konuşalım --
04:25
this is the actual school.
77
265400
2600
gerçek okul o.
04:28
In parallel with this, Seymour Papert got the governor of Maine
78
268560
5096
Buna paralel olarak, Seymour Papert, 2002'de Maine hükümetinin
04:33
to legislate one laptop per child in the year 2002.
79
273680
5496
her çocuğa bir dizüstü sağlanmasının yasalaştırmasını sağladı.
04:39
Now at the time, I think it's fair to say that 80 percent of the teachers were --
80
279200
5096
O zamanlar, sanırım şunu söylemek yanlış olmayacak, öğretmenlerin yüzde 80'i,
04:44
let me say, apprehensive.
81
284320
1576
-- şöyle diyelim, bu konuda kaygılıydı.
04:45
Really, they were actually against it.
82
285920
1816
Gerçekten, aslında bu işe karşıydılar.
04:47
And they really preferred that the money would be used
83
287760
2524
Ve gerçekten bu paranın maaşların yükseltilmesi için,
04:50
for higher salaries, more schools, whatever.
84
290308
2388
daha fazla okul yapılması için falan kullanılmasını tercih ediyorlardı.
04:52
And now, three and a half years later, guess what?
85
292720
4256
Ve şimdi, üç buçuk yıl sonra, tahmin edin ne oldu?
04:57
They're reporting five things: drop of truancy to almost zero,
86
297000
6216
Beş şeyden bahsediyorlar.
Okuldan kaçma neredeyse sıfıra indi, veli-öğretmen görüşmelerine katılım var,
05:03
attending parent-teacher meetings --
87
303240
1925
05:05
which nobody did and now almost everybody does --
88
305189
2507
ki kimse katılmazdı, şimdi neredeyse herkes katılıyor,
05:07
drop in discipline problems, increase in student participation.
89
307720
3896
disiplin sorunları azaldı, öğrencilerin katılımı arttı.
05:11
Teachers are now saying it's kind of fun to teach.
90
311640
2416
Öğretmenler öğretmenin artık eğlenceli olduğunu söylüyorlar,
05:14
Kids are engaged -- they have laptops! --
91
314080
3136
çocuklar ilgili. Dizüstüleri var.
05:17
and then the fifth, which interests me the most,
92
317240
2456
Ve beşincisi, ki bu benim en çok ilgimi çeken,
05:19
is that the servers have to be turned off at certain times at night
93
319720
3216
gece sunucuların belli saatlerde sırf öğretmenler
05:22
because the teachers are getting too much email
94
322960
2416
yardım isteyen öğrencilerden çok fazla e-posta alıyor diye
05:25
from the kids asking them for help.
95
325400
1976
kapatılmak zorunda kalması.
05:27
So when you see that kind of thing --
96
327400
1776
Yani bunun gibi bir şey gördüğünüzde, bu denemek zorunda olduğunuz bir şey değil.
05:29
this is not something that you have to test.
97
329200
2048
05:31
The days of pilot projects are over, when people say,
98
331272
2704
Pilot proje günleri bitti, insanlar,
05:34
"We'd like to do three or four thousand in our country to see how it works."
99
334000
4056
"Peki, nasıl olduğunu görmek için ülkemizde üç ya da dört bin uygulama yapabiliriz." dediklerinde,
05:38
Screw you. Go to the back of the line and someone else will do it,
100
338080
3096
Hadi oradan! Geri çekilin ve bir başkası bunu yapacaktır
05:41
and then when you figure out that this works, you can join as well.
101
341200
4536
ve olduğunu fark ettiğinizde siz de katılabilirsiniz.
05:45
And this is what we're doing.
102
345760
2576
Ve bizim yaptığımız da bu.
05:48
(Laughter) (Applause)
103
348360
2136
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
05:50
So, One Laptop Per Child was formed about a year and a half ago.
104
350520
4976
Pekala, Her Çocuğa Bir Dizüstü bir buçuk yıl önce kuruldu.
Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş, bu iş için gerekli araştırma için
05:55
It's a nonprofit association.
105
355520
1896
05:57
It raised about 20 million dollars
106
357440
1936
05:59
to do the engineering to just get this built,
107
359400
3816
yaklaşık 20 milyon dolar topladılar ve sonrasında hemen ürettirdiler.
06:03
and then have it produced afterwards.
108
363240
2656
06:05
Scale is truly important.
109
365920
2256
Planların büyüklüğü gerçekten önemli.
06:08
And it's not important because you can buy components at a lower price, OK?
110
368200
6296
Ama bileşenleri daha ucuza alabildiğin için değil, tamam mı?
06:14
It's because you can go to a manufacturer --
111
374520
2876
Bir imalatçıya gidip --
06:17
and I will leave the name out --
112
377420
1642
isim vermeyeceğim --
06:19
but we wanted a small display,
113
379086
3530
biz küçük ekran istiyoruz, muhteşem renk birliği olmak zorunda değil,
06:22
doesn't have to have perfect color uniformity.
114
382640
3776
06:26
It can even have a pixel or two missing.
115
386440
2362
bir ya da iki piksel kayıp bile olabilir, çok parlak olmak zorunda değil dedik.
06:28
It doesn't have to be that bright.
116
388826
2550
06:31
And this particular manufacturer said,
117
391400
2296
Bu söz konusu imalatçı dedi ki, "İyi ama, biliyorsunuz,
06:33
"We're not interested in that. We're interested in the living room.
118
393720
3143
biz bununla ilgilenmiyoruz. Biz oturma odasıyla ilgileniyoruz.
06:36
We're interested in perfect color uniformity.
119
396887
2169
Bir muhteşem renk birliğiyle ilgileniyoruz.
Biz büyük ekranlarla, parlak ekranlarla ilgileniyoruz.
06:39
We're interested in big displays, bright displays.
120
399080
2336
06:41
You're not part of our strategic plan."
121
401440
2776
Bizim stratejik planımızın bir parçası değilsiniz."
06:44
And I said, "That's kind of too bad, because we need 100 million units a year."
122
404240
3715
Ve ben dedim ki, "Demek öyle, bu kötü olacak,
çünkü yılda 100 milyon üniteye ihtiyacımız var."
06:47
(Laughter)
123
407979
1571
Ve dediler ki, "Oh, belki sizin stratejik planınızın bir parçası olabiliriz."
06:49
And they said, "Oh, well, maybe we could become part of your strategic plan."
124
409574
3962
06:53
And that's why scale counts.
125
413560
2416
İşte bu büyük planlamanın önemi.
06:56
And that's why we will not launch this
126
416000
2256
Ve neden bu işi ilk partide 5-10 milyon ünitesiz başlatmayacağımızın cevabı burada.
06:58
without five to 10 million units in the first run.
127
418280
3896
07:02
And the idea is to launch with enough scale
128
422200
2976
Büyük başlama fikri şurada:
07:05
that the scale itself helps bring the price down,
129
425200
2576
bu büyüklük aslında fiyatı düşüren şey
07:07
and that's why I said seven to 10 million there.
130
427800
3896
ve ben bu yüzden orada 7-10 milyon dedim.
07:11
And we're doing it without a sales-and-marketing team.
131
431720
3416
Ve bu işi bir satış ve pazarlama ekibi olmadan yapıyoruz.
07:15
I mean, you're looking at the sales-and-marketing team.
132
435160
2576
Demek istediğim, şu anda satış ve pazarlama ekibine bakıyorsunuz.
07:17
We will do it by going to seven large countries
133
437760
4016
Bu işi yedi büyük ülkeye giderek yapacağız, kabul edip başlamalarını sağlayarak,
07:21
and getting them to agree and launch it,
134
441800
2524
07:24
and then the others can follow.
135
444348
2308
ki sonra diğerleri takip edebilsin.
07:26
We have partners.
136
446680
1856
Ortaklarımız var, Google'ın bunlardan biri olduğunu tahmin etmek zor değil,
07:28
It's not hard to guess Google would be one.
137
448560
2000
07:30
The others are all playing to pending.
138
450584
3632
diğer hepsi henüz askıda.
Ve basında da büyük yankı buldu.
07:34
And this has been in the press a great deal.
139
454240
2856
07:37
It's the so-called Green Machine that we introduced with Kofi Annan
140
457120
5896
Kofi Annan'la birlikte tanıttığımız sözde Yeşil Makine mesela,
Kasım'da, Tunus'taki Dünya Zirvesi'nde.
07:43
in November at the World Summit that was held in Tunisia.
141
463040
4296
07:47
Now once people start looking at this, they say, "Ah, this is a laptop project."
142
467360
5616
İnsanlar bu işe şöyle bir baktıklarında, diyorlar ki, ah, bu bir dizüstü projesi.
07:53
Well, no, it's not a laptop project. It's an education project.
143
473000
3296
Yo, hayır, bu bir dizüstü projesi değil. Bu bir eğitim projesi.
07:56
And the fun part -- and I'm quite focused on it --
144
476320
3656
Ve eğlenceli tarafı, -- buna çok yoğunlaştım --
08:00
I tell people I used to be a light bulb, but now I'm a laser --
145
480000
4096
insanlara hep bir ampül olduğumu söylerdim, şimdi bir lazerim.
08:04
I'm just going to get that thing built, and it turns out it's not so hard.
146
484120
6096
Ben bu işi yaptıracağım
ve çok da zor gözükmüyor.
08:10
Because laptop economics are the following:
147
490240
3216
Çünkü dizüstülerin ekonomik durumu şöyle:
Şimdi yüzde 50 diyelim, ama aslında 60 gibi,
08:13
I say 50 percent here -- it's more like 60,
148
493480
2496
08:16
60 percent of the cost of your laptop
149
496000
2056
sizin dizüstünüzün fiyatının yüzde 60'ı satış, pazarlama, dağıtım ve kâr.
08:18
is sales, marketing, distribution and profit.
150
498080
2856
08:20
Now we have none of those, OK?
151
500960
2336
Bizde bunların hiçbiri yok, tamam mı?
08:23
None of those figure into our cost,
152
503320
2936
Bunlardan hiçbiri bizim fiyatımıza etki etmiyor.
08:26
because first of all, we sell it at cost, and the governments distribute it.
153
506280
4216
Çünkü, hepsinden önce, biz maloluş fiyatına satıyoruz, ve devletler dağıtıyor.
08:30
It gets distributed to the school system like a textbook.
154
510520
4256
Okul sistemine bir kitap gibi dağıtılıyor.
08:34
So that piece disappears.
155
514800
2136
Yani o parça yok oluyor, ve sizde ekran ve diğer şeyler falan oluyor.
08:36
Then you have display and everything else.
156
516960
2816
08:39
Now the display on your laptop costs,
157
519800
2856
Şimdi sizin dizüstünüzdeki ekran, kaba rakamlarla,
08:42
in rough numbers, 10 dollars a diagonal inch.
158
522680
5136
köşegen olarak bir inç başına 10 dolar.
08:47
That can drop to eight; it can drop to seven
159
527840
2136
Bu sekize düşebilir, yediye düşebilir,
08:50
but it's not going to drop to two, or to one and a half,
160
530000
2976
ama ikiye, bire, veya yarıma düşmeyecek,
08:53
unless we do some pretty clever things.
161
533000
2760
akıllıca şeyler yapmadığımız sürece tabii.
Geri kalanı -- o küçük kahverengi kutu -- çok ilgi çekici,
08:57
It's the rest -- that little brown box -- that is pretty fascinating,
162
537080
4176
09:01
because the rest of your laptop is devoted to itself.
163
541280
5416
çünkü dizüstünüzün geri kalanı kendini kendine adamış.
09:06
It's a little bit like an obese person
164
546720
2616
Enerjisinin çoğunu kendini taşımak için kullanan
09:09
having to use most of their energy to move their obesity.
165
549360
3136
bir obez gibi, tamam mı?
09:12
(Laughter)
166
552520
1456
09:14
And we have a situation today which is incredible.
167
554000
5776
Ve bugün inanılmaz bir durumdayız.
Ben piyasaya çıktıklarından beri dizüstü kullanıyorum.
09:19
I've been using laptops since their inception.
168
559800
2976
09:22
And my laptop runs slower, less reliably and less pleasantly
169
562800
5336
Ve benim dizüstüm tüm kullanımıma kıyasla daha yavaş, daha az güvenilir ve daha berbat çalışıyor.
09:28
than it ever has before.
170
568160
2536
09:30
And this year is worse.
171
570720
1496
Bu yıl daha da kötü.
09:32
(Applause)
172
572240
1376
İnsanlar alkışlıyor, bazen ayakta bile alkışlanıyorsunuz ve diyorum ki,
09:33
People clap, sometimes you even get standing ovations,
173
573640
3296
09:36
and I say, "What the hell's wrong with you? Why are we all sitting there?"
174
576960
3696
"Sizin neyiniz var? Neden hepimiz orada öylece oturuyoruz?"
09:40
And somebody -- to remain nameless -- called our laptop a "gadget" recently.
175
580680
6336
Adını vermeyeceğim biri geçenlerde bizim dizüstülerimize "zımbırtı" dedi.
Ve dedim ki, Tanrım, bizim dizüstülerimiz çok hızlı olacaktı.
09:47
And I said, "God, our laptop's going to go like a bat out of hell.
176
587040
3616
09:50
When you open it up, it's going to go 'bing.'"
177
590680
2196
Açtığınızda, bir "bing" edecekti, açılmış olacaktı ve kullanacaktınız.
09:52
It'll be on.
178
592900
1276
09:54
It'll be just like it was in 1985,
179
594200
3776
Aynı 1985'te olduğu gibi olacaktı, bir Apple Macintosh 512 aldığınızdaki gibi.
09:58
when you bought an Apple Macintosh 512.
180
598000
4696
10:02
It worked really well.
181
602720
1736
İşe yaradı.
10:04
And we've been going steadily downhill.
182
604480
3096
Ve durmadan düşüş gösteriyoruz.
10:07
Now, people ask all the time what it is.
183
607600
3936
Şimdi bu insanlar sürekli bunun ne olduğunu soracaklar.
10:11
That's what it is.
184
611560
2056
İşte bu.
10:13
The two pieces that are probably notable: it'll be a mesh network,
185
613640
5296
Muhtemelen dikkate değer iki nokta şu: birbirine bağlı bir ağ olacak,
10:18
so when the kids open up their laptops, they all become a network,
186
618960
3616
yani çocuklar dizüstülerini açtıkları zaman, hepsi bir internet ağı haline gelecek
10:22
and then just need one or two points of backhaul.
187
622600
2816
ve sonra sadece bir ya da iki istasyon noktasına ihtiyacımız olacak.
10:25
You can serve a couple of thousand kids with two megabits.
188
625440
3176
İki megabit neredeyse iki bin çocuğa yeter.
10:28
So you really can bring into a village,
189
628640
3056
Bunu gerçekten bir köye getirebilirsiniz,
10:31
and then the villages can connect themselves,
190
631720
2296
ve köyler birbirine bağlanabilir,
10:34
and you really can do it quite well.
191
634040
3056
bunu gerçekten iyi yapabilirsiniz.
10:37
The dual mode display --
192
637120
1976
İki modlu ekran -- mesele dışarıda da çalışan bir ekranın olması --
10:39
the idea is to have a display that both works outdoors --
193
639120
4696
10:43
isn't it fun using your cell phone outdoors in the sunlight?
194
643840
3416
dışarıda güneşte cep telefonunuzu kullanmak güzel değil mi?
10:47
Well, you can't see it.
195
647280
1536
İyi ama göremiyorsunuz ki.
10:48
And one of the reasons you can't see it
196
648840
2176
Görememenizin sebeplerinden biri de çoğu zaman arkadan ışıklandırma,
10:51
is because it's backlighting most of the time, most cell phones.
197
651040
4056
çoğu cep telefonunda.
10:55
Now, what we're doing is, we're doing one that will be both frontlit and backlit.
198
655120
4656
Şimdi, bizim yaptığımız, biz ön ve arka ışıklandırma yapıyoruz.
10:59
And whether you manually switch it or you do it in the software
199
659800
3776
Ve sonra ister elle geçiş yapın veya içindeki yazılımla.
11:03
is to be seen.
200
663600
1496
Arka ışıklandırmada renk olacak,
11:05
But when it's backlit, it's color.
201
665120
1856
11:07
And when it's frontlit, it's black and white
202
667000
2056
ön ışıklandırmada üç kat çözünürlükte siyah beyaz.
11:09
at three times the resolution.
203
669080
1976
Her şey çözüldü mü? Hayır.
11:11
Is it all worked out? No.
204
671080
2456
11:13
That's why a lot of our people are more or less living in Taiwan right now.
205
673560
5256
İşte bu yüzden insanlarımızın aşağı yukarı çoğu şu an Tayvan'da yaşıyor.
11:18
And in about 30 days, we'll know for sure whether this works.
206
678840
4216
Yaklaşık 30 gün içinde kesin olarak çalışıp çalışmadığını göreceğiz.
11:23
Probably the most important piece there
207
683080
4216
Muhtemelen en önemli mesele,
11:27
is that the kids really can do the maintenance.
208
687320
3136
bakımını çocukların yapabilmesi.
11:30
And this is again something that people don't believe,
209
690480
3136
Yine bu insanların inanmadığı bir şey,
11:33
but I really think it's quite true.
210
693640
1667
ama gerçekten doğru olduğunu düşünüyorum.
11:36
That's the machine we showed in Tunis.
211
696880
4896
Tunus'ta gösterdiğimiz o makine
11:41
This is more the direction that we're going to go.
212
701800
2776
ve bu aslında gittiğimiz yönün ta kendisi.
11:44
And it's something that we didn't think was possible.
213
704600
3336
Bu bizim mümkün olduğunu düşünmediğimiz bir şeydi.
11:47
Now, I'm going to pass this around.
214
707960
3336
Şimdi, sırayla gezdireceğim.
11:51
This isn't a design, OK?
215
711320
2176
Bu bir tasarım değil, tamam mı?
11:53
So this is just a mechanical engineering sort of embodiment of it
216
713520
4696
Bu sadece siz oynayasınız diye yapılmış bir nevi makine mühendisliği somutlandırılması.
11:58
for you to play with.
217
718240
1536
11:59
And it's clearly just a model.
218
719800
1856
Ve açıkça sadece bir model.
12:01
The working one is at MIT.
219
721680
2696
Çalışan hali MIT'de.
Ve bunu şu yakışıklı beyefendiye vereceğim.
12:04
I'm going to pass it to this handsome gentleman.
220
724400
2856
12:07
At least you can decide whether it goes left or --
221
727280
2456
En azından nereye gideceğine karar verebilirsiniz, sola mı yoksa ---
12:09
Chris Anderson: Before you do it, for the people down in simulcast --
222
729760
3300
oh, canlı yayıncılar. Kusura bakmayın, unuttum, unuttum. Tamam, kamera her neredeyse --
12:13
Nicholas Negroponte: Sorry! I forgot. CA: Just show it off a bit.
223
733084
3062
12:16
So wherever the camera is -- OK, good point. Thank you, Chris.
224
736170
3006
Tamam, güzel. Teşekkürler, Chris.
12:19
The idea was that it would be not only a laptop,
225
739200
3576
Düşüncemiz bunun sadece bir dizüstü değil,
12:22
but that it could transform into an electronic book.
226
742800
3576
şekil değiştirip bir elektronik kitap da olmasıydı.
12:26
So it's sort of an electronic book.
227
746400
1667
Yani bir nevi elektronik kitap.
12:28
This is where when you go outside, it's in black and white.
228
748091
2762
Dışarı çıkıyorsunuz, siyah beyaz.
12:30
The games buttons are missing,
229
750877
1779
Oyun butonları eksik, ama aynı zamanda bir oyun makinesi, kitap makinesi.
12:32
but it'll also be a games machine,
230
752680
2295
12:34
book machine.
231
754999
1337
12:36
Set it up this way, and it's a television set.
232
756360
2496
Bu şekilde kurun ve televizyon seti olsun.
12:38
Etc., etc. -- is that enough for simulcast? OK, sorry.
233
758880
4120
Vesaire, vesaire, -- bu kadarı yayın için yeter mi? Tamam, pardon.
Sonra hangi yöne gönderileceği kararını Jim'e bıraktım. Tamam.
12:45
I'll let Jim decide which way to send it afterwards.
234
765160
2856
12:48
OK. Seven countries.
235
768040
1696
Yedi ülke. (Gülüşmeler)
12:49
(Laughter)
236
769760
1576
12:51
I say "maybe" for Massachusetts, because they actually have to do a bid.
237
771360
5056
Massachusetts için belki diyorum, çünkü gerçekten bir teklif yapmaları şart.
Kanunen sizin teklif yapmanız gerek falan filan.
12:56
By law you've got to bid, and so on and so forth.
238
776440
2656
Tam isim veremiyorum.
12:59
So I can't quite name them.
239
779120
1416
13:00
In the other cases, they don't have to do bids.
240
780560
2656
Diğer meselelerde, teklif yapmaları gerekmiyor. Karar verebiliyorlar.
13:03
They can decide --
241
783240
1612
13:04
it's the federal government in each case.
242
784876
2060
Her meselede federal devletler.
13:06
It's kind of agonizing,
243
786960
1216
Kısmen acı verici, çünkü pek çok insan,
13:08
because a lot of people say, "Let's do it at the state level,"
244
788200
2905
"Pekala, Haydi eyalet seviyesinde yapalım." diyor.
Çünkü, tabii eyaletler federasyonlardan daha hızlı, sırf boyut yüzünden.
13:11
because states are more nimble than the feds, just because of size.
245
791129
4847
Hâlâ sayıyoruz.
13:16
And yet we count.
246
796000
1176
13:17
We're really dealing with the federal government.
247
797200
2376
Gerçekten federal devletle uğraşıyoruz,
13:19
We're really dealing with ministries of education.
248
799600
2336
gerçekten eğitim bakanlıklarıyla uğraşıyoruz.
13:21
And if you look at governments around the world,
249
801960
2696
Ve dünyadaki devletlere bakarsanız,
13:24
ministries of education tend to be the most conservative,
250
804680
3736
eğitim bakanlıkları en tutucu
13:28
and also the ones that have huge payrolls.
251
808440
4176
ve aynı zamanda en fazla ödenek ayrılan kurumlardır genelde.
13:32
Everybody thinks they know about education,
252
812640
2376
Herkes eğitim hakkında bir şeyler bildiğini düşünür,
ama pek çok kültür de buna dahildir.
13:35
a lot of culture is built into it as well.
253
815040
2456
13:37
It's really hard. And so it's certainly the hard road.
254
817520
3656
Bu çok zor. Kesinlikle bu zor bir yol.
13:41
If you look at the countries, they're pretty geoculturally distributed.
255
821200
4776
Devletlere bakarsanız, jeokültürel olarak çok dağılmışlar.
13:46
Have they all agreed? No, not completely.
256
826000
2496
Hepsi kabul etti mi? Hayır, tam olarak değil;
13:48
Probably Thailand, Brazil and Nigeria
257
828520
2376
muhtemelen en aktif üçü Tayland, Brezilya ve Nijerya,
13:50
are the three that are the most active and most agreed.
258
830920
3096
ve tam olarak kabul edenler.
13:54
We're purposely not signing anything with anybody
259
834040
3096
Bilerek, tam olarak yapılan örnekleri olmadan
13:57
until we actually have the working ones.
260
837160
2296
kimseyle bir şey imzalamıyoruz.
13:59
And since I visit each one of those countries
261
839480
2656
Ve her üç ayda bir bu ülkelerden birini ziyaret etmeye başladığımdan beri,
14:02
within at least every three months,
262
842160
2016
14:04
I'm just going around the world every three weeks.
263
844200
3136
her üç haftada bir dünyayı geziyorum.
14:07
Here's sort of the schedule
264
847360
1536
İşte bir çizelge gibi bir şey:
14:08
and I put at the bottom we might give some away free in two years at this meeting.
265
848920
6200
İki yıl içinde bu toplantıda bedava da dağıtabiliriz.
14:15
Everybody says it's a $100 laptop --
266
855422
3113
Herkes 100 dolara dizüstü yapamayacağımızı söylüyor.
14:18
you can't do it.
267
858559
1151
14:19
Well, guess what, we're not.
268
859734
1402
Eh, tahmin edin, yapamıyoruz.
14:21
We're coming in probably at 135, to start, then drift down.
269
861160
5056
Yaklaşık 135'e geliyor, başta. Sonra düşüyor.
14:26
And that's very important,
270
866240
1456
Ve bu çok önemli
14:27
because so many things hit the market at a price and then drift up.
271
867720
5296
çünkü pek çok şey önce düşük fiyattan geliyor ve sonra pahalanıyor.
Kayıp lider gibi bir şey, ilgi çekici olduğu sürece
14:33
It's kind of the loss leader,
272
873040
1496
14:34
and then as soon as it looks interesting,
273
874560
2856
almak zor veya küçültülemiyor.
14:37
it can't be afforded, or it can't be scaled out.
274
877440
2656
14:40
So we're targeting 50 dollars in 2010.
275
880120
3416
Yani, 2010 yılında 50 doları hedefliyoruz.
14:43
The gray market's a big issue.
276
883560
1776
Gri market büyük bir mesele. Ve yollardan biri -- sadece biri --
14:45
And one of the ways -- just one --
277
885360
2376
14:47
but one of the ways to help in the case of the gray market
278
887760
4056
ama gri market meselesine yardım etme yollarından biri de
14:51
is to make something that is so utterly unique --
279
891840
2536
tamamıyla özgün bir şey yapmak.
14:54
It's a little bit like the fact that automobiles --
280
894400
3616
Otomobiller hakkındaki bir gerçek gibi --
Birleşik Devletler'de her gün binlerce otomobil çalınıyor,
14:58
thousands of automobiles are stolen every day in the United States.
281
898040
3656
15:01
Not one single post-office truck is stolen.
282
901720
2936
ama bir postacı arabası çalınmıyor. Tamam. Ama neden?
15:04
(Laughter)
283
904680
1216
15:05
And why?
284
905920
1176
15:07
Because there's no market for post-office trucks.
285
907120
2336
Çünkü postacı arabalarının alıcısı yok.
15:09
It looks like a post-office truck.
286
909480
1736
Postacı arabası gibi duruyorlar çünkü.
15:11
You can spray paint it. You can do anything you want.
287
911240
2477
Spreyle boyayabilirsiniz, istediğinizi yapabilirsiniz.
15:13
I just learned recently: in South Africa, no white Volvos are stolen.
288
913741
4195
Yeni öğrendim, Güney Afrika'da, hiç beyaz Volvo çalınmamış.
15:17
Period. None. Zero.
289
917960
1576
Nokta. Hiç. Sıfır.
15:19
So we want to make it very much like a white Volvo.
290
919560
4015
Yani biz de bunu bir beyaz Volvo gibi yapmak istiyoruz.
15:24
Each government has a task force.
291
924360
2216
Her devletin bir özel timi vardır. Bu belki daha az ilgi çekici,
15:26
This perhaps is less interesting,
292
926600
1616
15:28
but we're trying to get the governments to all work together
293
928240
2905
ama biz devletlerin birlikte çalışmasını sağlamaya çalışıyoruz ve bu kolay değil.
15:31
and it's not easy.
294
931169
2435
Bu işin mali durumu federal devletlerle başlıyor,
15:34
The economics of this is to start with the federal governments
295
934880
5047
15:39
and then later, to subsequently go to other --
296
939951
6982
ve sonra diğerlerine gidiyor --
-- ya da çocuktan çocuğa mali destek,
15:46
whether it's child-to-child funding,
297
946957
1896
15:48
so a child in this country buys one for a child in the developing world,
298
948877
4459
yani bu ülkedeki bir çocuk gelişmekte olan ülkedeki için bir tane satın alıyor,
belki aynı cinsiyetten, belki aynı yaştan.
15:53
maybe of the same gender, maybe of the same age.
299
953360
3096
15:56
An uncle gives a niece or a nephew that as a birthday present.
300
956480
3696
Bir amca yeğenine doğum günü hediyesi olarak veriyor.
16:00
I mean, there are all sorts of things that will happen,
301
960200
2696
Demek istediğim, bunlar olabilecek şeyler,
16:02
and they'll be very, very exciting.
302
962920
1896
ve çok ama çok heyecanlı olacak.
16:04
And everybody says -- I say -- it's an education project.
303
964840
4995
Ve herkes diyor ki -- ben diyorum -- bu bir eğitim projesi;
16:09
Are we providing the software?
304
969859
1997
biz yazılımı sağlıyor muyuz?
16:11
The answer is:
305
971880
1485
Cevap da şu, sistem kesinlikle yazılım içeriyor,
16:13
The system certainly has software,
306
973389
1627
16:15
but no, we're not providing the education content.
307
975040
3136
ama hayır, biz eğitim içeriğini sağlamıyoruz.
16:18
That is really done in the countries.
308
978200
4096
Bu ülkelerde yapılıyor.
16:22
But we are certainly constructionists.
309
982320
2076
Ama biz kesinlikle yapıcıyız.
16:24
And we certainly believe in learning by doing
310
984420
2156
Biz kesinlikle yaparak öğrenmeye inanıyoruz,
16:26
and everything from Logo, which was started in 1968,
311
986600
4136
ve 1968'de başlayan Logo gibilerinden,
16:30
to more modern things, like Scratch, if you've ever even heard of it,
312
990760
4976
Scratch gibi daha modern şeyler, eğer hiç duymadıysanız,
16:35
are very, very much part of it.
313
995760
2056
bu işin büyük bir parçası.
16:37
And that's the rollout.
314
997840
1843
Ve işte sundum.
16:40
Are we dreaming? Is this real?
315
1000880
2239
Rüyada mıyız? Bu gerçek mi? Bu cidden gerçek.
16:43
It actually is real.
316
1003143
1665
16:45
The only criticism, and people really don't want to criticize this,
317
1005760
4736
Tek eleştiri, ve insanlar bunu gerçekten eleştirmek istemiyor,
16:50
because it is a humanitarian effort, a nonprofit effort
318
1010520
3856
çünkü bu insancıl bir çaba, kâr amacı gütmeyen bir çaba,
16:54
and to criticize it is a little bit stupid, actually.
319
1014400
3816
ve eleştirmek biraz aptalca, açıkçası. (Gülüşmeler)
16:58
(Laughter)
320
1018240
1216
16:59
But the one thing that people could criticize was,
321
1019480
6136
Ama insanların eleştirebileceği tek şey şuydu,
17:05
"Great idea, but these guys can't do it."
322
1025640
3564
güzel fikir, ama bu adamlar bunu yapamıyor.
17:09
And that could either mean these guys, professors and so on couldn't do it,
323
1029800
4176
Ve bu adamları, profesörleri kastedip, yapamıyor falan filan,
17:14
or that it's not possible.
324
1034000
1976
veya mümkün değil.
17:16
Well, on December 12, a company called Quanta agreed to build it,
325
1036000
5696
Eh, 12 Aralık'ta, Quanta denilen bir şirket yapmayı kabul etti,
17:21
and since they make about one-third of all the laptops on the planet today,
326
1041720
4936
ve onların gezegendeki tüm dizüstülerin üçte birini falan yaptıkları düşünülürse,
17:26
that question disappeared.
327
1046680
1576
bu soru yok oldu.
17:28
So it's not a matter of whether it's going to happen.
328
1048280
3216
Yani bu olup olmama meselesi değil. Olacak.
17:31
It is going to happen.
329
1051520
1216
17:32
And if it comes out at 138 dollars, so what?
330
1052760
4420
Ve 138 dolara malolursa, ee ne olmuş?
17:37
If it comes out six months late, so what?
331
1057204
3026
Altı ay sonra olacaksa, ee ne olmuş?
17:40
That's a pretty soft landing.
332
1060230
1700
Çok yumuşak bir iniş oldu. Teşekkürler.
17:41
Thank you.
333
1061930
1560
(Alkışlar)
17:43
(Applause)
334
1063490
1589
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7